• Sonuç bulunamadı

KÖYDE YAŞAYAN AİLELERİN ÜRETİM VE TÜKETİM DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "KÖYDE YAŞAYAN AİLELERİN ÜRETİM VE TÜKETİM DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ"

Copied!
87
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

AİLE EKONOMİSİ VE BESLENME EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

KÖYDE YAŞAYAN AİLELERİN

ÜRETİM VE TÜKETİM DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Emin Yalçın SAVLET

Ankara Ekim-2010

(2)

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

AİLE EKONOMİSİ VE BESLENME EĞİTİMİ ANABİLİM DALI

KÖYDE YAŞAYAN AİLELERİN

ÜRETİM VE TÜKETİM DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan Emin Yalçın SAVLET

008191102

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Şadan TOKYÜREK

Ankara Ekim-2010

(3)

JÜRİ VE ENSTİTÜ ONAY SAYFASI

Emin Yalçın SAVLET’ in “Köyde Yaşayan Ailelerin Üretim Ve Tüketim Davranışlarının İncelenmesi” başlıklı tezi 14/10/2010 tarihinde, jürimiz tarafından Aile Ekonomisi ve Beslenme Anabilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir.

Başkan (Tez Danışmanı) :

Yrd. Doç. Dr. Şadan TOKYÜREK

Üye :

Yrd. Doç. Dr. Nedime ŞANLI

Üye :

(4)

ÖNSÖZ

Dünyada ekonominin temeli üretimdir. Ekonominin başarılı olması üretim ve tüketim arasındaki hassas dengeler üzerine kuruludur. Bu denge içindeki temel taşlardan biride ailedir. Aile grubu içerisinde üreten aynı zamanda tüketen ve bu dengeyi sürekli koruyan, temel taşlardan biride köy ailesidir. Bu çalışma Susuz köyündeki ailelerin üretim ve tüketim davranışlarını incelemek amacıyla yapılmıştır.

Bu araştırmamı hazırlarken her evresinde bütün sorularımı sabırla cevaplayan, beni yönlendiren, yardım ve desteğini esirgemeyen danışmanım Sayın Yrd. Doç. Dr. Şadan TOKYÜREK’e, tezin son şeklini almasındaki katkılarından dolayı Yrd. Doç. Dr. Nedime ŞANLI ve Yrd. Doç. Dr. Gürcü KOÇ ERDAMAR’a, rehberlik ve olumlu desteklerinden dolayı Arş. Gör. Uz. Hüseyin GÜMÜŞ’e istatistiki çalışmalar sırasındaki yardımlarından dolayı Sayın Ali BERK, Burak CELEP, R. Yusuf SAVLET’e ve Bülent ÖZKAN’a çeviri ve dil konusunda yardımlarından dolayı Leyla YAĞLI’ya, Olgun TARAKÇI’ya anketin uygulanmasında, tasnifinde ve daha sonraki aşamalarında yüksek özveri, fedakarlık ve yardımlarından dolayı, güzel insan Emin ÖZDAĞ’a, klasik bir yöneticiden çok, bir lider ve rehber gibi davranarak, beni sürekli olumlu yönde güdüleyen, her yaşadığım zorlukta çözüm üretebilen, çalıştığım okulumda davranış ve tutumlarıyla benim bu çalışma için zamanımı artıran, ışık tutarak önümü aydınlatan Okul Müdürüm Sayın Hüseyin DEMİR’e, bu tezin oluşmasında emeği geçen ve adını unuttuğum tüm kişilere teşekkür eder saygılar sunarım.

Ayrıca bu çalışmaya başlamama sebep olan baştan sona en sıkıntılı zamanlarımda sonsuz sabrı, sevgisi ile birlikte benden desteğini hiç esirgemeyen ve bundan sonrada esirgemeyeceğini bildiğim Canım Eşim Yonca SAVLET ve Biricik Kızım Duru SAVLET’e sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Emin Yalçın SAVLET Ankara – 2010

(5)

ÖZET

KÖYDE YAŞAYAN AİLELERİN ÜRETİM VE TÜKETİM DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ

SAVLET, Emin Yalçın

Yüksek Lisans, Aile Ekonomisi ve Beslenme Eğitimi Bilim Dalı Tez Danışmanı: Yrd. Doç. Dr. Şadan TOKYÜREK

Ekim -2010

Bu araştırma, Ankara ili Yenimahalle ilçesi Susuz Köyünde yaşayan ailelerin üretim ve tüketim davranışlarını incelemek amacıyla planlanmış ve yürütülmüştür.

Araştırmada tarama modeli kullanılmış, Susuz köyünde yaşayan ve kendilerine ulaşılabilen 182 aile araştırma kapsamına alınmıştır. Köyde yaşayan ailelerin üretim ve tüketim davranışlarını elde etmeye yönelik anket formu geliştirilmiş ve ailede yaşayan ev yöneticisi kadınlarla yüz yüze görüşülerek anketlerin cevaplanması sağlanmıştır.

Anketi cevaplayan kadınların yarıya yakın kısmının (%47.8) 31-40 yaş aralığında olduğu, yarıdan fazlasının (%59.9) ilkokul mezunu olduğu tespit edilmiştir. Ailelerin çoğunlukla (%85.7) 4 kişiden oluştuğu, anne baba ve evlenmemiş çocuklardan oluşan çekirdek aile özelliği gösterdiği saptanmıştır. Ailelerin üçte birinden biraz fazlasının (%36.8) toprak sahibi olmadığı, şehirde evleri bulunduğu (%37.9) belirlenmiştir.

Ailelerin yarıya yakın bir kısmının tarımsal üretim yapmadığı (%47.2) yarıdan fazlasının (%69.8) hayvan beslemediği, el sanatları ile uğraşanların yarıdan fazla olduğu (%68.8) ve daha çok boş zamanlarını değerlendirmek için el sanatları ile uğraştıkları (%43.4) tespit edilmiştir.

Aile içi üretime bakıldığında ailelerin çoğunluğunun tarhana, turşu, erişte, kuru sebze, örgü gibi ürünleri evde yaptıkları, yarıya yakın ve daha azının ekmek, peynir, yoğurt, tereyağı, yumurta, konserve, gibi ürünleri hazır aldıkları tespit edilmiştir.

(6)

Ailelerin kente gitme sıklığına göre üretim davranışları incelendiğinde, çoğu ürünleri evde yapma ya da hazır almaları açısından anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0.05), sadece tarhana ve turşuyu evde yapma, tereyağı ve yumurtayı hazır alma açısından anlamlı fark vardır(p<0.05).

Ailelerin gelir durumlarına göre üretim davranışları incelendiğinde çoğu ürünleri evde yapma ya da hazır almaları açısından da anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0.05).

Ailelerin yarısından biraz fazlasının (%54.9) maaş geliri ile geçindiği, %37.3’nün aylık gelir miktarının 751-1250TL olduğu ve tamamına yakınının gelirlerinin yetmediğini düşündükleri tespit edilmiştir. Gelirinin yetmeme sebebi olarak, ihtiyaçların ve hazır alınan ürünlerin artmış olduğunu (%37.3, %31.6) gösterdikleri saptanmıştır.

(7)

ABSTRACT

ANALYSIS OF THE PRODUCTION AND CONSUMPTION PATTERNS OF FAMILIES LIVING IN VILLAGES

SAVLET, Emin Yalçın

Post Graduate Thesis, Department of Household Economics and Nutrition Thesis Advisor: Ass. Prof. Dr. Şadan TOKYÜREK

October-2010

This study is planned and carried out on the purpose of analyzing the production and consumption patterns of families living in Susuzköy village of Yenimahalle District in Ankara, in terms of household economics.

The study is composed of 182 families selected by random sampling from families living in Susuzköy. Survey sheets are used as data gathering on producing and consuming attitudes of the families living in the village and those sheets were provided to be replied by face to face meeting by the house holding women.

% 47.8 of the women, participated in the survey, are between the ages 31-40, %59.9 of them are primary school graduate. The families (%85,7) generally show nuclear family characteristics by having 4 members which are composed of mother, father and unmarried children,. It was ascertained that % 36.8 of them don’t have lands and %37,9 of them have town houses.

According to the survey results, Almost the half (% 47,2) of the families don’t have operations in agricultural production and % 69,8 of them don’t have animals. Rate of the people exercising local handicrafts is (%68.8), and they do it as hobbies ( %43,4).

(8)

as tarhana- a kind of soup- , pickle , dried vegetables, noodle at home while the half of the families availably buy nourishments such as; bread, butter, cheese, eggs, yoghurt and canned food.

When production attitudes of the families was analyzed according to the frequencies of their going to town, no significant difference was found in the way they have products in terms of being homemade or ready made. (p>0.05). The only difference is found on tarhana and pickles in terms of being produced at home and butter and eggs in terms of buying them.

When production attitudes of the families was analyzed according to their income, no significant difference was found in the way they have products in terms of being homemade or ready made. (p>0.05).

