• Sonuç bulunamadı

açılı park (Alm. Schrägparken, n; Fr. parc oblique, m; İng. angle parking) inş. Taşıtın, ekseni yol ekseni ile açı oluşturacak biçimde park edilmesi.

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "açılı park (Alm. Schrägparken, n; Fr. parc oblique, m; İng. angle parking) inş. Taşıtın, ekseni yol ekseni ile açı oluşturacak biçimde park edilmesi."

Copied!
127
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

A çerçeve (Alm. A-Rahmen, m; Fr. appuis couplés, pl; poteaux couplés, pl; İng. A-frame) inş. Genel olarak ahşap çatı yapımında kullanılan, tepede birleşen iki eğimli ayak ve ortada yatay veya çapraz bir bağlantı ögesinden oluşmuş çerçeve.

AASHTO sıkılaştırma deneyi (Alm. AASHTO Kompaktion; Fr. compactage AASHTO, m; İng. AASHTO compaction) inş. Amerikan Devlet Karayolları ve Ulaştırma Görevlileri Derneği'nin AASHTO T99 sayılı

yönetmeliği ile tanımlanan ve kalıp içine sıkıştırılarak yerleştirilmiş zemin numunesinin nem içeriği ile yoğunluğu arasındaki ilişkiyi belirlemek için yapılan deney; eşanlam: AASHTO kompaksiyonu.

abanoz (Alm. Ebenholzbaum, m; Ebenholzbaum, n; Fr. ébène, m; ébénie, m; İng. ebony) inş. Sıcak iklimlerde yetişen ağır, sert ve siyah renkli, mobilyacılıkta kullanılan bir ağaç türü.

Abrams yasası (Alm. Abrams Gesetz, n; Fr. loi d’Abrams, f; İng. Abrams' law) inş. Beton dayanımının, karışımdaki su ağırlığının çimento ağırlığına oranı ile ters orantılı olduğunu belirten yasa.

acil durum geçkisi (Fr. aiguillage des véhicules d'urgence, m; guidage d'itinéraire pour véhicules d'urgence, m;

İng. emergency vehicle routing) inş. Bir acil durum taşıtının, bulunulan trafik koşulları ve diğer acil durum taşıtlarının güzergâhları göz önüne alınarak dinamik olarak belirlenen rotası; eşanlam: acil durum güzergâhı.

acil durum savağı (Alm. Notfall-Hochwasserentlastung, f; Fr. évacuateur de secours, m; İng. emergency spillway) inş. Ana savağın yetmediği taşkınlarda kullanılan yedek savak; eşanlam: tehlike önleme savağı.

acil yardım noktası (Alm. Notfallstation, f; Fr. poste de secours, m; poste d'urgence, m; İng. emergency station) inş. Karayollarında, özellikle de tünellerde, yangın söndürücü, ilkyardım malzemesi, acil servis telefonu vb. aygıtlarla donatılmış alan; eşanlam: acil durum istasyonu.

açık keson (Alm. offener Senkkasten; Fr. caisson ouvert, m; İng. drop shaft; open caisson) inş. Genellikle su içindeki köprü ayaklarının yapımında kullanılan, iki ucu açık ve ince cidarlı olan ve kendi ağırlığı ile yerine indirilen, yerleştirme işleminin ardından içindeki ıslak zemin boşaltıldıktan sonra beton ile doldurularak inşaatı tamamlanan su içindeki derin temel türü.

açılı dozer (Alm. Planierraupe mit Schwenkschild, f; Planier-Gleiskettengerät mit Schwenkschild, n; İng.

angledoser) inş. Öndeki bıçağı, yukarı veya aşağı tek taraflı hareket ettirebilen veya sağa veya sola döndürebilen dozer; eşanlam: yandozer.

açılı park (Alm. Schrägparken, n; Fr. parc oblique, m; İng. angle parking) inş. Taşıtın, ekseni yol ekseni ile açı oluşturacak biçimde park edilmesi.

aderans ağırlığı bkz. inş. yürütücü dingil yükü.

aderans boyu bkz. inş. kenetlenme boyu.

aderans katsayısı bkz. inş. tutunma katsayısı.

aerodinamik direni (Alm. aerodynamischer Widerstand, m; Luftwiderstand, m; Fr. résistance aérodynamique, f;

résistance à l'aire, f; traînée aérodynamique, f; İng. aerodynamic drag; aerodynamic resistance) inş. 1. Bir gaz içinde hareket eden sıvı ya da katı herhangi bir cismin üzerine, gazın akış yönüne karşı yönde uygulanan kuvvet;

eşanlam: hava direnisi. 2. Demiryolu taşıtlarının seyirlerinde, havanın lokomotifin ya da öndeki taşıtın ön yüzüne çarpması, yan hava akımlarının taşıt yan yüzleri ile sürtünmesi, dizideki taşıtlar arası boşluklarda oluşan hava hareketleri, dizinin son taşıtının arkasında ortaya çıkan emme etkisi nedenleriyle harekete karşıt yönde oluşan kuvvetin taşıt tonu başına düşen değeri.

aerodinamik kararlılık (Alm. aerodynamische Stäbilität; Fr. stabilité aérodynamique, f; İng. aerodynamic stability) inş. Kablolu ve asma köprülerde köprü tabliyesinin rüzgâr kuvvetinden doğacak burulma ve salınımlara dayanıklı olması; eşanlam: aerodinamik stabilite.

(2)

aerodinamik tabliye (Alm. Brückenfahrbahnplatte, f; Fr. tablier de pont aérodynamique, m; İng. aerodynamic deck) inş. Kablolu ve asma köprülerde rüzgâr etkileri altında oluşabilen burulma ve salınımlara karşı

kararlılığı sağlayacak enkesite sahip tabliye.

agrega (Alm. Gesteinkörnung, f; Zuschlag, m; Fr. agrégat, m; granulat, m; İng. aggregate) 1. inş. Beton, harç, asfalt yapımında kullanılan, istenilen boyut ve nitelikteki çakıl, kum, cüruf, kırmataş veya bunların

karışımı. 2. tar. Topraktaki kum, mil ve kilin çeşitli maddeler yardımıyla birleşerek oluşturduğu

yapı. 3. yerb. Doğal ya da yapay olarak oluşmuş büyüklüğü çakıldan kuma değişen kayaç ve mineral kırıntıları.

ağaç siper (Alm. Baumhecke, f; Fr. haie d’arbres; clôture vivante, f; İng. living tree fence; tree

hedge) inş. Özellikle kırsal kesim yollarında, taşıtların şarampole yuvarlanmasına veya kara saplanmasına engel olmak için tedbir olarak sıra halinde dikilmiş ağaçlardan oluşan çit.

ağır araç işareti (Fr. alerte de surcharge, f; İng. overweight warning) inş. Karayollarında, bir taşıtın standartların ötesinde bir ağırlığa sahip olduğunu sürücülere bildiren işaret, yazı, flama vb.

ağır taşıt (Alm. Schwerlastkraftwagen, pl; Fr. poids lourd, m; véhicule poids lourd, m; İng. heavy

vehicle) inş. Otobüs, kamyon ve çekici arkasına bağlanan özel araçlar gibi dingil ve diğer yapısal özellikleriyle belli bir sınırın üstünde yolcu ya da yük taşımaya elverişli karayolu taşıtları.

ağırlık aşımı uyarısı (Fr. alerte de surcharge, f; İng. overweight warning) inş. Karayolunun bulunulan kesiminde taşıtın ağırlığının yol ağırlık limitini aştığı bilgisini veren uyarı.

ağırlık barajı (Alm. Gewichtsstaumauer, f; Schwergewichtsmauer, f; Fr. barrage gravité, m; barrage poids-voûte, m; İng. gravity dam) inş. Depoladığı suyun yanal basıncı altında baraj gövdesinin devrilme ve kaymasına karşı, dengenin gövdenin ağırlığı ile sağlandığı baraj türü.

ağırlık istinat duvarı (Alm. Gewicht Stützmauer, f; Schwergewichtsstützwand, f; Fr. mur de soutènement poids, m; İng. gravity retaining wall) inş. Dolgu ve yarma şevlerini tutmak ya da doğal şevlerde toprak kaymalarını engellemek için yapılan ve arkasındaki toprağın basıncına ağırlığı ile karşı koyan, destekledikleri zemine daha kararlı mesnet sağlayabilmek için zemine yaslanan yüzeyleri genelde meyilli olarak inşa edilen beton ya da taş istinat duvarı.

ağırlıkça harmanlama (Alm. Gewichtsdosierung, f; Fr. dosage pondéral, m; İng. weight-based batching; weight batching; weight propotioning) inş. Kaba agrega, ince agrega, çimento, su, gibi beton bileşenlerinin ağırlık esasına göre elde edilen belirli bir hacımdaki karışım.

ağırlıkça su emme kapasitesi (Alm. Wasserspeichervermögen, n; Fr. capacité d'absorption d'eau; İng. water absorption capacity in weight) inş. Gözenekli bir cismin yüzeyi kuru, suya doygun hale gelinceye dek soğurduğu suyun malzemenin kuru ağırlığına oranı.

ahşap ızgara (Alm. Holzgitter, n; Fr. treillis bois, m; İng. timber grid) inş. Sağlam zemin üzerine oturtulmuş köprü temelleri altında kullanılan, zemin ile köprü temel tabanı arasındaki kuvvet aktarımını sağlayan elemanlar grubu;

gereğinde elastomer mesnet görevi görerek zeminden yapıya aktarılan deprem kuvvetlerini sönümleyen ahşap yapısal elemanlar topluluğu.

ahşap kazık (Alm. Holzpfahl, m; Fr. pieu de bois, m; pieu en bois, m; İng. timber pile; wooden pile) inş. 1. Bazı özel durumlarda kapasitesi az zemin üzerindeki yapı temellerine destek olmak için kullanılan, uzunlukları genelde 8 ila 10 metre arasında değişen ve kurutulmuş ağaç kütüklerinden yapılan kazık. 2. Ulaştırma yapılarında taşıma gücü zayıf ve gevşek malzemelerden oluşan zeminler üzerine oturtulmuş köprülerin temel sistemlerinde

kullanılan, zeminden yapıya aktarılan deprem kuvvetlerini sönümleyebilen ve yükü sağlam zemine aktaran ahşap elemanlar.

ahşap köprü (Alm. Holzbrücke, f; Fr. pont en bois, m; İng. timber bridge) inş. Ayakları ve döşemesi tamamen ahşap olan köprü.

