• Sonuç bulunamadı

Dil ve Eğitim Dergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Dil ve Eğitim Dergisi "

Copied!
16
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BUGU Dil ve Eğitim Dergisi, 1(2), 2020, 134-149, TÜRKİYE

Dil ve Eğitim Dergisi

BUGU

Journal of Language and Education 1/2, 134-149

TÜRKİYE

www.bugudergisi.com Araştırma Makalesi Makale Geliş Tarihi: 18.07.2020 Makale Kabul Tarihi: 24.08.2020

Rahimi, F. (2020). Abdurrahim Şirvanî’nin Mazharu’t-Türkî adlı eseri üzerine. BUGU Dil ve Eğitim Dergisi, 1(2), 134-149. http://dx.doi.org/10.46321/bugu.19

ABDURRAHİM ŞİRVANÎ’NİN MAZHARU’T-TÜRKÎ ADLI ESERİ ÜZERİNE Dr. Farhad RAHİMİ

Tebriz Üniversitesi farhad_rahimi2007@yahoo.com Öz

Türkçenin sağlam yapısı ve güçlü dil bilgisi onu her zaman ilgi ve cazibe odağı kılmıştır. Tarih boyunca bu dili yabancılara öğretmek için çeşitli sözlükler ve dil bilgisi eserleri yaratıldığı gibi İran sahasında da birçok Türkçe dil bilgisi ve sözlük meydana getirilmiştir. Bunlardan biri de Farhad Rahimi tarafından yayımlanan Abdurrahim Şirvanî’nin dil bilgisi ve sözlükten ibaret olan Mazharu’t-Türkî adlı eseridir. Mazharu’t- Türkî Farsça ile yazılan Türkçe dil bilgisi ve Türkçe-Farsça sözlükten ibaret bir eserdir.

Mazharu’t-Türkî, Aka Muhammed İsmail’in emriyle Türkçeyi Farslara öğretmek maksadıyla Abdurrahim Şirvanî tarafından kaleme alınmıştır. Bu çalışmada “Mazharu’t- Türkî” başlığı altında verilen “Eserin Düzeni ve İçeriği”, “Eserin Yazma Nüshası”, “Eserin Üzerinde Yapılan Çalışma”, “Eserin Sözcük Bilimi” ve “Sözlük Bilimi Açısından Değerlendirilmesi” alt başlıkları ile adı geçen eser incelenmiştir.

Anahtar Sözcükler: Azerbaycan Türkçesi, sözcük bilimi, sözlük bilimi, Mazharu’t- Türkî, Abdurrahim Şirvanî, İran, Kızılbaş, dil bilgisi.

ON THE WORK OF ABDURRAHİM SHİRVANÎ TITLED MAZHARU’T-TÜRKÎ Abstract

The strong structure of Turkish and its strong grammar which originated from the very old Turkish language, have always made it the center of attention and attraction.

Throughout history, various dictionaries and grammar works have been created to teach this language to people with other languages, and many Turkish grammar and dictionaries have been created in the Iranian area. Of these, is a work of Abdurrahim Shirvanî named Mazharu’t-Türkî that published by Farhad Rahimi, consisting of grammar and dictionary.

Mazharu’t-Türkî is a work consisting of Turkish grammar written in the Persian and Turkish-Persian dictionary. Mazharu’t-Türkî was written by Abdurrahim Shirvanî to teach Turkish to Persians by order of Aka Muhammed İsmail. In this study, after a short introduction, it has been given information about this work and analyzed with the subheadings of “Layout and Content of the Work”, “Manuscripts Copy of the Work”,

“Studies on the Work”, “Evaluation of the Work In Terms of Lexicology And Lexicography” under the heading of “Mazharu’t-Türkî”.

Keywords: Azerbaijani Turkish, lexicology, lexicography, Mazharu’t-Türkî, Abdurrahim Shirvanî, Iran, Qizilbash, grammar.

(2)

135 BUGU Dil ve Eğitim Dergisi, 1(2), 2020, 134-149, TÜRKİYE

1. Giriş

Türkçenin eski bir dil olmasından kaynaklanan sağlam yapısı ve güçlü dil bilgisi onu her zaman ilgi ve cazibe odağı kılmıştır. Tarih boyunca bu dili başka dilli halklara öğretmek için çeşitli sözlükler ve dil bilgisi eserleri yaratıldığı gibi İran sahasında da birçok Türkçe dil bilgisi ve sözlük meydana getirilmiştir. Bunlara örnek olarak Kaçar Türk hâkimiyeti dönemine ait olan ve Hüseyin Muhammedzade Sadik tarafından bilim dünyasına tanıtılan Mirza Tabîb Aştiyanî’nin ve Abdulali Halhalî’nin dil bilgisi eserlerini gösterebiliriz. Bunlardan başka kaleme alınan bir başka eser ise Farhad Rahimi tarafından yayımlanan Abdurrahim Şirvanî’nin dil bilgisi ve sözlükten oluşan Mazharu’t-Türkî adlı eseridir.

Abdurrahim Şirvanî’nin Farsça ve Türkçe şiirler yazdığı ve H 1191 (1777) yılında Siracu’l-Yakin adlı başka bir eseri de kaleme aldığı kaydedilmiştir (Eşkeveri, 1385, s. 68).

2. Mazharu’t-Türkî

2.1. Eserin Düzeni ve İçeriği

Mazharu’t-Türkî Farsça yazılmış Türkçe dil bilgisi ve Türkçe-Farsça sözlükten oluşan bir eserdir. Mazharu’t-Türkî, Aka Muhammed İsmail’in emriyle Türkçeyi Farslara öğretmek maksadıyla Abdurrahim Şirvanî tarafından kaleme alınmıştır.

Mazharu’t-Türkî; kısa bir giriş, mukaddime, rükünler ve hatime bölümlerinden oluşmaktadır.

Mukaddime bölümünde zamirlere (ben, sen, an / o, biz, siz, anlar / onlar) değinilmiştir.

İlk üç rükün dil bilgisi konularını içermektedir. Birinci rükünde fiiller, ikinci rükünde isimler ve üçüncü rükünde ekler ve edatlar ele alınmıştır.

Birinci rükün iki fasılda oluşmaktadır:

Birinci fasıl (tek nesneli fiiller / geçişsiz fiiller): mastar (-maķ, nadiren -mek), geçmiş zaman / mazi (vurdum / geldüm, vurduij / geldüij, vurdı / geldi, vurduķ / gelduķ, vurduijuz / geldüijüz, vurdılar / geldiler), geniş zaman / müstakbel (-ur / -ür ve -ar / -er: gelürem, gelürsen, gelür, gelüruķ, gelürsiz, gelürler ve açaram, açarsan, açar, açaruķ, açarsız, açarlar), ism-i fail (- an / -en ve olumsuzu -mıyan / -miyen: ķılan / gelen ve ķılmıyan / gelmiyen), ism-i meful (-nmış / -nmiş: vurunmış / gelinmiş), emir (gel / gelün / gelüijüz ve gereg gelem, gereg gelesen, gereg gele, gereg gelaķ, gereg gelesiz, gereg geleler), nehiy (-ma / -me: vurma / gelme), nefiy (-ma / - me ve -maz / -mez: gelmedüm, gelmedüij, gelmedi, gelmeduķ, gelmedüijüz, gelmediler ve vurmazam, vurmazsan, vurmaz, vurmazuķ, vurmazsız, vurmazlar), soru / istifham (mı / mi, ola, aya: ķılur mı / gelür mi, vuraruķ ola, aya ķılarsız).

İkinci fasıl (iki nesneli fiiller / geçişli fiiller / ettirgen): -dur / -dür (öldür-, içdür-, geldür-).

İkinci rükün iki fasılda oluşmaktadır:

Birinci fasıl (fiil anlamındaki isimler): i-, ol-, -dur / -dür, degül.

(3)

136 BUGU Dil ve Eğitim Dergisi, 1(2), 2020, 134-149, TÜRKİYE

İkinci fasıl (isimler): yön adları (üst, alt, saķ “sağ”, sol, ög “ön”, gerü “geri”), irelü

“ileri”, ķarşu “karşı”, eijse “ense”, ŝoijra “sonra”, ard “art”, ara, orta, anda “orada”, bunda

“burada”, handa (~ ĥanda ~ ķanda) “nerede”, o çaķ “o zaman”, bu çak “bu zaman”, ha çaķ (~ ha çan ~ ķa çaķ ~ ķa çan ~ ĥa çan) “ne zaman”, yuĥaru (~ yuĥarı) “yukarı”, aşaķa “aşağı”, o yan “o taraf”, bu yan “bu taraf”, yaĥşı “iyi”, yaman “kötü”, yėg “iyi, yeğ”, az, çoķ (~ çoĥ) “çok”, artuķ

“artık”, eksüg “eksik”, -raķ (azraķ “daha az”, çoķraķ “daha çok” gibi), var, yoķ “yok”, kim, kimse, içre, dışra (~ dışķaru) “dışarı”, aġır “ağır”, yüijül “yeğni, hafif”, gereg “gerek”, geregmez “gerekmez”, uzun, ķıssa (~ ķısġa) “kısa”, uca “yüce, yüksek”, alçaķ “alçak”, nėce

“nasıl”, nėçe “kaç”, ıraķ “ırak, uzak”, yavuķ “yakın”, sayı adları (bir, iki, üç, dört, bėş “beş”, altı, yėddi “yedi”, sekkiz “sekiz”, šoķķuz ~ doġġuz “dokuz”, on, igirmi “yirmi”, otuz, ķırĥ

“kırk”, elli, altmış, yėdmiş “yetmiş”, seksen, doġsan “doksan”, yüz, min “bin”), öz “kendi”, saija / seije (بکٌَس) ~ sana / sene (ٌَََس) “sana”, baija / beije (بکٌَب) ~ bana / bene (ٌَََب) “bana”, aija (بکًآ) ~ ana (ًََآ) “ona”, buija ( ُْببکً ) ~ buna (ًََُْب) “buna”, işaret adları (o, onlar, bu, bunlar).

