• Sonuç bulunamadı

1973 Petrol Krizi ve Sonuçları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "1973 Petrol Krizi ve Sonuçları"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

İstanbul Rumeli Üniversitesi,

Açık Erişim Sistemi Working Paper (Çalışma Metni)

1973 PETROL KRİZİ VE SONUÇLARI

Arş. Gör. Dr. Armağan Örki

1

1973 PETROL KRİZİ VE SONUÇLARI

1973 yılında gerçekleşen petrol krizi, uluslararası ilişkilerin gelecekteki yönünü belirlemiş önemli olaylardan birisidir. Bununla birlikte, farklı bilim ve disiplinlerde de bu krizin etkileri görülmüş, devletler özelinde yeni yaklaşımlar ve politikaların değerlendirilmesine neden olmuştur. Bu çalışma metninde de ilgili yazında oldukça geniş bir yer tutan petrol krizine giden süreç ve uygulanmasına kısaca değinilip ardından uluslararası ilişkiler ve ekonomi açısından orta ve uzun vadeli sonuçları açıklanmaya çalışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: petrol krizi, ambargo, uluslararası ilişkiler JEL Kodu: Q49, N45

1 T. C. İstanbul Rumeli Üniversitesi, İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü, armagan.orki@rumeli.edu.tr ORCID: 0000-0002-6906-0031

(2)

1. Giriş

Araplar, Birinci Dünya Savaşı’nın ardından Osmanlı Devleti’nden ayrılmış ve farklı tarihlerde bağımsızlıklarını kazanmıştır. Hemen hepsi, bazı yönetimlerin kararları doğrultusunda sınırlara sahip olmuş ve yine bu yönetimler arasında yapılan anlaşmalara bağlı olarak yönetim şekilleri ve yönetici aileleri belirlenmiştir. Örneğin Osmanlı tarafından Mekke Şerifi olarak atanan Hüseyin bin Ali el-Haşimi, Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı’ya karşı ayaklanmış, 1916’da Hicaz’ın denetimini ele geçirip krallığını duyurmuş ve sekiz yıl kadar egemenliğini sürdürmüştür. Buna karşın oğlu Abdullah ise 1921’den başlayarak Ürdün’de kral olmuş ve babasının denetimindeki toprakları ise bir diğer yerel aile lideri İbn Suud ele geçirmiş ve krallığını 1930’lu yıllardan önce kurmuştur. Anlaşıldığı üzere, Osmanlı’nın ardından bağımsızlığını kazanmaya çalışanlar ya bir aşiretin denetiminde monarşiyle yönetilmiş ya da Irak gibi uzun yıllar himaye altında kalmıştır. Bugün bile söz konusu coğrafyada liberal demokrasinin uygulanmadığı ve çatışma ve savaş durumunun devam ettiği gözlenmektedir.

Hem aileler hem de devletler arasında süren rekabet ortamı, kimi durumlarda devletlerin işbirliği yapmasını önlememiştir. Özellikle

Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve Arap Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OAPEC) bu açıdan değerli örneklerdir. Bu örgütlere giden ilk adım Arap Devletleri Ligi’nin 1945 yılında kurulmasıyla olmuş; ancak bu örgütün kuruluşundaki ilk amaç siyasi olmuştur.2

OPEC,

Irak, İran, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Venezüella tarafından 1959 yılında kurulmuş hükumetler arası bir örgüttür. 1959 yılında Kahire’de gerçekleştirilen Birinci Arap Petrol Kongresi, OPEC’in kuruluşuna ilişkin en belirgin izleri taşımış ve Bağdat Anlaşması ile örgüt kurulmuştur.3 OAPEC ise 1968 yılında kurulmuştur. 1945 yılında siyasi motivasyonla atılan ilk bölgesel adım, 1968 yılında enerji özelinde ekonomik bir tüzel kişilikle tamamlanmıştır. Her iki örgüte de zaman içinde farklı devletler katılmıştır; çünkü örgütün öncelikli amacı petrol fiyatlarının belirlenmesidir. Ekonomik gelirleri arasında az veya çok, petrolün de yer aldığı her devlet, bu örgütler aracılığıyla söz hakkına sahip olabilmiştir.

1.1. Bölgenin Artıları

Ortadoğu, yüzlerce yıl farklı nedenlerle denetim altına alınmak istenen bir coğrafya olmuştur.

