• Sonuç bulunamadı

ÇOCUK HAK İHLALİ İZLEME RAPORU 2020

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "ÇOCUK HAK İHLALİ İZLEME RAPORU 2020"

Copied!
56
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)
(3)

www.giyav.org.tr

2020

İNTERNET MEDYASI ÇOCUK HAK İHLALİ

İZLEME RAPORU

(4)
(5)

Bu rapor 2020 yılında yaşamını yitiren tüm çocuklara ithaf edilmiştir.

(6)
(7)

İÇİNDEKİLER

KISALTMALAR ÖNSÖZ GİRİŞ YÖNTEM

İHLAL BİLANÇOSU YAŞAM HAKKI

ÇOCUĞUN KORUNMASI HAKKI ÇOCUĞA ÖZGÜ ADALET SİSTEMİ

SİLAHLI ÇATIŞMA ORTAMINDA ÇOCUKLARIN KORUNMASI HAKKI ERKEN VE ZORLA EVLİLİKLER VE ÇOCUK İNTİHARLARI

İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE GÖRMEME HAKKI ÇOCUĞUN YÜKSEK YARARI İLKESİ

TALEP VE ÖNERİLER

RAPORA KONU OLAN HABERLER YARARLANILAN İNTERNET SİTELERİ İLETİŞİM BİLGİLERİ

6 7 8 10 12 13 14 15 16 16 16 17 18 26 48 51

(8)

KISALTMALAR

BM Birleşmiş Milletler

ÇHS Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ÇHK Çocuk Hakları Komitesi STÖ Sivil Toplum Örgütü

BMEHS Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi ÇKK Çocuk Koruma Kanunu

CMK Ceza Muhakemeleri Kanunu TUİK Türkiye İstatistik Kurumu

(9)

ÖNSÖZ

Her yıl hazırladığımız ve Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi (ÇHS) çerçevesinde yazılan bu

“kara rapor” medyaya yansıyan haberlerin izlenmesi sonucu elde edilmiştir. Takip edilemeyen, gözden kaçan ya da medyaya yansımayan ihlallerin de olduğu düşünüldüğünde bu tablo, çocuklar ve toplum adına daha da kararmaktadır. Göç ve İnsani Yardım Vakfı (GİYAV) olarak çocuklarla ilgili düzenli bir şekilde yapmış olduğumuz bu izleme çalışmasını yürütürken oldukça zorlandığımızı itiraf etmeliyiz. Öyle ki, ihlallerin büyük çoğunluğu, önleyici ve koruyucu tedbirler alınması durumunda bu kadar vahim tabloların önüne geçilecek olaylardan oluştuğunu gözlemlememize neden olmaktadır. Öyle ki, ihlallerin büyük çoğunluğu; önleyici ve koruyucu tedbirler alınması durumunda bu kadar vahim tabloların önüne geçilebilecek olaylardan oluştuğunu gözlemledik.

2020 yılında yaşanmış çocuk hak ihlallerinin izlenmesini oluşturan bu kara raporu hazırlarken ise çocuk hakları açısından daha zor bir yılı geride bıraktığımız ortadadır. Geride bıraktığımız 2020 yılının başlarından itibaren tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de etkisini gösteren COVİD19 salgını; çocukların ve ailelerinin hayatını altüst ettiği gibi mevcut çocuk hak ihlallerini derinleştirmiştir. Salgın süreci boyunca - bu rapor hazırlandığı dönemde de devam eden süreçte - kamu otoriteleri tarafından alınan tedbirler veya kısıtlamaları içeren karar ve uygulamaların, çok büyük ölçüde, çocukları olumsuz yönde etkilediği görülmüştür. Sosyo-ekonomik eşitsizlikler derinleşmiş, yoksullaşma artmıştır. Eğitimden sağlığa, şiddet, ihmal ve istismardan çocuk emek sömürüsüne ve sosyal dışlanmaya, stres yoğunluğunun yaşanmasına kadar pek çok alanda belki de ömür boyu sürecek etkiler yaşanmasına neden olmuştur. Pandemi döneminde özellikle eğitim ve sağlık alanında yoğun çocuk hak ihlalleri gerçekleştiği gibi, şiddet, ihmal, istismar, çocuğun emek sömürüsü, sosyal dışlanma, stres yoğunluğunun yükselmesi gibi hak ihlalleri çocukların hayatında belki de ömür boyu sürecek etkiler yaşanmasına neden olmuştur.

Bununla birlikte yaşam hakkı ihlalleri, erken ve zorla evlendirilen çocuklar, çocuk intiharları, silahlı çatışma ortamında yaşamını yitiren çocuklar, cinsel istismara uğrayan çocuklar vb. çocuk hak ihlalleri 2020 yılında da kamuoyunun gündeminde olmaya devam etmiştir.

Rapor, özelde tüm kişi ve kurumların, genelde devletin kendini sorgulaması yolunu bir nebze açarsa; çocukların içinde yaşadığı ya da artık yaşayamadığı karanlık biraz daha aydınlanmış olacak ve geleceğe dair umutlarımızı korumuş olacağız.

Özellikle devlet diyoruz çünkü; Türkiye 1995’ten beri uygulamakla yükümlü olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi’ndeki sorumluluklarını tam olarak yerine getirememektedir. Raporda da ortaya çıktığı kadarıyla devlet, uygulamayı taahhüt ettiği alanlarda da çok yetersiz kalmaktadır. Türkiye ÇHS’deki yükümlülükleri yerine getirmekte, fiziksel ve hukuksal alt yapıyı sağlamakta yetersiz kalmaktadır.

Türkiye imzaladığı sözleşmede taahhüt ettiği fiziki, sosyal, kültürel, ekonomik yükümlülükleri yeterince yerine getirememekte, gerekli önleyici ve koruyucu tedbirleri almakta yetersizliğini sürdürmektedir.

Hali hazırda çocukların anadilinde eğitimin önündeki engellerin devam ettiği gözlemlenmiştir. ÇHS’nin 17. , 29.

ve 30. Maddelerine bırakılan çekincelerin devam ettirilmesiyle evrensel kriterler ihlal edilmektedir. Bu çekinceli maddeler çocuğun anadilinde eğitim alması ve azınlıklarla ilgili konulardır. Bu maddelerdeki çekincelerin kaldırılması bile milyonlarca çocuğun haklarının iadesi anlamına gelecek olup 2021 Dünya Çocuk Hakları Gününe gelindiğinde çocukların kendi anadillerinde eğitim görmeleri yolundaki engellerin ortadan kaldırıldığı ve anadilinde eğitimin Anayasal güvenceye alındığı bir Türkiye olmasını diliyor ve talep ediyoruz.

Raporumuzun sonuç bölümünde gerekli uyarıları ve önerileri yapmış bulunuyoruz. Yaşanan bu ihlaller, çocukların da bağımsız bireyler olduklarını, onların da kendine özgü haklarının olduğunu anlamakla sınırlandırılabilir.

Tüm uygulamalar “Çocuğun Yüksek Yararı” göz önüne alınarak planlanırsa ve her aşamada ilgili kişi kurum ve kuruluşların önerileri dikkate alınırsa çocuklar için daha güzel bir dünya umut etmek kolaylaşacaktır.

Raporumuzu hazırlayan Göç ve İnsani Yardım Vakfının değerli yönetici ve emekçileri Çiğdem ERTAK ve Ayşe EROL’a teşekkürleri bir borç biliyoruz. Bununla birlikte Sosyopolitik Saha Araştırmalar Merkezine de katkıları için teşekkür ederiz.

Göç ve İnsani Yardım Vakfı Yönetim Kurulu

(10)

Umuyoruz ki; her yıl yayımladığımız bu raporun bir gün gelecek sonuncusunu yayımlayacağız.

Ama o gün gelene dek veya o günün gelmesi için çocuk hak ihlallerini izlemeye ve raporumuzu yayınlamaya devam edeceğiz.

Çocuk Haklarına Dair Sözleşme (ÇHS); Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda 20 Kasım 1989 yılında kabul edilerek devletlerin imzasına açılmıştır. Çocuklar adına vazgeçilmez haklar içeren sözleşme metni Türkiye Cumhuriyeti tarafından 14 Eylül 1990 tarihinde imzalanmış olup 9 Aralık 1994 tarihinde onaylanmıştır. Sözleşme bakımından Türkiye 2 Ekim 1995 tarihinden itibaren yükümlülük altındadır. Sözleşme; yasama, gelişme, korunma, katılım, sosyal ve kültürel haklar gibi hakların yanı sıra ifade ve örgütlenme özgürlüğü dâhil birçok temel haktan çocukların yararlanmasını güvence altına almaktadır. Türkiye ÇHS’yi imzalarken sözleşmenin 17. , 29. ve 30. maddelerine, Lozan Anlaşması’nın azınlıklar ile ilgili hükümlerini gerekçe göstererek çekince koymuştur. Çekince konulan maddeler özellikle azınlık hakları ve anadil hakları ile ilgilidir. Çekince konulan maddelerde, “etnik azınlık” ve “yerli halk” mensubu olan çocukların ana dillerini, televizyon ve radyo gibi kitle iletişimi araçları ile okullarda kullanma hakları düzenlenmiştir.

