• Sonuç bulunamadı

Oktay Rifat ve ötesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Oktay Rifat ve ötesi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

í!¡

I . S.

Sorular • Sorunlar

PAZARDAN PAZARA

Oktay Rifat ve ötesi

O

KTAY Rifat’ın ölü­mü Türk şiiri için bir kayıptır gibi basma kalıp laflar söyle­ meyeceğim. Çün­ kü yazacağını yazdı, söyleyece­ ğini söyledi. Şiir dışı alanlarda da gevezelik etmedi. Elbette ölümü dünyamız için bir eksik­ liktir. Herkes onun kadar ken­

di alanında görevini yapsa bütün işler düz­ gün gider. Ölümüyle dünyamız fakirleşti ve örnek bir insandan sanat çevreleri yok­ sun kaldı

Oktay Rlfat’la Orhan V ell’yle aynı yaş­

taydık. Birbirimizi görmesek, bilmesek de yaşın neden olduğu yalnızlığı paylaşmak avuntusu vardı içimizde. Şiire, yazı haya­ tına aynı yıllarda başladık. Oktay Rlfat’­ la aynı dergilerde yazmamız dışında tanı­ şıklığım olmadı. Gerçi ben onların başlat­ mış olduğu "G arip” şiir akımının dışın­ daydım. Fakat onların şiir anlayışları Türk­ çe ye kasıntısız bir neşe getirmişti. Bu sa­ dece şairle halk arasında kurulan ortak bir sözlükten ibaret değildi. Halkın kullanmış olduğu deyimler, halkla şair arasındaki du­ yuş ve deyiş uçurumunu kaldırıyordu. Çünkü Hececilerin kullandığı Türkçe, Ser- vetifünun şairlerinin şiirlerindeki uydurma dilin Türkçe’ye çevrilmesinden ibaret bir züppelikti. İşte “ Garip Akımı” nın üç şai­ ri -Orhan Veli, Oktay Rlfat, Melih

.Cevdet- Türk şiirini bu züppelikten kur­

tarmışlardı.

Bizim kuşak bütünüyle, ayrı ayrı eğilim­ lere rağmen, Hececilere karşı şiir anlayı­ şında ortak bir cephede birleştiler. Ve on­ ların basında ve zevkte egemenliklerini kırdılar. Yusuf Ziya Ortaç, Orhan Seyfi

Orhon, Faruk Nafiz Çamlıbel, Halit Fahri Ozansoy gibi Hececi şairler, aralarında­

ki yaş farklarına rağmen Ziya Gökalp’in

“ Yeni Mecmuası” ndan Türkiye Cumhu-

riyeti’ne aktarılmıştı. Ve onların çömezle­ ri hâlâ sağ kesimde, sağcıların desteği ile varlıklarını sürdürmektedir.

Bu akımın karşısında şiire yepyeni bir bakış açısı getiren iki şair vardı: Yahya

Kemal, Ahmet Haşlm. Bunlar savunduk­

ları yeni şiir estetiği acısından saldırı dışı iki otoriteydi. Çünkü ilk defa bunlarla Ba­ tıdaki çağdaş şiir anlayışı Türk şiirine yeni bir atılım getirmişti.

Bunların üç misyoner sairi vardı: Nazım

Hikmet, Necip Fazıl, Ahmet Hamdl Tan- pı.nar, Ahmet Kutsi Tecer’i de eklemek

gerek. Bunlar ölü hece veznine bir canlı­ lık getirdiler ve yalnız kendilerinin kullan­ dığı bir kanat taktılar bu ölüye.

Gerçi Nazım Hikmet, sonradan, gerek içerik ve gerekse biçim bakımından, on­ lardan ayrılmış ve şiire Ziya Gökalp gibi ideolojik bir içerik getirmişti. Daha doğru­ su, şiirin bir misyonu olması gerektiğini sa­ vunması bakımından, Ziya Gökalp'e, fa­ kat gerek üslup ve gerekse şiir estetiği ba­ kımından Yahya Kemal’e sadık kalmıştı.

