• Sonuç bulunamadı

Ombudsmanlık Kurumu’nun kısa bir tarihçesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ombudsmanlık Kurumu’nun kısa bir tarihçesi"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Uluslararası Kamu Denetçiliği (Ombudsmanlık) Sempozyumu | 151 |

Ombudsmanlık Kurumu’nun Kısa bir Tarihçesi

Doç. Dr. Tahsin ERDİNÇ

Doğuş Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi

Sabah saat 11.00’den beri yapılmış tebliğlerden fevkalade yararlandığımızı söylemek istiyor ve bütün katılımcılara teşekkür edip, onları selamlayarak söze başlıyorum. Bütün tebliğlerin ortak olarak yorumlanmasının ve onlardan sonuç çıkarmanın zorluğunu siz de takdir edersiniz. O zorluğa karşı akılda kalanları söylemeyi yeğliyorum ve o suretle işin içinden çıkabileceğimizi düşünüyorum. Evvela, demokrasinin ve insan haklarının içselleştirilmesinin, tavandan toplum tabanına, sivil toplum örgütlerine yaygınlaştırılmasının zorunlu olduğu ve demokrasinin insan haklarının ve hukuka bağlılığın çıtasını yükseltecek bir kurum olmasının ancak böyle sağlanabileceği kanaatindeyim. Bu nedenlerle Ombudsman kurumuna ne kadar önem verirsek ve Anayasa’nın 74. maddesindeki o kurumu yasayla ne derece topluma yaygınlaştıra-bileceğimiz şekilde düzenlersek millet olarak o denli önemli bir görevi başarmış olacağımızı düşünüyorum. Bu kurumun amaç ve işlevlerinin, ilk konuşmacı muhterem Avrupa Ombudsmanı hocamızın da sorumuzla aydınlattığı gibi, yalnızca idarenin ve kamu görevlerinden kaynaklanan işlemlerin denetimi ile sınırlı olmadığını, aynı zamanda özel sektörde önemli kuruluşların işlemlerinin dahi denetlenmesini kapsadığını düşünüyorum. Ayrıca bu kurumun Anayasaya ve kanuna uygunluğu denetleyen bir organ değil, yargı organı gibi fakat onunla birlikte hakkaniyete, adalete ve dahi 2. Dünya savaşından beri ortaya çıkmış insan haklarına uygunluğu denetleyecek olan, kapsamlı bir denetim yapacak olan bir kurum olduğunu zannediyorum. Konuşmacıların tebliğlerinden çıkanlar bu şekilde özetlenebilir.

Daha önceki mütevazı çalışmalarımızdan edinebildiğimiz bilgilerde olduğu gibi, burada da memnuniyetle müşahede ettik ki, bu kurum, İsveç Kralı 12. Şarl’ın Osmanlı ülkesinde kaldığı dönemde Osmanlı’daki uygulamalardan esinlenmesiyle İsveç’te 1700’lerde Kral Ombudsmanı olarak, 1800 tarihinde ise Anayasa ile İsveç Anayasası’nın tadilatıyla Parlamento Ombudsmanı olarak kurulmuştur. Yaklaşık 150 yıl boyunca sadece İsveç kurumu olarak çalışmış olan kurum, daha sonra evvela İskandinav ülkeleri olmak üzere Avrupa Ülkelerinde ve günümüzde bütün dünya ülkelerinde yaygın şekilde benimsenmiş, adeta demokrasinin, insan haklarının, hukukun üstünlüğünün ölçülerinden biri haline gelmiş bulunmaktadır. O halde Türkiye böyle bir kurumu Anayasa ile getirdiği gibi kanunla hiçbir eksik yön bırakmadan düzenlemekle sorumludur. O halde Türkiye bu kurumu en güzel şekilde işleyecek biçimde yasayla düzenlemek ve hayata geçirmek zorundadır. Bu kurum Osmanlı kurumu, fakat erişebildiğimiz kaynaklardan gördüğümüz kadarıyla, İbn Haldun’un Mukaddime’sinde, İmam Maverdi’nin el-Ahkâm'us-Sultaniye’sinde ve birçok eski kaynaklarda müstehiplik kurumu olarak kurulmuş, Selçuklularda işlemiş, ondan önce Abbasilerde işlemiş, Osmanlılara ise ihtisap ağalığı ve muhtesiplik şeklinde toplumun tümüne yaygın şekilde

