• Sonuç bulunamadı

Steven-Johnson Sendromu ve Toksik Epidermal Nekroliz

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Steven-Johnson Sendromu ve Toksik Epidermal Nekroliz"

Copied!
7
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Steven-Johnson Sendromu ve Toksik

Epidermal Nekroliz

Steven-Johnson Syndrome (SJS) and Toxic Epidermal Necrolysis

Erkan Alpsoy, Özlem Dicle, Ayfle Akman Karakafl

Akdeniz Üniversitesi T›p Fakültesi, Deri ve Zührevi Hastal›klar Anabilim Dal›, Antalya, Türkiye

Y

Yaazz››flflmmaa AAddrreessii//AAddddrreessss ffoorr CCoorrrreessppoonnddeennccee:: Dr. Erkan Alpsoy, Akdeniz Üniversitesi T›p Fakültesi, Deri ve Zührevi Hastal›klar Anabilim Dal›, 07058, Antalya, Türkiye Tel: +90 242 249 67 06 E-posta: ealpsoy@akdeniz.edu.tr

Özet

Steven-Johnson sendromu (SJS) ve toksik epidermal nekroliz (TEN), nadir görülen, ancak yüksek ölüm h›z›na sahip, genellikle ilaçlara karfl› geliflen ve yayg›n epidermal nekrozla giden, birbiri ile yak›n iliflkili bir grup hastal›¤› tan›mlamak için kullan›l›r. Yayg›n epidermis hasar›n›n nedeni keratinositlerin apotozisidir. ‹laçlar ya da metabolitlerinin hapten görevi görerek keratinositlerin yüzeyine ba¤lanmas›n›n ve onlar› antijenik hale getirmesinin olay› bafllatt›¤› düflünülmektedir. ‹laca özgül CD8(+) sitotoksik T hücrelerinin Fas/FasL ve perforin/granzim B yola¤› ile keratinosit apotozisini tetikleyerek hastal›¤› bafllatt›¤› düflünülür. Çok say›da ilaç etken olarak bildirilmiflse de, en s›k olarak sulfonamid grubu antibiyotikler, antikonvülzan ilaçlar, beta laktam grubu antibiyo-tikler, allopurinol, steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçlar, nevirapin ve tiasetazon etken olarak saptan›r. Erken tan› ve flüpheli ilaç ya da ilaçlar›n hemen kesilmesi tedavinin en önemli basamaklar›ndan birisidir. Ay›r›c› tan›ya giren di¤er tablolar›n h›zla d›fllanmas› gerekir. Son y›llarda yerel ve sistemik tedavide kullan›lan çok çeflitli seçeneklere ra¤men ideal bir destekleyici bak›m halen en önemli ve etkili tedavi yaklafl›m›d›r. TEN için gelifltirilen bir ölçek olan SCORTEN hastal›¤›n fliddetini ve buna ba¤l› olarak da ölüm h›z›n› tahmin etmede yayg›n olarak kullan›lmaktad›r. SCORTEN de¤eri 3 (ölüm h›z›; %35,3) ve üzeri olan hastalar›n h›zl› bir flekilde yan›k ünitesi veya yo¤un bak›m ünitesine transfer edilmesi son derece önemlidir. Bu yaz›da SJS-TEN yelpazesi güncel literatür bilgileri ›fl›¤›nda klinik özellikleri, etyopatogenez ve tedavisindeki geliflmelerle birlikte gözden geçirilmektedir. (Türkderm 2010; 44: 180-6)

Anahtar Kelimeler: Steven-Johnson sendromu, toksik epidermal nekroliz, etyopatogenez, klinik, tan›, tedavi

Summary

Stevens-Johnson syndrome (SJS) and toxic epidermal necrolysis (TEN) are rare, life-threatening conditions with a high mortality rate. SJS and TEN are used to denote a group of disorders closely related to each other, characterized by extensive epidermal necrolysis, and usually induced by drugs. Keratinocyte apoptosis is the main reason for widespread epidermal detachment. Drugs or their methobolites can act as a hapten after binding to the keratinocyte surface and initiate cytotoxic immunological attack. Drug-specific CD8+cytotoxic T cells mediate keratinocyte apoptosis by the Fas/FasL pathway and perforin/granzyme pathway. Although numerous drugs have been noted as responsible, sulfonamide class of antibiotics, anticonvulsants, beta-lactam antibiotics, allopurinol, nonsteroidal anti-inflammatory drugs, nevirapine and thiacetazone are the most frequently reported causative ones. Early diagnosis and withdrawal of suspected drug or drugs are one of the most important steps in the treatment. Other diseases resembling SJS/TEN should be excluded as soon as possible. Although various topical and systemic treatments have recently been used, ideal supportive care is still the most important and effective therapeutic approach. SCORTEN, a scoring system used to predict mortality in TEN, has been widely used in recent years. Transfer to a burn unit or intensive care unit is recommended for patients with a SCORTEN 3 (mortality rate; 35.3%) or over. In this paper, we aimed to review clinical findings, aetiopathogenesis and treatment of these syndromes in the light of current literature. (Turkderm 2010; 44: 180-6)

Key Words: Stevens-Johnson syndrome, toxic epidermal necrolysis, aetiopathogenesis, clinical findings, diagnosis, treatment

Türkderm-Deri Hastal›klar› ve Frengi Arflivi Dergisi, Galenos Yay›nevi taraf›ndan bas›lm›flt›r. Turkderm-Archives of the Turkish Dermatology and Venerology, published by Galenos Publishing.

(2)

Tan›m ve S›n›fland›rma

Steven-Johnson sendromu (SJS) ve toksik epidermal nekroliz (TEN) genellikle ilaçlara karfl› geliflen, deri ve mukozalar›n akut seyirli ve fliddetli bir grup döküntülü hastal›¤›d›r. Bugün için SJS ve TEN ayn› afl›r› duyarl›l›k hastal›¤›n›n farkl› fliddet-teki uzant›lar› olarak de¤erlendirilir. Belirgin bir mor-biditeyle birlikte yüksek mortalite h›z›na sahip bu tablolar, klinik olarak h›zla geliflen, tipik olmayan ok at›lan hedef ben-zeri lezyonlar, yayg›n purpuralar, epidermal ayr›flma ve en az 2 mukozal alan›n tutulmas›yla karakterizedir1,2.

Bu bafll›kta önemli bir birikime sahip olan uzmanlardan bir grup 1993 y›l›nda bir araya gelerek yeni bir s›n›fland›rma önermifllerdir3. Grubun üzerinde uzlafl› sa¤lad›¤› ve günümüzde de yayg›n olarak kullan›lan s›n›flamaya göre eritema multiforme (EM), SJS ve TEN yelpazesi klinik olarak 5 alt bafll›kta s›n›fland›r›lm›flt›r3;

1

1.. BBüüllllöözz EEMM ((EEMM mmaayyoorr));; Epidermal ayr›flma %10’un alt›ndad›r. S›n›rl› ve tipik ok at›lan hedef benzeri lezyonlar veya deriden yüksek tipik olmayan hedef benzeri lezyonlar vard›r.

2

2.. SSJJSS;; Epidermal ayr›flma %10’un alt›ndad›r. Yayg›n eritemli veya purpurik maküller veya düz tipik olmayan hedef benze-ri maküllere rastlan›r.

