• Sonuç bulunamadı

Tekirdağ damızlık sığır yetiştiricileri birliğinde kullanılan holstein ırkı boğaların kızlarının süt verim özelliklerinin belirlenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tekirdağ damızlık sığır yetiştiricileri birliğinde kullanılan holstein ırkı boğaların kızlarının süt verim özelliklerinin belirlenmesi"

Copied!
65
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1. GİRİŞ

Hayvancılık binlerce yıllık geçmişi içersinde, insan toplumlarının sosyo ekonomik yaşamında, kültür ve geleneklerinde önemli bir yere sahip olmuştur. Başlangıçta karın doyurmak ve örtünmek için hayvanla ilgilenen insanoğlu zamanla onu evcilleştirerek, hayvandan ve ürünlerinden birçok alanlarda yararlanmıştır.

İnsanlığın sürekli artan dünya nüfusu karşısında en önemli sorunu, yeterli ve dengeli, diğer bir ifade ile sağlıklı beslenme ihtiyacıdır. İnsan beslenmesinde, hayvansal gıdalar özellikle et, balık, süt ve yumurtanın içerdikleri aminoasitlerden dolayı büyüme, gelişme ve yaşamın devamı yanı sıra, beyin gücünün de gelişmesi bakımından önemlidir (Tekinsen ve ark., 1997).

Türkiye’ de toplam 3.075.516 adet tarımsal işletme mevcuttur. Bu işletmelerin tasarrufunda bulunan arazi miktarı ise 184.329.490 dekar’dır (DİE, 2001).

Türkiye’de tarım işletmelerinin % 99,77’ si, toplam arazinin ise % 97,672’ si tek bir hane halkı tarafından işletilmektedir (DİE, 2001).

Türkiye’de bulunan toplam 3.075.516 adet tarımsal işletmenin % 67,42’ sin de hem bitkisel üretim, hem de hayvan yetiştiriciliği, % 30,22’ sin de yalnız bitkisel üretim, % 2,36’ sın da ise yalnız hayvan yetiştiriciliği yapılmaktadır. Toplam 184.329.490 dekar arazinin; % 72,38’ i hem bitkisel üretim, hem de hayvancılık yapan işletmeler, % 27,38’ i yalnız bitkisel üretim yapan işletmeler, % 0,23’ ü ise yalnız hayvancılık yapan işletmelerdir (DİE, 2001).

Türkiye’de ki tarım işletmelerinin % 65,03’ ünde büyükbaş hayvan, % 34,5’ in de küçükbaş hayvan bulunur. İşletmelerin % 91,93’ü 1-9 baş arasında büyükbaş hayvana sahiptir. 10-19 baş arasında büyükbaş hayvana sahip işletmelerin oranı ise % 6,57’ dir (Sönmez ve Kaymakçı, 1997).

(2)

Türkiye hayvan varlığı açısından son yıllarda azalmalara karşın büyük bir potansiyele sahiptir. 1994 yılı itibariyle 11.900.000 baş Sığır, 35.600.000 baş Koyun, 8.800.000 baş Kıl Keçisi, 797.000 baş Tiftik Keçisi, 305.000 baş Manda vardır (DİE, 1994).Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın kayıtlarına göre ise, 2004 yılında Türkiye’ de 10.069.346 baş Sığır, 103.900 baş Manda, 25.201.155 baş Koyun, 6.379.900 baş Kıl Keçisi, 230.037 baş Tiftik Keçisi vardır (DİE, 2004).

1994-2004 yılları arasındaki rakamlara bakıldığında hayvan sayısında önemli azalmalar gözlenmektedir. Yetiştiricilerin düşük verimli yerli ırklar yerine, yüksek verimli kültür veya melez ırkları işletmelerinde tutmaları hayvan sayısının azalmasına neden olan sebeplerden biridir.

Türkiye’ de bulunan 10.069.346 baş sığır varlığının yaklaşık % 32,70’ı verim potansiyeli düşük, ancak çevre şartlarına adapte olmuş yerli ırklardan, % 51,90’ nı kültür ırkı melez’ inden, % 15,40’ı da kültür ırkı hayvanlardan oluşmuştur (DİE, 2004). Ancak bu rakamlar son 15 yıllık bir dönemle karşılaştırıldığında kültür ırklarının payı % 20’ye, kültür ırkı melezlerinin payı da % 44’ e yükselmiş, yerli ırkların payı ise % 36’ya inmiştir.

Yıllar itibariyle sığır varlığında çeşitli genotip guruplarının payı (%), EK-1’de verilen Çizelge 1’de gösterilmiştir (DİE, 2004).

Ülkemizde, kültür ırkı hayvanlara uygun işletmelerin sayılarının azlığı ve seçimlerindeki isabetsizlik, organizasyon yetersizliği, teknik bilgi eksikliği vb. nedenlerle saf kültür ırkı yetiştiriciliği pek başarılı olamamıştır. Toplam sığır varlığımızda kültür ırklarının bu günkü payı, getirilen ırkların orijinal bölgelerindeki verimleriyle, ülkemizdeki verimleri arasında çok büyük farklar göstermektedir (Soysal, 1992).

Verimli ve karlı hayvancılıkta damızlık hayvan önde gelen bir üretim aracıdır. İyi nitelikli damızlıklar da, bilinçli olarak uygulanan seleksiyon programları ile elde edilebilmektedir. Sığır yetiştiriciliğinde bir boğa ya da ineği damızlık olarak ayırırken

(3)

bu hayvanların kendilerinin olduğu kadar yavrularına aktarabilecekleri yüksek verim yetenekleri de yetiştiriciyi yakından ilgilendirmektedir. Ebeveynin verim üstünlüğünün ne kadarının döllere geçebileceğini gösteren ölçü ise kalıtım derecesidir. Şu halde seleksiyon uygulanırken üzerinde durulan ırkın kalıtım derecesinin de (heriability) bilinmesi gerekmektedir ( Korhan ve ark.,1988).

Kalıtım derecesinin asıl önemi, bir sürüde seleksiyon yolu ile ilerleme sağlanıp sağlanmayacağı hakkında bilgi verir. Bir sürüde genotipik varyasyon varsa seçme işlemi (seleksiyon) söz konusu olabilir. Bu da ancak üzerinde çalışılan sürüde fenotipik varyasyon içinde genotipin payının yüksek olması, yani kalıtım derecesinin yüksek çıkması ile mümkündür ( Soysal,1989).

Dünyada inek başına laktasyon verimi ortalama 3.665 kg/yıl’ dır. Bu rakam A.B.D.’ de 6.464 kg/yıl; Yunanistan’ da 2.043 kg/yıl; Türkiye’de ise en iyimser tahminlere göre ortalama 1230 kg/yıl’dır. Ülkemiz için verilen bu değer kültür ırklarında 3000 kg/yıl, melezlerde 2000 kg/yıl, yerli ırklarda 750 kg/yıl’dır (Anonim,1989). Bu düşüklük başlıca kalıtsal içeriği yetersiz damızlıklar, besleme ve yem sorunları, bakım ve hastalıklara ilişkin sorunlar ile pazarlama sorunlarından kaynaklanmaktadır.

Dünya ve çeşitli ülke grupları ile Türkiye’de, et ve süt üretiminde sığırın katkısı; 2003 yılı dünya süt üretiminde % 84,4’dür. Bu değer AB ülkelerinde % 97, Türkiye’de ise % 87 civarındadır. Gelişmiş ülkelerin et üretiminde ise sığırın payı % 27,4, süt üretiminde de %98,4’dür. Buna karşılık gelişme yolundaki ülkeler süt üretimlerinin % 64,6’ sı nı, et üretimlerinin de % 20’ si ni sığırdan sağlamaktadır.

2004 Yılı et ve süt üretiminde sığırın payı (%) EK-1’ verilen Çizelge 1.2’de gösterilmiştir (FAO,2004).

Türkiye’nin toplam et üretiminde sığırın payı gelişmiş ülkelere, süt üretiminde de dünya ortalamasına yakındır.

(4)

Ülkemizde sağılan toplam hayvan varlığından yıllara göre ufak değişmeler olsa da, EK-1 Çizelge 1.2’ de görüldüğü gibi süt üretiminde % 87 payı olan sığırdan yıllık 10 milyon ton civarında süt üretilmektedir (FAO, 2004).

Yıllara göre Türkiye’de sağılan sığır sayısı, üretilen süt miktarı ve toplam sığır sayısı, EK-1’ de Çizelge 1.3’ de ayrıntılı olarak gösterilmiştir (DİE, 2004).

Yıllar itibariyle toplam kırmızı et ve süt üretimi ve kişi başı üretim (kg/kişi) miktarları ayrıntılı olarak, EK-1 Çizelge 1.4’de verilmiştir (DİE ve DTP, 2004).

Çizelgede de görüldüğü gibi, üretilen toplam süt miktarı, 1990-2004 yılları arasında artmasına karşın yine aynı kabullerle kişi başına üretim (tüketim) 171 kg’ dan 157 kg’ a düşmüştür.

Ülkemizde kişi başına tüketilen hayvansal protein miktarı hayvancılığı gelişmiş ülkelere oranla çok düşük düzeydedir. Bu nedenle bir yandan artan nüfusun hayvansal besin ihtiyacının yeterli düzeyde karşılanması, diğer yandan dış satım olanaklarının geliştirilmesi yönünde hayvancılığa daha fazla önem verilmesi ve üretimi arttırıcı tedbirlerin alınması gereklidir (Baraz, 1992).

Süt sığırcılığı konusunda ülkemizde, araştırma enstitüleri, üniversiteler ve diğer ilgili kuruluşlar tarafından çeşitli araştırmalar yapılmış olmakla birlikte, bu araştırmaların bir çoğunluğu işin daha ziyade teknik yönü ile ilgili bulunmakta ve zaman zamanda ekonomik yönüne girmiştir.

Süt üretiminin, bu konuda ileri gitmiş ülkeler seviyesine ulaştırılabilmesi bakımından, konunun ülke ve bölge düzeyinde ele alınması ve geliştirme politikalarının buna göre şekillendirilmesi gerekir. Söz konusu politikaların ortaya konulabilmesi ise özellikle işletmeler ve işletmede kullanılan damızlık boğaların performansları üzerinde yapılacak çalışmalarla çok sıkı bağlantılıdır. Yapılacak bu çalışmaların artması ölçüsünde konunun aydınlanması sağlanacak ve ortaya çıkabilecek sorunların çözümü kolaylaşacaktır.

(5)

Tarımsal yapının gelişmesine ilişkin gerekli tedbirlerin alınması, üretim ünitesi olan işletmelerin yakından tanınması ve sorunları ortaya koymakla mümkündür. Ülkemizde doğal ve ekonomik koşulların bölgeler ve hatta iller itibari ile farklı oluşu her bölgenin veya ilin tarımsal yapısını ve problemlerini işletme seviyesine inerek bilimsel açıdan inceleyen araştırmaların yapılması gerekmektedir (Bülbül, 1973).