When examining families’ income and the way how they use it, it was identified that, approximately the half of research group (%54.9) have their income from salary. Monthly income of %37.3 of families is between 751-1250 TL and nearly the half of them thinks their income is not sufficient. The reason of insufficiency was conditioned as the increase in their needs and in purchase of ready made nutriments (%37.3, %31.6)

(9)

İÇİNDEKİLER

sayfa

JÜRİ VE ENSTİTÜ ONAY SAYFASI………..…iii

ÖNSÖZ……….……….……iv ÖZET……….……….……v ABSTRACT……….…vii İÇİNDEKİLER………....ix TABLO LİSTESİ………xii BÖLÜM I GİRİŞ………..….………1 1.1. Problem Durumu………1 1.2.Araştırmanın Amacı………..…..4 1.3. Araştırmanın Önemi………...…....4 1.4. Araştırmanın Sınırlılıkları……….…….5 1.5. Varsayımlar………5 1.6. Tanımlar………....…….6 BÖLÜM II KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR………..…...7

2.1. Aile………..…..7

2.2. Ailenin Yapısı ve Tipleri……….…....….….8

2.2.1. Hane Sayısına Göre Aile Tipleri………….……..….…...8

2.2.2. Otorite Ölçütlerine Göre Aile Tipleri……..……….…….9

2.2.3. Evlilik Biçimlerine Göre Aile Tipleri …..……….…….10

2.2.4. İkametgah Esaslarına Göre Aile Tipleri..……….…….10

2.3.Türkiye’de Aile Yapısı………..……….………11

2.3.1. Hane Halkı Esasına Göre Aile Biçimleri …..….…….…11

(10)

2.4. Kırsal Ailede Üretim Modelleri……….15

2.4.1. Kırsal Ailede Kadın………....……….16

2.5. Köy Ailesinde Sosyo-Ekonomik Refahını Gelişmesinin Önemi...17

2.6.Tüketim………...…………18

2.7. Üretim………...……….19

2.8. Türkiye’de Orta Anadolu Bölgesindeki Köylerde Gelir Getirici Belli Başlı Üretim Faaliyetleri………..………...20

2.8.1. Tarım………20 2.8.2. Meyvecilik………...21 2.8.3. Sebzecilik……….………21 2.8.4. Zeytincilik ……….…………..22 2.8.5. Çiçek Yetiştiriciliği……….………….22 2.8.6. Hayvancılık………...….…………..22 2.8.7. İpek Böcekçiliği ………...….…………..23 2.8.8.Su Ürünleri……….……...……23 2.8.9. Orman Ürünleri………..…………..23 2.8.10. Köy El Sanatları………...….……….24

2.9. Kentleşmenin Köylere Olan Etkisi ………...………25

KONU İLE İLGİLİ YAPILMIŞ ARAŞTIRMALAR ……….29

BÖLÜM III YÖNTEM………....33 3.1. Araştırma Modeli………...…33 3.2. Evren ve Örneklem………...….33 3.3. Verilerin Toplanması………...……..34 3.4. Verilerin Analizi………35

(11)

BÖLÜM IV

BULGULAR VE TARTIŞMA…..………...……...37

4.1. Araştırmaya Katılan Kadınlara Ait Kişisel Bilgiler………..……37

4.2. Aileyi Tanıtıcı Bilgiler ……….39

4.3 Ailenin Üretime ve Tüketime Yönelik Davranışları……….45

4.4. Ailenin Geliri Ve Geliri Kullanma Biçimine İlişkin Davranışları……….51 BÖLÜM V SONUÇ………..57 ÖNERİLER………...………60 KAYNAKÇA……….………61 EKLER………..69

(12)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo No. Sayfa

1. Araştırmaya Katılan Kadınlara Ait Kişisel Bilgiler …………...….38

2. Ailede Yaşayan Bireyler ve Ailedeki Birey Sayısı………..…...…...30

3. Ailede Babaya Ait Kişisel Bilgiler………..…….……..…...40

4. Ailede Çocuklara Ait Kişisel Bilgiler………....…….…...42

5. Ailenin Oturduğu Ev ve Sahip Olduğu Araziye İlişkin Bilgiler...…43

6. Ailenin Kentle İlişkisine Ait Bilgiler……...……….…...44

7. Ailelerin Tarımsal Üretim ve Sebze-Meyve Üretimi İle İlgili Davranışları……….45

8. Ailelerin Hayvan Beslemeyle İlgili Davranışları ………..…..…...…46

9. Ailelerin Hayvan Besleme Nedenleri …………...……..………47

10. Ailelerde El Sanatlarına İlişkin Davranışlar………..…48

11. Ailenin Bazı Ürünleri Evde Yapma ve Hazır Alma Davranışları....…49

12. Ailelerin Bazı Ürünleri evde Yapma Ve Hazır Alma Nedenleri………...………..……...50

13. Ailenin Gelir Kaynakları ve Gelir Miktarına İlişkin Bilgiler……...….52

14. Ailelerin Gelirlerinin Yetmemesinin Nedenleri………...…...…..53

15. Ailelerin Kredi Kartı Kullanma Davranışları……….……...53

16. Ailelerin Arazi Miktarına Göre Üretim Yapma Durumları……...……54

17. Ailelerin Gelir Miktarlarına Göre Bazı ürünleri Evde Yapma ve Hazır Alma Davranışları...……….55

18. Ailelerin Kente Gitme Sıklığına Göre Bazı ürünleri Evde Yapma ve Hazır Alma Davranışları...……….56

(13)

BÖLÜM I

GİRİŞ

1.1. Problem Durumu

Toplumların temelini oluşturan en küçük sosyal grup ailedir. Aile, içinde insan türünün belli bir biçimde üretildiği, bireylerin sosyalleşme sürecinin belli ölçüde ilk ve etkili olarak gerçekleştirildiği, cinsel ilişkilerin belli bir biçimde düzenlendiği, eşler ve ana babalarla çocuklar arasında içten, sıcak, güven verici ilişkilerin kurulduğu, içinde yaşanan toplumsal düzene göre ekonomik etkinliklerin az veya çok yer aldığı bir toplumsal kurumdur. Aile, toplumsal düzen bütününün bir parçasıdır (Ozankaya, 1984:139; Boylu ve Terzioğlu, 2007:16).

Aile yapısı incelendiğinde; aile bilimleri alanındaki uzmanlar tarafından aile şekillerinin değişik gruplamalarının yapılmış olduğu görülmektedir. Hane halkı esasına göre çekirdek aile, geniş aile, yönetimsel biçime göre, ataerkil aile, anaerkil aile, eşitlikçi aile, yaşadığı yere göre kırsal aile, gecekondu ailesi, kent ailesi şeklinde gruplandırılmaktadır ( Erel,1989:45; Timur,1972:27; Yazıcıoğlu ve Kayhan, 2002:6 ).

Çekirdek aile karı- koca ve evlenmemiş çocuklardan, geniş aile ise anne, baba, evli oğullar ve torunlar ile yakın akrabalardan oluşmaktadır. Çekirdek aileye daha çok sanayileşmiş ve kentleşmiş toplumlarda, geniş aile ve geçici aile tipine daha çok köylerde veya kırsal kesimde rastlanmaktadır. Ancak kente yakın olan köylerde veya kırsal kesimde çekirdek aile şeklinin yaygınlaşmakta olduğu görülmektedir.

Geleneksel köy ailesi genellikle geniş aile tipinde olan, otoritenin evin yaşlı bireyinde olduğu, geleneksel değerlerin ağırlıklı, örf, adet ve geleneklerin sosyal kontrolü sağladığı, özel mülkiyete dayalı tarımsal işletmelerin bulunduğu bir kurumdur. Kırsal aile sisteminin amacı; üretim sürecinde tüm girdilerin birbirleriyle etkileşimi yoluyla, aile tüketimi ve piyasa ekonomisi için ürün elde

(14)

ederek, tarımsal sistemi sürdürmek ve ailenin sosyo-ekonomik refahının geliştirmektir. Bir başka özelliği olarak, köy ailesi tarımsal üretim yapması, ev içi aile tüketimine yada pazara yönelik olarak evde mal veya hizmet üretmesiyle diğer ailelerden farklılık gösterir ( Hablemitoğlu, 1996:3-4).

Ailenin toplumdaki yerini ve değerini onun üstlenmiş olduğu görevler belirlemektedir. Ailenin görevleri ise geleneksel olarak; biyolojik, ekonomik, psikolojik, eğitim, koruyuculuk, statü, sağlama görevleri şeklinde gruplandırılmaktadır. Ailenin ekonomik görevi, ailede yaşayan bireylerin, temel ihtiyaçlarının karşılanması için üretim ve tüketim faaliyetlerinin düzenlenmesini gerektirir ( Yazıcıoğlu ve Kayhan 2002:6-8).

Aile varlığını devam ettirebilmek için üyelerine tatmin edici bir yaşam kalitesi sunmak zorundadır. Ailenin daha iyi bir yaşam standardına ulaşması, kaliteli bir yaşama sahip olması için; üretim ve tüketim faaliyetlerinin dengelenerek parasal kaynakların daha doğru kullanılmasıyla olanaklı hale gelir. Gelir, geliri kullanma biçimi, sağlık, gıda tüketimi ve ailenin gelir sağlama durumu yapılan çeşitli çalışmalar sonucunda aile açısından yaşam kalitesinin belirlenmesinde ortaya konulan kriterlerden bazılarıdır (Lazer, 1987:176;Boylu ve Terzioğlu, 2007:17).

Aile, sahip olduğu kaynakları en iyi şekilde değerlendirerek yaşama düzeyini yükseltmek ve güvenlik içinde yaşamak için hedeflerini belirler ve bu hedeflere ulaşabilmek için faaliyetlerini planlar, köy ailesi tarımsal üretim yapması, ev içi tüketime veya pazara yönelik, evde mal veya hizmet üretmesiyle diğer ailelerden farklılık gösterir (Güngen ve ark, 2002:4; Hablemitoğlu,1996:4 ;Fresco, 1986:34).

Aile, bireylerinin kaynaklarını (zaman, enerji, para, araç, gereç vb) ekonomik şekilde kullanma ile bireylerin gereksinimlerini en iyi şekilde karşılama tutumu beraberinde tüketim olgusunu karşımıza çıkarmaktadır. Köy ailelerinin tüketim davranışları çok fazla incelenmemiştir. Bir diğer durum köy ailesinde ev içi aile tüketimine yönelik faaliyetlerin her geçen gün azalmakta

(15)

yaşayan bireylerin tüketim ve üretim davranışları üyesi oldukları toplulukların ekonomik yapısını doğrudan da etkilemektedir, öte yandan gelişmekte olan ülkelerde, kırsal aileler tarımsal verimliliğin ve kırsal ekonominin sürdürebilmesi için önemli bir güçtür (Hablemitoğlu,1996:5).

Köy ailesinin, üretim- üretici fonksiyonunun yanı sıra değişen bir yönü de tüketim-tüketici fonksiyonudur. Tüketici davranışlarını belirli bir model çerçevesinde açıklayabilmek için öncelikle tüketicinin kim olduğunun tanımlanmasına ihtiyaç vardır Tüketici; kişisel arzu, istek ve ihtiyaçları için pazarlama bileşenlerini satın alan ve satın alma kapasitesi olan gerçek kişidir. Bu yönde yapılan faaliyetler ise tüketim olarak adlandırılır. Tüketim: kişisel ihtiyaçların veya ailevi ihtiyaçların karşılanması amacıyla mal ve hizmetlerin satın alınmasıdır. Bir başka açıdan aileler istek ve ihtiyaçlarını tatmin etmek için büyük ölçülere varan yiyecek, giyecek, barınak, araç-gereç, sağlık v.b. sayısız mal ve hizmetleri satın alır ve kullanırlar (Karabulut, 1989:15; Saracel ve ark. 2002:17; Vural, 2007:1; Terzioğlu ve Yener 1989:60 ).

