• Sonuç bulunamadı

Biyolojik Olarak Parçalanabilen Polimer Sistemlerin Peptit ve Proteinlere

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Biyolojik Olarak Parçalanabilen Polimer Sistemlerin Peptit ve Proteinlere "

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BILIMSEL TARAMALAR/ SCIENTIFIC REVIEWS ARTICLES

Biyolojik Olarak Parçalanabilen Polimer Sistemlerin Peptit ve Proteinlere

Uygulanması: Sürekli Etki Sağlayan Laktid/Glikolid Mikroküreleri

Nurhan ERDEN*, Nevin ÇELEBİ*

Özet: Biyolojik olarak parçalanabilen ve denetimli salım

yapan mikroküre formülasyonları, parenteral yolla da verilebilmektedirler. Peptit ve proteinlerin injektabl mikrokürelerle verilmesi ideale yakın bir yol gibi görünmektedir. Bu teknoloji gelecekte farmasötik tek- nolojinin iinemli bir konusu olacaktır.

Anahtar Kelimeler : Biyolojik olarak parçalanabilen polimerler, biyolojik olarak parçalanabilen mikroküreler, poli !DL-laktid), poli (DL-laktid- ko-glikolid).

Geliş tarihi Kabul tarihi

30.9.1992 3.9.1993

Son yıllarda moleküler genetiğin gelişmesi sonu- cunda, terapötik ajanların büyük bir sınıfı olan peptit ve proteinler önem kazanmıştır. Rekombi- nant DNA teknolojisi ile bu makromoleküler ajan-

ların üretimi yapılabilmektedir. Aynı zamanda daha düşük moleküllü peptit hormonların (örneğin

zoladeks (D-Ser (But)6, AzGly10-GnRH)l kimyasal sentezi için sentetik tekniklerde anlamlı geliş­

meler olmuştur. Bilim adamları biyoteknolojinin ürünleri olan peptit ve proteinlerin, imalatım ko-

laylaştırmak ve etkili olan formülasyonlarım bu- labilmek için hala araştırmalarını sürdürmekte- dirler. Ancak peptitlerin tamamen etkili olan for- mülasyonu henüz gerçekleştirilememiştir. Çünkü bu maddelerin vücuda etkin olarak salmmalarında

halen büyük problemler vardır2-5.

Genellikle yüksek molekül ağırlıklı polipeptit

yapıdaki ilaçlar oral yolla etkili değildir. Bunlar

(*) Gazi Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Farrnasötik Tekno- loji Anabilim Dalı, 06330, Etiler-ANKARA.

Application of Biodegradable Systems

for Peptides and Proteins: Sustained Release of Lactide/Glycolide Microspheres

Summary: Biodegradable, controlled release microsp- here formulations can be administered via parenteral route. The injectable mikrospheres appear to be nearly ideal far administering ne1v peptides and proteins. This technology is going to be a very important topic in phar- maceutical technology.

Key words : Biodegradable polymers, biodegradable

microsplıeres, poiy(DL-lactide), poly(DL- lactide-co-g lyco lide).

gastrointestinal kanaldaki proteolitik enzimlerle

kısa sürede parçalanırlar ve aktivitelerini kaybe- derler. Bu tür ilaçlar enzimatik parçalanmaya

dayanıklı olsalar bile, molekül ağırlıkları barsak

duvarından absorbe olamayacak kadar yüksektir.

Bu nedenle polipeptitler ve proteinler parenteral olarak (subkütan, intramusküler, intravenöz) uygu-

lanmaktadır2-6. Fakat parenteral yolla verildik- lerinde bile büyük problemlerle karşılaşılmıştır,

Peptit ve proteinler çok kısa biyolojik yarı ömre sahip olduklarından etkin tedaviyi sağlamak için

bunların sık injeksiyonları gerekmektedir. Poli- peptit hormonların farmakolojisi sürekli etki için uygun ise, polipeptitler için en pratik ve en etkin dozaj şekli sürekli olarak denetimli hızda hafta- larca veya aylarca salım yapan dozaj şeklidir2-5.

Son araştırmalar peptit ve proteinlerin parenteral olmayan yollarla da (oküler, oral, bukkal, naza!, transdermal, rektal ve vajinal) verilebileceğini göstermiştir. Ancak parenteral olmayan yollarla verilen peptit ve proteinlerin biyoyararlılığı, pa-

161

(2)

renteraJ yollarla verilmeye göre oldukça düşük bu-

lunmuştur?.

Şimdiye kadar peptit ve proteinlerin sürekli salım

yapan formülasyonlannda, enzimatik ve hidroli- tik olarak parçalanmaya dayanıklı olan sentetik ve yüksek molekül ağırlıklı polimerler kul-

lanılmıştır. Tablo-l'de peptitlerin sürekli

salımında kullanılan aşınmayan taşıyıcılar

görülmektedir. Ancak bu tür polimerin sakıncası,

etken maddenin salımı bittikten sonra implante

Tablo 1 : Peptidlerin sürekli salımında kullanılan aşınmayan polimerler3.

Hidrojeller

- Çapraz bağlanmış poliakrilamid - Çapraz bağlanmış polivinil alkol

- Çapraz bağlanmış poli (hidroksi etilmetakrilat)

Hidrofobik Polimerler - Etilen/vinil asetat kopolimer - Silikon elastomerler - Mikroporlu polipropilen - Çapraz bağlanmış metakrilatlar

edilen bu polimerlerin, cerrahi işlemle vücuttan

alınmalarının gerekmesidir. Bu nedenle biyolojik olarak parçalanabilen taşıyıcı sistemler tercih

edilmiştir. Bunlar vücuda verildikleri yerde, biyo- lojik olarak parçalanırlar. Düşük molekül ağırlıklı ilaçların sürekli salımı için çok sayıda parçalana- bilen polimerler geliştirilmiştir (Tablo - 2). Son za- manlara kadar, sürekli salım yapan bir polipeptil formülasyonunu hazırlamak son derece güçtü. Çünkü böyle bir formülasyonu hazırlamak için teknolojik olarak kabul edilebilen bir yöntem bilinmiyordu.

Böyle bir formülasyonun yapılabilmesi için önce problemlerin neler olduğunun bilinmesi ve bu prob- lemlerin çözülmesi gerekir. Birinci problem, poli- peptitlerin molekül büyüklüğü ve bu polimerlerle olan geçimsizliği nedeniyle, polipeptitlerin, poli-

Tablo 2 : Biyolojik olarak parçalanabilen polimerler3.

- Polilaktik asit (Polilaktid) - Poliglikolik asit (Poliglikolid) - Poli (laktik asit-ko-glikolik asit) - Poli (E-kaprolakton)

- Poli (hidroksi bütirik asit) - Poli orto-estetler

- Poliasetaller - Polidihidropiranlar - Polisiyanoakrilatlar - Sentetik polipeptitler

- Çapraz bağlanmış polipeptitler

merden dağılma katsayısına bağlı olarak difüze

olamamasıdır. Başarılı bir sürekli etkili formülasyonu sağlamak için önceleri en yaygın me- kanizma olan membrandan veya matriksten difüzyon ile kontrol edilen mekanizma kul-

lanılmıştır. Ancak bu mekanizma, yüksek molekül

ağırlıklı polipeptitler için uygun olmayabilir.

Sürekli salım tasarımında hem etken maddenin ve hem de salım hızını kontrol eden polimerin özellikleri göz önüne alınmalıdır. Etken maddenin polimerden difüze olabilmesi için, etken maddenin yüksek molekül ağırlığına sahip olan polimerde, belli bir miktar çözünürlüğe sahip olması gerekir.

