• Sonuç bulunamadı

11 EYLÜL 2001'DE DÜNYA TİCARET MERKEZİNE DÜZENLENEN TERÖR SALDIRISINA İLİŞKİN ULUSAL BASINDA ÇIKAN KÖŞE YAZILARININ İÇERİK ANALİZİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "11 EYLÜL 2001'DE DÜNYA TİCARET MERKEZİNE DÜZENLENEN TERÖR SALDIRISINA İLİŞKİN ULUSAL BASINDA ÇIKAN KÖŞE YAZILARININ İÇERİK ANALİZİ"

Copied!
21
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

11 EYLÜL 2001’DE DÜNYA TİCARET MERKEZİNE DÜZENLENEN TERÖR

SALDIRISINA İLİŞKİN ULUSAL BASINDA ÇIKAN KÖŞE YAZILARININ İÇERİK

ANALİZİ

Dr. Yücel CAN* ÖZET

Bu çalışmada, 11 Eylül 2001 tarihinde Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan terör saldırısına ilişkin ulusal basında yayınlanan köşe yazılarının içerik analizi yapılmıştır. Köşe yazıları merkez, liberal, sol ve İslamcı olmak üzere dört kategoride seçilen yazarlar üzerinden yürütülmüştür. Köşe yazıları, saldırıdan bir sonraki gün olan 12 Eylül 2001 ile ABD’nin Afganista’a operasyon başlattığı 15 Ekim 2001 tarihleri arasındaki otuz dört günlük süreyi kapsamaktadır. Çözümlemede esas alınan birimler; kullanılan kavramlar ve kullanım sıklıkları, yazarların saldırıyı nereye yerleştirdikleri ve kullandıkları referanslar, saldırının nedenlerinin neler olduğu, saldırının yol açtığı ve yol açması muhtemel sonuçlar, olayın Türkiye açısından önemi ve taşıdığı anlam temalarıdır. Yapılan içerik analizinin sonucunda bütün yazarlar tarafından, 11 Eylül’ün dünya tarihinde bir dönüm noktası olduğu, bundan sonraki gelişmelerin bir medeniyetler çatışmasına dönüşmemesi için bütün insanlığa önemli görevler düştüğü sonucuna ulaşılmıştır.

Anahtar kelimeler: 11 Eylül, Terör, İçerik analizi, Ulusal basın.

ABSRACT

In this study, we attempted to have content analysis of the national press’ columns written about September 11 Terrorist Attack on World Trade Center. The content analysis has been distinguished on four parts based on the Central, liberal, Rightist and Leftist authors’ columns. This content analysis covers 34 days period begins on September 12, 2001 and ends on October 15, 2001, when the American government began her operation over Afghanistan. This analysis was based on the following issues: concepts used in columns and their numbers of usage, the references authors fall back on, the authors’ understandings of the September 11 attacks, the factors the authors consider as reasons of the attack, observed and expected results of this attacks, and importance of this attack from the point of Turkey. As a result of this content analysis of columns published in Turkish Press, we conclude that these columns consider that September 11 attack has been historical break point in our history and humankind has now the most important moment in terms of preventing the Clash of Civilization due to latest developments in the world

Key words: September 11, Terrorism, Content Analyses, National Press

GİRİŞ

Bu çalışmada, 11 Eylül 2001 tarihinde Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan saldırıya ve onunla bağlantılı olarak ABD’nin Afganitan’a başlattığı operasyona ilişkin ulusal basında yayınlanan köşe yazılarının içerik analizinin yapılması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, ulusal ölçekte yayın yapan

_____________________________________________________ * Niğde Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü.

(2)

gazetelerin köşe yazarları araştırma kapsamına alınmış olup; Mehmet Barlas, Taha Akyol, Cengiz Çandar, İsmet Berkan, Fikret Bila, Ertuğrul Özkök, Gülay Göktürk, Nuray Mert, Ali Bayramoğlu, Ahmet

Taşgetiren, Ali Bulaç ve Fehmi Koru’nun konuya ilişkin köşe yazıları örneklem birimini oluşturmaktadır. Örneklem birimi köşe yazarları odaklı olarak belirlenmiş olup, gazeteler temel alınmamıştır. Bir gazeteden daha fazla diğerinden daha az yazar seçilmesi, tamamen yazarların o tarihlerde söz konusu gazetelerde yazıyor olmalaoyla alakalıdır. Nitekim ilerleyen tarihlerde bazı köşe yazarlarının gazete değiştirdikleri görülmüştür.

Örneklem birimini oluşturan on iki köşe yazarının yazıları, saldırıdan bir sonraki gün olan 12 Eylül 2001 ile 15 Ekim 2001 tarihleri arasındaki otuz dört günlük sürede düzenli olarak takip edilmiş ve bu süre zarfındaki 229 köşe yazısı içerik analizine tabi tutulmuştur. ABD’nin 11 Eylül saldırısını sebep göstererek Afganistan’a operasyon başlattığı 7 Ekim 2001 tarihinden sonraki sekiz günlük dönemde çıkan köşe yazıları da, yazarların tutumlarındaki değişiklik ya da sürekliliklerin belirlenmesi amacıyla takip edilmiştir. Örneklem birimini oluşturan on iki köşe yazarı siyasal yelpazedeki pozisyonları, referans aldıkları

kavramlar ve olaya yaklaşım tarzları göz önünde bulundurularak dört grupta toplanmıştır. [1] Bu gruplar şu şekilde belirtilebilir.

______________________________________________________________________

Araştırmaya konu olan 12 Eylül-15 Ekim 2001 tarihleri arasındaki süre içerisinde Mehmet Barlas, Ahmet Taşgetiren, Fehmi Koru ve Cengiz Çandar Yeni Şafak’da ; İsmet Berkan ve Nuray Mert Radikal’de; Ertuğrul Özkök Hürriyet’te; Fikret Bila ve Taha Akyol Milliyet’te; Ali Bulaç Zaman’da; Ali Bayramoğlu ve Gülay Göktürk ise Sabah’da köşe yazarlığı yapmışlardır.

İçerik analizi; yazarların kullandıkları kavramlar ve kullanım sıklıkları, saldırıyı nereye

yerleştirdikleri ve kullandıkları referanslar, saldırının nedenlerinin neler olduğu, saldırının yol açtığı ve yol açması muhtemel sonuçlar, olayların Türkiye açısından önemi ve taşıdığı anlam temaları çerçevesinde gerçekleştirilmiştir. Köşe yazılarından elde edilen veriler doğrultusunda, farklı dünya görüşlerine mensup köşe yazarlarının tutumları arasında ne gibi farklılık ve benzerlikler olduğu belirlenmeye çalışılmıştır.

Kullanılan kavramlar başlığı altında köşe yazarlarının kullandıkları dil analiz edilmiştir. 11 Eylül saldırısı, El Kaide terör örgütü ve Usame Bin Laden hakkında kullamlan kavramların yazar gruplarına göre nasıl farklılaştığının ya da benzeştiğinin ve hangi grup yazarların hangi kavramları daha sık kullandığının

Liberal Solcu Merkezdeki İslamcı

Yazarlar Yazarlar Yazarlar Yazarlar

Mehmet Barlas Gülay Göktürk Ertuğrul Özkök Ahmet Taşgetiren Taha Akyol Ali Bayramoğlu İsmet Berkan Ali Bulaç

(3)

belirlenmesi amaçlanmıştır. Kullanılan kavramlar ve kullanım sıklıkları bir çizelge halinde ekte verilmiştir (bkz. Ek 1). Belirlenen kavramlar; 11 Eylül saldırısına olumsuz değer atfeden kavramlar ve saldırıyı küresel adaletsizlik ile terör konusunda ABD’nin ve Batılı ülkelerin çifte standartları çerçevesinde ele alan kavramlar şeklinde sınıflandırılmıştır. Saldırının nedenleri başlığı altında; yazarların saldırının nedenini terör örgütlerinde arayan yaklaşım ile uluslar arası sistemden kaynaklanan yoksulluk, dışlanmışlık gibi nedenlerde arayan yaklaşımdan hangisine daha çok vurgu yaptıklarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca yazarların konuya ilişkin tutumlarının belirlenmesi amacıyla; saldırının yol açtığı ve yol açması muhtemel sonuçlar, saldırının neyi hedef aldığı, olayın Türkiye açısından önemi ve taşıdığı anlam kriterleri

çerçevesinde yazarların düşüncelerinin belirlenmesi amaçlanmıştır.

