• Sonuç bulunamadı

Başlık: Avrupa Birliði Sürecinde Dinî Kurumlar ve Din Eğitimi: Almanya ModeliYazar(lar):DOĞAN, RecaiCilt: 49 Sayı: 2 Sayfa: 001-043 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000967 Yayın Tarihi: 2008 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: Avrupa Birliði Sürecinde Dinî Kurumlar ve Din Eğitimi: Almanya ModeliYazar(lar):DOĞAN, RecaiCilt: 49 Sayı: 2 Sayfa: 001-043 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000967 Yayın Tarihi: 2008 PDF"

Copied!
43
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Avrupa Birliði Sürecinde Dinî Kurumlar

ve Din Eðitimi: Almanya Modeli

*

RECAÝ DOÐAN

PROF. DR., ANKARA Ü. ÝLAHÝYAT FAKÜLTESÝ e-posta: rdogan@divinity.ankara.edu.tr

abstract

This article deals with the analysis of the structure of religious institutions in Germany. German religious institutions are analysed in terms of their status, legal positions, and functions. Since Germany is a country consisting of various states, each state may have their own rules in regard to religious institutions. In this context, after introducing brief information concerning German educational system, religious education practices in each German state are discussed focussing on their models and statýs and then, regional differences observed are presented. Religious education at the levels of basic education and middle education, relgious education at the level of gymnasium is discussed and information about faculty of teology, higher institutions of teology and church-based religious schools is given. Religious education for Moslim students in this country including the courses they take is addressed following a historical perspective.

key words

Religious Education, Religious Institutions, EU Process, Germany.

Giriþ

Almanya bir orta Avrupa ülkesidir. Resmi adý Federal Almanya Cumhuriyeti (Bundesrepublik Deutschland) olup Anayasa'nýn 20. maddesinin 1. fýkrasýna göre "Federal Alman Cumhuriyeti, demokratik ve sosyal bir federe devlettir." ve 16 federal eyaletten oluþmaktadýr. Nüfusu 82.6 milyondur ve nüfusunun yaklaþýk %9.2'sini yabancýlar oluþturmaktadýr.1Almanya'da her eyaletin ayrý

bir anayasasý, baþkenti, hükümeti, bakanlýklarý, yönetim kurumlarý, kadro-larý ve bütçeleri vardýr ve yönetim özgürlükleri bulunmaktadýr. Ancak bu

* Bu makale, 17-19 Kasým 2009 tarihleri arasýnda ÝSAV tarafýndan düzenlenen Avrupa Birliði Süre-cinde Dini Kurumlar ve Din Eðitimi adlý sempozyumda sunulan tebliðin geniþletilmiþ halidir. 1 Bkz. Ýstatistiksel veriler www.die.gov.tr ve www.remid.de’den alýnmýþtýr.

(2)

özgürlükler, yalnýz Federal Anayasa'nýn, federal devletin görevleri olarak belirlediði konularda kýsýtlanýr. Bu federal yapýda bütün ülke bir Federal Cumhurbaþkaný ve bir Federal Baþbakan'a baðlýdýr. Federal Almanya Cumhuriyeti'nin baþkenti Berlin'dir. Eyaletler arasýnda uygulamalarda bazý farklýlýklar olsa da siyasi ve ekonomik açýdan bir bütünlük gösterirler.2

Almanya, Avrupa'da tarihsel süreç içerisinde Avrupa'nýn siyasi, kültürel, ekonomik yapýlanmasýna iliþkin tüm süreçlerde olumlu veya olumsuz olarak yer almýþ ve halen de bu etkinliðini devam ettiren bir ülkedir. Almanya, Avrupa'da laiklik ve din eðitimi yaklaþýmlarýnda ortada yer alan bir yaklaþýmý benimsemiþtir. Nüfusunun üçte biri Protestan, üçte biri Katolik ve geriye kalan kýsmý ise diðer din ve inanç veya inançsýzlýk gruplarýndandýr. Fakat buna karþýn siyasi gelenekte etkin bir þekilde din çatýþmalarýnýn yaþanmamasý ve soruna -en azýndan Protestan ve Katoliklik açýsýndan- "çözülmüþ" gözü ile bakýlmasý onun baþarýlý bir örneði ifade ettiði olarak deðerlendirilmiþtir. Bu sebeple, Avrupa Birliði sürecinde Almanya'daki dini kurumlarýn ve din eðitiminin yapýsý, iþleyiþi önem arzetmektedir.

Bu makalede betimsel olarak Almanya'daki mevcut olan dini kurumlar, bunlarýn hukuki ve mali statüsü, diðer kamu kurumlarý içindeki yeri, din/i eðitim-öðretim faaliyetleri, genel eðitimle iliþkisi, farklý dinlere mensup olan-larýn söz konusu haklarý kullanma þartlarý, Almanya'daki Dini Kurumlar ve Okulda Din Eðitim-Öðretimi olarak iki temel baþlýk altýnda incelenmiþtir. Makale, sempozyumun ana konusuyla irtibatlandýrýlmaya çalýþýlan genel bir deðerlendirmeyi de içeren sonuç kýsmýyla tamamlanmýþtýr.

Almanya'da Dini Kurumlar

Almanya'daki dini kurumlarý ve diðer din ve inançlarýn Federal Anayasa'da belirtilen kiþi hak ve hürriyetlerini kullanabilme þartlarýný anlayabilmek için, öncelikle bu ülkedeki dini cemaatler için mevcut anayasal çerçeveyi bilmek gerekir. Çünkü, her ne kadar bireysel olarak kiþiler birçok haklara sahip olsa-lar da, bunun yaný sýra özellikle dinle ilgili bazý hakolsa-larýn elde edilmesi, ülke-nin resmi makamlarýnca dini bir cemaat olarak kabul edilmeyle doðrudan iliþkilidir. Çünkü, Devlet-din iliþkisi sonucu ortaya dini kurumlar çýkmaktadýr. Almanya dini cemaatlere yaklaþýmýnda geçmiþte esnek ve uyuma elveriþ-li yapýlar oluþturmuþtur. Bu durum ise, Almanya'da ýslahat döneminden beri bu ülkedeki iki büyük mezhebin birbirine karþý üstünlük elde edememiþ ol-malarý, yani Otuzyýl Savaþlarý'nda yaþadýklarý dehþetlerin ardýndan 1648

2 Geniþ bilgi için bkz. Ýrfan Baþkurt, Federal Almanya’da Din Eðitimi, M.Ü. Ýlahiyat Fakültesi Vakfý Yayýnlarý, Ýstanbul 1995, s.21-22.