Haçlı Seferleri, dini motivasyonla gerçekleştirilen askeri akınlar olsa da, ekonomik gerekçeleri de bulunmaktadır. Bölgenin ekonomik anlamdaki cazibesi, varlığını hep korumuştur. Ticaret yolları

2 George Tomeh, “OAPEC: Its Growing Role in Arab and World Affairs”, The Journal of Energy and Development, 3(1), 1977, ss. 26-27.

3 Issam Azzam, “The Organization of Petroleum Exporting Countries (OPEC)”, American Journal of International Law, 57(1), 1963, s. 112.

(3)

üstünde bulunmaları nedeniyle dikkat çeken coğrafya, Asya’nın çeşitli yerlerindeki sömürge topraklarına giden yolların güvenliğini sağlama amacıyla hedef hâline gelmiştir. Buna ilişkin, Birleşik Krallık’a bağlı Britanya Hindistanı’nın önemi yüksek olmuş ve örneğin bugünkü Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Katar gibi ülkelerin toprakları stratejik açıdan önemlerini sürdürmüştür.

Ticaret ve sömürge yollarının güvenliğini sağlama amacı dışında, bölgeyi denetim altında tutan güçlü bir devletin (Osmanlı) parçalanma arzusu da bölgeye ilişkin siyasi bir amaçtır. Zira Osmanlı, Kuzey Afrika, Avrupa ve Balkanlar, Arap Yarımadası, Doğu Akdeniz bölgelerinden oldukça kısa bir süre içerisinde çekilmek durumunda kalmıştır. Sykes - Picot ve Mac Mahon gibi gizli anlaşmalar ya da farklı kimlikteki toplumları ulus, etnik köken, din veya mezhep endeksli himaye altına alıp ardından ayaklanma yönünde teşvik etme girişimleri, bu ekonomik ve siyasi amaçların birer ürünü olarak yorumlanmaya elverişlidir.

Bölgenin dini, ticari ve ekonomik cazibesi, 20nci yüzyılda fosil yakıtlar sayesinde daha da değerlenmiştir. Ekonomiden öte, doğrudan enerji alanında bir çekim noktası hâlini alan bölgede, ayrıcalıklı tutulan ve bir kısmı çokuluslu olan şirketler petrol çıkarımı, işlemi ve dağıtımını üstlenmiştir. OPEC’in kuruluşuna dek, bu şirketler tek taraflı olarak fiyat belirlemiş ve çıkardıkları varil başına ülkelere ödeme yapmıştır.4

1.2. Ambargo

Ambargo, bir yaptırım aracı olarak siyasal yaşamda karşılaşılan bir durumdur. Uluslararası ekonomik önlemler kapsamında, dış ticarette kullanılan bir araç olarak kabul edilmektedir.

Ambargonun tanımına kısaca değinmeden önce, daha geniş açıdan bir başka kavrama yer vermek uygun bulunmuştur:

“Uluslararası ekonomik önlemleri, hedef ülkeyi bazı değerli şeylerden mahrum kılma yolu ile cezalandırma ve/veya bu ülkeyi, önlemleri uygulayan ülke açısından önemli olan bir konuda iknaya zorlama amacı ile bir veya daha çok sayıda uluslararası aktör tarafından, bir veya daha fazla sayıda uluslararası aktöre karşı geliştirilen eylemler olarak tanımlamak mümkündür.”5

Ambargo, bu tanımın en sert uygulandığı yöntemdir. Bir ürün grubu için uygulanabileceği gibi, tüm ticaretin askıya alınması da ambargo kararlarında başvurulabilir. ABD’nin Türkiye’ye 1975 yılında uygulama kararı aldığı ambargo, sadece silah satışını yasaklarken, Küba’ya 1958 yılından beri uygulanan ambargo daha geniş kapsamlı tutulmuştur. Ambargo, ihraç eden tarafın, ithal edene dönük

4 İdris Demir, “OPEC: Güçlü Bir Kartel?”, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 18, 2008, s. 232.

5 Faruk Sönmezoğlu, “Ülkelerin Dış Siyasalarında Bir Siyasal Etki Aracı Olarak Ekonomik Önlemler”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, 40(1-4), 1984, s. 222.

(4)

dış ticaret yasaklaması şeklinde özetlenebilir. İthal etmek isteyen, ihraç edenin taleplerini yerine getirene veya önceden sunulan koşulları sağlayana dek ambargoya maruz kalacaktır. Ambargonun etkin şekilde kullanılabilmesi de, uygulamaya maruz bırakılacak ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda ürün seçilmesiyle mümkündür.

