• Sonuç bulunamadı

40 yıl önceki gece hayatımız:kadınlar matinesini ben çıkardım

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "40 yıl önceki gece hayatımız:kadınlar matinesini ben çıkardım"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

dizi

MİLLİYET 15 OCAK 1993 CUMA §

17

geݣ

B

E

E

EŞİKTAŞ’ın sahalarda yine “ fırtına” gibi estiği yıllardı. Son maç galibiyetle, sezon şampi- 1 onlukla bitmişti. Dolmabahçe Stadı’nın kapalı tribün altındaki

"Kadınlar

m atinesini

ben akardım

L

soyunma odasında şampiyon

luğun ilk kutlaması yapılıyordu. Patlatılan ~ ^ v , » / • < < » i î > > t , i

şampanya şişelerinden köpükler fışkırt,la-

Sevim Çağlayan, sahnelerin şahane kadın unvanlı tek sanatçısı

rak..

Herkesin bir şeyler söylediği ancak, gü­

rültüden kimsenin kimseyi duymadığı odaya birden sessizlik çöktü. Gözler kapıya çevril­ di. Uzun boylu, sarı saçlı, frapan ve biraz da dekolte giyimli genç bir kadın içeri süzülü- verdi. Sessizlik fazla sürmedi. Coşkulu hava daha da arttı. Şimdi şarkılar duyuluyordu.

Beşiktaş soyunma odasındaki kadın, o

yılların popüler sanatçısı Sevim Çağlayan’- dı. Herkes onu “ şahane kadın” olarak tanı­ yordu. Sahnelerde, gazino anonslarında, afişlerde, basında hep böyle anılıyordu Se­

vim ,

)nce “ şahane kadın” tanımlaması­ nın nereden çıktığını sordum Sevim Çağ-

layan’a. Yanıtı biraz

da tatlı-sert sert oldu:

“Şahane kadın, değil miydim? Yoksa, ‘şahaneliğime’ iti­ razınız mı vardı?”

Hiç olabilir miydi?

Sadece öyküsünün merak etmiştim. An­ lattı Çağlayan:

“Yılmaz’la yeni evlenmiştim. Ankara Radyosu'nda çalışı­ yordum. Bir akşam te­ lefon çaldı. Ben çıktım. 'Şahane hanımla konuşmak is­ tiyorum' dedi. Benim­ le alay ettiğini sandım. Çok kızdım. Eşime anlattım. ‘Bun­ da kızacak bir şey yok. Bundan sonra senin adın ‘şahane kadın olsun’ dedi. Me­ ğer adam Şahane

isimli bir kadını arıyormuş. Yanlışlıkla tele­ fonda karşısına ben çıkmışım. Bunu, sonra öğrendim. Şu yılların işine bakın. O zaman bana ‘şahane’ diyene öfkelenmiştim. Şimdi

le ‘şahane’ demeyene kızıyorum.”

Gazinolara yenilikler getiren Sevim Çağla- yan’ın en çok elbiseleri tartışılıyordu o yıllar­

da. 1950’li yılların sonları da olsa henüz açık- seçik elbiselere alışamamıştı gazino müşte­ rileri. Ama, Sevim Çağlayan’ın şeffaf elbise­ lerine alışmaları hiç de zor olmadı:

“Sahneye kapalı bir tuvalette çıktığımda

gazinoyu dolduranların yadırgadığını hisse­ diyordum. Herkes beni şeffaf elbiselerle gör­ mek istiyordu. Bana da yakışıyordu herhal­ de. Bu yüzden bir gece karakolluk olduk. Çok

Çağlayan, kendi buluşu olduğunu söylediği bir kadınlar matinesinde mini eteği ile... ilginçtir bu olay. Ankara Göl Gazinosu'nda

çalışıyordum. Güzel bir dekor hazı­ rlatmıştım. Şeffaf elbise ile istiridye kabuğu­ nun içinden şarkı söyleyerek çıkıyor ve prog­ ramımı sürdürüyordum. 1958 yılının 4 tem­

muz gecesi de öyle oldu. Sitlonda kıyamet koptu. Alkışlar, ıslıklar, bağ ırmalar, çağı­ rmalar. Gazinoda dönemin yc ineticilerinden

Namık Gedik ile Kemal A y ^ü n de vardı.

Programım yarıda kesildi. S ahneden ay­ rıldım. İçeride jandarmalar vı irdi. Vilayete götürdüler. Vali çıkıştı. Bu kıyat ‘etle sahneye çıkıp halkı galeyana getiriyormı uşum. Bu ce­ sareti nereden buluyormuşum? Yoksa, Refik

Koraltan’a mı güveniyormuşuı t i. Kimseye güvenmediğimi, sadece şarkı ¡söylediğimi,

Refik Koralti ın’ın da ma­

nevi kızı olduğumu söyledim. Sahnede striptiz yapı tığım öne sürülerek eı rtesi gün mahkemeye ı çıkarıldım. Hâkim, şerbet >t bıraktı.”