Araştırma yöntemleri ne olursa olsun öncelikle sığır yetiştiriciliğinin mevcut sorunlarını ve ekonomik yapısını ortaya koyacak araştırmaların yapılması gerekmektedir (Eliçin ve ark,1990).

Bu bağlamda süt sığırı yetiştiricilerinin genel kurallarını göz önünde tutarsak, yetiştirici ve ülke bazında oluşabilecek maddi kayıpların en aza indirilmesi bakımından ithal yolu ile getirilen kültür ırkı boğaların bölge koşullarındaki performanslarının tespiti önem taşımaktadır.

Bu araştırma, Tekirdağ İli Damızlık Sığır Yetiştirici Birliğinde kullanılan Holstein Irkı Boğalardan elde edilen dişi döllere ait laktasyon süt verimlerinin belirlenerek boğaların bölgemizde gerçekleşen süt verim özelliklerinin ortaya konulması amacı ile yapılmıştır.

(6)

2.KAYNAK ARAŞTIRMASI

2.1.Tekirdağ İlinin Genel Özellikleri

2.1.1 İlin Coğrafi Yapısı

İl 6217,88 km2 alana sahip olup, batı ve güneybatı yöreleri yüksek, doğu kesimi hafif dalgalı düzlükler halindedir. Deniz kıyısı yüksek topografya yapısına sahiptir. Tarıma elverişli geniş ve verimli ovalar iç kısımlarda yer almaktadır.

2.1.2 İlin İklimi

Tekirdağ büyük akarsulara sahip değildir. Başlıca akarsular , Hayrabolu Deresi ve Ergene Nehri’dir. Bölgede nemli iklim tipi hakimdir. Sahil şeridinde ılıman, iç kısımlarda karasal iklim görülür. Uzun yıllar ortalama verilerine göre yıllık yağış ortalaması 642,7 mm2’ dir. İlin toprak yapısı ve yağış rejimi kültürel tarım için oldukça elverişlidir. 2004 yılında düşen yağış toplamı 578,8 mm olup en fazla yağışın görüldüğü ay 148,3 mm ile ocak, en kurak ay ise eylül ayıdır (Anonim,2004 ).

2.1.3 İlin Nüfus Durumu

İlin toplam nüfusu 1975 sayımı sonuçlarına göre 320.007 iken, 1980’de 359.479, 1990’da 468.842 ve 1997’de 555.340’a, 2000 yılı sayımı kesin sonucuna göre 623.591’e ulaşmıştır. Son 25 yılda ilimizin toplam nüfusu % 94,87’lik artış göstermiş, nüfus yoğunluğu 51 kişi/km2 ‘den 100 kişi/km2 ‘ye ulaşmıştır. Toplam nüfusun %36’sı köylerde yaşamaktadır.

(7)

2.1.4 İlin Arazi Varlığı ve Kullanışlarına Göre Dağılımı

İlin toplam arazi varlığı 621.788 hektardır. Bu sahanın % 63,17’si işlenen tarım arazisi ( 392.778,5 ha), % 5,08 çayır-mera alanı (31.629 ha), % 14,89 tarım dışı arazisi (92.618,3 ha), % 16,86’sı ormanlık (104.762 ha) alandır.

2.1.5 Tekirdağ İlinde Mevcut İşletme Sayısı

Tekirdağ ilinde son tarım sayımına göre 37.872 tarım işletmesi bulunmaktadır. Bunlardan 644’ü (%1,7) sadece hayvancılık yaparken, 9472 işletme (% 25,01) yalnızca bitkisel üretim yapmaktadır. Geriye kalan 27756’ sı ise ( % 73,28 ) hem bitkisel hem de hayvansal üretimi birlikte yapmaktadır. Sadece hayvancılık yapan işletmelerde işletme başına ortalama olarak 6,3 büyükbaş ve 21,47 baş küçükbaş hayvan düşmektedir. Her iki dalda da üretim yapan işletmelerde ise işletme başına düşen hayvan sayısı 4,2 büyükbaş hayvan ve 7,8 küçükbaş hayvan isabet etmektedir (Anonim, 2000).

2.1.6 Hayvansal Üretim

Tarımsal gayri safi üretim değerimizin % 26,8’ini oluşturan hayvancılık alt sektörü, ilimiz için önem taşıyan tarımsal faaliyet koludur. Son yıllarda hayvancılığımız, özellikle de süt hayvancılığımız ekonomik konjüktürden olumsuz etkilenerek beklenilen gelişmeyi gösterememiştir. 2004 yılı tarımsal gayri safi üretim değerleri dikkate alındığında hayvansal üretimin, tarımsal üretim içindeki payında % 1,81’ lik azalma olmuştur. 2003 yılına göre son yılda büyükbaş hayvan sayısında % 3,41’lik artış olmuştur (Anonim, 2004 ).

Türkiye süt üretiminin % 2 ‘sini, ülke toplam sığır varlığının % 0,87’sine sahip olan Tekirdağ ili karşılamaktadır (Anonim, 2000).

Tekirdağ ili’nde hayvansal ürünlerden olan süt üretimimiz 324.398 ton, et üretimimiz 8398 ton, yumurta üretimimiz ise 42.603.000 adettir.

(8)

Tekirdağ İlinde, ilçeler ve hayvan türleri bazında üretilen süt miktarı ayrıntılı olarak, EK-1’de verilen Çizelge 2.1.6’da gösterilmiştir (Anonim, 2004).

2.1.7 Tekirdağ İli Hayvan Varlığı

Tekirdağ İli’nde toplam 115.327 baş sığır mevcuttur. 115.327 baş sığırın; 59.862 başı sağılan sığırdır. Mevcut olan toplam sığırların % 97,90’ı Siyah-Alaca, % 0,78’ i Simmental, % 0,77’si Yerli Sığır, % 0,45’i Brown Swiss, % 0,06’sı Jersey, % 0,03’ ü Charole, % 0,01’i Kırmızı Alacadır (Anonim, 2005).

Tekirdağ İli’nde ilçeler bazında mevcut olan büyükbaş hayvan sayıları EK-1’de verilen Çizelge 2.1.7’de gösterilmiştir (Anonim, 2004 ).

İl sığır varlığının % 41’ i Malkara İlçesinde bulunurken bunu Hayrabolu ve Merkez İlçeleri izlemektedir. İlimizde hemen hemen yerli sığır bulunmamaktadır. Saf kültür ırkı ilçe dağılımı dikkate alındığında, Malkara ilçesi % 51, Hayrabolu ilçesi % 21’lik oranla ilk iki sırada yer almaktadır.

2.1.8 Tekirdağ İli Süt Sığırcılığı İşletme Kapasiteleri

Tekirdağ ilinde toplam 16.819 adet sığırcılık işletmesi bulunmaktadır. Bu işletmelerin kapasiteleri, EK-1’deki Çizelge 2.1.8’de gösterilmiştir (Anonim, 2004).

Çizelgedeki rakamlardan da anlaşıldığı üzere, Tekirdağ İli’nde küçük çapta aile işletmeciliği tipinde hayvancılık yapılmaktadır.

2.2.Türkiye’de Suni Tohumlamanın Tarihsel Gelişimi ve Türkiye’de Uygulanan Sığır Islah Çalışmaları

Dünyada ilk bilimsel suni tohumlama uygulaması, 1780 yılında Lazaro Spallanzani tarafından gerçekleştirilmiş ve 1782’de Branchi ve Rossi bu tekniğin bilimselliğini ortaya koymuşlardır. Modern anlamda suni tohumlamanın, önemli

(9)

ekonomik yararlar sağlaması bakımından hayvancılıkta; özellikle de hayvan ıslahında kullanılması gerekliliği 1902 yılında Danimarka’da gündeme getirilmiştir.

Suni tohumlama tekniği, ilk kez köpek ve atlarda denenmiş; sığır ve koyunlar 1912 yılından itibaren uygulama alanına dahil edilmiştir.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, suni tohumlama alanında önemli gelişmeler kaydedilmiş; bu tekniğin yaygınlaştırılmasının yanı sıra, spermatozoitlerin uygun sulandırıcılarda dölleme gücünü yitirmeden saklanması, sulandırılan spermalara antibiyotik ilave edilmesi ve spermaların özel yöntemlerle dondurularak saklanması gibi yöntemler geliştirilmiştir.

Türkiye’de, Cumhuriyetin ilk yıllarında Hayvan Islah Kanununun yürürlüğe konmasından sonra, Tarım Bakanlığına bağlı hara, inekhane, aygır depoları ve suni tohumlama istasyonları gibi hayvan ıslah kurumlarının sayıları hızla arttırılmıştır. Suni tohumlama ilk olarak 1926 yılında Karacabey Harasında bulunan atlara ve aynı yıl sığırlara; 1928 yılında da koyunlara uygulanmıştır. Yöntem, 1935’den itibaren koyunlarda ve 1949’dan itibaren de sığırlarda yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır (Özgür ve ark, 2005).

Ülkemizde suni tohumlama çalışmalarının başlamasıyla, 1923-1970 yıllarında yerli ırkların genetik ve fenotipik özellikleri belirlenmeye ve kamu tarım işletmelerinde saf yetiştirme ve seleksiyon yöntemiyle ıslah edilmelerine çalışılmıştır. Bu arada, çeşitli yıllarda Esmer, Siyah Alaca ve Jersey gibi kültür ırklarından sığırlar ithal edilmiş ve kamu işletmelerinde saf olarak yetiştirilmişlerdir. 1970’ ten itibaren, verim düzeylerinin düşük ve ıslah olanaklarının zayıf olduğu gerekçesiyle yerli ırkların saf yetiştirilmesinden vazgeçilmiş ve bahsedilen bu 3 kültür ırkı ile melezlenerek ıslah edilmeye çalışılmıştır. Başlangıçta birleştirme melezlemesi öngörülmüşse de, melezleme çalışmaları ileriki yıllarda kontrolsüz çevirme melezlemesine dönüşmüştür. Uygulanan çevirme melezlemesi sonucunda birçok yerli ırk yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış, bazıları ise yok olmuştur. Aynı yıllarda Dünya Bankası desteği ile uygulanan Hayvancılığı Geliştirme Projeleri kapsamında, Holstein ve Esmer sığırları saf olarak yetiştiren nüve işletmeler oluşturulmuştur. Gerek saf yetiştirmede, gerek melezlemede kullanılmak üzere kamuya ait tohumlama istasyonlarında yavru testinden

(10)

geçmemiş Siyah-Alaca, Esmer, Jersey ve Simmental boğalardan sperma üretilmiş ve Tarım İl Müdürlükleri aracılığıyla suni tohumlama hizmetleri sunulmuştur (Kumlu, 1999).

