• Sonuç bulunamadı

Uluslar arası tarım politikasına yön veren kuruluşlar ve Türkiye tarımı üzerine etkileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Uluslar arası tarım politikasına yön veren kuruluşlar ve Türkiye tarımı üzerine etkileri"

Copied!
73
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ULUSLAR ARASI TARIM POLİTİKASINA YÖN VEREN KURULUŞLAR ve TÜRKİYE TARIMI ÜZERİNE ETKİLERİ

Burcu BOZASLAN AYTEKİN TARIM EKONOMİSİ ANABİLİM DALI Danışman : Doç.Dr.Okan GAYTANCIOĞLU

(2)

T.C.

NAMIK KEMAL ÜNİVERSİTESİ

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

ULUSLAR ARASI TARIM POLİTİKASINA YÖN VEREN KURULUŞLAR ve

TÜRKİYE TARIMI ÜZERİNE ETKİLERİ

Burcu BOZASLAN AYTEKİN

TARIM EKONOMİSİ ANABİLİMDALI

DANIŞMAN :

Doç. Dr. Okan GAYTANCIOĞLU

TEKİRDAĞ

2012

(3)

Doç.Dr.Okan GAYTANCIOĞLU danışmanlığında, Burcu BOZASLAN AYTEKİN tarafından hazırlanan bu çalışma aşağıdaki jüri tarafından Tarım Ekonomisi Anabilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Jüri Başkanı : Yrd.Doç.Dr.Yasemin ORAMAN İmza :

Üye : Doç.Dr.Okan GAYTANCIOĞLU İmza :

Üye : Yrd.Doç.Dr.Nureddin ÖNER İmza :

Fen Bilimleri Enstitüsü Yönetim Kurulu Adına

Enstitü Müdürü Doç.Dr.Fatih KONUKCU

(4)

ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

ULUSLAR ARASI TARIM POLİTİKASINA YÖN VEREN KURULUŞLAR ve TÜRKİYE TARIMI ÜZERİNE ETKİLERİ

Burcu BOZASLAN AYTEKİN

Namık Kemal Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarım Ekonomisi Anabilim Dalı

Danışman: Doç. Dr. Okan GAYTANCIOĞLU

Her ülkede kendi iç dinamiklerini kullanmayı amaç edinen ve kendine özgü tarımsal üretimin yapısına paralel bir şekilde işleyen bir tarımsal destekleme politikası uygulanmaktadır. Bu politikanın temel amacı üreticilere düzenli bir gelir sağlanması, tarımsal üretimde kendine yeterli olmak, istihdam yaratmak, ihracat yapmak ve verimlilik ilkesi doğrultusunda tarımsal üretimi yönlendirmektir. Uygulanan bu politikaya ulusal tarım politikası denilmektedir. Dünya üzerinde 170’e yakın ülke bulunmaktadır. Bu ülkelerin ortak olarak uyguladıkları tarım politikasının tam anlamıyla bulunmadığı yapılan araştırmalardan bilinmektedir.

Bu çalışmada Dünya üzerinde bulunan ülkelerde ortak olarak uygulanan ve tüm ülkelerin tarımsal çıkarlarını gözeten tarım politikalarının durumu incelenmiştir. Çalışmada ağırlıklı olarak Dünya tarımına yön veren tarımsal kuruluşların gıda politikaları ile ilişkileri ve gelecekte uygulanabilecek politikalar kapsamlı bir biçimde incelenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Destekleme, Politika, Tarım, Ticaret, Müzakere

2012, Sayfa:64 sayfa

(5)

ABSTRACT

Ms. C. Thesis

INTERNATIONAL AGRICULTURAL POLICY DIRECTION ON THE EFFECTS OF THE ORGANIZATIONS and TURKISH AGRICULTURE

Burcu BOZASLAN AYTEKİN Namık Kemal University

Graduate School of Natural and Applied Sciences Agricultural Economics Department

Supervisor: Associate Professor Okan GAYTANCIOGLU

Each country supports its own agriculture, agricultural production in line with the interests of the country by leading international agricultural policy implementers, player, or for the time being. However, many countries in the world by cooperating within the framework of certain rules in the agricultural area is a known fact. This co-operation on trade in agricultural products is much more. Agricultural foreign trade in agricultural production as well as aid to poor countries that are the leading organizations. One of the World Trade Organisation of these organizations. The WTO, as well as many products in the foreign trade of agricultural products, the implementation of certain rules is working.

In this study, the majority of countries of the world (close to 170 countries) have to comply with the agreed upon "contract farming" conditions and the possible effects of agriculture negotiations Turkey were investigated in detail. The study mainly agricultural trade in the world-leading agricultural foreign trade of countries committed to comply with the World Trade Organization rules, and how it affects the world trade agreement that specifically influenced and affected by agriculture in Turkey were evaluated.

Key Words: Support, Policy, Agriculture, Trade, Negotiation.

2012, pp.64

(6)

TEŞEKKÜR

Bu çalışmamda konu seçiminden sonuç aşamasına kadar beni teşvik eden, destek veren, yönlendiren ve görüşlerinden büyük ölçüde yararlandığım tez danışmanım Sayın Doç.Dr.Okan GAYTANCIOĞLU’na her konuda yardımını esirgemeyen bölüm başkanımız Prof.Dr.İ.Hakkı İNAN hocama, bu çalışmayı oluştururken yararlandığım tüm eserleri meydana getiren bilim adamları ve kurum yöneticilerine teşekkürü bir borç bilirim.

Tez çalışmam esnasında bana sabır gösterip her türlü desteğini esirgemeyen eşim Aykut AYTEKİN’e şükranlarımı sunarım.

Burcu BOZASLAN AYTEKİN

(7)

İÇİNDEKİLER Sayfa No ÖZET ……….. i ABSTRACT ………ii TEŞEKKÜR ……… iii 1.GİRİŞ ……….……….……… 1 2.MATERYAL VE YÖNTEM ……… 3 2.1.Materyal ……… 3 2.2.Yöntem ……… 3

3.TARIM POLİTİKASI YÜRÜTÜCÜLERİ ……….. 4

3.1 Ulusal Alanda Faaliyet Gösteren Tarım Politikası Yürütücüleri……….. 4

3.1.1 Tarım Bakanlığı ……… 4

3.1.2 Tarımsal Kooperatifler……… 5

3.1.3 Meslek Örgütleri ………. ……… 8

3.1.4 Sivil Toplum Örgütleri……….. 8

3.1.5 Tarımsal Eğitim Kurumları……… 9

3.2 Uluslararası Alanda Faaliyeti Olan Tarım Politikası Yürütücüleri……….. 9

3.2.1 Uluslararası Tarımsal Kuruluşlar ………. 10

3.2.1.1 Üretim ve Beslenme İle İlgili Kuruluşlar………..……… 10

3.2.1.1.1 Birleşmiş Milletler (UN) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ………. 10

3.2.1.1.2 Dünya Gıda Konseyi (WFC) ……….. 11

(8)

3.2.1.2 Tarımsal Kalkınma ile İlgili Kuruluşlar ……… 11

3.2.1.2.1 Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP)………... 12

3.2.1.2.2 Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD)……… 12

3.2.1.2.3 Dünya Bankası Grubu ………. 12

3.2.1.2.4 Uluslararası Para Fonu (IMF) ………. 14

3.2.1.3 Tarımsal Ticaret İle İlgili Kuruluşlar ……….. 16

3.2.1.3.1 Dünya Ticaret Örgütü (WTO) ……….. 16

3.2.1.3.2 BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) ……….. 22

4. ULUSLAR ARASI TARIMSAL KURULUŞLAR ve TÜRKİYE TARIMI …… 23

4.1 IMF (Uluslararası Para Fonu)……….23 23

4.1.1 IMF ve Türk Tarımı İlişkileri………. 24

4.1.2 IMF’nin Türkiye Tarımı Üzerine Etkilerinin Değerlendirilmesi………… 26

4.2 Dünya Ticaret Örgütünün Türkiye Tarımına Etkileri……… 27

4.2.1 Dünya Ticaret Örgütü ve Türkiye Tarım Politikalarında Değişim………. 32

4.3 AB Ortak Tarım Politikası ve Türkiye Tarımı ……….. 34

4.3.1 Tam Üyelik Sürecinde Türkiye……….. 35

4.3.2 Türk Tarımının Topluluk Tarımına Uyumu………35

4.4 Uluslararası Tarımsal Kuruluşların Türkiye Tarımına Etkileri ……… 39

4.4.1 Tarımsal Desteklemelerin Niceliğinde Değişim……… 40

4.4.2 Tarımsal Desteklemelerin Niteliğinde Değişim……… 42

4.4.3 Tarımsal Kredi Yapısında Değişim……….. 44

(9)

4.4.5 İç Ticaret Hadlerinde Değişim……….46

4.4.6 Bitkisel Üretimde Değişim………...47

4.4.7 Hayvansal Üretimde Değişim………..49

4.4.8 Tarımsal Dış Ticarette Değişim………51

4.4.9 Tarımsal İstihdamda Değişim………..52

4.4.10 Tarım Katma Değerinde Değişim………..53

4.4.11 Tarıma Dayalı Sanayide Artan Tekelleşme………54

4.5 Türkiye Tarımının Uluslar arası Kuruluşlar Karşısında Değerlendirilmesi………….55

5. SONUÇ……….57

(10)

1

1. GİRİŞ

Her ülkede bir tarımsal destekleme politikası uygulanmaktadır. Uygulanan bu politika, ülkedeki tarımsal üretimin yapısına paralel bir şekilde işlemektedir. Bu politikanın temel amacı üreticilere düzenli bir gelir sağlanması, tarımsal üretimde kendine yeterli olmak, istihdam yaratmak, ihracat yapmak ve verimlilik ilkesi doğrultusunda tarımsal üretimi yönlendirmektir. Uygulanan bu politikaya tarım politikası denilmektedir. Tarım politikası denildiğinde bir ülkenin kendi gereksinimleri çerçevesinde tarımın her alanında alabileceği önlemlerin bütünü akla gelmektedir. Getirilecek düzenlemeler üretim, iç ve dış pazarlar veya insan faktörünü hedefleyebilir.

