• Sonuç bulunamadı

Mevlana için

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mevlana için"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ölümünün yıldönümü, artık ba­ sit bir anma töreni halinden çıkıp millî ve manevî bir şölen kıymeti­ ni alan Mevlânamız, neden bu ka­ dar içten ve bu kadar yaygın ve derin olarak müşterek vicdanda yer alıyor? Bunun sırrı, bir kaç noktadan aranmalıdır. Birincisi, o- nun itiraz götürmez şekilde Türk oluşumladır. «Hind dili söylüyo­ rum ama aslım Türktür.» demesini bile kâfi bir milliyet ilânı saymak mümkün iken onun şeceresi, haya­ tı, farsçası, Mesnevi’de ve Divan-ı Kebirde Türkleri öven yazıları bu hususta ayrı ayrı birer kuvvvetli delildir. «Sarahat karşısında delâ­ lete itibar yoktur.» kaidesine vu­ rursak apaçık «Türküm» demesini aydınlıkla, nuranilikle, hinduluğu da gece ile ve karanlıkla yorumla­ mağa kalkmanın akla, mantığa ve hakikate uymadığını görürüz. Mev lana, her türlü İlmî usul kuralına vurulursa vurulsun, düpedüz, su katılmamış Türktür. Türkün, Tür­ kü sevmesinden daha tabiî ne ola­ bilir?

Mevlâna, Türktür, ama nasıl bir Türk?

Mevlâna öylesine bir Türktür ki, onda ilim ve aşk biribiririe karış­ mış; bütün bilgisi, hilkat ve ulû- hiyet önünde eriyip varlığı sadece aşktan ibaret kalmıştır. Türk, se­ veni sever. Mevlâna, baştanbaşa bir aşk alevidir. Divan-ı Kebir’deki gazellerinden hangisini okusak o alevin içine girmiş oluruz. Yanarız. Şi’rinin ritmi, öyle çekici, öyle sü­ rükleyici, öyle kendi içinde yok edicidir.

Şair demek öyle chl-i hâle

H m s a

;

• Yazan:

-

 H Y ü e e i

8*0«

İrâs-ı nakısadır kemâle

Ziya Paşanın bu beytinde gör­ düğümüz gibi şiir, onda İlâhî bir renk almıştır. Dostu Şems, Mevlû- nanm şiirlerinde ancak bir remiz­ dir. Allaha aşkının kâmil bir kul­ da temerküzüdür. Divanına «Di- vân-ı Şems-ül-Hakayık» adı ve­ rilmesi sadece böyle tefsir edilebi­ lir. Olur olmaz kimselerin birbirine âşık olmasının özleyişleri sanılma- malıdır. Tebrizli Şems, esasen yan­ mağa hazırlanmış semavî bir cirme düşen bir kıvılcım olmuştur. O ka­ dar!.

Mekalâtmdaki şu sözler o kıvıl­ cımdan saçılan ışıklardır:

«Marifet, kalbin Allah ile olma­ sıdır. Diriyi öldür ki, o cesedindir. Ölüyü dirilt ki, o, kalbindir. Da­ zın gnib et ki o, dünyadır. Gaibi lıazır kıl ki o, âhirettir. Varı yok et ki, o, hava ve hevestir. Yoku var et ki, o da niyettir. Marifet gönül­ de, şahadet dilde, hizmet azadadır. Eğer cehennemden kurtulmak is­ tersen taatte bulun. Eğer şefaat is­

tersen niyet et. Eğer Mevlâyı ister­ sen ona teveccüh eyle ki, o saatte bulasın. Beni tanıyan bcııi bulmağa kasdeder. Beni istiyen beni arar. Beni arayan beni bulur ve benden başkasını istemez.»

Dini ve ibadeti makineleştirmiş olanlar, bu sözlerle dini ve ibadeti aslına, yani Allah sevgisine götür­ mek davasında olanı tutmadılar. O- nu ancak Mevlâna anladı ve takdir etti. Bugün her zamandan daha çok, daha anlayışlı bir davranışla Mevlânadaki Allah aşkına gönül vermiş bulunuyoruz. Onu severek Allahı sevme terbiyesini alıyoruz. Daha doğrusu onunla Allahı sevi­ yor ve sevmesini öğreniyoruz. Mev­ lâna .bizim Tanrılık yolunda bü­ yük terbiyecimizdir. Sevilmez mi? Mevlâna, şi’ri, musikiyi ve raksı ibadet haline getirmiştir. Her ne ki Allah için yapılır, o ibadet değil midir? Her ne ki Allah için değil­ dir, velev şekli ibadet olsun, o is­ yan sayılmaz mı? Bu büyük ha­ kikati hiç kimse, onun kadar hayat