Üçüncü rükün (ekler ve edatlar): -da / -de (ٍَد), -dan / -den (ىَد), -na / -ne (ًََ) (ehline), -ġın (< duġın < duġını < duķ-ı-nı “-duğunu”), -lıķ / -luķ, -mış / -miş (görmiş), beijzer, tek / teki

“gibi”, ėyle / ėylen “öyle”, ile, küçültme eki (-cuķ / -cuķaz, nadiren -cıķ), gėçen (gėçen il “geçen yıl”, gėçen ay), dün (dün gün, dün gėce), gelen (gelen il “gelecek yıl”, gelen ay), er / erte, -caķ (< acaķ / ecaķ) (alacaķ, vėrecaķ), -lu / -lü (< -malu / -melü), -lu / -lü (Şirazlu, eli ķılıclu), -sa / - se şart eki, -sı / -si (atası), -sına / -sine (atasına), -sı / -si (< -ası / -esi) (gelesi, gėdesi), e (ََا) seslenme ünlemi (e kişi), ėy (یَا) seslenme ünlemi (ėy kişi), hay (یبُ) seslenme ünlemi (hay kişi), gene “gene, gine, yine”, daĥı ~ daķı “daha”, kim “ki”.

Türkçe dil bilgisi kısaca ele alındıktan sonra dördüncü rükünde dokuz bölümden oluşan Türkçe-Farsça bir sözlük verilmiştir. Her bölüm Arap alfabesiyle ilk harfi gösterir. Her bölüm isimler ve fiiller olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Fiil kısmında fiilin emir biçimi madde başı olarak verilmiş, Farsça anlamı verildikten sonra fiilin geçmiş ve geniş zaman biçimi de verilmiştir.

Sözlük kısmında elif (fiiller 110 madde, adlar 117 madde), b / p (fiiller 46 madde, adlar 56 madde), /t/ (fiiller 42 madde, adlar 54 madde), c / ç (fiiller 36 madde, adlar 34 madde), /d/

(fiiller 44 madde, adlar 55 madde), /s/ (fiiller 57 madde, adlar 34 madde), /ķ/ (fiiller 45 madde, adlar 70 madde), k / g (fiiller 32 madde, adlar 47 madde), /y/ (fiiller 47 madde, adlar 67 madde) başlığı altındaki bölümlerin oluşturduğu söz varlığının toplam sayısı 993 maddedir.

Hatime bölümünde verilen bazı dil bilgisi açıklamaları ile eser sona ermiştir.

Hatime bölümündeki dil bilgisi açıklamaları: -mcı / -mci ile yapılan sıra sayı sıfatı (ikimci “ikinci”, üçümci “üçüncü”, dördümci “dördüncü”, bėşimci “beşinci”, altımcı “altıncı”, onumcı “onuncu”), ėle- / ėyle-, ėt-, ķıl- gibi yardımcı fiiller ile yapılan birleşik fiiller (reģm ėle- / ėyle-, ŝebr ėt-, reģm ķıl-).

(4)

137 BUGU Dil ve Eğitim Dergisi, 1(2), 2020, 134-149, TÜRKİYE

Eserin girişinden yazarın Erdebil’de (لیبَ ٍدرا) doğup bir süre Şamahı-yı Şirvan’da yaşadıktan sonra Şiraz’a gidip orada bu eseri yazdığı anlaşılmaktadır.

Yazar eserin giriş ve mukaddimesinde Türkçenin önemine değinmiş, Türkçe konuşmanın bağımsızlık ve güçlülük ifadesi olduğunu uzun uzun anlatmıştır.

Yazar eserin girişinde Türk dilini üç gruba ayırır:

I. Türkistan, Çin, Maçin, Hıta (بطخ) ve Hotan’da (يتخ) yaşayan Özbekiyye (َّیکبزّا) ve Kalmak (قبولبق) kabilelerinin dili olan Cığatay (یبتغیج) Türkçesi.

II. Rum’da yaşayan Osmanlu (ْلًبوثع) kabilelerinin dili Osmanluye (َیْلًبوثع) Türkçesi.

III. İran’da yaşayan Türklerin dili.

Yazar eserin girişinde eseri yazarken İran’ın vilayetleri ve aşiretlerinde konuşulan Türkçenin (Türkî-yi İran) çeşitliliğinden dolayı “gerçekten de fasih, mergup, şirin ve anlamlı olan” Kızılbaş-ı İran (Türkî-yi Kızılbaş-ı İran, Türkî-yi Kızılbaşiye) şivesini esas aldığını kaydetmiş, fakat eserin çeşitli yerlerinde bu dilin adını kullanırken sadece Türkî terimini kullanmıştır.

Dil bilgisi bölümü (rükün 1-3) Muhammed Fuzulî ve Ali Şir Nevayî ve yazarın kendi şiirleriyle zenginleşmiştir. Yazar bu eserin dil bilgisi kısmında karşılaştırmalı yorumlar yaparken hayal ürünü olan beş bilgin (َسوخَیبولع) yani Molla Cacım Han Şamlu, Molla Karahan Oğlı Kurt, Molla Daş Demür Karagözlü, Molla Taijrı-vėrdi Şah-sėven ve Molla Yaradan-kulı Sil Süpür ile Molla Yol-kulı’nın fetvalarına da başvurup karşılaştırmalı yöntemle bu hayalî bilginlerin aracılığı ile dil bilgisel konularını tartışmıştır.

2.2. Eserin Yazma Nüshası

Bu eserin tek nüshası İran’da bulunmaktadır:

Kum Merkez-i İhya-yı Miras-ı İslamî Kütüphanesi 686 numarada yerleşen bu eserin adı Mazharu’t-Türkî’dir. 81 yapraktan oluşan bu eserin her sayfası 12 satır ve 21*14 boyutlarındadır. Eserin Hatimesinden birkaç yaprak eksiktir. Yazısı nestalik, bölüm başlıkları kırmızı mürekkeple yazılı, kahve renkli meşin ciltlidir.

2.3. Eser Üzerinde Yapılan Çalışma

Bu eser Farhad Rahimi tarafından 2012 yılında Tahran’da yayımlanmıştır:

Rahimi, F. (2012). Mazharü't-Türki. Tahran: Endişe-yi Nev.

2.4. Eserin Sözcük Bilimi ve Sözlük Bilimi Açısından Değerlendirilmesi

Eserde Türkçe sözcüklerde (ة) harfi /b/ sesine, (پ) harfi /p/ sesine, (ج) harfi /c/ sesine, (چ) harfi /ç/ sesine, (ک) harfi yerine göre /k/ (kâf-ı Arabî denildiği zaman) veya /g/ (kâf-ı Farsî denildiği zaman) sesine, (کً) harfleri /ij/ sesine, (آ) harfi /a/ sesine, (ََا) harfi a / e sesine, ( یِایَا- )

(5)

138 BUGU Dil ve Eğitim Dergisi, 1(2), 2020, 134-149, TÜRKİYE

harfleri ė sesine, ( َِا-یِا ) harfleri ı / i sesine, ( َُاُّا ) harfleri u / ü sesine, (- َّا-ُّا-َُا) harfleri o / ö sesine denk gelmektedir.

o / ö sesini karşılayan (َّا) harflerinin görüldüğü örnekler şunlardır: örged- (ذََکرََّا)

“öğretmek”, böl- (لَْب) “bölmek”, öli (یِلَّا) “ölü”, oba ( َّاَب ) “oba, kabile”, boş (شَْب) “boş”, boy (یَْب) “boy”, sor- / ŝor- (رَْص-رَْس) “sormak”, ķop- (پَْق) “kopmak”, ķoş- (شَْق) “koşmak, katmak”, ķorĥaķ (قبخرَْق) “korkak”, ķoz ( ََقزْ ) “koz, ceviz; taşak”, göm- (مَْک) “gömmek”, gön (ىَْک) “gön”, göijül (لُکًَْک) “gönül”, göz (زَْک) “göz”, göz (زَْک) “köz”, köç (چَْک) “göç”, köneg (کًََْک) “gömlek”, kor ( ََکرْ ) “kör”, gor ( ََکرْ ) “kabir”.

o / ö sesini içeren geri kalan Türkçe sözcüklerde ( َُا-ُّا ) harfleri kullanılmıştır.

/ė/ sesini karşılayan (یَا) harflerinin görüldüğü örnekler şunlardır: nėce (َجیًَ) “nasıl”, nėçe (َچیًَ) “kaç”, bėş (صیَب) “beş”, ėt- (تیَا) “etmek”, ėle- ( لیَاَ ) “eylemek, etmek”, ėş- (صیَا) “burmak, kıvırmak; sarmak; bükmek, eğirmek; örmek”, bėl (لیَب) “bel”,َtėz (سیَت) “tez, çabuk”, tėl (لیَت) “tel”, dė- (یَد) “demek”, sėç- (چیَس) “seçmek”, gėç- (چیَک) “geçmek”, gėce (َجیَک) “gece”, kėçe (َچیَک)

“keçe”, yėdıġın (يیغیذیَی) “yediğini”.

