• Sonuç bulunamadı

Viognier (Vitis vinifera L.) üzüm çeşidinde farklı sıra yönleri ve salkım seyreltme uygulamalarının verim ve kalite özellikleri üzerine etkileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Viognier (Vitis vinifera L.) üzüm çeşidinde farklı sıra yönleri ve salkım seyreltme uygulamalarının verim ve kalite özellikleri üzerine etkileri"

Copied!
84
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

VIOGNIER (Vitis vinifera L.) ÜZÜM ÇEŞİDİNDE FARKLI SIRA YÖNLERİ ve SALKIM SEYRELTME UYGULAMALARININ VERİM ve

KALİTE ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE ETKİLERİ Özge KAYMAZ

Yüksek Lisans Tezi Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı Danışman: Yrd.Doç.Dr. İlknur KORKUTAL

(2)

T.C.

NAMIK KEMAL ÜNĠVERSĠTESĠ FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

VIOGNIER (Vitis vinifera L.) ÜZÜM ÇEġĠDĠNDE FARKLI SIRA YÖNLERĠ ve SALKIM SEYRELTME UYGULAMALARININ VERĠM ve KALĠTE ÖZELLĠKLERĠ ÜZERĠNE

ETKĠLERĠ

Özge KAYMAZ

BAHÇE BĠTKĠLERĠ ANABĠLĠM DALI

DANIġMAN: Yrd. Doç. Dr. Ġlknur KORKUTAL

TEKĠRDAĞ-2012

(3)

Yrd. Doç.Dr. Ġlknur KORKUTAL danıĢmanlığında, Özge KAYMAZ tarafından hazırlanan bu çalıĢma aĢağıdaki jüri tarafından. Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiĢtir.

Jüri BaĢkanı: Prof. Dr. Gökhan SÖYLEMEZOĞLU İmza :

Üye: Doç. Dr. Elman BAHAR . İmza :

DanıĢman: Yrd. Doç. Dr. Ġlknur KORKUTAL İmza :

Fen Bilimleri Enstitüsü Yönetim Kurulu adına

Prof. Dr. Fatih KONUKCU Enstitü Müdürü

(4)

i

ÖZET Yüksek Lisans Tezi

VĠOGNĠER (Vitis vinifera L.) ÜZÜM ÇEġĠDĠNDE FARKLI SIRA YÖNLERĠ ve SALKIM SEYRELTME UYGULAMALARININ VERĠM ve KALĠTE ÖZELLĠKLERĠ ÜZERĠNE ETKĠLERĠ

Özge KAYMAZ Namık Kemal Üniversitesi

Fen Bilimleri Enstitüsü Bahçe Bitkileri Anabilim Dalı DanıĢman: Yrd. Doç.Dr. Ġlknur KORKUTAL

Bu araĢtırma Viognier üzüm çeĢidinde farklı dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının verim ve kalite üzerine etkilerini belirlemek amacıyla Tekirdağ ili ġarköy ilçesinde, 2011 yılı vegetasyon periyodunda 40° 38’ 13,27” K ile 27° 03’ 38,96” D enlem ve boylamlarında ve 198mortalama rakımda bulunan üretici bağında yürütülmüĢtür. 420A anacı üzerine aĢılı 5 yaĢındaki Viognier (Vitis vinifera L.) üzüm çeĢidi asmaları 2,20m x 1,25m mesafe ile dikilmiĢ, tek kollu kordon terbiye Ģekli verilmiĢ parsellerde yapılmıĢtır. AraĢtırma bölünmüĢ parsellerde iki faktörlü faktöryel deneme desenine göre kurulmuĢ; 2 parselde, 4 tekerrürlü, 4 alt uygulamalı olarak ve her uygulamada 3 asma kullanılarak toplamda 96 asma ile gerçekleĢtirilmiĢtir. Ana parsel uygulamalarında her bir parsel bir dikim yönü konusunu K-G ve D-B; her alt parsel de bir Salkım Seyreltme Uygulamasını (SSU) alttaki salkımların alınması (ASA), üstteki salkımların alınması (ÜSA), KarıĢık salkım alınması (%50 Alt + %50 Üst) (KSA), Kontrol (hiç salkım alınmamıĢ) (K) konusu oluĢturulmuĢtur. AraĢtırmada farklı dikim yönünün ve salkım seyreltme uygulamalarının salkım (salkım eni, boyu, ağırlığı ve hacmi), tane (tane ağırlığı, 100 tane ağırlığı ve % kuru ağırlık), Ģıra özellikleri (SÇKM, Toplam asitlik, pH, TPĠ, Malik ve Tartarik asit, Potasyum ve Kalsiyum) ve verim üzerine etkileri incelenmiĢtir. Sonuç olarak K-G doğrultusunda dikimin D-B doğrultusunda dikime göre kısmen daha olumlu sonuçlar verdiği, K-G doğrultusundaki omcaların her iki tarafının güneĢ ıĢınlarından daha eĢit yararlandığı, D-B yönü ile SSU’ ların interaksiyonlarının incelenen kalite kriterleri (salkım, tane, Ģıra özellikleri) ve verim açısından dalgalı dağılım gösterdiği söylenebilir. Salkım seyreltme uygulamaları arasında ise Kontrol uygulamasının kısmen olumlu sonuçlar verdiği belirlenmiĢtir.

Anahtar kelimeler: Viognier, salkım seyreltme, dikim yönü, bağcılık, Vitis vinifera L. 2012, 84 sayfa

(5)

ii

ABSTRACT

MSc. Thesis

DIFFERENT ROW ORIENTATION AND CLUSTER THINNING APPLICATIONS EFFECT ON YIELD AND QUALITY CHARACTERISTIC IN VIOGNIER (Vitis vinifera L.)GRAPE VARIETY

Ozge KAYMAZ

Namık Kemal University

Graduate School of Natural and Applied Sciences Department of Horticulture

Supervisor: Assist. Prof. Ilknur KORKUTAL

This research has been conducted during the 2011 vegetation period in ġarköy district of Tekirdağ on cv. Viognier (Vitis vinifera L.) at a vineyard with 198m altitude, 40° 38’ 13,27” N latitude and 27° 03’ 38,96” E longitude in order to identify the effects of various row orientation and cluster thinning practices on efficiency and quality. Grapevines are 2,20 x 1,25m spaced and trained single cordon royat system. Viognier cv. was grafted on to 420A rootstock and 5 years old. Research is setup in divided parcels according to the two-factor factorial design pattern in such a way that it has been conducted with 96 vines in total, 2 parcels, 4 replicates, 4 sub-practices of each with 3 vines. Main parcel applications involved two row orientation; N-S (North-South), E-W (East-E-West). Each sub parcel ones, however, included cluster thinning applications, LCT (lower cluster thinning), UCT (upper cluster thinning), MCT (mixed cluster thinning), C (control/no cluster thinning). In this experiment, the effects of different row orientation and cluster thinning applications on cluster (cluster width, length, weight and volume), berry (berry weight, 100 berry weight, % dry weight), must specifications (WSDM, Total acidity, pH, TPI, Malic and Tartaric acid, Potassium and Calcium) and yield have been analyzed. As a result, planting to N-S row orientation has partially more positive results than E-W row orientation and N-S row orientation has been found optimal for vineyards to insure consistent canopy light interception. In terms of inspected quality criterias (cluster, berry, must specifications) and yield, we could assert that interactions between E-W row orientation and cluster thinning applications showed a wavy dispersion. Among cluster removal applications, however, it has been found out that Control application gives partially positive results.

Keywords: Viognier, cluster thinning, row orientation, viticulture, Vitis vinifera L. 2012, 84 pages

(6)

iii ÖNSÖZ

ÇalıĢmalarımın her aĢamasında değerli bilgilerinden faydalandığım bana yardımcı olan ve desteğini esirgemeyen, baĢta danıĢman Hocam Sayın Yrd. Doç.Dr. Ġlknur KORKUTAL’ a; tez yazım aĢamasında yardımlarını ve desteğini esirgemeyen değerli Hocalarım Sayın Yrd. Doç.Dr. Elman BAHAR ve Sayın Yrd. Doç.Dr. Süreyya ALTINTAġ’ a, arazi ve laboratuvar çalıĢmaları esnasında yardımda bulunan değerli çalıĢma arkadaĢlarım ġarap Üretim Mühendisi Pınar SÜRGÜN ve Laborant Faize GENEL’e,

Ayrıca denememi kurmam ve yürütmemde yardımlarını esirgemeyen, her konuda bana destek olan ġarap Üretim DanıĢmanı Daniel O’Donnell’a, ġarap Üretim Müdürü Murat ÜNER’e ve son olarak Yüksek Lisans eğitimine baĢladığım andan, Yüksek Lisansımın bitimine kadar her zaman desteklerini esirgemeyen, baĢta kardeĢim Yüksek Endüstri Mühendisi Özcan KAYMAZ olmak üzere aileme çok teĢekkür ederim.

(7)

iv SİMGELER ve KISALTMALAR DİZİNİ g : Gram kg : Kilogram L : Litre mm : Milimetre mg : Miligram m : Metre cm : Santimetre mg/L : Miligram / Litre g/L : Gram / Litre °C : Santigrad derece cm3 : Santimetreküp % : Yüzde

ASA : Alt Salkımı AlınmıĢ

ÜSA : Üst Salkımı AlınmıĢ

KSA : KarıĢık Salkımı AlınmıĢ

K : Kontrol

D-B : Doğu – Batı

K-G : Kuzey– Güney

KB-GD : Kuzey Batı - Güney Doğu

KD-GB : Kuzey Doğu - Güney Batı

K-D : Kuzey – Doğu

K-B : Kuzey – Batı

G-B : Güney - Batı

SSUAE : Salkım Seyreltme Uygulamaları Ana Etkisi

YAE : Dikim Yönü Ana Etkisi

% KA : % Kuru Ağırlık

SÇKM : Suda Çözünebilir Kuru Madde Miktarı

TPĠ : Toplam Polifenol Ġndeksi

EST : Etkili Sıcaklık Toplamı

(8)

v İÇİNDEKİLER Sayfa No ÖZET... i ABSTRACT... ii ÖNSÖZ……….. iii SİMGELER ve KISALTMALAR DİZİNİ……… iv İÇİNDEKİLER……… vi ŞEKİLLER DİZİNİ………. vii ÇİZELGELER DİZİNİ………... viii 1.GİRİŞ……….. 1 2. KAYNAK BİLDİRİŞLERİ………. 4 3. MATERYAL VE YÖNTEM………... 15 3.1. MATERYAL………. 15 3.1.1. Deneme Alanı………... 15 3.1.2. Bitkisel Materyal……….. 16 3.1.2.1. Viognier üzüm çeĢidi……… 16 3.1.2.2. 420A anacı……… 16 3.2. YÖNTEM………... 17 3.2.1. Toprak Analizleri………. 20 3.2.2. Ġstatistiki Analiz………... 20