3

3.. SSJJSS//TTEENN oovveerrllaapp;; Epidermal ayr›flma %10-30 oran›ndad›r. Yayg›n purpurik maküller veya düz tipik olmayan hedef benzeri maküllere rastlan›r.

4

4.. TTEENN ((bbeenneekkllii));; Epidermal ayr›flma %30’un üzerindedir. Yayg›n purpurik maküller veya düz tipik olmayan hedef ben-zeri maküllere rastlan›r.

5

5.. TTEENN ((bbeenneekkssiizz));; Epidermal ayr›flma %10’un üzerindedir. Benekli bir görünüme yol açan maküller veya purpurik lezy-onlar olmaks›z›n yayg›n eritemli alanda epidermisin genifl tabakalar halinde ayr›ld›¤› saptan›r.

Bugün SJS ve TEN’nin birbirinin devam› olan ve ilaç reaksiyon-lar› bafll›¤›nda yer alan bir grup hastal›k oldu¤u, EM’nin ise farkl› klinik bulgular ve Herpes simplex virus gibi farkl› tetik-leyicilerle ortaya ç›kan ayr› bir hastal›k oldu¤u kabul edilmektedir. SJS ve TEN’in ay›r›m›nda temel al›nan nokta, hastal›¤a kat›lan vucut yüzeyi oran›d›r (epidermisin ayr›flma veya potansiyel ayr›flma yüzdesi). E¤er tutulum %10’un alt›ndaysa SJS, %30’un üzerindeyse TEN olarak kabul edilir. %10-30 oran›nda tutulum ise SJS/TEN geçifl olgular› (SJS/TEN overlap) olarak de¤erlendirilir2-4.

Epidemiyoloji

TEN eriflkinlerde daha s›kt›r; hastal›¤›n s›kl›¤› yaflla art›fl gös-terir. Önceki yay›nlarda kad›nlar›n erkeklere göre hastal›¤a daha s›k yakaland›¤› (K/E=

1,5) bildirilmiflsede, son y›llarda bu tablonun her iki cinsiyette benzer oranda görüldü¤ü bildirilmektedir5-7. SJS ise s›kl›kla çocuklarda ve genç yetiflkin-lerde görülür (2. on y›lda en s›k)8. Hastal›¤›n yaklafl›k insidans› SJS için 1,2-6 /milyon, TEN için 0,4-1,2 /milyon’dur9. SJS-TEN ayn› ilac›n al›m›na ba¤l› olarak tekrarlayabilir. Bu durumda hastal›k daha erken geliflir ve daha fliddetli seyreder10,11.

Genetik olarak yavafl asetilleyici olanlar, immüsuprese hasta-lar (HIV infeksiyonu, lenfoma vb.), beyin tümörü olup antikonvülzan kullanan ve radyoterapi alan hastalar bu hastal›k için yüksek risk tafl›yan gruplard›r12,13.

Etyoloji

En önemli etyolojik faktör, ilaçlard›r. Bu iliflki TEN’de daha belirgindir; vakalar›n %80-95’inde etyolojik bir ilaç saptanabilir. SJS’de ilaçlar vakalar›n en az %50’sinde etyolojik faktör olarak saptanabilmektedir. Olgular›n yaklafl›k %5’inde ise herhangi bir faktör saptanamamaktad›r (idyopatik SJS-TEN)9. Ayr›ca infeksiyon, afl›lar, lenfoma ve lösemi veya graft versus host (GVH) hastal›¤› etyolojide rol oynar. Bugün için 200’ün üzerinde ilaç bildirilmiflse de, en s›k saptananlar; sulfonamid grubu antibiyotikler (özellikle trimetoprim/sulfametaksazol), antikonvülzan ilaçlar (özellikle fenitoin, fenobarbital ve kar-bamazepin gibi aromatik antikonvülzanlar ve lamotrigin), beta laktam grubu antibiyotikler, allopurinol, steroid olmayan antiinflamatuvar ilaçlar (özellikle oksikam grubu), nevirapin ve tiasetazon’dur. Baz› yazarlar özellikle çocuklar-da gözlenen SJS’nin eriflkinlerden farkl› olarak infeksiyöz kökenli oldu¤unu ve Mycoplasma pneumoniae’nin s›k rast-lanan etyolojik bir faktör olarak izole edildi¤ini bildirmekte-dir14,15. Genellikle ilaç al›m›ndan sonraki ilk 2 ay, en s›k da 1-3. hafta içinde hastal›k ortaya ç›kmaktad›r16.

Genetik faktörler hastal›¤›n gelifliminde son y›llarda giderek artan bir s›kl›kla gündeme gelmektedir. Bu hastalar›n ailesinde de benzer fliddetli ilaç reaksiyonlar›na s›k rastlan›r. Bu gözlemi do¤rular nitelikte baz› HLA antijenlerinin bu grup hastalarda daha s›k gözlendi¤i bildirilmifltir. HLA-A29 ve -B12 ile HLA-B12 ve -DR7 haplotiplerine bu hastalarda daha s›k rastlanm›flt›r17. Son y›llarda, Çin toplumunda18 HLA-B*1502 karbamazepin nedenli SJS’de, Japon toplumunda19 HLA-B*5801 allopurinol nedenli SJS ve TEN’de daha s›k olarak bildirilmifltir. Yak›n tarihli di¤er bir çal›flmada Avrupan›n de¤iflik ülkelerinden toplam 150 SJS/TEN hastas› çal›fl›lm›fl ve allopurinol ile HLA-B*5801 alleli aras›nda güçlü bir birliktelik (OR=80) saptanm›flt›r. Ayr›ca daha zay›f olmakla birlikte B*38 ile sulfametoksazol veya lamotrigin ve B*73 ile oksikam aras›nda bir iliflki bildirilmifltir20.

Patogenez

Hastal›¤›n patogenezi k›smen anlafl›labilmifltir. Genel kan› EM’de oldu¤u gibi keratinositlerin yüzeylerinde gösterdikleri antijenler nedeniyle bu hücrelere karfl› geliflen sitotoksik immün reaksiyon sonucunda hastal›¤›n ortaya ç›kt›¤›d›r. Büyük olas›l›kla ilaçlar ya da onlar›n metabolitleri hapten rolü görerek keratinositlerin yüzeyine ba¤lanmakta ve onlar›n antijenik hale gelmelerine neden olmaktad›r21. Son y›llarda genetik olarak belirlenmifl hatal› detoksifikasyon sonucunda, ilaçlar›n keratinositlerde direkt toksik etkiye ya da keratinositlerin antijenik yap›lar› düzenlemesinde de¤iflikli¤e neden olabilece¤i de ileri sürülmüfltür22.

SJS-TEN’de epidermal hasar›n temel nedeni apotozisin tetik-lenmesidir23. Bu konuda 3 temel mekanizma üzerinde durul-maktad›r6,24,25.

(3)

1. Fas keratinositlerde sürekli gösterimi olan bir ligandd›r. FasL ise temelde aktive T hücreleri ve NK hücrelerinde bulunur. Normal deride FasL keratinositlerde düflük düzeyde gösterimi olan ve hücre içinde inaktif olarak korunan bir li-gandd›r. Hastal›kl› deride keratinositlerin yüzeyinde Fas ve FasL gösterimi artar. Yine deriyi infiltre eden lenfositlerde de FasL gösterimi artar. Fas ve FasL iliflkisi kaspaz enzimlerini aktiflefltirerek apotozise yol açar.