Ambargoların, ambargoya maruz tutulana, yani bir şekilde zorlanan veya cezalandırılan tarafa kısa vadede olmasa bile olumlu etkilerinin olduğuna dönük veriler bulunmaktadır. Bunların başında da Küba’nın sağlık alanındaki gelişimi gösterilmektedir. Kötü ekonomik koşullara ve sağlık alanındaki maruz kaldığı ambargoya karşın Küba’nın, diğer bölge ülkelerinden ve ABD’den en azından bir ölçütte daha başarılı olduğu tespit edilmiştir.67 Rusya Federasyonu tarafından ABD, Kanada, AB, Norveç ve Avustralya’ya dönük uygulanan ve içeriğinde deniz ürünleri, meyve ve sebzeler, süt ve süt ürünleri gibi tarım ve gıda ürünlerinin yer aldığı dış ticaret yasağının Rusya’ya olumlu etkisi olduğuna ilişkin de çeşitli çalışmalar bulunmaktadır.8 Söz konusu yerlerden ilgili ürünlerin ithal edilmesini yasaklayan Rusya, kendi üreticisinin gelişimine olanak tanımış ve bu ürünleri olabildiğince kendi içinde sağlayabilmeye dönük politikalar oluşturmak zorunda kalmıştır.

Kısaca özetlemek gerekirse, ambargolar ve diğer dış ticaret yasaklamaları her zaman olumsuz etkiye sahip değildir ya da kimi durumlarda olumsuz etkileri artılarının yanında görece az kalmaktadır.

ABD’nin Küba’ya uyguladığı ambargo, Küba’nın sağlık alanında olumlu adımlar atıp gelişmesine zemin hazırlamışken, Rusya’nın ithalat yasağı Rus üreticisinin gelişimine neden olmuştur. 1973 Petrol Krizinin de benzer artıları olduğu, bu çalışma metninde aktarılmaya çalışılmıştır.

1.3. Bretton Woods ve Çöküşü

Petrol krizi 1973 yılında başlamadan önce, Bretton Woods sisteminde çöküş yaşanmıştır.

Sıcak para ve vurgun amaçlı para akımlarını önleme amacıyla 1944 yılında imzalanan anlaşma, en yalın şekliyle uluslararası para sisteminde ulusal para birimlerini ABD Dolarına ve onu da altına bağlamış ve 1 ONS altın 35 ABD Dolarına eşit tutulmuştur.9 Uluslararası para sistemi, her ne kadar bir süre altın çağını yaşamış olsa da, likidite ve güvensizlik gibi sorunlarla 1970’li yılların başında çökmüştür.10 Böylece sabit kur, yerini yeni bir döneme bırakmıştır. Altının ABD Doları karşısındaki değeriyle oynama gibi çeşitli politikalar izlenmiş olsa da, farklı devletlerin kendi ulusal para

6 Paul K. Drain - Michele Barry, “Fifty Years of U.S. Embargo: Cuba’s Health Outcomes and Lessons”, Science, 328(5978), 30.09.2010, ss.572-573.

7 Maxine Offredy, “The Health of a Nation: Perspectives from Cuba’s National Health System”, Quality in Primary Care, 16(4), 2008, ss. 270-271.

8 Susanne Wengle, “The Domestic Effects of the Russian Food Embargo”, Demokratizatsiya: The Journal of Post-Soviet Democratization, 24(3), 2016, s. 281.

9 Harun Bal - Hüseyin Özalp, “Avrupa’da Parasal Birlik Düşüncesi ve Euro’ya Geçiş”, Çukurova Üniversitesi İİBF Dergisi, 15(2), 2011, s. 83.

10 Michael Bordo, “The Operation and Demise of the Bretton Woods System: 1958 to 1971”, VOX, https://voxeu.org/article/operation-and-demise-bretton-woods-system, 2017, (erişim: 10.10.2019)

(5)

birimlerini dalgalanmaya bırakması sistemi kendiliğinden işlevsiz kılmıştır. Bir bakıma, bu sürecin sonunda uluslararası ekonomide yeni bir sayfa açılmıştır.

