AÜİFD XL V (2004). S~ /, s. /51/-202
Sahnun Abdusselam b. Said b. Habib
et-Tenuh1'nin Kaza ve Hisbe Faaliyetleri
MUSTAFA HiZMEruDR,
e-mail:lıi_musta@hotmail.com
abxet
Abdusselam b. Said b. Habib et-TenUhi's Activities on Hisba and Q.ıdha. This paper is focusing on a Malikite scho1ar and judge Sahnun who contributed much to the extention of Islam in NaM Africa in general and to the development of same Is1amic institutions such as Hisbalı and Qadha in particular.
keywords
Sahnun, Qadha, Hisbalı, Muhtasİp, Malikite, Nonh Africa.
Giriş
SahnOO, Afrika'da yaşayan kıvrak ve hareketli bir kuş demektir. Meselelerin
çözümünde gösterdiği sürat ve isabetliliği ifade eden bu lakabı alan
Salı-mm'un tam adı Abdusselam b. Said b. Habib et- Tenillll (160-2401777-854) olup!, Humusı Araplarındandır.
Kaynaklarda 160/777 yılında Kayravan'da doğduğu belirtilen3
Salı-mm'un aile hayatı hakkındaki bilgiler azdır ve Muhammed ve Hatice adlı iki
çocuğunun bulunduğundan ibarettir.4 Sahntın, Kayravan'da başladığı tahsilini
1 Kadı İyaz b. MUsa b. İy.ız es-Sebô (ö.544/1149), et-Tertibü'I-MırJJrik 'teTaknbu'I-M15aJik li Ma'rifeti A 'lam Mabehi Ma/ik, thk. Abdulkadir es-Sahravi, Fas 1983, IV, 45; İbn Hallikan, Ebu'l-Abbas Ahmed b. İbrahim, V~'l- 'A)Iin, neşr M.Muhyiddin Abdulbarnid, KaIıire 1948, II, 352-354; Fuad Sezgin, Tarihu't.Tunisi'I-'Ambi, Riyad 1991,113,148; ZirikIJ, Hayreddin, d.Aıvn, 1954, IV, 129.
ı Humus, Suri~'de deniz sevi~sinden 500 metre yükseklikte Asi nehrinin doğu kolu üzerinde zirai açıdan verirnli topraklar üzerinde Ia.ınılu bir şelıirdir. N. E1i5eeff, "Humus" E rry:kprlia
if
Islam, II, Leiden 1986, III, 397.3 Kadı İyaz, et-TeI1ib, IV, 86; Zehebı(ö.748), Tarihu'I.İslam 'te Vıf"e-ftu'I-Mqahiri'l.Atarn, Thk. Ömer Abdusselam Tedmürl, Beyıut 1993, XVII, 249; Ömer Rıza Kehlıale, Mu'am/I-MueIlijin, Beyıut tsiz, V, 224. Salınlln'un doğum tarihi taradıi,= bütün kaynaklarda 160/777 olarak verilmekte, yalnız Kadı İyaz 160/777 veya 1611778 kajdına ~r vermektedir. Bkz. Kadı İyaz, et-TeI1ib, IV, 86. Bu du-rumda doğum tarihinin 160/777 yılı olduf,>tlIlu söylemek mümkündür.
192 AÜiFDXlV(2004), s3j71
derinleştirmek için Tunus'a, Ali b. Ziyad (ö.183/799-800)'ın yanına gitmiştir.s
Sahntın, Afrika'daki hocalannın yanında tahsilini tamamladıktan sonra
kesin olmarnakla beraber İmam Malik'in sağlığında Mekke veya Medine'ye
gitmiş ve ondan ders almıştır.6 Malik 179/795-796'da vefat ettiğine göre
Sahntın'un doğuya ilim amaçlı yolculuğu 178/794 yılında gerçekleşmiş olabi-lir. Bu durumda Sahntın'un biri 18, diğeri 25 yaşında olmak üzere doğuya iki kez gittiği düşünülebilir? Hac yolculuğu esnasında Mekke, Medine ve şam'da
İmam Malik'in talebelerinden ilim tahsil etmiştir.8
Sahntın, i1nll seyahatleri esnasında aralarında Abdurrahman b. el-Kasım
(191/806)9, Abdullah b. Vehb (197/812), Eşheb b. Abdulaziz (204/820),
Tuleyb b. Kamil el-Lahm1(ö.173/)ı°nin de bulunduğu "Maşnk ve Mağrib
halkının imamları" olarak nitelenen hocalardan ders almıştır.11 191/806
yılın-da Afrika'ya dönenil ve Kayravan'yılın-da ders vermeye başlayan Sahntın, Endü-lüs dahil İslam dünyasının dön bir yanından öğrencilerle Malikiliğin büyük
üstatlarından biri olmuş, Endülüslü en az 57 öğrencisi Malikiliği Endülüs'e
taşımıştır.n
Yaşadığı dönemde Afrika'da ilmin öncüsü, zor meselelerin halli için başvu-rulan bir şahsiyet olduğul4 dikkate alınırsa, ülkenin dört bir yanından ilim
talebelerinin ona akın etmesine15 ve meclisinde bulunup sohbetinden ve
il-minden faydalananlann sayısının 700 ü bulmasına şaşmaınak gerekir.16
Sahntın, Kayravan kad.ılığı görevindeyken 5 Receb 240/854'te 80
yaşın-da vefat etmiştirP Kabri Kayravan'dadır.18
Malikl mezhebini Afrika'da yaymaya çalışmış olan Sahntın, ilimde sika, hadis te hafız olup üstün kavrayışı, kıvrak zekası ve çalışkanlığı ile özellikle
5 Kadı İyaz, et. Tertib, IV,46; İbn Ferhı1n,ai.Dil:ıU; ll, 31; Fuad Sezgin, Tm7hu't- TlUasi'I-A rabi, 113, 148-149.
6 Fuad Sezgin, Tarihu't-TlUasi'I-Arabi, 113,148.149. 7 Kadı İj'h, et-Tertib, IV, 46; İbn Ferhı1n,ai-Dil:ıU;II, 3
ı.