Türkiye’de 1985 yılından sonra özel kişi ve kuruluşlara da ıslah yetkisi tanınmış ve bunların damızlık sığır ile sperma ithal etmeleri veya sperma üretmek amacıyla istasyon kurmalarına olanak sağlanmıştır. 1987-1996 yılları arasında çoğunluğu holsteın olmak üzere 280 bin gebe düve ile binlerce doz sperma ithal edilmiştir. İthal edilen ve yetiştiricilere dağıtılan gebe düveler ve yavrularıyla ilgili, öngörülmüş olmasına karşı, soykütüğü ve verim kayıtları tutulması sağlanamamış; ıslah populasyonu girişimleri sonuçsuz kalmıştır. 1990 yılından başlamak üzere Türk-İtalyan ve Türk- Alman Teknik İşbirliği ile uygulamaya konulan iki ayrı projede ise Holsteın ırkı sığırlarda ıslah programı benzeri bir uygulama başlatılmış; buna göre soykütüğü ve verim kayıtları toplanmış, damızlık değer tahminleri yapılmış, denenmiş boğalardan sperma kullanılmış ve aday boğa testine başlanmıştır. 1995 yılından itibaren kurulmaya başlanan Holsteın Damızlık Sığır Yetiştirici Birliklerinin sayısı hızla artmış ve bunlardan 17 il birliğinin katılımıyla 1998 yılında Merkez Birliği kurulmuştur. Tarım ve Köyişleri bakanlığı desteğiyle faaliyetini sürdüren Merkez Birliği 1998 yılı sonu itibariyle Ulusal Hosteın Damızlık Yetiştirme Programını uygulamaya koymuştur ( Kumlu, 2000).

Yapılan tüm bu çalışmalar ile, iller bazında ineklerin süt verim kayıtları tutulmakta ve bu kayıtlara bağlı kalınarak suni tohumlama boğalarının bölgede gerçekleşen performansları ortaya konması sağlanmaktadır.

Akman ve Kumlu (2003), tarafından yapılan bir çalışmaya göre, Merkez Birliği’nce yürütülen ıslah programıyla süt verimi bakımından populasyonun genetik seviyesini yılda ortalama 84 kg dolayında yükseltilebileceği ve bunun, elde edilmesi mümkün olan ilerlemenin yaklaşık % 70’i dolayında olduğu ileri sürülmüştür.

2.3. Siyah Alaca Irkı Genel Özellikleri

Siyah-Alaca ırkı sığırlar, Bos Taurus Primigenus’tan kök almış olup bunlara Bos Taurus Brachyceros kanıda karışmıştır. Tipik sütçü bir ırk olan Siyah Alaca’lar içinde çok az sayıda Kırmızı-Alaca renkte olanı na da rastlanmaktadır. Siyah-Alaca’larda deri

(11)

ince ve yumuşak, kıllar kısa ve ince, baş uzun ve dar, boyun dar ve uzun, vücut uzun, sağrı geniş, süt işaretleri çok iyi ve belirgindir (Yarkın,1961).

1925 yılından beri yurdumuzun muhtelif yörelerine, muhtelif zamanlarda siyah-Alaca sığır ırkları getirilmiştir. İthal olunan Siyah-siyah-Alacalar, büyük çoğunluğu Almanya olmak üzere, Avrupa ve Amerika orijinlidir (Şekerden,1988).

Holstein, canlı ağırlık, bakım ve besleme şartlarına göre değişmekle birlikte ergin ineklerde 500-750, boğalarda ise 800-1000 kg’ dır. Vasat işletme koşullarında % 3,5yağlı, 4000 kg dolayında laktasyon verimine sahiptir (Şekerden,1988).

Avrupa Siyah –Alaca’sı süt ve et olmak üzere kombine verimlidir. Yapılan çalışmalarda Hollanda ve Almanya’da seleksiyonda süt verimine ağırlık verildiğinden, sözü geçen ülkelerde ırkın süt verim ortalamasında önemli derecede artış olmuştur. Hollanda Siyah-Alaca’ sı sığırların Avrupa ülkelerindeki yerli ırklarla melezlenmesi sonucunda oluşmuştur. Ergin hayvanlarda ortalama canlı ağırlık, dişilerde 450-500 kg, erkeklerde 800 kg’ dır. Laktasyon verimi % 3-3,5 yağlı olup, 4500 kg dolayındadır.

Gerek ova, gerekse dağlık bölgelerde uyum sağlayabilmekle birlikte ovada daha yüksek performans göstermektedir.

Holstein Friesıan, Avrupa orijinli Siyah-Alaca’ların süt verim yönünde sürekli olarak ve sıkı seleksiyona tabi tutulmaları sonunda A.B.D.’ de geliştirilmiştir.Bu gün dünyada en fazla yayılma oranı bulmuş ırk, A.B.D.’ de ‘Holstein Frıesıan’ veya sadece ‘ Holsteın’ olarak isimlendirilen bu ırktır. Ergin hayvanlarda canlı ağırlık dişilerde 500-600 kg, erkeklerde ise 800-900 kg ‘dır. Ortalama % 3,5 yağlı, 500-6000 kg laktasyon verim kabiliyetindedirler. Renk genelde siyah-beyaz alaca olmakla birlikte kırmızı-beyaz alaca olan safkan Holsteın Friesıan’lar da vardır (Şekerden,1988).

İsrail’de Avrupa ve Amerika orijinli Siyah-Alaca’ların, yerli sığır ırkı Domascus ile 2-3 generasyon melezlenmesi ve uygulanan sıkı ve sürekli seleksiyonla ‘İsrail Friesıanı’denilen bir Siyah-alaca alt ırkı oluşturulmuştur. İsrail Friesıanları gerek Avrupa ve gerekse Amerika orjinli olan Siyah- Alaca’lardan daha yüksek süt verim ortalamasına sahiptir. Ayrıca, sıcağa dayanıklı bir ırk olup, elde edilmelerinde

(12)

kullanılan Domascuslar ile Güney Anadolu Bölgesinin yerli dominant ırkı olan Kilis sığırları her bakımdan aynı özelliği taşımaktadırlar (Payne,1970).

Ortalama laktasyon verimi 7500 kg’dır. Sıcağa dayanıklı olması nedeniyle İsrail’den, gelişmekte olan Avrupa ve İran’a bu ırktan damızlık ihracı olmuştur. Türkiye’de çok az miktarda İsrail Friesian ırkı sığır vardır. Amasya’da laktasyon ortalaması, 291.7 gün, süt verim ortalaması 5147 lt’ dir (Şekerden,1988).

2.3.1.Süt Verim Özellikleri

Sığırlarda bir laktasyon için kabul edilen standart uzunluk 305 gündür. Ülkemizde, suni tohumlama yapılan işletmelerdeki Siyah-Alaca’ları konu alan bazı çalışmalar yapılmıştır. Yapılan bu çalışmalarla, Siyah-Alaca’lara ait laktasyon süreleri ve süt verimlerinin değişiklik gösterdiği ortaya konmuştur.

Karasu inekhanesi Siyah-Alaca’larında süt verimi 1963-1967 yılları için 1914.1 kg ve tüm yılların ortalaması olarak 2021.6 kg’dır (Arıtürk ve Arpacık,1968).

Karacabey Harası Siyah-Alaca’larında 305 günlük süt verimi 3838 kg olarak bildirilmiştir (Alpan ve Arıtan,1970).

Ankara Çayır Mera Enstitüsü Siyah-Alaca’larında 3.laktasyon süt verimi 4233 kg, laktasyon süreleri ise 1966, 1967, 1968 yılları için sırasıyla 318 gün, 311 gün, 317 gün olarak bildirilmiştir ( Güney, 1971).

Özcan ve Pekel (1976), Çukurova Bölgesi entansif tarım işletmesindeki Avrupa orijinli Siyah-Alaca’ların 1.Laktasyon gerçek süt verim ortalaması 3042.78 kg, Laktasyon süresi 279.4 gün olarak hesaplanmıştır.

Şekerden ve Pekel (1982), Reyhanlı Devlet Üretme Çiftliği Siyah-alaca’lar için Laktasyon süt verim ortalamasını 3458.9± 37.8 kg, laktasyon süresi ortalamasını 295.9 gün olarak bildirmişlerdir.

(13)

Tümer ve ark (1985), Siyah-Alaca’larda Laktasyon süresi 296.75 gün, 305 günlük süt verimi 3349.16 kg, gerçek süt verimi 3400.48 kg olarak saptanmıştır.

Özkütük ve Pekel (1986), Hatay ili entansif süt sığırcılığı projesi kapsamında yer alan 28 işletmede Avrupa orijinli Siyah-Alaca populasyonunun 305 gün süt verim ortalamasını 4046 kg, Laktasyon süresi ortalamasını 292 gün olarak bildirmektedirler. Araştırmacılar, 1.2.3. ve 4. Laktasyon süt verim ortalamalarını ve Laktasyon sürelerini sırası ile 3305 kg, 3703 kg, 4566 kg ve 3646 kg; 293 gün, 287 gün, 286 gün ve 239 gün olarak saptamışlardır.

Şekerden ve ark (1987), Amasya ili entansif süt sığırcılığı projesi kapsamındaki 31 işletmede 305 günlük süt verim ortalamasını alman orijinlilerde 3259.4 kg, Danimarka orijinlilerde ise 4168.3 kg, Laktasyon süresi ortalamalarını Alman orijinlilerde 323.08 gün, Danimarka orijinlilerde ise 349.1 gün olarak bildirmektedirler.

Gündoğdu (1993), Sarımsaklı Tohum Üretme Çiftliğinde Yetiştirilen Siyah-Alaca Süt sığırlarının 1984-1992 yılları arasındaki süt verim özelliklerine ilişkin veriler üzerinde bir araştırma yapılmış ve buna göre, birinci laktasyondaki süt verim ortalamalarını 7970 kg olarak saptamışlardır.

Soysal ve Özder (1989), Tekirdağ’da özel bir süt sığırcılığı işletmesindeki Siyah-Alacaların birinci laktasyondaki süt verim ortalamalarını 4839 kg olarak saptamışlardır.

Soysal ve Özder (1991), Gökçeada Tarım İşletmesinde Yetiştirilen Siyah-Alacaların laktasyon süt verim ortalamalarını 4397.3 kg olarak saptamışlardır.

Soysal ve Özder (1992), Kumkale Tarım İşletmesinde yetiştirilen Siyah-Alacaların birinci laktasyondaki süt verim ortalamalarını 3057 kg olarak tespit etmişlerdir.

(14)

Soysal ve Özder (1992), Türkgeldi Tarım İşletmesinde yetiştirilen Siyah-Alacaların birinci laktasyondaki süt verim ortalamalarını 4668 kg olarak saptamışlardır.

Kaygısız (1997), Kahramanmaraş Tarım İşletmesinde yetiştirilen Siyah-Alaca sığırların 305 günlük süt verimi, Laktasyon süresi ve kuruda kalma süresi için sırasıyla 4389 kg, 307 gün ve 91 gün olarak bildirmektedir.