Airy dalga kuramı (Alm. Airy Wellentheorie, f; Fr. théorie des vagues d'Airy, f; İng. Airy wave theory; linear wave theory) inş. Sürtünmesiz, sıkıştırılamaz ve burgaçlanmasız bir sıvı akışkan ortamında, sığ sularda dalga

(3)

yüksekliğinin su derinliğine oranının, derin sularda dalga yüksekliğinin dalga boyuna oranının küçük olduğu varsayımına dayanan dalga kuramı.

akaç (Alm. Entwässerungsstrang, m; Fr. drain, m; İng. drain) inş. Bir bölgedeki su düzeyini kontrol etmek ve olası zararlardan korunmak için yüzey ve/veya yeraltı sularının yerçekimi kuvvetiyle uzaklaşmasını sağlayan boru, hendek, açık kanal gibi su yolu; eşanlam: dren.

akaçlama (Alm. Drän, m; Fr. drainage, m; İng. drainage) 1. inş. İstenmeyen veya gereksinim fazlası yüzey ve yeraltı sularının doğal veya kanal, hendek, boru gibi yapay su yolları kullanılarak uzaklaştırılması ya da başka bir yere boşaltılması; eşanlam: drenaj, drene etme. 2. malz. Düzgün, pürüzsüz bir kaplama elde etmek için parça yüzeyinden fazla sır ya da emayenin akıtılması ve süzülmesi.

akarkum bkz. inş. zemin sıvılaşması.

akarsu (Alm. Wasserlauf, m; Fr. cours d'eau, m; İng. stream) inş. Yağışlar, eriyen kar, yeraltı suyu ve buzul suları gibi su kaynaklarından beslenen, büyüklüklerine göre dere, çay, ırmak olarak adlandırılan, doğal yatakları içinde akan sular.

akarsu başlangıcı (Alm. Quellgebiet, n; Fr. cours supérieur, m; İng. headwaters) inş. Bir akarsuyun oluşumunu başlatan kaynak ya da bir nehrin kaynağını oluşturan akarsu.

akarsu bölümü (Alm. Flussbereich, m; Fr. bief, m; İng. reach) inş. Bir akarsuyun belirli iki kesiti arasında kalan kısım.

akarsu dirseği (Alm. Flußbiegung, f; Fr. coude de fleuve, m; İng. river bend) inş. Bir akarsuyun oldukça dik açıyla yön değiştirdiği yer; eşanlam: ırmak dirseği.

akarsu düzenlemesi (Alm. Flussregulierung, f; Fr. correction d'un cours d'eau, f; İng. river training) inş. Suyun yönünü değiştirmek, suyu başka bir yatağa çevirmek ya da suyolu taşımacılığına uygun duruma getirmek amacıyla bazı yapılar ile akarsuda su akışının düzenlenmesi.

akarsu geçidi (Alm. Flussschwinde, f; Furt, f; Fr. gué, m; İng. ford) inş. Bir akarsuyun taşıtlarla ya da yaya olarak geçilebilen sığ yeri.

akarsu güzergâhını değiştirme (Alm. Wasserumleitung, f; Fr. déviation des eaux, f; détournement de l’eau, m;

İng. diversion of water; water diversion) inş. Bir akarsuyun bir akış yatağından diğer bir yatağa yapay ya da doğal yolla yönlendirilmesi; eşanlam: derivasyon.

akarsu kavşağı (Alm. Einmündung, f; Konfluenz, f; Zusammenfluß, m; Fr. confluence, f; confluent, m; İng.

confluence) inş. İki ya da daha fazla akarsuyun birleşerek daha büyük bir akarsuyu oluşturması ya da oluşturduğu yer.

akarsu kolu (Alm. Nebenfluss, m; Zufluß, m; Fr. affluent, m; İng. tributary) inş. Daha büyük bir akarsuya dökülen akarsu; eşanlam: ırmak ayağı.

akarsu yatağı (Alm. Flusssohle, f; Flussbett, n; Fr. lit de cours d'eau, m; lit de la rivière, m; İng. river bed; stream bed) inş. 1. Bir akarsuyun sularının yılın büyük bir kısmında içinde normal akış halinde aktığı en derin kısım. 2.

Su akışı ile şekillenen ve su ile katı maddelerin birlikte hareket ettikleri doğal su yolu.

akıllı ulaştırma sistemi (Alm. computergesteuertes Transportsystem, n; Fr. système de transport intelligent, m;

İng. intelligent transportation system) inş. Trafik yönetimi, yol kullanıcılarını bilgilendirme, elektronik ücret toplama sistemleri vb. türden işlevler için bilgi ve iletişim teknolojilerinin kullanıldığı ulaştırma sistemi.

akış ağı 1. (Alm. Transportnetz, n; Verkehrsnetz, n; Fr. réseau de flot, m; İng. flow network; transportation network) endst. Biri kaynak diğeri yutak olmak üzere iki özel düğümü belirtilmiş ve her bir yönlü ayrıtı üzerinden gönderilebilecek en fazla akışın miktarı, yani yönlü ayrıtın kapasitesinin belirtilmiş olduğu çizge. 2. (Alm.

Abflussnetz, n; Fr. réseau de lignes de courant, m; réseau d'écoulement, m; İng. flow net) inş. Bir yeraltı su akış

(4)

alanında, sızan su miktar ve davranışını belirlemek üzere kullanılan, akış yönlerinin eşpotansiyel eğrileri ve akış çizgileri ile belirtildiği grafiksel gösterim.

akış eğrisi (Alm. Fließkurve, f; Fr. courbe de liquidité, f; İng. flow curve) 1. inş. Kurutulmuş zemin numunelerine değişik oranlarda su katılarak hazırlanan deney elemanları üzerinde yapılan Atterberg Limit Deneylerinde ölçülen darbe sayılarının yarı-logaritmik x-ekseninde, zemin nem içeriğinin ise y-ekseninde ifade edilmesi ile elde edilen ve zeminin içerdiği nem oranına göre kıvamlılığının tanımlanmasında kullanılan grafiksel ilişki. 2. mak. Akışkanlar mekaniğinde, bir sıvının dinamik ağdalıkla kayma gerilmesinin zamanla değişimini gösteren eğri.

akış eğrisi indeksi (Alm. Fließgrenzenindex, m; Fr. indice de fluidité du sol, m; İng. flow index of soil; liquid state line) inş. Atterberg Limit Deneyleri ile belirlenen akış eğrisinin eğimi.

akışaşağı (inş. mansap) (Alm. Stromabwärts; Auslaufseite, f; Fr. direction en aval, f; İng. downstream) 1. inş. Bir trafiğin, izlediği yolun herhangi bir noktasına göre, akış yönündeki tarafı. 2. yerb. Bir akarsuyun, akış yönüne doğru olan tarafı.

akışaşağı topuğu (inş. mansap topuğu) (Alm. luftseitiger Sperrenfuß; luftseitiger Talsperrenfuß; Fr. pied aval de barrage, m; pied de barrage, m; İng. toe of dam) inş. Bir barajın veya su yapısının akışaşağı bölgesinde vadi tabanı veya geçirimsiz örtüyle olan arakesiti; eşanlam: hava tarafı topuğu.

akışkan harç (Alm. fließfähiger Mortel, m; Fr. mortier de bonne fluidité, m; İng. flowable mortar) inş. Uygun bir kimyasal katkıyla ayrışma ve terlemesi önlenmiş kolay işlenebilir, akıcı kıvamdaki harç.

akışkan sıva (Alm. fließfähiger Gipsputz, m; Fr. gype fluide, m; İng. flowable plaster) inş. Uygun bir kimyasal katkıyla ayrışmaya direnci sağlanmış kolay işlenebilir, akıcı kıvamdaki alçı veya çimento harcı.

akışkanlaşma (Alm. Fluidisierung, f; Fr. fluidisation, f; İng. fluidization) inş. Tanecikli bir malzemenin bulunduğu statik katımsı halden sıvı ya da gaz ile beslenmesi sonucunda dinamik sıvımsı hale gelmesi.

akışkanlaştırıcı (malz. flaks) 1. (Alm. Verflüssiger, m; Weichmacher, m; Fr. plastifiant, m; İng. dispersant;

plasticizer; workability agent) inş. Çimento esaslı malzemelerin ayrışmaya neden olmadan işlenebilirliğini arttıran ve daha akışkan kılan kimyasal madde. 2. (Alm. Fließmittel, n; Fr. flux, m; İng. flux; fluxing agent) malz. 1. Metal elde edilmesi için yapılan eritme işlemlerinde katılan ve cevherin içindeki istenmeyen maddelerle birleşmesine engel olan temizleyici madde. 2. Seramik, cam, cüruf benzeri bünyelere, sır ve emaye bileşimlerine eklenen, pişirim veya ergime sıcaklığını azaltan, aynı zamanda ergime tepkimelerinin daha kolay gerçekleşmesini sağlayan, ağdalık düşürücü madde.

akışsız bölge (Alm. arheishe Region; Fr. région aréique, f; İng. arheic region) inş. Arazi üzerinde akışın yok denecek kadar az olduğu coğrafi bölge.

akışyukarı (inş. yerb. memba yönü; yerb. kaynak tarafı) 1. (Alm. flußaufwärts; Fr. direction en amont, f; İng.

upstream) inş. İzlediği yolun herhangi bir noktasında trafiğin geldiği yön. 2. (Alm. flußaufwärts; stromaufwärts; Fr.

amont; direction en amont, f; İng. upstream) yerb. Bir akarsuyun ya da bir akaçlama yapısının herhangi bir noktasına göre kaynağa doğru olan tarafı; eşanlam: memba tarafı.

akışyukarı topuğu (yerb. memba topuğu) (Alm. Druckbank, f; Fr. amont du barrage, m; İng. heel of dam; upstream slope; upstream toe) inş. Akışyukarı yönünde, diğer bir deyişle, baraj gölü tarafındaki baraj yamacının vadi tabanı ya da geçirimsiz örtüyle olan arakesiti.

akma sınırı uzaması (Alm. Ausdehnung am Fliesspunkt, f; Streckgrenzenverlängerung, f; Fr. allongement en seuil d'écoulement, m; allongement limite, m; İng. yield point elongation) inş. Bir malzemenin, gerilmenin uygulanmaya başlamasından akma sınırına kadar gerçekleşen uzama; eşanlam: akma uzaması.

akordiyon kapı (Alm. Faltflügeltür, f; Faltschiebetür, f; Fr. porte pliante, f; İng. folding door) inş. Düşey veya yatay bir elemana tutturulup hareket ettirilebildiğinde açılıp kapanabilen kapı.

aktif toplutaşıma önceliği (Fr. priorité active aux feux, f; système de signalisation prioritaire pour le transport en commun, m; İng. active signal priority; active transit signal priority) inş. Otobüs, tramvay gibi toplutaşıma