(3)

yýlýnda yapýlan Westfalya Barýþ Anlaþmasý'nda bir uzlaþma ve din özgürlüðü sistemi üzerinde anlaþan aþaðý yukarý eþit güce sahip Roma-Katolik ve Pro-testan cepheler olarak birbirinin karþýsýnda durduklarý tarihi gerçeðine borç-ludur. Hiçbir mezhep mensubu, yörede hakim olan inanca katýlmaya zorlan-mayacaktý. Ýnsanlar daha çok göç etme hakkýna sahiptiler veya özel alanda-ki vicdan özgürlüðü içinde evdealanda-ki ibadetini yapabilecektiler. 3 Bu tarihi

geliþ-me ayný zamanda Alman milliyetçiliðinin asla bir Hýristiyanlýk adlandýrma-sýyla belirgin bir baðlantý kuramamasýna da katkýda bulundu. Bu nedenle, Alman olmakla otomatik olarak bir kiliseye mensup olunmamaktadýr. Bu inanç belirsizliði 1949 Alman anayasasýnýn Almanya'da devlet dininin ol-madýðýný ve dini cemaatlerin faaliyetlerini yürürlükteki yasalar çerçevesin-de kendi baþlarýna yönetmeleri gerektiðini söyleyen 140.4 maddesini de

yan-sýtmaktadýr. Bununla prensipte devlet ile dini cemaatler arasýnda açýk bir ayrým öngörülmüþ olmasýna raðmen, eðer dini cemaat bir kamu tüzel kiþili-ði olarak tanýnmýþ ise bunlar birbiriyle bir iþbirlikiþili-ði iliþkisi içine girebilirler.

Anayasa 1949'da yürürlüðe girdiðinde 1919 Weimar Ýmparatorluk Ana-yasasý'na göre tüzel kiþilik haklarýna sahip5 olan bütün dini cemaatlerin

bundan böyle de bu tüzel kiþiliklerini sürdürebileceklerini öngörüyordu. Bu çerçevede Almanya'da Federal Anayasa'nýn 140. maddesine göre dini

cema-3 Arnd Uhle, Stat-Kirche-Kultur, Berlin 2004, s.109.

4 Weimar Ýmparatorluk Anayasasýnýn 137. ve 1949 Federal Anayasa’nýn 140. maddesi þöyledir: “Devlet kilisesi yoktur. Dini cemaatler oluþturma özgürlüðü korunmuþtur. Devlet sýnýrlarý içeri-sinde dini cemaat kurmada sýnýrlandýrma yoktur. Her dini cemaat kendi iþlerini, herkes için geçerli olan kanunlar çerçevesinde kendi baþýna düzenler ve yönetir. Görevlilerini devletin veya yerel yönetimlerin etkisi olmaksýzýn kendisi görevlendirir. ...Dini cemaatler, þimdiye kadar bu-lunduklarý statüde, kamu hukukunun bir parçasý olarak kalýrlar. Diðer dini cemaatler, eðer tü-zükleri ve sayýlarý açýsýndan süreklilik arz ediyorlarsa, müracaatlarý durumunda dini cemaat olma hakkýný elde edebilirler… Kamu hukukunun üyesi olma hakkýný elde etmiþ dini cemaatler eyalet kanunlarý çerçevesinde vergi alabilirler.”

5 Anayasanýn 140. maddesine göre ilgili anayasa maddesine göre dini cemaat olarak kabul edi-lenler aþaðýdaki kamu tüzel kiþiliði haklarýna sahiptirler:

1. Dini cemaatler için kilise vergisinin devlet tarafýndan alýnmasý,

2. Memur çalýþtýrma ehliyeti, yani kamu tüzel kiþileri, kamu hizmetinde çalýþan memurlarla eþit olan memurlar çalýþtýrabilirler,

3. Gençliði Tehdit Edici Yazýlar Federal Kontrol Dairesi’nde üyelikleri bulunur, 4. Sosyal yardým iþleri ve gençlik yardýmlarýnda baðýmsýz kurum olarak tanýnýrlar,

5. Ýmar planlarýnýn çýkarýlmasý esnasýnda dini amaçlý kullanýlacak binalarýn yapýlacaðý yerleri belirlerler,

6. Birçok vergi muafiyetine sahiptirler,

7. Kurumlarýn haklarýyla baðlantýlý olarak, örneðin askeri din hizmetleri alanýnda veya devlet okullarýnda anayasanýn 7/3. maddesine göre dini cemaatlerin temel ilkelerine uygun olarak devlet tarafýndan verilen mezhebe yönelik din derslerinde devlet ile dini cemaatlerin birlikte çalýþabilecekleri daha baþka ortak konular da ortaya çýkar. Bkz. Thomas Lemmen, Muslime in Deutschland Eine Herausforderung für Kirche und Gesellschaft, Baden-Baden 2001, s.183.

(4)

at kabul edilenler Roma-Katolik Kilisesi, Protestan Kilisesi ve Yahudi kültür cemiyetleridir. Burada söz konusu olanlar Protestan eyalet kiliseleri, Katolik piskoposluklar ve Yahudi kültür cemiyetleriydi.6 Bu arada 1949

Anayasasý-nýn kabulünden sonra, büyük kiliselerden baþka diðer dini cemaatler de Almanya'nýn bir veya daha fazla eyaletinde bu þekilde resmen tanýnmaktadýrlar. Örneðin bunlar birçok serbest kilise, eski Katolik kilisesi, Mormonlar ve Rus Ortodoks kilisesi gibi büyük gruplar ve de Berlin Fransýz kilisesi (Kalvinist kilisesi) veya Hamburg'daki denizciler kilisesi gibi küçük gruplardýr.7 Bu anlamda Almanya'da Yahudi cemaatinin haricinde kamu

tü-zel kiþiliði olarak tanýnan dini cemaatlerin çoðu geniþ anlamda Hýristiyanlýk tarafýndaki cemaatlerdir.

Gerçekten tarihi açýdan bakýldýðýnda Yahudiler Almanya'da Hýristiyan olmayan en eski dini cemaati temsil etmektedirler. 20. yüzyýlýn baþlarýna kadar Yahudilerin yasal statüsü, onlarýn Almanya'da Weimar Cumhuriyeti'ndekine benzer þekilde aynen büyük Hýristiyan mezhepleri gibi bir kamu tüzel kiþiliðine tanýnan ayrýcalýklardan istifade edebileceði kadar iyileþtirildi. Nasyonal sosyalizm travmasýnýn ardýndan 1949 anayasasý da Yahudilere bu haklarý tanýdý. Federal Almanya Hükümeti ayrýca 2003'te Almanya'daki Yahudilerin merkez konseyi ile bir devlet sözleþmesi imzaladý. Bu sözleþmeye göre Almanya'daki Yahudilerin temsilcisi olarak bu konseye yýlda üç milyon Avro yardým yapýlmasý teminatý verildi. Baþbakan Schröder sözleþmenin imzalanmasý esnasýnda Yahudi cemaatini "Alman toplumunun canlý ve göz ardý edilemeyecek bir parçasýdýr"8 þeklinde deðerlendirdi. Doðu

Avrupa'dan gelen aþýrý göçten dolayý merkez konseyinde temsil edilen Yahudi cemaatinin sayýsý tekrar 105.000 kiþiye ulaþtý. Buna ilave olarak Yahudi dini yasalarý anlamýnda dini statüleri belirsiz olan ve çoðunluðu göçmenlerden oluþan 80.000 kiþilik bir grup daha mevcuttur.9 Böylece Yahudilik, Alman

toplumunda saðlam ve saygýn bir yere sahiptir. Çünkü, Bavyera eyaleti eski Kültür Bakaný Monika Hohlmeier'in dediði gibi Yahudi kültür cemiyetleri hiç tartýþmasýz anayasa taraftarý10 olarak kabul edilmektedirler ve kamu tüzel

kiþiliði haklarýnýn tamamýndan eksiksiz faydalanmaktadýrlar.