8 FuadSezgin, Tarihu't-TlUasi'I-Arabi,1I3, 148.149. 9 İbn Ferhı1n,ai.Dil:ıU; I,467-468.la İbn Ferhı1n,ai-Dil:ıU;I ,405.
ıı Kadı İyaz, et-Tertib, IV, 46; İbn Ferhı1n, aiDib1c, II, 31;MahlUf, fIn!Tf!tı/nNıir, I, 69.
ı2 Kadı İyaz, et-Tertib, IV, 46; İbn Ferhı1n,ai.Dil:ıU; II, 31; Fuad Sezgin, Tm7hu't-TlUasi'l-Arabi, 1/3,148-149.
1J M.Talbi, "Kayravan", E~ iJslam, II, Leiden 1978, IV, 829. 14 MahlUf, ŞIn!1I!tU'n-Nin; I, 69.
15 Kadı İyaz, et-Tertib, IV, 73.
16 İbn Ferhı1n,ai.Dil:ıU; ll, 32; MahlUf, ŞIn!1I!tU'n-Nıir, I, 69.
17 İbn İzan, ei-Beft'ı, I, lll; Zehebl, Tm7hu'I.İslam, XVII, 249; Ömer Rıza Kehhale, Mu'am, V, 224; Fuad Sezgin, Tarihu't-TlUasi'I-Arabi, 113,149; es-Subharu, Tal:ukJtu'I-Fukam,III, 316.
SahnOn Abdusse/am b. Said b. Habib et- TenOhf'nin Kaza ve His/x: Faaljyet/er.~;--- /9J
fıkıhta çağdaşlannın öncüsü olmuş bir şahsiyettir. Çağdaşlan onun özellikle
Afrika'da fazilet sahibi ve ilimde otorite olduğunda ittifak etmiştir. 19 Gelir durumu çok iyi olmadığı halde20 SahnUn'un, özellikle yöneticilerle ünsiyete yol açacak işlerden kaçındığı görülmektedir.21 Kararlarmı tavizsiz bir biçimde uygulama kararWığının ve kanaatkarlığının bir ifadesi olarak kadılık görevini maaş almamak şartıyla kabul etmiş ve görevi esnasında mal biriktirmeyen tek Afrika kadısı olarak nitelenmiştir.ıı
Selefi ve rakibi Esed b. Furat'ın meselenin detaylanna inilmemesi
yö-nündeki tavnnın aksine onun, muhatabından meseleyi detaylandırrnasını
istemesi özellikle fıkıh bilgisinin genişliğini göstermektedirP SahnUn' ele
aldığı ilmi meseleleri çözümlernek için gereken azim ve kararWık gibi nitelik-lere de sahip olduğu anlaşılmaktadır. 24
Aslında Malik1 mezhebinin Afrika'da yayılmasında ve hakim mezhep ha-line gelmesinde SahnUn'un güçlü şahsiyetinin rolü büyüktür. Fıkıh ve fet-va(meseleler) bilgisi az olan seleflerinin aksine, Malik'in mezhebini getirirken yanında dinin faziletini, aklı, takvayı, iffeti ve kavrayışı da bulundurduğundan, kısa zamanda halkın sevgi ve rağbetini kazanmıştır.2s
Afrika'da telifi en çok alim diye26 nitelenen SahnUn'un eserlerinden
yal-nızca Malik1 mezhebinin temel fıkıh kitaplanndan biri sayılan el-Muderx.erx!
kaynaklarda yer almaktadırP Bu eser aslında Esed b. Furat'ın ondan yazıp
bazı düzenlemelerde bulunduğu İbnu'l-Kasım'ın kitabının yeni bir
tasnifi-dir.2S Fuad Sezgin, çok sayıda şerhi yapılan el-MucJeıw.ıinin bilinen sekiz adet
şerhi bulunduğunu tespit etmiştir.29
SahnUn'un yaşadığı dönemde Afrika'da Ağlebller30 (184-296/800-909)
hüküm sürmekteydi. Abbasi Halifesi Harunu'r-Reşıd'in Afrika valiliğine
ata-dığı Zap Valisi İbrahim b. Ağleb(184-196/800-812) tarafından kurulan
19 Kadı İyaz, et- Tertib, IV, 48-49; İbn FerhCm, wi-Dlbk, II, 32. 20 Kadı İyaz, et- Tertib, IV, 48; MahlUf,Şırerer:u'n-Nftr, I, 70. 21 Kadı İyaz, et- Tertib, IV, 78.
22 İbn İz3.ri, el-Beyin, I, 109. 23 Kadı İyaz, et- Tertib, IV, 50. 24 Kadı İyaz, et-Tertib, IV, 47.