/ė/ sesini karşılayan (یِا) harflerinin görüldüğü örnekler şunlardır: ėşid- / ėşit- (تِطیِا-ذِطیا)

“işitmek”, ėndir- (رِذٌیِا) “indirmek”, ėşşek (کَّطیِا) “eşek”, ėv (ْیِا) “ev”, ėşik (کِطیِا) “eşik”, tėşüg / dėşüg (کْطید-کْطیِت) “/g/ ile: deşik”, dėdür- (رُذیِد) “dedirmek”, gėt- (تیِک) “gitmek”, yė- (یِی)

“yemek”, yėllen- (يللیِی) “yellenmek”.

/yė/ ses grubunu karşılayan (ََی) harfinin görüldüğü örnekler şunlardır: yėg (کَی) “iyi, yeğ”, yėddi (یّذَی) “yedi”, yėdmiş (صیهذَی) “yetmiş”, yėdi (یذَی) “yemek yedi”, yėmiş (صِوَی) “yemiş, meyve”, yėri- (یرَی) “yürümek”, yėrid- / yėrit- (تیرَی-ذیرَی) “yürütmek”, yėriş (ش ِرَی) “yürüyüş”, yėtir- (رِتَی) “ulaştırmak, eriştirmek”, yėtüşdür- (رّذضْتی) “yetiştirmek”, yėşid- (ذِطَی) “işitmek”, yėllen- (يَّلَی) “yellenmek”, yėiji (یکٌَی) “yeni”, yėijile- (َلیِکٌَی) “yenilemek”, yėr (رَی) “yer”, yėgin (يیِکَی) “seçilmiş, beğenilir, yeğin; çabuk süvari”.

/ėy/ ses grubunu karşılayan (یَا) harflerinin görüldüğü örnekler şunlardır: ėy (یَا) “ey”, ėyle- ( لیَاَ ) “eylemek, etmek”, çėyne (ٌَیَچ) “çiğnemek”, cėyran (ىاریَج) “ahu, ceren, ceylan”, gėy- (یَک) “giymek”, gėyin- (يِیَک) “giyinmek”, gėyim (نِیَک) “savaşta giyilen zırh”.

Eserde kalınlık-incelik açısından ünlü uyumsuzluğunun görüldüğü örnekler bulunmaktadır: eyaķ / ayaķ (قبیَا) “ayak”, ermud (دْهرا) ~ emrud (دّرها) “armut”, ilan (ىلای ) ا

“yılan”, tikan (ىب ) “diken”,کَِت cėyran (ىاریَج) “ahu, ceren, ceylan”, degirman (ىبهرِکَد) “değirmen”.

Eserde düzlük-yuvarlaklık açısından ünlü uyumsuzluğunun görüldüğü örnekler bulunmaktadır: degül (لُکَد) “değil”, artuķ (قْترَا) “artık”, eksüg (کْسکَا) “ikinci kef /g/ ile:

eksik”, irelü (ْل َریِا) “ileri”, dışķaru (ّرقطید) “dışarı”, yavuķ (ق ُّبی) “yakın”, oĥı- (ی ِخُّا) “okumak”, aşur- (رْضآ) “aşırmak”, üşi- (یِضُّا) “üşümek”, erük (ک ُرَا) “zerdali, bir tür kayısı”, oġrı (یرغُّا)

“uğru, hırsız”, ayu (ْیآ) “ayı”, armud / ermud / emrud (دّرها-دْهرا)“armut”, ulı (یِلُّا) “ulu”, öli (یِلَّا) “ölü”, aydınluķ (قُلًِذیآ) “aydınlık”, atlu (ُْلتآ)“atlı”, alucı (یجْلآ) “alıcı”, ennüg (کًُّْا) “(/g/

(6)

139 BUGU Dil ve Eğitim Dergisi, 1(2), 2020, 134-149, TÜRKİYE

ile) enlik: kadınların yüzlerine sürdükleri allık”, buraĥ- / buraķ- (قارُب-خارُب) “bırakmak”, bildür- (رُذلیب)“bildirmek”, büri- (یرُب) “bürümek”, panbuķ (قْبًبپ) “pamuk”, buzav (ّاسُب) “buzağı”, burın (ى ِرُْب) “burun”, tapşur- (رْطپبت) “teslim etmek, emanet etmek”, turķız- / durķız- (سیقرّد-سیقرُْت)

“kaldırmak”, tanışdur- / tanuşdur- (رّذطًبت) “tanıştırmak”, tikdür- (رّذکِت) “diktirmek”, tükendür- (رّذٌَکُْت) “tüketmek”, tavlandur- (رذًلاْت) “burmak, kıvırmak”, tülki (یکلَُْت) “tilki”, toķlı (یلقْ ) ت

“bir yaşından büyük kuzu”, tėşüg / dėşüg (کْطید-کْطیِت) “/g/ ile: deşik”, damcu (ْجهاد) “damdan, tavandan damlayan damla”, töpe ( تَ ) “tepe”,پْ çanbur / çamur (رْهبچ-رْبًبچ) “çamur”, dutdır- (رِذتُّد) “tutturmak”, deldür- (رّذلَد) “deldirmek”, dayandur- (رّذًبیَد) “dayandırmak”, dėdür- (رُذیِد)

“dedirmek”, degüşdür- (رّذطکد) “değiştirmek”, demür (رْهد) “demir”, delük (کْلَد) “delik”, düki / [dügi] ( کُّدی ) “/k/ ile: düğü, pirinç”, daru (ّراد) “darı; hamam otu, tüy gideren ilaç”, delü ( لدْ )

“deli”, dolı ( َُدی ) “dolu; dolu yağışı”,لّ daķarcuķ (قْجرقاد) “dağarcık”, süri- (ی ِرُْس) “sürümek”, sikdür- (رّذکِس) “siktirmek”, saru ( ربسّ ) “sarı”, saruķ ( ربسقّ ) “içine giysi konup sarılan bohça”, savuķ ( ّبسق ) “soğuk”, ķarşu (ْضربق) “karşı”, ķapu (ُْپبق) “kapı”, ķonşı ( طًُْقی ) “komşu”, ķavun (ى ُّبق) “kavun”, ķarpuz ( پربقزْ ) “karpuz”, ķuyı ( ُْقیی ) “kuyu”, ķarķu (ْقربق) “kargı, sert kamış”, ķabuķ ( بققْب ) “kabuk”, ķoyın ( َُقيِیْ ) “koyun”, ķuzı ( ُْقیز ) “kuzu”, ķurı ( ُْقیر ) “kuru”, ketür- / [getür-] (رْتَک) “/k/ ile: getirmek”, gezdür- (رّدسَک) “gezdirmek”, görin- (يیرُْک) “görünmek”, güleşdür- (رّذطَلُک) “güreştirmek”, kesdür- (رّذسَک) “kestirmek”, gemür- (رْوَک) “kemirmek”, gümiş (صِهُْک) “gümüş”, körpi (یپرُْک) “köprü”, gerü (ّرَک) “geri”, yandur- (رّذًبی) “yandırmak”, yėtüşdür- (رّذضْتی) “yetiştirmek”, yalķuz (زْقلبی) “yalnız”, yalķuzla- (زْقلبی) “yalnızken yakalamak”, yuĥaru (ّربخُْی) “yukarı”, yuĥı / yuķı (یقُْی-یخُْی) “uyku”, yaru ( یبّ ) “yarı”,ر yazuķ (قّزب ) “yazık”, ی yaşlu (ْلضبی) “yaşlı, kocamış”, yumurı (یرُهُْی) “yumru”.

Eserde sözcük sonunda /k/ yerine /g/ sesinin görüldüğü örnekler bulunmaktadır: eksüg (کْسکَا) “ikinci kef /g/ ile: eksik”, gereg (کَرَک) “/g/’ler ile: gerek”, örtüg (کُْترُّا) “/g/ ile:

örtük”, eteg (کَتَا) “/g/ ile: etek”, ineg (کٌَیِا) “/g/ ile: inek”, elceg (کَجلَا) “/g/ ile: eldiven”, ipeg (کَپیِا) “/g/ ile: ipek”, iplig (کِلپِا) “/g/ ile: pamuk ip”, ördeg (کَدرُّا) “/g/ ile: ördek”, ennüg (کًُّْا)

“(/g/ ile) enlik: kadınların yüzlerine sürdükleri allık”, büg- (کُْب) “/g/ ile: bükmek”, böyüg (کُیُب)

“/g/ ile: büyük”, bėşig (کیطیب) “/g/ ile: beşik”, tezeg (ک َسَت) “/g/ ile: tezek, hayvan tersi”, tėşüg / dėşüg (کْطید-کْطیِت) “/g/ ile: deşik”, çöreg (ک َر ) “/g/ ile: ekmek”,ُْچ çürüg (کَُرُْچ) “/g/ ile:

çürük”, südüg (کّذَُس) “/g/ ile: sidik”, kiprig (ک ِرپِک) “ikinci kef /g/ ile: kirpik”, göbeg (کَبْ ) َُک

“/g/’ler ile: göbek”, geglig / [keklik] (کیلکَک) “/g/’ler ile: keklik”, könneg / köneg (کًََْک-کٌَُّک)

“ikinci kef /g/ ile: gömlek”, keseg (کَسَک) “ikinci kef /g/ ile: kesek, iri toprak parçası”, yügürüg (ک ُرُکُْی) “/g/’ler ile: koşan, koşucu, yüğrük”.