Türkiye’nin sözleşmeye koyduğu çekinceler sözleşmenin ayrımcılığı yasaklayan 2. maddesini fiilen ihlal etmektedir. Çekinceler basta anadile ilişkin hakların kullanılması olmak üzere, azınlık gruplara mensup çocukların sözleşme kapsamındaki haklardan tam ve eşit yararlanmasını önlemekte ve ayrımcılığa yol açmaktadır. CDH’ye, Türkiye’nin taraf olmasının üzerinden 26 yıl geçti. Aradan gecen 26 yıl boyunca devlet kurumları, yasama organı ve yargı makamları sözleşmedeki yükümlülüklerini hayata geçirmek yerine, çocuk hakları ihlallerini görmezden gelmeye devam etmişlerdir. 26 yılda yapılan kısmi iyileştirmeler ise ya uygulamaya yansımadı ya da etkili mekanizmalar oluşturulmadığı için ihlallerin önlenmesini sağlayamadı.

GİRİŞ

Bütün çocuklar Yokluk bilmesinler Et, şeker, süt bulsunlar Giyimli, tok ve rahat Gitsinler okullara Sınıflarını geçsinler.

Büyükler biraz daha yorulsun Onlar da büyüsünler Onlar da mesut olsunlar Geçti, kaç savaş ezikliği Çocukları düşünsünler Çocuklar iyi gün görsünler.

Behçet NECATİGİL

(11)

Türkiye’de kamu otoriteleri halen, çocukları toplumun özgür ve eşit haklara sahip bireyleri olarak gören bir bakış açısına sahip değildir. Aksine çocukları, her konuda yetersiz ve zayıf gören ve bu nedenle yetişkinlerin koruma ve gözetimlerine terk eden bir bakış açısı egemendir. Bu bakış açısı nedeniyle çocuklar, toplumsal yaşama eşit ve özgür bireyler olarak katılma, potansiyellerini geliştirme ve kendileri hakkında alınacak karar süreçlerine katılım hakkından mahrumdurlar. Bu durum her türlü istismarın ve ihmalin temelini oluşturmaktadır.

Çocuğa ilişkin bu bakış açısının değişmesi, çocuğun birey olarak tanınması, toplumsal yaşama ve karar alma süreçlerine katılımını sağlayacak ÇHS’ye uygun hukuksal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

Çocukların haklarını korumak, teslim etmek ve bu süreçleri takip etmek, çocuk adalet sistemini çocuğun yüksek yararı başta olmak üzere ulusal ve uluslararası ilke ve standartlara uygun yürütmek başta devlet olmak üzere toplumun da sorumluluğundadır. Sözleşmeye taraf olmakla çocukların; sağlık, eğitim, barınma, güvenlik gibi temel haklarını korumakla yükümlü olduğunu taahhüt eden devlet; çocukların gelişimi sürecinde sorumlu olduğunu da kabul eder. Bu noktada çocukların haklarının en temelde çocuğun yüksek yararı ilkesi çerçevesinde korunmasında başat rol oynar. Çocuğun bedensel, ruhsal ve toplumsal gelişiminde sorumluluktan kaçınamayacağı gibi gerekli, işlerliği olan önleyici ve koruyucu tedbirler alması gerekmektedir.

Daha önceki raporlarımızda olduğu gibi bu raporda da devletin çocuğun haklarını ihlal etmeme, koruma ve sağlama yükümlülüklerini gereğince yerine getirmediğini görüyoruz.

Bu durumun COVİD19 salgını döneminde de yoğunlaşarak devam ettiğini tespit etmek önem kazanmaktadır. Öyle ki devam eden salgın boyunca çocukların ihtiyaçları ve yüksek yarar ilkesi gözetilmeden hareket edildiği ve karar alma süreçlerinde göz ardı edildiği, çocukların yaşadıkları hak ihlallerinin artarak yaşandığını vurgulamak gerekmektedir. Çocuk haklarına çocuğun birey olmaktan doğan haklarına saygı duyulması bunun ve yaşanan hak ihlallerine neden olan ihmallerin arkasında yatan nedenlerin tespiti için belki de her zamankinden daha çok çalışmak gerekmektedir. Kuşkusuz gücü belirli noktada olan Sivil Toplum Örgütlerinin ve toplumsal sorumluluk gereğince tüm insan hakları savunucularının da; çocuğun haklarının ihlal edilmemesi, özgür ve eşit bir ortamda gelişimini sağlaması, devletin yükümlülüklerine ilişkin durumu ortaya koyması ve bu surecileri açığa çıkarması, gerçekçi çözümler üretilmesine katkı sağlaması amacıyla izleme ve raporlama yapması gerekmektedir.

Bu bağlamda Göç ve İnsani Yardım Vakfı olarak ÇHS’nin tüm çocuklar bakımından ayrımsız ve koşulsuz uygulanmasına ilişkin taleplerimizi bıkmadan yetkililere hatırlatacağız.

Çocukların varlığı “geleceğe” ötelendikçe, bugüne ilişkin ihtiyaçları dikkate alınmadıkça, hak ve özgürlükleri ihlal edildikçe ve bu hak ihlalleri cezasız kaldıkça çocukların hakları ihlal edilmeye devam edecektir.

Ayrıca diğer Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) ile geliştirilecek olan işbirliğiyle çalışmaların daha da güçleneceği umuduyla, ilgili kurumlarla ortak hareket etmenin bizi hakların teminat altında olduğu daha özgür ve eşit bir topluma taşıyacağına inanmaktayız. Çocuk haklarının hayata geçirilmesinde STÖ’lerin bağımsız izleme ve raporlama çalışmalarının önemine olan inancımız nedeniyle 2012 yılından bu yana yapmakta olduğumuz raporlama faaliyetine bu yıl olduğu gibi her yıl devam edeceğiz. Çocuk hak ihlallerinin medyada yer bulmasına rağmen ilgili devlet kurumlarının ve yetkililerin sessizliklerini korumaları, çocuk hakları konusunda bizleri her zamankinden daha fazla savunuculuk yapmaya ve baskı mekanizmaları oluşturmaya itmelidir. Çocuk dostu bir Türkiye ancak ve ancak STÖ’lerin cabalarıyla gerçekleşecektir.

Umudumuz, cabamız ve mücadelemiz bu tur hak ihlali raporlarını bir daha hazırlamamızın gerekmediği bir ülke için...

(12)

YÖNTEM

Bu rapor esas olarak BM ÇHS’de güvence altına alınan ve tüm çocukların hiçbir ayrımcılığa uğramadan yararlanması gereken haklar üzerinden hazırlanmıştır, ÇHS’ye uygun olarak 0–18 yaş arası bireyler çocuk olarak kabul edilmiştir.

Bu rapordaki ihlal verileri, internet üzerinden yerel medya ve yaygın medya sitelerinin taraması ile elde edilen bulgulardır. Rapor 01.01.2020 – 31.12.2020 tarihleri arasındaki dönemi kapsamaktadır.

Türkiye’de Sivil Toplum Örgütlerinin pek çok diğer konuda olduğu gibi insan hakları alanında izleme ve raporlama yapabilmesi için gerekli olan sistematik ve güvenilir veriye ulaşmasının önünde pek çok engel bulunmaktadır. Bu sebepten gerçek veriler bu raporun konu ettiği ihlal sayısından çok daha fazladır. Ancak bu ihlal verileri kamuoyu ile paylaşılmadığı için sadece internet medyasına yansıyan ihlaller tespit edilebilmiştir. Rapora konu edilen veriler imkanlar dahilinde ayrıntılı tarama yapılarak derlenmiştir.

Yine önceki yıllarda olduğu gibi Suriye’deki iç savaşın etkisiyle Türkiye sınırlarında hak ihlaline uğrayan yabancı çocukların uğramış olduğu hak ihlalleri de rapora konu edilmiştir. Ayrıca yararlanılan internet siteleri raporun sonuna eklenmiştir.

RESMİ İSTATİSTİKLER ÇOCUK HAKLARI İHLALLERİNİ GİZLİYOR

Türkiye’de çocuklara ilişkin sağlıklı istatistiklere ulaşmak olanaklı değildir. Ayrıştırılmış ve sadece çocuk sayılma yasını içeren istatistikler ya hiç toplanmamakta ya da toplanan istatistikler güncellenmemektedir.

