• Sonuç bulunamadı

10. ölüm yıldönümünde;Yahya Kemal

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "10. ölüm yıldönümünde;Yahya Kemal"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SAHİFE

T T - 505$

Y

ah y a Kemal 1 Kasım 1958 de öldü. 1968,

onun ölü m ünün onuncu y ıldönüm üdür.

G eriye b a k t ı f ı m ı r vak it bize dün gibi yak ın gö­ r ü n e n o tarih ten beri Yahya Kemal için n eler y atıld ı, n eler söylendi ve yapıldı? Bunla rı ayrı a y rı a n la tm a y a imkân yok; olsa olsa sadece bir k u ş ba kışı ile yetinebiliriz. Yalnız önce bir nok­ ta üzerinde d u r m a k gerekiyor ;

Jlah a Y a h y a Kemal'in sağlığında, bazıları

ıs r a r l a a r u z veznini kullanan, gazel, riibaî, te r­ kibi b e n d söyleyen ve bunları söylerken div an

edebiy atının dilini k u lla n m a k ta n çekinmeyen,

çoğu eskiyi te r e n n ü m eder görünen bu şairi,

a r t ı k kapanm ış bir devrin son temsilcisi savı­ yorlar, ona, modası geçmiş, kısa zam a nda u n u ­ tu l m a y a m a h k û m bir s a n a t k â r gözü ile bakıy or­ lardı. Biz bu görüşün yanlış old uğuna inanan­ la r d a n ız ; ara d a n geçen on yıl onları h ak lı ç ık ar­

madığı gibi, denilebilir ki. ölüm ünden sonr a

Y a h y a K e m a l d ah a çok y a şa m a y a başlamıştır.

Ölümünden sonra

• *

Ö

lü m ü n d e n hem en sonr a Y ahya Kemal adı­

n a bazı d e m e k l e r k u r u l d u ; bun ların bas- lıcaları v e b u g ü n e k a d a r bir v arlık göstererek

dev am edenleri «Yahya Kemal Enstitüsü» ile

«Y ahya K em al'i Sevenle r Cemiyeti» dir. Y ahya K e m a l E nstitü sü, şairin vârisleri ile an laş arak eserle rini y a y ın l a m a y a b a ş l a d ı: önce şiirlerini, so n ra d a bazı nesirlerini y a y ı n l a d ı : b unların ba­ şında b i r «Y ahya K em al Müzesi» k u r d u ğ u gibi, bazı h â t ı r a l a r ve a r a ş tır m a l a r yayınladı. «Yah­ y a Kem al'i S ev en ler Cemiyeti», a n a hedef ola­ ra k b ü y ü k sairin eserlerini ya y ın la m a k d ü şü n ­

cesiyle k u ru l m u ş t u . Ama vârisle rin in Y ahya

K e m a l’in sözlü b ir vasiyetini k a b u l etm em eleri ve ip tal ettirm eleri üzerine ça lışm ala rını ba şk a yollarda dev am e tt ir d i: İs tanbul Belediyesinin ya rd ımı ile sairin kabrini y a p tı r d ı ; b î r cad de­ ye, bazı o k u lla ra «Yalıya Kemal» adının veril­ mesini sa ğ l a d ı: adın a y a y ın l a r yap tı, şiir o ku­ m a ya rışları düzenledi. B u günlerde de. ö lü m ü ­

n ü n on uncu yılı m ünasebetiyle 1.80 b o y u n d a

tu n çtan b ir heykelini dikme hazırlıkla rı içinde­ dir. Y anılm ıyorsak, bu ç ap ta b i r hey kel, bir sa­

n a tk â r a mem le ketim iz de dikilecek ilk heykel

olacaktır. Bıınun b ir çığırın başlangıcı olması cn b ü y ü k dileğimizdir.

