• Sonuç bulunamadı

MAARİF NAZIRI HAŞİM PAŞA İLE İLGİLİ ORİJİNAL BİR BELGE VE BAZI EĞİTIMSEL GÖRÜŞLER, SORUNLAR

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "MAARİF NAZIRI HAŞİM PAŞA İLE İLGİLİ ORİJİNAL BİR BELGE VE BAZI EĞİTIMSEL GÖRÜŞLER, SORUNLAR"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BELLETEN

Cilt : XLV/2

TEMMUZ 1981

Say~ : 179

MAARIF NAZIRI HA~IM PA~A ~LE ILGILI

ORIJINAL B~R BELGE VE BAZI E~ITIMSEL

GÖRÜ~LER, SORUNLAR

Prof. Dr. YAHYA AKYÜZ

Bu yaz~m~zda Abdülhamit döneminin son Maarif Naz~r~~ olan Ha~im Pa~an~n (naz~rl~~~ : 1903-1908) Saraya hitaben yazd~~~~ ve Ba~bakanl~k Devlet Ar~ivinde gördü~ümüz bir belge tan~t~lacak ve bu belgede yer alan baz~~ e~itim sorunlar~na de~inilecektir. Fakat önceden Ha~im Pa~a ile ilgili baz~~ bilgiler vermekte yarar vard~r. Türk E~itim Tarihinde Ha~im Pa~an~n hiç ad~~ geçmez. O, unutulmu~~ bir Maarif Naz~r~d~r. Günümüzde yaln~zca, "~u mek-tepler olmasayd~~ maarifi ne güzel idare ederdim" biçiminde söyledi~i rivayet olunan söz bazan esprili biçimde zikredilmektedir.

O dönemlere ili~kin tarad~~~m~z kaynaklarda onun ad~na rast-lan~yor. Fakat kaynaklar ondan hep olumsuz biçimde söz ediyorlar. Belki o, ba~ar~l~~ olmak ~öyle dursun, olumsuz görülen çal~~ma ve dü~ünceleri nedeniyledir ki Türk E~itim Tarihinde hiç yer tutma-m~~t~r.

Örne~in, ~~ o'da Maarif ad~nda ilginç bir kitapç~k yazan Nam~k Ekrem ad~nda bir ö~retmen ve yazar, Ha~im Pa~a zaman~nda e~itimde kay~rma politikas~n~n al~p yürüdü~ünü, resmi makamlar~n ö~retmenlerin sorunlar~n~~ çözmek için hiç bir çaba göstermediklerini ~u ~ekilde aç~ klar:

"Hele ~u son zamanlarda Maarif Naz~r~~ Ha~im Molla olunca, mektep, muallim, marifet, fünun, maskara oldu. E~lence hük-

(2)

206 YAHYA AKYÜZ

müne girdi. Hocal~kta her ~eyden evvel aran~lacak noktalar: Ehliyet, maktmat, ihtisas, edep ve iffet, vuktstf-u tedris, ilm-i takrir ve tefhim. ~~te bir muallim bu meziyetleri hâiz olmak laz~mgelirdi. Fakat hayf ki, bu s~fatlar~n üçiinden, ikisinden bile hissesi olmayanlar muallim tayin olunuyor, mekteplere hoca gönderiliyor. Evlad-~~ vatan~~ bunlar nas~l terbiye edecekler? O körpe dima~lara feyiz ve irfan~-kendilerinde bulunmad~~~~ halde-hangi marifetle, hangi kudretle yerle~tirebileceklerdir?

"Bu kim? Pa~aya mensup! Haydi muallim! Bu kim? Mah-dum beye mensup! Haydi mektep hocas~! Bu? Damat efendiye; ya bu? Arabac~ya; ya bu? Odac~ya, a'~aya, i~çiye, a~ç~ya men-sup! Aman yarabbi! Ne bitmez tükenmez menmen-sup!