3.3. ARAŞTIRMADA İNCELENEN KRİTERLER………. 21

3.3.1. Ġklimsel Veriler ve Fenolojik GeliĢme AĢamaları……… 21

3.3.2. Salkım Özellikleri……… 21 3.3.2.1. Salkım eni (cm)………. 21 3.3.2.2. Salkım boyu (cm)……….. 21 3.3.2.3. Salkım ağırlığı (g)………. 21 3.3.2.4. Salkım hacmi (cm3)………... 21 3.3.3. Tane Özellikleri……….... 21 3.3.3.1. Tane ağırlığı (g)………. 21 3.3.3.2. 100 tane ağırlığı (g)………... 21

3.3.3.3. Tanede % Kuru ağırlık (%KA)………...……….. 21

3.3.4. ġıra Özellikleri………. 22

3.3.4.1. Suda çözünebilir kuru madde miktarı (⁰Brix)………... 22

3.3.4.2. Toplam asitlik (g/L)……….. 22

3.3.4.3. ġıra pH’sı………... 22

3.3.4.4. Toplam fenol indeksi (TPĠ)………... 22

3.3.4.5. Malik asit (g/L)……….. 22 3.3.4.6. Tartarik asit (g/L)……….. 22 3.3.4.7. Potasyum (mg/L)………... 22 3.3.4.8. Kalsiyum (mg/L)………... 22 3.3.5. Verim……… 22 3.3.5.1. Verim (kg/omca)………... 22

3.3.6. GüneĢin GeliĢ Açısına Göre Salkımların GüneĢlenme Durumları………... 22

4. ARAŞTIRMA BULGULARI ve TARTIŞMA………..…. 23

4.1. Ġklimsel Veriler ve Fenolojik GeliĢme AĢamaları ……….………...……….. 23

4.2. Salkım Özellikleri………... 26 4.2.1. Salkım eni (cm)……… 26 4.2.2. Salkım boyu (cm)………. 28 4.2.3. Salkım ağırlığı (g)……… 30 4.2.4. Salkım hacmi (cm3)……….. 32 4.3. Tane Özellikleri………... 34 4.3.1. Tane ağırlığı (g)……… 34 4.3.2. 100 tane ağırlığı (g)……….. 36

4.3.3. Tanede % kuru ağırlık……….. 38

4.4. ġıra Özellikleri……… 40

4.4.1. Suda çözünebilir kuru madde miktarı (SÇKM; °Brix)……… 40

4.4.2. Toplam asitlik (g/L)………. 42

4.4.3. ġıra pH’sı……….. 44

4.4.4. Toplam fenol indeksi (TPĠ)………...………... 46

(9)

vi

4.4.6. Tartarik asit (g/L)………. 50

4.4.7. Potasyum (mg/L)……….. 52

4.4.8. Kalsiyum (mg/L)……….. 54

4.5. Verim (kg/omca)………. 56

4.6. GüneĢin GeliĢ Açısına Göre Salkımların GüneĢlenme Durumları……….. 58

5. SONUÇ ve ÖNERİLER……….. 64

6. KAYNAKLAR………. 68

(10)

vii

ġEKĠLLER DĠZĠNĠ Sayfa

No

ġekil 1.1. Temel primer ve sekonder metabolitlerin tanedeki yoğunluklarının değiĢimi……… 1

ġekil 1.2. GüneĢ ıĢığının geliĢ açısına göre sıraların konumu………. 2

ġekil 2.1. Sabah saat 10:00’ da güneĢ ıĢınlarının yönü……… 4

ġekil 2.2. Öğlen saat 12:00’ de güneĢ ıĢınlarının yönü……… 5

ġekil 2.3. Öğleden sonra saat 14:00’ te güneĢ ıĢınlarının yönü………... 5

ġekil 2.4. AkĢam üzeri saat 16:00’ da güneĢ ıĢınlarının yönü………. 5

ġekil 3.1.1.1. Deneme alanının konumu………... 15

ġekil 3.1.1.2. Kordon terbiye Ģekli verilmiĢ asma………... 15

ġekil 3.1.1.3. Doğu-Batı (a) ve Kuzey-Güney (b) yönlerindeki parsel görüntüleri... 16

ġekil 3.1.2.1.1. Viognier üzüm çeĢidi………... 16

ġekil 3.2.1. Alt salkımın alınması………... 18

ġekil 3.2.2. Üst salkımın alınması……… 19

ġekil 3.2.3. Salkımların karıĢık alınması………... 19

ġekil 3.2.4. Salkım alınmamıĢ (Kontrol)………... 20

ġekil 4.1.1. Ġklimsel veriler [EL-04: Gözlerin kabarması (98.gün) ve EL: 38: Hasat (262.gün) arası iklimsel veriler]……… 23 ġekil 4.1.2. Vegetasyon periyodu ortalama sıcaklıklarına göre bağcılık bölgelerinin sınıflandırılması ve çeĢitlerin yetiĢtirilebildikleri sıcaklık aralıkları………... 25 ġekil 4.2.1.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının salkım enine etkileri………... 26

ġekil 4.2.2.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının salkım boyuna etkileri………... 28

ġekil 4.2.3.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının salkım ağırlığına etkileri……… 30

ġekil 4.2.4.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının salkım hacmine etkileri……….. 32

ġekil 4.3.1.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının tane ağırlığına etkileri……… 34

ġekil 4.3.2.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının 100 tane ağırlığına etkileri…………. 36

ġekil 4.3.3.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının tanede % kuru ağırlık üzerine etkileri 38 ġekil 4.4.1.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının suda çözünebilir kuru madde miktarı üzerine etkileri………... 40 ġekil 4.4.2.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının toplam asitlik üzerine etkileri……… 42

ġekil 4.4.3.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının Ģıra pH değeri üzerine etkileri……... 44

ġekil 4.4.4.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının TPĠ üzerine etkileri……… 46

ġekil 4.4.5.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının Malik asit üzerine etkileri………….. 48

ġekil 4.4.6.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının Tartarik asit üzerine etkileri………... 50

ġekil 4.4.7.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının Potasyum üzerine etkileri………….. 52

ġekil 4.4.8.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının Kalsiyum üzerine etkileri…………... 54

ġekil 4.5.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının omca baĢına verim üzerine etkileri…... 56 ġekil 4.6.1. K-G ve D-B yönlerinde dikimi gerçekleĢtirilmiĢ sıralara 26.06.2011 tarihinde

08.00-18:00 saat aralığındaki gölge izdüĢümleri………...

58 ġekil 4.6.2 K-G ve D-B yönlerinde dikimi gerçekleĢtirilmiĢ sıralara 10.07.2011 tarihinde

08.00-18:00 saat aralığındaki gölge izdüĢümleri………...

59 ġekil 4.6.3. K-G ve D-B yönlerinde dikimi gerçekleĢtirilmiĢ sıralara 08.08.2011 tarihinde

08.00-18:00 saat aralığındaki gölge izdüĢümleri………...

59 ġekil 4.6.4. K-G (soldaki fotoğraf) ve D-B (sağdaki fotoğraf) yönlerinde dikimi gerçekleĢtirilmiĢ

sıralara 02.08.2011 tarihinde saat 08.00 güneĢ ıĢınlarının geliĢ açıları………

60 ġekil 4.6.5. K-G (soldaki fotoğraf) ve D-B (sağdaki fotoğraf) yönlerinde dikimi gerçekleĢtirilmiĢ

sıralara 02.08.2011 tarihinde saat 10.00 güneĢ ıĢınlarının geliĢ açıları………

60 ġekil 4.6.4. K-G (soldaki fotoğraf) ve D-B (sağdaki fotoğraf) yönlerinde dikimi gerçekleĢtirilmiĢ

sıralara 02.08.2011 tarihinde saat 12.00 güneĢ ıĢınlarının geliĢ açıları.………...

61 ġekil 4.6.5. K-G (soldaki fotoğraf) ve D-B (sağdaki fotoğraf) yönlerinde dikimi gerçekleĢtirilmiĢ

sıralara 02.08.2011 tarihinde saat 14.00 güneĢ ıĢınlarının geliĢ açıları………

61 ġekil 4.6.6. K-G (soldaki fotoğraf) ve D-B (sağdaki fotoğraf) yönlerinde dikimi gerçekleĢtirilmiĢ

sıralara 02.08.2011 tarihinde saat 16.00 güneĢ ıĢınlarının geliĢ açıları………....

62 ġekil 4.6.7. K-G (soldaki fotoğraf) ve D-B (sağdaki fotoğraf) yönlerinde dikimi gerçekleĢtirilmiĢ

sıralara 02.08.2011 tarihinde saat 08.00 güneĢ ıĢınlarının geliĢ açıları………

(11)

viii

ÇİZELGELER DİZİNİ Sayfa

No

Çizelge 3.2.1. Viognier bağı 2011 yılı ilaçlama programı ………... 17

Çizelge 3.2.2. Denemede yer alan uygulamalar……… 18

Çizelge 3.2.1.1. Toprak analiz sonuçları………... 20

Çizelge 4.1.1. 2011 yılı fenolojik gözlem tarihleri……… 24

Çizelge 4.1.2. Winkler Ġndeksi’ne göre gün-derece sınıflandırması………. 24

Çizelge 4.2.1.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının salkım enine etkileri……… 26

Çizelge 4.2.2.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının salkım boyuna etkileri…………. 28

Çizelge 4.2.3.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının salkım ağırlığına etkileri………. 30

Çizelge 4.2.4.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının salkım hacmine etkileri..………. 32

Çizelge 4.3.1.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının tane ağırlığına etkileri…………. 34

Çizelge 4.3.2.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının 100 tane ağırlığına etkileri…….. 36

Çizelge 4.3.3.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının tanede % kuru ağırlık üzerine etkileri……….... 38 Çizelge 4.4.1.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının suda çözünebilir kuru madde miktarı üzerine etkileri……….. 40 Çizelge 4.4.2.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının toplam asitlik üzerine etkileri…. 42 Çizelge 4.4.3.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının Ģıra pH değeri üzerine etkileri…. 44 Çizelge 4.4.4.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının TPĠ üzerine etkileri……... 46

Çizelge 4.4.5.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının Malik asit üzerine etkileri...…… 48

Çizelge 4.4.6.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının Tartarik asit üzerine etkileri…… 50

Çizelge 4.4.7.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının potasyum üzerine etkileri……… 52

Çizelge 4.4.8.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının Kalsiyum üzerine etkileri……… 54 Çizelge 4.5.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının omca baĢına verim üzerine etkileri 56 Çizelge 5.1. Viognier üzüm çeĢidinde farklı dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının

verim ve kalite üzerine etkilerinin değiĢimi………..……

(12)

1 1. GİRİŞ

Üzüm tanesinin oluĢumu, tozlanma ve döllenmeden sonra, bir taraftan tohum taslağı (zigot) geniĢlemeye devam ederken bir taraftan da tane perikarpında hızlı bir hücre bölünmesiyle baĢlar. BaĢlangıçta hücre bölünmesi Ģeklinde baĢlayan geliĢme daha sonra hücre irileĢmesi Ģeklinde devam eder. Hücre bölünmesinin bittiği tarihten itibaren hücre irileĢmesi (geniĢlemesi) Ģeklinde tanede geliĢim baĢlar (Carbonneau ve ark. 2007, Çelik 2007).