A

n m a toplan tıları, an m a konse rle ri ve bu

çeşit toplantıla r, on yıldan beri aralıksız süriip gidiyor. Dalıa başka ara ş tır m a la r, çeşitli

vesilelerle dergilerde Y ahya K em al'e ayrıla n

sayfalar, b unların hepsi güzönünde tu t u lu r s a ,

ölüm ünden so n ra şairin d ah a çok ü zerinde du­ rulduğu ve anıldığı so nucuna v a rılır. Acaba b u ­ n un böyle olması, bazı dostları ile h ay ran ların ın

gayretleri ve çalışm aları neticesi m idir? Hiç

de değil.. Böyle olsaydı, sadece bir kaç kişinin him met iy le hem bu işler bu k a d a r sürmez, hem de görd üğüm üz başarıya ulaşam azdı. Asıl sebep Y ahya K e m a l’in gerçekten b ü y ü k b i r şair ol­ ması, bu sıfatla T ü rk milletinin gönlünde lâyık olduğu yeri alm asıdır. «Mısra benim haysiye- limdir» diyen hu sa n a tk â r, ö m r ü n ü giizgl mıs­ ralar söylemek ihtirasiy le geçirmiştir.

Y ahya K em al sanatın gecici bir moda değil,

ciddî b i r iş old uğuna in anırdı; güzelin zaman

ve m e k â n a bağlı olmadığını, m u t la k b ir değer taşıdığım, h e r ye rd e ve h e r zam an geçer old u­

ğunu söylerdi. Gerçi aksi görüşü savunanlar,

güzelliğin, y erin e ve zamanın a göre değiştiğini

söyleyenler de yok değildir. Bu görüşle rden

hangisinin doğru olduğu meselesini b ir y a n a bı­ rak a r a k , sadece şu nokta yı b elirtm ekle

yetine-Prof: H. Vehbi ERALP

EDEBİYAT FA K Ü LTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ liın: eıı b ü y ü k işleri başaranla r, en güzel eser­ leri y a r a t a n la r m u t la k güzellik idealine inanan, buna gönül vere n ve bunun için çalışan san at­ k â r l a r olm uştur. Y ahya Kemal b u n la r d a n b ir i­ dir.

Yahya Kemâl’e göre sür

V

a liva K em al’e göre sa n a tla r içinde şiir, en

millî olanıdır, çünkü bir milletin diline, kelimelerine, h a tt â yine kelimeleri kullanan ne­

sirden daha sıkı bir şekilde b a ğ lıd ır ; Hamdi

T a n p ın a r ’m çok yerinde b îr tâ biriyle «bir iç

kale sanatı» dır. Mısralarını söylerken Y ahya

K e m a l’in kelim eler üzerinde o k ad ar titizlikle

durm asının, bazaıı «m ukadder kelime» dediği

kelimeyi yakala yabilm ek için yılla rca bekle m e­ sinin sebebi budur. Bu sayededir kî, şiiri nesir­ den ay ıran ve öz şiir haline getiren iç ahenk gerçekleşir.

Y ahya K em al’in şiirinde görülen başka bir özellik, az sözle çok şey söylemek, a n la tm a k ta n çok, d u y u rm a k , telkin etm ekte ki başar ıd ır. Her s a n a t eserinde olduğu gibi, şiirde de hed ef öğ­ r e t m e k değil, d u y u r m a k tı r :

G ünlerce ne gördüm , ne de b ir kimseye sordum, Bir u y k u y u cânar.la b e r a b e r u y u y a n la r Sandım ki güzelliğin cihanda,

Bir saltan atın güzelliğiydi. Galiba yol göründü sevdaya. Belki h â lâ o bestele r çalınır, G em iler geçm iyen b i r um m anda.

gibi m ısralar, az sözle çok şey söylemenin ve

b ir duyg u y u te lkin etm ekte ki ustalığın tipik

örn ekleridir.

«Yek par elik...»

S

oıı o larak bu şiirdeki birlik ve yekparel ik

özelliğini de belirtelim. Y ahya K emal'in eski şiirimizde b u ld u ğ u en büyük kusur, b u şi­ irin birlikte n, v e k p a re lik te n yoksun olmasıdır. «Bizim şiirimizde m ısra var, poem, manzum e

yok» derdi. Divan şiirinin esas it ibariyle b ir

m ısra veya beyit şiiri olmasının sebebi bu oldu­ ğu gibi, en b ü y ü k başarısının kısa b ir m anzu­ me olan gazelde görülmesinin sebebi de b u d u r. D enebilir k i . b u şiir, p arçad an b ü tü n e giderdi; çok defa b i r yam alı bohça tesiri bırakm ası bu n ­ dandır. F a k a t asıl y a r a t m a b ü tü n d e n p arçaya gitmekle o lu r : b i r t e k hücre nin bö lü n erek b ir organizmayı m e y d a n a getirmesi gibi. B ir sanat eser inin bizi kendi b ü yüsü içine a la r a k b aşk a b ir âleme sürükle m esi için, önce kendisinin b ir âlem, y e k p a re b ir b ü tü n , b i r bir lik olması ge­ rekiyor. B unun için de b i r canlı gibi, h e r p a r­ çası birbirine bağlı b ir b ü tü n , b i r çoklu kta bir­

lik - «ço klu kta birlik» güzelin şimdiye k ad ar

b u lu n a n cn iyi tarifid ir - olması ş a r ttır, iste

Y a h y a K em al şiirinde bu birliği, bu yekpareüği

gerçekleştirm eye çalışmış, buııu emsalsiz b ir

şekilde ba şa r m ış tır. O b i r şiirini söylemeden

önce, bu şiirde ne söylemek istediğini iyice bi­ li rdi; ba şk a bir deyişle, nasıl söyleyeceğini bil­ meden, ııe söylemek istediğini tas arla m ış bulu ­ n u y o r d u : b ü tü n b i r ta sla k ola rak daim a gözü­ n ün önünde idi; çalışması m ekanik değil, o rga­ nikti. H e r y a r a t m a d a olduğu gibi, Berg son’un deyişiyle söylersek, şem adan im aja geçmek ge­ re k iy o rd u . Böyle olduğu içindir kî, b u şiir ko­ lay söylenmiyord u, emek ve alınteri i s t i 'o r d u ; zira birlik başlangıç ta yoksa, sonda da olamaz.

• w » m m n a ■ m m m» m »v m ■

w f m *- m • M • ı

■ reı

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

A case of a diabetic patient with unregulated blood glucose level and penetra- ting injury caused by a bony meat and followed by formation of retropharyngeal emphysema, abscess

Her yönüyle kırılma konusuna da büyük bir derinlik kazandırdığı anlaşılan İbn el-Heysem, geliş açılarının kırılma açılarıyla olan bağıntıla- rının,

Three dimensional evaluation of weld defects carried out in this study was performed by film digitising method. The radiographs obtained from the weld specimen were scanned and

To investigate whether there is a predictive effect of NF-kappaB, survivin, and Ki-67 expressions on pathological response and disease relapse in breast cancer (BC) patients.. Ki-67,

İstanbul Belediyesi tarafından devralındığı 1937yılından beri boş kalan ve harabeye dönen İlidir Kasrı, 1982yılında Kurum tarafından onarılmaya başlanmış

V ALİ ve Belediye Reisi Gökayı’ın Boğaziçi hakkında çok miihlm bir karar almış olduğunu gazetelerde okudum; bundan sonra, Boğazın sahil kısmın­ da

Bu nedenle, Atatürk'ü tanıtmak için medyanın daha etkin davranması gerektiğini, televiz­ yonlarda Atatürk konulu belgesellerin daha sık yayınlanmasını

1882 senesinde yukarı Marne’da küçük bir ka­ sabada, tanınmış bir mimarın oğlu olarak dünyaya gelen Gabriel, sağlam klâsik kültürü aldığı kolejde