• Sonuç bulunamadı

Dışişleri Bakanı'nın eşi Zehra Halefoğlu ile tatil sohbeti:29 şehit çocuğunun Zehra annesi Ermeni terörünün açtığı yaraları sarıyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Dışişleri Bakanı'nın eşi Zehra Halefoğlu ile tatil sohbeti:29 şehit çocuğunun Zehra annesi Ermeni terörünün açtığı yaraları sarıyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

4 M illiy e t

3 MART 1985

D ışişleri B a k a rın ım eşi Z eh ra H ale fo ğ lu ile T a til S ohbeti

Ermeni terörünün açtığı yaraları sarıyor

—“ Hanımefendi, Paris’teki Orly Katliamı bu haf ta çok güncel oldu ve bu nedenle sizinle bir Tatil Sohbeti' yapmak istedik. Slztn başkanlığınızdaki bir dernek, Ermeniler tarafından şehit edilen görevlile­ rimizin ailelerine yardım ediyor ve başka birtakım faaliyetlerde daha bulunuyor. Sizinle bu konuda ko­ nuşmak istiyorum...”

—"Yalnız hemen şunu söyleyeyim, sizinle siya­ set konuşmam. Bu işin siyasi yönlerine falan gir­ mem.”

—“ Ben de sizinle siyaset konuşmam efendim. İşin siyasetini sayın eşiniz Vahit Halefoğlu ile ko­ nuşuruz gerekirse... Demeğinizin adı nedir Zehra Ha­ nım?”

—‘‘Efendim, derneğimizin adı ‘Dışişleri Mensup­ ları Eşleri Dayanışma Derneği’... 1981 yılında iki amaçla kurulmuş. Birincisi, Dışişleri mensupları ara­ sında dayanışma ve yardımlaşma. İkincisi de bu te­ rör nedeniyle aramızdan ayrılan arkadaşlarımızın çocuklarına ve eşlerine mümkün olduğu kadar mad­ di yardımda bulunmak... Ayrıca, bilhassa da mane­ vi yardım etmek.”

—“ Sadece Dışişleri şehitleri İçin mi çalışıyorsu­ nuz?”

—“ Hayır efendim... Dış temsilciliklerimizde şe­ hit edilen herkes için çalışıyoruz.”

—“ Derneğin kurulmasında herhalde Ermeni te­ rörizmi etkili oldu, değil mi?”

—“ Tabii... O yüzden kurulmuştur. Sadece mad­ di yardımda da bulunmadık. Aynı zamanda şehit ai­ lelerine maaş bağlanması konusunda da yardımcı oldu bu dernek. Çocuklarının Arradolu liselerine im­ tihansız alınmaları, onlara burs bulunması gibi ko­ nularda epeyce çalışmalarımız oldu ve bunları gerçekleştirdik."

GELİR KAYNAKLARI

—“ Derneğin statüsü nedir hanımefendi?” —“ 1984 yılında kamu yararına çalışan dernek ol­ duk, O zamana kadar normal bir dernek olarak çalı­ şıyorduk.”

—“ Nereden gelir sağlıyorsunuz?”

—“ Tabii belli kişilere belli yardımda bulunmak için para gerekiyor. Birincisi, üyelerimizin aidatları var, ancak bu aidatlar tabii ki, yeterli olamıyor. Dı­ şarıdan gelen fonlarımız var. Bunun da ötesinde bazı hizmetler veriyoruz. Mesela takvim bastırdık. Yılbaşı ve tebrik kartları bastırdık. Bunların üzerinde fiyatı yoktur. Bağış karşılığında satıyoruz... Bakın bu kar­ tın üzerindeki seramik heykel, Hollanda'da şehit edi­ len bir evladımızın annesi tarafından yapılmıştır. Hatırlarsınız,Büyükelçi Özdemir Benler’in oğlu orada Ermeniler tarafından şehit edilmişti. Özdemir Ben- ler’in eşi Jale Benler yapmış bu seramik heykeli... Dikkat ederseniz bağrına kilit vurmuş bir anayı can­ landırıyor... Bakın bu kartta da eski Büyükelçi Mu­ harrem Nuri Birgi’nin bir çiçek resmi var. İşte bunları kartpostal olarak bastırıyoruz ve gelir elde ediyoruz.” —“ Evet... Bunları satıp para kazanıyorsunuz. Başka neler var gelir kaynaklarınız arasında?”

