• Sonuç bulunamadı

VEZİRKÖPRÜ MESLEK YÜKSEKOKULU

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "VEZİRKÖPRÜ MESLEK YÜKSEKOKULU"

Copied!
36
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ORMANCILIK / ORMANCILIK VE ORMAN ÜRÜNLERİ PROGRAMI

VEZİRKÖPRÜ MESLEK YÜKSEKOKULU

ORP117 – ZOOLOJİ

Öğr. Gör. Cemil ÖZDEMİR

(2)

Populasyon Yoğunluğu, Biyolojik Mücadele

Hafta-3

ORP117 – ZOOLOJİ

(3)

POPULASYON VE POPULASYON YOĞUNLUĞU

• Populasyon: Belli bir bölgede (yaşama alanında) yaşayan aynı türe ait bireylerin (organizmaların) oluşturduğu

topluluğa popülâsyon denir.

• Aynı türe ait bireyler farklı bölgelerde farklı popülâsyonlar oluşturabilirler.

• Farklı fiziksel özelliklere sahip olan iki ortam

yan yana olsa bile bu ortamlarda yaşayan

aynı türe ait bireyler farklı popülâsyonları

oluştururlar.

(4)
(5)

POPULASYON VE POPULASYON YOĞUNLUĞU

• Farklı ortamlarda yaşayan kurtlar aynı türe ait olmalarına rağmen farklı popülasyon

oluştururlar.

• Eğridir ve Beyşehir göllerindeki sazan

balıkları farklı ortamlarda yaşadıkları için farklı popülasyon oluştururlar.

Kurt Kurt

A BÖLGESİ

B

BÖLGESİ

(6)

POPULASYON VE POPULASYON YOĞUNLUĞU

• Aynı ortamda yaşayan kurtlar ve tilkiler farklı türe ait oldukları için farklı popülasyon

oluştururlar.

KURTLAR +

A BÖLGESİ

TİLKİLER

(7)

POPULASYON VE POPULASYON YOĞUNLUĞU

• Toroslarda yaşayan geyikler,

• Karadeniz Bölgesi`ndeki karaçam ağaçları,

• Van Gölü`nde yaşayan inci kefali balıkları,

• İç Anadolu`da yaşayan ayılar,

• Hatay Samandağ`daki kral kelebekleri,

• Balıkesir Kapıdağ`daki göknar, karaçam ve ladin gibi türlerin oluşturduğu topluluklar popülasyon oluşturur.

Not: Eğridir Gölü`ndeki balıklar popülasyon olmazken, Eğridir Gölü`ndeki sazan balıkları kavramı popülasyon olur.

(8)

POPULASYON VE POPULASYON YOĞUNLUĞU Kommunite: Belli bir bölgede yaşayan aynı

veya farklı türlerin oluşturduğu popülasyonların

hepsine birden kommunite denir.

(9)

POPULASYON VE POPULASYON YOĞUNLUĞU

• Popülasyon yoğunluğu: Bir popülasyona birim zamanda katılan fert sayısı

popülasyonun doğum oranını, ayrılan fert sayısı popülasyonun ölüm oranını verir.

• Belli bir zamanda birim alanı işgal eden birey sayısına popülasyon yoğunluğu denir.

• Popülasyonun Taşıma Kapasitesi: Belirli şartlar altında bir ekosistemde veya habitatta yaşayan bir türe ait bulunabilecek en yüksek fert sayısına popülasyonun taşıma

kapasitesi denir.

(10)

POPULASYON VE POPULASYON YOĞUNLUĞU

Popülasyonların büyüyüp küçülmesini sağlayan dengeleyici faktörlerin en önemlileri:

• Besin miktarı,

• Yaşam alanı,

• Dış ve iç göçler,

• Işık,

• Nem,

• Sıcaklık,

• Besin,

• Artık maddeler,

• Deprem,

• savaş,

• Bulaşıcı hastalıklar,

• Yangın ve

• Düşmanlar

şeklinde sıralanabilir.

(11)

POPULASYON VE POPULASYON YOĞUNLUĞU

• Belli bir habitatta yaşayan hayvanların populasyon yoğunluğu birçok faktörün kombine etkileşimi sonucunda belirlenir.

• Bir türe ait populasyon yoğunluğu, çevresel faktörlerin optimum düzeylerde olması ile üst sınırlara yükselir.

• Çevresel faktörlerin yanı sıra populasyon

yoğunluğunu etkileyen faktörlerin başında

besin yeterliliği gelmektedir.