2. TEN hastalar›n›n bül s›v›s›nda CD8(+) T hücreleri belirgin bir flekilde artm›flt›r. Bu hücreler NK hücre ve sitotoksik T hücre iflaretlerini tafl›rlar. Yine granzim B ve perforin yönün-den pozitif boyanma gösterirler. SJS ve TEN hastalar›nda granzim B ve perforin mRNA düzeyi artm›flt›r ve hastal›¤›n aktivitesi ile paralellik gösterir. Granzim ve perforin sitotok-sik T hücrelerinin litik granüllerinde bulunur. Hedef hücrenin tan›nmas› ile birlikte bu hücrelerden sal›nan perforin hedef hücrenin zar›nda deliklere yol açar. Bir proteaz olan granzim B bu kanallardan hücre içine girerek kaspaz yola¤›n› aktiflefltirir. 3. Tümör nekroz faktörü alfa (TNF-α) SJS/TEN’li hastalar›n lezyonlu derisinde çok yüksek olarak saptan›r. Bu sitokinin kayna¤› büyük olas›l›kla keratinositler ve makrofajlard›r. TNF-α keratinositlerin yüzeyindeki MHC s›n›f I antijen göste-rimini artt›rarak, onlar› sitotoksik T hücrelerine daha hassas hale getirirler. TEN’li hastalar›n bül s›v›s›nda TNF-α’n›n yan›s›ra IFN-

γ

, ‹L-6, ‹L-13 ve ‹L-18 artm›flt›r. TNF-α ve IFN-

γ

ke-ratinositlerde FasL gösterimini artt›r›r. Yine adezyon mole-küllerinin gösterimini de artt›rarak lenfositlerin deriye gelmesine yol açarlar.

Klinik bulgular

Hastalar›n en az yar›s›nda prodromal belirtiler vard›r (atefl, halsizlik, bafla¤r›s›, rinit, bo¤az a¤r›s›, gözlerde kafl›nt›, a¤r› vb.). Üst solunum yolu enfeksiyonu ile kar›flabilen bu belirti-leri genellikle mukozal tutulum izler. A¤›z, göz, burun ve anogenital mukoza belirtileri s›kl›kla hastal›¤›n habercisidir.

Kafl›nt›, yanma ve a¤r› yak›nmas› bulber konjonktiva, dudak ve yanak mukozas› tutulumunun ilk belirtileri olabilir. Bunu izleyerek eritem, ödem ve vezikül/bül geliflir. Özellikle a¤›zda büllerin aç›lmas›yla yayg›n, hemorajik görünümde k›rm›z› erode alanlar ortaya ç›kar. Dudaklar karakteristik olarak afl›r› miktarda ve hemorajik özellikte krutlarla kapl›d›r. Hastalar›n neredeyse tamam›nda a¤›z ve dudaklar›n vermilyon s›n›r› tutulur. Lezyonlar a¤r›l›d›r; soluma ve yeme, içme ifllevini s›n›rlayabilir. Gözlerde, k›zar›kl›k, kemozis, a¤r›l› veziküller, erozyonlar, çift tarafl› lakrimasyon ve daha nadiren korneal ülser, üveit ve hatta panoftalmi geliflebilir. Burun t›kan›kl›¤›, kabuklanma ve kanama burun mukozas› tutulumu sonucu geliflebilir. Genital bölgedeki a¤r›l› hemorajik büller ve erode alanlar üriner retansiyona yol açabilir. Kad›nlarda son derece fliddetli vajinal a¤r› gözlenebilir. Anal erozyon daha nadir ortaya ç›kar4,8,24.

Yaklafl›k 1-3 gün sonra deri belirtileri geliflir.

EM ve SJS/TEN yelpazesinde görülen deri belirtilerinin klinik özellikleri 4 alt bafll›kta de¤erlendirilir8(Tablo 1);

1

1.. TTiippiikk ookk aatt››llaann hheeddeeff bbeennzzeerrii lleezzyyoonnllaarr;; 3 cm’den küçük, keskin s›n›rl›, oval veya yuvarlak, iç içe geçmifl en az 3 farkl› alan›n bulundu¤u lezyonlard›r. Merkezde eritemli daire ve çevresinde iç içe geçmifl, keskin s›n›rl› 2 halka vard›r. Halkalardan biri ödemli olup palpe edilebilir ve merkezdeki eritemden daha soluk renktedir.

2

2.. DDeerriiddeenn yyüükksseekk,, ttiippiikk oollmmaayyaann hheeddeeff bbeennzzeerrii lleezzyyoonnllaarr;; yukar›da tan›mlanan ok at›lan hedef benzeri lezyona ben-zeyen, ancak sadece iç içe geçmifl 2 farkl› alan›n bulundu¤u ve/veya keskin s›n›rl› olmayan oval, yuvarlak ve ödemli lez-yonlar gözlenir.

3

3.. DDüüzz,, ttiippiikk oollmmaayyaann hheeddeeff bbeennzzeerrii lleezzyyoonnllaarr;; hedef benzeri lezyona benzeyen, ancak sadece iç içe geçmifl 2 farkl› alan›n bulundu¤u ve/veya keskin s›n›rl› olmayan oval, yuvarlak lez-yonlard›r. Bazen merkezde yer alabilen vezikül/bül d›fl›nda lezyonlar palpe edilemez.

4

4.. BBüüllllüü vveeyyaa bbüüllssüüzz mmaakküülleerr lleezzyyoonnllaarr;; palpe edilemeyen eritemli veya purpurik lezyonlar görülür. Düzensiz flekilli ve de¤iflik büyüklükteki lezyonlar birleflme e¤ilimindedir. Vezikül, bül lezyonun herhangi bir yerinde geliflebilir.

Tablo 1. SJS-TEN yelpazesine ait resimler

SJS SJS/TEN

Tablo 1. SJS-TEN yelpazesine ait resimler

Benekli Beneksiz

(4)

Yukar›daki tan›mlamalardan da anlafl›laca¤› üzere SJS-TEN yelpazesinde tipik ok at›lan hedef benzeri lezyonlar görülmez. SJS-TEN yelpazesinde mukozal lezyonlar› izleyerek geliflen deri belirtileri bafllang›çta maküler bazen k›zam›k benzeri bir döküntü ile kendisini gösterir. Tabloya purpurik lezyonlar da efllik edebilir. Yuvarlak veya düzensiz flekilli, genellikle ortas› daha koyu renkte, eritemli veya soluk livid renkte lezyonlar ve purpurik maküller genellikle önce gövdede ortaya ç›kar, daha sonra boyun, yüz ve ekstremitelerin proksimaline yay›l›r. Kol ve bacaklar›n distal bölümü görece daha az tutulum gösterir; ancak, ayak taban› ve avuçlar hastal›¤›n erken dönem tutulum alanlar› olabilir. Bu aflamadaki hastay› de¤erlendirirken mukozal tutulumun ve deride a¤r› veya hassasiyetin varl›¤› özel bir önem kazan›r. Çünkü makülopapüler ilaç döküntüleri baflta olmak üzere ay›r›c› tan›da de¤inilen pek çok tablo yukar›da özetlenen bafllang›ç belirtileriyle kolay kar›fl›r. Belirtiler h›zla geniflledi¤i için daha büyük ve birleflme e¤ilimindedir. Bu özellik TEN’de daha belirgindir. Baz›lar›n›n üzerinde genifl ve gevflek büller ortaya ç›kar. Bu büllerin küçük bir bölümü hemorajik görünümdedir. Nikolsky belirtisi pozitifli¤i saptanabilir. Deri belirtileri 4-5 günde en fliddetli görünümüne ulafl›r. Ancak, yeni lezyonlar›n geliflimi 2-15 gün kadar devam edebilir. Büller nekrotik bir görünüm al›p çok küçük bir travmayla bile aç›l›rlar. Nekrotik epidermis, yerinde eritemli, ak›nt›l›, erode alanlar b›rakarak uzaklafl›r. Epidermis özellikle yüz, s›rt ve omuz gibi bas› alanlar›nda büyük tabakalar halinde ayr›l›r. Böylece ciddi derecede s›v›, elektrolit ve protein kayb› geliflir. Vücut ›s›s›n›n düzenlenmesi aksar. fiiddetli TEN olgular›nda el, ayak t›rnaklar›nda ayr›lma, kafl ve kirpiklerde kay›plar gözlenebilir4,8,24.

