• Sonuç bulunamadı

Zengin adam hatasını anlayıp düzeltmiş. O günden sonra çocuklarıyla çok mutlu olmuşlar.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Zengin adam hatasını anlayıp düzeltmiş. O günden sonra çocuklarıyla çok mutlu olmuşlar."

Copied!
20
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)

2

AKILSIZ BAYKUŞ

Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde develer tellal iken pireler berber iken ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallarken ormanda bir baykuş yaşarmış. Bu baykuşun çevresinde olup bitenlerden haberi yokmuş. Bir gün bir tırtılla arkadaş olmuş. Onu çok sevmiş.

Baykuş onu gagasıyla tutup gökyüzünde uçuruyormuş. Birlikte çok güzel vakit geçiriyorlarmış. Sonra bir akşam tırtıla demiş ki "Yarın sabah ilk işim seni görmeye geleceğim." demiş. Sabah olmuş, tırtılı görmeye gitmiş. Bir de ne görsün tırtıl yokmuş! Baykuş bu duruma çok üzülmüş ve hemen Bilge Baykuş’un yanına gitmiş. Olanları ona anlatmış. Bilge Baykuş" Tırtıllarla uzun süre arkadaş olman zor çünkü onlar kozaya dönüşüp birer kelebek oluyorlar." demiş. Bunu duyan Akılsız Baykuş " Bunu bilmiyordum, bana bildiğin her şeyi öğretir misin? Ağaçların nasıl büyüdüğünü, gökyüzünün neden mavi olduğunu çok merak ediyorum. " demiş. Bilge Baykuş "Tabii ki öğretirim demiş." Aradan günler haftalar geçmiş. Akılsız Baykuş her şeyi öğrenmiş. Onun adı artık "Bilen Baykuş" olmuş.

Günce Polat 2/A

MUTLULUĞUN SIRRI

Evvel zaman içinde Zaman Köy diye bir yer varmış. Orada çok zengin biri çocuklarına her şeyi alırmış, ama çocukları mutlu olmazmış. Çünkü babaları onlarla ilgilenmezmiş. Bir de fakir ama mutlu bir aile varmış. Çocuklarına çok bir şey alamazmış, ama mutlu bir aileymiş.

Bir gün zengin adam ile fakir adam yolda karşılaşmış. Fakir adam çocuklarıyla oynuyormuş.

Fakir adam ve çocuklarının üstünde yırtık kıyafetler varmış. Belli ki çok parası da yokmuş. O kadar mutlularmış ki zengin adam bu duruma çok şaşırmış! Zengin adam: " Benim çok param, güzel bir arabam ve evim var. Çocuklarıma istediği her şeyi alabiliyorum, ama sizin kadar mutlu olamıyoruz. "

demiş. Fakir adam: " Önemli olan para değil. Önemli olan çocuklarınla ilgilenmek ve ailenle güzel vakit geçirmektir. Sen çocuklarınla ilgilenmiyorsun, onlara bir şeyler almak ilgilenmek değildir. "

demiş.

Zengin adam hatasını anlayıp düzeltmiş. O günden sonra çocuklarıyla çok mutlu olmuşlar.

Ceylin Kumsal UÇAR 4/B

(3)

3 AJAN KIZLAR

2 ajan olan aynı zamanda kardeş olan Yeliz ve Açelya anneannesinin evine gitmiştir. Bir başka ajan ise üst katta oturan Eda’dır. Eda çok akıllı, şarkı dinlemeyi seven, cana yakın bir ajandır. Bir gün bizim ajanların düşmanları peşlerine takılmıştır. Âmâ ajanlarımız bunun farkında değildir. Eda kendi düşmanının yerini, Açelya kendi düşmanının yerini ve Yeliz ise kendi düşmanının yerini araştırmıştır.

Ama ne fayda. Hiçbir iz yoktur. Ajanlarımız bu durumun farkına vararak, gece gündüz hiç durmadan çalışmalar yapar. Sonunda düşmanlarının nerede olduklarını bulurlar. Ama bulamamış gibi

davranırlar .Yeni yıla girmişlerdir. Hava iyice soğumaya kar yağmaya başlamıştır. Tabi bizim ajanlar durur mu? Karla oynar gibi yapıp düşmanlarını gözetler. Birlikte kardan adam yapmış kartopu oynamışlardır. Ajanlarımız kartopu oynama molası vermiştir. Kar erimiş hava biraz ısınmaya

başlamıştır .Sonunda düşmanları Giç ve Master (Mastır)'ı bulmuşlardır. Master, çok iyi koşan ve çok iyi kamuflaj ustasıdır. Bir keresinde bulut olmuşluğu bile vardır .Giç ise saf biridir. Bizim ajanlar bir gün bunları ormanda yakalar. Ama yavaş hareket ederler. Çünkü her an düşmanları onları bulabilir derkeeeen Açelya dayanamayıp Giç'ın kafası ile Master'ın kafasını birbirine tokuşturuverir .Giç ne olduğunu anlamadan Eda ve Yeliz gelip ikisini de konuşturur. Meğerse bunlar para ile çalışan iki kişiymiş. Ajanlar özür diler ve onlarla arkadaş olur.

ZEYNEP KARATAŞ 4/B

YAVRU AYI PUFİ

Yavru ayı ile ailesi ormanda yaşıyorlarmış. Oyun oynamayı sevdiğinden hergün kayboluyormuş.

Ailesi hep Yavru ayı Pof 'yi aramak zorunda kalırmış. Yine bir gün Yavru ormana dolaşmaya gitmiş ayı PUFİ ama o kadar uzaklaşmış ki Yavru ayı Pofi'yi avcı lar yakalamış. Ailesi onu bütün ormanda aramış en son yavru ayı Pofi'yi avcıların elinde görmüşler. Sonra yavru ayı Pofi'yi kurtarıp eve dönmüşler.

Ve o günden sonra yavru ayı Pofi ailesinin hiç sözünden çıkmamış ve yanlarından uzaklaşmış.

Sedat Dönmez 3-İ

(4)

4

KONUŞAN EŞYALAR

Bir gün 5 tane konuşan eşya varmış. Bu eşyalar, televizyon, tablet, bilgisayar, telefon ve akıllı saatmiş ve sahipleri çok yalancıymış. Herkese yalan söylermiş. 5 eşya buna son vermek istemişler. Plan yapmışlar. Düşünmüşler taşınmışlar. En sonunda bulmuşlar. Bir gün Adam

televizyon izlemek için salonuna gitmiş. Bir anda yalan söylemenin zararları ile ilgili video açılmış.

Adam şaşırmış. Yatmaya gitmiş.

Adam haftalardır bir şey fark etmiş. Yalan söylediği günler kötü, yalan söylemediği günler güzel rüya görüyormuş. Artık adam bu durumdan sıkılmış ve artık yalan söylememiş.