Çocuk hak ihlallerine ilişkin resmi verilerin olmaması, ihlallerin önlenmesi, ÇHS’de de belirtilen hakların hayata geçirilmesinde önemli bir eksiklik olarak önümüzde durmaya devam etmektedir. Öyle ki; haklar odağa alınarak tespit edilecek ihlaller çocukların esenlik ve güvenlik içinde yaşamalarını ve gelişimlerini sağlayacak önleyici ve koruyucu mekanizmaları oluşturmaya götürecektir. Bu bağlamda devletin düzenli olarak istatistikler hazırlayıp kamuoyu ile paylaşması, gerekli önleme ve koruma mekanizmalarını oluşturması ve hayata geçirmesi gerektiğini bir kez daha vurgulamak gerekmektedir.

Geride bıraktığımız 2020 yılı içinde tüm dünyada etkisi görülen COVID-19 salgını neticesinde küresel çapta olduğu gibi Türkiye’de de salgının en ağır faturası çocuklara kesilmiş oldu. Bugün hala etkisi devam eden salgın nedeniyle sokağa

(13)

çıkma kısıtlamalarının ilk olarak uygulandığı kesimlerden birinin çocuklar olduğunu ve salgın kapsamında uygulanan ilk tedbirlerden birinin okulların kapatılması olduğunu hatırlamak gerekmektedir. Yaşanan bu gelişmeler beraberinde çocuk hak ihlallerinde ciddi artışlara neden oldu. Ev içerisine kapanan çocukların okuldan uzaklaşmaları, arkadaşları ile olan bağlarının kopması ya da ciddi oranda azalması, çocuk işçiliğinin artması, istismar ve erken yaşta zorla evliliklere zemin sunması, ev içi işlerde özellikle kız çocuklarının çalıştırılmaları, aile içi şiddetin yoğunlaşması, ailelerin karşı karşıya kaldığı stres, işsizliğin artması veya belirsiz bir süre devam edecek olan ekonomik muğlaklık gibi nedenlerle çocuklar, doğrudan ya da dolaylı olarak; ciddi oranda yıkıcı problem ve ihlaller yaşadılar.

Salgın ile birlikte geçilen uzaktan eğitim modelinin çocukların eğitim hakkına da çok önemli boyutlarda darbe vurduğu bilinmektedir. Salgın öncesi mevcut olan sosyo- ekonomik eşitsizlikler salgın ile birlikte derinleşmiş, bunun çocuklar açısından en önemli etkisi de eğitim sürecinde kendisini göstermiştir. Resmi verilerin olmayışı nedeniyle gerçek rakamları bilmediğimiz ancak yüksek bir oranda çocuğun eğitime ya hiç erişemediği ya da oldukça sıkıntılı bir süreç içerisinde sürekli olmayan bir şekilde eğitime dahil olabildiği bu durumun özellikle internetin olmadığı kırsal kesimlerde yoğunluklu olarak yaşandığını araştırmalar göstermektedir. Uzaktan eğitime erişebilmek için gerekli olan teknolojik araçların olmayışı, var olsa bile çok kardeşli çocukların aynı anda bu araçları kullanmalarının mümkün olmaması gibi durumlar eğitime erişmeleri önünde engeller oluşturmuştur.

Eğitim hakkının, çocuk haklarında kilit rol oynadığı gerçeği ile birlikte, ÇHS’de yer aldığı üzere taraf devletin, eğitim hakkını tanıdığını ve fırsat eşitliğini dikkate alarak gerçekleştirme yükümlülüğü olduğunu belirtmek gerekmektedir. Bu anlamda sorumluluğu vurgulanan devlet, pandemi sürecinde çocukları yalnız bırakmış, sorumluluklarını yerine getirmemiştir.

Günümüzde çocukların içinde bulunduğu eşitsizlik, adaletsizlik, ihmal, istismar, yoksulluk, yoksunluk, kısıtlama gibi pek çok sorun geçmişten bu yana var olan ancak salgın ile birlikte artış gösteren bir durum halini almıştır. En temel hak olan yaşama hakkından bile yoksun olan çocuklar, yetişkinlerin yarattığı savaş, şiddet ve adaletsizlikten kaynaklı olarak; zorla çalıştırma, kendi anadili ve kültürü ile kendini gerçekleştirme, oyun ve oyuncaktan yoksun kılınma gibi türlü hak ihlallerine maruz bırakılmaktadırlar. Üstelik bu durum, araştırma, izleme istatistik oluşturma gibi hallerde, çoğunlukla, küçük bir başlık olmanın ötesine gitmemektedir.

Halen hiçbir kamu kurumunun elinde; kaç çocuğun yaşama hakkının elinden alındığı, kaç çocuğun eğitim hakkından yoksun kaldığı, sağlığa erişim, çocuk işçiliği, erken ve zorla evlendirilen çocuklar ve çocuk intiharları konusunda net veriler bulunmamaktadır.

Yani devlet kurumları kaç çocuğun salgın gibi bir olağanüstü süreçte bile hangi hak ihlallerine ve ne yoğunlukta maruz kaldığına ilişkin verilere sahip değildir. Ya da mevcut yöntemlerle toplanan istatistikler, çocuk hakları bakımından bir krizin yaşandığı bu dönemde nedenlerinin tespit edilerek önlemlerin geliştirilmesi amacıyla yükümlülüklerini yerine getirmek ve yol gösterici olmaktan uzaktır.

(14)

İHLAL BİLANÇOSU -1 OCAK 2020-31 ARALIK 2020

İHLAL ETKİLENEN ÇOCUK SAYISI

Yaşam Hakkı 1896

Ölüm 613

Yaralanma 690

Çocuğun Korunması Hakkı 2156

Cinsel Sömürüye Alet Edinme 8

Şiddet 65

İhmal İstismar 1860

Çocuk İşçiliği 204

İntihar 19

Çocuğa Özgü Adalet Sistemi 166

Gözaltı 128

Tutuklama 19

Ceza 19

Sağlık Hakkı 44

Eğitim Hakkı 360

İşkence ve Kötü Muamele 72

Silahlı Çatışma Ortamında Çocuğun Korunması Hakkı 3

Sığınma Hakkı 22

Covid 19 a Yakalanan Çocuk Sayısı 159

Covid 19 Nedeniyle Yaşamını Yitiren Çocuk Sayısı 24

Diğer 206

Tablo 1: İhlal bilançosu 1 Ocak – 31 Aralık 2020

Etkilenen Çocuk Sayısı 3.199

Etkilenen Kız Çocuk Sayısı 667

Etkilenen Oğlan Çocuk Sayısı 1061

Cinsiyeti Bilinmeyen Çocuk Sayısı 1471

Tablo 2:İhlal Bilançosu Toplam Sayılar

Kazakistan 1

Mısır 1

Somali 1

Irak 3

Lübnan 4

Afganistan 10

Suriye 158

Bilinmeyen 91

Tablo 3: Hak ihlaline uğrayan yabancı uyruklu çocuk sayıları

(15)

YAŞAM HAKKI

2020 yılı içinde 613 çocuk, çoğunluğu önlenebilir olaylarda yaşamlarını yitirdi.

Neredeyse her gün iki çocuğun yaşamını yitirdiği bu ülkede yetkililer ise gerekli önleyici tedbirleri almak yerine çocuk ölümlerini seyreder pozisyonda yer almışlardır. ÇHS’ye göre; çocuğun sağlıklı gelişimi ve korunmasıyla ilgili tüm süreçleri içinde barındıran Yaşam Hakkı, taraf her devletin güvence altına almakla yükümlü olduğu hakların başında gelmektedir. Sözleşme, devletleri, ilgili tüm konularda gerekli tüm önlemleri almaktan sorumlu kılar. Özellikle çocuğun aile yaşamında, toplumsal yaşamda ve ilgili tüm süreçlerde güvenlik içerisinde, mutlu ve özgür bir yaşam sürebilmesinin koşullarının oluşturulması, devletlerin sorumluluk alanındadır. Bu bağlamda devletler fiziksel, sosyal, psikolojik, ekonomik ve yasal tüm süreçleri çocuğun esenliğini odağa alan bir perspektifle ele almalıdır. ÇHS’nin 6. maddesi her çocuğun temel yaşama hakkına sahip olduğunu, çocuğun hayatta kalması ve gelişmesi için mümkün olan azami çabayı devletlerin göstermesi gerektiğini belirtir ve çocuğun fiziksel, ruhsal ve zihinsel gelişimini tehdit eden tüm durumlarla ilgili gerekli müdahaleleri zaman kaybetmeksizin alınmasından devletleri sorumlu kılmaktadır.

Raporlama döneminde “Yaşam Hakkı’na yönelik ihlallerde gerek devletin gerek toplumun gerekse de ailelerin gerekli önlemleri almadaki ihmalinden kaynaklı 613 çocuk hayatını kaybetmiş 690 çocuk ise yaralanmıştır. Bu rakamlar medya taraması ile ulaşabildiğimiz verileri yansıtmaktadır. Dolayısı ile çocuk ölümleri başta olmak üzere hak ihlallerine ilişkin resmi verilere halen ulaşmak mümkün olmamaktadır.

