• Sonuç bulunamadı

Birincil Sağlık Hizmeti İçinde Ruh Sağlığı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Birincil Sağlık Hizmeti İçinde Ruh Sağlığı"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bedirhan ÜSTÜN (*), M. Emin CEYLAN (**), Yunus ÇEVIK (***), A. Kemal YA

Ş

AR (***)

ÖZET

Bu çal

ış

mada, "depresyon" örnek olarak ele al

ı

n

ı

p sa

ğ

l

ı

k oca

ğı

nda verilen ruh sa

ğ

l

ığı

hizmetinin

de-ğ

erlendirilmesine çal

ışı

lm

ış

t

ı

r. Kazan Sa

ğ

l

ı

k Oca

ğı

bölgesinde Kazan (merkez) ile Fethiye ve Sar

ı

lar köylerinde

yap

ı

lan taramalarda son bir ay içinde 20-60 ya

ş

grubunda depresif belirti yayg

ı

nl

ığı

yakla

şı

k %32 bulunmu

ş

,

depresyon tablosuna ise %6.3 oran

ı

nda rastlanm

ış

t

ı

r. Belirtilerin daha çok 40-60 ya

ş

grubunda yo

ğ

unla

ş

t

ığı

ve

depresyon tablosunun kad

ı

nlarda s

ı

k görüldü

ğ

ü bulunmu

ş

tur.

Depresyona ili

ş

kin bilgi-tutum-davran

ış

örüntüsü üzerinde yap

ı

lan soru

ş

turmada orta derecede depresif belirtisi

olanlar

ı

n sa

ğ

l

ı

k oca

ğı

na gitme oran

ı

%7 .2 olarak bulunmu

ş

(ocak kay

ı

tlar

ı

ndan), depresyon ya da ruhsal

has-tal

ı

k tan

ı

s

ı

alan saptanamam

ış

t

ı

r. Ruh sa

ğ

l

ığı

hizmetinin birincil sa

ğ

l

ı

k.hiztneti içindeki ;yeri ve önemine

de-ğ

inilerek birtak

ı

m önerilerde bulunulmu

ş

tur.

Anahtar kelimeler: Depresyon, Birincil sa

ğ

l

ı

k hizmeti

ş

ünen Adam; 1994, 7 (4): 9-19

SUMMARY

In this research, depression in taken as a sample to evaluate the quality of mental health care in primary health

service. In the last month, at the region of Kazan (centre), Fethiye and Sar

ı

lar village, people between ages 20-

60 with depressive symptoms are found 32%, depression synd

ı

-ome s found 6.3%. The symptoms are mostly

found between ages 40-60, and especially women are more affected.

While researching the level of knowledge about depression; 7.2% of people with moderate depressive symptoms

applied to the primary health service but neither depression nor other mental disorders are diagnosed. The

im-portance of mental health care is mentioned and some advices are giyen.

Key words: Depression, primary health care

GIRI

Ş

Günümüz insan

ı

n

ı

n çevre ko

ş

ullar

ı

içerisinde ça

ğ

c

ı

l

"epidemiler" diyebilece

ğ

imiz kalp, damar hastal

ı

kla-r

ı

, yüksek tansiyon, ast

ı

m gibi bedensel hastal

ı

klar

ı

n

yan

ı

nda ruhsal çöküntüler (depresyon) ve ilaç, alkol

al

ış

kanl

ığı

gibi ruhsal bozukluklarda önemli bir yer

tutmaktad

ı

r (1,2)

.

Son 15 y

ı

ldar yap

ı

lan baz

ı

toplumsal ara

ş

t

ı

rmalarda,

depresyonun 25-30 y

ı

lda 10 kat artt

ığı

ifade edil--

mektedir (3,4)

.

İş

sizlik ya da i

ş

sizlik tehdidi, i

ş

stan-

* Dünya Sağlık Örgütü, Ruh Sağlığı Bölümü, Cenevre ** Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi *** Kazan Sağlık Ocağı

(2)

Birinci! Sağlık Hizmeti içinde Ruh Sağlığı Üstün, Ceylan, Çevik, Yaşar

dartla

ş

mas

ı

, göç ve ait oldu

ğ

u toplumsal kökten

kopma, tüketim tutkusu, ya

ş

am pahal

ı

l

ığı

, çarp

ı

k

sa-nayile

ş

me ve kentle

ş

me, de

ğ

erler karga

ş

as

ı

gibi

top-lumsal etmenler sonucu pekçok insan ruhsal

so-runlar

ı

n içine girmektedir. Bireyin içinde bulundu

ğ

u

çevre ve kendi kendisiyle ban

şı

kl

ığı

n

ı

n,

uyum-lulu

ğ

unun bozulmas

ı

, yarat

ı

c

ı

l

ığı

n

ı

, üretkenli

ğ

ini

ço

ğ

u kez olumsuz yönde etkilemekte ve yeti

yi-timine yol açmakta ve önemli bir sa

ğ

l

ı

k sorunu

ola-rak depresyon ortaya ç

ı

kmaktad

ı

r. Bunun pekçok

ör-ne

ğ

ini ülkemizde de görmekteyiz

(5 ).

"Genel olarak ruh sa

ğ

l

ığı

, bütün öbür sa

ğ

l

ı

k

so-runlar

ı

gibi ülkenin toplumsal ekonomik

sorunla-r

ı

ndan, e

ğ

itim ve ö

ğ

renim düzeninden, toplumsal

güvence ko

ş

ullar

ı

ndan soyutlanamaz. Bu nedenle

konuya dar bir görü

ş

le, yaln

ı

zca ruh hastal

ı

ktan ve

ruh hekimli

ğ

ı

s

ı

ndan bakamay

ı

z ve geni

ş

anlamda

ruh sa

ğ

l

ığı

sorunu ruh hekimlerinin ve ruh

bi-limcilerin, hekimlerin tekelinde kalamaz"

(6).

Sa

ğ

l

ı

k hizmeti her alanda ve tümel/kavray

ı

c

ı

bir

ş

e-kilde anla

şı

lmaktad

ı

r. Buna göre temel sa

ğ

l

ı

k

ör-gütü, yöre halk

ı

ile birlikte, ruh sa

ğ

l

ığı

alan

ı

nda da

koruyucu, tedavi edici, esenlendirici hizmetleri

ta-sarlamal

ı

ve uygulamal

ı

, bu konularda da sa

ğ

l

ı

k e

ğ

i-timi yapmal

ı

d

ı

r. Bu alandaki sorunlar

ı

, gereksinmeyi

ve istekleri saptamak, halk

ı

n bilgi, tutum ve

dav-ran

ış

lar

ı

n

ı

ö

ğ

renmek için alan taramalar

ı

yapmal

ı

;

çevresel ko

ş

ullar

ı

de

ğ

erlendirmeli ve gerekli

ön-lemleri almal

ı

d

ı

r.

Bu yakla

şı

m yaln

ı

zca kavramsal düzeyde onaylan

ı

p,

uygulamada bir yana b

ı

rak

ı

lmamal

ı

d

ı

r. Birincil sa

ğ

-l

ı

k hizmeti içindeki "en s

ı

k görülen, en çok öldüren,

en çok sakat b

ı

rakan hastal

ı

k" ilkesi yönünden

in-celenirse, ruhsal bozukluklar

ı

n hiç de yabana at

ı

-lacak bir konu olmad

ığı

, tersine üzerinde önemle

du-rulmas

ı

gere

ğ

i ortaya ç

ı

kar (Tablo 1).

Walton'a göre, ruhsal hastal

ı

klar toplumda bron

ş

it,

so

ğ

ukalg

ı

nl

ığı

ve romatizmadan sonra dördüncü s

ı

-radad

ı

r

(8).

Goldwell ve Blackwell 1970'de

Lond-ra'da genel t

ı

p uygulamas

ı

içinde belirgin psikiyatrik

morbidite oran

ı

n

ı

n %20'ye ula

ş

t

ığı

n

ı

bulmu

ş

lard

ı

r.

Kolombiya, Hindistan, Sudan ve Filipin'ter gibi

ge-li

ş

mekte olan ülkelerden seçilen bir grupta ruhsal

bozukluklar

ı

n morbiditesi ortalama %13,9 olarak

saptanm

ış

t

ı

r (9)

.

