• Sonuç bulunamadı

Yeni HMK ve Türkiye Barolar Birliği’nce Hazırlanan Avukatlık Kanunu Üzerinde Değişiklik Çalışmalarında Avukatın Vekalet Ücreti

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yeni HMK ve Türkiye Barolar Birliği’nce Hazırlanan Avukatlık Kanunu Üzerinde Değişiklik Çalışmalarında Avukatın Vekalet Ücreti"

Copied!
10
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

AVUKATIN VEKALET ÜCRETİ

1Halil YAZGI*

Öncelikle 2011 yılında yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muha-kemeleri kanunu, henüz TBMM Adalet Komisyonu’nda görüşüldüğü 2009 yıllarında, gerek Baromuz dergisinde yazdığım bir yazıda ve ge-rekse TBMM nezdinde bu konuda verilecek mücadeleye katkı olsun diye TBB ne gönderdiğim yazının özetini sunmağa çalışacağım:

1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun yürürlüğe girdiği1969 tarihin-den sonra 164/son fıkrası ile ilgili Yargıtay’ın birçok kararında, avu-katlara ait vekalet ücretinin taraflara ödenmesi gerekeceğine, 1086 sa-yılı HUMK. nun 375, 388, 389, 417, 421, 423, 424, 427 vd. maddelerine atıfta bulunarak karar vermiştir.

(İİD. 19. 01. 1971 T. E:650/K:514 ; 4. HD. 20. Mayıs 1971/1464 sayılı kararları vs. )

Öğretide de mer’i HUMK nun bu maddeleri gerekçe gösterilerek vekalet ücretinin asile izafe edileceği belirtilmiştir.

HUMK’nun yukarıda mezkur maddeleri ışığında izahat ve yo-rumlar, Av. K’nun 164/son fıkrasındaki “karşı tarafa yüklenecek vekalet

ücreti avukata aittir. ” Hükmünün avukatla iş sahibi arasındaki bir

iliş-ki olduğu sonucuna götürmektedir. Diğer bir deyişle kanun koyucu Av. K’nun 164/son fıkrası düzenlemesi paralelinde HUMK’un da ilgili maddelerinde bir düzenleme getirseydi bu hukuki sorun yaşanmaya-cağı açıktır.

(2)

164/son fıkrasının daha da tartışılmayacak açıklığa kavuşturul-duğu 2001 Yılı yasa maddesinin değişikliği sonucu bu kez Yargıtay’ın birçok kararında taraf vekillerine verilmesine karar verilmiş ise de Yargıtay’ın eski yıllar görüşünde ısrar eden daireler de olmuş ve bazı meslektaşlarımız haklı olarak sorunun çözümü için İçtihatları Birleş-tirme Yoluna gidilmesi gerektiği görüşünü öne sürmüşlerdir. (Derdest Dosya Sh. 14-15 Av. Osman KUTMAN )

Gerek öğreti ve gerekse uygulamadaki olumsuz görüşlere cevap veren ve bu konuda görüşüne katıldığım Av. Önder DEDEAĞAÇ’ın internetten alınan makalesini aşağıya sunmakla yetiniyorum:

“Avukatlık Kanunu’nun 164 maddesinde meydana gelen de-ğişiklikten sonra, yargı kararlarında farklı uygulamalar doğmuş ve bazı mahkemeler hüküm fıkrasını yazarken, yargılama gideri olarak kabul edilen avukatlık ücretinin, avukata ait olduğuna karar vermiş bazı mahkemeler ise eskisi gibi taraflar adına hüküm kurmuştur. Konu Yargıtay incelemesine sunulmuş ve önce Yargıtay kararlarında da yerel mahkeme kararlarında olduğu gibi çelişkili kararlar ortaya çıkmıştır. Ancak Yargıtay kararları arasındaki çelişki daire kararla-rında oluşmaya başlayan benzerlik ile giderilmiş ve Avukatlık Ka-nunu 164. maddesinde yer alan değişikliğin, HUMK 423/6 madde-sinin yapısını değiştirmediği ve 29/05/1957 tarih 4/16 Sayılı İBK da belirtildiği gibi ve aynı gerekçelerle, HUMK 423/6 maddesi gereği hüküm altına alınacak olan avukatlık ücretinin taraflar adına karar altına alınması gerektiği, Avukatlık Kanunu 164’te meydana gelen değişikliğin vekille vekil eden arasındaki ilişkide geçerli olduğu vur-gulanmıştır.