Eserde hece veya sözcük sonunda /ķ/ yerine /ġ/ sesinin görüldüğü örnekler bulunmaktadır: doġġuz (سّغُّد) “dokuz”, doġsan (يسغّد) “doksan”, balıġ ( َِلببغ ) “balık”, ķulaġ (غلاْق) “kulak”.

Eserde sözcük sonunda /t/ yerine /d/ sesinin görüldüğü örnekler bulunmaktadır: ėşid- / yėşid- (ذِطَی-ذِطیِا) “işitmek”, arıd- (د ِرآ) “arıtmak”, örged- (ذََکرََّا) “öğretmek”, oķud- (دُْقُّا)

(7)

140 BUGU Dil ve Eğitim Dergisi, 1(2), 2020, 134-149, TÜRKİYE

“okutmak”, aĥıd- (ذ ِخآ)“akıtmak”, unud- (دًُُّْا) “unutmak”, armud / ermud / emrud (دّرها-دْهرا)

“armut”, boşad- (ذَضُْب)“boşaltmak”, bulud (دْلُب)“bulut”, tüked- (ذَکُْت) “tüketmek”, terped- ( ََپرَتذ )

“kımıldatmak”, çıĥard- (درخیچ) “çıkartmak”, çürüd- (د ُرُْچ) “çürütmek”, daķıd- (ذقاد) “dağıtmak”, dad- (داد) “tatmak”, sevled- ( ََسذََلْ ) “söyletmek”, süpürd- ( َُسدرُپ ) “süpürtmek”, süd ( سدْ ) “süt”, ķurd ( رُْقد ) “kurt”, ķanad ( قد ). بٌ

Eserde sözcüklerde /g/ yerine /k/ sesinin görüldüğü örnekler bulunmaktadır: dök- / [dög-] (کُّد) “/k/ ile: dövmek”, düki / [dügi] ( کُّدی ) “/k/ ile: düğü, pirinç”, sekirt- (ترِکَس) “/k/

ile: seğirtmek, koşturmak”, söküt / [sögüt] (تُکُْس) “/k/ ile: söğüt”, söküş / [sögüş] (صُکْس) “/k/

ile: sövüş”, köster- / [göster-] (رتسُْک) “/k/ ile: göstermek”, ketür- / [getür-] (رْتَک) “/k/ ile:

getirmek”, kötür- / [götür-] (رْتُْک) “/k/ ile: almak, kaldırmak”.

Eserde sözcük ortasında veya sonunda /ġ/ yerine /ķ/ sesinin görüldüğü örnekler bulunmaktadır: saķ (قبس) “sağ”, aşaķa / yaşaķa (َقبطَی-َقبضآ) “aşağı”, -cuķaz (سَقُج) “-cağız”, aķar- (ربقآ) “ağarmak”, baķla- (لاقبب) “bağlamak”, boķ- (قُْب) “boğmak”, buķda (ٍَذقُْب) “buğday”, turķız- / durķız- (سیقرّد-سیقرُْت) “kaldırmak”, tonķuz / donķuz (سقًّد-سقًْت) “domuz”, taķar (ربقَت) “bir ağırlık ölçüsü”, çıķır- (رِقی ِچ) “bağırmak”, çıķırt- (ترِقی ِچ) “bağırtmak”, çuķulla- (ََّلُقُْچ)

“arkasından kötülemek, kovlamak”, çalaķan (ىبقَلَچ) “çalaġan: çaylak”, daķıd- / daķıt- (تِقاد-ذقاد)

“dağıtmak”, daķarcuķ (قْجرقاد) “dağarcık”, saķ- (قبس) “sağmak”, saķdır- ( قبسرِذ ) “sağdırmak”, saķsaķan (ىبقَسقَس) “saksağan”, sırķa (ََقرِس) “küpe”, saķ “sağ, sağlam”, ķarķu (ْقربق) “kargı, sert kamış”, ķaranķu ( رَقْقًا ) “karanlık”, yıķla- ( َِییَ ) “ağlamak”,لق yıķ- (قِی) “yığmak, toplamak”, yoķur- (رُقُْی) “yoğurmak”, yoķurt (ترْقُْی) “yoğurt”, yalķuz (زْقلبی) “yalnız”, yalķuzla- (زْقلبی)

“yalnızken yakalamak”, yorķun ( قرُْیىْ ) “yorgun”, yorķan ( قرُْیىب ) “yorgan”, yoķun ( قُْیىْ )

“kalın, iri”.

Eserde başka sözlüklerde olmayan, nadir bulunan veya ilgi çekici sözcükler vardır: aĥar (رَخآ) “arĥ: dere”, urķu (ُْقرُّا) “sual, soru”, bölç- (چلُْب) “ölçmek”, tana (بًبت) “kadınların burunlarına taktıkları halka”, tobarķa (ََقرَبُْت) “ince ağaç, ince tahta”. toġança (َچًبغت) “siyahla beyaz karışık renkli bir karga”, tat “mertlik ve gayret damarı olmayan kişi”, tip (پیِت) “sıraya dizilmiş topluluk”, turna (بًر ) “kemer veya şalı örerek oyunda yapılan vurma aracı”, َُْت çula- (ََلُْچ) “çulġa-: bürümek, örtmek”, cunbalat- (تلاََبٌَُج) “yumbalat-: yuvarlamak”, çürük (کَُرُْچ)

“kırışık, kırışıklık, büzüşüklük, buruşukluk; büklüm, kıvrım”, çalma (َولبچ) “bir tür deri su kabı”, çüpkürge / çüpürge (َکرپْچ-َکرکپْچ) “süpürge”, daġışla- (َلطِغاد) “ىازبباّ veya ىاربباّ:

açmak? yağmak?”, daru (ّراد) “hamam otu”, dönük (کًُّْد) “itaatsiz, asi”, durķun (ىْقرُّد)

“hayvanın en kötüsü”, sorķuş (صَُقرَُْس) “soruş, sorma”, ķaza- (ازبق) “kazmak”, ķara- (ٍ َربق)

“beynine avuçla dokunmak”, ķoza (ٍزُْق) “kibirli”, ķapuķ ( پبققْ ) “ok meydanında okçular tarafından nişan alınıp üzerine ok atılan uzun ağaç”, ketir (ریتَک) “düz olmayan, pürüzlü, pürtüklü, çıkıntılı, inişli çıkışlı, engebeli”, keleş (صَلَک) “tabanı deriden, üzeri iplikten yapılan bir ayakkabı”, yınķılda- (ٍذلِقٌِی) “ىدرکَنُقَنُق: bebek ağlamak?”.

(8)

141 BUGU Dil ve Eğitim Dergisi, 1(2), 2020, 134-149, TÜRKİYE

Eserin sözlük kısmında Moğolca ya da Moğolca ile ortak sözcükler bulunmaktadır:

cėyran (ىاریَج) “ahu, ceren, ceylan”, cıda (اذ ِج) “mızrak”.

Eserin sözlük kısmında Arapça ya da Arapça ile ortak sözcükler bulunmaktadır: tendir ( ذٌتر ) “< رٌَْت: tandır”.

Eserin sözlük kısmında Farsça ya da Farsça ile ortak sözcükler bulunmaktadır: oruc (جَُرَُّا) “< ٍزّر: oruç; oruçlu”, tunban (ىببً ) “tuman”,َُْت tenbel (لَبٌَت) “tembel”, cında ( ذٌ ِجٍ )

“paçavra; eski; yırtık”, kor ( ََکرْ ) “kör”, gor ( ََکرْ ) “kabir”.

Eserde bazı köken bilgisi açıklamaları bulunmaktadır: tükür- (رُکُْت) < tüfkür-

“tükürmek”.

Eserde birçok eskicil öge bulunmaktadır: dışķaru (ّرقطید) “dışarı”, ķısġa (ََغسِق) “kısa”, šoķķuz “dokuz”, ur- (رُا) “vurmak”, aldaķ (قَذلآ) “hile, aldatma, al”, tur- (رُْت) “kalkmak;

durmak”, turķız- (سیقرُْت) “kaldırmak”, tüzet- (تزْت) “düzeltmek”, tiril- (ل ِریت) “dirilmek”, tirilt- (تل ِریِت) “diriltmek”, taşla- (ََلضبت) “atmak”, toijuz / tonķuz (سقًْت-زْکٌُت) “domuz”, talaş (شلات)

“çabalama”, toşķan (ىبقضْ ) “tavşan”, ت teijiz (سِکٌَت) “deniz”, tügün (ىْکُْت) “düğüm”, tėşüg (کْطیِت)

“/g/ ile: deşik”, til (لیِت) “dil”, tügme (ََوکُت) “düğme”, tamcı (یجهبت) “damdan, tavandan damlayan damla”, taġar (ربغَت) “dağar”, sıçķan (ىبقچی ) “fare, sıçan”,س ķazġan (ىبغسق) “kazan”, ķuyaş ( ََیُْقص )

“güneş”, ķaranķu ( رَقْقًا ) “karanlık”, yıķla- ( َِییَ ) “ağlamak”,لق yayaķ (قبیَی) “yaya, piyade”.

