KARŞILAŞTIRMALI
YAYGIN KULLANIMLAR
İNGİLİZCE - TÜRKÇE - ARAPÇA
HALİL UYSAL
Karşılaştırmalı
YAYGIN KULLANIMLAR
İngilizce – Türkçe – Arapça
Comporative
COMMON PHRASES
English – Turkish – Arabic
تارﺎﺒﻌﻟا
ﺔﻌﺋﺎﺸﻟا
ﺔﻧرﺎﻘﻤﻟا
يﺰﯿﻠﺠﻧإ
–
ﻲﻛﺮﺗ
-ﻲﺑﺮﻋ
Halil UYSAL
Copyright © 2019 by iksad publishing house
All rights reserved. No part of this publication may be reproduced, distributed, or transmitted in any form or by
any means, including photocopying, recording, or other electronic or mechanical methods, without the prior written permission of the publisher,
except in the case of
brief quotations embodied in critical reviews and certain other noncommercial uses permitted by copyright law. Institution Of Economic
Development And Social Researches Publications®
(The Licence Number of Publicator: 2014/31220) TURKEY TR: +90 342 606 06 75
USA: +1 631 685 0 853 E mail: iksadyayinevi@gmail.com
www.iksad.net
It is responsibility of the author to abide by the publishing ethics rules.
Iksad Publications – 2019©
ISBN: 978-625-7029-97-1
Cover Design: Halil Uysal December / 2019
Ankara / Turkey Size: 16x24 cm
001
ﻼﯿﻠﻗ
a bit biraz, bir parça002
ﻼﯿﻠﻗ
ﺮﺜﻛأ
a bit more biraz daha fazla, bi-razcık daha003
ﻦﻣ
ﻼﯿﻠﻗ
a bit of ... ın parçası004
ﻦﻣ
ﻼﯿﻠﻗ
a bit of a … oldukça005
ﻦﻣ
جوز
a couple of bir çift, birkaç006
ﻦﯿﻣﻮﯾ
وأ
مﻮﯾ
a day or two bir iki gün007
ﻦﯿﻣﻮﯾ
وأ
مﻮﯾ
ﺪﻌﺑ
a day or two later bir iki gün sonra008
داﺪﻋأ
ﻲﻓ
ضﺎﻔﺨﻧا
بﻼﻄﻟا
a decline in student numbersöğrenci sayısında dü-şüş
009
ﻖﻘﺤﺘﯾ
ﻢﻠﺣ
a dream come true gerçekleşecek rüya /hayal
010
ﺔﻠﯿﻠﻗ
،ﻞﯿﻠﻘﻟا
a few birkaç011
ﻖﺋﺎﻗد
ﻊﻀﺑ
a few minutes birkaç dakika012
ﻖﺋﺎﻗد
ةﺪﻋ
ﻞﺒﻗ
a few minutes ago birkaç dakika önce013
تاﺮﻣ
ةﺪﻋ
a few times birkaç kez, birkaçdefa, birkaç kere
014
ﺔﻨﺴﻟا
ﻲﻓ
تاﺮﻣ
ةﺪﻋ
a few times in a year yılda birkaç kez015
تاﻮﻨﺳ
،تاﻮﻨﺳ
ﻊﻀﺑ
ﺔﻠﯿﻠﻗ
a few years birkaç yıl016
ﺪﻌﺑ
،تاﻮﻨﺳ
ةﺪﻋ
ﺪﻌﺑ
تاﻮﻨﺳ
ﺔﻠﯿﻠﻗ
a few years after birkaç yıl sonra2 KARŞILAŞTIRMALI YAYGIN KULLANIMLAR İNGLİZCE TÜRKÇE ARAPÇA
018
اﺪﺟ
ﺮﯿﺜﻛ
a great deal bir hayli, oldukçaçok
019
ﺮﯿﺜﻜﺑ
ﻞﻀﻓأ
a great deal better çok daha iyi020
ﻦﻣ
ﺮﯿﺜﻜﻟا
a great deal of bir hayli, epey, pekçok
021
ةﺎﯿﺤﻟا
ىﺪﻣ
ﺔﻔﯿظو
a job for life hayat boyu iş, ömürboyu yapılan iş
022
ﺎﻣ
ﺎﻋﻮﻧ
a kind of bir çeşit, bir tür023
ﻦﻣ
ﺮﯿﺒﻛ
دﺪﻋ
a large number of çok sayıda ...024
ﻞﯿﻠﻗ
،ﻼﯿﻠﻗ
a little azıcık, birazcık, birparça
025
ﻞﯿﻠﻗ
دﺪﻋ
،ﺮﯿﻐﺻ
ﻎﻠﺒﻣ
a little bit azıcık, birazcık, birparça
026
ﻼﯿﻠﻗ
ﺮﺜﻛأ
a little bit more çok az daha027
ﻞﯿﻠﻘﻟا
،ةﺮﯿﻐﺻ
ةﺪﻋﺎﺴﻣ
ﻦﻣ
ةﺪﻋﺎﺴﻤﻟا
a little helpküçük bir yardım, bi-raz yardım “I need a
little help. biraz yar-dıma ihtiyacım var”
028
لﺎﻤﻟا
ﻦﻣ
ﻞﯿﻠﻘﻟا
a little money çok az para029
ﺎﻔﯿﻔط
ﺮﺜﻛأ
،ﻼﯿﻠﻗ
ﺮﺜﻛأ
a little more biraz daha030
ﺖﻗﻮﻟا
ﻦﻣ
ﺪﯾﺰﻤﻟا
a little more time bir süre daha031
ﺮﻜﺴﻟا
ﻦﻣ
ﻞﯿﻠﻘﻟا
a little sugarbiraz şeker “coffee
with a little sugar. az şekerli kahve”
033
ﻞﯾﻮط
ﺖﻗو
ﺪﻌﺑ
a long time afterwardsgel zaman git zaman, epey sonra, neden sonra 034
ﺬﻨﻣ
ةﺮﺘﻓ
،ﺔﻠﯾﻮط
ﻲﻓ
ﻲﺿﺎﻤﻟا
،ﺪﯿﻌﺒﻟا
ﻦﻣ
ﻦﻣز
ﺪﯿﻌﺑ
a long time ago uzun zaman önce
035
ﻞﯾﻮط
ﻖﯾﺮط
a long way uzun bir yol036
اﺪﺟ
اﺪﯿﻌﺑ
،
لﺎﻨﻤﻟا
ﺪﯿﻌﺑ
a long way off çok uzak, çok uzakta037
اﺮﯿﺜﻛ
a lot çok, çok fazla038
ﺮﯿﺜﻜﺑ
ﺮﺜﻛأ
a lot more daha fazla039
ﻦﻣ
اﺮﯿﺜﻛ
a lot ofçok fazla, oldukça fazla “She bought a
lot of books. Çok ki-tap aldı.”
040
ﮫﺑ
مﺎﯿﻘﻠﻟ
ﺮﯿﺜﻜﻟا
a lot to doyapılacak çok şey
“have a lot to do. ya-pacak çok şey/şeyi ol-mak”
041
ل
ﺔﻠﯿﺳو
،ﺔﻠﯿﺳو
a means of aracı, ... nın aracı042
ﻦﻣ
ﺔﻠﯿﺳو
،ﻞﻘﻧ
ﺔﻠﯿﺳو
ﻞﺋﺎﺳو
ﻞﻘﻨﻟا
a means of transport bir ulaşım aracı043
ﻦﯿﺘﻨﺛا
وأ
ﺔﻈﺤﻟ
a moment or two bir veya iki dakika044
،ﺪﯾﺪﻌﻟا
،ةﺪﻋ
،ﻦﻣ
دﺪﻋ
ﺪﯾﺪﻌﻟا
ﻦﻣ
a number ofbir miktar, birkaç, birtakım
045
ﻦﻣﺰﻟا
ﻦﻣ
ةﺮﺘﻓ
a period of time zaman dilimi4 KARŞILAŞTIRMALI YAYGIN KULLANIMLAR İNGLİZCE TÜRKÇE ARAPÇA
047
ﻦﻣ
ﺔﻋﻮﻤﺠﻣ
a range of bir dizi048
راوﺰﻟا
دﺪﻋ
ﻲﻓ
ةدﺎﯾز
a rise in the number ofvisitors ziyaretçi sayısındaki artış 049
ﻦﻣ
ﺔﻋﻮﻨﺘﻣ
ﺔﻋﻮﻤﺠﻣ
a variety of çeşitli 050،ﻦﻣ
ﺔﻌﺳاو
ﺔﻋﻮﻤﺠﻣ
لﺎﺠﻣ
ﻊﺳاو
ﻦﻣ
a wide range ofçok sayıda, çok çe-şitli, çok kapsamlı
“used in a wide range of applications. bir çok uygulamada kullanılan”
051
ﻦﻣ
ﺔﻌﺳاو
ﺔﻋﻮﻤﺠﻣ
ناﻮﻟﻷا
a wide range of colours geniş renk yelpazesi052
ﻦﯿﻨﺛا
وأ
ﺔﻤﻠﻛ
a word or two iki çift lâf053
وذ
،ل
ﻞھﺆﻣ
،ﻰﻠﻋ
ردﺎﻗ
ةءﺎﻔﻛ
able to ... ebilir, yapabilir, ... yeteneğine sahip054
ءﻲﺷ
ﻞﻛ
ﻞﺒﻗ
above all her şeyden önce,özellikle, bilhassa
055
ﻰﻟإ
لﻮﺻﻮﻟا
access to erişme, erişim056
ﺮﺴﻓ
account foraçıklamak, hesap ver-mek, nedenini açıkla-mak, izahat vermek
057
ب
ﻢﮭﺘﻣ
accused of
suçlanan “I was
ac-cused of being an agent. ajan olmakla suçlandım”
058
فﺮﺼﺗ
،ﻞﺜﻣ
فﺮﺼﺗ
ـﻛ
act asgörevi / işlevi gör-mek, olarak bulun-mak, sıfatıyla hareket etmek; gibi davran-mak
059
ﻞﻣاﺮﻔﻟﺎﻛ
فﺮﺼﺗ
act as a brake fren görevi görmek060
ﻮﻟ
ﺎﻤﻛ
فﺮﺼﺗ
act as if ... mış gibi yapmak /görünmek
061
ﻰﻟإ
فﺎﺿأ
add toeklemek, ilave etmek, artırmak; çoğaltmak
062
ءﻲﺷ
ﻞﻛ
ﺪﻌﺑ
after allunutulmamalıdır ki; velhasıl, sonuç ola-rak; ne de olsa; niha-yet, sonunda, en so-nunda; yine de; buna karşın
063
ﺮﺜﻛأ
،اراﺮﻜﺗو
اراﺮﻣ
،ﺮﺜﻛﺄﻓ
ةﺮﻣ
ﺪﻌﺑ
ةﺮﻣ
again and againtekrar tekrar, defa-larca; sık sık, ikide bir
064
مءﻻ
،ﻖﻔﺗا
agree withaynı fikirde olmak, uyuşmak, anlaşmak, mutabık kalmak
065
ﻰﻟإ
فﺪھ
aim toniyetinde / amacında / gayesinde olmak “we
aim to please. işimiz bu (görevimiz sizi mutlu etmek)” 066
،ﺎﺌﯿﺷ
ﻞﻌﻔﯾ
نأ
ﺢﻤط
فﺪھ
ﻰﻟإ
نأ
ﻞﻌﻔﯾ
ﺎﺌﯿﺷ
aim to do yapma niyetinde ol-mak067
اﺬ
ﻛ
ﮫﻓﺪھ
نﺎﻛ
،فﺪﮭﺘﺴﻣ
aimed at ... i hedeflemiş;6 KARŞILAŞTIRMALI YAYGIN KULLANIMLAR İNGLİZCE TÜRKÇE ARAPÇA
068
ﮫﺑ
مﺎﯿﻘﻟا
ﻰﻟإ
فﺪﮭﯾ
aimed at doing yapmayı amaçlayan069
ﻦﻋ
ءﻲﺷ
ﻞﻛ
all about … her yerinde070
؛ﻞﺸﻔﻟا
ﻦﻋ
ءﻲﺷ
ﻞﻛ
لﺎﺜﻣ
ﻰﻠﻋ
ﻞﺸﻔﻟا
مﺎﺘﻟا
all about the flops tam bir başarısızlık örneği071
ﻼﺧ
،اﺪﻋ
؛ﺎﺒﯾﺮﻘﺗ
all butaz daha, az kalsın, nerdeyse, hemen he-men, gibi; ... dışında hepsi “We have
inter-viewed all but two of the candidates. Aday-ların ikisi dışında hepsiyle görüştük.”
