• Sonuç bulunamadı

Erken Kalp Krizinde‹ki Zanl› Daha FilmlereGüvenmeyin Bir Kafeinsiz Kahve Lütfen, Lamal› Olsun... T›p

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Erken Kalp Krizinde‹ki Zanl› Daha FilmlereGüvenmeyin Bir Kafeinsiz Kahve Lütfen, Lamal› Olsun... T›p"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

B ‹ L ‹ M V E T E K N L O J ‹ H A B E R L E R ‹ 14 Haziran 2006 B‹L‹MveTEKN‹K

Bir Kafeinsiz

Kahve Lütfen,

Lamal› Olsun...

Kuflkuculuk bu ya, bir kafaye oturup da ka-feinsiz kahve siparifl etti¤inizde, önünüze ge-len kahvenin gerçekten kafeinsiz oldu¤un-dan nas›l emin olacaks›n›z?! Bu derdinizi çözmek için lamalarla iflbirli¤i içindeki Was-hington Üniversitesi T›p Okulu araflt›rmac›la-r› sayesinde, kendinizi bu dertten kurtulmufl sayabilir, rahat bir nefes alabilirsiniz. Buluflun s›n›r› yok; araflt›rmac›lar kafeine ba¤lan›p onu ‘görünür’ k›lmay› baflaracak bir molekül -bu durumda bir antikor- aray›fl›yla yola ç›km›fllar. Ço¤u hayvandaki antikorlar yüksek s›cakl›klarda bozuldu¤u halde, tam olarak bilinmeyen bir nedenle deve ve lama-lardaki antikorlar daha sa¤lam bir kimyasal yap›ya sahip ve 90°C gibi yüksek s›cakl›klar-da bile ifllev görmeyi sürdürebiliyorlar. Jack Ladenson liderli¤indeki ekip de bu bilgiden yola ç›karak, önce bu hayvanlara kafein en-jekte etmifl ve hayvanlar›n kafeine karfl› anti-kor üretmelerini sa¤lam›fllar. Oluflan antianti-kor- antikor-lar› inceleyen araflt›rmac›lar, daha sonra bun-lar›, kahve içindeki kafeini ortaya ç›karma ye-tenekleri bak›m›ndan teste tabi tutmufl ve özellikle de lama antikorlar›nda sonucun olumlu oldu¤unu görmüfller. Bundan sonra-ki ifl onlara göre oldukça basit: Kahveye ya da kafein içerme olas›l›¤› olan herhangi bir içece¤e (ilaçlar dahil) an›nda bat›r›labilecek lama antikorlu bir çubuk üretivermek. Sa-bahlar› flöyle koyu ve s›cak bir kafeinli kah-veyi hiçbirfleye de¤iflmeyecek kahve tutkunla-r›n› saymazsak, hay›rl› olsun diyelim! Nature, 12 May›s 2006

Erken Kalp Krizinde

‹ki Zanl› Daha

California Üniversitesi (San Francisco), Cele-ra Genomics firmas› ve Cleveland Clinic’in ortaklafla yürüttü¤ü kapsaml› bir çal›flma, er-ken kalp krizinde rol oynayan iki gen ortaya ç›kard›. Bunlardan VAMP8 olarak bilinen bi-rincisi, p›ht›laflman›n erken evrelerinde ifllev gören bir protein kodluyor. Kalp damarlar›-n›n (koroner damarlar) kendilerinde gerçek-leflen p›ht›laflman›n kalp krizinin en büyük tetikçisi oldu¤u düflünülürse, genin önemi ortada. HNRPUL1 adl› di¤er gense, RNA et-kinli¤iyle ilgili.

2000’in üzerindeki hastan›n klinik kay›tlar› ve gen varyasyonlar›n›n (genin farkl›

türleri-nin) geriye dönük olarak ve üç ayr› alt-çal›fl-mayla incelendi¤i araflt›rma, bu konuda bu-güne kadar yap›lanlar›n en kapsaml›s›. So-nuçsa, bu iki gen varyant›ndan herhangi bi-rini tafl›yanlarda erken kalp krizi geliflme riskinin, hiç tafl›mayanlara oranla 2 kat ol-du¤u yolunda. Genlerin ikisi de daha önce kalp kriziyle iliflkilendirilmifl de¤il. Araflt›r-mac›lara göre VAMP8 geninin riskteki rolü,

p›ht›laflma sürecini h›zland›rmas›, erken bafllatmas› ya da p›ht›laflman›n fazla uzun sürmesine neden olmak.

“Bundan sonraki ad›m, büyük gruplar› bu genleri tafl›y›p tafl›mad›klar›n› anlamak üze-re genetik taramaya tabi tutmak ve genlerin etkinliklerini moleküler düzeyde izlemek olacak” diyor araflt›rmac›lardan John P. Ka-ne. Hastalar›n dikkatle seçildi¤i, örnek özel-liklerinin iyi tan›mland›¤› bu tür genifl kap-saml› çal›flmalar›n, hem tan› hem de tedavi aç›s›ndan yeni araçlar›n gelifltirilmesiyle so-nuçlanaca¤›na kesin gözüyle bak›l›yor. fiim-dilik ilk hedef, risk alt›nda bulunanlar› ön-ceden belirleyebilmeyi amaçlayan “Genetik Risk Ölçe¤i”nin ortaya ç›kar›lmas›. University of California Bas›n Duyurusu, 11 May›s 2006 Kad›n komada ve hastane yata¤›nda