Günümüzde tüketimin toplumların refah seviyesine bağlı olarak sürekli arttığı, tüketim maddelerinin alabildiğine çeşitlendiği bir ekonomik ortamın yaşandığı ortadadır. Eskiden piyasada az sayıda ürün varken, bugün tüketicileri ilgilendiren milyonlarca ürün bulunmaktadır. İhtiyaçlar hızla arttığı için önceleri lüks kabul edilen ürün ve hizmetler günümüzde zorunlu ihtiyaç haline gelmektedir. Mal ve hizmetlerin üretim biçimi ihtiyaç kavramındaki değişimleri biçimlendirmektedir. Örneğin, birkaç yıl öncesine kadar bilgisayar lüks iken, bugün televizyon gibi her evde bulunması gereken zorunlu bir ihtiyaç durumuna gelmiştir (Peker 1993:45).

Bu yaşanılan durumdan, köyde yaşayan aileler de etkilenmektedir. Üretken köy toplumu, kişi başına düşen toprakların miras yoluyla bölünmesi ile her geçen gün azalması, küresel ısınmanın da etkisiyle az üretim yapılması, ihtiyaç kavramının değişmesi nedeniyle hızla tüketici toplum haline gelmekte ve üreten köylerin yerlerini tüketen köylere bıraktığı, bu değişimden kente yakın köylerin daha çok ve hızlı bir şekilde etkilendiği bilinmektedir. Yapılan

(16)

araştırmalarda kente yakın köylerde kendi arazisi bulunanların, kente uzak köylerde yaşayan ailelere göre daha az olduğu saptanmıştır (Kızılaslan, 2006:154).

1.2. Araştırmanın Amacı

Bu araştırmanın amacı Ankara’nın Yenimahalle ilçesine bağlı Susuz köyünde yaşayan ailelerin üretim ve tüketim davranışlarını incelemektir.

Bu genel amacı, gerçekleştirmek için şu sorulara yanıt aranmıştır; Susuz köyünde yaşayan ailelerin:

 Demografik özellikleri nelerdir?

 Sahip oldukları toprak miktarları ne kadardır?  Kentle olan ilişkisi nasıldır?

 Gelir kaynakları ve gelir miktarları nasıldır?

 Gelir miktarları ile bazı ürünleri evde yapma ve hazır alma davranışları arasında farklılık var mıdır?

 Tarımsal üretim, meyve-sebze üretimi ile ilgili davranışları nelerdir?

 Hayvan beslemeyle ile ilgili davranışları nelerdir?  El sanatlarına ilişkin davranışları nelerdir?

 Bazı ürünleri evde yapma ve hazır alma davranışları nelerdir?  Sahip oldukları arazi miktarlarına göre tarımsal sebze, meyve

üretimi davranışları arasında farklılık var mıdır?

 Kentle olan ilişkilerine göre bazı ürünleri evde yapma ve hazır alma davranışları arasında farklılık var mıdır?

1.3. Araştırmanın Önemi

Aile toplumsal düzen bütünün bir parçasıdır ve temel görevlerinden biri ailedeki bireylerin ihtiyaçlarının en iyi şekilde karşılanmasıdır. Bu yönüyle aile, içinde ekonomik etkinliklerin yer aldığı toplumsal bir kurumdur. Köy ailesi ise tarımsal üretim yapması, ev içi aile tüketimine ya da pazara yönelik olarak evde mal veya hizmet üretmesiyle farklılık gösterir ve üretim fonksiyonun daha fazla

(17)

olmasıyla önem kazanır.

Günümüzde toplumların üretimden çok tüketime önem verdiği, gittikçe tüketim toplumlarının arttığı ve köylünün de bu durumdan etkilendiği bilinmektedir. Özellikle kente yakın köylerde üretici olmaktan çok tüketici olma davranışlarının arttığı gözlenmektedir.

Oysaki ekonominin temeli üretimdir ve ekonomi üretim ve tüketimdeki hassas dengeler üzerine kuruludur. Bu dengeyi koruyan unsurlardan biri de üretici ve tüketici olmasıyla köy ailesidir. Bu bakımdan günümüzde köyde yaşayan ailelerin üretim davranışlarının nasıl olduğunun gittikçe artan tüketim davranışlarından nasıl etkilediğinin araştırılmasına ve bu konudaki bilgilerin elde edilmesine ihtiyaç vardır. Bu araştırmanın bulguları;

 Köyde yaşayan ailelerin üretim ve tüketim davranışları üzerine düşünme ve tartışma olanağı yaratacağı,

 Köylerde üretimin arttırılması, tüketimde bilinçli davranılması için önlemler alınması konusunda ilgili kişi ve kurumların dikkatini çekmeye yardımcı olacağı,

 Köylerde yaşayan ailelerin üretim ve tüketim davranışları konusunda daha sonra yapılacak araştırmalara katkı sağlayacağı için önemlidir. 1. 4. Araştırmanın Sınırlılıkları

 Bu araştırma Ankara ili Susuz Köyünde yaşayan gönüllü olarak araştırmaya katılan 182 aile ile sınırlıdır.

 Araştırma sonunda elde edilen veriler, hazırlanan anket formundaki sorularla sınırlıdır.

1.5. Varsayımlar

 Araştırmada kullanılan veri toplama aracı bu araştırma için gerekli olan veriyi elde etmek için yeterlidir.

(18)

 Günümüzde halen köylerde yaşayan ailelerde ev içi tüketim ve pazara yönelik üretim faaliyeti yapılmaktadır.

 Kentle ilişkisi fazla olan ailelerde tüketime yönelik davranışlar daha ağırlık kazanmakta, ev içi tüketim için hazır ürünler tercih edilmektedir.

1.6. Tanımlar

Aile :Kan bağlılığı evlilik ve diğer yasal yollardan aralarında akrabalık ilişkileri bulunan ve çoğunlukla aynı evde yaşayan bireylerden oluşan, bireylerin cinsel, psikolojik, sosyal, kültürel ve ekonomik ihtiyaçlarının karşılandığı topluma uyum ve katılımlarının sağlandığı temel toplumsal birim (Yazıcıoğlu ve Kayhan, 2002:3).

Köy Ailesi :Esas olarak tarım ve hayvancılık yapan ve bunu değişen ölçülerde de olsa, kendi tüketimi için yapan ailedir (Freyer,1967:241).

Üretim : Ekonomik malların kıtlık derecelerini azaltmak, ihtiyaçlarla kaynaklar arsındaki uçurumu kapatmak için insan ihtiyaçlarını karşılayan mal ve hizmetlerin çoğaltılması (Arlı ve Arkadaşları, 2000:7).

Tüketim : İktisadi mal ve hizmetlerin, insanların ihtiyaçlarını doğrudan doğruya tatmin etmek üzere kullanılması (Arslan,1990:153).

Aile Ekonomisi :Birey ve ailelerin arzuladıkları yaşam düzeyine ulaşmada kullandıkları, kıt kaynakların kullanılma biçimine ilişkin kavramlar, yasalar ve prensipler bütünü (Arlı ve Arkadaşları, 2000:10).

Kentleşme : Bir ülkede ve ya bölgede genel nüfusun belirli bir süre içinde ve belli bir kıstasa göre şehir sayılan yerlerde yaşayan oranının yükselmesi ( Keleş, 1962:9).

(19)

BÖLÜM

II

KAVRAMSAL ÇERÇEVE VE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

2.1. Aile

Araştırmanın temelini oluşturan grup köyde yaşayan ailelerdir. Bu sebeple temel kavramlardan biri ailedir ve bu aile üyesi olduğu bireyi, insanoğlunun tarih sayfasında yer aldığı andan günümüze kadar içinde barındırmakta ve ölümüne kadar ona eşlik eden tek sosyal grup olma özelliği göstermektedir. Uzmanların ailelerin değişik özelliklerini vurgulayarak yaptıkları tanımlar şöyledir.

Aile toplumun bütünlüğünü, sürekliliğini sağlayan uyum ve gelişme düzeyini belirleyen en önemli ve küçük toplumsal kurumdur Aileyi sosyal bir grup olarak ele alan bir tanıma göre ise, aile, kuşak ilişkililerine göre ana, baba ve çocuklardan meydana gelen sosyal bir gruptur (Cerit, 2007: 58-61;Gökçe, 1990: 47).

Şahinkaya ise aileyi ; “evlenme, kan veya evlatlık edinme bağları ile birbirlerine bağlanmış; aynı evde oturan aynı geliri paylaşan ve oynadıkları çeşitli roller çerçevesinde (ana- baba, kardeş- evlat v.s.) birbirlerine etki yaparak belirli bir görgüyü meydana getirip kuşaktan kuşağa devam ettiren insan topluluğu olarak tanımlar (1983:170).

Devlet Planlama Teşkilatı Türk Aile Yapısı Özel ihtisas Komisyonu da aileyi “ kan bağlılığı evlilik ve diğer yasal yollardan aralarında akrabalık ilişkisi bulunan ve çoğunlukla aynı evde yaşayan fertlerden oluşan fertlerin cinsel, psikolojik, sosyal, kültürel, ve ekonomik ihtiyaçlarının karşılandığı, topluma uyum ve katılımlarının sağlandığı ve düzenlendiği temel bir toplumsal birim olarak tanımlamıştır (D.P.T:1989:3-4).

Ancak aile de diğer sosyal gruplar gibi durağan değildir, sürekli değişme ve gelişme içerisindedir. Bu değişim ve gelişim aynı zamanda kendisi ile

(20)

bağlantısı olan sosyal durumları ve en başta da üyeleri olduğu bireyleri değiştirmektir ve bu değişime etki eden faktörler çok farklı olabilmektedir. Daha kısa bir yorumla aile hem değişir hem de değiştirir. Bu alanda çeşitli görüşler mevcuttur.

