• Sonuç bulunamadı

Başlık: Prof. WILFRED C. SMITH'İN «MODERN TÜRKİYE DİNİ BİR REFORMA MI GİDİYOR» ADLI MAKALESİ DOLAYISİLE BİR KAÇ SÖZYazar(lar):YURDAYDIN, Hüseyin GaziCilt: 2 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000396 Yayın Tarihi: 1953 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: Prof. WILFRED C. SMITH'İN «MODERN TÜRKİYE DİNİ BİR REFORMA MI GİDİYOR» ADLI MAKALESİ DOLAYISİLE BİR KAÇ SÖZYazar(lar):YURDAYDIN, Hüseyin GaziCilt: 2 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000396 Yayın Tarihi: 1953 PDF"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Prof. WILFRED

C. SMITH'İN

«MODERN TÜRKİYE bİNİ'

BİR REFORMA MI GİDİYOR» ADLI MAKALE sİ

DOLAYISİLE

BİR KAÇ 'söz

Dr. HÜSEYİN G. YURDAYDIN

Türkiye, 1923 yılında Cumhuriyetin ilan edildiği günden beri, çağdaş medeniyet seviyesine ulaşmayı, kendisi için başlıca gaye bilmiştir. Türkiyenin bu gayen,in tahakkuku yolunda yapmış olduğu çalışmalar ve bu arada din karşısındaki durumu, gerek Doğulu ve gerekse Batılı bilginler tarafından dikkatle takip edilmiş, bu yoldaki çalışmalar da türlü şekillerde manalandırılmıştır. Bu bakımdan üerinde ilgi ile durmaya değen Hindistan İslam Tetkikleri Akademisi Başkam sayın Profesör Syed Abdul Latif'in «The Mind al-Qur'an builds» (Kur' anın Ortaya Koyduğu Zihniyet) adım taşıyan eserinin tarafımızdan yapılmış olan bir kontrandüsü, İlahiyat Fakültesi Der~isi'nin bu sayısında «Tahlil ve Tenkitler» kısmında yer almış bulunmaktadır. İnkilaplarımız hakkmda bir Doğulunun fikirlerini ihtiva eden bu eserin memleketimizle ilgili kısımları aynen verilmiye çalı-şılmış, ayrıca bu ~usustaki dpşüncelerimiz belirtilmiştir.

Gene dergimizin bu sayısında yer almış olan Prof. W. C. Smith'in yukarıda tam adım,yazmış bulunduğumuz makalesi ise, ınkilaplarımız, hususiyle Yeni Türkiyenin din politikası, son zaman-larda ilk okulzaman-larda din öğreti'mine müsaade edilmesi, ve nihayet Ankara Üniversitesine bağlı bir İlahiyat Fakültesinin açılması gibi mesele ve olaylar üzerinde durması ve bunları manalaıidırması bakımından, esaslı müşahedelerin mahsülü, ~zlü bir araştırmadır. Bilhassa aydınlarımızın üzerin-de ilgi ile duracaklarını umduğumuz bu kıymetli etüdü, Fakültemiz dergisi, Müslüman-Türk okuyucularımn dikkatlerine arzederken, aşağıdaki hususları belirtmeyi de faydalı görüyoruz.