Türkiye'de bu alanda yap

ı

lan çal

ış

malar oldukça az

say

ı

dad

ı

r:

a) N.

Baykan'

ı

n 1964-1966'da Ankara'da k

ı

rsal,

yan-k

ı

rsal ve gecekondu kesimlerinde uygulatt

ığı

ta-ramalann sonucu

ş

öyledir ( 10):

Genel morbidite

K

ı

rsal bölge

%14

Yan-k

ı

rsal bölge

%92

Gecekondu bölgesi

%18

b) N. Eren'in yürütücülü

ğ

ünde

Ş

ubat 1975-Ocak

1976 tarihlerinde sürdürülen "Ankara kentinde

ya-ş

ayan halk

ı

n saptanan sorunlar

ı

na göre sa

ğ

l

ı

k hiz-

Tablo 1. Değişik kültürlerde ruhsal bozuklukların görülme sıklığı (7)

Yazarlar Basım yılı Yer Tüm psikiyatrik morbidite %

Pasamanick ve ark. 1959 Baltimore - A.B.D. 9.3

Srole ve ark. 1962 New York - A.B.D. 23.4

Leighton ve ark. 1963 String Country - A.B.D. 20.7

Taylor ve Chave 1964 Londra ve bir kasaba - İngiltere 33.0

Hare ve Shaw 1965 Güneydoğu Londra - İngiltere 20.6

Shepherd ve ark. 1966 Londra - Ingiltere 14.0

Piotrowski ve ark. 1968 Plock - Polonya 18.0

Piotrowski ve ark. 1968 Guechanow - Polonya 13.5

Dube 1968 Agra - Hindistan 2.4

Bash ve Bash - Liechti 1969 Kuzistan - Iran 14.9

Moya, Marconi ve ark. 1969 Santiago - Ş1 15.3

Manategul 1970 Lima - Peru 18.7

Bash ve Bash - Liechti 1974 Şiraz - Iran 16.6

Barnar, Reppegoard, Astrup 1974 Berlewag - Norveç 19.5

Tarnoposky ve ark. 1977 Buenos Aires - Lanus - Arjantin 15.7

Weismann, Myers, Harding 1978 New-Haven - A.B.D. 17.8

Jones ve Henderson 1978 Canberra - Avustralya 21.1

Orley, Blitt, Wing 1979 İki Uganda Köyü 25.3

Hacettepe Psikiyatri Bölümü 1980 Gölbaşı - Ankara 21.3

(3)

metleri için örgütlenme önerileri" adl

ı

ara

ş

t

ı

rmada

Nevrozlar %3.41, Psikozlar %0.14 oran

ı

nda

be-lirtilmi

ş

ve nevrozlar en çok görülen ilk 10 hastal

ı

k

listesinde;

Akut solunum yolu enfeksiyonu, 137 Semptomlar,

Gripten sonra 4. s

ı

rada yer alm

ış

lard

ı

r.

Verilen bu yüzdelerin gerçek prevalans olmay

ı

p,

herhangi bir sa

ğ

l

ı

k kurulu

ş

u ya da hekime ba

ş

-vuracak poliklinik hastalar

ı

olarak de

ğ

erlendirilmesi

önerilmektedir (il).

c) M. Ünal'

ı

n Etimesgut bölgesinde 1977

Ş

ubat-May

ı

s aras

ı

nda yürüttü

ğ

ü taramalarda ruhsal

has-tal

ı

k yayg

ı

nl

ığı

%23.14 düzeyinde bulunmu

ş

tur

( 12).

Bu say

ı

alkol, ilaç al

ış

kanl

ı

klar

ı

, zeka gerilikleri,

or-ganik ve fonksiyonel psikozlan, psikonevrozlar

ı

ve

ki

ş

ilik bozukluklar

ı

aras

ı

nda tedaviyi gerektirecek

düzeydeki hastalar

ı

i

ş

aret etmektedir.

Psikonevroz-lann pay

ı

%6.89'dur. Buradaki depresyona özgül

paydan hesaplanan prevalans ise %2.2'dir.

d) Z. Atakan'

ı

n

( 13),

E. Demiriz'in

( 14)

ve A. Arpaz'

ı

n

( 15)

birbirini tamamlar

ş

ekilde yürüttükleri ve

"

ş

imdki durumu muayenesi (PSE)"ni kulland

ı

klan

çal

ış

ma-lar

ı

nda;

Psikiyatrik yard

ı

ma gereksinim olan bireyler

%21.33

Kesin bir ruhsal bozukluk

%6

Basit

depresyon

%23

Depresyonun di

ğ

er belirtileri

(28.7)

bulunmu

ş

tur.

Son y

ı

llarda yap

ı

lan çal

ış

malarda ülkemizde

dep-resyon için nokta prevalans

ı

%1.5-5.9 aras

ı

nda,

dis-timi için %9.0 civar

ı

nda, primer depresyon %9.2-

18.8 aras

ı

nda ve sekonder depresyon ise %4.0-8.8

aras

ı

nda btilunmu

ş

tur (1637,18)

.

SORUN

Birincil sa

ğ

l

ı

k hizmeti içinde ruh sa

ğ

l

ığı

sorunlar

ı

n

ı

de

ğ

erlendirmek için bu konuda:

1. Bir alan taramas

ı

yaparak ruhsal bozukluk

be-lirtileri ta

şı

yan ki

ş

ileri saptamak ve genel olarak

top-lumun ruhsal bir bozukluk kar

şı

s

ı

nda bilgi, tutum ve

davran

ış

lar

ı

n

ı

de

ğ

erlendirmek.

2. Bir kay

ı

t taramas

ı

yaparak bu belirtileri ta

şı

yan

ki-ş

ilerin sa

ğ

l

ı

k oca

ğı

na ba

ş

vurup ba

ş

vurmad

ı

klan, ye-

terli tan

ı

ve tedavi al

ı

p almad

ı

klan ve ocakta ko-nan

ruhsal bozukluklar

ı

n tan

ı

da

ğı

l

ı

m

ı

n

ı

saptamak

ta-sarlanm

ış

t

ı

r.

Ancak tüm ruhsal bozukluklar

ı

saptamak yerine, bir

gösterge olarak "depresyon"u ara

ş

t

ı

rmak daha

uy-gulanabilir bulunmu

ş

tur.

Bunun nedenleri

şı

;

ş

ekilde s

ı

ralanabilir:

a) Depresyon ruhsal bozukluklar aras

ı

nda en s

ı

k

gö-rülenidir.

b) Depresyon, ruhsal bozukluklar aras

ı

nda sa

ğı

t

ı

m

ı

yönünden en ayd

ı

nlanm

ış

olan

ı

d

ı

r. Hastalar

ı

n %80'i

ayaktan tedavi edilebilir ve hastalar

ı

n %60'

şı

an-tidepresif ilaçlara iyi yan

ı

t verir.

c) Depresif bozukluklarla ilgili epidemiyolojik

bil-giler yaln

ı

zca bu bozukluklar s

ı

k görüldü

ğ

ünden

de-ğ

il, ayn

ı

zamanda çevresel etmenlerden etkilendi

ğ

i

dif

ş

ünüldü

ğ

ü için de önemlidir (19)

.

d) Önemli bir gözlem olarak, depresyonun giderek

artt

ığı

öne sürülmektedir. Bunun nedenleri aras

ı

nda

ya

ş

am süresinin uzamas

ı

, h

ı

zlanan toplumsal

de-ğ

i

ş

meler, artan stresler, yükselen kronik hastal

ı

klara

ikincil olarak gözüken depresif bozukluklar ve

dep-resyon yaratabilen baz

ı

ilaçlar

ı

n (fenotiyazinler,

de-ğ

i

ş

ik hormon türevleri, antihipertansifler ve oral

kontraseptifler) artan tüketimi gösterilmektedir.

Bu nedenlerle "depresyon" bir örnek olarak seçilmi

ş

ve inceleme bunun çevresinde yap

ı

lm

ış

t

ı

r. Çünkü

depresyon, birincil sa

ğ

l

ı

k hizmeti biriminde tan

ı

s

ı

konabilecek, tedavisi yap

ı

labilecek, gere

ğ

inde

uz-manlarla kolayca i

ş

birli

ğ

i kurulabilecek bir

du-rumdur.

