PARANTEZ 2012
ŞEHİT ER MÜSLÜM İLKÖĞRETİM OKULU
24
AŞKLARIN ŞEHRİ
Seni gördüğüm an aşık olmuştum Aşkı ilk sende bulmuştum
Çamlıcaya senle doğmuştum
Gönül dünyamı feth eden fatihim benim.
Hazanı yaşayan gönlüm, sende bahara erdi Miyadını dolduran ömrüm senle neşelendi Mecnun Leylasına seni gördüğüm an erişti Aşkım, şehr-i istanbul’um benim.
Rüyalarımdaki mavi gözlü devim Aşk güneşimin doğduğu beytim Eğer birgün ölürse bedenim Mevtimde sende olsun isterim
İlk göz ağrım şehr-i istanbul’um benim…
Engin EMİRİ
Şiir
EVET, BUNU İSTİYORUZ AMA BİR YAN- DAN DA ONUN HİÇ DERS ÇALIŞMADIĞI- NI, HİÇBİR ŞEYE MERAKLI OLAMADIĞINI GÖRÜYORUZ.
DERSLER ONU SIKIYOR.
SÜREKLİ BAŞKA ŞEYLERLE MEŞGUL OLUYOR.
BİZE HEP YALAN SÖYLÜYOR KÖTÜ ARKADAŞLAR EDİNMİŞ.
YOK YOK DİYORUZ BU KAFAYLA BİR ŞEY OLMAZ BUNDAN.
KARA BİR TABLO DEĞİLMİ?
Bu sadece küçük bir öykü. Siz de kendi gerçeklerinizi yaşarken rehber olsun, kendi öykünüz yazılırken se- yirci kalmayın diye. Bir mesleğe sahip olmak için iyi bir çalışma gerektiği gibi,o meslekte başarılı olmak, yaşadığı toplum için bireyler üretmekten zevk almak için de bazı özellikler gereklidir. Bu özelliklerin gelişe- bilmesi için uygun olan zamanlar ve uygun olmayan zamanlar vardır. Aşağıda bununla ilgili kavramların hayatımıza yansımasıyla ilgili küçük bir öykü bula- caksınız.
Daha 1 yaşında başladı her şeyi karıştırmaya, kur- calamaya. Bozulur deseydim merakı törpülenirdi. Ben de bana ve ona zarar vermeyecek şeyleri bozmasına izin verdim.
Ayakkabısının bağcıkları çözüldüğünde eğilip bağ- lamak yerine, ona bağlamasını öğrettim. Bağlamasını öğrendiğinde aferin aldı. Benden ve bundan gurur duymasını öğrendi.
KÜÇÜK BİR ÖYKÜ BÜYÜK BİR BAŞARI Çocuğum Doktor Olsun!!!
İLKÖĞRETİM OKULU
16
Rehberlik
6
PARANTEZ 2012
ŞEHİT ER MÜSLÜM ZENGİN İLKÖĞRETİM OKULU
Akif’in İdeal Gençliği: Asım’ın Nesli
“Asım’ın nesli… diyordum ya… nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.”
Kimdir Asım? Neyi ifade eder? Gerçek bir kişilik mi, yoksa bir ütopya mı? İster gerçek ister ütopya her ne olursa olsun her şeyden evvel Asım bir “ideal”in adıdır. Akif’in ha- yalini kurduğu Türk gençliğinin sembolüdür Asım. Hayat çizgisini izlediğimizde bu idealin Akif’in şahsında somutlaştığını görürüz. Yani, Asım Akif’in ta kendisidir. Burada gözden kaçırılmaması gereken nokta şudur: Asım’ın neslini anlamak öncelikle Akif’i okumak ve onu anlamakla mümkün olacaktır. Ne ya- zık ki, çoğu kez Akif’le ilgili bilgilerimiz, onun
“İstiklâl Marşı Şairi” olmasından öteye geç- mez. Onun gibi âlim, sanatkâr, şair, devlet adamı, sporcu gibi çok yönlü bir şahsiye-
ti böylesine dar bir çerçeveye hapsetmek ona büyük bir haksızlıktır.
Akif’in idealindeki gençlik, pısırık, ülküsüz, gününü gün eden, çevresinde olup bitenle- re karşı duyarsız, okumayan, sorgulamayan, düşünmekten aciz, geçici zevkler peşinden koşan bir gençlik değildir elbette.