Yukarıda belirtilen gelişmeleri değerlendiren Haluk Burcuoğlu Günışığı Dergisi’nde ve internet sitesinde yayınlanan makalesinde ; • 164. madde hükmünün açık olduğunu, Yargıtay kararlarının bu

hükme aykırı oluştuğunu,

• Yargıtay’ın gerekçe bulmakta zorlandığını,

• Hükmün ancak tarafları içerecek şekilde kurulmasına yönelik Yargı-tay görüşünün HUMK md. 472 ile bağdaşmadığını belirtmektedir.” Burada altı çizilerek vurgulanmak istenen Av. K. nun 164/son fıkrası TARTIŞMALARININ, HUMK ‘daki aykırı hükümlerin olması

(3)

nedeniyle HUMK’nun bu maddelerin, 164/son a paralel bir şekilde değiştirilmesi ile sorunun çözüleceğidir.

Ama ne yazık ki halen TBMM Adalet Komisyonunda bulunan Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısında (bakınız 164/son madde-si) nasıl ters yüz edilmekte ve bu konuda nasıl bir gerekçe ile yeni bir madde ihdas edilerek sorun kökünden çözümleniyor.

Taslağın Yedinci Kısım, Birinci Bölümünün “Yargılama Giderleri” başlığı altındaki:

Vekalet Ücretinin Taraf Lehine Hükmedilmesi

MADDE 334- (1) Vekil ile takip edilen davalarda mahkemece, kanun ve

tarifeye göre takdir olunacak vekalet ücreti, taraf lehine hükmedilir.

Gerekçesi :

“MADDE 334- Taraflardan biri herhangi bir avukatla vekalet söz-leşmesi yaparak, aralarında kararlaştırdıkları ücret karşılığı davada kendisini vekille temsil ettirebilir. Bu sözleşme Borçlar Kanunu’nun genel hükümlerine tabi olup, karşılığında avukatın aldığı ücret, yar-gılama gideri olan vekalet ücretinden farklıdır. Vekalet ücreti, dava-da haklı çıkan tarafın dava-davasını vekille takip etmesi durumundava-da, diğer yargılama giderlerinin dışında, lehine hükmedilen bir tutardır. Bu üc-ret, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanır ve yargılama giderleri kapsamındadır.

1086 sayılı Kanun’un 424 ncü maddesinde, vekil ile müvekkil ara-sında yapılan davayı takiple ilgili ücret sözleşmesinin esas ve usulü düzenlenmiş olup, yukarıda da ifade edildiği üzere bu husus Borçlar kanununun genel hükümleri çerçevesinde çözümleneceğinden, söz konusu maddenin yargılama usulüyle ilgili bu kanunda yer almasına gerek görülmemiştir.

Maddede, davayı kazanan taraf kendisini vekille temsil ettirmiş ise, onun lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan vekalet ücretine karar verilmesi hususu düzenlenmiştir.

1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun “Avukatlık Ücreti” kenar başlık-lı 164 üncü maddesinin son fıkrasında “Dava sonunda, kararla tarifeye

(4)

kararın taraflar için oluşturulacağı, onların leh ve aleyhlerine sonuç yaratacağı prensibinin uygulanmasına engel değildir. Avukatlık Ka-nunundaki bu hüküm, avukat ile müvekkili arasında yapılan sözleş-meden kaynaklanan avukatlık ücreti olmayıp, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hükmedilen vekalet ücretidir. Dolayısıyla bu ücretin, davayı kazanan taraf lehine yargılama gideri kapsamında hükmedil-mesi gerekir.”

Yürürlükten Kaldırılan Kanun Hükmü

Madde 424- 421’inci maddenin ikinci fıkrasına ve maddei sabıka-nın altıncı numarasına tevfikan takdir olunacak ücretler ancak iki taraf arasında muteberdir. Vekil ile müvekkil arasındaki münasebet hak-kında hukuku adliye ahkamı tatbik olunur.

Halbuki Taslak’taki bu madde ve gerekçesi yerine öneri olarak sunmakta olduğum:

Vekalet ücretinin vekil lehine hükmedilmesi

MADDE 334- Vekil ile takip edilen davalarda mahkemece, kanun ve

ta-rifeye göre takdir olunacak vekalet ücreti, vekil adına ve lehine hükmedilir.