2. Petrol Krizi

Petrol krizi, OPEC üyesi Arap devletlerinin (yani OAPEC üyelerinin) petrol üretimini düşürüp ABD ve Hollanda’ya ambargo uygulamasıyla ortaya çıkmıştır.11 Kuşkusuz bu ambargonun ve fiyatların artırılmasının önünü açan, daha önceki yıllarda yapılan millileştirme çalışmalarıyla mümkün olmuştur. Ayrıca 1970’li yıllara dek görülen en büyük ekonomik yaptırımlardan biri olarak kabul edilmesi de mümkündür. Buna ek olarak belirtilmesi gerekir ki 1948 yılındaki Arap İsrail Savaşı sırasında da Irak’tan Hayfa’ya uzanan petrol boru hattındaki nakil durdurulmuştur.12 Hatta sonraki yıllarda yaşanan Arap - İsrail savaşlarında da kesintiler yaşanmış; ancak fiyat farklarında etkili bir değişiklik olmamıştır.13 Yani petrolün dış politikada bir araç olarak kullanımı ilk değildir; fakat ilk kez bu çapta etki yaratmıştır.

Petrol krizine giden süreç, 1940’lı yılların sonundan itibaren başlayan İsrail – Arap çatışmalarıyla başlamıştır. 1973 Ekim’de gerçekleşen Arap - İsrail Savaşı ile sonuçlanan bölgedeki gerilim, bu ambargo kararının alınmasına neden olmuştur. Petrolün bir silah olarak kullanılması, savaş esnasında kendiliğinden gelişmiş ve ortaya çıkmış bir durum değildir. Ekim Savaşı, Yom Kippur Savaşı ve 1973 Arap – İsrail Savaşı olarak bilinen savaş, 6 Ekim 1973 tarihinde Mısır ve Suudi Arabistan güçlerinin İsrail’e düzenlediği saldırıyla başlamıştır. Mısır Başbakanı 1973 Ağustos’ta beş günlük bir geziye çıkmış ve Suudi Arabistan, Katar ve Suriye’de petrolden nasıl yararlanılabileceğini görüşmüştür.14 OAPEC üyeleri savaşın devam ettiği günlerde, 17 Ekim tarihinde Kuveyt’te toplanmış ve her ay yüzde beş oranında petrol üretiminin azaltılmasına karar vermiştir.15 Takip eden süreçte ABD’ye yaptırım uygulayabilmek ve İsrail’e desteği kırabilmek amacıyla önce Libya, ardından diğer OPEC üyeleri ambargoya karar vermiş ve Hollanda ile Batı Avrupa’ya ve Japonya’ya dek uygulama alanı genişletilmiştir.16

3. Petrol Krizi’nin Sonuçları

Petrol krizi, ambargonun uygulanmaya başlamasıyla sonuç vermeye başlamıştır. Kısa vadeli en keskin etkisi Avrupa’da hissedilmiştir. Aralıksız kalkınması ve gönenç dönemi sekteye uğrayan

11 İdris Demir, a.g.m., s. 236.

12 Charles Issawi, “The 1973 Oil Crisis and After”, Journal of Post Keynesian Economics, 1(2), 1978, s. 3.

13 Lowell S. Feld, “Oil Markets in Crisis: Major Oil Supply Disruptions Since 1973”, The New Global Oil Market: Understanding Energy Issues in the World Economy, Der: Siamack Shojai, Praeger, Londra, 1995, s.

104.

14 Henry Tanner, (1973, 28 Ağustos). “Sadat Back Home After Arab Talks”,

https://www.nytimes.com/1973/08/28/archives/sadat-back-home-after-arab-talks-seeks-better-ties-in-syria- saudi.html. The New York Times.

15 Salih Öztürk - Selin Saygın, “1973 Petrol Krizinin Ekonomiye Etkileri ve Stagflasyon Olgusu”, Balkan Sosyal Bilimler Dergisi, 6(12), 2017, s. 3.

16 Gös. Yer.

(6)

Avrupa’nın dışında, küresel çapta gerçekleşen ticaret hacminde de daralma yaşanmıştır.17 Ayrıca ekonomisi borçlanmaya ihtiyaç duyan gelişmekte olan ülkelerin sorumluluklarını yerine getirememesi, ekonomik durgunluğu tetiklemiş ve sanayiye dayalı ekonomiye sahip gelişmiş ülkelerde resesyon18 dönemi başlamıştır.19 Tahmin edileceği üzere, bu yeni durumun en olası sonucu ise ülkelerin ekonomi politikalarını tekrar gözden geçirmeleri olmuştur. Dış borçlarını ödemekte zorluk çeken sanayileşmiş ülkeler, ithalatlarını azaltma yoluna gitmiş ve bu durum hammadde ve ara girdi ihracatı yapan gelişmekte olan ülkelerin ekonomisini olumsuz etkilemiştir.20 Krizin, Avrupa’da tek pazar fikrinin oluşumunda etkili olduğu da savunulmuştur; çünkü Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET) üyeleri arasında 1968 yılından beri devam eden dış ticarete, tarife dışı engeller konularak ülkelerin ithalatlarını azaltması söz konusu olmuştur.21 Kısacası kıt kaynak olan petrolün değerinin artması ve erişiminin zorlaşması, önce sanayi üretimi yapan gelişmiş ülkeleri, ardından da bu ülkelere ihracat yapan gelişmekte olan ülkeleri olumsuz yönde etkilemiş ve ithalatın azaltılıp ihracatın artırılmasına dönük politikaların gündeme alınmasına neden olmuştur.