Eserde ağıza ait birçok sözcüğe yer verilmiştir: eglen- (يَلکَا) “egleş-: oturmak”, ossur- (رُّْسُّا) “osurmak”, ossuraķ (قارُّسُّا) “osuruk”, örged- / örget- (تَکرُّا-ذََکرََّا) “öğretmek”, eyaķ (قبیَا) “ayak”, emrud (دّرها) “armud / ermud: armut”, inçe (ََچٌیِا) “ince”, ölken (يَکلُّا) “örken:

yünden yapılan uzun ip, urgan, örk, örük”, ügen (يَکُّا) “yügen: at gemi, dizgin, yular”, ennüg (کًُّْا) “(/g/ ile) enlik: kadınların yüzlerine sürdükleri allık”, bişik (کیطیب) “pişik: kedi”, besdi (یِذسَب) “betsi: testi”, terpen- (يَپرَت) “deprenmek”, terped- / terpet- (تََپرََت-ذََپرَت) “kımıldatmak”, terpeş- ( ََپرَتص ) “deprenmek, kımıldamak”, düzet- (تزّد) “düzeltmek”, tabla- ( تَ ) “لبب tavla-: burmak, kıvırmak”, derle- (ََلرَد) “terlemek”, donķuz ( ًّدسق ) “domuz”, doşķan (ىبقضّ ) “tavşan”, د çövür- (ر ُُّْچ) “çevirmek”, çılpat- (تبپل ِچ) “soymak, çıplak etmek, çıplaklaştırmak”, çanbur (رْبًبچ) “çamur”, çendir ( ََچرِذٌ ) “gevşek et”, çopan (ىبپْچ) “çoban”, dut- (تُّد) “tutmak”, diş ( َِدیص )

“düş, rüya”, der (رَد) “ter”, sövün- ( َُُْسى ) “sevinmek”, sövündür- (رّذًَُُْس) “sevindirmek”, sevle- / sövle- (َََلُْس-َََلََْس) “söylemek”, sevled- / sevlet- (تََلََْس-ذََلََْس) “söyletmek”, sevleş- / sövleş- (-صََلََْس

ََلُْس

ص ) “söyleşmek”, sev- ( ََسْ ) “sevmek”, saķķın- (يِّقَس) “sakınmak”, sızlaş- / sızıldaş- ( صلسیس- شاذلسیس) “sızlamak”, südüg (کّذَُس) “/g/ ile: sidik”, savuķ ( ّبسق ) “soğuk”, ķav- (ّبق) “kovmak”, ķavza- (ازَْق) “kaldırmak”, ķavmlaş- (صَل ) “kavim olmak, akraba olmak”, هََْق ķabaķ (قبببق) “alın”, güleş- (صَلُک) “güreşmek”, göz (زَْک) “köz”, kiprig (ک ِرپِک) “ikinci kef /g/ ile: kirpik”, könneg / köneg (کًََْک-کٌَُّک) “ikinci kef /g/ ile: gömlek”, körpi (یپرُْک) “köprü”, yaija- / yana- (ًَبی-َکًبی)

“yanılmak”, yıslat- (تلا ) “ıslatmak”,سِی yėşid- (ذِطَی) “işitmek”, yasdı (یذسبی) “yassı”, yasdıla- (َلِذسبی) “yassılamak”, yaşaķa (َقبطَی) “aşağı”, yumuruķ (قّ ُرُهُْی) “yumruk”, yöküz (زْکُْی) “öküz”,

(9)

142 BUGU Dil ve Eğitim Dergisi, 1(2), 2020, 134-149, TÜRKİYE

yüzüm (م ُزُْی) “üzüm”, yumurı (یرُهُْی) “yumru”, ye’er / yeher (رََِی-رَئَی) “eyer”, yuzun (ىّزُْی)

“uzun”.

Eserde geniş zaman çekimlerinde fiilin son sesi ünsüz ise -ar / -er ve -ur / -ür eki kullanılır: alur (رُْلآ) “alır”, eger (رَکَا) “eğer”, asar (ربسآ) “asar”, ölür (رُْلُّا) “ölür”, aparur (رّربپآ)

“götürür” gibi.

Nadiren -ır / -ir eki getirilir: çalır (ریلبچ) “çalar” gibi.

Fiilin son sesi /t/ ise bazen değişmez: iter (رَتِا) “yiter”, ėter (رَتیَا) “eder”, ėşitür (رْتِطیِا)

“işitir”, örter (رَترُّا) “örter”, atar (ربتآ) “atar”, ıŝlatur (رْتلاصِا) “ıslatır”, aldatur (رْتاذلآ) “aldatır”, ürkütür (رُْتُکرُّا) “ürkütür”, artar (ربترآ) “artar”, örgetür (رُْتَکرَّا) “öğretir” gibi.

Fiilin son sesi /t/ ise bazen /d/ sesine dönüşür: uzadur (رّدازُّا) “uzatır”, örgedür (رُّذَکرَّا)

“öğretir”, aldadur ( اذلآرّد ) “aldatır”, incidür (رّذ ِجٌیِا) “incitir”, uçurdur (رّدرُچ ) “uçurtur”, ُّا oynadur (رّدبٌیُّا) “oynatır”, oyadur (رّدبیُّا) “uyandırır” gibi.

Bazen fiilin son ünlüsü değişime uğrar: egürür (رّ ُرُْکَا) < egirür < egir- (رِکَا) “eğirmek”, arturur (رّرْترآ) < artırur < artır- (رِترآ) “artırmak”, bişürür (رّرْطیب) < bişirür < bişir- (رِطیِب)

“pişirmek”, baturur (رّرْتبب) < batırur < batır- (رِتبب) “batırmak”, telesdürür (رّرّذسلت) < telesdirür

< telesdir- (رِذسَلَت) “telaşlandırmak; ivdirmek, acele ettirmek”, çekdürür (رّرّذکچ) < çekdirür <

çekdir- (رِذکَچ) “çektirmek”, dutdurur (رّرّذتّد) < dutdırur < dutdır- (رِذتُّد) “tutturmak”, saķdurur (رّرّذقبس) < saķdırur < saķdır- ( قبسرِذ ) “sağdırmak”, gėyünür (رًْْیک) < gėyinür < gėyin- (يِیَک) “giyinmek”, gemüşür (رْطُوَک) < gemişür < gemiş- (صِوَک) “avcı kuşu av üzerine salmak”, yėtürür (رّرْتی) < yėtirür < yėtir- (رِتَی) “ulaştırmak, eriştirmek”, yaturur (رّرْتبی) < yatırur <

yatır- (رِتبی) “yatırmak” gibi.

Fiilin son sesi ünlü ise genellikle direkt -r eki getirilir: ister (رَتسیِا) “ister”, işler (رَلطیِا)

“işler”, oynar (رٌَیُّا) “oynar”, iyler (رَلیِا) “koklar”, eyerler (رَلرَیَا) “eyerler”, aġlar (رَلغآ) “ağlar” , ėler / ėyler (رَلیَا) “eyler, eder”, esner (رٌَسَا) “esner”, aĥsar (رَسخآ) “aksar”, eler (رَلَا) “eler”, avlar (رَلّآ) “avlar”, aijlar (رَلکًآ) “anlar”, oġurlar (رَلرُغُّا) “çalar, uğrular”, işer (رَطیِا) “işer”, oĥşar (رَطخُّا) “okşar” gibi.

Bazen fiilin son ünlüsü değişime uğrar: üşür ( ضُّارْ ) “üşür” < üşir < üşi- (یِضُّا)“üşümek”, bürür (رّرُب) “bürür” < bürir < büri- (یرُب) “bürümek”, tanur (رًْبت) “tanır” < tanır < tanı- (یًبت), sürür ( رُْسرّ ) “sürür” < sürir < süri- ( رُْسی ) “sürümek”, ķaşur (رْضبق) “kaşır” < ķaşır < ķaşı- (یضبق), ķazur (رّزبق) < ķazır < ķazı- (یزبق) “kazmak” gibi.

Bazen araya /y/ gelerek -ur / -ür veya -ar / -er ekini alır: eriyür (رُْی ِرَا) “erir”, diyer (رَیِد)

“der” < ēeyer < dė- (یَد) “demek”, yiyer (رَیِی) < yėyer < yė- (یِی) “yemek” gibi.

Bazen araya /v/ getirilir: yuvar (ر َُْی) “yur” < yu- (ُْی) “yumak, yıkamak” gibi.