Necip Fazıl Kısakürek’e gelince o da

İslami ideoloji peşinde şiire veda etmişti. Bir boşluk kalmıştı orta yerde. Hececiler bu boşlukta kendi kendilerini yineliyorlar­ dı. Ortada çağdaş şiiri savunan ve bizim kuşakla ilgilenen tek bir eleştirmen vardı:

Ataç... Şiir dışında başka bir dünyaâı1 ve

uğraşısı olmayan bir estetti o ve bu, Türk şiirinin bir şansı idi. Biçim ve içeriği ne olursa olsun gerçek şiirle sahtesini

ayır-Cahit

TANYO L

makta ince bir ustalığa sahipti. Kötü şii­ re. tahammülü yoktu.

işte Orhan Veli ve arkadaşları bu boş­ luktan ve Nurullah Ataç’ın Hececilere tepkisinden yararlanarak günün olayı ol­ du. Orhan V e li’nin:

Yazık oldu Süleyman Efendl've

Şiirini Ataç’ın övmesi Hececilerin na­

sırına basmasına yol açtı. Ve bu, aynı zamanda, bir yığın kötü şairin ortaya çıkmasına neden oldu. Çünkü bu tür nükteler İçin şair olmaya gerek yoktu, zeki olmak yeterli. Bu nedenle bu tür şiirin sahtesiyle gerçeğini ayırmak bir hayli güçtü.

Aynı biçimde şiir yazmayı sürdürenler­ den biri de Oktay Rıfat'tı. O da:

Kaytan bıyık körebe Aldım soktum dolaba Rakı verdim İçemez Kapana girdi çıkamaz

Ya da:

Hem teşbih satarım Hem kağıt oynarım Hem de zurna dinlerim Çalan olursa

Sıkıntıya gelemem Avareyim avare

gibi tekerlemelerle mizah dergilerine renk katıyordu. Fakat Orhan V e ll’nin reklam çadırının altında bu tür şiirlerle kalmış ol­ saydı, Türk şiirindeki isim kalabalığına o da katılır ve sonra unutulurdu. Fakat Ok­

tay Rlfat bütün bu tekerlemelerin ötesin­

de Türk şiirine yalın, rahat ve ince bir söy­ leyiş getirdi:

Sofalar seninle serin Odalar seninle ferah Günüm sevinçle uzun Mutluluk bir çimendir

bastığın yerde biter Yalnızlık gittiğin yoldan gelir

Veya ezberimde olduğu için kendimin sandığım şu dizeler:

Ağaçların ve evlerin üstünde başım Aydınlık içinde

Kuşlar ötüşerek geçiyor civarımdan Akşam oluyor uykudan kolay

Bunlar o güne dek söylenmemiş güzel şiirler. Türkçe onlarla övünebilir... Fakat

Tuğrul Tanyol oğlumuz ne derse desin. Oktay Rıfat'ın ciltler dolu şiirleri arasın­

dan pırlantaları bulup çıkarmak kolay ol­ masa gerek... Ama değer...

NOT: Geçen Pazar "Düşüncenin Ekme­ ği: Kağıt" başlıklı yazım, yanlışlıkla bir

oaşka yazı başlığı ile karıştırılmış düzel­ tir. Özür dileriz.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta ha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

1947’de Yıldız resim seminerinde Şeref Akdik ve İlhami Demirci’nin Gazi Eğitim Enstitüsünde Refik Epikman ve Malik Ak- sel’in öğrencisi oldu.. Altı yıl

Malzeme- yi küçük miktarlarda ve yavafl yavafl elde etmenin bir di¤er yolu, uranyum izotoplar›n› iyonlaflt›r›p bir manyetik alan›n üzerinden geçirmek.. Ayn›

15g/tube 百多邦黴素軟膏 ] - [Mupirocin ] 藥師 藥劑部藥師 發佈日期 2011/10/10 <藥物效用> 治療膿痂或燒傷細菌感染 <服藥指示>

In this study, a collocation method based on Laguerre polynomials has been developed for solving the fractional linear Volterra integro-differential equations.. For this purpose,

第九條 本辦法限於總館使用,不及於附屬醫院分館。

Within this context, Lawrence and Joyce manage to step out of traditional lines in terms of the concept of hero in their works Women in Love and A Portrait of

One polymerase chain reaction product showing increased expression at days 2 to 14 after vascular injury was nearly identical to the mouse α1 chain of type VIII collagen,

Sivrac Kontu’nun 1790 yılında ortaya çıkardığı bu ilginç yü­ rüyen oyuncağını aradan yir- miyedi yıl geçtikten sonra bir başka Fransız soylusu Baron