Ertesi gün adam, yine televizyon izlemeye gitmiş. Televizyon şöyle demiş:

—"Bak artık yalan söylemiyorsun ve hayatın daha güzel."

demiş. Adam şaşırmış. Ama sonra adam şöyle demiş:

—"Ben hatamı anladım ve bir daha aynı hatayı yapmayacağım."

demiş ve bir daha aynı hatayı yapmamış.

KAR YAĞIYOR

Günlerden bir gün ben ders çalışırken annem : kızım cama bak , bak dedi . Bende dersimi bitirdikten sonra bakarım anne dedim. Dersimi bitirdikten sonra baktım dışarı kar

yağıyormuş, sokakta aşağıdaki komşunun üç çocuğunu görünce hemen sokağa çıktım. Beraber oynamaya başladık. Kartopu yaptık ve birbirimize attık. Annemde benimle gelmişti, biz oynarken annem ben gidiyorum kızım ,dedi.Bizde yaklaşık bir buçuk saat kadar oynadık. Ondan sonra karın az olmasına rağmen hepimiz ayrı, ayrı küçük, küçük kardan adam yaptık. Çok güzeldi .Sonra herkes evinin yolunu tuttu. Çok Merak ettim akşam kardan adamıma bakmak için dışarıya

çıktım.Asagidaki komşunun üç çocuğunun yaptığı kardan adam erimemişti. Oysa ki benim yaptığım kardan adamım erimedi .Çünkü ben onu sevgimle karıştırıp yapmıştım. Sevgiyle karışık kardan adamdı onun adı.

ÖZÜM ŞEREMETLİ 4/B

(5)

5

KAPIYA DİKKAT

Kadının birisi vefat etmiş. Cenaze namazı kılınmış , cemaat tabutu sirtlamış , tam camiden cenazeyi cıkartacaklar , tabut caminin kapısına çarpmış . Tabuttan bir inilti duyulmuş. Hemen açmışlar tabutu. Öldü sanılan kadın yaşıyormuş, hemen hastaneye götürmüşler ve kadın on sene daha yaşamış. On sene sonra kadın ölmüş, yine aynı cami, yine cenaze namazı kılınmış. Tam tabutu camii kapısında cıkartacaklar, kadının kocası kapının yanına gelmiş: - Gözünüzü seveyim, kapıya dikkat edin..

3/i Ebrar CAN

KOMŞU

Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir baba ve oğul varmış babası bir gün çocuğuna komşunun önemini anlatmış. Ama çocuk şöyle demiş:

—"Ama baba komşum, var, yok ne fark eder ki"

demiş. Ertesi gün ailenin evinde bir yangın çıkmış ve ailenin komşuları olduğu için komşular hemen itfaiyeye haber vermişler. Komşuları olduğu için hayatları kurtulmuş.

Aradan yıllar geçmiş ve çocuk kendi kendine bir evde yaşayabilecek yaşa gelmiş. Kendine müstakil bir ev kiralamış. Ertesi gün düşünmüş içinden şöyle demiş:

—"Acaba müstakil ev almasa mıydım"

demiş. Tekrar düşünmüş ve şöyle demiş:

—"Amaaan ne var ki"

demiş.

Bir hafta sonra çocuğun evinde de bir yangın çıkmış. Hiç komşusu olmadığı için çok zor kurtulmuş.

Birden babasının ona dedikleri aklına gelmiş ve hemen babasını aramış. Şöyle demiş:

—"Baba senden çok özür dilerim"

demiş. Babası:

—"Ben sana dedim. Eğer sen benim sözümü dinleseydin bunları yaşamazdın ve şunu unutma ki, komşu komşunun külüne muhtaçtır."

demiş.

Babasının bu söylediklerine çok utanan çocuk, bir daha böyle bir hata yapmamış.

Yasemin İdil Özmen 4/J

(6)

6

ESRARENGİZ EV

Bir gün 4 yakın arkadaş, Tolga, Çağla, Begüm ve Mert, dışarıdan ürkütücü gözüken bir ev gördüler.

Tolga evin içine çok girmek istedi. Ama Çağla girme dedi ama Tolga içeri girdi. Tam kapı kapanacaktı ki arkadaşları Çağla, Begüm ve Mert de içeri girdiler ve arkalarından kapı birden kapandı.

4 arkadaş çok ürktüler. Bir kenara oturup sakinleştikten sonra evi incelemeye başladılar. Evi incelerken Mert hayalete benzeyen bir şeyin yanından geçtiğini fark etti. Önce yanlış gördüğünü düşündü, ama sonra Begüm'de aynı şeyi gördüğünü söyleyince Çağla ve Tolga'ya da söylediler. İlk başta inanmasalar da sonra 4 arkadaşın da önlerinden geçince herkes bu evde hayalet olduğuna kabullendi. Çağla iki tane hayalet gördüğünü söyledi ve herkese sessiz bir ses tonuyla:

—"Şu hayaletlerin üzerine atlayalım da kimmiş bu hayalet öğrenelim"

dedi ve lafını bitirir bitirmez hayaletin üzerine koşmaya başladı.

Meğer ki bizim hayalet sandığımız kişi sınıf arkadaşımız Gizem'miş. Gizem ilk önce Çağla'ya, sonrada kapıya baktı. Kapıya neden baktığını öğrenmek için kapıya baktık ve Tolga'nın doğum günü için bütün sınıf ve anneler toplanmıştı. Meğer ki bu yaşadıklarımız bir doğum günü şakasıymış.

Hemen evden çıkıp Tolga'nın doğum gününü kutladık.

Yasemin İdil Özmen 4/J

KONUŞAN EŞYALAR

Bir gün 4 tane konuşan eşya varmış. Bu eşyalar televizyon, bilgisayar, tablet, telefonmuş. Sahipleri çok yalancıymış. Herkese yalan söylermiş. 4 eşya buna son vermek istemişler ve buna son vermek istemişler. Plan yapmışlar. Düşünmüşler taşınmışlar. En sonunda bulmuşlar.

Bir gün adam televizyon izlemek için salona gelmiş tam televizyonu açacaktı ki karşısına yalan söylemenin zararları ile ilgili video çıkmış. Adam şaşırmış. Yatmaya gitmiş.

Adam haftalardır bir şey fark etmiş yalan söylediği günler kötü, yalan söylemediği günler güzel rüya görüyormuş. Adam bir gün yine televizyon izlemek için salona gitmiş ve televizyon adama:

—"Bak artık yalan söylemiyorsun ve hayatın daha güzel."

Adam ilk önce şaşırmış ve televizyona şöyle demiş:

—"Ben hatamı anladım artık yalan söylemeyeceğim."

demiş ve bir daha yalan söylememiş.