25 Kadı İyaz, et-Tertib, IV, 51; İbn FerhCm, wi-DilUc, ll, 37. 26 Kadıİyaz, et- Tertib, IV, 5
ı.
27 Ömer Rıza Kehhale, Mu'cerrill-Miiı11ijin, V, 224; es-Subharu, Tabıkaıu'I-Fukaha, III, 317. 28 Fuad Sezgin, Tarihu'ı. Turasi'lA rabi, II3, 149.
29 Fuad Sezgin, Tarihu'ı-Turasi'IArabi, II3, 150-154.
30 Ağlebııer h~da geniş bilgi için bkz. Salih Muhammed Feyaz Ebu Dcydk, ei. V ffizfi Tarihi'I-Mağrih
w'I-Errlıius, Urdün 1988,278-300; es-Seyyid Abdulaziz Salim, Tarihu'I-Mağribi'I-Kebir, Beyrut 1981, II, 372-461.
/94 AüiFD XL V (2004), say i
Ağlebiler devletinin başşehri Kayravan'dır,3ı Ziraat, sanayi, el sanatlan ve
ticaretin gelişmesi ve bunlara paralel olarak gerçekleştirilen imar faaliyetleri
sonucunda giderek gelişen ve zenginleşen Ağlebiler döneminde başkent
Kayravan dilli ilimlerin ve edebiyatın me~~zi olmuştur. Sünrll olan
Ağlebiler'de dilli hayat, oldukça canlı idi. Ulkedeki Sünnilerle Cebriye,
Murcie, Mutezile ve ibadiyye mensuplan arasında zaman zaman çatışmaya
varan şiddetli tartışmalar olmuştur. Hanefi ve Ma1ik1mezheplerinin Afrika'ya yerleşmesi de bu döneme rastlar. Öze11ik1eMa1ik1mezhebi büyük ilgi görmüş ve Kayravan Malikl1erin merkezi haline gelmiştir. iki mezhebi de temsil eden Esed b. Furat'ın Ma1ik1SahnUn ile rekabeti, Hanefi mezhebine meylini artır-mıştır. 32
Batı Müslümanlarının mezhebi olarak nitelenen33 Ma1ik1mezhebinin
bu-ralarda yayılmasının ilk ve en başta gelen sebebi bu bölgeden Hicaz'a yapılan i1ml seyahatlerdir. O dönemde Medine ilmin yurdu ve merkezi olduğu ve
Irak da batı Müslümanlarının yolu üzerinde bulunmadığı için Medine
a1im1e-rinden önce imam Ma1ik'ten onun vefatından sonra ise talebelea1im1e-rinden istifa-de yoluna gitmişlerdir.34 Afrika'da Malikiliğin yayılmasında Esed b. Furat'ın talebesi olan SahnUn'un başarılı rolü dikkate değerdir. SahnUn hocasının
ha-talarrnı da düzeltmiştir,35 SahnUn'un ibnu'l-Kasım'dan yazdığı el-Mudeı.x.erx!'si,
el-Es«liyy!'yi gölgede bırakarak Mağrib'te Ma1ik1mezhebinin temel kitabı 01-muştur,36 Bu dönemde SahnUn (ö.240/854), Esed b. Furat ( ö. 213/828)'la
birlikte ünlenen a1im1erden bazılan şunlardır: Kadı Yusuf b. Yahya
el-Meğaml (ö. 288/901), Ebu Zekeriya Yahya b. Ömer el-Kinarli (ö.289/902), isa b. Miskin (ö. 295/907)37.
Kaza ve Hisbe Faa/jyet/eri
234/848 yılında Emir Muhammed b. Ağleb et- Tem1m1 (226-242/841-856)38
tarafından Afrika kadılığına atanan ve 240/854'teki vefatına kadar bu
görev-)1 Kayravan: Tunus'ta Tunus şehrine 156 km SUse'ye 57 km uzaklıkra, deniz seviyesinden 60 m
yüksek-likIe bir şehirdir.
ııı/ıX.
Yüzyılda Kayravan, İslam'ın KMe ve Medine ile birlikte üç büyük külrür merkezinden biriydi. M.Talbi, "Kayravan", Erry:kptrlia if1slam,11,Leiden 1978,IV,824, 829.)2 Özaydın, Abdulkerim, "Ağlebiler", DİA,1, 477.
II İbn HaldUn, kendi döneminde bütün ban Müslümanlarının Malikl mezhebiyle amel eniklerini kay-detmektedir. Bkz.Mukaddiıre, 11, 494.
)4 İbn HaldUn, Mukaddime, II,493-494. )5 E bu Deyak, d. V
roz,
29ı.
J6 G. Demombynes, "Ağlebiler", MEB, İ.A. 1,149-151. )7 Özaydın, Abdulkerim, "Ağlebiler", DİA, I,477. )8 Özaydın, Abdulkerim, "Ağlebiler", DİA, I,477.