Düşük molekül ağırlıklı ilaçlarda durum genellik- le böyledir. Spesifik kimyasal etkileşmeler yok ise, polipeptitlerin herhangi bir polimerde

(örneğin poliester) ya çözünmediği ya da geçimsiz

olduğu tespit edilmiştir. Entropik ve entalpik faktörler nedeniyle polimerin ve etken maddenin

yapıları birbirine benzemez. Sonuç olarak makro- moleküler etken maddenin, polimerdeki düşük

veya ihmal edilebilen bir çözünürlüğü, polimerden

(örneğin poliester), makromoleküler etken madde- nin difüzyonunu önleyecektir2-5. Etken maddenin en önemli özellikleri; molekülün büyüklüğü, şekli ve

çözünürlüğüdür. Molekül ağırlığı (M) ve difüzyon

katsayısı (D) arasında yaklaşık bir log-log kore- lasyonu vardır.

a ve b sabit sayı olmak üzere M arttıkça, D azalır.

Polipeptitler için M büyüktür ve D giderek küçülerek yok olur3-5.

İkinci problem, polipeplitlerin biyolojik olarak

dayanıksız olmas,ı ve doku enzimleri ile ko-

laylıkla parçalanmasıdır. Bu yüzden polipeptitle- rin sürekli olarak salındıkları yerde, etkinlikleri- nin korunması gereklidir. Sentetik polipeptitlerle bunu başarmanın güçlüğü üzerinde önemle durul- muştur. Üçüncü problem, makromoleküler maddele- rin sürekli salımını sağlamak için kullanılan taşıyıcılar, .adjuvant ile indüklenen bir immün ce- vaba neden olabilirler. Sonuç olarak uzun etkili depo preparatlar, fibröz doku ile kaplanabilir ve böylece etken maddenin daha sonraki salımı inhi- be edilmiş olur. Sürekli etkili polipeptit sistemle- rin bu problemleri, poliester esaslı biyolojik olarak

(3)

/

parçalanabilen [örneğin poli (d, 1-laktid) ve poli (d, 1-laktid-koglikolid)] salım sistemlerinin kul-

lamlmasıyla çözümlenmiştirl-6.

Biyolojik olarak parçalanabilen polimerlerin en büyük avantajı, etken maddenin salımı bittikten sonra vücuttan uzaklaştmlmalannm gerekmemesi- dir. Ayrıca istenmeyen doku reaksiyonları

görülmez8,9. Ancak tedavide bir değişiklik yapmak gerekirse, örneğin tedaviye ara verilmek istenirse vücuttaki polimerin uzaklaşhrılması güçtür8.

Toksikolojik ve klinik verileri mevcut olduğu için en çok araşhrılan ve geliştirilen polimerler alifa- tik poliesterleri içeren laktik ve glikolik asitler- dir. 1973'1erden beri bu monomerlerden türetilen homo ve kopolimerlerin ilaç taşıyıcısı olarak kul-

lanılabileceği dikkati çekmektedir. Laktik/ gliko- lik asit polimerlerinin avantajları şunlardır;16

1. Biyolojik olarak geçimlidirler6,8,10-14.

2. Düşük toksisiteye sahiptirler6,8,9,ıs.

3 Biyolojik olarak parçalanma hızı, sistem için tasarlanan yan ömür ile uyumludur9,16.

4. Biyolojik olarak parçalanma hızı, sistem için tasarlanan yan ömür ile uyumludur9,Il.

5. Ticari cerrahi iplik uygulamaları için resmi izin alınmışhrB,13,16.

a)

Laktik asit ve glikolik asidin homo ve kopolimer- leri, siklik dimerlerinin halka açılması ile sentez- lenirler16. Laktik asidin asimetrik il karbon atomu nedeniyle D ve L stereoizomerleri vardır (Şekil - la). Bu yüzden oluşan polimerler D, L veya rasemik DL'dirIS-17. Oluşan polimerler Şekil-lb'de görül-

mektedir17. -

Rasemik poli (DL-laktid), daha az kristalin özelliktedir ve erime derecesi diğer iki stereoregu- lar polimerden (D ve L-poli(iaktik asit)'ten daha

düşüktür. Laktid ve glikolid kopolimerleri, homo- polimerlerinden daha az kristallinite gösterirler.

Ayrıca laktik asit polimeri, içerdiği metil grubu nedeniyle glikolid polimerinden daha çok hidrofo- biktirl6.

Poli (DL-laktik asit) camsı ve amorf haldedir18,19.

Camsı geçiş sıcaklığı 57"C civarındadır. Poli (DL- laktik asit) en çok benzen, aseton, tetrahidrofuran ve klorlu hidrokarbonlar gibi organik çözücülerde

.. .. .. 15 çozunur .

Poli(glikolik asit) en basit poliesterdir. Pratik olarak çözünmez, kaynama noktası yüksektir, kris- tal toz haldedir ve camsı geçiş sıcaklığı 36"C'dirl4.

Bu polimerin eldesi 1954'te Higgins tarafından bu-

lunmuşturıs. En çok ameliyatlarda ve cerrahi iplik olarak protezlerde kullanılmaktadır. Cerrahi iplik olarak kullanılan poli (glikolik asit)'in tica-

/ \

o

CH-CH C=O

' 1 1

b)

O=C CH-CH

\ / '

o

1a~.ti1

po1iig1i~.'.)1i~. ~sit) poJi(laktik asit) pali(e-kapralaktön)

Şekil 1 : a) Glikolid, laktid ve e~kaprolaktonun kimyasal" yapısı

b) Hıilka açılması sonucu oluşan polimerlerin yapısı 17,

163

(4)

ri adı DexonR'dur15,18,19. Çözünürlüğü düşük oldu-

ğundan denetimli salımda matriks olarak kul-

lanımı sınırlıdır 15.

1970'li yıllarda poliglikolik asit cerrahi iplikleri üzerine çok sayıda literatür bulunmaktadır. Bu öncü

çalışmaların çoğu Amerika'da Amerikan Cyana- mid, Johnson and Johnson gibi cerrahi iplik imal eden firmalar ve Amerikan Askeri Diş Araştırma

Enstitüsü tarafından yapılmıştır. Bu ilk

çalışmalar, polimerlerin toksik olmadıklarım göstermiş ve çeşitli tipteki implantlar için biyolo- jik olarak parçalanma verileri sağlamıştır. Bu

çalışmalar sutur uygulamaları için amaçlanınış olmasına rağmen elde edilen sonuçlar bu polimer- lerle hazırlanan ilaç salım sistemleri için de kul-

lanılabi!ir16.

Poli (laktik asil)/poli(glikolik asit) kopolimeri ilk kez 1967'de aşınabilen matriks olarak kul-

lanılmıştır. Bu çalışmada etken madde olarak fer- tilizerler ve insektisitler incelenmiştir15. Bu kopo- limerden VicrylR ticari adı ile cerrahi bir iplik

bulunmaktadırlB.

Poli (laktik asit) (PLA)'in, ilaç salım sistemlerin- de matriks olarak kullanılabileceği ilk kez 1966

yılında Kulkami tarafından önerilmiş9,15,20 ve ilk kez 1971 'de Yolles ve arkadaşları tarafından uzun etkili denetimli salımda matriks olarak kul-

lamlmıştır8,9,I 1,15,17.