Yasemin İdil Özmen 4/J

(7)

7

PAMUK İLE EMEL

Bir gün Emel evlerinde otururken camdan bahçeye bakiyordu.Birde ne görsün! Yavru küçük bir kedi camın önünde miyavliyordu.Emel annesinden izin alıp eve aldı.Annesi Emel'e kediye süt verelim dedi.Emel bir tabağa süt koyup yavru kediciğe verdi ama kedicik sütü içmedi.Emel buna çok üzüldü ve kediciğin annesini kaybettiğini düşündü.Emel sürekli yavru kediyi izlemeye başladı.Annesi ve Emel yavru kediye pamuk ismini verdiler çünkü tüyleri yumuşacık ve pamuk gibi tüyleri

vardı.Ertesi gün Emel ile annesi pamuğun annesini aramışlar ama bir türlü bulamamışlar. Eve döndüklerinde ise pamuk sütünü içmiş karnı doyunca Emel ile oynamaya başlamış.Emel buna çok sevinmiş.Emel'in ailesi evin içine pamuk için güzel bir yuva hazırlamışlar.Emel her gün vaktini Pamuk ile oynayarak ve yıkayıp temizliğini yaparak gününü geçiyormuş.Böylece mutlu olmuşlar.

İrem Elagöz 2-A

SEVİNÇ

O gün sıkıcı ve çoookk sıradan bir gündü , sabah erkenden kalkıp yine çantamı hazırlayıp okula yürümeye başladım. Okulda teneffüslerde arkadaşlarımla konuşup oyunlar oynadım.Eve geldiğimde coookk sıkılıyordum çünkü evde tek çocuğum. Her aksam kardeşim olsun diye dua ederdim, beş yıldır aynı şeyi yapıyorum . O aksam sıkılıyordum sadece ödevlerimi yapıp televizyona bakıyordum televizyonda hiç guzel bir şey olmuyordu artık umudum yitirmiştim o gece tam uyumaya gidiyordum kii annem dişlerini fırçaladın mı diye sordu bende unutmuşum hayır dedim Annem hemen fırçala sana sürprizim var dedi. Hemen büyük bir sevinç ile dişlerimi fırçalamaya gittim. Gelince annem beni mutfakta masanın başında bekliyormuş. Koşup karşısına oturdum kulağima yaklasti yavaşça ben hamileyim dedi, kardeşin olacak dedi çookkk sevindim babaneme koşup annem hamile diye bağırdım. Telefondan anneannemi aradim annem hamile diye bağırıp telefonu kapattı.O gün hayatimin en güzel günüydü sevinçten o gece zor uyudum.

Zeynep Ela Menek 4/J

(8)

8

KESME ŞEKER 2 0

Bir gün legolarımdan oyuncak bir robot yaptım. Adını “Kesme Şeker” koydum. Ancak Kesme Şeker fazla sağlam değildi. Bu yüzden Kesme Şeker’i yenileyip adını Kesme Şeker 2.0 koydum ve en favori oyuncağım Kesme Şeker 2.0 oldu.

Bir gece oyun odasından bir ses geldi, bu bir robot sesiydi. İlk başta çok umursamadım ama ses yaklaşınca endişelenmeye başladım. Birden kapıda Kesme Şeker 2.0 belirdi. Kesme Şeker 2.0’a seslendim:

--Hey! Kesme Şeker 2.0,buraya gelir misin? Kesme Şeker 2.0 da robotumsu bir sesle şöyle dedi:

--Ta-bii ki ne-den ol-ma-sın, ne de ol-sa sen be-nim sa-hi-bim-sin, dedi.

İlk önce biraz sohbet ettik ,sonra ona legolardan bir yatak yaptım ve birlikte yatıp uyuduk. Sabah olunca, Kesme Şeker 2.0 beni sabah erkenden uyandırdı. Çünkü dün akşam annemle babama sabah erkenden kahvaltı hazırlayacağımı söylemiştim. Sabah faaliyetlerini bitirdikten sonra meşhur

tostumdan iki-üç tane hazırlayıp sofrayı elimden geldiğince bir de Kesme Şeker 2.0’ın yardımıyla donattık. Annemlerden önce ablam kalkmıştı. Ablam bu kadar şeyi tek başıma yapamayacağımı anladı ve sordu:

--Dökül bakalım, kimden yardım aldın da bu kadar şeyi yaptın?

Bende dayanamadım ve her şeyi açıkladım. Ablam yine sordu:

--Annemin haberi var mı?

Bende cevapladım:

--Yok. Sonra da ablamı Kesme Şeker 2.0 ile tanıştırdım ve ablamdan çay demlemesini rica ettim.

Ablamda beni kıramayıp çayı demledi.

Annem ve babamı birer öpücükle uyandırdık. Onlara güzel bir kahvaltı yaptırdık ve onları da Kesme Şeker 2.0 ile tanıştırdık ve Kesme Şeker 2.0 da aileden biri oldu.

Ener Can 4-G

SARI KEDİ İLE KUŞ

Günlerden bir gün Masal ile Azra parkta oyun oynuyorlarmış. Masal salıncağa binerken yerde ona doğru miyavlayan bir kedi görmüş. Hemen salıncaktan inip kediyi sevmeye başlamış ve

ardından annesine ve Azra’ya seslenmiş. Bakın sarı bir kedi Anne ne olur eve götürelim. Annesi ise başlarda karşı çıkmış sonra da size hatırlatırım evde bir kuşunuz var olduğunu ve ona zarar

verebileceğini söyler ama Masal ve Azra’nın ısrarlarına dayanamayıp kabul etmiş sarı kediyi eve götürmüşler. Ertesi gün Azra kuşun kafesini açık unutmuş ve sarı kedi kuşu kovalamaya başlamış.

Masal, kuşu görünce hemen kafese koymuş ve kuşa bir zarar gelmemiş. O günden sonra sarı kedinin adı yaramaz olmuş ve sonra da hep birlikte mutlu yaşamışlar.

Rozana Melek Küçükergin 1 B

(9)

9

TEMBEL AMA ZEKİ ÖĞRENCİ

Matematiği sevmeyen öğrenci ders sırasında uyumaktadır. Teneffüs zili çalınca uyanır! Tahtada gördüğü problemi ev ödevi sanarak defterine kaydeder. Eve döndüğünde uzun süre uğraşır, ama bir türlü soruyu çözemez iyice hırslanır, defalarca dener ve her nasılsa soruyu çözer. Bir sonraki derste öğretmenine ev ödevini kontrol etmesini ister öğretmen şaşkındır, çünkü tahtaya yazdığı problem matematik tarihinde çözülememiş sorulara verdiği bir örnektir! Derste uyuyan öğrenci o sorunun şimdiye kadar çözülmediğini bilmediğini için defalarca denemiş, sonunda çözebilmiştir.