—“ Geçen yıl Suna Kan bizim için bir konser dü­ zenledi... Ayrıca, ilk büyük yardımı da Galatasaray Eğitim Vakfı’ndan aldık. Bunu özellikle belirtmek is­ tiyorum. Bizim çalışmalarımızı gördükten sonra bana bir mektup yazdılar ve derneğe yardım etmek için bir konser düzenlemek istediklerini belirttiler... So­ nuçta, 15 milyon lira geldi konserden."

—“ Bir konserden mİ sağlamışlar 15 milyon lira­ yı?"

—‘‘Evet, ama biletlern her biri 25 bin liradan sa­ tılmış. Tabii, kendilerini ? irilerimiz ve geride bı­ raktıkları adına teşekkür borçluyuz. Bunların dışında, dış temsilciliklerimizden de gelirlerimiz var.”

—“ Oradan nasıl sağlıyorsunuz parayı?” —“ Efendim, mesela Washington Büyükelçimiz orada bir konser düzenledi. Idil Biret'in konseri... Oradan 20 bin dolar geldi. Sonra, bu kartları oraya da gönderdik. Satıp gelirini bize yolladılar... Ayrıca, Cidde’de bir kermes düzenlendi.!’

—“ Bir de dış temsilciliklerimizde çalışanlardan aidat alıyorsunuz galiba...”

—“ Tabii..Oralardanaidat da alıyoruz. Bizim bu­ rada açılmış bir dolar hesabımız var. Daha Türkiye’ de dolar hesabı açılması yasakken, dernekte benden önce çalışan arkadaşlarım bunu sağlamışlar... Çün­ kü, biz bazı yardımlarımızı da dolar olarak gönderi­ yoruz yurt dışına.”

—“ Dolar kime gidiyor efendim?”

—“ Yurt dışında yaşayan şehit aileleri var. Onla­ ra tabii dolar olarak gönderiyoruz yardımları.”

YALNIZCA HANIMLAR ÜYE

—“ Demeğinize sadece hanımlar mı üye olabi­ liyor hanımefendi?”

—"Sırf hanımlar... Erkek üye alınmıyor."

—“Bir de efendim, derneğinizin başkanı otoma­ tik olarak o günkü Dışişleri Bakanı’nın karısı mı olu­ yor?”

—“ Evet, Dışişleri Bakam’nın karısı başkandır.”

—“Peki, Zehra Hanım, diyelim ki, Ermeniler ko­

ruma polisini, büyükelçinin şoförünü, ya da bir baş­

ka görevlimizi şehit ettiler. Siz onlara da yardım yapıyor musunuz, yoksa yardımlarınız sadece dip­ lomat aileleri için mi?”

—“ Hayır efendim... Herkese aynı ölçülerde yar­ dım ediyoruz.Hiçbir ayırım yoktur. Zaten, şehit edi­ len görevlim iz kim olursa olsun oradaki büyükelçiliğin bir mensubudur.Bu nedenle, büyük­ elçi olsun, koruması olsun, din görevlisi olsun, hiç fark etmez bizim derneğimiz açısından."

çocuğunun

Zehra Annesi

( "Herkese aynı yardım yapılır. Biz

bunu acı parası olarak veriyoruz. Ya­

ni başka bir İsim bulmak mümkün ol­

madı bu yardıma. Onun İçin acı para­

sı diyoruz, çektikleri acı İçin..."

“Yardım sadece çocuklara yapılıyor.

Ama, bazı şehit eşlerinden İçeride ve

dışarıda iş bulduklarımız oldu. Şehit

ailelerine maaş bağlanması konusun­

da da yardımcı oldu bu dernek"

"Şehit çocuklarının Anadolu liseleri­

ne imtihansız alınmaları, onlara burs

bağlanması gibi epeyce çalışmaları­

mız oldu. Yedi yaşına kadar olan ço­

cuklara yılda 200 bin, üniversitede

okuyanlara 400 bin lira veriyoruz."