SahnOn A!xfusse/am b. Said b. Habib et- TenOhtnin Kaza14'Hisbe Faaljyet/er.~;--- /9S
de kalan Salmoo,39 çağında adaletin sembolü dört kadıdan biri kabul edilirdi. Diğer üçü Şam kadısı Duhaym b. el-Yetim, Mısır kadısı el-Haris b. Miskin ve Kurtuba kadısı Said b. Suleyman el-Bellutl'dir.40
232/846'de Abdullah b. Ebi'l Cevad'ı kazadan azı eden emir
Muham-med b. Ağleb, 233/847'te Salmoo'u onun yerine atamak istedi. O, bu
mak-satla düzenlediği toplantıda fakihlere kimin kadılığa daha ehil olacağını danış-tı. Toplantıda Salmoo, Suleyman b. İmran'ı, Suleyman, Salmoo'u, diğerleri ise Suleyman'ı aday gösterdiler. Bunun üzerine emir Salmoo'a kadılığı teklif etti. Bir yıl kadar emirin bu teklifine karşı direnen Salmoo, sonunda bütün şartla-rının kabul edilmesi üzerine görevi kabul etmekten başka çıkar yol
bulama-dı.4ı
Emir Muhammed b. Ağleb'in, kadılığında tam yetki verdiği Salmoo,
gö-revi şu şartlarla kabul etmişti: Kendisine maaş ödenmemesi, emir, ehl-i beyti,
hizmetkarlan ve maiyeti aleyhine bile olsa ve istemeseler de adaletin
uygu-lanması.42 234/848 yılında 74 yaşındayken Afrika kadısı olan SalmUn,
240/854'teki ölümüne kadar bu görevde kalmıştır. 43Abdullah b. Ebi'l-Cevad
kadılıktan azledildiği gün "Allahım bu ümmete ondan hayırlı ve adilini kadı yap" diye dua eden Salmoo, yeni kadı'nın nitelikleriyle ilgili beklemisini dile getirirken bu kişinin kendisi olacağının farkında değildi. Çünkü göreve başla-dığı gün başlık ve cübbe giymeden bir hayvana binip kızı Hatice'ye giden Salmoo "Baban bugün bıçaksız katledildi." demiştir. Böylece insanlar, onun kadılığı kabul ettiğini anlamıştır.44
Salmoo'un hayatına yer veren kaynaklar, onun için yalnız kadı unvanını
kullanınışlardır. Oysa o dönemde Abbasi kadılan için b:ı{kadı, Endülüs
kadı-lan için ise kadı'l-a!17'Ua unvanlan kullanılmaktaydı. Ancak Salmoo'un AğleblIer'in başkenti Kayravan'ın kadısı olması, kendisine bağlı olarak görev yapan kadılar ve mezalim sorumlusu atarnası dolayısıyla söz konusu unvanı
kullanmasa bile bir başkadı gibi hareket ettiği kanaatini uyandırmaktadır.
)9 ibn Ferhı1n, a:J-DfbK, II, 35; Brockdman, Karl, Tarihu'[.E dthi'[.A rabi, çev. M.Fehmi Hicaz~ Kahire
1993, II, 302-303.
40 el-Hu~e~ Muhanınıed b. Haris(ö.361/971), KUdJtıi Kurtub:ı, Thk.J. Ribera, Kahire 1966,92-93 41 Kadı iyiz, et. TeTtib, IV, 55056.
42 ibn izlr1,d-Beyin,I, 109;
Salını1nbu konuda şöyle demiştir: Bu görevi kabul etme~cekıim. Ama Emir, istediklerimin hepsini verdi. Hana elili beytine bile adaleti uygulamanu kabul eni£>1ni~minle ikrar ve kabul etti. Bunun ü-zerine azmine kani olduğumdan ve kişi kendi aleyhine karar verirken korkmadığından düşündüm. Ama bu göreve daha layıkbirini bulamadım. Kendimde de hayır di~cek gücü bulamadını. Bkz. Kadı iyiz, et- Tertib, IV, 5(,,57.
4) eI.Huşe~ L<J6JJt, 305-306; Mahllıf,Ş8J!I'f!tU'n-NÜY, I, 70; Tetimme, 120; Zirikll,d-Atanı, IV,129. 44 Kadı iyaz, et. Tertib, IV, 5(,,57; ibn Ferhı1n,a:J-Dibk, Il, 35.
196--- AüiFDXLV(2004),s'!Y'i
Mezalimin yanı sıra hisbe ve sUk (pazar) gibi çok geniş alanlarda yetkilerini kullanan Sahnoo için başkadı unvanı kullanılmaması Ağlebller'in tam
bağun-sız bir devlet olmamasından kaynaklarunış olabilir. Çünkü o dönemde
başkadı atarnak emirlik, dolayısıyla bağımsızlık alametlerinden biri sayılmak-taydı.45
Görevi kabul ederken koyduğu şart doğrultusunda Sahnoo, kadılığı
es-nasında emirden maaş veya hediye almamıştır. Kendisi babasına fetihteki görevi karşılığı verilmiş zeytin1iğin geliri ile geçinmekteydi.46Yarduncılan, katipleri ve kadılan için ise ehli kitabın cizyesinden ödenek almaktaydı. Gö-rev karşılığı ücret almayı caiz gördüğü halde takva yolunu tutup almayan Sahnoo, emire yarduncılannın maaşını geciktirdiği için kızmıştır.47
Sahnoo'un yarduncılannın isimleri konusunda kaynaklarda pek fazla
bil-gi bulunmamaktadır. Yalnız Suleyrnan b. İmran'ın Sahnoo'un kararlarmı
yaz-dığı nakledilmiştir. O, daha sonra Sahnoo tarafından Bicaye48, Baee49 ve el-Eris'e kadı atanmış ve Sahnoo vefat edince de yerine Kayravan kadılığına getirilmiştir.50
Kadılık görevine başlayan Sahnoo'u bekleyen en önemli dava, görevini
devraldığı selefi kadı Abdullah b. Ebi'l-Cevad'ın taraf olduğu bir anlaşmazlık
davası idi. İbnu'l Kalfat'ın mirasçılannın emanetinde olan 500 dinan isteyip kendi el yazısını delil gösterdikleri eski kadı, emaneti ve yazıyı inkar etmişti. Davacılan haklı bulan Sahnoo selefinin söz konusu emaneti vermesine karar vermişti. Kadı'nın bu karanna uymayan selefi hapse atılmış ve Sahnoo
tara-fından borcunu ikrar etmesi için her Gıma on kamçı vurdurulmuştu.
