• Sonuç bulunamadı

İlköğretim 8. sınıf öğrencilerinin annebaba tutumlarının psikomotor beceri düzeyleri ve beden eğitimi ve spor ders tutumlarına etkisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İlköğretim 8. sınıf öğrencilerinin annebaba tutumlarının psikomotor beceri düzeyleri ve beden eğitimi ve spor ders tutumlarına etkisi"

Copied!
178
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BEDEN EĞTİMİ VE SPOR ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİMDALI

İLKÖĞRETİM 8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ANNE – BABA

TUTUMLARININ PSİKOMOTOR BECERİ DÜZEYLERİ

VE BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR DERS TUTUMLARINA ETKİSİ

DOKTORA TEZİ

Hazırlayan

Mustafa Kayıhan ERBAŞ

Ankara Eylül , 2012

(2)

BEDEN EĞTİMİ VE SPOR ÖĞRETMENLİĞİ ANABİLİMDALI

İLKÖĞRETİM 8. SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ANNE – BABA

TUTUMLARININ PSİKOMOTOR BECERİ DÜZEYLERİ

VE BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR DERS TUTUMLARINA ETKİSİ

DOKTORA TEZİ

Mustafa Kayıhan ERBAŞ

Danışman : Prof. Dr. Erdal ZORBA

Ankara Eylül , 2012

(3)
(4)

Mustafa Kayıhan ERBAŞ'ın "İlköğretim 8. Sınıf Öğrencilerinin Anne - Baba Tutumlarının, Psikomotor Beceri Düzeyleri ve Beden Eğitimi Ve Spor Ders Tutumlarına Etkisi" başlıklı tezi 17/0912012 tarihinde, jürimiz tarafından Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalında Doktora Tezi olarak kabul edilmiştir.

Adı Soyadı

Başkan (Tez Danışmanı) : Prof.Dr. Erdal ZORBA

Üye

Üye : Yrd.Doç.Dr. Latif AYDOS

Üye : Yrd.Doç.Dr. Şerife TERZİ

: Doç.Dr. Mehmet GÜÇLÜ Üye

(5)

Araştırmama başlamaya karar verdiğim ilk günden bu güne kadar, yapıcı eleştirileri ve doğru yönlendirmeleriyle hedefe ulaşmamı sağlayan, ilgisini ve pozitif enerjisini üzerimden hiç eksik etmeyen değerli danışmanım Prof. Dr. Erdal ZORBA’ya teşekkürlerimi sunarım.

Hem akademik hem de insani yönden eşine az rastlanır bir kişiliğe sahip olan değerli hocam Doç. Dr. Mehmet GÜÇLÜ’ye, çalışmamda en az danışmanım kadar bana destek olduğu ve ilgisini hiç eksik etmediği için teşekkürü borç bilirim.

Çalışmamın tasarımında ve ilerlemesinde yardımlarını esirgemeyen, eleştirileri ile çalışmama yön veren ve tanıştığımız il günden beri sevgisini ve ilgisini hiç esirgemeyen değerli hocam Yard.Doç. Dr. Şerife TERZİ’ye sonsuz teşekkürler.

Çalışmamın şekillenmesinde büyük emeği olan, istatistiksel işlemlerde beni yönlendiren, fikirlerini esirgemeyen ve sonuca gitmemde bana yardımcı olan değerli hocam Doç. Dr. Özcan SAYGIN’a teşekkürlerimi sunarım.

İstatistiksel çalışmalarımda bana destek olan Yard.Doç. Dr. Metin BAŞ’a ve değerli hocam Yard.Doç. Dr. Latif AYDOS’a teşekkür ederim.

Çalışmam boyunca verdikleri maddi, manevi ve fikri her türlü destek için değerli arkadaşlarım Yard. Doç. Dr. Hüseyin ÜNLÜ ve Mahmut TOSUN’a teşekkürlerimi sunuyorum.

Araştırma boyunca, verilerin toplanmasında bana desteğini esirgemeyen Aksaray’daki öğretmen arkadaşlarıma ve bu araştırmanın asıl mimarı olan öğrencilerime sonsuz teşekkürler.

(6)

PSİKOMOTOR BECERİ DÜZEYLERİNE VE BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR DERSİNE OLAN TUTUMLARINA ETKİSİ

ERBAŞ, Mustafa Kayıhan

Doktora Tezi, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalı Tez Danışmanı : Prof. Dr. Erdal ZORBA

Eylül – 2012, XIII + 168 sayfa

Bu araştırmanın amacı; ilköğretim 8. sınıf öğrencilerinin anne-baba tutumlarının, psikomotor beceri düzeylerine ve beden eğitimi dersine karşı tutumlarına etkisinin olup olmadığını tespit etmek ve elde edilen verileri bazı demografik değişkenler açısından karşılaştırmaktır.

Araştırma gurubunu, Aksaray İlinde bulunan 7 ilköğretim okulunda 8. sınıfta öğrenim gören, beden eğitimi dersi alan, 113 kız, 116 erkek olmak üzere toplam 229 öğrenci oluşturmuştur.

Araştırmada demografik değişkenlerin tespiti için kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Anne baba tutumlarının belirlenmesinde, Sümer ve Güngör'ün (1999) geliştirdiği ve ek maddelerle son biçimini almış olan ABSÖ (Anne Baba Stilleri Ölçeği)’den yararlanılmıştır. Beden eğitimi dersi tutumlarını belirlemek amacıyla, Güllü’nün (2007) geliştirdiği Beden Eğitimi Dersi Tutum Ölçeği kullanılmıştır. Öğrencilerin psikomotor beceri düzeylerini belirlemek amacıyla; esneklik için otur eriş testi, dikey sıçrama testi, durarak uzun atlama testi, sağlık topu fırlatma (2kg), çabukluk (Z) testi, 20 m hız testi ve reaksiyon (görsel ve işitsel) testi uygulanmıştır.

Araştırmada genel olarak, eğitim, beden eğitimi, anne baba tutumları ve psikomotor gelişim ve bunlar arasında bulunan ilişkiler ve konu başlıklarını içeren ilgili araştırmalar hakkında bilgiler verilmiştir.

Araştırma sonucunda, anne baba tutumlarının psikomotor beceri düzeylerini ve beden eğitimi ders tutum düzeylerini beklenen seviyede yordamadığı, bunun yanında öğrencilerin genel olarak beden eğitimi dersine karşı olumlu tutumlar sergiledikleri görülmüştür.

Anahtar Kelimeler : Anne Baba Tutumları, Beden Eğitimi Ders Tutumu, Psikomotor

(7)

TOWARDS PSYCHOMOTOR SKILLS LEVEL AND THE ATTITUDES TOWARD PHYSICAL EDUCATION LESSONS

ERBAŞ, Mustafa Kayıhan

Ph.D. Dissertation, Department of Physical Education and Sports Teacher Advisor: Pof. Dr. Erdal ZORBA

September- 2012, XIII+168 Pages

The aim of this research is finding out the correlation between the effect of the primary school 8th graders’ parents’ attitude towards psychomotor skills level and the attitudes toward physical education lessons and comparing the data in the light of some demographic variables.

Research group is consisted of 113 female and 116 male, totally 229 people, attending physical education course at 7 different schools in 8th grade in Aksaray province.

In order to have the demographic variables, personal information form is used. When defining parents attitudes, ABSÖ( ie. Mother- Father Styles Scale) , developed by Sumer and Gungor (1999) and finalized by the additional items, is used. For defining the attitude towards Physical Education lesson, the Attitude Scale of Physical Education Lesson, developed by Gullu (2007) is used. In order to define the psychomotor skills of the students, the following tests are applied: For flexibility sit- reach test, vertical jumping test, stopped- long jump test, throwing a medicine ball (2 kg), agility (Z) test, 20mt speed test and reaction test (visual- auditory).

In the research the general information are given about the concept of the education, physical education, parents attitudes and psychomotor skills and the correlation between these and researches about the subject matters.

As the result of the research, its seen that the parents attitudes cannot predict the psychomotor skills and the physical education lesson attitudes at the desired level, however students positive attitudes towards the physical education lesson.

(8)

sayfa

JÜRİ ÜYELERİNİN İMZA SAYFASI ... i

ÖNSÖZ ... ii

ÖZET ... iii

ABSTRACT ... iv

İÇİNDEKİLER ... v

TABLOLAR LİSTESİ ... ix

RESİMLER LİSTESİ ………xi

ŞEKİLLER LİSTESİ ………xi

KISALTMALAR LİSTESİ ... ... xii

BÖLÜM I 1. GİRİŞ ... 1 1.1. Problem Durumu ... 2 1.2. Amaç ... 5 1.3. Önem ... 6 1.4. Varsayımlar ... 7 1.5. Sınırlılıklar ... 7 1.6. Tanımlar ... 8 BÖLÜM II 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE……….9

2.1. Eğitim ve Beden Eğitimi Kavramı...9

2.1.1. Eğit imin Tanımı………...………9

2.1.2. Eğitimin Önemi………10

2.1.3. Beden Eğitiminin Tanımı...11

2.1.4. Beden Eğitiminin Önemi...12

2.1.5. Beden Eğitimi Dersinin Genel Amaçları...13

2.1.6. Beden Eğitiminin Gelişime Etkileri...14

(9)

2.1.6.4. Psikomotor Gelişime Etkisi...17

2.1.6.4.1. Psikomotor Gelişimin Tanımı………..18

2.1.6.4.2. Psikomotor Gelişim İle İlgili Temel Kavramlar………..19

2.1.6.4.3. Psikomotor Gelişim Alanları………..19

2.1.6.4.4. Psikomotor Gelişimi Etkileyen Faktörler………..……20

2.1.6.4.5. Ergenlerde Fiziksel ve Psikomotor Gelişim...…….21

2.1.6.4.6. Becerinin Sınıflandırılması ………..………..23

2.1.6.4.7. Psikomotor Becerinin Tanımı………..24

2.1.6.4.8. Psikomotor Beceri Düzeylerini Belirleme Yöntemleri………..25

2.2. Tutum………..26 2.2.1. Tutumun Tanımı ……….26 2.2.2. Tutumun Özellikleri ………26 2.2.3. Tutumun Öğeleri ……….28 2.2.4. Tutumun Oluşması ………..29 2.2.5. Tutumun İşlevi ………30