(5)

araçlarının kavşaklara yaklaşırken varlıklarının algılayıcılarla saptanması, buna göre trafik ışıklarında yeşil fazın uzatılması, kırmızı fazın erken sonlandırılması, sadece bu araçlara tanınan sola dönüş hakkı gibi çeşitli önlemlerle sağlanan ayrıcalık.

aktif toprak basıncı (Alm. aktiver Erddruck, m; Fr. poussée active des terres, f; İng. active earth

pressure) inş. Zeminin yanal doğrultuda genişlemesine olanak verildiğinde, istinat duvarlarının hesabında göz önüne alınması gereken akma sınırındaki yanal basınç; eşanlam: aktif basınç.

alanın kutupsal momenti (Alm. polares Trägheitsmoment; Fr. moment d’inertie polaire, m; İng. polar moment of area) inş. Bir alanın sonsuz küçük bir parçasının, bu alanın yer aldığı düzleme dik bir eksene olan uzaklığının karesi ile çarpılıp bu çarpımın tüm alan üzerinde tümlevi alınarak hesaplanan ve çubuk elemanların burulma dayanımında yararlanılan büyüklük; eşanlam: kutupsal eylemsizlik momenti.

alanın statik momenti (Alm. Flächenmoment, n; Fr. moment statique, m; İng. first moment of area; statical moment of area) inş. Bir alanın sonsuz küçük bir parçasının, bu alanın kendi düzleminde bir eksene olan cebirsel uzaklığı ile çarpılıp bu çarpımın tüm alan üzerinde tümlevi alınarak hesaplanan ve alanın merkezini bulmakta yararlanılan büyüklük; eşanlam: statik moment.

alçak su düzeyi (Alm. niedrigster Wasserstand; Fr. eaux basses, pl; İng. low water) inş. Deniz, akarsu, göl, rezervuar gibi yapısında su bulunan ortamlarda su düzeyinin en düşük olduğu durum.

alçalma eğrisi inş. 1. (Alm. Absenkungskegel, m; Fr. courbe de dépression, f; İng. curve of depression) Bir kuyunun etki alanında yeraltı suyunun alçalmasıyla oluşan alçalma konisinin merkezinden geçen düşey kesitteki eğri. 2. (Alm. abnehmender Ganglinienabschnitt; Fr. courbe de descente, f; İng. falling limb; recession

limb) Hidrografın, en büyük akımın görüldüğü tepe noktasından alçalarak devam eden ve havzadan veya akarsu yatağından su çekildiğini gösteren kısmı; eşanlam: çekilme eğrisi.

alçı betonu (Alm. Gipsbeton, m; Fr. , m; İng., m; Fr. béton à base de gypse, m; İng. gypsum concrete) inş. Uygun alçı, kum, Portland çimentosu ve su karışımından oluşan, genelde iç ve dış cephe duvarlarında düzgün yüzeyler elde etmek için kullanılan çimento.

alev boyu (Alm. Flammenlänge, f; Fr. longueur de flamme, f; İng. flame length) inş. Alevin en uç noktası ile alevin başlangıç noktası arasındaki boyu.

alevle kesme (Alm. autogenes Brennschneiden, n; Fr. coupage à la flame, m; İng. flame cutting) inş. Metalik levhaların kesimi için asetilen gazı alevi kullanılması.

algılama ve tepki süresi (Alm. Wahrnehmung und Reaktion Zeit, f; Fr. temps de perception et de réaction, m;

İng. perception and reaction time) inş. Sürücünün yolda bir engeli ya da tehlike yaratabilecek olumsuz bir durumu gördükten sonra, bu durumu algılayıp frenleme, işaret verme, taşıtın yönünü değiştirme gibi gerekli uygun önlemi almasına kadar geçen süre.

algılama ve tepki uzaklığı (Alm. Wahrnehmung und Reaktion Abstand, m; Fr. distance de perception et de réaction, f; İng. perception and reaction distance) inş. Sürücünün yolda bir engeli ya da tehlike yaratabilecek olumsuz bir durumu gördükten sonra, algılayıp tepki vermesine kadar geçen süre boyunca taşıtın katetmiş olduğu uzaklık.

alinyiman bkz. inş. geçki doğrusu.

alkali agrega tepkimesi (Alm. Alkali-Kieselsäure-Reaktion, f; Alkalireaktion, f; Alkalitreiben, n; Fr. réaction alcali- granulat, f; İng. alkali aggregate reaction) inş. Meydana getirdiği alkali-silikat-hidrat jelinin betonda veya harçta zamanla hacim artışına, dolayısıyla çatlakların oluşmasına ve yaygınlaşmasına yol açtığı için istenmeyen, mevcut alkalilerle (çimentodan ve diğer bileşenlerden oluşan) aktif silis içeren agregalar arasında nemin de etkisiyle oluşan kimyasal tepkime.

alkali karbonat tepkimesi (Alm. Alkali-Karbonat-Reaktio, f; İng. alkali silica reaction) inş. Kalsitik dolomitler ve dolomitik kireç taşlarından elde edilen agregalı betonlarda oluşan hacim artışının zamanla betonda çatlamalara yol açtığı için istenmeyen bir tepkime.

(6)

alkali silika tepkimesi (Alm. Alkali-Karbonat-Reaktion, f; Fr. réaction alkali-silice, f; İng. alkali silica reaction;

concrete cancer) inş. Bazalt, andezit, dasit, riyolit gibi aktif silika içeren kayaçlardan elde edilen, agrega ile çimentodaki alkali oksitlerin betonda oluşturduğu tepkime.

alt yüklenici (Alm. Nachunternehmer, m; Fr. sous-traitant, m; İng. subcontractor) 1. inş. İnşaat işini doğrudan doğruya idareden ya da mal sahibinden almayıp işin tamamını ya da bir kısmını ikinci el olarak yükleniciden almak suretiyle esas sözleşmeye uygun şekilde yapıp gene yükleniciye teslim eden firma ya da kişi; eşanlam:

taşeron. 2. müh. Bir projenin tamamını yapmayı üstlenen ana yükleniciden işin belirli parçalarını onunla ayrı bir sözleşme yaparak tamamlamayı üstlenen malzeme ya da hizmet sağlayıcı kişi ya da kurum.

altbaşlık (Alm. Untergurt, m; Fr. membrure inférieure, f; İng. bottom chord) inş. Kafes sistemlerin alt bölgesinde bulunan ve genellikle çekme gerilmesi altında kalan çubuk eleman.

alternatif yük yolu (Alm. Alternativleistungspfad, m; Fr. voie de contrainte auxiliaire, f; İng. alternative load path) inş. Genelde yapıların güç tükenme analizlerinde kullanılan, yapının kısmi güç tükenmesi meydana geldikten sonra toplam yükün sağlam kalan yapı elemanları tarafından zemine iletildiği yük yolağı.

altgeçit (Alm. Unterführung, f; Straßentunnel, m; Fr. passage inférieur, m; passage souterrain, m; İng.

underpass) inş. Bir karayolu ya da demiryolu altından yaya ve/veya taşıt trafiğinin güvenle geçişine olanak sağlayan yapı.

alttemel (Alm. untere Tragschicht; Fr. couche de fondation, f; İng. subbase; subbase course) inş. Yol inşaatında yüzey kaplama ve temel tabakası altında, dolguya veya doğal zemine göre taşıma gücü daha yüksek olan ve yapıdan gelen yükleri toprak gövdeye aktaran dolgu tabakası; eşanlam: alttemel katmanı.

ambuatman (Alm. Rohrstutzen, m; Fr. bout femelle, f; extrémité femelle, f; emboîtement, m; İng. bell end; hub;

pipe socket) inş. Muflu ve soket bağlantı oluşturmak üzere, başka bir boruyu ya da borunun bağlantı elemanını içine alacak şekilde genişleyen boru ağzı; eşanlam: muf.

anacadde (Alm. Hauptstrasse, f; Fr. rue principale, f; İng. arterial street) inş. Bir kentsel yol ağında diğerlerine göre kapasitesi, boyutları ve standartları daha yüksek olan yol; eşanlam: ana cadde.

anayol (Alm. Hauptverkehresstrasse, f; Fr. artère de circulation, f; route principale, f; route à grand trafic, f; İng.

arterial highway; arterial road; main road) inş. Kapasitesi, boyutları ve standartları kendisine bağlanan yollardan daha yüksek ve ana işlevi uzun mesafelere yolculuk sağlamak olan, kendini kesen karayollarındaki trafiğe göre ilk geçiş hakkına sahip olan karayolu; eşanlam: arter.

ankraj (Alm. Verankerung, f; Fr. ancrage, m; İng. anchorage; anchoring) inş. 1. Betonarme yapılarda çelik donatının beton içerisine bağlanması. 2. Heyelan, sel, çığ gibi bir afet sırasında binanın sürüklenmesini ya da temelinden sarsılmasını önlemek amacıyla yapılan özel bağlantılar. 3. Kazık yüz kaplaması üzerine belirli aralıklarla sabitlenen çelik çubuklar aracılığıyla kazıkların zemine iyi bağlanabilmesinin sağlanması. 4. Şev duraysızlığını önlemek amacıyla şevin duraysız kesimini altındaki sağlam kayaya sabitleme işlemi. 5. Uygulanan çekme yükünün yük taşıyan tabakaya aktarılması için bir malzemeyi kendisinin ardındaki daha sağlam ve duraylı bir yere gömme veya sabitleme işlemi.

ankraj açıklığı (Alm. Seitenöffnung, f; Fr. travée de rive, f; travée extrême, f; bras d’ancrage, m; İng. anchor arm;

anchor span; side span) inş. Konsol köprülerde kenar duvarı ile ayak arasındaki açıklık.

ankraj bölgesi (Alm. Ankerungszone, f; Fr. zone d’ancrage, f; İng. anchorage zone) inş. 1. Öngermede germe iletiminin geliştiği bölge. 2. Artgermede, öngerme kuvvetinin dağılımı sonucu oluşan ikincil gerilmelerin meydana geleceği ankrajlara bitişik bölge.

ankraj cıvatası (Alm. Ankerschraube, f; Ankerbolzen, m; Fr. boulon d'ancrage, m; İng. anchor bolt) inş. Genelde bir beton kütlesine başka bir beton kütlesini ya da başka bir yapısal elemanı bağlamak amacıyla sertleşmemiş betonun içine bir ucu batırılarak yerleştirilen, sertleşmiş betona ise matkapla açılan deliğe sokularak sanayi türü yapıştırıcılarla tutturulan cıvata.

