• Sonuç bulunamadı

Drama, içinde eylem olan, bir ya da

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Drama, içinde eylem olan, bir ya da "

Copied!
48
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

Dram, Drama,

Drama, içinde eylem olan, bir ya da

birden çok insanın birbirleriyle, doğayla ya da başka nesnelerle etkileşerek

yaşadıkları içsel ve dışsal devinimler ve

onların yaşam durumlarını geniş ölçüde

içeren etkinliklerdir.

(3)

Dram, Drama

Drama, aynı zamanda sahnede oynanmak üzere konuşmalar, hareketler, çatışmalarla gelişen ve sonuçlanan bir kimsenin,

katılanlara anlamlı olan bir şey yapması,

çeşitli tasarımların eyleme dönüştürülmesi

halidir.

(4)

Dram, Drama

Drama sözcüğünün kökü Yunanca "Dran"dır.

Dran, itmek, çekmek, yapmak, etmek,

eylemek anlamlarında kullanılır (Lehmann, 1986, s.255’dan akt.: San,1990). Metin And (2002, s.52) drama sözcüğünün anlamının

bütün eski törensel ve ritüel niteliğinde ikili bir ilişkide bulunduğunu ileri sürer. Bunlar söz

(mithos) ve yapılan şey, eylem (dromenon)dir.

(5)

Dram, Drama

Dram, Türkçe Sözlükte hem sahnede

oynanmak üzere yazılmış, konuşmalar ve devinimlerle gelişen, karşıt oluşların

çatışmasıyla sonuçlanan oyun, yapıt olarak hem de mecazi anlamda da acıklı olay

olarak, drama ise tiyatro yazını, oyun yazma sanatı, (televizyonda) oyun

biçiminde oyun, yapıt (Püsküllüoğlu, 2004,

s.303) olarak tanımlanmaktadır.

(6)

Dram, Drama

Bütün bu verilere dayanarak drama

sözcüğünün, içinde eylem olan her türlü etkinliği içerdiği söylenebilir. İnsanlar

arasındaki çeşitli ilişki biçimleri, insanların

diğer nesnelerle kurduğu iletişim ya da etki ve tepkiye dayalı durumlar da bu eylemler

arasındadır ve bu durumlar aynı zamanda içinde çeşitli problemleri, gerilimleri

barındırdığı için dramatik an ya da dramatik bir durumu da oluştururlar.

(7)

Dramatik ve Dramatik Durum

Dramatik; etkileyici, ani, birdenbire olan ve genellikle sürpriz hissi veren, heyecanlı an, insanla ve insan ilişkileriyle gelişen, içinde gerilim, çatışma, karşıtlıklar bulunan

metaforik (benzetme, mecazi) olarak da

duyguları kamçılayan, coşku verici, gerilim yaratıcı olaylardır. Dramatik, aynı zamanda tiyatro bilimi açısından; sahne oyunuyla

ilgili olan anlamındadır.

(8)

Dramatik ve Dramatik Durum

Dramatik, içinde çatışma ve eylem gibi iki önemli öğeyi gerektirir ve yaratıcı drama alanındaki bir katılımcının eylemi,

canlandıracağı bir rol içerisinde ortaya çıkar.

Dramatik, insanda içsel bir yaşantının

olması durumudur.

(9)

Dramatik ve Dramatik Durum

Dramatik Durum, insanın tüm eylemlerini içerir. İnsanın yapacağı seçimler ya da

diğer insanlarla yaşayacağı çatışma

durumları, arada oluşan en az düzeyde bir etkileşim, her türlü dolaysız, doğrudan

ilişki, etki-tepki alışverişi (Nickel, 1976),

dramatik durumun kendisidir.

(10)

Dramatik ve Dramatik Durum

Nutku’(1990, s.29)’ya göre dramatik

durum, her şeyden önce insanla ilgili olan bir duygudur. İnsan yaşamını temel alan ve bu yaşamdaki bir sorunu, bir anı, bir

düşünceyi ya da duyguyu ileten bir

görünümdür.

(11)

Dramatik Oyun

Dramatik oyun, oynayanların keşfettikleri ve çevrelerindeki tüm karakterleri ve

hareketleri daha çok taklit ettikleri özgür bir

ortamda oynanan oyundur. Bu tür oyunlar

bir anda başlar, bir kaç dakika içinde sona

erebilir ya da bir süre devam edebilir.