1 ve hareketlerde bütün insanlığa göstermiş değildir. Mevlâna, gü­ zelde, iyide, kemalde Allahı bul­ muş ve duymuştur. İnleyen Raba- bın sesini onun gibi duyan, nasıl coşmadan durabilir? O ses, bir hatif sesi olunca onun geldiği ta­ rafa varlığı götürmekten başka ne yapılabilir?

Sema’ için Şems 'der ki:

«Hal ehline Hakkın tecellisi se- ma’da fazla olur. Onlar kendi var­ lıklarından ayrılırlar. Sema’, onla- , rı başka âlemlerden de ayırır ve Hakkin cemaline eriştirir. Sema’, haram, mubah ve farz olmak üze­ re üç kısımdır. Manevî bir halin zuhuruna vasıta olmıyan Sema’, haramdır. Öylesini yapanın eli, , ayağı cehennemde azab görür. Du­ yarak yapılan sema’da el açmış olan da elbette Cennete gider. Mu­ bah oan .riyaset ve zühd erbabının semaidir ki, onlara rikkat verir, gözyaşı döktürür. Farzolan , semaa gelince, bu, hal ehlinin semaidir; beş vakit namaz, ramazan orucu ve zaruret halinde yemek, içmek gibi farzdır. Zira onlar bunsuz yaşıya- mazlar.»

Ne garibdir ki Mevlâna, öldüğü günde yeniden doğuyor. 1273 ten buyana geçen 681 yıl içinde bir sa­ niye bile ölmedi. Bunu, ölmüşün dirilmesi sanıp da tenasüh batıl itikadile tefsir edeceklere şaşma- lıdır. Bir insan topluluğunun, hat­ tâ bütün insanlığın Büyük Haki­ kate olan özleyişini bu derece kuv­ vetle ifadeye muktedir olmuş bir ruhun sahibi ölebilir mi? Ölmek elinde midir? Onun için Mevlâna, bu mana ile ne ölmüş, ne de öl- dürülebilmiştir. Ömrü onun yüce nefesini içe içe bugüne varanlar da öylece diridirler. İlâhî aşkın lez­ zetini ondan tadanlar, bugünlerde onun ebedî karargâhına sefer etti­ ler. Doya doya onun civarında içli ve duygulu demler sürdüler. Çün­ kü orası, âşıkların kâbesidir. Han­ gi eksik insan oraya giderse nok­ sanını tamamlar, kâmil hale gelir. Kâbct-ül u$şak bâşed in makam Her ki nakıs âmed inea şiid tamam

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

İşte bu sayılamaz sonsuz olan kümenin eleman sayı- sı, sayılabilir sonsuz dediğimiz kümenin (doğal sayılar ör- neğin) elemen sayısından daha büyüktür ve bu kümenin

Basınç dağılımı, basınç merkezi, sağ/sol dengesi, ön/arka dengesi gibi gözle ölçülemeyecek verileri gerçek zamanlı olarak ölçen akıllı ayakkabıyı kullanmaya

2002 yılında kemer ve kemer tokası geliştirmek üzere Kaliforniya’da kurulan bir giyim firması, giyilebilir teknolojiyi kemer mekanizması üzerinde kullanarak farklı

feminizm, kadınlar arası farklar sorununu ciddiye aldıkça, toplumsal cinsiyet sorununun ne kadar güçlü bağlarla sınıfsal, ırksal ve diğer her türlü

Burada soru şuydu: komünist partisinin, komsomolun, sendikaların ve yazarlar birliği gibi diğer örgütlerin yönetim kademesinin saf değiştirmesi açık olmakla birlikte, çok

Evren’de Nerede bulunuyoruz?... Yerel

Daha çok yeşil alan yaratmak amacıyla, kentleri gizlice sebze, meyve ve çiçeklerle donatan gerilla bahçıvanlar, önceki gece Hollywood topraklar ına el attı....

Enes İbn Malik (ra.) in ana bir kardeşi olan Zeyd İbn Sehl’e, Peygamberimiz, Ebu Umeyr.. —umeyrcik