Ama bütün bu sayılanlar o ülkenin kendi özel sorunlarıdır ve başka bir ülkenin veya ülkeler grubunun aleyhine bir sonuç yaratmadıkça, başka ülkeleri ilgilendirmez. Örneğin Türkiye şekerpancarı üretimini artırmak nasıl ki Rusya’nın değil Türkiye’nin görevi ise üretimi artıracak tüm önlemleri Türkiye alacaktır. Bu nedenle sadece ülkeyi ilgilendiren bu tür politikalar “ulusal politikalar” olarak adlandırılabilir ve ulusal tarım politikası yürütücülerince karara bağlanır.

Her devletin ana amacı toplumun toplam refahını yükseltmektir. Tarım politikası da diğer devlet politikaları gibi aynı amaca hizmet etmelidir. Toplumda toplam refah artışı, başta ekonomik ve sosyal gelişmeler sonucu gelir düzeyinin yükselmesi, bunun yanı sıra, hürriyet, eşitlik, güvenlik gibi konularda ortaya çıkan sorunların çözümü ile maksimuma ulaşır. O zaman tarım politikası da aynı amaçlara yönelik olmalıdır. Tarım politikası amaçları ülkelere göre farklılık göstermez. Çünkü her ülke kendi insanı için aynı şeyleri ister. Her ülke, çiftçisinin yüksek gelir ve refah düzeyine ulaşmasını, tarım ürünlerinin fiyatlarının düşük olmasını ve tarımsal sanayi ile uğraşan girişimcilerinin düşük fiyatlardan bol ürün bulabilmesini ve Dünya ile yarışabilir olmasını ister.

Yine ülkeler besin maddelerinin bol, ucuz ve bulunabilir olmasını ister. Ayrıca ülkede yapılan tarımın gelecek nesillere sorunsuzca aktarılması yani sürdürülebilirlik kavramı tüm Dünya ülkelerinin üzerinde uzlaştığı diğer bir kavramdır. Bundan dolayı hangi ülkenin yazılı hale gelmiş belirli ve uygulanan tarım politikasını incelenirse amaçların değişmediği görülmektedir. Bundan ötürü tarım politikası amaçları evrenseldir diyebiliriz.

Buna karşılık tarımla ilgili kararların tamamı ulusal düzeyde politika yürütücüleri tarafından alınmazlar. Ulusal yürütme yetkisi bazı alanlarda uluslararası/uluslarüstü kararlar

(11)

2

veren merkezler de alınan kararları dikkate almak veya doğrudan uygulamak durumunda kalabilirler. Örneğin Afrika ülkelerindeki açlığa çözüm üretmek sadece bir ülkenin değil uluslararası toplumun bir sorunu olabilmektedir. Bu nedenle ulusal ve uluslararası tarım politikasının ve ilgi alanlarının ayrımını yapmak gerekmektedir. Dünya üzerinde 200’e yakın ülke bulunmaktadır. Bu ülkelerin ortak olarak uyguladıkları tarım politikasının tam anlamıyla bulunmadığı yapılan araştırmalardan bilinmektedir.

Dünya üzerindeki ülkelerin tarımsal üretim potansiyelleri birbirine eşit değildir. Birçok ülkede bazı ürünlerde tarımsal üretim fazlalıkları bulunurken bazı ülkelerde de tarımsal üretim açıkları söz konusudur. Hatta bu tarımsal üretim açıkları dengesiz beslenme ve açlığa kadar süren bir periyotta ülkeleri olumsuz yönde etkilemektedir. Bu çalışmada Dünya üzerindeki tarımsal kuruluşların tarımsal üretime ve tarım politikalarına olası katkıları ayrıntılı bir biçimde incelenmiştir.

Bu çalışmada Dünya üzerinde bulunan ülkelerde ortak olarak uygulanan ve tüm ülkelerin tarımsal çıkarlarını gözeten tarım politikalarının durumu incelenmiştir. Çalışmada ağırlıklı olarak Dünya tarımına yön veren tarımsal kuruluşların gıda politikaları ile ilişkileri ve gelecekte uygulanabilecek politikalar kapsamlı bir biçimde değerlendirilmiştir.

Çalışma 5 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm olan “Giriş” bölümünde araştırmanın önemi ve amacı ortaya konulmuştur. “

Materyal ve Yöntem” isimli olan ikinci bölümde araştırmada kullanılan materyalin nereden ve nasıl toplandığı ile araştırmada kullanılan yöntemler açıklanmıştır.

Üçüncü bölümde ulusal ve uluslararası alanda tarım politikasına yön veren kurum ve kuruluşlar hakkında ayrıntılı bilgi verilmiştir. dördüncü, bölümde ise tezin asıl konusu olan başta Dünya Ticaret Örgütü olmak üzere diğer uluslar arası tarımsal kuruluşların Türkiye tarımı üzerine etkileri değerlendirilmiştir.

Son bölüm olan beşinci bölümde ise, önceki bölümlerdeki bulgulara dayanılarak araştırmanın sonucu hakkında genel değerlendirme yapılarak önerilerde bulunulmuştur.

(12)

3

2.MATERYAL VE YÖNTEM 2.1 Materyal

Araştırmanın dayanak aldığı bilimsel materyal ikincil nitelikteki kaynaklardan elde edilmiştir. Araştırma materyali daha çok literatüre dayalı verilerden elde edilmiştir. Bunun nedeni çalışmanın makro düzeyde bilgiler içermesidir. Bundan dolayı kapsamlı bir literatür taraması yapılarak çalışmaya materyal toplanmıştır. Toplanan veriler, ABD, AB ve diğer ülkeler ile Türkiye’deki tarımsal destekleme politikaları hakkındaki uygulamaları ve sayısal verileri içeren başta internet siteleri ve konu ile ilgili çeşitli yazılı belgelere dayanmaktadır. Konuyla dolaylı ve doğrudan ilişkili olan, yurt içindeki ve yurt dışındaki bilimsel yayınların yanı sıra, bölgesel politikalarla ilgili AB komisyonları ve AB Bilgi Büroları ve bunun gibi birimlerle, kurum-kuruluşlarla bağlantılı biçimde çalışarak ikincil veri kaynakları derlenmiştir.

2.2.Yöntem

Çalışmada materyal olarak ilgili yerli ve yabancı literatürden, istatistiklerden ve tarım alanındaki değişik dokümanlardan yararlanılmıştır. Ayrıca, Avrupa Topluluğu İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerinden de faydalanma yoluna gidilmiştir. Bunun dışında İktisadi Kalkınma Vakfı’ndan, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği’nden, AB Bilgi Bürolarından yararlanılmış olup, konusunda uzman kişilerle yapılan mülakatlara da yer verilmiştir.

Yapılan tüm çalışmalar sonunda Türkiye’nin IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü başta olmak üzere, uluslararası alanda ülke tarımlarına katkıda bulunan tüm kuruluşlarla ilgili bulgular ile Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası’na uyumu SWOT analizinden yararlanılarak analiz edilmiştir. Araştırma tamamen literatüre dayalı olarak ikincil verilerden elde edilmiştir. Konuyla ilgili birçok araştırmanın ve basılı eserin bulunması çalışmanın amaca uygun olarak yorumlanmasına katkı sağlayacaktır. Dünya ülkelerinde uygulanan tarım politikalarının Türkiye’yi olumlu ve olumsuz etkileyebileceği bir gerçektir. Bu çalışmada bu kuruluşların yaptığı faaliyetler ve politikaların Türkiye tarımına etkileri incelenmiştir. Bu incelemede bir kalitatif analiz tekniği olan SWOT analizi de kullanılmıştır. Yapılan tüm değerlendirmelerde Türkiye’nin olası AB üyeliği ve bunun sonucunda bölgesel yardımlardan nasıl ve hangi koşullarda yararlanacağı tam üyelik varsayımına göre yapılmıştır.

(13)

4

3.TARIM POLİTİKASI YÜRÜTÜCÜLERİ

Tarım politikasını yönlendiren ve istenilen hedeflere varabilmek için gerekli önlemleri saptayarak bunların uygulanmasında karar verici olan Devlet kuruluşları ve uluslararası organlar tarım politikasının yürütücüleri olarak adlandırılır. Tarım politikası yürütücülerini ulusal ve uluslararası yürütücüler olmak üzere 2 grupta inceleyebiliriz. Uluslararası tarım politikası yürütücüleri uluslararası anlaşmalar yoluyla ülkelerin tarımsal ticaretini ve tarımsal alanlardaki bazı faaliyetlerin yapılmasına yardımcı olan kuruluşlardır. Bu bölümde öncelikle ulusal alanda faaliyet gösteren tarım politikası yürütücüleri incelenecektir.

3.1 Ulusal Alanda Faaliyet Gösteren Tarım Politikası Yürütücüleri

Tarım politikası yürütücüleri genelde her ülkede benzer şekilde örgütlenmiştir. Buna göre bir ülkede tarıma yön veren politikaların oluşmasında etkili olan tarım politikası yürütücüleri;

-Tarım Bakanlığı, -Tarımsal kooperatifler, - Mesleki örgütler, -Sivil toplum örgütleri,

-Tarımsal eğitim kurumları, olmak üzere 5 ana başlık altında incelenebilir.

3.1.1 Tarım Bakanlığı

Genellikle tüm Dünya ülkeleri tarımlarını “Bakanlık” düzeyinde uygulayıcı olan bir kurum ile yönlendirmektedirler. Bundan dolayı ülkelerde bu tip kuruluşlar genellikle Tarım Bakanlığı, Gıda Bakanlığı, Beslenme ve Gıda Bakanlığı gibi isimler almaktadır.

Tarım politikasını oluşturan kuruluşlar her ülkede, ülkenin kendi özelliklerine göre farklılık gösterirler. Bu bakımdan genel bir tanım yapılamamakla beraber, genelde tarım politikaları tarımla ilgili konularla birlikte, orman, gıda veya çevre konularını da ele alabilen bir bakanlık tarafından yönlendirilirler. Tarım Bakanlığı bir ülkenin tarım politikasını resmi olarak yürüten kurumudur. Bakanlığa bağlı birimler olsa da Tarım Bakanlığı koordinasyonu sağlayan en önemli birimdir.