(12)

Dramatik Oyun

Dramatik oyunlar, herhangi bir metnin olmadığı, doğaçlama ve rol oynama

tekniklerinin kullanıldığı, gelişimini gündelik yaşantılardan alan bir süreçtir ve bu

süreçte dışardan herhangi bir yapılandırma söz konusu değildir. Bu nedenle bir tiyatro oyunu oluşturmak gibi bir amaç taşımaz

ancak yaratıcı drama gibi tiyatronun da pek

çok öğesini içerir.

(13)

Dramatik Oyun

Tüm çocuk oyunlarının kökeninde çocuklara yönelik eylemler vardır. Çocuklar, oyunlarda ya da dramatik oyunlarda bir eylemde

bulunma isteği içerisinde olurlar. Dramatik oyunların tam olarak dramatik bir gelişimi de olmayabilir. Çocukların oynadığı evcilik

oyunları, dramatik oyunların tipik örnekleridir.

Bu oyunlarda imgelemeye dayalı oyunlar daha yoğundur ve bu oyunlarda daha

önceden hazırlanmış öyküler bulunmaz.

(14)

Dramatik Oyun

McCaslin (1990, s.4)’e göre dramatik oyun, küçük çocukların evrenlerini keşfettikleri,

çevrelerindeki karakter özelliklerini ve

hareketleri taklit ettikleri özgür oyunlardır. Bu nedenle yaratıcı drama ile karıştırılmamalı veya tam bir yaratıcı drama süreci olarak

değerlendirilmemelidir. Dramatik oyunların bu yönü, yani öykünmeye dayalı oluşları yaratıcı dramadan da kendini ayıran önemli bir

noktadır.

(15)

Dramatik Oyun

Pollisini (1994)’ye göre dramatik oyun, yaratıcı dramaya geçişte önemli bir

basamaktır. Ona göre birçok insan yaratıcı

dramaya uyum sağlamada zorluk çekmez

çünkü zaten yaşamında bildiği, denediği,

çocukluğunda geliştirdiği her şeyi dramatik

oyunlarda yaşar.

(16)

Dramatizasyon

Günümüzde oyuna koyma, oyunlaştırma veya bir durumu gerçekte olduğundan

daha heyecan verici ya da kötü göstermek olarak açıklanabilecek olan

dramatizasyon, daha çok yazılı bir metne dayalı olarak bir konunun, öykünün,

masalın ya da bir durumun

canlandırılmasıdır.

(17)

Dramatizasyon

Dramatize, sözcük olarak, drama biçimine sokulmuş, oyunlaştırılmış ya da oyun

biçiminde olan, dramatize etmek ise,

roman, öykü, şiir gibi bir yazın yapıtını

radyo TV ya da sahne oyunu biçimine

sokmak, oyunlaştırmaktır (Püsküllüoğlu,

2004, s.303).

(18)

Dramatizasyon

Dramatizasyonda konunun, metnin seçimi, rollerin dağıtımı lider ya da öğretmen

tarafından yapılır. Katılımcılar öğretmen tarafından verilen rollere bağlı kalarak beden dili ya da sözel olarak

canlandırmalar yapar, kendilerine verilen

metinde bulunan karakterleri canlandırırlar

(Adıgüzel, 2006).

(19)

Dramaturgi, Dramaturg

Dramatik bir metnin teknik, tasarım, içerdiği anlam ve sağlayabileceği sahneleme

olanakları, yazıldığı çağ ve geçtiği dönem açısından incelenmesi, çözümlenmesi,

araştırılması bugünkü dramaturginin çalışma alanının oluşturmaktadır. Dramaturgi, tiyatro yapıtlarının incelenmesinden oluşur.

Dramaturg ise drama yazarlığının tekniği bilen, yazın ve tiyatro arasında bağlantıyı kuran kişidir.

(20)

Dramaturgi, Dramaturg

Dramaturgi, , bir metnin sahnelenmek

amacıyla seçilmesinden, sahneye aktarımına kadar izlenen, metnin seçilmesi,

çözümlenmesi, günün koşullarına ters düşen bölümlerine dikkat çekilerek gerekiyorsa

yorum doğrultusunda düzenlenmesi, belirlenen yorumdan sapılan noktalara nesnel biçimde müdahale edilmesini kapsayan bir süreçler bütünüdür

(21)

Dramaturgi, Dramaturg

Metin üzerinde yapılan çalışmaların

tümüne kuramsal dramaturgi; oyuncular ile sahne üzerinde yapılan çalışmalara da

uygulamalı dramaturgi denir.