‹ç organ tutulumu s›kl›kla TEN’de gözlenir ve en s›k solunum ve gastrointestinal sistem (G‹S) mukozas›nda ortaya ç›kar. Lebargy ve ark.26 prospektif çal›flmalar›nda 41 hastan›n 10’unda (%27) solunum sistemi tutulumu gözlemifllerdir. Yazarlar belirgin bir röntgen bulgusu olmaks›z›n, dispne ve artm›fl bronfliyal sekresyon varl›¤›nda solunum sistemi tutulu-munun akla getirilmesi gerekti¤ini vurgulam›fllard›r. Solunum mukozas›ndaki ayr›flma sonucu inatç› bir öksürük geliflebilir; respiratuvar distres sendromu, trakeit, bronkop-nömoni ve pnömotoraks ortaya ç›kabilir. Bu hastalarda mekanik ventilasyon gerekebilir. G‹S tutulumu ile kar›n a¤r›s›, diyare, kanama, melena, kolon perforasyonu ve hepatit geliflebilir24.

Dehidratasyon ve s›v›, elektrolit kayb› hemodinamik floka, pulmoner ödeme, konfüzyon, koma ve konvülziyonlara yol açabilir. Fatal olgularda miyokart infarktüsü ve myokardit gözlenebilir24.

Hastal›k aktif de¤il, infeksiyon da yoksa deri günler içinde h›zla iyileflir. Bas› alanlar› ve masere, katlant› alanlar›nda iyileflme 2 haftaya kadar uzar. Deri belirtileri genellikle hipopigmentasyon, bazen de hiperpigmentasyon b›rakarak sikatrissiz iyileflir. Skar dokusu daha çok mukozal tutulum sonras›nda ortaya ç›kar. Mukozal yüzeylerin iyileflme h›z› daha yavaflt›r. Glans penis lezyonlar›n›n iyileflmesi 2 ay› bula-bilir. SJS-TEN hastalar›nda oküler komplikasyonlar s›k görülmektedir. Uzun süreli takiplerde hastalar›n yaklafl›k

yar›s›nda göze ait komplikasyonlar; göz kurulu¤u, konjonkti-va ve korneada skatris ve daha da önemlisi simbilefaron geliflti¤i saptanm›flt›r. Bu komplikasyonlar sadece hastal›¤›n akut evresine ba¤l› sekellerden ibaret olmayan konjonktival yüzey kayb› ve/veya inflamasyon nedeniyle oluflan sekelleri de içerir. Bafllang›çta ciddi göz tutulumu olanlarda geç komplikasyonlar daha s›k beklenmektedir ancak bu komp-likasyonlar bafllang›çta hiç göz tutulumu olmayanlarda gözlenir27,28.

Özafagus, bronfl, vajina, üretra ve anüste de striktürler geli-flebilir. Bazen eklemler üzerinde geliflen skatrisler kontrak-türlere yol açabilir24.

Hastal›¤›n laboratuvar bulgular›, büyük oranda hastan›n klini¤i ve iç organ tutulumunun varl›¤› ve derecesine göre de¤iflir. Eritrosit sedim antasyon h›z› genellikle yükselmifltir ve orta derecede lökositoz saptan›r. Hastalar›n küçük bir bölümünde ortaya ç›kan nötropeni kötü prognoz göstergesi olarak kabul edilir. S›v›, elektrolit düzensizlikleri, mikroalbu-minüri, hipoproteinemi, karaci¤er enzimlerinde yükselme ve anemi gözlenebilir. Ancak genellikle bu laboratuvar bozuk-luklar ciddi boyutlarda de¤ildir29.

Patoloji

Frozen ve rutin histopatolojik de¤erlendirme aç›s›ndan iki bi-yopsinin al›nmas› önerilir. Biyopsi epidermisi içermelidir; temel patolojik de¤iflikliklerin epidermiste oldu¤u unutulmamal›d›r. Tüm epidermis nekrotik görünümdedir. Hasar özellikle bazal ve spinöz tabakadad›r. Nekroz bafllang›çta satellit hücre nek-rozu (nekrotik keratinosite tutunmufl T hücreleri) fleklindedir. ‹lerlemifl olgularda bazal ve suprabazal tabakalarda homojen eozinofilik bir nekroz gözlenir. Subepidermal ayr›flma saptana-bilir. Genellikle papiller dermiste hafif düzeyde bir mononük-leer hücre infiltrasyonu gözlenir4. Dermisin görece daha az et-kilenmesi “Dermal sessizlik” olarak da adland›r›l›r. Oysa EM ve büllöz pemfigoid gibi hastal›klarda dermis belirgin flekilde has-tal›¤a kat›l›r.

Tan› ve Ay›r›c› tan›

Klinik tablo tam yerleflti¤inde tan› koymak genellikle kolayd›r (akut bafllang›ç, tipik klinik belirtiler, h›zl› seyir, deri hassasiyeti, pozitif Nikolsky belirtisi, gevflek ve büyük büllerin genifl, erode alanlar b›rakarak ayr›lmas›, vb.). Lezyonel deri-den al›nacak biyopsi ile tan› desteklenir veya kesinlefltirilir. Bafllang›ç dönemindeki k›zam›k benzeri döküntüler nedeniyle k›zam›k baflta olmak üzere di¤er döküntülü çocuk hastal›klar› ve ampisilin gibi ilaçlara ba¤l› geliflen makülopa-püler ilaç döküntüleri (ekzantematöz veya morbiliform ilaç döküntüleri) ile kar›fl›r. SJS-TEN için tipik olan deri hassasiyeti, pozitif Nikolsky belirtisi ve mukozal tutulum bu tablolarda gözlenmez. Morbiliform ilaç döküntüleri neden olan ilaç kesil-di¤inde 3-5 günde geriler. Jeneralize büllöz fiks ilaç döküntüsü özellikle ilaçlara ba¤l› olarak ortaya ç›kar ve çok say›da, üzerinde gevflek büllerin bulundu¤u kahverengi, menekflevi renkte lez-yonlarla seyir gösterir. Hikayede s›kl›kla daha yerel benzer bir döküntü öyküsü al›n›r. Mukozal tutulum nadirdir. Hastan›n genel durumu iyi olup, atefl ve Nikolsky pozitifli¤i bulunmaz.