İçerik analizi metnin içeriğini anlamak ve analiz etmek için kullanılan bir tekniktir. İçerik; kelimeler, anlamlar, resimler, semboller, düşünceler, konular ya da iletilebilir herhangi bir mesaj olabilir. Metin; yazılı, görsel ya da iletişimi sağlayan herhangi bir sözdür. Bunlar; gazete-dergi makaleleri, ilanlar-reklamlar, konuşmalar, resmi belgeler, film ya da video kasetler, müzikaller, fotoğraflar, kıyafetler ya da sanat eserleri olabilir (Neuman 2002:310). İçerik analizi geniş zaman dilimini kapsayan metinlerin incelenmesinde (gazete makaleleri buna örnektir), geçmişe ait bir konunun aydınlatılmasında; örneğin yazarı bugün hayatta olmayan yazılar, tarihi dökümanlar üzerinde yapılacak çalışmaların ya da muhalif bir yabancı ülkede yapılan yayınların analizinde ve bir metinde yüzeysel gözlemle görülmesi zor olan mesajları açığa çıkarmada kullanışlı bir yöntem sunar ( Neuman 2002). İçerik analizinde temel amaç, toplanan verileri açıklayabilecek kavramlara ve ilişkilere ulaşmaktır. Betimsel analizde özetlenen ve yorumlanan veriler, içerik analizinde daha derin bir işleme tabi tutulur ve betimsel bir yaklaşımla fark edilemeyeen kavram ve temalar bu analiz sonucu keşfedilebilir (Yıldırım ve Şimşek 2000:162). Yukarıdaki ifadeye paralel olarak, bu çalışmada farklı politik görüşlere sahip köşe yazarlarının 11 Eylül saldırısına ve bununla doğrudan bağlantılı olarak ABD’nin Afganistan operasyonuna ilişkin düşüncelerinin farklılaştıkları ve benzeştikleri noktaların belirlenmesi amaçlanmıştır.

11 Eylül 2001 tarihinde Dünya Ticaret Merkezine yapılan terör saldırısının bütün yönleriyle anlaşılması, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’den oluşan Müttefik güçlerin Afganistan’a operasyon başlatma ve nedeni olarak 11 Eylül saldırısını göstermeleriyle birlikte daha da önemli hale gelmiştir.

A. Köşe Yazarlarının 11 Eylül Saldırısı Karşısında Takındıkları Tutum

1. Liberal Köşe Yazarları

Liberal köşe yazarları 11 Eylül saldırısının bir terör eylemi olduğu ve Türkiye’nin ABD’nin Afganistan’da başlattığı operasyonda ABD ile aynı safta yer alması ve aktif olması gerektiği konusunda hemfikirdirler. Türk medyasının olayı duyuruş biçimini eleştiren Taha Akyol terörde yeni bir döneme girildiğini; İslam adına terör eylemi yapıldığında mazeret aramamak, kesin dille suçlamak gerektiğini belirtmiştir. Akyol, Taliban’ı ve Usame Bin Laden’i savunur biçimde yayın yapan medya kuruluşları olduğunu belirterek onlara tepki göstermiştir. Yazar Türkiye’deki İslamcıların terörü lanetlemediklerini, bunun büyük bir hata olduğunu belirtmiştir. [2] Akyol ABD’nin Afganistan’a operasyon başlatmasına temkinli yaklaşmış, dünyanın neresinde olursa olsun, Afganistan ya da Kuzey Kore fark etmez, sorunun az

(4)

gelişmişlikte, üçüncü dünyalılıkta, yoksullukta, bağnazlıkta ve totaliterlikte aranması gerektiğini belirtmiştir. [3] Mehmet Barlas teröristlerin yaptığı eylemlerde toplumlara korku salarak panik havası yaratmayı hedeflediğini, bu yüzden terörün hedefine ulaşmasına yardım edecek davranışlardan uzak durulması gerektiğini belirtmiştir. Barlas, merkez basında yazan köşe yazarlarının sıkça vurguladıkları, ABD ve Avrupa bizim terörizmden neler çektiğimizi nihayet anlayacaktır tarzındaki ifadelerin yanlış ve ben merkezci bir yaklaşım olduğunu belirtmiştir. [4] Barlas ABD’nin Afganistan’a başlattığı operasyonu, “Amerikan hukuk ve siyasal sistemindeki dökülen kan yerde kalmaz” ilkesi gereğince gerçekleştirdiğini belirten yazar, Türkiye’de bazı kesimlerin, çifte standartçı olduğunu ve ABD’ye karşı çıkmayı inancın gereği gibi gördüklerini belirtmiştir.

[5]

Cengiz Çandar saldırıyı tarihin dönüm noktası olarak

değerlendirmiş; rejimleri değiştirmeyi, hükümetleri alaşağı etmeyi öngören topyekün bir savaşın eşiğinde olduğumuzu belirtmiştir. İslam referansı ile hareket ettiklerini belirten kişileri eleştiren Çandar’a göre; bu insanlar saldırının arkasında ABD’yi İsrail’i aramayı bırakıp, olayları arzuladıkları ya da tasarladıkları gibi değil olduğu gibi görmeyi öğrenmelidirler.

[6]

Çandar’a göre Türkiye’deki İslamcılar ABD aleyhtarı kampanya yapıyorlar ve bu da medeniyetler çatışmasını körüklüyor[7].

Bu gruptaki köşe yazarları ile 11 Eylül saldırısına yeterince tepki vermediklerini belirttikleri İslamcı köşe yazarları arasında içten içe yürütülen bir tartışmanın varlığı gözden kaçmamaktadır. İslamcı grupta yer alan Ahmet Taşgetiren ve Fehmi Koru’nun 11 Eylül saldırısının ardından ABD’nin başlattığı bir dizi girişimi global 28 Şubat olarak nitelendirmelerine karşılık; Cengiz Çandar böyle bir nitelendirmenin bir safsatadan öteye gitmediğini belirtmiş, bunu söyleyenleri duygularının esiri olmakla ve serinkanlı düşünme ve tahlil yeteneklerini yitirmekle itham etmiştir. [8]

2. Solcu Köşe Yazarları

Solcu köşe yazarları, merkez basındaki köşe yazarlarının aksine, saldırının kendisinden çok saldırıya neden olan etkenler üzerinde durulması gerektiğini belirtmişler ve Afganistan operasyonuna muhalif bir tutum sergilemişlerdir. Solcu köşe yazarlarının 11 Eylül saldırısının ardından demokrasi ve insan haklarına yaptıkları vurgunun Afganistan operasyonundan sonra da devam ettiği görülmüştür.

Gülay Göktürk saldırıyı yoksul, cahil ve umutsuz dünyanın zengin dünyaya karşı giriştiği ilk salvo atışı olarak değerlendirmiştir. Göktürk’e göre; bu eylem tutunamayanların, treni kaçırmış olanların yaptığı bir eylemdir ve çözüm daha eşitlikçi, daha adaletli bir dünyadır. [9] Savaşın yirmi yıldır kan, ateş ve yoksulluktan başka bir şey yaşamayan Afgan halkını bir kez daha vuracağını belirten Göktürk; bu gün Afganistan’da kadınların yaşadıklarını İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudilerin yaşadıklarına benzetmiş, İslamcıların Taliban’ın kadınlara yaptığı baskıyı kınama konusunda samimi olmadıklarını, onların bu tutumunun Türkiye’de yaşanan türban ve benzeri konularda anlaşılmalarını güçleştirdiğini belirtmiştir.

[10]

Ali Bayramoğlu saldırıyı ortaya çıkaran nedenlere ve bundan sonra yol açacağı etkilere dikkat çekmiş, terörü üreten sorunların; adaletsizliğin ve eşitsizliğin ortadan kaldırılması gerektiğini belirtmiştir.

[11]

Bayramoğlu Afgan savaşının kutuplaşmaları artıracağı, silahlı İslamcı örgütlerin globalleşeceği yönündeki tehlikelere dikkat çekmiş, ayrıca Türkiye’de bir etik erozyonunun yaşandığını, hiç kimsenin savaşın yol açacağı tahribatla ilgilenmediğini, herkesin milli çıkarların peşine düştüğünü belirtmiştir.

[12]

Göktürk bu

(5)

sözleriyle sık sık milli çıkarlara vurgu yapan merkezdeki yazarlara gönderme yapmıştır. Bu olayın bomba uzmanlarına terk edilecek bir mesele olmadığını belirten Nuray Mert; saldırıyı sadece bir terör olayı olarak görmenin, bir güvenlik sorunu olarak değerlendirmenin yeterli olmadığını belirtmiştir. Mert’e göre; insanlık temel sorunlarını çözmedikçe, bu sorunlara kafa yormaktan köşe bucak kaçtıkça çözüm gelmeyecek; tüketmekten başka bir şey düşünmeyen, gezegeni sorumsuzca tahrip eden, kendinden başkasının derdine aldırmayan, medeniyetten teknoloji anlayan bir insan ve toplum modeli barış üretememektedir. Batı medeniyeti önce kendi kalkış noktalarını; hümanizmi, demokrasiyi, eşitliği, özgürlüğü önemsediğini ispatlamak zorundadır. Mert, Ertuğrul Özkök’ün teröre mazeret aramakla suçladığı kişiler için kullandığı ‘amacılar nitelendirmesine karşılık; terörü lanetleme yarışına girip, itirazları köşeye sıkıştırmanın, ‘ama’ ile başlayan cümleleri şaibeli ilan etmenin masum bir çaba olmadığını dile getirmiştir.

[13]

Yazar savaş çığırtkanlığı yapmamak gerektiğini, ayrıca Türkiye’yi diğer İslam ülkelerine sürekli olarak model göstermenin doğru olmadığını belirtmiştir.

[14]

Mert’e göre Türkiye’nin kendi demokrasisi henüz tam anlamıyla oturmuş değil, bu nedenle başkalarına model olma iddiası da çok anlamlı değil.

3. Merkezde yer alan köşe yazarları

Merkezde yer alan köşe yazarları 11 Eylül’de Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan saldırının bir terör eylemi olduğu konusunda ve Türkiye’nin Afganistan operasyonunda ABD’nin yanında yer alması gerektiği konusunda hemfikirdirler.

İsmet Berkan’a göre, 11 Eylül’de Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan saldırı bu binyılın en büyük terör eylemidir; bu yüzden vakit kaybetmeden teröre karşı global bir savaş başlatılmalıdır.

[15]

Berkan Afganistan operasyonunun meşruiyetini tartışmanın anlamsız olduğunu, dünyanın yeniden şekilleneceği bu dönemde ABD ile birlikte hareket ederek aktif rol oynamak gerektiğini , hükümetin yeterince aktif

olmadığını belirtmiştir. Fikret Bila saldırıyı dünyanın beynine sıkılmış kurşun olarak nitelendirmektedir. Bu olayda terör örgütlerini mahkum ederken bütün İslam dünyasını mahkum etmenin hem haksızlık hem de tehlikeli bir yaklaşım olacağını belirten Bila’ya göre; bu olay Türkiye’nin bütün müslüman toplumlar için bir model olduğunu bir kere daha göstermiştir.

[16]

Bila Türkiye’yi diğer İslam ülkeleri için model gösterme yönündeki düşüncesinin Afganistan operasyonuyla birlikte daha da önemli hala geldiği yönündeki düşüncesini “ABD Atatürk modelini görmeli” sözleriyle dile getirmiştir

[17]

Ertuğrul Özkök hangi gerekçeyle olursa olsun terörün mazur görülemeyeceğini, ‘ama’ların arkasına sığınmanın doğru olmadığını belirtmiştir. Yazılarında ‘amacılar’ olarak nitelendirdiği kişi ve gruplara seslenen Özkök; ‘Terörü

lanetliyorum ama Amerika da öyle yapmasaydı’ şeklindeki ifadelerin terör yandaşlığı yapmak anlamına geleceğini belirtmştir. Yazar İslamcılarla solcular arasında varolduğunu belirttiği Amerikan karşıtlığı konusundaki koalisyonu, “Dinci kesim ile kafası bir zamanlarda donup kalmış sol omuz omuza kol kola kampanya vapıvor”

[18]

sözleriyle dile getirmiştir. Özkök’e göre, dünya ya bu terörist eylemi bütün dünyaya karşı yapılmış bir saldırı olarak kabul edecek ve terörü ortadan kaldıracak ya da terör dünyaya hakim olacak.

[19]

Özkök’ün ifadeleri aklımıza, siyasal İslamı yeni dünya düzenini tehdit eden baş aktörlerden biri olarak kabul eden Samuel Huntington’ın Medeniyetler Çatışması tezini getirmektedir. Ancak Özkök ilerleyen yazılarında çatışmanın İslam Medeniyetiyle Batı Medeniyeti arasında değil, medeni

(6)

dünya ile bunun karşısında yer alanlar arasında olacağını dile getirmiştir.

4. İslamcı Köşe Yazarları

İslamcı kategorisine dahil ettiğimiz köşe yazarlarının üzerinde hemfikir oldukları ve öncelikle vurguladıkları hususlar; 11 Eylül saldırısının bir terör eylemi olmakla birlikte İslam’la ilişkilendirilmesinin yanlış olduğu ve ABD’nin Afganistan’a yapacağı bir saldırıya destek vermemek gerektiği hususlarıdır.

11 Eylül saldırısına yol açan derin nefretin kaynakları üzerinde çok yönlü düşünmek gerektiğini belirten Ali Bulaç; ABD’nin saldırıya tepki vermede ölçülü davranması gerektiğini, müslümanların tehdit altında olduğunu, masum müslümanlarla teröristleri birbirinden ayırmak gerektiğini belirtmiştir. [20] “ABD Laden’i ele geçirmek için başka yöntemler denemeliydi” [21] diyen Bulaç, bu tür olayların İslam dünyasına nefrete yol açtığını belirtmiştir.

“Terörü üreten zemin üzerinde düşünmeli” diyen Ahmet Taşgetiren; saldırıda İsrail haberalma birimi Mossad’ın parmağı olabileceğine iddiasında bulunmuş, Mossad’ın Gizli Tarihi adlı kitaptan bazı bölümleri iddiasına delil olarak göstermiştir. ABD’nin dünyadaki baskıcı rejimleri müslümanların üzerine sürerek yeni frankeştaynlar üretme sürecine girdiğini belirten Taşgetiren, “bizim Amerikalılar” dediği köşe yazarlarının “Amerika ne diyorsa o” demelerini yadırgadığını belirtmiştir.[22] ABD’nin Afganistan’a başlattığı operasyonu Çanakkale savaşına benzeten[23] Taşgetiren ABD’nin savaş gerekçesinin yalan olduğunu, Afganistan’a uygulanan ABD vahşetine karşı çıkanları Taliban, Laden ve Terör yanlısı olarak suçlamakla işin içinden çıkılamayacağını belirtmiştir. [24]

Fehmi Koru 11 Eylül saldırısının ve terörün İslam’la ilişkilendirilmesinden duyduğu rahatsızlığı, “İslam bir insanı öldürenin bütün insanlığı öldürmüş sayılacağını söyler” ifadesiyle dile getirmiştir. [25] Bu gruptaki köşe yazarları yazılarında terör kavramını kullanmaktan mümkün mertebe kaçınmışlar, bu davranışlarıyla terörü İslamla bağlantılandırmamak gerektiği yönündeki argümanlarına da uygun bir davranış sergilemişlerdir. Zira onlara göre 11 Eylül saldırısıyla İslamı bir arada anmak dolaylı yoldan da olsa İslamın terörle ilişkilendirilmesi sonucunu doğuracaktır.

B. 11 Eylül Saldırısının Nedenleri

1.Liberal Köşe Yazarları

Liberal köşe yazarları saldırının nedenleri üzerinde çok fazla durmayarak merkez kategorisindeki köşe yazarlarınınkine benzer bir tutum sergilemişlerdir.

Taha Akyol sadece bir yazısında ABD’ye karşı birikmiş nefretin saldırıya neden olmuş olabileceğini belirtirken, Mehmet Barlas Filistin sorununu neden olarak göstermiştir. Cengiz Çandar ise konuya ilişkin yazdığı yirmi köşe yazısının hiç birinde saldırının nedenlerinin neler olabileceği konusunda fikir beyan etmemiştir.

(7)

2. Solcu Köşe Yazarları

Solcu kategorisinde değerlendirdiğimiz köşe yazarlarının 11 Eylül saldırısına yol açan nedenler üzerinde yoğun olarak durduklarını görüyoruz.