Almanya'da Hýristiyanlýk ve Yahudilik haricindeki diðer büyük dini grup-lar ise, Avrupa'ya Ýkinci Dünya Savaþý'ndan sonra büyük sayýda gelen

göç-6 Ancak, bu konuda hukukçularýn genel görüþü, buradaki din ve dini cemaat kavramlarýnýn bü-tün din ve cemaatler için de geçerli olduðu yönündedir. Bu konuda geniþ bilgi için bkz. Cemal Tosun, Almanya’da Ýslam Din Dersleri (Yayýnlanmamýþ rapor), Ankara 2000, s.95 vd.

7 Bkz. www.agpf.de 8 Bkz. www.heute.de 9 Bkz. www.remid.de 10 Bkz. www.spiegel.de

(5)

menlerin dinleridir. Bunlar, Almanya'da %4lük oranýyla Müslümanlar11,

yak-laþýk, 100.000 Hindu ve 200.000 Budist'tir - ki bunlarýn çoðu Budizm'e ge-çen Almanlardýr. Yine bunlarýn yanýnda diðer bir grup da, özellikle son 20-30 yýldýr büyük kiliselerden ayrýlan ve hiçbir kiliseye mensup olmayan ve böylece ayný þekilde tüzel kiþi statüsünün imtiyazlarýndan istifade edeme-yen büyük bir insan grubu da bu sistemde yeterince temsil edilememektedir. Almanya'daki Hýristiyan olmayan bütün azýnlýklar için anayasal olarak din özgürlüðü geçerlidir, yani inançlý kiþi inancýnýn gerektirdiði ibadeti hiçbir engelle karþýlaþmadan yerine getirebilir (Federal Anayasa madde 4)12.Ancak

bazý haklarýn kullanýlabilmesi için de Anayasa'nýn 140. maddesinde belirtilen dini cemaat olma hakkýný elde etmek gereklidir. Weimar Ýmparatorluk Anayasasýnýn ilgili paragraflarý, iki büyük mezhebin her birinin bünyesinde nüfusun %50sini üye olarak barýndýrdýðý bir dönemde ortaya çýkmýþlardýr. Hýristiyan olmayan azýnlýklar belirtildiði üzere Yahudilerden oluþuyordu ki, onlar da o tarihteki nüfusun sadece yaklaþýk %1ini oluþturuyordu. Bugün, yani hemen hemen yüz yýl sonra durum tamamen deðiþmiþtir. Almanya'da Hýristiyan olmayan dini cemaatlerin durumunu anlayabilmek için, Devletin dini cemaatlere karþý takýndýðý sistemin hala Almanya'daki güncel dini duruma uygun mu?sorusunun cevabýnda yatmaktadýr.

Almanya'da bir grubun dini cemaat olmasý bugün ancak mahkeme ka-rarý ile mümkündür. Federal Anayasanýn 140. maddesinde (Weimar Ýmpa-ratorluk Anayasasýnýn 137. maddesinin 5. paragrafýnýn 1. ve 2. fýkralarýyla baðlantýlý olarak) "durumlarý ve üye sayýlarý itibariyle süreklilik teminatý verdikleri takdirde müracaat etmeleri halinde bütün dini cemaatlere ayný haklar verilmelidir" denilmektedir. Anayasadaki "tüzükleri ve sayýlarý açý-sýndan süreklilik"ten ne anlaþýlmasý gerektiði kýsmý bugün tartýþýlmaktadýr. Hukukçulara göre, bir dini cemaatin gerçek anlamda dini cemaat olarak muhatap kabul edilmesinin bazý þartlarý vardýr. Bunlardan en önemlileri belli çoðunlukta bir üyeyi temsil etmeleri ve süreklilik göstermeleridir. Ancak, belli çoðunlukta üyenin en azý veya en çoðu belli deðildir. Yine süreklilik için ne kadar süreden beri var olmasý gerektiði de belirlenme-miþtir. Düsseldorf Ýçiþleri Bakanlýðý bu konuda 30 yýlý aþmýþ olmanýn ge-rektiðini ileri sürmüþtür. Bu konuda 10 bin ila 80 bin arasýnda görüþ belir-tenler de olmuþtur; fakat bu konuyu düzenleyen Weimar Ýmparatorluk Anayasasýnýn 137. maddesinde yukarýda maddede de görüldüðü üzere sayý

11 Bkz. www.remid.de

12 Ýlgili madde þöyledir: Madde 4: a.”Din ve vicdan hürriyeti ile dini ve dünyevi fikir hürriyetine dokunulamaz. b. Dinin serbestçe icrasý teminat altýndadýr.c. Hiç kimse harp zamanýnda vicdanýna aykýrý olarak silahlý hizmete zorlanamaz.”

(6)

belirtilmemiþtir. Bu iki husus sürekli tartýþýlan ama anayasal ve yasal bir belirleyici olmadýðý için hakimlerin içtihadýna býrakýlan hususlardýr. Bu konudaki önemli bir tartýþma da, dini cemaatin gerçek üyelerden mi oluþ-mak zorunda olduðu yoksa, dernekleri temsil eden bir üst veya çatý örgü-tünün de dini cemaat olarak kabul edilip edilemeyeceðidir. Bu hususta da içtihat farklýlýklarý vardýr.

Dini cemaat olma konusunda en çok tartýþýlan konulardan biri de, dini cemaat olmak için kendisini diðerlerinden farklý kýlan dini özelliklerin bulunup bulunmayacaðýdýr. Bu konuda da ortak bir ifade yer almamaktadýr. Pratikte ortaya çýkaracaðý zorluklardan hareketle, diðerlerinden farklý olduðunu ortaya koymanýn gerekliliðini savunurken, bunun þart olmadýðýný ileri sürenler de bulunmaktadýr.13 Bütün þartlarý yerine getirse bile bir

cema-atin kabul edilip edilmemesi sonunda mahkemenin kararýna kalmýþtýr. Almanya'da yaþayan dini gruplar Anayasa'nýn ilgili maddesince dini cemaat kabul edilmek ve kamu tüzel kiþiliði haklarýndan yararlanmak için mahkemeye baþvurmaktadýrlar. Özellikle Budistler cemaatlerinin geniþ çapta resmen tanýnmasýna çalýþtýlar. Almanya Budist Cemaati 1985 yýlýnda kendilerine tüzel kiþilik haklarýnýn tanýnmasý için Baden-Württemberg Kültür Bakanlýðýna müracaatta bulundu. Fakat Budizm'in Almanya'da anayasa tarafýndan talep edilen "süreklilik teminatýný" yerine getirip getirmediðinin, yani Budizm'in bir dini cemaat olarak Almanya'da uzun vadeli bir perspektife sahip olup olmadýðýnýn belli olmadýðýna iþaret edilerek Budistlerin bu istekleri reddedildi ve dilekçeleri þimdilik rafa kaldýrýldý.14 Yine Yehova Þahitleri

Ber-lin Yüksek Ýdare Mahkemesi'nde kamu tüzel kiþiliði olarak tanýnmak için uðraþtýlar.15

