• Sonuç bulunamadı

Başlık: DTCF "TÜRKİYE'DE ESKİ ESER KAÇAKÇILIĞI, TAHRİBATI VE KORUNMASI SEMPOZYUMU" NA Sayın Kültür Bakanı Fikri Sağların Gönderdiği Mesaj 3.12.1991Yazar(lar):Cilt: 36 Sayı: 1.2 Sayfa: 223-225 DOI: 10.1501/Dtcfder_0000000920 Yayın Tarihi: 1993 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: DTCF "TÜRKİYE'DE ESKİ ESER KAÇAKÇILIĞI, TAHRİBATI VE KORUNMASI SEMPOZYUMU" NA Sayın Kültür Bakanı Fikri Sağların Gönderdiği Mesaj 3.12.1991Yazar(lar):Cilt: 36 Sayı: 1.2 Sayfa: 223-225 DOI: 10.1501/Dtcfder_0000000920 Yayın Tarihi: 1993 PDF"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DTCF "TÜRKİYE'DE ESKİ ESER KAÇAKÇILIĞI,

TAHRİBATI VE KORUNMASI

SEMPOZYUMU" NA

Sayın Kültür Bakanı Fikri Sağların Gönderdiği Mesaj

3.12.1991

Sayın Bilim Adamları,

Değerli Müzeciler ve Emniyet Yetkilileri, Sevgili Basın ve TV mensupları,

Sempozyumda tartışılacak sorunların çözümünde büyük güven duy­ duğum ve umut bağladığım sevgili genç öğrenciler...

Kaybınız ve acınız büyük... Değerli bilim adamı Prof. Dr. Uğur SİLİSTRELİ'nin aramızdan zamansız ayrılışından duyduğunuz üzüntünü­ zü paylaşmak istiyorum. Tanrı, ailesine ve siz dostlarına sabır versin. Ru­ hu ışık içinde yücesin...

** Sayın konuklar,

İkinci sempozyum yine iki temel sorunu kapsıyor, Birincisi eski eser kaçakçılığı.. .İkincisi ise eski eser tahribatı...

Sorunları, bunlara ilişkin çözüm önerilerini, gerek akademik ve ge­ rek pratik düzeyde ele alacağımız için ayrıntıya girmeden bir kaç noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum.

Geçen ay sonunda yayınlanan ünlü bir Amerikan dergisinde Türki­ ye'den batının "eski eser süpermarketi" diye sözediliyordu.

Bir ülke hakkında, dünyanın en zengin ve en çeşitli tarihsel ve kültü­ rel mirasına ve doğa varlıklarına sahip olduğu halde bunları koruyamadı­ ğı, eski eser kaçakçılığının ve tahribatının her geçen gün geometrik

(2)

diziy-224 FİKRİ SAĞLAR

le arttığı, bir daha yerine konulması olanaksız eski eserlerin bir "super-market"te olduğu gibi satışa çıkarıldığına ilişkin savlar yaygınsa, artık o ülkede sorunun boyutlarının "ciddilik" sınırını dahi aşmış olduğu rahatlık­ la söylenebilir.

Tartışacağınız her iki sorunun da temelinde "ekonomik nedenlerin" ve "bilinçsizliğin" yattığı kuşkusuzdur.

Ancak, bir rastlantı ile bulunan herhangi bir eski eserin en yakın mü­ zeye götürülme alışkanlığı yokedilmişse, vatandaş müzeye eski eser gö­ türmekten çekinir hale getirilmişse, müze vatandaşın ayağına gidemiyor ya da gitmiyorsa, devlet bu eserin değerini zamanında ödeyemiyorsa, el­ bette bu vatandaşın kapı tokmağını çalacak pek çok kişinin ortaya çıkma­ sı da doğal olacaktır.

Dünyanın en zengin ve en çeşitli uygarlıklarının kök saldığı ya da gelip geçtiği bir ülkede; bilimsel kazı ve araştırmalar için ayrılan ödenek, yurt dışına kaçırılan tek-bir antik sikkenin uluslararası pazardaki değeri­ nin ancak yansı ise, müzeler eski eser alımlarında vatandaşa milyarlarca lira borç takma zorunda bırakılıyorsa, değil ören yerlerine yeterince bekçi bulmak, İstanbul Arkeoloji Müzesinin yeni açılan bölümünde dahi müze asistanlarına bekçilik yaptırılıyorsa ve buna karşılık Orta Asya'daki kita­ belerin peşinde koşturuluyorsa, o ülkede önceliklerin saptanmasında yan­ lış politikaların varlığından sözedilmelidir.

Bu dört gün boyunca çeşitli olay ve konulardan yakınacak ve çözüm­ leri tartışacaksınız. Ortaya öneriler koyacaksınız.

Hükümetimiz ve bakanlığımız her iki sorunun çözümünde her türlü önerilerinize açıktır. Çağdaş düşünce ve yöntemlerin şemsiyesi altında, yeniden yapılanmayı gerçekleştirmek için, güçlü bir inançla birleşmemiz gerekiyor.

Hiçbirimizin elinde sihirli değnek yok. Hepimiz Türkiye'nin tarihsel ve-kültürel mirasının korunması gibi bir inanç uğrunda, samimiyet ve cid­ diyetle birleşirsek, sihirli değnekten daha etkin bir güce kavuşmuş oluruz.

