3.Kısım
Dr. HATİCE MUTLU EYİSON
Metabolizma ve Enzimler
Hücre içinde meydana gelen enerji
transformasyonlarına yani kimyasal değişmelerin toplamına metabolizma denir. Metabolizma
olaylarına hem katabolizm hem de anabolizm olayları girer.
Katabolizma maddelerin parçalanması, anabolizma yeni maddelerin sentezlenmesidir.
Katabolik reaksiyon ekzergonik'tir. Yani bu olaylar
sırasında enerji açığa çıkar. Anabolik reaksiyonlar
ise endergonik'dir. Yani bu olaylar sırasında enerji
kullanılır.
Meydana gelen enerji hücrede enerji depolayan ve adenozin trifosfat (ATP) denen molekülde tutulur.
Hücre yeni ve kompleks maddelerin sentezi, yani anabolik olaylar için bu enerjiyi kullanır.
Hücre bir fabrika gibi çalışarak sayısız maddelerin parçalanmasını ve sentezini yapar.
Hücrede bu olaylar belli bir vücut sıcaklığında, düşük iyon konsantrasyonunda, dar bir aralığa giren pH derecelerinde meydana gelir.
Hücrede enerji transformasyonları yukarda sayılan şartlar altında enzimler aracılığı ile molekül
seviyesinde yapılır.
Enzimler hücrelerin çeşitli organellerinde yer alır ve
makromolekül yapısına girerler.
Enzimler hücredeki kimyasal reaksiyonların hızını arttıran biyolojik katalizörler olup protein moleküllerinden yapılmış özel bir kimyasal madde grubudurlar.
Enzimler katalizör olarak girdikleri kimyasal
reaksiyonlarda, reaksiyon sırasında substrat denen madde ile birleşerek bir ara madde olan enzim-
substrat kompleksi'ni meydana getirirler ve reaksiyon sonunda başlangıçtaki hallerine dönerler.
Bu arada substrattan yeni ürünler meydana gelir.
Bu reaksiyon sırasında enzim ile reaksiyona girdiği
substrat arasında devamlı ve kuvvetli bağlar kurulmaz.
Bu olay genellikle geriye dönebilen (reverzibl) bir olaydır ve aşağıda gösterildiği gibi olur.
Enzim + Substrat Enzim – Substrat kompleksi (ES) Enzim + Ürün
Enzim terimi genel bir terimdir. Enzimin üzerinde
aktivite gösterdiği maddenin adının sonuna "az" eki getirilerek beli bir enzimin adı elde edilir.
Proteinleri etkileyen enzimlere genel olarak
proteinaz, fosforik esterleri etkileyenlere fosfataz denir.
Dehidrojenazlar pek çok kimyasal maddeden hidrojeni ayıran enzimlerdir (süksinik
dehidrojenaz, glütamik dehidrojenaz vs)
Hidrolazlar geniş bir grup hidrolitik enzimler'dir.
Su eklenmesi ile bir çok maddeleri parçalarlar.
Reaksiyon tipine göre enzimleri sınıflandırmak
mümkündür. Buna göre enzimleri altı sınıfa ayırmak mümkün olur.
Oksidoredüktazlar oksidasyon ve redüksiyon reaksiyonlarına,
Transferazlar bir maddedeki bir kimyasal grubun diğer bir kimyasal maddeye aktarılmasına,
Hidrolazlar su ile parçalama reaksiyonlarına, Liyazlar çift bağlara bir grup eklemeye veya çıkarmaya,
İzomerazlar izomerizasyonları katalizlemeye
Ligazlar (sentetazlar) bir fosfat bağı parçalayarak
iki molekülü birleştirmeye girerler.
Bazı enzimler bir veya bir kaç küçük iyon veya molekül yardımı ile aktivite gösterirler. Bu
maddelere aktivatör denir. Mg
+2ve Ca
+2böyle aktivatörlerdir.
Aktivatörlerin etkisi bazen kantitatiftir. Aktivatör bulunmazsa enzim faaliyeti olmaz.
Bazı aktivatörler spesifik olurlar. Bunlara koenzim denir. Genel olarak koenzimler kompleks yapılı
organik moleküllerdir ve reaksiyona girerler (H ve
fosfat gibi).