Almanya'daki Hýristiyan olmayan dini cemaatlerden bahsedildiðinde insanlarýn aklýna hemen Müslümanlar gelmektedir. Bu nedenle, burada Müslümanlarýn durumuna daha ayrýntýlý deðinmek gerekir. Bu hususun anlamý þüphesiz göçün ve buna baðlý olarak bugün Avrupa'da yaþayan Müslümanlarýn sayýsýnýn hýzla artmasýndan kaynaklanmaktadýr. Batý Avru-pa'daki Müslümanlarýn sayýsýnýn yaklaþýk 15 Milyon olduðu tahmin edil-mektedir. Sadece Almanya'da geçen kýrk yýl içinde Müslümanlarýn sayýsý iki-yüz kat arttý. 1961 yýlýnda Almanya'da 15.000 Müslüman yaþarken bugün Almanya'daki Müslümanlarýn sayýsý yaklaþýk 4 milyondur ve bunlardan

13 Daha geniþ bilgi için bkz. Tosun, a.g.r., s.100-101. 14 www.payer.de/neobuddhismus/neobud0101.htm

15 Bkz. Frankfurter Allgemeine Zeitung, 24.03.2005. Yehova Þahitlerinin bundan önceki baþvuru-su mahkemece 1997 yýlýnda da, seçimlere katýlmadýklarý dolayýsýyla demokratik bir düzeni desteklemedikleri için reddedilmiþtir. Bkz. Tosun, a.g.r., s.103.

(7)

500.000 kiþi Alman vatandaþýdýr.16Almanya'nýn durumunda özellikle

ekono-mik mucize ve buna baðlantýlý olarak yurt dýþýndan alýnan iþçiler göçün artý-þýný olumlu yönde etkiledi. Göçmenlerin büyük çoðunluðu Türkiye köken-liydi. Almanya'ya göç eden Türkler Almanya'daki bütün Müslüman nüfusun yaklaþýk 2/3'ünü teþkil etmektedir. Bu nedenle, Almanya'daki Ýslam belirgin bir þekilde Türkiye'deki Ýslam'ýn rengine büründü.

Birçoðu dini inançlarýný yaþamaya devam etmek isteyen göçmen Müslümanlar için devlet içinde temsil edilme sorunu ortaya çýktý. Resmi yapýlarýn oluþturulmasýyla birlikte devlet organlarýyla daha iyi iliþki kurulabileceðine inanýlýyordu.17 Ýlk göçmenlerin Almanya'da kuracaklarý

Ýslam organizasyonlarý için tercih etmek zorunda kaldýklarý yasal kuruluþ þekli tescilli derneklerdi. Daha sonraki dönemde Ýslam derneklerinin bir araya geldikleri ve gittikçe daha güçlü þekilde ortak bir kurumsallaþmýþ platform oluþturmaya çalýþan konfederasyonlar oluþtu. Ýslam kuruluþlarýn tüzel kiþilik haklarýnýn verilmesi konusundaki müracaatlarýnda da ayný yol izlendi. Resmi makamlarýn burada da "süreklilik teminatý" konusunda büyük þüpheleri vardý. Ayrýca müracaatta bulunan kuruluþlarýn gerçekten Müslüman çoðunluðunu temsil edip edemeyeceðinin belli olmadýðý itirazýnda da bulunuldu. Müslümanlar adýna bu müracaatý 50li yýllarda Alman Müslümanlar Birliði, Sünni Müslümanlar adýna en son 1994 yýlýnda Ýslam Kültür Merkezleri Birliði ve Federal Almanya Ýslam Konseyi yaptýlar. Bu müracaatlardan henüz hiçbi-rine olumlu bir cevap verilmedi.18 Devletin burada istediði, büyük

kiliseler-de olduðu gibi bir tek sorumlu muhatap bulmaktýr. Fakat Sünni Müslüman-lar yüzyýlMüslüman-lardan beri kiliselerdekine benzer yapýMüslüman-lar oluþturmadýMüslüman-lar ve Al-manya'da da böyle bir yapý oluþturmayacaklar gibi görünüyor. Ayrýca böyle bir yapý Ýslam'ýn çoðulcu yapýsýna uygun görünmüyor. Çünkü burada yaþa-yan Müslümanlar dini yaþama ve inanç anlayýþý konularýnda birbirinden

ol-16 Faruk Þen-Hayrettin Aydýn, Islam in Deutschland, Münih 2002, s.2.

17 Müslümanlar için Almanya’da en büyük güçlüklerden biri ibadethane yapýmýyla ilgili sorundur. Almanya’da dini cemaat olarak kabul edilmiþ olanlar, kendi ibadethaneleriyle ilgili bütün hakla-rýndan yararlanabilmektedirler. Almanya’da Müslümanlar, sanayi bölgelerine sürülmeden bir ata-sözü haline gelen “arka bahçe camilerini” terk etmek istiyorlar. Ama Almanya’da henüz hiçbir Ýslam kuruluþu kamu tüzel kiþiliði olarak tanýnmadýðý için kiliselerin yaptýðý gibi bunlarýn henüz meskun mahallelerde cami inþa etme haklarý yoktur. Fakat yine de yerel düzeylerde bu tür sorun-lar için çoðu kez çözümler bulunmakta ve þehir merkezlerinde de git gide tipik camiler inþa edilmektedir. Ama camilerin inþa edildiði mahallelerde buralarýn Ýslamlaþmasýndan korkan resmi daireler ve mahalle sakinleri de çoðu kez cami yapýlmasýna itiraz etmektedir. Bu nedenle, Alman mahkemelerinde cami inþaatýyla baðlantýlý birçok dava açýlmýþtýr. Berlin’deki Þehitlik Camii buna örnek verilebilir. Caminin minareleri planda belirtilenden 8,50 metre ve kubbesi 5 metre daha yük-sek yapýldýðý için Berlin Ýmar Dairesi inþaatý durdurdu ve bu yasak ancak bir para cezasý ödendikten sonra kaldýrýldý. Minare olmasýna raðmen bu camide resmi izin olmadan ezan sesinin dýþarýya veril-mesi yasaktýr, çünkü tüzel kiþilik statüsü olmadan camide müezzinin ezan okuma hakký yoktur. 18 Lemmen, s.187.

(8)

dukça farklý bir yapýya sahiptirler ve bu farklýlýklarýn birçoðu da etnik-kültü-rel kökenlidir. Ama yinede büyük Ýslam kuruluþlarý devlete "bir" muhatap gösterebilmek için þimdilerde bir uzlaþma süreci içinde bulunmaktadýrlar. Ama bu giriþimin baþarýlý olup olmayacaðýný zaman gösterecektir. Ýslam cemaati içinde çabucak yeni bir parçalanmaya yol açabilecek birçok farklýlýklar da bulunmaktadýr. Bu durumda diðer bir alternatif de çeþitli Ýslam kuruluþlarýnýn her birini ayrý ayrý tüzel kiþi olarak tanýmaktýr. Böylece en azýndan tüzel kiþi olarak tanýnan cemaatler arasýnda Müslümanlarýn oluþturduðu büyük bir birliðe oranla daha homojen bir grubun oluþmasý saðlanabilir. En azýndan mecburen Sünni ve Þiilerin ayrý ayrý tanýnmasý gerekebilir.