Tane geliĢimi aĢamaları çekirdekli üzüm çeĢitlerinde; tanedeki hücre bölünmesi ve hücre irileĢmesi, tanelerin ağırlık, hacim, uzunluk ve çap gibi parametrelerde bir artıĢa neden olmakta; bu parametrelerdeki büyüme ve geliĢme durumuna göre tanelerde birbirinden farklı devreler oluĢtuğu gözlenmektedir. Üzüm tanelerindeki büyüme devreleri çift sigmoid bir eğri Ģeklindedir (Ağaoğlu 2002, Carbonneau ve ark. 2007).

ġekil 1.1. Temel primer ve sekonder metabolitlerin tanedeki yoğunluklarının değiĢimi (Carbonneau ve ark. 2007).

Tanelerin büyüme ve geliĢmelerinin gözlendiği çift sigmoid karakterli üç safhada, üzüm tanelerinin büyümesinde birçok biyolojik, fiziksel ve kimyasal değiĢiklikler gerek içsel gerek dıĢsal birçok faktörün etkisi altında geçekleĢmektedir. Dolayısıyla olgunlaĢma üzerine etki eden faktörler içsel ve dıĢsal faktörler olmak üzere iki grup altında incelenmektedir. Ġçsel faktörler: karbonhidratların, asitlerin, pH’ nın, aminoasitler ve diğer azotlu bileĢiklerin, fenollerin, tanenlerin, pektinlerin, enzimlerin, minerallerin, aroma maddelerinin, içsel hormonların ve çekirdeğin etkileridir. DıĢsal faktörler ise: çevre faktörleri, sıcaklık, yağıĢ, rüzgâr, tuzluluk, taĢkınlar, hava kirliliği, kültürel uygulamalar, budama ve terbiye sistemleri, dikim yoğunluğu, anaçlar, bitki besin maddeleri, büyümeyi düzenleyiciler, biyotik etmenler, sulama ve su stresinin etkileridir (Ağaoğlu 2002).

(13)

2

Bağı kurarken sıraların yönünün doğru olarak belirlenmesi, üzüm kalitesini doğrudan etkilemektedir. Asmalar genellikle düz bir hat üzerinde, maksimum güneĢ ıĢığını eĢit miktarlarda alması için Kuzey-Güney doğrultusunda dikilirler. Fidelibus ve ark.’ na atfen Intrieri ve ark. (1997) tarafından bildirildiğine göre; Kuzey-Güney doğrultusunda dikilen omcaların Doğu-Batı doğrultusunda dikilenlerden daha kaliteli ve bol ürün verdiği belirlenmiĢtir. AraĢtırıcılar Kuzey-Güney doğrultusundaki yazlık sürgünler üzerinde daha fazla salkım bulunduğunu ifade etmiĢlerdir. Ayrıca Ġtalya’ da Chardonnay üzüm çeĢidi kullanılarak yapılan bir araĢtırmada Doğu-Batı doğrultusunun omcanın kuvvet ve verimini azalttığı tespit edilmiĢtir (Intrieri ve ark. 1997).

ġekil 1.2.a Güney yarım küre güneĢ ıĢığının geliĢ açısına göre sıraların konumu (Dry 2011). ġekil 1.2.b Dry 2011 kaynağından alınan Ģekil 1.2.a’ ya göre tarafımızdan Kuzey yarım küre için modifiye edilmiĢ güneĢ ıĢığının geliĢ açısına göre sıraların konumu

Bağda ürün miktarı ve kalitesini belirlemede meyve ağırlığı ve doğrudan güneĢlenen yaprak alanı arasındaki dengenin de önemli olduğu bilinen bir gerçektir (Reynolds ve ark. 1994). Taç yönetimi, özellikle kuvvetli geliĢen ve gölgelenmenin fazla olduğu bağlarda üzüm verimi ve Ģarap kalitesini iyileĢtirmek için güneĢlenmeyi, fotosentez kapasitesini ve salkım mikroklimasını optimize etmek amacıyla oluĢturulmuĢtur (Smart ve ark. 1990). Taç yönetimi için telli terbiye sistemi, sürgün pozisyonu, sürgün oryantasyonu, tepe alma, salkım yanından yaprak alma, sürgün sayısını, mesafelerini ve sürgün vigorunu kontrol etme gibi pratik uygulamalar kullanılabilmektedir (Dry 2000). Çok sayıda araĢtırma, çevre koĢullarının ve bağcılık uygulamalarının farklı seviyelerde tane ağırlığı ve bileĢimini etkilediğini ortaya koymaktadır (Dai ve ark. 2011).

Kalite / ürün miktarı dengesini sağlamak için salkım seyreltme ve yaprak alma gibi bir çok kültürel iĢlem yapılmaktadır. Salkım seyreltme; Palliotti ve Cartechini (2000) tarafından olgunlaĢmadan önce salkım veya çiçekleri baskılama olarak tanımlanmaktadır. Seyreltmenin

(14)

3

yapıldığı dönem veya oranı istenilen amaca ulaĢmak için düzenlenebilmektedir (Dumartin ve ark. 1990, Pita 2006, Martins 2007).

Omcaların az meyve yüküne (tüketim merkezi) sahip olmaları fotosentezde özümlemeyi iyileĢtirerek meyve kalitesini artırabilmektedir. Bu Ģekilde salkım seyreltme; üretim merkezi / tüketim merkezi oranına doğrudan etki yapmaktadır (Reynolds ve ark. 1994). Salkım seyreltme; salkımların arasına ve taç içerisine daha fazla taze hava ve güneĢ ıĢığının giriĢini sağlamakta ve taç içindeki koĢulları iyileĢtirmektedir (Smithyman ve ark. 1998). Salkım seyreltme ürün yükünde azalma Ģeklinde kendisini gösterir, ancak bu düĢüĢ seyreltme oranına denk değildir (Martins 2007). Bu arada bir kaç yıl ardarda yapılan salkım seyreltme ile bu iĢlem faydasız bir uygulama haline gelerek etkisini yitirmektedir (Lavezzi ve ark. 1994). Bu nedenle, Climaco ve ark. (2005) sadece verim yüksekliği görülen bağlarda ürün kalitesinin bozulabileceği düĢünülen yıllarda salkım seyreltmenin yapılmasını önermektedirler. Belirtilen nedenle salkım seyreltmenin zamanlaması ve oranına dikkat edilmelidir (Jackson ve Lombard 1993).

ġaraplık üzüm yetiĢtiriciliğinde salkım seyreltme daha çok antosiyanin, polifenol ve alkol miktarlarında artıĢı etkilemektedir. Ayrıca salkım seyreltme toplam asitliği azaltıcı ve pH’ yı artırıcı etki de yapmaktadır (Reynolds 1989, Aires ve ark. 1997, Palliotti ve Cartechini 2000, Boubals 2001, Noar ve ark. 2002, Rubio 2002, O-Marques ve ark. 2005, Pena-Neira ve ark. 2007, Prajitna ve ark. 2007). Bu etkilerinin yanında araĢtırmacılar salkım seyreltme konusunda görüĢ ayrılığındadırlar ve onlara göre mevcut yılın iklim ve toprak Ģartları ürün kalitesi üzerine salkım seyreltmeden daha etkilidir (Keller ve ark. 2005).

Bu araĢtırmanın amacı; aynı rakımda ve aynı bağda ancak iki farklı dikim yönünde Kuzey-Güney ve Doğu-Batı yönlerinde dikimi yapılmıĢ olan 5 yaĢındaki Viognier omcalarının fenolojik geliĢimlerinin takip edilmesi, güneĢ ıĢınlarının geliĢ açılarının hesaplanması ve farklı salkım seyreltme uygulamalarının; verim ve kalite kriterleri üzerine etkilerini araĢtırmaktır.

(15)

4 2. KAYNAK ÖZETLERİ

Terbiye sisteminin ve sıra yönünün doğrudan güneĢ ıĢınlarının üzerinde belirgin bir etkisi vardır. Bu etki üzümde olgunlaĢma ve Ģarap kalitesi üzerine etkilidir. 1970 ve 1980’ li yıllarda bağların sıra yönlerinin Doğu-Batı doğrultusunda olması tercih edilmekteydi. Ancak günümüzde, topografya zorlamadıkça Doğu-Batı yönünde dikimin hiç bir olumlu nedeni olmadığı birçok araĢtırma ile belirlenmiĢtir. Asmanın Kuzey ve Güney tarafı farklı mikroklimaya sahiptir. Güney tarafı neredeyse tüm gün boyunca güneĢ ıĢığına maruz kalırken, Kuzey tarafı gölgede kalmaktadır. Eğer erozyon kontrolü sağlanabiliyorsa, sıraların Kuzey-Güney doğrultusunda yapılması tercih edilir. Bu Ģekilde konumlandırma kanopide ıĢığın eĢit miktarda dağılımını sağlamaktadır, bu da verim ve tanedeki geliĢim ile iliĢkilidir (Greenspan 2008).

ġekil 2.1., 2.2., 2.3. ve 2.4.’ te Doğu-Batı ve Kuzey-Güney doğrultularında dikilmiĢ bulunan bağlarda güneĢ ıĢınlarının geliĢ yönü, günün saatlerine göre modellenmiĢtir. Kuzey-Güney doğrultusundaki sıralarda güneĢ ıĢığının kanopinin her iki yönüne, saatler dikkate alındığında, neredeyse eĢit miktarda geldiği tespit edilmiĢtir. Doğu-Batı doğrultusunda ise bu Ģekilde olmadığı belirlenmiĢtir.

(16)

5

ġekil 2.2. Öğle saat 12:00’ de güneĢ ıĢınlarının yönü (Greenspan 2008).

ġekil 2.3. Öğleden sonra saat 14:00’ te güneĢ ıĢınlarının yönü (Greenspan 2008).

(17)

6

Salkımların güneĢ ıĢınlarına direkt maruz kalması, üzüm kalitesi için kritiktir. Sıcak günlerde yüksek sıcaklık zararı gerçekleĢebilir. Özellikle öğleden sonraları pik yapan hava sıcaklıklarında, salkımlar ve üzümler direkt güneĢ ıĢınlarına maruz kalırlar. Direkt güneĢ ıĢınlarının üzümün olgunlaĢmasına ve üzümün kalitesine çok yönlü etkisi vardır. Ġkincil bileĢenlerden kabuktaki koku ve tat geliĢiminden sorumludur, bunlar da direkt güneĢ ıĢınlarından etkilenmektedir. Gölgelemenin üzüm kalitesi üzerine zarar verici etkileri bulunmaktadır. Bunlar; suda çözünebilir kuru madde miktarının düĢmesi, toplam asitliğin artması, renk, antosiyanin ve fenolik madde içeriğin azalmasıdır. Bu özellikler üzüm kalitesini olumsuz yönde etkileyebilirler. GüneĢ ıĢınlarının etkisini anlamak, üzüm kalitesi için önemlidir. Bunun da temeli, doğru sıra yönünün belirlenmesi ve doğru terbiye Ģeklinin seçiminden geçmektedir. Yüksek sıcaklıklarda, örneğin 35°C’ de tane antosiyanin kaybetmektedir ve Ģıradaki pH değeri yükselmektedir. Hasatta üzüm tanesinin kalitatif özellikleri (tane iriliği, suda çözünebilir kuru madde, pH, toplam asitlik, antosiyanin ve fenol konsantrasyonları, vb.) yüksek kaliteli Ģarap üretiminde belirleyici ve önemli faktörler olarak kabul edilmektedir (Greenspan 2008).