2.2.6. Tutum ve Davranış İlişkisi ……….31

2.2.7. Tutumun Kriterleri ……….31

2.2.8. Anne – Baba Tutumları ……….33

2.2.8.1. Anne – Baba Tutumlarına İlişkin Öne Sürülen Modeller…………..…34

2.2.8.2. Anne Baba Tutum Türleri………....…...………..…..………35

2.2.8.2.1. Baskıcı ve Otoriter Anne Baba Tutumu………..………..35

2.2.8.2.2. Aşırı Koruyucu Anne Baba Tutumu………..………….36

2.2.8.2.3. İzin Verici (Gevşek) Anne Baba Tutumu……….……...37

2.2.8.2.4. Tutarsız (Dengesiz ve Kararsız) Anne Baba Tutumu………..39

2.2.8.2.5. Mükemmeliyetçi Anne Baba Tutumu……….………….39

2.2.8.2.6. Reddedici Anne Baba Tutumu………..………40

2.2.8.2.7. Güven Verici, Destekleyici ve Hoşgörülü Anne Baba Tutumu……...41

2.2.8.3. Anne – Baba Tutumlarının Çocuğun Gelişim Alanına Etkileri…………42

2.2.8.3.1 Kişilik Gelişimi……….…………...42

2.2.8.3.2. Fiziksel ve Psikomotor Gelişim……….43

2.2.8.4. Anne – Baba Tutumlarını Etkileyen Faktörler………..………….43

(10)

3. İLGİLİ ARAŞTIRMALAR………...………48

3.1. Anne Baba Tutumları İle İlgili Araştırmalar ……….48

3.2. Beden Eğitimi Dersine Yönelik Tutumlar ile İlgili Araştırmalar ………..56

3.3. Psikomotor Beceri İle İlgili Araştırmalar……….60

BÖLÜM IV 4. YÖNTEM……….………....67

4.1. Araştırma Modeli……..…..………...……..……....…...67

4.2. Araştırma Grubu……….……...……….67

4.3. Veri Toplama Araçları………..…...…..67

4.4. Verilerin Analizi……….72

BÖLÜM V 5. BULGULAR VE YORUMLAR……….………..73

5.1. Araştırma Gurubunun Demografik ve Diğer Özelliklerine İlişkin Frekans ve Yüzde Dağılımları ………..73

5.2. Anne Baba Tutumlarının alt Boyutlar Açısından Aritmetik Ortalamalarının Karşılaştırılması ………79

5.3. Cinsiyete Göre Aritmetik Ortalamaların Karşılaştırılması ………80

5.4. Kardeş Sayılarına İlişkin Karşılaştırmalar ………81

5.5. Kronolojik Yaşlara İlişkin Karşılaştırmalar ………83

5.6. Anne Babaların Hayatta Olma Durumlarına Göre Aritmetik Ortalamaların Karşılaştırılması ……….………….84

5.7. Babaların Eğitim Seviyelerine İlişkin Karşılaştırmalar ………85

5.8. Babaların Meslek Türlerine İlişkin Karşılaştırmalar ………87

5.9. Anne Eğitim Durumlarına İlişkin Karşılaştırmalar ……….89

5 . 1 0 . An n e le r in Ç a l ış ma D u r u mla r ın a İ liş k in Ar it me t ik O r t a la ma la r ın Karşılaştırılması………..91

5.11. Aile Gelir Seviyelerine İlişkin Karşılaştırmalar ………92

(11)

5.15. Anne Baba Tutumları ile Psikomotor Beceri Düzeyleri ve beden Eğitimi Ders

Tutumları Arasındaki İlişki Düzeyi……….99

5.16. Anne Baba Tutumlarının, Psikomotor Beceri Düzeyleri ve Beden eğitimi Ders Tutumlarına Etkisi ………..101

5.16.1. Beden Eğitimi Dersi Tutumlarına İlişkin Regresyon Analizi ………101

5.16.2. Görsel Reaksiyon Zamanına İlişkin Regresyon Analizi………102

5.16.3. İşitsel Reaksiyon Zamanına İlişkin Regresyon Analizi………..103

5.16.4. Esneklik Düzeylerine İlişkin Regresyon Analizi………104

5.16.5. Dikey Sıçrama Düzeylerine İlişkin Regresyon Analizi………105

5.16.6. Durarak Uzun Atlama Düzeylerine İlişkin Regresyon Analizi………106

5.16.7. Sağlık Topu Fırlatma Düzeylerine İlişkin Regresyon Analizi………106

5.16.8. Çabukluk Düzeylerine İlişkin Regresyon Analizi……….107

5.16.9. Sürat (Sprint) Düzeylerine İlişkin Regresyon Analizi……….108

BÖLÜM VI 6. TARTIŞMA, SONUÇ VE ÖNERİLER...110

6.1. Tartışma……….……….110

6.1. Sonuç……….………..………..……....132

6.2. Öneriler...134

KAYNAKÇA………...…135

EKLER...135

EK-1. Anne Baba Stilleri Ölçeği (Anneye Yönelik)………..153

EK-2. Anne Baba Stilleri Ölçeği (Babaya Yönelik)………154

EK-3. Anket Formu ……….155

EK-4. Beden Eğitimi Dersi Tutum Ölçeği………157

EK-5. MEM’den Alınan Araştırma İzin Yazısı ……….………..158

EK-6. Anne Baba Stilleri Ölçeğine Ait Betimleyici İstatistikler (Anneye Yönelik)…159 EK-7. Anne Baba Stilleri Ölçeğine Ait Betimleyici İstatistikler (Babaya Yönelik)….160 EK-8. Beden Eğitimi Dersi Tutum Ölçeğine İlişkin Betimleyici İstatistikler……….161

(12)

Tablo 1. Cinsiyete göre frekans ve yüzde dağılımları……….………73 Tablo 2. Yaşa göre frekans ve yüzde dağılımları……….………..73 Tablo 3. Kardeş sayılarına göre frekans ve yüzde dağılımları……….74 Tablo 4. Anne – babaların hayatta olma durumlarına göre frekans ve yüzde

dağılımı….…...75

Tablo 5. Anne ve babaların öğrenim düzeylerine göre frekans ve yüzde dağılımı...75 Tablo 6. Babaların meslek durumlarına göre frekans ve yüzde dağılımları………76 Tablo 7. Annelerin çalışma durumuna dair frekans ve yüzde dağılımı………….77 Tablo 8. Aylık gelir düzeylerinin frekans ve yüzde dağılımları…….………77 Tablo 9. SBS’ye (Seviye Belirleme Sınavı) hazırlanma durumlarına dair frekans ve

yüzde dağılımları………78

Tablo 10. Boş zamanları değerlendirme biçimlerine göre frekans ve yüzde

dağılımları……….78

Tablo 11. Düzenli antrenman yapma durumlarına göre frekans ve yüzde dağılımları...79 Tablo 12. Anne kabul/ilgi boyutu puanları ile baba kabul/ilgi boyutu puanları ve anne

sıkı denetim/kontrol boyutu puanları ile baba sıkı denetim/kontrol boyutu puanlarının karşılaştırılması………79

Tablo 13. Bağıms ız grup larda ar it met ik ort ala ma lar ın c ins iyet aç ıs ında n

karşılaştırılması………..80

T a b lo 1 4 . Ka r d e ş s a y ı la r ın a i l iş k in ya p ı la n t e k yö n lü v a r ya n s a na l i z

so nuç lar ı ……….………81

Tab lo 1 5. Kro no lo jik ya ş la r a iliş k in ya p ıla n t ek yö n lü var ya ns a na liz i

sonuçları………..……….………..83

Tablo 16. Bağımsız gruplarda aritmetik ortalamaların anne babaların hayatta olma

durumlarına göre karşılaştırılması………84

Tablo 17. Baba lar ın eğit im duru mlarına ilişkin tek yö nlü var yans analiz i

sonuçları………..………85

Tablo 18. Babalarının meslek türlerine ilişkin yapılan tek yönlü varyans analizi

sonuçları……….87

Tablo 19. Annelerin eğitim durumlarına ilişkin yapılan tek yönlü varyans analizi

(13)

Tablo 21. Aile gelir seviyelerine ilişkin yapılan tek yönlü varyans analizi

sonuçları………92

Tablo 22. SBS sınavına hazırlık durumuna ilişkin yapılan tek yönlü varyans analizi s o nu ç la r ı… … … …… …… … …… ……… … …… … …… … …… …… …. 9 4 Tablo 23. Düzenli antrenman yapma durumuna ilişkin yapılan tek yönlü varyans analizi s o n u ç la r ı… … … . . 9 5 Tablo 24. Boş zamanlarını değerlendirme durumlarına ilişkin yapılan tek yönlü varyans analizi sonuçları ………97

Tablo 25. Anne baba tutumları ile psikomotor beceri düzeyleri ve beden eğitimi ders tutum ölçeği puanları arasındaki ilişki düzeyini belirlemeye yönelik kolerasyon analizi sonuçları………..100

Tablo 26. Beden Eğitimi Dersi Tutumlarına İlişkin Regresyon Analizi………101

Tablo 27. Görsel Reaksiyon Zamanına İlişkin Regresyon Analizi………102

Tablo 28. İşitsel Reaksiyon Zamanına İlişkin Regresyon Analizi………103

Tablo 29. Esneklik Skorlarına İlişkin Regresyon Analizi………104

Tablo 30. Dikey Sıçrama Skorlarına İlişkin Regresyon Analizi………105

Tablo 31. Durarak Uzun Atlama Skorlarına İlişkin Regresyon Analizi………106

Tablo 32. Sağlık Topu Fırlatma Skorlarına İlişkin Regresyon Analizi……….107

Tablo 33. Çabukluk Skorlarına İlişkin Regresyon Analizi………..………..108

(14)

sayfa

Resim 1. Reaksiyon zamanı ölçüm örneği……….……70

Resim 2. Esneklik ölçüm örneği………..…70

Resim 3. Dikey sıçrama ölçüm örneği………..…………71

Resim 4. Durarak uzun atlama ölçüm örneği………..71

Resim 5. Sağlık topu fırlatma ölçüm örneği………..………71

Resim 6. Çabukluk ölçüm örneği………..……….71

ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil 1. Psikomotor gelişimi etkileyen faktörler……….20

(15)

ABSÖ : Anne Baba Stilleri Ölçeği

BüKBÖT : Büyük Kas Becerilerini Ölçme Testi FSH : Follikül Stümüle Eden Hormon

LH : Luteinizing Hormon

MEB : Milli Eğitim Bakanlığı

NASPE : Ulusal Beden Eğitimi ve Spor Derneği (National Association for Sport

and Physical Education)

SBS : Seviye Belirleme Sınavı

TGMD-2 : Kaba Motor Becerirli Ölçme Testi – 2 (Test of Gross Motor

(16)

BÖLÜM I

GİRİŞ

Ergenler, 13 – 17 yaşlarında, hayatlarının dönüm noktası olan bir dönem içerisinde yer alırlar. Genelde 6, 7., 8., 9. ve 10. sınıf düzeyinde yer alan ergenler, bu dönemdeki gelişim süreçleri içerisinde anne baba tutumlarından, çevresel faktörlerden ve okuldan çok etkilenirler.