072
مﻮﯿﻟا
ﻞﻛ
ﻲﻓ
،مﻮﯿﻟا
لﻮط
all day bütün gün, gün boyu073
ﻞﻛ
،عاﻮﻧﻷا
ﻞﻛ
فﺎﻨﺻﻷا
،
ﻊﯿﻤﺟ
عاﻮﻧأ
all kinds of … her türlü, her çeşit074
ﻞﯿﻠﻟا
داﻮﺳ
،ﻞﯿﻠﻟا
لﻮط
all night bütün gece, geceboyu 075
ﻦﻣ
ﻞﻛ
،تﺎھﺎﺠﺗﻻا
ﻲﻓ
ﻞﻛ
نﺎﻜﻣ
;
،ﻰﮭﺘﻧا
ﻞﺻو
ﻰﻟإ
ﺔﯾﺎﮭﻨﻟا
all over …her yer, her taraf; her yerde, her tarafta; her yerine,her tarafına; her yönden; tama-men; tıpkı, bitmiş, tekrar, yeniden, baş-tan, sil baştan
076
ﻞﻛ
ﻲﻓ
،ﻢﻟﺎﻌﻟا
ﻞﻛ
ﻲﻓ
ءﺎﺤﻧأ
ﻢﻟﺎﻌﻟا
all over the worldtüm dünyada, dünya-nın her yerinde, dünya çapında 077
يأ
عﻮﻧ
،ﻦﻣ
يأ
ﻒﻨﺻ
،ﻦﻣ
ﻊﯿﻤﺟ
،عاﻮﻧأ
ﻞﻛ
عﻮﻧ
ﻦﻣ
عاﻮﻧأ
ءﻲﺷ
078
ﻚﻟذ
ﻦﻣ
ﺮﺜﻛأ
ﻰﺘﺣ
،ﻞﺑ
all the moredaha çok, daha da çok, daha da yüksek, artan bir şekilde, git-tikçe
079
راﺮﻤﺘﺳﺎﺑ
،ﺎﻤﺋاد
all the timeher zaman, daima, hep, durmadan, sü-rekli, boyuna; dığı su-rece 080
لﻮط
،ﻖﯾﺮﻄﻟا
ﻲﻓ
ﻞﻛ
ﻖﯾﺮﻄﻟا
;
ﻰﺘﺣ
،ﺔﯾﺎﮭﻨﻟا
ﻦﻣ
ﮫﻟوأ
ﻰﻟإ
،هﺮﺧآ
ﮫﻠﻤﻛﺄﺑ
all the way
yol boyunca, yolun sonuna kadar; her şe-kilde; sonuna kadar, başından sonuna ka-dar, tamamen 081
ﺎﺒﻨﺟ
ﻰﻟإ
ﺐﻨﺟ
،ﻊﻣ
ﻰﻟإ
،ﺐﻧﺎﺟ
،ﻊﻣ
،ﺔﻘﻓﺮﺑ
ِﺔَﻓﺎَﺿﻹﺎِﺑ
ﻰﻟإ
along with ... ile birlikte, yanı
sıra, beraber
082
ﻦﻋ
ﻞﯾﺪﺑ
alternative to alternatif olarak083
ﻢﻠھو
،اﺮﺟ
ﺎﻣو
،ﮫﺑﺎﺷ
ﺎﻣو
ﻰﻟإ
ﻟذ
،ﻚ
،اﺬﻜھو
ﻰﻟإ
هﺮﺧآ
and so on ve benzerleri, vesaire, filan 084ﺮﺧآ
ﺺﺨﺷ
يأ
anyone elsediğer herkes, her iki kişiden biri 085
يأ
ءﻲﺷ
؟ﺮﺧآ
يأ
ءﻲﺷ
؟ﻲﻓﺎﺿإ
يأ
ﺮﻣأ
؟ﺮﺧآ
anything elsebaşka bir şey? daha başka?, başka bir şey?
8 KARŞILAŞTIRMALI YAYGIN KULLANIMLAR İNGLİZCE TÜRKÇE ARAPÇA
086
ﺎﻣ
،اﺪﻋ
ﺎﻣ
،ﻼﺧ
،ءﺎﻨﺜﺘﺳﺎﺑ
فﺮﺼﺑ
ﻨﻟا
ﺮﻈ
،ﻦﻋ
ًﻼْﻀَﻓ
ْﻦَﻋ
apart fromden başka, den ayrı olarak, bir yana, ... ı bir kenara bırakırsak, sayılmazsa “He´s a
good man, apart from his drinking. İçki iç-mesini saymazsak iyi bir adam.” “ I know nothing apart from that. Ondan başka bir şey bilmem.” 087
،ﺪﺷﺎﻧ
ﮫﺟو
ءاﺪﻧ
ﻰﻟإ
;
،ثﺎﻐﺘﺳا
،ﺪﺠﻨﺘﺳا
ﺐﻠط
ةﺪﻋﺎﺴﻣ
وأ
تﺎﻣﻮﻠﻌﻣ
appeal todestek aramak, baş-vurmak; yardım veya bilgi talep etmek; ho-şuna gitmek, sarmak, cezbetmek, çekici gelmek 088
ﺐﻠط
مﺪﻗ
;
ﻰﻟإ
مﺪﻘﺗ
apply for başvurmak; talepte bulunmak; adaylığını koymak089
ﻖﯿﺒﻄﺗ
؛
ﻰﻠﻋ
ﻖﺒ
ﻄﻨﯾ
apply to uygun olmak, uymak;uygulamak
090
؟لﺰﻨﺘﺳ
ﻞھ
are you getting off iniyor musunuz?091
؟ﺐﻛﺮﺘﺳ
ﻞھ
are you getting on? binecek misiniz?092
ﻢﻟﺎﻌﻟا
لﻮﺣ
around the worldtüm dünyada, dünya genelinde “Around
the world in eight days. Seksen günde devri âlem.”
093
ﻰﻟإ
ﻰﮭﺘﻧا
;
ﻞﺻو
arrive at / in … varmak, ulaşmak,gelmek
094
نﻮﻨﻓ
ضﺮﻌﻣ
art gallery sanat galerisi, sergi095
ﻚﻟﺬﻟ
ﺔﺠﯿﺘﻧ
،اذإ
،ﻢﺛ
ﻦﻣ
as a resultsonuç olarak, sonucu olarak; ... yüzünden, ... nedeniyle 096
،ءاﺮﺟ
ﻦﻣ
،ﺐﺒﺴﺑ
ﺔﺠﯿﺘﻨﻛ
ل
as a result of...
in sonucu olarak,...
in neticesinde; ... yüzünden, ... nede-niyle 097،ﺎﻣﻮﻤﻋ
،ﺔﻠﻤﺟ
،ﻞﻜﻛ
ﻞﻜﺸﺑ
مﺎﻋ
as a wholegenel olarak, bir bü-tün olarak, tamamen, tümü, tümüyle
098
ب
ﻖﻠﻌﺘﯾ
ﺎﻤﯿﻓ
as far as ... is concernedkonu ... olunca, ... e bağlı olan her şey, ... ile bağlı olan her şey (kombinasyon ha-linde kullanılır, örne-ğin, “as far as coo-king is concerned / konu yemek pişirmek olunca”) 099
ﺐﺴﺣ
،ﻲﻟ
ﺔﺒﺴﻨﻟﺎﺑ
،يدﺎﻘﺘﻋا
ﻲﺻﻮﺼﺨﺑ
ﺎﻧأ
as far as I am concer-ned anladığım kadarıyla, bana kalırsa, bildiğim kadarıyla, bana ge-lince100
ﻲﻟﺎﺘﻟﺎﻛ
،ﻲﻠﯾ
ﺎﻤﻛ
as followsaşağıdaki gibi; şöyle ki, aşağıda gösteril-diği şekilde; 101
ﺎﻤﯿﻓ
ﺎﻣأ
،ﺔﺒﺴﻨﻟﺎﺑ
ﺎﻣأ
،ﺎﻣأ
،ﻖﻠﻌﺘﯾ
ﺎﻤﯿﻓ
ﻖﻠﻌﺘﯾ
ـﺑ
as forise, ... e gelince; için olduğu gibi; “As for me, I´m not going. Bense gitmiyorum.”