ġaraplık üzümlerde verimi artırmada sıra yönü, sıra arası mesafe ve terbiye sisteminin etkileri düĢünüldüğünde; bu 3 faktör uzun dönemde yaprak yüzey alanının ıĢıktan etkilenmesinde önemli rol oynamaktadır. GüneĢ ıĢığı tamamen etkili olan doğal bir kaynaktır, bu nedenle her bağın kalite ve verim performansını belirler. ġarap kalitesini hariç tutarsak dikey terbiye sistemlerinin yatay terbiye sistemlerine göre daha fazla verim oluĢturmasının ana nedeni de budur. Aslında artan verim düĢen kaliteyle birliktedir (Zeeman 1981).

Sıraların oryantasyonunda; verim, üzüm bileĢenleri ve Ģarap kalitesi koĢulları açısından maksimum omca performansı için maksimum yaprak alanının direkt güneĢ ıĢınlarından etkilenmesi çok önemlidir (Archer ve Hunter 2010, Archer 2011). Yaz gününde yapraklar direkt güneĢ ıĢığından Kuzey Güney doğrultusunda dikimde, Doğu Batı doğrultusundaki dikime göre daha fazla etkilenirler (Champagnol 1984). Sıra oryantasyonu yapılırken hakim serin yaz esintileri de dikkate alınmalıdır. Egemen rüzgarların salkım ve yapraklar üzerinde çok önemli serinletme etkisi vardır, bu da üzüm bileĢenlerine daha iyi bir katkı sağlamaktadır. Aynı anaç / klon / kalem kombinasyonları kullanılarak benzer topraklarda birçok deneme yapılmıĢ ve Kuzey - Güney doğrultusundaki bağlardan Doğu - Batı yönündeki bağlara göre hektar baĢına daha fazla üzüm alındığı tespit edilmiĢtir (Archer ve Hunter 2010).

(18)

7

Yaprak alma iĢlemi bağ alanlarında yapılan yaygın bir uygulama olup, üzüm kalitesini artırmak için yapılmaktadır. Yaprak almanın potansiyel yararları; kanopideki hava sirkülasyonunu artırmak, güneĢ ıĢığından daha fazla yararlanmak, salkım içinde oluĢan hastalıkları azaltmak, aroma, pH ve titre edilebilir asitliği dengelemek olarak sıralanabilir. Yaprak almanın potansiyel zararları ise; salkımlarda güneĢ yanığı, salkım çevresinde daha az fotosentez yapan yapraklar, üzümlerde istenmeyen aroma oluĢma riski ve yaprak almaya bağlı artan iĢçilik maliyetleridir (Portz ve ark. 2010).

Bavaresco ve ark. (2008), 4 yıl boyunca iki kırmızı ve bir beyaz üzüm çeĢidinde yapmıĢ oldukları çalıĢmada, bir sırada bulunan 10 sürgünde yaprakların yaklaĢık %22’ sini almıĢlar, hasatta; verim, tane bileĢenleri ve stilben konsantrasyonunu incelemiĢlerdir. ÇalıĢma sonucunda verimde herhangi bir değiĢiklik olmadığını, tanedeki Ģeker ve asitliğin çeĢide ve meteorolojik koĢullara göre değiĢtiğini, yaprak almanın beyaz çeĢitte ve soğuk iklim Ģartlarında, aroma bileĢenlerini azalttığını belirlemiĢlerdir.

Portz ve ark. (2010), 3 ayrı deneme yapmıĢlardır. 1. denemede Brianna, Fontenac Gris, La Crescent, Marquette ve Prairie Star üzüm çeĢitlerinde 4 farklı yaprak alma yapmıĢlardır: a) kontrol, b) kanopinin her iki yönünden yaprak ve koltuk alma ile birlikte hiç salkım seyreltmeme, c) sürgün baĢına 1 salkım seyreltme ile birlikte yaprak alma ve koltuk sürgün alınmama, d) sürgün baĢına 1 salkım seyreltme ile birlikte asmanın her iki tarafından yaprak ve koltuk sürgün seyreltme. 2. denemede 2 farklı uygulama yapılmıĢ; a) kontrol (yaprak ve koltuk sürgün alınmamıĢ), b) her salkımın karĢısındaki yaprak ve koltuk sürgün alınmıĢ, her salkımın üst ve altındaki yapraklar alınmıĢ. 3. denemede ise; La Crescent ve Marquette üzüm çeĢitlerinde haziran ayında, tane tutumundan sonra 3 uygulama yapılmıĢtır; a) kanopinin Doğu ve Batı tarafında her salkımın etrafındaki yaprak ve koltuk sürgünler alınmıĢ, b) kanopinin Doğu tarafında her salkımın etrafındaki yaprak ve koltuk sürgün alınmıĢ, c) kontrol (yaprak ve koltuk sürgün hiç alınmamıĢ). Her denemedeki salkımlar olgunlaĢma tarihlerinde, ayrı ayrı hasat edilmiĢ ve analizleri yapılmıĢtır. Birinci denemede; Frontenac Gris, Prairie Star ve Marquette çeĢitlerinde yapılan uygulamalar arasında ortalama tane iriliği, SÇKM, pH veya titre edilebilir asitlikte istatistiki olarak fark bulunmamıĢtır. Brianna ve La Crescent çeĢitlerinde SÇKM miktarının, yaprak ve koltuk sürgünleri alınmıĢ ve hiç salkım seyreltmesi yapılmamıĢ omcalarda, hiç yaprak ve koltuk sürgünü alınmamıĢ olup sürgün baĢına bir salkım bırakılmıĢ omcalardan daha fazla olduğu tespit edilmiĢtir. Ġkinci deneme sonucunda elde edilen verilerde yaprak alma ve koltuk sürgünü alma uygulamalarının üzüm kalitesi üzerinde bir fark yaratmadığı tespit edilmiĢtir. Üçüncü uygulama sonucu elde edilen verilerde yaprak alma ve koltuk sürgün alma uygulamalarının Marquette ve La Crescent üzümlerinin SÇKM,

(19)

8

ortalama tane boyutları (en ve boy), baĢlangıç pH ve titre edilebilir asitlik değerleri üzerinde bir fark yaratmadığı tespit edilmiĢtir.

Yapraklar ve koltuk sürgünleri salkımın bulunduğu alandan vegetasyon periyodu sonlarına doğru alınmaktadır. Bunda 2 amaç vardır: ilki hava hareketini ve fungusitlerin salkımdaki etkisini artırmak, ayrıca Botrytis sp.’ in enfeksiyon etkisini azaltmaktır. Ġkinci amaç ise güneĢ ıĢığının etkisini artırmaktır. Lowery (2006), 3 yıl boyunca Chardonnay ve Cabernet Franc üzüm çeĢitlerinde yapmıĢ olduğu araĢtırmanın sonunda, yaprak almanın çekirge sayısını önemli derecede azalttığı, salkımlardaki çürüklüğün yayılımını azalttığı, üzüm kalitesinde marjinal bir artıĢ, Ģarap kalitesinde potansiyel bir artıĢ (tane iriliğinde azalma, kalın kabuk ve tane renginde artıĢ), omca vigorunda ve neferiyelerde aĢırı olmayan bir azalma ve hasadın daha kolay yapılmasını sağladığını saptamıĢtır. Ayrıca araĢtırma sonucunda; güneĢten yanan salkım olmadığı; olgunlaĢma, karbonhidrat birikimi ve gelecek yılın verimi üzerine olumsuz bir etki yaptığı tespit edilmemiĢtir. Dami ve ark. (2005) yaprak alma uygulamasının salkımların güneĢ ıĢığına daha fazla maruz kalmasını sağlayarak, kırmızı Ģaraplık üzüm çeĢitlerinde iyi bir renk oluĢumu, Ģırada yüksek potasyum ve yüksek pH değerleri alındığını belirlemiĢlerdir. AraĢtırmacılar yaprak almanın genelde kanopinin gölgeli tarafında yapıldığını belirtmiĢlerdir. Yaprak almanın Kuzey-Güney doğrultusundaki sıralarda Doğu tarafı, Doğu-Batı doğrultusundaki sıralarda ise Kuzey tarafında yapıldığını, salkım etrafından 1-3 yaprak alınarak yapıldığını belirtmiĢlerdir. GüneĢ gören tarafta yaprak alma iĢleminin minimum yada hiç yapılmadığını, nedeninin ise güneĢ yanığı riski olduğunu belirtmiĢlerdir.

Napa Vadisinde, Cabernet Sauvignon çeĢidi bağında; sıra yönünün ve güneĢ ıĢınlarının salkımlara, üzüm tanesi bileĢenlerine ve mikroklima üzerine etkileri Dokoozlian (2001) tarafından incelenmiĢtir. AraĢtırıcı denemede kullanılacak omcaları meyve tutumundan sonra her omcada 8 salkım, her baĢta da 1 salkım olacak Ģekilde seçmiĢtir. Salkımlar sabah güneĢi alan (Doğu-Batı sıra yönünde Güney tarafı, Kuzey-Güney sıra yönünde Batı tarafı), öğleden sonra güneĢi alan taraflar (Doğu Batı sıra yönünde Kuzey tarafı, Kuzey-Güney sıra yönünde Doğu tarafı) olarak (dörderli) 2 gruba ayırmıĢtır. 4 salkım zararı kategorisi belirlemiĢtir; a) tamamen zarar görmüĢ, b) orta-üzeri zarar, c) orta-düĢük zarar ve d) gölgeli. En fazla zarara uğramıĢ salkımlar, Doğu-Batı sıra yönünde Güney tarafı, Kuzey-Güney sıra yönünde Batı tarafı olmak üzere denemede gün içerisinde en yüksek sıcaklıklara maruz kalan taraflar olmuĢtur. Sıra yönünü göz ardı edilirse; tane ağırlığı güneĢ zararı görmüĢ salkımlarda gölgeli taraflardan daha fazla olduğu belirlenmiĢtir. SÇKM aynı Ģekilde seyretmiĢ, Kuzey-Güney sıra yönünde Doğu tarafındaki salkımların °Brix’ inin daha düĢük

(20)

9

olduğu ve en büyük salkımların Doğu-Batı yönündeki sıralarda ve Güney tarafında olduğu araĢtırıcı tarafından bulunmuĢtur. Gölgeli olan salkımlarda Malik asit seviyesi belirgin bir Ģekilde yüksek tespit edilmiĢ, Antosiyanin miktarı ve toplam polifenol miktarı güneĢ ıĢınlarının zararına, tanelerin sıcaklıklarına göre değiĢmiĢtir. Tamamen zarar görmüĢ salkımlar, Doğu-Batı yönünde Güney tarafı, Kuzey-Güney sıra yönünde Batı tarafı olmuĢ, ancak gölgede bulunan salkımlarla kıyaslandığında daha düĢük antosiyanin konsantrasyonlarına sahip olmuĢtur. Öğleden sonra güneĢinden direkt etkilenen salkımlarda, tane sıcaklıklarının yükselmesi sebebiyle, malat, toplam fenol ve tane renginde istenmeyen bir azalma yaĢanmıĢtır (Dokoozlian 2001).