(5)

Stafilokokkal hafllanm›fl deri sendromu (SSSS), SJS/TEN’in ay›r›c› tan›s›nda düflünülecek bir di¤er tablodur. Hemen daima daha küçük yafltaki çocuklarda (<2 yafl) ortaya ç›kar ve prognozu son derece iyidir. SSSS bazen yetiflkinlerde özellik-le de immünsüprese bireyözellik-lerde veya diyaliz hastalar›nda da ortaya ç›kabilir. Atefl, eritem ve deride hassasiyeti büllöz lez-yonlar›n geliflimi izler. Nikolsky belirtisi s›kl›kla pozitiftir; ancak, ayr›flma yüzeyseldir. Belirtiler özellikle k›vr›m alan-lar›nda (boyun, koltuk alt›, kas›klar), sürtünen yüzeylerde (s›rt) veya vücut aç›kl›klar› çevresinde (yüz) yo¤unlafl›r. SSSS k›sa sürer (2-5 gün), antibiyotik tedavisine iyi yan›t verir ve öncesinde ilaç öyküsü yoktur (ancak, s›kl›kla rinit ya da otit öyküsü al›n›r). Mukozal tutulum karakteristik olarak gözlen-mez. Histolojik olarak ayr›flma granüler tabakadad›r ve üzerindeki epidermis nekrotik de¤ildir. ‹laç hipersensitivite sendromu (‹HS) veya di¤er ad› ile DRESS’de SJS/TEN’in özellikle bafllang›ç dönemi ile kar›flabilir. ‹HS’de deri belirti-lerine ek olarak kanda eozinofili veya atipik lenfositler, lenfadenopati ve sistemik tutulum karakteristiktir. SJS-TEN’de karaci¤er enzimlerinde hafif bir yükseklik görülür. Belirgin hepatit %10 olguda ortaya ç›kar. Buna karfl›n ‹HS’de %50 olguda hepatit geliflir. ‹HS’de böbrek tutulumu interstisyel nefrit, SJS-TEN’de ise prerenal azotemi fleklindedir. Akci¤er tutulumu ‹HS’de interstisyel ve alveolar infiltrasyon ile karak-terizeyken TEN’de epitelyal hücrelerde nekroz fleklindedir. Yüz ödemi ‹HS için deri hassasiyeti ise SJS/TEN için tipiktir. Histopatoloji ay›r›c› tan›da önemli bir di¤er araçt›r. Paraneoplastik pemfigusda bafllang›ç yavaflt›r ve uzun süreli bir seyir görülür. Lezyonlar polimorfiktir; büllöz, likenoid, eritema multiforme benzeri lezyonlar görülebilir. Akantoliz saptanabilir. Direk immünfloresan test pozitiftir. Akut GVH hastal›¤› genellikle kök hücre transplantasyonundan 4 hafta sonra geliflir. Deride kafl›nt› ve hassasiyeti izleyerek morbili-form bir döküntü bafllar. fiiddetli olgularda lezyonlar yayg›n-lafl›r ve epidermal nekrozla sonlanabilir. Döküntü SJS/TEN’in tersine uçlardan bafllar ve klinik ve histolojik olarak folikül merkezlidir. Kawasaki hastal›¤›nda dudaklar ve konjonkti-valar k›rm›z›d›r. Ancak dudaklarda epidermal ayr›flma, krut-lanma ve konjonktivalarda eksüdasyon gözlenmez. Yine deri lezyonlar›n›n üzerinde bül geliflimi gözlenmez. AGEP’de ana lezyon püstüldür. Prognozu daha iyidir; genellikle 15 gün içinde iyileflir. Mukozal tutulum varsa bile hafiftir. Patolojik olarak subkorneal veya intraepidermal püstül tipiktir; do¤al olarak epidermal ayr›flma daha yüzeyseldir. Su ile hafllanma, gazya¤› ve parafin yan›klar› ve kostik ajanlarla karfl›laflma ay›r›c› tan›da düflünülebilecek di¤er durumlard›r25,30-32.

Prognoz

Hastal›¤›n fliddeti ve verilen sa¤l›k hizmetinin kalitesi hastal›¤›n prognozunu ve do¤al olarak da mortalite oran›n› belirler. Mortalite oran› SJS’de %5’in alt›ndad›r; TEN’ de %30 kadard›r33. Sepsis ve çoklu organ yetmezli¤i en önemli ölüm nedenidir. Pulmoner emboli, yetiflkin solunum s›k›nt›s› sendromu, kalp yetmezli¤i, G‹S kanamas› ve s›v›, elektrolit düzensizli¤i sonucu geliflen böbrek yetmezli¤i di¤er ölüm nedenleridir.

Son y›llarda, Bastuji-Garin ve ark.34 taraf›ndan TEN için gelifltirilen bir ölçek, SCORTEN hastal›¤›n fliddetini ve buna ba¤l› olarak da mortalite oran›n› tahmin etmede yayg›n olarak kullan›lmaktad›r (Tablo 2). Mortaliteyi artt›ran di¤er faktörler; trombositopeni, lökopeni, hastaneye geç baflvuru, baflvuru öncesi antibiyotik veya kortikosteroid kullan›m›, sorumlu ilac›n yar›lanma ömrünün uzun olmas› ve fliddetli tutulumlularda yan›k ünitesine geç transferdir35,36,40,41. Özellik-le TEN’li hastalar›n öncelikÖzellik-le yan›k merkezi, olas› de¤ilse yo¤un bak›m ünitelerinde takibi son y›llarda daha çok kabul görmeye bafllanm›flt›r. McGee ve Munster37 baflvuru tarihin-den itibaren 7 gün içinde yan›k ünitesine transfer edilen hastalarda ölüm h›z›n› %4 olarak, buna karfl›n 7 günden daha geç transfer edilenlerde %83 olarak bildirmifllerdir. Kelemen ve ark.38 ise epidermal ayr›flman›n görülmesinden itibaren 7 günden daha geç transfer edilen hastalarda 7 gün içinde transfer edilenlere göre hastanede kal›fl süresinin 2 kat daha uzun oldu¤unu göstermifllerdir.

Epidermal ayr›flma oran› %35’den daha az olanlarda yüksek olanlara göre mortalite oran› belirgin flekilde düflüktür. Yine yafl ve BUN yüksekli¤i gibi ek faktörler mortalite h›z›n› belir-gin flekilde artt›rmaktad›r39. Tüm bu faktörler göz önüne al›narak ya da SCORTEN ölçe¤i kullan›larak hastalar›n bu tip merkezlere erkenden transfer edilmesi öngörülebilir. Buna göre %35’in üzerinde epidermal ayr›flmas› olan, 40 yafl üzeri hastalar, özellikle de ek hastal›¤› olanlar veya SCORTEN de¤eri

3 olan hastalar bu merkezlere h›zla ulaflt›r›lmal›d›r.

Tedavi

Tedavinin en önemli basamaklar›; erken tan› ve flüpheli ilaç ya da ilaçlar›n hemen kesilmesidir. Detayl› bir hikaye al›narak süpheli ilaçlar saptanmal› ve yüksek risk tafl›yanlar hemen kesilmelidir (en flüpheli ilaç döküntüden önceki 3 hafta içinde bafllanand›r). K›sa yar›lanma ömrü olan ilaçlarda bu önlemin mortalite oran›n› %26’dan %5’e düflürdü¤ü bildirilmifltir40. Yar›lanma ömrü uzun olanlarda ise bu önlemin de¤eri düflüktür41.