EMİN ÇOLAŞAN

—“Bütün yardımlarınız şehit ailelerine bir ya­ pılıyor?”

—"Başka sosyal faaliyetlerimiz de var tabii... An­ kara Tıp Fakültesi’neayda50 bin lira yardım ediyo­ ruz. Ayrıca, fakir ailelerin eczanelerden ücretsiz ilaç almaları İçin yardımda bulunuyoruz. Kamu yararına dernek olduğumuz için bazı bu türde işlere de giri­ yoruz.”

—“Az önce 100 bin dolannız olduğunu söylemiş­ tiniz. Türk lirası olarak ne kadar paranız var ayrıca?”

—"Sanıyorum, 40 milyon lira civarında da Türk lirası var.”

MEKTUP YAZIYORUZ

—“Ermeni terörizmi konusunda çalışmalarınız oluyor mu?”

—“ Protesto mahiyetinde bazı çalışmalarımız oluyor. Bazı yerlere mektup yazıyoruz yurt dışında.” —“ Türkiye’de görevli yabancı diplomatlara yö­ nelik çalışmalarınız var mı?”

—“ Geçen yıl Kâmuran Gürün onlara bir konfe­ rans verdi. Ermeni terörü konusunda.”

—“Şehitlerin geride bıraktığı ailelere nasıl yar­ dım ediyorsunuz hanımefendi?”

—“ Önce bir mektup yazıyoruz ve telgraf çekiyo­ ruz, başsağlığı diliyoruz. Ailesi geldiği zaman bu­ rada yanında bulunuyoruz. Sonra, kendisine yardım etmek isteğimizi söylüyoruz... İşte listgsi burada yar­ dım ettiklerimizin ama, bunları lütfen açıklamayın."

—“Uygulamanız standart mı oluyor? Yani kim şehit edilirse edilsin aynı yardımı mı yapıyorsunuz?”

—“ Herkese aynı yardım yapılır efendim. Biz bu­ nu “Acı parası” olarak veriyoruz.”

—“O ne demek efendim?”

—"Yani, başka bir isim bulmak mümkün olma­ dı bu yardıma... Onun İçin ‘Acı parası’ diyoruz... Çektikleri acı için...”

—“Çocuklarına ne veriyorsunuz?”

—“ Yedi yaşına kadar olan çocuklara 200 bin li­ ra veriyoruz."

—“Yılda mı?”

—"Her yıl veriliyor... Ama, derneğin maddi ola­ nakları arttıkça tabii bu yardımlar da artıyor. Yani he­ men her yıl artıyor bu rakam."

—“Daha büyük çocuklara ne veriyorsunuz?”

—"Çocukların yaşı büyüdükçe yardım 300 bin ve 400 bin oluyor. Mesela üniversitede okuyan bir

öğrenciye yılda 400 bin lira ödeniyor.

—“Yani bir şehit geride üniversitede okuyan iki çocuk bırakırsa, bunlara yılda toplam 800 bin Ura veriliyor.”

—“ Evet... Ama, tabii derneğimizin maddi olanak­ ları arttıkça bu rakamlar da artıyor... Eğer, çocuk dı­ şarıda yaşıyorsa ona da yılda 1000 dolar gönderiyoruz.”

—“Şehit karısına da yardım ediyor musunuz?”

—“ Hayır, yardım sadece çocuklara yapılıyor. Ama, bazı şehit eşlerine iş buluyoruz... içeride ve dışarıda iş bulduklarımız oldu. Çok fazla değil ama, oluyor... Türkiye'de olanlar zaten aileleriyle birlikte oturuyor. Aile onlara hemen sahip çıkıyor... Mese­ la, bir şehidimizin eşi var... Üç çocuğu ile kaldı... Bu hanıma yılda 900 bin lira yardım ediyoruz, dernek olarak. Yani bu sadece bir örnek olarak verdim, fik­ riniz olsun diye... Bir şehit ailesine yardım edece­ ğimiz za.nan önce hangi yaşlarda, hangi sınıflarda kaç çocukları olduğunu öğreniyoruz... Sonra, yardım için başvuruyoruz.”