Kahramanımız büyük bir iş başarmıştır. Çünkü o işin başarılamayacağını "duymamıştır! Diğer

öğrenciler sorunun çözülemeyeceğini bildiklerinden tecrübelerine dayanarak" mantıklı ve gerçekçi "

hareket edip hiçbir şey yapmamıştır. Çığır açan işler başaran, tutkulu ama tecrübesiz bir çok insanın başarı sırrı bir cümleyle özetlenebilir,

" Başardılar, çünkü başaramayacaklarını bilmiyorlardı! "

ALPEREN ÖZTÜRK 4 J

AZİMLİ AYI

Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde ormanda yaşayan hayvanlar varmış.

Bir gün hayvanlardan tavşan kitap okuyormuş , herkes onu dinliyormuş. Masalı bitmiş ve herkese sormuş "Beğendiniz mi?" demiş. Tilki beğendim demiş. Sonra sincaba sormuş o da beğendim demiş.

Son olarak ayıya sormuş "Beğendin mi?" demiş. Ayı "Beğenmedim." demiş. Herkes şaşırmış

"Neden?" demişler. Ayı cevap vermiş "Alın kitap öyle değil böyle okunur işte!" demiş. Başlamış yalancıktan okumaya herkes gülmüş. Ayı "Neden gülüyorsunuz?" diye sormuş. Tavşan "Akıllım çünkü kitabı ters tutuyorsun da ondan." demiş. Ayı çok utanmış , kitabı yere atıp gitmiş. Ayı giderken karga onu görmüş , daldan aşağı inip demiş ki "Niye ağlıyorsun?" ayı da olan biteni anlatmış. Sonra karga ayıya "Sana okuma , yazma öğreteceğim." demiş. Ayı "Sahiden mi? Hemen öğret." demiş. Aylar , günler geçmiş ve ayı su gibi okumayı öğrenmiş.

Bir gün ayı ormanda gezerken tavşan ile karşılaşmış. Ayı tavşana "Ben bir şiir yazdım okuyayım mı?" demiş. Tavşan "Oku da göreyim." demiş. Ayı başlamış okumaya "Bana derler bilgisayar , elim yazar , ağzım söyler." demiş. Tavşan şaşırmış. Ayı tavşana "Bu şiiri kim yazdı biliyor musun?" demiş.

"Hayır." demiş tavşan. Ayı bunu yazan "Batuhan Kocaağa" demiş...

BATUHAN KOCAAĞA 2/A

(10)

10

KÜÇÜK DAVULCUNUN GECESİ Günlerden bir gün Eren adında, küçük bir davulu olan ve davul çalmayı

çok seven bir çocuk varmış. Davul çalmayı çok sevdiği için ona “küçük davulcu” diyorlarmış.

Her yıl Ramazan Ayı’nı sabırsızlıkla bekliyormuş. Çünkü Ramazan Ayı’nda her gece davul çalınıyor, mâniler söyleniyormuş. Bizim küçük davulcu da mahallenin davulcusuna eşlik ediyormuş.

Bir gece mahallenin davulcusunu beklerken annesinin ve babasının o saatte yemek yediğini görmüş.

_”Anne neden bu saatte yemek yiyorsunuz?” demiş.

Annesi:

_”Biz oruç tutmak için bu saatte yemek yiyoruz. Oruçlu kişiler gündüz yemek

yemez, su içmez ve ayrıca kötü düşünmez, kötü söz söylemez. Nefsine her türlü hakim olmalıdır.”

demiş. Annesi, Eren’in ilk defa duyduğu bir kelime söylemiş ve:

_”Anne nefsine derken ne demek istedin anlamadım?” diye sormuş bizim küçük davulcu.

_”Kişinin dayanma gücüdür. Bazen ‘nefs’ bazen ‘nefis’ olarak da duyabilirsin bu kelimeyi.” diye cevap vermiş annesi.

Bizim küçük davulcu böylelikle bu gece de yeni bir kelime öğrenmiş oldu. Birden dışarıdan mahallenin davulcusunun yaklaştığını

duymuşlar. Babasından izin alarak, mahallenin davulcusunun yanına gidip eşlik etmeye dışarı çıkmış. Mahallenin davulcusu:

_”İşte geldim iki büklüm Üstümdedir davulum yüküm A benim ağalarım

Selâmun aleykûm.” diye mani söyleyerek karşılamış ve birlikte mâniler söyleyerek davul çalmaya devam etmişler.

Ener Can 4-G

COVİD 19 VİRÜSÜ

Bir varmış bir yokmuş. evvel zaman içinde kalbur zaman içinde develer tellal pireler berber iken anamın beşiğini sallarken. 2020 yılında korona virüs diye bir hastalık çıkmış. Ve bu virüs çok tehlikeliymiş. Bu virüs nedeniyle bir çok kişi ölmüş. Bunun için kurallar koymuşlar. Kurallara

uyumayan insanlar dolmuş önce tabi. Sonra zaman alışmışlar tedbiri almışlar. Kalabalık ortamlardan kaçınmışlar. Evlerine gitmişler. Sabretmişler. Ve en sonunda virüs pes etmiş.

— Ben artık insanlara dayanamıyorum. Tüm tedbirleri almışlar. Evlerinde kalıp sabrediyorlar. Ben bu dünyadan gidiyorum demiş. Ve virüs ortadan gidince dünya yine eskisine dönmüş.

Azra Tektaş 2\A

(11)

11 SELİM İLE ŞANS

Bir gün Selim ve ailesi bir kasabaya taşınmış. O kasabada selimin canı çok sıkılıyormuş. Babası onun canının sıkıldığını görünce çok üzülüyormuş. Ve o anda aklına bir şey gelmiş. Ve diğer gün gelirken bir köpek getirmiş. selim köpeği görünce çok sevinmiş !!babasına sarılıp ona teşekkür etmiş. Selim köpeğin adını Şans koymuş. Selim artık canı sıkıldığında hep Şansla oynuyormuş. Şans onu, selimde şansı çok seviyormuş.

Bir gün eve giderken yan evdeki komşularını görmüş. Ama komşuları çok tuhafmış. Burnu uzunmuş, tırnakları da upuzunmuş .Selim komşularını biraz cadıya benzetmiş. Ve yanına gidip merhaba benim adım Selim. Komşuları kaba bir sesle merhaba benim adımda Pınar demiş. O anda yanına Pınar teyzenin kedisi gelmiş. Pınar teyze gibi kedisi de tuhafmış. Tüyleri simsiyah, gözleri ise

kıpkırmızıymış .Adı da Cingözmüş. Selim görüşürüz deyip gitmiş. Selim bu gördüklerini ailesine anlatmak istememiş. Bu gizemi kendisi ve şansla çözecekmiş. Selim annesine anne ben şansla dışarıda oyun oynayacağız da demiş annesi yemek vaktinde çağırırım demiş. Selimde tamam anne demiş. Ve çıkmış

Sonra evin bahçesine sessizce girmiş. Çünkü Cingöz bir ses duyduğunda kalkıp patisiyle kapıya vuruyormuş. Sonrada pınar teyze kapıya çıkıp çocuklara bağırıyormuş. Ama 1. denemeleri başarısız olmuş. çünkü tam içeri girdiklerinde Şans havlamaya başlamış. Sonra da cingöz patisiyle kapıya vurmuş. Pınar teyze çıkıp bağırmış. Eve geri dönmüş. Tam o sırada da annesi eve çağırmış. Ve yemek yemiş. Selim gece yatarken bile evin içinde ne olduğunu düşünüp durmuş. sabah kalkınca kahvaltı yapıp dışarı çıkmışlar ama bu sefer pınar teyzeyle cingöz yürüyüşe çıkmış. Selim içinden bu büyük bir fırsat demiş. Ve hemen bahçelerine gidip eve doğru yürümüş. Ama bir de ne

görsünler, evin yanında bir oda ama kapı kilitliymiş. Tam o sırada pınar teyzeyle cingöz gelmiş.

