• Sonuç bulunamadı

Zeki Çetin'in feryadı!

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Zeki Çetin'in feryadı!"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

M

„ Ki yıl önce, haftalık bir

1

gazetenin düzenlediği ya rışma sonucu, «A ltın S e s » birincisi seçilen Ze­ ki Çetin'i dinlemek için, onun çalıştığı gazinolara koşanlar, ağırbaşlı, klâsik giyimli, T ü rk sanat müziğine göbek, allı pul­

lu elbiseler, ruj, ve rimel sokma ye­ rine kendisini tamamiyle bu dala adayan genç bir sanatçıyla karşı - taştılar ve hemen hepsi de :

— «K ral öldü; yaşasın kral i» diyerek «A ltın S e s » birincisini gö­ nülden alkışlayıp takdir hislerini gizleyemediler.

müziği dalında ayrı bir yeri vardır.» dedirten Zeki Çetin, bir aralık ;

— «B ütün üzüntüm keşke sa­ dece o dedikodular olsa,» diye m ı­ rıldandı. «T ü rk sanat müziği, son günlerde, öyle bir katledilmeye'■baş­ landı ki, beni asıl üzen, kahreden şey de bu ya!»

— «Kem an, viola, yaylı tambur kanun, ud, klarnet ve darbukadan ibaret olan yedi parçalık sazıma, bu yüzden, hiçbir batı müziği enst­ rümanı sokamadım; sokmayacağım da!.. Gerçek Türk sanat müziği se venleri rahatsız etmek, aldatmak istemiyorum...»

mele görmeye başlayan Türk sanat müziğini bir kenara itip, düşünme­ den bu «küçük balıklar» la büyük paralar kazanmak!..»

* Sinemadan mikrofona akın a-

kın geçişleri Zeki Çetin, T ü rk sanat müziğini «yabancıların istilâsı» o- larak kabul ediyor, bu durum

kar-para kazanmaya hakları olmadığını da belirtmeden edemiyordu.

— «B u istilâ, bu akın sizce ne kadar devam edecek?» diye sor - mamızı beklemişcesine, hiç düşün­ meden :

— « Bu istila, bu akın sizce ne kadar devam edecek?» diye sor G EÇE N Y ILLA R VE...

Koskocaman iki yıl geçmişti Zeki Çetin in «m ikrofonda doğuş» undan bu yana. Bu iki yıl zarfında genç sanatçı on plâk doldurmuş, gözde gazino ve klüplerin bazıların­ da «a s » solistliğe kadar yükselmiş­ ti. Ne zaman bu konu açılsa ;

— «B ugünüm ü, herseyden, her keşten önce, kendime olan sonsuz güvenime borçluyum ,» diyen Zeki Çetin, şöyle devam ediyordu :

— «Herşeyin en iyisini ve en başarılısını yapmayı prensip edin ■ diğimden, mikrofonda da en iyi ve en başarılı olmaya çalıştım ...»

— «Olabildiniz m ı?»

Zeki Çetin'in dudaklarında be­ liren hafif tebessüm, bir süre son­ ra yerini kelimelere terketti :

— «B u konuda benim değil, dinleyicilerimin verdikleri karar çok daha mühim ve saygıya değerdir »

Genç sanatçının mikrofona geçtiği günlerde, onun sesini ve hareketlerini Zeki Müren'e benze­ tenler, belki de maksatlı olarak :

— «N'olacak; Müren'i taklit e- diyor, onun kopyası olmaya çalışı­ yo r,» diye kulaktan kulağa fısılda­ maya başlamışlardı. Kendisini çok üzmesine rağmen yıldırmayan bu dedikodular karşısında Zeki Çetin, kararını vermişti bir kere ; Maksat­ lı olarak dedikoduyu çıkaranlara bile Zeki Müren'i kopya edip, ona benzemeye çalışmadığını kabul et­ tirecekti i

— «B u yüzden, dinleyicilerin de sanatçıyı muhafazakârlık ölçü­ sünde istediklerinden, daima klâsik sahne kıyafetlerini seçtim ,» diyor Zeki Müren ve bazı meslekdaşları* nın allı pullu, cicili bicili sahne kı­ yafetlerine karşı olduğunu şu söz­

lerle belirtiyordu :

— «Eğer bir ses sanatçısı gü­ zel sesin sahibiyse, güzel okuyucu­ suysa, kâfidir bu; dinleyicisine ye­

ter. Asıl olan, güzel ses, güzel saz ve güzel okuyuştur..»

