• Sonuç bulunamadı

Türkiye'de eğitim görmekte olan yabancı uyruklu öğrenciler ile TC uyruklu öğrencilerin psikolojik ihtiyaçlarının karşılaştırılmalı olarak incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türkiye'de eğitim görmekte olan yabancı uyruklu öğrenciler ile TC uyruklu öğrencilerin psikolojik ihtiyaçlarının karşılaştırılmalı olarak incelenmesi"

Copied!
53
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

EĞİTİM BİLİMLERİ ANABİLİM DALI

TÜRKİYE’DE EĞİTİM GÖRMEKTE OLAN YABANCI UYRUKLU

ÖĞRENCİLER İLE TC UYRUKLU ÖĞRENCİLERİN PSİKOLOJİK

İHTİYAÇLARININ KARŞILAŞTIRMALI OLARAK İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Danışman

Prof. Dr. Ömer ÜRE

Hazırlayan

Sultanbay HALMATOV

(2)

İÇİNDEKİLER

İÇİNDEKİLER ……… I ÖZET ……… III SUMMARY ……… IV ÖNSÖZ ……… V TABLOLAR DİZİNİ………... VI BÖLÜM I 1. GİRİŞ ………. 1

1.1. Araştırmanın Amacı ve Önemi……… 2

1.2 Araştırmanın Problemi………. 2 1.3. Alt Problemler……….. 3 1.4. Denenceler……….. 4 1.5. Sayıltılar ……….. 4 1.6. Sınırlılıklar………... 4 1.7. Tanımlar………... 5 BÖLÜM II 2. PSİKOLOJİK İHTİYAÇLARLA İLGİLİ KURAMSAL YAYINLAR ……….….6

2.1. Kavram Olarak İhtiyaç ……….………6

2.2. Psikolojik İhtiyaçlar İle İlgili Yurt İçinde Yapılan Çalışmalar…..……….. ...16

2.3. Psikolojik İhtiyaçlar İle İlgili Yurt Dışında Yapılan Çalışmalar………...18

2.4. Yabancıların Sorunlarıyla İlgili Kuramsal Açıklamalar …...………..…20

2.5. Yabancı Uyruklu Öğrencilerin Sorunları İle İlgili Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar.….….………..………....22

2.6. Yabancı Uyruklu Öğrencilerle İlgili Türkiye’de Yapılan Araştırmalar ………...………25

BÖLÜM III 3. YÖNTEM VE TEKNİKLER ...27

3.1. Araştırmanın Evreni ………...…27

3.2. Araştırmanın Örneklemi ……….27

(3)

BÖLÜM IV

4. BULGULAR ……….. 30

4.1. Yerli ve Yabancı Uyruklu Öğrencilerin Temel Psikolojik İhtiyaçlarına İlişkin Bulgular ………... 30

4.2. Cinsiyetin Öğrencilerin Temel Psikolojik İhtiyaç Örüntüsüne İlişkin Bulgular ……… 31

4.3. Kızların Tabiiyetlerine Göre Temel Psikolojik İhtiyaçlarının Karşılaştırılmasına İlişkin Bulgular ………. 32

4.4. Erkeklerin Tabiiyetlerine Göre Temel Psikolojik İhtiyaçlarının Karşılaştırılmasına İlişkin Bulgular……….. 34

4.5. Annenin Öğrenim Durumunun Öğrencilerin Psikolojik İhtiyaç Örüntüsünün Etkisine İlişkin Bulgular ……… 35

4.6. Babanın Öğrenim Durumunun Öğrencilerin Psikolojik İhtiyaç Örüntüsünün Etkisine İlişkin Bulgular ……… 36

BÖLÜM V 5. TARTIŞMA VE YORUM ……….………. 38

5.1. Öneriler ……….……… 39

KAYNAKLAR ……….……….41

EKLER ……….….….….….………...44

EK 1: Temel Psikolojik İhtiyaçlar Ölçeği …...………….…....………..45

(4)

ÖZET

Bu araştırmada, 2006-2007 Eğitim Öğretim Yılında Ankara ve Konya illerinde lisans eğitimi görmekte olan yabancı uyruklu öğrenciler ile TC vatandaşı öğrencilerin; tabiiyeti, cinsiyeti, anne eğitim düzeyi ve baba eğitim düzeyi gibi değişkenlerinin temel psikolojik ihtiyaçlara etkisinin olup olmadığı ortaya konulmaya çalışılmıştır.

Araştırmanın örneklemi, 2006–2007 Eğitim-Öğretim Yılında Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğrencilerinden 100, Ankara ve Konya illerinde lisans eğitimi görmekte olan yabancı uyruklu öğrencilerden 118 olmak üzere toplam 218 öğrenciden oluşmaktadır.

Verilerin toplanmasında; bireylerin psikolojik ihtiyaçlarını tespit etmek amacıyla Deci ve Ryan (2000) tarafından geliştirilen Temel Psikolojik İhtiyaçlar Ölçeği ve araştırmacı tarafından geliştirilen; öğrencilerin cinsiyetleri, yaşları, ana-baba eğitim durumları ve yaşadıkları yer ve TC vatandaşı olup olmadığı gibi değişkenler içeren Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Temel Psikolojik İhtiyaçlar ölçeği Kesici, Üre ve ark.(2002) tarafından Türkçeye uyarlanmıştır. Elde edilen verilerin değerlendirilmesinde aritmetik ortalama, standart sapma, “t” testi istatistikî tekniklerden yararlanılmıştır.

Araştırmada elde edilen bulgulara göre, Psikolojik İhtiyaçlar Ölçeğinin “yeterlik” ihtiyacı belirgin olarak yabancı uyruklu öğrencilerde yüksek çıkmışken; Türk ve yabancı öğrencilerin “özerlik” ve “ilişki” ihtiyaç örüntülerinde herhangi bir farklılık görülmemiştir. Genel olarak kız ve erkek öğrencilerin temel psikolojik ihtiyaçlarında anlamlı bir farklılık ortaya çıkmamıştır.

Türk kız ve yabancı kız üniversite öğrencilerinin temel psikolojik ihtiyaçları karşılaştırıldığında “özerklik” ve “ilişki” alt boyutlarında anlamlı bir farklılık bulunmazken; “yeterlik” alt boyutunda anlamlı bir farklılık bulunmuştur.

Türk erkek ve yabancı erkek üniversite öğrencilerinin temel psikolojik ihtiyaçları karşılaştırıldığında üç alt boyutta da bir farklılaşma ortaya çıkmamıştır.

Annenin öğrenim durumunun psikolojik ihtiyaçlar üzerindeki etkisine bakıldığında “özerklik” ve “yeterlik” alt boyutlarında anlamlı bir farklılık bulunmazken, annesi üniversite mezunu olan öğrencilerin annesi lise mezunu olan öğrencilere kıyasla “ilişki” ihtiyacına daha fazla gereksinim duydukları ortaya çıkmıştır.

Babanın öğrenim durumunun temel psikolojik ihtiyaçlara etkisine bakıldığında her üç boyutta da anlamlı bir etkisinin olmadığı bulunmuştur.

(5)

SUMMARY

Aim of this research on foreign and citizen students is to measure if there are any effects of human properties like nationality, sex, education level of parents’ on psychologic requirements in 2006-2007 education period in Konya and Ankara.

The number of students who participated in this research was 218 where 100 of them are students of Faculty of Selcuk University, and 118 of them are foreign students who study in Ankara and Konya.

Deci and Ryan’s Basic Psychological Requirements Scale(2000) and researchers Personal Information Form based on students’ sex, age, education level of parents’, living place and citizenship of Turkey was used to measure psychological requirements of students. Basic Psychological Requirements Scale was translated by Kesici, Üre and their friends (2002). To evaluate data, the arithmetic average and standard deviation and “t” test statistic techniques was used.

In this research, according to the received data, Psychological Requirements Scale’s ‘sufficient’ requirement was evident in foreign students; but in ‘relationship’ and ‘independence’ requirements, there was not seen any difference. In general, there was no main difference in psychological requirements between male and female students.

Turkish and foreign university female students’ psychological requirements were compared, there was not seen any difference in ‘independent’ and ‘relationship’ dimensions; but in ‘sufficient’ dimension there was a big difference.

Turkish and foreign male university students’ psychological requirements were compared. Yet, there was no difference between all three dimensions.

Mother’s education level does not affect psychological requirements on “independency” and “sufficiency” mostly, but students whose mothers are graduated from university require more need of “relation” when compared to students whose mothers are graduated from lycée.

There was not any determined significant affect of fathers’ education level on psychological requirements.

(6)

ÖNSÖZ

İnsanın yaşamını sürdürebilmesi için, belli zamanda belli miktarlarda karşılanması gereken biyopsikolojik gereksinimleri vardır. Su, yiyecek, oksijen, sevgi, kabul edilme ve başarma bunların örneklerindendir. Eğer bu ihtiyaçlar karşılanmazsa, organizmada bir gerginlik meydana gelir. Birey yaşamın devamlılığı ve çevreye optimal uyum için, bu gerginliği giderme çabasında bulunur.

Doğup büyüdüğü topraklardan, sevdiklerinden uzak ve benimsediği kültürden farklı bir kültürde eğitim görmenin bireyin psikolojik ihtiyaçlarını önemli derecede etkilediği kaçınılmazdır.

Bu düşünceler ışığından yola çıkarak, bu araştırmada Türkiye’de öğrenim görmekte olan yabancı uyruklu öğrencilerin temel psikolojik ihtiyaçları belirlenmeye çalışılmıştır.

Bu araştırma beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, araştırmanın amacı ve önemi, araştırma problemi, araştırmanın hipotezleri açıklanmıştır. İkinci bölümde psikolojik ihtiyaçlarla ilgili ülkemizde ve yurt dışında yapılan araştırmalar ele alınmıştır. Üçüncü bölümde araştırma evren ve örnekleminin özellikleri ve veri toplama teknikleri tanıtılmıştır. Dördüncü bölümde, hipotezlere bağlı olarak ortaya çıkan bulgular incelenmiş ve son bölümde ise araştırmanın genel olarak ortaya koyduğu sonuçlar yorumlanarak tartışılmış ve bazı öneriler sıralanmıştır.