"Ötede yüzlerce erbab-~~ istihkak var. Kimin umrunda?... Bende bir çok âliye mezunlar~~ ait oldu~u mesle~i muktezas~~ müracaat ediyor. Nezaret salonlar~nda sürünüyor, aylarca, y~llarca sürünüyorlar. Vazife istiyor, yalvar~yor, a~l~yorlar... Kim dü~ünür? ~urada biles, etek öpmez, ab-~~ rû (yüzsuyu) dökmez, namus gayretiyle ya~amak ister, mahamat ve mükte-sebât~~ kâfi, vatan~na hizmet edecek. Kim takdir eder? Hangi hamiyetli, vicdanl~~ sever? Vatana hizmet matlup mu (isteniyor mu) ki, memleketin, milletin terakkisi arzu olunuyor mu ki? Heyhat!

"Bir yere intisab~~ olmayan kimsesizler, bin bela ile bir muallimlik elde edenler, bar-~~ ihtiyaç (ihtiyaç yükü) alt~nda eziliyor. ~dare-i nefsden âciz, ayda güç hal ile ald~~~~ üç yüz kuru~~ ücretle münferiden ya~asa bile, geçinmek dü~var (zor). Ya ailesi de varsa! Ya ebeveynini de i ~e etmek mecburiyetinde ise!

"Pa~a, muallimlere verilen ücreti çok görüyor, "muallimler, mektepler olmasa ben maarifi pek ala idare ederim" diyor. Biçare! Kara cahil! Bilmiyor ki zerre kadar liyakat~~ olmad~~~~ halde ihraz etti~i o makam-~~ Nezaret, mektepler, muallimlerle kaimdir. Dü~ünmüyor ki, vücud-u bisûdu (yarars~z vücudu) a~~rl~~~nda 360 liray~~ ayda ona zahmetsiz, emeksiz mal ettiren millet, maarif, mekteplerdir! Oturdu~u müzeyyen ka~ane, alt~ndaki mükellef gerdûne (araba) arkas~ndaki s~rmali üniforma, yedi~i, içti~i hep vatan, maarif, mekâtip sayesindedir. Nail

(3)

oldu~u bu nimetler, bu servetler, ah, milletin s~zd~r~lan kan~, kopar~lan eti, kemi~idir. Maarif Nezaretine belki ayda bir memur al~n~r. Meclise aza, encümene aza, mekteplere müfetti~, mektupçuya muavin, muavine muavin, nevicad (yeni yeni icadedilen) vazifeler, nâ~enide (ad~~ i~itilmemi~) memuriyetler! Muallimlere ücret olarak saat~~ üç, be~~ kuru~, ah! ah! çok görü-lür de, ötede haftada de~il, ayda bir saat vazifesi ba~~na gel-meyen nâzeninlere ayda üç be~~ bin kuru~~ maa~~ tahsis olunur. Bu paralar babalar~n~n miras~ndan verilmiyor. Çiftliklerinden gelmiyor. Malikanelerinin irad~~ de~ildir. Milletin paras~d~r." Sözünü etti~imiz ar~ iv belgesine gelince, bu, zo Haziran 322 (1906) tarihinde Mâbeyn-i Hümâyûn Ba~kâtipli~ine, ba~ka deyi~le Padi~ah~n Sekreterli~ine gönderilmi~~ ve Ha~im Pa~an~n imzas~n~~ ta~~yan bir yaz~d~r.

Yaz~ya, okullarda din ve ahlakça arzulanan nitelikte ö~renci yeti~tirilememesini konu alan Padi~ah~n bir önceki y~l yay~nlanm~~~ iradesinden söz edilerek ba~lamlmaktad~r. Bu irade üzerine, durumun ayr~nt~lar~yla incelenip okullar~n ders programlar~n~n gönderilmesi Sadaretin bir emirnamesi ile Maarif Nezaretine yaz~~ ile bildirilmi~~ oldu~u da eklenmektedir.

Padi~ah~n iradesi do~rultusunda tüm okullar~n programlar~~ de~i~tirilip ~slah edilmi~~ ve o y~ldan itibaren uygulanmaya konul-mu~tur. Bu yeni programlarda Din ve Ahlak dersleri art~nlm~~, "~lm-i E~ya gibi lüzumsuz bir tak~m dersler kald~r~lm~~"t~r. Daha sonra da iradede istendi~i biçimde,'an ve idadi mekteplerine ulema-dan ikinci müdürler tayin edilmi~tir.