Çal

ış

man

ı

n amaçlar

ı

Bu ara

ş

t

ı

rmada bir sa

ğ

l

ı

k oca

ğı

bölgesinde -k

ı

rsal ve

yar

ı

-k

ı

rsal kesimde- uluslararas

ı

standart bir ölçek

ile belli bir ya

ş

grubundaki depresif belirtilerin s

ı

k-l

ığı

n

ı

saptamak, yörede depresyona ili

ş

kin bilgi,

tutum, davran

ış

örüntüsünü incelemek ve sa

ğ

l

ı

k

oca-ğı

nda bu hastalara verilen hizmeti de

ğ

erlendirmek

tasarlanm

ış

t

ı

r.

Bu amaçla;

a) Alan taramas

ı

(20-60 ya

ş

grubunda 1 ayl

ı

k

dep-resyon prevalans

ı

n

ı

saptama)

b) Kay

ı

t taramas

ı

(bulunan hastalar

ı

n sa

ğ

l

ı

k oca

ğı

na

(4)

Birinci! Sağlık Hizmeti İçinde Ruh Sağlığı Üstün, Ceylan, Çevik, Yaşar

ba

ş

vuru oranlann

ı

, verilen tan

ı

ve tedavilerini

de-ğ

erlendirme). •

Ara

ş

t

ı

rma amaçlar

ı

ş

öylece özetlenebilir:

1. Yan-k

ı

rsal ve k

ı

rsal co

ğ

rafik ve toplumsal

özel-likleri olan bir kesimde depresif belirtilerin görülme

s

ı

kl

ığı

n

ı

incelemek.

2. Bu kesimlerde belirli bir e

ş

ik de

ğ

erin üzerinde

bu-lunan ve psikiyatrik yard

ı

ma gereksinimi olan

bi-reyleri saptamak.

3. Depresif belirtilerin ya

ş

, e

ş

ey gibi de

ğ

i

ş

kenlerle

ili

ş

kisini belirlemek.

4. Uluslararas

ı

standart bir görü

ş

me arac

ı

olan

We-issman depresyon indeksinin yapt

ığı

m

ı

z

uyarlama-s

ı

n

ı

s

ı

namak.

5. Sa

ğ

l

ı

k oca

ğı

halk

ı

n

ı

n bir kesimine, sa

ğ

l

ı

k

oca-ğı

n

ı

n ruh sa

ğ

l

ığı

sorunlar

ı

ile de ilgilendi

ğ

ine ili

ş

kin

e

ğ

itim vermek.

6. Sa

ğ

l

ı

k oca

ğı

nda verilen ruh sa

ğ

l

ığı

hizmetini

de-ğ

erlendirmek.

Ara

ş

t

ı

rman

ı

n önemi

Türkiye'de ruh sa

ğ

l

ığı

örgütlenmesi ve kurumlar

ı

n

ı

n

çok çe

ş

itli ve derin sorunlar

ı

vard

ı

r. Ülkemiz bu

alanda örgütlenme, planlama ve kurumlar

ı

ı

s

ı

ndan

dünyan

ı

n en geri kalm

ış

ülkelerinden biridir

(6).

Gü-nümüzde dahi ruh sa

ğ

l

ığı

"genel sa

ğ

l

ı

k" kapsam

ı

nda

görülmemekte ve gerekli çal

ış

malar yap

ı

lmamak-tad

ı

r. Bunun somut örneklerinden biri Sa

ğ

l

ı

k Sosyal

Yard

ı

m Bakanl

ığı

bünyesinde ruh sa

ğ

l

ığı

alan

ı

nda

ayr

ı

bir ruh sa

ğ

l

ığı

dairesi bulunmas

ı

na ra

ğ

men

bunun ço

ğ

u kez i

ş

levsiz kalmas

ı

" ve hizmetin hala

büyük "depo hastaneleri"ne dayal

ı

olarak

yü-rütülmesidir

(21)

.

Bu hizmetlerin nitel ve nicel de

ğ

erlendirilmele-rindeki eksiklikler, ve azalm

ış

olmakla birlikte hala

devam eden insanl

ı

k d

ışı

uygulamalar nedeniyle bu

modelin i

ş

lemeyece

ğ

i ortadad

ı

r. Bu konuda en cesur

at

ı

l

ı

m

ı

italyanlar 1978'de ç

ı

kard

ı

klar

ı

bir yasa ile

tüm ak

ı

l hastanelerini kapatarak yapm

ış

lard

ı

r.

Dünyan

ı

n hiçbir ülkesinde ruh hastas

ı

say

ı

s

ı

na

yete-cek say

ı

da hekim yoktur ve uzun y

ı

llar da

olamaya-cakt

ı

r. Bu tür "büyük" hastaneler, en zengin

ülkeler-de bile ba

ş

ar

ı

s

ı

z kalm

ış

t

ı

r. Art

ı

k belli bozukluklann

ilaçla tedavisinin geli

ş

mesi ya da psikodinami

ğ

inin

anla

şı

lmas

ı

sonucu, ruhsal bozukluklar

ı

n toplum ve

kendi çevresi içinde, tedavisi önem kazanm

ış

t

ı

r. Bu

nedenle gelece

ğ

in ruh sa

ğ

l

ığı

hizmetleri ne daha çok

hastane, ne de daha çok yatak gerektirecektir.

Bizce, "ruh sa

ğ

l

ığı

birincil sa

ğ

l

ı

k hizmetlerinin

önemli bir parças

ı

olarak al

ı

nmal

ı

d

ı

r. S

ı

kl

ığı

,

de-rinli

ğ

i, yeti yitimine yol aç

ışı

, insanlar

ı

yarat

ı

c

ı

l

ı

k ve

üretkenlikten al

ı

koyu

ş

u nedeniyle ruhsal sorunlar da

önemli bir halk sa

ğ

l

ığı

sorunudur. Halk sa

ğ

l

ığı

, sa

ğ

-l

ı

k alan

ı

nda "örgütlü toplum" çabas

ı

d

ı

r. Bu nedenle

bu alanda da tümel-kavray

ı

c

ı

(comprehensive) bir

sa

ğ

l

ı

k yakla

şı

m

ı

yarat

ı

lmal

ı

, ayn

ı

zamanda "çevre"

ye de "koruma"ya öncelik veren bir gözle bak

ı

lma-l

ı

d

ı

r."

Bu ara

ş

t

ı

rma, anlat

ı

lan çerçeve içerisin-de ruh sa

ğ

-l

ığı

sorunlar

ı

n

ı

n daha geni

ş

boyutlarda

-epidemiyolojik, felsefi...- ara

ş

t

ı

r

ı

lmas

ı

için uyar

ı

c

ı

olmas

ı

ve bu alanda ülkemizdeki k

ı

s

ı

tl

ı

birikime

kat-k

ı

da bulunmas

ı

dile

ğ

iyle yürütülmü

ş

tür.

MATERYEL ve METOD

Ara

ş

t

ı

rma düzeni

Ara

ş

t

ı

rma iki bölümden olu

ş

maktad

ı

r.

Birinci bölümde Kazan sa

ğ

l

ı

k oca

ğı

bölgesinden

se-çilen 3 ayr

ı

yörede uluslararas

ı

bir depresyon ölçe

ğ

i

ile son bir ay içindeki depresif belirtiler taranm

ış

ve

depresyona ili

ş

kin bilgi, tutum, davran

ış

örüntüsü

in-celenmi

ş

tir.

İ

kinci bölümde ise ara

ş

t

ı

rma yörelerindeki ki

ş

ilerin

"ki

ş

isel sa

ğ

l

ı

k fi

ş

leri" taranarak depresyon yönünden

tan

ı

konan ve tedavi olan olup olmad

ığı

na

ba-k

ı

lm

ış

t

ı

r (A-69, A-70) kay

ı

t taramas

ı

s

ı

ras

ı

nda 150

ba

ş

l

ı

kl

ı

A listesinde di

ğ

er ruhsal sorunlar

ı

n

kod-lanabilece

ğ

i ba

ş

l

ı

klar da taranm

ış

t

ı

r.