Alifatik pojiesterler biyolojik olarak kütlesel (ho- mojen) aşınma ile meydana ge!irB,16,17. Laktid/

glikolid polimer zincirleri, hidroliz ile monomerik asitlere parçalanır13 ve Krebs siklusu aracılığı ile C02 ve su halinde idrarla atılırlar16,21,22. Polimer zincirinin hidroliz hızı, sadece pH ve sıcaklıktaki anlamlı değişikliklere veya katalizörün mevcu- diyetine bağlıdır. Vücudun farklı yerlerindeki parçalanma hızında çok küçük farklılıklar bulun-

muştur. Alifatik poliesterlerin son grubundaki kar- boksilik asidin etoksilasyonu, bu materyellerin kristal özellikleri kadar biyolojik olarak parça- lanma hızlarını da anlamlı olarak değiştirir.

Tablo - 3 laktid/ glikolid polimerlerinin biyolojik olarak parçalanma sürelerini Vermektedir. DL- laktid/ glikolid materyelleri içinde en hızlı parça- lanma hızına (yaklaşık olarak 50-60 gün) 50:50

Tablo3 : Laktid/glikolid polimerlerinin biyolojik olarak parçalanma süreleril6.

Polimer

Poli (L-laktid) Poli (DL-laktid) Poli (glikolid)

50 : 50 (DL-laktid-ko-glikolid) 85 : 15 (DL-laktid-ko-glikolid) 90 : 10 (DL-laktid-ko-kaprolakton)

Biyolojik olarak parçalanma süresi (ay)

18-24 12-16

2-4 2 5 2

oranındaki laktid / glikolid polimeri sahiptir.

65:35, 75:25 ve 85:15 oranındaki DL-laktid/ gloko- lidler sırasıyla daha uzun sürede parçalanırlar

(65:35 75:25 85:15). 85:15 oranındakinin biyolojik olarak parçalanına süresi 150 gündür. Halbuki poli (DL-laktid)'in biyolojik olarak parçalanması için

yaklaşık 12-16 ay gerekir. Daha kristalin ve daha az hidrofilik olan poli (L-laktid)'in in vivo olarak 1.5-2 yılda parçalandığı bulunmuştur. Denetimli

salım formülasyonlarında L-laktid ve DL-laktid

kullamlm•ştır. DL-laktid bazı formülasyonlarda daha başarılı olmuştur. Bunurr, DL-laktidin daha az kristal olması ve pek çok maddeye daha fazla geçirgen olması nedeniyle olup olmadığı belli

değildir16.

Laklid/ glikolid polimerierinin biyolojik olarak parçalanabilen mikrokürelerinin, kan elemanları

ile etkileşmesi in vitro olarak çalışılmıştır. Mik- rokürelerin, makrofajlar tarafından yutulması

veya biyolojik olarak parçalanması 78 saat içinde

olmaktadır. Bu sonuçlar makrofajlara hedeflenen ilaçlar için biyolojik olarak parçalanabilen poli- merlerin uygunluğunu desteklemektedir16,23-25.

PlA ve po!i (laktid-ko-glikolik asit) (PLGA) biyo- lojik olarak geçimli ve biyolojik olarak parçalanabilen materyellerdir. Bunlar narkotik antagonistler6, 11-15,17,21,26-28, lokal anestezikler29- 31 ve steroid hormonlar6,32-34 gibi etken maddelerin denetimli salım sistemlerinde yaygın olarak kul-

lanılmıştır. Bu örneklerde görüldüğü gibi önceleri

düşük molekül ağırlıklı ilaçların mikroküreleri

hazırlanmıştır35. Son zamanlarda ise peptit hor- monlar için taşıyıcı olarak kullanılan PLGA, düşük

oral aktiviteye sahip, kronik olarak günlük injek- siyonu gereken hidrofilik maddeler için de taşıyıcı

olarak kullanılmaktadır. Biyolojik olarak parça- lanabilen bir matriksten (örneğin PLGA), hldrofi-

(5)

lik maddenin salımının polimerin parçalanması ile paralel meydana geldiği bulunmuştur36,37, PLGA'-

nın parçalanma hızının ise laktik ve glikolik asit

oranına bağlı olduğu saptanmıştır36, Yüksek dere- cede etkin bir luteinleyici hormon salıverici hor- mon (LHRH) analogu olan leuprolid asetatın uzun süreli günlük injeksiyonu prostat36-40 ve endomet- rioziz38,39,41 tümörlerinin tedavisinde etkilidir.

Ogawa ve arkadaşları36 leuprolid aseta!ın bir ay boyunca sabit hızda salımını sağlamak için PLA ve PLGA mikrokapsüllerini hazırlamışlardır. Bu mikrokapsüllerin oldukça küresel ve düzgün yüzeyli olduğu bulunmuştur. Yüzeydeki mikropor- larm, diklorometan veya suyun buharlaşması sonu- cunda oluştuğu belirtilmiştir. Bu bulgunun Wakiya- ma ve arkadaşlarının29 bulgusundan farklı olduğunu belirtmişlerdir. Wakiyaina, mikropor-

ların, etken maddenin salımından sonra oluştuğunu belirtmiştir. Şekil 2'de, PLA-22500, PLA-12200 ve PLA-6000 ile hazırlanan mikrokapsüllerden etken maddenin salım profilleri görülmektedir. Molekül

ağırlığı (mol. ağ.) azaldıkça salım hızı artmıştır.

Ancak leuprolid asetatın bir ay boyunca denetimli

salımını sağlamak için, PLA-6000 mikro- kapsüllerinin bile salım hızının uygun olmadığı ve hatta PLA-6000'nin bir ay süresince tamamen

parçalanmadığı bulunmuştur. Ogawa ve arka-

20

'

7 14 21 28 35

. z 2.!:12,11 ( çjü11)

Şekil 2 : Mikrokapsüllerden leuprolid asetahn salımı üzerine PLA'in molekül ağırlığının (MA) etkisi e: ortalama MA 22500, 11111: ortalama MA 12200, O: ortalama MA 600036.

daşları36 bu çalışmada, leuprolid asetatın bir ay boyunca salımı için en uygun polimerin 75/25 (lak- tik asit/ glokilik asit) molar oranında ve ortalama mol. ağ. 14000 olan PLGA olduğunu bulmuşlardır.

Ogawa ve arkadaşları37 daha sonraki çalışmada,

leuprolid asetat içeren PLGA (75/25) 14000 mikro- kapsüllerinin ve implanllarmın biyolojik olarak

parçalanmasını ve salımını in vivo olarak incele-

mişlerdir. Her bir polimerdeki ağırlık değişiminin

iki fazlı olduğu görülmüştür. Birinci fazda (gecik- me fazı) ağırlık değişimi yoktur. İkinci fazda

(aşınma fazı) dikkati çeken bir ağırlık değişimi vardır. Tablo 4, PLA ve PLGA'nın ortalama yan ömür ve gecikme sürelerini göstermektedir. Tablo - 4'te görüldüğü gibi, PLGA için gecikme süresi ve

yarı ömür, glikolik asit içeriğindeki artışla azal-

mıştır. PLA için gecikme süresi ve yan ömür mol.

ağ'ı arttıkça artmıştır. Yarı ömür, gecikme süresi ve mol.ağ.'ı arasındaki ilişkiler doğrusaldır (Şekil 3). Bu araştırmaların sonu leuprolid ase-

Tab1o4 : Sıçanlara sc olarak implante edilen PLA ve PLGA'nın biyolojik olarak parçalanma sürelen37.