İlköğretim 8. sınıfta eğitim gören çocuklar, genelde 13 – 15 yaş arası olan öğrencileri kapsamaktadır. Bu durum bölgelere göre farklılıklar göstermektedir ve çok farklı nedenleri vardır. Çocuğu nüfusa geç yazdırma, okula erken ya da geç başlama, başarı durumuna göre sınıf atlatma ya da sınıfta kalma, sürekli göç etme vb… bir çok neden sayılabilir.

İlköğretimin ilk yıllarında, farklı yaş guruplarında olmak çok fazla eşitsizliğe neden olsa da, sınıf arttıkça bu eşitsizliğin azaldığı görülür. Özellikle 8. sınıf seviyesine gelindiğinde, öğrencilerin büyük çoğunluğunun ergenlik dönemi ile tanışmaya başladığı dönemdir.

Bu dönem, insan hayatının en önemli dönemeçlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Ergenliği; bedensel, toplumsal ve bilişsel olarak olgunlaşma dönemi seklinde görmüş olan Gander ve Gardiner (2004), bu dönemde ergenin; bedenini kabul etmeyi, uygun bir toplumsal role ulaşmayı, yaşıtlarıyla olgun ilişkiler kurmayı, duygusal ve ekonomik bağımsızlığı gerçekleştirmeyi, evliliğe ve aile yaşamına hazırlanmayı içeren bir takım gelişim görevleri ile karsı karsıya kaldığını ve ergenin bu görevlerdeki basarı ya da başarısızlıklarının, geniş ölçüde yetişkinlikteki uyum ve başarıyı belirlediğini ifade etmişlerdir.

Bu dönem, Piaget’nin “zihinsel gelişim dönemleri”nde 12 yaş ve üzeri olan “soyut işlemler” dönemine denk gelir. Soyut işlemler dönemine ulasan ergenler varsayımlar kurabilirler, mantıksal sonuçlar çıkartabilirler ve ister somut ister soyut biçimde sunulsun, sorunlara karmaşık çözümler üretebilirler. Ergenlerin bu anlamda keşfettikleri geleceğe bakma ve karmaşık sorunlara alternatif çözümler düşünme yetenekleri, onların yaşamlarına derin değişiklikler getirirken; çoğu zaman anne-babalarını ve diğer yetişkinleri hayrete düşürecek biçimde, daha önce kabul ettikleri

(17)

karar ve değerleri sorgulamaya, tartışmaya ve bunlara karsı çıkmaya başlarlar (Arcan, 2006).

Fiziksel ve zihinsel gelişimle birlikte, ergenlik aracılığıyla çocukluktan yetişkinliğe geçiş, anne-babalardan, diğer aile üyelerinden, akranlardan ve okuldan etkilenen kişilikte ve toplumsal davranışta da önemli değişimler içerir. Bu dönemde ergen gelecekteki olası eğitimi hakkında karar vermek ve bir meslek seçmek zorundadır. Kargaşaların ortasındaki genç insan ortaya çıkmakta olan kimlik duygusuyla uğraşmak ve artan bağımsızlık gereksinmesi arasındaki çatışmayı da çözmek durumundadır (Gander ve Gardiner, 2004). Bir ergenin tüm bu karmaşadan kurtulup, bağımsızlık görevini ne kadar iyi ve pürüzsüz bir biçimde gerçekleştireceği konusu ise anne-babasının tutumuna sıkı sıkıya bağlıdır (Arcan, 2006). Ayrıca ebeveynlerinden bu dönemde destek ve ölçülü kontrol alan ergenlerin, almayanlara kıyasla daha kontrollü oldukları kadar, daha uyumlu ve düşünceli davranışlar sergilediklerine, bu dönemi sorunsuz geçirdiklerine dair de birçok araştırma sonucu bulunmaktadır (Maccoby ve Martin, 1983; Lamborn, Mounts, Steinberg ve Dornbusch, 1991).

Bu bölümde; araştırmanın problem durumu ortaya konmaya çalışılmış ve araştırmaya destek sağlayıcı bilgiler üzerinde durulmuştur. Ayrıca araştırmanın problem cümlesi, alt problemleri, amacı ve önemi ile araştırmanın sayıtlıları, sınırlılıkları ve araştırmanın konusu ile ilgili tanımlara yer verilmiştir.

1.1. Problem Durumu

Aile, çocuk için beslenmesini, korunmasını, diğer fiziksel gereksinimlerini, sevgi ve güven gibi duygusal gereksinimlerini karşılayan ilk sosyal çevresidir. Ayrıca çocukları yetiştirme biçimleriyle ve tutumlarıyla da çocuğun kişiliğinin oluşmasını büyük ölçüde etkilerken toplumsal değerler sistemini çocuğa aktararak sosyalleşme sürecine de katkıda bulunur (Şahin, 2005).

Toplumumuzdaki geleneksel aile yapısında biçimsel de olsa otoriteyi baba temsil etmektedir. Anne çocuklara daha yakındır ve onlara ilişkin konularda gerçek karar organıdır. Birçok ailede görünürde baba tarafından alınan kararların asıl sahibi annedir. Ama durum babanın erkeklik rolüne gölge düşürmeyecek bir biçimde yönetilir. Bu yönden değerlendirildiğinde, toplumumuzda aile yapısının biçimsel olarak ataerkil, ama gerçekte üstü kapalı bir anaerkil yapıya sahip olduğu bile söylenebilir. Engelleyici

(18)

ve cezalandırıcı nitelikte olan kararların uygulanmasının babaya bırakılması, babayı aile içinde oldukça sevimsiz bir yere koyabilir. Geleneklerin kendisine verdiği rolü sürdürme durumunda kalan baba, çoğu kez çocuklarıyla yakın ve sıcak ilişkiler kurmaktan alıkonmuş olur (Gençtan, 1998).

Anne-baba, çocuğuna karar verme konusunda koruyucu tutum sergilemeleri durumunda çocuğun karar verme sürecindeki bilgi toplama, tecrübe kazanma, motivasyon konularında çocuğa aşırı müdahalede bulunarak; çocuklarının kendilerini keşfetmesine engel olabilirler. Bu durum çocuklarının özgüven geliştirmesine de engel oluşturabilir. Çocukla ilgili her konuyu öğrenip çocuğa kendileri aktarırlar. Bu tutumlarla karşı karşıya kalan çocuk girişimci olamaz, bağımsız davranamaz en önemlisi de gizilgüç ve potansiyellerini ortaya koyamaz (Kulaksızoğlu, 2003).

Anne baba çocuğuna karar verme konusunda otokratik tutum sergilerler ise çocuğun karar verme sürecindeki kendi kişisel özelliklerini tanıma sürecinde karasızlık yaşamalarına neden olabilirler. Çünkü ailenin beklentileri ile çocuğun beklenti ve ihtiyaçları birbirinden farklı olabilir ve bunların çelişmesi durumunda çocuk kararsızlığa düşebilir. Ayrıca otokratik tutum sergileyen ailelerin bu süreçte kontrolü daha çok ellerinde bulundurmak istemeleri ve çocuğun kendi istekleri dışına çıkmaması için baskı yapmaları beklenen bir davranıştır. Bu nedenle otokratik tutum sergileyen ailelerinin çocukları sürekli korku ve endişe içerisinde yaşarlar (Özen, 2001).

Demokratik ortamlarda büyüyen çocukların zihinsel gelişmeye daha yatkın oldukları, demokratik ortamın çocuğa sadece özgürlük olanağı tanımakla kalmayıp, aynı zamanda onu kendini anlatmaya ve denetim kazanmaya da özendirdiği ortaya çıkmaktadır. Böyle bir ortamda yetişen çocuklar hareketli, saldırgan, korkusuz ve bağımsız olmaktadır (Eldeleklioğlu, 1996).

Anne babaların çocuklarına demokratik tutum sergilemeleri halinde çocukta özerklik gelişir. Çocuk kendini bulunduğu ortamlarda daha rahat hisseder, duygu ve düşüncelerini özgürce ifade edebilir, özgüveni artar, iletişim becerisi gelişir, kararıverme stratejilerini etkin kullanmaya başlayabilir, sorumluluk duygusu gelişebilir ve en önemlisi de potansiyellerinin farkına vararak kendini gerçekleştirme fırsatı yakalayabilir (Kulaksızoğlu, 2003).

Motor performans açısından bakıldığında ise; hoşgörülü tutum, çocuğun araştırıcılığını, bağımsızlığını destekleyerek fiziksel aktivitelere katılma fırsatı sağlamaktadır. Fiziksel aktivitelere katılan çocuk becerilerini keşfetmekte, bunları tekrarlayarak geliştirmekte ve çeşitlendirmektedir (Özer ve Özer, 2009).