yatmak-tad›r. Gözleri kapal›, yüzü ifadesiz, k›p›rt›s›z. Yan›bafl›nda ona hüzünle bakmakta olan ko-cas›, bu flekilde geçen aylar›n söndüremedi-¤i bir umutla birden hayk›rarak yalvarmaya bafllar kad›na: “Hadi aç gözlerini, konufl be-nimle!” O da ne? Kad›n›n gözkapaklar› titre-meye, parmaklar› k›p›rdamaya bafllar. Bir-den pat! Gözler aç›l›r: “Nerdeyim ben? Bana ne oldu?” ‹flte en az›ndan ABD Mayo Klini¤i nörologlar›na saçlar›n› bafllar›n› yolduran ti-pik bir film sahnesi.

Araflt›rmac›lar, hem ABD hem de çeflitli ül-kelerde 1970-2004 y›llar› aras›nda yap›lan 30 filmi ele ald›klar› araflt›rmada görmüfller ki, hastalardaki koma durumunu do¤ru bi-çimde temsil eden filmlerin say›s› 2. “Kifli aniden uyan›yor, onca y›ll›k komadan son-ra herhangi bir fiziksel ya da ruhsal soru-nu yok, kaslar› t›k›r t›k›r iflliyor, cilt tapta-ze... adeta bir Uyuyan Güzel” diye dile geti-riyorlar tepkilerini. Ele ald›klar› filmlerden yaln›zca bir tanesi komadaki kifliyi gözü kapal› göstermifl. Oysa, diyor araflt›rmac›-lar, gerçekte komadaki ço¤u kiflinin gözleri aç›kt›r, hatta gözü kapal› da olsa, d›fl ko-nuflmalar ya da a¤r›-ac›ya tepki olarak

göz-lerini açabilirler.

Çal›flman›n amac› filmlerdeki t›bbi yanl›fllar› bulmaktan çok, insanlar›n bunlardan ne fle-kilde etkilendiklerini, yak›nlar› için karar vermek durumunda kald›klar›nda bu etkile-nimlerin devreye ne derecede girdi¤ini anla-mak. “Endiflemiz, insanlar›n bu sahnelerin gerçe¤i yans›tt›¤› yan›lg›s›na kap›lmalar›” di-yor araflt›rmac›lardan Coen Wijdicks. Her-hangi bir t›bbi e¤itimi olmayan 72 kifliye, filmlerden gösterdikleri ilgili sahneler sonu-cunda, endiflelerinin hiç de yersiz olmad›¤›n› anlam›fllar. Sözgelimi, komadayken parmak-lar›yla mors kodlamas› yapan bir koma has-tas›n› izleyen kiflilerin % 31 kadar›, bunun gerçekten de mümkün olabilece¤ini düflün-müfl. Yine deneklerin % 40’tan fazlas›, bir gün karar vermek durumunda kal›rlarsa, iz-ledikleri sahnelerin bu kararlar›nda etkili olaca¤›n› düflündüklerini itiraf etmifl. “Sine-ma bir sanat dal› ve sanat›n özgürlü¤üne sayg›m›z var” diyor araflt›rmac›lar. “Ancak, özellikle de gerçekçilik iddias›yla çekilmifl sahnelerde, bir uzman›n görüfllerine de yer verilmesi, bu aç›dan önemli”

American Academy of Neurology Bas›n Duyurusu, 9 May›s 2006

T›p

Filmlere

Güvenmeyin

Referanslar

Benzer Belgeler

Ağaoğlunun cenaze merasimine Büyük Millet Meclisi azalarmdan bir çok zevat, Vilâyet, Üniversite ve bilû- mum ilmi teşekküllerinin mümessil- lerile kendisinin

Yeni keflfedilen dünyalar aras›nda, bir atarcan›n (PSR 1257+12) çevresinde dolanan gezegenler, bir üçlü y›ld›z sistemi (HD 188753) içinde bir gezegen, Jüpiter’inkine

NASA’n›n 1989 y›l›nda Jüpiter’i incelemek üzere f›rlatt›¤› Galileo uzay arac›yla, 1997 y›l›nda Satürn’ü incelemek üzere f›rlat›lan Cassini’de roket

Amerikan Kimya Derneği’nin (ACS) erken aşa- madaki araştırmaların paylaşımı için oluşturduğu bir internet platformunda (moressier.com) yayım- lanan bulgulara göre,

Bireyin difl minesindeki de¤erin yükselme ya da alçalma dönemine mi karfl›l›k geldi¤ini belirlemek için de araflt›rmac›lar farkl› zamanlarda oluflan iki difl

Bu sürenin sonunda, olgu 3 ve 5’e, 15 gün aralarla bilateral komplet subtalar gevşetme (KSTG) ; olgu 4’ün sağ ayağına KSTG, 15 gün sonra ise sol ayağına KSTG + lateral

“Allah’ın İlk ya- rattığı şey, rûhumdur.” hadîsini aktararak şöyle demektedir: “İşâret ehli (mutasavvıflar), Yüce Allah ilk olarak Âdem (a.s.)’ı yaratıp

Yıldızına çok yakın yörüngelerde dolanan gezegenler aşırı sıcak, yıldızına çok uzak yörüngelerde dolanan gezegenlerse aşırı soğuktur.. Bir yıldızın etrafındaki