Yüksek enflasyon, yüksek faiz oranları ve yüksek işsizlik oranları gibi22, konu itibariyle, petrol krizinin kısa vadeli ekonomik sonuçlarından öte, günümüzü de etkileyen uzun vadeli sonuçları bu çalışmada derlenmeye çalışılmıştır. Bu noktada vurgulanması gereken bazı ayrıntılara alt başlıklarda yer verilmiştir. Zira Joseph Nye tarafından 1980’li yıllarda kaleme alınan yayında da belirtildiği gibi, petrol krizinden edinilen asıl ders, bütünleşmiş ekonomik, politik ve askeri unsur ve araçların önemi olmuştur.23 Bir diğer ifadeyle, sektörler ve/veya disiplinler arası etkileşim ortaya çıkmıştır. Ayrıca, dikkat edilmeyen ya da yeteri düzeyde dikkat harcanmayan konular gündeme alınmıştır.

3.1. Enerjinin Önemi

Enerji kaynakları, önceden de önem verilen bir konu olmuştur. Buna karşın petrolün siyasal bir araç olarak kullanılması, ilk kez 1970’li yıllarda, söz konusu üretimi kısma ve ambargo uygulama kararıyla ortaya çıkmıştır. Ekonomileri petrolden üretilen enerjiye bağlı devletler, eğer bu kaynağı ithal ediyorsa, ihraç edenlerin taleplerini yerine getirme durumuna hazırlıklı olmalıdır. Gerçekten de

“ülkelerin uluslararası hamle ve aksiyonlarını; enerjiye sahip olma, enerji lojistiğinin güvenliğini

17 Salih Öztürk - Selin Saygın, a.g.m., s. 2.

18 GSYH’nin iki çeyrek dönem üst üste küçülmesi olarak ifade edilmektedir ve sürenin uzaması ise depresyondur. Muharrem Afşar, “Küresel Kriz ve Türk Bankacılık Sektörüne Yansımaları”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 6(2), 2011, s. 145.

19 Hakan Ay - Öznur Uçar, “Üç Küresel Ekonomik Krizin Analizi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 17(1), 2015, s. 18.

20 Esfender Korkmaz, “Dış Borç Krizine Yol Açan Gelişmeler”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, 44(1-4), 1986, s. 137.

21 Hayriye Atik, “Avrupa Topluluğu’nun Tek Pazar Hedefi”, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı: 10, 1993, s. 146.

22 Mogens Rüdiger, “The 1973 Oil Crisis and the Designing of a Danish Energy Policy”, Historical Social Research, Özel Sayı: The Energy Crises of the 1970s: Anticipations and Reactions in the Industrialized World, 39(4), 2014, s. 100.

23 Joseph S. Nye, Jr., “Energy and Security in the 1980s”, World Politics, 35(1), 1982, s. 126.

(7)

sağlama ve dünya enerji kaynakları üzerinde denetim kurma dürtüsü ile”24 belirlemeye devam ettikleri, 1970’li yıllarda nasılsa, günümüzde de öyledir. Örneğin Doğu Akdeniz’deki doğalgaz rezervlerinin işletimine ilişkin yürütülen çalışmalar, bölgesel ve uluslararası rekabetin yakın tarihli somut örneğidir. Devletler, ister savunmacı ister saldırgan olsun ve güç, kendileri için ister amaç ister araç olsun, ordularını güçlendirmek için ekonomik anlamda kaynağa gerek duyar. Enerji kaynaklarına ve/veya enerji yollarına sahip olmak ise ekonomik anlamda önemli bir gelir sunmaktadır. Bu durumda devletlerin petrol veya doğalgaz için rekabet etmeleri anlaşılır bir sonuçtur.