Almanya'da ilginç bir geliþme deAlevilerde meydana gelen geliþmedir. Almanya Aleviler Cemaati kýsa süre önce "Alevilik, Almanya'da bir inanç ve yaþam grubu" baþlýklý yazýsýyla içinde Aleviliðin temellerinin anlatýldýðý bir tür kuruluþ belgesi yayýmladý. Uzmanlar tarafýndan bilimsel ve yasal açýdan incelendikten sonra 2005 yazýnda Berlin'in ardýndan Kuzey Ren-Westfalya, Hessen, Bavyera ve Baden-Württemberg eyaletleri de Aleviliði tek baþýna bir din öðretisi olarak tanýdýlar.19Bu durum ise, Alevilerin de kamu tüzel kiþiliði

olarak tanýnmalarý yolunda atýlmýþ önemli bir adým olabilir.

Ýslami Cemaat'in içeriði bir dernekten daha fazla olduðu için Alman Dernekler Yasasý anlamýnda bir derneðin sadece geçici bir çözüm olacaðýna dikkat çekilmekte ve Alman toplumunda bir tüzel kiþi olarak hareket edebilmek için evvela böyle bir yapýnýn varlýðýnýn gerekli olduðu söylenilmektedir.20 Bu nedenle, 26 ve 27 Þubat 2005 tarihlerinde Ýslam

Konseyi ve Müslümanlar Merkez Konseyi bir yýl içinde uzlaþmaya uygun bir yapý oluþturmak amacýyla diðer bazý federasyonlarla Hamburg'ta bir araya geldiler.21Baþka toplantýlar da planlanmýþtýr ve yakýnda bir Almanya Þura'sý

kurulabilir.22Þubat ayýnda yapýlan bu toplantýya katýlanlar arasýnda Ýslam

Kültür Merkezleri Birliði, Hessen Ýslam Cemaati, Hamburg ve Aþaðý Sakson-ya Þuralarý ve Baden Württemberg Ýslam Cemaati bulunuyordu.23Anlaþýlan

odur ki, Alman Devleti, Ýslam organizasyonlarýný ortak bir kuruluþ oluþtur-ma çalýþoluþtur-malarýnda etkilemeye çalýþoluþtur-makta ve Ýslam kuruluþlarýný aþaðýdan yukarýya doðru kendi etrafýnda organize etmeye uðraþmaktadýr. Durumun ne olacaðýný zaman gösterecektir.

19 www.islam.de 20 Bkz. Lemmen, s.52.

21 Rheinischer Merkur, 28.07.2005.

22 Bu þura henüz takip edebildiðim kadarýyla gerçekleþmemiþtir. 23 Frankfurter Allgemeine Zeitung, 08.02.2005.

(9)

Kilise/ler

Almanya'da iki mezhebi yapýsýyla (Roma-Katolik ve Protestan) aðýrlýðý olan din, Hýristiyanlýktýr. Dolayýsýyla Almanya'daki en önemli dini kurum da Kilise'dir. Kiliselerdeki aðýrlýk ise, belirtildiði üzere nüfusunun üçte birini oluþturan Roma-Katolik Kilisesi ile bir diðer üçte birlik bölümünü oluþturan Protestan Kilisesidir. Bu iki mezhebin dýþýnda temsil edilen baðýmsýz, hür kiliselerin ve diðer Hýristiyan cemaatlerin sayýsý düþüktür.

Almanya'nýn siyasi-idari örgütü bu ülkede kiliselerin statüsü için önemli bir esastýr. Almanya'nýn hukuk sistemi kiliselere imtiyazlý bir statü tanýmaktadýr. Gerçekte bu statü, hukuki iki parametreye dayanýr.

1. Federal Anayasa,

2. Bölgelerin dini çoðunluðuna göre devlet-kilise iliþkileri yönünden deðiþen Eyalet Anayasalarý24.

Yukarýda dini cemaat olma kýsmýnda da belirtildiði üzere, Federal Anayasa kiliselere "gerek dernekler gerekse kamu hukuku birlikleri" yasasýna göre oluþum imkaný vermektedir. Federal Anayasa'nýn 4. maddesi, belirtildiði gibi "Devlet Kilisesini" tanýmayýp Weimar Ýmparatorluk anayasasýnýn 136, 137, 138, 139 ve 141. maddelerini ve özellikle devletle kilisenin ayrýlýðýný tamamlayarak din ve vicdan hürriyetini kuvvetlendirmektedir. Ancak Federal Anayasa'nýn 4. maddesince bir Devlet Kilisesi olmamasýna karþýn, kiliseler resmen tanýnmýþ ve onlara ekonomik ve sosyal yönden normal sivil dernek-lerden çok farklý bir statü de tanýnmýþtýr. Dini bir kurum olarak kilise kamu tüzel kiþiliði haklarýný sonuna kadar kullanmaktadýr. Kiliselerin ekonomik ve sosyal önemi bunun göstergesidir. Eyalet Anayasalarýnda ise, durum daha da belirginleþmektedir. Çünkü Almanya'da -özellikle Berlin ve Bremen baþta olmak üzere- kilise ve eyaletler arasýndaki iliþki anayasalarýn dýþýnda kon-kordato ve antlaþmalarla düzenlenmiþtir. Bu antlaþmalarda Katolikleri, Vati-kan Devleti temsil eder. Katoliklerle yapýlan en büyük konkordatolar, 1924'te Bayern ve 1933'te Vatikan ve Hitler tarafýndan Alman Reiche'ý ile imzalanan konkordatolardýr (Reichskonkordat). Bu açýdan Katolik kiliselerinin hukuki

24 Federal Anayasanýn ilgili maddesi uyarýnca örneðin Hessen eyalet anayasasýnda devlet-kilise iliþkisi özetle þöyle düzenlenmiþtir: Hessen eyalet anayasasýnýn 48,49 ve 50. maddeleri Devlet ile Kilise, dini ve dünyevi cemaatler arasýndaki karþýlýklý iliþkileri düzenlemektedir. Özetle, dev-letin dini yoktur. Her türlü dini cemaatleþme serbesttir. Dini cemaatler ve kiliseler, genel kanun-lara uymak þartýyla kendi iþlerini baðýmsýz okanun-larak yürütülürler. Devlet gibi, kiliselere, dini ve dünyevi cemaatler diðerlerinin iþlerine karýþmazlar. Anayasanýn 51. maddesi ise, kilise ve dini ve dünyevi cemaatleri tanýmlamaktadýr: Kiliseler, dini ve dünyevi cemaatler, þimdiye kadar olduðu gibi, kamu hukuku açýsýndan tüzel kiþilik olarak kalýrlar. Diðer dini ve dünyevi cemaatlere de, tüzükleri, sayýlarý ve süreklilikleri yeterli olduðu sürece ayný hukuki kiþilik verilebilir. Kilise, dini ve dünyevi cemaat oluþturmada sýnýrlama yoktur. Çok sayýda kamu-hukuksal cemaatlerden oluþ-muþ çatý örgütleri de kamu hukuksal tüzel tüzel kiþiliktir. Hukuki tüzel kiþiliði tanýnmýþ kilise ve dini ve dünyevi cemaatler kanunlarýn ön gördüðü vergiyi alabilirler. Bkz. Tosun, a.g.r., s.51.