Globalleşen sefaletin yarattığı umutsuz kitlelere dikkat çeken Gülay Göktürk, konuya ilişkin yazdığı dokuz yazının tamamında global eşitsizliğe ve adaletsizliğe dikkat çekmiştir. “Saldırıdan çok saldırıya yol açan etkenler üzerinde durulmalı” diyen Ali Bayramoğlu saldırının nedenlerini dışlanmışlıkta, yoksullukta ve kutuplaşmada aramak gerektiğini belirtmiştir. [26] Bayramoğlu konuya ilişkin yazdığı yazıların tamamında bu konuya vurgu yapmıştır. Yazar Afganistan operasyonunu takip eden günlerde yazdığı yazılarda da savaşın 11 Eylül saldırısının nedenlerinden biri olarak gösterdiği kutuplaşmaları daha da artıracağını dile getirmiştir.[27] Nuray Mert’e göre, ABD’ye karşı biriken öfke, ABD’nin temsil ettiği sisteme, dünya hegomonyasına duyulan tepki, çoğunluğun refahını göz ardı eden, itirazları baskı altında tutan, insani talepleri göz ardı eden zengin ve güçlüler, yoksulluk ve yoksunluk şiddet uygulayarak yaratılıyor ve karşılığında şiddet üretiyor. [28]

3.Merkezde Yer Alan Köşe Yazarları

11 Eylül saldırısının büyüklüğü ve yol açtığı ve açacağı muhtemel sonuçların boyutları üzerinde yoğunlaşan Merkezdeki yazarların, saldırının nedenlerine daha az yer verdikleri görülmektedir.

Ertuğrul Özkök sadece bir yazısında; teröre karşı uygulanan çifte standardı saldırıya yol açan neden olarak gösterirken, ABD ve Avrupa’nın Türkiye’de yaşanan terör eylemlerine duyarsız kaldıkları yönündeki merkezde yer alan yazarların çok sık dile getirdikleri eleştiriyi dolaylı olarak bir kez daha dile getirmiştir. Fikret Bila da yine sadece bir yazısında küreselleşmeye duyulan tepkinin saldırıya neden olduğunu belirtmiştir. İsmet Berkan’ın yazılarında ise saldırının nedenlerine ilişkin doğrudan bir ifadeye rastlanmamıştır.

4.. İslamcı Köşe Yazarları

İslamcı köşe yazarları, solcu köşe yazarlarının yaklaşımına paralel olarak, saldırının kendisinden çok nedenleri üzerinde durulması gerektiğini belirtmişlerdir.

“Saldırının nedenleri üzerinde kafa yorulmalıdır”[29] diyen Ali Bulaç; ekonomik eşitsizliğe, yoksulluğa, siyasi baskılara, çifte standarda ve sosyo-kültürel dışlanmışlığa dikkat çekmiştir. Saldırının arkasında ABD’nin dünyadaki bir çok insanın canını yakmasını aramak gerektiğini öne süren Ahmet Taşgetiren, yazılarının tamamında ABD ve İsrail’in müslümanlar üzerinde uyguladıkları baskılara yer vermiştir. [30] Fehmi Koru ise, saldırının nedenlerini ABD’nin kendi içinde araması gerektiğini iddia etmiştir.[31] İslamcı köşe yazarları 11 Eylül’ü ABD ve İsrail’in dünya üzerindeki politikalarını eleştirmenin bir platformu olarak değerlendirmişlerdir. Ali Bulaç ve Ahmet Taşgetiren Amerika’nın İslam dünyasında uyguladığı politikaları öne çıkarırlarken, Fehmi Koru saldırının nedenlerini Amerika’nın kendi içinde araması gerektiğini söyleyerek, 11 Eylül’ü İsrail’in tezgahladığı yönündeki komplo teorisini[32] öne

(8)

çıkarmıştır.

C.11 Eylül Saldırısının Yol Açtığı Ve Yol Açması Muhtemel Sonuçlar

1. Liberal Köşe Yazarları

Liberal köşe yazarları 11 Eylül’den sonra Türkiye’de İslam’ı referans aldıklarını söyleyen insanların bir yol ayrımında olduklarına vurgu yapmışlardır.

Taha Akyol 11 Eylül saldırısından sonra öfkelerin müslümanlara yöneleceği konusunda, İslamcı köşe yazarlarıyla aynı düşünceyi paylaşmaktadır. Ancak ardından hemen Türkiye’de kendisini İslamcı olarak nitelendiren insanların da ılımlı İslam ile radikal İslam arasında insanlar insanlar) bir seçim yapması gerekecektir[33] diyerek İslamcı olarak adlandırılan insanları da uyarmayı ihmal etmemiştir. Mehmet Barlas 11 Eylül saldırısı sonrasında dindar kesimler üzerinde ortaya çıkması muhtemel baskıların, Türkiye’deki siyasal İslamın iyi yöndeki değişim çabalarını olumsuz etkileyebileceğini belirtmiştir. [341 Cengiz Çandar bundan böyle müslüman ve Arap kimlik kartı taşıyanlar için çok zor bir dünya olacağını, Türkiyenin müslümanlarının baskıcı İslam ile özgürlükçü İslam arasında seçim yapmak zorunda olduklarını belirtmiştir.[35] Çandar’a göre İslamcılar teröre karşı net tavır koyamıyorlar, ABD aleyhtarı kampanya yapıyorlar ve bu da medeniyetler çatışmasını körüklüyor. Liberal köşe yazarları ılımlı İslam-radikal İslam ya da baskıcı İslam-özgürlükçü İslam şeklinde bir sınıflandırmaya gitmişler ve kendilerini İslamcı olarak nitelendiren insanların 11 Eylül saldırısı karşısında takınacakları tutumun onların bu sınıflandırmadaki yerini belirleyeceğini iddia etmişlerdir. Ayrıca Çandar “Amerikan Kararlılığı ve Titrek Ankara”[36] başlıklı yazısında Afganistan operasyonunda ABD’nin yanında yer alma ve ona destek olma konusunda geç kaldığı için Hükümet’i eleştirmiştir.

2. Solcu Köşe Yazarları

Solcu kategorisinde değerlendirdiğimiz köşe yazarlarına göre 11 Eylül saldırısından sonra; demokrasi, özgürlük,adalet ve insan hakları gibi bütün olumlu değerlerin tehdit altında olduğu bir sürece girilmiş, Afganistan operasyonuyla birlikte de bu süreç resmen başlamıştır.

Gülay Göktürk’e göre, zenginler dünyasında güven arayışının her türlü değerin üstüne çıktığı yeni bir döneme giriyoruz. İnsanlığın yüzyıllar boyunca inşa ettiği; özgürlük, demokrasi, adalet, insan haklan gibi temel kavramlar güvenlik ihtiyacı uğruna feda edilme tehlikesiyle karşı karşıya. 1371 Ali Bayramoğlu da saldırı sonrasında ortaya çıkması muhtemel gelişmeler konusunda Gülay Göktürk ile benzer düşünceleri paylaşmaktadır. Bayramoğlu’na göre; bundan sonra güvenlik politikaları öne çıkacak, insan hakları gerileyecek, milliyetçi ve köktenci zihniyetler azacak.1381 Solcu kategorisindeki köşe yazarları saldırının nedenlerinde olduğu gibi sonuçları söz konusu olduğunda da yoğun biçimde insan hakları ve demokrasiye ilişkin hassasiyetlerini öne çıkarmaktadırlar.

3. Merkezde Yer Alan Köşe Yazarları

(9)

merkez basındaki köşe yazarları, bundan sonra geri dönülmeyecek bir sürece girildiğini ve bu süreçte özellikle Afganistan operasyonunda Türkiye’nin ABD’nin yanında ve faal bir rol üstlenmesinin önemi üzerinde durmuşlardır. Bunun yanında bundan sonra ekonomik alanda ve güvenlik alanında büyük sorunlar yaşanacağına da vurgu yapmışlardır.

Ertuğrul Özkök’e göre, 11 Eylül saldırısı üçüncü dünya savaşına yol açabilir. Özkök saldırının medeniyetler savaşının başlangıcı olduğunu; ancak bu savaşın İslam medeniyeti ile Hristiyan medeniyeti arasında değil, terör ile huzur arasındaki bir savaş olacağını belirtmiştir. Derin terör dediği bu dalganın bütün insanlığı tehdit ettiğini dile getiren yazar, büyük şirketlerin binlerce çalışanını işten çıkardığını, bunun Kapitalizmin acımasız gibi görünen ama gerekli bir kanunu olduğunu belirtmiştir. 1391

Fikret Bila 11 Eylül saldırısından sonra dünyanın terörle mücadelede geniş bir koalisyona yöneldiğini belirtmiştir. Bila’ya göre saldırı sonrasında ortaya çıkan önemli bir gerçek de, Atatürk’ün kurduğu laik Cumhuriyet’in çağdaşlaşmanın ilk şartı olduğunun tüm dünyaca bir kez daha anlaşılması olmuştur. Yazara göre saldırı ABD ekonomisiyle birlikte bütün dünya ekonomilerinde daralma etkisi yaratmıştır. [40] İsmet Berkan merkez basında yer alan diğer köşe yazarlarından farklı olarak, saldırının sonuçlarının özgürlükleri daraltıcı etkisine vurgu yapmıştır. Berkan’a göre, bir efsanenin çöküşünü başlatan bu saldırıyla; Amerikan milliyetçiliği yükselecek, yabancılara baskılar artacak ve sokaktaki insanın özgürlük alanı daha da daralacaktır.r411

4. İslamcı Köşe Yazarları

İslamcı kategorisindeki köşe yazarları, saldırı sonrasında yaşanması muhtemel gelişmeler konusunda solcu köşe yazarlarınınkine benzer düşünceler dile getirmişlerdir. Onlara göre de hak ve özgürlükler kısıtlanacak, bu güne kadar insanlığın kaydettiği insanlık değerleri tahrip edilecek. İslamcı köşe yazarları bu düşünceye ek olarak dünyada müslümanlar üzerindeki baskıların artacağına, Afganistan operasyonuyla birlikte bunun daha da belirgin hale geldiğine vurgu yapmışlardır.