Kopolimer Molekül Gecikme Yan ömrü

oranı ağırlığı süresi (gün) (gün)

100:0 42000 53.8 37.0

100:0 24700 42.l 17.2

100:0 22700 31.4 19.8

100:0 14100 22.6 9.4

100:0 5400 7.7 7.2

89/11 13500 14.5 6.0

78/22 8400 6.8 3.6

55/45 13200 7.2 1.8

54/46 4000 4.2 2.1

'25/75 5200 1.6 2.6

tatın bir ay boyunca denetimli salımı için en uygun polimerin PLGA (75/25)-14000 olduğu bulunmuş­

tur37,

Bir başka çalışmada da, leuprolid asetat içeren PLGA mikroküreleri38 ve mikrokapsülleri39

çalışılmıştır. Her iki çalışmada sıçanlarda yapılmış olup, leuprolid asetatın bir ay boyunca

salııru devam etmiştir. Mikrokapsüllerin insanlar- daki endometriozisin tedavisinde etkin olarak

faydalı olabileceği kanısına varılmıştır .

Bilindiği gibi bir peptit hormon olan nafarelin, etkin bir luteinleyici hormon salıverici hormon (LHRH) agonistidir. Nafarelinin PLGA kopolime-

165

(6)

~

ivtoi. ağ. (xlO)

'-'

30

'°"

Şekil 3: Sıçanlara subkütan olarak implante edilen çeşitli

molekül ağırlığına sahip PLA'lerin yarı ömür ve ge~

cikme süreleri. e: yan ömürr O: gecikme süresi37.

ri ile hazırlanan implantlarından in vitro ve in vi vo salımı incelenmiştir42,43. Bu impiantlar, kütlesel olarak aşınan denetimli salım sistemleri için tipik olan trifazik salım profili göstermiş­

tir42,44. Önce, daha düşük salım gösteren sekonder

fazı, sonra daha hızlı salım gösteren faz izle-

miştir. Salım profilinde denetimi sağlayan faktör polimerin aşınmasıdır. Salım hızı, polimerin fi- ziksel özelliklerinin (örneğin mol. ağ.'nın veya daha çok hidrofobik olan laktik asit monomerinin, daha az hirofobik olan glikolik asit monomerine olan oranının) değiştirilmesiyle kontrol edilebil-

miştir. Sekonder faz süresinin ve total salım süre- sinin, kopolimerin monomer oranı ile ilişkili olduğu

bulunmuştur. Nafarelinin istenen seviyelerdeki

salınu 15 aydan daha uzun süre devam etmiştir43.

Sanders ve arkadaşları42 diğer bir çalışmada,

PLGA içinde nafarelin asetat içeren mikroküreler

hazırlanuşlar ve bu mikrokürelerin in vivo perfor-

mansım incelemişlerdir. 50:50 (laktid/ glikolid mo- nomer oranı) sisteminin etkin bir sürekli etki

sağladığı bulurunuştur.

Asano ve arkadaşları45, PLA formülasyonla-

rındaki LHRH agonistinin sıçan prostastı üzerine olan farmakolojik etkisini ( ventral prostatın ağırlığında meydana gelen değişiklikleri izleye-

rek) incelemişlerdir. Formülasyonlar içinde en güçlü farmakolojik etki % 25/%75 düşük mol. ağ.

PLA/yüksek mol. ağ. PLA karışımı ile bulunmuştur.

Bu çalışmada LHRH agonisti olarak des-Giy10- (Leu6)) LHRH etilamid monoasetat kullanılmıştır.

50/50 amorf PLGA kopolimeri ile LHRH agonisti

tripıore!in'in susuz ortamda faz ayrışması tekniği

ile mikro küreleri hazırlanmıştır. Pepti! salım hızının, artık oligomer miktarı olarak tanımlanan

polimerin hidrofobisitesine bağlı olduğu bulun-

muştur46.

Tirotropin salıverici hormon (1RH), endokrin fonk-

siyonlarından bağımsız olarak çok sayıda santral etkilere sahiptir. Ayrıca çeşitli santral sinir siste- mi disfonksiyonlarının tedavisinde kullanılabi­

leceği belirtilmiştir (örneğin spinoserebellar deje- nerasyon veya şuur kaybı). Bu hastalıkların teda- visinde hastaya her gün sık injeksiyonlar gerek- mektedir. Bunu önlemek için biyolojik olarak parçalanabilen ve biyolojik olarak geçimli bir po- limer olan PLGA ile TRH mikroküreleri hazırlan­

mıştır. Kullanılan etken madde suda yüksek

çözünürlüğe sahip olmamasına rağmen başlangıçta­

ki patlama etkisi (burs effect) oldukça küçüktür. Bu durum TRH ve PLGA arasındaki iyonik etki-

leşmenin sonucunda sert bir mikroküre yapısının oluşması ile açıklannuştır47.

PLGA mikrokürelerinden suda çok çözünen madde- lerin patlama etkisini önlemek genellikle güçtür48.

Mikroküredeki etken madde miktarı az olduğunda, salım hızının yavaş olduğu varsayılmaktadır!0.48.

Etken maddeyi daha yüksek miktarda içerenlerde

salım, sulu kanalların oluşması nedeniyle çabuk ol-

maktadır. Patlama etkisi, mikrokürelerin yüzeyi- ne lokalize olan (yerleşen) etken madde nedeniyle- dir. Yüzeydeki bölgelerden etken maddenin tama- men uzaklaştırılması, patlama etkisinin azaltıl­

masında faydalı bir yöntemdir. Yüzeysel bölge- lerdeki etken maddeyi yıkamak için organik çözücünün (burada diklorometanm) buharlaştırıl­

ması işlemi uzatılnuştır. Ancak bu çalışmada bu-

harlaştırma işlemi 24 saate çıkarıldığında bile TRH-tartrat mikroküreleri bir gün sonra hala % 100 patlama etkisi göstermiştir. Sonuçlar küçük patlama etkisi sağlayan mikrokürelerin sert

duvarını oluşturmak için bir miktar serbest baz

(7)

haldeki TRH'ın gerekli olduğunu göstermiştir. Tar- tarik asidin de bu sert yapı tarzını inhibe ettiği bu-

lunmuştur. Mikrokürelerin hazırlanması sırasında oluşan S/Y emülsiyonunun vizkozitasi, mikroküreye yüklenen etken madde miktarı arttıkça artmıştır.

Emülsiyonun viskozitesindeki artış, içteki su

fazının hacmindeki artışa göre beklenenden çok daha büyük olmuştur. Bu durumda etken madde ve polimer arasında etkileşme olduğu düşünülmüştür.

Emülsiyonun viskozitesi, tartarik asit ilavesi ile

azalmıştır. Tartarik asit ilavesi, PLGA ile TR.Hın

iyonik etkileşimini artbrmıştır. Bu sonuçlar PLGA ve TRH arasındaki etkileşmenin, viskoziteyi·

artbrdığını ve böylece mikroküre matriksinin sert hale dönüştüğünü göstermiştir. Matriksin sert hale

dönüşmesi sonucu büyük patlama etkisi elimine

edilmiştir. "TRH-tartra t ile hazırlanan mik- ro kürelerin yüzeyinin pürtüklü ve porlu olduğu görülmüştür. Porozite ile büyiik_ patlama etkisi

arasında ilişki olduğu bulunmuştur. Düzgün yüzeyli mikroküreler küçük patlama etkisi göstermiştir.