Asım’ın Nesli, ilhamını doğrudan 21 ya- şında İstanbul’u fetheden ruhtan alır. Türk toplumunun bu nesil sayesinde daima ge- leceğe umutla bakacağına ve yükselece- ğine Akif’in inancı tamdır. Ona göre bu nesil yarınlarımızın yegâne teminatıdır. Bu neslin bir örneği de gencecik yaşlarına rağmen Çanakkale’de canları pahasına vatanlarını savunan, namuslarını düşmana çiğnetme- yen, Allah’tan başka kimsenin önünde eğil- meyen Mehmetçiktir.
Asım vefakârdır, fedakârdır, vatanperver-
dir. İmanlıdır, ilim irfan sahibidir. Ecdadının
hatırasına saygılı, köklerine sıkı sıkıya bağlıdır.
İLKÖĞRETİM OKULU İLKÖĞRETİM OKULU
13 Hızlı Okuma
Karşımızda bir resim, şekil, karikatür gördüğümüz- de onlara bakarız. Ancak yazı gördüğümüzde oku- ruz. Aslında ikisi arasında fark yoktur. Baktığımız re- simleri görürüz ve beyin onları inceler ve anlam verir.
Yazıda da aslında bu durum çok benzerdir.
Hızlı okumamız için bazı şeylere dikkat etmemiz gerekmektedir. Bunlardan bahsedecek olursak;
Okuma işlemi göz ile beyin arasında gerçekleştiril- melidir. İnsanlar bazı gereksiz hareketlerle göz-beyin arasına lüzumsuz unsurlar sokmaktadır. Örneğin yazı- nın sesli okunması sırasında göz ile beyin arasına ağız girer. Bundan dolayı okuma esnasında ağız, dil, du- dak gibi organlarımızın kullanılmasına gerek yoktur.
Bu organların kullanılmasıyla birlikte insanlar okuma esnasında daha çabuk yorulmakta ve okuma hızını düşürmektedir.
Hızlı okumamızı engelleyen bazı psikolojik neden- lerde olabilir. Mesela insanların hızlı okunduğu tak- dirde hiçbir şey anlamamaktan korkması. Bu kişiye yanlış öğretilmiş bir durumdur. Özellikle bazılarının an- lamak için durarak oku, tane tane oku önerilerinin tamamı ile yanlıştır.
Okuma hızımızın düşük olmasının bir başka nede- ni ise yazıda baktığımız alandır. Her kelimeye tek tek baktığımız takdirde her satır için ortalama 10 kez göz hareket ettirmek zorunda kalırız. Ama gözümüzün bakış açısı birden çok kelimeyi alabildiği takdirde bir satırlık kelimeyi 2 göz hareketine kadar indirebiliriz.
Bu olayları örnekleyecek olursak 100 sayfalık kitap- ta ortalama 20 Bin kelime bulunmaktadır. Dakikada 150 kelime okuyan bir insan bu kitabı neredeyse 2,5 saatte bitirir.500 kelime okuyan bir kişi ise 40 dakika- da bitirir. İncecik bir kitapta bile bu kadar zaman fark etmektedir. Günümüz şartlarında ise insanların yavaş okuma ile kaybedecek vakti yoktur.
Ayrıca hızlı okumada sütun okumak da çok önemlidir. Dar bir sütün okuyorsanız ortasındaki keli- meyi okumak ve gözleri aşağıdaki sütuna kaydırarak taşımak yeterlidir. Bu yetenek çalışmalarla kazanıla- bilmektedir. Eğer geniş bir sütun okuyorsanız, sütun ortasındaki iki kelime okunmalı ve aşağıya doğru göz kaydırılarak okunmalıdır.
Görüldüğü gibi hızlı okumak için özel bir yetenek gerekmemektedir. Özel egzersiz ve tekrarlarla rahat- ça kazanılabilen bir tekniktir.
Yukarıda saydığımız koşulları sağlayan herkes da- kikada en az 1000 kelime okuyabilmektedir. Okuma hızımızdaki bu artış okumak için vakit bulmakta zor- landığımız günümüzde çok işe yarayacaktır.
Hızlı Okuma Tekniklerini bilen insan için kitap okumak bir angarya olmak-
tan çıkar zevk alınan bir eylem haline gelir. Bunu için herkesin Hızlı Okuma
Tekniklerini öğrenmesi gerekir.