—“Yardım isteğinizi reddeden oldu mu şimdi­ ye kadar?”

—“ ihtiyacı olmadığı için kabul etmeyen oldu."

—“İstemeyenler dışında Ermeniler tarafından öl­ dürülen bütün şehri ailelerine şu anda yardım edi­ yor musunuz?”

—“ Ediyoruz... Şu anda, 29 çocuğa yardım edi­ yoruz."

—“Ev satın almak gibi başka türde yardımları­ nız da oluyor mu?”

—"Onlara şu anda pek giremiyoruz.”

—“Para kaynaklannız iyi bir şekilde artıyor mu?”

—“ Şunu söyleyeyim, paramız geçen yıldan bu yana 50-60 milyon lira artış gösterdi.”

33 yıllık diplomat eşi

Fransızca, İngilizce, Almanca ve Arap­

ça bilen Bayan Halefoğlu, "33 yıllık

diplomat eşiyim. Bu süre İçinde top­

lam 1.5 yıl Türkiye'de kaldık, seflre-

llk,Dışişleri Bakanı hanımı olmaktan

daha zor. Bakan hanımı olunca size

çok fazla bir İş düşmüyor açıkçası.

Ama, seflrellkte bütün her şey sizin

omuzlarınızda bulunuyor" diyor

> "Ermeni terörü konusunda protesto

mahiyetinde bazı çalışmalarımız olu­

yor Bazı yerlere mektup yazıyoruz.

Tepkimizi dile getiriyoruz"

)

—“Devletten yardım alıyor musunuz?”

—"Şimdiye kadar hiçbir şey almadık. Nasıl alın­ dığını bile bilmiyoruz, devlet yardımının.”

—“Belki Vahit Bey devreye girse bir miktar yar­ dım sağlayabilir...”

—"Valla, biz de düşünüyoruz ama, bakalım... Bel­ ki, Galatasaray Vakfı’nın yaptığı gibi bazı vakıflar­ dan da yardım sağlanabilir... Tabii, şehit olanlar arasında GalatasaraylI olanların oranı epeyce yük­ sek..."

—“Bir büyükelçi çocuğu İle alt düzeyde bir gö­ revlinin çocuğu sizden aynı miktarda yardım mı alı­ yor, yoksa, fark var mı?”

—“ Hiçbir fark yoktur. Biz sadece yaş gruplarını esas aldık. Üç tane yaş grubumuz var. ilki 0-7 yaş, İkincisi 7-12, üçüncüsü ise 12'nin üstüdür. Çünkü, başka türlü bir kıstas almamız zaten mümkün de­ ğildi. Yani, bütün ilkemiz eşitliktir. Mesela, Kana- da’da bir asker görevlimiz şehit edilmişti. Askeri yardım olduğunu bildiğimiz halde, onun geride bı­ raktıklarına da aynı yardımı yaptık.”

—“Hanımefendi, siz sosyal amaçlı bir dernek olarak çalışıyor ve şehit ailelerine yardım ediyorsu­ nuz. Peki, devlet bu konuda neler yapıyor acaba?”

—"Şimdi maaş bağlandı eşlerine...”

—“Şehit çocuklarıyla konuştuğunuz zaman, on­ ların Ermenilere karşı tavırları nasıl oluyor? Acaba kin tutuyorlar mı?”

—“ Zannediyorum kİ, kendilerine başta annele­ ri olmak üzere kin tutmamaları için telkinde bulu­ nuyorlar... Çünkü, bunun sonu yok... Biz de olaya tamamen insancıl bir açıdan yaklaşıyoruz. Belki, bi­ raz daha büyük çocuklar kin duyuyordur ama, ben böyle bir durumla hiç karşılaşmadım.”

—“Yardım alırken tepkileri nasıl oluyor?”

—“ Bazen karşılıklı oturup ağlaşıyoruz tabii... Çok kötü bir hadise...”