Ġsviçrede Federal AraĢtırma Ġstasyonu Pully’ de deneme bağında Chasselas üzüm çeĢidi kullanılarak, omcaların sıra oryantasyonu ile ilgili bir deneme gerçekleĢtirilmiĢtir. K-G ve D-B yönlerinde dikilen omcalar üzerine dikim yönlerinin etkileri karĢılaĢtırılmıĢtır. Aynı oranlarda yaprak alanına sahip omcaların üzümleri değerlendirildiğinde D-B yönündeki sıraların biraz daha yüksek Ģeker içeriğine sahip olduğu görülmüĢtür. Buna rağmen D-B yönündeki sıralarda asit miktarının düĢük olduğu tespit edilmiĢtir. Yapraklardaki azot oranının D-B yönündeki omcalarda daha düĢük olduğu ispatlanmıĢtır. Yaprakların daha açık renkte olmasının klorofil 2 miktarındaki azalmanın bir göstergesi olduğu belirlenmiĢtir. AraĢtırmaya göre K-G yönünde dikilmiĢ omcalardaki üzümlerden yapılan Ģarapların D-B yönüne kıyasla daha çok tercih edildiği görülmüĢtür (Zufferey ve ark. 1996).

Omcalar tarafından K-G doğrultusundaki bağlarda sıranın Doğu ve Batı yönlerinden solar radyasyonun simetrik olarak alındığı araĢtırıcılar tarafından belirtilmiĢtir. GüneĢ ıĢınları D-B doğrultusunda ise Güney tarafından alınmaktadır. IĢığı yakalamanın, sıra oryantasyonu ve taç uzunluğuna bağlı olarak farklı taç yapılarına göre de değiĢiklik gösterdiği Murisier ve Zufferey (1999) tarafından ifade edilmiĢtir.

Zoecklein ve ark. (2008), Viognier omcalarını kullanarak Kuzey Virginia’da bir deneme gerçekleĢtirmiĢlerdir. Bu omcalara VSP (Vertical Shoot-Positioned), SD (Smart-Dyson) ve GDC (Geneva Double Curtain) terbiye sistemleri uygulanmıĢtır. Deneme sonunda elde edilen üzümlerden Ģarap yapılmıĢ ve elde edilen Ģaraplar 3 farklı terbiye Ģekline göre ayrı ayrı değerlendirilmiĢtir. GDC terbiye sisteminin; SD ve VSP ile kıyaslandığında genellikle salkım bölgesinin güneĢ ıĢınlarından etkilenme oranını artırdığı, budama odunu ağırlığını azalttığı görülmüĢtür. Ürün dengelemesi tam çiçeklenme ile ben düĢme arasında altı yıl boyunca gerçekleĢtirilmiĢtir, ortalama verimler GDC’de 10,5 kg/omca, SD’de 9,9 kg/omca ve VSP’de 6,0kg/omca olarak tespit edilmiĢtir. SD terbiye sisteminde tacın alt kısmının, tacın üst kısmıyla kıyaslandığında %30-40 daha az ürün taĢıdığı belirlenmiĢtir. Tüm terbiye sistemleri

(21)

10 için yıllık ürün baĢına ortalama yaprak alanı 1,8m2

/kg olarak belirlenmiĢtir. Hasat edilen üzümlerde °Brix, tane ağırlığı, pH, toplam asitlik, malik ve tartarik asit analizleri yapılmıĢtır. Salkımlar benzer °Brix değerlerinde hasat edilmiĢtir. ġırada ve Ģarapta en yüksek konsantrasyonda serbest uçucular SD terbiye sisteminde tespit edilmiĢtir. 3’lü tadım testi yapıldığında GDC ile SD arasında Ģarap aroma ve tat bileĢenleri açısından farlılıklar olduğu, VSP ve SD arasında da tat bileĢenleri açısından farklılıklar olduğu tespit edilmiĢtir. GDC terbiye sistemindeki omcalardan alınan üzümlerden yapılan Ģarapların, genellikle diğer terbiye sistemlerine kıyasla daha meyveli ve çiçeksi aromalara sahip olduğu belirtilmiĢtir.

Broussous ve ark. (1994), Ģarap yapımında Güney Fransa’ da kabuk ile bekletmenin beyaz üzümden yapılmıĢ Ģaraplar üzerine etkisini araĢtırmak amacıyla, üzüme fermantasyon öncesi yapılan iĢlemlerin kabuktaki aroma maddelerinden daha fazla ekstraksiyon almayı amaçlamıĢlardır. Bu çalıĢmada 7 üzüm çeĢidi ve Viognier çeĢidinden yapılmıĢ Ģaraplara kabukları ile bekletme iĢleminin etkileri birden fazla yılda test edilmiĢtir. Kabukla bekletme iĢleminde süre artıkça; pH, toplam asitlik, alkol miktarı, uçar asitlik, renk (DO 420, 520, 620 nm), toplam polifenol, aroma potansiyeli ve duyusal tercihlerde değiĢiklikler olduğu belirlenmiĢtir. Uygulamanın pH, toplam asitlik, uçar asitlik ve alkol üzerindeki etkileri tüm çeĢitlerde benzer sonuçlar göstermiĢtir. Renk ve aroma potansiyelinde ise önemli ölçüde değiĢiklikler olmuĢtur. Duyusal analizler sonucu klasik vinifikasyon ile karĢılaĢtırıldığında kabuk ile bekletmenin farklı tipte Ģarap oluĢturduğu tespit edilmiĢtir. Yapılan araĢtırmanın sonucuna göre Viognier’ in kabukla uzun bekletmeye uygun bir çeĢit olduğu tespit edilmiĢtir.

Ġtalya Bologna’ da yapılan araĢtırmada kanopi oryantasyonunun (K-G ile D-B) bütün kanopi asimilasyonu (TCA) ve terlemesine (TCE) etkisi tam dönebilen tekerlekli platformlara monte edilmiĢ saksılarda bulunan omcalar üzerinde denenmiĢtir. Sekiz asma, çift olarak birleĢtirilerek; 2m uzunluğunda, 1.1m boyunda ve 0,25-0,30m geniĢliğinde 4 kanopi duvarı oluĢturulmuĢtur. Ayrıca alandaki 4 adet K-G doğrultuda dikimi yapılmıĢ, kordon terbiye sistemine sahip omcalardan da TCA ve TCE değerleri alınmıĢtır. Sıra oryantasyonuna bağlı olarak saksı omcalarında kaydedilen TCA’ nın günlük trendi az değiĢkenlik göstermiĢtir. D-B doğrultusundaki TCE modeli belirgin bir ıĢık yoğunluğu izlenmiĢken, K-G oryantasyonunda öğle TCE’ de belirgin bir azalma olduğu görülmüĢ ancak bunun öğleden sonra toparlandığı belirlenmiĢtir. Sonuç olarak, K-G sıralarındaki su kullanım etkinliğinin (WUE), öğle saatleri daha yüksek olduğu, K-G doğrultusundaki kanopide toplam su kaybı omcanın maruz kaldığı ıĢık ile doğru orantılı olduğu saptanmıĢtır. Bu da su kullanımının, ıĢık yoğunluğu ve kanopi geometrisinin bir fonksiyonu olduğunun göstergesi olarak belirtilmiĢtir (diğer bir ifadeyle öğle saatlerinde zeminin ıĢığa daha çok maruz kaldığı bunun da omcanın az solunum yapması

(22)

11

anlamına geleceği ifade edilmiĢtir). Bağda bulunan omcaların günlük su kaybı sadece toplam ıĢık kesiĢim tahminleri ile öngörülemez olduğu, bunun da saksıdakilere nazaran daha karıĢık bir kanopi regülasyonunu iĢaret ettiği belirtilmiĢtir (Intrieri ve ark. 1998).

Sıra oryantasyonunun omcanın yetiĢme dönemleri boyunca tuttuğu toplam güneĢ ıĢığı miktarına etki eden faktörlerden olduğu araĢtırıcılarca belirtilmiĢtir. Sıra oryantasyonun ıĢık kesiĢimine ve toplam omca kuru madde üretimi üzerine etkisinin; kanopi Ģekli, yüksekliği, enlemi ve yılın hangi zamanı olduğuna göre değiĢebileceği belirtilmiĢtir (Smart 1973, Baldini ve Intrieri 1987). Sıra oryantasyonunun neden olduğu etkilerin daha çok dik ve dar kanopiler için söylenebileceği, yatay ve düz kanopiler icin gözardı edilebilecek düzeyde olduğu belirtilmiĢtir. HRC (Hedge-row Cordon) terbiye sisteminde, K-G doğrultusundaki omcanın her iki yanında simetrik bir ıĢık dağılımı sağladığı, ayrıca düĢük enlemlerde (ekvatordan itibaren 30 derecenin altındaki enlemlerde) D-B sıralarına nazaran daha yüksek mevsimsel ıĢık kesiĢimi sağladığı belirtilmiĢtir (Smart 1973). Böyle enlemlerde D-B oryantasyonunun doğal olarak sınırlayıcı olduğu belirtilmiĢtir. Ayrıca güneĢin günlük yörüngesinin kanopiye paralellik gösterdiği, bunun da öğlen saatlerinde zemine gelen güneĢ ıĢınları sebebiyle büyük miktarda ıĢık kaybına yol açtığı belirtilmiĢtir. K-G ve D-B oryantasyonlu sıralar arasında kesiĢen ıĢık farkının yüksek enlemlerde daha az olduğu; Kuzey yarım küredeki daha düz olan güneĢ yörüngesi sebebiyle güneĢin D-B oryantasyonlu sıranın Güney tarafında sürekli parıldadığı ifade edilmiĢtir. 44° 50' Kuzey enleminde bulunan Sylvoz tipi terbiye sistemine sahip sıralarda hesaplanan mevsimsel ıĢık kesiĢimi, maksimum kanopi yüksekliği ve sıralar arası uzaklığına (3-4 m) bakılmaksızın D-B oryantasyonlu sıralarda, K-G oryantasyonlu sıralara nazaran daha fazla bulunduğu belirtilmiĢtir (Magnanini ve Intrieri 1987). Diğer bölgelere bakıldığında benzer enlemlerde (44° 40'N - Bordeaux) fakat biraz daha dar sıra arası ve üzeri mesafelere sahip sıralarda K-G oryantasyonundaki ıĢık kesiĢiminin daha yüksek olduğu tespit edilmiĢtir (Riou 1989).

Aynı enlemde bulunan kısa budanmıĢ Kordon ve Serbest Kordon sistemlerine sahip Chardonnay omcalarında yürütülmüĢ olan çalıĢmada, sonuç olarak K-G yönündeki omcaların, omca baĢına verimleri ve toplam kuru madde miktarlarının D-B yönündeki omcalara kıyasla; daha yüksek olduğu belirlenmiĢtir (Intrieri ve ark. 1998).