Raporlama döneminde “Yaşam Hakkı’na yönelik ihlallerde gerek devletin gerek toplumun gerekse de ailelerin gerekli önlemleri almadaki ihmalinden kaynaklı 613 çocuk hayatını kaybetmiş 690 çocuk ise yaralanmıştır. Bu rakamlar medya taraması ile ulaşabildiğimiz verileri yansıtmaktadır. Dolayısı ile çocuk ölümleri başta olmak üzere hak ihlallerine ilişkin resmi verilere halen ulaşmak mümkün olmamaktadır.

Gerçek sayıların raporlanabilen sayıların çok çok üstünde olduğu bir gerçektir. Tüm hak ihlallerin basına yansımadığı/yansıtılamadığı düşünüldüğünde sayının büyüklüğü endişe vericidir. Kabul edilmelidir ki yaşam hakkı ihlalinin yoğunluğu aslında diğer hak ihlallerinin de yoğunluğuna işaret etmektedir.

Her çocuğun eşit, özgür ve onurlu bir birey olarak barış içinde, iyi ve mutlu yaşam sürmesi için çocukların yararına bütüncül ve kapsayıcı politika ve uygulamaların geliştirilmesi gerektiğini savunan bir sivil toplum örgütü olarak en başta devlet olmak üzere, tüm yetişkinlerin sorumluluklarını hatırlatma ihtiyacı duymaktayız.

Sözleşme, devletleri, ilgili tüm konularda gerekli tüm önlemleri almaktan sorumlu kılar.

Özellikle çocuğun aile yaşamında, toplumsal yaşamda ve ilgili tüm süreçlerde güvenlik içerisinde, mutlu ve özgür bir yaşam sürebilmesinin koşullarının oluşturulması, devletlerin sorumluluk alanındadır. Bu bağlamda devletler fiziksel, sosyal, psikolojik, ekonomik ve yasal tüm süreçleri çocuğun esenliğini odağa alan bir perspektifle ele almalıdır.

(16)

ÇOCUĞUN KORUNMASI HAKKI

Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 3.,19., 34., 35. ve 36. maddeleri ile BM Engelli Hakları Sözleşmesi (BMEHS)’nin 16. maddesi çocukların şiddet, suiistimal, ihmal ya da her türlü cinsel sömürüye karşı korunmalarını güvence altına alıp, devletlerin her türlü istismar ve kötü muameleye karşı çocukların korunması için; yasal, idari, toplumsal ve eğitsel bütün önlemleri alması gerektiğini hükme bağlar.

Raporlama döneminde 12 ay içinde ihmal ve istismarı ile ilgili olarak 1860 çocuğun etkilendiği tespit edilmiştir. İhmal ve istismarı engelleyecek etkili ve her çocuk tarafından erişilebilir mekanizmaların kurulması devletin yükümlülüğündedir. Devlet, bu yükümlülüğünü yerine getirmediğinden sözleşmede yer alan ‘’ Devlet çocukların hiçbir zarara uğramaması için her türlü önlemi almakla yükümlüdür’’ maddesini dikkate almadığı görülmektedir.

Çocukların ihmal ve istismarı ile ilgili olarak 1860 çocuğun etkilendiği tespit edilmiştir. İhmal ve istismarı engelleyecek etkili ve her çocuk tarafından erişilebilir mekanizmaların kurulması devletin yükümlülüğündedir. Devlet, bu yükümlülüğünü yerine getirmediğinden ihlallerin yaşanmasından sorumludur. Ulaşabildiğimiz verilere göre raporlama döneminde meydana gelen olaylarda 65 çocuk şiddete uğramıştır.

Sonuç itibariyle, Çocuğun Korunması Hakkı çerçevesinde yaşanan hak ihlallerinde devletin de ihmali olduğu, yaşanan olaylarda devletin fiili ihmali olduğu görülmüştür.

Çocuk cinsel istismar vakalarında failleri cezalandırmayı engelleyen ya da yargılamanın cezasızlıkla sonuçlanmasına neden olan “rıza” veya “çocuğun ruh sağlının bozulma”

şartlarına bakılmasına son verilmelidir.

Ulaşabildiğimiz verilere göre raporlama döneminde meydana gelen olaylarda yüzlerce çocuk şiddete uğramıştır.

Raporlama döneminde çoğunluğu önlenebilir durumlarda İhmal, istismar başlığı altında yer alan olaylarda devletin veya ailelerin ihmalinden kaynaklı olarak 3208 çocuğun hak ihlaline uğradığı tespit edilmiştir.

Salgın sürecinde artan ve daha da artma potansiyeli taşıyan çocuk işçiliği de üzerinde durulması gereken bir diğer başlıktır. Uzaktan eğitim sisteminin uygulandığı bu süreç çocukların çalıştırılmalarını kolaylaştıran bir zemin sunmuştur. Yoksulluğun artması, okulların kapanması daha fazla çocuğu işçiliğe sürüklemiş, sömürü ve tehlike içeren işlere dahil edilmeleri özellikle toplumsal cinsiyet eşitsizliği temelinde kız çocukları açısından ev içi hizmetlerde sömürülmelerinin önünü açmıştır. Raporlama döneminde medyaya yansıyan haberlere göre; 204 çocuğun çalıştırıldığı, yine haberlerde tespit edilenlere göre çocuk cinayeti, cinsel istismar, intihar gibi pek çok ihlale sebebiyet verildiği görülmüştür.

(17)

Sonuç itibariyle, Çocuğun Korunması Hakkı çerçevesinde yaşanan hak ihlallerinde devletin de ihmalinin bulunduğu, yaşanan olaylarda devletin fiili ihmali olduğu görülmüştür. Çocuğun Korunması Hakkı başlığı altında yaşanan hak ihlalleri, Türkiye’nin ÇHS’deki yükümlülükleri yerine getirmesi için gerekli olan fiziksel altyapı, yasal sorumluluklar ve toplumsal duyarlılık çalışmalarını yeterince gerçekleştirmediğini ortaya koymaktadır. Özellikle çocuğun korunmasıyla ilgili aile içi süreçlerin desteklenmesi, eğitim kurumları ve içeriklerinin tüm yönleriyle gözden geçirilmesi, toplumsal duyarlılığın geliştirilmesi ve ilgili kurum ve yasaların ‘Çocuğun Yüksek Yararı’ ilkesi çerçevesinde yapılandırılmasının kaçınılmaz olduğu ortaya çıkmaktadır. Ayrıca BMEHS ’nin 7. ve 16. maddeleri, engelli çocukların diğer çocuklarla eşit bir şekilde tüm insan hak ve temel özgürlüklerinden yararlanmasını sağlamak ve ilgili tüm eylemlerde çocuğun üstün yararını gözeterek, engellilerin şiddet ve istismardan korunması ile ilgili tüm tedbirlerin alınması gerektiğini belirtir.

ÇOCUĞA ÖZGÜ ADALET SİSTEMİ

ÇHS’nin 37, 38, 39 ve 40. maddeleri çocuğa özgü bir adalet sisteminin gerekliliğini ayrıntılarıyla ortaya koymaktadır. Sözleşme; hiçbir çocuğun işkence ve diğer zalimce, insanlık dışı veya aşağılayıcı bir muameleye tabi tutulamayacağını, yasadışı veya keyfi biçimde özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağını, alıkonulma ve tutuklamanın en son seçenek olarak kullanılması gerektiğini vurgulamaktadır.

Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin çocukluk paradigmasına yaklaşımı, düşünce, zihniyet ve uygulamaya kattığı perspektifte kendisini göstermektedir. Öyle ki; Sözleşme, çocuğun yaşaması, gelişmesi, korunması ve de katılımına dair yeni ilkeler ve standartlar sunmuştur. Taraf devlet, sözleşmenin belirlediği yaklaşım doğrultusunda çocukla ilgili politika, yasal düzenleme ve hizmetlerini gerçekleştirmek durumundadır.

Bu noktada yasalar ve düzenlemeler, mahkemeler, cezaevleri, güvenlik güçleri ve idari kurumların, bir bütün olarak, başta ÇHS’nin getirdiği bütünlüksel yaklaşım olmak üzere, uluslararası düzeyde ele alınan belgeler doğrultusunda oluşturulması çocuğa özgü adalet sisteminin gereğidir.

ÇHS, kanunlarla muhalefete düşen çocuklarla ilgili işletilecek tüm süreçlerin

‘Çocuğun Yüksek Yararı’ ilkesi üzerinden geliştirilmesini devletler açısından zorunlu kılmaktadır. Ancak Çocuğa Özgü Adalet Sistemi süreçleri devlet tarafından Çocuk Hakları Sözleşmesine uygun bir şekilde yapılandırılmadığı için çocuklara yapılan her müdahale çocuk hakları ihlali olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sözleşme; hiçbir çocuğun işkence ve diğer zalimce, insanlık dışı veya aşağılayıcı bir muameleye tabi tutulamayacağını, yasadışı veya keyfi biçimde özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağını, alıkonulma ve tutuklamanın en son seçenek olarak kullanılması gerektiğini vurgulamaktadır.