—“Siz bir hanım olarak Ermeni terörizmini na­ sıl değerlendiriyorsunuz?”

—“ Bence, bu bir moda... Geçeceğine inanıyo­ rum. Çok kötü bir şey tabii ama, bu konuyu konuş­ mak istemiyorum. Siyaset konuşmayacağız demiştiniz."

33 YILLIK DİPLOMAT EŞİ

—“Hanımefendi, şimdi bu konuşmayı yapar­ ken, okuyucularımıza sizinle İlgili bazı bilgiler ver­ mezsek ayıp olur... Artık konuşmanızı başka bir konuya aktaralım. Siz kaç yıldan beri büyükelçi ha­ nımısınız?”

—"Efendim, kocam 22 yıl kadar önce büyükel­ çi oldu ve tabii ben de bu süre kadar sefirelik yap- lım. 33 yıldan beri diplomat eşiyim...”

»"Ermeni terörü bence bir moda. Ge­

çeceğine inanıyorum, çok kötü bir

şey tabii ama, bu konuyu konuşmak

İstemiyorum. Bu işler 1973'ten son­

ra başladı. Aslında ben bu işleri dün­

ya terörü içinde sadece Ermenilere

de bağlamıyorum"

—“Evlendiğiniz zaman Vahit Bey herhalde çok yeniydi mesleğinde...”

—“ Vahit Bey, şimdi 42 yıllık diplomat. Evlendi­ ğimiz zaman başkâtipti.”

—“İlk büyükelçiliğiniz nerede oldu?”

—“ İlk Beyrut’ta... Sonra Moskova, Hollanda, Bonn ve tekrar Moskova. 1962-1965 arasında Bey­ rut’taydık."

—“Orası bir Ermeni merkezi olduğuna göre, o yıllarda da bazı davranışlarla karşılaşma durumunuz olur muydu?”

—“ Hayır, tam tersine, o yıllarda Ermenilerle çok iyi ilişkilerimiz vardı. Hiçbir ters davranış gelmedi. Bu işler 1973'ten sonra başladı. Aslında, ben bu iş­ leri dünya terörü içinde sadece Ermenilere de bağ­ layamıyorum.”

—“Hanımefendi, yurt dışında en uzun kalma re­ korları Dışişleri Bakanlığı’nda galiba Sayın Vahit Ha- lefoğlu’nda... Bu 22 yıllık büyükelçilik döneminizde, Türkiye’de toplam ne kadar kaldınız?”

— “ Yanılmıyorsam 1.5 yıl kadar kaldık...”

—“Yani toplam olarak mı?”

••Bağrına kilit kurmuş

Pir ana

"

Büyükelçi özdemir Berilerin oğlu Ah­

met Benler, Hollanda'da Ermeniler

tarafından şehit edilmişti. Diğer oğlu­

nu da bir kazada yitiren anne Jale

Benler, bu acısını yaptığı seramik

heykelde yansıtıyor. Heykelde, bağ­

rına kilit vurmuş bir ana düşüncesi,

seramiğe verilerek ifade ediliyor

—“ Toplam olarak... Beyrut’tan sonra Moskova’ da bjr yıl, dört buçuk yıl da Hollanda’da kaldık ve Türkiye’ye döndük. Bir buçuk yıl burada kaldıktan sonra eşim Bonn Büyükelçisi oldu ve orada on bu­ çuk yıl kaldık.”

—“Hiç kesintisiz on buçuk yıl mı kaldınız Bonn’­ da?”

—“ Evet, kesintisiz kaldık.”

—“Sonra da Vahit Bey, Moskova Büyükelçisi ol­ du.”

—"Evet... Moskova’da on beş ay kaldık...”

—“Ondan sonra, bakanlık dönemi geldi... Peki, bütün büyükelçiler dışarıda bu kadar uzun ve kesin­ tisiz görev yapıyorlar mı hanımefendi?”

—“ Herkeste olmuyor belki ama, bizde oldu. Bü­ tün sefirelik görevlerimde sosyal faaliyetlerimi hiçbir zaman bırakmadım. Mesela, Türkiye’de depremler olunca para topladık... Oyörelerdeokul yaptırdık. Cumhuriyet’in 100. yılında topladığımız paralarla Ela­ zığ’da okul yaptırdık... Şimdi de bu derneğimizle Er­ zurum’da bir yurt yaptırıyoruz...”