Tablo 2. *SCORTEN ölçe¤ini oluflturan unsurlar ve elde

edilecek skora göre tahmini mortalite h›zlar›

Özellikler Puan Puan Mortalite H›z› (%)

Yafl ≥40 y 1 0-1 3,2

Efllik eden malinensi 1 2 12,1

BUN >28 mg/dL 1 3 35,3 (>10 mmol/L) Glukoz >252 mg/dL 1 4 58,3 (>14 mmol/L) Nab›z ≥120/dk 1 5 veya > 90 Serum bikarbonat 1 düzeyi <20 mmol/L

Tutulan vücut yüzey 1 alan› >%10

*: Bu ölçe¤in hastan›n baflvurusundan itibaren ilk 24 saatte ve 3. gün kullan›lmas› önerilmektedir. Pediatrik yafl grubundaki de¤eri henüz tam olarak bilinmemektedir.

(6)

T

Te

ed

da

av

vii g

ge

en

ne

ell o

olla

arra

ak

k 3

3 a

an

na

a b

ba

aflflll››k

ktta

a e

elle

e a

all››n

na

ab

biilliirr::

1

1.. DDeesstteekklleeyyiiccii TTeeddaavvii;; ideal bir destekleyici bak›m halen en önemli ve etkili tedavi yaklafl›m›d›r. Bu hastal›kta çok say›da disiplinin bir arada ve uyumlu çal›flmas› son derece önemlidir. Hastan›n yukar›da da özetlenen prognostik parametreler dikkate al›narak de¤erlendirilmesi ve mortalite oran› yüksek olanlarda h›zl› bir flekilde yan›k ünitesi veya yo¤un bak›m ünitesine transfer edilmesi son derece önemlidir. Özellikle yan›k ünitelerinde bulunan altyap›, teknik donan›m ve yetiflmifl insan gücü fliddetli TEN hastalar›n›n izlenmesi aç›s›ndan daha uygundur. Destekleyici tedavinin temel ö¤eleri afla¤›da özetlenmifltir:

• SS››vv›› eelleekkttrroolliitt ddeennggeessiinniinn ssaa¤¤llaannmmaass›› vvee bbeesslleennmmee ddeessttee¤¤ii;; s›v›, elektrolit ve protein dengesi iyi izlenmeli ve dikkatlice düzenlenmelidir. Santral kateter kullan›m›ndan sepsis riski nedeniyle olabildi¤ince kaç›n›lmal›d›r. Bu amaç için periferik damarlar›n tercih edilmesi önerilmektedir. Hastaya yüksek kalori ve protein içeren diyetler önerilir. Hastan›n iyi beslenebilmesi için nazogastrik tüp kullan›labilir; böylece protein kayb› azalt›l›r ve barsak atonisi önlenir42.

• DD››flfl oorrttaamm ››ss››ss››nn››nn aayyaarrllaannmmaass››:: 30-32°C olmal›d›r. Böylece deriden kalori kayb› azalt›l›r. Hastan›n titremesi ve stresi engellenebilir.

• ‹‹nnffeekkssiiyyoonnddaann kkoorruunnmmaa vvee ggeelliiflfliimmiiyyllee mmüüccaaddeellee eettmmee;; ikin-cil i1nfeksiyon ve sepsis riski nedeniyle dikkatli olunmal›, uy-gun steril koflullar oluflturulmal›d›r. Do¤rudan antibiyotik bafllanmas› önerilmez; deri, mukoza, kan vb. örneklerden ya-p›lan kültürlerde üreme olursa, bu sonuca uygun antibiyotik seçilmelidir.

• GGöözz bbaakk››mm››;; erken dönemde göz belirtileri de¤erlendirilip gerekli önlemler al›nmal›d›r. Bu konuda öncelikle deneyimi olan bir göz hastal›klar› uzman›ndan yard›m istenmelidir. Genellikle yerel nemlendiriciler, antibiyotikler ve steroitli göz damlalar› önerilir.

• SSoolluunnuumm ddeessttee¤¤ii;; solunum sistemi h›zla de¤erlendirilme-lidir. Pozisyonel direnaj ve destekleyici pulmoner bak›m önemlidir. Gerekli durumlarda (akut hipoksi) mekanik venti-lasyon düflünülmelidir.

• AA¤¤rr›› vvee aannkkssiiyyeetteenniinn kkoonnttrroollüü;; morfin gibi analjezikler ve diazepam gibi trankilizanlar kullan›labilir. Bu durumda bu ilaçlar›n solunum depresyonu yapabilece¤i de göz önünde bulundurulmal›d›r.

• DDii¤¤eerrlleerrii;; tromboemboli riski de¤erlendirilmeli ve gerekli durumlarda hasta heparinize edilmelidir. Stres ülseri gelifliminin önlenmesi önemlidir. Böylece olas› bir G‹S kana-mas› engellenebilir. Kontraktür geliflimini önlemek için fizik-sel tedaviler planlanmal›d›r.

2

2.. YYeerreell TTeeddaavvii;; Büyük sa¤lam büller dikkatle direne edilmeli, küçük büller oldu¤u gibi b›rak›lmal›d›r. K›vr›m bölgelerindeki nekrotik epidermis infeksiyon riskini azaltmak için nazikçe ç›ka-r›labilir. Oral ve nazal debris uygun flekilde ve nazikçe temizle-nebilir. Antiseptik gargaralar kullan›labilir. Anogenital bölge-deki erozyonlar için antiseptik özellikte ilaçlar kullan›labilir. Bu amaçla Povidon iyodin, klorheksidin veya gümüfl nitrat seçi-lebilir. Gümüfl sülfadiyazin kullan›lmamal›d›r. Epidermis ayr›l-d›ktan sonra erode alanlar yapay membranlarla veya biyolojik örtülerle kapat›labilir. Bu uygulama a¤r›y› azalt›rken, epiteli-zasyonu h›zland›r›r ve infeksiyon riskini azalt›r42.

3

3--SSiisstteemmiikk TTeeddaavvii;;

Hastal›¤›n özelli¤i nedeniyle genifl serili, karfl›laflt›rmal›, kan›t düzeyi yüksek çal›flmalar gerçeklefltirilememektedir. Bu nedenle tedavide çok say›da seçenek kullan›lmas›na ra¤men etkinli¤i kan›tlanm›fl bir ilaç bulunmamaktad›r43.