Alan ara

ş

t

ı

rmas

ı

a) Örneklem seçimi

Alan ara

ş

t

ı

rmas

ı

3 yörede yürütülmü

ş

tür. Kazan

(merkez) (Ankara'ya ba

ğ

l

ı

ilçe), k

ı

rsall

ı

ktan

kent-le

ş

meye do

ğ

ru giden "yan-k

ı

rsal" bir yöre ve sa

ğ

l

ı

k

oca

ğı

merkezi oldu

ğ

u için seçilmi

ş

tir. Fethiye

(Kazan'a ba

ğ

l

ı

köy), sa

ğ

l

ı

k oca

ğı

bölgesinde "en var-

pecya

(5)

Tablo 2.

Yer Sağlık ocağına Nüfus 20-60 Hane

uzaklık yaş

Kazan (merkez) 0 1684 741 287

Fethiye 17 km 535 235 109

Sarılar 14 km 292 129 39

l

ı

kl

ı

" yöre oldu

ğ

u ve sa

ğ

l

ı

k evi bulundu

ğ

u için

se-çilmi

ş

tir. Sanlar (Kazan'a ba

ğ

l

ı

köy), sa

ğ

l

ı

k oca

ğı

bölgesinin "en yoksul köyü" oldu

ğ

u ve ula

şı

m

güç-lü

ğ

ü bulundu

ğ

u seçilmi

ş

tir. Bu yörelerin özellikleri

Tablo 2'de gösterilmi

ş

tir.

Kazan merkez'den 20-60 nüfusu aras

ı

ndan

ş

u yolla

örneklem seçilmi

ş

tir.

1. Örne

ğ

e al

ı

nacak birey say

ı

n

ı

n saptanmas

ı

N:

evrendeki birey say

ı

s

ı

(741 ki

ş

i)

n:

örne

ğ

e al

ı

nacak birey say

ı

s

ı

P: incelenen olay

ı

n görülü

ş

s

ı

kl

ığı

(olas

ı

l

ığı

) 0.15

Q: incelenen olay

ı

n görülmeyi

ş

s

ı

kl

ığı

0.85

t:

0.05 (%5 yan

ı

lma pay

ı

) sonsuz serbestlik

derece-sinde t tablosundan bulunan teorik t de

ğ

eri: 1.96

d:

olay

ı

n görülü

ş

s

ı

kl

ığı

na göre yap

ı

lmak istenen t

sapma miktar

ı

(a. 0.04, b. 0.03).

Nt2 Pq

n:

: a. için 211 birey bulunur

d2 (N-1)+t2 pq :

b. için 322 birey bulunur

Bu say

ı

da birey, ev halk

ı

tesbit fi

ş

lerinden 1922 ile

1961 do

ğ

umlular aras

ı

ndan 1/2 interval ile ba

ş

lang

ı

ç

kura ile saptanarak tespit edilmi

ş

ir. Bu yolla

ör-neklemede 340 ki

ş

i ç

ı

km

ış

t

ı

r. ETF'lerde isimler,

so-yad

ı

alfabetik s

ı

ras

ı

na göre düzenlendi

ğ

inden bu s

ı

-ralan

ışı

n da

ğı

l

ı

m

ı

herhangi bir

ş

ekilde

etkilemeyece

ğ

i dü

ş

ünülmü

ş

tür. Hane yerine birey

seçi

ş

imiz, depresyonun gerek hane içi ortak olaylar

gerek genetik nedenlerle aile içi yo

ğ

unla

ş

ma

gös-terece

ğ

i olas

ı

l

ığı

ndan kaç

ı

nmak içindir. Sar

ı

lar ve

Fethiye'de evrenlerin küçük olmas

ı

nedeniyle "tam

say

ı

m" yoluna gidilmi

ş

tir.

b) Anket seçimi

Alan ara

ş

t

ı

rmas

ı

nda depresif belirtilerin ara

ş

t

ı

r

ı

lmas

ı

yönünde bir tarama testinin seçilmesi gerekiyordu.

Bu konuda yeni bir ölçek geli

ş

tirme yerine daha

önce dünyan

ı

n çe

ş

itli yerlerinde uygulanm

ış

,

stan-dartla

ş

m

ış

bir ölçe

ğ

i seçmeyi ye

ğ

ledik. Bu alanda

çe

ş

itli tarama ölçekleri kullan

ı

lmaktad

ı

r:

1. a)

tek a

ş

amal

ı

: tek test ile belirti ve tan

ı

saptan

ı

r.

b)

iki a

ş

amal

ı

: birinci (ön) tarama ile bulunan ku

ş

-kulu durumlar daha ince bir ölçekte de

ğ

erlendirile-bilir.

2. a)

yap

ı

land

ı

nlm

ış

: sorulacak sorular tek tip hale

getirilmi

ş

tir.

b)

serbest görü

ş

me: psikiyatrik görü

ş

me ilkelerine

göre görü

ş

meci belli belirtileri ara

ş

t

ı

r

ı

r.

3. a)

kendini bildirim: burada denek soru ka

ğı

d

ı

n

ı

okur kendisi i

ş

aretler.

b)

görü

ş

meci mezkezli: dene

ğ

e sorular bir görü

ş

me-ci taraf

ı

ndan aç

ı

klan

ı

r.

Bu ölçeklerde aranan özellikler

ş

unlar olmal

ı

d

ı

r:

1. Ölçek, kendisini ruhsal yönden hasta bulmayan

ki

ş

ilerce de kabul edilebilir olmal

ı

d

ı

r.

2. Sorular

ı

n içeri

ğ

i toplumda rastlanan ruhsal

bo-zukluk türlerine uygun olmal

ı

d

ı

r.

3. Ölçek tüm tan

ı

sal de

ğ

erlendirmenin yan

ı

s

ı

ra

has-tal

ığı

n bulgu ve belirtileri konusunda da bilgi

ve-rebilmelidir.

4. Normal bireyleri ruhsal bozukluklu olanlardan,

de

ğ

i

ş

ik derecedeki bozukluklar

ı

da kesin

has-tal

ı

klardan ay

ı

rt edebilmelidir.

5. Psikiyatrik de

ğ

erlendirme ve klinik puanlamalar

ba

ş

ka gözlemciler taraf

ı

ndan da yinelenebilmelidir.

6. Zaman yönünden ekonomik olmal

ı

ve geni

ş

kap-saml

ı

uygulamalar yap

ı

labilmelidir

(22

).

S

ı

ralanan özellikler yönünden de

ğ

i

ş

ik uygulamalar

gözden geçirilmi

ş

, taraman

ı

n yap

ı

laca

ğı

yöre

uygulay

ı

c

ı

lar aras

ı

e

ş

lik, tan

ı

sal güvenirlilik,

tarama sonras

ı

de

ğ

erlendirebilme gözönüne al

ı

n

ı

p,

Zung

(23)

,

Weschsler

(24)

CES-D

(25)

(Center for

Epidemiologic Studies-depression) ve Weissman

(20)

e

ş

elleri incelenerek içlerinden Weismann ölçe

ğ

i

ye

ğ

lenmi

ş

tir.

Bu ye

ğ

lemenin nedenleri aras

ı

nda ölçe

ğ

in do

ğ

rudan

belirtileri ara

ş

t

ı

rmas

ı

, ara

ş

tmlan belirtilerin

DSM-III'deki ölçütleri kar

şı

lamas

ı

sorulann deneklerce

ya-d

ı

rganmayacak

ş

ekilde olmas

ı

say

ı

labilir. Örne

ğ

in

pecya

(6)

Birinci! Sağlık Hizmeti içinde Ruh Sağlığı Üstün, Ceylan, Çevik, Yaşar

E. Demiriz'in

(13)

yapt

ığı

"

ş

imdiki durum

mu-ayenesi" nde ara

ş

t

ı

r

ı

lan intihar planlanna ili

ş

kin al

ı

-nan olumsuz yan

ı

t %99.7'dir. Di

ğ

er taraftan

suç-luluk %94.7 patolojik suçsuç-luluk ise %95 oran

ı

nda

olumsuz yan

ı

t alm

ış

lard

ı

r. Cinsel ilgi azalmas

ı

gibi

konular da kliniklerde dahi güçlükle ara

ş

-t

ı

nlabilirken alanda kullan

ı

lmas

ı

ve olumlu yan

ı

t

al

ı

nmas

ı

oldukça güçlük do

ğ

uracakt

ı

r.