İslam dünyasının bir saldırıya hedef olduğunu belirten Fehmi Koru; Türkiye’de yaşanan 28 Şubat benzeri bir sürecin bundan sonra bütün dünyada yaşanmasından endişe ettiğini belirtmiştir. [421 Koru bundan sonraki süreçte yaşanması muhtemel gelişmelerle 28 Şubat arasında ilişki kurmak yoluyla 28 Şubat sürecinde Türkiye’de hayata geçirilen uygulamaları tasvip etmediğini de dolaylı yoldan dile getirmiştir. Koru referansı İslam olanlar terörle aralarına mesafe koymalıdırlar ancak bunu yapmıyorlar biçimindeki eleştirilere, “referansı İslam olanlar terörle aralarına mesafe koymak için daha ne yapsınlar”[43] tarzında bir ifadeyle cevap vermiştir.

Ali Bulaç, öncülüğünü ABD’nin yaptığı; müslümanlar üzerindeki baskıları artıracak, hak ve özgürlükleri kısıtlayacak, insanlığın olumlu değerlerinden vazgeçilmesine neden olacak bir sürecin başladığını belirtmiştir. [441 ABD’nin topyekün savaş başlatacağını belirten Ahmet Taşgetiren;

ABD’ye her müslümanda bir terörist bulma duygusu enjekte edilmeye çalışıldığını, tüm dünyada müslümanlar için alanların daraltılacağını ve müslümanlar üzerindeki baskıların meşrulaştırılacağını iddia etmiştir. [451 Bütün bu ifadelerden, İslamcı köşe yazarlarının bundan sonraki yaşanacaklara ilişkin yoğun bir kaygı taşıdıkları anlaşılmaktadır.

(10)

D. 11 Eylül Saldırısının Türkiye Açısından Önemi

1. Liberal Köşe Yazarları

Liberal köşe yazarları, Türkiye’nin menfaatinin bir an önce ABD ile işbirliği yapmaktan geçtiğini belirtmişlerdir. Özellikle Afganistan’a başlatılan operasyonda zaman kaybetmeden ABD’ye destek verilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.

Usame Bin Laden’in mensubu olduğu Vahhabi zihniyetinin Osmanlı’nın da başına bela olduğunu belirten Cengiz Çandar; Türkiye’nin başka yerlerde suçlu aramayı bırakıp, bu zihniyetle mücadelede ABD ile işbirliği yapması gerektiğini söylemiştir. Yazar, bu saldırının Batının gözünü açacağını söyleyerek adeta memnun kalmış izlenimi vermemek gerektiğini söylemiştir. [46] Çandar bu sözleri ABD ve Batı bizim terörden neler çektiğimizi şimdi anlayacaklar tarzında bir yaklaşım ortaya koyan merkezdeki yazarlara cevap niteliğinde söylemiştir.

Mehmet Barlas’a göre de , merkezde yer alan köşe yazarlarının sıkça vurguladığı, ABD ve Batı bizim terörden neler çektiğimizi nihayet anlayacaklar biçimindeki bir yaklaşım yanlış ve ben merkezci bir anlayıştır. [47]

2. Solcu Köşe Yazarları

Solcu kategorisinde yer alan köşe yazarları saldırının Türkiye açısından önemi söz konusu olduğunda da, insan hakları ve demokrasi kavramlarını öne çıkarmışlardır.

Nuray Mert’e göre dünyanın karşılaştığı bu vahim durum karşısında Türkiye’nin tutacağı yol çok önemli, ancak bu yol barışçı ve şiddet karşıtı bir çözüm üretme istikametinde olursa bir anlam

taşıyacaktır.[48] Ali Bayramoğlu ABD’nin dünya üzerinde başlatacağı “cadı avı” nın Türkiye üzerinde olumsuz etkilere yol açacağının sinyallerini aldığını, bu konu üzerine dikkat çekme gereği gördüğünü belirtmiştir. [49] Solcu köşe yazarlarının saldırının Türkiye açısından önemi söz konusu olduğunda barışa ve demokrasiye vurgu yapmaları, yazılarında kullandıkları kavramlar ve genel yaklaşımlarıyla da paralellik taşımaktadır.

3. Merkezde Yer Alan Köşe Yazarları

Merkezde yer alan köşe yazarları 11 Eylül saldırısının Türkiye’nin değerinin Batı tarafından daha iyi anlaşılmasını sağladığı görüşündedirler.

Fikret Bila, 11 Eylül saldırısının terör konusunda Türkiye’ye çifte standart uygulayan Batı’ya ders olması gerektiğini belirtmiştir. “Bu olay Türkiye’nin terör konusunda daha iyi ve doğru anlaşılmasını kolaylaştıracaktır” diyen Bila, terör konusunda Türkiye’nin tecrübelerinden yararlanılması gerektiğini, Türkiye’nin terörle mücadele konusunda model oluşturduğunu belirtmiştir. T501 Fikret Bila ile paralel düşünen Ertuğrul Özkök’e göre de, terör çemberini kırabilecek en önemli ülkelerden biri

(11)

Türkiye’dir.Türkiye “terör eşittir İslam” denklemini bozabilecek yegane ülkedir.[51J Terör ABD’den çok bizim meselemizdir diyen Ertuğrul Özkök, “terörün ne olduğunu bir Türk anlayamazsa kimse anlayamaz” demiştir. İsmet Berkan ise, 11 Eylül saldırısının ABD-Rusya- Türkiye ilişkilerinde denge değişikliğine yol açacağını, bunun da Türkiye’nin aleyhine olacağını belirtmiştir. T521 Merkezde yer alan köşe yazarlarının olaylara insan hakları, demokrasi ve küresel sorunlardan çok, Türkiye’nin menfaatleri açısından baktıkları görülmektedir. Avrupa ve Amerika’yı içine girmekle suçladıkları ben merkezci tutum içine bir şekilde kendileri de girmektedirler.

4. İslamcı Köşe Yazarları

İslamcı köşe yazarları 11 Eylül saldırısının ardından Türkiye’nin önemli fonksiyonları yerine getirebileceği görüşündedirler. Ancak Türkiye’nin kendini sorgulayarak ve ABD’nin terörle mücadeleyi cinayete ve adaletsizliğe dönüştürmesini önleyerek önemli katkılarda bulunabileceğini belirtmişlerdir.

Ahmet Taşgetiren’e göre; Türkiye İslam coğrafyasının bir parçası olduğunu hatırlayarak, ABD’nin Ortadoğu’da başlatacağı harekata engel olmaya çalışmalıdır, unutulmamalıdır ki ‘ABD’nin İslam

topraklarında vurduğu her yer yarın Türkiye’de yansıma bulacaktır”.[53] İslamcı yazarlar Türkiye’yi İslam dünyasının bir parçası olarak gören bir anlayışı benimsemişler, İslam dünyasının herhangi bir noktasında yaşanacak bir acının bütün Müslümanların canını yakacağını dile getirmişlerdir.

E. Köşe Yazarlarının 11 Eylül Saldırısına İlişkin İşledikleri Konular, Kullandıkları Kavramlar Ve Kullanım Sıklıkları

1. Liberal Köşe Yazarları

Liberal köşe yazarları yazılarında yoğunlukla 11 Eylül saldırısını gerçekleştirenleri lanetleyen ve saldırının büyüklüğüne vurgu yapan ifadelere ağırlık vermişlerdir.

Taha Akyol saldırının vehametini vurgulayan korkunç saldırı (8), kanlı eylem (2), çılgınlık (1), cani saldırı (1), vahşi saldırı (1) kavramlarının yanı sıra; eylemin muhtemel failleri olarak gördüğü kişi ve gruplara ilişkin terör patronu Laden (1), terör manyağı Laden (1), üç kuruşluk adam (1), harici (3) kavramlarına yazılarında yer vermiştir.