(10)

durumlarý her zaman bu konkordatolarca düzenlenmektedir. Protestan Kili-sesi ise esas olarak 1948'de kurulan "Almanya'daki Protestan KiliKili-sesi (EKD) ile 1949 yýlýnda yapýlan konkordatodaki düzenlemelerle hukuki statüleri belirlenmiþtir. Protestan kilisesinin eyaletlerle daha sonra çeþitli konu ve alan-larda yaptýðý konkordatolar 1948 tarihli konkordatonun çerçevesinde yapýl-mýþtýr.25 Federal ve eyalet anayasalarý ve bunlarýn dýþýnda konkordato ve

antlaþmalarla hem Katolik hem de Protestan kiliseleri varlýklarýný koruma, din eðitimi vb. açýlardan oldukça imtiyazlý bir durumdadýrlar. Kiliselerin Anayasayla kendilerine verilen kamu tüzel kiþiliði haklarýný nasýl kullandýk-larýnýn bazý örnekleri þunlardýr.

Kilise ile Devlet arasýndaki iliþkinin en önemli yönü, Weimar Ýmparator-luk anayasasýndan devralýnan 137/6. maddeye göre Almanya'da kiliseler devlet yardýmýyla vergi koyma hakkýna sahiptirler. Bu hak kiliselerle imzala-nan sözleþmelerde açýkça belirtilmektedir. Kilise vergisi, kiliselerin temel gelir kaynaðýný oluþturmaktadýr. Bu vergi bütün kilise derneklerinin kendi bünyelerinde üyelerinden aldýðý aidatlardan ayrý bir vergidir, onunla karýþtýrýlmamalýdýr. Almanya'da vaftiz edilmiþ her vatandaþ Kilise vergisi ödemekle mükelleftir. Ancak kiþi resmi bir makam önünde dinden çýktýðýný açýklarsa vergi ödeme yükümlülüðünden kurtulur. Eyaletlere göre deðiþik oranlarda olmak üzere Kilise, gelir vergisi üzerinden "Kilise Vergisi" alýr. Bu oran %8-9 civarýndadýr. Bunun yaný sýra, eyaletlere göre deðiþen gayrý menkul vergi ve kilise Parasý adýyla para toplama haklarý vardýr. Devlet tarafýndan konulan kilise vergisi, kiliselere iki büyük avantaj saðlamaktadýr. Biri vergiyi tahsil etmesi, diðeri ise devletin vergi toplama iþini üzerine almasý daha düþük bir masrafla gerçekleþmektedir. Þayet bu görevi kiliseler yerine getir-miþ olsaydý görevlendirme masrafý olarak toplanan tutarýn %20'si kaybola-caktý. Kilise Vergisi Maliye Bakanlýðýnca toplanýr ve Kiliseye devredilir. Ba-kanlýkça toplanan para Roma-Katolik ve Protestan Kilisesine temsil oranla-rýna göre pay edilir.26

Kilise'nin devletten gelen kilise vergisi dýþýnda da önemli gelir kaynaklarý bulunmaktadýr. Örneðin özel olarak yapýlan baðýþlarýn hesabý bilinmeyip bölge kiliseleri ve piskoposluklara göre deðiþmektedir. Kilisenin bütün bu gelirlerine karþýn, diðer bütün ihtiyaçlarý neredeyse tamamen devlet bütçesinden karþýlanýr. Mesela din görevlilerinin27 ve mahiyetindekilerin maaþlarý,

bina-25 S. Hayri Bolay-Mümtaz’er Türköne, Din Eðitimi Raporu, Ankara Merkez Ýmam-Hatip Lisesi Öð-rencileri ve Mezunlarý Vakfý, Ankara 1995, s.70.

26 Bolay-Türköne, s.70.

27 Almanya’da eyaletlere göre kilise görevlilerin aldýðý maaþlar deðiþmekle birlikte mesela Köln’de baþpiskoposun aldýðý maaþ, üst düzey devlet görevlisi maaþýna göre hesaplanýr ve çýplak maaþ

(11)

larýnýn bakým ve onarýmý, büyük toplantýlarýn düzenlenmesi, kilisenin açmýþ olduðu özel okullardaki öðretmenlerin maaþlarý vb. de devlet bütçesinden ödenir.

Kilise'nin önemli etkisinin ortaya çýktýðý alanlardan biri örgün eðitimdir. Almanya'da -aþaðýda ayrýntýlý olarak anlatýlmýþtýr- yüksek din eðitim-öðretimikurumlarýnýn tamamý kiliseye baðlýdýr. Ýlk ve orta kademede ise kilisenin kendisine baðlý özel okul açma yetkisi vardýr. Resmi okullardaki mezhebe dayalý din dersinin öðretim programýndan, öðretmen tayinine kadar sorumluluðu kiliseye aittir. Yine ana okullarýnýn neredeyse tamamý kiliselerin açmýþ olduklarý okullardýr. Bu özet bilgiler dahi, kilisenin genel eðitimden hiç de uzak olmadýðýný ve onu þekillendirmede etkili olduðunu göstermektedir. Kilise'nin eðitim süreçlerine yoðun ilgi göstermesinin sebebi, kendisini Hz. Ýsa'nýn mesajýný insanlara ulaþtýrmakla sorumlu tutmasýdýr. Bu nedenle kilise, çocuklarýn eðitimini hem bir görev hem de bir sorumluluk olarak görür. Kilisenin eðitime olan ilgisi üç ana sebebe dayandýrýlýr:

1. Kilise kendi eðitim kurumlarýyla genel eðitimin bir parçasý durumundadýr. Bu sebeple, kilisenin aldýðý pedagojik kararlar, içinde yer aldýðý genel eðitim sistemini etkiler.

2. Kilise, kendisini tüm insanlýktan sorumlu gördüðü için, toplumsal güçlerin çatýþmasýnda bir konsensüs oluþturmaya ve insani çözümler üretmeye katkýda bulunacaktýr. Bu sebeple, kilisenin kendi eðitim faaliyetleri dýþýnda, genel toplumsal eðitim faaliyetlerine katkýda bulunmasý son derece önemlidir.

3. Kilise'nin Ýncil'deki mesajý insanlara ulaþtýrma görevi ve insanlarýn seküler hayat þartlarýnda kendi inançlarýný tek baþlarýna savunabilmeleri ancak eðitimle mümkündür.28

Kilisenin okul kurma ya da resmi okullarda din dersini yürütme arzu ve isteði yukarýdaki maddelerle temellendirilmektedir. Katolikler için okul, "inan-cýn bütün insanlýða ve milletlere iletilmesi için özellikle ailede ve okulda inancýn yaþanmasý, yorumlanmasý ve delillenderilmesi gerekir." Protestanlar için de okul, misyonerlik çalýþmalarýnýn bir bölümüdür. Okulda Ýncil okunarak, Hýristiyanlýk ruhu teþvik edilerek ve Kilise için yeni insanlar kazanýlarak bu görev yerine getirilir.

Yürürlükteki yasaya göre, kiliseler orta düzeyde bilinmeyen bir iþveren kuruluþu rolünü oynuyorlar. Federal Anayasanýn 136. maddesi ve Weimar Ýmparatorluk Anayasasýnýn devamýný tamamlayan 140. maddesine göre

ki-9 885 Avro’dur. Normal piskoposlar ise 6258 Avro maaþ alýrlar. Bkz. Statistiches Jahrbuch für die BRD, Wiesbaden, 1998, s.72.