Söz konusu edilen meseleler hakkında pek çok isabetli fikir ve hükümleri bulunan Sayın Prc-fesör Smith'in son sözlerinden, Batı medeniyetini, münhasıran bir Hıristiyan medeniyeti olarak kabul ettiği anlaşılmaktadır. Şüphesiz Hıristiyanlık, Batı medeniyetine birçok şeyler vermiştir. Diğer bir ifade ile, Batı medeniyetinin renginin Hıristiyan olduğunu söyliyebiHriz. Ancak şunu da tereddütsüz kabul etmek Hizımdır ki, Batı medeniyeti, Hıristiyanlığın zuhuru ve yayılması ile ortaya çıkmış bir medeniyet değildir. Bu medeniyetin de bir geçmişi vardır ve bu geçmiş, Hı-ristiyan olmayan insanlar tarafından meydana getirilmiştir. Diğer tarafdan Batı medeniyeti tarihinin çok önemli bir dönüm noktası olan Avrupa Rönesansının, Ortaçağ Müslümanlarımn elinde mede-niyetin çok ileri bir seviyeye ulaştırıldığı İslam dünyasından nasıl ve ne şekilde tesirler almış bu-lunduğu, artık münakaşa konusu olmaktan dahi çıkmıştır. Şu halde Batı ~edeniyeti, ;Pagan esası-na(Eski Yunan ve Roma), Hıristiyan rengine rağmen, gelişmesini, aynı zamanda medeni Ortaçağ Müslüman dünyasından aldıklarına borçludur. Aynı hali İslam medeniyetinin gelişmesinde de müşahede etmek mümkündür. Onun da bir geçmişi bulunduğunu nasıl inkar edebiliriz! Eski Yunan tefekkürüne ait bir çok şaheserlerin, terceme yolu ile İslam dünyasının malUmu bulundu-ğu nazarı itibare alınmazsa bu medeniyetin nasıl bu derece gelişebilmiş olduğunu izah etmek çok müşkül olur. Şu halde zaman ve mekan farklarına rağmen, devamlı bir şekilde gelişmekte olan dün.ya medeniyeti karşısında bulunuyoruz demektir. Bu da, biri diğerinin sebebi olan ~irbirine baglı bir takım halkalar halinde kendini göstermektedir. Binaenaleyh muayyen bir inançta olan

(2)

br.

HÜSEyiN

YURDAYDıN

bir kısım insanların, bunlar bu gün için medeniyet meş'alesini ellerinde tutmakta dahi olsalark insanlığın binlerce yıllık emeklerinin muhassalası olanbir medeniyeti, sadece kendilerinin eserler~ imiş ~ibi göstermiye hakları olmasa gerektir. itiraf etmek lazımdır ki bu gün için, Hıristiyanlıkı, tan ayrı bir Batı medeniyetinin imkansızlığına rağmen Batı medeniyetini de, munhasıran Hıris.

ı'

tiyanliğın eseri olarak kabul etmek ve böyle bir kabulün tabii neticesi olarak da, islamın kendisini Batı ~edeniyetine uydurup uyduramayacağını ve Batı medeniyetinin islamı da ihtiva edereJ: gelişmek kaabiliyetinde olup olmadığını bir mesele olarak ortaya atmak, me~eleyi tamamiyle yan.f !ış vaz' etmektir ve tarafgirane bir görüştür. Aşikardır ki bl,! , Batı medeniyetini bu günkü haline getirert türlü faktörleri hesap etmemekten ileri gelmektedir. icabında biribirine zıd da olsa, inanç.f larıımza karşılıkIı olarak hürmet göstermekte devam ettikçe, esasen müşterek olan eserimiz dün.:: ya medeniyetini, elbirliği ile geliştirmemiz daima mümkün ~lacaktır. i

Referanslar

Benzer Belgeler

Örneğin, şüphelinin evinde yapılacak arama bakımından sulh ceza hâkimi kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet

(5) Rızaya dayalı olsa bile, gebelik süresi on haftayı doldurmamış olan bir kadının çocuğunun yetkili olmayan bir kişi tarafından düşürtülmesi halinde; iki yıldan

Bir görüş, olağanüstü hal kapsamında kabul edilen kanun hükmünde kararnamelerle, diğer kanun veya kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılamayacağı,

Türk hukuk sisteminde gerek anayasal bağlamda gerekse de AİHS çerçevesinde koruma altına alınmış olan ayrıca Türkiye’nin taraf olduğu

Sonuç olarak Türk hukuk tarihinde Cumhuriyet’in ilanı ve 1926 tarihli Türk Ceza Kanunu’nun kabulüyle farklı bir hukuk sistemi benimsenirken, konut

bölge adliye mahkemesine gelen ceza davalarına ilişkin hüküm ve kararlara ait dosyaların incelenerek yazılı düşünce ile birlikte ilgili daireye gönderilmelerini ve

kendi faaliyetleri sayesinde mensuplerına sağladığı hak ve menfaatlerden o teşekkülün mensubu olmıyanların yararlanabilmelerini teşekkülün yazılı muvafakatına

193'e göre, görevsizlik kararının kesinleşmesinden itibaren on gün içinde görevli (veya görevsizlik kararını vermiş olan ) mahkemeye başvurulmazsa, görevsiz