Cengiz Çandar 11 Eylül saldırısının boyutlarının büyüklüğüne vurgu yapan uluslararası terörizm (4), üçüncü dünya savaşının başlangıcı (1), tarihin dönüm noktası (1), bin yılın terör eylemi (1), dünyanın beynine kurşun (1) kavramlarının yanı sıra; ABD demokrasisine vurgu yapan demokrasinin ve özgürlüklerin kalesi ABD (1) ve saldırıyı yapanların ABD ile karşılaştırıldıklarında ne kadar aciz kaldıklarını ifade etmek için sinek (1) kavramını kullanmıştır.

Mehmet Barlas yazılarında terörün toplumlar üzerinde yaratmaya çalıştığı panik havasına dikkat çekmiş, terörün oyununa gelinmemesini salık vermiştir. Barlas farklı düşünceler (3), farklı inançlar (3), farklı kimlikler (3) gibi farklılıkların birarada yaşamasının önemine vurgu yapan kavramları öne çıkarmıştır (bkz. EK 1).

(12)

2.Solcu Köşe Yazarları

Solcu kategorisine dahil ettiğimiz köşe yazarlarının yazıları, 11 Eylül saldırısını hazırladığına inandıkları, kutuplaşmalar eşitsizlikler ve saldırı sonrasında ortaya çıkması muhtemel insan hakları ihlalleri konularında yoğunlaşmıştır.

Gülay Göktürk yazılarında gelir dağılımındaki eşitsizlikleri öne çıkaran sömürü-eşitsizlik- adaletsizlik (15); kutuplaşma (3), adalet (3); yoksul milyarlar (2), umutsuz yüz milyonlar (2); globalleşen sefalet (1), umutsuz kitleler (1), zengin dünya-yoksul dünya (1) kavramlarının yanında; demokrasi (10), özgürlük (1), insan hakları (1), eşitlik-adalet (1) kavramlarına yazılarında yer vermiştir.

Ali Bayramoğlu insan haklarına, demokrasiye dikkat çekmek için eşitsizlik-adaletsizlik (9); demokrasi (6); insan hakları (3), silahlanma (3), savaş (3), ölüm (3), global cadı avı (1) kavramlarına; dünya üzerindeki kötü gidişata dikkat çekmek için ise kutuplaşma (3), tutunamayanlar-treni kaçırmış olanlar (2), dışlanmışlar (2), kapitalist dünya (1), terörün kaynağı (1), öteki dünya (1), açlık sınırı (1), zengin

dünya-yoksul dünya(1) kavramlarına yer vermiştir.

Nuray Mert insan hakları demokrasiyi öne çıkaran humanizm (14), barış (14), eşitlik (14), özgürlük (14), kardeşlik (14), demokrasi (14), insanlık (10), muhalif ses (3), itiraz (3), insani talepler (3), sömürü (1), insan hakları (1), hukukun üstünlüğü (1), bireysel özgürlükler (1), eşitlik-eşitsizlik (1), adaletsizlik (1) kavramlarına yer vermiştir (bkz. EK 1).

3. Merkezde Yer Alan Köşe Yazarları

Merkez kategorisinde değerlendirdiğimiz köşe yazarlarının yazıları daha çok; saldırının boyutlarının büyüklüğü, saldırıyı gerçekleştirenlere yönelik tepkiler ve dünyada teröre uygulanan çifte standart

konularında yoğunlaşmıştır.

Ertuğrul Özkök yazılarında dünya üzerinde teröre uygulanan çifte standardı öne çıkarmak için teröre ve teröriste karşı ikiyüzlülük (5), kendi teröristi (3), başkasının teröristi (2), çifte standart (1); ‘bu terör eylemini kınıyorum ama Amerika da böyle yapmasaydı’ türünden ifadelerle teröre mazeret aramanın yanlışlığını ve mazeret arayanlara tepkisini dile getirmek için; dünyanın en aşağılık aması (22), ama çetesi (5), ama lobisi (3); eylemi yapanlara tepkisini göstermek için ise pısırıkların hayal vahası (3), çulsuz terörist (1), aşağılık terör (1), şerefsiz kamikaze (1) kavramlarını kullanmıştır.

Fikret Bila 11 Eylül saldırısının önemine binaen bin yılın terör eylemi (3), üçüncü dünya savaşının başlangıcı (2), dünyanın beynine kurşun (2), tarihin dönüm noktası (1), en büyük terör saldırısı (1); Avrupa’nın teröre çifte standart uyguladığı şeklindeki düşüncesini dile getirmek için Avrupa’nın çifte standardı (5); saldırıyı gerçekleştirdiklerine inandığı kişilere tepki olarak da vahşi terörist (1), militan kökten dinci (1) kavramlarına başvurmuştur.

(13)

terör eylemi (1), global terörizm (1), siber terörizm (1), korkunç saldırı (1), global köyün global teröristleri (1) kavramlarını; Avrupa’nın ve Nato’nun Türkiye’nin terörle yaptığı mücadelede uyguladıkları çifte standarda dikkatleri çekmek için Nato’nun iki yüzlülüğü (3), Avrupa’nın çifte standardı (1) ve benim iyi teröristim senin kötü teröristin kavramlarını kullanmıştır. (bkz. EK 1)

4. İslamcı Köşe Yazarları 5.

İslamcı kategorisinde değerlendirdiğimiz köşe yazarlarının yazıları, solcu yazarlarda olduğu gibi, saldırının gerçekleştirilmesinde etkili olduğuna inandıkları olumsuzluklar ve gelecekte yaşanması muhtemel insan hakları ihlalleri üzerinde yoğunlaşmıştır. Ancak, solcu köşe yazarları ekonomiye ve insan haklarına vurgu yaparken, İslamcı köşe yazarları İsrail’in, ABD’nin desteğini alarak, Ortadoğu’daki uygulamalarına vurgu yapmışlardır. Ayrıca ABD’nin 11 Eylül saldırısına verdiği tepki ile Türkiye’de yaşanan 28 Şubat süreci arasında bir bağlantı kuran yazarlar, düşüncelerini İslami referanslarla da desteklemişlerdir.

Fehmi Koru yazılarında Haçlı Seferi (2), vahşi Batı (2) gibi Batı’yı yerici kavramların yanısıra; 28 Şubat (2), andıçlama (2), global 28 şubat (2) gibi dindar kesimlere yönelebilecek muhtemel baskılara vurgu yapan ve Afgan direnişi (1), Filistinli çocuğun kanı (1), İslam coğrafyası (1) gibi İslami hassasiyetleri öne çıkaran kavramlara yer vermiştir.

Ali Bulaç da Haçlı Seferi (4), Hristiyan koalisyonu (2) gibi yine Batı’yı yerici kavramların yanısıra; ABD’nin 11 Eylül saldırısının ardından başlatacağı sürecin olumsuzluklarına dikkat çekmek için savaş çığlığı (1), öfke dalgası (1), 28 Şubat (1), çifte standart (3), etnik temizlik (1), soykırım (1) kavramlarına yer vermiştir.

Ahmet Taşgetiren 11 Eylül saldırısının arkasında İsrail’in olduğu yönündeki tezini desteklemek için Mossad (2), Şımarık İsrail (1), terörü üreten zemin (1) kavramlarının yanı sıra; 11 Eylül saldırısı sonrasında ortaya çıkması muhtemel olumsuzluklara dikkat çekmek için Haçlı Seferi (1), 28 Şubat (8) ve andıçlama (2) kavramlarına yer vermiştir. (bkz. EK 1)

Genel Değerlendirme ve Sonuç

Yukarda ayrıntılı biçimde ortaya koymaya çalıştığımız bulguların genel bir değerlendirmesini yaptığımızda; farklı dünya görüşlerine sahip de olsalar bütün yazarların 11 Eylül 2001 tarihinde Dünya Ticaret Merkezi’ne yapılan saldırının bir terör eylemi olduğu konusunda hem fikir oldukları görülmektedir. Ancak hemen ardından Solcu ve İslamcı kategorisine dahil ettiğimiz yazarlar, bu terör eylemine yol açan ve çoğunlukla Amerika’nın etken olduğu, yoksulluk, baskı ve adaletsizlikten oluşan saldırıya yol açan nedenlerin en az saldırının kendisi kadar önemli olduğunu belirtmişlerdir.