Tarım Bakanlığı sadece ülkenin tarım politikasını belirlemekle kalmamakta aynı zamanda ülkenin diğer ülkelerle yapmış olduğu her türlü ekonomik ve siyasi işbirliği

(14)

5

çerçevesinde müzakere edilen konularda ülke tarımının durumunu diğer ülkelere göre oluşturmaktadır. Kuşkusuz her ülke kendine özgü bir tarım politikası belirler ve bu politikayı uygular. Bunun nedeni ülkelerin birbirinden farklı özelliklere farklı tarımsal yapıya sahip olmalarıdır. Ancak ne olursa olsun her ülke tarımını desteklemektedir. Tarım Bakanlığı da bu desteklemenin nasıl uygulanacağını belirleyen ve koordinasyonu sağlayan en önemli kuruluştur.

Bir ülkede Tarım Bakanlığı her ne kadar tarım politikasının sorunsuz bir biçimde yürümesini üstlenmişse de mümkün olduğu ölçüde ülkenin tarımsal yapısını iyileştirmeye yönelik yönlendirmeleri yapmak için birçok kurum ve kuruluşla işbirliğine de girmelidir. Örneğin tarımda sulama altyapısının iyileştirilmesi için Bayındırlık Bakanlığı ile üreticilerin ürettikleri ürünleri kendilerinin işleyip satabilmeleri için Ticaret bakanlığı gibi bakanlıklarla işbirliği içinde olmalıdır. Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Ancak Tarım Bakanlığının hemen hemen her ülkede en çok ortak çalışma yapması gereken kurum Maliye Bakanlığı’dır. Çünkü tarımsal desteklemeler için kaynak gereklidir. Bu kaynağı sağlayan kurumlar da her ülkede Maliye Bakanlıkları olmaktadır. Desteklemenin gerekçelerini ve ekonomiye yapabileceği katkıları da kapsamlı bir biçimde açıklayarak tarımın finansmanı için gerekli kaynak temin edilmelidir.

Tarım Bakanlığı dışında da bazı Bakanlıkların tarımla ilgili politikaların belirlenmesinde etkili olduğu söylenebilir. Örneğin Çevre, Orman, Ticaret, İmar ve Maliye Bakanlığı gibi Bakanlıkların çalışma konuları tarımla direkt olarak ilgili olmasa da faaliyette bulundukları alan tarım ve kırsal alanlarla ilgili olduğu için tarımla ilişkilidir. Bazen bu Bakanlıklar ülke tarımı hakkında ortak çalışmalar, planlamalar, uluslararası anlaşmalar vb. yaparak ülke tarımının daha etkili çalışmasına yardımcı olabilirler. Hatta bu Bakanlıkların ilgili alt birimleri de bu çalışmalara dahil olabilir.

3.1.2 Tarımsal Kooperatifler

Resmi bir kurum olan Tarım Bakanlığının dışında üreticiler tarafından kurulmuş olan “kooperatifler” ülkenin tarım politikasının yürütülmesinde etkili olabilirler. Bu etki daha çok yönlendirici konumdadır. Kooperatifler birçok alanda örgütlenebildiği için faaliyet gösterdiği alandaki politikaların oluşmasında önemli rol oynarlar. Örneğin ayçiçeği üreticilerinin kurduğu bir kooperatif, ülkenin bitkisel yağ politikalarında etkili olabilir.

(15)

6

Tarım kooperatifi üreticilerin tek başlarına karşılayamadıkları ortak ihtiyaçları ve istekleri toplu olarak ve uygun koşullarda karşılamak amacıyla üreticilerce oluşturulan, sahip

olunan ve demokratik olarak kontrol edilen özerk bir örgüttür (İnan, 2008). Bu tanımdan da

anlaşılacağı üzere tarım kooperatifleri üreticilerin ürettikleri ürünü pazarlamada ve girdi temininde üreticilere avantajlar sağlayabilir.

Tarımsal kooperatifler tek amaçlı ve çok amaçlı olmak üzere 2 grupta faaliyet göstermektedirler. Kooperatif; kredi, girdi temini, pazarlama gibi konulardan birinde faaliyette bulunuyorsa, diğer konularda daha sınırlı olarak hizmet yapsa da, bunlara tek amaçlı

kooperatifler, birden fazla konuda (ürün pazarlama, kredi, girdi temini, arazi veya makinelerin

ortak kullanımı gibi) faaliyet gösteriyorsa, çok amaçlı kooperatif adını alır (İnan, 2006). Tarımsal destekleme politikası belirlenirken üreticilerin de buna destek vermesi, destekleme sisteminin daha demokratik şekilde yürütülmesi için önemlidir. Bu şekilde Devlet tarafından uygulanan desteklemelerde üreticiler de sistemden bir ölçüde sorumlu olacaklarından tarımsal desteklemelerin ülke tarımına ve üretici gelirine faydaları artacaktır (İnan ve Gaytancıoğlu, 1999).

Tarım politikası yürütücüsü olarak bir ülkenin tarımında kooperatiflerin etkin rol alması üreticilerin önemli ekonomik yararlar elde etmesine neden olabilir. Tarımsal üretimde yıldan yıla görülen dalgalanmalar da önlenebilir. Kooperatifler, dışsatıma konu olan tarımsal ürünlerin nitelik ve nicelik yönden geliştirilmesinde de önemli rol oynarlar.

Tarım kesiminde üretim artışı, arzın kontrolü, ürün ve girdi piyasalarının düzenlenmesi gibi, tarımın gelişmesi için devletin yapacağı hizmetler, hükümetlerce gelişmiş ülkelerde olduğu gibi üretici kooperatiflerinin desteklenmesiyle kolayca gerçekleşmektedir. Bu destekler; kooperatif yatırım projelerinin finansmanında teşvikler ve kolaylıklar, devlet adına destekleme alımları yapan ve tarım ürünleri piyasalarını düzenleyen kooperatiflere mali yardım yapılması, düşük gelirli üreticilerin kooperatif işletmeler kurmalarını teşvik etmek gibi özetlenebilir. Tarımda kooperatifleşme çiftçilere önemli yararlar sağlar. Aslında üreticilerin kooperatif kurmalarının nedeni de budur. Kırsal toplumun ortak ihtiyaç ve isteklerini karşılayabilmek için tarım kooperatiflerinin ortaklarına sağladığı başlıca yararlar aşağıda sıralanmıştır(İnan, 2008).

1-Kooperatif tarım ürünleri ve üretim girdileri piyasasında ortaklarına elverişli

(16)

7

küçük birimler halinde dağılmıştır ki, daha yoğun bir talep karşısında çiftçinin fiyatı yükseltme gücü çok zayıftır. Aynı şekilde, çiftçi yoğun arz karşısında bireysel talebi ile girdi fiyatlarını etkileyemediğinden güçsüzdür. Bu durum, kooperatif şeklinde örgütlenmedikleri zaman, çiftçilerin tarımsal üretim girdilerini yüksek fiyatlarla satın almalarına ve yetiştirdikleri tarım ürünlerini ise düşük fiyatlarla satmalarına neden olur.

2-Kooperatif, ortaklarının tarımsal üretimde kullandıkları girdileri daha rasyonel ve

etkin biçimde kullanmalarına yardımcı olur. Tarımsal üretimde kooperatifleşme (grup tarımı,

ortak makine kullanımı gibi) ile girdi prodüktivitesi artar. Örneğin, tarım makineleri kooperatifleşme yolu ile ortaklaşa ve daha etkin kullanılabilir. Karşılıklı yardımlaşma, insan ve makine işgücünün sürekli istihdamını sağlar.

3-Çiftçiler tarımsal pazarlamanın ürün alımı, işleme, dereceleme, standardizasyon,

depolama, kalite kontrolü gibi hizmetlerinden kooperatif aracılığıyla daha iyi yararlanırlar.

Kooperatif kaliteye göre ödeme, uygun pazar bilgilerini çiftçilere ulaştırma, ticari koşulları iyileştirme şeklinde çiftçilere yardımcı olur. Ekonomik yaşamda tarımsal ürünlerin alımı, işlenmesi ve pazarlanmasına ilişkin faaliyetlerin çiftçi tarafından yürütülmesi olanaksızdır. Bu işlerin her biri uzmanlık ister ve çiftçinin iyi bir üretici olmasının yanı sıra başarılı bir yönetici, muhasebeci, yatırımcı ve pazarlamacı olması mümkün değildir.

4-Kooperatif çiftçilere mali olanaklar sağlamada önemli role sahiptir. Ticari kredilerin vade, faiz, miktar gibi koşulları çoğunlukla tarıma uygun değildir. Tarım kredi kooperatiflerinde tarımsal üretimin finansmanını kolaylaştıracak koşullar oluşturulabilir. Kooperatifleşme ile ortaklar tasarruf yapma alışkanlığını da kazanabilirler.

5-Çiftçiler kooperatiflerde örgütlenerek tarımsal araştırmaların yürütülmesini ve

araştırma sonuçlarının uygulamaya aktarılmasını kolaylaştırabilirler. Kooperatifler

ortaklarının sorunlarını çözmeye yönelen araştırmaları gerekirse finanse edebilirler.

6- Kooperatifler, yetiştirme, ıslah, ürün işleme, üretim gibi teknik konularda

ortaklarını eğiterek önemli yayım hizmetlerinde de bulunurlar.

Kooperatifler aynı zamanda sosyal ve politik güçlenmeye de olanak sağlar. Örneğin kişiler tek başlarına iken, güçsüz oldukları halde, bir araya gelince kooperatifçiliği destekleyen yasaların çıkmasını sağlamak, devletten her türlü hibe, kredi ve teknik yardım elde etmek, kamuoyu oluşturmak gibi kollektif hareketin yararlarından yararlanabilirler.

(17)

8

3.1.3 Meslek Örgütleri

Tarım politikasının yürütülmesinde etkili olan başka bir kurumda meslek örgütleridir. Bu örgütler çiftçiler ya da mesleği tarımla ilgili olan kişilerce kurulmuş olan tamamen bağımsız kuruluşlardır. Çiftçilerin kurup yönettiği ve ülkenin tarım politikasının şekillenmesinde rol oynayan kuruluşların başında “Ziraat Odaları” gelmektedir. Ziraat Odaları genelde tüm ülkelerde aynı isimle kurulmuş bağımsız çiftçi kuruluşlarıdır. Çiftçilerin meslek kuruluşu olan Ziraat Odaları, mesleki hizmetleri görmek, tarım sektörünün her alanda genel menfaatlerine uygun olarak gelişmesine ve Devletin tarımsal plan ve programlarının gerçekleştirilmesine yardımcı olmak, çiftçilerin ortak ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak ve üreticiler arasında işbirliğini sağlamak amacı ile kurulmuştur.