Belgede daha sonra Padi~ah~,'" sözü edilen iradesinin çok do~ru ve isabetli oldu~u belirtilerek ~öyle denilmektedir:

filhakika bittecrübe sabit oldu~u üzere gerek Der- saadet gerek ta~ra mekâtib-i âliye ve idadiyesinden ç~kanlar~n ekserinde bir fikr-i mahsusu peyda olarak tahsil-i ilim ve kemâ-lattan maksad-~~ aksâ olan diyanet ve hüsn-ü ahlak cihet-i mühim-mesi matlub-u an derecede görülememekte...."

Bkz. Yahya Akyüz, Türkiye'de Ö~retmenlerin Toplumsal De~i~medeki Etkileri

(4)

208 YAHYA AKYÜZ

Bu ifadeler bugünkü Türkçeye k~saca ~öyle çevrilebilir: "Tecrübe ile kesindir ki, yüksek ve idadi (orta) ö~retim kurumlar~ndan ç~kanlar~n ço~unda, bilim ve olgunluk tahsilinin as~l amac~~ olan dindarl~k ve iyi ahlak arzulanan derecede görül-müyor."

Belgede bu nokta ~öyle aç~klan~yor: ~ncelenince bu durumun kayna~~nda Fransa elçisi Mösyö Bourree'nin te~vik ve iste~i üzerine Ali Pa~an~n sadaretinde aç~lan Galatasaray Lisesinin oldu~u ve o zaman, hangi dü~ünce ve nedenlere dayan~ld~~ ise, okulun yönetimi-nin sadakati ~üpheli ki~ilere verildi~i ve böyle bir uygulaman~n ba~lat~lm~~~ oldu~u görülür. Sonradan aç~lan Darülfünûn ve öteki yüksek okullarda da bu yola gidilerek i~~ bu dereceye varm~~t~r. Bu durum yaln~zca ö~retmenlerin e~itim ve ö~retimlerindeki kötü niyetli telkin ve anlat~mlar~ndan ortaya ç~k~yor; ö~renciler ve ders kitap-lar~ndan bir zarar gelmesi mümkün de~ildir.

~imdi yap~lacak i~~ ~udur: Öteki okullardan daha önce ilkokullar art~r~lmal~~ ve bundan böyle okullar~n tüm memur ve ö~retmenlerinin iyi ahlakl~~ ve dindar ki~ilerden olmalar~na son derece özen ve dikkat gösterilmelidir. Belgede daha sonra ~öyle deniyor: ülkede, idare memurlar~~ yeti~tirilmek üzere Mülkiye, mahkemeler için Hukuk ve ö~retmen yeti~tirmek için de, ta~radakilerden ayr~~ olarak ~stanbul'-da bir Darülmuallimin, ayr~ca bir de Darülfünûn vard~r. Bunlar~stanbul'-dan Darülmualliminde okutulan dersler Darülfünûna gerek b~rakma-makla beraber Darülfünûn, ad~n~n etkisi nedeniyle, öteki okullar~n ö~rencilerinin ahlak~n~~ bozacak kadar kötü bir örnek oluyor ve ö~renci çekiyor. Bu nedenle, Darülfün'ûna "bu sene talebe al~n-mayarak bunun talebe-i mevcudesini s~n~flar~na göre Mülkiye ve Hukuk ve Darülmuallimin mekâtib-i aliyesine taksim ve nakilleriyle dar-~~ mezkûrun ilgas~~ (Darülfünûnun kald~r~lmas~) münasip müta-laa 'al~nm~~~ ise de suret-i maruzan~n makrun-u müsaade-ili buyu-ruldu~u halde ya Nezaret-i çakerice icra veyahut Ba13-1 Aliye i~'ar olunmasuun arz ve istizan~na mücaseret eyledim olbabda emr-ü ferman hazret-i menlehül emrindir."

Belgede ileri sürülen görü~leri, önerileri ve uygulamalar~~ mad-deler haline koyarak, a~a~~daki gibi tekrar k~saca yazmam~zda yarar vard~r:

(5)

Okullarda din ve ahlakça arzulanan niteliklere sahip ö~renci yeti~tirilememektedir.

Bu nedenle tüm okullar~n programlar~~ de~i~tirilmi~, Din ve Ahlak dersleri art~r~lm~~, ~lm-i E~ya gibi "lüzumsuz" baz~~ dersler kald~r~lm~~t~r.