102
ﻲﻟ
ﺔﺒﺴﻨﻟﺎﺑ
ﺎﻣأ
as for me bence, kanaatimce;10 KARŞILAŞTIRMALI YAYGIN KULLANIMLAR İNGLİZCE TÜRKÇE ARAPÇA
103
نﺎﻛ
ﻮﻟ
ﺎﻤﻛ
،ﺎﻤﻧﺄﻛ
،نﺄﻛ
as if …gibi, sanki, güya, ... mış gibi, ... casına, güya, sözde “He
lo-oks as if he´s asleep. Sanki uyuyormuş gibi duruyor.” “He was smiling as if he´d re-ceived some good news. İyi bir haber almışçasına gülümsü-yordu.” “He looks as if he´s working hard. Çok çalışıyora benzi-yor.”
104
ثﺪﺤﯾ
ﻢﻟ
ﺎﺌﯿﺷ
نﺄﻛو
as if nothing hadhap-pened
hiç bir şey olmamış gibi
105
ﻮﻟ
،اذإ
،ﺎﻤﻟﺎط
،ماد
ﺎﻣ
as long as …sürece, süresince, ... dığı sürece, ... dikçe; madem ki; yeter ki; ... dığı taktirde; ... ken; koşuluyla, şartıyla
“You won´t get so much as a penny from me as long as I live. Yaşadığım sürece benden bir kuruş bile alamayacaksın.” “You can have it as long as you return it by this evening. Bu akşama kadar iade etmek şartıyla onu alabilirsin.”
106
،ىﺮﺧأ
ةﺮﻣ
ﺎﻣ
رﺪﻘﺑ
ﻒﻌﺿ
107
رﺪﻘﺑ
ﺎﻣ
،رﺪﻘﺑ
as much as kadar, olduğu kadar,kadar çok
108
ﻦﻣ
اءﺪﺑ
as of … ... den itibaren, ... denbaşlayarak; olarak 109
ﻰﻠﻋ
،ل
ﺎﻓﻼﺧ
،ﺲﻜﻌﺑ
ﺾﯿﻘﻨﻟا
ﻦﻣ
as opposed to ... e karşı olarak, ... e karşın, ... in aksine, ... in aksine olarak110
ﻦﻣ
ءﺰﺠﻛ
as part of bir parçası olarak, birbölümü olarak
111
ﻖﯾﺮﻓ
ﻦﻣ
ءﺰﺠﻛ
as part of a team gurubun bir üyesiola-rak
112
ﻲﻠﻤﻋ
ﻦﻣ
ءﺰﺠﻛ
as part of my job işim gereği, işimin bir parçası olarak113
ب
ﻖﻠﻌﺘﯾ
ﺎﻤﯿﻓ
as relevant to ... ile ilgili olarak114
ﺖﻗو
بﺮﻗأ
ﻲﻓ
،
ﺎﻤﻟﺎﺣ
as soon as... er ... mez; derhal, mümkün olduğu ka-dar çabuk, en kısa za-manda “I´ll call you
as soon as I reach Is-tanbul. İstanbul´a va-rır varmaz sana tele-fon edeceğim.” 115
عﺮﺳﺄﺑ
ﺎﻣ
،ﻦﻜﻤﯾ
ﻲﻓ
عﺮﺳأ
ﺖﻗو
ﻦﻜﻤﻣ
as soon as possibleilk fırsatta, bir an önce, en kısa za-manda, mümkün ol-duğu kadar çabuk
12 KARŞILAŞTIRMALI YAYGIN KULLANIMLAR İNGLİZCE TÜRKÇE ARAPÇA
116
ﮫﺗاذ
ﺪﺤﺑ
as suchöyle/şöyle/böyle, bu sıfatla; aslında, haddi zatında “He´s a
teac-her and is known as such. O öğretmendir ve herkes onu öyle ta-nıyor.” “ It´s not a medicine as such. As-lında ilaç değil.”
117
نأ
ﻮﻟ
ﺎﻤﻛ
،نﺄﻛ
،ﺎﻤﻧﺄﻛ
as though …sanki, ... gibi, ... ce-sine, ... miş gibi, sözde, güya “We
be-haved as though we´d known each other for years. Yıllardır tanı-şırmış gibi davran-dık.” “It was as tho-ugh he´d never seen me before. Sanki daha önce beni hiç görmemişti.”
118
ﺎﻣأ
as to... e gelince, ile ilgili olarak, ... konusunda, hakkında; ... e göre
119
اذإ
ﺎﻤﯿﻓ
،نﺎﻛ
اذإ
ﺎﻣ
as to whether …olup olmadığına ge-lince, olup olmadığı konusunda, olup ol-madığıyla ilgili 120
،ﺎﻀﯾأ
،ﻚﻟﺬﻛ
ﺔﻓﺎﺿﻹﺎﺑ
ﻰﻟإ
as wellde, dahi, keza, bile; ayrıca “I´m going as
well. Ben de gidiyo-rum.”
121
ﺔﻓﺎﺿﻹﺎﺑ
،ﻰﻟإ
ﺔﻓﺎﺿإ
،ﻰﻟإ
ًﺎﻀﯾأ
as well asgibi, kadar, ... e ka-dar, ilaveten; birlikte, yanı sıra, hem de; hem ... hem de; ol-duğu gibi “He writes
well, but not as well as Eşref. İyi yazıyor, ama Eşref kadar iyi değil.” “He gave me money as well as ad-vice. Bana hem para verdi, hem de öğüt. ”
122
ﻦﻋ
ﺚﺤﺑ
،ﺐﻠط
ask forsormak, aramak, talep etmek, istemek, rica etmek
123
،ﻊﻣ
كرﺎﺸﻣ
،ب
ﻂﺒﺗﺮﻣ
ﺪﺤﺘﻣ
ﻊﻣ
associated withile, ile birlikte, ile il-gili, ilişkili, bağlı; ... ile ilişkilendirilmiş; ... ile ilişkili öge
124
ئدﺎﺑ
،ﺔﯾاﺪﺒﻟا
ﻲﻓ
،ﻻوأ
ﺮﻣﻷا
at firstilk olarak, ilk önce, öncelikle, evvela, önce, başlangıçta
125
ﮫﻟﺰﻨﻣ
ﻲﻓ
at homeevde, kendi evinde: memleketinde; alış-kın; teklifsiz, samimi
126
ﺔﯾﺎﮭﻨﻟا
ﻰﻓ
،اﺮﯿﺧأ
at last sonunda, nihayet, ensonunda
127
ﻞﻗﻷا
ﻰﻠﻋ
at least bari, hiç olmazsa, en azından, asgari128
ارﻮﻓ
،لﺎﺤﻟا
ﻲﻓ
،ﻻﺎﺣ
at oncederhal, hemen; bir-den, birdenbire, ani-den; hep bir ağızdan
14 KARŞILAŞTIRMALI YAYGIN KULLANIMLAR İNGLİZCE TÜRKÇE ARAPÇA
129
،لﺎﺤﻟا
ﻲﻓ
،نﻵا
،مﻮﯿﻟا
ﻲﻓ
ﺖﻗﻮﻟا
ﻲﻟﺎﺤﻟا
at presentşimdi, şu an, haliha-zırda, şimdiki halde, şimdiki durumda
130
ﺮﻄﺧ
ﻲﻓ
at risk risk altında, tehlikede131
ﺎﻣ
ﺔﻠﺣﺮﻣ
ﻲﻓ
at some pointbir yerde, belli bir yerde, belli bir nok-tada; eninde sonunda; ne de olsa
132
كاﺬﻨﯿﺣ
،ﺬﺋﺪﻨﻋ
،ﺬﺌﻨﯿﺣ
at that time o zaman, o zamanda133
ﺮﻤﻋ
ﻲﻓ
،ﻦﺳ
ﻲﻓ
at the age of … yaşında, yaşlarında134
ﺔﯾاﺪﺑ
ﻲﻓ
at the beginning of... ın başında, ... in başlarında, ... ın baş-langıcında
135
ﺔﯾﺎﮭﻧ
ﻲﻓ
،ﺔﯾﺎﮭﻨﻟا
ﻲﻓ
فﺎﻄﻤﻟا
at the end nihayet, sonunda136
ﺔﯾﺎﮭﻧ
ﻲﻓ
at the end of ... in sonunda137
مﻮﯿﻟا
ﺔﯾﺎﮭﻧ
ﻲﻓ
at the end of the dayeninde sonunda; her şeyi göz önünde tuta-rak
138
بﺎﺴﺣ
ﻰﻠﻋ
at the expense of hesabına; pahasına139
يﺪﯾأ
ﻰﻠﻋ
at the hands of ... in yakınında; vası-tasıyla140
،ﺎﯿﻟﺎﺣ
،نﻵا
ﻲﻓ
هﺬھ
ﺔﻧوﻵا
،ب
ﻲﻓ
ﺔﻈﺤﻠﻟا
ﺔﯿﻟﺎﺤﻟا
at the moment şu anda, şimdi, bu
sa-atte, bu noktada
141
ﺖﻗﻮﻟا
ﺲﻔﻧ
ﻲﻓ
،ﺎﻌﻣ
at the same timeaynı anda, aynı za-manda; yine de; bu-nunla birlikte
142
ﺔﯾاﺪﺒﻟا
ﻲﻓ
at the start başlangıçta143
ﺔﯾاﺪﺑ
ﻲﻓ
at the start of ... ın başında144
كاذ
ﺪﻨﻋ
،كاﺬﻧآ
at the time o zaman145
ءﺎﻨﺛأ
،ﺖﻗو
ﻲﻓ
at the time of sırasında, esnasında146
ﺎﯿﻠﻌﻟا
ﻊﺟاﺮﻤﻟا
ىﺪﻟ
at the top tepede147
عﻮﺒﺳﻷا
ﺔﯾﺎﮭﻧ
ﻲﻓ
at the weekend hafta sonunda148
ﺔﻄﻘﻨﻟا
هﺬھ
ﺪﻨﻋ
at this point bu noktada149
ﺔﻠﺣﺮﻤﻟا
هﺬھ
ﻲﻓ
at this stage bu aşamada, budu-rumda
150
ﺮﺧآ
ﻰﻟإ
ﻦﯿﺣ
ﻦﻣ
،ًﺎﻧﺎﯿﺣأ
at timeszaman zaman, ara sıra, bazı bazı, bazen, arada bir
151
ﻲﻓ
؛ﻞﻤﻌﻟا
نﺎﻜﻣ
ﻲﻓ
،ﻞﻤﻌﻟا
ﻲﻓ
ﻞﻐﺸﻟا
at work işte, iş başında; çalı-şırken152
ب
ﻖﻠﻌﺘﻣ
attached to ... e bağlı, ... e ilişik, ... e iliştirilmiş; ... e zorunlu; ... e ekli, ... e eklenmiş 153ﻻﺎﺒﻗإ
،ﺎﺑﺎﯾاو
ﺎﺑﺎھذ
،ارﺎﺑدإو
ﺔﺌﯿﺟ
ﺎﺑﻮھذو
back and forth ileri geri, aşağı yu-karı154
ﺪﯾأ
،ﻢﻋد
back up desteklemek, savun-mak, arka çıkmak155
ءﻲﺳ
،ل
ذﺆﻣ
،ب
ﺮﻀﻣ
ل
bad for zararlı, eziyet veren, ... için kötü156
ءﻲﺳ
،ﺔﺤﺼﻟﺎﺑ
ﺮﻀﻣ
ﻟ
16 KARŞILAŞTIRMALI YAYGIN KULLANIMLAR İNGLİZCE TÜRKÇE ARAPÇA
157
رﺎﺒﺧا
‚
ﺔﻧﺰﺤﻣ
رﺎﺒﺧا
ﺔﺌﯿﺳ
bad news kötü haber158
ﺔﺌﯿﺳ
ءﺎﯿﺷأ
bad things kötü şeyler159
ﻰﻠﻋ
ﺰﻜﺗﺮﻣ
based on ... e dayalı, ... sı teme-linde, ... nın üzerine kurulu, ... e bağlı 160ﻚﺷو
ﻰﻠﻋ
،ﻰﻠﻋ
ﻚﺷوأ
نأ
،
ﺪﻌﺘﺳا
،ل
دﺎﻛ
نأ
be about to... mek üzere olmak, ... meye niyetlenmek, ... meye kalkışmak, ... meye hazırlanmak “I
was about to go out the door. Kapıdan çıkmak üzereydim.”
161
ﮫﻟ
ﺢﻤﺳ
be allowed to izin verilmek, izniol-mak
162
ﻰﻟإ
ىﺰﻌُﯾ
be attributed to atfedilmek,bağlan-mak
163
ﻊﻣ
ﻢﮭﺗا
be charged with ... ile suçlanmak; ...ile görevlendirilmek
164
ﮫﺑ
مﺎﯿﻘﻟا
ﻢﮭﺗا
be charged with doing ... ı yapmaklasuçlan-mak 165
نﺎﻛ
ﺎﻘﻠﻗ
،ﻦﻣ
ﻦﻛ
ﺎﻘﻠﻗ
،نﺄﺸﺑ
نأ
ﺮﻌﺸﺗ
ﻖﻠﻘﻟﺎﺑ
ءازإ
be concerned aboutile ilgili endişelen-mek, ile ilgili kaygı-lanmak, ile ilgili ra-hatsız ve kaygılı ol-mak
166
ﻢﺘﮭﯾ
نأ
be concerned withile ilgili olmak, iliş-kili olmak; alakadar olmak
167
ﻦﻣ
ﺪﻤﺘﺴﯾ
نأ
be derived from kaynaklanmak, ileri168
ﻰﻠﻋ
ﺐﻌﺼﻟا
ﻦﻣ
نﺎﻛ
be difficult for zor gelmek169
نﺎﻛ
‚
لا
ﮫﻟ
ﻖﺤﯾ
نﺎﻛ
ﻖﺤﺘﺴﯾ
لا
be entitled to... e hakkı olmak, ... i yapmaya yetkisi ol-mak
170
ﻞﻌﻔﺗ
نأ
ﻊﻗﻮﺘﻤﻟا
ﻦﻣ
be expected to do yapması muhtemel171
لﺎﺼﺗا
ﻰﻠﻋ
نﺎﻛ
be in touch temasta olmak, ileti-şim halinde olmak172
ب
لﺎﺼﺗا
ﻰﻠﻋ
نﺎﻛ
be in touch with... ile temasta olmak, ... ile iletişim halinde olmak
173
ﺔﻨﯾﺪﻤﻟا
ﻲﻓ
نﺎﻛ
be in town şehirde olmak174
ﻢﺳﺎﺑ
فﺮﻌﯾ
be known as ... diye bilinmek175
ﻦﻣ
ﺔﻋﻮﻨﺼﻣ
نﻮﻜﺗ
نأ
لﺎﻤﻟا
be made of money para babası olmak176
ﻦﻣ
نﻮﻜﺘﺗ
be made up of... den oluşmak / te-şekkül etmek / ibaret olmak
177
ﮫﻟ
ﺔﻗﻼﻋ
ﻻ
be nothing to do with ... ile ilgisi yok,ala-kasız
178
ﻒﺗﺎﮭﻟا
ﻰﻠﻋ
نﻮﻜﯾ
be on the phonetelefonla görüşmek, hatta olmak, tele-fonda olmak.
179
ﮫﻧﺄﺑ
ﺪﻘﺘﻌﯾ
؛ﮫﻧإ
لﺎﻘﯾ
be reported to be... dığı söylenmekte-dir, ... olduğu sanıl-maktadır 180
ﮫﻧﺄﺑ
ﺪﻘﺘﻌﯾ
؛ﮫﻧإ
لﺎﻘﯾ
be reputed to be ... olduğu sanılmak; ... olduğu söylenmek “He is reputed to be an honest person.18 KARŞILAŞTIRMALI YAYGIN KULLANIMLAR İNGLİZCE TÜRKÇE ARAPÇA
Onun dürüst bir insan olduğu söyleniyor.”
181
ﮫﻧإ
لﺎﻘﯾ
be said to be ... dığı söyleniyor182
ﮫﯾﺪﻟ
نإ
لﺎﻘﯾ
be said to have... sı olduğu söyleni-yor, sahip olduğu söyleniyor
183
نﻮﻜﯾ
نأ
ضﺮﺘﻔﻤﻟا
ﻦﻣ
be supposed to be olması gerekiyordu184
ﻞﻌﻔﯾ
نأ
ضﺮﺘﻔﻤﻟا
ﻦﻣ
be supposed to do yapması gerekiyordu185
ﺎطﺎﺤﻣ
ن
ﻛﺎ
be surrounded by ... ile çevrili olmak;içinde yüzmek
186
نﺎﻛ
،ﺔﯿﻟﻮﺌﺴﻤﻟا
ﻞﻤﺤﺘﺗ
ﺎﺒﺒﺳ
be to blame suçlusu olmak, so-rumlusu olmak187
نﺎﻛ
،ﮫﺘﯿﻟﻮﺌﺴﻣ
ﻞﻤﺤﺘﺗ
ﺒﺒﺳ
ﺎ
ل
be to blame for suçlusu olmak, so-rumlusu olmak188
ﻊﻣ
ﻞﻌﻓ
،ﻊﻣ
مﺎﻗ
be to do with ile yapmak189
ﻞﺸﻓ
be unable to do acze düşmek, aciz ol-mak, başarısız olmak190
ﺎﻘﻠﻗ
نﺎﻛ
،لﻮﺣ
ﺎﻘﻠﻗ
نﺎﻛ
اﺪﺟ
نﺄﺸﺑ
be worried sick about çok endişeli olmak, çok kaygılanmak191
ﺐﺼﻧ
ﻊﺿو
،ﺮﻛﺬﺗ
ﺔﯿﻨﯿﻋ
bear in mind... i akılda tutmak, ... i unutmamak, ... i ha-tırda tutmak
192
نأ
كرﺎﺒﺘﻋا
ﻲﻓ
ﻊﺿ
bear in mind that … unutmamak gerekir ki193
ﻰﻟإ
اﺮﻈﻧ
،ﺐﺒﺴﺑ
because of ... den dolayı, için,yüzünden
195
ب
َﻦَﻣآ
believe in... a inancı olmak, ... a inanmak, ... nın varlı-ğına inanmak
196
ﻰﻟإ
ﻲﻤﺘﻨﯾ
،ب
صﺎﺧ
belong to... e ait olmak; bağlı olmak, üyesi olmak, mensubu olmak 197
ﻦﻣ
ةدﺎﻔﺘﺳﻻا
benefit from ... den yararlanmak, faydalanmak, yararını görmek 198ﻦﯿﺑﺮﻘﻤﻟا
ءﺎﻗﺪﺻﻷا
best friendsiyi arkadaşlar, yakın arkadaşlar, yakın ah-baplar
199
ﻦﯿﯾأر
،ﻦﯿھﺎﺠﺗﻻا
ﻦﯿﺴﻛﺎﻌﻣ
both sidesiki taraf, iki karşıt grup, iki rakip grup, iki yön
200
ﻻ
،نﻮﻜﯾ
نا
ﺪﻛﺆﻤﻟا
ﻦﻣ
ﺪﺑ
نأ
،نﻮﻜﯾ
ﺎﻤﺘﺣ
bound to be olması kesin, muhak-kak201
ﻦﻣ
ﺪﺑ
ﻻ
،
ﻞﻌﻔﯾ
نأ
ﺪﺑ
ﻻ
مﺎﯿﻘﻟا
ﮫﺑ
bound to doyapmak zorunda, yapması gerekir; ya-pılmalı
202
،ﺮﺴﻛ
؛ﻰﻀﻘﻧا
،ﻰﮭﺘﻧا
ﻖﺸﻧا
break upsona ermek; tatile gir-mek; bozulmak; par-çalanmak
203
،ﻊﻣ
تﺎﻗﻼﻌﻟا
ﻊﻄﻗ
ﻞﺼﻔﻧا
ﻦﻋ
break up with ilişkiyi bitirmek, ay-rılmak204
ﺐﺒﺳ
،ىدأ
bring aboutmeydana getirmek, neden olmak, yol aç-mak, beraberinde ge-tirmek
205
بﺬھ
،ﺄﺸﻧ
،ﻊﻓر
،ﻰﺑر
bring upbüyütmek, yetiştir-mek, besleyetiştir-mek, ter-biye etmek
20 KARŞILAŞTIRMALI YAYGIN KULLANIMLAR İNGLİZCE TÜRKÇE ARAPÇA
206
،ﺎﻋﻮﺿﻮﻣ
)
ﺶﻗﺎﻧ
،ﺮﻛذ
ﺦﻟا
(
bring up ileri sürmek207
،ﻞﺣ
ﻰﻟإ
ﺔﻟﺄﺴﻤﻟا
ﺐﻠﺟ
ضﺮﻋ
ﺔﻟﺎﺴﻤﻟا
ﻰﻠﻋ
ﻞﺣ
bring a matter to a so-lutionkonuya çözüm bul-mak / üretmek
208
ﻞﻀﻔﺑ
،ﺔﻄﺳاﻮﺑ
by means of aracılığıyla,vasıta-sıyla
209
،قﻼطﻹا
ﻰﻠﻋ
،ﺎﻗﻼطا
ًاﺪﺑا
by no meansasla, katiyen, hiçbir suretle
210
هﺬھ
ﻰﺘﺣ
،نﻵا
ﻰﺘﺣ
ﺔﻈﺤﻠﻟا
by now şimdiye kadar, şim-diye dek, şu ana dek211
ﺔﯾﺎﮭﻧ
ﻲﻓ
،ﺔﯾﺎﮭﻧ
لﻮﻠﺤﺑ
by the end of ... in sonunda, ... insonuna kadar
212
ﺖﻗﻮﻟا
ﻚﻟذ
لﻮﻠﺤﺑ
by the time (that) … ... e kadar, ... ıncayakadar, zamana kadar
213
،ىدﺎﻧ
؛ﻰﻀﺘﻗا
،ﺐﻠﻄﺘﺗ
ﺐﻠط
call foristemek , gerektir-mek, icap ettirmek; çağırmak, gelmesini istemek; uğrayıp al-mak, gidip almak
214
راز
call on ziyaret etmek,uğra-mak
215
ﮫﺑ
مﺎﯿﻘﻠﻟ
ةﻮﻋد
call on to do yapmaya davet etmek216
ﻞﻤﺤﺗ
ﻊﯿﻄﺘﺴﯾ
ﻻ
can’t affordkarşılayamamak, gücü yetmemek, yete-rince parası olmamak
