• Sonuç bulunamadı

DUCTAL EPITHELIAL PROUFERATIVE LESIONS OF THE BREAST, A Reproducibility Study.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "DUCTAL EPITHELIAL PROUFERATIVE LESIONS OF THE BREAST, A Reproducibility Study. "

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

J SSK TEPECiK HOSP TURKEY i995; 5 : 148-50

MEMENİN PROLİFERATİF LEZYONLARININ

HİSTOP ATOLOJİK TANILARININ

TEKRARLANABİLİRLİGİ

DUCTAL EPITHELIAL PROUFERATIVE LESIONS OF THE BREAST, A Reproducibility Study.

148

Aydanur KARGI

MerzıJ

KOYUNCUOGLU Tiilay CANDA EmekÖZEN GoncaATAÇ

SUMMARY

In this 72 cases of ı::ystic disease of i:he breast, coı:ı.taining areas of ductal epithelial proliferative lesion were evaluated by 4 pathologists according to the crHeria which were set by Page and modified by Tavassoli. There was complete agreement among 4 pathologist on the diagnosis of 35 (48.5 perı::ent) cases, consisting of diagnoses of epithelial hype.rplasia atypical du.ctal hyperplasia (28.5%) and ductal cardnoma insitu (56.9%). The re- ported complete agreemen~ rate of these studies investigating the :repmducubility of the his- tologic c:riteria for diagnosing of dudal epitheHal proli.feral:ive lesions of the breast have been found to be ranging from zero to 58 percent. This study confirms that i:he diag;nostic dif- ferences among pathologisis could be reduced by providiıng agreement on the criteria.

(Key wo:rds: Atypical Hyperplasia, Cardnoma Epithelial Hyperplasia.) ÖZET

Bu çalı~mada çoğunluğu eksizyonel ile duktal epitelial lezyon içeren 72 memenin kistik hastalığı olgusu, Page ve arkada~lannın belirlediği, Tavassoli'nin mo- difiye ettiği kriteriere göre 4 ayrı patolog tarafından değerlendirilmi~tir. 35 (%485) 4 patolog görü~ birdiğine varmı~hL Bunların 23'ü (%67)

(%28.5) atipik duktal hiperplazi, 2'si (%5,8) duktal karsinoma insitudur,

Bu çalı~ma belli kriteriere bağlı kalındığında, patologlar arası tamsal farklılıkların azaltıla­

bileceği görü~ünü desteklemektedir.

(Anahtar sözcükler :Atipik Hiperplazi, Epitelyal Hiperplazi, Kanser, Patolojik Tanı.)

Patoloji ABD (Prof. Dr. E Özen, ABD Başk., Prof.Dr.T Canda, Doç.Dr.A Kargı, Yrd.Doç.Dr.M Koyuncuoğlu, Arş. Grv.G.Ataç)) 9 Eylül Üniverstitesi Tıp Fakültesi inciraltı-iZMiR Yaz1şma: Doç.Dr.M Koyuncuoğiu

(2)

SSK TEPECiK HAST DERG 1995 Vol. 5 No. 2-3

Son zamanlarda yapılan genif? kitle ta- ramalan ve hasta takibine dayanan çalış­

malarda, memenin kistik hastalığı kap-

samında değerlendirilen duktal epitelyal he- perplazili hastaların 4-5 kat artmıf? invaziv meme kanseri gelişme riski taşıdığı bildiril- mektedir (1,2). Öte yandan bir uçta epitelyal hiperplazilerin bulunduğu duktal epitelyal proliferatif lezyonların oluştuğu spekt- rumun malin ucunu tenı.sil ettiği öngörülen, atipi ve nekrozun olmadığı, kribriform veya mikropapiller tipte duktal karsinom in- situnun biyolojik davranışı ve invaziv kar- sinoma dönüşme riski bilinmemektedir.

Duktal epiteyal proliferatif lezyonların oluş­

turduğu bu spektrumda yer alan epitelyal hiperplazi, atipik duktal hiperplazi ve duk- tal karsinoma insituları tanımlayan ve ayır­

teden histolojik kriterler de yetersiz kal-

mıştır. Bu da bu konuda daha önce Rısai ve Schnitt tarafından yapılan çalışmalarda gösterildiği gibi patologlar arasında %42- 100 arasında değişen görüş ayrıhğı bu-

lunmaktadır (3,4). Bu çaiı~ınada genel kabul görmüf? histolojik kriteriere bağlı kalarak, ünitemizde çalışan 4 ayrı patolog tara-

fından memenin duktal epitelyal proliferatif

lezyonları değerlendirilmiş, bu kriterlerin

tekrarlanabilirliği ve önemi araştırılmıştır.