Kısacası enerjinin önemi, enerji güvenliğinin özel olarak ele alınmasını gerekli kılmıştır.

Enerji güvenliğinin sağlanması, ülkenin ekonomisi, sosyal hayatı, siyasal varlığı ve askeri güvenliği için önem barındırmaktadır. Enerji güvenliğinin önemli bir konu olarak gündeme alınması Sanayi Devrimine dek uzasa da, en belirgin şekliyle kendisini göstermesi 1973 yılındaki krizde olmuştur.25 Önceki on yıllık süreçte Dünya ekonomisinin olağan orandan daha hızlı büyümesi, dış ticaretin artması ve tüm bunların enerjiye olan talebi de artırması26, 1973’te alınan kararın etkili olmasını sağlamıştır.

3.2. Çevreci Yaklaşımlar

Petrol krizinden kısa vadeli olarak zarar görüp uzun vadeli düşünüldüğünde yarar sağlayan devletler de olmuştur. Bunlardan biri Japonya’dır. Ülkede daha az yakıt gereksinimi duyan araçların üretimi, çevreye ilişkin kaygılardan değil, petrol krizinden ötürü önem kazanmıştır ve Japonya bu noktada krizden faydalanmayı da aslında başlarmıştır.27 Elbette bu başlı başına bir neden değildir.

1980’li yıllarda, Japon otomobillerinin hem daha ekonomik hem de kaliteli oluşu ihracatı canlandırmış ve pazar ağlarını artırmaları gelişmiş ülkeler açısından endişeyle izlenmiştir.28 Kısacası ucuz ve kaliteli olarak sunulan araçlar, aynı zamanda daha az yakıt harcadıkları için Japon ekonomisine olumlu bir etkide bulunmuştur.

Sadece üretim teknolojilerinde değil, ayrıca yenilenebilir enerji arayışlarında da petrol krizinin etkilerinden söz etmek mümkündür. Uluslararası Enerji Ajansı tarafından sunulan veriler bunu doğrular niteliktedir. Şöyle ki petrolden elektrik üretimi 1974 yılında %24 civarındayken, 20 yıl sonra

%8.5 seviyesine düşmüş ve 2017 yılında %2’ye kadar inmiştir.29 Aynı yıllarda güneş, rüzgar, jeotermal, biyoyakıt, atık (çöp) kaynaklı elektrik üretimi ise %0.4 seviyelerinden %2’ye ve 2017’de

24 Cenk Sevim, “Küresel Enerji Jeopolitiği ve Enerji Güvenliği”, Journal of Yasar University, 26(7), 2012, s.

4381.

25 Sefer Yılmaz - Duhan K. Kalkan, “Enerji Güvenliği Kavramı: 1973 Petrol Krizi Işığında Bir Tartışma”, Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları Dergisi, 1(3), 2017, s. 176.

26 Mitat Çelikpala, “Enerji Güvenliği: NATO’nun Yeni Tehdit Algısı”, Uluslararası İlişkiler, 10(10), 2014, s.

79.

27 Salih Öztürk - Selin Saygın, a.g.m., s. 4.

28 Ali Özgüven, “Japon Mucizesi”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, 40(1-4), 1984, s. 121.

29 The IEA, Electricity Statistics, https://www.iea.org/statistics/electricity/, (erişim: 12.10.2019)

(8)

ise %13 seviyelerine yükselmiştir.30 Hükumetler, hem enerji çeşitliliğini artırmak hem de daha ekonomik çözümler bulmak yolunda adımlar atmıştır. Yenilenebilir enerji kaynakları ise hem enerji güvenlikleri hem ekonomi güvenlikleri hem de çevre güvenlikleri açısından oldukça değerlidir.

3.3. Uluslararası Politik Ekonomi

Petrol krizi başlı başına bir etken olmasa da, 1970’li yıllar, yeni bir disiplinin de doğuşuna tanıklık etmiştir. Bunda, daha önce değinilen Bretton Woods sisteminin çöküşünün de etkisi büyüktür.

Uluslararası ilişkilerin yalnızca güvenlik politikalarından ibaret olmadığı, uluslararası ekonomiyle birlikte yeni bir yaklaşım sergilenmesi gerektiği anlaşılmıştır.31 Bu disiplinle beraber salt güvenlik anlayışı ret edilmemekle beraber, ekonominin etkisi de düşünülmeye başlanmıştır. Bretton Woods temelli değişim uluslararası ekonominin önemini gösterirken, kısa bir süre sonra ortaya çıkan petrol krizi hem enerji güvenliğinin hem de ekonominin önemini tekrar hatırlatmıştır. Tüm olumsuz gelişmeler, sonuç olarak farklı bilim ve disiplinlerin bütünleşik bir anlayışla yeni bir bakış açısı kazanmasında etkili olmuştur.

