• Sonuç bulunamadı

YERALTI SUYU KİRLİLİĞİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "YERALTI SUYU KİRLİLİĞİ"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YERALTI SUYU KİRLİLİĞİ

Yeraltı suyunun kirlenmesi ve

derecesinin ülkeden ülkeye ve yerel

olarak önemli değişiklikler

gösterebilmesine karşılık, kirlenmenin

temel nedenlerini büyük başlıklar altında

toplamak mümkündür. Yeraltı suyunun

kirlenmesinin en belirgin nedeni kentsel

ve endüstriyel atıkların çevreye

verildikten sonra iklim durumuna,

toprağın yapısına ve zamana bağlı olarak

yeraltı suyuna taşınır. Yeraltı sularının

kirlenmesinin diğer önemli

nedenlerinden birisi de tarım ilaçları ve

gübrelerin bilinçsiz kullanımı ile evsel

atıkların doğrudan toprağa verilmesidir.

(2)

Ülkemizde en önemli yeraltı suyu kirlenme nedenlerinden biri, evsel atıkların doğrudan toprağa verilmesidir. Deterjan gibi parçalanmaya karşı dayanıklı bileşikler yeraltı suyuna ulaşarak içme suyu açısından sorun yaratabilmektedir.

 

Gerçekten de ülkemizde bazı yeraltı suyu örneklerinde önemli miktarlarda deterjan bileşikleri bulunmuştur.

Yeraltı suyu kalitesinde bozulmaya yol açan tarımsal

faaliyetler ise pestisit ve gübre kullanımı ile hayvan

atıklarının atılmasıdır.

(3)

SKK’ye göre yeraltı sularının kalite sınıfları aşağıda verilmiştir:

 Sınıf YAS I : Yüksek kaliteli yeraltı suları

 Sınıf YAS II : Orta kaliteli yeraltı suları

 Sınıf YAS III : Düşük kaliteli yeraltı suları

(4)

Sınıf YAS I:

Yüksek Kaliteli Yeraltı Suları

Sınıf Yas I sular, içme suyunda ve gıda sanayinde kullanılabilen yeraltı sularıdır. Bu sınıfa giren yeraltı suları diğer her türlü kullanma amacına uygundur.

 

Sınıf YAS II:

Orta Kaliteli Yeraltı Suları

Sınıf Yas II sular, bir arıtma işleminden sonra içme suyu olarak kullanılabilecek sulardır. Bu sular tarımsal su ve hayvan sulama suyu veya sanayide soğutma suyu olarak herhangi bir arıtma işlemine gerek duyulmadan kullanılabilir.

 

Sınıf YAS III :

Düşük Kaliteli Yeraltı Suları

Yeraltı suyu kalitesi toprak kirliliği ve hava kirliliği etmenlerine doğrudan bağlıdır, su kalitesi, hava kalitesi ve toprak kalitesi sürekliliği olan etkileşim içindedir.

Sınıf Yas III sular, yukarıda verilen kalite parametrelerinden daha kötü özellik taşıyan sulardır. Bu suların kullanım yeri, ekonomik, teknolojik ve sağlık açısından sağlanabilecek arıtma derecesiyle belirlenir.  

 

Kaynak: Çevre Ve Orman Bakanlığı Türkiye Çevre Atlası

(5)

GÖL KİRLİLİĞİ

Bir gölün anaerobik hale geçmesinde, gölün asimilasyon kapasitesinin önemi çok büyüktür. İkincil kirlenme adı da verilen ötrofikasyon ise, göllerde fosforca zengin olan evsel atıksular, tarımsal drenaj suları ve bazı endüstriyel atıksuların gölde beslenmeyi artırarak fotosentezle aşırı alg üremesine ve organik madde miktarının artmasına neden olmasından dolayı birtakım kimyasal değişiklikler meydana gelir.

Sudaki azot ve fosfor konsantrasyonlarına göre göller 3 sınıfa ayrılır. Azot ve fosfor konsantrasyonlarının belirli sınırların

üzerine çıkması sonucunda hızlandığı göllere “ötrofik”, fosfor ve azot konsantrasyonlarının ve üretimin düşük olduğu

göllere “oligotrofik”, bu iki sınır durum arasındaki göllere ise

“mezotrofik” adı verilir.  

 

(6)

Çeşitli amaçlarla kullanılan göl, gölet ve baraj rezervuarlarının kalite özellikleri ve sınıflandırılması SKKY’nin “Kıtaiçi Yüzeysel Suların Sınıflandırılması” konusunda açıklanan şekilde yapılır. Yine SKKY’ne göre “ Göl Sularına Ait Alıcı Ortam Standartları” ile ilgili, göl, gölet ve baraj rezervuarlarının en önemli tehdit unsuru olan ötrofikasyon olayının kontrolü için azot ve fosfor sınıflandırılması getirilmektedir.

Göl kirliliği ile ilgili olarak ölçüm ve tespit

çalışmaları tamamlanmış olup bu konu ile ilgili

olarak çeşitli projeler yürütülmektedir.

(7)

Yüzeysel sular içinde kirlenmeye karşı en hassas olan ortam gölledir. Özellikle dışa akışı olmayan göllerin havzasından toplanarak, gerek akarsular ve gerekse yüzey akışıyla gelen her türlü çözünmüş ve askıda maddeler gölde birikmeye başlar.