Tüm Dünya ülkelerinde çiftçilerin gerek haklarını savunmak gerekse onlara girdi temin etmek, her türlü bilgiyi çiftçilere ulaştırmak vb.konularda görev yapan çiftçilerin meslek örgütüdür. Ziraat Odaları, çiftçilerin çıkarlarını korurken ülke tarım politikalarının oluşmasına da etki eder.

Sadece çiftçiler değil mesleği tarım olan ve tarımla uğraşan birçok kişi ve kurum kendi aralarında örgütlenerek ülkede yürütülen tarım politikasında etkin rol alabilir. Örneğin Ziraat Mühendisleri kendi aralarında örgütlenerek bir meslek örgütü oluşturarak bir çatı altında toplanabilirler. Buna en güzel örnek Türkiye’de tüm ülkeye yayılmış Ziraat Mühendisleri Odasıdır. Ziraat Fakültesi mezunu olan ziraat mühendislerinin üye olabildiği ve yönettiği bu kuruluş Türkiye tarımının şekillenmesinde birçok rapor hazırlayarak ve araştırma yaparak karar vericilere bildirir.

Hangi alanda olursa olsun tüm meslek örgütleri eğer bir ülkenin tarım politikasında etkili rol almayı istiyorlarsa mutlaka demokratik olmalı, seçimle işbaşına gelmiş, konusunda deneyimli, tarafsız kişilerce yönetilmelidir.

3.1.4 Sivil Toplum Örgütleri

Ülke tarım politikasının yönlendirilmesi ve yürütülmesinde etkileri son derece az gibi görünen kuruluşlar olmasına rağmen sivil toplum örgütleri önemli lobi faaliyeti yaparak çalıştıkları ürün veya ürün grubunda politika oluşturabilmektedirler.

Sivil toplum örgütleri genelde bir ürün grubunu üreten veya bu ürünü işleyerek ticaretini yapan sanayicilerin kurduğu dernek, platform, birlik vb.isimler altında birleşerek başta Tarım Bakanlığı olmak üzere konu ile ilgili tarım politikası yürütücülerine baskılar

(18)

9

yaparak politika belirleyici konumda olabilirler. Yine Türkiye için örnek vermek gerekirse Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği, Şekerli Mamüller Derneği, Tohum Üreticileri Derneği, Sağlıklı Tavuk Platformu, Yem Sanayicileri Derneği vb. kuruluşlar örnek gösterilebilir. Bu tip kuruluşlar ilgili oldukları ürünlerde herhangi bir sorun çıktığı zaman raporlar, toplantılar vb. düzenleyerek tarım politikası yürütücülerini yönlendirebilirler.

Bazen bu kuruluşlar sanayicilerin dışında da örgütlenebilir. Örneğin tüketici dernekleri vb. kuruluşlar bazı gıda ürünlerindeki sorunları (fiyat artışları, piyasadaki sunuluş şekli vb.) bazen medya aracılığıyla bazen de çeşitli gösteriler yoluyla kamuoyuna açıklayarak tarım politikası yürütücülerini etkileyebilirler. Sivil toplum örgütleri günümüzde tüm Dünya ülkelerinde kamuoyu oluşturarak tarımsal problemlere çözümler üretebilmektedir.

3.1.5 Tarımsal Eğitim Kurumları

Ülkelerin gelişmişlik düzeyi arttıkça araştırmaya, eğitime ve bilime ayrılan kaynaklar da artmakta ve diğer sektörler gibi tarım sektörü de birçok sorununu çözebilmektedir. Tarımsal alanda yapılan araştırmaların sonucunda elde edilen bulguların uygulanarak ülke tarım politikasının buna göre yönlendirilmesi o ülkenin güçlü bir tarıma sahip olmasına neden olmaktadır. Tarımsal eğitim kurumlarında (araştırma enstitüleri, üniversiteler, tarım meslek liseleri vb.) yapılan araştırma çalışmalarının ülke tarım politikası yürütücülerine ulaştırılması ve bu sonuçların uygulanabilmesi de başlı başlı başına bir konudur. Bunun sağlanabilmesi için koordinasyon ve işbirliğinin yüksek düzeyde olması gerekmektedir.

3.2 Uluslararası Alanda Faaliyeti Olan Tarım Politikası Yürütücüleri

Uluslararası tarım politikasının ilgi alanları konusunda daha önceden kısa bilgiler verilmişti. Her ülke kendi tarımını destekleyerek, tarımsal üretimini ülke menfaatleri doğrultusunda yönlendirdiği için uluslararası alanda tarım politikası yürütücüsünün veya yürütücülerinin olması düşünülemez. Ancak Dünya’daki birçok ülkenin tarımsal alanda belirli kurallar çerçevesinde işbirliği yaptığı da bilinen bir gerçektir. Bu işbirliği daha çok tarım ürünleri ticareti konusunda olmaktadır. Tarımsal dış ticaretin yanında tarımsal üretimde yetersiz olan ülkelere yapılan yardımları da yönlendiren kuruluşlar bulunmaktadır. O halde uluslararası alanda faaliyeti olan tarım politikası yürütücülerini 2 grupta incelemek mümkündür.

(19)

10

3.2.1 Uluslararası Tarımsal Kuruluşlar

Uluslararası tarım politikası ağırlıklı olarak, 1945 yılında aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 51 ülkenin biraraya gelmesi ile “Dünya barışını korumak ve uluslar arasında

ekonomik, toplumsal ve kültürel bir işbirliği oluşturmak” amacıyla kurulan Birleşmiş

Milletler (BM) örgütüne bağlı çeşitli uzman kuruluşların yardımıyla yürütülmektedir.

Bu kuruluşlar; besin maddesi yardımı yapan ve tarımsal üretimle ilgili olanlar, tarımsal kalkınmayı sağlamaya yardımcı kuruluşlar ve ticaretin geliştirilmesine hizmet veren kuruluşlar olmak üzere 3 grupta toplanabilir.

3.2.1.1 Üretim ve Beslenme İle İlgili Kuruluşlar

Bu kuruluşlar, gıda sıkıntısı çeken az gelişmiş ülkelere gıda yardımı yaparak az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin tarımsal üretimlerini artırmayı amaçlayan politikalar oluştururlar. Bu kuruluşların başında Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Dünya Gıda Konseyi (WFC) ve Dünya Gıda Programı (WFP) gelmektedir.

3.2.1.1.1 Birleşmiş Milletler (UN) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)

Birleşmiş Milletler (United Nations) üyesi ülkelerin çoğu FAO (Food and Agriculture Organization)’nun üyesidirler. Bu örgütün açlığa karşı mücadele konusunda çok yönlü bir etkinliği vardır. Açlıkla karşılaşan ülkelere gıda yardımı yapar, doğal kaynakların korunması ve geliştirilmesi, tarım ürünlerinin depolanması gibi konularda da danışmanlık görevi yapar. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 16 Ekim 1945 tarihinde Kanada'nın Quebec kentinde Birleşmiş Milletler'e üye 44 ülke temsilcisinin, insanların beslenme düzeylerini yükseltmek, gıda ve tarımsal ürünlerin üretimini ve dağıtımını geliştirmek ve kırsal kesimde yaşayan insanların yaşam koşullarını iyileştirmek amacıyla FAO Anayasasını imzalamaları ile kurulmuştur. Merkezi Roma’dadır.

Kuruluşundan bu yana FAO; tarımsal kalkınmayı, iyi beslenmeyi ve tüm insanların faal ve sağlıklı yaşamaları için gerekli gıdayı bulabilmelerini amaçlamış, fakirliği ve açlığı azaltmaya yönelik çalışmalarda bulunmuştur. FAO, tarımsal kalkınmayı sağlayacak ekonomik ve sosyal politikalar üretirken, gıda ve tarımdaki acil durumların ele alınmasında da en büyük rolü üstlenmektedir. Doğal kaynakların korunması ve yönetilmesi için "sürdürülebilir

tarımsal ve kırsal kalkınma" nın öncüsü olan FAO, yürüttüğü programlarla, gelecek

(20)

11

3.2.1.1.2 Dünya Gıda Konseyi (WFC)

Dünya Gıda Konseyi üye ülkelerdeki beslenme koşullarını inceleyerek öneriler ortaya koyar. 1974 yılında kurulan Dünya Gıda Konseyi beslenme koşullarının iyileştirilmesi konusunda üye ülkelere herhangi bir ekonomik ve teknik bir yardımda bulunmaz. Bir danışma örgütüdür.

3.2.1.1.3 Dünya Gıda Programı (WFP)

1963 yılında Roma’da kurulan Dünya Gıda Programı doğrudan gıda yardımları yapan Birleşmiş Milletler örgütüdür. Dünya Gıda Programı da FAO gibi, az gelişmiş ülkelere özellikle bu ülkelerdeki ilkokul çocuklarına, doğal afetlerde zarar görenlere ve zorunlu yerleşim uygulanan kırsal kesimdeki nüfusa gıda yardımlarında bulunur. Ayrıca yerel hükümetlerce yürütülen kamu projelerinde, çalışanlara ücretlerinin bir kısmının karşılığı olarak besin maddesi verilmesiyle projenin yükünün azalacağı düşüncesinden hareketle besin maddesi sağlar.

WFP'nin hedefi açlık içindeki yoksul insanları beslemek ve bu kişilerin açlık ve yoksulluk döngüsünü kırmaya yardımcı olmaktır. WFP, bu amaçla, acil durumlar ve kalkınma projeleri için gıda yardımı sağlamaktadır. WFP, insani ve kalkınma çalışmalarını yürütmek için tamamıyla gönüllü katkılara bağlıdır. Katkılar nakit para olabildiği gibi gıda veya gıdayı yetiştirmek, saklamak ve kullanmak için gerekli temel maddelerden de oluşabilmektedir. WFP'ye yapılan nakdi ve ayni katkılar, hükümetler tarafından yapılabildiği gibi, hükümetlerarası ve hükümet dışı kuruluşlar ile özel teşkilatlar tarafından da gerçekleştirilebilmektedir.

3.2.1.2 Tarımsal Kalkınma ile İlgili Kuruluşlar

Bu kuruluşlar arasında yine FAO başta gelmektedir. Gelişmekte olan ülkelerin kalkınma amacıyla başlattıkları ekonomik ve sosyal projelerin teknik eleman, uzman yönünden desteklenmesi ve bu ülke uzmanlarının bilgi ve tecrübelerinin artırılması amacıyla eğitilmelerine yardımcı olur. FAO dışında yine FAO ile ortak çalışmalar yapan Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP), Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD) ile Dünya Bankası Grubu ve Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi kuruluşlar vardır.

(21)

12

3.2.1.2.1 Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP)

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı gelişen ülkelere kalkınma projeleri çerçevesinde proje öncesi ve süresince teknik yardım sağlar. Tarımsal gelişmeyi amaçlayan projelere kaynak sağlar ve bunların etkin bir şekilde kullanımını denetler. UNDP’nin temel amacı Dünya üzerindeki yoksulluğu önlemek, tarım alanlarının geliştirilmesi, çevrenin korunması, doğal kaynakların verimli kullanımı, kalkınma yönetimi, gelişmekte olan ülkelerle teknik işbirliğini, teknolojinin transferi ve adaptasyonu, kadının ilerlemesi için ülke kaynaklarını yapılandırmaktır.

3.2.1.2.2 Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD)

Uluslararası Tarımsal Kalkınma Fonu (IFAD) 1977 yılında Birleşmiş Milletler

örgütüne bağlı olarak kurulmuş özel bir ihtisas kuruluşudur. Kuruluşun yani fonun amacı gelişmekte olan ülkelerdeki tarımsal ve kırsal kalkınmayı hızlandırmak amacıyla ek kaynakları harekete geçirmektir. Fon, özellikle gıda üretim sistemleri geliştirmek ve yaygınlaştırmak üzere geliştirilmiş projeleri finanse etmektedir. Bu fon, bağışlar ve uygun koşullu krediler yoluyla gelişmekte olan ülkelerdeki tarımsal kalkınma projelerine katkıda bulunur. Desteklenecek kalkınma projelerinin gıda maddesi üretimini artıran, fakirliği önleyen ve beslenmeyi iyileştiren özelliklere sahip olması istenir. IFAD gelişmekte olan ülkeler içinde en zor durumda olanlara gıda maddesi üretimini artırmaya yönelik tarımsal kalkınma programları uygular. Genel merkezi Roma'dadır. IFAD çeşitli ülkelerden katkı payı olarak sağlanan kaynaklarla çalışmalarını yürütmektedir. Birinci kategoride sanayileşmiş ülkeler, ikinci kategoride petrol üreticisi gelişmekte olan ülkeler, üçüncü kategoride ise gelişmekte olan ülkeler bulunmaktadır.

3.2.1.2.3 Dünya Bankası Grubu

Dünya Bankası; Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD), Uluslararası Kalkınma Birliği (IDA) ve Uluslararası Finans Kurumu (IFC) olmak üzere farklı işlevler yürüten üç bankadan meydana gelmiştir. Bu bankaların görevleri şunlardır.

IBRD: Ekonomik gelişmeyi sağlamayı amaçlayan projelere uzun vadeli büyük miktarda

krediler açar.

(22)

13

IFC: Az gelişmiş ülkelerdeki verimli özel teşebbüslerin gelişmesini destekleyerek bu

ülkelerin ekonomik kalkınmalarına katkıda bulunur.

Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (IBRD) veya kısa adıyla Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu ile Birlikte, 1-22 Temmuz 1944 tarihleri arasında Bretton Woods’ta toplanan BM Para ve Finans Konferansında kurulmuştur. Banka birçok ülkenin, yeniden yapılanma ve kalkınma ihtiyaçları için yeterli dövize ve bu fonları ticari bankalardan borçlanarak karşılayabilecek kredibiliteye sahip olmadıkları düşüncesinden hareketle kurulmuştur. Bu boşluğun, çok taraflı resmi bir kuruluş statüsündeki Dünya Bankası tarafından doldurulabileceği düşünülerek Bankaya, uluslararası sermaye piyasalarından borçlanıp, üyelerine ticari bankalardan daha ucuza kredi sağlama görevi verilmiştir. Dünya Bankasına, IMF’ye üye ülkeler katılabilir. Bu sebeple Banka üyeliği, Fon üyeliğine paralel bir şekilde artış göstermiştir. Dünya Bankasından ayrılmak, IMF’den çekilmek ile aynı statüdedir (Seyidoğlu, 1996).

Dünya Bankası’nın sermaye yapısı ve oy dağılımı incelendiğinde sanayileşmiş ve gelişmiş ülkelerin sermayede dolayısıyla Bankanın yönetiminde önemli bir yer tuttukları görülür. Bu yüzden açılan kredilerde bu ülkelerin ve özellikle ABD’nin büyük etkisi vardır.

Dünya Bankasının üç önemli organı vardır. Bunlar, Guvernörler Kurulu, Yönetim Kurulu ve Başkandır. Guvernörler Kurulu, her üye ülke tarafından atanan bir guvernör ile bir yardımcısından oluşur. Guvernörler Kurulu yıllık raporu ve banka hesaplarını onaylar, genel siyasetleri gözden geçirir, üye alımına veya ihracına karar verir, sermaye artırımına gidebilir ve esas anlaşma üzerinde değişiklik yapabilir. Yönetim Kurulu 24 üyeden oluşur. Kurul, Guvernörler Kurulunca verilmiş yetkiler çerçevesinde Banka siyasetlerini uygular ve denetler. Başkan tarafından getirilen borçlanma ve kredi önerilerini inceler, bunları karara bağlar. Bütçeyi hazırlar, teknik yardımları belirler. Başkan, Yönetim Kurulu tarafından seçilir. Dünya Bankası Grubu içindeki tüm kuruluşların da başkanlığını yapar. Bankanın genel yönetiminden sorumludur ve IMF Başkanı ile aynı statüdedir.

Dünya Bankasının amaçları, şu şekilde sıralanabilir:

 Üye ülkelerin, savaşın oluşturduğu yıkıntıların düzeltilmesi de dahil olmak üzere, kalkınma ve yeniden yapılanma çabalarına, verimli sermaye yatırımları kanalıyla yardımcı olmak, GYÜ’lerin kaynaklarının geliştirilmesini özendirmek,

(23)

14

 Özel yabancı yatırımlara garanti vermek, krediye katılımda bulunmak yoluyla desteklemek, özel sermayenin yetersiz olduğu durumlarda kendi kaynaklarını kullanmak suretiyle destek sağlamak,

 Uluslararası ticareti geliştirmek, ödemeler dengesini sağlamak için kalkınma amaçlı uluslararası yatırımları özendirmek,

 Diğer kanallardan sağlanan kredileri yeniden düzenleyerek veya garanti ederek daha yararlı öncelikli alanlarda kullanılmasını sağlamak,

 Savaş döneminden barış dönemine geçişte mümkün olan en uygun şartların sağlanmasına yönelik uluslararası yatırımlara yön vermek,

Dünya Bankasının bugün temel amacı gelişmiş ülkelerden GYÜ’lere mali imkanları yönlendirerek, GYÜ’lerin yaşam standartlarının artırılmasına yardımcı olmaktır. Dolayısıyla, IBRD, kuruluşundaki amaçlardan sadece bir tanesini günümüzde esas almıştır. Dünya Bankası açtığı kredilerin dışında teknik yardım da yapmaktadır. Bu yardımlar projelerin hazırlanması ve fizibilite raporlarından, kendi elemanlarını kullanarak danışma hizmetlerinin yürütülmesi ve eğitim programlarına kadar uzanır. Dünya Bankası her sektöre, bu arada tarım sektörüne de kredi açmaktadır. Tarım kesimi için en önemli dış kredi kaynağı Dünya Bankası’dır.

3.2.1.2.4 Uluslararası Para Fonu (IMF)

1944 yılında üye ülkelerin katılma paylarını ödeyerek kurdukları bir Birleşmiş Milletler organıdır. Amacı; uluslararası düzeyde parasal konularda işbirliği sağlamak, ülkelerin ulusal paralarının değerlerini korumak ve dengeye kavuşturmak için mali destek vermek, uluslararası ticaretin genişlemesini sağlamak için yabancı paralar arasında bir parite kurmak ve üyeler arasında para değişimini düzenleyici bir ödemeler sistemi geliştirmektir. IMF 1944’de Bretton Woods’ta toplanan kongre sonucunda kurulmuştur. Türkiye dahil 44 ülkenin katıldığı Bretton Woods Konferansı sonucunda, savaştan sonraki uluslararası para sisteminin esasları kabul edilmiş ve bir anlaşma imzalanmış ve Dünya Bankası ile Uluslararası Para Fonu olmak üzere dünya çapında iki büyük ve önemli mali kuruluş yaratılmıştır.

Fonun ana amaçlarına baktığımızda bu amaçlardan ilk ikisi, uluslararası parasal işbirliğinin teşvik edilmesi ve uluslararası ticaretin genişletilmesi gibi genel niteliktedir. Fakat esas amaç üye ülkelerin ödemeler bilançosu açıklarını azaltmada onlara yardımcı olmaktır.

(24)

15

Bu amacı gerçekleştirebilmek için, dış ödeme güçlükleri ile karşılaşan üye ülkelere gerekli kaynak yardımında bulunmakta, döviz kurlarında istikrarı teşvik etmekte, üyelerin rekabetçi devalüasyonlara başvurmalarına engel olmaktadır. IMF’nin gerçekleştirmek isteği bir diğer amaç da, dünya ticaretinin gelişimine zarar vermemek için cari işlemler hesabındaki kalemlere uygulanan döviz kontrollerinin kaldırılması ve üyeler arasında çok taraflı ödemeler sisteminin kurulmasıdır. Özetle belirtmek gerekirse IMF, dış ödeme güçlüğü çeken üye ülkelere kredi açarak onların dış dengelerini sağlamaya yardımcı olur ve uluslararası para sisteminin dengeli bir şekilde işlemesine katkıda bulunur.

Uluslararası Para Fonu, benzer uluslararası kuruluşlarda olduğu gibi üç organ tarafından yönetilir. Bunlar, Guvernörler Kurulu, Yönetim Kurulu ve Genel Direktörlüktür. Guvernörler Kurulu IMF’nin en yetkili organıdır. Guvernörler genellikle Maliye Bakanları veya Merkez Bankası Başkanlarıdır. Guvernörler Kurulu, yıllık raporu ve hesapları onaylar, başkanını ve her iki yılda bir atama dışında kalan Yönetim Kurulu üyelerini seçer. Yönetim Kurulu IMF’nin günlük işlerinin yürütülmesinden sorumlu daimi karar organıdır. Guvernörler Kurulunun devretmiş olduğu yetkilerinin bir kısmını kullanır. Genel Direktör veya IMF Başkanı Yönetim Kurulu tarafından beş yılık dönem için atanır. Yönetim Kuruluna başkanlık eder fakat oy hakkı yoktur. Guvernörler Kurulu ve komite toplantılarına katılır. IMF’de tüm çalışanların başıdır.

Son yıllarda, Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankasının (Dünya Bankası IBRD) gündeminde önemli yer tutan gelişme yolunda olan ülkelerde yoksulluğun azaltılması politikaları çerçevesinde, diğer uluslararası kuruluşlara birlikte IMF de çaba harcamaya başlamıştır. Bu çerçevede IMF;

-Üye ülkelerde uygun makroekonomik ve yapısal politikalar uygulanmasını ve sürekli bir büyümenin sağlanmasını desteklemektedir,

-Üye ülkelerde uygulanan politika reformlarının sonuçlarının yoksul kesimler üzerinde muhtemel etkilerinin değerlendirilmesi konusunda yardımcı olmaktadır,

-IMF programlarının yoksul kesim üzerinde olumsuz etkiler yapması durumunda reform programlarına soysal güvenlik sisteminin dahil edilmesi konusunda üye ülkelere katkıda bulunmaktadır,

-Fon’un desteklediği programlar uygulansın veya uygulanmasın, üye ülkelerde sosyal güvencenin sağlanması konusunda teknik yardım sağlamaktadır.

(25)

16

IMF bir çeşit uluslararası banka olup, döviz satan ve değişik şekillerde ve koşullar altında ülkelere borç veren bir mali kuruluştur. Tarım kesimine doğrudan değil, dolaylı yardım eder. Özellikle 2000’li yıllarla birlikte Türkiye, Arjantin ve Brezilya gibi ekonomik yönden sıkıntı çeken ülkelere açtığı kredilerle gündeme gelen IMF, aynı zamanda açılan kredilerin geri ödenmesi için ülke ekonomilerine müdahaleler de yapabilmektedir. Bu amaçla örneğin Türkiye’de 2001 ve 2002 yıllarında “Tütün” ve “Şeker” kanunları IMF tarafından istenmiştir. Bu kanunlar Türkiye kamuoyunu uzunca bir süre meşgul etmiştir. IMF ile yapılan anlaşmalar sadece tarım kesimini değil ekonominin birçok alanında kontrolün bu kuruluşça yapılması zorunluluğunu getirmiştir. Halen IMF’nin Türkiye ekonomisine ilişkin müdahaleleri dolaylı olarak devam etmektedir.

3.2.1.3 Tarımsal Ticaret İle İlgili Kuruluşlar

Bu kuruluşlar arasında Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT) sonucu ortaya çıkan Dünya Ticaret Örgütü (WTO), Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı ve Uluslararası Para Fonu (IMF) sayılabilir. Bu kuruluşlardan en önemlisi Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ)’dür. DTÖ, özellikle 1990’lı yılların ikinci yarısından sonra Dünya ticaretinin daha serbest yapılabilmesi için dış ticarete kurallar getirmiştir. Bu kurallar tarım ürünleri içinde geçerlidir. IMF’nin Dünya tarım ürünleri ticaretine direkt bir etkisi yoktur. Ancak IMF’nin kredi verdiği ve anlaşma yaptığı ülkelerin ekonomik faaliyetlerine doğrudan etki etmesi ülkelerin gerek iç gerekse dış tarımsal piyasalardan etkilenmesini sağlamaktadır.

3.2.1.3.1 Dünya Ticaret Örgütü (WTO)

Dünya'da bazı ülkeleri doğrudan, bazılarını da dolaylı olarak etkileyen 1.Dünya Savaşı, 1929 ekonomik krizi ve 2.Dünya Savaşı ile birlikte ortaya çıkan ekonomideki küçülmeler, ülkeleri dış ticarette korumacı politikalar izlemeye yöneltmiştir. Korumacı politikaların izlenmesi ile ülkeler kendi ekonomilerini ithalat kotaları, yüksek gümrük vergileri ile korumaya çalışmışlardır. Bunun sonucu Dünya ülkeleri arasındaki dış ticarette daralmalar ve haksız rekabet koşullarının ortaya çıktığı görülmüştür. Bu kısıtlayıcı uygulamalardan oldukça rahatsız olan batılı sanayileşmiş ülkeler daralmanın önlenebilmesi ve dış ticaretin serbestçe yapılabilmesi için ABD’nin önderliğinde 1947 yılında Birleşmiş Milletler bünyesinde Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşmasını (General Agreement on Tariffs and Trade) imzalamışlardır. Bu anlaşmanın temel amacı dünya ticaretini serbestleştirmek için üye ülkeler arasında belirli aralıklarla yapılan çok yanlı görüşmelere dayanmaktadır. Görüşme tekniği ise “karşılıklı ödün” (reciprocity) ilkesidir. Şöyle ki, belirli

(26)

17

malların önemli ihracatçısı olan ülke veya ülke grupları ticari ortaklarına sattıkları mallarda gümrük indirimleri talep ederler. Bunun karşılığında karşı tarafa da, kendi mallarından ödünler verirler. Bu karşılıklı ödün ve talepler, ülkeler arasında dengeli bir pazarlık ortamı yaratmakta ve sonuçta her iki taraf da bir dizi mal için gümrük tarifelerinde indirim yapmayı kabul etmektedir. Gerçekte GATT görüşmelerinde bu pazarlıklar ABD ile AB veya Japonya gibi ülkeler veya ülke grupları arasında yapılıyordu. Belli başlı ithalatçı ve ihracatçılar arasında sağlanan tarife uzlaşmaları daha sonra genel bir tarife anlaşmasıyla tüm üyelere yaygınlaştırılmıştır.

GATT kapsamında 1947-1993 yılları arasında sekiz yuvarlak masa toplantısı (round) yapılmıştır. Bu toplantıların sonuncusu olan Uruguay Round, Dünya tarihinde en uzun süren, en fazla ülkenin katıldığı ve en kapsamlı uluslararası pazarlık olarak nitelendirilmektedir. Uruguay Round 1986 yılında Uruguay’da Punta del Este kentinde yapılan Bakanlar Konferansı ile başlamış ve anlaşmaların sonuçlarını içeren Nihai Senet 1994 Nisan ayında Fas’ın Marakeş kentinde imzalanmıştır. Üye olan 125 ülke ve Avrupa Birliğinin akit (sözleşme) onay işlemleri tamamlandıktan sonra anlaşma, 1 Ocak 1995’te yürürlüğe girmiştir. 15 Aralık 2005’de Tonga’nın da katılımıyla 150 ülke WTO sözleşmesini imzalamıştır. Bir tarife sözleşmesi olan GATT, 1948 yılında yürürlüğe girmiş ve geçici olması öngörülmüşse de, günümüzde süreklilik kazanmıştır. Şöyle ki, GATT anlaşması 1.1.1995 tarihinden itibaren yerini sürekli bir kuruluş olan Dünya Ticaret Örgütüne (World Trade Organization) bırakmıştır. Dünya Ticaret Örgütü de GATT’ın gerçekleştirmek istediği amaçlar için çalışmaktadır. Genel olarak DTÖ’nün amaçları şunlardır.

-Dünyadaki bireylerin hayat standardını yükseltmek, istihdamı ve istikrarlı bir şekilde artan reel gelir ve gerçek talep hacmini sağlamak, mal ve hizmet üretim ve ticaretini geliştirmek, dünya kaynaklarının sürdürülebilir kalkınma hedeflerine en uygun şekilde kullanımına olanak vermek, çevreyi korumak, farklı ekonomik seviyelerdeki ülkelerin ihtiyaç ve endişelerine cevap verecek şekilde mevcut kaynakları geliştirmek,

-Gelişmekteki ülkelerin ve bunların arasında yer alan az gelişmiş olanların artan dünya ticaretinde ekonomik kalkınma ihtiyaçları ile orantılı bir pay elde edebilmesini sağlamak,

-Karşılıklı çıkar esasına dayalı ve gümrük tarifeleri ile ticaretin karşılaştığı diğer engellerde önemli indirimler sağlayan ve uluslararası ticaret ilişkilerinde ayırımcılığı ortadan kaldıran anlaşmalar yapmak,

(27)

18

-Çok taraflı ticaret sisteminin ana ilkelerini korumak ve geliştirmek.

DTÖ, IMF ve Dünya Bankası gibi Dünya ekonomisi sisteminin önemli bir kuruluşu olmuştur. DTÖ, bir çok üründe olduğu gibi tarım ürünlerinin dış ticaretinde de birtakım kuralların uygulanmasına çalışmaktadır.

Uruguay görüşmelerinden önce tarım ürünlerinde tarife indirimleri gündeme gelmemiş, bu ürünlerdeki tarifeler ve tarımsal sübvansiyonların azaltılması ve kaldırılması gibi konular ilk kez Uruguay görüşmelerinde tartışılmıştır. Tarım politikaları gereği yoğun sübvansiyonlar uygulayan AB ve ABD gibi ülkeler bunların devam etmesini istediklerinden görüşmeleri uzatmışlardır. Bu nedenle Uruguay Round 8 yıl gibi uzun bir süre devam etmiştir.

Uruguay toplantıları planlanandan 3 yıl daha uzun sürmüştür. Sonunda bir anlaşmaya ulaşılabilmiş ve tarımsal sübvansiyonların sınırlı ölçüde kaldırılması benimsenmiştir. Uruguay toplantılarında varılan anlaşma gereğince tarım ürünleri üzerindeki tarife dışı engeller gümrük tariflerine dönüştürülerek belirli bir takvime göre indirilmesine karar verilmiştir (Kalanlar, 2004).

Uruguay Round Nihai Senedinde yer alan Tarım Anlaşması pazara giriş, ihracat sübvansiyonlarının azaltılması, iç destekler, uyum hükmü ve sağlık önlemleri gibi konularda beş yeni kural getirmiştir. Uruguay Round’da belirlenen tarım anlaşması Gelişmiş ülkeler için 2000, gelişmekte olan ülkeler için 2004 yılına kadar geçerliliğini korumaktaydı.

Bu tarihlerden önce yeni bir anlaşmasının Dünya gündemine gelmesi gerekirken 2002’de düzenlenen “Doha Round” ticaret görüşmelerinde tarımda tarifelerin indirimi, sanayi mallarında ticaretin serbestleştirilmesi ve hizmetler sektöründe piyasaların açılmasında hemen hemen hiçbir ilerleme kaydedilmedi. Sadece bakanlar kendilerine karar vermek için 2006 yılı Nisan ayı sonuna kadar süre tanıdılar. Tarımsal mallarda ihracat teşviklerinin kaldırılması da 2013 yılı sonuna kaldı (Anonim, 2006). Dünya Ticaret Örgütünün küresel ticareti güçlendirmek için tarım, hizmetler ve mal piyasalarının dışa açılmasını hedefi, Doha görüşmeleri sonrasında Meksika’nın Cancun kentinde yapılan toplantılarda da uzlaşmanın olmaması sonucunu doğurmuştu. 2005 yılı Aralık ayında Hong-Kong’ta yapılan DTÖ konferansında Doha ticaret görüşmelerinin en önemli gündem maddeleri yine çözümsüz kaldı Bu görüşmelerde tarım teşviklerinin 2013’e kadar kaldırılmasını, Dünyanın en fakir ülkelerine ihracat yardımı yapılmasını öngörmekteydi.

(28)

19

Doha müzakereleri 2006 yılında askıya alınmış bulunmaktadır. Bu durum siyasi anlamda Turun geleceğine ilişkin ciddi bir endişe yaratmıştır. Zira 2007 yılında yapılması gereken mutat Bakanlar konferansı yapılamamıştır. Temel anlaşmazlıkların çözümü için önemli olan tarım ve tarım dışı ürünlerde pazara giriş alarında “modaliteler” konusunda özellikle 2007 yılı içinde çalışmalar teknik düzeyde devam etmiş ve Şubat 2008 taslak modaliteleri ortaya konulmuştur. Temmuz 2008’de Tura devam edebilmek için yapılan mini Bakanlar zirvesinde de bu kez özellikle GYÜ’lerin üzerinde durduğu hassas tarım ürünlerinde korunma ve özel korunma mekanizmaları (special safeguard mechanizm) konusunda bir anlaşmaya varılmaması sonucu Temmuz-2008 paketi olarak bilinen bu girişimden de sonuç alınamamıştır (Akman, 2008)

Tarım ürünlerinde yeni bir anlaşma yapılamaması ve uzlaşma olmaması nedeniyle halen Uruguay Round sonunda geçerli olan ilkelerden oluşturulan tarım anlaşması geçerliliğini ana hatlarıyla korumaktadır.

1-Pazara giriş: GATT anlaşmasını imzalayan ülkelerin tamamı prelevman, asgari fiyat

ya da kota gibi tarife dışı engelleri sabit gümrük tarifelerine dönüştürmeyi kabul etmişlerdir. Tarifeler ise 1986-88 dönemi baz alınarak, gelişmiş ülkelerde 6 yıl içerisinde (1995-2000) %36, gelişmekte olan ülkelerde 10 yıl içerisinde (1995-2005) % 24 oranında düşürülmüştür. Bu indirim her ürün için gelişmiş ülkelerde en az %15, gelişmekte olan ülkelerde %10 olarak uygulanmıştır. Az gelişmiş ülkelerin gümrük tarifelerini aşağı çekme zorunlulukları yoktur.

İthalatı gümrük tarifelerine konu olan temel tarım ürünlerinde, Tarım Anlaşması’nın yürürlüğe girdiği ilk yılda 1986-88 dönemi baz alınarak iç tüketimin % 3’ü, 6 yıl sonunda ise % 5’i oranında ithalat zorunluluğu getirilmektedir. Asgari ithalat oranı gelişmekte olan ülkeler için 10 yıl sonunda % 4 olarak kabul edilmiştir. 13-18 Aralık 2005’de Hong Kong’da gerçekleştirilen WTO Bakanlar Konferansı toplantısında pazara giriş konusunda tarife indirimlerinin süreceği anlaşılmıştır. Ülkelere göre özel korunma ve özel tarifeler uygulama olanaklarının oluşabileceği görüşmelerden anlaşılmaktadır.

2-İhracat Sübvansiyonları: 1986-1990 dönemi esas alınarak, 6 yıl içinde ihracat

sübvansiyonları değer olarak %36 oranında, sübvansiyonlu ihracat ise her ürün için miktar olarak %21 oranında azaltılacaktır. Gelişmekte olan ülkeler için 10 yıllık bir süre zarfında bu oranlar % 24 ve %14 olacaktır. İhracat kredileri veya gıda yardımına dönük sübvansiyonların çoğu, azaltılması gereken sübvansiyonlar kapsamı dışında tutulmuştur. Şimdiye kadar ihracatlarına sübvansiyon uygulanmamış olan ürünlerin ihracatlarına bundan sonra da

(29)

20

sübvansiyon uygulanmayacaktır.13-18 Aralık 2005’de Hong Kong’da gerçekleştirilen WTO Bakanlar Konferansı toplantısında ihracat sübvansiyonlarının Nisan 2006 ile birlikte kaldırılması kararlaştırılmış, ancak uygulama başlatılamamıştır.

3-İç Destekler: Tarımsal üretime sağlanan tüm iç destekler, 1986-88 dönemi esas

alınarak, gelişmiş ülkelerde 6 yılda %20, gelişmekte olan ülkelerde 10 yılda %13.3 oranında azaltılacaktır. Ürün esasına göre iç desteğe, üretim değerinin gelişmiş ülkelerde %5’ini, gelişmekte olan ülkelerde %10’unu geçmeyecek şekilde izin verilmektedir. İç desteklerin hesaplanması temelde referans fiyatı denilen Dünya fiyatı ile iç piyasadaki fiyat arasındaki farkın üretim miktarıyla çarpımına dayanan “Toplu Destek Ölçümü”’ne dayanmaktadır. İç desteklerin sınıflandırılması renklerle belirlenmiştir. Fiyat ve ticareti bozucu etkisi minimal olan, kırsal gelişme, AR-GE, altyapı harcamaları gibi harcamalar YEŞİL kutuya girmektedir ve serbesttir. MAVİ kutunun esasını sabit alan, verim ve hayvan sayısına bağlı olan üretimden kısmen bağımsız olan ödemeler teşkil etmektedir. İndirim yapılması gerekmemektedir. Anlaşmaya konulan “sulh hükmü” nedeniyle bu tür destekleri uygulayan ülkeler hakkında soruşturma açılamaz. Fiyat ve ticarete doğrudan etki yapan önlemler KIRMIZI kutuya girmektedir. İndirim yapılması zorunludur (Çakmak ve ark., 1999). “Yeşil kutu” önlemleri denilen ve araştırma, hastalıklarla mücadele, alt yapı yatırımları, gıda yardımları, yapısal uyum programları, bölgesel yardım ve çevre koruma pogramları için yapılan harcamalar indirim taahhütlerinin dışında tutulmaktadır. Yine, üreticilere çeşitli nedenlerden dolayı yapılan yardımlar (üretimi sınırlamak için nadasa bırakanlara yapılan ödemeler) da aynı şekilde iç desteklerin azaltılması kuralı dışında tutulmaktadır. 13-18 Aralık 2005’de Hong Kong’da gerçekleştirilen WTO Bakanlar Konferansı toplantısında toplam destekleme ölçümünde ticareti bozucu iç desteklerde yapılacak toplam indirimlerin tarımlarında oransal olarak en fazla destekleme yapan AB ve daha sonra destek yapan ABD ve Japonya ile bunlardan daha az destekleme yapan Gelişmekte Olan Ülkeler için ayrı ayrı belirleneceği kararlaştırılmıştır.

4-Uyum Hükmü: Ticari ilişkide bulunan ülkelerin ekonomilerine zarar vermeyen ve

ticareti çarpıtıcı etkisi çok sınırlı olan, ancak “yeşil kategori” önlemler sınıfında olmayan iç destekler ile ihracat sübvansiyonları 9 yıl süre ile uygulanabilirler. Hong Kong’da gerçekleştirilen WTO Bakanlar Konferansı toplantısında alınan kararlara göre deniminis denilen yani tarımsal üretim değerinin %10’undan fazla destek verilmemesi” konusunda Gelişmekte Olan Ülkeler’in herhangi bir indirime gitmemelerine karar verilmiştir.

(30)

21

5-Sağlık Önlemleri : Bu kural, insan, hayvan ve bitki sağlığı ile ilgili ölçülerin hangi

koşullarda ve nasıl kullanılacağını belirlemeye çalışmaktadır. Amaç bu alandaki çeşitli ölçüleri bilimsel bir temele oturtmak, ticareti keyfi bir biçimde engelleyen niteliklerden arındırmak ve ülkeler arasında ayrım yapmadan uygulanmasını sağlamaktır.

Uruguay Anlaşması sonucu tüm üye ülkeler imzaladıkları nihai senet ile Dünya Ticaret Örgütü’nün kurulmasını kabul etmişlerdir. Kısa adı DTÖ (WTO) olan bu örgüt 1 Temmuz 1995 tarihinde çalışmaya başlayarak, GATT’ın Cenevre’de bulunan sekreteryasının yerine geçmiştir. Örgüt, Uruguay’dan önce uluslararası ticaretin serbestleştirilmesi ile ilgili tüm anlaşmaları (GATT dahil) devralmakta ve Uruguay Sözleşmesi’nin uygulanması ile ilgili denetim ve gözetim görevlerini üstlenmektedir. Dünya Ticaret Örgütü içerisinde oluşturulacak Tarım Komitesi yukarıda adı geçen kuralların uygulanmasını denetleyecektir.