Weismann e

ş

eli, daha önce Mac Millan taraf

ı

ndan

(26)

geli

ş

tirilip Gurin taraf

ı

ndan uyarlanan (27) ruhsal

durumu gösteren 20 soruluk bir testten 5 soru al

ı

p

üzerine 3 soru eklenerek geli

ş

tirilmi

ş

bir e

ş

eldir. 8

soruda belirtilerin s

ı

kl

ığı

soru

ş

turulur. Verilen

ce-vaplara ili

ş

kin de

ğ

erlendirme

ş

u

ş

ekilde yap

ı

l

ı

r: 1:

"s

ı

kl

ı

kla", 2: "bazen", 3: "seyrek", 4: "hiçbir zaman"

üzerinden de

ğ

erlendirilir.

Toplam skor 8 (maksimum depresif

semptomato-loji)-32 (depresif semptomlar

ı

n kesin yoklu

ğ

u)

ara-s

ı

nda de

ğ

i

ş

ir. 9-25 aras

ı

(orta depresif belirtileri)

gösterirken, 26 ve üzeri asemptomatik olarak de

ğ

er-lendirilir. 25 s

ı

n

ı

flamas

ı

yazarlarca yanl

ış

s

ı

n

ı

fla-maya en az yolaçan s

ı

n

ı

r olarak önerilmektedir ( 20).

Bu ölçekle yap

ı

lan kitle taramalannda (ABD 1967,

1969) herhangi bir anda depresif belirti görülme s

ı

k-l

ığı

%16-18 olarak bulunmu

ş

tur.

Anketin düzeni

Anket kapsam

ı

na

A kesimine depresyonun de

ğ

i

ş

kenlerle ili

ş

kisini

ara

ş

t

ı

rmak üzere, dene

ğ

in ya

şı

, e

ş

eyi, medeni

du-rumu, mesle

ğ

i ve i

ş

i üzerine sorular konmu

ş

tur.

B kesimine Weissman e

ş

elinin taraf

ı

m

ı

zdan

Türk-çeye aktar

ı

lan bölümü konmu

ş

tur.

C kesimine ise deneklere kendi e

ş

ey ve ya

ş

kümesi

içindeki bir depresif ki

ş

inin öyküsü ve ya1unmalan

anlat

ı

lm

ış

t

ı

r. Örne

ğ

in (28 ya

ş

lar

ı

nda bir adam evli 2

çocu

ğ

u var son günlerde üzerinde bir durgunluk var.

i

ş

ini görmekten yüksünür olmu

ş

. Art

ı

k dünyada

hiç-bir

ş

eyin de

ğ

eri kalmad

ı

"ölsem daha iyi" der olmu

ş

.

Eskiden ilgilendi

ğ

i zevk ald

ığı

hiçbir

ş

ey ona zevk

vermez olmu

ş

. Ekmek yemekten kesilmi

ş

,

te-levizyonda maç bile seyretmiyormu

ş

).

Bu öykü üzerine "bu adam

ı

n derdini siz neye

yo-rars

ı

n

ı

z? Sizce bu adam ne yapmal

ı

? Size dan

ış

sa ne

yol gösterirdiniz?" diye sorulmu

ş

tur. Toplam

ı

5_25

olan deneklere 4'den az puan ald

ı

klar

ı

belirtiler

sa-y

ı

larak bunlar için ne yapt

ığı

sorulmu

ş

tur.

Uygulama s

ı

ras

ı

nda depresif belirtileri yo

ğ

un

olan-larla konu

ş

ulup bu konuda bir uzmanla görü

ş

me

is-tekleri ya da ilaç kullanmak isteyip istemedikleri

so-rulmu

ş

tur. Onaylayanlar Hacettepe Üniversitesi T

ı

p

Fakültesi Psikiyatri Servisi, ya da Gölba

şı

Ruh Sa

ğ

-l

ığı

Merkezi'ne gönderilmi

ş

tir.

Uygulama s

ı

ras

ı

nda kad

ı

nlarla ço

ğ

unlukla evlerinde,

erkeklerle ya i

ş

yerlerinde ya da ev, kahvehane gibi

yerlerde görü

ş

ülmü

ş

tür. Ortalama görü

ş

me süresi

(salt anket uygulamas

ı

) 10-15 dakika sürmü

ş

tür.

Kay

ı

t taramas

ı

Alanda saptanan depresif belirtili ki

ş

ilerin bu

be-lirtilerinden dolay

ı

sa

ğ

l

ı

k oca

ğı

na ba

ş

vurup ba

ş

-vurmad

ı

klan, ba

ş

vurdularsa gerekli tan

ı

ve tedaviyi

al

ı

p almad

ı

klann

ı

anlamak için kay

ı

t taramas

ı

ya-p

ı

lm

ış

t

ı

r. Bunun için Kazan (merkez), Fethiye ve

Sa-nlar'a ait "aile zarflan" içinde yeralan ki

ş

isel sa

ğ

l

ı

k

fi

ş

leri taranarak (20-60 ya

ş

grubu) içinde.

i) son bir ay içinde

ii) son bir y

ı

l içinde

A

ş

a

ğı

daki tan

ı

lan al

ı

p almad

ı

klar

ı

na bak

ı

lm

ış

t

ı

r.

1. A-69: Psikozlar

2. A-70: Nevrozlar, ki

ş

ilik bozukluklar

ı

di

ğ

er

psi-kotik olmayan ruhsal bozukluklar

3. A-71: Zeka gerilikleri

4. A-104.2: Fonksiyonel hastal

ı

klar

5. AE-147: intihar ve kendini yaralama

Ayr

ı

ca 25 ve daha az puan alanlarda sorulan "bu

be-lirtileriniz için ne yapt

ı

n

ı

z?" sorusuna yan

ı

t

ı

nda do

ğ

-rudan "sa

ğ

l

ı

k oca

ğı

na gittim" diyenler ya da di

ğ

er

şı

klarla birlikte "sa

ğ

l

ı

k oca

ğı

" diyenlerin ki

ş

isel sa

ğ

-l

ı

k fi

ş

lerine bak

ı

larak ba

ş

vurup ba

ş

vurmad

ı

klar

ı

,

ba

ş

vuranlar

ı

n ald

ı

klar

ı

tan

ı

lar ara

ş

t

ı

nlm

ış

t

ı

r. Bundan

ba

ş

ka ocak kay

ı

tlanna bak

ı

larak tarama bölgesi d

ı

-şı

nda al

ı

nan kodlann da

ğı

l

ı

m

ı

ve neler için

kul-lan

ı

ld

ı

klan ara

ş

t

ı

nlm

ış

t

ı

r.

(7)

,c IL 24 R ıt to 21 24 v. 18 30 31 -plorn puan

Şekil 1. Weismann ölçeği puan dağılımı.

Weismann ölçe

ğ

i ve belirtilerin da

ğı

l

ı

m

ı

Weismann ölçe

ğ

i ile bireylerin 8 ile 32 aras

ı

nda

al-d

ı

klan puanlar

Ş

ekil l'de gösterilmi

ş

tir. Tek tek

be-lirtilerin da

ğı

l

ı

mlar

ı

kad

ı

n erkek ya

ş

grubunun genel,

25'in alt

ı

, 25'in üstü profillerinin ç

ı

kanlmas

ı

ça-l

ış

mas

ı

sürmektedir.

BULGULAR

Weissman eşeline göre toplamı 25'in altında olanlar (orta de-recede depresif belirtiler) sınır alınırsa 3 yöredeki sonuçları Tablo 3'de görülmektedir. Tablo 3'ün (6 gözlü) X 2 değeri: 18.5964'dür. Buna göre 3 yöredeki dağılım istatistiksel olarak %5 yanılma payı ile farklıdır. Kazan ve Sarılar arasındaki X2 değeri 3.321'dir. Bu %5 yanılma payı için olan X 2 :3.841'den küçük olduğu için arada ayrım olmadığını kabul etmek durumundayız. Bu nedenle ay-rılığın kaynağı büyük ölçüde Fethiye'de depresif belirtilerin daha az bildirilmesi ile ilgilidir. Depresif belirtilerin bu sıklıkta gö-rülmesi Türk toplumunda Gölbaşında yapılan çalışmadan ( 14) elde edilen basit depresyon %23, depresyonun somatik belirtileri %28.7 oranları ile karşılaştırıldığında bu çalışmadan elde edilen oranlar Kazan (%32.8) ve Sarılar (%44.7) için düşük, Fethiye (%17.7) için yüksektir.