Kortikosteroidlerin tedavideki yeri halen tart›flmal›d›r. Baz› yazarlar olay›n hemen bafllang›c›nda, k›sa süreli ve yüksek dozlarda kullan›lan kortikosteroidlerin (100-1000 mg/g dozunda 3-4 gün süreyle, intravenöz metil prednisolon veya deksametazon 1,5 mg/kg/g, 3 gün) etkili olabilece¤i üzerinde durmaktad›r44. Yak›n tarihli bir çal›flmada, 2000-2008 y›llar› aras›nda hastanemizde SJS-TEN tan›s› konan ve tedavi edilen ard›fl›k 20 hasta retrospektif olarak de¤erlendirilmifltir. Bu hastalardan 14’üne uygulanan, k›sa süreli (5 gün), 1-2,5 mg/kg aras›nda de¤iflen dozlarda sistemik kortikosteroid tedavisinden hastalar›n tümünde olumlu yan›t al›nm›fl ve mortalite gözlenmemifltir. Bu hastalarda, döküntünün bafllamas› ile sorumlu oldu¤u düflünülen ilac›n kesilmesi aras›nda geçen süre ortalama 2,2 gün, tedaviye bafllanmas›na kadar geçen süre ise ortalama 3,4 gündü. Sonuçlar›m›z, özel-likle ilaç nedenli SJS-TEN’de erken bafllanan kortikosteroid tedavisinin sorumlu ilac›n hemen kesilmesi yan›nda tamam-lay›c› bir tedavi yöntemi olabilece¤ini düflündürtmekteydi7. Son y›llarda oldukça iyi sonuçlar bildirilen bir di¤er uygulama ise intravenöz immünglobulin-G (‹V‹G)’nin, 0,2-0,75 g/kg dozunda ard›fl›k olarak 4 gün kullan›m›d›r. Deri döküntüsün-den itibaren ilk 4 günde tedavi alan hastalarda, ilaç hastal›¤›n ilerlemesini h›zla durdurmakta ve epitelizasyonu h›zland›rmaktad›r45. Toplam doz olarak 3-4 g/kg’l›k dozlar daha düflük dozlara göre etkili bulunmufltur46.

fiu ana kadar yap›lan en genifl serili çal›flma, EuroSCAR çal›flmas› olarak bilinen, Fransa ve Almanya’dan toplam 281 hastan›n retrospektif de¤erlendirmesidir. Bu çal›flmada kor-tikosteroit, ‹V‹G veya bu tedavilerin kombinasyonunun sadece destekleyici tedavi alan gruba göre mortalite oran›nda olumlu bir de¤iflikli¤e yol açmad›¤› saptanm›flt›r7. Plazmaferez47, siklosporin48, siklofosfamid49 anti-TNF-α

ajan-lar›50 ve nötropenili SJS-TEN olgular›nda granülosit koloni

stimüle edici faktör51 bu alanda kulan›lan di¤er seçeneklerdir.

Kaynaklar

1. Roujeau JC: The spectrum of Stevens-Johnson syndrome and toxic epidermal necrolysis: a clinical classification. J Invest Dermatol 1994;102:28-30.

2. Assier H, Bastuji-Garin S, Revuz J, Roujeau JC: Erythema multi-forme with mucous membrane involvement and Stevens-Johnson syndrome are clinically different disorders with distinct causes. Arch Dermatol 1995;131:539-43.

3. Bastuji-Garin S, Rzany B, Stern RS, Shear NH, Naldi L, Roujeau JC: Clinical classification of cases of toxic epidermal necrolysis, Stevens-Johnson syndrome, and erythema multiforme. Arch Dermatol. 1993;129:92-6.

4. Alpsoy E: Stevens Johnson sendromu ve toksik epidermal nekrolizis. Pediyatrik Dermatoloji. Ed. Tüzün Y, Koto¤yan A, Serdaro¤lu S, Çoku¤rafl H, Tüzün B, Mat MC. ‹stanbul, Nobel T›p Kitabevleri, 2005;389-95.

5. Roujeau JC, Chosidow O, Saiag P, Guillaume JC: Toxic epidermal necrolysis(Lyell syndrome). J Am Acad Dermatol1990;23:1039-58. 6. Borchers AT, Lee JL, Naguwa SM, et al: Stevens-Johnson syn-drome and toxic epidermal necrolysis. Autoimmun Rev 2008;7:598-605.

(7)

7. Dicle O, Y›lmaz E, Alpsoy E: Stevens-Johnson Sendromu ve Toksik Epidermal Nekroliz: Retrospektif Bir De¤erlendirme. Türkderm 2009;43:15-20.

8. Schopf E, Stuhmer A, Rzany B, Victor N, Zentgraf R, Kapp JF: Toxic epidermal necrolysis and Stevens-Johnson syndrome. An epidemiologic study from West Germany. Arch Dermatol 1991;127:839-42.

9. Roujeau JC, Stern RS: Severe adverse cutaneous reactions to drugs. N Engl J Med 1994;331:1272-85.

10. Yazar fi, Tosun F, Y›lmaz E: Antralin uygulanmas›na ba¤l› toksik epidermal nekrolizis. Deri Hastal›klar› ve Frengi Arflivi 1989;23:197-200.

11. Demiral AN, Yerebakan O, Simsir V, Alpsoy E: Amifostine induced toxic epidermal necrolysis during radiotherapy: a case report. Jpn J Clin Oncol 2002;32:477-9.

12. Rzany B, Mockenhaupt M, Stocker U, Hamouda O, Schopf E: Incidence of Stevens-Johnson syndrome and toxic epidermal necrolysis in patients with the acquired immunodeficiency syn-drome in Germany. Arch Dermatol 1993;129:1059.

13. Duncan KO, Tigelaar RE, Bolognia JL: Stevens-Johnson syndrome limited to multiple sites of radiation therapy in a patient receiv-ing phenobarbital. J. Am. Acad. Dermatol 1999;40:493-6. 14. Leaute-Labreze C, Lamireau T, Chawki D, Maleville J, Taieb A:

Diagnosis, classification, and management of erythema multi-forme and Stevens-Johnson syndrome. Arch Dis Child 2000;83:347-52.

15. Koh MJA, Tay YK: Stevens-Johnson syndrome and toxic epidermal necrolysis in Asian children. J Am Acad Dermatol 2010;62:54-60 16. Mockenhaupt M: Severe drug-induced skin reactions: clinical

pat-tern, diagnostics and therapy. J Dtsch Dermatol Ges. 2009;7:142-60. 17. Roujeau JC, Huynh TN, Bracq C, Guillaume JC, Revuz J, Touraine R: Genetic susceptibility to toxic epidermal necrolysis. Arch Dermatol 1987;123:1171-3.

18. Chung WH, Hung SI, Hong HS, et al: Medical genetics: a marker for Stevens-Johnson syndrome. Nature 2004; 428:86.

19. Kaniwa N, Saito Y, Aihara M, et al: HLA-B locus in Japanese patients with antiepileptics and allopurinol-related Stevens-Johnson syndrome and toxic epidermal necrolysis. Pharmacogenomics 2008; 9:1617-22.

20. Ferrell PB Jr, McLeod HL: Carbamazepine, HLA-B-1502 and risk of Stevens-Johnson syndrome and toxic epidermal necrolysis: US FDA recommendations. Pharmacogenomics 2008; 9:1543-6. 21. Roujeau JC: Drug-induced toxic epidermal necrolysis. II. Current

aspects. Clin Dermatol 1993;11:493-500.

22. Shear NH, Spielberg SP, Grant DM, Tang BK, Kalow W: Differences in metabolism of sulfonamides predisposing to idio-syncratic toxicity. Ann Intern Med 1986;105:179-84.

23. Paul C, Wolkenstein P, Adle H, Wechsler J, Garchon HJ, Revuz J, et al: Apoptosis as a mechanism of keratinocyte death in toxic epidermal necrolysis. Br J Dermatol 1996;134:710-4.

24. Akman A, Alpsoy E: Eritema Multiforme, Steven-Johnson Sendromu ve Toksik Epidermal Nekroliz (Lyell Sendromu). Türkiye Klinikleri J Surg Med Sci 2006;2:6-15.

25. Pereira FA, Mudgil AV, Rosmarin DM: Toxic epidermal necrolysis. J Am Acad Dermatol 2007;56:181-200.

26. Lebargy F, Wolkenstein P, Gisselbrecht M, Lange F, Fleury-Feith J, Delclaux C, et al: Pulmonary complications in toxic epidermal necrolysis: a prospective clinical study. Intensive Care Med 1997;23:1237-44.