Türkiye’de 17 ilde toplam 1207 yetiştirici işletmesinde soykütüğü ve süt verimleri kayıtları tutulan 15896 baş ineğe ait 32.367 laktasyon kaydı değerlendirilip, Siyah-Alaca sığır ırkına ait süt ve döl verimi özelliklerine ait tanımlayıcı değerler belirlenmiştir. Bu çalışmaya göre 305 günlük süt verimi, Laktasyon süresi ve kuruda kalma süresi ile süt verimi etkenliği ortalamaları sırasıyla 5592 kg, 331 gün, 74.0 gün ve 5203 kg olarak bulunmuştur (Kumlu ve Akman, 1999).

Bilgiç ve Yener ( 1999), Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi zootekni Bölümü sığırcılık işletmesinde yetiştirilen Siyah-Alaca ineklere ait kayıtları değerlendirerek süt verim özelliklerini tespit etmişlerdir. Gerçek süt verimi, 305 günlük süt verimi ve laktasyon süresi sırasıyla, 4493 kg, 4537 kg ve 296.6 gün olarak bildirilmiştir.

Reyhanlı Tarım İşletmesinde yetiştirilen 110 baş Siyah-Alaca sığırın 1990 -1999 yılları arasındaki, Laktasyon süresi, Laktasyon süt verimi, 305 günlük süt verimi, EÇ-305 günlük süt verimi ve kuruda kalma süresi için ortalamalar sırasıyla, 313.08 ± 41.63 gün, 6427.90 kg, 6208.42 kg, 6850.03 kg, 61.22 gün olarak bildirmişlerdir (Bakır ve Çetin, 2001).

Koçaş Tarım İşletmesinde yetiştirilen 275 baş Hosteın Irkı sığırların, 1994-2000 yıllarına ait süt verim kayıtları incelenmiş ve laktasyon süt verimi 6400 kg olarak bulunmuştur ( Sehar ve Özbeyaz, 2001).

Duru ve Tuncel (2002), Koçaş Tarım İşletmesi’nde yetiştirilen Siyah-Alaca sığırların süt verim özelliklerine ait laktasyon süresi, laktasyon süt verimi ve 305 günlük süt verimi sırasıyla; 304.4 gün, 4966 kg ve 4784 kg olarak bildirmişlerdir.

(15)

Polatlı Tarım İşletmesi’nde 1992-1995 yılları arasında yetiştirilen ve 435 Laktasyon kaydı bulunan Siyah-Alaca ineklerin bazı süt verim özellikleri incelenmiş ve bu özelliklere ait Laktasyon süresi, Laktasyon süt verimi ve 305 güne göre düzeltilmiş süt verimi sırasıyla; 284.7 gün, 4859.4 kg ve 4597.3 kg olarak bulunmuştur (Bilgiç, 2004).

2.3.2. Süt Verimine Ait Genetik Parametreler

2.3.2.1. Kalıtım Derecesi Tahminleri

Kullanım alanı çok geniş olan bu katsayının en önemli özelliklerinden birisi, herhangi bir özellik bakımından hayvanın fenotipik üstünlüğünün ne kadarını döllerine aktarabileceğini göstermektedir. Hayvanın fenotipik üstünlüğü ise, aynı koşullarda (çevrede) yetiştirilen hayvanların ortalamasından olan sapmadır (Kumlu, 2003). Kısaca kalıtım derecesi (h2), genotipik varyansın fenotipik varyanstaki payı olarak ta ifade edilmektedir. Kalıtım derecesi hangi özellik için hangi ıslah metodunun kullanılacağını belirten en önemli bir kriter dir.

Süt sığırcılığında, bazı süt verim özelliklerine ait kalıtım derecesinin tahminine ilişkin yapılan çalışmalarda saptanan kalıtım derecesi değerleri değişiklik göstermektedir.

Yener (1979), Orta Anadolu D.Ü.Ç.sürülerinde baba bir üvey kardeşler benzerliği yöntemini uygulayarak süt veriminin kalıtım derecesini (h2) Malya, Koçaş, Polatlı, Çiçekdağı, Konuklar ve Gözlü’de sırasıyla; 0.66, 0.22, 2.15, 0.54, 0.14, -0.05 olarak bulmuştur.

Danell (1981), Holstein-Friesian ırkında 1972-1973 yıllarına ait süt verimlerinin kalıtım derecesini 0.33 olarak belirtmektedir.

(16)

Şekerden ve Pekel (1982), Reyhanlı Devlet Üretme Çiftliği’nde yetiştirilen Siyah-Alaca ırkı sığırların, süt verimlerine ait kalıtım derecesini 0,34 olarak bildirmişlerdir.

Lak (1987), Ankara Şeker Fabrikası Çiftliği Esmer Sığırlarında Yapmış olduğu çalışmasında kalıtım derecesini 0.52 olarak bulmuştur.

Gürdoğan ve Alpan (1990), Ankara Şeker Fabrikası Çiftliğinde yetiştirilen Holstein sürüsünde ergin çağa göre düzeltilmiş süt verimlerinden ve yılların toplam değerleri üzerinden hesaplanan kalıtım derecesini 0.45 bulmuştur.

Kahramanmaraş Tarım İşletmesinde yetiştirilen Siyah-Alaca sığırların verim özellikleri incelenmiştir. İncelenen süt verim özelliklerinden en küçük kareler ortalamaları 305 günlük süt verimi, 2x-305 EÇ süt verimi, laktasyon süresi ve kuruda kalma süresi için sırasıyla 4398 kg, 307 gün ve 91 gün olarak bulunmuştur. Buzağılama yılı etkisi tüm süt verimi özellikleri için çok önemli (P<0,01) bulunmuştur. Laktasyon sırası etkisi 305 günlük süt verimi ve kuruda kalma süresi için çok önemli (P<0,01) bulunmuştur. Buzağılama mevsimi etkisi 305 günlük süt verimi, laktasyon sırası ve laktasyona başlama yılında farklılıklarında ileri variyasyonunun toplam variyasyondaki % payı sırasıyla; 305 günlük süt veriminde 1.02, 6.87 ve 20.12; 2x305-EÇ süt veriminde 8.54, 5.33 ve 19.55; laktasyon süresinde 0.44, 0.00 ve 4.0; kuruda kalma süresinde 0.00, 0.30 ve 2.26 olarak bulunmuştur (Kaygısız, 1997).

Tuna (1997), Tigem Tahirova Tarım İşletmesinde Yetiştirilen Siyah Alaca sığırlarda, 305 günlük süt verimine ait kalıtım derecesini 0,27 olarak saptamıştır.

Ulutaş ve ark. (2001), Gelemen Tarım İşletmesi Siyah-Alaca sürüsünde, 1982-1997 yılları arasında buzağılayan hayvanların ebeveyn bilgileri ile 305 gün süt verimi kayıtları kullanılarak, 305 günlük süt verimine ait varyans bileşenleri ve genetik parametrelerden, süt verimine ait kalıtım derecesini (h2) 0.16 olarak bildirmişlerdir.

(17)

Erdoğdu ve Akman (2003), Türkiye Damızlık sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği veri tabanında bulunan Siyah-Alaca ırkı 6791 baş ineğin, 1994-2002 yılları arasında başlamış ilk laktasyon süt verimleri incelenerek süt verimine ait varyans unsurlarından kalıtım derecesini (h2) süt verimi düşük gurup için 0.03, yüksek grup için 0.22 olarak bildirmişlerdir.

Koç (2003), Dalaman TİGEM’ de bulunan süt sığırı sürüsünün 1989-1996 yılları arasında tutulmuş süt verim denetimi kayıtlarından süt verimi özelliklerine ait fenotipik ve genetik parametreler tahmin edilmiş, süt verimi özelliklerinden 458 baş ineğin 1314 laktasyon kaydından, LS, GLSV ve 305 GSV ortalamaları sırasıyla; 312.04±0.55 gün, 7300 kg ve 7290 kg; Bireysel Hayvan Modeli’ne göre bu özelliklerin kalıtım derecesi (h2) sırasıyla 0.01, 0.141 ve 0.126, sabit (kalıcı) çevre etkisi sırasıyla 0.00, 0.056 ve 0.053 olarak bulunmuştur.

Akman ve Kumlu (2004), Türkiye Damızlık sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği’nin veri tabanında bulunan, 9655 baş ineğin 1990-2001 yılları arasında başlamış ilk 3 laktasyonuna ait toplam 15910 laktasyon kaydına ait eklemeli genetik varyans, sabit çevre varyansı, fenotipik varyans, kalıtım derecesi, sabit çevre varyansının payı, ve fenotipik varyasyon katsayısı sırasıyla; 349636, 320903, 1574935, 0.222, 0.204 ve % 21,8 olarak bildirmişlerdir.

2.3.2.2. Tekrarlama Derecesi Tahminleri

Döl ve süt verimi gibi zaman içinde tekrarlanan verimler arasındaki grup içi korelasyon katsayısı ile ifade edilen ilişkiye tekrarlanma derecesi denilmektedir (Falconer, 1960). Verimlerin aynı şekilde tekrarlanması bir yandan onu meydana getiren genetik determinasyonun ve kalıcı çevre şartlarının etki derecesine, diğer yandan da geçici ve şansa bağlı çevre şartlarının işleyişine bağlıdır ( Karataş, 1967).

Süt sığırcılığında, bazı süt verim özelliklerine ait tekrarlama derecesinin tahminine ilişkin yapılan çalışmalarda saptanan tekrarlanma derecesi değerleri değişiklik göstermektedir.

(18)

Şekerden ve Pekel (1982), Reyhanlı Devlet Üretme Çiftliği’nde yetiştirilen Siyah-Alaca ırkı sığırların, süt verimlerine ait tekrarlanma derecesini 0,14 olarak bildirmişlerdir.

Akbulut (1990), Atatürk Üniversitesi Tarım İşletmesinde yetiştirilen Siyah Alaca ırkı sığırların süt verimlerine ait tekrarlanma derecesini 0,34 olarak bildirmiştir.

Gürdoğan ve Alpan (1990), Ankara Şeker Fabrikası Çiftliğinde yetiştirilen Siyah Alaca sürüsünde hesaplanan süt verimine ait tekrarlanma derecesi 0,50 olarak bildirilmiştir.

Kayaalp ve Bek (1991), Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde yapmış oldukları çalışmada Siyah Alaca ırkı sığırların 305 günlük süt verimlerine ait tekrarlanma derecesi 0,04 olarak bildirilmiştir.

Tuna (1997), Tigem Tahirova Tarım İşletmesinde Yetiştirilen Siyah Alaca sığırlarda, 305 günlük süt verimine ait tekrarlama derecesini 0,072 olarak bildirmiştir.

Ulutaş ve ark. ( 2001 ), Gelemen Tarım İşletmesi Siyah Alaca sürüsünde, 1982-1997 yılları arasında tutulan süt verim kayıtlarına göre, süt verimine ait tekrarlanma derecesi 0,35 olarak bildirilmiştir.

Koç (2003), Dalaman TİGEM’de bulunan süt sığırı sürüsünün, 1989-1996 yılları arasında tutulan süt verim kayıtlarına göre; LS, GLSV ve 305 GSV ait tekrarlanma derecesi sırasıyla, 0.01, 0.197 ve 0.179 olarak bildirilmiştir.