DTÖ anlaşması Dünya ticaretinin serbestleştirilmesi ve uluslararası ticaretin disipline edilmesi ile ilgili bir anlaşma olup 1980’lerden sonra Dünya ticaretinde görülen daralmanın bu anlaşma ile önleneceği ve bunun sonucunda dış ticarette karşılıklı güvenin sağlanacağı umut edilmektedir. DTÖ anlaşmasıyla Dünya'da tam bir serbest ticaretten söz edebilmek için daha uzun yıllara gerek olduğu söylenebilir. Çünkü herşeyden önce tarife dışı engeller (kota, ithalat yasakları, fark giderici vergiler vb.) çok yüksek oranlarla gümrük vergilerine dönüşmektedir. Örneğin, Avrupa Birliği'nde prelevman (telafi edici vergi) gibi tarife dışı engeller, Topluluğa 1986-1988 döneminde dış ülkelerden ürün girişinde baz kabul edilen“eşik

fiyatları” ile aynı dönemin Dünya piyasa fiyatları farkına göre hesaplanarak %150 ile %300

arasında değişen gümrük vergilerine dönüştürülmüştür. Birçok Dünya ülkesi DTÖ kurallarını kendi ekonomilerine zarar vermeyecek şekilde yeniden düzenlemiştir.

Türkiye DTÖ sınıflamasında gelişmekte olan ülkeler grubunda yer almaktadır. Dolayısıyla gelişmekte olan ülkelere tanınan ayrıcalıklardan yararlanabilecek durumdadır. Bu arada gelişmiş ülkelerin ihracat sübvansiyonlarını azaltmaları, gümrük vergilerini indirmeleri ve iç desteklerini kısmaları sonucunda, Türk tarım ürünlerinin dış pazarlardaki rekabeti açısından kazanımların elde edilebilmesi de mümkündür (Acar, 2006). Doha görüşmelerinin ardından yapılan bir dizi görüşmeler sonucunda 2 Ağustos 2004 tarihinde bir ölçüde anlaşmaya varılan “Tarım Çerçeve Anlaşması”nın Türkiye’yi olumlu ya da olumsuz ne yönde etkilemesinin genel değerlendirmesi iç destekler, pazara giriş ve ihracat teşvikleri açısından aşağıdaki şekilde değerlendirilebilir.

(31)

22

İç destekler, bilindiği üzere kırmızı, mavi ve yeşil olmak üzere 3 grupta

incelenmekteydi. Kırmızı kutu destekleri yasaklanan ve zaman içinde tamamen ortadan kaldırılması gereken desteklerden oluşmaktaydı. Türkiye 2001’den sonra destekleme ödemelerinin neredeyse tamamını DGD adı altında toplamıştır. Kırmızı kutu kapsamına giren girdi destekleri, fiyat destekleri, primler, toplam destek bütçesi içinde çok az bir bütçe oluşturduğundan kırmızı kutu destekleri için öngörülen % 10’luk istisnanın Türkiye’yi etkilemeyeceği anlaşılmaktadır. Ancak asgari destek (de minimis) istisnasının % 10’unun altına çekilmesi halinde, prim desteği verilen pamuk, ayçiçeği, soya gibi ürünlerde sorunlar görülebilir. Mavi kutu destekleri, indirim dışında tutulan istisnai destekleri içeren üretim veya verimle ilişkili olmayan alan ve kalite kriterlerine dayanan destekleri oluşturmaktadır. Bu nedenle tarım çerçeve anlaşmasında mavi kutu destekleri için üretim değerinin % 5’ini geçmemesi şeklinde bir azaltma söz konusudur. Türkiye’de bu gruba giren destekler parasal değer olarak çok az bir meblağ oluşturduğundan Türkiye için bir sorun görünmemektedir.

Yeşil kutu destekleri ise indirime tutulmayan destekler olduğundan yine Türkiye için

bir sorun görünmemektedir.

Pazara giriş, olarak da anılan tarım ürünlerine uygulanan gümrük vergilerinde indirim

konusunda ise gelişmekte olan ülkelere tanınan ayrıcalıklardan Türkiye’nin de yararlanması sözkonusudur. Bunun yanında özel ürün tespiti yoluyla, hayvansal ürünler başta olmak üzere, bölgesel kalkınma ve gıda güvencesi açısından önem taşıyan tarım ürünleri için ayrıcalıklı muameleden yararlanmak mümkün görünmektedir (Acar, 2006).İhracat teşvikleri açısından bakıldığında yine Türkiye avantajlı bir konumdadır.

3.2.1.3.2 BM Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD)

Birleşmiş Milletlerin Ticaret ve Kalkınma Konferansı, Genel Kurula bağlı daimi bir organ olarak Dünya ticaretini, bu arada az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için önem taşıyan tarım ürünleri ticaretini düzenlemek ve bu ülkelerin uluslararası ticarete katkılarını artırmak amacıyla çalışmalar yapar. UNCTAD genelde, ekonomik kalkınmanın sağlanması için gerekli önlemlerinin görüşüldüğü, formüle edilip uygulanmaya çalışıldığı bir uluslararası forum olarak görev yapmaktadır.

(32)

23

4. ULUSLAR ARASI TARIMSAL KURULUŞLAR ve TÜRKİYE TARIMI

Dünyada uluslararası ticaretin genişlemesinin de etkisiyle bir takım yeni uluslar arası

organizasyonlar oluşturma ihtiyacı da doğmuştur. Adına küreselleşmede denilen yeni

yaklaşım ile uluslararası düzeydeki kurumsal yapılanmalar daha da ön plana çıkmıştır. Bu kuruluşlar IMF, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) ve Dünya Bankası gibi Birleşmiş Milletler Örgütü bünyesinde kurulmuş örgütlerdir. Belirtilen üç önemli kuruluş dünyada küreselleşme sürecinde büyük roller üstlenmiş durumdadırlar. Çünkü küreselleşme ile malların, hizmetlerin ve sermayenin küresel düzeyde dolaşması beklenmektedir. Bu kapsamda tarım ürünleri de yer almakta ve gelişmelerden etkilenmektedir. Bu kurumların dışında Türkiye’nin 1960’lı yılların başından beri entegre olmaya çalıştığı ve günümüzde 28 ülkenin bir arada ortak bir tarım politikası izlediği AB gerçeğidir. Türkiye AB’ne tam üye olmak üzere başvurmuştur. AB ülkelerinde uygulanan tüm politikalara uyum sağladığı sürece Türkiye AB’ne tam üye olabilecektir.

Bu bölümde IMF, Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Bankası ve Avrupa Birliği politikalarının Türk tarımına olası etkileri ayrıntılı bir biçimde incelenecektir.

4.1 IMF (Uluslararası Para Fonu)

1930’larda dünya ekonomik krizinin yarattığı sorunlarla birlikte ortaya çıkmıştır.

Paranın değerini koruyabilecek bir üst kurum oluşturmak, ticaretin uyumlu bir şekilde

gerçekleşmesini sağlamak ve döviz kurunun istikrarını sağlamak amacıyla kurulmuştur. 1973 Dünya petrol krizinden sonra Dünya Bankası ile birlikte az gelişmiş ülkelere

yönelik yapısal uyum programları ile projeler yürütülmeye başlanmıştır. Gelinen noktada ise; IMF’nin etkinliği ve ülkeler üzerindeki yaptırım gücü küreselleşme gücü ile artmış ve bu güç,

sistemin işleyebilmesi için zorunlu bir seçenek olarak belirmiştir (Sayın ve ark., 2006). IMF’nin anlaşmalı ülkelerle olan ilişkileri, genelde istikrar paketleri ve/veya yapısal uyum programlarının önerilmesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bunlardan istikrar paketleri; acil müdahale gerektiren durumlarda kısa vadeli çözümlere yönelik olarak uygulanmaktadır. Öte yandan yapısal uyum programları ise ekonomik büyümeyi engelleyen yapısal sorunların çözümü amaçlamakta ve daha uzun bir vadeyi kapsamaktadır. Belirtilen programların uygulanmasında IMF, denetleme rolü üstlenmekte ve Dünya Bankası ile sıkı bir işbirliğine gidilmektedir. Yardım talep eden ülkeyle programın çerçevesi görüşülmekte, ödeme

takvimleri belirlenmekte ve ilgili ülkeden en üst düzeyde olmak üzere programa ilişkin niyet mektupları ve taahhütler istenmektedir.

Şekil

Çizelge 4.1 IMF Programı Kapsamında Başlıca Tarım Düzenlemeleri
Çizelge 4.2: Tarım Bütçesinin Gerçekleşmesi (Cari Fiyatlarla, Milyon TL)
Çizelge 4.3. Türkiye’de Tarım Alanları (Bin Hektar)
Çizelge 4.4. Dünya’da ve Türkiye’de Tarımsal Ticaret Hadleri
+6

Referanslar

Benzer Belgeler

• Paleolitik Teknoloji : Taş devrinin ilk bölümüne, insanla taş aletler kullandığı için paleolitik çağ denir.. İlk insanlar ve

Mayıs ayında halıdan izole edilen mikrofungus türlerinin istasyonlara göre, iç ve dıĢ ortamdaki dağılımı ve bulunma yüzdeleri .... Haziran ayında havadan izole

Evli bireylerin sahip oldukları değerler, evli bireylerin yılmazlık düzeylerine ve çatışma çözme stillerine göre farklılaşacağından evli bireylere yönelik

• Grup 4; Genç CoQ10 Antrenman (n: 7): Sekiz hafta yüzme egzersizi yaptırılan ve antrenman periyodu boyunca günlük 300 mg/kg CoQ10 verilen ve çalışma sonunda doku

Bulgular – Çalışma sonuçlarına göre hizmet hatası telafi stratejilerinden özür stratejisinin müşterilerin hizmet kalitesi algılarını ve kurumsal imaj

3-[(2-metil-1H-3-indolil)-metil]-4-aril-4,5-dihidro-1H-1,2,4-triazol-5-tiyon 67 ve 3(2- benzotiyozolilmetil)-4-sübstitüe-1,2,4-triazol-5-tiyon türevleri 68 bazik ortamda uygun

Bunun dıĢında hemĢirelerin vardiyalara göre dikkat düzeyleri; bir önceki gün çalıĢma durumları, bir gün önceki uyku durumları, çalıĢmayı tercih

metrelerinde kuyu eksenlerinin yatay yönde (Güney-Batı) ciddi boyutta saptığı grafiksel sonuçlardan görülmüştür. 3) Fark (incremental) grafiklerinden üst ve alt