(2)

| 152 | Uluslararası Kamu Denetçiliği (Ombudsmanlık) Sempozyumu

işlemiş ve toplumun her ferdine kanunların emir ve yasakları sonucu oluşmuş, topluma yaygın bir biçimde başarıyla uygulanmış bir kurumdur. Şimdi bu kadar zaman sonra, 18.- 19. yüzyıllardan sonra önemi kaybetmiş ya da öyle görülmüş, eskiden bizim malımız olarak çok iyi işlemiş olan kurumu, 2010 yılındaki Anayasa değişikliğiyle yeniden Türkiye’ye kazandırmış bulunuyoruz. Bu kurumun görev ve yetkileri aşağı yukarı bütün tebliğcilerin tebliğlerinden anlaşılmıştır ki her ülkenin sosyo-ekonomik, politik ve hukuki yapısına göre değişiklikler göstermektedir. Bir ülkenin ombudsmanının görev ve yetkilerini diğer ülkenin ombudsmanı ile uyum sağlayacak şekilde yorumlayamayız. Mutlak suretle ilgili ülkenin sosyo-ekonomik, politik, hukuki yapısına göre değişiklikler gösterecektir ama herhalde o ülkenin getirdiği ombudsman düzenlemeleri o ülkenin sosyo-ekonomik şartları içinde en iyi işleyecek şekilde düzenlenmiştir. Bu itibarla bizde de aksaksız ve eksiksiz bir şekilde işleyecek kamu denetçiliği kurumunun kurulmasını temenni ediyoruz ancak ben izninizle kamu denetçiliği kavramını ombudsman kavramı ile eş kabul edemiyorum. Biraz önce de ombudsmanın amaç ve işlevlerini belirlerken söylediğim gibi bunun sadece kamunun, sadece idarenin, sadece kamu görevlilerinin eylem ve işlemlerinin denetlenmesi ile sınırlı olamayacağını düşünüyorum. Aksine, özel sektörde de Anayasa’ya, yasalara, insan haklarına aykırı davranışların, eylem ve işlemlerin bu kurum tarafından denetlenmesi gerektiği, bu manada kamu denetçisi kavramının yeterli olmadığı kanısın-dayım.

Bu kurumun hukuki niteliği ya da nitelikleri fevkalade önem arz etmektedir. Bu kurum İngiltere’deki gibi kraliçe ya da kral tarafından atansa da, İskandinav ülkeleri ve Türkiye’de tasarladığımız gibi parlamento tarafından atansa da kesinlikle parlamentoya bağlı olarak çalışamaz. Parlamento tarafından atanması parlamentoya bağlı olarak çalışmasını gerektirmez.

Bu kurum yalnızca anayasaya, yasalara, Uluslararası İnsan hakları kurallarına (ki 1982 Anayasası’nın 90/5 ve 6. maddelerine göre iç hukukumuza dahil sayılmıştır) ve özellikle hakkaniyet ve adalete uygun olarak çalışmak zorunda olan bir kurumdur. O itibarla Anayasaya yasalara, insan haklarına, hakkaniyet ve adalete bağlıdır. Parlamentoya bağlı olarak çalışamaz, parlamento tarafından atansa ve azledilse dahi. O nedenle bağımsız ve özerk bir kuruluş olmak durumundadır, tarafsız ve uzman bir kuruluş olmak zorundadır, objektif inceleme-araştırma yapmak ve bağlayıcı olmamak kaydıyla karar vermek zorundadır. O itibarla kesinlikle herhangi bir kurum ya da kişiye bağlı olarak çalışan bir kurum olarak düzenlenmemelidir yeni yasal düzenlemede. Özellikle buna vurgu yapılması ve buna dikkat edilmesi gerektiği kanısını taşımaktayım. Çalışmamızı burada bitirmek istiyorum. Bir hayli çalışmamız vardı ama ilerlemiş olan şu saatte fazlaca yorulmanızı, sizi fazlaca meşgul etmeyi istemiyorum.

(3)

Uluslararası Kamu Denetçiliği (Ombudsmanlık) Sempozyumu | 153 |

A Brief History of the Office of Ombudsman

Doç. Dr. Tahsin ERDİNÇ Doğuş University, Faculty of Law

First of all, I would like to mention that we benefited from all of the papers, and I thank and welcome all our participators. It is well known that commenting and providing conclusions of all of these papers is very difficult. As a way to out of this challenge, I just would like to share my impressions about presentations and papers.

Some of the conclusions we reached from the presentations of the speakers can be summarized as follows; first, we cannot avoid the importance of ombudsman in promoting democracy, human rights and rule of law, while improving extension of pluralist-modern-libertarian democracy in society and in NGO’s. I believe we will succeed at a vital task for the nation, if we can aim to generalize the use of the Chair (which enacted by Turkish Constitution art. 74) in society. In my opinion, the aim and function of the Ombudsman includes not only public administrations and procedures, but also inspections of large establishments in private sector; as it was mentioned earlier as a reply to our question, by the European Ombudsman. Besides, this chair is not only for reviewing legality through constitution and laws like courts, but it is also appointed to assess them in the context of equity, human rights and justice.