Raporlama döneminde meydana gelen ve medyaya yansıyan haberlere göre; 128 çocuk gözaltına alınmış, 19 çocuk tutuklanmış ve mahkemeler çocuklar için çeşitli hapis cezalarına hükmetmiştir.

(18)

SİLAHLI ÇATIŞMA ORTAMINDA ÇOCUKLARIN KORUNMASI HAKKI

ÇHS’nin 3. maddesi çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararının temel düşünce olduğunu 6. maddesi ise her çocuğun temel yaşama hakkına sahip olduğunu belirtir. Ayrıca Sözleşmenin 38. maddesi taraf devletlerin, silahlı çatışmadan etkilenen çocuklara koruma ve bakım sağlamak amacıyla mümkün olan her türlü önlemi almaları gerektiğini ortaya koyar.

Bu maddeler göz önünde bulundurulduğunda; devletin çatışmalı süreçlerde çocukların korunmasına yönelik ek tedbirler ve koruma mekanizmaları oluşturması gerektiği ve yaşanan toplumsal eylemlere yönelik geliştirilen güvenlik tedbirlerinin çocuklar göz önünde bulundurularak çok hassas bir yaklaşımla belirlenmesi gerektiği açıktır. Türkiye’de devletin ilgili kurumları yukarıda belirtilen hassasiyetler noktasında herhangi bir önlem almaktan çok ilgili sözleşme hükümlerini ihlal edecek yöntem ve yaklaşımlar sergilemektedirler. Silahlı Çatışma Ortamında Çocukların Korunması başlığı altında yaptığımız medya izlemesi sonucunda 3 olayda devletin fiili ihlali nedeniyle 3 çocuğun hak ihlaline uğradığı tespit edilmiştir.

ERKEN VE ZORLA EVLENDİRİLEN ÇOCUKLAR VE ÇOCUK İNTİHARLARI

Yıllardır çocuk intiharlarını önleyecek etkili tedbirlerin alınmaması, yaşam hakkının devlet tarafından açıkça ihlal edilmesidir. Bu durum aynı zamanda erken yaşta zorla evlendirilen çocuklar açısından sözleşmede güvence altına alınan, Sağlıklı Yaşama ve Gelişme Hakkı (Madde 6), Çocuğun Yüksek Yararı İlkesi (Madde 3), Sağlık Hakkı (Madde 24) ve Eğitim Hakkının (madde28–29) ihlal edilmesidir.

Çocuk Hakları İhlalleri, devletin ÇHS’ deki yükümlülükleri bağlamında gerekli tedbir ve desteklerin oluşturulmaması sonucunda, COVID-19 salgını ile birlikte gittikçe derinleşen sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Erken ve zorla evlendirilen çocuklar ve çocuk intiharlarıyla ilgili, BM Çocuk Hakları Komitesinin 15 Haziran 2012 tarihinde Türkiye raporunu görüştüğü altmışıncı oturumun sonuç gözlemleri raporunda, komite bu konulardaki endişe ve tavsiyelerini net bir şekilde ortaya koymuştur.

Her türlü destekten yoksun bırakılan çocuklar yaşamlarına son vermektedir.

Tekrar vurgulamak gerekir ki; COVID-19 salgınının da etkileri ile belki de izleri çok uzun yıllar devam edecek olan hak ihlalleri neticesinde devlet; önleme ve koruma uygulamaları oluşturarak, çocukların yaşaması ve gelişmesi için azami çaba göstermesi gerekmektedir. Çocukların ruhsal hallerinin değerlendirilmesi, çocukları intihara kadar sürükleyen travmaların, bu travmaların sosyal, ekonomik veya politik nedenlerinin tespit edilmesi, politika ve gerçekçi eylem planları oluşturarak önleme tedbirlerinin alınması gerekirken devletin bu anlamda da ihmali olduğu tespitini yapmak gerekmektedir.

İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE GÖRMEME HAKKI

ÇHS’ nin 37. maddesi, hiçbir çocuğun işkence veya zalimce bir muameleye tabi tutulamayacağını ve devletin bu konularda çocukların sağlığı ve güvenliğiyle ilgili her türlü koruyucu ve önleyici çalışmaları yapması gerektiğini belirtir. Türkiye’de

(19)

aile içinde, eğitim ortamında ve çocukların yaşamlarını sürdürdükleri kapalı kurumlarda (cezaevleri ve bakım evleri vb.) çocuklara yönelik şiddet ile ilgili veriler bulunmamaktadır. Ancak çocuk şiddetinin yaygın olduğuna ilişkin tespitler yapılmaktadır.

İlgili kamu otoritelerinin bu alanda izleme ve raporlama çalışmaları olup olmadığı bilinmemekte ya da bu yönlü çalışmalar varsa dahi sonuçları kamuoyu ile paylaşmamaktadır. İşkence Ve Kötü Muamele Görmeme Hakkı başlığı altında yaptığımız medya izlemesi sonucunda devletin fiili ihlali nedeniyle 72 çocuğun hak ihlali yaşadığı tespit edilmiştir.

ÇOCUĞUN YÜKSEK YARARI İLKESİ

Medya izleme çalışmamızın sonuçları; Çocuğun Korunması Hakkı ihlallerinin yaygınlaştığını, salgın süreci ile birlikte çocuk haklarında geriye sürükleniş ve bir anlamda kriz yaşandığını göstermektedir. Haberlerin çoğuna bakıldığında devletin ve medyanın çocuk haklarına bakış açısını bütün boyutlarıyla ortaya koyduğu görülebilmektedir. Sözleşme ’de belirtildiği gibi hiçbir çocuğun ayrımcılığa maruz bırakılmaması, farklılıklar veya dezavantajlar göz önünde bulundurularak hareket edilmesi gerekmektedir.

Haberlerden de anlaşılacağı üzere devletin ilgili kurumları ve yöneticileri ÇHS’nin Çocuğun Yüksek Yararı ilkesini sağlama konusundaki sorumluluğunu görmezden gelip çocuğu cezalandıracak şekilde, yapılandırılmamış ve kapsamlı olmayan müdahalelerde bulunarak, etkili sosyal ve ekonomik tedbir ve destek mekanizmaları kurmayarak ya da işletmeyerek çocukları yaşamları boyunca etkisinde kalacakları olumsuz süreçlere sürüklemektedirler. Bu duruma BMÇHK ‘Çocuğun Yüksek Yarar’ına ilişkin yorumunda: “Komite, Taraf devletin (Türkiye) aileye destek verme yerine aileyi cezalandırıcı tedbirler alması hususunda, aile içi şiddet ve aile geçimsizliği durumlarında bu ilkenin uygulanması ile ilgili bilgi eksikliğinden endişe duymaktadır.

Bu endişelerin giderilmesi noktasında; “Komite, Taraf Devleti her alanda çocuğun yüksek yararının belirlenmesi için rehberlik sağlayıcı kriterler ve prosedürler geliştirmeye ve onları kamu ya da özel sektör kuruluşlarına, mahkemelerine, idari makamlara ve yasal organlara iletme konusunda teşvik etmektedir. Rehber ilkelerde belirtildiği üzere, tüm hukuki, idari yargı ve kararlarının hukuki sebepleri bu ilkeye dayandırılmalıdır” önerisinde bulunmuştur. Dolayısıyla çocuğun korunması noktasında işletilecek süreçlerde devletin öncelikle Çocuğun Yüksek Yararına ilişkin aileyi destekleyici tedbirleri de içerecek şekilde tüm ayrıntıları gözden geçirmesi gerektiğinin altını çizmiştir.

Medya taraması yöntemiyle elde edilen veriler incelenerek hazırlanması nedeniyle medya yani gazetecilerin de çocuğun yüksek yararı ilkesi ile olan ilişkisini de vurgulamak önem taşımaktadır. Toplumun bir öznesi olan çocuklarla ilgili yapılan haber içerikleri hazırlanırken öncelikli olarak çocuğun menfaatini gözetmeleri, kullanılacak dil ve içeriklerin çocuğun hak ya da haklarına uzanan ihlali perçinleyecek, derinleştirecek bir içerikte olmaması beklenmektedir. Öyle ki; çocuğun hak ve menfaatleri gözetilmeden hazırlanacak paylaşılacak haberlerin hak ihlallerine ilave sunacağı dikkate alınmalıdır.

(20)

TALEP VE ÖNERİLER

1. Türkiye Cumhuriyeti, Anayasa ve yasaları Çocuk Hakları Sözleşmesiyle uyumlu hale getirmelidir.

2. Çocuğa yönelik şiddet ve çocuk intiharlarına ilişkin geniş ölçekli araştırmalar yapılarak gerekli önleyici mekanizmalar oluşturulmalıdır.