Yüksek ve orta dereceli okullara din adamlar~ndan ikinci müdürler atanm~~t~r.

Okullardan din 've ahlakça arzulanan niteliklere sahip ö~renci yeti~memesi ilk kez Galatasaray Lisesinin aç~lmas~~ ve yönetim ve ö~retiminin "sadakati ~üpheli" ki~ilere verilmi~~ olmas~, sonradan öteki okullarda da bu yola gidilmi~~ olmas~ndand~r.

Bundan sonra okul aç~lmas~~ i~ine ilkokullardan ba~lanmah ve okullar~n tüm memur ve ö~retmenlerinin iyi ahlakl~~ ve dindar ki~ilerden olmalar~na özen gösterilmelidir.

Üniversite, ad~n~n etkisiyle çok ö~renci çekmekte ve ö~renci-lerin abi:ak~n~~ bozmaktad~r. Bu nedenle kapat~lmal~~ ve ö~rencileri Mülkiye, Hukuk ve Yüksek Ö~retmen Okuluna aktar~lmal~d~r (Bu öneri Ha~im Pa~a taraf~ndan yaz~s~n~n sonunda Padi~aha sunulmak-tad~r).

Belgede, Darülfünfmun kapat~lmas~~ önerisi, Ha~im Pa~an~n "~u mektepler olmasayd~ ..." sözüne uygun dü~üyor.

Belgede yer alan ve yukar~ya maddeler halinde koydu~umuz görü~, öneri ve uygulamalar o dönemin e~itim zihniyetini göstermesi bak~m~ndan çok ilginç ve önemlidir. Biz bunlardan ikinci s~rada yer alan konu üzerinde daha fazlaca duraca~~z:

Ha~im Pa~a, tüm okullar~n programlar~n~n de~i~tirildi~ini, Din ve Ahlak derslerinin art~r~ld~~~n~, ~lm-i E~ya gibi "lüzumsuz" baz~~ derslerin kald~r~ld~~~n~~ yaz~yor. Burada sözü edilen ~lm-i E~ya, bir müspet bilim dersidir. Bu derste ya~mur, kar vs. gibi atmosfer olaylar~, kald~raç, ç~kr~k vs. gibi basit fizik konular~, toprak, kayalar, kireç, canl~lar, vs.'ye ili~kin çe~itli konular ele al~n~yordu. Bu ders, Me~rutiyet döneminde Dürf~s-u E~ya ve Cumhuriyet döneminde de Tabiat Bilgisi ad~yla okutulan, çocu~un maddi ve be~eri çevresi ile çok yararl~~ bir dersti. Bizde, ö~retim yöntemi konusunda ilk kitaplardan birini yazan Ay~e S~d~ka Han~m, Ha~im Pa~an~n belgede ileri sürdü~ü olumsuz görü~lerden dokuz y~l önce, çocu~un görerek,

(6)

210 YAHYA AKYÜZ

yaparak ö~renmesi gerekti~ini, ezbercili~in art~k terkedilmesini söy-lüyor ve Ilm-i E~ya dersinin böyle bir amaca çok uygun oldu~unu belirtiyordu. Ay~e S~d~ka Han~ma göre, o zaman Bat~da ilkokullarda Ilm-i E~ya dersi "katiyyen programlara dahil edilmi~~ ve her dersten ehem (daha önemli) görülmü~tür. Bu ders sayesinde bir çocuk ileride intisap edece~i sanat ve meslek hakk~nda daha pek küçük iken malû-mat-~~ iptidaiye istihsal eder (ilk bilgileri kazan~r) ve sanayi-i müte-nevviaya dair bir fikr-i icmali has~l eyler (çe~itli zanaatlara ili~kin derli toplu fikir edinir). Cereyan-~~ medeniyet fikrini ve gidi~ini uyan-d~racak bir kabiliyet-i mahsusa iktisap eder (özel bir yetenek kazan~r). Elbette bu suret üzere verilen terbiye ekser vücuh ile (bir çok ba-k~mdan) eskisinden daha faydal~d~r" 2. Böyle bir dersin "lüzumsuz" görülerek kald~r~lm~~~ olmas~, Abdülhamit ve öteki yöneticilerin zihniyetine uygun fakat E~itim Tarihimizde çok olumsuz bir giri~imdir. O dönemde okullarda Din ve Ahlak derslerine gelince, Kuleli Lisesinde de ö~retmenlik yapm~~~ Vahyi ad~nda bir ö~retmen, ele ald~~~m~z ar~iv belgesinden ~~ ~~ y~l sonra ~unlar~~ yaz~yordu:

"Alelumum mekteplerimizde tedrisat-~~ diniye emrinde altm~~~ yetmi~~ seneden beri sebketmi~~ (dini e~itim yap~ld~~~~ görülmü~), fakat daima müraiyane ve cahilâne, te~ebbüsat ve icraata ra~men zerre kadar bir salah (düzelme) ve terakki eseri görülmemi~tir. Onbe~~ yirmi sene evvel Rü~tiyelerirnize Kur'an-~~ Kerim der-sinin idhal ve te~mili, Yunan muharebe-i ahiresini müteakip ~dadiyelerimize ve hatta Harbiyelerimize F~k~h ve Kelam ders-lerinin zam ve ilâvesi neticeten hemen hiç derecesinde kalm~~t~r. Çünkü mekteplerde dini bir terbiye ve hayat ya~at~lmas~~ cihetine hiç yana~~lmam~~t~r. Çünkü abdestsiz talebeyi camiye sevkeden ve esna-y~~ salatta süld~nu muhafaza ettiren gerilerde ve yanlarda eli sopal~~ a~z~~ küfürlü ashab-~~ rütbeden mürebbilerin

diniye (dini uygulama) ile hiç de münasebeti olmad~~~~ gibi imamete ekseriya mektebin bir hizmetçi parças~, bir dünya ve ahiret zavall~s~~ geçirilirdi. Çünkü bu derslerden hiç biri için ne bir kitab-~~ mahsus telif ne de bir muallim-i mahsus tayin edilmemi~~ idi. Rü~tiye ve Idadiye ve Harbiyelerimizde bu dersler elde mevcut Arab! ve Farisi muallimlerine geli~igüzel tevzi k~l~nm~~, 2 Ay~e S~d~ka, Usul-ü Talim ve Terbiye Dersleri, ~stanbul, 1313 (1897) s. 72-73.

(7)

bu muallimler içinde ise terbiye-i diniyeden, K~raat-~~ Kur'-aniye'den, malitmat-~~ f~kh~ye ve kelâmiyeden, bunlar bulunsa bile, zihniyet-i haz~ra-~~ fenniyeden, ahval-~~ ruhiye-i zamaneden cidden binasip ve mahrum zevat bulunuyor idi." 3

Ö~retmen Vahyi Beyin, ö~rencilerin bask~~ alt~nda abdestsiz namaz klima zorunda b~rak~lmalar~na ili~kin gözlemi ba~ka kaynak-larca da do~rulan~yor. Örne~in, Ali Fuat Cebesoy an~lar~nda ~unlar~~ yazar:

"Harp Okuluna yaz~ld~~~mda (1899) en ziyade dikkat naza-r~m~~ çeken ~ey, talebelerin abdestsiz ve adeta zorla namaza götürülmesi olmu~tu. O zamanki Harp Okulunun mevcudu iki bini a~~yordu. Buna mukabil mektepte ancak yedi sekiz su muslu~u vard~. Talebelerin ve hatta subaylar~n hepsinin apdest alabilmesi zaman bak~m~ndan imkans~zdt... Hergün cemaatla be~~ vakit namaz k~l~nmas~~ için Padi~ahm iradesi vard~." 4 Yukar~da, ö~retmen Vahyi Beyden yapt~~~m~z al~nt~da ayr~ca, namaza zorlama i~inin camide eli sopal~~ ö~retmenlerce sa~land~~~, din ve ahlak dersleri ö~retmenlerinin bilgi, zihniyet ve davran~~~ bak~m~ndan çok geri olduklar~, bu nedenlerle din ve ahlak e~itiminin hiç yararl~~ olmad~~~~ da anlat~l~yor.