Selim ne yapacağını şaşırmış. Hemen bir yalan uydurup pardon pınar teyze topumuz kaçtı da deyip bahçeden çıkmış .2.denemelerindede olmamış. Çıkarken cingözün boynunda bir anahtar görmüş.

İçinden işte bu o odanın anahtarı demiş. Sonra eve gidip biraz şansla oynamış. Sonra yemek vakti gelince yemek yemişler. Sonra Selim anne dışarıya çıkıp yürüyüş yapabilir miyiz? annesi tabi demiş.

Selim şans gel hadi dışarı çıkalım, demiş. Geldiğinde çıkmışlar, sonra sessizce gene bahçeye girip, sessizce cingözün boynundan anahtarı alıp odaya girmişler. Oda da bir kazan değişik renkli

malzemeler selim pınar teyzenin fotoğrafını görmüş. Ama orada tam bir cadı gibiymiş. Ve selim artık pınar teyzenin bir cadı olduğunu anlamış. Ve tam o sırada pınar teyze içeri girmiş. Pınar teyze şimdi elime düştün çocuk demiş. ve tam o sırada bir kadın içeri girmiş. Elini Selim'e uzatıp aferin sana demiş. Meğerse o kadın pınar teyzenin düşmanıymış. Ve ben pınar teyzeyi, bura da tek başına bıraktığım için, gelip onu yakalamış. Meğerse Cingözü de pınar teyze kaçırıp böyle korkunç yapmış. Aslında o beyaz tüylü mavi gözlü bir kediymiş. Ve kedinin ismi de Pamukmuş. Bu kedi o kadının kedisiymiş. Cadıyı ve pamuğu alıp bir anda ışınlandılar. Selim şansa dönüp şans bu macerada burada kapandı demiş. Ve eve gidip şansla mutlu hayatına devam edip, oyun oynamışlar.

Aslı İpek Genç 4/j

(12)

12

CANAVARLA SAKLAMBAÇ

Atık dokuz yaşıma bastım. Zaten yüzmeyi de biliyordum. Tam ne güzel bütün yazı ,denizde

geçireceğim derken yasaklar geldi. Her yıl denize gitmeyi dört gözle beklerken bu yıl corona diye bir canavar engel çıktı. Nedense tüm Dünya ülkelerini etkisi altına almış, herkesi hasta eden ve öldüren görünmez bir yaratıkmış.

Yasaklar demişken ,bilgisayarda fazla vakit geçirmem de yasaktı. Ama bu, canavar corona yüzünden tam tersi oldu. Yani neredeyse tüm günüm bilgisayar başında geçiyordu. Çünkü; bütün derslerimiz ve başkalarıyla görüşmelerimiz, artık internet üzerinden bilgisayar, tablet veya telefonla yapılıyordu. Bu durumdan dolayı, canavarı sevmeye başladım gibi bir şey oldu. Ama haberlerde birçok insanı yakalayıp öldürdüğünü duydukça, bu canavarın yok olması için çok dua etmeye başladım. Adeta evde kalarak canavarla saklambaç oynuyorduk. Dışarı çıkan ebeleniyor cezası ağır oluyordu. Yaz tatili zamanı geldi ama okullar hâlâ açılmamıştı. Canavar coronanın yok olmasını dört gözle bekliyordum. Günler geçtikçe çoğalıyordu. Yaz tatilimi bir canavarla saklambaç oynayarak geçireceğimi hiç düşünmemiştim. Saklandığım yerde, yani evde canavarı sobeleyebilmek için yaz tatilimi internetteki araştırmalarımla geçirmeye başladım.

Denize gitmeyi çok istiyordum. Denizin içine dalıp su altındaki canlıları keşfetmek istiyordum.

Şu canavar yüzünden bu yıl yaz tatilimizi de yapamadık. Neyse ki canavar corona bizi hâlâ bulamadı ve ebeleyemedi. Ama inanıyorum ki sağlık çalışanlarımız canavarı sobeleyip yenebilecekler. Bizler de ebelenmediğimiz takdirde canavarla saklambaç oyununu hep birlikte kazanabiliriz.

Ener Can 4-G

ALİ İLE AHMET

Bir gün Ali adında bir çocuk varmış. Bu çocuk çok planlı ve düzenliymiş. Annesine yardım eder, ödevlerini zamanında yaparmış. Ali'nin bir de Ahmet adında arkadaşı varmış ama Ahmet planlı ve düzenli değilmiş. Annesine yardım etmez ödevlerini zamanında yapmazmış. Bir gün Ali arkadaşının evine gitmiş. Oyun oynarken Ali, Ahmet'in düzensiz olduğunu fark etmiş. Ali Ahmet'e planlı ve düzenli olup olmadığını sormuş. Ahmet Ali 'ye hayır diye cevap vermiş. Ali arkadaşına istersen sana planlı olmayı öğretebilirim bu sayede düzenli de olabilirsin demiş. İşlerini ödevlerini zamanında yaparsan düzenli ve planlı bir çocuk olursun demiş. Ahmet kısa zamanda arkadaşının söylediklerini uygulamış ve düzenli bir çocuk olmuş. Ahmet artık her işini zamanında yapar annesine yardımcı olurmuş.

AYTUĞ YUŞA YÜCEL 2/A

(13)

13

YARAMAZ ÇOCUK

Ali adında yaramaz mı yaramaz bir çocuk varmış. Oyuncaklarını , yatağını toplamazmış. Annesi bütün bu olanlara çok üzülürmüş. Ali ödevlerini de yapmazmış ve annesi daha da çok üzülürmüş. Ali bütün gün boyunca oyun oynar ,annesinin sözünü hiç dinlemezmiş. Günün birinde Ali arkadaşlarıyla oyun oynamak için dışarıya çıkmış oyun oynamış çok eğlenmiş ve eve dönmüş. Ali eve girip odasına gittiğinde odasında dağınık bıraktığı hiç bir oyuncağını bulamamış. Annesi Ali'nin dağınık bıraktığı bütün oyuncakları toplayıp çöpe atmış. Ali bu olanlara çok üzülmüş ve bütün oyuncaklarını

kaybetmiş olmanın üzüntüsü ile yaptıkların ne kadar yanlış olduğunu anlamış ve o günden sonra bir daha aynı hatayı yapmamış. Annesi Ali'nin hatasını anlayıp davranışlarını düzelttiği için çok mutlu olmuş ve Ali ye yeni yeni oyuncaklar almış. Ali sorumluluklarını yerine getirip daha mutlu olacağını anlamış ve bir daha annesini hiç üzmemiş.