Eserde ses bilgisi açısından ikili biçimler görülmektedir: öldürrem (م َّرُذلُّا) ~ öldürerem (م َر َرُذلُّا) “öldürürüm”, öldürruķ (ق ُّرُذلُّا) ~ öldüreruķ (قُر َرُذلُّا) “öldürürüz”, handa (ٍذًبُ) ~ ĥanda

(10)

143 BUGU Dil ve Eğitim Dergisi, 1(2), 2020, 134-149, TÜRKİYE

(ٍذًبخ) ~ ķanda (ٍذًبق) “nerede”, ha çaķ (قبچبُ) ~ ha çan (ىبچبُ) ~ ķa çaķ (قبچبق) ~ ķa çan (ىبچبق) ~ ĥa çan (ىبچبخ) “ne zaman”, çoķ (قُْچ) ~ çoĥ (خْچ) “çok”, dışra (ٍ َرطیِد) ~ dışķaru (ّرقطید) “dışarı”, ķıssa (ََّسِق) ~ ķısġa (ََغسِق) “kısa”, šoķķuz (زُّْقُْط) ~ doġġuz (سّغُّد) “dokuz”, saija / seije (بکٌَس) ~ sana / sene (ٌَََس) “sana”, baija / beije (بکٌَب) ~ bana / bene (ٌَََب) “bana”, aija (بکًآ) ~ ana (ًََآ)

“ona”, buija (بکًُْب) ~ buna (ًََُْب) “buna”, daĥı (یخاد) ~ daķı (یقاد) “daha”, oĥı- (ی ِخُّا) ~ oĥu- (ُْخُّا) “okumak”, ėşit- (تِطیِا) ~ ėşid- (ذِطیِا) ~ yėşid- (ذِطَی) “işitmek”, aķar- (ربقآ) ~ aġar- (رَغآ)

“ağarmak”, arıd- (د ِرآ) ~ arıt- (ت ِرآ) “arıtmak”, aĥsa- (ََسخآ) ~ aķsa- (ََسقآ) “aksamak”, aldadur (رّداذلآ) ~ aldatur (رْتاذلآ) “aldatır”, endir- (رِذًَا) ~ ėndir- (رِذٌیِا) “indirmek”, örged- (ذََکرََّا) ~ örget- (تَکرُّا) ~ ögret- (ت َرکُّا) “öğretmek”, aijla- (َلکًآ) ~ anla- ( آًَ ) “anlamak”,ل oĥut- (تُْخُا) ~ oķud- (دُْقُّا) ~ oķut- (تُْقُّا) “okutmak”, aĥıd- (ذ ِخآ) ~ aĥıt- (ت ِخآ) “akıtmak”, unud- (دًُُّْا) ~ unut- (تًُُّْا) “unutmak”, oĥ (خُّا) ~ oķ (قُّا) “ok”, armud / ermud (دْهرا)~ emrud (دّرها) “armut”, atlu (ُْلتآ) ~ atlı (یِلتآ) “atlı”, baĥ- (خبب) ~ baķ- (قبب) “bakmak”, baĥışla- (ََلط ِخبب) ~ baġışla- (ََلطِغبب)

“bağışlamak, affetmek”, buraĥ- (خارُب) ~ buraķ- (قارُب) “bırakmak”, boşad- (ذَضُْب) ~ boşalt- (تلَضُْب) “boşaltmak”, pendir (رذٌپ)~ penir (ریٌپ) “peynir”, bulud (دْلُب)~ bulut (تْلُب) “bulut”, bişik (کیطیب) ~ pişik “/b/ ve /p/ ile: kedi”, poĥ ( ُْپخ ) ~ boķ ( بق ) “bok”, taĥ- (خبت)~ taķ- (قبت) “takmak”, tur- (رُْت) ~ dur- (رّد) “kalkmak; durmak”, turķız- (سیقرُْت) ~ durķız- (سیقرّد) “kaldırmak”, tüzet- (تزْت) ~ düzet- (تزّد) “düzeltmek”, tanışdur- (رّذطًبت) ~ tanuşdur- (رّذضًْبت) “tanıştırmak”, terpen- (يَپرَت) ~ tepren- (ى َرپَت) “deprenmek”, terped- ( ََپرَتذ ) ~ terpet- (ت ) “kımıldatmak”,ََپرََت tara- (ٍربت) ~ dara- (ٍراد) “taramak”, tabla- ( تَ ) ~ لبب tavla- ( لَْتَ ) “burmak, kıvırmak”, derle- (ََلرَد) ~ terle- (ََلرَت) “terlemek”, tüked- (ذَکُْت) ~ tüket- (تَکُْت) “tüketmek”, Tarı ( ربتی ) ~ Teijiri / [Teijri / Taijrı] (یر ) ~َِکٌََت Tanrı (یر ) “Tanrı”,ََتٌ torbaķ / [torpaķ] ( رُْتقبب ) ~ topraķ (قارپُْت) “toprak”, toĥ ( ُْتخ ) ~ toķ (قُْت) “tok”, tumma / [tümman] ( َُتب ) ~َّهْ tunban (ىببً ) “tuman”,َُْت toijuz ( کٌُتزْ ) ~ tonķuz (سقًْت) ~ donķuz ( ًّدسق ) “domuz”, taş / šaş (شبط-شبت) ~ daş (شاد) “taş”, toşķan (ىبقضْ ) ~ ت doşķan (ىبقضّ ) ~ د dovşan (ىبضّ ) “tavşan”,د teijiz (سِکٌَت) ~ deijiz (سکًد) “deniz”, tügün (ىْکُْت) ~ dügün (ىْکّد) “düğüm”, tėşüg (کْطیِت) ~ dėşüg (کْطید) “/g/ ile: deşik”, til (لیِت) ~ dil (لیِد) “dil”, tügme (ََوکُت) ~ dügme (َوکُّد) “düğme”, tamcı (یجهبت) ~ damcı (یجهاد) ~ damcu (ْجهاد) “damdan, tavandan damlayan damla”, töpe ( تَ ) ~ پْ tepe ( پتَ ) “tepe”, çaĥ- (خبچ) ~ çaķ- (قبچ) “çakmak”, çıĥ- (خیچ) ~ çıķ- (قیچ) “çıkmak”, çıĥard- (درخیچ) ~ çıĥart- (ترخیچ) “çıkartmak”, çürüd- (د ُرُْچ) ~ çürüt- (تُرُْچ) “çürütmek”, çanbur (رْبًبچ) ~ çamur (رْهبچ) “çamur”, çılpaķ (قبپلچ) ~ çıplaķ (قلاپچ) “çıplak”, çuĥur (رْخَُْچ) ~ çuķur ( َُچر ) “çukur”,َُق daķıd- (ذقاد) ~ daķıt- (تِقاد) “dağıtmak”, diijle- (َلکٌیِد) ~ dinle- (َلٌیِد) “dinlemek”, daķıdur (رّذیقاد) ~ daġıtur (رْتیغاد) “dağıtır”, dad- (داد)

~ dat- (تاد) “tatmak”, daru (ّراد) ~ darı (یراد) “darı”, delü ( لدْ ) ~ deli ( لدی ) “deli”, dolı ( لّدی ) ~ dolu ( لُّدْ ) “dolu”, sevle- ( ََسَََلْ ) ~ sövle- ( ََلُْسَ ) “söylemek”, sevled- ( ََسذََلْ ) ~ sevlet- (تََلََْس)

“söyletmek”, sevleş- (صََلََْس) ~ sövleş- ( ََلُْسص ) “söyleşmek”, seri- (ی ِرَس) ~ sarı- (یربس) “sarmak”, sana- ( ًَبسَ ) ~ say- (یبس) “saymak”, sıĥ- (خِس) ~ sıķ- (قِس) “sıkmak”, süpürd- ( َُسدرُپ ) ~ süpürt- (ترُپ ) “süpürtmek”,َُس saķķın- (يِّقَس) ~ saķın- (يِقَس) “sakınmak”, saru ( ربسّ ) ~ sarı ( ربسی ) “sarı”, süd ( سدْ ) ~ süt ( َُستْ ) “süt”, sıçķan (ىبقچی ) ~ س sıçan (ىبچی ) “fare, sıçan”,س ķaza- (ازبق) ~ ķazı- (یزبق) ~ ķaz- (زبق) “kazmak”, ķopar- (رَپُْق) ~ ķopart- (ترَپُْق) “koparmak, kopartmak”, ķuc- (جُْق)

~ ķuçaķla- (َلقبچْق) ~ ķucaķla- (َلقبجْق) “kuçmak, kucaklamak”, ķurd ( رُْقد ) ~ ķurt (ترُْق) “kurt”,

(11)

144 BUGU Dil ve Eğitim Dergisi, 1(2), 2020, 134-149, TÜRKİYE

ķazġan (ىبغسق) ~ ķazan (ىازبق) “kazan”, ķarındaş (شاذً ) ~ رق ķardaş (شادر ) “karındaş, kardeş”,ق ķanad ( قد ) ~بٌ ķanat ( قتبٌ ) “kanat”, ķulaķ ( َُققلا ) ~ ķulaġ (غلاْق) “kulak”, gün (ىُْک) ~ gündüz (زُذًُْک) “gün, gündüz”, gün (ىُْک) ~ güneş (صًَُْک) “gün, güneş”, göijül (لُکًَْک) ~ gönül (لًَُْک)

“gönül”, könneg (کٌَُّک) ~ köneg (کًََْک) “ikinci kef /g/ ile: gömlek”, yumurlad- (دلارُه ) ~ُْی yumurlat- (تلارُه ) “yuvarlamak”,ُْی yėrid- (ذیرَی) ~ yėrit- (تیرَی) “yürütmek”, yaĥala- (َلَخَی) ~ yaķala- (َلَقَی) “yakalamak”, yaija- ( کًبیَ ) ~ yana- ( ًبیَ ) “yanılmak”, yıslat- (تلا ) ~سِی ıŝlat- (تلاصِا)

“ıslatmak”, yarad- (داربی) ~ yarat- (تاربی) “yaratmak”, yulduz ( ذلْیزّ ) ~ ulduz ( ذلّازّ ) “yıldız”, yayaķ (قبیَی) ~ yayan ( یى ) “yaya, piyade”,بی yuĥaru (ّربخُْی) ~ yuĥarı (یربخْی) “yukarı”, aşaķa (َقبضآ) ~ yaşaķa (َقبطََی) “aşağı”, yuĥı ( خُْیی ) ~ yuķı ( ُْییق ) ~ yuķu ( ُْیْق ) “uyku”, yaru ( یبّ ) ~ ر yarı ( ربیی ) “yarı”, yöküz (زْکُْی) ~ öküz (زْکُّا) “öküz”, yüzüm (م ُزُْی) ~ üzüm (مّزُّا) “üzüm”, yıl ( َِیلی )

~ il (لیِا) “yıl”, ye’er (رَئَی) ~ yeher (رََِی) ~ eyer (رَیَا) “eyer”, yuzun (ىّزُْی) ~ uzun (ىّزّا) “uzun”.

