• Sonuç bulunamadı

(1)Bilindiği üzere “Ankaram Platformu”, geçenlerde Kızılırmak suyunun Ankara’ya getirilmesine karşı olduklarını belirten bir bildiri yayınlamıştı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "(1)Bilindiği üzere “Ankaram Platformu”, geçenlerde Kızılırmak suyunun Ankara’ya getirilmesine karşı olduklarını belirten bir bildiri yayınlamıştı"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bilindiği üzere “Ankaram Platformu”, geçenlerde Kızılırmak suyunun Ankara’ya getirilmesine karşı olduklarını belirten bir bildiri yayınlamıştı. Yanlış saymadıysam 68 sivil toplum örgütünün oluşturduğu bu yapı, Kızılırmak sularının ivedi gerekliliği üzerine görüşlerimi, bilimsel temellere dayandırmak üzere bana da çağrıda bulundu.

Her birine ayrı ayrı saygı duymamız gereken sivil toplum örgütlerimizin bu konuda yaptıkları hizmetleri eleştirmek haddimi aşar, üstelik yaklaşımlarında destek aldıkları getirim (rant) bölüşümü konusunda da bilgi sahibi değilim. Son olarak, kendilerinden özür diliyorum, şu anda böyle bir tartışmanın, Ankaralıların haklı öfkesini Belediye Başkanına yöneltmesini azaltıcı etki yapacağından kuşku duyarım. Ancak, bağımsız düşüncelerimin dayanaklarını (ilk ve son kez) özetleme zorunluluğu doğdu. Şu kent hele bir yeniden nefes almaya başlasın, siz o zaman izleyin geniş tabanlı tartışmayı.

Ankaralılara uzun zamandır Türkiye’nin en pahalı suyunu içiren Belediyenin, Körler ve Işıklı barajları ve Gerede tünelinden oluşan Gerede su alma yapısını yıllardır savsaklaması sonucunda başkentin bugünlere geldiğini,

Kızılırmak’ta ise hazır barajdan su çekmenin günümüz teknolojisindeki çabukluğunu ve kolaylığını hepimiz biliyoruz.

Sorun, gün yitirmeye gelemeyecek düzeyde ivedilik kazanmıştır.

Öte yandan, su bilimi açısından, kentin tüm su gereksiniminin birkaç bin kilometrekarelik çubuk, Gerede, çamlıdere, Kızılcahamam havzalarından sağlanmasının bugüne değin sürdürülen stratejik bir yanlış olduğunu daha önce

belirtmiştim. Şimdi bu yanlış hafifletilmektedir.

Belediyenin, DSİ görüşünün aksine Kapulukaya’ya değil, Kesikköprü barajına yönelmesini de (pompaj gereğinin ve yerleşimlerden geçme oranının azalması dolayısıyla) doğru buluyorum.

Su niteliği tartışmasına geçelim:

1- Kesikköprü, Hirfanlı barajının koruması altındadır. Bu durum, suyun fiziksel, kimyasal ve biyolojik nitelikleri ve debi kararlılığı yönünden önemli bir üstünlük sağlar.

2- Kızılırmak’ın doğduğu Sivas çevresinde jipsli topraklar son derecede yaygındır. Jipsin suda bağıl yüksek çözünürlüğü ise, sudaki sülfat fazlalığının başlıca nedenidir. Kızılırmak’ın daha sonra aştığı İç Anadolu’da çözünen diğer tuzlar, nehrin doğal niteliğini daha da geriletmektedir. Ama bu kirliliklerin kökeni insan etkinliklerinden çok jeolojiktir. Kızılırmak’ın Hirfanlı Barajına değin olan bölümünde evsel ve kentsel kirlilik yükleri, -sağolsun- sayın platform sözcüsünün bana ilettiği ve benim de aylar öncesi ASKİ yetkililerini uyardığım üzere, denetlenebilir düzeylerdedir.

3- Yüksek sertlik, sistemlerde tıkanmaya, ciltte, yemeklerde, çamaşırlarda lekelere, kullanım zorluklarına vb yol açar. Kızılırmak suyunun sertliği 50 Fr, şu anda içtiğimiz suyunki ise 8-10 dolayındadır. Kızılırmak suyunda, kaynatmayla giderilemeyen, kalıcı sertlik egemendir. Örneğin Kızılırmak suyu Çamlıdere ve Kurtboğazı suları ile zamanında 1:3 oranında paçal yapılabilseydi, tüketici bu karışımdaki değişikliğin ayırtına bile varmayacaktı. Şimdi ise, bırakın iyi niteliği, kötüsünü bile bulamaz duruma düştük.

4- Sülfat, sudaki diğer yaygın anyonlara göre daha az zararlı olup, suda acılık ve madensi kokuya neden olacaktır.

Ankara’nın arıtma tesisinde azaltılma olanağı yoktur. Denizden su alınabilen günümüz teknolojisinde hiçbir şey olanaksız değildir, ama bedeli karşılanamaz.