(7)

ankraj çubuğu (Alm. Ankerstange, f; Fr. barre d'ancrage, f; tige d'ancrage, f; İng. anchor rod) inş. Genelde bir beton kütlesine başka bir beton kütlesini ya da başka bir yapısal elemanı bağlamak amacıyla sertleşmemiş betonun içine bir ucu batırılarak yerleştirilen, sertleşmiş betona ise matkapla açılan deliğe sokularak sanayi türü yapıştırıcılarla tutturulan çubuk.

ankraj deformasyonu (Alm. Verankerungsbewegung, f; Fr. déformation d’ancrage, f; İng. anchorage

deformation; anchorage slip) inş. Öngermeli beton gergi donatısında, ilk germe kuvveti uygulanırken ankrajdaki deformasyon nedeniyle gerilme veya uzama kaybı; eşanlam: ankraj deformasyonu.

ankraj duvarı (Alm. Ankerwand, f; Fr. rideau d'ancrage, m; İng. anchor wall) inş. Ankraj çubuğuna veya ankraj plakasına mesnet olabilecek duvar.

ankraj kapısı (Alm. Verankerungstor, n; Fr. ancre porte, m; İng. anchor gate) inş. Kanal seviye havuzlarında üst tarafından bir menteşeyle bağlı kapı.

ankraj plakası (Alm. Ankerplatte, f; Fr. plaque d'ancrage, f; İng. anchor plate) inş. Genellikle yığma yapıların iç ya da dış duvarlarının güçlendirilmesi ve yapısal bütünlüklerinin pekleştirilmesi amacıyla bağ çubuklarının duvar dışında kalan serbest uçlarına bağlanan levha.

anma çapı 1. (Alm. Nenndurchmesser, f; Fr. diamètre nominal, m; İng. nominal diameter) inş. İnşaat çeliğinin standartta izin verilen toleranslar içinde kalan gerçek çapından farklı tanımlanan çapı. 2. (Alm. Nenndurchmesser, f; Nennweite, f; Fr. diamètre nominal, m; diamètre nominal du tuyeau, m; İng. nominal diameter; nominal pipe size) mak. Standartlarda, boruların iç çaplarını belirtmekte kullanılan sayı; eşanlam: nominal iç çap.

ano inş. Büyük bir alana dökülecek betonun, yüzeyin hemzemin olmasını sağlamak, ayrıca çatlama ve kırılmalara karşı dayanıklılık oluşturmak üzere parçalar halinde dökülürken kullanılan her bir kalıbı.

anroşman (Alm. Steinschüttung, f; Fr. enrochement, m; İng. rip rap; riprap; rock armour; shot rock) inş. 1. Dolgu tipi barajlarda dolguyu suyun aşındırmasına karşı korumak amacıyla barajın kaynak tarafındaki yüzüne, toprak dolgu barajlarda taşla, kaya dolgu barajlarda ise daha iri kayalarla inşa edilen kaplama; eşanlam: riprap kaya dolgu. 2. Köprü ayaklarını ve akarsu kenarındaki yapıları oyulmaya karşı koruyan iri taşlarla yapılan tahkimat.

antistatik boya (Alm. antistatischer Lack, m; Fr. laque antistatique, f; İng. antistatic paint) inş. Durgun elektrik oluşumunu ve duvar yüzeylerinde toplanmasını önleyici boya.

antistatik döşeme (Alm. Antistatikbodenbelag, m; Fr. planchélage antistatique, m; İng. antistatic flooring) inş. Betonarme demirleri elektriksel olarak topraklanmış döşeme plağı.

apartman (Alm. Wohnblock, m; Apartmenthaus, n; Etagenhaus, n; Fr. bâtiment résidentiel, m; immeuble d'appartements, m; immeuble d'habitation, m; immeuble résidentiel, m; immeuble à usage d'habitation, m; İng.

apartment building; apartment dwelling; apartment house; residential building) inş. Birden çok katı olan ve her katında bir ya da birkaç daire bulunan yapı.

aplikasyon 1. (Alm. Anwendung, f; Fr. application, f; İng. application; staking out) inş. Bir yapının plandaki konumunun veya bir yol hattının, kazıklar çakmak suretiyle arsa veya araziye işaretlenmesi; eşanlam: tasarımın arazide uygulanması. 2. (Alm. Anwendung, f; Fr. application, f; İng. application) teks. Terbiye maddesinin tekstil malzemesine köpük, püskürtme, emdirme, kaplama gibi tekniklerle uygulanması.

ara aşık (Alm. Mittelpfette, f; Fr. panne intermédiaire, f; İng. intermediate purlin) inş. Mahya aşığı ile damlalık aşığı arasında kalan diğer aşıklar.

aralıklı köşe kaynak dikişi (Alm. Kehlnaht mit Spalt, f; Fr. soudure d'angle avec jeu, f; İng. fillet weld with gap) inş. Köşe kaynak dikişinin sürekli değil, belli aralıklarla çekilmesi durumu.

ariyet ocağı (Alm. Entnahmestelle, f; Materialgrube, f; Fr. lieu d'emprunt, m; İng. borrow pit; sand

box) inş. İnşaatlarda toprak ve kaya dolguda kullanmak amacıyla kazılan malzemenin alındığı yer; eşanlam:

ariyet alanı, ödünç ocağı.

(8)

ark koruma gazı (Alm. Schutzgas, n; Fr. gaz de protection, m; gaz protecteur, m; İng. shielding gas; welding shielding gas) inş. Ark kaynağı esnasında kaynağın hızlı soğumasını ve ortamdaki oksijen, nitrojen ve su buharını kapmasını engelleyen genellikle inert ya da yarı inert koruyucu gaz; eşanlam: koruma gazı.

arkat (Alm. Bogengang, m; Säulengang, m; Fr. arcade, m; İng. arcade) inş. Birden fazla sayıdaki sütünun birbirine dik iki doğrultuda kemerler ile bağlandığı ve üstünün kubbe veya tonoz ile örtüldüğü, genellikle bir ya da iki yüzeyi binaya bitişik, diğer yüzeyleri açık olan geçit.

arkeolojik kazı (Alm. Ausgrabungsstätte, f; Fr. fouille archéologique, f; İng. archeological excavation) inş. Bir arkeolojik sitteki kalıntıların kazı sonucu ortaya çıkartılması, işlenip kaydedilmesi süreci.

arozöz (Alm. Sprengwagen, m; Fr. arroseuse de rues, f; İng. street sprinkler) inş. Yolları sulamaya yarayan motorlu araç, sulama arabası.

artgerme (Alm. Vorspannung mit nachträglichem Verbund, f; Fr. précontrainte par post-tension, f; précontrainte à câbles isolés, f; précontrainte à post-tension, f; İng. post-tensioning) inş. Üretim aşamasında betonarme yapı elemanına yerleştirilen kablo kanalına beton katılaştıktan sonra yerleştirilen tel veya halata çekme kuvveti uygulayıp çift taraflı ankraj yapılarak betonda çalışma yükleri öncesi basınç oluşturma işlemi; eşanlam: ardgerme.

artımlı itme analizi (İng. pushover analysis) inş. Deprem etkisindeki yapının elastikötesi davranışını incelemek ve kapasitesini belirlemek amacıyla, çoğu kez temel titreşim moduyla uyumlu sabit bir yük dağılımı ile artan biçimde yüklenmesi.

asal eksenler (Alm. Hauptachsen, pl; Fr. axes principaux, pl; İng. principal axes) 1. inş. Bir cisim üzerindeki normal gerilmelerin veya bir cismin eylemsizlik moment değerlerinin maksimum ve minimum olduğu

eksenler. 2. mak. Bir cismin eylemsizlik momentinin en büyük, en küçük ve bunlara dik olduğu üç yöndeki eksenler.

asal gerilmeler (Alm. Hauptspannungen, f; Fr. contraintes principales, pl; İng. principal stresses) inş.

mak. Makaslama gerilmelerinin olmadığı gerilme altındaki bir cismin, birbirine dik üç yöndeki gerilmesi.

asansör montörü (Alm. Elevator Installateur, m; Fr. monteur d’ascenseur, m; İng. elevator installer) inş. Her tür asansörün yerine kurulması ve işletmeye alınmasına ilişkin işlemleri, kendi başına ve belirli bir sürede yapma bilgi ve becerisi olan kişi.

asfalt betonu (inş. beton asfalt) (Alm. Asphaltbeton, m; Fr. béton bitumineux, m; İng. asphalt concrete) inş. Belirli boyuttaki agrega ve dolgu gerecinin, bağlayıcı olarak asfalt ile belirli koşullarda karıştırılmasından elde edilen, yol ve otopark yapımında yüzey kaplaması olarak kullanıma uygun nitelikleri olan karışım.

asfalt tesisi (Alm. Asphaltmischanlage, f; Fr. centrale d'enrobage, m; İng. asphalt plant) inş. Sıcak bitüm ile değişik boyutlarda gruplandırılmış agregaların karıştırılarak serime hazır hale getirildiği tesis.

asfalt yol (Alm. Asphaltweg, m; Fr. route d'asphalte, f; İng. asphalt road) inş. Kaplaması kontrollü ortamda karıştırılan agrega ve bitümlü bağlayıcı ile oluşturulmuş karayolu.

asfaltit (Alm. Asphaltit, m; Fr. asphaltite, m; İng. asphaltite) inş. Katı, karbon disülfit içinde çözünen, 130 C'den daha yüksek sıcaklıkta ergiyen, kara renkli katı bitüm.

asfaltlı örtü katmanı (Alm. Asphalt Dichtungsanstrich, m; Fr. couche de fermeture en bitume, f; İng. asphalt seal coat) inş. Karayollarında mevcut bir yol kaplaması üzerine uygulanan asfaltlı ince katman.

asfaltlı temel katmanı (Alm. untere Asfalt Tragschicht; Fr. couche de base en asfalt, f; İng. asfalt base course) inş. Karayollarında agrega ve asfaltlı bağlayıcı karışımı bir gereçle oluşturulan ve temelaltı üstünde yer alan temel katmanı.

asılı işaret (Alm. Oberanzeichen, n; Fr. panneau aérien; panneau suspendu, m; İng. overhead sign) inş. Yeterli uzaklıktan görülecek şekilde ve özel donanımlarla asılan trafik işaretleri.