Abdul-lah b. Ebi'l-Cevad'ın lım olan Esed b. Furat'ın kızı Esma, Sahnoo'a
taz-minatı kendisinin ödemek istediğini bildirmiş, ancak Sahnoo bu teklifi, kocası "üzerime düşeni yapacağun" demediği için kabul etmemişti. Çünkü ona göre, kadının tasarrufu ister kocasının malı, ister kendi malı olsun kocasının ikran
olmadan geçerli olmazdı. Sahnoo'un karanna uymamakta direnen eski kadı
Abdullah b. Ebi'l-Cevad 234/848'te hapiste ölmüş, ne var ki halk "Kur'an
45 Hizmetli, Mustafa, Erıliilüs'fe Hislx! Te;kilatı., AÜ.Sosyal Bilimler Enstitüsü, yayınlanmarnış doktora tezi, 2002, 57.
46 Sahmm'un zeytinliğinin yıllık geliri 500 dinardı ve sadakasının çokluğu yüzünden her yıl borçlu kapatırdJ. Bkz. Kadı İ)'h,et- Tert1h,IV, 80.
47 Kadı İyaz,et- Tertih, IV, 59; İbn Ferhıin, m-DIbU, II, 35.
48 Bica}e: Aynı adlı körfezin kıyısında, Summarn vadisi yakınında, Cezayir şehrinin 175 km. doğusunda yer alan bir 1iman şehridir. İbrahim Harekat, "Bicaye", DİA,VI, İstanbul 1992, 128.
49 Bace: Tunus'ta Tunus şehrinin 100 km. kadar batısında ve burayı Cezayir'e bağlayan karayolu üze-rinde bulunan bir şehirdir. ıbrahim Harekat, " Bace" ,DİA,IV, 413.
SahnOn A1xIusse/am b. Said b. Habib el- TenOhrnin Kaza ve Hisbe Faaljyeı/er.~;--- /97
mah1uktur" dediği için Sahnoo tarafından öldürüldüğü söylentisini
çıkarmış-ur.
SISahnoo'un kadılığı sırasında Abdullah b. Ebi'l-Cevad örneğindeki gibi,
durumu uygun olduğu halde borcunu ödemeyene hapis ve dayak cezası
uy-gulaması yeni bir uygulama olduğundan kendisine "Biz borçluyu, borcunu
ödeyene kadar hapsederdik, sen dayak cezasını nereden aldın?" diye
sorul-muş o da "Resulullah'ın hadisinde zenginin ödemeyi geciktirmesi zulüm ola-rak nitelenmiştir. Rasulullah'ın zalim olaola-rak nitelediği kişiyi zulmünden dolayı
tedip ettim" cevabını venniştir.52 Sahnoo'un bu ictihadını çağdaşIarına
tavsi-ye ettiği görülmektedir. Nitekim o, Kurtuba kadısı Muhammed b. Ziyad'a
borcunu ödememekte ısrar edene tedip ve zincire vurma cezası vermesini,
bunu tekrarlaması halinde ödeyene veya ölene kadar dayak atmasını yazmış,
örnek olarak da 125 kırbaç vurduğu Abdullah b. Ebi'l-Cevad davasını
gös-tenniştir.S3
Sahnoo kadılığı esnasında yargı güvenliğini sağlamaya özel itina
göster-miştir. Bu yüzden hasımların birbirlerine sözle eziyet etmesini ve şahitleri
engellemesini yasaklamış, uymayanlara dayak cezası uygulamıştır. Mahkeme-lerin sağlıklı çalışmasındaki önemli rolleri dolayısıyla şahitMahkeme-lerin engellenme-mesine itina göstenniş, herhangi bir şekilde şahidi devre dışı bırakmaya çalı-şan hasımlara te dip cezası uygulamışur. şahitlik etmek için mahkemeye gelen
şahidi korkutmamaya özen göstenniştir. Şahidi heyecanı yatışana kadar kendi
haline bıraktığı, sonra da "Kırhacım veya sopam yok, bildiğini ortaya koy,
bilmediğini bırak" dediği nakledilmektedir.s4 Onun "İşi olmadığı halde üç
gün üst üste kadı'nın meclisine gelenin şahitliğini kabul etmemesi,"ss İslam yargı sisteminin önemli bir unsurunu oluşturan şahitlere verdiği önemin açık bir göstergesi olsa gerektir.