(19)

Aşırı koruyucu ve otoriter tutumlar ise, çocuğun hareketliliğini kısıtlar ve itaatkâr olmalarını destekler. Böyle bir ortamda yetişen çocuk becerilerini geliştiremez. Schnabel ve Dickey (1977), hoşgörülü ortamda yetişen çocukların motor performanslarının otoriter ortamda yetişen yaşıtlarından daha yüksek olduğunu belirtmişlerdir (Aktaran: Gallahue ve Ozmun, 2006).

Özel yeteneklerin olgunlaşması sırasında aşırı koruma ya da baskı çocuğun davranışlarını engelleyerek gelişimini geciktirebilir. Çocuk bu yetersizliğe bağlı olarak, olumlu ilişkiler kuramayabilir (Özer ve Özer, 2009).

Hareket fırsatının verilmemesi ve deneyim eksikliği, çocukların yaşa özgü motor görevleri yerine getirmede kullandığı becerilerin zamanında gelişmesini engellemektedir. Duyu ve motor deneyimlerden yoksunluğun etkisi, çocuğun gelişimi için uygun koşullar sağlandığı takdirde silinebilmektedir (Özer ve Özer, 2009:57).

Haktanır ve Aktaş (1995), 3 – 4 yaş grubu 157 çocuğun örneklem alındığı çalışmada, çocukların motor gelişim özelliklerini incelemişlerdir. Çalışma sonucunda ailelerin çoğunun çocuklarının yaşlarının gerektirdiği gelişim düzeylerini bilmedikleri için çocukların gelişimsel olarak desteklenmeye ihtiyacı olup olmadığının da farkında olmadıklarına, ayrıca eğitim amacıyla ne yapmaları gerektiğini bilmediklerine dikkat çekilmiştir. Anne – babaların yaş, öğrenim durumu ve meslek özellikleri ile ailedeki çocuk sayısı ve çocukların doğum sırasının motor gelişimin, araştırmada ele alınan alanları önemli düzeyde etkilemezken, çocuğun yaşı, cinsiyeti ve okul öncesi bir kurumda eğitim alma süresinin motor gelişim düzeyini etkileyebildiği saptanmıştır.

Anne – baba tutumlarının, motor gelişimle paralel olarak beden eğitimi dersine karşı öğrenci tutumlarını da etkilediği bilinen bir gerçektir. Spor yapma ve spora başlama üzerinde ailenin etkisi, en önemli faktör olarak gösterilmesine rağmen ülkemizde yapılan çalışmalar daha çok meslek, gelir, yaş ve cinsiyet değişkenleri ile spor yapma alışkanlığı arasındaki ilişkiler üzerine yoğunlaşmıştır. Bu açıdan bakıldığında, ana-babaların çocuklarının beden eğitimi ve spor aktivitelerine katılımına yönelik tutumlarının tespit edilmesinin önemi de ortaya çıkmaktadır (Öncü ve Güven, 2011).

Aile, sosyal dünyayı ve spor dünyasını görmeyi sağlayan ilk birimdir. Ailenin sosyalizasyon üzerindeki ilk ve güçlü etkisi, çocuğun spora katılıp katılmayacağını ve katılıyorsa da nasıl spor yapacağını belirlemektedir (Küntay, 1991).

Robinson (2009), yaptığı araştırmada, öğrenci deneyimlerinin, inanışların, hislerinin ve motive olmalarının beden eğitimi dersine ne derecede etki ettiği sorusunun

(20)

cevabını aramıştır. Bunu yaparken dış faktörler olarak beden eğitimi öğretmenleri ve anne – babaların etkilerini de göz önünde bulundurmuştur. Her ne kadar anne baba tutumlarına çok derinlemesine bakmasa da, araştırma sonucunda anne baba tutumlarının beden eğitimi dersine karşı geliştirilen tutumlar üzerinde etken olduğunu tespit etmiştir.

Agbuga’nın (2007) yaptığı araştırma da ise, ders dışı fiziksel aktivite programlarının öğrencin beden eğitimi dersine karşı tutumunu ne derece etkilediği konusunda bulguları olmuş ve bu aktivitelere sıcak bakan, destekleyen anne– babalarının çocuklarının beden eğitimi dersine daha olumlu tutumlar geliştirdikleri ve sosyal yönden daha hızlı bir gelişme sağladıkları yönünde bulgular elde etmiştir.

Motor gelişim ve beden eğitimi arasındaki doğrudan ilişki ve bunu etkileyen faktörler alan açısından son derece önem arz etmektedir. Bu faktörlerin başında sayılabilecek olan anne – baba tutumlarının, hem motor gelişim, hem de beden eğitimi dersi açısından ele alınıp incelenmesi ve değerlendirilmesi, alana çok fazla pozitif güç katacaktır. Bu sayede anne – baba eğitimi, okul – öğrenci – anne baba iletişimi, okul içi faaliyetler ve daha birçok alanda yeni bakış açıları kazandırarak, alana büyük katkı sağlayacaktır.

1.2. Amaç

Bu araştırmanın amacı; ilköğretim 8. sınıf öğrencilerinin anne-baba tutumlarının, psikomotor beceri düzeylerine ve beden eğitimi dersine karşı tutumları üzerine etkisinin olup olmadığını tespit etmek ve elde edilen verileri bazı demografik değişkenler açısından karşılaştırmaktır.

Bu genel amaç doğrultuda, aşağıdaki alt problemlere yanıt aranmıştır:

1. İlköğretim 8. sınıf öğrencilerinin psikomotor beceri düzeyleri ve beden eğitimi dersine olan tutumları, cinsiyete göre farklılık göstermekte midir?

2. İlköğretim 8. sınıf öğrencilerinin psikomotor beceri düzeyleri ve beden eğitimi dersine olan tutumları, kardeş sayılarına göre farklılık göstermekte midir?

3. İlköğretim 8. sınıf öğrencilerinin psikomotor beceri düzeyleri ve beden eğitimi dersine olan tutumları, kronolojik yaşa göre farklılık göstermekte midir?

4. İlköğretim 8. sınıf öğrencilerinin psikomotor beceri düzeyleri ve beden eğitimi dersine olan tutumları, anne babanın hayatta olma durumuna göre farklılık göstermekte midir?

(21)

5. İlköğretim 8. sınıf öğrencilerinin psikomotor beceri düzeyleri ve beden eğitimi dersine olan tutumları, anne ve babanın eğitim düzeyine göre farklılık göstermekte midir?

6. İlköğretim 8. sınıf öğrencilerinin psikomotor beceri düzeyleri ve beden eğitimi dersine olan tutumları, babanın mesleğine göre farklılık göstermekte midir?

7. İlköğretim 8. sınıf öğrencilerinin psikomotor beceri düzeyleri ve beden eğitimi dersine olan tutumları, annenin çalışıp çalışmadığına göre farklılık göstermekte midir? 8. İlköğretim 8. sınıf öğrencilerinin, psikomotor beceri düzeyleri ve beden eğitimi dersine olan tutumları, ailenin gelir seviyesine göre farklılık göstermekte midir?

9. İlköğretim 8. sınıf öğrencilerinin SBS sınavına yönelik hazırlıkları açısından, psikomotor beceri düzeyleri ve beden eğitimi dersine olan tutumları farklılık göstermekte midir?

10. İlköğretim 8. sınıf öğrencilerinin boş zamanlarını değerlendirme biçimleri açısından, psikomotor beceri düzeyleri ve beden eğitimi dersine olan tutumları farklılık göstermekte midir?

11. İlköğretim 8. sınıf öğrencilerinin psikomotor beceri düzeyleri ve beden eğitimi dersine olan tutumları, düzenli antrenman açısından değişkenlik göstermekte midir? 12. İlköğretim 8. sınıf öğrencilerinin anne baba tutumları, beden eğitimi dersine olan tutumlarını yordamakta mıdır?

13. İlköğretim 8. sınıf öğrencilerinin anne baba tutumları, psikomotor beceri düzeylerini yordamakta mıdır?

1.3. Araştırmanın Önemi

Araştırma, ilköğretim 8. sınıf öğrencilerinin anne baba tutumlarının tespiti ve bu tutumların psikomotor beceri ve beden eğitimi dersine tutumları üzerine etkilerinin belirlenmesi açısından önemlidir. Çocukların gelişiminde anne babaların tutum ve davranışları belirleyici rol oynamaktadır. Özellikle psikomotor gelişim açısından doğru davranışlar ve yüksek ilgi düzeyine sahip çocukların gelişiminin daha iyi olması beklenecektir.bu durum beden eğitimi dersi ile de bağlantılıdır. Psikomotor gelişim süreci olumlu yönde olan öğrenciden, beden eğitimi dersine karşı da olumlu tutum ve davranışlar göstermesi beklenir. Bu nedenlerden dolayı, bu çalışma alana katkı sağlaması açısından önemlidir.

(22)

Yapılan bu araştırmanın, Milli Eğitim Bakanlığına, beden eğitimi öğretmeni ve öğretmen yetiştiren öğretim kurumlara, beden eğitimi öğretmenlerine ve öğretmenlere, aynı zamanda da öğrenci velilerine faydalı olacağı düşünülmüştür. Çalışma doğrultusunda elde edilen sonuçlar ışığında, tüm öğretmenlerin çocukların gelişimlerine, çocukların anne babaları ile kuracakları ilişkilere rehber olacak nitelikte bir çalışma olacağı düşünülmüştür.

Araştırmanın bundan sonra yapılacak olan araştırmalara ışık tutacak olması ve araştırma sonuçlarının uygulamaya aktarılmasının bu alandaki eksiklikleri giderebilecek olması bakımından da önemlidir.

Araştırma daha önce bu konularda sınırlı yapılan araştırmalarda incelenmeyen hususları ortaya koyması, Türkiye ve yurt dışında beden eğitimi öğretmeni ve öğretmen eğitimi alanına katkı sağlaması umulmaktadır. Çünkü bu alanda doğrudan yapılmış paralel bir çalışma bulunmamakta, ancak benzer ve doğrudan alanı kapsamayan (obezite, başarı kaygısı, mükemmelliyetcili, saldırganlık, problem çözme vb.) çalışmalara rastlanmıştır. Bu durum araştırmanın önemini daha çok arttırmıştır.

1.4. Varsayımlar

Bu tez çalışmasında aşağıda varsayımlardan hareket edilmiştir:

- Bu araştırmada ele alınan değişkenler ve ilişkiler dışında kontrol altına alınamayan değişkenlerin etkisi söz konusudur. Ancak ele alınan değişkenler arasındaki ilişkilerin, araştırılmak istenen alanı yansıttığı varsayılmıştır.

- Araştırmada kullanılan Anne Baba Stilleri Ölçeği ve Beden Eğitimi Ders Tutum Ölçeği, yeterli ölçüm gücüne sahiptir.

- Denekler samimi cevaplar vermiş, fiziksel ölçümlerde gereken kapasitelerini kullanmışlardır.

1.5. Sınırlılıklar

Bu araştırma; 2011 – 2012 eğitim – öğretim yılı içerisinde, Aksaray il merkezinde bulunan 7 ilköğretim okulunda yer alan toplam 229 öğrenci ile sınırlandırılmıştır.

(23)

1.6. Tanımlar

Tutum: Bireyin kendine ya da çevresindeki herhangi bir konu (obje) ya da olaya karsı

deneyim ve bilgilerine dayanarak örgütlediği bilişsel, duygusal ve davranışsal bir tepki ön eğilimidir (Baysal, 1981).

Psikomotor beceri: Bireyin hareketi kaliteli bir biçimde ortaya koymasındaki başarıyı

belirleyen beceridir. (Schmidt ve Wrisberg, 2007)

Beden Eğitimi: Kişinin fiziksel hareketlere katılmak suretiyle davranışlarında kasıtlı

olarak beden eğitimi amaçlarına uygun (bedensel, duygusal, sosyal ve zihinsel) değişme meydana getirme sürecidir (Tamer ve Pulur, 2001).

(24)

BÖLÜM II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Eğitim ve Beden Eğitimi

2.1.1. Eğitimin Tanımı

Eğitimin Avrupa dillerindeki karşılığı olan “Education”, Latince kaynaklı olmakla beraber, kökeninde iki ayrı kelime vardır: Educare, eğitmek, talim terbiye; Educere ise bir şeyden çıkarmak, yükseltmek, bir şeye doğru yönelmek, yetiştirmek anlamlarına gelmektedir (Alova ve Karaağaç, 1995:194). Osmanlıcada, Arapça kökenli “maarif”, “talim ve terbiye” ile Türkçe “eğitim”in anlatmak istediği de bu anlamlardır (Gökduman, 2011).

Eğitim genellikle toplumun yansımasıdır. Toplumlar değişim içerisine girdikleri zaman, reformcular eğitim sisteminde de değişime çağırırlar. Öğrencilerin neleri bilmesi ve neleri yapabilmeleri ile ilgili yeni kriterler ortaya konur (Lund ve Fortman;2002). Bu değişikliklerin eğitime yansıması Rönesans ile ortaya çıkmaya başlamıştır. Günümüze gelinceye kadar John Lock (1632-1704), Jean Jacgue Rousseau (1712-1786), Descartes (1596-1650), Johan Basedow (1724-1790), Pestalozzi (1746-1827), Johan F. Herbart (1776-1841), John Dewey gibi bir çok bilim adamı eğitim ile ilgili çalışmalar gerçekleştirerek, günümüz eğitim sisteminin iskeletini oluşturulmasını sağlamışlardır (Balyan, 2009).

Eğitim, yıllar boyunca hep farklı gibi gözüken, ama özünde hep aynı şeyi anlatan tanımlarla tanımlanmaya çalışılmıştır. Genel anlamda bir çok kaynakta karşımıza çıkan tanımıyla eğitim, bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla kasıtlı olarak istedik değişme meydana getirme süreci olarak tanımlanmaktadır (Ertürk, 1991:12).

Bu tanımlardan bir tanesi, Ozankaya’nın (1975) yaptığı tanımlamadır. Ona göre eğitim; toplumun genç üyelerinin var olan ekine yetişkin üyelerce bilinçli, amaçlı ve düzenli biçimde hazırlanması sürecidir.

Bir başka tanımda ise eğitim, insanın doğumu ile ölümü arasında geçen bir süreç olarak kabul edilmektedir. Bu süreçte bireylere çeşitli bilgi, beceri, tutum ve değerler

(25)

kazandırılmaktadır. Bu öğrenmeler bireyin davranışlarında gözle görülebilen değişikliklere neden olmaktadır (Erden ve Fidan, 1998: 12).

Eğitim ile ilgili yapılan bir çok tanım incelendiğinde, şu ortak noktalar göze çarpmaktadır:

- Kasıtlı ve istendik yönde davranış değiştirme işidir. - Süreçtir.

- Bireyin kendi yaşantısı yoluyla gerçekleşir. - Toplumsal bir olgudur.

- Sistemdir. - Kültürlenmedir. - Sosyalleştirmedir.

2.1.2. Eğitimin Önemi

İnsanın diğer canlılardan temel farkı, daha önce de belirtildiği gibi onun eğitilebilme özelliğidir. Bundan dolayı insan yaşamı için eğitimin apayrı bir önemi vardır. Çünkü kendine özgü biyolojik ve psikolojik yapısı olan bu canlının insan olabilmesinin koşulu eğitimdir. Kısaca insan adı verilen canlı, ancak eğitimle, eğitilmekle “insan” olur. Diğer canlılar tüm yaşamlarını içgüdüleriyle sürdürürken, insanı insan yapan en temel özelliklerden biri olan toplumsal bir canlı olarak yaşabilmesi ancak eğitimle mümkündür (Gökduman, 2011).

Eğitim, bireylere bilgi ve beceri kazandırmanın ötesinde toplumun yaşamasını ve kalkınmasını devam ettirebilecek ölçüde ve nitelikte değer üretmek, mevcut değerlerin dağılmasını önlemek, yeni ve eski değerleri bağdaştırmak gibi sorumluluklarda taşır.

Eğitim süreci, bir amaca yönelmiş olan sürekli değişimlerin tümüdür. Bireyin aldığı eğitimle sürekli olarak değişmesi, yetersiz durumdan daha yeterli duruma gelmesi sağlanmaktadır. Bireyin eğitimi doğduğu andan başlayarak, ölünceye kadar devam eder. (Harmandar ve ark, 2000).

İnsanoğlu hayatı boyunca formal veya informal olarak devamlı bir eğitime tabi tutulur. Toplumlar için önemli ve aynı zamanda kapsamlı bir süreç olan eğitim, bireylere yalnızca bilişsel yönden değil, aynı zamanda ruhsal, sosyal ve fiziksel yönden de katkı sağlayarak onların bir bütün olarak gelişmelerini amaçlamaktadır (Kalemoğlu, 2011).

(26)

2.1.3. Beden Eğitiminin Tanımı

Beden eğitimi, tarihten bugüne, çeşitli şekillerde tanımlanarak, bugünkü şeklini almış bir olgudur. Bu tanımlamalar kişilerin kendi fikirlerine göre farklılıklar göstermesine rağmen modern eğitim anlayışı içersinde bir bütünün parçaları olmuş ve günümüz beden eğitimi kavramını oluşturmuştur.

Geçmiş dönemlerden günümüze doğru Beden eğitimi tanımları gözden geçirildiğinde önemli referanslardan birisi Williams’dır. Williams’a göre beden eğitimi; “insanların belirli seçilmiş türdeki fiziksel aktivitelerinin toplamıdır.” (Aktaran: Kalemoğlu, 2011). Başka bir tanımda beden eğitimi; “insan hareketleri yoluyla ve insan hareketleri tarafından eğitim” olarak tanımlanmıştır (Kalemoğlu, 2011).

Streit’e göre beden eğitimi; insanın büyüme, gelişme ve davranış şekline göre seçilen fiziksel aktivitelerin harekete dayalı olarak yapıldığı bir eğitim şeklidir. (Aktaran: Çoban ve Ünveren, 2007).

Beden eğitimi, kişinin fiziksel hareketlere katılmak suretiyle davranışlarında kasıtlı olarak beden eğitiminin amaçlarına uygun (bedensel, duygusal, sosyal ve zihinsel) değişme meydana getirme sürecidir. Beden eğitiminde eğitimin diğer alanlarından farklı olarak “hareket etmeyi öğrenme ve hareket yoluyla öğrenme” esas alınmaktadır. Bir başka değişle beden eğitimi “fiziksel hareket yoluyla insanın eğitilmesidir”. Hareket etmeyi öğrenme, temel hareketler, spor, cimnastik, suda yapılan etkinlikler ve dansa kadar çeşitli bedensel etkinliklerin öğrenilmesidir. Amaç, her türlü beden eğitimi programları yoluyla, kişiye bedenini en verimli ve etkili biçimde nasıl kullanabileceğini öğretmektir. Hareket yoluyla öğrenmek ise beden eğitimini çocuklara ve gençlere zihinsel, sosyal ve duygusal açıdan olumlu katkıda bulunmayı esas alır (Tamer ve Pulur, 2001).

Yapılan tüm bu tanımlar doğrultusunda beden eğitimi, sadece fiziksel hareketlerin yapıldığı ve fiziksel (vücut geliştirme) gelişimin sağlandığı etkinlikler değildir; aynı zamanda sağlıklı yasam ile ilgili bilgilerin verildiği, grupça yapılan faaliyetlerde eğlenildiği, çeşitli becerilerin öğrenildiği ve bireyin çok yönlü gelişiminin (sosyal, duygusal ve zihinsel) amaçlandığı etkinliklerdir (Güllü, 2007).

(27)

2.1.4. Beden Eğitiminin Önemi

Eğitim, tüm toplumlar için önem sırası içerisinde en önemli, fakat sonucu en geç alınandır. Beden eğitimi ise bu sistemin bütünlüğü içinde önemli bir yeri olan olgudur. Beden eğitimi insanı bütün yönleri ile etkileyebilmektedir. İşte bu sebepten dolayı beden eğitimi ve spor eğitim sistemi içinde büyük bir pay sahibidir. Fakat beden eğitiminin bireylere yararlı bir eğitim sistemi haline getirilebilmesi için sadece iyi bir eğitim programı yeterli değildir. Dersin tam olarak bireyleri olumlu etkilemesi ve eğitmesi için dersin uygulamalarının etkin olması gerekmektedir (Sunay, 2004:271).

Beden eğitimi ve spor etkinlikleri çocuğun sağlıklı gelişiminde önemli bir işleve sahip olmasının yanı sıra sosyal ve duygusal gelişim yönünden de olumlu katkılar sağlamaktadır. Bu etkinlikler, yaratıcılık, liderlik gibi yetenekleri işlevsel hale getirmekte, mücadeleci, azimli, uyumlu, üretken, kararlı, birbirine saygılı ve anlayışlı olma, kurallara uyma, işbirliği yapma, bağımsız davranma, kendini disipline etme, çalışkan ve gayretli olma gibi kişilik özelliklerini geliştirmektedir (Kumartaşlı, 2010).

Beden eğitimi toplumsal olarak kurallara ve yasalara saygı gösteren, farklı düşüncedeki insanlara saygı duyan, iyiyi doğruyu alkışlayan, başarısızlığı araştıran sorumlu toplumlar oluşturur (Harmandar, 2004).

Genel eğitimin tamamlayıcısı ve ayrılmaz bir parçası olan beden eğitimi, aynı zamanda kişiliğin eğitimidir. Başka bir deyişle beden eğitimi bireylerin gelişim özelliklerin göz önünde tutularak onların, fert ve toplum yönünden sağlıklı, mutlu, iyi ahlaklı ve dengeli bir kişilik sahibi; yapıcı, yaratıcı ve üretken; milli kültür değerlerini ve demokratik hayatın gerektirdiği davranışları kazanmış fertler olarak yetiştirilmeleri için en önemli araçlardan biridir. Ayrıca beden eğitimi, bedenen, ruhen, zihnen ve sosyal yönlerden, toplumun sağlıklı bir yapıya kavuşmasını sağlayarak genel eğitimin oluşmasında önemli bir rol oynamaktadır (Güllü, 2007).

Beden eğitimi dersinin genel eğitim içindeki önemi açıktır. Onu önemli kılan kendi amaç ve kapsamından kaynaklanmaktadır (Yoncalık, 2004). Bu nedenle insanlar, fiziksel gelişimi ile birlikte zihinsel, duygusal ve sosyal gelişimini sağlayan beden eğitimi ve spor eğitimine oldukça önem vermişlerdir (Sunay, 1998).

(28)

2.1.5. Beden Eğitimi Dersinin Genel Amaçları

Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı tüm kurum ve kuruluşlarda beden eğitimi dersinin genel amaçları aşağıdaki gibi belirtilmiştir (MEB, 2000:152-153):

Atatürk İlkeleri ve inkılâpları, Anayasa, Milli Eğitim Temel Kanunu ve Türk Milli Eğitiminin temel amaçları doğrultusunda; öğrencilerin gelişim özellikleri de göz önünde tutularak, onların kişisel ve toplumsal yönden sağlıklı, mutlu, iyi ahlaklı ve dengeli bir kişilik sahibi, yapıcı, yaratıcı ve üretken, milli kültür değerlerini ve demokratik hayatın temel ilkelerini benimsemiş fertler olarak yetiştirilmeleri genel amaçtır. Bu genel amaçlar ise;

1. Atatürk’ün ve düşünürlerin beden eğitimi ve spor konusunda söyledikleri sözleri açıklayabilme.

2. Bütün organ ve sistemlerini seviyesine uygun olarak güçlendirebilme ve geliştirebilme.

3. Sinir, kas ve eklem koordinasyonunu geliştirebilme. 4. İyi duruş alışkanlığı edinebilme.

5. Beden eğitimi ve sporla ilgili temel bilgi, beceri, tavır ve alışkanlıklar edinebilme. 6. Ritim ve müzik esliğinde hareketler yapabilme.

7. Halk oyunlarımızla ilgili beceriler edinme ve bunları uygulamaya istekli olabilme. 8. Milli bayramlar ve kurtuluş günlerinin anlamını ve önemini kavrayabilme törenlere katılmaya istekli olabilme.

9. Beden eğitimi ve sporun sağlığa yararlarını kavrayarak bos zamanlarını spor faaliyetleriyle değerlendirmeye istekli olabilme.

10. Temel sağlık kuralları ve ilk yardım ile ilgili bilgili, beceri, tavır ve alışkanlıklar edinebilme.

11. Tabiatı sevme, temiz hava su güneşten faydalanabilme.

12: İş birliği içinde çalışma ve birlikte davranma alışkanlığı edinebilme. 13. Görev sorumluluk alma, lidere uyma ve liderlik yapabilme.

14. Kendine güven duyma, yerinde ve çabuk karar verebilme.

15. Dostça oynama ve yarışma, kazananı takdir etme, kaybetmeyi kabullenme, hile ve haksızlığın karsısında olabilme.

16. Demokratik hayatın gerektirdiği tavır ve alışkanlıklar edinebilme. 17. Kamu kaynaklarını iyi kullanma ve koruyabilme.

(29)

Genel eğitimin önemli bir parçası olan beden eğitimi ve sporun temel amacı, çocukların fiziksel etkinlikler yani hareketler yolu ile eğitimini sağlayarak her öğrencinin hareket kapasitesinin en üst düzeye çıkmasına yardımcı olmaktır. Aynı zamanda çocukların fiziksel, zihinsel sosyal ve duygusal gelişimlerinin en üst düzeye çıkarılmasına katkıda bulunmaktır. Beden eğitimi dersinin bu işlevleri yerine getirebilmesi için üç temel öğenin; öğrenci, öğretmen ve programın olması gerekmektedir. Bu üç öğe, Beden Eğitimi dersini yönlendiren, biçimlendiren en önemli olgulardır. İlköğretim okullarında Beden Eğitimi dersinin daha etkin ve yaygın duruma getirilebilmesi ve çocukların bir bütün olarak gelişmesi, bu öğeler arasındaki ilişkinin sağlıklı ve uyumlu olmasına bağlı görünmektedir (Tamer ve Pulur, 2001:57-58).

2.1.6. Beden Eğitiminin Gelişime Etkileri

Beden eğitimi eğitim süreci içerisinde insanın çocukluk döneminden başlayarak gençlik dönemine kadar devam eden bir süreçtir. Bu süreçte insanda çeşitli gelişmeler meydana gelmektedir. Beden eğitimi faaliyetleri de, gelişimi etkileyen çevresel etkenler içerisinde yerini alır. Beden eğitiminin gelişim üzerine etkileri dört baslık altında incelenmek mümkündür (Mirzeoglu, 2003:132; Tamer ve Pulur, 2001:52; Günes,2001:4; Aracı, 1999:31;Siendentop, 2004:245). Bunlar sırasıyla; fiziksel gelişim, zihinsel gelişim, duygusal ve toplumsal gelişim ve psikomotor gelişim üzerine olan etkilerdir.

Bireylerde bu gelişiminin sağlanabilmesi için kontrollü ve sınırlı bir çevrede ve de bir öğretmenin gözetimi altında beden eğitimi faaliyetlerinin yapılması gerekir (Güllü, 2007).

2.1.6.1. Fiziksel Gelişime Etkisi

Beden eğitimi etkinlikleri düzenli yapıldıklarında, organizmanın fiziksel uygunluk ve dayanıklılığını, buna bağlı olarak, iç organların fonksiyonlarını geliştirir. Böylece organizmanın değişen koşullara daha kolay uyum sağlaması ve yorgunluğa karşı koyma gücü de artar (Mirzeoglu, 2003:132).

Beden eğitimi ve spor etkinliklerinin önemi insan sağlığını tehdit eden fazla kiloların atılmasına katkıda bulunduğu gibi sakatlıkları ve özellikle kalp ve dolaşım sisteminde görülebilecek rahatsızlıkların önlenmesi ve iyileştirilmesi bakımından

(30)

tartışılmayacak kadar büyüktür. Beden eğitimi ve spor programlarının temelini, becerilerin geliştirilmesi oluşturur. Bu yolla bireyin bir bütün olarak gelişmesine katkıda bulunulabilir (Özdemir 2000 :2).

Türkiye’deki beden eğitimi müfredatındaki etkinliklerin çoğunluğunu, becerilerin geliştirilmesi ile ilgili olan etkinlikler oluşturur. Ama bunun yanında fiziksel aktivite üzerine etkinlikler yeterli düzeyde olmasa da vardır. Aslında beden eğitimi ve fiziksel aktivite ayrılmaz bir bütündür. Bu doğrultuda bakılacak olduğunda, çocukların normal büyüme ve gelişmesini sağlaması sürecinde fiziksel aktivite çok önemli bir rol oynar. Ergenlik öncesi fiziksel aktivitenin değerlendirilmesi çok önemlidir. Çünkü fiziksel aktivitenin çocuğun sağlığını, çocuklukta ve yetişkinlikte etkileyecek bir çok fizyolojik etkileri vardır (Zorba ve Saygın, 2009 :283).

2.1.6.2. Zihinsel Gelişime Etkisi

Doğumla birlikte başlayan ve ergenlik dönemiyle son bulan psişik gelişme, bedensel büyümeyle karşılaştırılabilir. Birincisi de, ikincisi gibi önemli bir biçimde denge kurmaya bakar. Gerçekte, beden nasıl büyümenin son bulmasıyla ve organların olgunlaşmasıyla belirlenen göreceli bir denge düzeyine değin evrim geçiriyorsa, benzer şekilde, zihinsel yaşamda yetişkin bireyin zihniyle temsil edilen en son denge yönünde evrimleşiyor diye algılanabilir (Piaget, 2000:13).

Bilişsel gelişim; bebeklikten yetişkinliğe kadar, bireyin çevreyi, dünyayı anlama yolanlı daha karmaşık ve etkili hale getirme sürecidir (Senemoglu,1997:39). Hareketsel aktiviteler kişinin keşfedilmemiş zihinsel gücünü hayata geçiren önemli bir faktördür (Açak. 2006:9)

Fiziksel beceriler, çocuğun beyni ile kasları arasında bir koordinasyon kurmasını gerektirir. Beceri öğrenmek, zihnin uyanık ve hazır olmasını aynı zamanda çaba sarf edilmesini gerektirir. Düşünmek sadece fiziksel becerilerin öğrenilmesi ile olmayıp, aynı zamanda bu becerilerin öğrenilmesinde gerekli bilgileri de kapsar. Bu bilgiler ise kuralların, tekniklerin, yöntemlerin ve kullanılan terimlerin öğrenilmesi ile ilgilidir. Bütün bu bilgiler hareketin tanımının iyi yapılabilmesi ve yapılan hareketin öneminin daha iyi anlaşılması için gereklidir. Çocuklar fiziksel etkinlikler yoluyla sağlıklı, güzel vücut hareketleri ve alıştırma ilkelerinin yaşamlarındaki önemini kavrarlar. Sağlıklı olanın ve fiziksel uygunluğunun değerini ve bunların nasıl geliştirilerek korunduğunu öğrenirler (Kishalı, 1999 :13).

(31)

Özellikle ilkokullarda beden eğitimi etkinlikleri yoluyla yaparak öğrenme sonucunda, öğrenme için gerekli algılama, düşünme, akıl yürütme, kıyaslama ve temel kavramların gelişmesi sağlanmaktadır (Güllü, 2007).

Yapılan araştırma sonuçları da bu verileri desteklemektedir. Gökmen’in (1994) yaptığı araştırmada, öğrencilerin fiziksel ve devinimsel gelişimlerinin, zihinsel gelişimleri ve akademik başarıları üzerine herhangi bir olumsuz etkisi olmadığı

sonuçları bulmuştur. Serbes ve arkadaşlarının (2006) yaptıkları çalışmada ilköğretim ve ortaöğretim öğrencilerinden okul spor takımlarında oynayan öğrencilerin

akademik başarıları 3,19 ile 4,17 (5’li sisteme göre) arasında değiştiğini tespit etmişlerdir. Şenduran ve Amman’ın (2006) yaptıkları çalışmada ortaöğretimde düzenli ve planlı beden eğitimi ve spor faaliyetlerine katılan öğrencilerin problem çözme yaklaşımlarının, bu faaliyetlere katılmayan öğrencilere göre daha sıklıkla ve etkili kullandıkları sonucuna ulaşmışlardır. Bu sonuçlar beden eğitimi ve spor faaliyetlerinin zihinsel gelişime olumlu katkısı olduğunu göstermektedir.

2.1.6.3. Duygusal ve Toplumsal Gelişime Etkisi

Beden eğitimi faaliyetleri toplumsal bir deneyimdir ve genellikle hisleri ortaya koyar. Bu tür etkinliklere katılan birey hareketler aracılığı ile iç dünyasını ifade etme olanağı bulur. Saldırganlık, öfke, utangaçlık, kıskançlık vs. duyularında boşalım sağlar ve bu duyguları kontrol etmesini öğrenir (Aracı, 1999:38). Bunun sonucu olarak beden eğitimi etkinlikleri, duyguların ortaya çıkartılmasında ve kontrol edilmesinde çok önemli işlevler görmektedir.

Bireysel olarak kişinin aktif olarak spora katılımı sayesinde ön plana çıkmasına sebep olur. Toplumsal bir kişilik elde eder. Çevre, tanıma, düzeyine ulaşır. Bu da sosyal hareketlilik olarak tanımlanır Çocukların ve gençlerin gelişim çağında, aerobik antrenman temeli üzerinden spor yapmaları onların, güçlü dengeli, becerikli, sportmence yarışan, kolayca sosyal ilişkiler kurabilen ve güleç yüzlü insanlar olma sansını arttırır (Erkan,1996:102).

Akran gruplarında ve okul ortamındaki oyunun sportif aktivitelerin, çocuğun topluma alışmasında ve böylece sosyalleşmesinde çok önemli bir yere sahip oldukları görülmektedir. Akran grubu ya da aynı yas kuşağındaki arkadaş grubu ortamında çocuklar çeşitli statüler ve rollere sahiptirler ve çocukların farklı davranış sergilemesine

(32)

ortam oluşturur. Sporlar ve oyunlar akran gruplarının evrensel özelliklerinden oldukları için yeni sosyal rollerin öğretilmesinde önemli yer tutmaktadır (Yetim,2000:158).

İnsanlar genellikle egzersizlerden sonra bir rahatlık, uyuşukluk duyarlar Bunu genellikle yorgunluğa bağlarız. Fakat bazı araştırmalar fiziksel aktiviteler sırasında beyinde çok kuvvetli yatıştırıcı etkisi olan endorfin salgısının arttığını göstermiştir. Bu huzurlu ve sakin durumun buna bağlı olduğu ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla bedensel aktivitelerin aynı zamanda günlük stresleri yatıştırma ve kan alizesinde büyük etkisi vardır (Açak, 2006).

2.1.6.4. Psikomotor Gelişime Etkileri

Psikomotor gelişme beden eğitimi ve spora özgü bir amaçtır. Bu aynı zamanda spor becerileri kazanma demektir. Bu amacın çok genel ve özel uygulamaları vardır. Psikomotor gelişimin sağlanması, genel olarak vücut kontrolünün ve koordinasyonunun gelişmesi demektir. Böylece kişi daha zarif, kolay ve verimli bir şekilde hareket edebilir. Psikomotor gelişim, özel olarak çeşitli spor becerileri, dans ve cimnastik hareketleri ile ilgilidir. Bu hareketler spor çeşidine göre çok özel becerilerdir. Sportif beceriler özelleşmiş olup branşa özgüdür (Tamer ve Pulur, 2001:53).

Aynı zamanda becerilerin geliştirilmesi ve fiziksel uygunluk kazanmak beden eğitimi amaçlarının ana noktasını oluşturur. Ancak bu yol ile bireyin bir bütün olarak gelişimine katkıda bulunulabilir. Edinilen beceriler sonucunda birey, faaliyetlere katılmakta hoşlanacak ve gruba uyum kolaylaşacaktır. Bireyin kazandığı beceriler Serbest zamanların değerlendirilmesi açısından da önem taşır. Beceriler, serbest zamanların nasıl kullanılacağını ve bireyi yasam biçimin belirler (Aracı,1999 ).

Çocukların ilköğretim birinci devreden (6-8 yas) ikinci devreye geçişde motor beceri ve yetenek gelişimlerinin optimal düzeyde sağlanamadığı, bu nedenle İlköğretim ikinci devre (9-11yas) çocukların motor özelliklerinde belirgin bir yetersizliğin görüldüğü ve çocukların ilköğretim üçüncü devreye (6-8. sınıf) motor beceri ve yetenekleri tam olarak geliştirilemeden geçtikleri söylenebilir. Bu durumda Anayasa, Milli Eğitim Temel Kanunu ve Türk Milli Eğitimi‘nin temel amaçları, Atatürk İlkeleri ve İnkılâpları doğrultusunda; öğrencilerin gelişim özellikleri de göz önüne alınarak, onların kişisel ve toplumsal yönden sağlıklı, mutlu, iyi ahlaklı ve dengeli bir kişilik sahibi, yapıcı, yaratıcı ve üretken, milli kültür değerlerini ve demokratik hayatın temel ilkelerini benimsemiş bireyler olarak yetiştirilmeleri genel amaçtır biçiminde belirtilen,

(33)

Beden Eğitiminin ve dolayısıyla da genel Eğitimin amaçlarının gerçekleştirilemediği düşünülebilir (Yenal ve ark., 1999).

2.1.6.4.1. Psikomotor Gelişimin Tanımı

Motor davranışlarının gelişimi, çok basit reflekslerle başlayan ve üst düzeyde koordine edilmiş motor becerilerle sonuçlanan bir süreci takip etmektedir. Çocukların hareket gelişimi refleksler, duruşa ait hareketler, yürüme, koşma ve atlama gibi beceriler seklinde olmaktadır. Tüm çocukların motor gelişimi, bastan ayağa ve merkezden dışa olacak seklide bir sıra izlemektedir. Sinir sistemi ve kasların gelişimi motor becerilerin kazanılması için gerekli temeli hazırlamaktadır (Tepeli, 2007).

Psikomotor gelişim, fiziksel büyüme ve merkezi sinir sisteminin gelişimine paralel olarak organizmanın isteme bağlı hareketlilik kazanmasıdır. Bir başka deyişle, özünde hareket olan becerilerin kazanılmasını içeren ve doğum öncesi dönemde başlayıp ömür boyu devam eden bir süreçtir (Özer ve Özer, 2009:7).

Bir başka tanımda Gallahue ve Ozmun (2006), psikomotor gelişimi, fiziksel yapıda ve sinir kas işlevlerindeki değişim süreci olarak ifade etmektedirler. Onlara göre, motor gelişim terimi ile psikomotor gelişim terimi sık sık birbirinin yerine kullanılmaktadır. Psikomotor gelişim, yaşam boyu devam eden bir süreç olup, motor becerilerde azalma ya da yeni bir becerinin kazanılması gibi tüm fiziksel değişmelerle ilgilenir.

Mengütay’a (2006) göre psikomotor gelişim; doğum öncesinden başlayan, fiziksel büyüme, korteks ve merkezi sinir sisteminin gelişimine paralel olarak organizmanın isteme bağlı hareketlilik kazanmasıdır.

Başka bir tanımda Haywood ve Getchell (2011), psikomotor gelişimi hareket davranışlarındaki değişiklikler vasıtasıyla ardışık, yaşla ilişkili olarak devam eden süreç olarak tanımlamışlardır.

Farklı bir tanımda ise psikomotor gelişim; büyük kas becerileri, gövde, kol ve bacak kasları gibi büyük kaslar tarafından oluşturulan beceriler olarak tanımlanır (Clark, 1994).

İnan (1996) psikomotor gelişimi, fiziki büyüme ve merkezi sinir siteminin gelişmesine paralel olarak organizmanın isteme bağlı hareketlilik kazanması olarak tanımlamaktadır.

Tüm bu tanımlar doğrultusunda psikomotor gelişim teorisinin ana görevi; var olan gerçekleri entegre etmek ve gerçeklere anlam verecek şekilde organize etmektir. Şu

(34)

anda motor gelişim konusunda araştırmacılar belli gelişim dönemlerinde belli hareket görevlerinin performansı konusunda çalışmaktadır. Bu araştırmaların en önemli olanları, belli yaş gruplarının fiziksel ve hareket kabiliyetlerindeki verilerin ortaya çıkarılması ile ilgili olanlarıdır (Mengütay, 2006).

2.1.6.4.2. Psikomotor Gelişim İle İlgili Temel Kavramlar

Motor Gelişim: Doğumdan ölüme kadar olan motor davranıştaki değişkenlik ve denge

ile ilgili çalışma alanıdır (Haywood ve Getchell, 2002)

Motor Beceri: Belirlenen hedefi başarmak için vücudun koordinasyonunu sağlamayı

veya kol ve bacağı kullanmayı gerektiren yetidir (Magill, 2003).

Motor Öğrenme: Basit edimsel öğrenme, belli bir amaca varmak için ne yapılması

gerektiğinin öğrenilmesidir. (Haywood ve Getchell, 2002)

Küçük Kas Beceri: Genellikle göz-el koordinasyonunu kullanarak vücudun küçük

kaslarının tam olarak kontrolünü gerektiren bir beceridir (Magill, 2003).

Büyük Kas Beceri: Hareketin hedefini başarabilmek için büyük kas becerilerini

kullanmayı gerektiren bir beceridir (Magill, 2003).

Temel Motor Beceriler: Çocukluk dönemde geliştirilmesi gereken temel, gözlenebilir

davranış bölümleridir. Temel motor beceriler, Lokomotor ve nesne kontrol becerilerini kapsamaktadır (Gallahue ve Ozmun, 2006).

Lokomotor Beceri: Lokomotor hareketler sürünme, emekleme, yürüme, koşma,

sıçrama, sekme, hoplaya zıplaya yürüme, yuvarlanma gibi çocuğun bir yerden bir başka yere hareket etmesini kapsayan hareketler içermektedir (Harrow, 1972).

Nesne Kontrol Beceri: Yakalama, fırlatma, tekmeleme, sektirme, çarpma ve çevirme

gibi nesne ile ilgili becerileri kapsayan temel motor beceri kategorisidir (Gallahue ve Ozmun, 2006).

2.1.6.4.3. Psikomotor Gelişim Alanları

Çocuğun günlük aktivitelerindeki hareket modelleri iki büyük kategoride toplanır. Bu kategoriler; büyük kas hareketleri (bedeni kullanma) ve küçük kas hareketleri (obje kullanma) olarak adlandırılır (Bayhan ve Artan, 2005).

(35)

Büyük kas hareketleri (kaba motor beceriler) geniş kasların kullanımını içerir. Büyük kas hareketleri üç büyük başlıkta incelenmektedir. Bunlar:

 Lokomotor hareketler: Yürüme, koşma gibi yer değiştirmeyi gerektiren hareketler.  Lokomotor olmayan hareketler: Yer değiştirmeden yapılan dönme, eğilme,

salınım vb… hareketler.

 Denge: Bir yerde belli bir pozisyonu sürdürme hareketleri.

Küçük kas hareketleri ise manipülatif beceri olarak tanımlanan eli ve ayağı kullanma becerilerini ve nesne kontrol becerilerini kapsar. (Özer ve Özer, 2009).

2.1.6.4.4. Psikomotor Gelişimi Etkileyen Faktörler

Psikomotor gelişim sürecinde, süreci etkileyen faktörler, üç ana başlık altında

toplanmaktadır. Bunlar; doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrası etmenlerdir (Şekil 1). PSİKOMOTOR GELİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER DOĞUM ÖNCESİ ETMENLER DOĞUM SIRASI ETMENLER DOĞUM SONRASI ETMENLER *Beslenme *İlaçlar *Alkol *Enfeksiyonlar *Gebelik toksemisi *Kan uyuşmazlığı *Duygusal durum *Yaş *Radyasyon *Kromozoma ve gene bağlı özürler *Kalıtım Irk *Doğum Travmaları *Bağımlılık *Uyarı zenginliği ve yoksunluğu *Çocuk yetiştirme yöntemleri

Şekil 1. Psikomotor Gelişimi

Etkileyen Faktörler (Özer ve Özer, 2009).

(36)

2.1.6.4.5. Ergenlerin Fiziksel ve Psikomotor Özellikleri

Santrock, ergenliği çocukluk ve yetişkinlik dönemleri arasında yer alan geçiş dönemi olarak tanımlar (Aktaran: Gallahue ve Ozmun, 2006). Bu dönem özellikle erkek çocuklar için hızlı büyüme ve gelişme dönemidir. Bu dönemin başında kızlar, erkeklere oranla daha gelişkindir. Dönem sonunda erkekler, boy ve ağırlık olarak kızları geçer, bundan böyle bu fark kapanmaz (Harmandar ve ark, 2000).

Ergenlik döneminde, endokrin değişiklikler nedeniyle kız ve erkeklerin beden kompozisyonu belirgin şekilde farklılaşmaya başlar. Ergenlik dönemi esnasında follikül stümüle eden hormon (FSH) ve luteinizing hormon (LH) salgılanmaya başlar. Kızlarda FSH ve LH salgılandığında overler gelişir ve östrojen hormonu salgılaması başlar. Erkeklerde ise bu hormonlar testislerin gelişimini ve testesteron salgılanmasını harekete geçirir. Testesteron kemik oluşumunu arttırarak daha büyük kemiklere, protein sentezini arttırarak artmış kas kitlesine neden olur (Zorba ve Saygın, 2009).

Bu dönemde çocuğun vücut bölümleri arasında denge kurulmaya başlamıştır. Dış görünümün tersine yeterince güçlü ve dayanıklı değildir. Bedensel gelişime ilişkin endişe ve huzursuzlukları sürer. Vücut güzelliği ve çekicilik sosyal bir değer taşır. Genellikle huysuz ve hayalperesttir. Belleği güçlüdür, toplum kurallarına uymaya özen gösterir. Kişilik gelişimi devam eder ve bireysel farklılıklar çok fazla karşımıza çıkar. Arkadaşlar arsında birlik ve koruma duygusu güçlü olmakla beraber, aynı zamanda da ahlak değerlerine saygılıdır (Harmandar ve ark., 2000).

Bu dönemde çocuk nöromusküler sistem yönünden tam olarak gelişir ve daha karmaşık yeni hareketleri yoğun olarak yapabilir. Aktiviteye katılım seviyesi, kişinin yeteneklerine, fırsatlara, fiziksel koordinasyonuna ve motivasyonuna bağlıdır (Mengütay, 2006).

Ergenlerin kuvvet açısından özellikleri incelendiğinde; kuvvetin erkeklerde yaşla birlikte geliştiği, 13-14 yaşlarında kuvvet gelişiminde atılım yaşandığı görülmektedir. Kızlarda ise böyle bir atılım yoktur. Kızlarda kuvvet, 3 yaşından itibaren 16 – 17 yaşlara kadar doğrusal olarak yaşla birlikte artmaktadır (Özer ve Özer, 2009).

Ergenlerin dayanıklılık özelliklerine bakıldığında ise, bu konunun iki başlık altında ele alındığı görülmektedir. Dayanıklılık aerobik ve anaerobik olmak üzere iki başlık altında incelenmektedir.

Anaerobik dayanıklılık: Çocuklar anaerobik aktivite tipi yüklenmelerde sınırlıdırlar. Çocuklar yetişkinlerin ulaştığı laktat konsantrasyonu düzeyine ulaşamazlar. Bu da

Şekil

Şekil  1.  Psikomotor  Gelişimi
Tablo  2’de  belirtildiği  gibi,  araştırma  grubunda  bulunan  öğrencilerin  34’ü  (%14.8) 13 yaş grubunda, 174’ü (%76) 14 yaş grubunda ve 21’i (%9.2) 15 yaş ve üzeri  grubunda yer almaktadır
Tablo 4. Anne – babaların hayatta olma durumlarına göre frekans ve yüzde dağılımı
Tablo 10. Boş zamanları değerlendirme biçimlerine göre frekans ve yüzde dağılımları
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Çalışmada BESYO öğrencilerinin aylık geliri hem 2000 TL ve altı ve hem de 2000 TL üzerinde olan öğrencilerin, hem- şirelik bölümü öğrencilerine göre daha düşük

After you have studied the circulation in the tongue or toes of the frog, open the body cavity of the frog and study the action of the heart.. Place the frog on its back in a

Özel okul öğrencilerinin “Dijital Katılım” alt boyutundan aldıkları puan ortalamaları devlet okulundaki öğrencilerin puan ortalamalarından anlamlı düzeyde

Günümüzde geniş müdahale imkânları ol- masına rağmen, depremlerde göçük altında kalıp yaralı olarak kurtarılan kişilerde karşılaşı- lan en önemli sorun Crush sendromu

incelendiğinde araştırmaya katılan Türkiye' deki badminton sporcuların ailelerinin %45' inin (1) kendilerine ait evlerinin olduğu, %40' ının (3) otomobilinin olduğu, % 15' inin

Bu çalışma sonucunda, benlik saygısı düşük, koruyucu ve otoriter ebeveyn tutumuna sahip, olumsuz mükemmeliyetçilik özelliği olan öğrencilerin sosyal anksiyete

Araştırmaya katılan öğrencilerin beden eğitimi ve spor dersine yönelik tutumlarının öğrenim görülen sınıf de- ğişkenine göre anlamlı farklılık gösterdiği

Bu bölümde Anlara ili Yenimahalle ilçesinde MEB’e bağlı ortaokul ve liselerde görev yapan beden eğitimi öğretmenlerinin istenmeyen öğrenci davranışlarına karşı