Stuart ve ark. (2003) araĢtırmalarında 38° Kuzey enlemindeki Amerika Lodi’de VSP terbiye sisteminde D-B, K-G, KD-GB, KB-GD yönündeki omcaların direkt güneĢlenme profillerini incelemiĢlerdir. GüneĢe maruz kalmanın üzüm kalitesi açısından önemli olduğu belirtilmiĢtir. GüneĢlenmenin üzüm salkımlarını direkt olarak ısıttığı ve olgunlaĢma derecelerini etkilediği, Ģeker ve asit içeriğinin biriken sıcaklıklar ve sıcaklık aralıklarının

(23)

12

fonksiyonu olduğu belirtilmiĢtir. Fazla ısının, serin iklimlerde olgunlaĢma için, ayrıca önemli olduğu vurgulanmıĢtır. Diğer açıdan, sıcak günlerde meydana gelen ısı zararının değiĢik kademelerinin daha çok öğleden sonraki ekstrem hava sıcaklıklarında direkt güneĢlenmeye maruz kalan salkımlarda görüldüğünü ifade etmiĢlerdir. GüneĢlenme durumları incelendiğinde D-B yönündeki omcalarda güneĢlenme dengesinin maksimum düzensizlikte olduğu, K-G doğrultusunda düzenli, KB-GD ve KD-GB doğrultusunda ise bir miktar düzensiz olduğu tespit edilmiĢtir. Salkımlarda güneĢ yanığı riskleri incelendiğinde D-B yönündeki sıralarda Güney tarafındaki salkımlarda yüksek bir güneĢ yanığı riskinin olduğu, K-G yönündeki sıralarda Batı yönündeki omcalarda yüksek güneĢ yanığı riski olduğu, KB-GD yönündeki sıralarda GB tarafındaki omcalarda öğleden sonra güneĢine çok uzun süre maruz kaldığı için aĢırı derecede güneĢ yanığı riski olduğu ve son olarak KD-GB yönündeki sıralarda da KB tarafında orta derecede güneĢ yanığı riski olabileceği belirtilmiĢtir. GüneĢlenme açısından D-B doğrultusundaki sıralarda, Ģıra ve Ģarap bileĢiminde önemli farklılıklar doğduğu saptanmıĢtır. Kuzeye bakan omcalardaki salkımlardan elde edilen Ģıradaki °Brix değeri 23,9 iken Güney tarafına bakan salkımlardan elde edilen değer 24,6 °Brix bulunmuĢtur (Stuart ve ark. 2003).

Ġtalya’ nın Piemont bölgesindeki 10 ayrı lokasyonda bulunan Barbera üzüm çeĢidinde Corino ve ark. (1991) çalıĢmalarında; salkım seyreltmesini, ben düĢme döneminde sürgünde en iyi oranda salkım kalacak Ģekilde yapmıĢlardır. Sonuçta, salkım seyreltme ile Ģırada Ģeker içeriği, tane ve salkım ağırlığı artarken; omca baĢına verim ve toplam asit içeriğinin azaldığını tespit etmiĢlerdir.

Gao ve Cahoon (1998), salkım seyreltmenin üzüm suyu kalitesi, verim ve tane kabuğu rengine etkilerini Reliance üzüm çeĢidinde araĢtırmıĢlardır. Bunun için omcalarda; kontrol, 20, 40, 60 salkım bırakacak Ģekilde taneler 2-3mm çapındayken seyreltme yapmıĢlardır. Salkım seyreltme ile verim önemli derecede azalırken, omca baĢına 20 salkım uygulamasından kaliteli üzüm (ağırlık, meyve suyu kalitesi ve renk) elde edilmiĢ ve tanede SÇKM’ nin önemli derecede arttığını tespit etmiĢlerdir. Kontrole göre omca baĢına 20 salkım uygulamasında tane ağırlığı en fazla ve toplam asit en düĢük değere sahip olmuĢ, salkım seyreltme ile tane kabuğundaki renklenmenin arttığını saptamıĢlardır.

Farklı üzüm çeĢitlerinde (Sangiovese, Merlot, Cabernet Sauvignon) salkım seyreltmenin (0, %20, %40) üzüm bileĢenleri ve verim üzerine etkileri Palliotti ve Cartechini (2000) tarafından araĢtırılmıĢtır. Bu çalıĢmada, verim ve toplam asitlik salkım seyreltme ile azalırken; SÇKM, pH, toplam antosiyanin ve toplam fenolik madde miktarında artma olduğu saptanmıĢtır.

(24)

13

Avustralya’ nın Kuzey ve Güneyinde farklı dönemlerde yapılan salkım seyreltmenin, Merlot üzüm çeĢidinde Ģarap ve üzüm kalitesi üzerine etkileri araĢtırılmıĢtır. Bunun için iki farklı dönemde; taneler bezelye büyüklüğünde ve ben düĢme döneminde iken salkım seyreltme yapılmıĢtır. Farklı zamanlarda Güney Avustralya’ da yapılan salkım seyreltmesinde tane ağırlığı, salkım ağırlığı, yaprak alanı, budama odunu ağırlığı bakımından fark bulunmazken; SÇKM, toplam asitlik, pH, verim, toplam antosiyanin miktarı, toplam fenolik madde miktarı kontrolle karĢılaĢtırıldığında istatistiki yönden önemli bulunmuĢtur. Buna karĢılık, Kuzey Avustralya’ da yapılan çalıĢmada ise tane ağırlığı, salkım ağırlığı, yaprak alanı, SÇKM, toplam antosiyanin miktarı, toplam fenolik madde miktarı bakımından fark önemli bulunmamıĢ olup; pH, toplam asitlik ve verim bakımından önemli farklılıklar bulunmuĢtur (Kennedy ve ark. 2009).

AraĢtırmacılara göre üzüm kalitesi, Ģarap kalitesini belirleyen birinci parametredir (Conde ve ark 2007). AraĢtırıcılar tane olgunlaĢması esnasında Ģekerin yer değiĢtirdiğini ve tanede biriktiğini; ayrıca fizyolojik olgunluğun, tanenin en yüksek Ģeker değerine eriĢtiği ve asitliğini kaybettiği aĢama olduğunu saptamıĢlardır. Bununla birlikte aromatik ve fenolik bileĢenlerin bu aĢamada önem taĢıdığını bildirmiĢlerdir. Ayrıca tanenin su içeriği ve yumuĢamasının, tane olgunluğunu gösteren bir karakteristik olduğunu belirlemiĢlerdir. ġarap üreticilerine göre, optimum tane olgunluğu Ģarap kalitesi açısından kesinlikle gereklidir. Ancak bu aĢamanın; üzüm çeĢidine, çevresel etkenlere (Örneğin; toprak, sıcaklık, güneĢ ıĢığı ve hormonal düzenleme gibi) bağlı olduğunu ifade etmiĢlerdir.

Schalkwyk ve ark. (1995) Chardonnay üzüm çeĢidinde salkım seyreltme uygulaması yapmıĢlar; bunun üzüm bileĢenleri ve Ģarap kalitesi üzerine etkilerini incelemiĢlerdir. 17 °Brix ve 19 °Brix değerlerindeki omcalarda salkımların 1/3’ ünü ve 2/3’ ünü almıĢlar, karĢılaĢtırma için hiç salkımı alınmamıĢ omcaları da kontrol olarak bırakmıĢlardır. Tüm ekonomik Ģartlarda göz önüne alınarak değerlendirildiğinde salkım seyreltmenin maliyetli olduğu gözlenmiĢtir. Salkım seyreltme uygulamalarında omca baĢına verim azalmıĢtır. Tane kütlesinde ölçülebilir bir fark tespit edilememiĢtir. ġırada çok az düzeyde; Ģeker miktarında ve organik asit miktarlarında farklılık, yine Ģarapta da az düzeyde alkol, ester ve uçar asitte farklılıklar tespit edilmiĢtir. 17 °Brix değerinde 1/3 salkımı alınmıĢ omcada kalan salkımların °Brix değeri 21,7 iken 2/3 salkımı alınmıĢ omcada kalan salkımların °Brix değeri 21,5 bulunmuĢtur. 19 °Brix değerinde 1/3 salkımı alınmıĢ omcada kalan salkımların °Brix değeri 21,9 iken 2/3 salkımı alınmıĢ omcada kalan salkımların °Brix değeri 21,8 olarak belirlenmiĢtir. Kontrol omcalarından alınan salkımların ise 21,6 °Brix değerinde olduğu tespit edilmiĢtir. 19° Brix değerinde salkımları alınmıĢ uygulamalardaki Toplam asitlik (g/L) değerlerinde ise herhangi

(25)

14

bir fark tespit edilememiĢtir. 17 °Brix değerinde ve salkımları alınmıĢ uygulamalarda ise birbirine çok yakın değerler bulunmuĢtur. Salkım seyreltme uygulamalarının 100 tane ağırlığı üzerine etkileri de önemli bulunmamıĢtır. Değerler incelendiğinde Kontrol uygulamasının 124g ile en yüksek 100 tane ağırlığı değerini aldığı; 17 °Brix’ de 1/3 salkımı alınmıĢ uygulamanın 117,7g; 17 °Brix’ de 2/3 salkımı alınmıĢ uygulamanın 114,0g ile 100 tane ağırlığı değerini aldığı belirlenmiĢtir. 19 °Brix’ de 1/3 salkımı alınmıĢ uygulamanın 100 tane ağırlığının 113,0g olduğu, 19 °Brix’ de 2/3 salkımı alınmıĢ uygulamanın ise 112,2g olduğu ölçülmüĢtür. Salkım seyreltme uygulamalarının pH üzerinde de belirgin bir etkisi tespit edilememiĢtir. Kontrol uygulamasının pH değeri 3,46 iken, diğer uygulamaların 3,48 ile 3,51 arasında değiĢtiği saptanmıĢtır. Salkım seyreltmenin Ģıra ve Ģarap bileĢenlerini geliĢtirmediği ancak; çoğunlukla alkol miktarını, polifenol ve antosiyanin miktarlarını artırdığı belirlenmiĢtir Schalkwyk ve ark. (1995) .

Nail (2010) tarafından Bordeaux’ da yapılan araĢtırmada 2004 ve 2008 yılları arasında Cabernet Franc omcalarına salkım seyreltme uygulamaları yapılmıĢ ve sonuçta salkım seyreltme uygulamalarının 2004 yılı hariç diğer tüm yıllarda verimi azalttığı tespit edilmiĢtir. Salkım ağırlıkları, tane ağırlıkları ve salkımdaki tane sayısı incelendiğinde salkım seyreltme uygulamaları ile hiç salkımı alınmamıĢ uygulamalar arasında önemli bir fark tespit edilememiĢtir. Salkım seyreltmenin üzüm kalitesini gözardı edilebilir düzeyde etkilediği tespit edilmiĢtir. Salkım seyreltmenin °Brix ve toplam asitlik üzerine önemli bir etkisinin olmadığı °Brix değerinin tüm yıllarda salkımı seyreltilmiĢ uygulamalarda daha yüksek olduğu tespit edilmiĢtir. Aynı zamanda salkım seyreltme uygulamalarının pH değerini az miktarda düĢürdüğü de saptanmıĢtır.