Serbest TRH-baz içeren mikrokürelerin yüzeyi düzgündür. Bir günlük test salımı sonunda mik- rokürelerdeki morfolojik değişiklikler ile başlan­

gıçtaki patlama etkisi arasında yakın· ilişki olduğu bulunmuştur. Büyük patlama etkisi gösteren mikroküreler daha büyük deformasyona uğrama­

mışlardır48. Sato ve ~rkadaşlannın49 belirttiği

gibi yüzey morfolojisi, mikrokürelerin salım

özelliklerinde önemli bir faktördür. İyonik etki-

leşmenin etkisi, yukarıda anlatılan çalışma ile de tespit edilmiştir. SonuÇ olarak PLGA ve bazik bir etken madde arasındaki etkileşme sonucunda sert

yapıda bir polimer matriks elde edildiği bulun-

muş tur. Polimer matriksin sert olması, suda çözünebilen bir e&en maddenin uzun süre denetimli

salımını sağlamıştır48.

Diğer bir çalışmada da mikrokürelerden TRH'ın in vivo olarak da sürekli etki gösterdiği bulunmuştur.

TRH vücutta çabuk parçalanmasına rağmen, mik- roküre formülasyonunun TRH'ı enzimatik parçalan- . madan koruduğu bulunmuştur. Böylece salım uzun

bir süre devam etmiştir. Beyin hastalıklarının te- davisinde TRH ledavisi için TRH mikrokürelerinin

kullanılmasının daha uygun ve daha mantıklı olduğu önerilmektedir47.

Proteinlerin çözünürlüğü ve enzim aktivitesi

üzerine mikroenkapsülasyon işleminin etkisi

araştırılmıştır. Sonuçlar kaplama işleminin, insan serum albumininin (ISA) çözünürlüğü ve horsera- dish peroksidaz (HRP)'ın enzin\atik aktivitesi üzerine olumsuz bir etkisinin olmadığını ve hatta · PLGA mikroküreleri içindeki HRP'nin enzimatik aktivitesinin uzun süre devam ettiği bulunmuştu:rSO.

Kalsitonin (KT), 32 amino asit içeren bir polipep- tittir. KT kemik resorpsiyonunu inhibe eder, kal ..

siyumun idrarla atıfünuu artbnr ve gastrointesti- nal kanalda kalsiyumun absorpsiyonunu inhibe eder. Hayvan ve insan kalsitoiıinleri içinde salmon kalsitonin (SKT) en güçlü biyolojik aktiviteye sa- hiptir51. Son zamanlarda paget's hastalığı, hiper- kalsemi ve osteoporozis gibi çeşitli kemikhas-

talıklarının tedavisinde im ve sc olarak kullanılan steril bir çözeltisi formüle edilmiştir52.

Bu hastalıklar uzun süre tedavi gerektirir. SKT sindirim sisteminde parçalanmaya uğrar ve vücutta kisa biyolojik yarı ömre sahiptir ( t112

yaklaşık olatak 14 dakika). SKT'nin bu özellikleri tedavide uzun süre kullanılmasını önler. Özellikle günlük injeksiyonu gerektiren tedavide hasta uyumu sorunu vardır. Bu nedenle, yeni ilaç salım sistemlerinin gelişmesi, alternatif yolların kul-

lanılması veya uzun etkili biyolojik analogların kullanılması ve etken maddenin stabilitesinin

arttırılması istenir. Sürekli etkili ve stabil KT

.fC?rrnillasyonlarını sağlamak için çeşitli taşıyıcılar _kullanılmıştır51. Bu amaçla som balığı ve insan kalsitoninleri için lipozomlar, sıçan kalsitonini için osmotik minipompa kullanılmıştır. Som baJığı53, yılan balığı54 ve insan55 kalsitoninlerinin intranasal verilmesi çalişılmıştır. SKT'nin salım

problemlerini çözmek için diğer. bir yaklaşım SKT'ni polimer matriks içine almaktır. Böylece peptidin etkin olarak sürekli salımı sağlanabi­

lir51.

Lee ve arkadaşlarısı, SKT içeren PLA, PGA ve PLGA'mn biyolojik olarak parçalanabilen mik- rokürelerini hazırlamışlardır. Çalışma sonunda SKT'nin sc yolla sürekli salımını sağlayan PGA mikroküre sistemi faydalı bulunmuştur.

~n

kalsiyum konsantrasyonunu, hipokalsemik et- kili SKT salım sistemleri ile 24 saatten daha uzun sürede ayarlamak güçtür. Üstelik bunu çok kısa 167

(8)

yarı ömürlü SKT ile ayarlamak çok daha zordur.

Lee ve arkadaşlarınınSl yaptığı çalışma, SKT içe- ren poröz PGA mikrokürelerinin uzatılmış hipokal- semik etkisini ve vücutta 5 günün üzerinde SKT'nin sürekli serum seviyesi sağladığını göstermiştir.

Son yıllarda peptit ve proteinlerin PLA ve PLGA mikroküreleri içinde tutulması oldukça ilgi

çekmiştir. Çeşitli peptit ve proteinler PLA ve PLGA mikroküreleri35,56-58 ve implantlarıS,43,59,60

içine başarılı olarak alınmıştır. Fakat şimdiye

kadar Jiteratiirde PLA veya PLGA'nın spesifik ola- rak peptidin parçalanmasını katalize edebileceği belirtilmemiştir. Bir oktapeptit olan somatostatik analogun dekompozisyon hızının PLGA ile. arttığı

tespit edilmiştir. Peptidin dekompozisyon luzın­

daki artışa, muhtemelen polimerin kısmi hidrolizi sonucu oluşan karboksilat ve diğer grupların kata- liz etkisinin neden olduğu düşünillmektedir61.

Atriopeptin III (APIII), kalb tarafından salgılanan

vozereleksan bir hormondur ve etkin bir natriüretik olan natriüretik faktörün 24 amino asit içeren pep- tit parçasıdır. Johnson ve arkadaşları62 PLGA'mn, APIII'ün dekompozisyonunu katalize ettiğini ve dekompozisyon mekanizmasının, nötral tampon-

lanmış çözeltide tek başına bulunan APIIl'ün parçalanma mekanizmasından kalitatif olarak

farklı olduğunu göstermişlerdir. APIII'ün polimer- lere bağlanması sürpriz bir sonuç değildir. Çünkü

tıbbi amaçla kullanılan polimerlerin plazma pro- teinlerine bağlanması araştırmaların önemli bir konusu olmuştur. PLA veya PLGA'mn proteinlerine

bağlanma özelliklerine ait literatürde bilgi olma-

masına rağmen, son zamanlarda bir peptit olan KT'nin, PLA, PGA ve PLGA'ya bağlandığı belirtil-

miştir62.

Yapılan bir çalışınada63, SKT ve polimerler

arasında etkileşmenin olduğu termal ve spektros- kopik analizlerle tespit edilmiştir. Ancak etki-

leşme tarzının ne olduğu tam olarak buluna-

mamıştır.

Maulding ve arkadaşları6l ise bazı etken maddele- rin (özellikle amin grubu ve diğer nükleofil gruplar içeren etken maddelerin), polimerlerin biyolojik olarak parçalanma ·hızlarını arttırdığını belirt-

mişlerdir.

Buna rağınen bazı peptitlerin örneğin insülin58,64-66 ve sentetik LHRH analoglarıS.44,56,57,59 başarılı

olarak bu polimerler içinde tutulmuştur. Bu çalış­

maların sonuçları, PLA ve PLGA polimerlerinin

yukarıdaki etken maddelerle geçimli olduğunu göstermiştir.