2.2. Ailenin Yapısı ve Tipleri

En eski topluluklardan günümüzde sanayileşmiş modern toplumlara kadar uzanan toplulukların her birinde aile çoğu zaman toplumun temel bir grubu olarak nitelendirilmiştir. Bu yapı bazen otorite, çevre, akrabalık ve mülkiyet ilişkilerine bazen hane halkı kompozisyonuna bağlı olarak şekillenen sosyal bir yapıdır (Gökçe, 1976:62).

Aile tipleri dört grupta toplanabilir.  Hane sayısına,

 Otorite ölçütlerine,  Evlilik biçimlerine,

 İkametgâh esaslarına göre aile tipleri. 2.2.1. Hane Sayısına Göre Aile Tipleri

Bir hanede yaşayan hane halkı esasa alındığında bir aile düzeni büyük ve küçük esasına göre kurulabilir.

Büyük (Geniş) Aile

Büyük aile çekirdek ailelerin daha geniş ebeveyn ve çocuk ilişkilerine dayanan birlikler içerisinde birleştirilmesinden meydana gelir.

Geniş aile de akrabalık çizgisi baba soyunu takip eder (patrilokal) iki ya da daha çok çekirdek ailenin aynı konut içerisinde barınması ve bunların hepsinin baba evinde yerleşmiş olması geleneksel genişi ailelerin özelliğini oluşturur. Geniş aile de bir mülkiyet ortaklığı vardır, ekonomik bir birim veya işletme özelliği taşır.

(21)

Büyük (geniş) aile kendi içerisinde iki ayrı grupta incelenir. Bunlar birleşik ve kök ailedir.

Birleşik aile ana baba ve bütün erkek çocuklarla evlenmemiş kızlar ve evlenen oğulların eşleriyle çocuklarından meydana gelir. Ailede otorite en yaşlı erkektir.

Kök ailesi ise ana, baba çocukları ve evli tek oğul ile eşi ve çocuklarından meydana gelir. Köy ailelerinin sürekliliği bölünmeyen toprak mülkiyeti ile sağlanır (Gökçe, 1976: 46-47; Merter, 1990: 8; Gerard R, 1981: 29; Brom, 1981: 326; Yasa, 1973: 2).

Küçük (Çekirdek) Aile

Küçük (çekirdek) aile ana, baba ve küçük çocuklardan meydana gelen bir birliktir.

Kırsal alanlarda nüfusun artması toprak yapısının değişmesi, sanayi toplumu haline gelmesi ve birçok nedenden dolayı geleneksel geniş, birleşik veya kök ailelerinin yapısı değişmiş ve çekirdek ailenin ortaya çıkmasına sebep olmuştur ( Kongar, 1972: 19).

2.2.2. Otorite Ölçütlerine Göre Aile Tipleri

Otoritenin erkek ya da kadın tarafında toplanmasıyla iki değişik aile tipi görülür.

Baba Ailesi

Baba ailesinde en yaşlı erkek aileye hakimdir. Yaşlı erkek aile içerisinde ailenin nerede yaşayacağı, aile üyelerinin nasıl gelir elde edeceklerini ve çocuklara kimin bakacağı konusunda son kararı verir.

Ana Ailesi

(22)

ana ailesinde otorite yaşlı kadına dayanmaktadır ( Popenoe, 1982:353).

2.2.3. Evlilik Biçimlerine Göre Aile Tipleri

Evlilik biçimlerine göre aileler tek eşli (monogami), çok eşli(poligami) aileler olarak gruplandırılabilir. Ancak tek eşlilik veya çok eşlilik bir aile tipi olmaktan çok evlilik şekli olarak da görülmektedir.

Tek eşlilik (monogami) evliliklerin bir kadının bir erkekle evlenmesine dayanır. Modern toplumlarda, çekirdek ailelerde en çok bu evlilik şekline rastlanır.

Çok eşli( poligami) evliliklerde iki tip evliliğe rastlanır. Bir erkeğin birden fazla kadınla evlenmesi (polijini), bir kadının birden fazla erkekle evlenmesi (poliandiri) söz konusudur ( Freyer, 1967: 228; Gerard, 1981:29).

Evliliğin tek eşli (monogami) veya çok eşli (poligami) olması ailenin sosyal yapısını etkilemektedir.

2.2.4. İkametgah Esaslarına Göre Aile Tipleri

Toplum içerisinde genç bir evli çiftin evlendikten sonra ikamet edeceği yer ile evlilik kalıpları toplumdan topluma değişir.

İkamet esasına göre kurulan aileler üç kısımda incelenir.  Patrilokal

 Matrilokal  Neolokal

Patrilokal ailelerde evlenen oğullar ve onların hanımları ebeveynlerinin evinde veya yakınında ebeveynleri ile yaşarlarken, kız çocukları evlendiklerinde kocalarının ailesine katılırlar.

Matrilokal ailelerde yeni evlenen oğullar ebeveynlerinden ayrılarak hanımları ile birlikte, hanımlarının ebeveynlerinin bulunduğu aileye katılırlar.

(23)

Neolokal ailelerde evlenen çiftler ebeveynlerinden bağımsız yeni bir yerleşim yerinde bağımsız bir aile meydana getiriler (David, 1982: 353).

2.3.Türkiye’de Aile Yapısı

Genel olarak aile tipleri incelendikten sonra Türkiye’de aile tiplerine bakılacak olursa hane halkı ve yerleşim yeri esas alınarak iki grupta incelendiği görülür.

2.3.1. Hane Halkı Esasına Göre Aile Biçimleri

Ailenin tanımlarından da anlaşılacağı üzere bu kurumun farklı bileşenlerle oluşan çeşitli tipleri vardır. Aile tipleri farklı yapılara göre çeşitlenebilir. Ancak en sık yapılan ve tercih edilen aile tipi çeşitlemeleri aile sayıları ve bağlarına göre yapılanlardır. Buna göre aile tipleri şöyle sıralanabilir:

 Geniş Aile: Büyükanne ve büyükbabayla onların çocuklarının ve torunlarının aynı çatı altında yer aldığı aile tipidir. Bazen amca, teyze, hala, gelinler vb. akrabalarda aileye dâhil olabilir. Genç kuşaklar uzun bir süre aynı çatı altında tutulurlar bu yüzden kuşakların içinde yapılan evliliklerde aile içinde bulunurlar.

 Çekirdek aile: Anne, baba ve çocuklardan oluşan kent tipi ailedir.  Geçiş ailesi: Geniş aileden çekirdek aileye geçiş sürecindeki aile

tipleridir. Birey sayısı giderek azalmakta ve anne-baba-çocuk ilişkisi giderek önem kazanmaktadır.

2.3.2. Yerleşim Yeri Esasına Göre Aile Biçimleri

Yerleşim yeri ölçütlerine göre, Türkiye’de birbirinden farklı yapıya ve farklı fonksiyonlara sahip dört aile tipi tespit edilir.

Kent ailesi

(24)

büyük serbest meslek sahiplerinin oluşturduğu bir aile biçimidir.

Bazı kaynaklarda kent ailesi özelikleri şu şekilde belirtilmektedir;

 Kent ailesi homojen bir kitledir. Köyden kente göç etmiş olanlar, esnaflar, uzmanlaşmış gruplar, kentte büyük çeşitlendirmeler oluşturmaktadır.

 Kent ailesi uzmanlaşmış, farklılaşmış ve örgütlenmiş kurumlarla çevrili bir teknolojinin oluşturduğu sosyal bir çevrede yaşamaktadır.

 Kent ailesinde çalışma düzeni değişiktir. Oturulan yer ile çalışılan iş alanları ve sanayi bölgeleri arasında ulaşımı oldukça büyük bir mesafe uzaklığı vardır.

 Kent ailesinde çalışma “günlük geçimi temin etme, önce gelirin nakit olarak elde edilmesi, sonra işçi, memur ve girişimci gibi uğraşıların egemen olmasıyla belirlenir.

 Kent ailesinde yemek pişirme, ev işleri, çocuk bakım gibi ailenin temel fonksiyonları, ailenin dışına çıkmış ve ticarileşmiştir.

 Kent aileleri çoğunlukla anne baba ve evlenmemiş çocuklardan oluşan çekirdek aile biçimindedir.

 Kent ailesinin eğitim görevlerinin gittikçe azalmakta olduğu söylenebilir. “kent toplumunda eğitim ve öğretim çok değişik kamusal kuruluşlar ve karmaşık toplumsal çevre tarafından yapılmaktadır.

 Kent toplumunda akrabalık ilişkileri kuvvetli değildir (Kıray, 1984: 69-70; Ozankaya, 1965: 291-305).

Gecekondu Ailesi

Sanayileşme ve kentleşme süreci sonucunda şehrin yeni iş ve eğitim iş imkânları, yaratması birlikte köyden kente doğru bir yatay hareketlilik meydana gelmiştir.

(25)

Bu hareketlilik sonucunda köylerden gelen, halk şehirlerin kenar semtlerinde “gecekondu” denilen aileler meydana getirmiştir. Bu tür aileler çekirdek aile biçiminde kurulmasına rağmen, köyden kopmadığı için genellikle köy ailesi özelikleri gösterir. Ancak kent ailesiyle yüz yüze temasta oldukları için de kent ailesi özeliği göstermektedir. Bu nedenle gecekondu ailelerine geçiş ailesi de denilmektedir. Gecekondu aileleri değişmeye daha çok açıktırlar (Ozankaya, 1965: 16).

Kasaba ailesi

Kasaba ailesi,esas olarak küçük esnaf ve zanaatkar, küçük tüccar, toprağını kendisi işleyemeyen çiftçi, küçük memur ve bir ölçüde de işçi ailelerinden oluşur (Ozankaya, 1965: 291).

Kasaba ailelerinin özelikleri,

 Kasaba aileleri kendi tüketimleri için sınırlı tarımsal üretim yaparlar.

 Kasaba aileleri çoğunlukla çekirdek aile biçimindedir. Bu tip ailelerin yanında geniş aile biçiminde olanlarda vardır.

 Kasaba ailelerinde, köy ailesinde olduğu gibi, karşı konulmaz üstün bir otoriteye sahip olma özelliği gözlenir.