3 Muallim Vahyi, Zamane, Fennt, Milli ve Dini Tedrisata Dair, ~stanbul, 1333 (1917), S. 40-41•

(8)

212 YAHYA AKYÜZ

RESUME

UN DOCUMENT APPARTENANT A HA~IM PACHA, MINISTRE DE L'EDUCATION

D'ABDULHAMIT II

Nous publions une lettre de Ha~im Pacha adressee au Secre-tariat d'Abdülhamit en date du 20 Juin 1906. Il etait ministre de

l'education de 1903 â 1908. La lettre en question se trouve aux Archi-ves d'Etat de la Presidence du Conseil â ~stanbul.

Dans ce document, Ha~im Pacha fait allusion â un ordre du Sultan selon lequel les ecoles ne reussiraient pas â donner aux eleves et etudiants une education religieuse et morale suffisante. D'apres Ha~im Pacha, cela proviendrait des programmes d'etudes et de l'influence nefaste de certains enseignants. Aussi precise-t-il que le Ministere changea les programmes en augmentant les heures des disciplines telles que Leçons religieuses, Morale, etc. et en eliminant certaines disciplines considerees comme "inutiles" telles que Leçons de Choses oü Pon donnait pourtant des notions elementaires de sciences physiques et naturelles. Le document reflete ainsi l'esprit religieux outre de Pepoque.

Dans le document Ha~im Pacha dit egalement que le Ministere proceda â la nomination aux ecoles secondaires et superieures des adjoints choisis parmi les theologiens (oulema) et preconise la fer-meture de l'Universite (Darülfünûn), parce qu'elle jouit aupres de la jeunesse d'un grand prestige et cela "nuit leur morale". Cette proposition aberrante s'inscrit pourtant dans le sens de sa concep-tion de s'occuper de l'educaconcep-tion. Il aurait dit, en effet, ceci: "Comme je pourrais bien gerer le ministere de Peducation s'il n'y avait pas d'ecoles!"

(9)

.. • .. »<0. 01,0.0 4. 1 Il• O " . • I ... ~~ .. l' 1 ~~ . • 4710 .0 ~~,w.~4 • ...1.04 • ." t-J,' 4e,•:(..e• ~...":5 ....". .-~o; 141,.,1/4".. ~i~.,4,0 1 :~.~) . 1 - 'I, • ' . le:

;,~i.:2"..~plid..0'..!";."ra.r.:1,1/0;a4,0

i#2411.:':°:P1;,5 ›. . •• ••

,,,

5 t ‘.:,;,„....

e,2A...;>;fr, ...

"

,..,-' • ;., ...*»•Y.,:..,..

- . , ~i.:,-* ,..•,..v, ..r..« , • • • ~ • - '><, '',?")--,'•-•<5'.. !•:;'' 1,,,,,-4.-A>:-....,e,>.---5././

1.-- ."&e.4.÷... ... ...

Y...,..~,:•-•,-- • ,L.:. ...,?",...‘" . - . ‘

- 1,... . ,..f.o.:L.0,.N.. 0, 1..U2.,',..:•3-0. 1

...,...10."- .:4.&,' ..H...:h.'

. . .. - - • (:, -_," - ~." ", .0 • , .: ". - " . • . •

. . • .

- •••••• ./, *- .,... -.o .... z .., ...«-,....,...,....5.,..e...,.. ... o: em.. . ~... .0....0-.~.- I.

. • .... - . - . .... , • • , , a . ~~ • ~~ I . ~04.1~ '‘'..."44.0j, • /0...•41.~~ 11 .,.. 214

t-.',

UZ. 1.!,, .4,46,„ jr. p....A.1... 1 *o 1;:•-• 9:0.0 ~.,..;....•• . . „ • • • :~014i,e).10 ~~j IC. 4..)j la:C •)°1• .W14;

ri~j i.:0.14'%?-* .:1‘9 ?".•;,4";.,:;"."• Li.• " ....A.L 1 •• 'A' 5 ..--.`":-•...&

* '‘.£;..;...,..0, _Abt.;-,,:),.!,,..ber,'?; , ,...,1 1:.!..,..:..; , ..‘ I, iti•-•ie% ...--%cji . . • •1;6•....?.....-,':;...:£ C:e .... (...4.4.4. ..."...;..',...A.C.:.2.,:v., ,...£4.•,, ~,-, ... .. .4 ‘40k.ur~v...lefr~o. < db›.-...dir•,1...4.-404 ~‘..0... 1;4 1 dv,rid: dit>:;;44.11:111 ~~~~:..1•,..f.4 ~~ 1::: 1.14 Li .• • . • .016,4 4.4•••••2•11 • .• • :•..r .00 : . •• .; . • • . 145 4100, »... ii .!L'Ai;tJ :1;1.; ;', . ~.-A:."7 . 0` : ,V,.4,51°. 1 », 5 : "1: !41: <'•-••.• d' • .%‘.~'• , . . .• .

