5 YIL ÖNCE ÖLMÜŞTÜ________*>■/ j
J
Şiirimizde m utlu
bir rastlantı: Ahm et
Muhip Dıranas
ATİLLA ÖZKIRIMLI
Bir yalnızlığın, bir arayıp bu lamamanın şiiridir Dıranas’ın şi iri. Gerçekleşmeyen özlemlerin, hüzünlü akşamüstülerin, yitik aşkların, boşa geçirilmiş yaşam ların şiiri. Onda her şey gider duyguda düğümlenir. Ya da baş ka deyişle duygulanmaya götü rür onu. İmgeleri duygu yüklü dür, çağrışımları da. Nesneler, dış dünyanın algılanışı, seçtiği görüntüler duyguların somutlan ması için kullanılır. Örnekse, en bilinen şiirlerinden Olvido’da, daha ilk dizesiyle, “Hoyrattır bu
akşamüstiiier daima’’ derken
yalnızlığın hüznünü, yitirilmiş olanı sezdirir birden. Ama sez dirmeyle yetinmez, görüntüye başvurur; yalnız görüntüye de değil, sese, kokuya... Kendisi nasıl beş duyusuyla algılıyorsa yalnızlığı, bizim de öyle algıla mamızı ister: “Gün saltanatıyla
gitti mi bir defa/Yalnızlığımız- la doldurup her yeri/Bir renk çığlığı içinde bahçemizden/Bir el çıkarmaya başlar bohçamız- dan/Lavanta çiçeği kokan ke derleri.”
Artık yedinci dizede doğrula yabilir ilk saptanmasını. Onun için güvenle yineler: “ Hoyrattır
bu akşamüstiiier daima.”
Şiirin temel özelliği
Tek bir örnekle açıklamaya çalıştığım bu kurgu sağlamlığı
Dıranas’m şiirinin temel özelli
ğidir. Bir başka şair, Turgut
Uyar şöyle değerlendirir onu: “Ahmet Muhip Dıranas, bir rast
lantıdır şiirimizde. Mutlu bir rast lantı. Duygulanmasının soylulu ğu ile sonsuz derecede gelenek ten; şiirini kuruşu, görüntüleri ni seçişi, soylu ve yeni davranı şına karşın gününe, gününün dağdağasına vurdumduymazlığı, çeliğine kendi bildiğine göre su verişi ile mutlu bir anakro nizm.” (Bir Şiirden, s. 92,1983) Şöyle de söylenebilir onun için: Şiiri kendisidir. Muhip Ata-
lay imzasıyla yayımlanan ilk şi
iri Bir Kadına’dan (Milli Mec
mua, 1926) başlayarak, bağlan
dığı şiir anlayışından ödün ver meden, gününde yazılan şiire, moda akımlara aldırmadan ken di şiir çizgisinde başarıyı kova layan, ustalaşan, fire vermeyen sayılı şairlerden biridir. Ne Na
zım Hikmet fırtınası, ne Garip
salgını, ne İkinci Yeni darbesi et kiler onu. “ Her şey değişiyor,
kalbimiz bile” der, ama şiirini
değiştirmez. Heceyle başlar he ceyle bitirir. Bir konuşmasında şöyle açıklar bunu: “ Vezin ve kafiye üzerinde ayak direyişim, başladığım bir şeyi en iyi şekil
de bitirme çabasından kendimi yoksun kılmamak için” der. Sonra da güvenle ekler: “ Ve ben, vezinli ve kafiyeli şiirden de, yarınki anlayışı, yarınki zev ki doyuracak bir sonuç elde ede bileceğime inanıyorum.” (Erdal
Öz, Dıranas’la 1962 Yılında, Milliyet Sanat, Ağustos 1980) Şu
dizeleri bu sözlerinin tamğı de ğil midir: “ Kardır yağan üstü
müze geceden/Yağmurlu, ka ranlık bir düşünceden/Ormanın uğultusuyla birlikte/Ve dörtna la, dümdüz bir mavilikte/Kar yağıyor üstümüze inceden.”
(Kar)._____________________
Vazgeçilmez öğesi biçim
1908 Sinop doğumlu Ahmet
Muhip Dıranas, -ilk şiirini
1926’da yazdığı düşünülürse- az yazmış, dergilerde yayımladığı şiirlerini yıllarca kitap halinde bastırmamış, ama Türk şiirinde
Ahmet Muhip Dıranas
kendine bir yer açmasını bilmiş tir. Nitekim, 1974’te şiirlerinin kitaplaşması yılın sanat olayı olarak karşılanır.
Genel bir değerlendirmeyle
Dıranas’ın şiiri yeni olan anlatı
mı, imgelerinin zenginliği, ses ve uyum tazeliği, yapısının sağlam lığıyla belirir. Baudelaire, Verla-
ine sembolizminden yola çıka
rak, geleneksel biçimleri yoğu rup kendine özgü bir şiiri geliş tirir. Toplumsala, gününün so runlarına değil, insan duygu larının sonsuzluğuna yönelir. Bi çim vazgeçilmez öğesidir şiirinin. Kendi deyişiyle, içine yük yük lenen bir gemidir. Şiirinin özü nü düşle gerçek, geçmişle şimdi, alınyazısıyla istem, yaşamla ölüm arasındaki çatışma belirler. 21 M art 1980’de öldüğünde, bir şiirindeki sözcüklerle yalnız
“ tek, tenha” yaşamını değil,
sürdürücüsü olm ayan “ tek,
tenha” bir şiiri de noktalar.