Saldırının nedenlerinin önemli olduğu konusunda hem fikir olan Solcu ve İslamcı yazarların; nedenlerin neler olduğu söz konusu olduğunda farklılaştıkları görülmüştür. Solcu köşe yazarları sefalete ve dışlanmışlığa vurgu yaparken, İslamcı köşe yazarları Amerika ve İsrail’in Müslümanlar üzerinde

(14)

dünyada teröre karşı uygulanan çifte standarda vurgu yaparak, Amerika ve Avrupa’nın Türkiye’nin yıllardır uğraştığı teröre karşı duyarsız kalmaları sonucunda kendilerinin de aynı belayla karşılaştıklarını

belirtmişlerdir. Merkezdeki yazarların bu düşünceleri, devletin konuya ilişkin resmi söylemiyle bir paralellik arz etmektedir.

Bütün köşe yazarları 11 Eylül’den sonra artık dünyanın eski dünya olmayacağı, bundan böyle tamamen farklı bir sürece girildiği konusunda hemfikirdirler. Liberal köşe yazarları dünyadaki

Müslümanların artık bir yol ayrımına geldiklerini; ılımlı İslam ile radikal İslam, baskıcı İslam ile özgürlükçü İslam arasında bir seçim yapmalarının zorunlu hale geldiğini belirtmişlerdir. Mehmet Barlas bu olayın Türkiye’deki siyasal İslam’ın iyi yöndeki değişim çabalarına ket vurmaması gerektiğini söyleyerek, ılımlı dindar kesimlerim radikalleşebileceği yönündeki kaygılarını dile getirmiştir. Solcu köşe yazarları

demokrasinin, özgürlüklerin ve insan haklarının tehdit altına gireceği uyarısı yaparken, İslamcı köşe yazarları benzer kaygılara müslümanlara uygulanacak baskı tehdidini de eklemişlerdir. Merkezde yer alan yazarlar ise ekonomik ve güvenliğe ilişkin sorunların artacağı endişesini dile getirmişlerdir.

Saldırının Türkiye açısından önemi söz konusu olduğunda da bütün köşe yazarları bu olayın Türkiye açısından çok önemli olduğu konusunda ortak görüş belirtmişlerdir. Liberal köşe yazarları bundan sonraki süreçte Türkiye’nin mutlaka Amerikanın yanında saf alması gerektiğini, Türkiye’nin menfaatlerinin bunu gerektirdiğini belirtirken; Merkezde yer alan köşe yazarları bu olayın Türkiye’nin değerinin dünya

tarafından daha iyi anlaşılmasını sağlayacağını belirtmişler, Türkiye’nin laik ve demokratik yapısının bütün Müslüman ülkeler için örnek oluşturması gerektiğinin bu saldırıdan sonra daha iyi anlaşıldığını dile getirmişlerdir. Solcu ve İslamcı yazarlar ise, Amerika’nın dünyada terörle mücadele adı altında başlatacağı uygulamalar karşısında Türkiye’nin barıştan yana ve şiddete karşı bir tutum takınarak, Amerika’nın terörle mücadeleyi cinayete dönüştürmesini engellemek gibi önemli bir misyonu bulunduğunu belirtmişlerdir.

Amerika’nın Afganistan’a başlattığı operasyon söz konusu olduğunda ise; İslamcı ve Solcu kategorisinde yer alan köşe yazarlarının operasyona karşı olumsuz bir tutum içine girdikleri, Liberal ve merkezdeki yazarların ise Afganistan operasyonunu destekledikleri görülmüştür.

Yapılan içerik analizinin sonucunda; farklı dünya görüşlerine mensup köşe yazarlarının 11 Eylül saldırısına ve buna bağlı olarak ortaya çıkan Afganistan operasyonuna farklı açılardan yaklaştıkları, farklı konulara öncelik verdikleri görülmüştür. Merkezde yer alan köşe yazarları 11 Eylül saldırısının terör eylemi olması yönüne, solcu köşe yazarları saldırıdan çok saldırıya neden olan yoksulluk-dışlanmışlık gibi etkenlere, İslamcı köşe yazarları İsrail ve Amerikanın Ortadoğu’da yaptıkları uygulamalara, liberal köşe yazarları ise Amerikan demokrasisine vurgu yapmışlardır.

Farklı gruplardaki köşe yazarları farklı konulara öncelik vermelerine rağmen hepsinde ortak olan bir noktanın varlığı gözden kaçmamaktadır. Her grup saldırıyı, kendi argümanlarını dile getirmenin bir platformu olarak değerlendirmiştir. Merkezde yer alan köşe yazarlarının Türkiye’yi bütün İslam ülkeleri için bir model olarak sunmaları, Liberal köşe yazarlarının Amerikan demokrasisini tüm dünyaya numune göstermeleri, solcu köşe yazarlarının dünyadaki ekonomik kutuplaşmalara vurgu yapmaları, İslamcı köşe yazarlarının İsrail-Amerika ikilisine ve Türkiye’deki 28 Şubat türü uygulamalara dikkat çekmeleri, köşe yazarlarının 11 Eylül saldırısını temel tezlerini ifade etmenin bir platformu gibi gördüklerini ortaya koyan

(15)

bazı örneklerdir.

Yüzeysel gözlemle görülmeyen ancak metinler dikkatle incelendiğinde ortaya çıkan bir diğer husus da, köşe yazarlarının birbirleriyle içten içe yürüttükleri bir tartışmanın varolduğu gerçeğidir. İslamcı köşe yazarlarının 11 Eylül saldırısından sonra içine girilen süreçle 28 Şubat süreci arasında bağlantı kurmalarını liberal köşe yazarlarının safsata olarak değerlendirmesi, merkezde yer alan köşe yazarlarının 11 Eylül saldırısının nedenlerini sorgulayan İslamcı ve solcu köşe yazarlarını ‘ama’cılıkla suçlaması ve solcu köşe yazarlarının bu tutumu muhalif düşünceleri baskı altına alma gayreti olarak değerlendirmeleri içten içe yürütülen bu tartışmanın göze batan örneklerini oluşturmaktadır.

(16)

KAYNAKÇA

ÇELEBİ, Aykut (2005), Atlantiğin İki Yakası Arasında Yeni Dönem: Mesafeli Bir Nesnellik, Toplum ve Bilim, Sayı:103, s.s.185-218.

Hürriyet Gazetesi 12 Eylül-6 Ekim 2001.

Milliyet Gazetesi 12 Eylül-6 Ekim 2001.

NEUMAN, W Lawrence (2002), Social Research Methods, , Boston: A and B

Radikal Gazetesi 12 Eylül-6 Ekim 2001.

Sabah Gazetesi 12 Eylül-6 Ekim 2001.

Yeni Şafak Gazetesi 12 Eylül-6 Ekim 2001

YILDIRIM Ali ve ŞİMŞEK Hasan (2000), Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri, Ankara: Seçkin Yayınevi

(17)

EKLER

EK. 1: Köşe Yazarlarının 11 Eylül 2001’de Dünya Ticaret Merkezi’ne Yapılan Saldırıya İlişkin Kullandıkları Kavramlar ve Kullanım Sıklıkları

T a h a A k y 0 1 C e n g i z Ç a n d a r M e h m e t B a r l a s G ü l a y G ö k t ü r k A l i B a y r a m 0 ğ 1 u N u r a y M e r t E r t u ğ r u r u l Ö z k ö k F i k r e t B i l a İ s m e t B e r k a n F e h m i K o r u A l i B u l a ç A h m e t T a ş g e t i r e n Korunç Saldırı 8 - - - 1 - - - Kanlı Eylem 2 Çılgınlık, Aşağılık Terör 1 Cani saldırı 1

Şerefsiz kamikaze Vahşi

saldırı 1

- - - - -

1

- - - - -

Pısırıkların hayal Vahası, terör patronu Laden

1 3

Terör Manyağı Laden 1 Vahşi terörist, üç kuruşluk adam, çulsuz terörist

1 1 1

Harici, militan, köktendinci 3 - - - 3 - - - -

Siber terörizm, uluslararası terörizm, global terörizm

4 3 Üçüncü dünya savaşının başlangıcı - 1 - - - 2 - - - - Tarihin dönüm noktası - 1 - - - 1 - - - -

Binyılın terör eylemi - 1 - - - 1 - - -

Dünyanın beynine kurşun -

1 - - - 3 - - - -

En büyük terör saldırısı - 1 - - - 3 - - - -

Sinek - 1 - - - -

Farklı düşünceler - - 3 - - - -

Farklı inançlar - - 3 - - - -

(18)

Sömürü, eşitsizlik, Kutuplaşma - - - 15 9 - - - - Adalet, adaletsizlik - - - 4 - 1 - - - - Yoksul milyarlar - - - 2 - - - - Umutsuz yüzmilyonlar - - - 2 - - - - Globalleşen sefalet - - - 1 - - - - Umutsuz kitleler - - - 1 - - - -

Zengin dünya-yoksul dünya - - - 1 1 - - - - Demokrasi - - - 10 6 14 - - - - Özgürlük, barış, eşitlik, kardeşlik - - - 1 - 14 - - - - İnsan hakları, insani talepler - - - 1 3 3 - - - - Silahlanma, savaş, ölüm - - - - 9 - - - -

Global cadı avı - - - - 1 - - - -

Tutunamayanlar, treni kaçırmış olanlar - - - - 2 - - - - Dışlanmışlar - - - - 2 - - - - Kapitalist dünya - - - - 1 - - - - Terörün kaynağı - - - - 1 - - - - Öteki dünya - - - - 1 - - - - Açlık sınırı - - - - 1 - - - - Humanizm - - - 14 - - - - Barış - - - 14 - - - - Eşitlik - - - 14 - - - - Kardeşlik - - - 14 - - - - İtiraz - - - - - 1 - - - - - - İnsani talepler, hukukun

üstünlüğü

- - - - -

1 - - - -

Teröriste karşı ikiyüzlülük, kendi teröristi, başkasının teröristi, çifte standart

11 5 4

Dünyanın en aşağılık aması, ama lobisi, ama çetesi

27

Haçlı seferi, vahşi batı, Hristiyan koalisyonu

4 -

1 28 Şubat, andıçlama, global

28 şubat 6

7

10

Afgan direnişi, Filistinli çocuğun kanı,İslam coğrafyası, Çanakkale Savaşı

3 6 1

(19)

[1] Buna benzer bir sınıflandırma için; Parlak, İsmet,

“Ulusal Basrnda Etnik Kökenli ve/veya Ayrılıkçı

Terör Örgütleri Hakkında Çıkan Haberlere İlişkin Bir İçerik Analizi ”,

III. Ulusal Sosyoloji Kongresi Bildirileri, Ankara, Sosyoloji Derneği Yayını, 2001, s. 141-169.

[2] 15 Eylül 2001 tarihli Milliyet Gazetesi.

[3] 12 Ekim 2001 tarihli Milliyet Gazetesi.

[4]14 Eylül 2001 tarihli Yeni Şafak Gazetesi.

[5] 15 Ekim 2001 tarihli Yeni Şafak Gazetesi.

[6] 15 Eylül 2001 tarihli Yeni Şafak Gazetesi.

[7]13 Ekim 2001 tarihli Yeni Şafak Gazetesi.

[8] 14 Eylül 2001 tarihli Yeni Şafak Gazetesi.

[9] 14 Eylül 2001 Sabah Gazetesi.

[10]10 Ekim 2001 tarihli Sabah Gazetesi.

[11] 15 Eylül 2001 tarihli Sabah Gazetesi.

[12] 9-11 Ekim tarihli Sabah Gazeteleri.

[13] 18 Eylül 2001 tarihli Radikal Gazetesi.

[14] 9 Ekim 2001 tarihli Radikal Gazetesi.

[15] 12 Eylül 2001 tarihli Radikal Gazetesi.

[16] 12 Eylül 2001 tarihli Milliyet Gazetesi.

[17] 14 Ekim 2001 tarihli Milliyet Gazetesi.

[18] 11 Ekim 2001 tarihli Hürriyet Gazetesi.

[19] 13 Eylül 2001 tarihli Hürriyet Gazetesi.

[20] 19 Eylül 2001 tarihli Zaman Gazetesi. Savaş çığırtkanlığı, savaş,

kan, ateş, yoksulluk

5 1 1 1 Etik erozyonu 1 - Az gelişmişlik, üçüncü dünyalılık, yoksulluk, bağnazlık, totaliterlik 1

(20)

[21] 13 Ekim 2001 tarihli Zaman Gazetesi.

[22] 22 Eylül 2001 tarihli Yeni Şafak Gazetesi.

[23] 9 Ekim 2001 tarihli Yeni Şafak Gazetesi.

[24] 13 Ekim 2001 tarihli Yeni Şafak Gazetesi.

[25] 13 Eylül 2001 tarihli Yeni Şafak Gazetesi.

[26] 15 Eylül 2001 tarihli Sabah Gazetesi.

[27] 9 Ekim 2001 tarihli Sabah Gazetesi.

[28] 13 Eylül 2001 tarihli Radikal Gazetesi.

[29] 15 Eylül 2001 tarihli Zaman Gazetesi.

[30] 12 Eylül-7 Ekim 2001 tarihleri arasındaki Yeni Şafak.

[3]1 17 Eylül tarihli Yeni Şafak Gazetesi.

[32] Komplo teorileri karmaşık olaylar zincirini basitleştirme ve sıradanlaştırma işlemidir. Komplo teorilerinde, gerçek olan ile hayal mahsulü birbirine karışır. Komplo teorileri sürekli siyasetten söz eder görünse de, tanım gereği siyaset karşıtıdır; siyasetin depolitize karakterini gösterir. Komplo teorilerinde iktidar fetişleştirilir ve fatalistik bir karakter kazanır; iktidara direnme ya boşunadır ya da imkansızdır. Her şey önceden hazırlanmış mükemmel bir plan dahilinde hayata geçirilir. Örneğin 11 Eylül’ü aslında İsrail’in tezgahladığı iddiasına dayanan komplo teorisi İslam dünyasında oldukça yaygın bir kabul görmüştür (Çelebi 2005:192).

[33] 20 Eylül tarihli Milliyet Gazetesi.

[34] 18 Eylül tarihli Yeni Şafak Gazetesi.

[35] 19 Eylül 2001 tarihli Yeni Şafak Gazetesi.

[36] 9 Ekim 2001 tarihli Yeni Şafak Gazetesi.

[37] 20 Eylül 2001 tarihli Sabah Gazetesi.

[38] 18 Eylül 2001 tarihli Sabah Gazetesi.

[39] 29 Eylül 2001 tarihli Hürriyet Gazetesi.

[40] 18 Eylül 2001 tarihli Milliyet Gazetesi.

[41] 27 Eylül 2001 tarihli Radikal Gazetesi.

(21)

[43] 12 Ekim 2001 tarihli Yeni Şafak Gazetesi.

[44] 18 Eylül 2001 tarihli Zaman Gazetesi.

[45] 29 Eylül 2001 tarihli Yeni Şafak Gazetesi.

[46] 19 Eylül 2001 tarihli Yeni Şafak Gazetesi.

[47] 14 Ekim 2001 tarihli Yeni Şafak Gazetesi.

[48] 27 Eylül 2001 tarihli Radikal Gazetesi.

[49] 18 Eylül 2001 tarihli Sabah Gazetesi.

[50] 14 Eylül 2001 tarihli Milliyet Gazetesi.

[51] 3 Ekim 2001 tarihli Hürriyet Gazetesi.

[52] 2 Ekim 2001 tarihli Radikal Gazetesi.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bireylerin, toplumları hakkında genel bilgi ve değerler edinerek, toplumsal yaşamın bir parçası haline gelmelerinde, kitle iletişim araçlarının önemli bir yeri

313 yılında Milan fermanı ile kendisi de Hıristiyan olmuş Đmparator Konstantin Hıristiyanlığı devlet himayesine alır. 19 Hıristiyanlığı Roma

ABD tarafından 1997 yılında açıklanan “Yeni Bir Yüzyıl İçin Ulusal Güvenlik Stratejisi”nde; terörizm, yasa dışı uyuşturucu ticareti, silah

Uluslararası her terör eyleminde olduğu gibi, bu tür eylemlerin barış ve uluslar arası güvenlik için bir tehdit oluşturduklarını ayrıca teyit ederek,.. Birleşmiş

Bu çalışmanın amacı; Müslüman Kardeşler Örgütü’nün genelde Orta Doğu coğrafyası, özelde ise Mısır’da etkili olduğu ilk yıllarından günümüze kadarki

Çalışmada, ülkemizin sahip olduğu jeopolitik ve jeostratejik konumu itibariyle terör örgütlerinin büyük çaplı saldırılarına maruz kalabileceği ihtimali göz

Özellikle tek kutuplu günümüz dünyasında Avrasya coğrafyasında önemli güç odakları olan Türkiye ve Rusya arasında engelleyici rekabet ve mücadele yerine işbirliği

11 Eylül 2001 öncesinde Washington yönetiminin Orta Asya ile ilgili politikalarında "Afganistan'ın artık kendi haline bırakmaktan vazgeçilmesi gerektiği, Batının,