3. TÜİK istatistiklerinde çocuklar görünür kılınmalıdır. İstatistikler 0–18 yaş grubuna ilişkin verilerin net olarak görülebileceği yöntemler ve yaş aralıkları bazında toplanmalıdır.

4. Erken ve zorla evlendirilen çocuk evliliklerin önlenmesi ve bu kapsamda BM Çocuk Hakları Komitesi’nin tavsiyeleri ışığında, çocuk koruma mekanizmalarının oluşturulması için tüm tedbirler ivedilikle alınmalıdır.

5. Medeni Kanun’un 124. maddesi değiştirilmeli ve aile rızası ile 18 yaş altındaki çocukların evlendirilebilmesi yasaklanmalıdır. Din adamlarının 18 yaş altındaki çocukların dini nikâhlarını kıymalarına cezai müeyyide getirilmelidir.

6. Çocuk hakları ihlallerinin gerçekleştiği konularda önleyici tedbirler ve desteklere öncelik verilmeli, ihlallerin önlenmesinde tek yöntem olarak ailelerin cezalandırılmasına yer verilmemelidir.

7. Engelli çocukların eğitim, sağlık ve sosyal süreçlerden en yüksek düzeyde yararlanabilmesinin önünü açacak düzenlemelerin ilgili sivil toplum örgütleriyle iş birliği yapılarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

8. Çocuk işçiliği sorununun ÇHS kapsamında, ailelere de gerekli destekler sağlanacak şekilde çözüme kavuşturulması gerekmektedir.

9. COVID-19 salgını ile beraber çocukların eğitim ve sağlık hakkı başta olmak üzere maruz bırakıldıkları hak ihlallerinin önüne geçmek ve mevcut etkilerini onarmak amacıyla, fırsat eşitliği temelinde sosyo-ekonomik destekler sunulmalı, psikolojik yardım mekanizmaları kurulmalı ve sosyal koruma hizmetleri sağlanmalıdır.

10. Silahlı Çatışma Ortamında “Çocukların Korunması Hakkı” çerçevesinde ilgili kurumlar ‘Çocuğun Yüksek Yararı’ ilkesine uygun olarak gerekli tedbirleri almalıdır.

11. Çocukların, yaşadığı kapalı kurumların, çocuk haklarına uygun çocuk dostu mekânlara dönüştürülmesi için acil girişimler gerçekleştirilmelidir.

12. Çocukların, yaşamlarını sürdürdükleri veya bulunduğu tüm kapalı kurumlar bağımsız sivil izlemeye açılmalıdır.

13. Çocukların, aile ve toplum içinde çocuk haklarına uygun bir yaşam sürebilmesi için gerekli ekonomik, sosyal ve eğitimle ilgili desteklerin ivedilikle yapılandırılması gerekmektedir.

14. Türkiye’nin, Çocuk Hakları Sözleşmesindeki çekinceleri kaldırarak, anadilinde eğitim başta olmak üzere, çocukların toplumsal süreçlere kendi dilleri

(21)

ve kültürleriyle katılımlarının önündeki engellerin kaldırılması için gerekli düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

15. Çocuklara yönelik gerçekleştirilen hak ihlalleri yürütülen yargılama süreçlerinin ÇHS başta olmak üzere evrensel standartlara göre yürütülmesi ve cezasızlık pratiğinden vazgeçilmesi gerekmektedir.

16. Özellikle sınır bölgeleri dışında kalan alanlardaki kara mayınları temizlenmeli;

temizleme sürecinde gerekli işaretlemeler ve mayın risk eğitimleri yapılmalıdır.

İşaretleme ve eğitimler risk gruplarının anadillerinde yapılmalıdır.

17. Medyanın tüm platformlarında yapılan, çocuğun ve çocuğu ilgilendiren ilgilendiren tüm haber ve paylaşımlarda, çocuğun yüksek yararı temel alınarak;

ayrımcı, nefret içeren ve çocuğa zarar verebilecek dil kullanılmasının önüne geçmek, yeterince ve doğru bir şekilde yer alması için farkındalık çalışmaları yürütülmelidir.

(22)

0 500 1000 1500 2000 2500 3000 3500 TOPLAM

14 YAŞ 15 YAŞ 2 YAŞ 13 YAŞ 12 YAŞ 7 YAŞ 8 YAŞ 6 YAŞ 0 YAŞ

1552 3199 118130

113115 105110 104 1029997 84907582 67 626033

YAŞ

4,1 48,5 3,7 3,53,33,63,23,43,3 3,12,83 2,62,6 2,12,3 1,91,91 0,1

0 10 20 30 40 50 60

BİLİNMİYOR14 YAŞ15 YAŞ16 YAŞ13 YAŞ10 YAŞ12 YAŞ17 YAŞ11 YAŞ18 YAŞ4 YAŞ3 YAŞ2 YAŞ5 YAŞ7 YAŞ8 YAŞ9 YAŞ6 YAŞ0 YAŞ1 YAŞ

YAŞ (%)

2020 YILI MEDYA İZLEME RAPORU GRAFİK VERİLERİ

(23)

1471 1061

667

0 200 400 600 800 1000 1200 1400 1600

CİNSİYET BELİRTİLMEDİ ERKEK KIZ

CİNSİYET

1471

1061 667

CİNSİYET

CİNSİYETİ BİLİNMEYEN ÇOCUK SAYISI OĞLAN ÇOCUĞU KIZ ÇOCUĞU 46

33,2 20,8

CİNSİYET (%)

CİNSİYETİ BİLİNMEYEN ÇOCUK SAYISI OĞLAN ÇOCUĞU KIZ ÇOCUĞU

(24)

690 1896 613

DURUM

SAĞ YARALI ÖLÜ

21,6 59,3 19,1

DURUM (%)

SAĞ YARALI ÖLÜ 690 1896

613

DURUM

SAĞ YARALI ÖLÜ

21,6 59,3 19,1

DURUM (%)

SAĞ YARALI ÖLÜ

(25)

2930 158

91 10

4 3 1 1 1

0 500 1000 1500 2000 2500 3000 3500

TC SURİYE BİLİNMEYEN AFGANİSTAN LÜBNAN IRAK SOMALİ MISIR KAZAKİSTAN

UYRUK

91,5 4,9

2,8 0,3 0,1 0,1 0,1 0,1 0,1

TC SURİYE BİLİNMEYEN AFGANİSTAN LÜBNAN IRAK SOMALİ MISIR KAZAKİSTAN

UYRUK (%)

(26)

GÖÇ VE İNSANI YARDIM VAKFI ÇOCUK HAK İHLALİ İZLEME RAPORU 2020

ANTALYA 149 UŞAK 46 EDİRNE 23 ÇANAKKALE 11

BURSA 123 MUĞLA 44 ERZURUM 23 GİRESUN 9

ŞANLIURFA 122 MERSİN 43 HATAY 23 NİĞDE 9

SAKARYA 115 ADIYAMAN 42 MUŞ 23 RİZE 9

İZMİR 105 DENİZLİ 42 OSMANİYE 22 ŞIRNAK 9

ANKARA 102 AYDIN 40 KARAMAN 21 BİLECİK 8

SİVAS 102 TEKİRDAĞ 37 SİİRT 20 ERZİNCAN 8

KOCAELİ 89 TRABZON 37 AĞRI 19 KIRKLARELİ 6

ZONGULDAK 86 VAN 36 KIRIKKALE 19 KIRŞEHİR 6

NEVŞEHİR 77 ISPARTA 35 BATMAN 19 BARTIN 5

ADANA 72 HAKKÂRİ 33 ORDU 18 GÜMÜŞHANE 4

KONYA 69 ESKİŞEHİR 31 KARS 17 TUNCELİ 3

KAYSERİ 61 BELİRTİLMEYEN

KENT 31 TOKAT 17 ÇANKIRI 2

DİYARBAKIR 59 MALATYA 30 ÇORUM 16 BAYBURT 2

GAZİANTEP 59 DÜZCE 29 SİNOP 15 ARDAHAN 2

BİNGÖL 57 BALIKESİR 26 BİTLİS 14 IĞDIR 2

SAMSUN 57 KASTAMONU 25 BOLU 13 KİLİS 2

MARDİN 48 ELAZIĞ 24 KARABÜK 13 AMASYA 1

MANİSA 47 AKSARAY 24 KÜTAHYA 12 YALOVA 1

13,1 4,7

3,8 3,8 3,6 3,3 3,2 3,2 2,8 2,7

0 2 4 6 8 10 12 14

İSTANBUL ANTALYA BURSA ŞANLIURFA SAKARYA İZMİR ANKARA SİVAS KOCAELİ ZONGULDAK

ÇOCUK HAK İHLALLERİNİN EN FAZLA YAŞANDIĞI İLK 10 KENT (%)