CEYLİN BODUR

ALİ!NİN HATASI

Bir zamanlar Ali adında bir çocuk varmış. Kimseyle hiçbir eşyasını paylaşmazmış. Okul eşyasını getirmeyenlerle dalga geçermiş. Bir gün kendisinin de unutacağını hiç düşünememiş. Dalga geçtiğinde şöyle dermiş: "Çok unutkansın, okul eşyalarını bile unutuyorsun." dermiş. Ali hiçbir eşyasını unutmadığı için "Hiç kimseye ihtiyacım yok." dermiş. Okulda arkadaşlarıyla dalga geçtiği için arkadaşlarıyla anlaşamazmış. Arkadaşları "Niye dalga geçiyorsun ?" dediklerinde "

Eee... unutuyorsunuz. Başka ne diyeyim ?" dermiş. Ali'nin annesi ve babası Ali ile sık sık

konuşurmuş :"Oğlum ihtiyacı olana yardım edersin onunla dalga geçmezsin." Ali bunlara hiç kulak asmazmış . Bir gün okulda maket yapılacakmış ama Ali el işi kağıtlarını getirmeyi unutmuş. Ali arkadaşları ile dalga geçtiği için arkadaşları ona el işi kağıtlarından vermemiş. Ali üzgün üzgün masasında oturuyormuş. Arkadaşları da Ali'nin haline acımış. Herkes birazda olsa Ali'ye el işi kağıdı vermiş. Ali çok sevinmiş biraz da arkadaşlarına mahcup olmuş. O gün en renkli maket Ali'nin maketi olmuş. Ali o günden sonra arkadaşları ile dalga geçmemiş ve eşyalarını arkadaşları ile paylaşmış.

(14)

14 ALIN TERİ

Evvel zamanların birinde, evlilik çağına gelen bir delikanlı herkes gibi evlenmek istiyordu. Bu niyetini ailesine açtığında, babası ona şöyle dedi:

“Elbette oğlum, elbette evlenebilirsin. Bana kendi alın terinle kazandığın bir altın getirdiğinde, seni hemen evlendireceğim.”

Delikanlı babasının bu sözlerine gülümsedi. Ne kadar da kolay bir sınavdı bu böyle! Ertesi gün, istenilen altın lirayı götürüp gururla babasının avucuna koydu. Babası hiçbir şey söylemeden, altını evlerinin yanından akan nehre fırlattı.

Çocuk, altının düştüğü nehre şaşkınlıkla bir-iki saniye baktıktan sonra, babasına döndü ve sordu:

“Şimdi evlenebilirim, değil mi babacığım?”

Babası başını iki yana salladı:

“Hayır oğlum. Sana kendi alın terinle ve emeğinle kazandığın bir altın getirmeni söylemiştim. Bu altını sen kazanmamışsın ki.”

Genç delikanlı babasının gerçeği nasıl keşfettiğini anlayamamıştı. Ertesi gün bu defa annesinden bir altın borç aldı ve parayı babasına götürdü.

Babası altını aldı ve yine nehre fırlattı. Çocuk bir kez daha şaşırmıştı:

“Bunu niye yapıyorsun baba, anlamadım. Ama işte sana bir altın getirdim, artık evlenebilir miyim?”

Babası bu defa da izin vermedi oğluna:

“Bu altını da sen kazanmamışsın!”

Delikanlı babasının yanından ayrıldıktan sonra, uzun uzun düşündü. Başkasından borç alıp getirdiğinde babası parayı yine nehre atacaktı ve bu gidişle de evlenemeyecekti. O yüzden, genç adam bir iş bulup çalışmaya ve altını kendi emeğiyle kazanmaya karar verdi.

Günler geçti ve kazandığı bir altını babasına götürdü. Babası her zamanki gibi parayı nehre atmaya hazırlanıyordu ki, oğlu can havliyle babasının kolunu tuttu ve bağırmaya başladı! :

“Hayır baba! O altını nehre atamazsın! Onu kazanmak için günlerce çalıştım ve sırtım ağrılar içinde kaldı!”

Babası, yüzünde ışıltılı bir gülümseme ile elini oğlunun omzuna koydu ve:

“Oğlum işte şimdi evlenebilirsin” dedi. “Çünkü emeğinin karşılığı olan bu paranın değerini artık biliyorsun ve eminim ki onu akıllıca harcayacaksın.”

Gökten üç elma düşmüş; biri okuyanın başına, biri dinleyenin başına, biri de alın terinin ne demek olduğunu öğrenenlerin başına olsun..

Betül TULUM 4/J

(15)

15

AHLAKLI ÇOCUK

Çok güzel yürekli, saygılı, herkese iyilik eden , kötülüğü sevmeyen Ali adında bir çocuk varmış. Ali mahalle halkı tarafından çok sevilirmiş. Çünkü herkesin yardımına koşarmış. Yaşlıların eşyalarını taşır, hayır dualarını alırmış. Ali bu güzel davranışları ailesinden görmüş. Mahallede sadece bir tane arkadaşı varmış ki Ali'nin tam tersi, Ali'yi kıskanır ailesini üzermiş. Onun adı da Tuncer'miş ,Tuncer kavgacı biriymiş. Ali'nin hep kuyusunu kazmaya çalışırmış. Çünkü Ali yaptığı iyilikler ve terbiyesiyle herkesten aferin alırmış. Bir gün Ali bakkala gitmiş. Ali üç çikolata, iki ekmek almış. O sırada Tuncer bakkala girmiş. Ali, bakkal amcayla konuşurken, Tuncer parasını vermeden bir çikolata alıp gitmeye çalışmış, bakkal amca onu yakalamış. Tuncer'e kızmış, polise haber vereceğini söylemiş. Bu duruma üzülen Ali, Tuncer'in hatasına rağmen onu kazanmak istemiş. Bakkal amcaya onun adına özür dilemiş. Tuncer çok mahcup ve korku içinde titremiş. Ali ile dışarı çıkmışlar. Ali Tuncer'e yaptığının yanlış ve günah olduğunu anlatmış. Onunla iyi bir arkadaş olmak istediğini söylemiş ve çikolatasının birini Tuncer'e vermiş. Tuncer buna çok sevinmiş ve iyi bir insan olmaya karar vermiş.