(22)

Yaratıcılık

Genel olarak yaratıcılık, daha önceden kurulmamış ilişkiler arasındaki ilişkileri kurabilme, böylece yeni bir düşünce

şeması içinde, yeni yaşantılar, deneyimler, yeni düşünüler ve yeni ürünler ortaya

koyma yetisidir (Landau’dan akt.

San,1985, s.10).

(23)

Yaratıcılık

Yaratıcılık bir süreçtir ve insanın her türlü eyleminde bulunabilir. “İnsan tarafından tamamlanmış her işte yaratıcılık bir temel öğe olarak bulunmaktadır (San, 1985:9)”

Bu nedenle yaratıcılık yalnız sanatsal

süreçlerde değil, insan yaşamının tüm

yönlerinde yer alan temel bir yetidir.

(24)

Yaratıcılık

Yaratıcılığa bilim, teknik, sanat ve eğitim

çevrelerinin yaklaşımları farklıdır. Bilim

adamlarına göre yaratıcılık süreçten çok

sonuçla ilgilidir. Akıl yürütme, buluş yapma

ve sorun çözme yaratıcılığın karşılıklarıdır.

(25)

Yaratıcılık

Sanat için yaratıcılık, estetik öğeler içeren özgün bütünlüğe ulaşmaktır ve bir süreçtir daha çok... Sanatta yaratıcılık içsel

duyumsama ile birleşip dışa vurulduğu bir süreç olarak anlaşılır. Sonuç ise sanat

yapıtıdır...

(26)

Yaratıcılık

Eğitimcilerin yaratıcılığa yaklaşımları;

araştırıcı, özgür düşünen, soru soran, uygucu olmayan insan yetiştirme

yönündedir. Çünkü eğitimden beklenen, soru soran, tartışarak düşünen, akıl

yürüten, sorun çözen insan yetiştirmektir

(Kırışoğlu, 1991, s.170).

(27)

İletişim

İletişim, çeşitli duygu, düşünce ya da

bilgilerin çeşitli araçlarla (akla gelebilecek her türlü yolla) başkalarına aktarılmasıdır.

İletişim süreci çeşitli öğelerden oluşur.

Bunlar kaynak, ileti, kanal, alıcı, dönüt (geri

bildirim) ve ortamdır

(28)

Etkileşim,Eylem, Edim,Performans

Türkçe’de “etkileşim”, “eylem” ve “edim”

sözcükleri büyük ölçüde “et” ve “ey” gibi

özdeş kökleri nedeniyle birbirlerini bir anlam bağlamında izleyen sözcüklerdir. Birbirini

etkileme eylemi olan etkileşimde aynı anda birden fazla öznenin “etkilenme” eylemini

birlikte ve karşılıklı olarak gerçekleştirmeleri söz konusudur. İnsanlar birbirleriyle sürekli olarak bir ilişki içerisindedir.

(29)

Etkileşim,Eylem, Edim,Performans

Etkileşim olması için, bir olayı yaşayan ve paylaşan insanların bir eylemin anlamı hakkında yeni düşüncelere sahip

olmaları ve temelde anlaşmaları gerekmektedir. Özetle iki olayın

karşılıklı olarak birbirini etkilemesi söz

konusudur.

(30)

Etkileşim,Eylem, Edim,Performans

Bir insanın başka bir insanla karşılaşması, kendini diğer insana göre uydurması,

karşılıklı koşullandırmalı davranışlarında birinin etkinliğinin diğerinin etkinliğini

izlemesi, ama ikincinin eyleminin aynı

zamanda gene onun etkinliğinden hareket kazanması bir etkileşimdir (San, 1985,

s.99).

(31)

Etkileşim,Eylem, Edim,Performans

Edim, yapılmış, gerçekleşmiş iş, eylemdir (amel). Eylemin bir alt birimidir.

Edim, eyleme göre daha özgün, planlı, programlı ve daha zihinseldir. Edim

kavramında bir amacın, bir bilincin varlığının söz konusu olması nedeniyle, “Eylem”e

oranla daha bir zihinsellik durumu ön plana geçmektedir. Edim; bir anlamda gizli güç

halinde bulunanın varlıklaşması, belirli bir iş durumuyla karşılaştığı zaman kişinin

yapabildikleridir.

