T T - y n * %
20 MART 2001 SALIA -$ .¡415/4N
Y AZI O D A S I
1
^u
S E L İM İL E R İ
Abdiilhak Şinasi'nin
İstanbul'u (3)
Boğaziçi Mehtapları b ir bütünselliği dile geti
rir. Boğaziçi Yalıları ise ayrıntılar kitabıdır.
Hisar, bu eserinde daha tikel bir yapı kurarak
Boğaziçi’nin en önemli mimari simgesi ‘yalı’yı ka leme getirm iştir. Yaşantıdan yola çıkarak, yalı da geçen zamanları, yalıların ışık özelliklerini, yalı bahçelerini anlatır.
Boğaziçi Yalıları’nın “Aynalar Karşısında Ha
nımlar” başlıklı yazısı, Şair Nigar Hanım ’a du
yulm uş platonik bir aşkı anlatırken edebiyatım ı za çok duyarlı, unutulm ayacak aşk sayfaları ka zandırmış olur.
Şair Nigar Hanım yeniyetm e Abdülhak Şina- si’ye b ir kitap ödünç verecektir, ikindi suları ka yık gezintisinden birlikte dönerler. Şair N igar’ın yalısında, üst katta bir odaya girerler. Renkler so lar, Nigar Hanım süslerinden arınır, yaşmağını, hotozunu çıkarır; her şey Boğaz’ın akan suları gibi hızla yokluğa karışmaktadır...
Yakup Kadri’nin “b ir peri masalı yaratmak
sanatı” diye nitelediği Geçmiş Zaman Köşkle ri’ nde (1956) Abdülhak Şinasi, Büyükada’nın ve
Çam lıca’nın köşklerini daha o zamanlar, yirm in ci yüzyılın ortalarında, kaybolm uş bir mimarinin şaheserleri kabul eder.
Köşklerin eşyası, duvarlardaki resimler, koru lar, eski zaman sandıkları, çocukların oyuncak ları, m evsim lerin renkleri, hepsi birden İstan bul’un bir vandalizm le har vurup harman savur duğu uygarlığına ilişkin son sözleri söyler.
A bdülhak Şinasi, S eçm eler kitabındaysa (1992), nice yıllar sonra derlenm iş, gazete, der gi sayfalarında yitmekten kurtarılmış “Geçmiş Za
man Edipleri” nden bir öbek yer almaktadır. Ya
zar, çocukluğunda, ilk gençliğinde tanıdığı Tev-
fik Fikret, Halid Ziya, Ahm et Hikm et, M eh- med Rauf gibi edebiyat adamlarını, anılar, söy
lentiler, yorum layışlar çerçevesinde yaşatmayı denemiştir.
Bu portre yazıları, bir yandan da dönem in İs tanbul’undaki ekinsel ortamı gözler önüne se rer. Sultan Ham id istibdadının okuryazar azın lığı nasıl baskı altında tuttuğunu yakalam a fır satı buluruz.
Kendi türünün hemen hemen ilk ve son örne ği olan Geçmiş Zaman Fıkraları (1958), tarihin not etmeyi gereksinm ediği nice fıkrayı anlatan, özel, canlı bir tarih denemesidir. Burada İstan bul, im paratorluk başkenti olduğu günlerin gü lünç, acı, hüzünlü anekdotlarıyla sanki bir kez daha hayat bulur.
Hisar, yaşamı boyunca dinlediklerini, bölük pörçük olm aktan kurtarm ak istercesine, kısacık yazılara geçirm iştir. Kişiler, gündelik dünyala rında belirirler ve bir dönem in İstanbul yaşama sını yansıtırlar.
Abdülhak Şinasi’nin bakış açısıyla, yıkılm ak ta olan OsmanlI İmparatorluğumun dostu, Fran sız yazarı Pierre Loti’nin İstanbul günlerini irde leyen İstanbul ve Pierre Loti (1958), payitahtın son günleri konusunda belge niteliğindedir.
Loti’nin ünlü romanı Aziyade asıl serüveniyle bu eserde karşımıza çıkar. Roman kahramanı Azi- yade’nin gerçeklikte de var olduğu iddiasına, Ab dülhak Şinasi örtük bir anlatım la farklı görüşler getirir...
İstanbul ve Pierre Loti'de Batı’nın birçok gez
ginini, edebiyat adamını, ressamını etkilem iş es ki İstanbul’un siluetini sezeriz. Hemen hemen bü tün gezginlerin sabah ışıkları ortasında betim lediği bu İstanbul, bir masal kenti olabilm enin gizlerini söylem ektedir.
Eserin, Loti’nin Yenikapı Mevlevihanesi’ni zi yaretine ayrılmış sayfalarıysa, mevlevihanede- ki bir kadir gecesini dile getirm esiyle dikkate değerdir.
Yakup Kadri, Gençlik ve Edebiyat Hatıralan’nda soruyor:
“Abdülhak Şinasi, buntan yazarken acaba bi ze kendi dramından bahsettiğinin farkında mıy dı? Boğaziçi, geçmişe kanşıp gittikten sonra, ha lin dikenleri batmasın diye, bütün ömrü boyun ca yaşadığı çağa karşı gözlerini kapayıp kendi içine çekildiğini biliyor m uydu?”
Bir kültürün, uygarlığın yok oluşuna tanıklık, besbelli, ateşten göm lekler giydiriyor.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi