Sahlfe 3
N A Z İ L L İ
~ --- --- --- ...~ V i - d
M U S A H A B E
jvyv
“7"75/3Îs
Kompozitör : Necmettin R İFA T
ÍÍ^ Va7 7 A ?
Dillerde dolaşan, gönül lerde yaşayanü Yunus, tak litlerinden vikave ve onlar dan ayırmak mutasavvuflar- ca pek de zor değildir. Çün kü hissikablelvuku ilminin bu namdar ve payidar üstadı kendine has bariz bir ka- rekter taşır ki milyonlarca Yunus arasından onu bulup çıkarmak mümkündür.
Edebiyatçıların Yunus Emre Dedikleri Yunus, asıl Yunus olmayıp onun mürşi didir. Yunus ise sadece Y u nus olarak kalmıştır. Ancak cenabıhak, bu yaman dal kavuğunu mürşidinin ismile müsemma kılmak istemiş ve bu iki yüksek ruhu bir
birinin lâzımı gayrı mufarıkı olarak tanıtmam istemiştir. Ne bahtiyarlık!.. Bu sebeple i unus, ha:k dilinde olduğu gibi edebiyatta da Yunus Emre diye yadedilegelmiştir.
Zaten Yu/lusla Yunus Em re, nutuklarının maktalariîe tefrik edilebilirler. Meselâ:
( Yunus Emre bu hasretle bu zâre) ( Aceb nıîhman oluptur aşk elinden)
Artık hiç şüphe etmeyiz *ki bu mısra, Yunusun mürşidi
olan Yunus Emreye aittir. Yunusu gelince: o, dört başı mamur bir âierıin re kabet kabul etmez bir deh- risi, bir tûtisidir. Haya tında otuz bini balıklara, otuz bini gaiptekilere ve otuz bini insanlara olmak üzere doksan bin rutuk söy lemiştir. Bunların ekserisi, içinden çıkılmaz muamma larla, tasavvuf remizlerde doludur.
Yunus ümmi idi. Fakat 3n büyük âlimleri bile gizli kalmış ilimlerin afakî dal galarında boğmuş ve yine kendisi kurtarmıştır. Bu iti barla Yunus başlı başına b.r mekteptirde...
( Çıktım Erik dalma onda yedim özümü ) ( Bostan issi kakıyub der ne yer sin kuzumu ) ( Balık kevağa çıkmış zift tur şusun yemeye ) ( Leylek kodak doğurmuş baka şunun işini ) ( Bir sinek .bir kartalı kaldırdı vurdu yere ) ( Yalan değil gerçektir ben de
gördüm tozunu ) ( Yunus bir söz söylemiş hiç bir
söze benzemez )
( Erenler meclisinde örter mana yüzünü )
Bu nutuktaki birinci mısra, izah edilirse de bir kaç yüz sayfa lâzımdır. İkin ci mısra izah edilemez. Çün kü bir çok felsefî tezatlarla doludur. Üçüncü ınısraa ge lince: büyük bir tasavvuf âliminin âlemi manada Y u nustan istiane eyleyebildi ğim söylersem inanınız. Me ğer bu mısra eski Rus ve Japon harbine delâlet edi yormuş.. Oyleya o zaman Japonya bir sinek kadar küçük, Rusye de bir kartal kadar büyüktü.
O, Allaha yaklaşan ve kendini sevdiren kulların en ileri gelenierindendir. Bu nu idrâk ettiği gün mürşi dinin huzurunda ilk nutkunu söylemiştir:
( tdeüm cevlân kılalım ssyran ) ( Mest olup t ayran Şeyh eşiğinde) ( İsterim yârı 1erk edip ârı ) ( Kestim züntârı Şeyh eşiğinde ) ( Vallah âşıkam billâh âşıkam ) ( fallah âşıkam Şeyn eşiğinde ) ( Ymıusum elhak didâra müştak )
(Âşıkam üşşîk Şeyh eşiğinde )
Her Musanm bir firavu nu var, derle.. Yunuslada hem asır bir molla Kasını vardı. Bu molla, dalaletin bblçiğma gömülerek türlü türlü harafelerin, efsanelerin esiri va yodazlığın timsali timsali olmuştu, vaizlerinde daima Yunusa taş atar, onu zemetmekten geri kalmazdı Bir gün Yunusun:
( bırat kıldan incedir kılıçdan kes kincedir ) ( Varıp onun üstüne evle yapasım gelir ) ( Aşık Yunes bu sözü eğri büğrü söyleme ) ( Seni sigaya çeken bir molla Ka sım gelir. )
Bu satırlarını görünçe so luğu medresede almış, et rafına topladığı talebeye bu sözlerin birer küfür olduğu nu ve Yunusun bir (Zındık) dan başka bir şey olmadı ğını anlatmağa başlamış ve talebeiulûmun Yunusla soh betine şer’an cevaz verile meyeceğini de ilâve etmiş.. Yunus bu, haber alınca du rur mu hiç? Şu güzel kıt’a ile Molla Kasımı paçavraya çevirmiş!.
( Hamama soyunmuş bir kaç kişi var ) ( Mektepten kaçmağa gûna işi var ) ( Rabbiyesirde dört yanlışı var )
( Camii şerifte imam beğenmez )
Yunus, ayni zamanda b ;ze hakikatin doğrulukla elde edilebileceğini de an latmıştır.
Bir gün dergâha bir araba odun gelir. Yunus odunları birer birer muayene eder. Onları tüfenk gibi uzatarak sol gözünü de yumarak in ceden inceye tetkik ettik ten sonra bazılaıını tekrar arabaya iade eder. Şeyh Yunus Emre sorar:
— Yunus, neden hepsini içeri atmıyorsun?
— Doğrularını ayırıyo rum. Bu kapıdan içeri odu nun L ile eğrisi girmemelidir. Her şey doğrulukla baş lar. Yunusun bu sözünü, ku laklarımıza elmas küpe yapıp takalım.. Bir müessesenin en yüksek memurundan en ehemmiyetsiz müstahderoi- nine kadar doğruluk ara yalım.
Taha Toros Arşivi