217
ﮫﺘﻔﻠﻜﺗ
ﻞﻤﺤﺗ
ﻊﯿﻄﺘﺴﯾ
ﻻ
can’t afford to do yapmaya maddi açı-dan parası yetmemek218
ـﺑ
ﻢﺘھا
،ﻰﻨﺘﻋا
care about umursamak,merak etmek; kaygı-lanmak 219
ﻆﻓﺎﺣ
،ـﺑ
ﻰﻨﺘﻋا
،ـﺑ
ﻢﺘھا
؛ﻰﻠﻋ
،دارأ
،ﺐﻏر
ﻰﻨﻤﺗ
care forgöz kulak olmak, ilgi-lenmek, bakmak; iste-mek, seviste-mek, hoşlan-mak “Who will care
for us in our old age? Yaşlılığımızda bize kim bakacak? ” “Would you care for some tea? Çay içmek ister misiniz?” “I don´t care for that sort of music. O tür müzikten hoşlan-mam.” 220
ﺰﺠﻧأ
،ﻞﻤﻌﺑ
مﺎﻗ
،ﺬﻔﻧ
carry out uygulamak, yürüt-mek, gerçekleştiryürüt-mek, yerine getirmek, ta-mamlamak, başar-mak; dışarı taşımak221
،ﺮﻤﺘﺳا
،ﻞﺻاو
،لواز
رادا
carry on sürdürmek, yürütmek, devam etmek;222
ﻊﻣ
ﺲﻨﺠﻟا
سرﺎﻣ
carry on withcinsel ilişkisi olmak, gayrimeşru bir ilişki içinde olmak, aşna fişne olmak
223
ﺔﻟﺎﺣ
ﺔﺳارد
case studyörnek olay incele-mesi, durum çalış-ması
224
ﺐﺒﺴﺑ
ﻞﺼﺣ
caused by... tarafından mey-dana getirilmiş; ... kaynaklı, ...dan kay-naklanan
22 KARŞILAŞTIRMALI YAYGIN KULLANIMLAR İNGLİZCE TÜRKÇE ARAPÇA
225
لﺎﻘﻧ
/
يﻮﻠﺧ
ﻒﺗﺎھ
cell phonecep telefonu, mobil telefon, hücresel tele-fon, her yerde taşına-bilir ve kullanılataşına-bilir telefon
226
ﻰﻓ
ﮫﻤﺳا
ﺪﯿﻗ
check inkayıt yaptırmak, kay-dolmak, giriş yap-mak, kaydetmek, giri-şini yapmak 227
ﻞﯿﺠﺴﺗ
؛ﻲﻓ
ﻖﻘﺤﺗ
لﻮﺻﻮﻟا
ﻲﻓ
check in at … ... i kontrol ediniz; ... e giriş kaydı 228ﻢﺛ
قﺪﻨﻔﻟا
بﺎﺴﺣ
ﻊﻓد
هردﺎﻏ
check out çıkış yapmak, ayrıl-mak, kaydını kapat-mak; kontrol etmek, soruşturmak; hesapla-mak; öbür dünyayı boylamak, fertiği çek-mek, nalları dikmek229
ﮫﺘﻣﺎﻗإ
ةﺪﻣ
ﻰﮭﻧأ
check out ofçıkış kaydını yaptır-mak, ayrılmak “You
need to check out of the hotel immediately. Hemen otelden ayrıl-manız gerekiyor.”
230
رﺎَﺘْﺧا
choose to ... ı tercih etmek231
ﺰﻛﺮﻣ
،ﺔﻨﯾﺪﻤﻟا
ﻂﺳو
ﺔﻨﯾﺪﻤﻟا
city centre kent merkezi, şehir merkezi232
؛ثﻮﻠﺗ
ﺔﻟازإ
،ﻒﯿﻈﻨﺗ
،ﺐﯿﺗﺮﺗ
ﺔﯾﻮﺴﺗ
clean up temizlemek, toparla-mak, düzeltmek, pırıl pırıl yapmak, yoluna koymak234
خﺎﻨﻤﻟا
ﺮﯿﻐﺗ
climate change iklim değişikliği235
ﺔﺑﺮﻘﻣ
ﻰﻠﻋ
close to... e yakın, hemen he-men; başucunda; ya-kından
236
ﺔﻓدﺎﺼﻣ
ﻰﻘﺘﻟا
،فدﺎﺻ
come across... e rastlamak, ... e rast gelmek, ile karşı-laşmak
237
مﺪﻗ
،دﺎﻋ
،ﻊﺟر
come backgeri gelmek, dönmek, eski haline dönmek; aklına gelmek; karşı-lık vermek
238
ﻦﻣ
رﺪﺤﻧا
come from … gelmek; ... dengel-mek 239
ﻞﺧد
؛ﻲﻓ
دﺎﻔﺘﺳا
ﻦﻣ
،ﺔﯿﺻو
ﻢﻠﺘﺳا
ﺎَﺌْﯿَﺷ
ﺔﺠﯿﺘﻧ
ﺔﯿﺻو
come into girmek, katılmak; konmak, mirasa kon-mak240
!
عﺮﺳأ
،ﺎﯿھ
come on! haydi!; yok canım!241
ﻞﺣ
ﻰﻟإ
ﻞﺻﻮﺗ
come to a solution çözüme ulaşmak242
،ﻖﻘﺤﺗ
رﺎﺻ
،ﺔﻘﯿﻘﺣ
ﺢﺒﺻأ
،ﺔﻘﯿﻘﺣ
ﺢﺒﺻأ
ﺎﻌﻗاو
come true gerçekleşmek, ger-çeğe dönüşmek, haki-kat olmak 243ﺪﺟو
ًﻼﺣ
وأ
،ًﻻﺎﻣ
ﺮﻜﻔﯾ
،ـﺑ
ﺮﺛﺄﺘﻣ
،ـﺑ
عﺮﺘﺧا
)
ةﺮﻜﻓ
(
come up with ulaşmak, yetişmek; ortaya atmak, öne sürmek, ileri sürmek, üretmek, bulmak244
ﻊﻣ
ﺔﻧرﺎﻘﻣ
compared with... e nazaran, ... ile karşılaştırılırsa, ... ile kıyaslandığında
24 KARŞILAŞTIRMALI YAYGIN KULLANIMLAR İNGLİZCE TÜRKÇE ARAPÇA
246
ﻲﻓ
ﺔﻘﺜﻟا
confidence in ... e güvenme;ken-dine güvenme
247
ﻰﻟإ
ﻞﺼﺘﻣ
connected to... ile bağlantı ku-ruldu, bağlantı ya-pıldı; bağlanılan, bağ-lanılan yer
248
ﻊﻣ
ﻞﺼﺘﻣ
connected with ... e bağlı, ... ile ba-ğıntılı249
،ﻦﻣ
ﺐﻛﺮﺗ
،ﻞﻜﺸﻣ
ﻒﻟﺄﺘﯾ
ﻦﻣ
consist of... den oluşmak, mey-dana gelmek, ibaret olmak
250
ﻊﻣ
ﻖﻓاﻮﺘ
ﺗ
،ﻊﻣ
ﻖﺴﺘﺗ
consistent with ... ile birbirinitut-mak, uygun olmak
251
كرﺎﺷ
،ﻢھﺎﺳ
،ﺢﻨﻣ
contribute to... e katkıda bulun-mak, bağış yapbulun-mak, yardım etmek 252
ردﺎﻗ
ﻰﻠﻋ
ﺮﯿﺑﺪﺗ
ﺮﻣأ
وأ
،ﮫﺘﺠﻟﺎﻌﻣ
ﻞﻣﺎﻌﺘﯾ
ﻊﻣ
cope withbaşa çıkmak , üstesin-den gelmek; uğraş-mak
253
لواﺪﺗ
،ﻊﻣ
ﻞﻣﺎﻌﺗ
deal with... in müşterisi olmak, ... ile alışveriş etmek, ticaret yapmak, alıp satmak; ... ile ilgilen-mek, incelemek; ... in üstesinden gelmek, ... in hakkından gelmek; uğraşmak, ... e değin-mek, ... den bahset-mek
254
نﺄﺸﺑ
راﺮﻗ
ﺬﺨﺗا
،رﺮﻗ
decide on karar vermek; seç-mek, beğenmek255
ﺾﻔﺨﻧا
،ﻂﺒھ
،رﺪﺤﻧا
decline in azalmak256
ﻰﻟإ
ىﺪﮭُﻣ
؛ﻲﻓ
ٍنﺎﻔﺘﻣ
dedicated to... e adanmış, ... e bağlı, ... e tahsis edil-miş 257
‚
ﻰﻠﻋ
ﺪﻤﺘﻋا
؛ﻰﻠﻋ
ﻒﻗﻮﺗ
ﻖﺛو
ﻲﻓ
depend on ... e bağlı olmak, ... e güvenmek, ... e bel bağlamak, ... nin des-teğine bel bağlamak258
ﺪﻤﺘﻌﻣ
،ﻰﻠﻋ
ﻖﻠﻌﺘﻣ
ﻰﻠﻋ
dependent on ... e bağlı, ... e ba-ğımlı, ... e tabi
259
ﻲﻠﻋ
ادﺎﻤﺘﻋا
depending on ... e bağlı, ... e bağlıolarak
260
ﻦﻣ
مﺮﺣ
deprive of... den yoksun bırak-mak, ... den mahrum etmek, ... den etmek “This work will
dep-rive us of our health. Bu iş bizi sağlığımız-dan edecek.”