(12)

POPULASYON VE POPULASYON YOĞUNLUĞU

• Optimum çevresel şartların varlığına rağmen besin yetersizliği görülebilir.

• Besin yetersizliği, çevresel şartlar dışında artan populasyon yoğunluğundan da

kaynaklanabilir.

• Besin yeterli ise; popülasyon yoğunluğu artar ,

besin yetersizse; populasyon yoğunluğu azalır.

(13)

• Bir türün populasyonu, ilişkide olduğu diğer türün populasyonunu doğrudan değiştirebilmektedir.

• Bir türün populasyonun yoğunluğu diğer türün populasyonu üzerinde arttırıcı veya azaltıcı role sahip olabilir. Bu durum, en güzel av ile avcı

türler arasındaki ilişki ile açıklanabilir.

• Bir avcı türün besinini oluşturan türün

populasyonunun artması, besin kaynağının artışı ile predatör(yırtıcı) yani avcı türün

populasyonunun artmasına yol açar. Bu avcı populasyonundaki artış bir müddet devam eder.

POPULASYON VE POPULASYON YOĞUNLUĞU

(14)

• Bir tepe noktasından sonra artan avcı

populasyonu avlanan tür üzerinde azaltıcı rol

oynar. Bir başka anlatımla avcı türün populasyon yoğunluğunun artışına yol açan artan avlanan türün populasyonu, bir süre sonra avcı

populasyonundaki artış nedeniyle azalmaya başlar.

• Bu durum bir örnekle açıklanacak olursa

optimum çevresel şartlar ve besin yeterliliği sayesinde artan fare populasyonu; fare ile

beslenen, fareyi avlayan yılan populasyonunda artışa sebep olur. Fakat artan yılan populasyonu fare populasyonunu azaltır. Doğal olarak bir süre sonra besin yetersizliğinden yılan populasyonu da azalır.

POPULASYON VE POPULASYON YOĞUNLUĞU

(15)

• Burada ortaya çıkan gerçek

• önce avın populasyonunun artması,

• sonra avcı populasyonunun artmasıdır.

• Doğada bir şekilde türlerin populasyonları arasında dalgalanmalar ortaya çıkar.

• Besin yeterliliği de bir türün populasyonun yoğunluğuna benzer şekilde etki yapabilir.

• Optimum çevre şartları ve yeterli besin sayesinde artan herhangi bir türün populasyonu, besine

ihtiyaç duyan birey sayısının besin kaynaklarını azaltması sonucunda bu defa besin yetersizliği nedeni ile baskılanır.

POPULASYON VE POPULASYON YOĞUNLUĞU

(16)

Biyolojik Kontrol: Türlerin populasyonları bu şekilde denetim altına alınarak ekolojik denge oluşturulur. Bir şekilde artan herhangi bir türün populasyonu, onunla ilgili herhangi bir tür veya türlerin populasyonu ile dengelenir. Bu duruma biyolojik kontrol de denir .

Biyolojik Mücadele: Doğada kendiliğinden

mevcut olan bu biyolojik kontrol ile istenmeyen bir türün populasyonundaki artış baskılanabilir. Bu tip çalışmalar zararlı böceklere karşı uygulanmaktadır ve biyolojik mücadele olarak adlandırılır .

POPULASYON VE POPULASYON YOĞUNLUĞU

(17)

• Populasyon yoğunluğunu veya bir başka deyişle birim alandaki birey sayısını tam olarak

belirleyebilmek çok zordur.

• Hayvanlar hareket halinde oldukları için onları tek tek sayabilmek çoğu tür için kesinlikle

mümkün değildir fakat yine de o türün

populasyon yoğunluğunun hiç olmazsa yaklaşık olarak bilinmesi gerekebilir. Bunun için canlı

türüne has metotlar vardır.

• Örneğin zararlı böcek türünün yoğunluğu böcek feromonları sayesinde hazırlanan standart

tuzaklarda yakalanan birey sayısından, bir bölgedeki balık yoğunluğu standart bir ağla yakalanan birey sayısından belirlenebilir.

POPULASYON VE POPULASYON YOĞUNLUĞU

(18)

• Kuşların populasyonunun belirlenmesinde sayılan veya ötüşü duyulan birey sayısı rol oynar. Bunlardan başka yakalama ve

işaretleme yöntemleri vardır.