D E R T BİR DEĞİL!..

Maksatlı dedikoduyu çıkaran­ lara, sonunda .

— «Zeki Çetin'in Türk sanat

te

MM

Anladığımız kadarıyla Zeki Çe­ tin, gerçek dost bildiği PERDE’ye dopdolu dertlerinin hiç olmazsa en kahredicilerini döküp, ferahlamak istiyordu...

— «N e gibi dertler?» diye sor­ mamıza fırsat vermeden, Zeki Çe­ tin'in dudakları, kıpırdanmaya de­ vam ettiler :

— «T ü rk sanat müziğinin, gün geçtikçe, dejenere edilmeye doğru gitmesi, beni bir başka üzüyor,, kahrediyor! Gazino ve klüp patron­ larının bazılarının, yarış edercesine, sadece para kazanıp, isimleri istis­ mar etmekten başka bir gaye güt­ memeleri karşısında üzülmemek e- limde değili..»

Zeki Çetin, özellikle son ıkı yıl­ da, Türk sanat müziğine batı mü­ ziği enstrümanlarının girmesinin de bu dalı dejenere etmekte hayli yar­

dımcı olduğunu kabul ediyordu :

«Y A B A N C IL A R IN İS T İL A S I!..» Zeki Çetin, gerçekten Türk sa­ nat müziğinin dertlerini, kendi dert­ leri olarak dile getirmenin verdiği heyecanla, konuştukça ferahlıyor, ferahladıkça da daha çok konuş - mak lüzumunu hissediyordu. Onun bu arzusuna mâni olmaktansa, göz­ lerimizi ve kulaklarımızı ons ver - mek, yapılacak en doğru hareket o- lacaktı :

— «S o n birkaç yıldır, bir de sinemadan akın başladı mikrofona. Sinemada iyi - kötü bir isim yap - tın, fiziğin biraz düzgün mü? H ay­

di mikrofonal.. Vücudunun çıplak­ lığını cömertçe gözler önüne ser­ mesini biliyor musun? Haydi mik­ rofona!...

Ama sesin güzelmiş, ama d e ­ ğilmiş, ama müzik bilgin varmış, a- ma yokmuş... Kim aldırıyor ki? Ga­ ye; üvey evlâttan daha kötü

mua-şısında da birşeyler yapamamanın ezikliğini hissediyor, hissettiriyor - du.

Genç sanatçı, mikrofonu «isti­ lâ eden» yabancıların seyircilerinin 1 - 3 liralık olduklarını söyleyip, on­ ların mikrofona geçmeye, gerçek değerini veremeden Türk sanat m ü­ ziğinin sırtından yüzlerce, binlerce

manızı beklemişcesine, hiç düşün­ meden:

— «Sinemadan mikrofona ge­ çenlerden bazıları geldikleri gibi gi­ deceklerdir! Aynı şey, bizim için de varittir! Biz de geçsek sinema­ ya, bu yabancı siyah - beyazlı dün­ yaya geldiğimiz gibi biz de gide­ riz!..»

Zeki Çetin, özellikle son iki yılda,

Türk San’at Müziğine Batı müziği

enstrümanlarının girmesinin bu

dalı dejenere etmekte olduğunu

kabul ediyor...

Bu yüzden kendisine yapılan çeşitli film tekliflerini kabul etme­ yen Zeki Çetin, bir işe atıldı mı, mutlaka en güzelini, en başarılısını yapmayı prensip haline getirdiğin­ den, sebep olarak sinemaya henüz hazır ‘olmadığını söylüyor...

M İK R O F O N D A SEKS!...

«D e rt küpü» Zeki Çetin, mik­ rofonda seksin ön plâna alınıp, Türk sanat müziğinin ikinci ve da­ ha geri plânlara atılmasına da içer­ liyor :

— «T ü rk sanat müziği, kulakla beraber göze de hitabetmeli tabiî, ama göze hitabettiği an, işin içine seks girmemeli...»