Apoenzim (Protein Kısmı)
İnaktif
Kofaktör
(Protein olmayan kısım) Aktivatör
Holoenzim (Tam enzim)
Aktif
Koenzim
Substrat
© 2004 Pearson Education, Inc., publishing as Benjamin Cummings
Faal olmayan enzime apoenzim denir. Apoenzim ile koenzim birlikte faal olan holoenzim'i teşkil ederler.
En önemli koenzimler arasında nikotinamit adenin dinükleotit (NAD+) ve nikotinamit adenin
dinükleotit fosfat (NADP+) vardır. Bunlar dehidrajenazları aktive ederler.
Hücrede enerji verecek katabolik olaylar için NAD+ ye, anabolik olaylar için NADP+ ye ihtiyaç vardır.
Aşağıdaki formülle gösterilen reaksiyonda substrattan iki tane elektronlu H çekirdekleri koenzimle (NAD+)
aktarılmaktadır. Bu bir oksidasyondur. Reaksiyonun yönü ters olursa substrat indirgenir. Bu da bir redüksiyondur.
Substrat + NAD+ + Enzim Okside olmuş substrat + NADH + H+
Aktif Merkez
Bugünkü anlayışa göre enzimlerle yapılan reaksiyonlar sırasında substrat kendini enzimin bir komponentine bağlar.
Bu bağlanma için enzim üzerinde spesifik olan bir yer veya yerler vardır. Bu noktalara aktif merkez denir.
Enzim molekülünün aktif merkezi kompleks bir yapı gösterir.
Substrat enzimin aktif merkezi ile bağlanarak substrat- enzim kompleksini meydana getirir.
Substratla aktif merkez arasında sabit kimyasal bağlar meydana gelmez. Çünkü reaksiyon sonunda enzim ile meydana gelen ürün ayrılacaktır.
Bu bağlar kovalent bağlar değildir. İyonik bağlar, hidrojen bağları, van der Waals kuvvetleri'yle bağlar teşekkül eder. Bu bağlanmalar kısa süreli interaksiyonlardır.
Substratın enzimin aktif merkezine bağlanması bir
anahtarın kilide uymasına benzer. Bu görüş 1884'de Fischer tarafından geliştirilmiştir.
Bu model enzimlerin ne kadar spesifik olduğunu iyi bir şekilde açıklar.
Aktif merkez, sadece o merkeze uygun üç boyutlu yapıdaki molekülü bağlar, diğerlerini bağlamaz.
Aktif merkezler öncelikle proteinin primer yapısı ile ilgilidir. Fakat sekonder ve tersiyer yapıların da ilgisi vardır.
Her ne kadar anahtar kilit modeli enzimin
spesifikliğini çok iyi açıklıyor ise de bazı enzimlerin davranışını bu model ile açıklamak mümkün
olmamaktadır.
Özellikle anahtar kilit modeli sekonder ve tersiyer yapılardaki enzim-substrat etkileşimini tam
açıklayamadığı için Koshland tarafından yeni bir model geliştirilmiştir.
Bu modele göre enzimin yapısı, katı, değişmez bir
yapı değildir. Substrat enzimin aktif yerindeki amino asit dizisi ile reaksiyona girer ve enzimin şekli uygun şekle değişerek faal olan kimyasal bölgesi substrata yakınlaşır ve katalizör etkisini yapar.
S
+
E
aAktif merkez
Enzim-Substrat kompleksi
E
S
+
Enzim-Substrat kompleksi c
b
a
c
b
Fischer modeli
(Anahtar Kilit Modeli)
Koshland modeli
Enzim substrat arasındaki ilişkilerVitaminler
Vitaminler besinsel ihtiyaçlar arasında bulunan maddelerdir. Çeşitli canlıların vitamin ihtiyaçları tespit edilmeye çalışılmaktadır. Vitaminlerin
bazıları temel vitaminlerdir. Genel olarak
vitaminlerin fazlası depolanmaz, vücuttan atılır.
Bazı vitaminler besinle alınır. Bazıları da vücutta yapılır.
Vitaminlerin bazıları koenzim olarak önemlidir.