Gerekçesi :

1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinin ilk fıkrasında

“Avukatlık ücreti, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya de-ğeri ifade eder.” anlamını bulan ve 164/son fıkrasının özellikle 2001 yılı

değişikliği sonucunda “Avukatla iş sahibi arasında aksine yazılı sözleşme

bulunmadıkça” istisna ve engelin madde metninden çıkarılması,

kaldırıl-masıyla, ”Dava sonunda kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek

vekalet ücreti avukata aittir. ” Madde metni ile 1086 sayılı Kanun’un ilgili

388, 389, 417, 421, 423, 424, 472 vb. maddeleri ve hatta iki genel kanun arasında çelişkili gibi görünen teredütü gerek uygulamada ve gerekse öğretideki görüş farklılıklarını gidermek, hukukun bir bütün olduğu ve yasalar arasında aksi hükümler olamayacağı prensibinden hareketle, avukatın kendi alacağı olan vekalet ücretinin iş sahibinin iyi niyet ve insiyatifine terk etmemek ve 164/son fıkrasının ruh ve maksadına uy-gun olarak yasalar arasında paralellik sağlanmak amacıyla bu madde eklenmiştir.“ mealindeki madde ve gerekçe mi hukuka uygun düşer;

(5)

Yukarıda belirtilen ve halen taslakta yer alan madde ve gerekçe-si mi hukuka, savunmayı temgerekçe-sil eden avukatla ilgili Avukatlık kanu-nunun 164/son fıkrasına uygun düşer, yoksa önerdiğimiz madde ve gerekçesinin mi uygun olacağı objektif düşünen tüm hukukçuların takdirindedir.

Esasen HMK Taslağı’nın ilgili madde/lerine bakıldığında taslağın bu hali ile yasalaşması durumunda bu hususta zaten tartışılacak bir konu kalmayacağından biz avukatlarda tartışacak, konuşacak mecal bile bırakılmayacak kadar hep aleyhe ve gerilerden de öte hükümler getirildiği görülecektir.

TBB ve 78 baro ve tabii ki sayısı 75 bine ulaşmakta olan tüm avukat meslektaşların bu konuya eğilip her türlü yasal mücadeleyi vermelidir.

Özellikle verilen mücadelede ayrı yasalarda adeta çelişik düzenle-me var ise ve artık

Yargıtay kararlarında da lehe kararlar çıkmış ise o mesleki örgü-tün ve meslektaşların,

Meslek ve meslektaşları için lehe olan mücadeleyi vermekten baş-ka da görüşleri olmasa gerek.

Olmamalı, olması kabul edilemez de.

HMK nin bu taslak 334. maddesine karşı mücadele etmemek: 1- Mahkemece, avukatın lehine hükmedilen vekalet ücreti üzerinde

tarafların anlaşması ve avukatın azledilmesi üzerine avukatın ken-disine ait olan vekalet ücretini almasının uzun süre uğraşması ve bazen sonuçsuz kalması ;

2- Sonuçlanan davanın duruşmasından çıktıktan sonra “Avukatım, mahkeme vekalet ücretinin bana verilmesine hükmetti, bunu ne zaman alırız?” sorusunu cevabında ve özellikle müvekkilin mem-nun kalmadığı mahkeme kararından dolayı tartışmanın sorun ya-ratması;

3- Karşı tarafın veya avukatının karşı tarafa vekalet ücretini PTT, banka aracılığıyla veya çağırıp vekalet ücretini ödemesinin yasal hiçbir engeli; hatta bunu karşı tarafın avukatının bunu yapması-nın, meslektaşına ne halin varsa gör felsefesinin mesleki dayanış-maya bile aykırı oldayanış-mayacağı bir düşünce doğmasına;

(6)

4- Birden fazla avukatla temsil edilen müvekkil/lerin vekalet ücreti-nin hangi avukat tarafından takibe konulup tahsil edilebileceğin-den uygulamada tereddütler oluşmasına;

5- Avukatın vekaletsiz, tartışmasız kendisine ait vekalet ücretini res’en müvekkile dahi haber vermeden tahsil etmesi nedeniyle müvekkilinin vefatı, tüzel kişilik ise vekaletname yenilemede zor-luklar yaşanmasına;

6- Bazı tüzel kişiler ve kamu kurum ve kuruluşları, müvekkile sor-madan ve hatta yazılı muvafakat alsor-madan artık vekalet ücreti öde-memesine; gibi birçok zorluklar bundan sonra daha da vahim bir şekilde yaşanacaktır.