5- Sülfatın, özellikle beton yapılarda aşındırıcı bir iyon olmasına karşın, bu kez sertlikle birlikte bulunmasının zararı azaltabileceğini düşünüyorum, bu benim kişisel varsayımımdır.

6- Ankaralı, özellikle Kızılırmak suyunun ilk verildiği haftalarda sık sık ishal olaylarıyla karşılaşmaya hazır olmalıdır. Çocuklarda bu durum daha sık gözlenecektir. Ancak bu ishallerin mikrobiyel nitelikte olmayacağına dikkat çekmek isterim.

7- Su kalitesi bilimcilerinin sık kullandığı terimle ötrofikasyon (bataklıklaşma) süreci özellikle durgun sularda oksijen azalması, alg vb plankton yayılımı ve azot, fosfat gibi besin maddelerinin artışıyla kendini gösterir. Bu durum, havzası yoğun mevsimlik bitkilerle kaplı Kurtboğazı Barajında ciddi boyutlardadır ve özelikle sonbaharda sıkıntı yaratabilmektedir. Oysa Kurtboğazı Barajının havzasında (kaynak tarafında) önemli bir yerleşim ve endüstri etkinliği yoktur. O zaman, Kesikköprü’deki algal gelişimlere karşı çıkarken, daha nesnel ölçütlerden yararlanılması gereği ortaya çıkmaktadır. Sayın Ankaralılar için not: Ankara’nın tükettiği suda ciddi bir nitelik sorunu yoktur. İvedik Arıtma

(2)

Tesisleri modern ve bakımlı yapılardır. Kent içi içme suyu ve kanalizasyon suyu ağları yaklaşık yirmi yıl önce tümden yenilenmeye başlanmış ve bu çalışmalar on yıl kadar sürmüştür, yani “boş borularda emme gücü (vakum) oluşma ve buralara kirli suların dolma olasılığı çok düşüktür. Ayrıca çeşitli bölgelerde nitelik ölçümleri düzenli biçimde sürdürülmektedir. Arıtma sonrası iletim sistemlerinde oluşabilecek bulaşmalara karşı, her yerde olduğu gibi Ankara’da da kent suyuna bir miktar fazla “etkin klor” karıştırılmaktadır. çok uzun zaman beklemediği sürece, tüketicinin ayrıca klorlama vb işlem uygulaması gereksizdir. Apartman hidroforu vb büyük depolara ek güvenlik önlemi olarak morötesi ışın teknolojisi önerilebilir.

Ankara için şu anda tek hedefin, yetkililerce beş ay süreceği açıklanan çok tehlikeli susuzluk sürecinin en az hasarla atlatabilmesi olması gereği açıktır. “Kentin suyunun gerçekte yağışlı döneme yetecek miktarda ve kesintilerin halkı Kesikköprü boru hattına alıştırma amaçlı olduğu” dedikoduları gerçekse bile kumar oynama hakkımız yoktur, çünkü bu kış veya önümüzdeki kış da yağışsız geçebilir. Belediye yönetiminin geçmişteki büyük yanlışlarının bedelini halkımızın ödemesine kimse razı olamaz. Saygılarımla,

Prof. Dr. İlhami Ünver Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi

e-posta: unver@agri.ankara.edu.tr

Referanslar

Benzer Belgeler

Şekil 3.33 Simulium ornatum tür grup pupasının genel kokon ve pupa yapısı, abdomende bulunan spin sıraları

Yabanlı (2003), yüksek lisans tezinde Ula (Muğla) yöresinden 3 tanesi Türkiye için yeni kayıt olmak üzere, 61 makrofungus türü belirlemiştir.. stenophylloides

Kaliteli ve maliyeti ucuz Gerede suyu yerine, kalitesiz ve pahal ıya mal olan Kızılırmak suyunun şehre verildiğini anlatan Karabatak, “Kızılırmak suyunun içme suyu olarak

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in, başkent’in susuzluğuna çare olarak düşündüğü Kızılırmak suyu projesine itiraz geldi.. Tüketici Hakları

Ankara’nın en işlek noktalarından biri olan Kuğulu kavşağının yeniden düzenlenmesi için yanındaki park için alınan tecüvüz kararı Ankaram Plaformu’nun tepkisine

Ankara Büyükşehir Belediyesi yetkilileri ise Kızılırmak suyunda, insan sağlığını tehdit edecek hiçbir maddenin bulunmad ığını öne sürüyorlar.. Türkiye’nin en uzun

Ankara'nın su sorununa çare olması beklenen Kızılırmak'ın suyunun 'zehirli' olduğu iddiaları üzerine Sağlık Bakanlığı, suyun ar ıtıldıktan sonra içme suyu

Kızılırmak suyunun ham halinde 12.1 mikrogram/litre olan arsenik miktarının, İvedik Arıtma Tesisi’nden çıkışında 1 mikrogramın altında gösterildiği ancak geleneksel