261
نأ
ﻦﻣ
ﻢﻏﺮﻟا
ﻰﻠﻋ
despite the fact that …... masına rağmen, ... makla birlikte, ... na rağmen
262
ﺔﯿﻣﺎﻧ
ﺔﻟود
developing countries gelişmekte olan ülke, gelişen ülke263
ﻖﻓﻮﺗ
،
ﺢﺠﻧ
did weliyi yaptı, iyi iş çı-kardı, başardı, başa-rılı oldu
264
ﻒﻟأ
ﻦﯿﺑ
تﺎﻓﻼﺘﺧﻻا
ءﺎﺑو
differences between A and BA ve B arasındaki farklar
26 KARŞILAŞTIRMALI YAYGIN KULLANIMLAR İNGLİZCE TÜRKÇE ARAPÇA
265
،ﻦﻣ
حﺎﺗرا
،ﻦﻣ
ﺺﻠﺨﺗ
ﻰﻣر
وأ
عﺎﺑ
dispose ofelden çıkarmak , satıp kurtulmak; ... den kurtulmak, yok et-mek; başından atmak / savmak; bertaraf et-mek, zararsız hale ge-tirmek
266
ﺎﻨﺴﺣ
ﻲﻠﺑأ
do welliyi gitmek, iyi olmak, iyi kazanmak, iyi din-lenmiş olmak, becer-mek
267
بﺬﺟ
،مﺎﻤﺘھﻻا
بﺬﺟ
مﺎﻤﺘھﻻا
ءﻲﺸﻟ
ﻦﯿﻌﻣ
draw attention to dikkati ... e çekmek, ... e parmak basmak268
ﺐﺟاو
ﻰﻀﺘﻘﻤﺑ
،ﻞﻀﻔﺑ
due todolayı, yüzünden; sa-yesinde; ... e atfedile-bilir, hamledileatfedile-bilir, yüklenebilir
269
ﺺﺨﺷ
ﻞﻛ
،ﺪﺣاو
ﻞﻛ
each one her biri270
ﺎﻤھﺪﺣأ
،ﺎﻀﻌﺑ
ﻢﮭﻀﻌﺑ
،ﺮﺧﻷا
ﻻدﺎﺒﺗ
each other birbirini, birbirlerini271
يدﺎﺼﺘﻗﻻا
ﻮﻤﻨﻟا
economic growthekonomik gelişme/ ilerleme / büyüme / kalkınma
272
ﻲﻓ
/
ـ
ﺑ
ﻰ
ﮭﺘﻧا
end in ... ile sonuçlanmak273
؛ﻰﮭﻧأ
؛ﻞﺻو
،ﻰﮭﺘﻧا
ﺢﺒﺻأ
end upbitmek, sonuçlanmak, sonunda ... olmak, olup çıkmak; sonuçta ... e varmak; boyla-mak, düşmek
274
ﻲﻓ
/
ـ
ﺑ
ﻲﮭﺘﻧا
end with ... ile bitmek, ... ile275
ﻲﻓ
طﺮﺨﻧا
engage in ile uğraşmak, ile meş-gul olmak 276؛ـﺑ
كﺮﺘﺸﻣ
،ـﺑ
لﻮﻐﺸﻣ
ﻖﻠﻌﺗ
،ـﺑ
كﺮﺘﺷا
ـﺑ
engaged inmüdahil olma, tılma, karışma, ka-tılma, tarafı olma, girme; meşgul olma, uğraşma, işe girişme, kalkışma
277
ﻢﻏﺮﻟﺎﺑ
،ﻢﻏر
،ﻮﻟ
ﻰﺘﺣ
ﻦﻣ
ﻚﻟذ
even ifbile, olsa bile, ... se bile, ... e rağmen, öyle olsa da, ... e kar-şın, eğer ki,
278
ﻦﻣ
ﺮﺜﻛأ
even more … daha fazla279
،ﻦﻣ
ﻢﻏﺮﻟﺎﺑ
،نأ
ﻢﻏر
ﻰﺘﺣ
ﻮﻟو
even though... e rağmen, ... diği halde, ... se bile
“Even though he stu-died hard, he co-uldn´t pass the exam. Çok çalıştığı halde sı-navı veremedi.” 280
ﺬﻨﻣ
،ﻚﻟذ
ﺬﻨﻣ
ﻚﻟذ
،ﺖﻗﻮﻟا
ﻦﻣ
ﺖﻗﻮﻟا
يﺬﻟا
...
ever since …... den beri, o zaman-dan beri, o tarihten beri, sürekli olarak
281
مﻮﯾ
ﻞﻛ
،ﺎﯿﻣﻮﯾ
every day hergün282
عﻮﺒﺳأ
ﻞﻛ
every week her hafta283
ﻞﻛ
،مﺎﻋ
ﻞﻛ
،ﺔﻨﺳ
ﻞﻛ
365
مﻮﯾ
every year her yıl284
ﺮﺧآ
ﺺﺨﺷ
ﻞﻛ
everyone else başka herkes, diğer28 KARŞILAŞTIRMALI YAYGIN KULLANIMLAR İNGLİZCE TÜRKÇE ARAPÇA
285
ًﺎﻣﺎﻤﺗ
،ـﻟ
ﻞﺛﺎﻤﻣ
ﻂﺒﻀﻟﺎﺑ
،ﻞﺜﻣ
ﻂﺒﻀﻟﺎﺑ
ﻞﺜﻣ
exactly the same as... ile birebir aynı, ta-mamen aynı, bütü-nüyle benzer, tıpkısı-nın aynısı, ... ile tıpa-tıp aynı, ... ile kusur-suz şekilde benzer
286
ءﺎﻨﺜﺘﺳﺎﺑ
،ﻻ
ﻮﻟ
،اﺪﻋ
ﺎﻤﯿﻓ
except forhariç, ... ın dışında , ... den başka; ... me-dikçe , ... mezse , yoksa; olmasaydı
“Everyone was there except for him. Onun dışında herkes ha-zırdı.” “I´d be there, except for this. Bu ol-masaydı orada ola-caktım.” 287
،ﻲﻧرﺬﻋا
،ةرﺬﻌﻣ
ﺢﻤﺳا
،ﻲﻟ
ﻮﻟ
،ﺖﺤﻤﺳ
ﻦﻋ
ﻚﻧذإ
excuse me özür dilerim, affeder-siniz, beni bağışlayın.
288
ﻲِﻓ
سﺮﻤﺘﻣ
،ﻲِﻓ
ﻚﻨﺤﻣ
experienced intecrübeli, dene-yimli, usta, görmüş geçirmiş,
289
ل
/
ﻰﻟإ
ضﺮﻌﺘﻟا
exposure to maruz kalma290
ماﺮﺘﺣا
ﻲﻓ
ﻞﺸﻓ
fail in respect for saygıda kusur etmek, saygısızlık etmek291
،ﻖﻔﺧأ
،ﺐﺳر
،ﻞﺸﻓ
،ﻊﻨﺘﻣا
ﻒﻗﻮﺗ
ﻦﻋ
،ﻊﻓﺪﻟا
ﺲﻠﻓأ
fail toyetersiz olmak, başa-rısız olmak, başabaşa-rısız- başarısız-lıkla sonuçlanmak, arızalanmak, bozul-mak
292
ﺐﺠﺘﺴﺗ
ﻢﻟ
fail to respond tedaviye cevap293
سﺎﻌﻨﻟا
ﮫﺒﻠﻏ
،ﺪﻗر
،مﺎﻧ
fall asleep uykuya dalmak,uyu-yakalmak, içi geçmek
294
ﺐﺤﻟا
ﻰﻓ
ﻊﻗو
fall in love âşık olmak, abayıyakmak
295
ﺺﻗﺎﻨﺗ
،ﻞﻗ
fall offdüşmek, azalmak, damlamak; terk et-mek, dökülmek; es-kisi gibi olmamak, değişmiş olmak; bo-zulmak
296
،ﺐﯾﺮﻘﻟا
،ﺔﻠﺋﺎﻌﻟا
دﺮﻓ
ﺐﯿﺴﻨﻟا
family member aile üyesi, akraba, er-kek akraba297
ﺪﻌﺑ
ﻰﻠﻋ
،ًاﺪﺟ
اﺪﯿﻌﺑ
ﻊﺳﺎﺷ
far away çok uzakta, uzağa, uzaklarda298
ﻦﻋ
ﺪﯿﻌﺑ
far fromolmaktan çok uzak; ... den ziyade; ... in ye-rine; asla, hiç, alaka-sız
299
ﮫﺑ
مﺎﯿﻘﻟا
ﻦﻋ
اﺪﯿﻌﺑ
far from doing yapmaktan uzak300
ﺲﻜﻌﻟﺎﺑ
ﻞﺑ
far from it bilakis, tersine; nemünasebet
301
ﻦﻣ
ﺮﺜﻛأ
،ﺮﯿﺜﻜﺑ
ﺮﺜﻛأ
ﻚﻟذ
،ﺮﯿﺜﻜﺑ
ﺮﺒﻛأ
ﺮﯿﺜﻜﻟا
far more daha fazla, daha fazla ve büyük miktar302
ﺮﯿﺜﻜﺑ
ﺔﯿﻤھأ
ﺮﺜﻛأ
far more important çok daha önemli303
صﺮﻔﻟا
ﻦﻣ
ﺪﯾﺰﻤﻟا
far more opportunities çok daha fazla fırsat304
اﺪﺟ
اﺪﯿﻌﺑ
far too çok uzak305
تﺎﺒﺟاﻮﻟا
ﻦﻣ
ﺮﯿﺜﻜﻟا
ﺔﯿﻟﺰﻨﻤﻟا
far too much
30 KARŞILAŞTIRMALI YAYGIN KULLANIMLAR İNGLİZCE TÜRKÇE ARAPÇA
306
م
ﺮﺒﻣ
،ﻢﺌﺳ
،ﺮﺠﺿ
fed up bıkkın, sıkkın, usan-mış307
ﺪﯿﺟ
ﺮﻌﺷ
feel good iyi hissetmek308
،نأ
دارأ
،ﮫﻧﺄﻛو
ﺮﻌﺷ
ﮫﯾﺪﻟ
ﺔﺒﻏﺮﻟا
ﻲﻓ
feel like gibi hissetmek; canı istemek309
،ﻞﺣ
،ﻒﺸﺘﻛا
،فﺮﻋ
ﻢﮭﻓ
figure out anlamak, çözmek, halletmek; hesapla-mak 310،بﺎﺟأ
مﺪﻗ
وا
فﺎﺿأ
تﺎﻣﻮﻠﻌﻣ
)
،ةرﺎﻤﺘﺳا
ﻠط
ﺐ
(
fill in(çek , form vs.) dol-durmak
311
ﮫﺑ
مﺎﯿﻘﻟا
ﻲﻓ
ﺔﺑﻮﻌﺻ