Vitaminler çözünme özelliklerine göre iki gruba ayrılır;
1.Suda çözünen vitaminler
2.Yağda çözünen vitaminler
Suda Çözünen Vitaminler Bu vitaminler suda çözünürler.
C vitamini (askorbik asit) B
1vitamini (tiyamin),
B
2vitamini (riboflavin)
B
3vitamini (pantotenik asit)
B
5vitamini (niyasin=nikotinamit) B
6vitamini (piridoksin)
B
7vitamini (biyotin) B
9vitamini (folik asit)
B
12vitamini (kobalamin) bu gruba girerler.
İnositol ve kolin de, bazı besin araştırıcıları
tarafından B vitamini çeşidi olarak kabul edilir.
Bu maddelerin kimyasal ilişkileri fazla değildir.
Herhangi bir tanesinin yokluğu avitaminoz hastalıklarının ortaya çıkmasına yol açar.
Meselâ B vitamini noksanlığı Beriberi hastalığı'nın ortaya çıkmasına sebep olur. Çeşitli sebze ve
meyvelerde, ette, sütte bu vitaminler bulunurlar.
C vitamini portakal ve benzeri meyveler ile domateste bulunur.
Çeşitli B vitaminlerinin kaynakları farklı olabilir.
Bitkilerde veya ette bulunabilirler. B12 vitamininin kaynağı toprak mikroorganizmalarıdır.
Yağda Çözünen Vitaminler
Bu vitaminler yağda çözünürler.
A, D, E, K vitaminleri bu gruba girer.
A vitaminlerinin öncüleri başlıca karoten'de bulunur.
A vitamini A1 ve A2 şekillerinde bulunur. A1 vitamini retinol-1 dir.
Hayvan dokuları A vitamini -karotenden sentezler.
Retinen, A vitamini kapsayan bir karotenoiddir.
Retinen bir proteinle beraber, gözde, çomak
hücrelerinin ucundaki görme purpurunu meydana getirir.
Görme epitelinin düzgünlüğü için A vitamini gerekmektedir.
Süt, yumurta, peynir ve yağ A vitamini kaynaklarıdır.
Havuç da zengin bir A vitamini deposudur.
D vitamini kemik ve diş teşekkül ve gelişmesinde önemlidir.
Vücutta güneş ışığından D vitamini yapılmaktadır. Güneş ışınları sterolleri aktive ederek D vitamini teşekkülüne yol açmaktadır. On kadar D vitamini öncüsü vardır.
D vitamini en çok balık karaciğerinde bulunur (uskumru, sardalya gibi). Balıkların yağında da D3 vitamini bulunur.
D vitamini bir steroiddir.
E vitaminine tokoferol denir. Bir karotenoiddir.
Bu vitamin eşey hormonlarının iyi çalışmasını sağlar.
Bu vitaminin yokluğu erkeklerde kısırlığa, dişilerde normal döl verilmemesine yol açar.
Yedi kadar E vitamini çeşidi vardır. Biyolojik olarak en aktif ve yaygın olanı - tokoferol'dur.
Buğdayda ve yeşil bitkilerde bulunur.
K vitamininin fillokinon (K
1) ve farnokinon (K
2) tipleri vardır.
K vitamini de bir karotenoiddir. Kanın pıhtılaşmasını sağlar.
K
1vitamini bitkilerde bulunur. Yumurta, peynir ve karaciğerde de vardır.
K
2vitamini bakterilerin metabolik artıkları arasında
bulunur.
1- Audesirk, T. and Audesirk, G. (1999) Biology, Life on Earth. Fifth Edition. Prentice Hall, Upper Saddle River, New Jersey.
2- Campbell, N.A. & Reece, J.B. Biyoloji. Altıncı baskıdan çeviri. Çeviri editörleri: Prof. Dr. Ertunç GÜNDÜZ, Prof. Dr. Ali DEMİRSOY, Prof. Dr. İsmail TÜRKAN, Palme Yayıncılık, 2006.
3- Hücre Biyolojisi, Sevinç KAROL, Cevat AYVALI, Zekiye SULUDERE. 4.Baskı, 2000, Öğün. Matbaacılık.