Peptitler için elde edilen bu başarılı sonuçlar pro- teinlere doğrudan doğruya uygulanamamıştır.

Çünkü protienlerin fiziksel ve kimyasal özellik- leri pepti!lerden farklıdır. Proteinler peptitlerden daha büyük molekül yapısına sahiptirler ve ter- siyer ve kuaterner yapıları ile karakterize olurlar.

Bu nedenle proteinlerde durum daha karmaşıktır.

Bu farklılıklar, proteinlerin mikroküre içinde kalma süresi boyunca olduğu kadar, mikroen- kapsülasyon işlemi sırasında da proteinlerin stabi- litesi ve salım özellikleri bakımından önemlidir.

Yapılan bir çalışmada stabilite ve in vitro salım

özelliklerini incelemek için insan serum albumini

(İSA) seçilmiştir. Çünkü bu protein uygun özelliklere sahiptir (suda çözünürlüğü yüksek ve molekül ağırlığı yaklaşık 66.000 dalton). 50:50 ko- polimer oranındaki PLGA'dan ISA'nın salımı 20-30 gün devam etmiştir. Bu sonuç büyük proteinlerin sürekli salımı için PLGA mikrokürelerinin uygun

olduğunu göstermiş!ir35. Diğer bir çalışmada da, poli(DL-laklid) pelletlerinden albuminin yakla- şık sıfır derece kinetikle salındığı bulunmuştur27. Wang ve arkadaşları67 rnikrokürelerden, ISA'mn

salımının hazırlama yöntemine bağlı olduğunu ve büyük patlama etkisinin rnikrokür;ılerin liyofilize edilmesiyle elimine edildiğini göstermişlerdir.

Peptit ve proteinler genellikle oral yolla etkili

değildirler. Gastrointestinal kanaldaki enzimlerle

kısa sürede parçalanırlar ve aktivitelerini kaybe- derler. Kısa biyolojik yarı ömre sahiptirler. Bu yüzden peptit ve proteinlerin laktik/ glikolik asit polimerlerinden hazırlanan mikroküreleri ile sürekli salım sağlanabilmektedir. PLA, PGA ve PLGA ile hazırlanan injektabl mikrokürelerinin parenteral yolla verilmesinin ideal bir yol olduğu

söylenebilir.

(9)

Kaynaklar

1. Furr, B.J.A. and Hutchinson, F. G., "A Biodegradab- le Delivery System For Peptides: Preclinical Expe- rience With the Gonadotrophin-Releasing Hormo- ne Agonist ZoladexR", J. Cont. Rel., 21, 117-12Ş, 1992.

2 Hutchinson, F. G., Furr, B.J.A., "Biodegradable Poly- mers For Sustained Release of Polypeptides", Davis, S. S., lllum, L., Tomlinson, E., (eds) Delivery Systems For Peptide Drugs, New York, Plenum Press, 115-123, 1986.

3. Hutchinson, F. G., Furr, B. J. A., "Biodegradable Po- lymers For Controlled Release of Peptides and Pro- teins", Roerdink, F. H. D. and Kroon, A. M., (eds) Drug Carrier Systems, USA, John Wiley & Sons Ltd., 111-129, 1989.

4 Hutchinson, F., G., Furr, B. J. A., "Biodegradable Po- lymers for Sustained Release of Peptides", Bioc- hem. Soe> Trans., 13, 520-523, 1985.

5. Hutchinson, F. G., Furr, B. J. A., "Biodegradable Po- lymer Systems for the Sustained Release of Poly- peptides" J. Cont .. Release, 13, 279-294, 1990.

6. Jalil, R., "Biodegradable Poly(lactic acid) and Poly (Lactide-co-glycolide) Polymers in Sustained Drug Delivery", Drug. Dev. Ind. Pharm., 16, 2353-2367, 1990.

7. ·siddiqui, O.!., Chien, Y. W., "Nonparenteral Admi- nistration of Peptide and Protein Drugs", CRC Crit.

Rev. Car., 3, 195-208, 1987.

8. Linhardt, J. R., "Biodegradable Po!ymers for Cont- rolled Release of Drugs", Rosoff, M., (ed), Control- led Release of Drugs: Polymers and Aggregate Sys- tems, New York, VCH Publishers, 53-95, 1989.

9. Yolles, S., Sartori, M. F., "Degradable Polymers lor Sustained Drug Release", )uliano, R. L., (ed) Drug.

Delivery Systems Characteristics and Biomedical Applications, New York, Copyright by Oxford Uni- versity Press, 84-111, 1980.

10. Bodmeier, R., Oh, K. H., Chen, H., "The Effect of the Addition of Low Molecular Weight Poly (DL- Lactide) on Drug Release From Biodegradable Poly (DL-Lactide) Drug Delivery Systems", Int. ].

Pharm., 51, 1-8, 1989.

11. Suzuki, K., Price, J. C., "Microencapsulation and Dissolution Properties of A Neuroleptic in A Bio- degradable Polymer (Poly d, 1-Lactide)", J. Pharm.

Sci., 74, 21-24, 1985.

12. Watts, P. )., Davies, M. C. and Melia, C. D., "Mic- roencapsulation Using Emusification/Solvent Eva- poration: An Overview of Techniques and Applica- tions", CRC Crit. Rev. Car., 7, 235-259, 1990.

13. Kitchell, J., P., Wise, D., L., "Poly (lactic/glycolic acid) Biodegradable Drug-Polymer Matrix Sys- tems" Kennedy, W. I. Der, Ralp Green, (eds), Met- hods in Enzymology Drug and Enzyme Targetting, NewYork, Academic Press, 436449, 1985.

14. Piti, C. G., Marks, T. A., Schindler, A., "Biodegra- dable Drug Delivery Systems Based on Aliphatic Polyesters: A pplication to Contraseptives and Nar- cotic Antagonists", Baker, R., (ed), Controlled Re- lease of Bioactive Materials, New York, Academic

· Press, 19-43, 1980.

15. Yolles, S., Sartori, M. F., "Erodible Matrices", Kydo- nieus, A.F., (ed), Controlled Release Technologies:

Methods, Theory and Applications Vol. II, Florida, CRC Press, !ne. Boca Raton, 2-6, 1980.

16. Lewis, D. H., "Controlled Release of Bioactive Agents From Lactide/Glycolide Polymers, Chasin, M. and Langer, R. (eds.), Biodegradable Polymers as Drug Delivery Systems, New York, Marcel Dek- ker, !ne., 1-41, 1990.

17. Schacht, E. H., 'Using Biodegradable Polymers in Advanced Drug Delivery Systems", Medical Devi- ce Technology, 15-21, 1990.

18. Krowczynski, L. Extended Release Dosage Forms, Florida, CRC Press, !ne. Boca Raton, 182-184, 1987.

19. Pitt, C. G. and Schindler, A., "Biodegrada!ion of Po- lymers", Stephen D. B., "ed). Controlled Drug Deli- very Vol. !, Florida, CRC Press, !ne. Boca Raton, 53- 80, 1983.

20. Krause, H. J., Schwarz, A. and Rohdewald, P., "Poly- lactic Aeid Nanoparticles A Collodal Drug Delivery System For Lipophilic Drugs", Int.

J.

Pharm., 27, 145-155, 1985.

21. Yolles, S., "Bioerodible lmplants", U. S. Patent 3, 887, 699, June 3, 1975, )ohnson, ). C., (ed), Sustained Release Medications, U.S.A., 1980.

