• Sonuç bulunamadı

Allahaısmarladık Sait!

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Allahaısmarladık Sait!"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ALLAHAISMARLADIK SAIT!

S

takdirle andığımız kitaplarından hemen AÎD’i tanıyalı yirmi yıl oluyor. Bugün hiçbirini yazmamıştı. Yalnız “ Semaver” ! elden ele dolaşıyordu. 0 kitapta, ilk genç­ lik yıllarımızın âvareliklerine bir pay mı çıkarıyorduk nedir, hemen ısındık, Said’- in tiryakisi olduk. O gün elele tutuştuk ve bu, son dakikalarına kadar sürdü gitti. “ Uyanış” mecmuası­ nın, şimdi hepsi de birer orta yaşlı insan olan genç yazarları arasında o da vardı. ‘‘Genç hikâyeci” dam­ gasını, son günlerine kadar acı bir gülümseme ile üzerinde taşıdı. Sonraları birkaç el değiştiren ve çe­ şitli kılıklara giren ilk “ Ses” mecmuasında da Said’- le beraberdik.

îlk tanıdığım günlerin Said’i ile son günlerin, ruhan hâlâ çocuk ve temiz, fakat bedence çökmüş ih­ tiyarı arasında ne kadar da büyük fark var. Alın kırışmış, saçlar seyrekleşmiş ve beyazlaşmış. Oldu­ ğundan en aşağı on, on beş yıl ihtiyar gözüken bir madde yığını. Huysuz, hırçın, geçimsiz...

Birbirimizi sevdiğimizden bir an büe şüphe etme­ dim. Fakat nedense birbirimizi iğnelemekten, kızdır­ maktan pek hoşlanırdık. Keyifli zamanlarında gelir, bir hikâye yazdım, yirmi lira verirsen veririm, der; ve böylelikle beni kızdırdığına masumca inanırdı. Onun bu neşesini yoketmeyi istemezdim.

Hayranlıklarımı söylediğim zaman da kızar görü­ nürdü, tenkid ettiğim zaman da. Bunların hangisinin sahte olduğunu kestirmek o an için mümkün olmaz­ dı. Kimbilir, belki her iki davranışında da samimi idi, haklı idi.

insan ömrünün grafiği birtakım kelimelerle ne de kolay çizilebiliyor: “ Küçük bey, kardeşim, ağabey, amca, bey baba!” gibi. Tanımadığımız, yolda ilk de­ fa rastladığımız, kişiliğimize tamamen yabancı bir insanın bu riyasız hitaplarından en sonuncuya Sait, lâyık olmadığı halde pek erken ulaştı. Bunun, ancak yakın bir dosta ifşa edilebilecek elemini kaç defa tekrarlamıştı.

Said’in henüz toprağı bile soğumadı. Yüzünün çizgileri, bakışlarındaki parlaklık, sesinin' tonu, du­ daklarındaki şeytanî gülümseme hâlâ insanı mahve­ decek bir canlılık taşıyor. Acısını bir evlât acısı gibi içimde duyuyorum. Daha fazla ne diyebilirim:

Allahaısmarladık, Sait ! Hü s a m e t t i n b o z o k Sait Faik (1940)

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

mersin’den gelen yeni bir öğrenci grubu da rasim bey’in odasında yer olmadığı için bizim bulundu- ğumuz yan odaya geçiyorlar. onlarla koyu bir

1970’li yıllarda Nuri Pakdil Usta’nın önderliğinde Edebiyat dergisi ile başlayan yürüyüşün bir kolu, bugünlerde şair Arif Ay’ın önderli- ğinde Edep

Ah, işte!, Erkan Oğur ve İsmail Hakkı Demircioğlu ne güzel aşk etmiş- ler bu harika türküyü.. Öyle ki dinlerken kalbimize nakşediyorlar türküyü, müthiş bir ruh

[r]

[r]

kendi topraklarımızda, kendi coğrafyamız- da çok hikâyelerimiz olduğunu, bunlara uzak kalmamamız gerektiğinin altını çizen mustafa kutlu, yerli hikâyemizin konusu

“Şu yakışıklığa bakar mısın Allah’ın bir lütfu!” dedikten hemen sonra bir söz patlaması daha: “Böyle yakışıklı ve mütevazı bir arkadaşın oldu- ğu için

Ancak açılan davada Beykoz Sulh Ceza Mahkemesi Acarlar hakkında 19.4.2005 tarihinde beraat karar ı veriyor.. Yani Orman İdaresi'nin çabaları bir sonuca ulaşmamış