Weissman'ın ABD kentsel kesimde aynı eşeli uygulayarak yaptığı çalışmada elde edilen %16-18 oranı ile bir tek Fethiye -köyü uyarlı gözükmektedir. Gölbaşındaki çalışma ( 14) ile aradaki aynma neden olacak etkenler şöylece tartışılabilir. Eldeki eşelle Göl-başında kullanılan SDM eşeli aynı değildir. Değerlendirme ve tanı yönünden SDM daha yetkin bir ölçektir. Weissman eşelinde hastaların bu belirtileri taşıdığı için depresif belirti söylemek doğru değildir. Çünkü uyku bozukluğu, bedensel yalunmalar ve daha az olarak diğerleri diğer nörotik bozukluldarda da bu-lunmaktadır. Ancak 8 soruluk bir eşel ile bunları ayırmayı bek-lemek yerinde olmazdı.

Bu nedenle biz "depresyona ilişkin depresif belirtileri" sınırlamak için DSM-III'ün getirdiği tanı ölçütlerini aynı veriler üzerine uy-gulayarak 2 yeni kategori tanımladık:

a) Disforik mizacı 3'den küçük olarak puanlanan ve toplam puanı 26'dan küçük olanlar. DSM-III de bilindiği gibi disforik mizaç, diğer belirtilerden ayrı olarak ön koşul olarak aranır. Bu nedenle

Tablo 3. Kazan (merkez), Fethiye, Sarılar'da depresif belirti sıklığı

Kazan (n:253) Fethiye (n:147 Sarılar (n:67 Sayı % Sayı % Sayı %

Orta derecede

belirti 83 32.8 26 17.7 30 44.7

Tablo 4. Kazan (merkez), Fethiye ve Sarılar'da depresyona ilişkin belirti sıklığı

Kazan Fethiye

Sayı % Sayı %

Depresyona

ilişkin belirti 34 13 15 10.2

Tablo 5. Kazan (merkez), Fethiye ve Sarılar'da depresyon sı k-lığı

Kazan Fethiye Sarılar Sayı % Sayı % Sayı %

Depresyon* 16 •6.3 1 0.7 7 10.4

disforik mizaca eşlik eden diğer belirtiler depresyon için daha özgül olacaktır.

b) Puanı 14'den küçük olanlar (8-13): Bunlar, DSM-Ill'e göre kesin ya da olası depresyon tanısı alacakları oluşturmaktadır. Bunlar bir anlamda "gerçek depresyon prevalansı"rn verecektir. Buna göre yukandaki dağılım şu biçimi almaktadır (Tablo 4). Tablo X2 değeri: 7.287'dir. Buradaki farklılık 0.05 yanılma payı içerisinde Sarılar da depresyona ilişkin belirtilerin fazla ol-masından ileri gelmektedir. Sarılardaki bu yükseklik değişik et-kenlerle açıklanabilir:

a) Sarılar uzak, izole dağlık bölgede yerleşmiş küçük bir köydür. Üretimi ve gelir düzeyi oldukça düşüktür. Köyde belirli kesimler arasında sürgit çatışma ve düşmanlık vardır.

b) Yörede ETF ile saptanan nüfusun %58'i ile görüşülebilmiştir. %42'lik bir kesim ile işte olmaları ve diğer nedenlerle (örneğin bir kısım düğüne gitmiştir) görüşülememiştir. Toplanan %34'ünü 40- 60 yaş kadınlar oluşturmuştur. Bunlar içinde depresyona ilişkin belirti %56.5 oranında görülmektedir. Bu durum Sanlarm puanını yükselten en önemli etmen olmuştur. Köydeki nüfusun küçük ol-ması da oranları büyütmüştür. Tablo 5 klinik depresyon dü-zeyinde sayılacak yaka sayısını göstermektedir. Burada DSM-Ill'ün tanı ölçütleri Weissman eşeline uygulanmıştır. Sayılann kesin depresyon tablosunu gösterdiği varsayılabilir. Bu oranlar ise son bir ay içinde, bir antite morbit olarak "depresyon" geçirenleri ifade etmektedir.

Tablonun X 2 değeri: 10.593'dür. Burada Kazan ve Sanlann 0.05 yanılma payı ile aralarındaki fark önemsizdir (X2:1.349). Fark-lılığın kaynağı Fethiye'deki oranın azlığıdır. Fethiye'deki oranın azlığı çeşitli etmenlere bağlanabilir.

a) Fethiye oldukça varlıklı, düzenli bir köydür.

Tablo 6. Kazan'da depresif belirtilerin yaş kümeleri ve eş ay-lere göre dağılımı 25 ve altı 26 ve üstü Toplam 20-39 yaş 28 67 95 Kadın 51 85 136 40-60 yaş 23 18 41 20-39 yaş 13 56 69 Erkek 32 85 117 40-60 yaş 19 29 48 Toplam 83 170 253 40 4. 12 Sarılar Sayı % 16 23.9

pecya

(8)

20-39 yaş Kadın 40-60 yaş 20-39 yaş Erkek 40-60 yaş Toplam 25 ve altı 26 ve üstü Toplam 2 32 34 19 65 84 17 33 50 22 24 56 63 34 39 26 121 147

Birinci! Sağlık Hizmeti İçinde Ruh Sağlığı Üstün, Ceylan, Çevik, Yaşar

b) Fethiye köyü halkı, uygulayıcının izlenimlerine göre oldukça savunucu davranış göstermişler ve kimileri anketi ilgisizlikle kar-şılayıp geçiştirmişlerdir. Bu olumsuzlukların yöntemsel sorunlar, kısıtların yarattığı sonuçlar ve yöresel farklılıklara bağlı olarak or-taya çıktığını söyleyebiliriz. Bundan sonraki bölümde deneklerin depresyonun görüldüğü yaş kümeleri ve eşeyleri açısından her yö-rede ayrım yapılmış ve aradaki farkların istatistiksel olarak an-lamı araştırılmıştır.

A- KAZAN

Depresif belirtilerin yaş kümeleri ve eşeylere göre dağılımı Tablo 6'da gösterilmiştir. Tablo 6'dan depresif belirtilerin görülme sı k-lığı yönünden kadınlar ve erkekler arası farkın önemli olmadığı (X2 :2.942) bunun hem 20-39 yaş grubunda (X 2: 2.330) hem de 40-60 yaş grubunda (X 2: 2.420) böyle olduğu çıkmaktadır. Ancak X2 değerleri 0.30-0.5 arasında yanılma payı vermektedir, ve tab-lodan depresif belirtilerin kadında 1.4 kat fazla görüldüğü an-laşılmaktadır.

Aynı karşılaştırmalar DSM-III'e göre depresyon tanısı için ya-pılırsa Fisher'in kesin X 2 testinde p:0.019 çıkmaktadır. Yani ka-dınlarda "depresyon" daha sık çıkmaktadır (Tablo 7). Tablo 7'den Kazan'da 40-60 yaşlarında depresif belirtilerin daha sık görüldüğü (X2: 12.914 ve <0.1) ve bunun hem kadınlarda (X 2: 8.659) hem de erkeklerde geçerli olduğu çıkmaktadır (X2: 6.127).

B- FETHİYE

Depresif belirtilerin yaş kümeleri ve eşeylere göre dağılımı Tablo 8'de gösterilmiştir.

Tablo 8. Fethiye'de depresif belirtilerin yaş kümeleri ve eş ey-lere göre dağılımı

C- SARILAR

Depresif belirtilerin yaş kümeleri ve eşeylere göre dağılımı Tablo 9'da gösterilmiştir.