(12)

liseler "kamu hukuk sendikalarý" olabilirler. Katolik ve Protestan Kiliseleri çalýþma yasasýnýn kendilerine sunmuþ olduðu bu haktan yararlanmýþlardýr. Neredeyse devletten sonra ikinci iþveren konumuna gelmiþlerdir ve kiliseler bir iþveren sektörü gibi algýlanmaktadýrlar. Federal Anayasa'nýn 137/3. maddesi kiliselere bu konuda "özerklik" vermektedir: "Her kilise veya kült kendi iþlerini baðýmsýz olarak düzenler ve yönetir." Ve bunanla beraber özerklik "herkes için geçerli yasalarla sýnýrlýdýr." Ancak kanun koyucu, bazý kanunlarý uygulamada kiliseleri dýþarýda býrakan bir seri tedbirler almýþtýr ki, bu ayrýcalýklý tedbirler kiliselerin açtýklarý firmalarý birer "dini firma" haline getirmektedir. Kiliselerin özerk olmasý ferdi çalýþma hukukunda birtakým oldu bitti zorlamalar yol açmaktadýr. Örneðin kiliseye ait bir firmada çalýþan kimse kilisenin temel öðretisi ile çeliþen bir aile hayatý yaþýyorsa veya kürtajý savunuyorsa kendisine haber verilmeksizin iþine son verilir. Federal iþ mahkemelerinin bir çok kararý bunu doðrulamaktadýr.29

Federal Anayasa'nýn 141. maddesi, Kilise'ye hastanelerde, cezaevlerinde, huzurevlerinde ve diðer kamu kuruluþlarýnda ibadet ve maneviyatýn güçlendirilmesi için gerektiðinde faaliyet yapmasýna izin vermektedir. Dolayýsýyla kilise, buralarda hizmet vermek için eleman yetiþtirmekte, bu türden kendisi kurumlarý açabilmektedir. Devlet ayný zamanda üçüncü dünya ülkelerindeki insanlara yapýlan geliþme yardýmlarýnda önemli destekler saðlamaktadýr. Yine Almanya'da kiliselerin etkisi toplum problemlerini ilgilendiren yabancý iþçi göçü, sýðýnma hakký, saðlýk hakký vb. tartýþmalarda da görülebilmektedir. Devlet kilisenin sosyal alanda yaptýðý bu hizmetler için de yine kilise vergisi dýþýnda bütçeden para vermektedir.

Kiliselerin medya üzerinde de önemli aðýrlýk ve etkileri bulunmaktadýr. Almanya'da Kiliseler Radyo ve televizyon Ýzleme Komitesi'nde temsilci bu-lundururlar.

Almanya'da kilise hakkýnda verilen bilgilerden anlaþýlacaðý üzere, bu ülkede kilise, savaþ sonrasý yeni devletin ve sosyal düzenin yasallaþmasýnýn mercii olarak kabul edilmiþler, tarihi olarak 1933 öncesi Almanya'sýyla barýþarak, Nazizmin doðurduðu kimlik krizinin ortadan kalkmasýný saðladýlar ve nihayet Almanya'nýn ahlaken yeniden kurulmasýna katýlmaya çaðrýldýlar ve devletle beraber halkýn esenliðini saðlamak için görev aldýlar. Kiliseler bu ahlaki yasallaþmanýn ötesinde, otoritelerini saðlamlaþtýrmada önemi azýmsanmayacak derecede kendilerine hukuki bir yasallýk saðlayan anaya-sal referanstan faydalandýlar. Gerçekte, devletin temeli dine dayanmasa da

29 Bkz. Jean Martin Oueddaogo, “Almanya’da Kiliseler ve Devlet Sekülerleþmiþ Bir Toplumun Zor Laikleþmesi”, Avrupa Birliði Ülkelerinde Dinler ve Laiklik ( Hazýrlayan: Jean Bauberot) içinde, Çeviren: Fazlý Arabacý, Ufuk Kitaplarý, Ýstanbul 2003, s.52-54.

(13)

Federal Anayasanýn giriþinde, temel anayasanýn, Alman halkýnýn "Allah ve insanlar önünde sorumluluk" bilincine göre hazýrlandýðý açýkça belirtilir. Eya-let anayasalarýnda da bu husus önemle vurgulanýr. Kiliseye verilen haklarýn, garantilerin, finans kaynaklarýnýn ve araçlarýn tümü onlarý, Almanya'da eko-nomik, kurumsal bir güç haline getirmiþtir. Kilise böylece birçok alanda devlet-ten sonra ikinci bir güç haline gelmiþtir. Diðer taraftan, özellikle eðitim baþta olmak üzere bir çok alanda ülke politikalarýnýn oluþturulmasýnda söz hakkýna sahiptirler. Ancak Avrupa Birliði'nin oluþmasý sürecinde kiliselerin sahip olduðu hukuki statü, gelir kaynaklarý, etki alanlarý vb. tartýþýlmaya baþlanmýþtýr.

Almanya'da Örgün Eðitimde Din Eðitim-Öðretimi

Bu kýsýmda Almanya'da önce örgün eðitimde din eðitim-öðretiminin yerini ve önemini belirleyebilmek açýsýndan okul sistemi hakkýnda bazý temel bil-giler verilmiþ daha sonra ilk-orta ve yüksek öðretimde din eðitim-öðretimi incelenmeye çalýþýlmýþtýr.

Almanya'da Okul Sistemi

Eðitim politikasý: Federal Almanya'nýn eðitim politikasý, "her bireye ken-di yetenek ve ilgi alanýna göre en uygun eðitim imkaný saðlamak", ilkesi üzerine kuruludur. Genç insanlarýn demokraside sorumluluk yüklenebile-cek fertlerin yetiþmelerini hedefleyen Alman eðitim sistemi, herkese mes-lekî ve siyasî alanlarda da eðitimini yükseltme imkaný vermektedir. Federal Almanya'nýn eðitim politikasý, milletlerarasý alanda baþarýlar göstermek üze-rinde yoðunlaþmýþ bulunmaktadýr. Özellikle ülkenin üniversitelerini, diðer ülkelerin baþarýlý öðrencilerine açan Almanya, beyin gücü transferine önem vermektedir. Bu emelini, DAAD (Deutsche Akademische Austauschdienst) adlý kurumlar vasýtasýyla gerçekleþtirmeye çalýþmaktadýr.

Ýlk ve Orta Okullar: Almanya'da eyalet sistemine dayalý bir yönetim biçi-minin gereði olarak eðitim-öðretim iþleri doðrudan eyaletlerin yetki ve so-rumluluklarýna býrakýlmýþtýr. Bu nedenle eyaletlerin eðitim sistemleri arasýn-da bazý farklýlýklar vardýr. Ancak genel ilkeler ve amaçlarla zorunlueðitim, okul kademeleri, yönlendirme sýnýflarý, mesleki eðitim gibi temel konularda eyaletler arasýnda büyük ölçüde iþbirliktelik saðlanmýþtýr. Bu konuda eþgü-dümü Eðitim Bakanlarý Konseyi gerçekleþtirir.