ŞEHİR İHLAL

SAYISI ŞEHİR İHLAL

SAYISI ŞEHİR İHLAL

SAYISI ŞEHİR İHLAL SAYISI

İSTANBUL 418 KAHRAMANMARAŞ 47 AFYONKARAHİSAR 23 BURDUR 11

ANTALYA 149 UŞAK 46 EDİRNE 23 ÇANAKKALE 11

BURSA 123 MUĞLA 44 ERZURUM 23 GİRESUN 9

ŞANLIURFA 122 MERSİN 43 HATAY 23 NİĞDE 9

SAKARYA 115 ADIYAMAN 42 MUŞ 23 RİZE 9

İZMİR 105 DENİZLİ 42 OSMANİYE 22 ŞIRNAK 9

ANKARA 102 AYDIN 40 KARAMAN 21 BİLECİK 8

SİVAS 102 TEKİRDAĞ 37 SİİRT 20 ERZİNCAN 8

KOCAELİ 89 TRABZON 37 AĞRI 19 KIRKLARELİ 6

ZONGULDAK 86 VAN 36 KIRIKKALE 19 KIRŞEHİR 6

NEVŞEHİR 77 ISPARTA 35 BATMAN 19 BARTIN 5

ADANA 72 HAKKÂRİ 33 ORDU 18 GÜMÜŞHANE 4

KONYA 69 ESKİŞEHİR 31 KARS 17 TUNCELİ 3

KAYSERİ 61 BELİRTİLMEYEN

KENT 31 TOKAT 17 ÇANKIRI 2

DİYARBAKIR 59 MALATYA 30 ÇORUM 16 BAYBURT 2

GAZİANTEP 59 DÜZCE 29 SİNOP 15 ARDAHAN 2

BİNGÖL 57 BALIKESİR 26 BİTLİS 14 IĞDIR 2

SAMSUN 57 KASTAMONU 25 BOLU 13 KİLİS 2

MARDİN 48 ELAZIĞ 24 KARABÜK 13 AMASYA 1

(27)

İHLAL TÜRÜ

TRAFİK KAZASI 562 SIĞINMA HAKKI İHLALİ 22

İHMAL 547 CEZA 19

EĞİTİM HİZMETİ ALIRKEN 357 İNTİHAR 18

YANGIN 220 KOLLUK KUVVETİ ELİYLE 9

CİNSEL İSTİSMAR 209 CİNSEL SÖMÜRÜ 8

DİĞER 206 İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE YASAĞI 4

ÇOCUK İŞÇİ 200 KARA MAYINLARI VEYA ASKERİ

MÜHİMMAT NEDENİYLE 2

COVİD-19’A YAKALANANLAR 159 EĞİTİM HİZMETİ ALIRKEN / FİZİKSEL

ŞİDDET 2

GÖZALTI 126 GÖZALTI / İSTİSMAR 2

BİREYSEL SİLAHLANMA SONUCU

YAŞAM HAKKI İHLALİ 76 ÇOCUK CİNAYET İ/CİNSEL İSTİSMAR 2

ÇOCUK CİNAYETİ 75 EĞİTİM HİZMETİ ALIRKEN / İSTİSMAR 1

AİLE İÇİ ŞİDDET 58 ÇOCUK İŞÇİ / FİZİKSEL ŞİDDET 1

ZEHİRLENME 57 ÇOCUK İŞÇİ / EZİYET 1

AFETLER 44 CİNSEL İSTİSMAR / FİZİKSEL ŞİDDET 1

SAĞLIK HİZMETİ ALIRKEN YAŞANAN

HAK İHLALİ 43 ÇOCUK İŞÇİ / İNTİHAR 1

FİZİKSEL ŞİDDET 37 COVİD-19 NEDENİYLE YAŞAMINI YİTİREN /

SAĞLIK HİZMETİ ALIRKEN 1

İSTİSMAR 34 ZEHİRLENME / İHMAL 1

EV KAZASI 26 CİNSEL İSTİSMAR / KOLLUK KUVVETİ

ELİYLE 1

AKRAN ŞİDDETİ 24 SİLAHLI ÇATIŞMALARDA 1

COVİD-19 NEDENİYLE YAŞAMINI

YİTİREN 22 ÇOCUK İŞÇİ / CİNSEL İSTİSMAR 1

TUTUKLAMA 19 TOPLAM 3199

(28)

DİKKAT ÇEKEN HABERLER

CİNSEL İSTİSMAR

1. Mahkeme ‘çocuğun bekâreti bozulmadı’ deyip beraat verdi: Ankara’da evli olduğu Döndü Şengül’ü öldürüp, kendi çocuğunu cinsel istismara maruz bırakan Şükrü Şengül’e “çocuğun nitelikli cinsel istismarı” suçundan verilen 30 yıl hapis cezası, İstinaf tarafından bozuldu. İstinaf, “çocuğun bekâretinin bozulmamasını gerekçe göstererek Şengül’ün beraatine karar verdi.

2. Gercüş’te çocuğa cinsel istismar soruşturması genişletildi: 27 şüpheli iddiası:

Gercüş ilçesinde, aralarında uzman çavuş, polis ve korucuların da bulunduğu 27 erkeğin 15 yaşındaki bir çocuğa cinsel istismarda bulunduğu öne sürüldü.

Başsavcılık, bir kişinin tutuklandığı olayla ilgili yayın yasağı kararı verildiğini belirterek, “Soruşturmada şu ana kadar kamu görevlisi olan herhangi bir şüpheli tespit edilmemiştir” ifadelerini kullandı. Olaya tepki gösteren çok sayıda sosyal medya kullanıcı da, #GercüşteNeOluyor etiketi ile paylaşımda bulundu.

3. “FMV Işık Ana Okulu’nda cinsel istismar davasında şaşırtan karar! Aile ve avukatı isyan etti.” Nişantaşı Fevziye Mektebi Işık Ana Okulu’nda bir çocuğun cinsel istismara uğramasına ilişkin davanın ilk oturumunda ilginç bir karar alındı.

Mahkemenin “delil yetersizliğini” öne sürerek verdiği beraat kararı istismara uğradığı öne sürülen çocuğun ailesini ve avukatını isyan ettirdi.

4. Babası tarafından cinsel istismara maruz bırakılan çocuğun hamile olduğu ortaya çıktı: “Diyarbakır’ın Lice ilçesinde zihinsel engelli Ş.Ö. isimli çocuk, şiddetli karın ağrısı çekmesinin ardından hastaneye kaldırıldı. Lice Devlet Hastanesi’ne kaldırılan Ş.Ö.’ nün cinsel istismara maruz bırakılması sonucu hamile olduğu belirlendi. Hastanede 8 ay 20 günlük hamile olduğu anlaşılan Ş.Ö.’ nün, Çocuk İzlem Merkezi’nde (ÇİM) alınan ifadesinde babası tarafından cinsel saldırıya maruz bırakıldığı öğrenildi.”

5. 8 yaşındaki kızını istismar eden erkeği serbest bırakan skandal yargı süreci!

8 yaşındaki kızını istismar eden erkek, hakkında yürütülen skandal bir yargı süreci sonunda yalnızca 4 ay tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Sulh Ceza Hâkimliği olumsuz karar verirse dava düşecek!

6. Kars’ta 9. yaşındaki çocuğun katil zanlılarına ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası: Kars’ta 9 yaşındaki S. G’i cinsel istismarda bulunarak katlettikleri iddia edilen sanıklardan 2’si ağırlaştırılmış müebbet hapse çarptırıldı.

7. 16 yaşındaki akrabasına cinsel istismar iddiasıyla tutuklandı: Antalya’da, N.D. (16) adlı kız çocuğu, annesinin kuzeni Birol K.’ nin (44) cinsel istismarına uğradığı iddiasıyla polise gidip, şikâyetçi oldu. Gözaltına alınan K. sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Kızın yapılan sağlık muayenesine ilişkin raporda, cinsel istismar bulguları olduğu kaydedildi.

8. 15 Yaşında Çocuk Ağabeyinin İstismarına Uğradı, Aile Oğluna Sahip Çıktı!

Şanlıurfa’nın Siverek ilçesinde, 15 yaşındaki A.B. 2018’de karın ağrısı şikâyetiyle

(29)

gittiği Siverek Devlet Hastanesi’nde doğum yaptı. İfadesi alınan A.B. dayısı M.İ. ve ağabeyi M.B.’ nin birçok kez tecavüzüne uğradığını ve hamile kaldığını bilmediğini söyledi.

9. 50 yaşındaki adam, 10 yaşındaki çocuğu istismar ettiği gerekçesiyle tutuklandı: “10 yaşındaki kız çocuğu, G.’nin çalıştığı pastaneye ekmek almaya gönderiliyordu. Ancak çocuğun ekmek almaya gitmek istememesi, ailesinin dikkatini çekti. Çocuk, ailesine G.’nin kendisini istismar ettiğini söyledi. Polis ekipleri, ailenin şikâyeti üzerine M.G.’yi gözaltına aldı. M.G. daha sonra tutuklandı.