Eserde bazı yanlışlar bulunmaktadır: çökeret- (ت َرَکُْچ) “çökertmek” (doğrusu: çökert-), ķazudı (یدّزبق) “kazdı” (doğrusu: ķazıdı < ķazı- (یزبق) “kazmak”), ķondurur (رّرّذًْق) (doğrusu:

ķondarur < ķondar- (رَذًُْق) “kurmak”), ķaban (ىببَق) “/p/ ile erkek yaban domuzu; erkek domuz”

(doğrusu: /b/ ile olmalı, maddenin doğru yazılmasına rağmen söyleniş biçimi yanlış tarif edilmiştir), küleş- (صَلُک) “/k/ ile: güreşmek” (doğrusu: güleş- “/g/ ile güreşmek”. Güleşdür- maddesinde /g/ ile doğru biçimde verilmiştir), gesdür- (رّذسَک) “/g/ ile: kestirmek” (doğrusu:

kesdür- “/k/ ile: kestirmek”. Kes- maddesinde /k/ ile doğru biçimde verilmiştir), yügle- (َلکُْی)

“/g/ ile: yüklemek” (doğrusu:yükle- “/k/ ile yüklemek”. Yük maddesinde /k/ ile doğru biçimde verilmiştir).

Eserin sözlük kısmında fiil kökünün (emir biçimi) geçmiş ve geniş zaman biçimi verilirken bazı yanlışlar yapılmıştır: örged-örgetdi-örgedür (رّذکرّا-یذتکرَّا-ذَکرَّا), ötür-ötürtdi- ötürdür (رّدرْتّا-یذترْتّا-رُتُّا), deldür-deldürtdi-deldütdürür (رّرّذتُذلد-یذترّذلد-رّذلَد), sızlaş- sızlaşdı-sızıldaşur (رْضاذلسیس-یذطلسیس-صلسیس) “sızlamak”.

Eserde sözlük kısmında yanlış olma ihtimali bulunan bazı maddeler vardır: pürüz (ز ُرُپ)

“bir hayvan adı” (doğrusu: “kusur, engel, pürüz”. Maddenin alındığı kaynakta verilen ش َرَخ

“kusur” anlamı, شر ِخ “ayı” biçiminde anlaşılıp “bir hayvan adı” şeklinde anlamlandırılmış olmalıdır), Teijiri (یر ) “Tanrı” (doğrusu: Teijri / Taijrı),َِکٌََت torbaķ ( رُْتقبب ) “toprak” (doğrusu:

torpaķ), tumma ( َُتب ) “tuman” (doğrusu: tumman), َّهْ dök- (کُّد) “/k/ ile dövmek” (doğrusu: dög-

“/g/ ile dövmek”), düki ( کُّدی ) “/k/ ile düğü, pirinç” (doğrusu:dügi “/g/ ile düğü, pirinç”), seri- (یرَس) “sermek” (doğrusu: ser-), söküt (تُکُْس) “/k/ ile söğüt” (doğrusu: sögüt “/g/ ile söğüt”), söküş (صُکْس) “/k/ ile sövüş” (doğrusu: sögüş “/g/ ile sövüş”. Fiiller bölümünde sög- “sövmek”

fiili vardır), köster- (رتسُْک) “/k/ ile göstermek” (doğrusu: göster- “/g/ ile göstermek”), ketür- (رْتَک) “/k/ ile getirmek” (doğrusu: getür- “/g/ ile getirmek”), kötür- (رْتُْک) “/k/ ile almak, kaldırmak” (doğrusu: götür- “/g/ ile almak, kaldırmak”), geglig (کیلکَک) “/g/’ler ile keklik”

(doğrusu:keklik “/k/’ler ile keklik”).

(12)

145 BUGU Dil ve Eğitim Dergisi, 1(2), 2020, 134-149, TÜRKİYE

Eserde aşağıdaki Türkçe sözcüklerin yazılışında /š/ kullanılmıştır: šaş (شبط) “taş”, šoķķuz (زُّْقُْط) “dokuz”.

Eserde aşağıdaki Türkçe sözcüklerin yazılışında /ŝ/ kullanılmıştır: ŝoijra (ٍ َرکٌُص)

“sonra”, uŝan- (ىبصُّا) “usanmak”, ıŝlat- (تلاصِا) “ıslatmak”, alŝan (ىلاصآ) “aslan”, ŝal- ( صلب )

“salmak”, ŝür- (رُْص) “sürmek”, ŝor- (رَْص) “sormak”, ŝat- ( صتب ) “satmak”.

Eserde ikili yazılış biçimleri görülmektedir: taş / šaş (شبط-شبت) “taş”, sal- / ŝal- ( لبس- ص

لب ) “salmak”, sür- / ŝür- (رُْص-رُْس) “sürmek”, sor- / ŝor- (رَْص-رَْس) “sormak”, sat- / ŝat- ( تبس- ص

تب ) “satmak”.

Eserin sözlük kısmında şu özel adlara yer verilmiştir: Ķalmuķ (قْولبق) “Türkistan’da bir kabile adı”, Ķırım (م ِریِق) “bir kabile adı”.

Sonuç

Mazharu’t-Türkî Türkçeyi Farslara öğretmek maksadıyla Abdurrahim Şirvanî tarafından Farsça yazılan Türkçe dil bilgisi ve Türkçe-Farsça sözlükten oluşan bir eserdir. Mazharu’t-Türkî kısa bir giriş, mukaddime, rükünler ve hatimeden oluşmaktadır. İlk üç rükün dil bilgisi konularını içermektedir. Birinci rükünde fiiller, ikinci rükünde isimler ve üçüncü rükünde ekler ve edatlar ele alınmıştır. Türkçe dil bilgisi kısaca ele alındıktan sonra dördüncü rükünde dokuz bölümden oluşan Türkçe-Farsça bir sözlük verilmiştir. Sözlük kısmında yaklaşık 993 madde bulunmaktadır.

Eserde kalınlık-incelik ve düzlük-yuvarlaklık açısından ünlü uyumsuzluğunun görüldüğü örnekler gibi sözcük sonunda /k/ yerine /g/, hece veya sözcük sonunda /ķ/ yerine /ġ/, sözcük sonunda /t/ yerine /d/, sözcüklerde /g/ yerine /k/, sözcük ortasında veya sonunda /ġ/ yerine /ķ/

sesinin görüldüğü örnekler de bulunmaktadır.

Eserde geniş zaman çekimlerinde fiilin son sesi ünsüz ise -ar / -er ve -ur / -ür eki, ünlü ise genellikle direkt -r eki getirilmiştir.

Eserde sözlük kısmında yanlış veya yanlış ihtimali bulunan bazı maddeler bulunduğu gibi fiil kökünün (emir biçimi) geçmiş ve geniş zaman biçimi verilirken bazı yanlışlar yapılmıştır.

Eserde ikili yazılış biçimleri ve ses bilgisi açısından ikili biçimler görülmektedir.

Eserin sözlük kısmında Moğolca, Arapça, Farsça ya da bu diller ile ortak sözcükler bulunduğu gibi bazı köken bilgisi açıklamaları bulunmaktadır.

Eserde başka sözlüklerde olmayan, nadir bulunan veya ilgi çekici sözcükler, birçok eskicil öge, birçok ağıza ait sözcükler ve bazı özel adlar bulunmaktadır.

(13)

146 BUGU Dil ve Eğitim Dergisi, 1(2), 2020, 134-149, TÜRKİYE

Kaynaklar

Akdoğan, Y. (1999). Azerbaycan Türkçesi’nden Türkiye Türkçesi’ne büyük sözlük. İstanbul:

Beşir.

Clauson, Sir G. (1972). An etymological dictionary of pre-thirteenth-century Turkish. London:

Oxford Üniversitesi.

Dehhuda, A. E. (1377). Lügat-name-yi Dehhuda. Tahran: Müessese-yi Çap ve İntilarat-ı Danişgah-ı Tahran.

Devellioğlu, F. (2007). Osmanlıca-Türkçe ansiklopedik lügat. Ankara: Aydın Kitapevi.

Dilçin, C. (1983). Yeni tarama sözlüğü. Ankara: TDK.

Doerfer, G. (1963-1975). Türkische und Mongolische elemente im nuepersischen. Band I-IV, Wiesbaden: Franz Steiner Verlag GMBH.

Ercilasun, A. B. ve Akkoyunlu, Z. (2014). Kâşgarlı Mahmud: Dîvânu Lugâti’t-Türk. Ankara:

TDK.