TABlO 1: Duktal epitelyal proliferatif lazyonları değer, lendirmede Page ve Tavassoli'nin belirlediği kriterleri

; . Atipsiz şiddetli hiperplazi: girdabınısı yapılar o- luşturmuş nükleus şekil ve yerleşiminin değiş~en oldu-

ğu hücreler. Hücreler arası düzensiz sınırlı boşıuklar.

2. Duktal karsinoma insitu, non komedo tip: duldus yapısı içerisinde düzenli aralıklarla yerleşn:ıiş, ün_iform hücreler. Hücreler arası boşluklar zımba ıle delınnıış gibi düzgün sınırlı, yuvarlak görünümlüdür. Bu şe:ilde tutulum gösteren duktus yapılannın toplam boyutu 2 mm'nln üzerinde olmalıdır.

3. Atipik duktal hiperplazi

a.Bir duktus yapısının bir i(ısmının duktal kar- sinoma insituya, bir kısmının ises epitelyal hiperplaziye benzer görünümde oluşu.

b. Duktal karsinoma insituya benzer görününde tutulumu olan duktus yapıları toplam boyutunun 2 mm'den küçük oluşu.

149

GEREÇ VE YÖNTEM

9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Has- tanesinde 1990-93 Mayıs ayı süresince

çoğunluğu eksizyonel biyopsi ile çıkarıl­

mış, duktal epitelyal proliferatif lezyon içeren 72 memenin kistik hastalığı olgusu Page ve arkadaşlarının belirlediği (5) Ta- vassoli'nin modifiye ettiği, Tablo l'de özet- lenen kriteriere göre 4 ayrı patolog tarfından değerlendirilmiştir (1, 5).

SONUÇ VE BUI.GULAR

72 olgudan 4 patoloğun aynı görü~ü bil-

dirdiği 35 olgunun 23'ü epitelyal hiperplazi (%65.7), lO'u atipik hiperplazi (%28.5), 2'si ise duktal karsinoma insitudur. 23 hiperp- lazi olgusunun 9'u (%39.2) hafif-orta, 14'ü (%60.8) ise şiddetli hiperplazi olgulandır. 4 patologdan biri, ikisi veya üçünün farklı görüş bildirdiği 37 olgunun tanılara göre

dağılımı Tablo 2'de gösterilmiştir (Resim 1,2,3).

RESiM 1: 4 Patoloğun görüş birliğine vardı ğı, şiddetli hiperplazi bulgulan gösteren duktus, H+E x 100

RESiM 2: Epitelyallıiperplazi, atipik hiperplazi ve duktal karsinoma insitu gibi çok farklı tanılar alan olgu, H+E x 100

(3)

J SSK TEPECiK HOSP TURKEY 1995 VoL 5 No. 2-3

RESiM 3: 4 patoloğun duktal karsinoma insitu olarak görüş birliğine vardığı, ancak ölçümle 2 mm'den küçük olduğu için atipik hiperplazi olarak değerlendirilen duk- tus H+E x iOO

TABL02.

Olgu Sayısı EH

5 5

1

31 31

EH: Epitelyal Hiperplazi ADH: Atipik Duktal Hiperplazi DKi: Duktal Karsinoma insitu

ADH D Ki

5 5

31

Tablo 2'de de görüldüğü gibi 5 olguda tam epitelyal hiperplaziden duktal kar- sinoma insituya kadar değişmiş, en fazla

görüş ayrılığı ise 31 olgu ile epitelyal hi- perplazi ve atipik duktal hiperplazi tanılan

grubunda olmuştur.

TARTIŞMA

Page ve Tavassoli, memenin kistik has-

talığı içerisinde artmış kanser gelişme riski gösteren duktal epitelyal proliferatif lez-

yonların oluşturduğu spektrumda epitelyal hiperplazi ile sitolojik atipi ve nekrozun

olmadığı nonkomedo duktal karsinoma in-

150

sitular arasında kalan her iki benin ve malin lezyonun özelliklerin taşıyan atipik duktal hiperplazi olarak isimlendirdikleri lezyon-

ları tanımlamak için sitolajik his-

yapı ve lezyonun gözönünde bulunduran üçlü

bu aynı patolog

farklı zamanlarda veya farklı pa- tologlar tarafından aynı lezyon olarak tamnma oranının yüksek olacağını savun-

maktadırlar, Son zamanlarda farklı

gruplannın çah~malarda epitelyal, atipik duktal ve nonkomedo duk- tal karsinoma insitu tanımlamasında da belli kriterlere bağlı tanısal