POPULASYON VE POPULASYON YOĞUNLUĞU

(19)

• Belli bir alanda belli sayıda tür işaretlenir ve tekrar salınır. Sonra rastgele yakalanan

bireylerin kaçının işaretli olduğuna bakılarak populasyon yoğunluğu tahmin edilir.

• Bu durum bir örnekle açıklanacak olursa belli bir alandaki dağ koyunlarının populasyonlarını

belirlemek için 100 dağ koyunu yakalanıp

işaretlenir ve salınır. Daha sonra yine 100 dağ koyunu yakalanır ve işaretli olanlar belirlenir.

Diyelim ki sonradan yakalanan 100 dağ

koyunundan 20'si işaretli olsun. Bu durumda

100'den populasyon yoğunluğunun 500 bireyden oluştuğu tahmin edilir.

POPULASYON VE POPULASYON YOĞUNLUĞU

(20)

Biyolojik Mücadele

• Biyolojik kontrol olarak da adlandırılır.

• Zararlı böceklere karşı canlı organizmalarla gerçekleştirilen mücadele şeklidir.

• Bir zararlı böcek türünün populasyonu arttığı zaman üzerinde beslendiği bitkinin bulunduğu bahçe veya tarlada zarar yaparak ekonomik kayıplara sebep olur.

• Üreticilerin ürünlerinin kalitesinin ve rekoltesinin düşmesini önlemek için kullandıkları kimyasal maddelerle gerçekleştirdikleri kimyasal

mücadelenin (zirai mücadele) sakıncaları artık iyice anlaşılmıştır.

(21)

Biyolojik Mücadele

• Kimyasal maddelere karşı böceklerin direnç kazanmış olmaları kimyasal mücadelenin

başarısını önemli ölçüde azaltmış, daha fazla madde kullanma zorunluluğundan dolayı

masrafını arttırmıştır.

• Kimyasal mücadelede ortama püskürtülen

kimyasal maddeler zararlı böceklerin yanı sıra faydalı böcekleri de öldürerek ekolojik dengeyi bozmaktadır. Her şeyden önemlisi kimyasal

mücadele çevre ve insan sağlığına zararlı etki

yapmaktadır.

(22)

• Ortama püskürtülen kimyasal maddeler yağmur suları ile yıkanarak küçük kollar yardımı ile dere, nehir ve göllere ulaşır.

• Buradan su içen hayvanların etine, sütüne ve göllerde yaşayan balıklara geçer . Bu ve

benzeri yollarla besin zincirinin son halkası olan insana kadar ulaşır.

Biyolojik Mücadele

(23)

• Kimyasal mücadelede kullanılan organik maddeler suda eriyen metabolitlerine

dönüştürülemediği için idrarla atılamaz, yağ dokusunda ve karaciğerde birikir. Bu birikim letal doz (LD) olarak ifade edilen öldüren

doza ulaşmasa bile insanda dolaylı olarak

ölüme kadar götüren patolojik etkilerin ortaya çıkmasına sebep olur.

Biyolojik Mücadele

(24)

• Biyolojik mücadelede doğada kendiliğinden mevcut olan ekolojik denge esas alınır.

• Bir zararlı böcek populasyonun yoğunluğu arttığı zaman onun üzerinden beslenen

canlının populasyon yoğunluğu da artar.

• Zararların zararlısı, dolayısıyla faydalı böcek popülasyonunun arttırılması zararlı

populasyonu baskı altında tutacağı için,

laboratuvarlarda yetiştirilen faydalı böceklerin zararlının bulunduğu alanlara salınması ile

zararlı böcek populasyon yoğunluğu düşülerek zarar etkisi azaltılır.

Biyolojik Mücadele

(25)

• Biyolojik mücadele çalışmaları tüm dünyanın yanı sıra ülkemizde de başarılı bir şekilde

uygulanmakta olmasına rağmen tüm zararlı böceklere karşı kullanılmamaktadır.

• Zararlı bir böceği yiyen bir avcı (predatör) böcek türünün zararlı türe karşı biyolojik mücadele ajanı olarak kullanılabilmesi için monofaj olması yani sadece o zararlı tür ile beslenmesi, besin için sadece o türü arayıp bulması gereklidir. Aksi taktirde biyolojik

mücadelede istenilen başarı elde edilemez.

Biyolojik Mücadele

(26)

• Biyolojik mücadele çalışmalarının en çok

kullanıldığı zararlı böcek grubu lepidopterlerdir (kelebekler). Kelebeklerin çoğu, larval evrede değişik meyve ve sebze türlerinde zarar

yaparlar. Özellikle bu zararlı lepidopter türlerine karşı parazitoid böcekler kullanılır.