ﺪﺠﯾ
find it difficult to do yapmayı zor bulmak312
كردأ
،ﻒﺸﺘﻛا
،ﺪﺟو
find outçözmek, keşfetmek, anlamak, öğrenmek, ortaya çıkarmak; suç üstü yakalamak
313
لﻮﺣ
ﻒﺸﺘﻛا
find out about hakkında bilgi edinin314
ﺪﯾﺰﻤﻟا
ﻒﺸﺘﻛا
find out more daha fazla bilgiedi-nin
315
ﻞﻌﻔﺗ
ﻚﺴﻔﻧ
ﺪﺠﺗ
find yourself doing kendini yaparkenbul-mak
316
ءﻲﺷ
ﻞﻛ
ﻞﺒﻗ
،ﻻوأ
first of allhepsinden önce, her şeyden önce, ilkönce, ilk olarak,
317
/
ﻰﻠﻋ
ﻒﺜﻜﻣ
،ﻰﻠﻋ
ﺰﻛر
ﻲﻓ
focus on... e odaklanmak, ... üzerine konsantre ol-mak
318
ﻖﺣﻻ
،ﻊﺑﺎﺗ
follow upincelemek; izlemek, takip etmek; tamam-lamak; sonuna kadar götürmek
319
ﺎﮭﯿﻠﯾ
followed by ardından320
ﻦﻣز
ﺬﻨﻣ
،ﺔﻠﯾﻮط
ةﺮﺘﻔﻟ
ﻞﯾﻮط
for a long timeuzun zamandan beri, uzun zamandır, epey-dir, çoktandır 321
،ﺔﻈﺤﻠﻟ
ةﺮﺘﻔﻟ
ةﺮﯿﺼﻗ
ﻦﻣ
،ﻦﻣﺰﻟا
ﻲﻓ
ﺔﻀﻤﻏ
ﻦﯿﻋ
for a moment lahza, bir an; bir an
için 322
،ةﺮﺘﻔﻟ
ﺾﻌﺒﻟ
،ﺖﻗﻮﻟا
لﻼﺧ
ةﺮﺘﻓ
ةدﺪﺤﻣ
ﻦﻣ
ﺖﻗﻮﻟا
for a while bir süre; bir süre için,
kısa bir süreyle
323
لﺎﺜﻤﻟا
ﻞﯿﺒﺳ
ﻰﻠﻋ
،ﻼﺜﻣ
for example örneğin, meselâ324
،مﻮﺳر
نوﺪﺑ
،ﺎﻧﺎﺠﻣ
نوﺪﺑ
ﻔﻠﻜﺗ
ﺔ
for free bedava, parasız, üc-retsiz325
لﺎﺜﻤﻟا
ﻞﯿﺒﺳ
ﻰﻠﻋ
،ﻼﺜﻣ
for instance örnegin, mesela326
،ةﺎﯿﺤﻠﻟ
ىﺪﻣ
،ةﺎﯿﺤﻟا
ﻰﻟإ
ﺪﺑﻷا
,
ﺪﺑﻸﻟ
,
ﺎﻤﻟ
ﻰﻘﺒﺗ
ﻦﻣ
ةﺎﯿﺣ
دﺮﻔﻟا
for life yaşam boyu, ömür
boyu; müebbet
327
ﺔﻠﯾﻮط
ةﺮﺘﻔﻟ
for long uzun süredir328
ءاﺪﻐﻠﻟ
for lunch öğle yemeği için329
ةﺪﯾﺪﻋ
تاﻮﻨﺴﻟ
for many yearsyıllardır, uzun yıllar boyunca; bir kaç yıl için
330
ﺖﻗﻮﻟا
ﺾﻌﺒﻟ
for some time bir süredir; bir süre32 KARŞILAŞTIRMALI YAYGIN KULLANIMLAR İNGLİZCE TÜRKÇE ARAPÇA
331
هﺬھ
ﺮﻈﻨﻟا
ﺔﮭﺟو
ﻦﻣ
for that matter ona gelince; ohu-susta; hatta 332
،ﺢﻟﺎﺼﻟ
ﺮﯿﺨﻟ
،نﻼﻓ
ﻞﺟﻷ
،نﻼﻓ
ﻦﻣ
ﻞﺟأ
ﺢﻟﺎﺻ
ﻼﻓ
ن
for the benefit of
... in yararına, ... in lehine
333
ةﺮﻣ
لوﻷ
for the first time ilk olarak; ilk kez334
ﺔﯿﻘﺒﻟ
for the rest of devamı için335
،ﻞﺟأ
ﻦﻣ
،ﻞﯿﺒﺳ
ﻲﻓ
ﺔﺤﻠﺼﻤﻟ
for the sake of ... nin uğruna, hatırı için; aşkına;336
ضﺮﺘﻔﻨﻟ
for the sake of varsayalım ki, farzedelim ki
337
حﻮﺿﻮﻟا
ﻞﺟأ
ﻦﻣ
for the sake of clarityanlaşılsın diye, daha kolay anlaşılabilmesi için 338
اﺬﮭﻟ
ﺎﻘﺒط
،ﺐﺒﺴﻟا
اﺬﮭﻟ
،ﺐﺒﺴﻟا
ﺎﻘﻓو
،ﻚﻟﺬﻟ
ﻚﻟﺬﻟ
for this reasonbu nedenle, bu yüz-den
339
ﺲﺳأ
found to kurmak, yapmak
340
ﮫﺘﻠﻌﻔﺑ
ﺖﻠﻓأ
get away withpaçayı kurtarmak, yırtmak; yaptığı ya-nına kar kalmak
“He´s gotten away with it. Yaptığı ya-nına kâr kaldı.” “I won´t let him get away with this. 1. Bunu yanına bırak-mayacağım. 2. Bunu
yapmasına izin ver-meyeceğim.”
341
ﻊﺟر
،
دﺎﻋ
،
دﺮﺘﺳا
get back geri dönmek, gerigelmek
342
ﻦﺴﺤﺗ
,
ﻰﻔﺷ
get better iyileşmek343
ﺖﯿﺒﻟا
ﻰﻟإ
ﻞﺻو
get home eve varmak, evegel-mek
344
ﻞﺻو
؛ﺐﻛر
؛ﻞﺧد
get in içeri girmek; binmek;gelmek , varmak
345
ﻞﺼﺗا
get in touchtemasa geçmek, ileti-şim kurmak, bağlan-tıda olmak
346
؛ﻰﻠﻋ
فﺮﻌﺗ
؛ﻲﻓ
كرﺎﺷ
؛ىﺪﺗرا
ﻞﺧد
get intobir olaya karışmak, bir şeye dahil olmak; kabul edilmek; tanış-mak; giyinmek; gir-mek, varmak
347
بﺮﻏا
!
ﻞﺣرا
!
فﺮﺼﻧا
ﻦﻋ
ﻲﮭﺟو
! get lost
kaybol!, toz ol! hadi yoluna! çek git!
348
جوﺰﺗ
get married evlenmek349
ﺖﻠﻓأ
،لﺰﻧ
،ﻞﺟﺮﺗ
get off ayrılmak, çıkmak;in-mek; kurtulmak
350
ﺔﻠﻓﺎﺤﻟا
ﻦﻣ
لوﺰﻨﻟا
get off the bus otobüsten inmek351
،مﺪﻘﺗ
،ﺮﻤﺘﺳا
؛ﻊﺑﺎﺗ
ﺐﻛر
،
ﺪﻌﺻ
ﻰﻟإ
)
ﺔﻠﻓﺎﺤﻟا
وأ
رﺎﻄﻘﻟا
وأ
ﺔﻨﯿﻔﺴﻟا
ﺦﻟا
(
get on ilerlemek, gitmek;
binmek
34 KARŞILAŞTIRMALI YAYGIN KULLANIMLAR İNGLİZCE TÜRKÇE ARAPÇA
353
ﻞﻤﻌﻟا
ﻞﺻاو
get on with... e devam etmek, işi sürdürmek; kaldığı yerden yeniden başla-mak
354 !
فﺮﺼﻧا
!
ﻞﺣرا
get out defol!, bas git! kay-bol! çık dışarı!355
عﺰﻧ
،بﺮھ
،ﻦﻣ
ﺺﻠﺨﺗ
ﻦﻣ
get out of kaçmak, kurtulmak; ... den dışarı çıkmak356
ﻰﻔﺷ
،ﺐﻠﻐﺗ
get overgeçirmek (hastalık), atlatmak, üstesinden gelmek, başa çıkmak,
357
ﺰﮭﺟ
،ﺪﻌﺘﺳا
،ﺐھﺄﺗ
get ready hazırlanmak358
ل
ﺪﻌﺘﺳا
get ready for ... için / ... ehazırlan-mak
359
مﺎﯿﻘﻠﻟ
ﺪﻌﺘﺳا
get ready to do yapmaya hazırlanmak360
ﻦﻣ
فﺮﺻ
،ﻦﻣ
ﺺﻠﺨﺗ
ﺔﻣﺪﺨﻟا
get rid of... i yok etmek; ... i ortadan kaldırmak, ... i bertaraf etmek; ba-şından savmak, kov-mak; kurtulmak, ya-kasını sıyırmak
361
كﺎﻨھ
ﻰﻟإ
ﺐھذا
get there oraya git362
مﺪﻗ
get to … ... e varmak/gelmek;başlamak
363
ﻢﮭﻔﯾ
نأ
أﺪﺑ
؛ﻰﻠﻋ
فﺮﻌﺗ
get to know öğrenmek, tanımak364
؛ﻒﻗو
،مﺎﻗ
،ﺾﮭﻧ
ﻆﻘﯿﺘﺳا
؛
،ﺾﮭﻧأ
ﺾﻘﯾأ
get upkalkmak; çıkmak, art-mak; kaldırmak, uyandırmak; yükselt-mek; düzenleyükselt-mek; gi-yinip süslenmek
365
دﺎﺘﻋا
،
ﻰﻠﻋ
دﻮﻌﺗ
get used to ... e alışmak366
ﮫﺑ
مﺎﯿﻘﻟا
ﻰﻠﻋ
دﺎﺘﻋا
get used to doing yapmaya alışmak367
،ﻦﻋ
ﻰﻠﺨﺗ
،ﻢﻠﺴﺘﺳا
لزﺎﻨﺗ
ﻦﻋ
give uppes etmek, vaz geç-mek
368
ـﻟ
اﺮﻈﻧ
‚
نأ
ﺎﻤﺑ
given that…farz edelim ki, ... unu düşünürsek, varsayar-sak; ... diği için, çünkü 369
راﺮﺘﺣا
؛ﻲﻤﻟﺎﻋ
راﺮﺘﺣا
؛ضرﻷا
عﺎﻔﺗرا
ﺔﺟرد
ةراﺮﺣ
ةﺮﻜﻟا
ﺔﯿﺿرﻷا
global warmingküresel ısınma, global sıcaklık ortalamasının yavaş yavaş atması
370 !