kriterlerin tekrarlanabilir olduğu iddia edil- mi~tir 2, 6, 7, 8). Öte duktal epi- telyal lezyoniarı tanımlayan his-

tekrarlanabilirliğini araş­

tıran, Rosai ile Schnitt ve ark 4) tara-

fından yapılan iki çalı~rnada da gösterildiği

patologlar bu lezyonları kendi bilgi bi- rikimleri ıEJığmda değerlendirmiEJ ve 5 pa-

toloğun aynı görüEj olma-

mıştır Tavassali ve

kriterlerin uygulandığı ıse

tüm patologlar arasında %58 oranında görü~ birliği olu~muştur Aynı kriter- Iere kalınarak çalı~mamızda,

buna sonuçlar bu

kriterlerin patologralar arası tanısal farkh-

lıkları kaldırınarnakla birlikte belli azaltmaya katkıda buluncağı şeklinde yo-

rumlanmıştır.

Page ve Tavassoli'nin de tar-

tıştığı gibi epitelyal hiperplazi ve atipik duktal hiperplazilerden histolojik olarak

ayırımında güçlük çekilen duktal karsinoma insitu tipinin biyolojik bu lez-

yonlarının epitel-yal hiperplazi veya atipik duktal hiperplazilerden farklı olmadığı

gösterilirse bu lezyonlan histolojik olarak

ayırt etmek gereksiz olacaktır.

(4)

SSK TEPECif< HAST DERG '1995; 5 (2-3): 151-1

KAYNAKLAR

1. Tavassali FA, Norris HJ. A. canıparison of the results of long ternı fallaw-up for atypical intraductal lıyperplasia

and intraductallıyperplasia of tlıe breast. Ccmcer 1990 ; 65 : 518-29.

2. Mc Divitt RW, Stevens JA, Lee NC et aL Histologic types of benign breast disease and risk for breast cancer. Can- cer. 1992 ; 69 : 1408-14.

3. Rosai J. Borderline epiteliallesions of the breast. Am J Surg Pathol. 1991 ; 15: 209-21.

4. Schnitt SJ, Conolly JL, Tavassali FA, Fechner RE, Kep- son RL, Gelman K Interobserver Reproducibilitıj in the di- agnosis of ductol proliferative breasi lesions using stan- dardized criteria. Am J Sıırg Patlıol. 1992 ; 16 (12) : 1133-43.

5. Page DL, Rogers LW. Combined histologic and cyto- logic criteria for the diagnosis of ıııammary atypical ductal hyperplasia. Hum Pathol. 1992; 23 (10): 1095-7.

6. Page DL, Dupont WP, Rogers LW et al. Atypical hyperplastic lesions of the female breast. A lang-lenn fallaw- up study. Carıcer. 1985; 55: 2698-708.

7. Dupont WD, Por FF, Hartmann WH, et al. Breası cancer risk associated witlı proliferative breast disease and atypical Jıyperplasia. Caııcer. 1993 ; 71 : 1258-65.

8. London SJ, Conolly SL, Schnitt Sf et aLA prospective study of benign breasi disease and risk of breast cancer.

JAMA.1992; 267:941-4.

YORUM

MEMEDE ATIPIK HİPERPLAZİ VE

İNSİTU DUKTAL KARSİNOM AYRIMIN- DA PATOLOGLAHIN SORUMLULUGU

RKayar

Kargı ve arkada~ları bu çalışmada ulus-

lararası tıp literatüründe çok yeni ve az in-

celenmi~ fakat büyük önem ta~ıyan bir konuyu ele almışladır. Ülkemizde ise gerek patologlar ve gerekse meme uzmanları konuya hayli uzak

kalmışlardır. Ancak, 3 yıl süreyi kapsadığı be- lirtilen (herhalde birkaç yüz hastadan) çalışmada

72 olgununasıl seçildiği belirtilmemü~tir. Yani la- boratuvara ulaşan tüm meme spesimenlerinin ne

kadarı kistik hastalık ve ne kadarı nonpro- liferatif lezyondur? Kistik hastalık diye nitelenen o-rupta hangi patolojik hiterler dikkate alın­

~nuıtır? Bunlar ortaya konmuş olsaydı proli- feratif lezyonların alt gruplarının birbirlerine

oranlarının hiç olmazsa yabancı serilerle kıyas­

lama olanağı bulunabilecektL

Çalıı;:rnada görev alan · 4 patoloğun gö-

rü~lerinin bildirildiği tabloda (Tablo 2) tanıların

151

hangi noktalarda bului;jtuğunu, hangi noktalarda birbirinden uzaklaştığıru anlamak güçtür.