Ma1ik1kadıların geleneğine uygun olarak Sahnoo, duruşmalan ve diğer
kaza faaliyetlerini cami avlusunda bu iş için kendi yaptırdığı binadaS6
gerçek-51 el-Huşen~ Kudat, 305-306; Kadı iraz, et-Tertib, LV, 61-62; ibn iz3.ri,e1-Bey:1n,1,110; MahlUf, ŞIIEI'E!U'n
NUr,I, 70; Tetimme, 120.
SalınCın maddesini yazan G. Demombynes, SalınCın'un yanında rakibinin, Suleyrnan b. imran gibi, hanefi tilmizleri varken geniş fikirli davranmış olsa da selefi Abdullah b. Ebi'l-Cevad'ı Kur'an'ın mahluk oldu{,'UI1akail bulundub'UI1dan değnek darbeleri altında yavaş yavaş merhametsizce katletmek suretiyle gaddarlık ettiğini iddia eunekIedir. Ancak onu destekleyen başka bir değerlendirmeye rastlayamadık. Bkz. "Ağlebller", ME B, İ.A. 1,149-151.
52 el- Huşen~ KıtdJt, 88.
53 Kadı iraz, et-Tertib, IV, 64-65
54 Kadı iraz, et- Tertib, IV, 59; ibn FerhCın,ai.-Dibk, II, 36.
55 Zeheb~ Tarihu'l-İslam, XVII, 248-249.
56 Kaynaklarda söz konusu bina ya da yapının mahiyeti konusunda açık bir bilgi bulunmamakla beraber Iraklı biri kadı olunca yıkı\ması ve maiiki biri kadı olunca yeniden yapılıp davalara bakılması, bu
yapı-/98--- AüiFDXlV(2004). 5'!Y'i
leştinniştir. Burada oturup, insanlarm kalabalığını ve sözlerinin çokluğunu
gözlemlemekteydi. Duruşma salonuna hasımlar ve davalarda onlarm arasında şahitlik edecekler dışında kimse giremezdi. Diğer insanlar duruşma
salonu-nun dışında kalır, içeriyi göremez ve hasımlar ve şahitlerin şamatalarmı
duyarnazlardı. Bu usUl kadının gereksiz meşgul edilmesini önlediğinden
pra-tik bir yaran da vardı. Kayravan'da bu şekilde özel binada davaya bakma
Malik! kadıların adetiydi. Iraklı (hanef~ biri kadı olunca onu yıkar, Medineli
(~ kadı ise onu yeniden yapar ve orada davalara bakardı.57
Davacılar, isimlerini bir kağıt veya kumaş üzerine yazarlardı. Mahkeme başlayınca davacılar sırayla içeri alınırdı. Ancak durumu acil olanlarm davala-rına, rnağduriyetlerini bir an önce gidermek maksadıyla öncelik
tanınmaktay-dı.S8 Dava sonucunda hükmettiği kırbaç veya daha hafif tedip cezalarmı
ca-mide icra eden SahnUn'un en sık uyguladığı tedip cezası enseye tokat vurmak
şeklindeydi. Eğer had cezasına hükmetmişse suçluyu camiden çıkardıktan
sonra verdiği cezayı uygulardı.S9
SahnUn, kadılık görevi sırasında başlangıçta mezalim davalarma bizzat
bakmış daha sonra artan davalar karşısında 237/851 yılında, Habib b. Nasr
et- Teın1m1'yi Kayravan'a mezalim sonımlusu olarak atama ihtiyacı
duyınuş-tur.60 Onun, emir ibnu'l-Ağleb'in adamlarının zulmünü çokça engellediği
kaydedilmektedir. Emirin mezalim davalarma adamlarmdan birini
gönderme-sini kabul etmemiş, mahkemede bizzat hazır bulunmasını şart koşmuştur.
Nitekim emirin bir elçiyle ilettiği şikayet davasını görmeyi reddetmiştir.61
SahnUn'un kadılığı sırasında emirle ilişkilerinde davalar konusunda
izle-diği tavizsiz tutumunu sürdürdüğü görülmektedir. Nakledeceğimiz olayonun kaza teşkilatının bağımsızlığını korumaya verdiği önemi de göstermesi bakı-mından dikkate değerdir. Çıkan harici isyanını, onun desteğiyle daha kolay bastıracağını söyleyen komutanlara uyarak SahnUn'a başvuran emir şu cevabı alrmştır: "Ne zamandan beri sultanlar iktidarlarının salahı için kadılara
danışı-" 62
yor.
SahnUn kadılık görevi sırasında yaptığı işlerle hem görev alanını geniş-letmiş hem de kurumun itibarını artırmıştır. Sözgelimi o, camide insanlarla
nın fazla işçilik gerektirmeJen ve kolayca yıkılıp yapılabilen bir baraka ya da kulübemsi bir yapı olabi-leceğini düşündürnıektedir.
57 Kadı İyaz, et- Tertih, IV, 60; İbn FerhCın, «iDfbic, Il, 36. 58 İbn FerhCın, «i-Dlbic, ll, 3(•.37.
59 Kadı İyaz, et- Tertih, IV, 61. 60 İbn İzan, ıi-Beft1, r,11
ı.
61 Kadı İyaz, et- Tertih, IV, 62, 63. 62 Kadı İyaz, et- Tertih, IV, 64-65.SahnOn A1xIusse/am b. Said b. Habib ct- TenOhtnin Kaza ve Hisbe Faa/jyet/er.ı-i--- /99
namaz kılacak imam atayan ilk Kayravan kadısı olarak nitelenmektedir.