Tablo 9. Sarılar'da depresif belirtilerin yaş kümeleri ve eş ey-lere göre dağılımı 25 ve altı 26 ve üstü Toplam 20-39 yaş 4 13 17 Kadın 18 22 40 40-60 yaş 14 9 23 20-39 yaş 5 6 11 Erkek 12 15 27 40-60 yaş 7 9 16 Toplam 30 37 67

Tablo 7. Depresyonun kadın ve erkeklerde görülme sıklığı

(Kazan) Depresyon Değil Toplam Kadın 13 123 136 Erkek 3 114 117 Toplam 16 237 253 (p:0.01914) Bilgi-tutum ve davranış örüntüsü

Anketin sonuç kesimindeki soruların tümüyle ve kesin olarak bilgi tutumu ve davranışı ölçtüğünü savlanıak doğru olmaz. Yal-nızca ne gibi çözüm yollan arama eğiliminde olduklarını, ya da aradıklannı saptamak konusunda bilgi verecektir.

Bu konuda elde edilen bulgular şöylece sıralanabilir. Belirtiler bö-lümünden sonra deneğe kendi yaş grubu ve cinsinde bir depresif hastanın yakınma ve öyküsü anlatılmış ve bu durumu ne olarak gördükleri sorulmuştur. Verilen yanıtlar Tablo 10'da derlenmiştir. Buna göre Fethiye'de "ruhsal hastalık" nitelemesi, oldukça yük-sektir. Sarılar'da ise "ruhsal hastalık" yüzdesi oldukça düşükken, bu tabloyu bir "yaşam zorluğu" sonucu gören "hayat bu", "olur böyle şeyler", "vardır bir sıkıntısı" türünden yanıtlann yo-ğunlaşması, yöredeki zorlu yaşam koşullarına bağlanabilir. Ay-nca "bilmiyorum" yanıtlannın %48 oranında bulunması bu ko-nudaki bilgi eksikliğini gösterebildiği gibi, görüşmeci ile iyi bağlar kurulmamış olmanın da sonucu olabilir.

Bu konudaki tutumun bir göstergesi olarak "böyle bir durumda ne yapmalı" sorusuna ise verilen yanıtların dökümü (Tablo Il) de gösterilmiştir.

Tutum konusunda çıkan bu dağılımın -anketin kaçınılmaz bir yönü olan- uygulayıcıların sağlık ocağından gelmelerinden et-kilenmediği söylenemez. Bu nedenle sağlık ocağı seçeneğinde bir yığılma olduğu gibi, hoca seçeneğinde gerçeği maskeleyen bir azalma vardır. Diğer şıklarının 2/3'ünde hoca sağlık ocağı, hoca özel hekim biçiminde dağılım vardır (Tablo 12).

Bu sonuçların açıkça yukarıdaki eğilimleri gösterdikleri söy-lenemez. Nitekim "bilgi-tutum çifti" olarak incelendiğinde bilgi sorusuna yaşam zorluğu cevabını verenlerin, "tutum" yönünden "sağlık ocağı"nı yeğlemeleri %10 şeklindedir. Fethiye'de ise "sağ -lık ocağına gidilrheli" diyenlerin %14'ü bunun öncesinde "be-densel hastalık" yorumuna getirmişlerdir.

Burada anketin açığa çıkaramadığı ve tutarlılığı sınayamadığı du-rumlar söz konusudur. Bizce burada belirtilen hocaya gitme eğ i-limi gerçek oranın altında ve sağlık ocağına başvurmuş eğilimi de gerçek oranın üstündedir. Tıbbi yardım arama eğilimini daha be-lirgin olarak veren seçenek "özel hekim ya da hastane" şıkkıdır. Bu konuda değişik eğilimleri yansıtması ve yorumlamalara ko-laylık sağlaması açısından her yörede en sık görülen ilk on "bilgi-tutum çiftini" vermeyi yararlı görüyoruz (Tablo 13). Anketin son kesiminde depresif belirtileri yönünden toplam puanı 25'in altında olanlara semptomlar' sıralanıp bunlar için birşey yapıp yap-madıkları, ne yaptıkları sorulmuştur. Alınan yanıtlann dökümü Tablo 14'de sunulmuştur.

Öte yandan; Sağlık ocağına bedensel yakınması için başvuru, ameliyat olup kurtulma, diazem kullanmak, ebeye başvurmak, aile ilişkilerini düzeltmek, dine bağlanmak, içki içmek, gezmek tozmak, teselli-moral bulmak gibi seçenekler belirtilmiş, da-ğılımın çeşitliliği nedeniyle kümelendirilememiştir.

(9)

Tablo 10. Deneklerin tanımlanan bir depresyon tablosunu ne olarak gördüklerine ilişkin yanıtlar

Kazan Fethiye Sarılar

Yanıt türü Sayı % Sayı % Sayı %

n:253 n:147 n:67 Bilmiyorum 52 21 25 17 32 48 Yaşam güçlüğü 75 30 21 14 27 41 Ruhsal hastalık 82 32 69 46 3 4.5 Bedensel hastalık 12 5 28 19 1 1.5 Diğer 32 12 4 3 3 4.5

Tablo 11. Kazan, Fethiye, Sarılar'da bir depresyon tab-losunda ne yapılmalı sorusuna ilişkin eğilimler

Kazan Fethiye Sarılar

Tutum Sayı % Sayı % Sayı %

n:253 n:147 n:67 Aile içi 7 3 4 3 1 1.5 Hoca 30 12 9 6 12 18 Sağlık ocağı 79 31 62 42 21 32 Özel hekim 44 17 22 15 1 1.5 Hiçbir şey 14 5 12 8 13 20 Diğer 80 32 31 21 20 30

Kayıt taraması sonuçları

Taraması yapılan yerlerdeki bireylerin "kişisel sağlık fişleri" araş -tırılmıştır. Bunlardan çıkan sonuçlar şunlardır:

1) Kazan, Fethiye ve Sarılar'dan hiçbir birey son bir ay içinde depresyon tanısı almamıştır.

2) Ankette davranış sorusuna "sağlık ocağına" gittim diyen 18 ki-şiden (Bkz. Tablo 13) Kazan'dan 7, Sarılar'dan 3 kişi gelmiştir. Fişlerinde ruhsal belirti ve tanı yoktur.

Tablo 12. Kazan, Fethiye, Sarılar'da bir depresyon tablosu karşısında sağlık ocağı, hoca ve özel hekim ya da hastaneye başvurma eğilimi

Kazan Fethiye Sarılar

Sayı % Sayı % Sayı %

Sağlık ocağı 124 49 64 44 29 44

Hoca 60 24 11 7.5 18 27

Özel hekim 59 23 22 15 3 4.5

3) Son bir yılda yapılan polikliniklerde tarama bölgesinde ise tek birey depresyon tanısı almıştır.

F.B. 20 yaş, Fethiye (8.9.1980), A-69 depresyon-psikoz, Yapılan: Sohbet edildi (Hastanın sonraki izlemi yoktur).

4) Bunun dışında tarama yöresinde son bir yıl içinde iki nevroz, bir psikoz ve bir fonksiyonel hastalık tanısı vardır.

Ayrıca Kazan Sağlık Ocağı bölgesinde son bir yılda yapılan po-liklinik sayısı ve kullanılan ruhsal tanılar ocak kayıtlarından araş -tırılmıştır.