(9)

asılı su (Alm. vadoses Grundwasser, n; Fr. eau vadose, f; İng. kresmastic water; suspended water; vadose water;

wandering water) inş. Yeryüzü ile suveren yüzeyi arasındaki doygun olmayan bölgede, kılcal kuvvetlerin etkisiyle düşey yöndeki akışı engellenmiş, taneler arasında tutulmuş su.

askı maddesi yükü (Alm. Schwebstoffe, f; Fr. charge solide en suspension, f; sédiments en suspension, pl; İng.

suspended sediment load) inş. Suyun akışı sırasında uzunca bir süre tabana değmeksizin ya da tabana çökmeksizin askıda kalan katı maddeler.

asma köprü (Alm. Hängebrücke, f; Fr. pont suspendu, m; İng. suspension bridge) inş. Köprü tabliyelerinin kablolar aracılığıyla ana taşıyıcı halatlara bağlandığı, ana açıklık üzerinde parabolik biçimli ana halatların ise açıklığın her iki tarafında yüksek ayaklar üzerinden geçerek kenar açıklıkların ucunda kaya ya da sağlam zemine mesnetlendiği köprü tipi.

asma tavan (Alm. abgehängte Decke; Fr. faux plafond; plafond suspendu; İng. drop ceiling; dropped ceiling; false ceiling; suspended ceiling) inş. Genellikle binadaki tavanın 30-40 cm altında, akustik yalıtım, estetik, boru ve tesisatı gizleme gibi amaçlarla yapılan, gerçek tavana askılarla tutturulan yalancı tavan.

asmolen blok (Alm. Hohlziegel, m; Fr. bloc creux en terre cuite, m; corps creux en terre cuite, m; İng. and clay block; building tilehollow tile) inş. Asmolen (dişli) döşemelerde kirişler arasında herhangi bir taşıyıcı özelliği olmayan dolgu blok tuğla, boşluklu beton briket, gazbeton vb. hafif dolgu; eşanlam: betonarme döşemede dolgu blok.

asmolen döşeme (Alm. Rippendecke, f; Fr. dalle nervurée, f; plancher nervuré, m; İng. joist floor; ribbed slab) inş. Kirişlerin arasına taşıyıcı özeliği olmayan asmolen tuğla, boşluklu beton briket, gazbeton vb. hafif dolgu malzemeleri konulur; eşanlam: dişli döşeme, nervürlü döşeme.

astar katmanı (Alm. Voranstrich, m; Fr. couche d'imprégnation, f; İng. prime coat) inş. Karayollarında tanecikli olarak hazırlanmış yüzeye, yolun üstyapı katmanına hazırlık olarak dökülen düşük ağdalıklı asfalt.

aşamalı fiyatlandırma sistemi (Fr. péage progressif, m; İng. graduated fare system) inş. Otobüs, tren vb. bilet fiyatının ya da otoyol kullanma ödemesinin kat edilen uzaklığa ve günün saatine, haftanın gününe, mevsime ve belirli ölçütlere göre ayarlandığı fiyatlandırma sistemi; eşanlam: kademeli ücretlendirme sistemi.

aşık (Alm. Pfette, f; Fr. panne, f; İng. purlin) inş. Merteklerin üzerine dayanan, ampirik kabullere göre kesitleri 10/10 -12/14 -12/16 cm olan ve 3,75-4,00 metrede bir dikme ya da babaya oturtulan çatı yapı elemanı; aşıklar, merteklerin yüklerini eğilmeye çalışarak oturtma çatılarda dikmelere, asma çatılarda babalara iletirler.

aşınma katmanı (Alm. Deckschicht, f; Verschleißdecke, f; Fr. couche de roulement, f; couche d'usure, f; İng.

surface course; wearing course) inş. Karayolu kaplamasının taşıt tekerleklerinin doğrudan üzerinde yuvarlandığı düzgün yüzeyli, aşınmaya dayanıklı üst katmanı; eşanlam: yüzey katmanı.

aşırı su çekimi (Alm. Grundwasserübernutzung, f; Fr. surexploitation, f; İng. overdraft) inş. Bir yeraltı su kaynağı sisteminden, beslenme miktarından daha yüksek miktarda su alımı.

ataşman defteri (Alm. Bautagebuch, n; Fr. carnet de chantier, m; İng. field notebook) inş. Plan ve projelerde bulunmayan işlerle ilgili imalata ait kroki, bilgi ve hesaplamalar ile ölçü tutanakları gibi konuların kaydedilmesi için şantiyelerde kullanılan defter.

atık toprak (inş. depo) (Alm. Abfallerde, pl; Fr. dépot, m; İng. waste soil) inş. Karayolu ya da demiryolu yapımında toprak işleri çalışması sırasında yarmadan çıkan toprağın, dolguda kullanılmasına gereksinim duyulmadığı ya da dolguda kullanılmayacak nitelikte olduğu için uygun bir yere taşınarak yığılan kısmı.

atomizör (Alm. Feldspritze, f; Sprühgerät, n; Fr. atomiseur, m; pulvérisateur atomiseur, m; İng. atomizer; field crop sprayer) inş. Çeşitli amaçlarla sıvı ve toz halindeki maddelerin, çapı 50-150 mikrometre partikül veya toz halinde püskürtülmesinde kullanılan ya da su zerreleri veya sis oluşturmak için su basıncını arttırmak amacıyla bir hortumun ucuna takılan ekipman.

avan proje bkz. inş. ön proje.

(10)

ayak 1. (Alm. Fusskonstruktion, f; İng. footing) denz. Bir sabit deniz platformu bacaklarının, deniz dibine indirildikten sonra toprağa kontrolsüz batmasını önlemek için tasarlanmış olan ve bacakların en alt bölümlerini oluşturan yapı. 2. (Alm. Widerlager, n; Fr. butée, f; culée, f; İng. abutment) inş. Kemer, köprü ayağı ya da kubbeden gelen kuvvetlere destek olan yapı elemanı. 3. (Alm. Streb, f; Wand, f; Fr. éponte, f; parement, m; İng.

wall) made. Yeraltı madenciliğinde iki galeri arasında ve damar içerisinde açılan bir cephe boyunca maden üretimi yapılan yer.

ayak açıklığı (Alm. Spannweite, f; Stützweite, f; Fr. portée, f; travée, f; İng. span) inş. Kiriş gibi yapı elemanlarının oturdukları komşu iki dayanak arasındaki uzaklık ya da bir yapı elemanının iki uç noktası arasındaki uzaklık.

ayarlı dikme (Alm. verstellbare Einbaustütze; Fr. étançon métallique flexible, m; İng. adjustable prop) inş. Betonarme kalıp iskelesi için kullanılan yüksekliği ayarlanabilir dikme.

ayarlı duvar kalıbı (Alm. anpassbare Wandschalung, f; Fr. coffrage ajustable, m; İng. adjustable wall formwork) inş. Beton dökümünde eğri yüzeyler elde etmek için eğrilik yarıçapı ayarlanabilir kalıp.

ayırma adası (Alm. Fahrbahnteiler, m; Fr. ilot séparateur, m; İng. divisional island) inş. Aynı ya da karşıt yöndeki trafik akışlarını birbirinden ayırmak için karayolu üzerinde boyuna doğrultuda oluşturulmuş kısım; eşanlam: trafik ayırma adası.

azami dingil yükü (Alm. maximale Achslast, f; Fr. charge maximale par essieu, f; İng. maximum axle load) inş. Araçların, karayolu yapılarından güvenle ve yapısal zarar vermeksizin geçebilmeleri için dingil ağırlıklarının aşmaması gereken değeri.

azami yüklü ağırlık (Alm. zulässige Gesamtmasse, f; zulässiges Gesamtgewicht, n; Fr. masse maximale autorisée, f; poids nominal brut du véhicule, m; İng. gross combination weight rating; gross vehicle weight;

maximum authorised mass) inş. Bir karayolu taşıtının güvenilir biçimde taşıyabileceği azami yükle birlikte ağırlığı;

eşanlam: brüt araç ağırlığı.

baba 1. (Alm. Stange, f; Zapfen, m; Fr. cheville, f; İng. peg) deri. Derileri yukarı taşıyıp mekanik etkiyi artırmak için dolap içerisine sabitlenmiş kısa, kalın ahşap çubuk. 2. (Alm. Verkehrssäule, f; Fr. borne de protection, f; İng.

bollard) inş. Bir bisiklet yoluna, bir yaya geçidine ya da motorlu taşıtlardan arındırılmış bir bölgeye motorlu taşıtların girişini engellemek amacıyla yararlanılan daire, kare ya da dikdörtgen kesitli metal, beton ya da plastik ögeler.

bağ 1. (Alm. Link, m; Fr. lien, m; İng. link) blşm. 1. Bilgisayar ağlarında iki ağ düğümü arasında iletişim yapılabilen yol parçası. 2. Bilgisayar programlamasında bağımsız olarak makine diline çevrilmiş amaç kod bölümleri arasında kurulan ilişkilerin her biri. 3. Bilgisayarda, bir veri yapısının iki elemanı arasında kurulan bağ. 4.

Bir örün sayfasından başka bir örün adresine yapılan gönderme. 2. inş. Bir ulaştırma ağında düğüm noktalarını birbirlerine ilişkilendiren yollar, hatlar, rotalar ve benzeri temel elemanlar. 3. (Alm. Bindung, f; Fr. liason, f; İng.

bond) kim. Bir madde içinde atom ya da iyonların bir arada tutulmasını sağlayan kuvvetlerden doğan atomlar arası etkileşim türü. 4. (Alm. Türstock, m; Fr. cadre de boisage, m; İng. frame set) made. Galeri veya

tünellerde, belirli aralıklarla kurulan, genellikle birbirlerine özel şekilde bağlanmış, iki yan dikmeyi birleştiren bir boyunduruktan oluşan ağaç veya çelik destek düzeni. 5. (Alm. Weinberg, m; Weingarten, m; Rebanlagen, n; Fr.

vigne, m; İng. vineyard) tar. Bağcılığın yapıldığı, şaraplık, sofralık ve diğer amaçlara yönelik üzümlerin yetiştirildiği tarım alanı.

bağ kirişi inş. 1. (Alm. Ankerbalken, m; Spannbalken, m; Fr. poutre de liaison, m; İng. coupling beam; link beam) Boşluklu perdelerde kuvvet transferini sağlamak için kullanılan plastik mafsallaşmasına izin verilerek perdelerdeki hasarın azalmasına yarayan kiriş türü. 2. (Alm. Ankerbalken, m; Spannbalken, m; Fr. poutre de liaison, m; İng. tie beam) Tekil temelleri iki doğrultuda, sürekli temelleri ise bir doğrultuda birleştirmek üzere yapımı zorunlu olan, boyutları ve nitelikleri ilgili teknik belgelerde belirlenen bağlantı kirişleri.

bağlama 1. (Alm. Bindung, f; Fr. association, f; liaison, f; İng. binding) blşm. 1. Bilgisayar programlamada bir kimlik tanıtıcısını bir değerle, adresle ya da başka bir tanıtıcı ile ilişkilendirme; göstermelik parametrelerin yerine gerçek parametreleri koyma. 2. Bilgisayarda, bir değişkeni mutlak bir adresle, program etiketiyle, sanal adresle, kimlik tanıtıcısı vb. ile ilişkilendirme. 3. İletişim ağlarında, iki protokol arasında yazılımla ilişki kurma. 4.