TBB YÖNETİM KURULU KARARI

“……. . 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164/son maddesindeki düzenlemede; dava sonunda, karar ile tarifeye dayalı olarak karşı ta-rafa yüklenecek vekalet ücretinin avukata ait olacağı şeklinde yapılan düzenleme İŞ SAHİBİ İLE VEKİLİ ARASINDAKİ İLİŞKİYİ DÜZEN-LEMEKTEDİR ve vekil ile iş sahibi arasındaki ücret uyuşmazlıkları-nın çözümü için konulmuş bir hükümdür. Bu hüküm ile, karşı tarafa yargılama gideri olarak yüklenen vekalet ücretinin kime ait olacağına ilişkin kural konulmuştur.

HUMK’da ise vekalet(vekil)ücretleri mahkeme masrafları arasın-da sayılmış ve lehine hüküm verilen tarafça tahsil edileceği belirtil-miştir. Şikayetli avukatın, kararda davacıdan alınarak, davalıya verilmesine

hükmedilen vekalet ücretini, davalı asile göndermesinde 1136 sayılı avukatlık yasası ve meslek kurallarına bir aykırılık görülmediğinden (şikayetçi avuka-tın)itirazın reddine karar verilmesi gerekmiştir. ”

Gerek baromuz dergisinde yayınlanan ve gerekse TBB’ne gönder-diğim yukarıda özet yazının en son paragrafına, görüldüğü üzere tam da TBMM Adalet Komisyonu’nda Yeni HMK Tasarısı’nın tartışıldığı 2009 yılına denk gelen yine 2009 yılında TBB’nin hemen yukarıdaki kararını yorumsuz eklemiştim.

TBB nin bu kararı, o günkü HMK Tasarısı’nın 334. ve bugünkü Yeni HMK’nın şimdiki yürürlükteki 330. maddesi ve gerekçesini

(7)

des-tekler niteliğinden ve örtüşmesinden dolayı yapılan tüm eleştiriler TBB’nin bu kararına da yapılmış sayıldığından ayrıca yorumlamağa gerek kalmamıştı herhalde.

Sonuçta tasarının 334. madde ve gerekçesi aynen yürürlükteki yeni HMK’nın 330. madde ve gerekçesi olarak yerini aldı.

Bu bağlamda şu sıralarda tüm Avukatlık Kanunu’nun üzerinde çalışmalar yapan TBB’nin vekalet ücretinin Av. K.’nundaki 164. mad-desi ile ilgili değişiklik önerisine:

Yürürlükteki Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinin son fıkrası :

Madde 164-……

Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklene-cek vekalet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez.

TBB’nin Avukatlık Kanunu Değişiklik Önerisi : Madde 164 -…. .

Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklene-cek vekalet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniy-le takas ve mahsup edinedeniy-lemez, haczedinedeniy-lemez, bu ücret üzerinde vekil

eden tarafından tasarrufta bulunulamaz, temlik edilemez, vekil ede-ne ödenmez, vekil eden tarafından belirtilen hususlarda yapılacak tasarruflar geçersizdir. Bu ücretin tahsili için avukat kendi adına icra takibi yapabilir.

Yeni HMK’nın 330. “…vekalet ücreti taraf lehine hükmedilir.” mad-desi ve nihayet TBB’nin yukarıda mezkur ve bu madde gerekçesiyle örtüşen “……. . 1136 Sayılı Avukatlık Yasası’nın 164/son maddesindeki

düzenlemede; dava sonunda, karar ile tarifeye dayalı olarak karşı tarafa yük-lenecek vekalet ücretinin avukata ait olacağı şeklinde yapılan düzenleme İŞ SAHİBİ İLE VEKİLİ ARASINDAKİ İLİŞKİYİ DÜZENLEMEKTEDİR. ”

görüşü karşısında önerilen, tarafa ait ücret üzerinde vekil eden/ken-disine ait taraf nasıl tasarrufta bulunamaz, temlik edemez, tarafa öden-mez, yapacağı tasarruflar geçersiz olur ve dahi nasıl olurda tarafa ait ücretin tahsili için avukat kendi adına icra takibi yapabilir.

(8)

Hukukun bütünlüğü ve hukuk normlar arası hiyerarşik düzen her-halde tartışmasızdır. Bu nedenle her kanun kendi başını alıp yürümez. Böyle bir durumda ya yasama ya da yargının müdahelesi gecikmez.