Askeri anlamda zayıf, ekonomileri gelişmemiş ülkelerin birlikte hareket ettiklerinde yaptırım uygulayabilmeleri de koşullar incelendiğinde oldukça ilginç bir tablo sunmuştur.32 1970’li yıllarda birlikte karar alan ve yaptırım uygulayabilen bu ülkelerin günümüzdeki ilişkilerinin son derece farklı bir seviyede olması da, işbirliklerinin geçici ve değişken olduğunu göstermiştir.

4. Sonuç

Gerek siyasi tarihte gerekse uluslararası ilişkilerde sıklıkla anılan ve bazen mihenk taşı olarak okunan İstanbul’un fethedilmesi, Vestfalya Anlaşması, Sanayi Devrimi, Fransız İhtilali gibi gelişmelerin son örneklerinden biri geçtiğimiz yüzyıl gerçekleşmiştir. 1920’li yıllarda iyice somutlaşan Arap – Yahudi çekişmesi, 1948 yılından itibaren Arap – İsrail çekişmesine dönüşmüş ve Soğuk Savaş devam ederken taraflar arasında sıcak çatışmalar ve savaşlar yaşanmıştır.

Üretimin ve dış ticaretin arttığı koşullar altında, kıt bir kaynak olan petrole olan bağımlılıkta büyük ölçüde artmış ve 1973 sonbaharında bu kaynağa olan muhtaçlık, alınan bir kararla ortaya çıkmıştır. 1973 Petrol Krizi, hem uluslararası hem bölgesel hem de ülkeler özelinde kısa, orta ve uzun vadeli sonuçlar doğurmuştur. Uluslararası sonuçları içinde görece uzun vadeli olanlar ise enerjinin öneminin bir kez daha anlaşılmış olması, mecburen çevreci yaklaşımlara başvurulması ve askeri – ekonomik güvenlik kesişmesinin yeni bakış açıları kazandırması olmuştur.

30 Gös. Yer.

31 Benjamin J. Cohen, International Political Economy: An Intellectual History, Princeton University Press, 2008, s. 3.

32 Charles Issawi, ag.m., s. 3.

(9)

Enerjinin önemi, onun çıkarılması, işlenmesi, transferi, ticareti, ticaret yolu konularında geliştirilen güvenlik kavramını ortaya koymuştur. Artık enerjinin güvenliği, hükumetlerin gündeminde daha ön sıralarda yerini almış ve arz çeşitliliğini sağlamaya çalışılmıştır. Hem yenilenebilir enerji kaynaklarına hem de enerji tasarruflu ürünlere olan ilgi de artmıştır. Bu durum, mecburi şekilde çevreci bir tutum olarak okunmaya elverişlidir. Ayrıca, devletlerarasındaki ilişkilerin salt askeri konulardan ibaret olmadığı, disiplinler arası bir yaklaşım gerekliliği, askeri konulara ekonomi, finans, enerji gibi konuların da eklenmesi anlaşılmıştır.

(10)

Kaynakça

Afşar, Muharrem. “Küresel Kriz ve Türk Bankacılık Sektörüne Yansımaları”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 6(2), 2011.

Atik, Hayriye. “Avrupa Topluluğu’nun Tek Pazar Hedefi”, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı: 10, 1993.

Ay, Hakan – Uçar, Öznur. “Üç Küresel Ekonomik Krizin Analizi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 17(1), 2015.

Azzam, Issam. “The Organization of Petroleum Exporting Countries (OPEC)”, American Journal of International Law, 57(1), 1963.

Bal, Harun – Özalp, Hüseyin. “Avrupa’da Parasal Birlik Düşüncesi ve Euro’ya Geçiş”, Çukurova Üniversitesi İİBF Dergisi, 15(2), 2011.

Cohen, Benjamin J.. International Political Economy: An Intellectual History, Princeton University Press, 2008.

Çelikpala, Mitat. “Enerji Güvenliği: NATO’nun Yeni Tehdit Algısı”, Uluslararası İlişkiler, 10(10), 2014.

Demir, İdris. “OPEC: Güçlü Bir Kartel?”, SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 18, 2008.