 Kasaba aileleri hem köy hem de kent yerleşmelerinde etkilenir. Köy Ailesi (Kırsal Aile)

Köy geniş anlamda tarımla uğraşan, toplum bütünü ile ilişkileri az ve eşgüdülmemiş olan, toplumsal olarak çevreden çok doğal çevreyle ilişki içinde bulunan, az sayıda ailelerden kurulu, anamalcı düzen öncesi özellikler gösteren, az çok özerk topluluktur. Köyler uğraşı alanı genellikle tarımsal olan, akrabalık ilişkilerinin egemen olduğu, kendi kendine yeterlikten kurtulamamış, sınırlı nüfusa sahip yerleşim birimleridir.

Köy adı verilen topluluklarda iş bölümü ve katmanlaşma yönünden farklılaşma yoktur. Yaygın bir denetim sistemi, yardımlaşma ve dayanışma vardır.

(26)

Kendine özgü bir işgücü, toplumsal örgütü, kültürü, özel bir adı ve tarihi vardır. Kente göre nüfusu daha azdır (Yasa, 1969: 65).

Yapılan araştırma köy ailesi üzerinde odaklanmaktadır bu bağlamda ise köy ailesinin özelikleri şöyledir;

Köy Ailesinin Özellikleri

Köy ailesi genellikle ana, baba, evli çocuklar, torunlar, evlenmemiş çocuklar ve yakın akrabaların bir çatı altında oturmalarıyla şekillenen geniş aile tipindeki ailedir.

Köy ailesi (kırsal aile) üretim özelliği, aile yapısı gibi yönleriyle diğer aile tiplerinden ayrılır. Köy ailesinin özellikleri şu şekilde özetlenebilir;

 Köy ailesi, bir ekonomik işletme olarak yüksek ölçüde bir çalışma toplumudur.

 Köy topluluklarında ailenin ekonomik, psikolojik ve toplumsal görevlerini, hane kurumu gördüğü için aile kavramı yerine hane kavramı kullanır.

 Otorite örüntüsü ve karar verme yetkisi açısından köy ailesi, geleneksel geniş ailenin özelliklerini taşır.

 Köylerde genellikle baba soyuna dayalı aile sistemi görülür.

 Tarım ve hayvancılıkla uğraşan, hem üretim hem de tüketim yapan bir ailedir. Tüketim kalıpları genellikle kendi ürettikleriyle sınırlıdır. İhtiyaçlar aile içinde karşılanır.

 Köy ailesinde ailenin bireye etkisi fazladır. Aile üyelerinin davranışlarından tüm aile sorumludur (Timur, 1972: 30; Ertentuğ, 1990: Gökçe, 1978: 15; Kıray, 1999: 69).

Köy Ailesinin Görevleri

Genellikle geleneksel ve geniş aile tipindeki köy ailesinin fonksiyonları şöyle açıklanabilir;

(27)

 Ekonomik fonksiyon: Aile ekonomik olarak bir bütün olduğundan gelir tek elde toplanır ve masraf tek elden yapılır. Bu aile biçiminde gelişmiş bir işbölümü ve işbirliği vardır.

 Prestij fonksiyonu: Üyeler toplumdaki statülerini ailelerinden alırlar.

 Eğitim Fonksiyonu: Aile, üyelerinin her türlü (mesleki, dinsel, vs.) eğitiminden sorumludur ve bu fonksiyonu yerine getirmeye çalışılır.

 Koruyucu fonksiyon: Aile, üyelerini maddi ve manevi anlamda korur.

 Dinsel fonksiyon: Aile, üyelerine sadece dinsel eğitim vermekle kalmaz. Tam bir dinsel birlik olmak üzere üyelerin ibadetlerini de denetler.

 Eğlenme ve dinlenme fonksiyonu: Aile, üyelerinin dinlenme ve eğlenmelerinin en iyi şekilde sağlandığı yerdir.

 Üreme fonksiyonu: Bu fonksiyon ailenin en temel ve değişmeyen

özelliğidir. 2.4. Kırsal Ailede Üretim Modelleri

Köy aile sisteminde, tarımsal sisteme süreklilik sağlayan üretim faaliyetlerine ilişkin çeşitli sınıflandırmalar yapılmış olmakla beraber, Hablemitoğlu’nun çalışmasında köy(kırsal) aile sisteminde beş farklı üretim modelinden söz edilebilir (Hablemitoğlu, 1996:4).

 Ev içi üretim( Hane Halkı Üretimi): Aile tüketimine yada pazara yönelik evde mal veya hizmet üretmektir. Ev işleri de bu kapsamda yer almaktadır.

 Tarımsal üretim: Aile tüketimine yada pazara yönelik olarak tarımsal ve hayvansal ürün elde edilmesi olarak tanımlanmaktadır.  İnsan kapitali üretimi; çocuk yetiştirme ile ilgili bilgi beceri

(28)

içermektedir.

 Kendi hesabına çalışma: Kırsal aile sistemi içinde ücretsiz aile işgücü ile yapılan üretim ve aile bireylerinin pazarlama faaliyetlerini üstlenmesini kapsamaktadır.

 Ücretli işçi: aile bireylerinin tarım sektöründe ücretli çalışması anlamına gelmektedir.

Kırsal ailede üretim modellerinin her birinde kadına çok iş düştüğü kadının diğer bireylerden daha aktif olduğu, daha fazla sorumluluk üstlendiği bilinmektedir. Bu nedenle kırsal ailede kadının üretici rol ve görevlerini açıklama gereği duyulmaktadır.

2.4.1. Kırsal Ailede Kadın

Bu bağlamda kırsal aile sisteminde üretim tüketim faaliyetlerinin, geniş ölçüde katılan bireylerin kadınlar olduğunu işaret eden Murray; özellikle gelişmekte olan ülkelerde kadınların kırsal ekonomiyi ayakta tutan temel bir güç olduğuna da değinmektedir (1985:34-40).

Kırsal ailede kadının çalışmasına bakılacak olursa, çoğu zaman işin, gelir elde etmek veya ev dışında bir ücret karşılığında çalışma olarak algılanmaktadır. Oysaki kadının ev dışı kadar ev içinde de ekonomik bir boyutu vardır.

Tablo 2.1. Kırsal Alanda Kadının Çalışmasının Dört Boyutu Doğrudan gelir Dolaylı gelir

Ev dışında Ücretli iş Gönüllü iş

Evde Evde çalışma ya da

aile işgücü

Evde gelir elde etmeden yapılan

Kaynak:Habletmitoğlu, Ş. (1996). Kırsal Ailede Kadının İş Modelleri ve Kararlara Katılımı. Yayımlanmış Doktora Tezi, A.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, s:7

(29)

Ücretli İş: Kadınların tarım sektöründe ücretli çalışarak aile sistemine doğrudan gelir sağlamasıdır. Mevsimlik işçilik yapması bu alt başlıkta tanımlanabilir.

Evde Çalışma ya da Aile İşgücü: Kadınların, tarımsal üretime katılan “ücretsiz aile işgücü” olarak doğrudan gelir elde etmeleridir. Kadınlar zirai üretimin her aşamasında çapa, sulama, tohum ekme, ürün tasnifi, toplama vb. faaliyetler bu madde içerisinde düşünülebilir.

Evde Gelir Elde Etmeden Yapılan İş: Geçmişte olduğu gibi bugün de kadınların sorumluluğundadır. Aile sisteminin ihtiyacı olan mal ve hizmetler ile yemek, temizlik, çocuk ve yaşlı bakımı, geçimlik hayvansal ve bitkisel üretim gibi rutin ev işleri para kaybına yol açmadan elde edilebildiği için dolaylı gelir sağlanmaktadır.

Gönüllü İş: Kadınların gönüllü olarak toplumsal dayanışmaya yönelik işlere (hasat, depolama, ürün işleme gibi yardımlaşmaya dayalı) katılması, aile sistemine ekonomik bir yük getirmeden yarar sağladığından, dolaylı gelir elde edilmektedir. Kadınların toplanarak sıra ile birbirlerinin (ürün tasnifi, ürün toplanması vb.) tarımsal faaliyetlerine yardım etmeleridir.

Köy ailesinde kadının doğrudan gelir getiren faaliyetleri yapması, para kazanması ve dolaylı gelir sağlayan faaliyetleri yaparak aile ekonomisine katkıda bulunması köy ailelerinin sosyo-ekonomik refahının gelişmesi açısından önem taşımaktadır.

2.5. Köy Ailesinde Sosyo-Ekonomik Refahın Gelişmesinin Önemi Toplumlar sürekli değişim içindedir. Bu değişim etkileyen unsurlar çok çeşitlidir. Köy toplulukları da bu değişimden etkilenen gruplardır.

Kaynaklarda, toplumsal değişmeyi, “bir denge içerisinde basitten karmaşığa doğru giden bir toplumun normal evrimi olarak tanımlar (Kongar, 1972: 130).

(30)

Kırsal toplumlarda sosyal değişmeye etki eden faktörler şu şekilde sıralanabilir.

1. Toplumun dışında sosyal güçlerin baskısı, 2. Köyün şehir toplumu ile temasa geçmesi, 3. Köyün ekonomik sisteminin değişmesi, 4. Teknolojik gelişme ve sanayileşme

5. Köye giden, eğitim, sağlık, ulaşım, ve haberleşme imkanlarının artması.

Kırsal toplumlarda oluşan her sosyal değişme beraberinde aileyi de değiştirmektedir. Bu değişim aile çeşitliğini oluşturmaktadır (Merter, 1990: 8).

Türkiye’de 2009 nüfus sayımlarına göre, Türkiye nüfusunun % 24.47’si köylerde yaşamaktadır. 1950’lerden bu yana giderek artan göçler nedeniyle köylerde yaşayan nüfus sayısı azalmıştır. Köyden kente geçiş sürecini tersinde döndürmek ve köy ailesinin sosyo-ekonomik refahının geliştirmek için kalkınma planlarında birçok öneri getirilmiştir. Köy ailesine iş imkânları sağlamak ve gelirini arttırmak için yöresel ve bölgesel potansiyel iş imkânlarını (kayak, turizm, arıcılık, tavukçuluk, hayvancılık, el sanatları, tarım, sebze ve meyvecilik vb.) değerlendirmek ve gerekirse kredi vererek katkıda bulunmak alınan önlemlerin başında gelmektedir (Anonim, 2010 a).