:7»,••I'Î .:•::•;H"...•.! ! l~.&,' ..i

~;r; >, .•:,i,«. • ; i titd;_:1,4,...4 "4.r.; • i : • J;,••!‘ 4 : ! • : • ..•;• 4a . 1! < .. ;..J' ie» be ;'''''. ;1144.4,141t>4‘;:".:j2:,;, 1'3..44 ,•i-J:;1;1;0. ..›; ;):J.• „ ; .I. >1' • . rsIi4.;j: "k .:11;.:‘%./ov.',4 / kr,. . . -• .~g .."11.•:&12 ..• .;•-•.• .1t;'..•:;

r: ...-A _:; -" .; :..." le.: 46-,, . ~o~.::k. '.

5;ii

- cob•-tf ~-4;4- .,r"L"....A..:,"•:' !14:00.0.0,.... "44 iftt~f.A+4.11,... 5. U": 1—....hr I...1m kr.~fe .. id4.0; "44 '..;4: lif::: kr.* ~~ ,•....- ~l... °..~• It:0,0,44, •...:;. ,....,.1..‘)...:-;,,,44"5 - ..,,,•°- ...:P.5. <,...• :... f l...skil~S " ,'•?:•‘• :/;>;;`9-%:••-:>...:‘.-iL.4!•+ZI;JI;I: ..,!..-ei-?!.<;.«:'....;;;,'.1,.,‘••:, • .

‘t

t

• ••,••••~41 J~e.~. :>2,,:po .1./...~'l.k:-.." .1›..41...;;:b;;A:•/

...I.:-;41,.. .., ,* - • • . . .

. . . .. • • . . .

•4•

"•144.40.3v.e.t.v. ...,.,e~,-J,:..:0441£!..- ‘;,••• I.•01-j)..

~i....''.1... 4.9:40',,~7"-.,1?...' -14...4.4j1.• .

~~ ...~~ifr- .; ..#;• i

.‘44b.:'‘ü~'.°•:' !'4 ge-::--# b%;1;-• ••••.,2,j, I- L:2431

1 .1••,,;•Zo, °./..(lis.4;~; . . . , .. k ~..*.i...:;L‘ ;.:4111 La•

Maarif Naz~r~~ Ha~im Pa~a'n~n Mabeyn-i Hümaran Ba~kâtipli~ine gönderdi~i yaz~~ : 20 Haziran 322 (1906)

(10)

Referanslar

Benzer Belgeler

They performed right inguinal exploration and excised the encysted hydrocele of spermatic cord.(4) In another case series, 3 adult patients with SCH were reported by Garg

Dolayısıyla, S.agalactiae altta yatan hastalığı olan yaşlı hastalarda akut menenjit etyolojisin de etken ajan olarak göz önünde bulundurulmalıdır.. Anahtar

Sonuç olarak, bu çalışmada yazılı çeviri eğitimi için oluşturulan üç aşamalı aktif çeviri süreci ve devredeki çeviri yetileri modeli önermesiyle, yeti

This section discusses about the simulation setup for carrying out this investigation. Some requirement information isbasedon features that are listed as below. The target

Üsküp ' ün Yahya Kemal'in hayatındaki yeri çok önemli. Çünkü Yahya Kemal'in şahsiyetinin oluşmasında ikinci derecede önemli etken Üsküp ' tür. Tam manasıyla

Araştırmanın dördüncü alt problemi “İlköğretim okullarında, Türkçe öğretiminde öğretmen boyutunda yaşanan sorunlara ilişkin öğretmenlerin performansları

Dört sınıfın birleştirilerek eğitim verildiği İmrahor’daki ilkokulun Milli Eğitim Bakanlığı’na uzaklığının 9 kilometre oldu ğunu belirten Serter, “Yanı

Conclusion: The results showed that pwMS with the absence of clinical disability had better balance and gait performance than pwMS with minimal disability, but compared with