Bakılan tatlılar: A-69: Psikozlar

A-70: Nevrozlar, kişilik bozuklukları, diğer psikotik olmayan zeka bozuklukları

A-71:Zeka gerilikleri

A-104-2: Fonksiyonel hastalıklar

A-136: Psikozdan söz açılmaksızın ihtiyarlık AE-147: intihar ve kendini yaralama

Bunlar Tablo 15'de gösterilmiştir. Kuşku yok bu oranlar D.P.T.' nin belirttiği ( 11 ) oranlarm altındadır. Bu oranların değişik Sağlık Ocağı bölgelerinde ne olduğunu -şu anda- bilmiyoruz. Kazan Sağlık Ocağı bölgesinde de -kesin rakamlar verememekle bir Tablo 13. Kazan, Fethiye ve Sarılar'da bir depresyon tablosunun ne olarak görüldüğü (1) ve ne yapılması gerektiği (2) sorularına ve-rilen yanıt çiftleri

Sayı

Kazan 1. Ruhsal bozukluk - Sağlık ocağı 27 10

(n:253) 2. Yaşam zorluğu - Sağlık ocağı 26 10

3. Ruhsal bozukluk - Sağlık ocağı - Hoca 25 10

4. Yaşam zorluğu - Sapık ocağı - Hoca 20 8

5. Ruhsal bozukluk - Ozel hekim / Hastane 19 7.5

6. Diğer - Sağlık ocağı - Hoca 19 7.5

7. Bilmiyorum - Sağlık ocağı 18 7

8. Bilmiyorum - Sağlık ocağı - Hoca 13 5

9. Yaşam zorluğu - Hoca 11 4.5

10. Yaşam zorluğu - Özel hekim 10 4

Fethiye 1. Ruhsal bozukluk - Sağlık ocağı 31 21

(n:147) 2. Bedensel hastalık - Sağlık ocağı 21 14

3. Ruhsal bozukluk - Sağlık ocağı - Hoca 14 9.5

4. Ruhsal bozukluk - Özelhekim / Hastane 14 9.5

5. Yaşam zorluğu - Sağlık ocağı - Hoca 9 6

6. Bilmiyorum - Sağlık ocağı 9 6

7. Ruhsal bozukluk - Hoca 6 4

8. Yaşam zorluğu - Sağlık ocağı 5 3

9. Bilmiyorum - Sağlık ocağı - Hoca 5 3

10. Bilmiyorum - Hiçbir şey yapmam 4 3

Sarılar 1. Yaşam zorluğu - Sağlık ocağı 12 18

(n:67) 2. Bilmiyorum - Hoca - Sağlık ocağı 10 15

3. Bilmiyorum - Hiçbir şey yapmam 9 13.5

4. Bilmiyorum - Hoca 7 10

5. Yaşam zorluğu - Hoca - Sağlık ocağı 6 9

6. Yaşam zorluğu - Hoca 5 7.5

7. Bilmem - Sağlık ocağı 5 7.5

8. Yaşam zorluğu - Hiçbir şey yapmam 3 4.5

9. Ruhsal bozukluk - Sağlık ocağı 3 4.5

10. Ruhsal bozukluk - Hoca - Sağlık ocağı 2 3

(10)

Birinci! Sağlık Hizmeti içinde Ruh Sağlığı Üstün, Ceylan, Çevik, Yaşar

Tablo 14. Orta derecede depresf belirtileri olanların ve "depresyon" tablosu gösterenlerin, bildirdikleri davranış

Sağlık ocağı S % Ruh hekimi S % Hoca S % Aile büyüğü S % Hiçbir şey S % Diğer S % A. KAZAN "Depresyon" 5 33 1 7 6 40 3 20

Orta derecede belirti 8 12 2 3 2 3 40 58 15 22

B. FETHIYE

"Depresyon"

Orta derecede belirti 1 19 76 5 20

C. SARILAR 14

"Depresyon" 4 57 2 28 1 13

Orta derecede belirti 1 4 1 4 18 78

Tablo 15. Kazan sağlık ocağında 1 Mayıs 1980-30 Nisan 1981 arasında yapılan poliklinik sayısı ve kullanılan ruhsal tanılar

Bölge içi TANILAR poliklinik

A-69

Toplam: 4952 3

%0.06

A-70 A-71 A-104.2 A-136 AE-147

10 13

%0.20 %0.23

likte- kişisel sağlık fişlerinin taranmasındaki 15 yıllık toplamın birkaç yüzü geçmediğini söyleyebiliriz. Kaldı ki "150 başlıklı A listesi"nin ruhsal sorunlara ayrılan kodlannın doğru ve yeterli kodlandığı söylenemez. Buna örnek olarak "A-70" kodunu ve-rebiliriz; kişisel sağlık fişlerinin taranmasında çeşitli yıllarda A-70 için kullanılan tatlılar şunlardır:

I. nevroz, nevrotik yakınmalar hipokondriasis anksiyete reaksiyonu konversiyon reaksiyon ruhi korkular kişilik bozukluğu enuresis nokturna PICA

II. psikoz, psikotik yakınmalar temaruz migren dismenore kabızlık başağrısı fonksiyonel başağrısı psikojenik başağrısı fonksiyonel yakınmalar disfonksiypnel yakınmalar uykusuzluk dermansalık klimakterik yakınmalar karın ağrısı

sağa sola saldırma (tanı boş bırakılmış)

İkinci kümede belirtilen sorunlann, belirtilerin A-70 altına kod-lanabileceğinden kuşkuluyuz. Aynı sorun A-104.2 için de söz-konusudur. 137 içinde kodlanabilecek birçok semptom,

A-104.2 olarak kodlanmıştır.

SONUÇ ve ÖNER

İ

LER

Çal

ış

maya ili

ş

kin sonuçlar

1.1 Bu çal

ış

ma ile Kazan Sa

ğ

l

ı

k Oca

ğı

bölgesinde

standart bir ölçek uygulanarak, son bir ayl

ı

k süre

içinde "depresif belirti s

ı

kl

ığı

" yakla

şı

k %32

bu-lunmu

ş

, depresyon tablosuna %6.3 oran

ı

nda

rast-lanm

ış

t

ı

r (Kazan merkez). Taramada belirtilerin

daha çok 40-60 ya

ş

grubunda yo

ğ

unla

ş

t

ığı

ve

dep-resyon tablosunun kad

ı

nlarda daha s

ı

k görülme e

ğ

i-limi ta

şı

d

ığı

bulunmu

ş

tur. Bölgeye ba

ğ

l

ı

iki köy

olan Fethiye ve Sar

ı

lar'da farkl

ı

oranlar elde

edil-mi

ş

tir.

1.2 Bölgede depresyona ili

ş

kin bilgi-tutum-davran

ış

örüntüsü kabaca da olsa saptanmaya çal

ışı

lm

ış

t

ı

r.

"Ruhsal hastal

ı

kt

ı

r" bilgisi ortalama %33, sa

ğ

l

ı

k

oca

ğı

na gitme e

ğ

ilimi ortalama %45, hocaya gitme

e

ğ

ilimi %7.5-27 aras

ı

nda bulunmu

ş

tur.

1.3 Orta derecede depresif belirtisi olanlar

ı

n (n:139)

sa

ğ

l

ı

k oca

ğı

na gitme davran

ışı

, kendi bildirimlerine

göre %12 ocak kay

ı

tlanna göre %7.2'dir. Ocak

ka-y

ı

tlanna göre tarama bölgelerinden son bir ay içinde

depresyon tan

ı

s

ı

alan yoktur.

Referanslar

Benzer Belgeler

Katılımcılar, Ege Üniversitesi Madde Bağımlılığı, Toksikoloji ve İlaç Bilimleri Enstitüsü Madde Bağımlılığı Polikliniği’nde ayaktan tedavi gören ve Ege Üniversitesi

Rosuvastatin tedavisi ile KV riski yüksek bireylerde (SCORE riski %5) klinik olaylarda gözlenen azalma, diğer statin tedavilerinde bildirilen azalma değerlerinden daha

yaşamında bulunan risk etkenleri..

Evde informal bakım: Bakıma gereksinimi olan kişinin eşinin, akrabalarının, arkadaşlarının bakım sürecinde olmasını işaret eder.. Evde rehabilite edici bakım: Evde

Mikroskobik muayene ile bir çok numunenin kar ışı k elyaftan yap ı ld ığı tesbit edilmi ş ve durumu kesinlikle saptamak için Tablo 4'de (9) bildirilen kimyasal

Katıldığımız düğünde de geçmişten seçilen geleneksel değerler (mehter takımı, kırmızı duvak, at), yeniden harekete geçirilerek hatta mehter takımında olduğu gibi

Pandemi gibi tüm dünyayı etkileyen ölümlere neden olan salgınlarda, toplumun psikososyal, ekonomik ve fiziksel kayıplardan etkilenmesinin yanı sıra; topluma en önde ruhsal

Bu araştırma toplum temelli ruh sağlığı hizmetlerinin sunumunda kilit rol üstlenen TRSM’lerde çalışan sosyal hizmet uzmanları ve bu merkezlerden hizmet