Drain, Paul K. – Barry, Michele. “Fifty Years of U.S. Embargo: Cuba’s Health Outcomes and Lessons”, Science, 328(5978), 30.09.2010.

Feld, Lowell S., “Oil Markets in Crisis: Major Oil Supply Disruptions Since 1973”, The New Global Oil Market: Understanding Energy Issues in the World Economy, Der: Siamack Shojai, Praeger, Londra, 1995.

Issawi, Charles. “The 1973 Oil Crisis and After”, Journal of Post Keynesian Economics, 1(2), 1978.

Korkmaz, Esfender. “Dış Borç Krizine Yol Açan Gelişmeler”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, 44(1-4), 1986.

Nye, Jr., Joseph S. “Energy and Security in the 1980s”, World Politics, 35(1), 1982.

Offredy, Maxine. “The Health of a Nation: Perspectives from Cuba’s National Health System”, Quality in Primary Care, 16(4), 2008.

(11)

Özgüven, Ali. “Japon Mucizesi”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, 40(1-4), 1984.

Öztürk, Salih – Saygın, Selin. “1973 Petrol Krizinin Ekonomiye Etkileri ve Stagflasyon Olgusu”, Balkan Sosyal Bilimler Dergisi, 6(12), 2017.

Rüdiger, Mogens. “The 1973 Oil Crisis and the Designing of a Danish Energy Policy”, Historical Social Research, Özel Sayı: The Energy Crises of the 1970s: Anticipations and Reactions in the Industrialized World, 39(4), 2014.

Sevim, Cenk. “Küresel Enerji Jeopolitiği ve Enerji Güvenliği”, Journal of Yasar University, 26(7), 2012.

Sönmezoğlu, Faruk. “Ülkelerin Dış Siyasalarında Bir Siyasal Etki Aracı Olarak Ekonomik Önlemler”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mecmuası, 40(1-4), 1984.

Tanner, Henry. (1973, 28 Ağustos). “Sadat Back Home After Arab Talks”, https://www.nytimes.com/1973/08/28/archives/sadat-back-home-after-arab-talks-seeks-better-ties-in- syria-saudi.html. The New York Times.

The IEA, Electricity Statistics, https://www.iea.org/statistics/electricity/, (erişim: 12.10.2019).

Tomeh, George. “OAPEC: Its Growing Role in Arab and World Affairs”, The Journal of Energy and Development, 3(1), 1977.

Wengle, Susanne. “The Domestic Effects of the Russian Food Embargo”, Demokratizatsiya:

The Journal of Post-Soviet Democratization, 24(3), 2016.

Yılmaz, Sefer – Kalkan, Duhan K.. “Enerji Güvenliği Kavramı: 1973 Petrol Krizi Işığında Bir Tartışma”, Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları Dergisi, 1(3), 2017.

Referanslar

Benzer Belgeler

Büyümeye kendi iç dinamiklerinin katkı sağlaması nedeni ile her ne kadar dış borçlarda artış yaşanmış olsa da hem artan büyüme dış borç ödemelerinde pozitif bir

Sosyal, ekonomik ve siyasi yapı II. Kalkınma hızı ve sürdürülebilir kalkınma III. B) Zorunlu demografik yatırımlar azalır. C) İş gücünde dışa bağımlılık artar. D)

Tüketicilerin yaşlarına göre satın alma davranışlarında ortaya çıkan sonuçlar şu şekildedir: Kruskal Wallis Test sonucuna göre; tüketicilerin yaşları ile kriz

İktisat literatüründe yığılma ekonomilerinin bölgesel kalkınmaya etkileri konusunda iki farklı görüş mevcuttur: “Bir bölgede yığılma, komşu bölgelerin de

Uygulanan p yükünün büyüklüğüne, iç ve dış karbon nanotüp kirişlerin çaplarına, elastisite modüllerine , kesit özelliklerine bağlı olan

Diğer taraftan yaklaşık 3.3742 eV’ da gözlenen ve A eksitonundan 2.9 meV’lik bir enerji farkı ile ayrılan alt bileşen, fotonun ve serbest eksiton dağınımlarının

Ülkemizde 1968 yılına kadar ilkokullarda tarih, coğrafya ve yurttaşlık bilgisi ayrı birer ders olarak görülmüş ve öğrenci karnelerine, ayrı ayrı okutulan bu üç

Araştırma kapsamında, üniversite öğrencilerinin sosyal medya kullanım alışkanlıkları ile sosyal medyayı bir siyasal iletişim aracı