Bu çalışma; Yabancı Uyruklu Öğrenciler ve Psikolojik İhtiyaç Örüntüleri ile ilgili Türkiye’de yapılan ilk çalışma olması nedeniyle büyük önem taşımaktadır. Çeşitli sınırlılıklarla karşılaşılsa da bilime az da olsa katkıda bulunmak umuduyla…

Araştırmanın başlangıcından bugüne kadar pek çok değerli insanın katkısı olmuştur. Tez danışmanım Sayın Prof. Dr. Ömer Üre’ye, desteklerinden dolayı Sayın Yrd. Doç. Dr. Şahin Kesici’ye, tezin istatistik çözümlerinde yardımlarını aldığım Sayın Arş. Gör. Susran Eroğlu ve arkadaşım Muhammed Konar’a ve sevgisini ve desteğini hiç esirgemeyen eşim Medera Kiyizbaeva’ya katkılarından dolayı teşekkürlerimi sunarım.

(7)

TABLOLAR DİZİNİ

Tablo 1. Araştırma Kapsamına Alınan Yabancı Uyruklu ve Türk

Öğrencilerin Cinsiyetlerine Göre Sayısal Dağılımı ………..27 Tablo 2. Yabancı Uyruklu ve Türk Üniversite Öğrencilerinin Temel Psikolojik İhtiyaçlar

Ölçeğinden Aldıkları Puanların Karşılaştırılması ………30 Tablo 3. Üniversitede Eğitim Gören Öğrencilerin Temel Psikolojik İhtiyaçlar Ölçeğinden

Aldıkları Puanların Cinsiyete Göre Karşılaştırılması ……….….…………....31 Tablo 4. Üniversitede Eğitim gören Türk Kız ile Yabancı Uyruklu Kız

Öğrencilerin Temel Psikolojik İhtiyaçlar Ölçeğinden Aldıkları

Puanların Karşılaştırılması ………...………...33 Tablo 5. Üniversitede Eğitim Gören Türk Erkek ile Yabancı Uyruklu Erkek Öğrencilerin

Temel Psikolojik İhtiyaçlar Ölçeğinden Aldıkları

Puanların Karşılaştırılması ………..34 Tablo 6. Üniversitede Öğrenim Gören Öğrencilerin Annelerinin Öğrenim

Durumuna Göre Temel Psikolojik İhtiyaçlar Ölçeğinden Aldıkları

Puanların Karşılaştırılması ………..35 Tablo 7. Üniversitede Öğrenim Gören Öğrencilerin Babalarının Öğrenim

Durumuna Göre Temel Psikolojik İhtiyaçlar Ölçeğinden Aldıkları

(8)

BÖLÜM I

1. GİRİŞ

İnsanların ihtiyaçları sonsuz ve sınırsızdır. İnsanlar sonsuz ve sınırsız ihtiyaçlara göre yeni istek ve taleplerde bulunma ihtiyacı gösterirler. İnsan davranışları belli alanlardaki ihtiyaçlarına bağlı olarak ortaya çıkabilmekte ve şekillenebilmektedir. Ortaya çıkan bu davranışlar kişinin fizyolojik yapısı, yetenekleri, yaşadığı kültüre, sosyal çevre, etnik ve dinsel özellikleri kadar psikolojik ihtiyaçlar tarafından da etkilenmektedir.

İnsan ihtiyaçları genelde fizyolojik ve psikolojik içeriklidir. Psikolojik ihtiyaçların karşılanması ve doyurulması fizyolojik ihtiyaçlara bağlıdır( Cüceoğlu, 1992).

Psikolojik ihtiyaçlar arasında; sevme ve sevilme, saygı ve takdir beklentisi içinde bulunma ve en önemlisi de kendini gerçekleştirme ihtiyacıdır. Kendini gerçekleştirme ihtiyacı psikolojik ihtiyaçların içerisinde en fazla öneme sahip olanlardan biridir. Kendini gerçekleştiren insanı psikolojik bakımdan sağlıklı ve uyumlu insan olarak belirtir ve bu insanın özellikleri arasında; gerçeği olduğu gibi algılayabilme, içinden geldiği gibi davranabilme, bir probleme dönük olma, kendine yeterli olma, çevreden bağımsız olma, takdir edilme, insanlıkla özdeşleşme, demokratik bir karakter yapısına sahip olma, sosyal kalıplaşmaya direniş olarak sayılabilir( Kuzgun, 1986).

Ülkeler arası yapılan Kültürel Değişim Programları ve ikili anlaşmalar çerçevesinde Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti 124 ülkeye burs tahsis etmekte ve bu burslar lisans, yüksek lisans, doktora, araştırma ve yaz kuru bursları olarak verilmektedir.

Bu burslar Türkiye’yi, Türk Dilini ve kültürünü her yönleri ile tanıtarak sevdirilmesine katkı sağlamakta ve diğer ülkeler ile Türkiye arasında bir kültür köprüsü oluşturmaktadır. 2007-2008 eğitim-öğretim yılında Türkiye üniversitelerinde yüksek öğretim gören burslu yabancı öğrenci sayısı��385�t��. Bu öğrenciler�� 6053’ü “Büyük Öğrenci Projesi” kapsamında Türk Cumhuriyetleri ile Türk ve Akraba topluluklarından gelen öğrencilerdir. Her yıl gelecek olan öğrenci kontenjanı 2922 Sayılı “ Türkiye’de Öğrenim Gören Yabancı Uyruklu Öğrencilere İlişkin Kanun”la kurulmuş olan Değerlendirme Kurulunda tespit edilmektedir. Türk Cumhuriyetleri dışındaki ülkelerden gelecek olan öğrenciler için ise Dışişleri Bakanlığı kanalıyla ülkelerin ihtiyaçları saptanarak programlar belirlenmektedir(YÖK,2007).

(9)

Türkiye’de psikolojik ihtiyaçlar ile ilgili birçok araştırma yapılmasına rağmen, yabancı öğrencilerin psikolojik ihtiyaçlarını inceleyen ve hatta karşılaştırma gurubu kullanılarak yapılan çalışmaya henüz rastlanmamıştır. Bu araştırmada Ankara ve Konya illerindeki üniversitelerde öğrenim gören yabancı uyruklu öğrencilerin psikolojik ihtiyaçları ile Türk üniversite öğrencilerinin psikolojik ihtiyaçları karşılaştırılarak incelenecektir.

1.1. Araştırmanın Amacı ve Önemi

Bu araştırma TC vatandaşı üniversite öğrencilerinin ve Türkiye’de eğitim almakta olan Yabancı uyruklu öğrencilerin psikolojik ihtiyaçlarını tespit etmek ve karşılaştırmak amacıyla gerçekleştirilmiştir. Çalışma süresince yabancı bir ülkede eğitim görmenin psikolojik ihtiyaçlara etkisini tespit etmek, yerli veya yabancı olma, cinsiyet, annenin, babanın öğrenim durumu gibi değişkenlerin psikolojik ihtiyaçlara bir etkisinin olup olmadığını saptamak araştırmanın amaçlarındandır.

Türkiye’de öğrenim görmekte olan yabancı uyruklu öğrencilerin birçoğu, başta kültür farklılığından kaynaklanan problemlerin yanı sıra dil sorunu, uyum sorunu, sosyal destek gibi problemler yaşamaktadırlar. Yabancı uyruklu öğrencileri daha yakından tanımak, onların uyum problemi, iletişim problemi ve akademik başarılarında yararlı olabilecek bilgileri elde etmek için böyle bir araştırmanın yapılması önemlidir.

Ayrıca bu çalışma yabancı uyruklu öğrenciler ile TC vatandaşı öğrencilerin psikolojik ihtiyaçlarını karşılaştırmalı olarak inceleyen ilk çalışma olması ve psikolojik ihtiyaçlarla ilgili yeni araştırmacılara ve eğitimcilere ışık tutacak olması ve bilim evrenine katkısıyla önemlidir.

1.2.

Araştırmanın Problemi

Türkiye Cumhuriyeti yabancı ülkelerden yapılan anlaşma sonucu karşılıklı kontenjanlarla gelen yabancı uyruklu öğrenciler için birçok kolaylıklar sağlamaktadır. Yüksek öğretim kurumlarında Türkçe kursları açılması ve bu kurslarda yabancı öğrencilere Türkçe öğretilmesi, burs ve diğer imkanlardan yararlanmalarına olanak tanıması, yabancı öğrencilerin barınma ihtiyaçlarını karşılaması bu kolaylıkların başta gelenleridir. Tüm bu olanaklara rağmen yabancı öğrencilerin başarıları beklenenin altındadır.

Öğrencilerin okuldaki başarısı dersteki ortama ve aynı ölçüde öğretmenleriyle olan ilişkilerine bağlıdır. Yabancı kökenli olmanın getirdiği çekingenlik yabancı öğrencinin dersteki katılımını etkilemektedir. Derse katılımının yetersiz olması, öğrencinin bilgi düzeyinden değil,

(10)

yanlış anlaşılmaktan dolayı düşebileceği durumdan çekinmesinden kaynaklanmaktadır. Bunun sonucu olarak ders ortalaması düşmektedir. Ayrıca kimi öğretmenlerin yabancı öğrencilere yönelik ön yargılı tutumları, farklı bir kültür çevresinden gelen öğrencilerin içinde bulundukları sorunları yeterince bilmemeleri ya da anlayamamaları ve duyarsızlıkları da görülmektedir. Kimi okullarda Türk ve yabancı öğrenciler arasında ortaya çıkan kutuplaşmalar da sağlıklı bir iletişim ve ders ortamını engellemektedir.

Bu araştırmada TC vatandaşı öğrenciler ile Türkiye’de eğitim görmekte olan yabancı uyruklu öğrencilerin psikolojik ihtiyaçları incelenecek ve karşılaştırılacaktır. Ayrıca yerli ve yabancı olma, cinsiyet, anne-babanın öğrenim durumu değişkenlerin psikolojik ihtiyaçlara etkisi irdelenecektir.

Yabancı uyruklu öğrencileri yakından tanımak, Türkiye Cumhuriyeti’nin yabancı uyruklu öğrencilerin eğitimine gösterdiği çabalarının daha iyi sonuçlar vermesine katkıda bulunacaktır. Bu nedenle böyle bir bilimsel bilgiye ihtiyaç duyulacağı düşünülmektedir.

1.3.

Alt Problemler

Araştırmanın temel problemine uygun olarak aşağıdaki alt problemler geliştirilmiştir: 1. Yabancı ve yerli öğrencilerin temel psikolojik ihtiyaç örüntülerinde farklılıklar var

mıdır?