Programlamada altyordamları arayüzler üzerinden ana programla ilişkilendirme. 5. Yazılım ürün hatlarında alan

(11)

varlıklarından herhangi birinin genel isterlere uygun olarak hazırlanmış özniteliklerini, gerçekleştirilecek ürüne özgü isterler doğrultusunda uyarlama. 2. (Alm. Sperrbauwerk, n; Fr. petit barrage, m; İng. small dam) inş. Su düzeyini istenildiği kadar yükseltmek, su düzeyini kontrol etmek, akışı düzenlemek, suyu uygun bir yöne çevirmek, istenilen düzeyden istenildiği kadar su almayı sağlamak, su taşımacılığı yapmak amacıyla su akışını engelleyecek biçimde akarsu yatağını kapatan yapılar; eşanlam: regülatör.

bağlama pabucu (Alm. Lasche, f; Fr. éclisse, f; joint de rail, m; İng. fishplate; joint bar; rail joint; splice bar) inş. Demiryolu hatlarında, rayların iki ucunu birbirine bağlayan levha; eşanlam: süyek, cebire.

bağlantı manşonu (Alm. Kupplungshülse, f; Kupplungsmuffe, f; Fr. manchon d'accouplement, m; İng. coupling sleeve) inş. İki donatı çubuğunun uçlarına takılan ve eksenel basınç veya eksenel çekme veya her ikisini bir donatıdan diğerine aktarılmasını sağlayan parça.

bağlayıcı (deri. teks. binder) (Alm. Binder, m; Bindermittel, n; Fr. liant, m; İng. binder; binding

agent) 1. deri. Pigmentli bitim katlarında film oluşturarak pigmentin deri yüzeyinde tutulmasını sağlayan madde. 2. inş. İki yapı elemanını ya da yol inşaatında iki katmanı birbirine bağlayan ve tek birim halinde çalışmasını sağlayan asfalt ya da beton gibi ince tabaka halinde kullanılan bağlayıcı malzeme. 3. kim. Birbiri ile karışmayan ya da yapışmayan malzemeleri bir arada tutmak ve onlara biçim verebilmek için ortama eklenen madde. 4. teks. Tülbent esaslı yüzeylerin sabitleştirilmesi için tülbent esaslı yüzeyi oluşturan lifleri birbirine yapıştırmak amacıyla kullanılan polimer.

bağlayıcı katman (Alm. Binderschicht, f; Fr. couch de liaison, f; İng. binder course) inş. Bir karayolunda temel katmanı ile aşınma katmanını birbirine bağlayan ve tek birim halinde çalışmasını sağlayan asfalt veya beton bağlayıcı tabaka; eşanlam: binder katmanı.

baklava tipi köprülü kavşak (Alm. Anschlussstelle in Rautenform, f; Fr. jonction en losange, f; échangeur Hollandais, m; İng. diamond interchange; flyover junction) inş. İki anayolun kesiştiği noktada, yollardan birinden diğerine kolayca geçilmesini sağlayan dörtlü kavşak şekli.

balastlı hat (Alm. Schotterbettfahrbahn, f; Fr. ligne à ballaste, f; İng. ballasted track) inş. Rayla traversin balast üzerine oturmasıyla oluşturulan demiryolu hattı; eşanlam: balastlı üstyapı.

balastsız hat (Alm. feste Fahrbahn, f; schwellenloser Oberbau, m; Fr. ligne sur dalle, f; voie sans traverse, f; İng.

ballastless track; slab track; track without ballast) inş. Özellikle yüksek hız uygulamalarından sonra yaygınlaşan ve balast yerine beton plakların kullanıldığı demiryolu hattı; eşanlam: balastsız üstyapı.

bandaj eğimi (Fr. conicité de bandage, f; İng. conicity of tyre) inş. Demiryolu tekerlek bandajının, hareket kolaylığı sağlayacak biçimde ray yüzeyi ile uyumlu ve genelde 1/20 olan, temas yüzeyi eğimi; eşanlam: bandaj konikliği.

banket inş. 1. (Alm. Berme, f; Fr. berme, f; İng. berm) Eğimli bir yüzeyden gelen su akışını düzenleme ya da kontrol etmeye yardımcı olan taraça tipi yapı. 2. (Alm. Abstellstreifen, m; Fr. accotement, m; İng.

shoulder) Karayolunda taşıt yolu kenarı ile şev başlangıcı arasında bulunan, "arıza şeridi" ya da "güvenlik şeridi"

olarak düzenlenebilen, demiryolunda ise balast eteği ile şev başlangıcı arasında yer alan ve kontrol ve bakım amacıyla personelin ve karayolu taşıtlarının geçişine olanak veren platform bölümü.

banket kapasitesi bkz. inş. dolu yatak debisi.

baraj (Alm. Staudamm, m; Fr. barrage, m; İng. dam) inş. Tarımsal alanları sulamak, içme suyu sağlamak, taşkınları önlemek ve enerji üretmek gibi amaçlarla kullanılmak üzere ardında suyun biriktirilmesi için akarsu yataklarının uygun kesimlerinde inşa edilen su tutma yapısı.

baraj gölü (Alm. Stausee, f; Fr. lac de barrage, m; réservoir, m; İng. barrier lake; dammed lake) inş. Su biriktirmek amacıyla bir akarsu üzerinde kurulan ya da doğal bir şekilde oluşmuş bir engelin ardındaki su depolama alanı; eşanlam: dolmaç.

(12)

baraj yeri (Alm. Talsperrenbaustelle, f; Talsperrenstandort, f; Fr. emplacement de barrage, m; lieu de retenue, m;

site de barrage, m; İng. dam site) inş. Barajın kurulduğu arazi, bulunduğu mevki ya da inşa halindeki bir barajın şantiyesi.

barikat (Alm. Straßensperre, f; Fr. barrière, f; barrage routière, m; İng. barricade; barrier; roadblock) inş. Gerekli durumlarda taşıtların ve insanların geçişini önlemek üzere yola konulan taşınabilir ögeler; eşanlam: bariyer.

basamak (inş. palye) 1. (Alm. Stufe, f; Fr. marche, m; İng. step) inş. Bir yere çıkarken veya bir yerden inerken basılan ve art arda gelen, birbirine belirli aralıkları olan düz yüzeylerden her biri. 2. (Alm. Erzstufe, f; Fr. replat;

İng. bench) yerb. Karayolu, demiryolu, açık işletme gibi mühendislik yapılarının şevlerinde oluşturulan, aralıkları ve geometrisi yapıya göre belirlenmiş, üst kesimi yatay veya yataya yakın, art arda gelen kademeler.

basınç birim kısalması bkz. inş. basınç gerinimi.

basınç bloku (Alm. Druckspannungblock, m; Fr. bloque équivalent de contrainte de compression, m; İng.

compressive stress block) inş. Eğilme altındaki bir betonarme eleman kesitinin basınç bölgesinde oluşan ve betonun gerilme-şekil değiştirme eğrisi biçiminde olan gerilme dağılımı.

basınç çubuğu (Alm. Druckstab, m; Fr. barre en compression, f; İng. compression bar) inş. Eksenel basınç kuvveti etkisindeki yapı elemanı.

basınç deformasyonu bkz. inş. basınç gerinimi.

basınç gerilmesi (Alm. Druckbelastung, f; Fr. contrainte de compression, f; İng. compressive stress) inş. 1.

Eğilme ve/veya eksenel basınç kuvveti etkisindeki çubuk elemanların enkesitlerinde bu enkesitlere dik doğrultuda oluşan ve etkidiği noktayı çubuk ekseni doğrultusunda sıkıştıran gerilme. 2. Malzemeyi sıkıştırarak uygulandığı yöndeki boyutunun kısalmasına neden olan gerilme; eşanlam: sıkıştırma gerilmesi.

basınç gerinimi (inş. basınç birim kısalması; inş. basınç deformasyonu) (Alm. Druckverformung, f;

Kompressionsverformung, f; Stauchung, f; Fr. déformation due à la compression, f; İng. compressive deformation) inş. Bir cismin basınç gerilmesine maruz kalması halinde gerilmenin uygulandığı eksendeki boy kısalması ; eşanlam: basınç şekil değiştirmesi.

basınç kazığı (Alm. Druckpfahl, m; Fr. pieu de compression, m; İng. compression pile) inş. Üstteki yapıdan gelen basınç kuvvetlerini sağlam zemine yaslanarak ya da yumuşak zemine sürtünme yoluyla aktaran kazık türü.

basınç kırılması (Alm. Druckspannungsbruch, m; Fr. rupture à la compression, f; İng. compression failure) inş. 1.

Betonarme bir kiriş veya kolonda çekme donatısı akmadan önce basınç bölgesindeki betonun ezilmesiyle ortaya çıkan kırılma türü; eşanlam: basınç göçmesi. 2. Yapı elemanının ya da malzemesinin basınç etkisinde ezilerek taşıyıcılığını yitirmesi; eşanlam: basınç güç tükenmesi.

basit kesme (Alm. einfache Scherung, f; Fr. cisaillement simple, m; İng. simple shear) inş. Bir cisme ya da yapı elemanına etki eden kuvvetlerin boyutta değişiklik yapmadan yalnızca açısal şekil değiştirme meydana getirme durumu; eşanlam: basit makaslama.

basit mesnet (Alm. drehbares Lager, n; Fr. appui simple, m; İng. simple support) inş. Kendisine bağlanan yapı elemanın bağlantı noktasındaki tüm ötelenmelerini kısıtlayan ancak o nokta etrafında dönmesine izin veren mesnet.

basit mesnetli kiriş (Alm. gelenkig gelagerter Balken, m; Träger auf zwei Stützen, m; Fr. poutre libre aux extrémités, f; İng. simply supported beam) inş. Bir ucunda basit mesnete, diğer ucunda kayar mesnete oturan kiriş.

baskı betonu (Alm. Stempelbeton, m; Fr. béton estampé, m; İng. stamped concrete) inş. 1. Beton yüzeyine istenilen dekoratif görüntünün verilebilmesi amacı ile özel kalıpların kullanıldığı genellikle dış mekânlarda estetik amaçla farklı renk ve görüntü elde etmek amacı ile kullanılan beton. 2. Yerine yerleştirilen geleneksel beton yüzeyine dekoratif bir görünüm kazandırmak amacı ile özel kalıpların baskılanması ile elde edilen beton.