Eğitim, sağlık, barınma, sosyal alt yapı ve teknik alt yapıya ilişkin, köylerin ihtiyaçlarının belirlenmesi ve bu ihtiyaçların giderilerek kırsal alanda sosyo-ekonomik değişimlerin yaratılması amaçlanmıştır.

Yapılan araştırma köy ailesinin üretim ve tüketim davranışları üzerinde yapılmaktadır, bu bağlamda tüketim kavramının da incelenmesine gerek duyulmuştur.

2.6.Tüketim

Mal ve hizmetlerin insan gereksinimlerinde kullanılmasına tüketim denir. İnsanların bütün çabaları, gereksinimlerini daha iyi karşılayacak bir tüketim

(31)

Tüketim; tüketicilerin ihtiyaçlarını gidermek üzere satın aldıkları bir mal ya da hizmeti (gıda, sağlık, eğitim, kültür, ulaşım, konut, temizlik, giyim, ev eşyası v.b) nihai olarak kullanmasıdır. Tüketici ise; 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’a göre “ bir mal veya hizmeti özel amaçlarla satın alabilen, nihai olarak kullanan veya tüketen gerçek ya da tüzel kişi” olarak tanımlanmaktadır (Anon2010 b).

Tüketici davranışları bir yandan insanın bireysel olarak gereksinim ve giderlerinin, öğrenme sürecinin, kişiliğinin, algılamalarının, tutum ve inançlarının etkisiyle öte yandan kişinin üyesi olarak bulunduğu toplumda kültür, sosyal sınıf, referans grubu ve aile gibi sosyal kültürel faktörlerin etkileri ile ortaya çıkmaktadır ( Karabulut, 2001:51).

2.7. Üretim

Üretim bir ham maddeyi veya yarı mamulü işleyerek bir sanayi ürünü, bir mal üretme işlemlerinin bütününe denir (Arlı ve Arkadaşları, 2000:7).

Bir diğer yönden ise üretim; fayda yaratmak, değer yaratmak veya yaratılmış mal ve hizmetlerin faydalarını arttırmak amacıyla harcanan çabaların tümüne verilen addır.

İnsanoğlu tüketim ihtiyaçlarının ortaya çıkmasıyla beraber, bu ihtiyaçları karşılamak zorunda olduğu için üretim yapması gerektiğini fark etmiş ve toplayıcılık ile avcılık gibi basit anlamda üretime başlamıştır.

İnsanoğlunun zaman içinde değişen ihtiyaç ve istekleri üretimin çeşitlenmesini ve değişmesini sağlamıştır. İnsanoğlu böylece tarımsal faaliyetlere yönelmiş toprağı ekip biçerek çeşitli tarımsal üretimlerde bulunmuştur.

Gelişen teknoloji özellikle sanayi devrimi sonrası üretim faaliyetlerinde de kendini göstermiştir. Buhar ile elde edilebilen gücün farkına varılması üretimi arttırmış, bu da tüketim faaliyetlerinin de hızla değişmesine yol açmıştır. Sanayi devriminin getirdiği yenilik ve hızlı değişim köylerdeki üretim ve tüketim

(32)

faaliyetlerini genelde olumsuz ancak kimi zaman olumlu şekilde etkilemiştir. Günümüzde bilgi teknolojilerinin ve otomasyonunun hızla yayılması her alanda olduğu gibi evlerde de ihtiyaç duyulan ürünlerin gelişmesine yeni ihtiyaçların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Aile ekonomisi açısından daha önceleri üretime yönelik davranışlar gösteren köy ailelerinin giderek tüketim davranışlarına yöneldiği gözlemlenmektedir. Bu değişikliğin köy aile ekonomisi davranışlarını nasıl etkilediğini incelenmesine ihtiyaç olduğu düşünülmektedir.

Bu bağlamda günümüzde köylerde üretim faaliyetlerinin durumundaki değişikliklerin incelenmesi ev ekonomisi açısından gerekli bulunmuştur.

2.8. Türkiye’de Orta Anadolu Bölgesindeki Köylerde Gelir Getirici Belli Başlı Üretim Faaliyetleri

Kırsal alanda geçim kaynakları, tarla tarımı, hayvancılık, meyvecilik, sebzecilik, sebze seracılığı, su ürünleri, madencilik, köy el sanatları, orman ürünleri ve çiçek yetiştiriciliği, ziraat sanatları, ipek böcekçiliği, zeytincilik, turizm, taş işlemeciliği ve ağaç işleri el sanatlarıdır (Kündeş,2006: 93).

Ancak coğrafi şartlar, iklim, yükselti, gibi özellikler sebebiyle araştırmaya konu olan susuz köyünde ve bağlı bulunduğu Orta Anadolu bölgesinde bu üretim faaliyetlerinin hepsi yapılamamaktadır.

2.8.1. Tarım

Bölgelere göre incelendiğinde; tarımla geçim sağlayan köylerin en fazla Orta Anadolu Bölgesi’nde bulunduğu görülür. Tarım kapsamında üretilen belli başlı ürünler şunlardır (DİE ,Köy Envanteri Anket Formu, 1997: 24-25).

 Hububat grubu: Buğday, arpa, çavdar, yulaf, darı, mısır, çeltik vb.  Baklagiller grubu: Bakla, bezelye, nohut, fasulye, fig, mercimek,

burçak vb.

 Yağlı tohumlar grubu: Ayçiçeği, susam, yerfıstığı, soya, aspir, kolza vb.

 Yumru bitkiler grubu: Kuru soğan, kuru sarımsak, hayvan pancarı vb.

(33)

 Yem bitkileri grubu: Yonca, korunga vb. 2.8.2. Meyvecilik

Geçim kaynağı olarak meyvecilik, ülkemizde tarla tarımı ve hayvancılığın çok gerisindedir. Aslında insanların doğadaki meyveleri toplayarak hayatını sürdürme çabası tarım ve hayvancılığın ortaya çıkısından çok daha öncesine dayanır. Ancak burada bahsedilen meyvecilik, insanlar tarafından kültür altına alınmış, ekonomik olarak bir girdi sağlamak, geçim sağlamak amacıyla yapılan meyveciliktir (Kündeş, 2006: 11).

2.8.3. Sebzecilik

Ülkemizde sebzecilik geçmişten beri yapılan ve gittikçe yaygınlaşan bir ekonomik faaliyettir. Yaş, kuru veya konserve haliyle beslenmemizde önemli yere sahip olan sebzelerin, nüfusumuz arttıkça üretimi de artmaktadır. Tarla tarımı kadar olmasa da sebzecilik de köylerimizin geçim kaynakları arasında önemli bir yere sahiptir. Türkiye, coğrafi konumu ve konumunun getirdiği farklı iklim özellikleri nedeniyle sebzeciliğe oldukça uygun bir ülkedir ve hemen hemen her bölgemizde kendi koşullarına uygun, diğer bölgelerden farklı sebzeler yetişir. Burada sözünü ettiğimiz sebzecilik tanımına su sebzeler dâhildir.

 Yaprağı yenen sebzeler: Lahana, enginar, kereviz, marul, ıspanak, pırasa, pazı, semizotu, tere, dereotu, nane, maydanoz, roka vb.  Baklagil sebzeler: Fasulye, bakla, bezelye, barbunya, börülce.  Meyvesi yenen sebzeler: Bamya, balkabağı, kavun, karpuz, kabak,

hıyar, patlıcan, biber, domates.

 Soğansı, yumru ve kök sebzeler: Soğan, sarımsak, havuç, turp, yerelması, şalgam vb.

 Diğer sebzeler: Karnabahar, kuşkonmaz vb.

Mevsiminden önce yetiştirebilmek için, cam veya plastik bir malzeme ile örtülü, güneşle veya başka bir ısı kaynağıyla (kalorifer, soba vb ) ısıtılan alanlarda sebze yetiştirme, bundan gelir elde etme isine sebze seracılığı denir.

(34)

Ülkemizde sera sebzeciliği de yaygınlaşmış olup köylerde önemli bir üretim alanı ve gelir kaynağıdır (Kündeş, 2006: 24).

2.8.4. Zeytincilik

En uygun yetişme koşullarını Akdeniz ikliminin görüldüğü alanlarda bulan zeytin, uzun ömürlü bir ağaç olması ve meyveleri toplanıp sıkılarak yağ üretilen ekonomik bir üründür.

2.8.5. Çiçek Yetiştiriciliği

Gül, karanfil, kasımpatı vb çiçeklerin açıkta veya çiçek seralarında yetiştirilmesi ve pazarlanmasından elde edilen gelirle geçim sağlayan köyler, az sayıda da olsa, Türkiye’de görülür. 1981 yılında tüm Türkiye’de sadece 4 köy 1. derecede geçimini çiçek yetiştiriciliği ile sağlarken, 1997’de bu 11’e ulaşmıştır (Kündeş, 2006: 35).

2.8.6. Hayvancılık

1981 ve 1997 yıllarında yapılan köy envanterlerinde hayvancılık baslığının kapsamına şunlar dâhildir;

 Büyükbaş hayvanlar: Sığır, (Yerli, melez, kültür ),manda, deve  Küçükbaş hayvanlar: Koyun (Yerli, merinos ), kıl keçisi, tiftik

keçisi

 Tek tırnaklı hayvanlar: At, eşek, katır  Kümes hayvanları

 Arıcılık

Ayrıca 1981’de ayrı bir geçim kaynağı türü olarak gösterilen ipek böcekçiliği, 1997’de hayvancılığa dahil edilmiştir. Türkiye’deki toplam köylerin 1981’de %25’inin, 1997’de ise yaklaşık % 17’sinin 1. dereceden geçim kaynağı hayvancılıktır (Kündeş, 2006: 39).

(35)

2.8.7. İpek Böcekçiliği

İpek böceği yetiştirerek, kozaları toplamak, kozalardan çıkan ipek tellerini sarmak ve ipek ipliği haline getirmek yoluyla gelir elde etme isine “ipek böcekçiliği” denir. ipek böcekçiliği çok eski bir geçim kaynağı türüdür.

2.8.8. Su Ürünleri

Türkiye üç tarafı denizlerle çevrili, akarsu ve göller bakımından zengin sayılabilecek bir ülkedir. Ancak ülkemizde su ürünlerinden geçim kaynağı olarak yararlanmak çok geri planda kalmıştır.