İşyerinin kamera görüntülerine adamın çocuğa dokunduğu ve öptüğü yansıdı.”

10. Taciz ettiği çocuğu öldürdüğü iddia edilen sanığa ağırlaştırılmış müebbet verildi: Aynı mahallede yaşadığı Suriye uyruklu R.E. (7) isimli çocuğu evine götürüp taciz ettikten sonra, çocuğun ailesine söylemesinden korktuğu için boğarak öldürdüğü iddia edilen Pakistan uyruklu tutuklu sanık Asad Jan’ın (21) yargılandığı davada karar açıklandı.

11. Siirt’te 15 yaşında çocuk fuhuşa zorlandı: 15 yaşında bir çocuk 21 yaşındaki O.H.

tarafından cinsel istismara uğradı, şantaj ve tehditle başka erkeklerle birlikte olmaya zorlandı.

12. “İstanbul’da kadın sapık dehşeti! 17 yaşındaki çocuğu istismar edip korkuttu:

Sana virüs bulaştırdım…”İstanbul’da, online arkadaşlık sitesinde yaşını küçük göstererek tanıştığı 17 yaşındaki gence bıçak zoruyla cinsel istismarda bulunan ve “Sana virüs bulaştırdım” diyen 42 yaşındaki Seval D. hakkında 52 yıl hapis talebiyle dava açıldı.

13. Engelli çocuk jandarmayı görünce ağlamaya başladı, cinsel istismar ortaya çıktı: Tavas’ta düzenlenen operasyonda, ‘güveni suiistimal ‘suçuyla aranan zanlı R.M gözaltına alındı. Zanlının yanında bulunan 15 yaşındaki kız jandarmayı görünce ağlamaya başladı. R.M nin genç kızı kaçırıp 3 aydır cinsel istismarda bulunduğu öğrenildi.

14. 16 yaşındaki çocuk, kendisini tacize maruz bırakan üvey babasını öldürdü:

Adana’nın merkez Çukurova ilçesi, 100. Yıl Mahallesi’nde 28 Haziran günü gece saat 01.00 sıralarında, 16 yaşındaki V.B. polis merkezine giderek kendisini film izleyip elle taciz ettiğini ileri sürdüğü üvey babası Yusuf A.’ yı (62) pompalı tüfekle vurduğunu söyledi.Bunun üzerine polisler çocuğu gözaltına alıp sağlık ekiplerine de haber vererek adrese gitti. Eve gelen sağlık ekipleri göğsünden vurulan şahsın hayatını kaybettiğini belirledi.

15. 6 yaşındaki çocuğu taciz eden röntgen teknikerine 22 yıl hapis: İstanbul Esenler ‘de özel bir hastanede 6 yaşındaki kızı taciz eden röntgen teknikerinin davasında karar çıktı.

16. “İkiz kız çocuklarına cinsel istismar iddiasında anne ve 2 kişi tutuklandı.”

Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde birlikte yaşadığı B.T. adlı kadının 9 yaşındaki ikiz kızları M.K. ve E.K’ ye cinsel istismarda bulundukları iddia edilen Göksel A.

(44) ve oğlu U. A. (17) tutuklandı. Çocukların annesi B.T. da cinsel istismara göz yumduğu iddiasıyla tutuklanarak cezaevine kondu

(30)

17. İdil’de 12 yaşındaki zihinsel engelli çocuğa cinsel istismar: Şırnak İdil’de zihinsel engelli bir kız çocuğunun cinsel istismara maruz bırakıldığı belirtildi.

Soruşturmaya gizlilik kararı getirildiği ifade edilirken, istismarla suçlanan erkeğin ise gözaltına dahi alınmadığı öne sürülüyor.

18. Son Dakika: Antalya’da bir sapığın çocuk kaçırma girişimi anı kamerada:

Antalya’da sapık olduğu tahmin edilen bir zanlının 2 buçuk yaşındaki küçük bir çocuğu kaçırma anı girişimine ait kan donduran görüntüler ortaya çıktı. Sosyal medyada hızla yayılan görüntülere ‘sapık’ yorumları yapıldığı görüldü.

19. “Bir iğrenç haber daha! Çocuğu hem taciz etti hem de müstehcen görüntülerini paylaştı:” “Trabzon’un Orta hisar ilçesinde yaşanan olayda bir şahıs, taciz ettiği çocuğun müstehcen görüntülerini sosyal medyadan paylaştı. Çocuğun ailesinin şikâyeti üzerine harekete geçen emniyet güçleri, zanlının daha önce de aynı çocuğu elle taciz ettiği bilgisine ulaştı.Mağdur çocuğun müstehcen görüntülerini sosyal medyada paylaşan zanlının ev ve işyerinde yapılan aramalarda suç unsuruna rastlanmazken tutuklanarak cezaevine gönderildi.”

20. İstanbul’da iğrenç olay! Okul hademesi, tuvalette küçük çocuğu defalarca istismar etti: “İstanbul Fatih’te okula giden 14 yaşındaki çocuk, okulda hademe olarak görev yapan şüphelinin mide bulandıran istismarına maruz kaldı. Defalarca tuvalette istismar edilen çocuk, bir de ‘kimseye söyleme, seni öldürürüm’ şeklindeki tehditlerle susturuldu. Her şeyi anlatan küçük çocuğun ifadesi ardından şüpheli hakkında Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.”

21. İstanbul’da iğrenç olay! 60 yaşındaki adam yardım için çağırdığı 17 yaşındaki genç kıza tecavüz etti: “İstanbul Fatih’te çocuğuna yardım için çağırdığı 17 yaşındaki genç kıza tecavüz eden 60 yaşındaki adam kan dondurdu. Tecavüz sonrası hamile kalan genç kızın şikâyeti ardından şüpheli hakkında dava açıldı.

Savcılıkça şüpheli hakkında ‘Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı’ suçundan cezası talep edildi.”

22. Dayısı ve ağabeyi tarafından cinsel istismara maruz bırakılan 14 yaşındaki çocuk doğum yaptı! Urfa’da dayısı M.İ. ve ağabeyi M.B. tarafından cinsel saldırıya maruz bırakılan 14 yaşındaki çocuk doğum yaptı. Dosyaya bakan Siverek 1. Ağır Ceza Mahkemesi sanıkları, ‘Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçundan beraat,

‘çocuğun nitelikli cinsel istismarı’ suçundan ise 24 yıl hapis cezasına çarptırdı.

23. Uzman çavuşun tecavüz ettiği 17 yaşındaki çocuk hayatını kaybetti: Batman’da uzman çavuş Musa O.’ nun tecavüz ettiği ve bu yüzden 16 Temmuz’da intihara kalkışan 17 yaşındaki İ.E, tedavi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Fail asker, mahkeme tarafından serbest bırakılmıştı. İ.E. ’nin hayatını kaybetmesinin ardından “#MusaOrhanTutuklansın” etiketi Twitter ’da gündemin ilk sıralarına yükseldi.

24. 17 yaşındaki çocuğa cinsel istismarda bulunan erkek gözaltına alındı: A.P. isimli erkek tarafından cinsel istismara maruz bırakılan 17 yaşındaki N.A. T.A. isimli astsubay tarafından da cinsel ilişkiye zorlandığını söyledi. Astsubay hakkında

“kişini rızası var” denilerek soruşturma başlatılmadı. Konuyla ilgili açıklama yapan Van Valiliği ise söz konusu astsubaya ilişkin iddiaları yalanladı.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ferit Alnar'ın yaşamı boyun­ ca gerçekleştirdiği 50'ye yakın müzik yapıtında Türk Halk Mü­ ziğinin çeşitli temaları

A) Düzenekteki bakteriler laktik asit fermantasyonu yapmıştır. B) Bakterilerin etkinliği ile açığa çıkan oksijen gazı balonun şişmesini sağlamıştır. C)Deney sonucunda

Patients brought to the ED at the University of Health Sciences Ankara Child Health and Diseases Hematology Oncology Training and Research Hospital, which is a

Ailedeki çocuk sayısı arttıkça (r=0,381 ve p<0,001), taşıtla yapılan seyahatlerde emniyet kemeri kullanım alışkanlığı arttıkça (r=0,286 ve p<0,001),

Bu çalışma ile Türkiye’nin merkezinde bir üniversite hastanesi acil servisinde çocuk olguların kuduz ısırık ve/veya temas sonrası tedavisine, acil serviste

Sami Ulus Kadın Doğum Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Çocuk Acil Kliniği, Ankara, Türkiye Sinan Oğuz, Nilden Tuygun, Emine Polat, Halise

Baba, gidip gebertip geleyim şu hayvanı, dedi büyük olan.. Küçük de arkasından gitmeye

This is a rare case of a patient with scirrhous gastric cancer with long-term survival, and adjuvant chemotherapy may attribute to such a clinical presentation.. Key words: