• Sonuç bulunamadı

Köy Enstitüleri ve köy kalkınması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Köy Enstitüleri ve köy kalkınması"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

A U İ ’

u

İ

It) ■

/ H i 'i

T T - î m ı O

DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCELERİ

Köy Enstitüleri

ve köy kalkınması

B uralarda . _ N İ S A N

1 7

T ü r k i -* -* y e ’de K ö y E n stitü lerin in k u ­ ru lu ş yıld ö n ü m ü ­ dür. B ugün artık ortada olm ayan en stitülerin k u ru ­ luş yıldönüm ü...

Y a z ık oldu K ö y E n stitü lerin e. Ağaç h astalan dı diye ta r ­ lanın to p rağı k a l­ dırılıp a tılır m ı?

K ö y en stitüleri e l­ bette b irer ilim y e ­ r i değild i, fa k a t g erçek b irer k ü l­ tü r yu vaları idi.

d ö rt başı m âm u r b ir öğretm en yerin e, öz kültürün den ilim ve tek n ik le g eliştird iğ i değerlere sah ip h alk eğitim cisi b eklem ek gerçeğin ta k en d isiyd i. B u g e r­ çek görü lm edi. B uradan y e ti­ şen lerin dış g ö rü n ü şleri a lışa ­ geldiğim iz düzene uym adı. A ra ­ y a b ir de so lcu lu k - kom ü n istlik işi sokulun ca, adetâ elbirliğiyle bu hâzin eyi tahrip ettik. H ele bu n ları kuran zih niyetin , bir sü re sonra, b u n lara ilk d arb eyi atan ik tid ar olm ası hazin bir çelişm edir.

Enderun k âtip liğin den kalem efen diliğin e, b u rad an da devlet m em u rlu ğu na dönen idare etm e an la yışı ve id a reciliğim iz bir tü rlü h alk la, k öylü ile k ayn aş­ m ağa im kân verm iyor. Iş, se ­ çim le oy k ayg u su n a dökülün ce, bu se fer de k an d ırm a ve y a lta k ­ lanm a başlıyo r. B u n lar da en söken şeylerd ir. Z ira, onu cahil b ırak an biz, vesayete alıştıran b iz , k a d erciliğ e iten de biziz. B unun için , onun eliyle sandığa girm eği ç o k iy i biliyo ru z. B u n ­ la r ortadan k a lk tı m ı, ak k o ­ yu n la k a ra koyu n e lb ette belli o la ca k tır. B u y u v a ların en bü ­ y ü k özelliğ i, k ö y ü tan ıyan , k ö y ­ den yetişm iş, onu yadırgam ıyan v e onun tarafm dan yadu'ganm ı- yan g erçek köy reh berlerin i ye- tiştireb ilm e istidadın ı taşım a­ sıyd ı. B un lardan, özü sözü k ö y ­ lü , zek âsı çağdaş tek n ik le ge­ lişm iş, dü şü n cesi olgun laşm ış, bö ylece köylü n ün yoksulluğu n un , ku vvetin in , zafiyetin in bilin cin e erişm iş k işilerden k u ru lu b ir k alk ın m a ordusu k u rab ilird ik . A n layarak y a da an lam ayarak , y arattığ ım ız eserden k ork tu k . Z irâ, bu davran ış uyuyan devi u yan d ıracak tı. T ed b irsizlik , k o r ­ k u v e dü şü n cesizlik birleşin ce, b e lk i de en iyi eserim izi hallaç pam uğu gib i a ttık . D evin u yku su d ah a nice y ılla r sü rd ü . Am a z a ­ ra rı kim e... B ir y irm i y ıl daha kayb ettik .

«DUR» DİYECEKTİ..

B un ların k u ru lm asın d ak i ü lk ü ­ sel inanç ve b ilim sel düşünce ile harekete geçm edeki c esa ret öv ­ g ü ye değer. A caba, id a releri için de ayn ı şeyi sö y le y eb ilir m iyiz? D ile getirild iği gib i kü ltü rü n h â ­ zin esi h alktır. Y’ap ılm ak iste ­ nen şey, sondayı doğrudan d o ğ­ ru ya halk g erçek liğin e vu rm ak tı. B öy le ce , y ü z yıllık ih m âl ta b a k a ­ la rı derin liğinde k a lm ış olan m illî öz varlığ ım ız gün ışığın a ç ık ara k , bilim ve tek n ik ile

«Enstitülerde kişiliğinin bilincine kavuşan köy

çocuğunun, yüzyılların tozlu değer yargıların­

dan sıyrılıp, kendi aleyhine işleyen düzeni ala­

bildiğine kötülemesi olağandı. Hem uyansın,

hem de ses çıkarmasın. Bu, bilimsel gerçeklere

uymaz. Enstitüler yıkılmasaydı, Türk köylüsü

her yanından ve en kısa yoldan uyanacaktı.

Kadri KAPLAN

Tabiî Senatör

»

y o ğ ru lacak ve yeni değerler y a ­ ra ta ca k tı. C ehaletten, vesayetten ve k a d ercilik ten k u rtu lacak T ü rk köylü sü , u yan ışa k a tılaca k tı.

Ç oğ u k iş ile r tarafın dan , in a­ nılm adan da olsa, ge çer akçe d iye de olsa, daim a h alkın sağ­ duyusun dan bahsederiz. B u du­ y u , doğru yu sezm ek tir. A ncak, h alkım ızın efen diliğin den gelen b ir za fiy e ti de, in anm adığı za­ m a n lard a bile, yol gösteren lere olan itib a r v e desteğini sü rd ü r­ m esid ir. B u hal a ld a tıcı olm ak ­ ta, ç ık a rc ı dü şü n celere üm it v erm ek ted ir. U nutm ayalım ki, T ü rk h a lk ı yoksulluğu n un b ilin ­ cin e erişip , b ağım sız kişiliğin i k a zan d ık ça, d oğruyu bu lan sez­ g is i h islerin e ü stü n ç ık ıp , kan- d ırm a ca lara «dur» d iy ecek tir, i ş ­ te bu n u sa ğ la m a k a m a liy le k ö y ­ lünün ben liğin d ek i cevh ere dikip çiçek len d ird iğ im iz k alk ın m a y u ­ v ala rı, henüz g e rçe k m eyvelerini verm eden ku ru tu ld u .

K a p a lı g ö zle r birden a yd ın lı­ ğa k a vu şu n ca e lb ette k i k am aşır ve h arek etin i aya rlıya m a z. M a­ dem k i g ö zlerin in açılm asına k a ra r v erild i, o h alde, yolunu bu lan a k a d a r iy i re h b e rlik ge­ re k ird i. K işiliğ in in bilin cin e k a ­ vu şan k ö y çocuğu n un , y ü z yılla ­ rın tozlu ve p a slı değer y a rg ıla ­ rın dan sıy rıla ra k , bu yolun id ­ d ia cısı her cereyan a k u lak k a ­ b artm ası k a çın ılm azdı, olağandı.

DEV UYANINCA...

H a lk a in m ek, onunla k a yn a ş­ m a k duygusunun tem elin de g e ­ n iş b ir düşünce özgürlüğünün ya ttığ ı u n u tu lm am alıd ır. Buna k a rşılık , açılan gözlerin , kendi aleyhine işleyen düzeni görünce, onu a lab ildiğin e kötülem esi de olağan k a rşıla n m a lıd ır. H em u yan sın , hem de ses ç ık a rm a ­ sın... B u çelişm e b ilim sel g e r­ çek le re uym az, iş te K ö y E n sti­ tü lerin e sürülen kom ü n istlik dam gasının altın da bu düşünce ve duygu ların e tk ile rin i de b u l­ m a k m üm kü nd ür. B u n lar iyi işletilseyd i, T ü rk k öylü sü her yan ın dan ve en k ısa yoldan u ya ­ n ışa geçecek ti.

B u yu va lard a bulunabilen b a ş­ k a b ir k u su r, bilim sel g e rçe k li­ ğe u ym ayan b ir öğrenim u yg u la­ m a sıd ır. B ilin ir k i iş bölüm ü v e u zm an lık , gelişm e ve bü n ye­ c e değişm enin tem elid ir. G ele­ n ek sel toplum lardan m odern to p lu m lara geçm enin zo rlu ğu da b u radadır. K ö yde her şey v ard ır diye, öğ ren cilere b ir ço k şeyler öğ retilm esi istenen verim i sağ­ lam ad ı. G enel k ü ltü r öğ retim in ­ den hayvan bak ıcılığ ın a ve ta ­ rım cılığ a k ad ar h e r şeyden b ö­ lü k p ö rçü k bilen, elbette k i b ir bü tü n e k o lay ca u laşam am ak ta­ d ır. G en çler, kendi çab alarıyle b u a k sa k lığ ı gid erm eğe çalıştı- la rsa da, tem eldeki y etersizliğ i gid erm ek k o lay olm adı.

NE YAPABİLİRİZ ?

kop arılm ad an m o­ d ern zih niyet, b i­ lim ve tek n ik le y o ­ ğ u ra ra k y e tiştirm e k ­ tir. Aynı şa rtlar içinde ve ayn ı ülkü ile y e tişe cek bu k i­ şile r e lb ettek i hem b irb irlerin e destek o lacak la r, hem de y e tiştik le ri dallarda uzm an o lara k k ö y ­ lünün itim ad m ı k a ­ zanıp onun sak lı gü cü n ü harekete geçire ce k le rd ir. Bun la rm çalışm a sı be­ ra b erce ve köyler to p lu lu k la rın a u yg u lan acak şe­ kild e düzenlenir. Ş im d i bu n ­ la rı, p a rça parça, a yrı ö r­ g ü tler içind e, b irb iriyle irti­ b a tsız olarak , yan i a y rı a yrı â lem lerde y etiştirm ek te ve bu yüzden dağın ık lığı, isra fı ve et­ k isizliğ i sü rd ürüp g ö tü rm ek te­ yiz. B un lardan k ö y için g erekli k a d arı, b iraray a getirilm eli ve yurdu n çeşitli bö lgelerin d e «Köy K a lk ın m a E n stitü leri» adıyla y e­ niden k u ru lm alıd ır. K o o p e ra tif­ çiliğin yararın a ve zorun lu ğu na in an dığım ıza göre, bu ü lk ü cü k i­ şiler, a yn ı zam anda, k u ru lacak k ö y koo p eratiflerin in aran an y ö ­ n eticile ri olu rla r. B ö y lece, köyün so syal g erçek liğ i d eğişip , k oo p e­ ra tifle r yo lu yla köy ekon om isi gelişirk en , bu re h b e rle rin geçim i de sağlan m ış ve v a k tiy le olduğu g ib i kendi başın a ç iftç ilik , h a y­ v an cılık yap m ak gibi sam im i, fa k a t g erçek çi olm ayan u yg u la ­ m a ya da b aşvu rulm az.

K ö y E n stitü leri uyan ışın g e r­ ç ek an ahtarıyd ı, düzeltm e v a r­ k en y o k edildi, za ra rın n eresin ­ den dönülürse k ârd ır.

Aradan y ılla r geçti. B u süre içinde k ö y gerçek leri değişikliğe u ğradı. K ö y - şeh ir ilişk ileri ve tek n ik g elişti yayg ın laştı. Bunun sonucu ih tiy açlar ve ted b irler de değişti. Y u k a rd a a k sa k lık la ­ rın ı da saydığ ım ız en stitü leri a y ­ nen k u rm a k b elk i de hatâlı olur. B u n a k a rşılık , K ö y E n stitü leri ru hu, b ir kold an , öğretm en o k u l­ la rı h alin de devam etti ve bin ­ lerce genç y etişti. B unların içersin d e çalışm aların a devam ederek T ü rk halk kü ltürü adına g erçek h a lk eserlerin i veren ler çoğaltı. H attâ dü n yaca değerlen ­ dirild iler. T ü rk k ü ltü rü m addi ve m anevî yön ü yle bütünleşm e ve olgun laşm a yolu n da hatırı sa y ılır ilerlem eler yaptı. B u n lar O sm anlılıktan ku rtu lam ıyan ların p ek g ö rem iyeceği y a da görin ek istem iyeceği şeyler... Ne yapalım k i, henüz k ö y ve k öylü k e n d i­ lerin i k a lk ın d ıra ca k elleri, k a fa ­ la rı, gayretleri bek liyo r. B u n la ­ rın , k öyce yadırgan m ayan c in s­ ten olm ası ve k ısa zam anda g e l­ m eleri de zorunlu.

Ş im di y ap ılacak iş, K ö y E n sti­ tü lerin i ayn ı düşünce ve ü lkü ile, fa k a t yeni k oşu llara ve ge­ re k le re u ya ra k açm ak tır. K öy öğretm en ve eğ itim cisin i, köy sa ğ lık çısın ı, k ö y ta rım cısın ı, köy teknisyenini, köy ebesini, köy hayvan bakım ve sağlık çısın ı, h attâ k ö y im am ını b ir çatı a l­ tında ve kendi öz varlığından

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toras Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Başarısız devlet ve devletin başarısızlığı kavramları sadece doktrin ya- zarları tarafından tartışılmamakta, Dünya Bankası (World Bank), Birleşik Krallık

Tarık Acar «Yarasalar ışıktan korkar.. Her ikisi de kabir­ lerinde rahat ve huzur

PMN'lerin önceden sitokin ile muamele edildikten sonra lip amB ve Candida'larla birlikte inkübe edildi¤i grupta fagositoz ora- n›nda artan konsantrasyonlarda gözlenen

Ahmet Altıner, Enstitülerdeki “ iş içinde eği­ tim ” uygulamasını şöyle özetliyor: “ Köy Enstitüleri çokamaçlı bir okuldu.. Öğretmen yetiştiriyordu,

Bu çalışmada, modellenen betonarme çerçeveli bir yapıda beton dayanımının etkinliğini belirlemek amacıyla, beton dayanımı 18MPa’dan önce 12MPa daha sonra 10MPa

Sekiz yaşıma geldiğimde ise Bilim Çocuk dergilerinin bana biraz daha çocukça geldiğini fark ettim ve anla- yıp anlamayacağımı görmek için bir Bilim ve Teknik dergisi

Tuba Sarıgül Antarktika’daki Peninsula Yarımadası’nın kuzey ucundaki Danger Takımadaları’nda 1,5 milyondan fazla Adélie pengueninden oluşan bir koloni

Her biri çürümüş birer ‘kurum ’ olan, tekkeler yaşantısından, m em urlara ve nazırlara padişah ihsanları ve avantalarından, herkesin birbirini jurnal etmesi