Miraç AYDOĞDU 4/B

SEVİMLİ GÖLGE

Bir yaz günüydü o gün Pamukçudaki bahçemizde oturuyorduk. Bahçemizin yanındaki mısır tarlasının içerisinde iki çift sarı göz gördüm ve hemen bunun bir kedi olduğunu anladım. Bu kedi yavru bir kediydi. Kapkara küçük bir yüzü olan siyah bir kedicikti. Aynı renkte bir kardeşi ve beyaz kahverengi lekeli bir annesi vardı. Annesinin adını Beyaz İnci koydum. Siyah yavrulardan birine Siyah İnci diğerine de Kara Boncuk dedim. Onlara yemek verip besleyerek bize alışmalarını sağlamaya çalışıyorduk. Ancak bu o kadar kolay olacak gibi değildi. Günler günleri kovaladı kara boncuk ve annesi ortadan kayboldu. Artık büyümüşlerdi ve annelerinden ayrıldılar. Annesi ile Kara Boncuk başka bir yerde yaşamaya karar vermiş olmalılar ki bahçemizi terk ettiler. Fakat Siyah İnci bizimle kalmaya devam etti. Yaz boyunca bizimle kalan Siyah İnci artık bize alışmıştı. O’nu sevdiğimizi ve ona zarar vermeyeceğimizi anladığı için artık bize daha yakındı. Öyle ki ona dokunabiliyor onu

sevebiliyordum. Bahçeye gittiğimizde arabayı tanıyor ve koşarak yanımıza geliyordu. Kış başlayınca bizi terk edeceğinden çok korkmuştum ancak O bizi kışında terk etmedi. Ne olursa olsun terk etmeyeceğinden artık emindim. Bahçemizin minik neşesi ve biricik incisi oldu. Siyah incim seni çok seviyorum. İncim artık büyüyor ve umarım yavrularını da bizimle büyütmeye karar verir. Yeni incilerimizin olmasını sabırsızlıkla bekliyorum.

Beril SEZER 3/A

(16)

16 RÜYA PERİSİ

Bir varmış bir yokmuş. Uzak ülkelerin birinde rüyalara girebilen bir rüya perisi varmış. Çocukların rüyalarına girip onları eğlendirirmiş. Onlarla oyun oynarmış. Böylece çocuklar rüyalarında çok eğlenirmiş. Ama perinin bir sorunu varmış. Çocukların rüyalarının hepsine birden giremediği için çocukların birçoğu rüyalarında eğlenemez, kötü rüya görenler korkarmış. Peri tüm çocukların rüyalarını göremezmiş. O yüzden hangilerinin iyi hangilerinin kötü rüya gördüğünü bilemezmiş.

Herkesin rüyalarına girip kötü rüya göreni mi bulacakmış? Yine bir gün bir çocuğu eğlendirmek için evine doğru giderken bir ateş böceği görmüş. Perinin dikkatini çekmiş ve ateş böceğini takip etmeye başlamış. Ateş böceği aceleyle evine gidiyormuş. Peri:- Acaba neden böyle hızlı uçuyor? demiş. Ateş böceği kendi kendine mırıldanıyormuş:- Çok geç kalacağım! Arkadaşlarım, akrabalarım, bütün tanıdıklarım evime gelecekler. Saat beş buçukta gelin demiştim. Ateş böceğinin “arkadaşlarım”

sözünü duyan perinin içini bir neşe sarmış. Acaba aklına ne gelmiş? Gideceği çocuğun evine

gitmemiş. Hızlıca kendi evine gitmiş. Hemen yatıp uyumuş. Sabah olunca evinden erkenden çıkmış.

Bir şey arıyor sanki! Ama ne arıyor? Peri uçmuş uçmuş, sonunda aradığını bulmuş. Ne aradığını ben de şimdi öğrendim. Kendine bir çok arkadaş arıyormuş. Bu arkadaşların hepsi peri olmalıymış.

Neden aradığını da biliyorum. Kendisine yardım etmeleri için arıyor. Her biri bir tane rüyaya

girecekler, herkesi eğlendirecekler. Peri, çalılıkların arasında bir periyle karşılaşmış. Diğer peri, başka perileri nerede bulacaklarını biliyormuş. Hemen perilerin yanına gitmişler. Ayrıca bu perilerin hepsi rüya perisiymiş. Bizim rüya perisi hem çok sevinmiş hem de sevmiş. Bütün perilerle tanışmış. Çok iyi arkadaş olmuşlar. Daha sonra istediği ekibi kurmuş. Hep birlikte rüyalara girip çocukları

eğlendirmişler. Peri ve arkadaşları mutlu bir hayat sürdürmüşler.

Gizem GÜNDÜZ 2-A

GÖNÜLLÜNÜN YEŞİL AŞKI

Çalıştığım kuruluşta gönüllü olarak görev yapıyorum .Çünkü toprağı ve ormanı korumak gönül işidir. Kuruluşumuz halkı çeşitli zamanlarda bilgilendirir ve onlara neden

çevrelerini korumalı gerektiğini anlatır. Bizim amacımıza ulaşa

bilmemiz için insanlara bilgi vermemiz yeterli değildir. Bunun yanı sıra çeşitli ağaçlandırma çalışmaları da yaparız .Ancak yine

de çevremiz gerektiği kadar yeşil değildir. Bu yüzden daha fazla gönüllüye ihtiyacımız var.

Ravza Gül Herman 4/G

(17)

17 ZİZO

Zizo, Mars'ta yaşayan çok iyi kalpli ve sportif bir çocuktu. Arkadaşları; Fifi, Zimbo, Bobi, Dodi ve Fili'ydi.

Zizo, bugün çok heyecanlıydı çünkü balon yarışmasına katılacaktı. Bu yarışmaya 4-5 gündür hazırlanıyordu.

Arkadaşı Dodi,Bobi,Zimbo ve Fifi ona tezahürat yapmak için onunla geliyorlardı. Fili de balon yarışmasına katılacaktı.

İlk olarak , balonu parmak üstünde tutma yarışması vardı. Bu turu, Leli adında bir kız kazandı.Leli,okullarına yeni gelen biraz utangaç bir kızdı.Zizo, Leli'yi tebrik etti.Sonrasında, balonu top yerine kullanarak sektirilen bir oyunu oynayacaklardı. Bu biraz zordu. Bunun galibi de Fifi oldu. Zizo arkadaşıyla gurur duydu. Ama en

eğelencelisi, sonuncu turdaydı. Zizo,bu tura çok hazırlandığı için hiç zorlanmamıştı. Yeni hamleler buluyor, strateji yapıyordu. Bu turda da önceki turlar gibi çok eğlenmişti ve 1. olmuştu. Yarın da onu eğlenceli bir etkinlik bekliyordu.