Su ürünleri tanımına;

 Deniz balıkları; uskumru, hamsi, palamut vb.  Tatlı su balıkları; sazan, alabalık, levrek vb.

 Diğer deniz ürünleri; Karides, ahtapot, midye vb. dâhildir.

Türkiye’de su ürünlerinden hem avlanma hem de yetiştiricilik yoluyla geçim sağlanır.

2.8.9. Orman Ürünleri

Türkiye topraklarının yaklaşık olarak % 25’i orman arazisi olarak tanımlanır. Bu oranla Türkiye, orman bakımından zengin sayılamayacağı gibi, komsu olduğumuz Orta Doğu ülkelerine nazaran, yoksul da sayılmaz. Orman ürünlerinden geçim sağlayan köylerin sayısı da orman arazilerinin genişliğiyle ilgilidir. Doğal bir varlık olarak ormanlardan geçmişten beri faydalanılmaktadır. Orman içinde veya orman kenarında kurulmuş köyler için ormandan sağlanan ürünler bir geçim kaynağı olabilmektedir.

Orman ürünleri denilince akla sadece tomruk, kereste, odun gelmemelidir. Defneyaprağı, kekik, adaçayı, ıhlamur, mantar, kuşburnu, kızılcık, böğürtlen, reçine, palamut, sığla, keçiboynuzu, çam fıstığı, melengiç gibi ürünler de orman ürünlerine dâhildir. Aslında bu ürünler, toplanmak suretiyle elde

(36)

edildiği için toplayıcılık adı altında ayrı bir geçim kaynağı olarak incelenmelidir (Kündeş, 2006: 60).

2.8.10. Köy El Sanatları

Köy el sanatları, bir yerin; yasam tarzını, üzerinde yaşanan coğrafyaya uyumunu ve sanat anlayışını ifade eder. Köy el sanatları aslında bir ülkenin kültürüyle ilgili ipuçlarını ve en ilginç ayrıntılarını içerisinde barındırır. Geçmişten günümüze değin köy el sanatları günlük yasamdaki bir ihtiyacı gidermek için vardır. Köy insanı, bu ihtiyacı giderirken ürettiğine kendi el becerisini, sanat anlayışını ve yaratıcılığını katmıştır. Yün, pamuk, tiftik, keten gibi ürettiği hammaddeyi dokuyarak çadır yapıp içinde barınmış, çuval yapıp içinde erzağını taşımış, halı kilim dokuyup üzerinde oturmuş, duvarlarını süslemiş, dokuduğu malzemeyi kesip biçerek giysisini yapmış. Ahşap, maden, cam, deri, toprak, kemik, boynuz gibi maddeleri el becerisiyle şekillendirip mutfak eşyalarını, tarım aletlerini, mobilyasını, süs eşyasını üreterek kullanmış ve bugünlere getirmiştir. Bütün bunlar bir sanat etkinliği olarak değil geçim sağlama amacıyla yapılmıştır. Buna ev endüstriside denilebilir ( Elibüyük, 2000: 49-72).

Tarihsel zenginliğe sahip, medeniyetler beşiği Anadolu’da da geçmişten beri pek çok köy el sanatları yapılagelmiştir. Şüphesiz ki bunların arasında halı ve kilim dokumacılığı ayrı bir yere sahiptir. Günümüzde, el dokuması, halı veya kilimler aranılan özel eşyalardandır. Bunlar, zengin renk ve motifleri, kendilerine özgü teknikleri ve el emeği ile uzun zamanda yapılmaları nedeniyle oldukça değerlidirler ve dokuyanlar açısından iyi bir gelir kaynağıdırlar. Ayrıca orman köylerinde ağaç işleri önemli el sanatlarından biridir. Ağaç işleme ve oymacılığı ile üretilen bir çok üründe bu köylerdeki geçim kaynağı türlerinden biridir. Her bölgemizde farklı malzemeler, farklı desenler ve farklı tarzlar kullanılır. Bu da, Türkiye’nin coğrafi özelliklerinin kültürel çeşitliliğe katkısının örneklerindendir (Kündeş, 2006: 71).

Üretim kaynağı olması yanı sıra araştırmanın içinde incelenen bir diğer konu ise köylerin değişim süreci, buna paralel kentlerin kırsal alanlara yaptığı etki de önemlidir.

(37)

2.9. Kentleşme’nin Köylere Olan Etkisi

Kentleşmenin köyler üzerinde etkileri ile ilgili yapılan araştırmalarda karşılaşılan birinci olgu göçtür. Göç olgusu köylerde yaşanan değişimin temel nedenlerinden biri sayılabilir.

Göç; kent, köy gibi yerleşme biriminden diğerine yerleşmek için yapılan nüfus hareketleri, ya da kişilerin gelecekteki hayatlarının tamamını veya bir parçasını geçirmek üzere tamamen yahut geçici bir süre ile bir iskan ünitesinden diğerine yerleşmek kaydıyla yaptıkları coğrafi yer değiştirme hareketi seklinde tanımlanmaktadır (Akkayan, 1979:20; Üner, 1972:77).

Türkiye’de göç kavramı 1950’lerden başlayarak sanayileşmenin hızlanması, tarımda mekanizasyonun yaygınlaşması, ulaşım ve iletişim olanaklarının artması ile birlikte kırdan kente göç de hız kazanmış ve yoğun bir kentleşme süreci yaşanmıştır (Geniş, 2009:21-48).

Kırsal göçte ana “itici” etken yoksulluk, düşük gelir, öğrenim ve sağlık hizmetlerinin olmayışı ve bunların meydana getirdiği her şeydir (Karpat,2003:44).

Göç gerçeğinin ardındaki itici nedenler deyince, kırsal kesimde yasayanları bulundukları yerlerden ayrılmaya iten nedenler anlatılmaktadır

Göç ve buna bağlı olarak ortaya çıkan kentleşme iki yönlüdür. Birincisi kentlerin çekim etkileri, bir diğeri köyün itme etkisidir. Nüfusu kente iten faktörler,

 Köylerde artan nüfus; toprakların miras yoluyla parçalanarak kişi yada aile başına düşen ekilebilir verimli arazilerin azalması veya bu yolla toprakların belli ellerde yoğunlaşması. Bu durum geçimini tarımdan sağlayan insanların ihtiyaçlarını karşılamak için gerekli, yeterli geliri sağlayamama sonucunu ortaya çıkarmıştır.

(38)

 Düşük verimlilik; Olumsuz çevre şartları, bilinçsiz yapılan tarım faaliyetleri, zirai ilaçların bilinçsiz kullanımı, erozyon, doğal felaketler tarımda meydana gelen verimsizliğin bir başka nedenidir.  Tarımda makineleşme ve gelişen traktör ve tarım aletleri sonucu insan gücüne olan ihtiyacın azalmasıyla insanların gelir sağlayamaz ve geçimini sağlayamaz duruma gelmesi,

 Terör olayları

Nüfusu kente çeken etkenler ise;

 Köy kent arasında oluşan gelir farkı; kentlerde emek yoğun gelir sağlamak, işçi, memur, esnaf olarak farklı yollarla da gelir sağlamak mümkün iken köylerde bu imkânların olmayışıdır.

 Eğitim: kentlerde olan iyi eğitim olanakları: kentlerde kırsala göre göçün bir başka nedenidir.

 Sağlık: kentlerde bulunan iyi sağlık imkânları.

 Kentin çekiciliği: kentlerde bulunan kültürel faaliyetler, ulaşım imkânlarını kolaylığı, iletişim olanağı, iş bulma ümidi, daha yüksek yaşam standardı.

Göçün köyler üzerinde etkisi olumsuz sonuçlar vermiştir. Bunların başında tarımsal faaliyetlerin, hayvancılığın azalmasıdır. Zincirleme olarak buna bağlı aile yaşamı da değişme süreci yaşamıştır. Köyler kendi kendine yeten üretim toplumu iken, ekmeğini, yumurtasını, yoğurdunu yapan , hayvanlarından sağladığı ürünlerle halı kilim dokuyan, ormandan kereste sağlayarak evini, ev aletlerini kısacası temel ihtiyaçlarını karşılar durumda iken , zamanla bunları üretmeyen ya da dışardan sağlayan tüketim toplumu haline dönüşmüştür.

Kentlerin köyler üzerinde bir diğer etkisi sanayileşmedir. Kentlerin köyler üzerinde özellikle kente yakın olan köylerde olumsuz etkisi daha fazla görülmektedir. Bunun başlıca sebebi kentlerin büyüyerek, sanayileşerek, köyün sahip olduğu toprakları işgal etmesi, ulaşımın kolaylaşması ile kentlerin köyler üzerinde etkisinin hızlanmasıdır.

(39)

Kentlerde yaşanan sanayileşmenin en önemli izdüşümlerinden biri olan organize sanayi bölgeleri, genellikle kentlerin çeperindeki kırsal alanlarda kurulmakta ve beraberinde sanayileşmenin kent çevrelerinde yoğunlaşmasını getirmektedir. Bu nedenle, söz konusu kentler bir yandan kendi bölgelerinde köyden kente göçü tetiklerken, öte yandan da kırsal alanların sanayileşmenin ve kentleşmenin doğrudan etkileri altında kalmasına neden olmaktadır. Kırsal alanlar sanayileşmeyle birlikte yoğun nüfus hareketlerine maruz kalmakta ve köylerde tarımdan kopma ve işçileşme oranı artmaktadır (Geniş 2009:35-29).

Kırsalda sanayileşmenin toplumsal sonuçlarını inceleyen çalışmaların sorunsallaştırdığı temel konular; sanayileşme ile birlikte hanelerin ekonomik aktivitelerinde, gelir düzeylerinde, yaşam tarzlarında, kültürel değerlerinde, tüketim kalıplarında, kadın-erkek ilişkilerinde; cinsiyete dayalı işbölümünde, kamusal yaşama katılımda, mesleki hareketliliğe yaklaşımlarında ne tür dönüşümler yaşandığıyla bağlantılıdır. Sanayileşmenin neden olduğu demografik dönüşümler, köy halkının en verimli topraklarının çoğunun sanayi alanı için kamusallaştırılması ve tarım yapacak arazi miktarının önemli ölçüde azalmasıdır. Bu durum, ulaşım olanaklarının gelişmesiyle birlikte, şehirde ücretli çalışanların sayısında da artışa neden olmuştur. Bir başka deyişle, köylüler yarı-zorunlu bir topraksızlaşma ve işçileşme süreci yaşamışlar, tarımsal faaliyetten el çekmek zorunda kalmışlardır.