Tartı~mada Rosai ve Rosen'in de vurgulan-

dığı gibi kriterlerdeki fikir birliğinin olmadığı bir alanda sortak kriterleri kullananlar arasına bile

%42'lik bir anlaşmazlık bulunduğu gözardı edil- memeliydi (1). Nitekim sunulan çalışmada da 4

patoloğun tanıda birleşmediği olgular çoğunluk­

tadır (%51.5)

Yazarların sonuç cümlesinde "Duktal kar- sinoma insitu'ların biyolojik davranış ve klinik öneminin bilinmediği" ve "epitelyal ve atipik hi- perplazilerden farklı davranmadıklan gösterilir- se ayrım da gereksiz olacaktır" şeklinde ifade et- tilderi görüşlerini geçerli kabul etmek olanak-

sızdır. Cünkü duktal karsinoma insitu kanserin ta kendisidir. Oysa atipik hiperplaziler'de 15 icinde sadece %10-20 arasında invaziv kanser geli~im söz konusudur (1, 2). Günümüzde tartış­

malı olan konu bu grupların biyolojik davranı~

ve klinik önemleri değil, duktal karsinoma in-

situların alt prognostik gruplarını hangi kri- terlerin belirlediğidir Prognozu genellikle daha iyi bir kanser olan duktal karsinoma insitu ile kanserle~me potansiyeli taşıyan atipik hipere plazi'lerin ayrımının ileride gereksiz olacağını

beklemek doğru bir dü~ünce olamaz.

ÇalıEJmada Tavassali-Page kriterlerinin bir- birlerinden farkı (lezyon çapı) ve diğer kriterler (Bodian-Haagensen) ile alınan sonuçlara değinil­

memi~tir (4). Böyle bir çalı~mada sonuçların tek-

rarlanabilirliğini etkileyen faktörlerin ba~ında

gelen kriter seçimine ve bu kriterlerin sonuçlan

nasıl etkilendiğine de yer vermek gerekirdi.

Konuya ilişkin son söz henüz söylenmiş değildir. Patologlarırruzın bu alanda yapacakları ara~tırmalann geleceğe ı~ık tutabilecek değerde olabileceğine dikkatleri çekmek isterin:ı.

KAYNAKLAR

L Rosen PP. Proliferative Breast Disease. An unresolved diagnostic dilemma. Cancer. 1993 ; 71 : 3798.

2. Kayar R Proliferatif lezyonların selim meme has-

talıklan içindeki yeri ve kanser riskleri. Ulusal Cer Derg.

1995; 11 (5) : 296-397.

3. Silt>erstein MJ-Paller DN, Walsman JR, et al. Prog- nostic classification of breast ductal carcinoma-in-situ. Lan- cet. 1995; 345: 1154-7.

4. Badian CA, Perzin KH, Lattes R, Hoffmann P, Aber- nathy TG. Prognostic significance of benign proliferative bre- ast disease. Cancer. 1993 ; 71 : 3908.

Referanslar

Benzer Belgeler

Nazal septum anteriorunda respiratuar epitelyal adenomatoid hamartom Respiratory epithelial adenomatoid hamartoma on the anterior nasal septum Tuğba Bostan Bozkurt 1 , Gonca Koç 1

Diğer taraftan primer trakea tümörlerinin dağılımına baktığımızda, yine Grillo'nun seri- sinde adenoid kistik karsinomlar %40 ile başta gelirken onları %36 ile

Amaç: İnstabil torakolomber kırıklarda, kırık omurgaya pedikül vidası yerleştirilerek uygulanan kısa segment posteriyor pedikül vidası tespitinin (KST-P)

1).Tanısal serebral anjiografide (DSA) sağda kavernöz sinüs düzeyinde bilateral eksternal karotid arterin multipl meningeal dalından beslenen sağ inferior petrosal sinüse ve

“Heceyle yazanlardan bazılarının aruzla başarılı olamadıkları için heceye dön- dükleri” iddiasını kabul etmez. Orhan Seyfi’nin “aruzda bir şaheser” olan “Fır-

Sonuç: Kanserli hastalar tedavilerin etkisiyle daha fazla uyku, dinlenme, gezi ve tatil ihtiyacını vurgulamışlardır.. Meme kanserli hastalar tezimizi destekleyerek

Örnek verecek olursak besin zincirindeki kurbağala- rın sayısındaki azalma böceklerin sayısını arttırır, bit- kilerin sayısını azaltır, yılanların sayısını

I. 1 numara ile gösterilen kısım sitozin nükleotidir. Toplam 6 adet nükleotidden oluşmuştur. fosfatı, şekeri temsil eder. Öğretmen aşağıdaki tabloyu tahtaya çizer