Akman ve Kumlu (2004), Türkiye Damızlık sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği’nin veri tabanında bulunan, 9655 baş ineğin laktasyon süt verimine ait tekrarlanma derecesi 0.426 olarak bildirilmiştir.

(19)

2.3.3. Boğaların Süt Verimlerine Göre Damızlık Değerleri

Boğa ve ineklerin gerçek genetik içeriklerine göre doğru bir şekilde değerlendirilmeleri, süt sığırı yetiştirme ve ıslah programlarının yürütülmesinde bilimsel temeli oluşturur.

Özellikle süt tipi boğaların damızlık değerlerinin belirlenmesinde zaman içinde çeşitli tahmin yöntemleri geliştirilmiştir. Pirchner (1984), damızlık değerlerin saptanmasında kullanılan ilk yöntemin, 1913 yıllarında geliştirilen ve 1925 yılında güncellenen Hannson-Yapp indeksi olduğunu belirtmiştir. Daha sonraki yıllarda Henderson (1953)’ un Sürü Arkadaşlarını Karşılaştırma (SAK) Yöntemi ve Robertson’un Çağdaşları Karşılaştırma (ÇK) Yöntemi 1980’li yıllara kadar birçok değişiklikle ülkemizde ve birçok ülkelerde kullanılmıştır. Son olarak yine Henderson (1985), tarafından geliştirilen En İyi Doğrusal Sapmasız Tahminleme (BLUP) yöntemi yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Damızlık değer tahminine ilişkin yapılan çalışmalarda saptanan damızlık değerler arasındaki korelasyon (isabet derecesi) katsayısı değerleri değişiklik göstermektedir.

Geissler ve Zelfel (1988), Almanya’da yapmış oldukları çalışmalarında, ÇK ve BLUP yöntemlerine göre, tahmin edilen damızlık değerler arasındaki korelasyonu 0,14 olarak bildirmişlerdir.

Kızılkaya (1993), Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nde yapmış olduğu çalışmasında, tahmin edilen damızlık değerler arasındaki korelasyonu 0,85-0,99 olarak bildirmiştir.

Tuna (1997), Tigem Tahirova Tarım İşletmesi’nde yetiştirilen Siyah Alaca Sığırlarda, ÇK, SAK ve BLUP yöntemine göre tahmin edilen damızlık değerler arasındaki korelasyonu -0,012-0,8158 olarak bildirmiştir.

(20)

Akman ve Kumlu (2004), Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği’ne kayıtlı, 9655 baş ineğin 1990-2001 yılları arasında başlamış ilk 3 laktasyonuna ait toplam 15910 laktasyon kaydı üzerinde yaptıkları çalışmada, boğalara ait gerçek ve tahmin edilen damızlık değerleri arasındaki korelasyon katsayısı olarak tanımlanan isabet derecesini % 54,8 olarak bildirmişlerdir.

(21)

3.MATERYAL VE METOD

3.1.Materyal

3.1.1. Tekirdağ Damızlık Sığır Yetiştirici Birliği ve Kuruluş Amacı

Birlik, 4631 sayılı ‘Hayvan Islahı Kanunu’ na göre Tarım Bakanlığı tarafından 1995 yılında 7 kurucu üye ile kurulmuş olan tüzel kişiliğe ait bir kamu kuruluşudur. İdare şekli üyeler arsından seçilen 7 yönetim kurulu ve 5 denetleme kurulu olmak üzere toplam 12 kişidir. Birliğin kuruluş amacı, hayvan ıslahı çalışmalarını bölgede planlayıp uygulayarak bölge hayvancılığını ekonomik şartlarla verim bakımından daha üstün seviyelere çıkarmayı amaçlamakta ve çalışmalarını bu doğrultuda yapmaktadır.

Birliğe 2006 yılı itibariyle toplam üye sayısı 1546 ve soykütüğüne kayıtlı hayvan sayısı ise 38.286 baş’ dır.

3.1.2. Hayvan Materyali

Bu araştırmanın materyalini, Tekirdağ İli Damızlık Sığır Yetiştirici Birliği tarafından bölgede kullanılan ve kayıtları tutulan 44 adet Siyah-Alaca ırkı boğalar ile, birliğe üye işletmelerde 1994 ve daha sonraki yıllarda doğan 662 Siyah-Alaca ineğin, 1997-2005 yılları arasında elde edilmiş 1294 laktasyon süt verim kaydı oluşturmuştur (Çizelge 3.1.2.1)

(22)

Çizelge 3.1.2.1. Araştırmada kullanılan laktasyon verilerinin laktasyon sırası, yıllara ve Baba gruplarına göre dağılımı

Laktasyon Sırası Sürü (n) Verim Ort.(lt) 1. 662 5704 2. 385 6232 3. 165 6558 4. 63 6057 5. 16 5953 6. 3 6382 Yıllar Sürü (n) Verim Ort.(lt)

1997 1 5748 1998 8 6216 1999 19 6458 2000 42 6261 2001 124 6061 2002 221 5778 2003 314 5892 2004 416 5953 2005 149 6021

(23)

Çizelge 3.1.2.1.’in devamı

Baba No N Verim Ort.(lt) Baba No N Verim Ort.(lt)

1 22 6190 23 8 5308 2 30 6179 24 14 5974 3 2 6979 25 16 5640 4 19 5657 26 32 6029 5 2 5132 27 25 5409 6 9 6209 28 15 6231 7 1 5740 29 15 6179 8 8 6769 30 23 5787 9 9 7074 31 68 6023 10 16 5534 32 8 7143 11 2 3868 33 10 5582 12 6 7776 34 12 5523 13 6 6195 35 20 5729 14 24 5660 36 5 5497 15 19 5690 37 15 5723 16 6 5220 38 5 5307 17 25 5525 39 4 5802 18 8 6450 40 10 5740 19 6 5585 41 12 5718 20 27 6321 42 10 5802 21 5 5448 43 10 6012 22 60 6114 44 13 6326

(24)

3.1.3. Tekirdağ Damızlık Sığır Yetiştirici Birliği’nde Tutulan Süt Sığırı Verim Kayıtları

Tekirdağ Damızlık Sığır Yetiştirici Birliği’ne üye olan işletmelerde yetiştirilen Siyah-Alaca ineklere ait bilgiler, birliğin soykütüğü elemanları tarafından, işletme güncelleme formuna yazılarak işletmelerden aylık olarak toplanmakta ve bilgi işlem merkezindeki ulusal soykütüğü programına işlenmektedir. Süt verimi ile ilgili bilgiler ise üyeler tarafından işletmelerde bulunan ‘Süt Kontrol Defteri’ne yazılmakta ve ayda bir kez olmak üzere birliğe teslim edilerek soykütüğü programına kaydedilmektedir.

İşletme Güncelleme Formu: Bu formda ineğin ırkı, doğum tarihi, babası ve anası ile süt verimine ilişkin bilgiler bulunmaktadır. Bu bilgiler;

- Laktasyona Başlama Yılı, - Laktasyon Süresi,

- Laktasyon Sayısı, - Kuruda Kalma Süresi, - Süt Verimi’dir.

Süt Kontrol Defteri: Birlik tarafından üye işletmelere dağıtılan ve kullanılması mecburi olan bu defterlerde; Üye işletme numarası, işletmenin adresi, İşletmede mevcut olan sağılır ineklerin kulak numarası, ineğin adı, tohumlama tarihi, doğurduğu tarih, sağıma başladığı gün, kontrol tarihleri ve kuruya ayrılma tarihi ile buzağılarına ait;

- Buzağının Kulak Numarası ve Adı, - Doğum Tarihi,

- Doğum Şekli, - Cinsiyet,

- Doğum Ağırlığı,

- Babasının Kulak Numarası ile Akıbetine ilişkin bilgiler ve düşünceler yer almaktadır.

(25)

3.1.4. İncelenen Özellikler

Bu çalışmada, yukarıda belirttiğimiz bilgi kaynakları kullanılarak, birliğe üye işletmelerde yetiştiriciliği yapılan Siyah-Alaca sürünün, Laktasyon süt verimi üzerinde durulmuştur. Ayrıca boğaların; (Henderson, 1985) tarafından geliştirilen ‘En İyi Doğrusal Sapmasız Tahminleme’ (BLUP) yöntemi ile SAS (1998) paket programı kullanılarak damızlık değerleri tahmin edilmiştir.

3.2.Metod

Bu bölümde öncelikle süt verim kayıtlarından yararlanarak laktasyon süt verimlerinin hesaplanması hakkında bilgi verilmiştir. Daha sonra süt verimi ile ilgili incelenen özelliklere ait genetik parametrelerin tahmin edilmesinde kullanılan eşitlikler ile boğaların damızlık değerlerini tahmin etmek için kullanılan, En İyi Doğrusal Sapmasız Tahminleme (BLUP) yöntemine ilişkin eşitlikler sunulmuştur.

3.2.1. Laktasyon Süt Verimlerinin Hesaplanması

Bu çalışmada, işletmede her bir hayvana ait, tüm laktasyonlar için günlük ortalama süt verimi (G.O.S.V.) aşağıdaki formülle hesaplanmıştır.

G.O.S.V = ∑ ki/ n

ki = Kontroldeki Süt Verimi n = Kontrol Sayısı

Doğum ve kuruya çıkma tarihlerinden yararlanarak hesaplanan laktasyon süresi (LS) ile günlük ortalama süt verimi çarpılarak, laktasyon süt verimi hesaplanmıştır. Laktasyon süresinin hesaplanmasında ise aşağıdaki formülden yararlanılmıştır.

(26)

L = n.a – ( a / 2 – A ) Formülde,

L = Laktasyon Süresi, n = Kontrol Sayısı,

a = İki Kontrol Arası Süre

A = Doğum – İlk kontrol Arası Süre, olarak verilmiştir.

Burada mevcut kayıtlar, laktasyon sırası ve yılına göre gruplanmıştır. İşletmelerde kontroller ayda bir, sabah ve akşam olmak üzere 2 sağım şeklinde yapılmakta ve süt defterine işlenerek bilgi işleme kaydettirilmektedir.

3.2.2. Genetik Parametrelerin Tahmini

Varyans ve kovaryans bileşenlerin tahminlenmesinde kullanılan çok sayıda metod vardır. Bunlardan; (Patterson ve Thampson,1971) tarafından geliştirilen ve dilimize ‘Kısıtlanmış En Yüksek Olabilirlik’ yöntemi olarak aktarılan REML (Restricted Maximum Likelihood) yöntemi yaygın olarak kullanılmaktadır.

Buna göre genetik parametrelerin tahmini; (Patterson ve Thampson, 1971) tarafından geliştirilen REML tekniği ve süt verim özellikleri üzerine etkili şansa bağlı ( inek, boğa ) etkiler ile sabit ( yıl, sürü, mevsim, laktasyon sırası gibi ) etkileri birlikte dikkate alan, (Henderson, 1984) ‘Karışık Model Eşitlikleri (KME)’ ne göre yapılmıştır. Söz konusu model aşağıda verilmiştir.