Sevim Çağlayı an ilk evli­

liğini 12 yaşında yapmış... “ Nai sil olur?” demeden ken dişi açı­ kladı:

“İri yarı bir kızdım.

Yaşımı büyüttü ler. Ko­ camla aramızdı aki fark ne kadar biliyor • musu­ nuz? 35 yaş. Yü rümedi elbette. Ayrıldık . 1958 yılında ikinci ev liliğimi yaptım. Doktord u ko­ cam. Beraberliği miz 4 yıl sürdü. Sonra b; asket- bolcu Yılmaz Günt füz’le evlendim. 12 yıl <>onra yine ayrılık. Şimcli de dulum. Hep evlil ikten söz ettim."

“Şimdi de sana t ya­ şamınıza gelelim.” “Ankara Radyosu'nda 1952 yılında I kad­

roya girdim. Radyodan ayrıldıktan sc n ra İstanbul’a geldim. 1960 yılbaşında Kaz ab- lanka’da sahneye çıktım. Yevmiyem bin i 250 liraydı. Maksim, Çakıl, Gar, Luna Parl< s’ta

çalıştım. Avrupa'da turne yaptım. Kadınlar matinesini çıkaran benim. Bir gün Kazablan- ka’da söylüyordum. Baktım gazinonun bir köşesinde sadece erkekler toplanmış eğle­ niyorlar. ‘Niye buraya eşlerinizle gelmi­ yorsunuz?’ diye sordum. ‘Burada kadının ne işi var’ dediler. Ben de bunun üzerine sade­ ce kadınların bulunacağı program yapmaya başladım. Çarşamba öğleden sonrasını kadınlar matinesi olarak belirledim. Giriş 2.5 lira. Evde dolma saran, köfte yapan hanı­ mlar, tencereleri kapıp kadınlar matinesine geliyordu. Ne güzel, kadın kadın eğleniyor­ duk. Daha sonra diğer gazinolar da kadınlar matinesi yapmak zorunda kaldılar. Bana da sanatçı arkadaşlardan tepkiler gelmeye başladı. Kızanlardan biri de Zeki Müren’di. ‘Kadınlar matinesinde senin kulaklarını çın­ latıyorum’ diyordu. Kulaklarımı çınlatanın sadece Zeki olmadığını çok iyi biliyordum. Kadınlar matinesinde sanatçılara yevmiye verilmediğini söylersem, kulak çınlatmanın nedeni kolayca anlaşılır.”

“Şimdi hangi assolistleri beğeniyor­ sunuz?”

“Bazı değişikliklere saygı göstermek ge­

rekir. Elbette bugünkü gece hayatı çok farklı. Bir parça müzik, bir parça dans öğrenen sahneye çıkıyor. Ama çok değerli sanatçılar da var. Ben en çok Bülent Ersoy ve Sibel

Çan’ı beğeniyorum.”

Sevim Çağlayan, sık sık radyoya gidiyor.

Ayda bir salo yapıyor. Yevmiye 65 bin lira. Bunu gülerek anlatıyor:

“Radyoya gidip gelmek için 150 bin lira

taksi parası veriyorum. Zararı yok. Sanatı­ mdan kopmamış oluyorum. Müzik insanı öy­ lesine bağlıyor. Bana en zor gelen sabahle­ yin erken kalkıp radyoya gitmek. Erken kal­ kacağım gün kaç kişiye haber veriyorum, sa­ bahleyin telefonla uyandırsınlar diye. 30 yıl gece hayatına alışan bir insanın, sabah 07. 00'de yataktan kalkması ne demektir, biliyor musunuz?"

Nereden bileceğim.

Sahnede Türk Sanat Müziği icra ederken dekolte giyinmenin ön­ cüsü Sevim Çağlayan oldu..

--- ►YARIN

Ercüment Batanay

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Yunan filozofu Epikürüsün müridi sayılacak derecede kadınlarla zevku safaya düşküeı mutasavvıf bir Üçün­ cü Murat böbürlene böbürlene (E ğ ­ ri fatihi)

[r]

[r]

¡den Mahmut oğlu Abdullah İlter ve beş hissede iki hissesi Mahmut oğlu Abdullah ve Ali oğlu Mehmet ve Abdi oğlu İsmail ve Mehmet Ali oğlu İsmail ve Halil

Kocası, daha karısının ce­ nazesi kalkmadan, onun yerini al­ mağa hazırlanan bir arkadaşile, bo­ zulan işlerini düzeltmek için yeni bir Ankara seyahatine

Bizim Balkan harbinde îşkodra’nın oynadığı rol ve gördüğü günlere de bir cilt tahsis eden ve bn defa Çin ve İspanya harplerine dair eserler vermiş

In regard to writing skills, sessions such as web 2.0 tools for writing (web-based projects for writing-IATEFL 2002, blog-based projects- IATEFL 2008; blogs for peer

Yakın tarihte şahsi­ yetiyle toplum için değer haline gele­ bilmiş kişilerden birinin de Haşan Âli Yücel olduğunu kaydeden Mumcu,.. “O hem D oğu’yu hem