Kentler köylerin aile sosyolojileri üzerinde de değişime yol açmıştır. Kente yakın köylerde çekirdek aile yapısı kente uzak olan köylerde geniş aile biçimi görülmektedir. Bir diğer yönden köye bağlı davranışları terk etmiştir. Kentleşmede köy ailesinin bir yandan şehir ailesine dönüşmesidir, diğer yandan şehir ailesinin yaşamını benimsemesi ve köyle ilgili değerleri-buna bağlı davranışları terk etmesi kentlileşmeğe dönüşümü ile yakından ilgilidir. Kentlileşme veya şehirli olma birey ölçeğinde bir değişim sürecidir (Arslantaş, 2008:13; Giritlioğlu, 1992:52; Kızılaslan2006:145).

Geniş’in (2009) Gaziantep kırsalında sanayileşme ve toplumsal değişim konusundaki çalışmasında Dülük köyünde, tarımdan gelir sağlayanların oranı % 9

(40)

iken ücret maaşla geçinenlerin oranı, %78,3 olarak tespit etmiştir. Yine araştırma kapsamında grubun % 65,2 sinin hiç toprağı yokken, araştırma kapsamında 4 ailenin ise 40 dönümden 300 dönüme kadar yüksek miktarda toprağı olduğu tespit etmiştir. Hayvancılığın ise gelir kaynağı olmaktan çok yaşlılar ve çocukların baktığı hobi amaçlı ve evin ihtiyacın karşılamaktan öteye geçmeyen bir faaliyet olduğunu tespit etmiştir.

(41)

KONU İLE İLGİLİ YAPILMIŞ ARAŞTIRMALAR

Hasipek’in (1983), Çankırı ili köylerinde yaptığı çalışmada evde üretim faaliyetleri içerisinde yapılan bulgur üretiminin oranını % 100 olarak tespit etmiştir.

Malatyalıoğlu’nun (1991), “Erzincan İlçeleri ve Köyleri “ adlı yaptığı yaptığı çalışmada ise ev içi üretim faaliyetleri arasında sayılabilecek olan sebze kurutma ( %99.3) ve reçel yapma (%97.9) kış için % 99.3 oranı ile sebze kurutma, % 97.9 oranı ile reçel yapımının ilk sıralarda yer aldığı saptanmıştır.

Nazik’in (1993), Kadınların Mevsimlik Tarım İşlerinde Çalışmalarının Ailenin Ekonomik Durumu ve Yaşam Biçimine Etkisini saptamak amacıyla yaptığı çalışmada tarım işçilerinin sürekli ikamet ettikleri kırsal bölgede çoğunlukla 2 odalı evlerde oturdukları (%52.08). %95.42’sinin aynı kaptan yemek yedikleri, %48.75’nin taksitle veya veresiye alışveriş yaptıkları. %92.31’inin gıda maddelerini veresiye veya taksitle satın aldıkları saptanmıştır.

Er’in (1994), “Ankara İli Çubuk İlçesindeki Ailelerin Ev Ekonomisi Çalışmaları ve Bu Çalışmaların Aile Bütçesine Katkısı ” adlı araştırmada Çubuk ilçesinde yaşayan 600 aile üzerinde yaptığı çalışma sonuçlarına göre; Meyve ve sebzeyi hazır aldıkları, çoğunluğu konserve, reçel, salça, turşu, kurutma, tarhana, erişte ve et kavurmayı evde yapmaktadırlar. Ailelerin kış için yiyecek saklama yöntemlerini kullanmaları incelendiğinde ise, ailelerin; yarısına yakının daha sağlıklı, çok az bir kısmının daha ucuz, bu kısımdan daha biraz daha fazla bir kesiminse daha temiz olduğunu söyledikleri saptanmıştır. Ailelerin giysilerini temin etme şekilleri incelendiğinde bir kısmının kendisi diktiği, daha az sayıda kişinin terziye diktirdiği, büyük bir çoğunluğunun ise hazır aldığı anlaşılmıştır. Yine ailelerin giderlerini en çok kapsayan unsurlara bakıldığında giyeceğin giderin beşde birini, yiyeceğin beşde üçünden fazlasını, ev eşyasının ise çok az bir kısmı kapsadığını tespit etmiştir. Ailelerin el işi yapmalarındaki amaçla ilgili tablo incelendiğinde ekonomik katkının ortalama, boş zaman değerlendirmenin büyük bir oranda, psikoloji açısından dinlenmenin bir parça, ihtiyacı gidermenin

(42)

ekonomik katkı kadar ve diğer sebeplerin gayet az olduğu görülmektedir.

Hablemitoğlu’nun (1996), “ Kırsal Ailede Kadının İş Modelleri ve Kararlara Katılımı” konusundaki çalışmasında Kızılcahamam ilçesine bağlı 22 köyde bulunan 238 köy ailesi üzerinde yaptığı araştırmada, aile yapısının çoğunluğunun çekirdek aile özelliği gösterdiği, araştırmaya katılan ailelerin tamamının tarımsal ürün yetiştirdiği, arazi genişliğinin çoğunluğunun 51 dönümden az olduğu, ev içi üretim faaliyetlerinin bulunduğu, saptanmıştır. Yapılan araştırmada ailelerin gelir sağlamak amacıyla pazara yönelik yetiştirdikleri başlıca bitkisel ve hayvansal ürünler ise: çeltik, buğday, arpa, mısır, baklagiller, sebze, salamura-asma yaprağı, meyve, hindi, koyun, yonca, yumurta, peynir, tereyağı, süt, bal, yapağı olarak saptanmıştır. Yine bu araştırmada çok büyük bir çoğunluğun müstakil tek katlı evlerde, çok az bir kısmının da çok katlı evlerde kaldıkları belirlenmiştir.

Aktaş’ın (1999), “ Doğu Anadolu Bölgesinde Bir Alevi Köyünün Toplumbilimsel İncelenmesi “ amacıyla yaptığı çalışmada karaçavuş köyünün gereksinimlerini karşılamada kenti tercih ettiklerini tespit etmiştir. Aile biçimi incelendiğinde, köy toplumlarında beklenen geleneksel aile yapısı yerine çok büyük bir çoğunluğu‘nun çekirdek aile özelliği gösterdiği tespit edilmiştir. Bu durum Timur’un yaptığı araştırmaya göre Türkiye genelinde tespit ettiği yarının fazlası ve Merter’in tespit ettiği orandan büyük çıkmıştır. Bu oranlar köylerdeki geleneksel ailenin hızla çözülüp çekirdek aile düzenine dönüştüğünü göstermektedir. Karaçavuş köyünde Ev içi üretim faaliyetleri üzerine yaptığı incelemede, ekmek, tarhana, bulgur, kavurma, pekmez, peynir, yağ, turşu, reçel, erişte, sucuk, kuru meyve, salça ürünlerinin yapıldığını, şeker, çay, tuzun tamamının ekmek, peynir, zeytin, süt ve yumurtanın bir kısmının, dışardan alındığını tespit etmiştir.

Yalçın (1999), “ Kırdan Kıra Göç Eden Ailelerin Sosyo Ekonomik yapısı Üzerine” yaptığı araştırmada, araştırma kapsamında Adana merkezine 33 km uzaklıkta bulunan Cırık köyünde yaşayan 42 hane üzerinde yaptığı araştırmada. ailelerin % 35.7 ‘sinin ayda bir şehir merkezine gittiğini, gidenlerin

Şekil

Tablo 1. Araştırmaya Katılan Kadınlara Ait Kişisel Bilgiler  Yaş  Sayı  %  21-30   35  21.4  31-40   87  47.8  41-50   41  22.5  51-60   15    8.3  Toplam  182   100  Medeni Durum  Evli  168  92.4  Boşanmış     3   1.6  Dul / Eşi Ölmüş  11   6.0  Toplam  1
Tablo 1 ‘de araştırma kapsamındaki kadınların %85.7 ‘sinin çalışmadığı,  %4.4’ ünün ise işçi olarak çalıştığı görülmektedir
Tablo  2  incelendiğinde  araştırma  kapsamına  alınan  ailelerdeki  birey  sayısının 2 ile 6 arasında değişmekte olduğu, ailelerin %32.9’unda birey sayısının  5, %28.7’sinde 4 olduğu görülmektedir
Tablo 4. Ailede Çocuklara Ait Kişisel Bilgiler
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Âişe’nin yeğeni Urve’nin Rasulullah’ın hangi eşine daha çok meylettiği sorusuna Rasûlullah’ın Zeyneb’e çok meylettiğini düşünmediğini fakat Zeyneb’in de

İnsanların kendileri için önemli olan başkalarıyla güçlü duygusal bağlar kurma eğilimlerinin nedenlerini açıklayan ve çocuk ile ebeveynleri arasındaki bağın,

Perceived Environmental risk Factors (PERF) scale’s sub-dimensions which are perceptions relatedto environmental risk factors percieved by elementary school students, put

TÜRKİYE MİLLİ PEDİATRİ KONGRESİ Yazışma: SymCon..

Gebelikte nonobstetrik akut batın nedenleri arasında akut apandisit, intestinal obstrüksiyonlar, akut kolesistit, kolelitiazis, inflamatuar barsak hastalıkları, peptik

Sabahattin Kudret Ak­ sarla gerek bir oyun yazarı gözüyle gerek yakından tanıyan bir kişi olarak Muhsin Ertuğrul'la ilgili düşünce ve anılarını söyleşmek,

Melek Celâl Sofu'nun (ressam) bir hâtırasına göre. Celile Hanım'la evlenemeyişi Yahya Kemal'i ömrü boyunca bir yuva kurmaktan yoksun bırakmış, hiç­ bir

Apache Spark is an incredibly fast community computing invention built for simple computation. Depends on Hadoop MapReduce and expands the MapReduce paradigm to