Yijk = µ + α i + ß j + e ijk

Bu Modelde;

Yijk = i etkiye ait j.gözlem değeri,

µ = populasyona ait genel ortalama, α i = i. şansa bağlı etkiler,

ß j = j. sabit etkiler,

(27)

Buna göre, süt verim özellikleri için kalıtım derecesi ve tekrarlanma derecesinin tahmininde aşağıda verilen doğrusal model kullanılmıştır.

Yi j k l m n = µ + b i + LY j + LS k + M l + S m + e i j k l m n

Bu modelde;

Y i j k l m = m. Sürüde yer alan herhangi bir ineğe ait süt verimi,

b i = i. Boğaya ait etki,

LY j = j. Laktasyon yılının etkisi,

LS k = k. Laktasyon sırasının etkisi,

M l = l. Mevsiminin etkisi,

S m = m.sürüsünün etkisi,

e i j k l m n = Süt verimini etkileyen tüm etkileri içine alan şansa bağlı hata

faktörü’ dür. Varyansı σe2‘ dir.

Süt verim özelliklerine ilişkin tekrarlanma derecesinin tahmininde en az iki laktasyon süt verim kaydı bilinen ineklerin bu verimlerinin benzerliğinden ( grup içi korelasyon katsayısı), kalıtım derecesinin tahmininde ise baba-bir üvey kardeşler arasındaki korelasyondan ( t ) yararlanılmıştır. Kalıtım derecesi tahmininde en az iki verimi bulunan boğalar hesaplamaya katılmıştır.

Tekrarlanma derecesinin tahmini (Falconer, 1984), σi2 inekler arası varyansı

göstermek üzere,

σi2

r = --- σi2 + σe2

(28)

Kalıtım derecesinin tahmini, σara2 boğalar arası varyansı göstermek üzere,

σara2

t = ---, ise h2 = 4 t σy2

σy2 = Fenotipik varyans olup, σara2 + σi2 eşitliği ile tahmin edilmiştir.

Karışık Model Eşitliklerinin çözümü; SAS (1998), paket programı kullanılarak yapılmıştır.

3.2.3. Boğaların Süt Verimine Göre Damızlık Değerleri

Çalışmada inceleme konusu sürünün, BLUP yöntemi kullanılarak laktasyon süt verimine göre damızlık değerleri tahmin edilmiştir. İneklerin damızlık değerlerinin hesaplanmasında kendi değerleri, boğaların damızlık değerlerinin hesaplanmasında ise kızlarının verimleri dikkate alınmıştır.

3.2.3.1. En İyi Doğrusal Sapmasız Tahmin ( BLUP ) Metodu

Bu çalışmada, Tekirdağ Damızlık sığır Yetiştirici Birliği’ne üye işletmelerde yetiştirilen Siyah Alaca sığırı sürüsüne ilişkin damızlık değerlerinin tahminlenmesinde, 662 Siyah alaca ineğe ait toplam 1294 laktasyon verim kaydından yararlanılarak boğa ve ineklerin etkilerinin bir arada saptanılmasını sağlayan BLUP yöntemi Baba (sire) modeli kullanılmıştır.

BLUP yöntemi ile damızlık değer tahmini için kullanılan Baba ( sire) modeli eşitliği aşağıda verilmiştir.

(29)

Y i j k = µ i + a j + e i j k

Y i j k = i. Sürüdeki, j.babanın, k. çevredeki süt verimi,

µ i = i.Sürünün ortalaması,

a j = j. Babanın eklemeli genetik etkisi

e i j k = Hata.

Model eşitliğinde, her bir fenotipik değerin 3 unsurdan oluştuğu kabul edilmiştir. Bunlardan ilki, ineğin yetiştirildiği sürüdür. Sürü, sabit etkili faktör olarak modele konulmuştur. İkinci unsur, her babanın eklemeli genetik etkisidir ve şansa bağlı etkiye sahip faktör olarak modele konulmuştur. Üçüncüsü ise, ölçülemeyen faktörlerin etkisi anlamındaki hata etkileridir.

Bu metotla, ineklerin ve boğaların damızlık değerleri aşağıdaki eşitlikler ile hesaplanmıştır.

İneklerin Damızlık Değer Tahmini Hesaplamasında Kullanılan Eşitlik;

∑( Y i j k - µ i )

DD İ = h2n x --- 3.2.3.1.1.

n

DD i = i. İneğin damızlık değeri,

Y i j k = i. Sürüdeki, j.babanın, k. çevredeki süt verimi,

µ i = i.Sürünün ortalaması,

h2n = İneğin farklı dönemlerdeki verimlerine ait kalıtım derecesi,

n = İneğin değerlendirmeye alınan verimlerinin sayısı, n h2

h2n = --- olup, burada; 3.2.3.1.2.

1 + (n – r )

r = Tekrarlanma derecesi ( 0,49 ), h2 = Kalıtım derecesi ( 0,03 ) alınmıştır.

(30)

Boğaların Damızlık Değer Tahmini Hesaplamasında Kullanılan Eşitlik;

∑( Y i j k - µ i )

DD j = b AY x --- 3.2.3.1.3.

n

DD j = j. Babaya ait damızlık değeri,

b AY = Kızlarının fenotipik ortalamasına göre babanın damızlık değerinin

regresyon katsayısı,

Y i j k = i. Sürüdeki, j.babanın, k. çevredeki süt verimi,

µ i = i.Sürünün ortalaması,

n = Üzerinde durulan boğanın kızlarının sayısı,

Babanın damızlık değerinin regresyon katsayısı ( b AY ) ‘nın hesaplanmasında

aşağıdaki eşitlik kullanılmıştır.

2 n h2 2 n

b AY = --- = --- 3.2.3.1.4.

4 + ( n – 1 ) h2 n + k

h2 = Süt verimin kalıtım derecesi. ( 0,03 ) alınmıştır, k = Sabit katsayı.

Sabit katsayının ( k ) hesaplanmasında ise aşağıdaki formül kullanılmıştır. 4- h2

k = --- h2

Damızlık değerlerine ait isabet derecesi ( r AY ) hesabı aşağıdaki eşitliğe göre

yapılmıştır.

Kov ( A, Y ) n.h2 n

r AY = --- = √ --- = √ --- 3.2.3.1.5.

(31)

Tahmini damızlık değerlerinin standart hatası hesaplamasında ise aşağıdaki eşitlik kullanılmıştır.

S A = σ ara √ 1- r2AY 3.2.3.1.6.

Baba ( sire ) modeline ilişkin BLUP çözümü için, SAS (1998), paket programı kullanılmıştır. REML temelinde analiz yapan SAS (1998), paket programı ile her bir hayvana ait damızlık değerleri tahmin edilmiştir.

(32)

4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA

Bu bölümde incelenen süt verim özelliklerine ilişkin genetik parametreler ve BLUP’ ın Baba Modeli (sire model) kullanılarak tahmin edilen damızlık değerleri sunulmuştur. Elde edilen bulgular literatür bilgileri ile karşılaştırılmıştır.

4.1.Süt Verim Özellikleri

4.1.1. Laktasyon Süt Verimi ( LSV )

Bir ineğin laktasyon verimini etkileyen faktörlerin başında laktasyon sırası gelmektedir. İneğin süt verimi yaşı ilerledikçe artar.

Araştırmamızda, süt verim ölçütlerinin değerlendirilmesinde, laktasyon süt verimleri kullanılmıştır. Bu verilerde laktasyon sırasına göre yapılan analiz sonuçları çizelge 4.1.1.1’ de verilmiştir.

Çizelge 4.1.1.1.Laktasyon Sırasına Göre Laktasyon Süt Verim Ortalaması Laktasyon Sırası N Süt Verimi X ± Sx t P

I 662 5704,05 ± 51,4 110,94 <.0001 II 385 6232,15 ± 63,2 98,68 .0001 III 165 6558,14 ± 80,2 81,77 .0001 Genel Ortalama 6164,78 ± 64,93 97,13 .0001

Çizelge 4.1.1.2. İstatistiksel Analizler

Varyasyon Kaynakları SD KO Sx Z P

Boğalar arası 43 5031,08 18807 0,27 0,3945

Boğalar içi kızlar 661 794319 75540 10,52 < 0.0001 Hata 1293 824613 45536 18,11 < 0.0001

(33)

Çizelge 4.1.1.1’ de görüldüğü gibi laktasyon süt verimine ait genel ortalama 6164,78 ± 64,93 kg olarak bulunmuştur. Bulunan bu değer, Bakır ve Çetin (2001)’in bildiriminden düşük, Arıtürk ve Arpacık (1968), Alpan ve Arıtan (1970), Güney (1971), Şekerden ve Pekel (1982), Tümer ve Ark. (1985), Özkütük ve Pekel (1986), Şekerden ve ark (1987), Soysal ve Özder (1989), Soysal ve Özder (1991), Soysal ve Özder (1992), Duru ve Tuncel (2002) ile Bilgiç (2004)’in bildirimlerinden ise yüksektir. Araştırmada, laktasyon süt verimi üzerine laktasyon sırasının etkisinin önemli olduğu bulunmuştur (P < 0,01). Boğaların laktasyon süt verimi üzerine etkisi ise önemsiz bulunmuştur.

4.2. Genetik Parametreler

4.2.1. Kalıtım Derecesi Tahmini

Kalıtım derecesi, genetik varyasyonu en iyi tanımlayan ve ele alınan herhangi bir karakter bakımından sürünün ıslah potansiyelini belirleyen bir ölçüttür. Yapılan araştırmamızda süt veriminin kalıtım derecesi oldukça düşük bulunmuştur. Bunun sebebinin ise, değerlendirmeye alınan boğaların kızlarına ait verim dönemi sayılarının az olmasından kaynaklanmış olabileceği düşünülmektedir. Araştırma sonucunda bulunan kalıtım derecesi çizelge 4.2.1.1’ de gösterilmektedir.

Çizelge 4.2.1.1. Süt Verim Özelliklerine Ait Kalıtım Derecesi

Verim Özelliği Kalıtım Derecesi ( h2 )

Laktasyon Süt Verimi 0,03

Tahmin edilen bu kalıtım derecesi değeri, Erdoğan ve Akman ( 2003 )’ın düşük verim seviyesine sahip Siyah Alaca sürüsü için bildirdiği değer ile aynı olup, Yener (1979), Danell (1981), Şekerden ve Pekel (1982), Lak (1987), Gürdoğan ve Alpan (1990), Kaygısız (1997), Tuna (1997), Ulutaş ve ark. (2001), Koç (2003) ile Akman ve Kumlu (2004)’un bildirimlerinden ise düşüktür.

(34)

Laktasyon süt verimine ait kalıtım derecesinin düşük çıkmasından dolayı, araştırmamıza konu oluşturan sürünün laktasyon süt verimi yönünden genetik ıslahı için önemli bir potansiyele sahip olamayacağı düşünülmektedir.