Toplantıda ortaya atılan her sorun için lütfen, birden fazla çözüm önerisi getiriniz. Elde edilmesini istediğiniz çözümlerin kalıcı olmasına, buna karşılık bu işin maliyetine katkıda bulunan fakir Türk halkının ver­ gilerinin ise israfına neden olunmamasına özen gösteriniz. Yapacağımız planlama çalışmalarında değerlendirmek üzere, sempozyum sonucunda derleyeceğiniz önerilerinizi ivedi olarak Bakanlığımıza ileteceğinize ina­ nıyoruz.

Türkiye'de sorunların çözümlenmesinde bugüne değin kullanılmayan ve özellikle kamuoyu yaratmaya yönelik demokratik ve bilimsel yöntem­ lere başvurabilirsiniz.

(3)

TÜRKİYE'DE ESKİ ESER KAÇAKÇILIĞI, TAHRİBATI VE KORUNMASI 225

Sizler görev yerinizde "bilimsel", seçim bölgelerinde ise "seçmen" kimliğinizle milletvekillerinizi harekete geçirebilirsiniz. Sempozyumun kapsamına giren sorunların çözümüne ilişkin bütçe ödeneklerinin neden artması gerektiği konusunda demokratik bir kampanya açabilirsiniz.

Valileri, Belediye Başkanlarını yanınıza çekmeniz gerekir. Kendile­ rine her fırsatta ören yerlerini ve müzelerimizi gezdiriniz. Yerel yönetim­ lerde söz sahibi olanlara konferanslar veriniz. Önce onlara tarihsel ve kül­ türel mirası ve doğa varlıklarını sevdiriniz. Bu sevgiyle aşılanmış yöneticilerin komuoyunu eğitmesi, sahip çıkıp yönlendirmeleri daha ko­ lay olacaktır.

Çevrenizdeki varlıklı kişileri de davaya kazandırın, Üniversitelere, bilimsel kuruluşlara, enstitülere ve müzelere, mesleki yayınlara maddi ve manevi katkıda bulunmaları için çağrılar yapınız. Bu katkıları yapanlara, bazı batı ülkelerinde olduğu gibi vergi kolaylıkların sağlanması gibi bazı yol ve yöntemleri araştırıyoruz.

Örgün eğitim kurumlarının kapılarını önce siz çalınız. Tarihsel ve kültürel mirasın, doğa varlıkların önlemini öğretmen ve öğrencilere anlat­ maktan bıkmayınız. Anlattıkça peşinizden gelenlerin bir çığ gibi çoğaldı­ ğını göreceksiniz. Bilinçlenmenin temelinde eğitimin yattığını sizlere söyleyecek değilim.

Yurt dışı mesleki ya da turistik gezileriniz sırasında Türkiye'den ka­ çırılmış eser ya da eserlerin varlığını ya da bunlara ilişkin önemli bir bilgi kırıntısını farkettiğinizde, durumu Bakanlığımızın her kademesine anında iletebilirseniz, karşı tarafa yani bu kaçakçılığı teşvik eden alıcı ülkelere en büyük caydırıcılık darbesini vurmuş olursunuz.

Yörenizde en çok kaçak kazı yapılan noktalarda kurtarma kazıları için hiç beklenmeden kollarınızı bir itfaiye eri gibi sıvayabilirseniz, dev­ letin varlığını yeraltı dünyasına kanıtlamış olursunuz.

Araştırmalarının sonuçlarını bilimsel buluşlarınızı Türkçe ile yetin­ meyip en az bir yabancı dilde de yayınlayabilirseniz soruna karşı duyulan ortak mücadele azmini uluslararası alanda samimiyet ve ciddiyetle yay­ mış olursunuz.

Yakın bir gelecekte bakanlığımızca hükümet programı çerçevesinde her iki konuyla ilgili bazı önemli açıklamalar yapılacaktır. Bu açıklama­ larda yeralacak hedeflere ulaşmada görüş, destek ve topyekün bir işbirli­ ğine gerek duyuyoruz.

Değerli bilim adamı, rahmetli Profesör Kenan Erim'in dediği gibi so­ runları bugün çözemezsek "gelecekte geçmişi hiç yaratamayız..."

Referanslar

Benzer Belgeler

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Ar- keoloji Bölümü 2017 Yılı Kazı ve Yüzey Araştırmaları / Excavations and Surveys of the Archaeology Department of

Karain B Gözü kazı- larından ele geçmiş olan 139 tam bızın üretiminde tercih edilen kemik tür analiz- leri sonucunda 30 27 adet koyun / keçi, 19.. adet koyun, 11 adet keçi,

9b (Tonplatte von Pazarlı). Zur Fassade des Midas s.. genen Pazarlı, sondern in Gordion, der blühenden Hauptstadt des Midas, mit ih- ren bisher bekannten frühesten Tonplat- ten,

Alt torus’da örgü, üst torus’unda yatay olarak yerleştirilmiş kalın defne yaprakları ile süslü olan attik tip kaide, bu özelliği ile Roma Dö- nemi ve öncesine ait

Hager WESLATI (Kingston Üniversitesi - İngiltere) Prof.. Harun TAŞKIRAN (Ankara Üniversitesi)

Şair, A székelyekhez (Sekellere) (1848, Ekim) adlı şiirinde Macarların özgür ve bağımsız bir ulus olması için dünyadaki tek kardeşi olarak nitelendirdiği Sekelleri

Çocukluğundan başlayan dinsel eğitimi ve daha sonraki sanatsal yaşamı boyunca teosofi öğretileriyle çalışmalar yapan Mondrian, şaşırtıcı olsa da soyut

Various studies have shown that the positive secular change in height is mainly due to an increase in leg length and does not derive from an increase in sitting height (Susanne