Eren, H. (1999). Türk dilinin etimolojik sözlüğü. Ankara: Bizim Büro Yayınları.

Eşkeveri, A. H. (1385). Tezkire-yi Şairan-ı Farsi-sera. Kum: Mecma-i Zehair-i İslami.

Gülensoy, T. (2007). Türkiye Türkçesindeki Türkçe Sözcüklerin köken bilgisi sözlüğü. Ankara:

TDK.

Kaçalin, M. (2011). Niyāzi: Nevāyí’nin sözleri ve Çağatayca tanıklar (el-Luġātu’n-Nevāiyye ve’l-istişhādātu’l-Caġātāiyye). Ankara: TDK.

Koç, K., Bayniyazov, A. ve Başkapan, V. (2003). Kazak Türkçesi Türkiye Türkçesi sözlüğü. Ankara: Akçağ Yayınları.

Lessing, F. (2003). Moğolca-Türkçe sözlük. C I-II. (çev. Günay Karaağaç), Ankara: TDK. Mirza Mehdi Han Esterabadi. Senglah. İran-Tahran Millî Kütüphane, Nu. F-1141 el yazması.

Muhammed Hüseyin Bin Halef-i Tebrizî (1342). Burhan-ı Katı. C I-V. (haz. Muhammed Muin). Tahran: İbn-i Sina Kitabçısı.

Necip, E. N. (2008). Yeni Uygur Türkçesi sözlüğü. (çev. İklil Kurban). (2. baskı). Ankara:

TDK.

Orucov, A. (2006). Azerbaycan Dilinin İzahlı lüğeti. C I-IV. Bakı: Şerq-Qerb.

Rahimi, F. (2012). Mazharü't-Türki. Tahran: Endişe-yi Nev.

Rahimi, F. (2018). Fethali Kaçar’ın Çağatay Türkçesi sözlüğü. Ankara: Akçağ.

Räsänen, M. (1969). Versuch eines etymologischen wörterbuchs der Türksprachen. Helsinki Salihpur, C. (1370). Ferheng-i Cami-i Farsi be Türki-yi İstanbuli.C 1-2. Tebriz: Lale.

(14)

147 BUGU Dil ve Eğitim Dergisi, 1(2), 2020, 134-149, TÜRKİYE

Starostin, S. A., Dybo, A. V. ve Mudrak, O. A. (2003). An etymological dictionary of Altaic languages. Leiden / Boston: Brill.

Şemseddin Sami (1317). Kâmûs-ı Türkî. İstanbul: İkdam Matbaası.

TDK (1993). Derleme sözlüğü. C I-IX. (2. baskı). Ankara: TDK. TDK (2009). Türkçe sözlük. Ankara: TDK.

Tekin, T., Ölmez, M., Ceylan, E., Ölmez, Z. ve Eker, S. (1995). Türkmence-Türkçe sözlük. Ankara: Simurg Yayınları.

Yaman, E. ve Mahmud, N. (1998). Özbek Türkçesi-Türkiye Türkçesi ve Türkiye Türkçesi- Özbek Türkçesi karşılıklar kılavuzu. Ankara: TDK.

Yudahin, K. (1988). Kırgız sözlüğü. (çev. Abdullah Taymas). Ankara: TDK. Extended Abstract

The strong structure of Turkish and its strong grammar which originated from the very old Turkish language, have always made it the center of attention and attraction. Throughout history, various dictionaries and grammar works have been created to teach this language to people with other languages, and many Turkish grammar and dictionaries have been created in the Iranian area. Of these, is a work of Abdurrahim Shirvanî named Mazharu’t-Türkî that published by Farhad Rahimi, consisting of grammar and dictionary. Mazharu’t-Türkî is a work consisting of Turkish grammar written in the Persian and Turkish-Persian dictionary.

Mazharu’t-Türkî was written by Abdurrahim Shirvanî to teach Turkish to Persians by order of Aka Muhammed İsmail. In this study, after a short introduction, has been given information about this work and analyzed with the subheadings of “Layout and Content of the Work”,

“Manuscripts Copy of the Work”, “Studies on the Work”, “Evaluation of the Work In Terms of Lexicology And Lexicography” under the heading of “Mazharu’t-Türkî”.

It was noted that Abdurrahim Shirvanî wrote Persian and Turkish poems and wrote another work named Siracu’l-Yakin in 1191 (1777). It is understood from the introduction of the work that the author was born in Erdebil and spent a while in Shamahı-yi Shirvan and went to Shiraz and wrote this work there.

Mazharu’t-Türkî consists of a short introduction, entrance, basics, and final sections. The first three basics include grammar topics. Verbs are dealt with in the first basic, nouns are dealt with in the second basic, suffixes, and prepositions are dealt with in the second basic. After the Turkish grammar was shortly discussed, a Turkish-Persian dictionary consisting of 9 parts was given in the fourth basic. There are approximately 993 entries in the dictionary section.

The author touched on the importance of Turkish in the introduction and entrance of the work, and he has long explained that speaking Turkish is an expression of independence and strength. The author noted that while writing the work at the introduction of the work, it was

(15)

148 BUGU Dil ve Eğitim Dergisi, 1(2), 2020, 134-149, TÜRKİYE

based on the Kızılbash of Iran dialect (Turkî-yi Kızılbash-ı Iran, Turkî-yi Kızılbashiye), which is “indeed clear, understandable, popular, admirable, cute, sweet and meaningful”, due to the variety of Turkish spoken in the provinces and tribes of Iran (Turkî-yi Iran), but he used only the Turkî term while using the name of this language in various parts of the work.

The grammar section (basic 1-3) is enriched by Muhammed Fuzulî and Alishir Nevayî and the author’s poems. When the author makes comparative comments in the grammar part of this work, also referred to the fatwas of five imaginative scholars, namely Molla Cacım Han Shamlu, Molla Karahan Oğlı Kurt, Molla Dash Demür Karagözlü, Molla Taijrı-vėrdi Shah- sėven, Molla Yaradan-kulı Sil Süpür, and Molla Yol-kulı and discussed the grammatical issues through these imaginary scholars with the comparative method. The only copy of this work is located at number 686 in the Merkez-i İhya-yi Miras-i İslamî library in Kum, Iran.

There are examples in the work in which vocal mismatch is observed in terms of great vowel harmony and small vowel harmony. there are examples where /g/ is seen instead of /k/ at the end of the word. there are examples where /ġ/ appears at the end of the syllable or word instead of /ķ/. there are examples where /d/ appears instead of /t/ at the end of the word. there are examples where /k/ appears instead of /g/ at the words. there are examples where /ķ/ appears instead of /ġ/ in the middle or end of the word. In the work, in present tense conjugations if the last sound of the verb is consonant, the suffix -ar/-er and -ur/-ür is introduced, if the last sound of the verb is vocal, usually a suffix -r is introduced directly.

Some items in the dictionary are wrong or potentially wrong. Some mistakes were made while giving the past and present time form of the verb root (imperative form). Binary spelling forms can be seen in the work. Binary formats are seen in terms of phonetics. In the dictionary part of the work, there are Mongolian words or common words with Mongolian. In the dictionary part of the work, there are Arabic words or common words with Arabic. In the dictionary part of the work, there are Persian words or common words with Persian. etymology (Origin information) is available. There are descriptions of origin information (etymology) The work contains words that are not found in other dictionaries or that are rare or interesting. There are many old items in the work. There are many words of dialects in the work. There are some private names in the work.

(16)

149 BUGU Dil ve Eğitim Dergisi, 1(2), 2020, 134-149, TÜRKİYE

Foto 1, 2: Nüshanın tıpkıbasımından örnekler

Referanslar

Benzer Belgeler

og mars mâned. De er jo egentlig voksne sâ meget tidligere pà vâre bred- degrader. Vı vil ikke ha noen innblaıı- ding fra noen kant i vâre eğne forhold,

kaynaklarda ve Latìfì’nin Teõkiretü’ş-ŞuèarÀ’sı ve diğer Türkçe tezkirelerde Farsça dil bilgisine dair eser kaleme alan ve Farsça dersleri veren müelliflerin

O Eğitim programlarında çocukların tüm gelişimleri açısından çok önemli olan ve her gün tekrar edilmesi gereken, öğretmen rehberliğinde yapılan grup

Tüm bunlardan yola çıkarak problem cümlesindeki iki değişken arasındaki farkın anlamlı olup olmaması sınırlı bir bilgi vereceği için derinlemesine bir bilgi elde

yüzyılın başlarında yazıldığı tahmin edilen ve Türk Dil Kurumu kütüphanesine Etüt 80/1, 80/2 numaralarıyla kayıtlı Kâmûs-ı Fârsî adlı Farsçadan

Tuhfe-i Vâfî mesnevi nazım şekliyle yazılmış 19 beyitlik bir giriş bölümü, beyit sayıları 4 ile 12 arasında değişen 41 kıt’adan oluşan sözlük kısmı ve eserin

Ölçümler sonucunda foton enerjileri için iki protokole göre yap›lan so¤urulan doz hesaplar›nda TRS 398 no’lu protokol ile hesaplanan absorbe doz TRS 277 ile hesaplanan

Serimizde proksimal thrombus yayılımı olan 2 olgunun daha önce derin ven trombozu geçiren hastalar olması, yüksek oranlarda proksimal yayılım görülen serilerde