E Y E T /H A Y IR
OKTAY A K B A L
0 Kitapların
Suçu Nedir?
1978-79 yıllarında Kültür Bakanlığı Kültür Yapıtları Danışma Kurulu üyesiydim. Daha önce 1974’te de ‘Bin Temel Eser’ ku ruluna da üye olarak atanmış, ama ancak bir kez toplantıya katılabilmiştim. ‘Bin Temel Eser’ kavramına karşıydım çünkü... Bu konuda pek çok yazı yazarak düşüncelerimi açıklamıştım. 1978’de Ecevit hükümetinin Kültür Bakanı Doç. Dr. Kışlalı’nın önerisini kabul edip Kültür Yapıtları Danışma Kurulu’nda gö rev aldım. İki yıla yakın süreyle ayda bir kez yapılan toplantıla ra katıldım. Bu süre içinde Kültür Bakanlığı’nın -Kurulumuzdan geçerek- yayınladığı kitapların onaylanma kararında benim de imzam vardır.
Kimler vardı bu kurulda? Hemen aklıma gelenleri sayayım: Prof. Nusret Hızır, Prof. Macit Gökberk, Prof. Bedia Akarsu, Prof. Sedat Veyis Örnek, Prof. Şerafettin Turan -Kültür Bakan lığı Müsteşarı olarak Danışma Kurulunun başkanıydı7 Prof. Öz- demir Nutku, Prof. Akşit Göktürk, İbrahim Olgun, Selahattin Hilav, Cemal Süreya, Doğan Hızlan, Gülten Akın, Adnan Bin- yazar -aynı zamanda Yayınlar Dairesi Başkanı^ Vedat Günyol, Burhan Arpad, Prof. Mete Tunçay, Tahsin Saraç, İsmet Parmak- sızoğlu... Burda adlarını birden anımsayamadıklarım varsa, özür dilerim. 1978-79 döneminde Kültür Danışma Kurulu’nda bulunanların kimlikleri, kişilikleri, onayladıkları belgelere attık ları imzalar ortadadır, hiçbir şey gizli değildir...
Kültür Bakanlığı’nın, bu iki yıl içinde yayınladığı yapıtların bir bölümü kitaplığımın ön yerinde yan yana duruyor: Ahmet Ra sim ‘Gülüp Ağladıklarım’, Shakespeare ‘Kış Masalı’, James Joy ce ‘Sürgünler’, David Hume ‘Din Üstüne’, Ömer Bosnavi 'Bos na Tarihi’ Sadık Çubek ‘Tengsir’, 'Dürrenmatt' Beşinci Frank, C. Wright Mills ‘Toplumbilimsel Düşün’, İbrahim Etem Paşa ‘Ço cuklara Öğütler’, Sevinç Sokullu Türk Tiyatrosunda Komed yanın Evrimi’, Strindberg ‘Hayaletler Sonatı’, Roland Barthes ‘Göstergebilim İlkeleri’, Bedrettin Cömert ‘Croce’nin Estetiği’... Ayrıca çocuk kitapları da vardı: Dağlarca’nın, Apaydın’ın, Kaf- tancıoğlu’nun vb. yazarlarımızın yapıtları...
1978-79 yıllarında yayınlanan bu kitapların pek çoğu -belki de hepsi- Bakanlığın depolarına atılmış... Bunu daha önce de yazmıştım. 1979 azınlık hükümeti döneminde Kültür Danışma Kurulu değiştirildi. Yerimize başta Bay Kabaklı, Bay Kaplan gi bi ‘malum’ kişilerin oluşturduğu bir yeni Kurul geldi. Bu Kurul, bir önceki Bakanın döneminde yayınlanan kitapları ‘zararlı’ bul muş, piyasadan toplattırma kararı almış, o günlerin Bakanı da bunu uygulamış. Atatürk ilkelerine, ülküsüne bağlı yayınlar dur durulmuş, Atatürk devrimine karşıt kitaplar yayınlanmaya baş lanmıştı... Ki, bu konuyu da burda yazmıştım, hatta Bakanlık Müsteşarı Bay Gökçe’den aldığım bir açıklamayı da yayınla mıştım. Yani, bu ‘kitap toplatma ve yakma’ konusu benim için yeni bir şey değil...
Şimdiki Kültür Bakanı -ki Galatasaray’da okumuş, Paris’ler de yıllarca öğrenim görmüş bir kişidir- ‘Ben kitap yakan Ba kan olmak istemem’ diyor. Toplatılan kitaplarda savcılık bir ‘suç’ öğesi görmemiş, ama Bakan’a göre yine de ‘zararlı yayınlar mış’ bunlar! Neden, niçin, kime göre zararlı? Belli değil! Ne den şu kitabın bilmem neresi bize göre zararlıdır, demezler, di yemezler de genel sözler ederler, toplumda kuşkular yaratır lar? Kitap toplatmak ve -Abdülhamit dönemindeki gibi- külhan larda yaktırmak, küllerini havaya uçurmak yetmez. Bu kitaplar nice milyonlara mal oldu. Demek 1978-79’daki Kültür Bakanı, Müsteşarı, Daire Başkanı ve bütün Danışma Kurulu üyeleri de suçludurlar! Adalet önüne götürülmeli, cezalarını çekmelidir ler. Ya da, kendilerini savunmalı, kitap toplatan ve yakmaya gi rişen çevreler ve kişilerle açık açık hesaplaşabilmelidirler.
Türkiye’de ‘yönetim sürekliliği’ diye bir şey yoktur. Biri gelir ötekinin yaptığını bozar, her şeyi ‘al baştan’ eder. Öteki gelir, öncekinin yaptığını bozar! Oysa Atatürk Türkiyesidir burası... Devlet kurucusunun attığı temeller vardır, Türk ulusunun kül tür politikası Atatürkçü temeller üstünde yücelecek, gelişecektir. Bilimsellik, çağdaşlık gereğidir bu. Ama uygarlık ve kültür düş manları, Türkiye’yi geriletmek, çökertmek eğiliminde olanlar, zaman zaman etkin olurlar. O zaman bir öyle, bir böyle, bir ile ri bir geri, gide gele yerimizde sayarız.