V e sonra, ne demek istediğini

daha iyi anlatır düşüncesiyle, şö y­ le bir denklem kuruveriyor :

— «G üzel ses + güzel saz -f- güzel kıyafet — seks = Türk sa­ nat müziği.»

Türk sanat müziğinin dertleri­ ni, kendi dertleri olarak dile geti­ ren genç sanatçı Zeki Çetin, herşe- ye rağmen, bu dalın, müsbet yönde bazı ilerlemeler kaydettiğini de ka­ bul ediyor :

— «M eselâ, sık sık yapılma­ ya başlanıp başarılı geçen konser­ vatuar konserleri, yeni musiki der­ neklerinin kuruluşu Türk sanat mü­ ziğine çok şeyler kazandırdı ama kaybettikleri, bunun yanında bir hayli çok ve o kadar önemli...»

T

yıl «K ö tü A d a m » tahtına ÜRK sinemasında tam 7 kurulup şöhretini sürdü­ ren ve ailevî sebeplerle çok iyi bir durumda ol­ duğu sırada sinemayı bırakıp tica­ rete, daha sonra da memuriyete a- tılan Necdet Çağlar, sinemaseverle­

rin yanısıra film yapımcılarının ken­ disine göstermiş oldukları büyük ilgi ve teşvik sonunda tekrar «Y e - şilçam» a döndü.

Bugüne kadar 70'in üstünde film çeviren ve iki yıl önce sine­ madan ayrılan T ü rk sinemasının bu bir numaralı «K ö tü A d a m » ı, Ye- şilçamdan ayrı bulunduğu süre içe­ risinde nereye gitse hayranlarının hücumuna uğramış, kendisinden imzalı resim isteyenlerin yanısıra «Neden film çevirm iyorsunuz?..» diyenler de olmuştur.

Bu konuda Necdet Çağlar : — Bütün filmlerimde kötü a­

dam rollerinde oynardım. Buna rağmen halk meğer beni ne kadar çok seviyormuş?.. Demektedir.

Gerçekten de özel hayatında son derece iyi,, insancıl ve de ha­ yırsever olan Necdet Çağlar, sine­ maseverlerin ve film yapımcılarının teşvik ve teklifleri karşısında me­ muriyet hayatını bırakıp iki yıllık bir ayrılıktan sonra «Y e ş ilç a m » e dönmüştür.

Dönüşü de büyük sevinç uyan dırmış, bir gün içersinde 5 film an­ laşması yapmıştır.

Bisikletten uçak'a varıncaya kadar bütün vasıtaları kullanması­ nı bilen, çok iyi kavga eden, iyi re­ sim veren, her girdiği role kolay­ lıkla intibak edebilen ve en önem ­ lisi işini seven bir sanatçı olan Necdet Çağlar, iki yıl önce sine - madan ayrıldığı zaman boş kalan «K ö tü A d a m » tahtına tekrar ku­ rulmuştur.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a To ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Rasuli, K., 1991 Yılından Günümüze Kadar Afganistan ve Türkiye İlişkileri, (Yüksek Lisans Tezi), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2008.

The company is the largest and leading company in Israel for producing, importing, and marketing personal protective equipment, safety shoes, professional clothing, and safety

Yürütücüsü/ Ortağı olduğumuz Avrupa Birliği destekli “Mediterranean Business Dialogue for SME Coaching and International Trade” projesi kapsamında 10 ay boyunca

• Bağımsız bir tablet olarak kullanılabilir veya gerçek bir ikisi bir arada kullanım için çıkarılabilir klavye ile birlikte. • Wi-Fi 6E, 5G, CBRS ve daha

Ortadoğu'da su sorununu, 1980 ve 1992 yılları arasında devam eden proje kapsamında çölleri yeşillendirmek için yeraltı sularının kullanımının zirveye

Sine phenomenon can be seen in different dermatological diseases such as scleroderma, polymorphic light eruption, dermatomyositis, pellagra, zona, psoriasis, necrobiosis

Kutsal anamýz kilise, kesin olarak ve en büyük bir ýsrar ve sebatla belirtir ki, tarihe uygunluklarýnda hiçbir tereddüt olmayan Ýnciller, Tanrý'nýn oðlu Ýsa'nýn

Hasan ile Hülya bahçeye çıktı.. Hasan