O halde yapılacak şey TBB nin 164. madde değişiklik önerisiyle birlikte ve belki de bundan önce TBB ile barolar ile ve tüm meslektaş-larla sadece (mülga HMUK da ki gibi birçok maddeye serpiştirilme-diğinden ve tek maddede artık yerini aldığından) Yeni HMK’nın 330. maddesinin “…vekalet ücreti taraf lehine hükmedilir. ” yerine “vekalet

ücreti vekil lehine ve adına hükmedilir. ” şeklinde değişikliğin

mücade-lesine vermek olsa gerek. Böyle bir değişikliğin sağlanması TBB’ce bu önerilen yorucu ve sonuçsuz kalması muhtemel uzun uğraşıdan çok daha isabetlidir.

Bilindiği üzere son yıllarda artık bir kanun ile birçok kanunun bazı maddeleri bir çırpıda değiştirilebiliyor. Bunun leh ve aleyhe tartışılır-lığı bir yana mücadele nispetinde çok kısa bir sürede HMK’nın 330. maddesi de önerdiğimiz şekilde ve lehe bir değişiklikle sağlanabilir. Şöyle ki TBB’nin hazırladığı Av. Kanunu değişiklik önerisi ile birlikte 6100 Sayılı HMK. nun 330. maddesinin de aynı kanun paketinde ele alınması sağlanabilir.

Bazı sayın meslektaşlarımız TBB’nin bu madde değişiklik önerisi üzerine “…. . Avukatın bu alacağı kendi adına icra takibine koyması icra

taki-bi vekalet ücretinden vazgeçtiği anlamına gelir. ” şeklinde eleştiri getirirken

esasa girmiyor; diğer bir deyişle ya HMK’nın 330. maddesi göz ardı edilmekte veya madde, gerekçe ve örtüşen TBB kararına tüm çelişkiye, hukuka aykırılığa rağmen destek verildiği intibaını uyandırmakta.

Eğer yanlıştan dönmek bir meziyet ise bu meziyet herhalde her-kesten ve her meslekten çok bir hukukçuya yakışır; zira hukuk, yoru-ma muhtaç bilimlerin başında gelir ve yorum yanlışlığa açıktır.

Konu ile ilgili mülga HUMK’nun yukarıda özetlediğimiz geçirdiği evreleri ve HMK. nun 330. madde, gerekçesi ve TBB kararı karşısında Bazı meslektaşlarımızın “sorun, genel kanun, özel kanun sorunudur. ” gö-rüşüne de katılmak mümkün değildir.

Bir mahkemenin “…A. Ü. T. gereğince hesap olunan 1200. -TL. ücreti

vekaletin birbirlerinden alınıp yek diğerine verilmesine …. “ veya bir başka

(9)

ücretinin davacı ile davalı arasında alınıp verilmesine…. . ” kararları

avukata ait Vekalet ücretinin Avukatlık Kanunu’nun yürürlükteki 164. mad-desinin“ bu ücret takas edilemez. ” maddesine aykırı mı, yoksa takas

kastedilmemiştir, yoksa HMK’nın 330. maddesini uygulamak mıdır? Uygulamayı izleyeceğiz.

Yeni HMK’daki değişiklikler üzerinde birçok yazı yazan meslek-taşların ve bazısının TBB Dergisi’nde yayınlanan yazılarında avukatlık vekalet ücreti ile ilgili bu yeni ihdas edilen 330. maddesine ve yine açıklamağa çalışacağım HMK’nın 340. maddesine hiç mi hiç dokun-mamaları çok ciddi anlamda garip ve üzücü değil mi? Hiç değilse sa-dece yazarlığını yaparsanız, birileri çıkar yorumlar.

Yine Avukatlık Vekalet Ücreti İle İlgili yeni HMK’nın 340. Madde-sine Gelince :

Madde 340 – (1) Adli yardımdan yararlanan kişi için mahkemenin

talebi üzerine Baro tarafından görevlendirilen avukatın ücreti yargıla-ma gideri olarak Hazineden ödenir.

Gerekçe :

Madde, esas itibariyle 1086 sayılı Kanun’un 472’nci maddesinin günümüz Türkçesine uyarlanmış şeklidir. Maddeyle, adli yardım ka-rarıyla atanan avukatın, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ne göre hak ettiği ücret ile takip ettiği dava veya takip sırasında yapmış olduğu giderleri talep ve tahsile yetkili olduğu hüküm altına alınmıştır.