27. De Rojas MV, Dart JKG,Saw VPJ: The naturel history of Stevens-Johnson syndrome: patterns of chronic ocular disease and the role systemic immunosuppressive therapy. Br J Ophthalmol 2007;91:1048-53.

28. Guendry J, Roujeau JC, Binaghi M, Soubrane G, Muraine M: Risk factors ror the development of ocular complications of Stevens Johnson syndrome and toxic epidermal necrolysis. Arch Dermatol 2009;145:157-62.

29. Roujeau JC, Kelly JP, Naldi L, Rzany B, Stern RS, Anderson T, et al: Medication use and the risk of Stevens-Johnson syndrome or toxic epidermal necrolysis. N Engl J Med 1995;14;333:1600-7.

30. Hanakawa Y, Schechter NM, Lin C, Garza L, Li H, Yamaguchi T, et al: Molecular mechanisms of blister formation in bullous impeti-go and staphylococcal scalded skin syndrome. J Clin Invest 2002;110:53-60.

31. Wolf R, Matz H, Marcos B, Orion E: Drug rash with eosinophilia and systemic symptoms vs toxic epidermal necrolysis: the dilem-ma of classification. Clin Derdilem-matol 2005;23:311-4.

32. Roujeau JC: Clinical heterogeneity of drug hypersensitivity. Toxicology 2005;209:123-9.

33. Ghislain PD, Roujeau JC: Treatment of severe drug reactions: Stevens-Johnson syndrome, toxic epidermal necrolysis and hyper-sensitivity syndrome. Dermatol Online J 2002;8:5.

34. Bastuji-Garin S, Fouchard N, Berocchi M, et al: SCORTEN: a seve-rity of illness score for toxic epidermal necrolysis. J Invest Dermatol 2000;115:149-53.

35. Westly ED, Wechsler HL: Toxic epidermal necrolysis: granulocytic leukopenia as a prognostic indicator. Arch Dermatol 1984;120:721-6.

36. Engelhardt SL, Schurr MJ, Helgerson RB: Toxic epidermal necroly-sis: an analysis of referral patterns and steroid usage. J Burn Care Rehabil 1997;18:520-4.

37. McGee T, Munster A: Toxic epidermal necrolysis syndrome: mor-tality rate reduced with early referral to regional bum center. Plast Reconstr Surg 1998;102:1018-22.

38. Kelemen JJ III, Cioffi WG, McManus WF, Mason AD Jr, Pruitt BA Jr: Bum center care for patients with toxic epidermal necrolysis. J Am Coll Surg 1995;180:273-8.

39. Revuz J, Penso D, Roujeau J-C, et al: Toxic epidermal necrolysis: clinical findings and prognosis factors in 87 patients. Arch Dermatol 1987;123:1160-5.

40. Guegan S, Bastuji-Garin S, Poszepczynska-Guigne´ E, et al: Performance of the SCORTEN during the first five days of hospi-talization to predict the prognosis of epidermal necrolysis. J Invest Dermatol 2006;126:272-6.

41. Garcia-Doval I, LeCleach L, Bocquet H, Otero XL, Roujeau JC. Toxic epidermal necrolysis and Stevens-Johnson syndrome: does early withdrawal of causative drugs decrease the risk of death? Arch Dermatol 2000;136:323-7.

42. Chave TA, Mortimer NJ, Sladden MJ, Hall AP, Hutchinson PE: Toxic epidermal necrolysis: current evidence, practical manage-ment and future directions. Br J Dermatol 2005;153:241-53. 43. Schneck J, Fagot JP, Sekula P, et al: Effects of treatment on the

mortality of Stevens-Johnson syndrome and toxic epidermal necrolysis: a retrospective study on patients included in the prospective EuroSCAR study. J Am Acad Dermatol 2008;58:33-40. 44. Kardaun SH, Jonkman MF: Dexamethasone pulse therapy for Stevens-Johnson syndrome/toxic epidermal necrolysis. Acta Derm Venereol 2007;87:144-8.

45. Yeung CK, Lam LK, Chan HH: The timing of intravenous immunoglobulin therapy in Stevens-Johnson syndrome and toxic epidermal necrolysis. Clin Exp Dermatol 2005;30:600-2.

46. Mittmann N, Chan B, Knowles S, et al: Intravenous immunoglob-ulin use in patients with toxic epidermal necrolysis and Stevens-Johnson syndrome. Am J Clin Dermatol 2006;7:359-68.

47. Chaidemenos GC, Chrysomallis F, Sombolos K, Mourellou O, Ioannides D, Papakonstantinou M: Plasmapheresis in toxic epi-dermal necrolysis. Int J Dermatol 1997;36:218-21.

48. Renfro L, Grant-Kels JM, Daman LA: Drug-induced toxic epider-mal necrolysis treated with cyclosporin. Int J Dermatol 1989;28:441-4.

49. Heng MC, Allen SG: Efficacy of cyclophosphamide in toxic epi-dermal necrolysis. Clinical and pathophysiologic aspects. J Am Acad Dermatol 1991;25:778-86.

50. Hunger RE, Hunziker T, Buettiker U, Braathen LR, Yawalkar N: Rapid resolution of toxic epidermal necrolysis with anti-TNF-α treatment. J Allergy Clin Immunol 2005;116:923-4. 51. Goulden V, Goodfield MJ: Recombinant granulocyte

colony-stim-ulating factor in the management of toxic epidermal necrolysis. Br J Dermatol 1996;135:305-6.

Referanslar

Benzer Belgeler

Antiepileptik kullanımına bağlı en önemli klinik durumların başında antiepileptik tedavinin başlangı- cından sonra ilk sekiz hafta içinde ortaya çıkan deride- ki

Her iki cerrahi aras›nda ortalama kanama miktar›n›n de¤erlendirildi¤i çal›flmalar incelendi¤inde, 50 vakal›k bir seride laparoskopik histerektomi uygulananlarda (n=25)

Olgu 2: Birinci aydan itibaren tedaviye 1. olgudaki gi- bi devam ediliyordu. ayda görme keskinli¤i ›fl›k hissi düzeyindeydi. Olgu penetran keratoplasti operasyonunu kabul etti

Yeni nesil bilgisayarlarda bilgi ifllemek elektronlar arac›l›¤›yla yap›lacak, ama bilgiyi baflka bilgisayarlara ya da aletlere iletmek için ›fl›ktan yararlan›lacak.. Bu

Challenges in the treatment of a patient with toxic epidermal necrolysis associated with COVID-19: A case report. Lagziel T, Quiroga L, Ramos M, Hultman CS,

Bugün Steven-Johnson sendromu (SJS) ve toksik epidermal nekroliz birbirinin devamı olan ve ilaç reaksiyonları başlığı altında tanımlanan bir grup hastalık olduğu,

Burada bafll›ca flikayeti birkaç gündür kusma olan ve h›zla hidrosefali geliflen tüberküloz menenjitli alt› ayl›k erkek bebek sunulmufltur.. (Çocuk Enf Derg 2008;

Bu makalede, 18 aylık erkek hastada üst solunum yolu infeksiyonuna yönelik olarak amoksislin klavulonik asit, terbutalin, ibuprofen kulla- nımı sırasında tedavinin on