4.2.2. Tekrarlanma Derecesi Tahmini

Araştırmaya konu olan sürünün, bölgede gerçekleşen süt verim özelliklerine ait performanslarını ortaya koyabilmek amacıyla, süt verim özelliğine ait tekrarlanma derecesi tahmin edilmiştir. Araştırmamızda tahmin edilen tekrarlanma derecesi değeri, literatür de bildirilen değerler arasında bulunmuştur.

Araştırmada sonucunda bulunan süt veriminin tekrarlanma derecesi çizelge 4.2.2.1.’de verilmiştir.

Çizelge 4.2.2.1. Süt Verim Özelliklerine Ait Tekrarlanma Derecesi

Verim Özelliği Tekrarlanma Derecesi ( r )

Laktasyon Süt Verimi 0,49

Tahmin edilen bu tekrarlanma derecesi değeri, Gürdoğan ve Alpan ( 1990 ) ile Akman ve Kumlu ( 2004 )’nun bildirimlerine yakın, Şekerden ve Pekel (1982), Akbulut (1990), Kayaalp ve Bek (1991), Tuna (1997), Ulutaş ve ark. (2001) ile Koç (2003)’un bildirimlerinden ise yüksektir.

Yapılan istatistik analizler sonucunda elde edilen süt verimine ait varyans bileşenleri ve genetik parametre tahminleri çizelge 4.2.2.2’de gösterilmiştir.

Çizelge 4.2.2.2. Süt Verim Özelliklerine Ait Varyans Bileşenleri ve Genetik Parametre Tahminleri

Özellikler σ2A σ2İÇ σ2e t h2 r µ1 µ2 µ3

(35)

4.3.Boğaların Süt Verimine Göre Damızlık Değerleri

4.3.1. En İyi doğrusal Sapmasız Tahmin Metodu ( BLUP ) Baba Modeli ( Sire Model )

BLUP’ın ‘Baba Modeli’ ile değerlendirmeye alınan ineklerle birlikte boğaların damızlık değerleri de tahmin edilmiştir. Bu amaçla 44 boğanın 662 kızına ait 1294 laktasyon süt verim kaydı değerlendirilmiştir. İncelenen verilere göre, boğaların damızlık değerleri boğalara göre gruplandırılan kızlarının damızlık değer ortalamasının kız sayısını da dikkate alan (3.2.3.1.4.) no’ lu eşitlikle elde edilen tartı faktörleri ile çarpılarak tahmin edilmiştir. Elde edilen sonuçlar çizelge 4.3.1.1’de verilmiştir.

İneklerin damızlık değerleri ise, çizelge 3.1.2.’ de verilen bilgilerden yararlanılarak (3.2.3.1.1.) no’ lu eşitlik yardımıyla tahmin edilmiştir. Tahmin edilen değerler Ek- II’de verilmiştir (4.3.1.2.).

Araştırmamız sonucunda, tahmin edilen damızlık değerine ait korelasyon katsayısı ve standart hata; 0,27 ± 69,07 olarak bulunmuştur. Bulunan bu değer, Geissler ve Zelfel ( 1988 )’ in bildirimlerinden yüksek, Kızılkaya (1993), Tuna (1997) ile Akman ve Kumlu (2004)’ un bildirimlerinden ise düşüktür.

(36)

Çizelge 4.3.1.1. Boğaların BLUP’ın Baba Modeli’ne Göre Tahmin Edilen Damızlık Değerleri Boğa No N D.D.±Sx r AY Boğa No N D.D.±Sx r AY 1 22 -3.5843±68,04 0,37 23 8 -1.8757±70,04 0,24 2 30 -20.5174±67,23 0,42 24 14 12.5377±69,33 0,30 3 2 5.2616±70,71 0,12 25 16 -4.4250±69,10 0,33 4 19 -2.3204±68,50 0,34 26 32 11.7199±67,32 0,44 5 2 -10.9319±70,67 0,12 27 25 -15.4070±68,29 0,40 6 9 -25.1412±69.67 0,25 28 15 19.7660±68,95 0,32 7 1 -4.5518±70,78 0,08 29 15 -5.4548±68,86 0,32 8 8 6.0232±69,79 0,24 30 23 0.9284±67,89 0,38 9 9 11.1408±69,68 0,25 31 68 -0.7673±63,63 0,58 10 16 -11.0211±68,71 0,32 32 8 33.0052±69,95 0,24 11 2 -5.8846±70,58 0,12 33 10 -10.2689±69,53 0,26 12 6 8.6227±70,08 0,20 34 12 -3.0279±69,41 0,29 13 6 -7.7937±70,05 0,20 35 20 -18.7432±68,36 0,36 14 24 -41.5324±67,78 0,38 36 5 3.3479±70,35 0,19 15 19 -25.0630±68,27 0,34 37 15 15.4554±69,16 0,32 16 6 -12.3321±70,12 0,21 38 5 -2.6948±70,35 0,19 17 25 -21.4848±67,50 0,40 39 4 3.0801±70,49 0,17 18 8 7.0477±69,75 0,24 40 10 12.6425±69,60 0,26 19 6 -19.7937±69,97 0,21 41 12 0.4697±69,66 0,28 20 27 25.5442±67,27 0,41 42 10 14.4864±69,87 0,26 21 5 3.9831±70,22 0,19 43 10 13.6207±69,69 0,26 22 60 36.3602±64,61 0,55 44 13 29.5737±69,42 0,30 N: Boğalara ait, değerlendirmeye alınan kızlarının sayısı,

rAY: Gerçek damızlık değeri ile tahmin edilen damızlık değeri arasındaki korelasyon katsayısı (isabet derecesi).

(37)

5. SONUÇ

Araştırma materyalini, Tekirdağ Damızlık Sığır Yetiştirici Birliği’ne üye işletmelerde yetiştirilen Siyah-Alaca süt sığırlarının 1997 – 2004 yılları arasındaki süt verim özelliklerine ilişkin bilgiler oluşturmuştur.

Araştırma sonuçlarına göre, Siyah-Alaca süt sığırlarında üç laktasyon dönemi incelenmiş ve laktasyon sırasına göre ortalama laktasyon süt verimi 6164,78 kg olarak bulunmuştur. Bulunan bu değer Siyah-Alaca inekler için belirtilen süt verim ortalamalarına yakındır.

Çalışmada, laktasyon süt verimi için REML yöntemi ile tahminlenen kalıtım derecesi ( 0,03 ), aynı yöntemle Siyah – Alaca ‘lar da yapılan ve literatürde belirtilen birçok araştırmada elde edilen değerlerden düşük bulunmuştur.

Aynı özelliğe ait tekrarlanma derecesi ( 0,49 ) ise, daha önce yapılan ve literatürde belirtilen birçok araştırmada elde edilen değerler arasında bulunmuştur.

BLUP’ın Baba Modeli ile yapılan damızlık değer tahmininde ise, tahmin edilen damızlık değerine ait korelasyon katsayısı ( 0,27 ) ise aynı yöntemlerle yapılan ve literatürde belirtilen değerlerden düşük bulunmuştur.

Sonuç olarak, yapılan bu çalışma ile Tekirdağ Damızlık Sığır Yetiştirici Birliği’ne üye işletmelerde yetiştirilen Siyah-Alaca’lar da süt verimi için hesaplanan kalıtım derecesi ile tekrarlama derecesi arasındaki farkın bu kadar fazla olmasının sebebinin, dişilerin damızlık değerlerinin tahmininde incelenen verim dönemi sayısının az olması ile birlikte sürünün içinde bulunduğu sabit çevre etkisinden kaynaklanmış olabileceği düşünülmektedir.Yapılan çalışmalarda, süt verim özelliğine ait tekrarlama ve kalıtım derecesi arasındaki farkın bu kadar fazla olmaması için, değerlendirmeye alınan dişilerin verim dönemi sayısının artırılması ve aynı zamanda incelemeye alınan sürünün içinde bulunduğu sabit çevre şartlarının etkilerinin de daha dikkatli ele alınması gerektiği düşünülmektedir.

(38)

Ayrıca, yapılan bu çalışmada değerlendirmeye alınan 44 adet boğaya ait damızlık değer tahmininde, tahmin edilen isabet derecesinin ( 0,27 ) çok düşük olması, sürünün ıslahı bakımından istenilen bir sonuç değildir. Döl kontrolünden geçmiş denenmiş boğaların damızlıkta kullanılabilmeleri için, damızlık değerlerine ait isabet derecesinin en az % 70 olması gerekmektedir (Kumlu, 2003). Araştırmaya konu olan boğaların isabet derecesinin düşük çıkma sebebinin ise, boğa başına düşen kız sayısının az ve her boğaya düşen kız sayısının eşit olmamasından kaynaklanmış olabileceği tahmin edilmiştir. Damızlık değerlerine ait isabet derecesinin % 70’in üzerine çıkartılması, ancak boğa başına düşen ve incelemeye alınan kız sayısının arttırılması ile gerçekleşebilir.

Yapılan bu araştırma ile Tekirdağ İli Damızlık Sığır Yetiştirici Birliğinde kullanılan Holstein Irkı Boğalardan elde edilen dişi döllere ait laktasyon süt verimlerinin incelenmesi sonucunda boğaların bölgemizde gerçekleşen performanslarının çok düşük olduğu tahmin edilmiştir. Boğaların performanslarının çok düşük çıkmasının nedeninin ise, incelenen sürüye ait ele alınan verim kayıtlarının az olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Daha sonraki yıllarda yapılacak olan bu araştırmaya benzer çalışmaların, daha fazla verim kaydı ele alınarak yapılacağı düşünülürse, boğaların bölgede gerçekleşen performanslarının da daha yüksek çıkacağı söylenebilir.

Bölgemizde, istenilen özelliklere sahip verimli hayvanların yetiştirilmesi için, ele alınan ırkın genetik yapısının iyileştirilmesi gerekmektedir. Bunun için uygulanacak çalışmalarla, işletmelerin yapısı dikkate alınarak gereksinime uygun damızlıkların çeşit ve nitelikleri belirlenmelidir. Tüm bu çalışmaların yapılabilmesi için, gerek resmi kamu kuruluşları, gerekse özel kuruluşlar aracılığı ile suni tohumlama ve hayvanlardaki kayıt sistemleri hakkında kurs ve seminerler düzenlenerek yetiştiriciler bilgilendirilmelidir. Yapılan eğitimler sonucunda, yetiştirici işletmesindeki hayvanların verimlerini ve karşılaşmış olduğu diğer problemleri göz önüne alarak kullanmak istediği spermayı kendisi seçebilecek ve böylelikle bölgede bilinçsiz sperma kullanımı engellenmiş olacaktır.

(39)

Ayrıca yapılan bu eğitimlerle, yetiştiriciler hayvan kayıt sistemine daha fazla önem verecek ve böylelikle daha sonraki yıllarda yapılacak olan benzer konulardaki çalışmalar için, daha fazla kayıtlı veri elde edilmesine olanak sağlayacaklardır.