Göle giren suların antropojen etkilerle kirlenmiş olması, su kalitesinin giderek bozulmasına sebep olur.

Göle giren kirleticiler, ağır metaller, güç parçalanabilen pestisidler gibi, bozunmayan tipte ise, bu kirleticiler gölde giderek artan yoğunlaşmalar meydana getirir. Askıdaki maddeler, göl tabanına çökerek birikirler ve gölün dolmasına sebep olurlar. Kolay parçalanabilen organik maddeler, gölün kendi kendini temizleme kapasitesi ile zararsız hale getirilirler. (Yani göller normal şartlarda organik kirliliği yok edebilirler) ancak, gölün doğal arıtma kapasitesini aşan organik yükler, göldeki oksijenin tüketilmesine ve gölün, anaerobik (oksijensiz) duruma dönüşmesine sebep olur. Göllerde görülen diğer bir kirlenme ve kalite bozulması türü de şudur .

Kaynak:

www.gazi.edu.tr

Çevre Ve Orman Bakanlığı Türkiye Çevre Atlası  

(8)

DENİZ ARAÇLARINDAN KAYNAKLANAN KİRLİLİK

Türkiye, deniz ulaştırması açısından

dünyanın en önemli geçiş bölgelerinden

biridir. Karadeniz ile Akdeniz arasındaki tek

deniz ulaşım yolu İstanbul ve Çanakkale

Boğazları ile Marmara deniz vasıtası ile

sağlanmaktadır. Boğazlarımızdaki deniz

trafiği, özellikle İstanbul Boğazı gibi yoğun

yapılaşmanın görüldüğü noktalarda doğal

ve yapay çevre bakımından çok ciddi

çevresel riskler oluşturmaktadır.

(9)

Bu riskler şu şekilde sınıflandırılabilir;

 Gemilerin normal operasyonlarından kaynaklanan sintine ve balasat gibi atıklar ile çöplerini denize boşaltmaları,

 Gemilerin legal veya illegal yollardan taşıdıkları tehlikeleri atıkların veya maddelerin denize boşaltması,

 Kaza durumunda denize petrol veya diğer zararlı maddelerin yayılması  

 

(10)

Gemilerin ve diğer deniz araçlarından denizlerin kirletilmesine neden olan maddeler, özellikle uluslararası sözleşmeler ve deniz kirlenmesini önleme kuralları göz önünde bulundurularak, aşağıdaki başlıklar altında toplanabilir:

Petrol ürünleri,

Radyoaktif maddeler,

Kütle halinde taşınan zehirli sıvı maddeler,

Paket halinde veya taşınabilir tanklarda, yük konteynerlerinde, vagon veya kamyonlu tanklarda taşınan zararlı maddeler,

Gemilerin sintine, balast ve tank yıkama suları,

Gemi kaynaklı evsel atık sular (tuvalet, lavabo, duş ve mutfaklardan gelen sular),

Gemilerin çöpleri.

(11)

Denizlerde Meydana Gelen Kirlilik

Deniz kıyıları boyunca kurulmuş bulunan yerleşim merkezleri ve sanayi tesislerinden,

Hava yolu araçlarından,

Denizlerde kurulmuş bulunan platform ve boru hatlarından,

Gemi ve deniz araçlarından meydana gelmektedir.

Gemilerden meydana gelen kirlenmeler;

Kazadan kaynaklanan kirlenmeler,

Kasıtlı veya bilgisizce yapılan kirlenmeler olarak iki ana grupta incelenebilir.

 

Referanslar

Benzer Belgeler

• Sulama projelerinde, toprak kaynaklarının sulamaya uygunluğu kadar su kaynağının da sulama için uygun olması oldukça önemli bir etmendir..

Bu çal ış mada, insan beslenmesinde önemli bir besin kayna ğı olan marul bitkisinde sulama suyu tuzlulu ğ u ve sodyumlulu ğ unun, toprak nem içerikleri ile iliş kili

• Atmosfer: Yerçekiminin etkisiyle dünyayı çepe çevre saran gaz ve buhar tabakasıdır Atmosfer.

Konya THM bağlı illerde kükürtdioksit emisyonları açısından bir problem görülmemekte olup, Afyon ilinde Aralık 2014 döneminde 100 µg/m 3 olan ölçüm sonucunun

Ülkemizde hava kalitesinin değerlendirilmesi amacıyla yürürlüğe olan ve AB uyum sürecinde hazırlanarak 06.06.2008 tarih ve 26898 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak

Önceki her beş yıllık ölçümler boyunca, konsantrasyonların uzun vadeli hedeflerin altında olduğu "bölge" ve "alt bölge"lerde, sürekli ölçüm

Kükürt dioksit, azot dioksit, azot oksitleri, partiküler madde, kurşun, benzen, karbon monoksit, arsenik, kadmiyum, nikel ve benzo(a)piren gibi kirleticiler için

ISO8573-1:2010 Basınçlı Havada Kalite Standardı uyarınca, Şekil 2.1.’de pnömatik devre şeması gösterilen hatta basınçlı hava içerisinde bulunan partikül, nem