SahnOO'dan önce bu yetkiyi emirler kul1anırdı.63 Burada bu imam1a
Endü-lüs'te benzer işleve sahip sahibu's-salat olarak bilinen görevli arasındaki
ben-zerliğe dikkati çekmek gerekir. Endülüs'te bu görevi bizzat kadı yapabildiği
gibi müstakil görevliler de atayabilirdi.64
SahnOO'un kaza teşkilatında yaptığı diğer bir yenilik ise önceleri kadılarm evinde duran emanetleri saklamak için eminler atamasıdır. Daha önce kadılar tarafından yerine getirilen bu görev için emin unvanlı müstakil sorumlu
ata-yan ilk kadı SahnUn'dur. 65
Yme o köylerdeki işleri takip etmek için eminler gönderen ilk kadıdır. Onlara gerektiğinde yazılı talimatlar gönderirdi. Önceki kadılar, bu gibi du-rumlarda köylerdeki salih kimselere yazarlarken SahnOO'dan sonra bu
uygu-lamayı benimsediler.66
SahnUn, aynı zamanda hisbeyle ilgilenen ilk kadı idiP Muhtesib olarak
SahnOO, insanlara münkeri değiştirmelerini emretmiş, bid'at ve heva ehlini
camiden çıkarmıştır. Bunlar Sufri, İbadi ve Mutezililerden oluşan bir grup
olup SahnOO ile tanışmakta ve ona hatalannı göstermekteydi. O, bunların
imam1ık, müezzinlik ve öğretmenlik yapmalarını engellemİş, toplantı yapma-larını yasaklarmş ve içlerinden buna uymayan bir grubu cezalandırmıştır. SahnOO'un şehirde dolaştırarak teşhir ettiği bu gruptan bazıları tövbe etrniş-tir.68
SahnOO'un kaza teşkilatında yaptığı bir diğer önemli yenilik ise pazarlarla
bizzat ilgilenmesidir. Çünkü ondan önce bu işle valiler ilgilenmekteydi.
SahnOO pazarların denetimine özel önem vermiştir. İnsanların geçimlikleri,
özellikle gıda maddeleri konusunda kalite ve fiyat dengesinin sağlanmasına
özen göstermiş; mallarda hile yapanları engellemekle görevli eminler atamış-tır. SahnOO'un yardımcıları olan eminler pazarda tespit ettikleri hileleri anında cezalandırırdı. SahnOO, pazardan sürülme cezasını gerektiren suç işleyen
pa-zarcıları pazardan sürmüştür. 69
63 Kadı iraz, et- Te11ib, LV, 60. 64 Hizmetli, E n:lülüs 'te., 60. 6S Kadı iyaz, et- Te11ib, IV, 60. 66 Kadı iraz, et. Te11ib, IV, 60.
67 MahlUf,Şet.1!If!tUhNtu,Tetimme, 120 68 Kadı iraz, et-Te11ib, IV, 60.
69 Kadı iraz, et- Te11ib, LV:~60; ibn FerhOO, trl-Dibk, ll, 36. SahnOO'un sUk ve hisbe konusundaki görüş-leri talebesi Yahya b. Omer el.Kinanı"'nin (ö.289/901) Ahkamu's-SUk isimli eserinde geniş olarak ak-tanlmaktadır. Bkz. Yahya b. Ömer, mNazar 'lE'I-Ahkamji om'i Abuıli~-SUk,thk. Ferhat Dişrav~
lOO AÜiFD XLV (2004), 5'!Y'i
Sahnlliı, genel ahlakı konunaya büyük özen göstenniş, zina suçu işle-mekle suçlanan bir kadını, biri tövbe ettiğini bildirene kadar bağlamakla ceza-landımuştır. Kadınlan erkeklerle buluşturan bir kadına ise, önce dayak cezası
uygulatmış, evinin kapısını ördürmüş ve daha mazbut kimselerin semtine
nakletmiştirlo
Sahnlliı'un genel ahlakı konunayla ilgili faaliyetlerinden biri de
yasak-lanmış giyim şekillerini sürdürenleri tedip etmesiydi. İnsanlara iyi ve düzgün
davranmalannı tavsiye etmekteydili Aynca halk arasındaki çekişmelerde
birleştirici ve kaynaşuncı olmaya çalışmış, aynlık ve husumete yol açan
hare-ketlere engel olmuştur. Nitekim bu kaygısı dolayısıyla talebelerinden ilim
konusunda birbiriyle çekişen iki adamı huzurunda dinlemeyi reddetmiş ve
"Allah'ın sizden gizlediğini benden gizleyin,» tavsiyesinde bulunmuştur.72
Bir muhtesib olarak Sahnlliı'un önemli faaliyetlerinden biri de esirlerin köle olarak alım satım konusu yapılmasını engellemesidir. O bir gün evinin
kapısının önünde otururken Hatem el-Cezen, elindeki Tunus esirlerinden
biriyle geçmekteydi. Sahnlliı adamlarına onları getirmelerini emretmiş, adam-lar esirleri kurtarıp getiımişler. Ama Hatem yük hayvanıyla kaçmış, üstünü parçalamış ve Emire şikayette bulunmuştur. Emir, Sahnlliı'dan esiri Hatem'e iade etmesini istemiş, Sahnlliı "Onlar hürdür, esir olamazlar, ben onları
ser-best bıraktım," diye cevap göndenniştir. Emir "Geri vermen gerekir" diye
diretmiş, Sahnlliı kabul etmemiş ve emirin elçisine "kıyamet gününde Allah, Hatem'i emirin şefaatçisi yapsın" demiş ve bunu emire söylemesi için ona yemin ettirmiştir. Sahnlliı, aynı işe devam eder diye Hatem'i hapsettirmiştir. Hapiste karşılaştığı Mu'teb'in, kendisine, emirle kadı arasında düşmanlık ya-ratmamasını öğütlernesi ve yanındaki yedi dinarı vermesi üzerine Hatem, esir ticaretini bırakmıştır. Mu'teb bunu Sahnlliı'a bildirmiş ve o da Hatem'i salı-verdirmiştir.73
Sahnlliı'un titizlikle denetlediği konulardan biri de Allah'tan başkasına
yemin edilmesiydi. Bu yüzden, hasmıyla çekişmesi sırasında hakkım vereceği-ne dair talakla yemin eden bir adamın ensesivereceği-ne tokat vurulmasını istemiş; boşarna ve köle salıverme gibi caiz olmayan şeylere yemin etmelerinden dola-yı ilgili kişilere tedip cezası uygulanmasını emretmiştir. Halkı, Allah'tan
baş-kasına yemin etmemeleri konusunda da sık sık uyarmıştırl4
70 Kadı iy.1z, et- Tert1h, IV, 6~6ı. 71 Kadı iy.1z, et-Tertib, IV, 59. 72 Kadı iy.1z, et- Tert1h, IV, 59. 7) Kadı İyaz., et- Tertib, IV, 59, 63.