(40)

6.KAYNAKLAR

Akbulut , Ö. , 1990. Atatürk Üniversitesi Tarım İşletmesinde Yetiştirilen Esmer, İleri Kan Dereceli Esmer Melezleri İle Siyah Alaca Sığırların Süt Verim Özellikleri Ve Laktasyon Eğrisi Parametrelerine Etkili Faktörler. A.Ü. Fen Bilimleri Enst. Doktora Tezi ( Basılmamış).Erzurum.

Akman , N. , Kumlu , S. , 2003. Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Yayınları 2003. Ankara.

Akman , N. , Kumlu , S. , 2004. Türkiye Siyah Alaca Populasyonunda 305 Gün Süt Verimine Ait Genetik ve Fenotipik Parametreler. Merkez Birliği Yayınları. 2004, 10 (3) 281-286.

Alpan , O. , Arıtan, N. , 1970. Karacabey Harasında On Yıllık Siyah - Alaca Yetiştiriciliği Üzerine Araştırmalar. Lalahan Zootekni Araştırma Enstitüsü Dergisi. 10: 14-25. Ankara.

Anonim , 1989. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Yayınları. Yayın No: 2021. Ankara

Anonim , 2000. Tekirdağ’da Tarım. Tekirdağ Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu. Tekirdağ. 2000- P: 245.

Anonim , 2004.http//www.tarimsal.net/tarimci/tekirdag/sut2004.htm.

Anonim , 2004. www.tarimsal.net/tarimci/tekirdag/isl.kapasi2004.htm.

Anonim , 2004. Tekirdağ Tarım İl Müdürlüğü 2004 Tarım Raporu. Tekirdağ.

(41)

Arıtürk , E. , Arpacık , K. , 1968. Karasu İnekhanesi Siyah-Alaca İneklerinde Bazı Verim Özellikleri. A.Ü. Veteriner Fak.Dergisi.15:301-308.

Bakır , G. , Çetin , M. , 2001. Reyhanlı Tarım İşletmesinde Yetiştirilen Siyah – Alaca Sığırlarda Döl ve Süt Verim Özellikleri Üzerine Bir Araştırma. Turk J Vet.Anim Sct Tübitak, 27 (2003): 173-180.

Baraz , E. , 1992. Hayvancılığımızın Bugünkü Durumu, Sorunları ve Çözüm Önerileri. Trakya 1. Hayvancılık Sempozyumu 8-9 Ocak, Tekirdağ. P:13-25.

Bilgiç , N. , Yener , S. M. , 1999. Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Sığırcılık İşletmesinde Yetiştirilen Siyah - Alaca İneklerde Bazı Süt ve Döl Verimi Özellikleri.Tarım Bilimleri Dergisi, 5 (2): 81-84. Ankara.

Bilgiç , N. , 2004. Polatlı Tarım İşletmesinde Yetiştirilen Siyah-Alaca İneklerde Bazı Süt Verim Özellikleri. S. Ü. Ziraat Fakültesi Dergisi, 19 (36): (2005). 116-119.

Bülbül , M. , 1973. Adana Ovası Tarım İşletmelerinin Ekonomik Yapısı, Finansman ve Kredi Sorunları, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığı. Ankara.

DİE , 1994. Devlet İstatistik Enstitüsü, 1994 Tarım İstatistikleri Özeti. Yayın No:1728 Ankara.

DİE , 2001. Devlet İstatistik Enstitüsü, 2001 Genel Tarım Sayımı Sonuçları. Ankara.

DİE , 2004. Devlet İstatistik Enstitüsü Yayınları ve Kayıtları, 2004. Ankara.

DİE , 2004. Türkiye İstatistik Yıllığı. 2004.http://www.die.gov.tr/yillik/11_tarim.

DİE , DTP , 2004. Devlet İstatistik Enstitüsü ve Devlet Planlama Teşkilatı Yayınları ve Kayıtları, 2004. Ankara.

(42)

Danell , B. , 1981. Evolution of Sires on First Lactation Dairy Cattle. Swedish Üniversity of Agricultural Science.Department of Animal Breeding and Genetic. Uppsala.

Duru , S. , Tuncel , E. , 2002. Koçaş Tarım İşletmesinde Yetiştirilen Siyah - Alaca Sığırların Süt ve Döl Verimleri Üzerine Bir Araştırma. Süt Verim Özellikleri. Turk J. Vet. Anim.Sci.Tübitak, 26 (2002): 97-101.

Eliçin , A. , ve ark. 1990. Türkiye’ de Büyükbaş Hayvan Yetiştiriciliği ve Damızlıkların Etkin Olarak Kullanılması. Türkiye Ziraat Mühendisliği 3.Teknik Kongresi. 8-10 Ocak 1990. Ankara.

Erdoğdu , G. , Akman , N. , 2003. Süt Sığırlarında Farklı Süt Verim Seviyesindeki Sürülerde, Süt Verimine Ait Varyans Unsurlarının Tahmini. Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Yayınları. Ankara.

Falconer , D.C. , 1960. Introduction to Quantitative Genetics.The Ronald Pres CO., New York.

Falconer , D.C. , 1984. Einführung in die Quantitative Genetik. (İngilizceden Almancaya çeviren: P. Glodek). Verlag Eugen Ulmer, Stuttgart.

FAO , 2004. http://faostat.fao.org/faostat/.

Geissler , B. and Zelfel , S. , 1988. Further Development of the Breeding Valves Estimation of German Black Pied Dairy Bull in the German Democratic Republic. Animal Breeding Abstracts 056-05431.

(43)

Gündoğdu , F. , 1993. Sarımsaklı Tohum Üretme Çiftliğinde Yetiştirilen Esmer ve Siyah –Alaca Sığırlarının Bazı Süt ve Döl Verim Özellikleri Üzerinde Karşılaştı Karşılaştırmalı Bir Araştırma. T. Ü. Tekirdağ Fen Bilimleri Enstitüsü Zootekni Anabilim Dalı,Yüksek Lisans Tezi. Tekirdağ.

Güney , O. , 1971. Ankara Çayır – Mera Yem Bitkileri ve Zootekni Araştırma Enstitüsü Sığırcılık Faaliyetleri. Zootekni Dergisi , Cilt:3, Sayı:12, 22-27.

Gürdoğan , T. , Alpan , O. , 1990. Ankara Şeker Fabrikası Çiftliğinde Yetiştirilen Holstein Sürüsünde Süt Verimine İlişkin Genetik Parametreler ve Genetik İlerleme Hızı. Ankara Üniversitesi Veteriner Fak. Dergisi. 37 (1) : 101-115, 1990.Ankara.

Henderson , C. R. , 1984. Application of Linear Models in Animal Breeding. Üniversity of Guelph, 1984.

Henderson , C. R. , 1985. Best Linear Unbiased Prediction of non.Additive Genetic Merit in Noninbred Populations. J. Anim.Sci., 60:111-123.

Karataş , Ş. , 1967. Atatürk Üniversitesi Merinos Sürüsünde Bazı Parametreler ve Tahmin Metodları. A.Ü. Zir.Fak.Zirai Araştırma Enstitüsü Araştırma Bülteni No: 20. Erzurum.

Kayaalp , G. T. , Bek , Y. , 1991. Farklı Üç Tekniğe Göre Hesaplanan Varyans Unsurlarından Kalıtım Derecesinin Tahmini. Ç.Ü.Zir.Fak.Dergisi, 1991, 6 (2): 121-128.

Kaygısız , A. , 1997. Siyah - Alaca Sığırların Kahramanmaraş Tarım İşletmesi Şartlarındaki Verim Özellikleri. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Zootekni Bölümü Yayınları, 3 (2): 9-22. Kahramanmaraş.

(44)

Kaygısız , A. , 1997. Kahramanmaraş Tarım İşletmesi Siyah-Alaca Sürüsünde Süt Verimine İlişkin Yönelim Unsurlarının Tahmini. Tarım Bilimleri Dergisi, 2 (3):71-73. Kahramanmaraş.

Kızılkaya , K. , 1993. Süt Sığırlarında Damızlık Değerin Tahmininde Değişik Yöntemlerin Kullanımı. A. Ü. Zir.Fak. Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi- Yayımlanmamış- Ankara.

Koç , A. , 2003. Dalaman Tarım İşletmesinde Yetiştirilen Siyah - Alaca Süt Sığırlarının Döl ve Süt Verimlerine İlişkin Genetik ve Fenotipik Parametre Tahminleri. Adnan Menderes Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü.Aydın.

Kumlu , S. , Akman , N. , 1999. Türkiye’de Damızlık Siyah - Alaca Sürülerinde Süt ve Döl Verimi.Lalahan Hayvancılık Araştırma Enstitüsü Dergisi 1999 ; 39: 1-16. Ankara .

Kumlu , S. , 1999. Türkiye’de Damızlık Siyah - Alaca Sürülerinin Süt Verimlerinde Genetik ve Fenotipik Yönelimler. Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fak. Zootekni Bölümü Dergisi, 12: 11-24. Antalya.

Kumlu , S. , 2000. Türkiye’de Damızlık ve Kasaplık sığır Yetiştirme. Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Yayınları 2000. Yayın No: 3, Sf:126-127.Ankara.

Kumlu , S. , 2003. Hayvan Islahı. Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Yayınları 2003. Yayın No: 1, Sf: 5. Ankara.

Lak , A. , 1987. Şeker Çiftliği Esmer Sığırlarının Genetik Analizi. Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü.Doktora Tezi, Ankara.

Referanslar

Benzer Belgeler

I. Arap kabileleri arasında sık sık sorunlar yaşanmaktadır. Kabileler arasında tek tanrılı dinsel anlayış yoktur. Arap Yarımadası’nda feodal bir yapı görülmektedir..

Buzağılama Yılı, Buzağılama Ayı, Laktasyon Sırası ve İllere Göre Siyah Alaca Sığırlarının 305 Gün Süt Verimi, Laktasyon Süresi, Kuruda Kalma Süresi ve BAna

Bütünleşik pazarlama iletişimi, yeni ürün kavramları gerçekleştirme, reklam yaratma, reklam yeri satın alma, halkla ilişkiler, olay pazarlama, doğrudan pazarlama,

Buna göre, Lebovici, tikleri, bünyesinde çocuğun aile içindeki yerini belirleyen bir psiko-motor bozukluk olarak görmekte, bazı tiklerin de &#34;obsede

Örnek olarak, din üzerindeki düşün­ celerini 192S Kasımında Emil Ludwig ile yaptığı konuşmadan almak yoluna gidilmez.7 1923 yılı Şubatında toplanan İzmir

A sensitivity analysis was performed using both disease and economic parameters including cattle value, value of live weight, duration of disease, average body weight at the time

Helvatjoglu-Antoniades ve ark (2001), biri fissür örtücü olarak kullanılan dört adet cam iyonomer esaslı (Miracle-Mix, Fuji III, Fuji II LC ve Ketac-Silver), iki adet rezin

Anahtar sözcükler: Arcanobacterium pyogenes, Sığır, Koyun, Süt, Karaciğer, Akciğer, Bronko alveolar yıkantı.. Isolation of Arcanobacterium pyogenes from Samples of Sheep and