(32)

Etkileşim,Eylem, Edim,Performans

Eylemlerin amaçlı, bilinçli kullanışı,

bitmişidir. Edim “insan bilincinin bir amaca yönelik tek tek davranışları, eylemidir”

(Püsküllüoğlu, 2004, s.319).

(33)

Etkileşim,Eylem, Edim,Performans

Performans ise eylemlerin bitmiş durumu, eylemlerin daha bilinçli kullanılması, olup bitmiş iş, takat sınırı, sözgelimi bir

sporcunun yapabileceği en iyi derece, bir oyunu ya da bir müzik parçasını

sahneleme, eyleme aktarma

(34)

Empati ( Duygudaşlık )

Karşımızdaki insanın en çok da duygusal deneyimini doğru olarak anlamak,

algılamak, empatik davranışın en genel

özelliklerinden birini oluşturur. Empati, aynı zamanda karşıdaki insanla “duygudaşlık”

sürecinin yaşanarak ve kendini başkasının

yerine koyarak onu hem düşünce hem de

duygu olarak hissetmektir.

(35)

Empati ( Duygudaşlık )

Rogers (1957’den akt. Okvuran, 1993, s.11)’e göre empatik olmak, empati

durumu, bir kimsenin içsel referans

çerçevesini doğru olarak algılamak, onun duygusal unsurlarını ve anlamlarını o

kimseymiş gibi yaşamak ve bu “mış gibi”

olma koşulunu mutlaka yerine getirmektir.

(36)

Animasyon

Animasyonun yaratıcı drama ile ilk ortak yanı yaratıcı dramanın aşamalarından biri olan canlandırma ile eş anlamlı olmasıdır.

Ancak buradaki canlandırma, “tek tek

resimleri ya da hareketsiz nesneleri, filmin gösterilmesi sırasında hareket ediyormuş duygusunu verecek biçimde düzenleme ve filme aktarma işi” (Püsküllüoğlu, 2004, s.67) anlamında kullanılmaktadır.

(37)

Animasyon

Animasyon sözcüğü Latince ve

Fransızca’dan gelmektedir ve “birinde bir şey uyandırmak”, “canlandırmak” veya

“tekrar nefesle donatmak” (burada “rüzgâr, hava, nefes” ve ifade sanatı olarak

dramanın temeli olan “insani ruh gücü” gibi anlamları olan Yunanca “pnevma” “pnemma

“ ??? sözcüğü hatırlanmalıdır) gibi anlamları vardır (Koch, 2003, s.25).

(38)

Atölye

Atölye sözcüğü ilk olarak zanaatkârların,

(fabrika) işçilerinin, sanatçıların çalışma yeri, daha sonra da yaratıcılık yetisinin olduğu

“bütün olası yerler" için kullanılmaya başlanmıştır. Ofis, laboratuar, fabrika, sözcükleri atölye ile eş anlamlılardır.

Özellikle eğitbilim alanında atölye kavramı ilk anlamının dışında yaratıcı yetinin belirlendiği süreçlerde kullanımına yol açmıştır.

(39)

"- mış gibi yapmak" ve

Kendiliğindenlik (Spontanite )

“–mış gibi yapmak bir rol üstlenmenin, bir rolü oynamanın, onu var etmenin temel

süreçlerinden biridir ve bu temel süreç aynı zamanda kendini başkasının yerine

koymak gibi bir işleve sahiptir. "-mış gibi yapmak" oyunsu ve rolün içinde olduğu canlandırmaların temel karakterini

oluşturur

(40)

"- mış gibi yapmak" ve

Kendiliğindenlik (Spontanite )

Yaratıcı drama çalışmalarında –mış gibi yapma süreci doğaçlama, rol oynama ve kendiliğindenlik ile eş zamanlı olarak yer alır. Katılımcılar, canlandırdıkları tüm olay, mekân, zaman ve dramatik durumların

gerçek olmadığını bilirler, ancak alanının

özelliği gereği de gerçekmiş gibi doğaçlama yapar, gerçekmiş gibi canlandırırlar.