22. DeLuca, P. P., Hickey, A. J., Hazrati, A. M., Wed- lund, P., Rypaeek, F., Kanke, M., "Porous Biodegra- dable Microspheres for Parenteral Administration in Topics", Breimer, D. d. and Speiser, P. (eds), Pharmaceutical Sciences Elsevier Sciences. Publis- hers B. V., 429-441, 1987.

23. Kanke, M., Morlier, E. R., Geissler, R., Powel, D.,- Kaplan, A., Deluca, P. P., "Interaction of Microsp- heres With Blood Constituents Il: Uptaka of Bio- degradable Particles by Macrophages", J. Parente-

ral Sci. Tec., 40, 114-118, 1986.

24. Kanke, M., Sniecinski, 1., DeLuca,P. P., Interaction of Microspheres With Blood Constituents I: Uptake of Polystyrene Spheres by Monocytes and Granulocy- tes and Effect on Immune Responsiveness of Lymp- hocytes",

J.

Parenteral Sci. Tech., 37, 210-217, 1983.

169

(10)

25. Tabata, S., ikada, Y., "Macrophage Phagocy!osis of Biodegradable Microspheres Composed of L- Lactic acid/Glycolic Add Homo and Copolymers",

J. Biomedicol Moterials Research, 22, 837-858, 1988.

26. Heller, J., "Bioerodible Systems", Langer, R. S. and Wise, D. L., (eds), Medical Application of Control- led Release Vol. !, Florida, CRC Press, ine. Boca Raton, 69-101, 1984.

'll. Marcotte, N., Folk, A., Goosen, M. F. A., "Kinetics of Protein Diffusion From A Poly (D, L-Lactide) Re- servoir System", f. Pharm. Sci., 79, 407-410, 1990.

28. Cha, Y., and Pitt, C. G., "A üne Week Subdermal Delivery Sysıem for L-Me!hadone Based on Bio- degradable Microcapsules", J. Cont. Rel., 7, 69-78, 1988.

29. Wakiyama, N., Jun, K., Nakano, M., "lnfluence of Physicochemical Properties of Polylactic Acid on the Characteristics and in Vitro Release Patterns of Polylactic Acid Mikrospheres Containing Loca!

Anes!hetics", Chem. Pharm. Bull., 30, 2621-2628, 1982.

30. Wakiyama, N., Jun, K., Nakano, M., "Preparation and Evaluation in vitro and in vivo of Polylactic Acid Microspheres. Containing Local Anesthetics", Chem. Pharm. Bull., 29, 3363-3368, 1981.

31. }'Vakiyama, N., Jun, K., Nakano, M., "Preparation and Evaluation in vitro and in vivo of Polylactic Acid Microspheres Containing Dibucaine", Chem.

Pharm. Bııll., 30, 3719-3727, 1982.

32. Cavalier, M., Benoit, J. P., Tlıies, C. i "The Forma!ion and Characterization of Hydrocortizon-Loaded Poly(d-lactide) Microspheres", J. Phorm. Pharma- col., 38, 249-253, 1986.

33. Benita, S., Benoit, J. P., Puisieux, F., Thies, C., "Cha- racterization of Drug-Loaded Poly (d, 1-lactide) Microspheres", J. Pharm. Sci., 73, 1721-1724, 1984.

34. Izumikawa, S., Yoshioka, S., Aso, Y ., Tak.eda, Y ., "Pre- paration of Poly (l-lactide) Microspheres of Diffe- rent Crys!alline Morphology and Effect of Crystalli- ne Morphology on Drug Release Raıe", J. Cont.

Re!., 15, 133-140, 1991.

15. Hora, M. S., Rana, K. R., Nunberg, ). H., Tke, T. R., Gilley, R. M., Michael, E. H., "Release of Human Serum Albumin from Poly (lactide-co-glycolide) Microspheres", Phorm. Res., 7, 1190-1194, 1990.

36. Ogawa, Y., Yamamoto, M., Takada, S., Okada, H.

and Shimamo!o, T., "Con!rolled-Release of Leupro- lide Aceta!e from Polylactic Acid or Copoly (Lactic/

Glycolic) Acid Microcapsules: lnfluence of Molecu- lar Weigh! and Copolymer Ra!io of Polymer", Chem. Phomı. Bull., 36, 1502-1507, 1988.

• 37. Ogawa, Y., Okada, H., Yamamoto, M. and Shima- moto, T ., "In vivo Rel.ease Profiles of Leuprolide

Acetate From Microcapsules Prepared With Poly- lactic Acids or Copoly(Lactic/Glycolic) Acids and in vivo Degradation of These Polymers", Chem.

Phorm. Bul!., 36, 2576-2581, 1988.

38. Okada, H., Inoue, Y., 1"Ieya, T.1 Ueno, H., Ogawa, Y., and Toguchi,1 H., "Pharmacokinetics of Once-a- Month Microspheres of Leuprolide Acetate", Pharm. Res., 8, 787-791, 1991.

39. Okada, H., Heya, T., Ogawa, Y., and Shimamoto, T.,

"One-Month Release Injectable Microcapsules .of Luteinizing Hormone Agonist (Leuprolide Acetate) for Treating Experimental Endometriosis in Rats";

J.

Phormacol. Exp. Ther. 244, 744-750, 1988.

40. Ogawa, Y., Yamamoto, M, Ok.ada, H., Yashiki, T., Shimamoto, T., "A New Technique to Efficiently Entrap Leuprolide Acetate into Microcapsules of Polylactic Acid or Copoly (Lactic/Glycolic) Acid", Chem. Phorm. Bull., 36, 1095-1103, 1988.

41. Okada, H., Heya, T., Ogawa, Y., Toguchi, H., Shima- moto, T ,, "Sustained Pharmacological Activities in Rats Following Single and Repeated Adminis!ra- tion of Once-a-Month Injectable Microspheres of Leuprolide Acela!e", Phorm. Res., 8, 584-587, 1991.

42. Sanders, L. M., Vitale, K. M., Mc Rae, G. !., Mishky, P. B., "Controlled Delivery of Nafarelin, An Agonis- tic Analogue of LHRH, From Microspheres of Poly (DL Lactic-co-Glycolic) Acid", Davis, S. S., lllum, L., Tomlinson, E., (eds.) Delivery Systems fer Peptide Drngs, New York, Plenum Press, 125-137, 1986.

43. Sanders, L. M., Kel!, B. A., McRae, G. l., Whi!e- head, G. W., "Prolonged Controlled Release of Na- farelin, A Luteinizing Hormone Analogue, from Biodegradable Polymeric lmplants: lnfluence of Composilion and Molecular Weight of Polymer" J.

Pharm. Sci., 75, 356-360, 1986.

44. Sanders, M. L., Kent, S. J., McRae, G. !., Vickery, H.

B., Tice, R. T., LewisF H. D., "Controlled Release of Luteinizing Hormone-Releasing Hormone Analo- gue from Poly (d, 1-lactide-co-glycolide) Microsphe- res",

J.

Pluırm. Sci., 73, 1294-1297, 1984.

45. Asano, M., Fukuzaki7 H., Yoshida, M., Kumakura, M., Mashimo, T., Yuasa, H., lmair K., Yamanaka, H.1 Kawaharada, U., Suzuki, K., "In Vivo Controlled Release of a Luteinizing Hormone-Releasing of Varying Degradation Pattem", Int. J. Pharm., 67, 67- 77, 1991.