SahnOn Alxfusse/am b. Said b. Habib et- TenON'nin Kaza ve Hisbe Faa/jyet/er.L-i-- 20/
Sahnfuı, hisbe faaliyetleri sırasında içki içerılerin çevreyi rahatsız etmele-rine de engel olmuştur. Sözgelimi içki içip şarkı söyieyerek kendisini rahatsız
eden komşusunun bu davranışına kendiliğinden son vermesi için bir müddet
beklemiş, ancak devam ettiğini görünce müdahale edip engellemiştirlS
Aklı ve ilmiyie kaza geleneğinde sürat ve maharet sahibi bir kadı olarak
nitelenen76 Sahnfuı'un kadılığında, Kayravan'da halk yargılama usulünde
İslanll esasların en güzel uygulama örneklerinden birini yaşamıştır. Görevini
dürüst ve adalete uygun bir şekilde yerine getirdiğinin en açık göstergesi,
kadılığı sırasında mal biriktirmemesidir. Nitekim İbn İzan, çağdaşlarının
0-nun hakkında Sahnfuı hariç, Mrika kadlSı olan herkes çok mal kazandı,
Mri-ka Mri-kadılığına onun gibisi gelmedi, dediklerini nakletmektedirP Yeniliklerle
dolu kadılık görevi sırasında Sahnfuı, hukuki muameleleri büyük ölçüde
dü-zeltmiş ve kolayiaştırmıştırl8
Sonuç
Emirin Kayravan kadılığı teklifini maaş ve hediye almamak ve adaleti herkese eşit olarak uygulamak şartıyia kabul etmesi Sahnfuı'un takva sahibi ve tavizsiz
bir şahsiyet olduğunu göstermektedir. Bu özelliği yüzünden ölümüne kadar
sürdürdüğü kadılık görevi esnasında makamının bağımsızlığını korumuş ve
mal biriktirmemiştir. Çağdaşlan tarafından adaletin sembolü dön kadıdan biri olarak görülmesi uygulamalarının ününün Kayravan sınırlarını çoktan aştığını göstermektedir.
O yalnızca kadı unvanıyia yetinmiştir. Ancak meza1im davalanna bakma-sı, mezalim sorumlusu ve kadı atamabakma-sı, hisbe ve sUkla bizzat ilgilenerek
za-man zaza-man bir muhtesib gibi hareket etmesi ve ictihadını Kunuba kadısına
tavsiye edebilmesi dolayısıyia onun bir başkadı gibi hareket ettiğini söyieyebi-liriz. Aynca yargı güvenliğini sağlamaya gösterdiği özen, şahitlere verdiği
önem, hukuki muameleleri kolayiaştırına çabası ve yeniliklere açık oluşu
0-nun görevinin gerektirdiği ahlaki ve mesleki ehliyete sahip bir kadı olduğunu
göstermektedir. Yalnızca talebesi Yahya b. Ömer el-Kinanl'nin günümüze
ulaşmış bulunan hisbe konusundaki eserinin incelenmesi bile Sahnfuı'un
meselelere ne derece hakim olduğu konusunda bir fikir edinmemiz için yeter-lidir.
75 Kadı iyaz,et-Tertfh,IV, 78. 76 Kadı iylz,el.Tertfh,IV, 52.53.
Tl ibn iili\, d-Beyin,I, 109.
202 AüiFD XL V (2004), saY'i
Sonuçta Sa1ınfuı'un kaza ve hisbe alanındaki faaliyetlerinin Afrika'da
İs-lam kunım1annın yerleşmesinde önemli ve öncü bir roloynadığını
söyleme-miz mümkündür. Sonraki dönemde çeşitli görevleri üstlenen öğrencileri,
onun fikirlerini yaşatmak suretiyle özellikle Afrika ve Endülüs'te İslam