مﺎﻣﻷا
ﻰﻟإ
؛ﻞ ِﺻاو
go aheaddevam et!, buyur!, yola devam et!; git! ilerle!
371
ﻊﻣ
ﺎﻣﺪﻗ
ﻲﻀﻤﻟا
go ahead with işbirliği yapmak372
و
ﺐھذا
go and… git ve ...373
ﻰﻠﻋ
ﻞﺼﺣاو
ﺐھذا
ةﺪﻋﺎﺴﻤﻟا
go and get help gidin ve yardım alın374
!
فﺮﺼﻧا
؛اﺪﯿﻌﺑ
ﺐھذا
ﻞﺣرا
go awaydefol!, hadi yoluna!, kaybol!
375
ﮫﻣﻼﻛ
ﻲﻓ
ﻊﺟر
،ﻊﺟر
go back dönmek, geri gitmek376
ﻰﻟإ
ﺪﻋ
؛
ﻰﻟإ
ﻊﺟرا
go back to… geri dön; geri git377
مﺰھ
،ﺾﻔﺨﻧا
،لﺰﻧ
go down(seviye/kalite) düş-mek; batmak; (şiş/su-lar) inmek; (lastik) sönmek; karşılanmak:
36 KARŞILAŞTIRMALI YAYGIN KULLANIMLAR İNGLİZCE TÜRKÇE ARAPÇA
378
ﻰﻠﻋ
لﻮﺼﺤﻟا
لوﺎﺣ
go forsaldırmak; elde et-meye çalışmak, pe-sinden koşmak; sev-mek, hoşlanmak
379
ﺔھﺰﻨﻟ
جﺮﺧ
،
هﺰﻨﺗ
go for a walkgezintiye çıkmak, gezmeye gitmek, yü-rüyüşe çıkmak, dolaş-mak,
380
ﮫﺘﯿﺑ
ﻰﻟإ
ﻊﺟر
go homeeve gitmek, evin yo-lunu tutmak, evine dönmek; ilk bulun-duğu yere dönmek, başlangıç konumuna geri dönmek
381
ﻞﺧد
،ﻚﻠﺳ
،ﻰﻓ
ﻞﺧد
go into(yer, is vb.'e) girmek; girişmek; ilgilenmek; araştırmak
382
ﻒﻠﺗ
،فﺮﺼﻧا
go off çıkıp gitmek;bozul-mak
383
ﻞﻤﻌﻟا
ﻲﻓ
ﺮﻤﺘﺳا
go on to do yapmaya devamet-mek
384
ﺄﻔﻄﻧا
؛
جﺮﺧ
go out dışarı çıkmak;sön-mek
385
،ﺚﺤﺑ
،ﺶﺘﻓ
؛ـﺑ
ﺮﻣ
ﻊﺟار
ﺔﻗﺪﺑ
go through
geçirmek; gözden ge-çirmek, kontrol et-mek, ince eleyip sık dokumak
386
ﺪﻠﺧ
،ﮫﺷاﺮﻓ
ﻰﻟإ
ىوأ
ﻰﻟإ
مﻮﻨﻟا
go to bed yatmak, yatmaya git-mek387
ﺔﺳرﺪﻤﻟا
ﻰﻟإ
ﺮﻀﺣ
go to schoolokula gitmek; okula/üniversiteye devam etmek; tah-sil/eğitim görmek.
388
ﻞﻤﻌﻟا
ﻰﻟإ
ﺐھذ
go to work işe gitmek, çalışmak389
ﻲﻓ
ﻎﻟﺎﺑ
go too farçok ileri gitmek, öl-çüyü kaçırmak, fazla olmak, çok olmak, azıtmak, sınırı aşmak
390
ﻰﻗﺮﺗ
،ﻊﻔﺗرا
،ﻰﻟإ
ﺪﻌﺻ
go upyükselmek, çıkmak, artmak; bir üst sınıfa geçmek; perde açıl-mak
391
ﻞﺿ
،ﻖﻔﺧ
،ﺄﻄﺧأ
،ﻞﺸﻓ
ﻞﯿﺒﺴﻟا
go wrongbozulmak, arıza yap-mak; istenen sonucu vermemek, ters git-mek; hata yapmak, yanılmak
392
ﺪﺤﻟا
زوﺎﺠﺘﯾ
،ﻲﻓ
ﻎﻟﺎﺒﯾ
goes too farfazla ileri gidiyor, aşırıya kaçıyor, sınırı aşıyor
393
ﺔﻠﺻاﻮﻣ
going on sürdürme394
ىﻮﻧ
going to niyet etmek,tasarla-mak, planlamak
395
ﺮﯿﺨﻟا
ءﺎﺴﻣ
good afternoon iyi günler396
ﻲﻓ
ﺪﯿﺟ
good at ... de iyi397
ﺮﯿﺨﻟا
ءﺎﺴﻣ
good evening iyi geceler, İyi ak-şamlar398
ل
ﺪﯿﺟ
good for ... de iyi, ... e yarar399
ةﺪﯿﺟ
ةﺮﻜﻓ
good idea!iyi fikir, mükemmel düşünce, büyük plan, güzel düşünce
38 KARŞILAŞTIRMALI YAYGIN KULLANIMLAR İNGLİZCE TÜRKÇE ARAPÇA
400
ﻆﺣ
؛ﺪﯿﻌﺳ
حﺎﺠﻨﻟﺎﺑ
!
ﻰﻨﻤﺗأ
ﻚﻟ
ﻆﺤﻟا
،ﺪﯿﻌﺴﻟا
ﻰﻨﻤﺗأ
ﻚﻟ
حﺎﺠﻨﻟا
good luckBol Şans! İyi talihle karşılaşmanı diliyo-rum, inşallah başarılı olursun!, Her şey iyi olsun!
401
ﺮﯿﺨﻟا
حﺎﺒﺻ
good morning günaydın402
ةرﺎﺳ
رﺎﺒﺧأ
،يﺮﺸﺑ
good news müjde, sevindiriciha-ber
403
ﺪﯿﺟ
ءﻲﺷ
good thing iyi bir şey404
ﺞﻀﻧ
،هﺪﺷأ
ﻎﻠﺑ
،ﺮﺒﻛ
grow upbüyümek, gelişmek, boy atmak, çıkmak, yaygınlaşmak; büyü artık!, yetişkin gibi davran!, çocuk gibi davranmayı bırak, Çocukluğu bırak! ; sorumlu davran 405
ﻲﻓ
ﻮﻤﻨﻟا
growth in büyüme 406اذﺎﻣ
ﻦﻤﺧ
guess what … ne olduğunu tahmin edin; tahmin et ne oldu407
ﻞﻀﻓأ
نﺎﻛ
had better iyi olur; ... se iyi olur408
نﻮﻜﯿﺳ
،نأ
ﻞﻀﻓﻷا
ﻦﻣ
ﻦﻣ
ﻞﻀﻓﻷا
نإ
had better to... mekte fayda var; ... se daha iyi olur: “I
had better go. Gitsem iyi olacak.”
409
ﺔﻋﺎﺳ
ﻒﺼﻧ
half an hour yarım saat410 !
ﺔﻈﺤﻟ
ﺮﻈﺘﻧا
hang on hatta kalın!, birda-kika bekleyin!
411
فدﺎﺻ
happen to tesdüfen ... mek ,412
ﻊﻣ
ﺪﯿﻌﺳ
happy with ... le/... den mutluol-mak
413
قﺎﺷ
ﻞﻤﻋ
hard work ağır iş; sıkı çalışma414
ةﺮﻜﻓ
يأ
ﮫﯾﺪﻟ
ﺖﺴﯿﻟ
has no idea fikri yok, emin değil, düşüncesi yok415
ﺔﻛﺮﺘﺸﻣ
ﻢﺳاﻮﻗ
ﻢﮭﯾﺪﻟ
have in common... de ortak/bir-likte/benzer olmak, ortak bir yana sahip olmak; aynı şeyi pay-laşmak
416
ةﺮﻈﻧ
ﻖﻟأ
have a look bir göz atın417
ﻰﻠﻋ
ةﺮﻈﻧ
ﻖﻟأ
have a look at gözden geçirmek418
ﻢﺳاﻮﻘﻟا
ﻦﻣ
ﺮﯿﺜﻜﻟا
ﻢﮭﯾﺪﻟ
ﺔﻛﺮﺘﺸﻤﻟا
have a lot in common bir çok ortak özelliği olmak419 !
ﺎﻌﺘﻤﻣ
ﺎﺘﻗو
ﻚﻟ
ﻰﻨﻤﺗأ
have fun eğlen!, keyfine bak!, iyi eğlenceler!420
ﻞﺼﺣ
ﺪﻗ
have got sahip olmak, ... siol-mak
421
نأ
ﺐﺠﯾ
have got tozorunda olmak, zo-runda kalmak, mec-bur olmak
422
ﻊﻣ
ﺔﻛﺮﺘﺸﻣ
ﻢﺳاﻮﻗ
ﮫﯾﺪﻟ
have in common with ... le daha çok ortakyönü olmak
423
ب
ﺮﻜﻓ
,
ﺪﺼﻗ
،ىﻮﻧ
have in mindaklında olmak, niyeti olmak, niyet etmek, hatırında olmak
424
ب
ﮫﻟ
ﺔﻗﻼﻋ
ﻻ
have nothing to do withalâkası olmamak, il-gisi olmamak, ilişi-ğini kesmek, ilişkisini