2. Temel psikolojik ihtiyaçlar bakımından cinsiyetler arasında fark var mıdır?

3. TC vatandaşı kız öğrenciler ile yabancı uyruklu kız öğrencilerin temel psikolojik ihtiyaçları arasında bir farklılık var mıdır?

4. TC vatandaşı erkek öğrenciler ile yabancı uyruklu erkek öğrencilerin temel psikolojik ihtiyaçları arasında bir fark var mıdır?

5. Öğrencilerin temel psikolojik ihtiyaç örüntüleri annenin öğrenim durumuna göre farklılaşmakta mıdır?

6. Öğrencinin temel psikolojik ihtiyaç örüntüleri babanın öğrenim durumuna göre farlılaşmakta mıdır?

(11)

1.4.

Denenceler

Araştırmanın temel ve alt problemlerine uygun olarak araştırma süresince irdelenmek üzere aşağıdaki hipotezler geliştirilmiştir.

1. Yerli ve yabancı uyruklu öğrencilerin temel psikolojik ihtiyaçları arasında farlılaşma olacaktır.

2. Kız ve erkek öğrencilerin temel psikolojik ihtiyaç örüntüleri farklı olacaktır.

3. TC vatandaşı kız öğrencilerle Türkiye’de okuyan yabancı kız öğrencilerinin temel psikolojik ihtiyaç örüntüleri farklılaşacaktır.

4. TC vatandaşı erkek öğrencilerle Türkiye’de okuyan yabancı uyruklu erkek öğrencilerin temel psikolojik ihtiyaç örüntüleri farklılaşacaktır.

5. Annenin öğrenim durumuna göre öğrencinin temel psikolojik ihtiyaç örüntüleri farklılaşacaktır.

6. Babanın öğrenim durumuna göre öğrencinin temel psikolojik ihtiyaç örüntüleri farklılaşacaktır.

1.5.

Sayıltılar

Aşağıda araştırma süresince doğruluğu baştan kabul edilmiş olan sayıtlılar sunulmuştur. 1. Araştırmada seçilen örneklemin evreni temsil ettiği varsayılmıştır.

2. Araştırmada veri toplamak amacıyla kullanılan araçlar istenilen bilgileri toplamaya el verişli olup, geçerlik ve güvenirlik özelliklerine sahip olduğu varsayılmıştır.

3. Veri toplama araçlarına örneklemi oluşturan öğrencilerin içtenlikle ve dürüst olarak cevap verdikleri varsayılmıştır.

1.6. Sınırlılıklar

1. Bu araştırma 2006-2007 Eğitim Öğretim Yılında öğrenim görmekte olan yerli ve yabancı uyruklu toplam 218 öğrenci üzerinde gerçekleştirilmiştir. TC vatandaşı olan100 öğrenci Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğrencilerinden, yabancı uyruklu 118 öğrenci ise Konya ve Ankara illerinde eğitim görmekte olan yabancı öğrencilerden oluşmaktadır. Bunun için, daha geniş gruplara genellenmesi yanıltıcı olabilir.

2. Psikolojik ihtiyaçlarla ilgili veriler Deci ve Ryan tarafından geliştirilen, Kesici, Üre ve arkadaşları tarafından Türkçeye uyarılması yapılan Temel Psikolojik İhtiyaçlar(Basic Psychological Needs Scale) Ölçeği ile sınırlıdır.

(12)

3. Araştırmanın teorik temelini oluşturan ilgili yayınlar bölümü (Bölüm II) yerli ve yabancı ulaşılabilen kaynaklarla sınırlıdır.

1.7

. Tanımlar

Aşağıda araştırma süresince en fazla kullanılacak kavramların kısa tanımlarına yer verilmiştir:

Yabancı uyruklu öğrenci: Her derece ve daldaki eğitim kurumlarında öğrenim gören TC uyruğunda bulunmayan kişi.

İhtiyaç: Organizmayı harekete geçiren durumdur. Davranışa enerji ve yön veren güçtür, bu güç organizmayı etkileyerek bir amaç için harekete geçmeye sevk eder (Selçuk,2000).

(13)

BÖLÜM II

2.

PSİKOLOJİK İHTİYAÇLAR İLE İLGİLİ KURAMSAL YAYINLAR

Çalışmanın bu bölümünde temel psikolojik ihtiyaçlarla ilgili kuramsal yayınlar ile ulaşılabilen yurtiçi ve yurtdışı araştırma özetlerine yer verilmiştir.

2.1 Kavram Olarak İhtiyaç

Psikolojide ihtiyaç kavramı, bireyin gelişimi ve çevresi ile uyumlu bir ilişki kurabilmesi ve yaşamını sürdürebilmesi için gereken önemli koşulların eksikliği anlamına gelmektedir. İnsanların diğer canlılarda olduğu gibi yaşamını sürdürme ihtiyaçlarının yanı sıra, başarma ve kendini gerçekleştirme gibi ihtiyaçları da vardır. İnsanın davranışları yaşamı sürdürme ve kendini gerçekleştirme eğiliminden kaynaklanmaktadır. Birey bozulma ve yok olmaya direnerek, bu amaçla kalıtsal olanaklarını kullanabilmeye ve geliştire bilmeye yönelik bedensel ve psikolojik düzeyde çaba harcamaktadır. Bedenin, yaşamın sürekliliğini sağlamak için zorunlu olan durumları koruma niteliği dengeleşim (hemeostasis) olarak adlandırılmaktadır. Bireyin var oluşunu ve gelişimini sürdürebilmesi için bazı temel gereksinimlerinin karşılanması gereklidir. Hemeostatik dengenin yeniden kurulabilmesi için gereksinimlerin giderilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla birey, bunu sağlayacak davranışlarda bulunmaktadır. Bireyin gereksinim yapısı, tüm davranışları üzerinde etkilidir. Organizmada bir eksikliğin duyulmasına ve fizyolojik dengenin bozulma eğilimi göstermesine gereksinim (need); bu eksikliği gidermek için organizmada beliren güce dürtü (drive); organizmanın gereksinimi gidermesi için belirli bir yönde etkinlik göstermesi eğilimine güdü (motive) denilmektedir. ( Baymur, 1985, 64-65).

İhtiyaç ve güdülerin biyolojik temelini daha iyi anlamak için Fransız fizyolojisti Claude Bernard tarafından ileri sürülen Homeostasis kavramını yakından incelemek gerekir. Bernard’ın “organizmada iç çevrenin değişmezliği” sözü ile ifade ettiği bu olgu, canlı varlıkların yaşayabilmesi için organizmada beden ısısı, oksijen, su ve kandaki şeker oranı gibi öğelerin, belli sınırları içersinde tutulması gerekir. Bunların oran ve seviyesi ölüme sebep olmaksızın pek az değişebilir şekilde açıklanabilir. Örneğin, beden ısısının birkaç derece yükselmesi ağır şekilde hastalanmaya, daha yükselmesi ölüme sebep olur.

Çevrede ısı, hava basıncı, rutubet vb. durumlar sürekli olarak değişir. Bu değişen çevre koşulları içinde, canlı varlıklar kendi iç koşullarını kontrol altında bulundurmak, fizyolojik

(14)

dengelerini korumak zorundadır. İşte organizma içinde, en elverişli yaşama koşullarının kendiliğinden devamını sağlayan doğal mekanizmaya “homeostatik mekanizma” denir. Bu biyolojik mekanizma sonucu meydana gelen otomatik tepkiler, organizmada yaşamak için en uygun iç koşulların belli sınırlar içinde kalmasını sağlamaktadır. Böylece beden ısısı, kandaki şeker, oksijen miktarı, asit ve alkali oranı yaşamağa en elverişli sınırlar içinde bulundurulur ( Baymur, 1990, 63-68).

İhtiyaç, psikolojik bir duygudur, bununla birlikte, psikolojik ihtiyaçta mutlaka bir organik durum yada fizyolojik yetersizlikten söz edilemez. Temel ihtiyaçların gerçek doğası ve onların davranışa etkisi, ihtiyacı teorik bir kavram olarak düşünmemize yol açabilir. Bu durum organizmada sık sık olan değişiklik, bir tür enerji yada homeostatik dengeyi bozan bir rahatsızlık olarak yorumlanabilir. Bu fizyolojik durum yada uyarıcı, uygun bir güdüyle destekleninceye kadar davranışı başlatan dürtünün kaynağını oluşturur. Bütün psiko-sosyal ihtiyaçlar ve özellikle bütün insan ihtiyaçları temel ihtiyaçlar olarak adlandırılırlar (Eysenck, Arnold ve Meili, 1972).

Bireyin tüm ihtiyaçları tatmin edilmemiş durumda ise, kişi bunlardan en egemen olanını doyurmaya çalışacak ve ondan sonra ikincil olanına geçecektir. İlk basamaktaki ihtiyaçlar, kişinin vücudunun hayati ihtiyacıdır. Tüm ihtiyaçlar doyurulmamış durumdayken, fizyolojik olanlar diğerlerinden önce gelmektedir. Böyle bir kişiyi diğer ihtiyaçlarla güdülemek olanaksızdır. Bu ihtiyaçlar belli ölçüde karşılanınca, fiziksel tehlikeden, hastalıktan, ekonomik krizden ve beklenmedik olaylardan korunma anlamındaki güven ihtiyacı ortaya çıkar ( Can, 1985).

Komizar, ihtiyaç kavramının öneri anlamında kullanımını incelemiştir. İhtiyaç kavramının öneri anlamındaki kullanımı dört başlıkta inceler:

— Hedefler olacak ihtiyaçlar

— İstek ya da gereklilik olarak ihtiyaçlar — Eksiklik olarak ihtiyaçlar

— İhtiyaç ve zorunluluklar.

Hedef olarak ihtiyaç, bir amaca hizmet etmelidir. İhtiyaç belli bir durum tarafından gereklilik olarak görülmelidir. Bu ilişki tesadüfî değil temel ilişki olmalıdır.

İhtiyaç kavramı güdüsel anlamda da kullanılabilir. Bu durumda ihtiyaç “bireysel olarak ifade edilmiş belirli bazı amaçlar ya da arzu edilen durumlara ilişkin eksiklik ya da açlıktır.