• Parazitoidler, konak olarak kabul ettikleri zararlı böcek türünün ergin öncesi evrelerini

kullanmaları ve konağını öldürmeleri açısından gerek parazitlerden ayrılırlar. Bu tip biyolojik

mücadele ajanı olarak kullanılmaya uygun böcek grubu Hymenopterlerdir(parazit arılar).

Biyolojik Mücadele

(27)

• Parazitik arılar olarak adlandırılan bu faydalı böcekler, zararlı lepidopterin yumurta, larva veya pupuna yumurtalarını bırakır.

• Parazitoid yumurta bırakma işlemi sırasında konağını paralize (felç) eder.

• Bu faydalı böceğin yumurtasından çıkan larvası büyüyüp gelişebilmek için konağını

kullanır. Böylece faydalı böcek türü gelişirken zararlı böcek türü yok edilmiş olur.

Biyolojik Mücadele

(28)

• Zararlı böcek populasyonu baskı altında

tutmak için Bacillus thuringiensis ve Bacillus sphaericus gibi bakteri türleri ile Nematoda ordusuna ait değişik, küçük, iplik gibi kurtçuk türlerinin de başarılı bir şekilde kullanıldığı

çalışmalar vardır.

Biyolojik Mücadele

(29)

Hayvanlararası İlişkiler

• Hayvanlar hayatlarının ve nesillerinin devamı için birbirlerine muhtaçtırlar. Bu muhtaçlık noktalarının en önemli yönleri, beslenme ve üreme

üzerindedir.

• Çok az hayvan türü hayatlarının büyük bir kısmını yalnız, tek başına geçirebilir. Genellikle değişen sayılarda topluluklar halinde yaşarlar. Hatta arılar ve karıncalarda olduğu gibi bazı hayvanlar büyük topluluklar oluştururlar ve belli bir hiyerarşik

düzen çerçevesinde sosyal bir hayat tarzına

sahiptirler. Bazı hayvan türleri bir arada ortak bir yaşama geliştirmişlerdir.

(30)

• Simbioz olarak adlandırılan ortak yaşamanın farklı tipleri vardır .

1- Mutualizm: İki ayrı tür canlının karşılıklı birbirine faydalı olacak şekilde geliştirdikleri ortak yaşama tipidir.

• Sığırın sindirim sisteminde yaşayan bakteriler ile sığır arasında karşılıklı faydalanmaya

dayanan bir simbioz vardır. Bakteriler, sığırın yediklerinden faydalanarak hayatlarını

sürdürürler. Buna karşılık bakteriler sığırın

selülozu sindirebilmesine yardımcı olurlar ve vitamin sentezlerler.

Hayvanlararası İlişkiler

(31)

2- Kommensalizm: Sadece bir tarafın fayda gördüğü simbioz şeklidir. Diğer taraf bir fayda görmez ama herhangi bir şekilde zarara da uğramaz.

• İnsan ve çoğu hayvanların sindirim sisteminde yaşayan Echerichia coli bakterisi sindirim

artıklarından faydalanarak yaşar ve normal şartlarda içinde bulunduğu canlıya herhangi bir faydası veya zararı yoktur.

Hayvanlararası İlişkiler

(32)

2- Kommensalizm

• Birçok küçük kuş veya balık kendinden daha

büyük olan canlıların etrafında kommensal olarak yaşarlar. Örneğin

• sığırların sırtında bulunan bazı balıkçıl kuşu türleri sığırların derilerindeki parazitlerle beslenirler veya

• köpek balıklarının üzerinde veya civarında

yaşayan bazı küçük balıklar, köpek balıklarının artıkları ile beslenirler.

• Bu tip simbiozda ilişkide olan türler her zaman bir arada olmayabilirler. Bir arada bulundukları gibi ayrı ayrı da yaşarlar.

Hayvanlararası İlişkiler

(33)

3- Parazitizm: Bir canlının üzerinde yaşadığı canlıya zarar vermesi ile gerçekleşen simbioz

şeklidir. Bu simbioz tipinde konak veya konukçu olarak adlandırılan parazitin üzerinde yaşadığı tür zarar görür ancak ölmez.

• İnsan bağırsağında yaşayan tenya ve şeritler ihtiyaçları olan besinleri insandan aldıkları için insanın zayıflamasına neden olurlar.