In previous researches we observed that this chair was founded by Charles XII of Sweden while he was in exile in Ottoman Republic, with a mandate in 1709 and regulated by Assembly as “Parliamentary Ombudsman” in 1809. The chair took action only in Sweden for apx. 150 years, before being accepted by hundred different countries. Now the Chair is established widely around the world and became an indication of human right’s, pluralist-modern-libertarian democracy and the quality rule of law’s. For this reason, Republic of Turkey is responsible to regulate this subject in full force by law, as it was added to the Constitution. Therefore, Republic of Turkey has to implement this institution and in the best way possible.

Ombudsman chair was inspired by an Ottoman institution. As we can determine from Ibn Khaldun’s Muqaddimah, Maverdi’s el-Ahkamü's-Sultaniyye and other sources; chair was established and as “muhtesiplik”, then “İhtisap ağalığı”. Chair’s establishment was the result of effectiveness of the rule, eliminating the differences between Muslims and non-Muslims. Chair was being used in Islamic and Ottoman territories. Nevertheless, chair lost –or at least it seemed lost its privilege at Ottoman territories in 17-18. century. After all these centuries, we gained back this institution, which we applied before in full force.

(4)

| 154 | Uluslararası Kamu Denetçiliği (Ombudsmanlık) Sempozyumu

As it can be seen from the presentations, Chairs responsibilities and authority are interchangeable in relation to country’s social, economic, politic and legal systems. It’s impossible to review the responsibilities and legislation of the Chair, according to others. There is no doubt that these parameters meant to be the best system for individual country.

In this concept, we wish that Ombudsman Chair in Turkey will be established and take action in possible way. But personally, I cannot identify the concepts “public inspector” and “Ombudsman” as one. As we mentioned earlier, Ombudsman Chair has wider perspective and power, not just responsible of public institutions, affairs and actions. In addition, large corporations in private sector should also be in Ombudsman’s purview. Therefore, I recommend the term “Ombudsman”, rather than public inspector.

This chair holds key for great juristic responsibility. Chair cannot be related to the parliament, even if it was appointed by a king or queen in the example of United Kingdom, or by a parliament in the example of Scandinavia or draft statue in Turkey. To be chosen and appointed by a parliament cannot lead us to this result. Chair must perform in an institutionally independent way. It has to perform in conformity with Constitution, regulations, international agreements (which considered equal to our domestic law, through Constitution art.6 and 90/5), and has to be bounded only by equity and justice.

Consequently, the Chair only depends on Constitution, regulations, human rights, equality and justice; not on parliament. As it can be seen from declarations, the Chair has to work independently, autonomously, equitably and efficiently. Likewise, it has to work through objective inspections and researches. I recommend that we have to consider these in the process of enacting the regulations. In order not to exceed our time, I would like to end my presentation with best regards.

Referanslar

Benzer Belgeler

1940 yılında, Erkek İlk Öğretmen Okulunun boşaltmış olduğu bina, 1941-1942 öğretim yılından itibaren Edirne Lisesine verildi.. Okulumuzun genişleyen imkanlarıyla

In the present case, X-ray examination of the abdomen revealed a right kid- ney stone and an incidental 3-cm density in the right lower quadrant. On

Darwin’in yazıları, Türlerin Kökeni’nin Giriş’inde doğal seçilimi açıkladığı aşağıdaki cümlelerde de görüleceği gibi, okuma yazması olan herhangi biri için

Akraba evliligi yapan bireylerin ebeveynleri arasmda akra­ bahk bulunma sikhgi Tablo 4 'de ve bu bireylerde spontan abortus ve konjenital anomalili degum stk­ hgl

Kamulaştırmanın 2001 yılında çıkarılan Toprak ve tarımsal kalkınma Yasası’na uygun ve yasal biçimde yapıldığını belirten INTI ba şkanı Juan Carlos Loyo,

Dünyadaki fakirlik o kadar büyük ki, 2.200 dolar serveti olan bir kişi bile, dünyanın en zengin % 50'si arasında yer almaktadır.  Servet birikiminin en yoğun olduğu bölge,

Günümüzün ekonomik, siyasal, kültürel yaşamı, kentleşme olgusu, köşe dönme hevesi ile onun örneğin Gurbet Kuşları romanında anlattıklarının yakınlığı

 Freud’da James gibi dini indirgemeci bir yaklaşımla ele alarak, dinin ve Tanrının hakiki gerçekliğinden çok psikolojik gerçekliğiyle ilgilenmiştir.. Dolayısıyla O’na