Adalet Komisyonunda “Adli yardımdan yararlanan kişi için atanan

avukatın, ücretini aleyhine hüküm verilen taraftan tahsil etmesi, uygulama-da kolay olmayacaktır. Ayrıca Auygulama-dalet Bakanlığı bütçesinde öngörülen giderin ödenebileceği bir ödeme kalemi bulunmaktadır. Bu hususlar dikkate alınarak madde bu şekilde değiştirilmiştir. Adli yardımda, kamu hizmeti niteliğinde-ki mesleğin bir gereği olarak avukat, sözleşme serbestisi içinde olmadan, ka-musal bir hizmet gereği olarak adli yardım görevini yerine getirmektedir. Bu sebeple en azından asgari olarak ücretini bir endişe taşımadan alabilmelidir. ”doğrultusunda madde değiştirilmiştir.

Yürürlükten kaldırılan Kanun Hükmü

Madde 472 – Müzaheretı adliyeye nail olan kimse için tayin edilen

(10)

doğrudan talep ve istihsale mezundur. 430. madde metni ile gerekçe ve Adalet Komisyonu gerekçesi birbirinden farklılık gösteriyor.

Madde metni, gerekçede belirtildiği gibi sadece sadeleştirilerek günümüz Türkçesine uyarlanmamış, beraberinde önemli değişiklikler getirmiş. Mülga 472. maddedeki ne “aleyhine hüküm verilmiş diğer

ta-raftan“ ve ne de “avukatın doğrudan talep ve tahsile yetkili iken “ artık

430. madde de bu ifadeler bulunmamaktadır. Aksine avukatlık vekalet ücreti, Hazine tarafından ödeneceği hükmü getirilmiştir.

430. madde de belirtilen hazine tarafından ödenecek olan avukat-lık ücreti, adli yardımdan yararlandırılan kişi yerine ödenecek olan avukatlık vekalet ücretimi, yoksa karşı tarafa yüklenecek olan avukat-lık vekalet ücretimidir? Eğer adli yardımdan yararlandırılan kişi yeri-ne ödeyeri-nen vekalet ücreti ise zaten bu ücret halen Av. K.’nun adli yar-dım ile ilgili bölüm maddeleri doğrultusunda avukata ödenmektedir. O halde yukarıda tartışılan 330. maddeye paralel olarak burada da mülga 472. maddede avukata tanınan vekalet ücretini ve doğrudan takip ve tahsil yetkisi kaldırılıyor.

Yok eğer Adalet Komisyonu’nca belirtilen “…Adli yardımdan

ya-rarlanan kişi için atanan avukatın, ücretini aleyhine hüküm verilen taraftan tahsil etmesi, uygulamada kolay olmayacaktır…. ” gerekçeye göre karşı

ta-rafa yüklenen avukatlık vekalet ücreti ise Hazine, adli yardım ile ilgisi olmayan kişi yerine neden böyle bir ödeme yapsın. Kısaca taraflar ye-rine devlet vekalet ücreti ödeyecektir. İster adli yardımdan yararlanan kişi yerine avukata ödenen vekalet ücreti kastedilsin ister karşı tarafa yüklenen avukatlık vekalet ücreti kastedilsin, ister taraflar yerine avu-katlık vekalet ücretleri kastedilsin TBB üzerinde çalışılan avuavu-katlık değişiklik çalışmalarının ilgili maddelerinde avukat lehine olacak şe-kilde bir değişiklik hazırlanmalıdır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ilgide kayitli yazida , Suc Gelirlerinin Aklanmasinin ve Terorun Finansmaninin Onlenmesine Ili$kin Yukumluluklere Uyum Programi Hakkinda Yonetmeligin (Uyum Yonetmeligi) 20

[r]

İleri evre meme kanserlerinde cilt metastazlarında uygun elektron seçimi ve modern radyoterapi teknikleri ile bu olgumuzda olduğu gibi iyi sonuçlar

Ġmren GÖREN tarafından hazırlanan “YaĢlıların Kullanımına Yönelik Tekstil Ürünlerinin AraĢtırılması” adlı tez çalışmasının savunma sınavı 06.08.2015

MADDE 12 – (1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, (yedinci

1982 Anayasasına göre, Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla Yüce Diva- na verilen bir bakan bakanlıktan düĢer. Hakkında Meclis soruĢturması açılan BaĢbakanın

Madde 17- Eski yıllara ait pulları mutabakat temin edildikten ve Adalet Bakanlığı Müfettişlerince de denetlendikten sonra bir daha kullanılmasına olanak

Bu alışkanlıklardan biri olan nargile kullanım sıklığındaki artışın üniversite öğrencileri arasında sağlığa zararları konusunda yeterli bilgiye sahip olmamaları