Botha (2004), pH miktarının değiĢmesi üzerine etki eden etmenlerin üzümün olgunlaĢma periyoduna ek olarak iklim, toprak, su durumu, toprak iĢleme uygulamaları olduğunu belirtmiĢtir. Yine tanedeki potasyum miktarının, tanenin pH değerini artırıcı rol oynadığını ifade etmiĢtir.

(26)

15 3. MATERYAL ve YÖNTEM

3.1. Materyal 3.1.1. Deneme alanı

Deneme Tekirdağ ili ġarköy ilçesinde 40° 38’ 13,27” Kuzey enlemi ile 27° 03’ 38,96” Doğu boylamı arasında, ortalama rakımı 198m olan özel üretici bağında yapılmıĢtır (ġekil 3.1.1.1). Denemede Viognier/420 A aĢı kombinasyonu kullanılmıĢtır. Bu omcalar 5 yaĢında olup, 2.20 x 1.25m aralık ve mesafe ile dikilmiĢ, tek kollu sabit kordon terbiye Ģekline sahiptir (ġekil 3.1.1.2). Deneme D-B ve K-G doğrultusunda dikimi yapılmıĢ 2 parselde yürütülmüĢtür (ġekil 3.1.1.3).

ġekil 3.1.1.1. Deneme alanının konumu (Google Earth, 2012).

(27)

16

ġekil 3.1.1.3. Doğu-Batı (a) ve Kuzey-Güney (b) yönlerindeki parsel görüntüleri

3.1.2. Bitkisel materyal 3.1.2.1. Viognier üzüm çeşidi

Viognier (Vitis vinifera L.) açık sarı (yeĢil) renkli bir üzüm çeĢidi olup, Fransa’ nın Kuzey Rhone bölgesinde çok yoğun yetiĢtiriciliği yapılmaktadır. Sinonimleri; Bergeron, Barbin, Rebolot, Greffou, Vugava Bijela, Picotin Blanc, Vionnier, Petiti Vionnier, Viogne ve Galopine’ dir. Cote-Rotie bölgesinde Syrah üzüm çeĢidi ile kupajı yaygındır. Condrie’ de tek baĢına sek beyaz Ģarap olarak ĢiĢelenmektedir. Aynı zamanda bu çeĢitten dolgun gövdeli beyaz tatlı Ģaraplar da üretilmektedir (Kerridge ve Gackle 2005) (ġekil 3.2.1).

ġekil 3.1.2.1.1. Viognier üzüm çeĢidi (Kerridge ve Gackle 2005).

3.1.2.2. 420A anacı

420A anacı Vitis Berlandieri x Vitis Riparia melezidir. 420A Millardet Et de Grasset V. Riparia’ nın baskın özelliklerini taĢıdığından kireçli toprakların Riparia anacı olarak da isimlendirilmektedir. 420A anacı olgunlaĢmayı erken sağladığından, erkenci sofralık ve kaliteli Ģaraplık üzüm çeĢitleri için anaç olarak kullanılmaktadır. Filokseraya oldukça iyi

(28)

17

dayanan bir anaçtır. Kireç oranı %20’ ye kadar olan topraklara iyi adapte olmaktadır. Buna karĢılık kurak topraklar yerine daha dinlenmiĢ, nemli ve verimli topraklarda dikimi önerilebilir. Köklenme oranının düĢük olması, masabaĢı omega aĢısında sorunlar yaratmaktadır. Ancak bağdaki aĢılamalarda, aĢı tutma yönünden iyi sonuç vermektedir (Çelik 2007).

3.2. Yöntem

AraĢtırma, arazi koĢullarındaki omcalar üzerinde ve laboratuvara getirilen salkım ve üzüm tanelerinde analizler Ģeklinde yürütülmüĢ; elde edilen veriler istatistiki değerlendirilmeye tabi tutulmuĢtur.

Bağda vegetasyon periyodu boyunca rutin toprak iĢleme ve ilaçlama iĢlemleri gerçekleĢtirilmiĢ ve kayıt altına alınmıĢtır. Bağda yapılan ilaçlama ve gübreleme uygulamaları Çizelge 3.2.1’de verilmiĢtir.

Çizelge 3.2.1. Viognier bağı 2011 yılı ilaçlama programı

Tarih Ġnsektisit Külleme Mildiyö KurĢuni küf Yaprak gübresi

17-18.05.11 X X 01-02.06.11 X X X X 16-17.06.11 X X X X 20.06.11 X X 28-29-30.06.11 X X X X 5-6-7.07.11 X X X 15-16.07.11 X 22-23.07.11 X X X 28-29-30.07.11 X 6-7-8-9.08.11 X X 20.08.11 X X

Bağda hasat sonrası (Eylül sonu) sıra arası ve üzerine herbisit uygulaması yapılmıĢtır. KıĢa girerken kazayağı çekilmiĢ ve fiğ ekimi yapılmıĢtır. Mayıs’ ta çiçeklenme baĢlamadan tüm sıra aralarına rotavatör yapılmıĢ, sıra üzerleri de çapalanmıĢtır.

Tepe alma iĢlemi yerden 150cm’ den gerçekleĢtirilmiĢtir. Seçilen asmaların tümünde salkımlardan alttaki üç yaprak ve salkım çevresindeki koltuk sürgünleri dipten (5. boğuma kadar) alınmıĢtır. GüneĢ ıĢığının geliĢ açıları sıra baĢlarına konulan metal direkler aracılığıyla ölçülerek kayıt altına alınmıĢtır. Ben düĢme baĢlangıcında (28.07.2011) salkım seyreltme iĢlemleri gerçekleĢtirilmiĢtir. Hasat gününe karar vermek için; tadım, pH, asit ve SÇKM analizleri yapılmıĢtır.

Deneme, aynı enlemde dikimi Doğu-Batı ve Kuzey-Güney olan iki farklı yönde 2 parselde deneme desenine göre 4 tekerrürlü olarak yapılmıĢtır. Her tekerrürdeki ilk 2 ve son 2

(29)

18

omca ile ana uygulamalar arasında 2 omca kenar etkisi olarak bırakılmıĢtır. Yine her tekerrürden sonra 1 sıra kenar etkisi olarak bırakılmıĢtır. Kenar etkileri göz ardı edildikten sonra denemede toplam 96 omca kullanılmıĢtır. Bu Ģekilde BölünmüĢ Parsellerde Ġki Faktörlü Faktöriyel Deneme deseni uygulanmıĢtır.

Her asmada 5 adet baĢ ve her baĢta 2 gözden budanmıĢ birer adet sürgün bırakılmıĢtır.

Çizelge 3.2.2. Denemede yer alan uygulamalar

Uygulamalar Tekerrür

Ana Uygulamalar Alt Uygulama I II III IV

KUZEY GÜNEY YÖNÜNDE DĠKĠMĠ YAPILMIġ PARSEL

ĠLK SALKIMI ALINMIġ (en alt) 3 3 3 3

ĠKĠNCĠ SALKIMI ALINMIġ (en üst) 3 3 3 3

KARIġIK ALINMIġ (%50 alt + %50 üst) 3 3 3 3

KONTROL (hiç salkım alınmamıĢ) 3 3 3 3

DOĞU BATI YÖNÜNDE DĠKĠMĠ YAPILMIġ PARSEL

ĠLK SALKIMI ALINMIġ (en alt) 3 3 3 3

ĠKĠNCĠ SALKIMI ALINMIġ (en üst) 3 3 3 3

KARIġIK ALINMIġ (%50 alt + %50 üst) 3 3 3 3

KONTROL (hiç salkım alınmamıĢ) 3 3 3 3

Toplam omca Sayısı

24 24 24 24

96

Alt uygulamalar:

a. Alt salkımı alınmış: Alttaki salkımların ben düĢme baĢlangıcında alınması (ġekil 3.2.1),

(30)

19

b. Üst salkımın alınması: Üstteki salkımların ben düĢme baĢlangıcında alınması (ġekil 3.2.2),

ġekil 3.2.2. Üst salkımın alınması.

c. Karışık alınmış: Salkımların bir alt bir üst olarak ben düĢme baĢlangıcında karıĢık alınması (%50 alt + %50 üst) (ġekil 3.2.3),

(31)

20 d. Kontrol: Hiç salkım alınmamıĢ (ġekil 3.2.4).

ġekil 3.2.4. Salkım alınmamıĢ (Kontrol).

3.2.1. Toprak Analizleri

AraĢtırmanın yapıldığı bağın toprak analiz sonuçları Çizelge 3.2.1.1’ de verilmiĢtir.

Çizelge 3.2.1.1. Toprak analiz sonuçları.

Toprak katmanları pH Tuz % Doygunluk % Aktif kireç % Kireç % Organik madde miktarı %

Bitkilere yarayıĢlı besin maddeleri Fosfor (P2O5) kg/da Potasyum (K2O) kg/da 0-30cm 7,8 0,018 54 2,1 6,6 1,2 4,7 45,0 30-60cm 8,2 0,014 44 - 4,5 0,8 1,0 23,1 60-90cm 8,2 0,012 45 - 4,6 0,6 0,4 18,6

Denemenin yapıldığı bağın toprak yapısı killi tınlıdır. Toprak kuvvetli alkali, az kireçlidir. Organik madde içeriği açısından ise fakir bir toprak olduğu görülmektedir.

3.2.2. İstatistiki Analiz

AraĢtırma BölünmüĢ Parsellerde Ġki Faktörlü Faktöryel Deneme desenine göre kurulmuĢ; elde edilen tüm veriler MSTAT-C istatistik programında değerlendirilmiĢ ve daha sonra uygulamalar arası farklılıklar belirlenmiĢtir. Ortaya çıkan farklılıklar arasında ise %5 düzeyinde LSD testi yapılmıĢtır.

(32)

21 3.3. Araştırmada İncelenen Kriterler

3.3.1. İklimsel veriler ve fenolojik gelişme aşamaları: Farklı sıra yönleri ve salkım seyreltme uygulamalarının çeĢidin vegetatif geliĢimi, verim ve kalitesi üzerindeki etkilerini saptamak amacıyla fenolojik geliĢim aĢamaları tarihleri kaydedilmiĢtir (Lorenz ve ark. 1995). Deneme periyoduna ait iklimsel veriler araĢtırma alanında bulunan meteoroloji istasyonundan alınarak değerlendirilmiĢtir.

3.3.2. Salkım Özellikleri

3.3.2.1. Salkım eni (cm): Hasatta her omcadan alınan 2 adet salkımın eni ölçülerek cm cinsinden verilmiĢtir (OIV 2009).

3.3.2.2. Salkım boyu (cm): Hasatta her omcadan alınan 2 adet salkımın boyu ölçülerek cm cinsinden verilmiĢtir (OIV 2009).

3.3.2.3. Salkım ağırlığı (g): Hasatta omca baĢına verimin salkım sayısına bölünmesiyle elde edilen değerdir ve gram cinsinden verilmiĢtir (OIV 2009).

3.3.2.4. Salkım hacmi (cm3

): Hasatta her omcadan alınan farklı 2 adet (rastgele) salkım cam mezüre daldırılarak taĢan su hacmi belirlenmiĢ ve (cm3) olarak ifade edilmiĢtir (OIV 2009).