(41)

"- mış gibi yapmak" ve

Kendiliğindenlik (Spontanite )

Spontanlık (Kendiliğindenlik), bireyin dıştan bir dürtü almadan serbest ve

bağımsız davranma yetisi ve buna hazır olma durumudur. Buradaki hedef insana özgü kendiliğindenliği özgür bırakmak ve aynı zamanda insanın bütün yaşam

örgüsünü anlamlı bir biçimde buna uyumlu

hale getirmektir

(42)

"- mış gibi yapmak" ve

Kendiliğindenlik (Spontanite )

Tiyatro eğitmeni Viola Spolin

kendiliğindenliği (spontanlığı) gerçeklik ile çatışma içinde, onu algılama, araştırma ve uygun davranış biçimleri geliştirme

sürecimiz içindeki bireyin özgürleşmesi

olarak tanımlamaktadır. Bu gerçeklik içinde

kişiliğimizin farklı boyutları bir bütün olarak

işlev görmektedir.

(43)

Hareket

Hareket, tüm sanatlarda olduğu gibi

yaratıcı drama ve tiyatro alanlarında da sürekli olarak değişir, amaç, mekân ve

zamana göre de farklı anlamlara bürünür.

(44)

Hareket

Hareket veya “hareket etmek”, sahne

oyunlarında olduğu gibi tiyatro sanatında da sanatsal ve estetik bir anlam taşır

Tiyatroda hareket, oyuncunun bedeni ve canlandırma sürecinde ana bir ifade aracı olduğu için yaratıcı drama ve tiyatro

pedagojisi çalışmalarında da katılımcının kendini bedeni ve devinimleriyle ifade

etmesinde önemli bir araç olarak yer alır.

(45)

Ritüel

Ritüel’i tanımlamak için aynı türdeki canlıların davranışlarındaki benzer

özellikleri belirlemek, birbirlerinden ayırmak gerekir. Yaşamda “yapmaya” ve tekrara

dayalı olaylar, durumlar, eylemler, büyük

bir olasılıkla hep “bir şey” yapıyor olma

durumu, bize ritüele ilişkin ilk bilgileri verir

(46)

Ritüel

Ritüelin başka bir özelliği dramatik bir

yapıya sahip oluşudur ve ritüelin kendine özgü gerilimi vardır. Bu gerilim, sözgelimi yapılması gereken bir görevi, doğru ve

ritmik bir biçimde yapmaktan kaynaklanır.

Bu durum ritüelin dramatik yanını vurgular.

Bu nedenle ritüel, drama ve tiyatro

alanında da önemli bir kavramdır.

(47)

Ritüel

“Ritüel ilk insanların doğayı kontrol altına almak için yaptıkları dini veya sosyal

eylemlerinden doğmuştur. İlk insanlar

doğadaki değişimlerin gerçek nedenlerini

anlayamadıkları için bu değişimleri kontrol

ettiğine inandıkları bir takım doğaüstü güç

veya güçleri hayal etmişlerdir.

(48)

Referanslar

Benzer Belgeler

Yaratıcılık, drama, Yaratıcı Drama, Oyun ve Tiyatro Pedagojisi, iletişim- etkileşim, rol oynama, doğaçlama, eylem, dramatik oyun, çocuk tiyatrosu vb.),

Yaratıcılık, drama, Yaratıcı Drama, Oyun ve Tiyatro Pedagojisi, iletişim- etkileşim, rol oynama, doğaçlama, eylem, dramatik oyun, çocuk tiyatrosu vb.),

Araştırma konusuna uygun olarak geliştirilen gözlem formunda, laboratuarların fiziksel özellikleri, bağıl nem ve sıcaklık, gürültü, çalışma masa ve sandalyesi,

Tıpkı masallarda olduğu gibi “bir göz açıp kapayıncaya kadar” ibaresinde şekil bulan zaman algısı, kimi mesnevi- lerde kahramanın çok değişik olayları yaşamasına,

Venema, hemşirelik ve halk sağlığının master programlarında küresel sağlıkla ilgili bir dersin entegre biçimde planlanmasını, içeriğinde uluslararası

Zehra Toska, Türk Edebiyatında Kelile ve Dimne Çevirileri ve Kul Mesud Çevirisi, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul, 1989, İstanbul Üniversitesi... Zira kanaat etmeyenler

Bu alanda çalışan araştırmacılar tarafından test süresince elde edilen en yüksek mekanik gücün alaktik (fosfojen) anaerobik işlemlere dayandığı ve maksimum

Gençlik ve spor kulüplerine yapılan harcamaların sponsorluk harcaması olarak kabul edilebilmesi için sponsorluk alan kulübün bağlı olduğu federasyonun liglerine veya