— “Sefire olmak mı, yoksa Dışişleri Bakanı ha­ nımı olmak mı zor?

— “ Gayet tabii ki sefirelik daha zor. Bakan ha­ nımı olunca size çok fazla bir iş düşmüyor açıkça­ sı. Ama, sefirelikte bütün her şey sizin omuzlarınız­ da.”

—“Moskova’daki sefirellkle, Bonn’daki sefirelik farklı mı, yoksa her şey aynı mı oluyor?”

—“ Moskova’daki sefirelik daha protokole dönük oluyor. Almanya’daki çalışmalar tabii çok daha yo­ ğundu. Çok daha yoğundu her şey...”

—“Moskova’da beyefendi de bir anlamda daha mı rahattı?”

—“ Bir anlamda öyle diyebilirim... Çünkü, orada siyaset üzerine fazla bir tesiriniz olmaz. Orada bir yerde gözlemci olarak bulunursunuz. Orada, deği­ şiklik yapmak biraz daha zor. Almanya’da ise, onla­ rı ikna etmek, politika oluşturmak falan daha kolay. Tabii, Vahit onların dilini de iyi bildiği için daha ko­ lay oluyordu.”

—“Beyefendi kaç dil bilir?”

—“ İlk dili Fransızca ama, İngilizce, Almanca ve Arapçayı da iyi bilir.”

—“Siz hangi dilleri biliyorsunuz?”

—“ Ben de Fransızca, İngilizce, Almanca ve bi­ raz Arapça biliyorum.”

—“Yabancı dil bilmeyen sefire görevini yapabi­ lir mi yeterince?”

—“ Valla dil bilmeyen sefire yok gibime geliyor. Mutlaka öğreniyor. Yani şimdiki sefirelerimizin hepsi iyi dil biliyorlar.”

»BURASI DA EV SAYILIR'

—“Zehra Hanım, burada Dışişleri Bakanı’na tahsis edilen devlet misafirhanesinde yaşıyorsu­ nuz... Yani, Ankara’nın emektar Ankara Palas’ında... Burada ev özlemi çekiyor musunuz?”

—“ Gördüğünüz gibi burası da ev sayılır. İstedi­ ğim yemekleri yaptırıyorum. Burada üç odamız var. Davetlerde falan aşağıdaki büyük salonları kullanı­ yoruz.”

—“Burada yemekler İçin para veriyor musunuz?”

—"Tabii... Kendi yemeklerimiz için para veriyo­ ruz...”

—“Kalma İçin?”

—"Kalma için vermiyoruz. Zaten, şimdiye kadar dışişleri bakanlarına hep konut tahsis edilmiş. Bi­ zim konutumuz da şimdilik burası işte...”

—“Sayın Başbakan’ın ve bakanların eşleriyle arada sırada beraber oluyor musunuz?”

—“ On beş günde bir çaylarda buluşuyoruz on­ larla. Sırayla herkesin evinde oluyor bu iş... Geçen­ lerde hep birlikte yemek yedik.”

—“Aranızda bir dostluk oluşuyor mu?”

—"Yavaş yavaş oluşuyor. Hepsi de çok olumlu insanlar. Ben buraya gelmeden önce aralarında sa­ dece Semra Hanım’ı tanırdım zaten. Diğerlerini de sonradan tanıdım,"________________________

»NİÇİN ÖĞRENCİ YURDU?"

mm—mmw —“Hanımefendi, siz oldukça aktif bir insansı­ nız anladığım kadarıyla... Her alanda epeyce çalış­ ma yapıyorsunuz...”