• Bu şekilde parazit canlının vücut içinde

bulunmasının (endoparazit) yanı sıra bit, pire ve uyuz böcekleri gibi vücut dışı parazitlerin

(ektoparazit) varlığı da söz konusudur.

Hayvanlararası İlişkiler

(34)

Hayvanların grup oluşturarak sürü halinde sosyal yaşamaları birçok yönden avantaj sağlarlar:

1. Grup oluşturan hayvanlar, tek başına yaşayanlara göre besinlerini daha kolay ve daha çok miktarlarda elde ederler.

2. Grup oluşturma bir predatörden korunmada önemli rol oynar. Tek veya birkaç pradatörün kalabalık bir

gruba saldırması oldukça zorlaşır.

3. Bir sürüye saldıran predatör kendisine en yakın bir bireyi yakalarsa, o bireyden boşalan yer, bir diğeri

tarafından doldurularak predatöre karşı yeniden kalkan oluşturulur.

Hayvanlararası İlişkiler

(35)

Hayvanların grup oluşturarak sürü halinde sosyal yaşamaları birçok yönden avantaj sağlarlar:

4. Toplulukta yaşayan birey sayısının çokluğuna bağlı olarak daha fazla göz, daha fazla kulak olduğu için predatörün varlığının algılanması ve tedbir alınması sağlanır. Predatörlere karşı uyanıklık artar.

5. Sürüde eşlerin birbirini bulması ve çiftleşmeleri daha kolaylaşır. Sürüde yavruların beslenmesi ve predatörlere karşı korunması daha avantajlıdır.

6. Yeni oluşan bireylerin sürüde kalması ile bir mutualizm ortaya çıkar. Yavrular ve gençler yetişkinlerden görerek

olgunlaşırken ve onlar sayesinde beslenirlerken, bir müddet sonra sürüye aktif, genç ve güçlü bireylerin katılması

sürüye dinamizm kazandırır.

Hayvanlararası İlişkiler

(36)

KAYNAKLAR

• Prof. Dr. Ayla ÖBER – ZOOLOJİ – NOBEL YAYINEVİ

• Prof. Dr. İdris OĞURLU – ZOOLOJİ DERS NOTLARI

https://sutculermyo.isparta.edu.tr/assets/uploads/sites/100/f iles/zooloji-dersi-ders-notu-22092017.pdf (erişim

13.10.2017)

• Prof. Dr. Mahmut EROĞLU – ZOOLOJİ DERS NOTU http://www.ktu.edu.tr/dosyalar/ormankoruma_51b07.pdf (erişim 24.04.2017)

• Prof. Dr. Abdurrahman AKTÜMSEK – GENEL ZOOLOJİ – NOBEL YAYINEVİ

Referanslar

Benzer Belgeler

• Beslenerek- beslenme yeri (meyve, yaprak), renk ve şekil değişimi, Bitki özsuyu emilmesi sonucu bitki gelişiminde durgunluk, yaprak ve meyve boyutunda küçülme, sayıda

Artık genetik yöntemler, sosyal grupların oluşumundan, dil grupları arasın- daki bağlara, kazılardan çıkan insan kalıntılarının genetik özelliklerinden, kültürler

Yelpaze mercanları çoğunlukla mikroskobik canlılarla (planktonlarla) beslenir ve avlarını dokunaçlarını kullanarak yakalarlar. Yelpaze mercanlarının şekilleri

hem burun kanallarınızın temizlenmesine engel oluyor hem de yüksek basınçlı havanın ağızdan ve burundan çıkış yolu bulamayıp kafaya doğru yönelmesine neden

İngiltere’nin Bristol Üniversitesi araştırmacıları, 14 000 hamile kadın üzerinde yürüttükleri araştırma so- nuçlarına göre, temizleyici, ya da ko- ku giderici

Cildi mor ötesi ışınla- rından korumak için çalışan bu mekanizmalar, uzun süreyle mor ötesi ışınlara maruz kalınma- sı halinde etkisiz kalır.. Cildin gergin durmasını

ABD’nin Iowa Üniversitesi araş- tırmacıları da bu olasılığı gözönünde tutarak ateşli bağırsak hastalığı çeken bazı hastalarına, olgunlaşıp

1 Ankara Şehir Hastanesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniği, Ankara, Türkiye 2 Ankara Şehir Hastanesi, İç Hastalıkları Kliniği, Ankara, Türkiye.. 3