(15)

Güdüsel anlamdaki ihtiyaçlar evrensel olmalarına rağmen sık sık biyolojik olarak belirlenir ve sosyolojik olarak belirlenmemelerine rağmen, sosyal olarak koşullanırlar( Alkış, 1993).

İhtiyaç; eksikliği duyulan ya da fazlalığı hissedilen zaruri olan her şeydir. Organizmanın eksikliğini hissettiği şeyler ihtiyaç, biyolojik (fizyolojik) ihtiyaçları karşılayan itici kuvvet için (açlık, susuzluk ve acıdan kaçmak vb) dürtü, biyolojik, psikolojik ve sosyolojik anlamda bütün ihtiyacın karşılanması için organizmayı belli ve düzenli bir davranışa başlatan duruma da güdü denir( Yelken,1990).

Güdü, organizmayı harekete geçiren durumdur. Güdüler bir kez ortaya çıkıp doyuruldukları zaman tamamen ortadan kalkmazlar, bir süre sonra yeniden ortaya çıkarlar. Buna güdülerin döngüsel özellikleri denir. Buna göre, güdünün döngüsü ihtiyacın hissedilmesi, ihtiyacı gidermeye yönelik davranış, ihtiyacın giderilmesi rahatlama şeklinde oluşur.

Erik Berne insanları harekete geçiren üç temel güdü olduğunu belirtmiştir. Berne güdü kavramı yerine açlık kavramını kullanmaktadır. Açıktır ki açlık kavramı döngüselliği ifade etmeye uygun kavramdır.

1. Uyarıcı açlığı: insan çevreden uyarıcı alma ihtiyacı duyar.

2. Tanıma açlığı: insan etrafındaki kişiler tarafından bilinme ihtiyacı duyar(Kendisinin farkında olmalarını ister).

3. Yapılandırma açlığı: insanın içinde bulunduğu dünyayı anlamlı görme eğilimiyle bağlantılandırabilir. İnsan anlamsız ve karmakarışık, keşmekeş içinde yaşayamaz. Etkileşimlerini çeşitli şekillerde yapılandırma ihtiyacı duyar (Bacanlı,1999). William Glaser (1969,1972) da benzeri görüşler ileri sürmüştür. İnsan yaşamın genelinde şayet başarılı olacaksa, ilk önce belli konularda başarılı olmalıdır. Bir çok çocuk için başarı duygusunun tatmanın en önemli ortamı okuldur. Geleneksel eğitimin öğrencileri yarıştırması, not verme sisteminin birileri ön plana çıkarması ve başarısız olanı ayıklaması yüzünden başarısızlık kimliğini öğrettiğini söylemek mümkündür. Çoğu öğrenci kendisini başarısız olduğunu düşünür, çünkü yaşamın diğer alanlarında başarılı olma motivasyonları bastırılmıştır (Özbay, 1999).

Organizma, yaşamını sürdürebilmesi için gerekli olan su gibi bir madde, ya da uyku gibi bir koşuldan mahrum bırakılmışsa, organizmanın bu duruma gereksinme (ihtiyaç) hali adı verilir. Gereksinme hali organizmayı gergin bir duruma sokar, organizma harekete hazırdır;

(16)

organizmanın bu durumuna dürtü hali adı verilir. Bu gergin hal, organizmayı gereksinmesini giderme yönünde hareket eder.

Güdü istekleri, arzuları, gereksinimleri ve dürtüleri kapsayan genel bir kavramdır. Açlık, susuzluk, cinsellik gibi fizyolojik kökenli güdülere dürtü (drive) adı verilir. İnsanlara özgü başarma isteği gibi yüksek dürtülere de gereksinme(ihtiyaç) denir. Güdüler organizmayı uyarır ve faaliyete geçirir, organizmanın davranışını belirli bir amaca doğru yöneltir. Organizmanın davranışında bu iki özellik gözlendiği zaman organizmanın güdülenmiş olduğu söylenir(Cüceloğlu, 1999).

Her fert devamlı olarak tatmin etmeye çalıştığı bazı ihtiyaçlara sahiptir. Başka bir ifade ile insanlar belirli bir amaca yönelirken, çoğunlukla ihtiyaçlardan hareket ederler. İhtiyaçlar, ister yeterince karşılansın, ister karşılanmasın, mutlaka organizmanı harekete geçirirler. İhtiyaçların organizmayı harekete ve faaliyete sürüklemenin temelinde güdüler yatmaktadır( Eroğlu, 2000).

İhtiyaç, olan ile olması gereken arasındaki farka işaret eder. İnsanın yaşamını sürdüre bilmesi için, belli zamanda belli bir miktarda karşılanması gereken biyopsikolojik gereksinimleri vardır. Su, yiyecek, oksijen, sevgi, başarma, kabul edilme bunların örneklerindendir. Eğer, bu ihtiyaçlar karşılanmazsa, organizmada bir gerginlik meydana gelir. Birey, yaşamın devamlılığını ve çevreye optimal uyum için, bu gerginliği giderme çabasında bulunur. İhtiyaç karşılandığında, gerginlik geçici olarak, organizmada tekrar gerginlik gelinceye kadar ortadan kalkar, birey doyum edinir. Örneğin birey yeteri kadar oksijen almadığı zaman, davranışları değişir, solunum sıklaşır, nefes almakta güçlük çeker, oksijen almak için temiz hava arar. Birey temiz havaya ulaştığı zaman gerekli oksijeni alır. Organizma restore olur. Bireyin davranışları düzelir. Ya da arkadaşları tarafından kabul edilme ihtiyacında olan öğrenci, arkadaşları tarafından reddedilirse, onun bu ihtiyacı uzun süre karşılanmazsa, uyumsuz davranışlar gösterebilir. Bireyin çevresine optimal uyumu için gereksinimleri karşılanmalıdır(Ülgen,1997).

Psikolojik ya da fiziksel olarak başkasına saldırmak, alay edip onu küçük düşürmeye çalışmak da olumsuz sosyal güdüler arasında yer alır. Bazı kişilerde bu ihtiyacın davranışları daha çok etkilediği görülür. Bu güdünün neden ileri geldiğini kestirmek güçtür. Bazıları bunu etkinlik ihtiyacına bağlamaktadırlar. Küçük çocukların etkinlik güdüsü ile oyuncaklarını kırdıkları buna örnek olarak gösterilmektedir. Ancak çocukları bu davranışlara sevk eden şeyin merak ve tecessüs olduğu ve bu türlü davranışın başkasına zarar verme ve düşmanlık duyguları

(17)

ile ilişkisi bulunmadığı dikkate alınmalıdır. Saldırganlık tavrı daha ileriki yıllarda gelişme, başarı ve üstünlük ihtiyacının doyurulmaması sonucunda meydana gelen eksiklik duygusu ile daha yakından ilgili olabileceği hatıra gelmektedir. Ayrıca bu, zararlı varlıklardan kendini koruma ihtiyacının bir belirtisi olarak da görülebilir( Baymur,1990).

Başarılı olmanın yolu ve ölçütü bir bireyden diğerine değişmekle birlikte, herkeste başarılı olma isteği vardır. Bazılarında kuvvetli, bazılarında göreli olarak zayıf olan bu istek, başarılı olmak için bireyi güdülemektedir. Bireyin yaptığı faaliyet ister mesleği ve geleceği ile ilgili olsun, ister arkadaşıyla oynadığı önemsiz bir oyun olsun, başarılı olmak ve kazanmak için herkes çaba gösterir. Bu çabaların temelinde yatan başarı güdüsüdür (Özkalp,1991).

Temel ihtiyaçlarla ilgili, insanların çeşitli güdüleri vardır. Başarı güdüsü insan yaşamında önemli yer alır. Başarı her alanda olabilir. Başarıda ulaşılacak bir hedef vardır. Birey bu hedefin standardını belirler. Başarı güdüsü ise, bireyin standardı belirlenmiş hedeflerine ulaşması için, tüm zamanını ve enerjisini kullanmasına işaret eder.

Bireyin başarı güdüsü, başarıya yaklaşma ya da başarısızlıktan kaçma davranışlarıyla açıklanabilir. Başarı güdüsü üst düzeyde olan öğrenciler incelendiğinde aşağıdaki özellikler bulunmuştur.

• Yüksek oranda kişisel sorumluluk almayı isteme.

• Riski büyük olan işleri değil, orta karar olan işleri tercih etme. • Kendilerine orta güçlükte gerçekçi amaçlar saptama.

• Davranışlarının sonuçlarıyla ilgili somut, ölçülebilir dönüt isteme. • Başarı isteklerinin engellenmeyeceği bir ortam arama.

Başarı güdüsü süreklidir. Bazı değişkenlerin etkisiyle bazen üst düzeyde ve güçlü, bazen alt düzeyde zayıf olabilir. Başarı güdüsünün gelişmesinde, ailenin çocuk yetiştirme biçiminin etkili olduğu görüşü yaygındır: Başarı düzeyi yüksek olan çocukların, ailelerinin çocuklar için standartlarının yüksek olduğu, çocuklarının gelişmesiyle ilgilendikleri, onların başarılarını övdükleri, görev ve standardı belli olmadığı zaman, onu belirleme eğilimi gösterdikleri ve çocuklarının bu standartları karşılamalarını bekledikleri izlenmiştir. Başarı düzeyi düşük olan çocukların karar vermede aileleri tarafından yönlendirildikleri ve çocuklar başarısız olduğundan, ailenin onları cezalandırdıkları gözlenmiştir(Ülgen, 1997).

(18)

Maslow’un İhtiyaçlar Kuramı

Maslow, motivasyon teorisini hiyerarşik bir biçimde ortaya koyarak, insanoğlunda birçok ihtiyacın görüldüğünü belirtmiştir. Temel ihtiyaçlar diğer ihtiyaçlardan önce doyurulması zorunlu olan açlık, susuzluk gibi ihtiyaçlardır. Bunun yanında kendi kendine saygı ihtiyacı, kişinin yalnız başına karşılayabileceği bir ihtiyaçtır. Üst düzey ihtiyaçlar(metaneeds), insanoğlunun hedefleri için devamlı daha ileri gidebilmek, en iyisi olmak, olduğundan daha iyisi olmak ya da varlığının devamı için ortaya konulmuştur (Sünbül,2003).

Fizyolojik İhtiyaçlar

Bazı fizyolojik ihtiyaçlar varlıkların dengesidir. Örneğin vücut, kan ve doku dengesini sağlamak için vücuda besin ve su girişi ile birlikte tuz, şeker, protein ve bunun gibi diğer maddeler üretimini yapacak faaliyetlere başlar. Bazı vakalar bir fizyolojik ihtiyaç için gövdesel bir temel teşkil eden yapıyı gösterebilir. Örneğin bunlar açlık, susuzluk ve yorgunluk gibi (Sünbül,2003).

Vücut, beslenmek için doyurulmayan ihtiyaçlara sahip olduğu zaman, bütün diğer ihtiyaçları geri planda sürdürecek ve organizmanın bütün kapasitesini açlığı doyurmak için kullanacaktır. Son derece ve tehlikeli bir şekilde açlığı olan bir kişi için yiyecek hariç diğer şeylerin önemi yoktur. Böyle bir durumda bir kişinin gelecekteki görüşlerinde değişiklikler olabilir. Aç bir kişi için özgürlük, sevgi, toplumsal hisler, saygı ve felsefe bir kenarda kalabilir. Birey yaşamının geriye kalanında erkek ya da kız olsun beslenmeyi garantiye alırsa, tamamen mutlu olmayı düşünebilir. Fakat bir kez açlık doyurulursa, kişi derhal diğer ihtiyaçları düşünmeye başlayacaktır (Kesici,2002).

Güvenlik İhtiyacı

Güvenlik ihtiyacı, gelecekte önemli olmaya başlayacak bir ihtiyaçtır. Güvenlik ihtiyacı, sağlamlık, koruma, yapı, düzen, kanun, sınırlar, korku ve endişeden yoksunluğu kapsamaktadır. Güvenlik ihtiyacı, bir çocuğun tepkileri, bağırmaları, ağlaması, feryat etmeleri ve şiddetli olarak sarsılması, kaba bir şekilde ele alınması, yüksek gürültü yada parlak ışık tarafından korkutulması yada ailesi tarafından yeterince desteklenmediği durumlarda görülür. Bir hastalıktan dolayı şiddetli bir açlık, şiddetli bir acı gibi, aileye karşı kızgın ve anlaşılmaz bir tutum içinde olma yada ihmal ve suistimale uğramak çocuğun bütün dünyasını değiştirebilir.

Çocuklar yaşamlarında bazı organizasyon ve yapılara sahip olduklarında kendilerini çok iyi his ederler. Toplumdaki bütün bireyler, güvenli, düzenli, tahmin edilebilir, organize bir

(19)

dünya tercih ederler. Çünkü insanlar “ beklenmedik, yönetilmeyen, karmaşık yada diğer tehlikeli şeylerin yapılmadığı” ve insanların ortaya çıkan herhangi bir zarara” kalkan” olarak insanların kullanılmadığı güçlü aileler yada “koruyuculara” güvenebilirler. Sevgi ile yetiştirilen çocuklar, bir tehlikeyle karşılaştırıldıklarında genellikle ani tepki vermezler. Genel olarak güvenlik ihtiyacı, sürekli ve faydalı bir işte kalma, para biriktirme ve sigorta gibi şeyler olarak görülür.

Ait Olma Ve Sevgi İhtiyacı

İnsanlar fizyolojik ve güvenlik ihtiyaçlarını iyi bir şekilde karşıladıkları zaman aile, arkadaş, sevgili, eş ve çocuklar ile ilişkilerini şefkatli olarak başarmak için büyük çaba sarf edeceklerdir. İnsanların ait olma ve sevgi ihtiyaçları; onların bütün ihtiyaçlarının temelini oluşturur. İnsanlar ait olma ihtiyacını, ev ve ailenin bir parçası, bir arkadaşlar ve komşular halkası, çalışma arkadaşlarından bir grup olarak hissederler. İnsanlar geçici ya da yeni gelen olmak yerine bir yere ait olmak isterler.

Maslow ait olma ve sevgi ihtiyacı eksikliğini psikopatolojilerin çoğunun temelinde bulduğunu belirtmiştir. İnsanlar hoşlandıkları ve orada kendilerine ait bir şeyler buldukları bir guruba ait olmak, arkadaş kurmak isteği içindeler. Diğerleriyle birlikte olma ve onlarla yardımlaşma, bu ihtiyacın doyurulması için son derece önemlidir (Sünbül,2003).

Saygı İhtiyacı

Saygı ihtiyacı iki şekilde karşılanır. İlk olarak saygı ihtiyacı güç, hüner, yetenek, kendine güven ve bağımsızlıkla örtüşmelidir. İkincisi saygı ihtiyacı prestij, diğer insanlar tarafından bize sunulan statü, ün, üstünlük, önem, değer ve takdir duygularından meydana gelmektedir.

Maslow’a göre “öz saygı” ihtiyacının doyurulması; insanı, kendine güven, değer, güç, yetenek ve yeterlilik, dünyada gerekli ve yararlı olma duygularına götürür. Fakat bu duyguları engellemek aşağılık, yetersizlik ve çaresizlik duygularının gelişmesine yol açar. Maslow öz saygının temelinde kişinin kendi yetenek, ilgi, değer ve potansiyelinin olduğunu söyler. Bunlarda gösteriyor ki, yeterlilik, hüner, yetenek, dünya üzerindeki güvenin gelişimi ve düşüncenin bağımsızlığı, diğerlerine saygıyı kusursuz bir temel haline getiren kararlardır.

Kendini Gerçekleştirme İhtiyacı

Bu dört temel ihtiyaç eksiksiz olarak doyurulduğu zaman “kendini gerçekleştirme” ihtiyacı doğar. Yani bireyler bireysel olarak yapmak istediklerini yaptıkça gelişecekler. Bir

(20)

müzisyen beste yapmak zorunda, bir ressam resim yapmak zorunda, bir şair şiir yazmak zorunda. Kısacası insanlar yapmak istediklerini yapabilmelidirler.

Kendini gerçekleştirme kişiden kişiye çok özel anlamları içerir. Örneğin, bir kişi birisine duvarcı ustası olması için yol gösterebilir. Diğer kişi yeni elektronik araçları bulabilir. Üçüncüsü yoksullara hizmet için bir vakıf kurabilir.

Maslow’a göre bu düzeyde bireysel farklılıkların önemi büyüktür. Bu önemden dolayı kendini gerçekleştiren insanın özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz:

1. Gerçeği daha doğru, daha isabetli bir şekilde algılar ve gerçekle olan ilişkileri daha uyumlu, daha dengelidir.

2. Kendilerini, diğer insanları ve doğayı olduğu gibi kabul ederler. 3. Davranışları kendiliğinden sade ve doğaldır.

4. Problem merkezlidirler. Genellikle kendileri yerine kendilerinin dışındaki problemlere yönelirler.

5. Dış dünyayla fiziksel teması kesme-ayrılma-çekilme eğilimdedirler ve yalnız kalma ihtiyacı duyarlar.

6. Kültür ve çevreden bağımsız kalabilme, güçlü bir iradeye sahip olma özellikleri vardır.

7. Her an hayatın kıymetini yeniden takdir ederler. 8. Zirve yaşantıları tatma şansı vardır.

9. İnsanlarla, toplumla ortaklık duyguları çok derindir.

10. Kişiler arası ilişkilerde çok içtendirler ama yakın arkadaş çevresi söz konusuysa çok seçicidirler.

11. Demokratik bir öz yapıları vardır.

12. Araçla hedefi, iyiyle kötüyü birbirinden ayırmaları alışılandan farklıdır. 13. Saldırgan olmayan, felsefi bir nüktecilikleri ve mizah duyguları vardır. 14. Yaratıcıdırlar.

15. Kültürün kendilerini etkisi altına almasına direnirler, hangisi olursa olsun belirli bir kültürü aşmışlardır (Arık, 1996).

Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine sonradan iki basamak daha ilave edilmiştir. Bunlar bilme/tanıma ve estetik ihtiyaçlarıdır. Bilme/tanıma ihtiyacı insanı anlamlı hale getiren ihtiyaçtır. Zira insan en azından olup biteni öğrenmek ister. Bu isteklerde insanı araştırmaya, okumaya ve öğrenmeye sevk eder.

(21)

Estetik ihtiyaçta ise, insanın güzel olan şeyleri sevmesi ve insanın temel ihtiyaçlardan sonra güzelliğe önem vermesi ve bunlardan büyük haz alması estetik ihtiyaç kavramı ile açıklanabilir. Bu ihtiyaç insanları kötülükten, çirkinlikten ve vurdumduymazlıktan uzaklaştırır.

Üst Düzey İhtiyaçlar

Kendini gerçekleştirme ihtiyacı himaye edici bir ihtiyaçtır. Bu yüzden üst düzey ihtiyaçlar(metaneeds) yada diğer ihtiyacı 17 grupta sınıflandırmıştır. Bu üst düzey ihtiyaçlardan (metaneeds) bazıları bilme ve anlamayla ilişkili ve son derece önemlidir ki Maslow onların neredeyse temel ihtiyaçlar olduğunu söylemektedir. Örneğin, adalet, dürüstlük, güzellik, düzen, sadelik, anlaşılırlık, güvenirlilik ve sosyal düzen ve bunların yanı sıra özgürce konuşmak, kendini ifade etmek, başka birine zarar vermeden yapmak istediğini yapmak, bilgileri araştırmak, soruşturmak ve kendi kendini savunmak. Bunlara ek olarak bizim bilişsel kapasitemiz, ihtiyaçları doyurmada araçlara ulaşmamız, yeteneklerimizi algılamamız, hatırlamamız ve öğrenmemiz engellenmemelidir. Maslow ihtiyaçların önemli olduğunu ve bilişsel kapasitenin kullanımının pozitif olduğunu düşünür.

Üst düzey ihtiyaçlar hiyerarşik değildir fakat aynı derecede güçlüdür ve birbirlerinin yerine oldukça kolay geçebilirler. Maslow’a göre üst düzey ihtiyaçlar temel ihtiyaçlar gibidir. Bu ihtiyaçlar giderilmediği zaman ilgisizlik, can sıkıntısı, cesaretinin kırılması, şakadan yoksunluk, yabancılaşma, bencillik, kin, lezzetin kaybolması, ümitsizlik gibi duygulara yol açar. Böyle durumlarda birey somatik yakınmalar geliştirebilir(Kesici,2002).

Alderfer’in ERG Kuramı

Alderfer, Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi kuramında bazı değişiklikler yaparak ihtiyaçları üç gurup üzerinde incelemiştir. ERG kuramı olarak adlandırılan bu kuramın düzeyleri şunlardır(Aytaç, 1997).

1. Varolmak(existence) ihtiyacı: Maslow’un fizyolojik ve güvenlik ihtiyacına denk gelmektedir.

2. İlişki(relatendess): Sevgi ihtiyacı ve kişisel ilişkilerle ilgili olarak insanın başka insanlarla düşünce ve duygularını paylaşma, saygı ve itibar ihtiyacını kapsar.

(22)

3. Büyüme (growth): Bireysel çaba ile ilgili olarak bireyin kendini gerçekleştirme ihtiyacını içerir. Bir insanın yeteneğini kullanması, mevcut olan potansiyelini ortaya çıkartması da gelişme içerisinde yer alır.

ERG kuramı Maslow’un kuramıyla bazı noktalarda benzerlik göstermektedir. ERG kuramında da bireylerin alt düzey ihtiyaçları karşılanmadan diğer bir üst düzey ihtiyacın karşılanması söz konusu değildir. ERG kuramının Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisinden ayıran yönü ise, gereksinimler ERG kuramında somutluk düzeyine göre sıraya konulmuştur. Bu sıraya koymanın önemi ise bir üst düzeyde gereksinimi karşılamak güç olduğundan bir alt düzeydeki gereksinimler daha çok ilgi çekecektir (Aytaç,1997).

Özerklik Kuramı ve İhtiyaçlar

Özerklik kuramı, insan davranışlarının üç temel ihtiyaç tarafından idare edildiğini ileri sürmektedir: Birincisi; bireyi ilgilendiren konular üzerinde kendi seçimlerini yapma anlamına gelen “otonom-özerklik” ihtiyacı, ikincisi; yeteneklerinizi kullanma ve onları geliştirme anlamına gelen “yeterlik” ihtiyacı, üçüncüsü; diğer insanlarla birleşme ve sosyal yönden değerli hissetme demek olan “ ilişki” ihtiyacıdır (Ryan ve Deci,2000).

Yeterlik, özerklik ve ilişki temel ihtiyaçları, bir bütün olarak kültürel aktarımda da önemli rol oynar. Özerklik kuramı öğrenme, kişiler arası ilişkiler, bireylerin sosyal ve fiziksel çevredeki rolleri konusunda psikolojik ihtiyaçlara öncelik vermektedir. Adı geçen tüm alanlarda temel psikolojik ihtiyaçları karşılanmış olan bireyler daha etkin durumda bulunmaktadır. Kurama göre tüm davranışlar güdüleri azaltma sürecinde oluşur, yani her davranışın işlevsel amacı ihtiyaçların tatminidir. Aç insanlar yiyecek bulmak için hareket eder, ağrısı olan kişiler rahatlama arayışındadır. Bu nedenle her davranış bir dengesizliğe dayandırabilir. Pek çok davranışın özellikle temel ihtiyaçların tatmin edilmesi noktasından hareketle, insanlar yalnızken arkadaşlık, denetim altındayken özerklik, etkisizken yeterli olma arayışında olduğu görülür ( Ryan ve Deci,2000).

Yeterlik; bireylerin etkiselliği, kendi eylemlerini harekete geçiren ve uzun dönemli psikolojik sağlık için tatmin edilmesi gereken üç temel psikolojik ihtiyaçlardan birisidir. Bandura’da sosyal öğrenme kuramında, yeterlik kavramı üzerinde durmaktadır. Bandura’nın kişisel yeterlik kuramı, algılanan yeterliliğin ve algılanan kişisel kontrolün güdülenme ve başarıdaki rolü üzerinde durmaktadır. Bandura, algılanan yeterliği, bireyin belli durumlar karşısında göstermesi gereken davranışları ne ölçüde yapabildiğine ilişkin kişisel yargısı olarak

(23)

tanımlamıştır. Kişisel yeterlilik yargılarının kaynakları ise, gösterilen başarı, başkalarının başarılarını izleme, kişinin kendi başarısına olan inancı ve psikolojik durumudur. Yeterlik algıda güdülenmenin önemli kaynaklarından birisidir (Ryan ve Deci,2000).

İlişkili olma; başkaları ile bağlantılı olma, sevme, koruma, sevilme ve korunma arzusuna işaret eder (Sheldon and Eliot, 1999. Akt: Kesici,2002). Birey bu ihtiyacı karşılayabilmek için diğer bireylerle sosyal bir ilişki içinde ve doyurucu etkileşimler içinde bulunmak zorundadır. Bir gruba ait olma ve onlarla ilişkide olma duygusu en temel ihtiyaçlarımızdan biridir. Grup faaliyetleri ve grup olarak üstlenilen sorumluluklar bireyin bu duygusunu geliştirecektir.

Otonom-Özerklik; kişisel iradeyle, kendi kendine kararlar alabilme, kendi benlik duygusuyla hareket edebilme ve davrana bilme duygusuna işaret etmektedir. Özerklik kurama göre otonomi bireylerin sosyal yapılarla uyumu ve özgür olma tecrübesi ile ilişkilidir. Kişiler arası ilişkilerin sağlıklı bir şekilde yürütebilmesi için gereklidir.

Özerklik kuramına göre bu üç temel psikolojik ihtiyaç kişiler arası farklılık gösteren, farklı kültürlerde farklı şekillerde yer alan, bir dizi davranışa eşlik ederek ortaya çıka bilen yeterliklerdir. Bununla birlikte bunların sağlıklı bir şekilde tatmini, kişisel gelişim için çok önemlidir. İnsanlar farklı sosyal çevrede buluna bilirler. Bu bağlamda, çevresel uyarıcılar ve bunların etkileri kişiden kişiye farklılık göstere bilir. Bu farklılıklara rağmen tüm bireylerde bu üç temel ihtiyacın karşılanması önemlidir. Bu yönüyle, özerklik kuramı sosyal çevre ve bireyi birer değişken olarak birlikte ele alınması gerektiğini savunmaktadır. İnsan davranışlarına, çevresel ve sosyal faktörlerle bireysel özellikler arasında süregelen diyalektik olarak bakılmaktadır( Vallerand, 1997; Akt: Sünbül, A).

2.2. Psikolojik İhtiyaçlar İle İlgili Yurtiçinde Yapılan Çalışmalar

Neel-Tzeng-Baysal (1981) İstanbul Üniversitesi, İşletme Fakültesi, Boğaziçi Üniversitesi üç gurup arasında başarı gereksiniminde en yüksek aritmetik ortalamayı gösterdiğini bulmuşlardır. En düşük değer İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi öğrencileri arasında görülmüştür. Ayrıca kız öğrencilerle erkek öğrencilerin puanları karşılaştırıldığında Boğaziçi Üniversitesi ve İndiana Üniversitesinde kız öğrencileri daha düşük başarı gereksinimi puanı göstermişlerdir. İstanbul Üniversitesi, İşletme Fakültesinde iki grup arasında fazla farklı bir sonuç alınmamıştır (Baysal, Tekarslan,1987).

(24)

Tuzgöl (2000), ana-baba tutumları farklı lise öğrencilerinin “Saldırganlık Düzeyi”ni incelemiştir. Çalışma sonucunda; ana-baba tutumu ile cinsiyet, yaş, okul türü, anne babanın öğrenim durumu ve ailenin gelir düzeyi değişkenlerinin saldırganlık düzeyine ortak etkileri anlamlı bulunmazken, cinsiyet ve okul türü değişkenlerinin saldırganlık düzeyine temel etkileri anlamlı bulunmuştur.

Kuzgun(1988), psikolojik ihtiyaçlarla okul başarısı ve ÖSYM sınavı arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Araştırma ile elde edilen bulgular şunlardır: Psikolojik ihtiyaçlar açısından alt yetenek grubundan duyarlık, düzen ve sebat. Üst yetenek grubundan ise başatlık, karşı cinsle ilişki, saldırganlık ve gösteriş puan ortalamaları yüksek çıkmıştır. Psikolojik ihtiyaçlar açısından kızlarda gösteriş, özerklik, değişiklik ve saldırganlık puanları ÖSS sonuçları ile olumlu, sebat, kendini suçlama ve düzen puanları ise olumsuz ilişki göstermiştir. Erkeklerde ise ÖSS puanları ile olumlu ilişki gösteren değişkenler başarma, başatlık ve saldırganlık değişkenleridir.

Atalay (1994), yuva öğretmenlerinin psikolojik ihtiyaç örüntülerini inceleyen bir araştırma yapmıştır. Bu araştırmayla ortaya çıkan sonuçlar şunlardır: Yuva öğretmenlerinin yaş grubuna göre psikolojik ihtiyaçları, 18-27 yaş grubu gençlerin gösteriş ihtiyaç puanları yetişkin gruptan anlamlı bir düzeyde farklılık göstermektedir. Yuva Öğretmenlerinin çocuk sahibi olma durumuna göre psikolojik ihtiyaçları, karşı cinsle ilişki kurma ihtiyacı çocuksuz grup lehine anlamlı bulunmuştur. Yuva Öğretmenlerinin kıdem durumlarına göre psikolojik durumları, 6 yıl ve daha fazla kıdeme sahip yuva öğretmenlerinin şefkat gösterme ve sebat ihtiyaç puanları, kıdem durumları 6 ve daha az olanlara göre anlamlı bir farklılık göstermektedir.

Yücel (1995), Ankara Üniversitesi Psikolojik Danışma Servisine başvuran üniversite öğrencilerinin psikolojik ihtiyaçlarını belirlemeyi amaçlayan bir çalışma yapmıştır. Bu araştırmada ortaya çıkan sonuçlar şunlardır: Psikolojik danışma servisine başvuran kızlarda değişiklik ihtiyacı erkeklerden fazla, erkeklerin başatlık ihtiyacı kızlardan fazla bulunmuştur. Psikolojik danışma servisine başvuran yaşı küçük ve yaşı büyük öğrencilerde önemli düzeyde psikolojik ihtiyaç farkı gözlenmemiştir. Psikolojik danışma servisine başvuran, harçlığı kendisine yeterli öğrencilerin başatlık ihtiyacı, harçlığı yeterli olmayanlardan daha fazla bulunmuştur. Psikolojik danışma servisine başvuran, şehir kökenli öğrencilerin değişiklik ihtiyacı, köy kökenli olanlardan fazla bulunmuştur.

(25)

Bilge (1990), değişik branşlardaki sporcuların psikolojik ihtiyaçlarını ortaya koymak için yaptığı araştırmasında şu sonuçlar ortaya çıkmıştır: Milli sporcularla sporcu olmayanlar arasında psikolojik ihtiyaçlar yönünden önemli fark ortaya çıkmamıştır. Takım sporcularıyla bireysel sporcular arasında psikolojik ihtiyaçlar yönünden önemli farklar ortaya çıkmamıştır. Değişik spor dallarından hentbolcular, basketbolcular, voleybolcular ve atletler arasında başarı, düzen, başatlık, özerklik, yakınlık, ilgi görme, kendini suçlama, şefkat gösterme ve değişiklik ihtiyaçları bakımından önemli farklar bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Öztürk’ün (1990) çalışmasında, “demokratik ve otoriter” olarak algılanan ana-baba tutumlarının öğrencilerin bağımsızlık, duyguları anlama, yakınlık, başatlık, kendini suçlama ve saldırganlık düzeylerine etkilerini incelemiştir. Elde edilen sonuçlara göre; ana-babalarını demokratik olarak algılayan öğrencilerin bağımsızlık, duyguları anlama, yakınlık, başatlık düzeyleri, ana-babalarını otoriter olarak, annelerini otoriter ve babalarını demokratik olarak algılayan öğrencilerinkinden daha yüksek, buna karşın kendini suçlama ve saldırganlık düzeyleri daha düşük olarak bulunmuştur. Ana-babalarını otoriter olarak algılayan öğrencilerle; annelerini demokratik, babalarını otoriter; annelerini otoriter, babalarını demokratik olarak algılayan öğrencilerin bağımsızlık, duyguları anlama, yakınlık, başatlık, kendini suçlama ve saldırganlık düzeyleri arasında önemli bir fark bulunmamıştır. Ana-babalarını demokratik olarak algılayan kız ve erkek öğrenciler, ana-babalarını otoriter olarak algılayan kız ve erkek öğrencilere göre; bağımsızlık, duyguları anlama, yakınlık, başatlık düzeylerinin yüksek olduğunu buna karşın, kendini suçlama ve saldırganlık düzeylerinin daha düşük olduğu saptanmıştır (Atalay,1994).

2.3. Psikolojik İhtiyaçlar İle İlgili Yurtdışında Yapılan Çalışmalar

Edwards (1959), norm çalışmaları yürütürken, 760’ı kadın ve 749’u erkek olmak üzere toplam 1509 üniversite öğrencisine Edwards Kişisel Tercih Envanteri (EPPS) ‘ni uygulamış ve sonuçları cinsiyete göre analiz etmiştir. Erkeklerin başarma, özerklik, başatlık, karşı cinsle ilişki ve saldırganlık ihtiyaç alanlarında kızlardan; kızların ise uyarlık, yakınlık, duyguları anlama, ilgi görme, kendini suçlama, şefkat gösterme ve değişiklik ihtiyaç alanlarında erkeklerden daha yüksek puan ortalamaları elde ettiklerini ve aradaki farkların 0,01 düzeyinde anlamlı olduğunu saptamıştır.

(26)

Daha sonraki yaptığı araştırmalarda kadın ve erkeklerin puanları ayrı ayrı analiz edilmiştir. Kadınların uysallık, yumuşaklık, şefkatli olma, başkalarının desteğine ihtiyaç duyma ve bağımlılık, erkeklerin ise, egemen olma, atak ve başarılı olma gibi özelliklerinin EPPS puan ortalamalarına yansıdığını tespit etmiştir.

Edwards, Amerika Birleşik devletlerinde, ülke çapında yapılan bir pazarlama araştırması için seçilen 4031 erkek ve 4932 kadın denekten oluşan bireylerin psikolojik ihtiyaçlarını incelemiştir. Yetişkin grubun üniversite öğrenci grubundan daha yüksek puan ortalamaları elde ettikleri, ihtiyaç alanları uyarlık, düzen, kendini suçlama, şefkat gösterme ve sebat olduğu; üniversite öğrencilerinin ise, yetişkin grubundan daha yüksek puan ortalamaları elde ettikleri, ihtiyaç alanları uyarlık, düzen, kendini suçlama, şefkat gösterme ve sebat olduğu; üniversite öğrencilerinin ise, yetişkin gurubundan daha yüksek puan ortalamaları elde ettikleri ihtiyaç alanları ise, gösteriş, duyguları anlamak, ihtiyaç alanları ise gösteriş, duyguları anlamak, başatlık, değişiklik ve karşı cinsle ilişki olduğu ve bu konuda cinsler arasında herhangi bir fark görülmediği saptanmıştır.

W. Mischel (1960) yüksek başarı güdüsüne sahip bireylerin gelecek beklentilerinin fazla olduğunu, geleceğin büyük ödüllerini şimdinin küçük ödüllerine üstün tuttuklarını; N.B. Gren ve R.H. Knapp (1959) zamanın çabuk geçtiğini ve bu nedenle her şeyi yapabilecek yeterli zamanlarının olmadığını bilincinde olduklarını; H.A. Moss ve J. Kagan (1961) amaçlarına yönelik gelişmeyi denetleyebilmek için hemen düzenli ve somut geribildirimler elde etmek istediklerini saptamışlardır ( Can, 1985).

Bruner, Wiener, Gagne gibi bilişsel kuramcılar öğrenme, başarıya ulaşma ve bir davranışın kalıcı olarak uzun süre korunmasında içsel güdülenmenin daha etkili rol oynadığını belirtmişlerdir(Yağcı, Karataş,2000).

Buraya kadar psikolojik ihtiyaçlarla ilgili Türkiye’de ve yurtdışında yapılan çalışmalardan örnekler verilmiştir. Yapılan bu çalışmalar öğrencilerin, hastalar ve bazı meslek mensuplarının psikolojik ihtiyaçlarını betimlemek amacıyla yapılmıştır. Psikolojik ihtiyaçlarla ilgili deneysel araştırmalar az sayıdadır.

(27)

2.4. Yabancıların Sorunlarıyla İlgili Kuramsal Açıklamalar

Yer değiştirme anlamında insanlık tarihi boyunca karşımıza çıkan göç olgusu, bireyin bazı değişikliklerle karşı karşıya gelmesini ve bu değişikliklere uyum sağlamasını zorlaştırmaktadır.

Araştırmacılar, terk edilen çevre ile içine girilen çevre arasındaki farklılığa ve benzerliğe bağlı olarak, yabancı uyruklu öğrencilerin uyum sorunları yaşayabilecekleri ve uyum sürelerinin artabileceği görüşünde birleşmektedirler. Sosyal ve kültürel değişme, kentleşme, modernleşme, kültürleşme, asimilasyon, adaptasyon ve yaşam stersi üzerine yapılan çalışmalar, yabancı kültürde yaşama ile psikolojik bozukluklar arasında önemli bir ilişkinin varlığını ortaya koymaktadır.

Yabancı ülkede yaşamanın psikolojik sağlığa etkisini açıklayan diğer bir kuram ise “Kültürel Değişme” (Kulturwandel) kuramıdır. Göçlerin kültürel değişme nedeni ile stresli bir yaşantı geçirdiklerini kabul eden bu kuram bu durumun diğer aile üyelerinin kişiliklerini de olumsuz yönde etkilediğini kabul etmektedir. Kuo’ya göre bu durumda yabancı topluma uyum sağlaması için zorlanan bireyin kendi kültürü ile aşırı bir özdeşleşmeye ve kendi kültürünü daha üstün tutmaya yöneldiğini belirtmektedir( Doğan, 1988).

Cicourel, iki kültür arasında yaşayan insanlarda kimlik sorunları, yabancılaşma, toplumsal kararsızlık tepme (red etme) duygularının çok sık görüldüğünü ileri sürmektedir. Thomas ve Zhaniencki’ye göre yabancı ülkede yaşayan bireylerin özgüven ve kültürel kimliğini belirleyen dil, giyim tarzı ve toplumsal davranış gibi kültürel özelliklerden dolayı aşağılandığı için özsaygısı, kimliği ve başarı durumu olumsuz yönde etkilenebilmektedir(Tufan, 1987).

Yabancı öğrencilerin kültürel, politik, ekonomik ve eğitimsel geçmişleri ve deneyimleri Türk öğrencilerden farklıdır. Bu öğrencilerin akademik ve sosyal yaşamlarında başarılı olabilmeleri için içinde yaşadıkları kültürü ve yaşam biçimine uyum sağlamaları gerekmektedir.

Yeni eğitim sistemi ve uyum sağlayamama, iletişim güçlükleri, yabancılık hissi, yalnızlık, vatan ve aile özlemi, duygusal, sosyal ve akademik sorunları yabancı öğrencilerin yeni ortama uyum sağlamalarını güçleştirmektedir (Esentürk-Ercan, 1998).

(28)

Yeni bir kültüre uyum sağlamayı açıklayan kuramlardan birisi Lysgaard’ın “U-Eğrisi” yaklaşımıdır. Bu görüşe göre, yabancı öğrencilerin Amerika’da kalış süreleriyle ilişkili olarak uyum aşamaları ortaya çıkmaktadır. Buna göre, uyum sürecinin üç aşaması vardır;

1. Aşama: Amerika’ya geldikten sonra geçen 6 aylık bir süreyi kapsamaktadır. 2. Aşama: Amerika’ya geldikten sonra 6-18 ayları kapsamaktadır.

3. Aşama: 18. aydan Amerika’dan ayrılıncaya kadar geçen süreyi kapsamaktadır. Her aşama Amerika’ya uyumun derecesini belirlemektedir. İlk aşama boyunca öğrenciler Amerika’ya uyum tecrübelerini pozitif yönde görmekte, başarılı ve rahat olduklarını belirtmektedirler. İkinci aşamaya kriz aşaması da denilmektedir. Bu aşamada öğrenciler olumsuz düşünceler içerisindedir. Kendilerini uyumsuz, yalnız ve mutsuz hissetmektedirler. Üçüncü ve son aşama ise, ilk aşamada olduğu gibi başarılı bir uyum dönemi olarak olumlu anlamdadır(Akt. Güçlü, 1995).

Yabancı kültüre uyumu açıklayan ikinci bir kuram ise Gullahorn ve Gullahorn tarafından geliştirilmiştir. “W-Eğrisi” görüşü olarak adlandırılan bu yaklaşıma göre 6 aydan fazla Amerika’da yaşayan kişinin ülkesine dönüp dönmemekte tereddüt geçirmekte olduğu ve gerilime girdiği düşünülmektedir. Bu nedenle uyumda bir düşüş olmakta ve bu devre atlatıldıktan sonra uyumda yine yükselme olmaktadır.

Becker, Amerika Birleşik Devletleri gibi ekonomik ve teknolojik yönden gelişmiş, ileri düzeyde kültüre sahip Avrupalı bireylerin “U” ve “W” eğrilerine benzer uyum kalıpları olduğunu, Üçüncü Dünya ve geri kalmış ülkelerden ABD’ne gelen bireylerin uyum kalıplarının böyle olmadığını ileri sürmektedir.

Başka araştırmaların bulgularında Becker’in bu görüşünü desteklemektedir.

Selby ve Woods’a göre ise Avrupa ülkelerinden gelmeyen öğrencilerin uyumunun “V-Eğrisi” oluşturduklarını, ilk aylarda morallerinin düştüğünü ve daha sonraki aylarda yükseldiğini ve bir yılın sonuna doğru ise tamamen bulundukları ülkeye uyum sağladıklarını belirtmektedirler (Akt. Güçlü, 1995)

(29)

2.5

Yabancı Uyruklu Öğrencilerin Sorunları İle İlgili Yurt Dışında

Yapılan Araştırmalar

Yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin sorunlarını inceleyen araştırmaların sayısı yabancı ülkelerde son 10 yılda epeyce artmıştır:

ABD’de konu ile ilgili ilk araştırma 1962 yılında Michigan Üniversitesinde Porter tarafından gerçekleştirilmiştir. Porter yaptığı bir araştırmada, 108 yabancı uyruklu üniversite öğrencisi ile 50 Amerikalı öğrencinin sorunlarını karşılaştırmalı olarak incelemiştir. Porter araştırmada, MISPI “Michigan Yabancı Uyruklu Üniversite Öğrencileri Problem Tarama Envanteri” adlı ölçeği geliştirerek kullanmıştır.(Akt. Esentürk-Ercan, 1998).

Araştırmanın bulgularına göre, yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin sorunları yabancı uyruklu olmayan üniversite öğrencilerine göre önemli oranda fark göstermektedir.

Araştırmanın sonuçlarına göre;

1. Kız yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin sorunları, erkek yabancı uyruklu öğrencilerinin sorunlarından fazladır.

2. Orta Asya’dan gelen üniversite öğrencilerinin sorunları, Avrupa ve Güney Amerika’dan gelen öğrencilere göre daha fazladır.

3. Michigan Üniversitesinde 13 aydan az eğitim gören yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin sorunları, üniversitede bir yıl ve daha fazla öğrenim görenlere oranla daha fazladır.

4. İngilizceyi birinci yabancı dil olarak öğrenenlerin sonuçları, İngilizceyi ikinci ve üçüncü dil olarak öğrenenlere göre daha azdır.

5. Bekar yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin sorunları, evli olanlara oranla daha fazladır.

6. Genç yabancı uyruklu üniversite öğrencilerin sorunları, yabancı uyruklu olmayanlara oranla daha fazladır.

7. Genel bir sonuç olarak yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin sorunları, yabancı uyruklu olmayanlara oranla önemli derecede artış göstermektedir.

(30)

Hart (1974) Texas üniversitesinde öğrenim gören 220 yabancı öğrencinin sorunlarını araştırmıştır. Veri toplama aracı olarak MISPI (Michiga Yabancı Öğrenci Problem Envanteri) kullanılmıştır. Elde edilen bulgular şunlardır:

1. Öğrencilerin sorunları büyük oranda okul yaşamı problem alanında yoğunlaşmaktadır.

2. Yabancı uyruklu kız öğrencilerin sorunları erkek öğrencilerden daha fazladır. 3. 12 aydan fazla Amerika’da yaşayan öğrencilerin sorunları, 12 aydan az yaşayanlara

oranla daha azdır.

4. Evli olmayan yabancı uyruklu öğrencilerin sorunları evli olanlardan daha fazladır. Oklahoma üniversitesinde öğrenim gören yabancı uyruklu öğrencilerin sorunları Suen tarafından 1981 yılında araştırılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre, öğrencilerin sorunları, yaşamlarının çoğunu geçirdikleri yerleşim birimine göre fark göstermektedir. Küçük yerleşim birimlerinden gelen öğrencilerin sorunları diğerine göre daha fazladır. Ayrıca İngilizceyi kullanma durumuna göre öğrencilerin sorunlarında artma veya azalma görülmektedir. Bulgulara göre, İngilizceyi zayıf ve yetersiz kullanan yabancı uyruklu öğrencilerin sorunlarında artış gözlenmektedir. Londra Üniversitesi King’s College’de karşılaştırmalı Araştırma Bölümünün 1970-73 yılları arasında İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve İsveç’te yaptığı kültürlerarası araştırmalarda, bu ülkelerde öğrenim gören öğrencilerin sorunları incelenmiştir. Bu araştırmanın bulgularına göre, gençlerin öğretim kurumlarına gittikçe daha fazla oranda girdikleri dikkati çekmektedir. Bu artış, öğrencilerin barınma ve yeterli öğretim üyesi ihtiyacını karşılayabilme sorunlarının en üst noktaya geldiği ifade edilerek bu araştırma sonucunda etkili bir rehberliğe ve psikolojik yardıma gereksinim duydukları vurgulanmaktadır( Ekşi, 1982).

Çeşitli ülkelerdeki yüksek öğrenim sistemleri ve buna ilişkin bazı sorunlarla ilgili bir başka araştırma 1967-1970 yılları arasında Fransa, İngiltere, Kanada, Avusturya, İsveç, Japonya, Almanya, Sovyetler Birliği ve Hindistanda bir ekip tarafından yapılmıştır( Burn, Altback, Kerr, Perkins). Bu çalışmanın ortak bulguları şunlardır. Bütün bu ülkelerdeki üniversiteler, yetersiz kaynaklarla geniş kitlelere hizmet götürmeye çalışmaktadır. Bu ülkelerde Orta okul öğretiminin herkese açık olması, bir yanda üniversite ve kolejlere giriş isteğinin çok artmasına yol açmış, diğer yandan yetişmiş eleman gereksiniminde bu isteğin derinleşmesi sonucunda doğurmuştur( Ekşi, 1982).

(31)

Almanya da yapılan bir çalışmada, 1107 yabancı genç ile 1455 Alman gencin sorunları karşılaştırılmıştır. Araştırmanın bulgularına göre, yabancı gençlerin sorunları, Alman gençlerin sorunlarından daha fazladır. Ayrıca yabancı gençler, Alman gençlere oranla daha ciddi ve daha sık davranış bozukluğu göstermektedirler( Akt. Esentürk-Ercan, 1998).

Güran Koşar’ın (1984) Almanya’da bir grup Türk gencin üzerinde yaptığı psikososyal yönlü bir incelemede, 13-20 yaşlar arası gençlerde yalnızlık duygularının çok yoğun olduğu ve gençlerin içinde yaşadığı topluma karşı olumsuz tavır geliştirdikleri ortaya çıkmıştır.

Güçlü (1995) Pittsburgh Üniversitesinde lisansüstü eğitim gören yabancı uyruklu öğrencilerin uyum problemleri ve bunları çözebilmek için geliştirdikleri stratejiler ve başvurdukları yardım kaynaklarını incelemiştir. Araştırmanın örneklemini 90 değişik ülkeden gelen 500 öğrenci oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak “Michigan Yabancı Öğrenci Problem Envanteri” ve açık uçlu sorular kullanmıştır. Araştırmanın bulgularına göre, yabancı uyruklu öğrencilerin problemleri en fazla dil ve ekonomik sorunlar alanındadır. Avrupalı öğrenciler diğer kıtalardan gelen öğrencilere nazaran bütün problem alanlarında daha az güçlüklerle karşılaşmaktadırlar. Kız öğrencilerin erkek öğrencilere oranla daha fazla sorunları olduğu gözlenmektedir. Yabancı öğrencilerin uyum problemlerini çözerken en büyük desteği ailelerinden aldıkları, vatan hasreti ve yalnızlık duygularını gidermek için, ülkelerine sık mektup yazmak, telefon etmek gibi çarelere başvurdukları gözlenmektedir( Akt. Esentürk-Ercan, 1998).

Yurt dışında yapılan araştırmalar, yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin birçok sorunla karşılaştıklarını ortaya koymaktadır. Elde edilen sonuçlara göre, yabancı uyruklu üniversite öğrencilerinin problemleri sırasıyla aşağıdaki problem alanlarında yoğunlaşmaktadır.

1. Okul

2. Ekonomik durum

3. Sosyal etkinlik ve eğlence 4. Oryantasyon

5. Sağlık 6. Din ve Ahlak 7. Barınma

Referanslar

Outline

Benzer Belgeler

[r]

*Tezsiz Yüksek Lisans Programı’na (alan içi); Fen ve/veya Fen Edebiyat Fakültelerinin İstatistik, İstatistik ve Bilgisayar Bilimleri, Matematik, Biyoloji, Fizik, Kimya

[r]

Taksitinin Ödenmesi (Normal Eğitim Süresini Aşan ve Yabancı Uyruklu Öğrenciler) 27 Haziran 2016 Klinik Rotasyonların Başlaması.. 16-18 Ocak 2017 Öğrenci Katkı

Adayların başvuru yapmak için öncelikle ön başvuru işlemini, https://obs.comu.edu.tr/ogrenci/yonetim/enstitubasvuru.aspx adresinden tamamlamaları ve başvuru formunu

Adayların başvuru yapmak için öncelikle ön başvuru işlemini, https://obs.comu.edu.tr/ogrenci/yonetim/enstitubasvuru.aspx adresinden tamamlamaları ve başvuru

Madde 35- (3) Tezsiz yüksek lisans programına devam edenler, tezli yüksek lisans programı için belirlenmiş olan asgari şartları yerine getirmek kaydıyla, aynı

Alan İçi Yüksek Lisans: Fen Fakültelerinin ve/veya Fen Edebiyat Fakültesi Kimya Bölümü, Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği ve Polimer