Zizo, yine bir yarışmaya katılmıştı. Bu yarışmanın adı; Uçantop'tu. Oyun şöyle oynanıyordu: Tüm yarışmacıları, yerçekimsiz bir alana koyuyor, o yerçekimsiz yere 3 top atılıyor ve o topları ilk toplayan kişi kazanıyordu.

Zizo bu oyunun oldukça eğlenceli olduğunu düşüyordu. Yarışmalar öğleden sonra başladı. Leli, bu oyunda çok ama çok iyiydi. Zizo, önemli olanın eğlenmek olduğunu biliyordu. Kaybedince arkadaşı kazandı diye seviniyordu, kendisi kazanınca da, "kazandım!" diye seviniyordu .Zizo'nun sporda en sevdiği şey buydu:

EĞLENMEK VE KEYİFLİ VAKİT GEÇİRMEK!

Yarışmalar başlamadan Leli, oturup yemeğini yiyordu.

Yalnızdı. Zizo, onu yalnız görmeye dayanamayıp yanına gitti ve,

—Merhaba Lilo, ben de bu masaya oturabilir miyim lütfen? dedi.

Leli de biraz utangaç sesiyle cevap verdi,

—Tabii.

Birlikte yemek yediler. Birazdan Uçan top turnuvaları başlayacaktı. Herkes hazırdı.

Zizo,Leli'ye şans diledi. Yarışma başlamıştı.Zizo,Leli'den gerideydi. Ama bunu önemsemiyordu, önemli olan eğlenmekti. Leli,son dakikada 3.topu aldı.Yine ara verilince,Zizo,Leli ile bir konuşma yaptı,

—Merhaba Leli,öncelikle seni tebrik ediyorum.Ben seninle arkadaş olmak istiyorum, kabul eder misin? Senin çok başarılı, eğlenceli , sportif ve nazik olman beni büyülüyor.

Leli şöyle dedi:

—Immm...Peki olur.

Zizo,konuşmasını devam ettirdi:

—Sana birkaç şey daha söyleyeceğim:Ben seninle arkadaş olmak istiyorum çünkü senin özgüvenini arttırmak istiyorum.Lütfen sen de kendini geliştir.Bunu yapmak için uğraş.Arkadaş edin ve aynen böyle yarışmalara katıl.

Leli,Zizo'nun konuşmasına bayılmıştı.Bir cevap verdi:

—Ben de aynen senin gibi düşünüyorum.Özgüven kazanmak ve utangaçlığımı gidermek istiyorum.Arkadaşım olsun,dostluklar kurayım istiyorum.

Zizo,

—Ben seni Fifi,Zimbo,Bobi,Dodi ve Fili ile tanıştırabilirim.Biz haftada 2-3 gün dışarı çıkıp oynarız.Senin evin de zaten bizimkinin hemen yanında.Sen de bize katılabilirsin istersen,dedi.

BUNDAN SONRA LELİ VE ZİZO ÇOK İYİ İKİ ARKADAŞ OLDULAR.

Ayzen KIVILCIM 4/G

(18)

18

KORKAN MİNİK AYI DADU

Dadu isimli bir ayı varmış. Arkadaşlarını korkutmaktan çok hoşlanıyormuş. Bir gün karınca Kiki gezmeye çıktığında aniden karşısına Dadu çıkarak Kiki’yi korkutmuş. Dadu karşısına geçerek ; - Hahaha korktun değil mi? Hihihi diye onunla dalga geçmiş.

Kiki bu durumdan çok rahatsız olmuş ve Koala Tiktik’in yanına gitmiş. Kiki Koala Tiktik’e başına gelenleri anlatmış. Koala Tiktik ;

-Hmmm o zaman bunu Baykuş Gukguk ile paylaşalım, Baykuş Gukguk ona bir ders verecektir demiş.

Koala Tiktik ve Karınca Kiki Baykuş Gukguk’un evinin yolunu tutmuşlar. Baykuş Gukguk evine geldiklerinde kapıyı çalmışlar, kapı açılınca Baykuş Gukguk’a olayı anlatmışlar. Baykuş Gukguk kafasını iki yana sallayarak ;

- Tamam, anladım. O zaman öğlen vaktinde herkes çınar ağacının orada toplansın. Ona iyi bir ders vereceğiz dedi.

Baykuş Gukguk toplanan bütün hayvanlara planını anlattı. Dadu bütün hayvanların çınar ağacının orada toplanacağını duydu. Kendisinin neden çağrılmadığını merak ettiğinden çınar ağacına doğru gitmeye başladı. Ağaca yaklaştığında bütün hayvanlar Dadu’nun karşısına aniden çıkarak bağırdılar ve Dadu’yu korkuttular. Dadu korkarak kendini çalılıklara attı.

Baykuş Gukguk ;

-Eğer arkadaşlarının hoşlanmadığı bir şeyi kendine yapılmasını ister misin?

Dadu ;

-Özür dilerim hepinizden. Bir daha arkadaşlarımı korkutmayacağım dedi.

Bunan sonra Dadu davranışlarına dikkat etti. Herkes birbirine saygı gösterdi.

Ege Erkan 3-A

(19)

19

PROJE DANIŞMAN ÖĞRETMENİ FATMA YILDIZ AKSOY

EDİTÖR ONUR KINIK

KİTAP YAZARLARI

Hatice Fahriye Eğinlioğlu İlkokulu Öğrencileri

YAYIN TARİHİ 22.01.2021

(20)

20

Referanslar

Benzer Belgeler

Bulgular: Servis sorumlu hemşirelerinin, kendi, astı, akranı ve üstünün değerlendirmelerine göre “Liderlik Uygulamaları Envanteri” toplam puan

Heyet-i Temsiliye’nin yasal bir zemine oturtulmasının ardından Milli Mücadele faali- yetleri daha da hız kazanmıştır. Meclis-i Me- busan’ın yeniden açılma fikri ortaya

Dünyada ve ülkemizde sosyal hayatın değiş- mesine paralel olarak günümüzde çok yoğun ola- rak yaşanan iç göçe bağlı şehir ve bölge nüfus yapılarında ciddi

Even only principal capital system and capital increase from external sources took place in OTCC, in NTCC, reg- istered capital system took place as well as the principal

Pertussis toxin prevents hypoxia-induced impairment of beta2-adrenergic signaling in primary rat alveolar epithelial cells “87 th Annual Meeting of the German Physiological

TÜBİTAK Projesi, 1001 - Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Türkiye, Eylül 2020. TÜBİTAK Projesi, 1001 - Bilimsel

HARS AKADEMİ Uluslararası Hakemli Kültür-Sanat-Mimarlık Dergisi Yıl 2, Sayı 4 (Aralık 2019), ss.. Araştırmacı, akademisyen, yazar ve şair kimlikleriyle tanınan

Simetrik bir 2-hidoksi Schiff bazı olan bileşik (3)’ün olası fenol-imin ve keto-amin formlarının optimize yapıları (Şekil 2) gaz ve çözücü