(13)

başkalaşım suyu (Alm. metamorphes Wasser; Fr. eau de métamorphisme, f; İng. metamorphic

water) inş. Kayaların başkalaşım sürecinde sıkılaşma olayından ötürü doku içi suyun ortaya çıkması; eşanlam:

metamorfik su.

başlangıç gecikmesi (Alm. Aufstartverzögerung, f; Fr. retard démarrage, m; İng. startup delay) inş. Bir sinyalli kavşakta, yeşil ışıkta ilk geçiş yapan taşıtlar arasındaki sürelerin uzun olmasından kaynaklanan ve kavşak kapasitesi hesabında kullanılan gecikme.

başlangıç gerilmeleri (Alm. Anfangsspannung, f; Fr. contrainte initiale, f; İng. initial stresses) inş. Gerilme analizi yapılacak yapı, malzeme veya ortamın bünyesinde başlangıç durumunda var olan gerilmeler.

başlangıç-son etüdü (Alm. Anfangspunk-Reiseziel Untersuchung, f; Fr. étude d'origine et destination, f; İng.

origin-destination survey) inş. Belirli bir kentsel veya bölgesel ya da ulusal alan içinde tanımlanmış yolculuk başlangıç ve son noktaları arasında bir saat, bir gün ya da bir yıl içindeki yolculuk sayılarının, amaçlarının ve bu yolculuklar için seçilen ulaştırma türlerinin öngörülmesi için yapılan inceleme ve değerlendirme çalışmalarının bütünü.

bataklık marnı (Alm. Seekreide, f; Fr. craie lacustre, f; İng. bog lime; boglime; lake-marl) inş. Göl ve bataklıkların dibinde sucul bitkilerin kimyasal etkileri sonucu biriken karbonatlardan oluşan ve kolay ufalanan bir tür zemin.

batardo (Alm. Kofferdamm, m; Fr. batardeau, m; İng. coffer; cofferdam) inş. Göl ya da denizin kenarında suyun pompalanarak köprü ayağı, baraj gibi yapıların inşaatına elverecek kuru ortamı yaratacak geçici çevirme;

eşanlam: çevirme bendi, sututmalık.

battal menderes (Alm. Flussschlinge, f; Totarm, m; Fr. méandre abandoné; İng. ox-bow lake) inş. Menderesli bir akarsuyun yeni ve kısa bir yatak açması sonucunda terkedilmiş eski menderes kısmı.

Bauschinger olayı (Alm. Bauschinger Effekt; Fr. effet Bauschinger, m; İng. Bauschinger effect) inş. Çeliğin basınç ve çekme yüklemeleri sırasında elastik sınırın ötesinde yüklendikten sonra, yük boşaltılması ve dolayısıyla histerezis davranışı sırasında öngörülen keskin akma limitinden daha düşük değerde bir akmayla birlikte

davranışın eğrisellik göstermesi.

baypas yolu (Alm. Ortsumgehung, f; Umgehungsschnellstraße, f; Fr. autoroute de contournement, f; route en déviation, f; İng. bypass highway; bypass road) inş. Bir yolun kent içine ya da bir bölge içine girmeksizin, dışından geçebilmesini sağlayan yol parçası.

bayrak levhası (Alm. Knotenblech, f; Fr. gousset, m; İng. gusset plate) inş. İki ya da daha fazla yapı elemanının birleştirilmesinde kullanılan küçük levha.

bekleme cebi (Alm. Seitenbahnsteig, m; Fr. zone d'arrêt, f; İng. waiting bay) inş. Taşıtların kısa süreli duruşları için genişletilmiş belirli uzunluktaki yol kısmı.

Belfast kirişi (Alm. Belfastbalken, m; İng. Belfast beam; Belfast truss) inş. 15 metreye kadar açıklıklarda kullanılan ve üstbaşlığı kemer şeklinde olan ahşap kafes kiriş.

belirli istekliler arasında ihale (Alm. begrenzter Bieterwettbewerb, m; Fr. appel d’offres restreint, m; İng. limited competitive bidding) inş. Ön yeterlik değerlendirmesi sonucunda idare tarafından davet edilen isteklilerin teklif verebildiği ihale yöntemi; eşanlam: sınırlı rekabete açık ihale.

belverme miktarı (Alm. Abbiegung, f; Fr. déflexion, f; İng. deflection) inş. Uygulanan yük altında bir yapı elemanının bir kuvvet etkisi ile eğilmenin maksimum olduğu noktadaki sehim, yani düşey yerdeğiştirmesi;

eşanlam: sehim miktarı.

benzeştirilmiş deprem (Alm. simulierte Erdbewegung; Fr. tremblement de terre simulé, m; İng. simulated earthquake) inş. Genelde bir tasarım spektrumuyla uyumlu olacak ve öngörülmüş kimi koşulları sağlayacak biçimde bilgisayar ortamında sayısal olarak üretilen suni yer ivmesi kaydı.

(14)

beşik örtüsü çatı (Alm. Giebeldach, n; Fr. toit à pignon, m; İng. gable roof; pitched roof) inş. İki eğik düzlemin bir mahyada ara kesit olarak kesiştikleri, genelde yatay olan mahyaya dik doğrultuda iki kalkan duvarı ile sonuçlanan çatı biçimi.

beton (Alm. Beton, n; Fr. béton, m; İng. concrete) inş. Çimento, agrega, su ve özel katkı maddelerinin birlikte karılması ile elde edilen, sertleştiğinde taş benzeri özellikler geliştiren yapı malzemesi.

beton asfalt bkz. inş. asfalt betonu.

beton ayrılanması (Alm. Entmischung, f; Entmischen des Betons, n; Fr. ségrégation, f; ségrégation en milieu granulaire, f; İng. segregation; segregation in concrete) inş. Taze beton karışımındaki iri agrega bileşeninin bütünün geri kalanına düzgün karışmayarak bölgesel olarak bir arada toplaşması; eşanlam: beton segregasyonu.

beton basınç dayanımı (Alm. Betonsdruckfestigkeit, f; Fr. résistance à la compression du béton, f; İng.

compressive strength of concrete) inş. Yönetmelikçe belirlenen boyutlara sahip beton numunenin, yine yönetmelikçe belirtilen hızla uygulanan tek eksenli basınç yüklemesi altında taşıyabildiği en büyük basınç gerilmesi değeri.

beton çökme deneyi (Alm. Setzversuch, m; Fr. essai d'affaissement au cône d'Abrams, m; essai d'affaissement du béton, m; İng. Abrams' cone test; concrete slump test) inş. Ölçüleri belirli, tabanı açık, kesik koni biçimindeki bir kabın içerisine doldurulan betonda, kabın çıkartılmasından sonra oluşacak çökme miktarının ölçülmesini amaçlayan deney.

beton dolgu (Alm. Befüllbeton, m; Fr. remplissage en béton, m; İng. concrete filling) inş. İçi boş çelik taşıyıcı elemanları dolduran ve yangın esnasında hem ısı soğurucu ve/veya yalıtıcısı hem de ilave taşıyıcı görevi yapan beton malzeme.

beton enjeksiyonu (Alm. Betoneinspritzung, f; Betoninjection, f; Fr. injection du beton, f; İng. concrete injection) inş. Boşluklu bir duvara, betona, çatlaklı kaya vb. bir yapıya sağlamlık ve sızdırmazlık sağlamak için açılan delikler yolu ile ince çimento harcının basınçlı ve çok düşük basınçla basılması.

beton ezilmesi (Alm. Brechen von Beton, n; Fr. écrasement du béton, m; İng. crushing of concrete) inş. Betonun basınç altında ezilerek taşıyıcılığını yitirmesi.

beton karışımı (Alm. Betonmischung, f; Fr. mélange du béton, f; İng. concrete mixture) inş. Betonu oluşturmak üzere belirli oranlarda bir araya getirilerek karıştırılmış çimento, kum, çakıl ya da kırmataş, su ve katkı maddeleri.

beton kavlaması (Alm. Betonabplatzung, f; Fr. éclatement du béton, m; İng. concrete spalling; spalling of concrete) inş. Genellikle kabuk olarak adlandırılan ve sargılı çekirdeğin dışında kalan alanda görülen, betonun dökülmesi ya da yüksek basınç veya yüksek sıcaklıklarda beton yüzeyinin kimyasal değişimler yüzünden ufalanması veya dökülmesi; eşanlam: betonun kabuk atması.

beton kimyasal katkı maddesi (Alm. Betonzusatzmittel, n; Fr. adjuvant de béton, m; İng. concrete chemical admixture) inş. Betonu oluşturan su, agrega ve bağlayıcılara ek olarak taze ya da sertleşmiş beton özelliklerini değiştirmek amacıyla az miktarda beton karışımına eklenen kimyasal madde.

beton küp dayanımı (Alm. kübische Festigkeit, f; Fr. résistance sur cube-prisme, f; résistance sur cube, f; İng.

cube-prism strength; cube strength) inş. Beton dayanımını belirlemek üzere, beton malzemenin küp veya prizma biçimindeki küçük kalıplara dökülerek bu örneklerin test edilmesiyle elde edilen basınç dayanımları.

beton olgunluğu (Alm. Reifung des Betons, f; Fr. maturité du béton, f; İng. maturity of concrete) inş. Çimentonun hidratasyonu dolayısı ile betonun dayanım kazanma hızı, sıcaklık ve zamandan önemli derecede etkilendiğinden, betonun dayanımını sıcaklık ve zamana bağlı olarak ifade etmeye yönelik çeşitli çalışmalar sonucu kür süresi (t, saat veya gün) ve beton sıcaklığının (T, oC) çarpımları ile M (Olgunluk) = f (T x t) fonksiyonu ile tanımlanan kavram.

beton plak (Alm. Betonplatte, f; Fr. dalle de béton, f; İng. concrete slab) inş. Genellikle betonarme tekniği ile yapılan, binalarda tabanları ve tavanları oluşturan yapı elemanı.