46. Ruiz, j. M., Benoit, J. P., "ln Vivo Peptide Release from Poly (DL-lactic acid-co-glycolic acid) Copoly- mer 50/50 Microspheres", J. Cont. Release, 16, 177- 186, 1991.

IJ:l. Heya, T., Okada, H., Ogawa, Y., Toguchi, H., "Fac-

tors Influencing the Profiles of TRH Release from Copoly (d,1-lactic/glycolic acid) Microspheres", Int.

]. Pharm., 72, 199-205, 1991.

(11)

48. I-Ieya, T., Okada, T., Tanigawaraş Y., Ogawa, Y., and Toguchi, H., "Effects of Concentration of TRH Loa- ding Amoun! on Control of TRH Relase rrom Copo-

!y (dl-laclic/glycolic acid) Microspheres Prepared by an in-water dyring method", Int. J. Pluırm., 69-75, 1991.

490 Sato,, T.~ Kanke,, M., Schroeder, H. G., DeLuca, P. P.,

"Porous Biodegradable Microspheres for Contro!- led Drug Delivery, I. Assessment of Processing Conditions and Solvent Remove Techniques";

Pluırm. Res., 5, 21-30, 1988.

50. Cohen, S., Yoshika, T., Lucarelli, M., Hwang, H. L.,, and Langer, R., "Conlrolled De!ivery Syslems for Proteins Based on Poly (Lac!ic/G!yoclic) Acid Mic- rospheres", Pharm. Res., 8, 713-720, 1991.

51. Lee, K. C., Sollis, E. E., Newman, P. S., Burton, K. W., Mehta R. C. and DeLuca, P. P, "In vivo Assessment of Salmon Calcitoinin Sustained Release from Bio- degradable Microspheres", J. Cont. Rel., 17, 199-206, 1991.

52. Marlindale's Extra Pharmacopeia, London, 1338- 1341, 1989.

53. Hanson, M., Gazdick, G., Cahili, j., Augustine, M.,

"ln!ranasal Delivery of !he Peptide, Salmon Calci- tonin, Davis, S. S., IHum, L., Tomlinson, E., (eds), De- livery Systems for Peptid Drugs, New York, Plenum Press, 233-242, 1986.

54. Morimoto, K., Morisaka, K., Kamada, A., "Enhance- menl of Nasal Absorption of lnsulin and Calcitonin Using Polyacrylic Acid Gel", J. Pluırm. Pharmacol., 37, 134-136, 1985.

55. Ponliroli, A. E., Alberotto, M., Calderara, A., Pajeı­

taa1 E., Manganelli, V., Tessari, L., Pozza, G.,

"Human Calcitonin Administered by the Nasal Route: Bioavailability of Different Formu]ations and Efficacy in Postmenopausal Osteoporosis", Davls, S. S., ll!um, L., Tomlinson, E., (eds), Delivery Systems for Peptide Drngs, New York, Plenum Press, 249-253, 1986.

56. Sanders, L. M., McRae, G. l., Vitale, K. M., Keli, B.

A., "Controlled Delivery of an LHRH Analogue

from Biodegradable Injectable Microspheres", J.

Cont. Rel., 2, 187-195, 1985.

57. Okada, H., Heya, T., lgari, Y., Ogawa, Y., Toguchi, H., Shimamoto, T., "One-month Release lnjecıable

Microspheres of Leuprolide Acetate Inhibit Steroi- dogenesis in Genilal Organ Growth in Rats", Int.].

Pharm., 54, 231-239, 1989.

58. Kwong, A. K., Chou, S., Sun, A. M., Sefton, M. V., Goosen, M.F.A., "In vitro and in vivo Release of In- sulin from Poly(lactic add) Microbeads and Pel- lels", J. Cont. Rel., 4, 47-62, 1986.

59. Asano, M., Fukuzaki, H., Yoshida, M., Kumakura, M., Mashirno, T., Yuasa, H., Imai, K., Yamanaka, H., "In vivo Characteristics of Low Molecular Weight Copoly (L-Lactic Acid/Glycolic Acid) For- mulations With Controlled Release of Luteinizing Hormone-Releasing Hormone Agonist", J. Cont.

Rel., 9, 75-85, 1989.

61. Maulding, H. V., "Prolonged De!ivery of Peplides by Microcapsules", /. Cont. Rel., 6, 167-176, 1987.

62. johnson, R. E., Lanaski, L.A., Gup!a, V., Griffin, M.

j., Gaud, H. T., Needham, T. E., and Zia, H., "stabili- ty ·of Alriopeptin lil in Poly (D, L-Laclide-co- glycolide) Microspheres", ]. Cont. Rel., 17, 61-68, 1991.

63. Çelebi, N., Hazrati, A. M., Lee, K. C., Mehta, R. C., Carli, F., Del.uca, P.P., "ln!eraction of Salmon Cal- citonin With Hydrophobic Biodegradable Poly- mers", Proceed. Intern. Symp. Control. Rel. Bioact.

Miller., 461A-461B, 1990.

65. Wada, R., Hyon, S. H., ikada, Y., "Lactic Acid Oligo- mer Microspheres Containing Hydrophilic Drugs",

J. Pluırm. Sci., 79, 919-924, 1990.

66. Ommoury, N., Fessi, H., Devissaguet, J. P., Puiseux, F., Benita, S., "In vitro Release Kinetic Pattem of In- domethacin From Po!y (DL-lactide) Nanocapsu- les", J. Pluırm. Sci., 79, 763-767, 1990.

67. Wang, H. T., Schmitt, E., Flanagan, D. R., Linhardı,

R. j., "lnfluence of Formulation Me!hods on The in vi!ro Conlrolled Release of Protein From Poly(esler) Microspheres, f. Control. Rel., 17, 23-32, 1991.

"Cerçel.1,i buldum" deme, 'bir 8erçek buldum" de!

Halil Cibmo

171

Referanslar

Benzer Belgeler

Bir düzlem duvardaki ısı iletim hızı, ortalama ısı iletim katsayısı duvar alanı ve sıcaklık farkı ile doğru orantılı, fakat duvarın kalınlığıyla ters

tüm yazılı ve görsel materyaller; Çengel, Y.A., Isı ve Kütle Transferi Pratik Bir Yaklaşım, Çeviri Editörü.. 4) Kanat Ucunda Taşınım(veya birleşik taşınım ve ışıma)..

Tek tek TMMOB üyesi mühendis odalarına, KESK’e bağlı sendikalar, , Memur Bir Sen’e ba ğlı sendikalar, Türkiye Kamu-Sen’e bağlı sendikalar, Eğitim-İş’e, Türk-İş’e

➢ Uygulama faktörlerinin en önemli kısmını ekstravasküler yolla uygulanan çeşitli dozaj formları şeklindeki etkin maddeler için. absorpsiyon ve ilk geçiş etkisi

olmadığı halde, Erzurumda mutlaka cam önünden ısıtma yapılmalıdır. 11-lsı kaybı az olan hacimlerde, radyatör miktarı 2 dilimden az hesaplanmış ise, bu

In order to improve more stable new cultivars to be cultivated in different ecological zones of the Central Anatolia, advanced lines in the regional yield trials should

Moreover, the results of the same question also showed matching the findings of the 10th-grade students in terms of the difficulty parameter of the items on the

Beyin korteksi Yaşınızla aynı Görsel korteksi Yaşınızla aynı Beyincik Yaşınızdan biraz genç Göğüs kası 15,1 yıl Mide 15,9 yıl Mide epiteli 5 gün Kemik Kemik iliği