—"Efendim, her şeyden önce bir Dışişleri görev­ lisinin eşiyim... Ve Dışişleri’nin en büyük görevi tem­ sil görevidir. Memleketini en inandırıcı bir şekilde tanıtmaktır. Ben de şahsen dış ülkelerdeki sefire­ lik zamanlarımda bunu hep yapmaya çalıştım. Bu­ nun sonucu olarak büyükelçiliklerimiz her kesimde aranılan, sevilen, gelinmek istenen ve insanların kay­ naştığı bir yer oldu. Şimdi de bu gibi çalışmaları ar­ kadaşlarımla birlikte bu derneğimizde yürütmeye çalışıyoruz... Birçok kültür çalışması yanında Erzu­ rum’da bir öğrenci yurdu yaptırıyoruz. Belki soracak­ sınız ‘Niçin öğrenci yurdu?’ diye... Bir yandan şehit ailelerine yardım ederken, öbür yanda da geçmişi yerli yerinde bırakıp geleceğe yönelik olarak yurt yaptırmayı düşündük. Bu yurt şehitlerimizin anısı­ na yapılacak ve çocuklarımız orada okuyarak tarihi ve geçmişi gerçek hüviyetiyle öğrenecekler... Kar­ şılıklı yapılan mücadele ve savaşların hazin ve kor­ kunç sonuçlarından ibret alarak kütü hatıraları tarihe gömecekler ve atılımlarını savunmasız insanları öl­ dürmeyi benimsemek yerine bilim dallarında yapa­ caklar."

—“Hanımefendi, size son bir soru daha sormak İstiyorum... Türkiye'de görevli yabancı diplomatlar­ dan veya bazı yabancı ülkelerden bu şehit aileleri­ ne yardım eden hiç oldu mu?”

—"Bazıları faaliyetlerimiz için bilet alırlar ve dolaylı olarak katkıda bulunurlar.Ayrıca,bir büyük­ elçilik, daha önce deprem yardımından artan bir miktar parayı bizim derneğimize vereceğini söyle­ di ama, henüz bir ses çıkmadı. Bu ülkenin adını lüt­ fen yazmayın. Zaten böyle bir yardımı biz isteyemeyiz.”

—“İsteyemezsiniz de, Fransa’da Ermeniler o devletin güvencesi altındaki savunmasız Türk görev­ lileri durmadan öldürüyorlar... Belki Fransızlar bu ko­ nuda bir Jest yapmış olabilirler diye düşündüm."

—"Ben hiç duymadım...”

—“Efendim, bu konuşmayı şehitlerimizin anısı­ na yaptığımız için size normal zamanda olsa sora­ bileceğim pek çok şeyi sormadım. Size çok teşekkür ediyorum ve çalışmalarınızda başarılar di­ liyorum.”

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Zehra Altınay, hem eğitim yönetimi hem de eğitim teknolojileri alanında doktora derecesine sahip, doçenliğini de eğitim teknolojileri alanında alarak çalışmalarında yönetim

February 2015- Near East University, part-time lecturer in the department of International Relations, in Cyprus Issue, Diplomatic History September 2015- Member of

Yukarıdaki tablo 14’te ise araştırmaya katılanların cinsiyetleri ile kurumlarının hizmetiçi eğitim programlarına gerekli önemi verip vermemeleri arasındaki

oyleyse, ikili emig modu ve alu~kanlik modeli nay- Ion icindeki asit boyanm difiizyonuna uyguland~a za- man gozenekli bolgedeki difiizyon kullanima uygun du- iuma gecer..

Balkan Savaşları’ndan Lozan Konferansı'na Osmanlı Devleti'nde Rumların İç ve Dış Göçleri Greek Relocations and Migrations in the Ottoman Empire from the Balkan Wars

gerekmektedir.Bu gerekliliklerle uzaktan eğitim sürecini daha etkin hale getirmek için canlı derslerin yanı sıra okulumuz olarak?. online gazete çıkarmayı düşündük,bu

Okulumuzun temel istatistiklerinde verilen okul künyesi, çalışan bilgileri, bina bilgileri, teknolojik kaynak bilgileri ve gelir gider bilgileri ile paydaş anketleri sonucunda

2) Toplam kapasitesi 10 m 3 ’den daha büyük depolarda ve yerüstü tanklarında soğutma için yağmurlama sistemi bulunması mecburidir. Projelendirmede, risk analizi