(15)

beton pompası (Alm. Autobetonpumpe, f; Fr. pompe à béton, f; İng. concrete pump) inş. Taze betonun bir boru hattı ve buna bağlı bir hortum boyunca döküleceği yere ilerlemesini sağlayan makine.

beton sınıfı (Alm. Betonfestigkeitklasse, f; Betonklassse, f; Fr. classe de résistance du béton, f; İng. concrete class; concrete strength class) inş. Standart silindir basınç deneyi sonunda saptanan betonun 28 günlük karakteristik basınç dayanımını esas alan sınıflama.

beton silindir dayanımı (Alm. zylindrische Festigkeit, f; Fr. résistance sur cylindre, f; İng. cylinder

strength) inş. Beton dayanımını belirlemek üzere, beton malzemenin silindir biçimindeki küçük kalıplara dökülerek bu örneklerin test edilmesiyle bulunan basınç dayanımları.

beton titreşim makinesi (Alm. Betonrüttler, m; Flaschenrüttler, m; Fr. vibrateur de béton, m; İng. concrete vibrating machine; concrete vibrator) inş. Taze dökülmüş betondaki hava boşluklarını ve su zerrelerini yüzeye çıkarmaya, dolayısıyla agrega parçacıklarını sıkılaştırmaya, taze betonun yoğunluğunu titreşimle arttırmaya yarayan makine.

beton tuğla (Alm. Betonziegel, m; Fr. brique en béton, f; İng. concrete brick) inş. Betondan imal edilmiş duvar örme elemanı.

beton yüzeyini düzeltme makinesi (Alm. Betonfertiger, m; Fr. talocheuse-lisseuse mécanique, f; finisseur pour béton, m; finisseur à béton, m; İng. concrete finishing machine) inş. Flanşlı tekerleklere veya özel olarak ayarlanmış raylara monte edilmiş ya da taşınabilir, motor gücüyle çalışan kaldırım, döşeme veya taban betonlarının son bitim işlemlerini yapan makine; eşanlam: beton finişeri.

beton yüzeyini pürüzlendirme (Fr. écornure du béton, f; İng. concrete chipping) inş. Soğuk derz bölgelerinde sertleşmiş betonla yeni dökülecek beton arasındaki kenetlenmeyi ve aderansı arttırmak için beton yüzeyinin elektrikli bir alet ile pürüzlü hale getirilmesi; eşanlam: çiping.

betonarme (Alm. bewehrter Beton, m; Fr. béton armé, m; béton de ciment armé, m; İng. reinforced cement concrete; reinforced concrete) inş. Betonun çelik çubuklar, çelik ağ ve benzeri malzemelerle güçlendirilmesi ile elde edilen yapı malzemesi.

betonarme kabuk (Alm. Betonschale, f; Fr. voile de béton, f; İng. concrete shell; thin shell concrete

structure) inş. İnce bir beton kabuğundan oluşan, genelde içte sütunlarla, dışta payandalarla desteklenmeyen ve kubbe, tavan gibi yerlerde kullanılan yapı.

betonun genleşme davranışı (İng. dilation behavior of concrete; dilation characteristics of concrete) inş. İlk donma öncesinde sıcaklıklarda belirlenen boy değişimi-sıcaklık ya da boy değişimi-zaman eğrilerinden faydalanılarak normal termal büzülmenin maksimum sapması alınarak hesaplanan ve betonun soğuması veya donması sırasında gösterdiği davranış; eşanlam: dilatasyon.

betonun karakteristik dayanımı (Alm. Rechenwert der Betonfestigkeit, m; Fr. résistance caractéristique du béton, f; İng. characteristic strength of concrete) inş. Beton sınıfını tanımlamak için kullanılan, istatistiksel verilere dayanılarak belirlenen ve o beton sınıfına ait bir beton numunenin %90 olasılıkla üzerinde kalacağını belirten dayanım değeri.

betonyer (Alm. Betonmischmaschine, f; Betonmischer, m; Fr. bétonnière, m; İng. cement mixer; concrete mixer) inş. Kum, çakıl, su ve çimentoyu homojen bir şekilde karıştırıp beton elde edilmesinde kullanılan araç;

eşanlam: mikser.

bırakma kirişi (Alm. Zugbalken, m; Fr. entrait, m; İng. bottom chord beam; main tie) inş. Soğuk bir çatıda, üzerine mesnetten en fazla 1,0 m uzaklıkta dikme oturtulan ve eğilmeye çalışan, herhangi bir makasın ögesi olmayan kiriş.

bileşik dönemeç (Alm. Korbbogen, m; Fr. courbes composée; İng. compound curve) inş. Karayolu ya da demiryolunda, merkezleri geçkiye göre aynı yönde fakat yarıçapları farklı daire yayları ile bunların aralarındaki geçiş eğrilerinden oluşan bütün.

(16)

bileşik eğilme (Alm. kombinierter Biegungseffekt; Fr. flexion composée, f; İng. combined bending) inş. Bir kesitte eksenel normal kuvvetle birlikte eğilme momentinin de etkimesi durumu veya normal kuvvetin eksenel olarak değil belli bir dışmerkezlikle etkimesi durumu.

bileşik kiriş (Alm. Verbundbalken, m; Fr. poutre composée, f; İng. built-up beam; compound beam) inş. Çelik levhaların kaynakla ya da cıvatalarla birleştirilmesiyle çeşitli kesit formları verilerek oluşturulmuş yapma kiriş;

eşanlam: mürekkep kiriş.

bileşik savak (Alm. kombiniertes Wehr; Fr. déversoir composite, m; İng. compound weir) inş. Farklı tür ve boyutlarda iki veya daha fazla kesiti olan savak.

bina önem katsayısı (Alm. Wichtigkeitsfaktor, m; Fr. facteur d’importance, m; İng. importance

factor) inş. Depreme dayanıklı bina tasarımında deprem yüklerinin belirlenmesinde kullanılan, binanın kullanım amacı veya türüne göre farklılık gösteren katsayı.

bindirme boyu (Alm. Übergreifungslänge, f; Fr. longueur de recouvrement, f; İng. lap length; lap splice length) inş. Bindirmeli ekte, bir çubuktan diğerine gerilme aktarımını sağlayabilecek uzunlukta olması gereken bindirme uzunluğu.

bindirmeli birleştirme (Alm. Überlappstoss, m; Fr. assemblage à recouvrement, m; joint à recouvrement, m; İng.

lap joint) inş. Ahşap, plastik ya da metal parçaları, birbirlerinin üzerine kısmen bindirerek örtüşme bölgesinden malzeme eksilterek ya da eksiltmeden bu kısımları birbirine tutturarak gerçekleştirilen birleştirme.

bindirmeli ek (Alm. Übergreifungsstoß; Fr. joint à chevauchement; İng. lap splice; lapped splice) inş. Birbirinin devamı niteliğindeki iki donatı çubuğu uçlarının belli bir boyda bindirilerek beton içinde yan yana yerleştirilmesi yoluyla gerçekleştirilen ekleme.

bingi (Alm. Eckzwickel, m; Hängezwickel, m; Pendentif, n; Fr. pendentif, m; İng. pendentive; sconce) inş. 1. Bir kubbeyi taşıyan kemerlerin arasında yer alan ve kare plandan yuvarlak plana geçişi sağlayan küresel üçgen, pandantif; eşanlam: küresel bingi. 2. Sivri tonoz kaburgalarının arasını dolduran küresel üçgen parçalardan her biri.

birikinti yamacı (Alm. Gehängeschutt, m; Fr. pente d'éboulis, f; İng. detrital slope) inş. Su ya da rüzgârın taşıması, malzeme ya da atık depolama faaliyetleri sonucu oluşan birikintilerin zamanla büyümesi ile meydana gelen şev.

birim alan maliyeti (Alm. Kosten pro Grundfläche Quadratmeter, pl; Fr. coût au mètre carré, m; İng. cost per floor area; unit cost per unit floor area) inş. Bir bölgede yapılmış bir yapının kesin maliyet hesabının yapı alanına bölünmesiyle bir metrekareye düşen bedel; eşanlam: metre kare maliyeti.

birim fiyat (Alm. Einzelpreis, m; Einheitskosten, pl; Fr. prix unitaire, m; İng. unit price) inş. Bir ürün ya da imalatın bir biriminin fiyatı.

birim fiyat sözleşme (Alm. Einheitspreisvertrag, m; Fr. contrat à prix unitaire, m; marché à prix unitaires, m; İng.

measurement contract; unit price contract) inş. Yapım işlerinde, ön ya da kesin projelere ve bunlara ilişkin mahal listeleri ile birim fiyat tariflerine dayalı olarak idarece hazırlanmış cetvelde yer alan her bir iş kaleminin miktarı ile bu iş kalemleri için istekli tarafından teklif edilen birim fiyatların çarpımı sonucu bulunan toplam bedel üzerinden yapılan sözleşme.

birim hidrograf (Alm. Einheitsganglinie, f; Fr. hydrogramme unitaire, m; İng. unit hydrograph) inş. Bir akarsuyun su toplama havzasına birim sürede sabit olarak düşen birim yükseklikteki artık yağışın oluşturduğu akış grafiği.

birim itki tepkisi (Alm. Gewichtsfunktion, f; Impulsantwortfunktion, f; Fr. fonction de réponse impulsionnelle, f;

İng. impulse response function) inş. Birim şiddetteki itkinin sistemde yarattığı tepki ve bu tepkiyi tanımlayan fonksiyon.

birinci mertebe analiz (Alm. erste Ordnung Analyse, f; Fr. analyse de première ordre, f; İng. first order analysis) inş. Yapıların ve yapı elemanlarının analiz edilmesinde şekildeğişim öncesi geometriyi temel alan,

Referanslar

Benzer Belgeler

Sie kann sogar Rückwärts laufen wie zum Beispiel beim Film „Der seltsame Fall des Benjamin Button“ (2008), der den rückwärts gerichteten Alterungsprozess eines Mannes

Natürlich kann die Zeitveränderung auch eine Wiederholung eines Geschehens sein; sie von derselben oder von verschiedenen Perspektiven zeigen (Koebner, 2011:

Ein weiterer Punkt, der bei einer Analyse von Literaturverfilmungen wichtig ist, ist das Darlegen der Erzählzeit, da sich die filmische Zeit von der realen Zeit

Kurz danach sieht man die Frau mit einer neuen Schüssel Nudel und den Mann ohne Hemd am Tisch sitzen.. Hier wird der Zeitabschnitt, indem die Frau neue Nudeln vorbereitet und

Es kann natürlich vorkommen, dass in der Epik keine besondere Deutung auf den Raum gemacht wird oder es nicht detailliert beschrieben wird, aber die Frage wo

Der Architekturraum bezeichnet die sehbaren Phänomene, die nachgemacht oder natürlich sein können.. Der Architekturraum differenziert sich vom Bildraum durch

• Der Kontrastraum: Sind Räume, die die Handlung bestimmen, indem sie Kontraste bilden.. • Das Raumsymbol: Räume und Gegenstände oder Besonderheiten innerhalb des Raumes haben

• Das Raumsymbol: Räume und Gegenstände oder Besonderheiten innerhalb des Raumes haben eine symbolische Bedeutung für die Handlung (Hermes,