3.3.3. Tane Özellikleri

3.3.3.1. Tane ağırlığı (g): Örnekleme yöntemiyle salkımların omuz kısımlarından 3, orta kısımlarından 2 ve uç kısımlarından 1 olmak üzere her defasında salkım baĢına toplam 6 tane örnek alınmıĢtır. Salkım baĢına 6 tane ve her omcadan 12 olmak üzere her iki parselden toplam 24 adet tanenin ağırlıkları 0,001g’ a duyarlı terazide tartılmıĢtır. Hasatta ise aynı örnekleme yöntemiyle her uygulamadan 100 tane alınarak hassas terazide tartımları yapılmıĢ ve tek tane yaĢ ağırlığı g olarak verilmiĢtir (OIV 2009).

3.3.3.2. 100 tane ağırlığı (g): Örnekleme yöntemiyle salkımların omuz kısımlarından 3, orta kısımlarından 2 ve uç kısımlarından 1 olmak üzere her defasında salkım baĢına toplam 6 tane örnek alınmıĢtır. Salkım baĢına 6 tane ve her omcadan 12 olmak üzere her iki parselden toplam 24 adet tanenin ağırlıkları 0,001g’ a duyarlı terazide tartılmıĢtır. Hasatta ise aynı örnekleme yöntemiyle her uygulamadan 100 tane alınarak hassas terazide tartımları yapılmıĢ ve yüz tane yaĢ ağırlığı g olarak verilmiĢtir (OIV 2009).

3.3.3.3. Tanede % Kuru ağırlık: Hasatta örnekleme yöntemiyle her uygulamadan 100 tane alınarak hassas terazide tartımları yapılmıĢ belirlenmiĢtir. Ardından 70°C’ de 72 saat süre ile

(33)

22

etüvde kurutulmuĢ, kuru ağırlıkları g/tane olarak saptanmıĢtır. % kuru ağırlık ise aĢağıdaki formül esas alınarak belirlenmiĢtir.

% Kuru ağırlık= [Tane kuru ağırlığı (g) x 100) / Tane yaĢ ağırlığı]

3.3.4. Şıra Özellikleri

3.3.4.1. Suda çözünebilir kuru madde miktarı (⁰Brix): El refraktometresi kullanılarak ölçülmüĢtür (Cemeroğlu 2010).

3.3.4.2. Toplam asitlik (g/L): Titrimetrik yöntemle yapılmıĢtır (Cemeroğlu 2010).

3.3.4.3. Şıra pH’sı: Digital pH metre ile ölçüm yapılmıĢ ve kaydedilmiĢtir (Cemeroğlu 2010). 3.3.4.4. Toplam fenolik madde miktarı (TPİ): Toplam Polifenol Ġndeksi analizleri için UV spektrofotometre kullanılmıĢ ve 280nm’de okuma yapılmıĢtır (INRA 2007).

3.3.4.5. Malik asit (g/L): Fotometrik yöntemle belirlenmiĢtir (OIV 2009). 3.3.4.6. Tartarik asit (g/L): Fotometrik yöntemle saptanmıĢtır (OIV 2009). 3.3.4.7. Potasyum (mg/L): Atomik absorbsiyon ile yapılmıĢtır (OIV 2009). 3.3.4.8. Kalsiyum (mg/L): Atomik absorbsiyon ile belirlenmiĢtir (OIV 2009).

3.3.5. Verim

3.3.5.1. Verim (kg/omca): Hasat zamanında (19.09.2010) her omca ayrı hasat edilerek 0,01kg’a duyarlı hassas terazi ile salkımların tartımları yapılmıĢ ve omca baĢına verim kg/omca olarak belirlenmiĢtir.

3.3.6. Güneşin geliş açısına göre salkımların güneşlenme durumları: Ġki farklı dikim yönü olan parsellere konulan metal direklerin Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında birer defa olmak üzere 08.00-18.00 arası iki saatte bir gölge boyları ölçülerek kayıt altına alınmıĢ, aynı zamanda fotoğrafları çekilmiĢtir.

(34)

23 4. ARAŞTIRMA BULGULARI ve TARTIŞMA 4.1. İklimsel Veriler ve Fenolojik Gelişme Aşamaları

Fenolojik geliĢmelere yönelik gözlemler sonucunda 98. takvim gününden (07.04.2011) itibaren gözlerde kabarma ve 106. günden itibaren ilk yaprağın görüldüğü tarihler belirlenmiĢtir. Ġlk çiçeklenmenin 159. güne denk geldiği saptanmıĢtır. 163. günde tam çiçeklenme durumuna geldiği gözlenmiĢtir. 180. günden itibaren taneler bezelye büyüklüğüne eriĢmiĢtir. 213. günden itibaren ise taneler yumuĢamaya ve tanelerin renginin de yeĢilden sarı renge dönüĢmeye baĢladığı (ben düĢme) gözlenmiĢtir. Olgunluk kriterlerine ulaĢan üzümler 263. günde hasat edilmiĢtir (ġekil 4.1.1 ve Çizelge 4.1.1).

ġekil 4.1.1. Ġklimsel veriler [EL-04: Gözlerin kabarması (98.gün) ve EL: 38: Hasat (263.gün) arası].

AraĢtırmanın yürütüldüğü bağ; gözlerin kabarmasından [07.04.2011 (98. günden)] hasada kadar [19.09.2011 (263.güne)] olan dönemde toplam 89,33mm yağıĢ almıĢtır. Genel olarak yağıĢ miktarı uzun yıllar ortalamasından (~ 180mm) düĢüktür. AraĢtırma alanı gözlerin kabarmasından çiçeklenmeye kadar 46,18mm yağıĢ alırken çiçeklenmeden tane tutumuna kadar 31,99mm yağıĢ almıĢtır.

2011 vegetasyon periyodunun genel olarak uzun yıllar ortalamasından düĢük olduğu bu nedenle olgunlaĢmanın dolayısıyla geciktiği görülmüĢtür (263. gün, hasat).

(35)

24

Çizelge 4.1.1. 2011 yılı fenolojik gözlem tarihleri (Lorenz ve Eichhorn, 1995).

E-L kodu E-L göre geliĢme aĢaması Tarih Takvim günü

03 Gözlerin kabarması 07.04.2011 98 04 Gözlerin sürmesi 15.04.2011 106 19 Çiçeklenme baĢlangıcı 07.06.2011 159 23 Tam çiçeklenme 11.06.2011 163 27 Tane tutumu 14.06.2011 166 29 Ġnce koruk 19.06.2011 171 31 Ġri koruk 28.06.2011 180 35 Ben düĢme 31.07.2011 213 38 Hasat 19.09.2011 263

EST (IW) ise aĢağıdaki formül esas alındığında;

30 Ekim

IW=

(Tmi - 10°C)

1 Nisan

formülüne göre yapılmaktadır (Vaudour 2003, Carbonneau ve ark. 2007).

Tmi = Günlük ortalama sıcaklık (°C)

Deneme alanı için IW hesaplandığında;

30 Ekim

IW=

= 1924 gün-derece olarak bulunmuĢtur.

1 Nisan

Hesaplanan yaklaĢık değere göre deneme alanı IW sınıflamasında III. Bağcılık bölgesinde yer almaktadır (Çizelge 4.1.2).

Çizelge 4.1.2. Winkler Ġndeksi’ne göre gün-derece sınıflandırması (Carbonneau ve ark. 2007).

IW Bölgesi IW derece-gün Örnekler

I <1371 Geisenheim, Geneve, Dijon, Viyana, Coonawara, Bordoeaux II 1371-1649 Odessa, Napa, BudapeĢte, BükreĢ, Santiago

III 1650-1926 Montpellier, Milano IV 1927-2205 Venedik, Mendoza, Cap

V ≥2205 Palermo, Fresno, Alger, Hunter

ġarköy’ de en sıcak ayın (Temmuz) ortalama sıcaklığı 25,48°C olurken, vegetasyon periyodu ortalama sıcaklığı ise 19,21°C olmuĢtur. Jones (2007), vegetasyon periyodu ortalama sıcaklıklarına göre bağcılık bölgelerinin sınıflandırılması ve çeĢitlerin yetiĢtirilebildikleri sıcaklık aralıklarını belirlemiĢtir (ġekil 4.1.2). Ayrıca ġekil 4.1.1. incelendiğinde vegetasyon periyodu ortalama sıcaklığına göre Viognier üzüm çeĢidinin bu bölgede yetiĢtirilebileceği görülmektedir.

(36)

25

ġekil 4.1.2. Vegetasyon periyodu ortalama sıcaklıklarına göre bağcılık bölgelerinin sınıflandırılması ve çeĢitlerin yetiĢtirilebildikleri sıcaklık aralıkları (Jones 2007).

Şekil

ġekil  1.1.  Temel  primer  ve  sekonder  metabolitlerin  tanedeki  yoğunluklarının  değiĢimi  (Carbonneau ve ark
ġekil  4.1.2.  Vegetasyon  periyodu  ortalama  sıcaklıklarına  göre  bağcılık  bölgelerinin  sınıflandırılması ve çeĢitlerin yetiĢtirilebildikleri sıcaklık aralıkları (Jones 2007)
ġekil 4.2.1.1. Dikim yönü ve salkım seyreltme uygulamalarının salkım eni üzerine etkileri
Çizelge  4.2.2.1.  Dikim  yönü  ve  salkım  seyreltme  uygulamalarının  salkım  boyu  üzerine  etkileri
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

AraĢtırmada kiĢilerin, insan kaynakları yönetimi uygulamaları ile ilgili görüĢleri alınmıĢ, ağırlıklı olarak, ĠK Planlaması, iĢ analizleri, seçme ve

Ayrıca nesfatin-1, kisspeptin ve leptinin enerji metabolizması ve üreme üzerine etkilerini ortaya koymak ve premenopozal ve postmenopozal dönemler arasındaki enerji

Ancak bahsedilen iskemi- reperfüzyon modeli öncesi 3 hafta süreli çinko sülfat ve/veya melatoninin 3 mg/kg/gün olarak ayrı ayrı veya beraber

Çalışma grubunu ise, Bekir Küçükay’ın “Klasik Gitar İçin Başlangıç Metodu”, John Mills’in “Temel Gitar Metodu”, Kemal Belevi’nin “Gitar

Araştırmanın materyalini.konu ile doğrudan ya da dolaylı olarak ilgili olan birinci ve ikincil kaynaklar,Ab ülkeleri ve Türkiye’deki spor ekonomisi istatistikleri ile ilgili

Yine, öğrencilerin öğrenim giderlerinin fiziki görünüm, güvenirlik, sorumluluk, güvence ve duyarlılık boyutları bakımından ortalamalar arasındaki fark

To cite this article: Nilgun Ozpozan Kalaycioglu , Esra Öztürk &amp; Serkan Dayan (2013): Oxide ionic conductivity properties of binary δ-(Bi 2 O 3 ) 1 - x (Yb 2 O 3 ) x

all, three goals of the thesis are (1) to find the optimum program necessities of municipality buildings, (2) to set an energy consumption standard and (3) to evaluate