27
PARANTEZ 2012
ŞEHİT ER MÜSLÜM ZENGİN İLKÖĞRETİM OKULU
İskenderiye Feneri
Tehlikeli kıyı şeridi boyunca gemicileri yönlendir- mek amacı ile Mısır’ın İskenderiye kenti kıyısında- ki Faros (Pharos) adasında yapılmıştır. Proje Büyük İskender’in komutanları Ptolemy Soter zamanında M.Ö. 290 yılları sonunda başlamış, ölümünden sonra oğlunun hükümdarlığı zamanında bitirilmiştir. Şehrin batı limanında bulunan fener yaklaşık 166 m yüksek- liğindedir. Sadece harikaların değil bugüne kadar yapılmış fenerlerin de en yükseğidir. Fener’in en gi- zemli yanı, gündüzleri bile güneş ışığını denize yan- sıtmak amacı ile tasarlanmış cilalı bronz aynalarıydı.
Geceleri ise aynaların önünde ateşler yakılıyor, böy- lece aynanın yansıttığı ışık gece yaklaşık 50 km me- safeden görülebiliyordu. Yapı bir dizi depreme kadar bozulmadan kaldı. Fakat depremler ve doğal şart- lar sonunda çöktü. Üst kısmı 955 yılında bir deprem ve fırtınada kopan fenerin gövde kısmı da 1302’de başka bir depremde çöktü. En sonunda 1480 yılında Memlük Sultanı Kait-bay tarafından fenerin olduğu yere yapılan bir kalede malzemeleri kullanılmak üze- re tamamen yıkıldı.
Rodos Heykeli
32 metre yüksekliğinde, demir ve taşla desteklenmiş bronzdan yapılmış bir hey- keldir. Rodoslular tarafından Güneş Tanrısı Helios’a itha- fen yapılmıştır. Yapılışından yok oluşuna kadar yalnızca 56 yıl geçmesine rağmen, Rodos Heykeli dünyanın yedi
harikasından biri olmayı başarmıştır. Bunun en büyük sebebi, devasa bir heykel olmasının yanı sıra Rodos adasındaki insanlar için beraberliğin simgesi olması idi. Rodos Heykeli’nin yapılması tam 12 yıl sürmüş ve heykel M.Ö. 282 yılında bitirilmiştir. Liman girişinde bu- lunan heykel M.Ö. 226 yılında bir deprem sonucunda en zayıf noktası olan dizinden kırıldı Neredeyse 900 yıl boyunca heykel harabe halinde kaldı. 654 yılında Araplar Rodos’u feth ettiler. Heykelden kalanları Suri- yeli bir Yahudi’ye sattılar.
Zeus Heykeli
Zeus Heykeli M.Ö. 450 yılla- rında, adına olimpiyat oyunları düzenlenen Tanrıların kralı Zeus için, Olimpiyatlar’a ismini ve- ren Olimpia’da yapılmıştır. Zeus Heykeli, bir tahta iskelet üzerine altın, fildişi ve metal parçalar yerleştirilerek Partenon’un için- de yapılmıştır. Heykelin oturdu- ğu taban 6,5 m genişliğinde ve 2 m yüksekliğinde, heykelin ken- disi ise 12 m yüksekliğindeydi.
Kral Mausollos’un Mezarı (Halikarnas Mozalesi)
Halikarnas Mozolesi, Kral Mausollos için karısı ve kız kardeşi tarafından yaptırılmış bir mezarDIR.. Bod- rum civarında yapılmış ve yapımı M.Ö. 350 yılında tamamlanmışTIR. Anıtın yüksekliği konusunda Latin yazarı Plinius bilgi vermektedir. Latinlerin dünyanın yedi harikası olarak gördüğü Mausoleion’un yüksek- liği 180 İon ayağıdır. Bu da yaklaşık 55 metredir. Yir- mi katlı bir apartmanın yüksekliği kadardır. Sergi sa- lonundaki makette bu ölçü esas alınmıştır. Anıtın bir deprem sonucu yıkıldığı sanılmaktadır. 1402›de Saint Jean şövalyeleri Bodrum›a geldiklerinde anıtı yıkık olarak görmüşlerdir. Şövalyeler anıtı taş ocağı ola- rak kullanmışlar hemen tüm taşlarını sökerek Bodrum Kalesi›ni yapmışlardır.