Almanya'da zorunlu eðitim süresi 10 yýldýr. Alman okul sistemine Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti örneðinde baktýðýmýzda, ilkokul (Grundschule) eðitiminin dört yýl sürdüðünü görmekteyiz.30 Ýlkokulda baþarý düzeyi ne olursa

30 Almanya’da zorunlu eðitime baþlamadan önce çocuklarýn gidebilecekleri kurum, Okul Öncesi-Anaokullar (Kindergarten)lardýr. Pek çok eyalette okul öncesi eðitim sorumluluðu sosyal

(14)

bakan-olsun, bütün öðrenciler ayný sýnýfa devam ederler. Dördüncü sýnýfýn sonunda çocuðun bütün hayatýný etkileyecek bir okul seçimi yapýlýr. Ancak 10 yaþýnda bir çocuðun belli bir okul seçmeye zorlanmasý eðitimcilerin tepkisine yol açmýþtýr. Bu nedenle "Orientierungsstufe" (yönlendirme sýnýflarý) diye ad-landýrýlan bir geçiþ basamaðý ortaya çýkmýþtýr. Bununla dördüncü sýnýfýn so-nunda verilebilecek kararýn altýncý sýnýfýn sonuna kadar düzeltilebilmesi söz konusudur.31

Böylece öðrenim düzeyi düþük öðrencilere iki yýl daha þans tanýnmaktadýr. Zorunlu eðitimin dört yýllýk bölümünü oluþturan ilkokulu bitiren öðrencinin önünde dört okuldan birini seçme imkaný bulunmaktadýr. Bunlar Hauptschule, Realschule, Gesamtschule ve Gymnasium'dur. Zorunlu eðitim süresi bu okul türlerinde altý yýl okuyarak doldurulabilir.32

Ýlkokulun dördüncü sýnýfýndan baþarý düzeyi en yüksek olan öðrenci-lerGymnasium'a gider burada öðretim beþinci sýnýfta baþlar ve onüçüncü sýnýfýn sonuna kadar sürer. Gymnasium'u bitiren öðrenciler, "Abitur" alýr-lar ve not ortalamaalýr-larýna göre istedikleri üniversiteye veya meslek yük-sekokuluna girebilirler. Ancak onüçüncü sýnýf lise bitirme dönemidir. Li-seyi bitiren öðrencinin not ortalamasý üniversiteye girmede çok büyük rol oynar. Örneðin Gynasium'u 1 veya 2 not ortalamasý ile bitiren bir öðrenci doðrudan üniversitelerin her bölümüne girebileceði halde, not ortalamasý 3 olan bir öðrenci istediði bölüme giremeyebilir ve beklemek zorunda kalabilir.33

Meslek Okullarý:Almanya'da meslek eðitimi için bir iþyeri bulamayan öðrenciler 18 yaþýný doldurana kadar meslek okullarýna giderler. Meslek eði-tim yeri bulanlar ise çýraklýk eðieði-timi süresince haftanýn belirli günlerinde meslek okullarýnda kendi branþý çerçevesinde eðitim görür. Tanýmlanan tüm okul türleri, öðrencilerin baþarý durumuna görebirbirlerine yatay geçiþ ola-naðý tanýr. Bu olanak akþam liselerine, meslek kolejlerine gitmek suretiyle

lýklarca üstlenilmiþtir. 3 ila 6 yaþ arasýndaki çocuklar çoðunlukla özel kuruluþlar (esas olarak kiliseler ve sosyal yardým dernekleri) tarafýndan idare edilen ana okullarýna gidebilirler. Ayrýca bu ülkede yeterli olgunluða eriþmemiþ ve engelli görülen yabancý çocuklar ilköðretime baþlatýl-mayýp okul öncesine gönderilmektedir. Ancak, Alman çocuklarýna bu kurumlara girme önceliði tanýndýðý için yabancý çocuklar da yer sýkýntýsý çekmektedir. Bu okullar büyük kamu sübvansi-yonlarýndan gelen ödeneklere ve diðer fonlara dayanmalarýna raðmen ailelerden okula yardým-da bulunmalarý talep edilmektedir.

31 Geniþ bilgi için bkz. Mustafa Saðlam, Yurtdýþýnda Dýþarýdan Lise Bitirme Programýnýn Deðerlendi-rilmesi, AÖF Yayýnlarý, No:391, Eskiþehir, 1994.

32 Bkz. Schule,1, Anmeldung 2000 (Hauptschule, Realschule, Gymnasium, Gesamtschule), Stadt Köln, Der Oberbürgermeister-Schulverwaltungsamt, Köln 2000.

33 Christoph, Führ, Deutsches Bildungswesen seit 1945, Luchterhan Verlag, 1997, s.70-71; NRW Rehberi, “Yurttaþlýk Bilgileri” Ses media und communicatios GmbH, Bonnerstr. 211, Köln, 2000.

(15)

de saðlanabilir. Bu tür okullara girme koþullarý, meslek eðitimi yapmýþ ve 18 yaþý doldurmuþ olmaktýr.

Federal Almanya'da ortalama 188 (200) iþ günü olan bir öðretim yýlý, aðustos ayýnda baþlayýp bir sonraki yýlýn temmuz ayýnda sona ermektedir.34

Tatiller, eyaletlerin Eðitim ve Kültür Bakanlýklarýnca düzenlenmekte ve sü-releri de 75 gün olarak belirlenmektedir.35 Kýþ tatili genellikle þubat ayýnda

olmaktadýr. Bunun dýþýnda her yýl Noel Tatili, Paskalya Tatili gibi dinî bay-ram tatilleri de vardýr.

Orta okul öðrencileri ayrý ayrý ders öðretmenlerine sahipken, birinci sý-nýflarda tüm dersler için baþlangýçta tek bir öðretmen vardýr.36

Alman eðitim sisteminde, öðrenciler, yazýlý ve sözlü sýnavlarla deðerlen-dirilmektedir. Deðerlendirme iþlemi, "Zeugnisse" adý verilen karnelere kay-dedilmektedir.37 Ýlköðretim kademesi sonunda öðrencilere herhangi bir

sý-nav yapýlmamaktadýr.38 Ancak, orta öðretim kademesi sonunda sýnavlar

ya-pýlmaktadýr. Bu sistemde, genellikle not baremi 1-6 arasý uygulanýrken, sa-dece Gymnasium Oberstufe'lerde puan sistemi (15-0 arasý) uygulanmakta-dýr.38

Eyalet bakanlarý öðretim programýna karar verir, öðretme yöntemlerini tavsiye eder ve ders kitaplarýný onaylarlar.

Yüksek Öðretim: Üçüncü düzey eðitim, bir mesleðe giriþ için gerekli ça-lýþma derslerini sunan yüksek öðretim kurumlarýný ve diðer kuruluþlarý kap-samaktadýr. Almanya'da yüksek öðretim eyaletlerin sorumluluðu altýndadýr. Ancak Federal Almanya'nýn yüksek öðretimle ilgili 75. maddesiy-le, Federal Hükümet, yüksek öðretim konusunda eyaletlere talimat verme yetkisine sahiptir. Federal Almanya'daki yüksek öðretim kurumlarý, özellikle bilim ve araþtýrma üzerine kurulmuþtur. Bu kurumlar, genellikle 4 yýl süreli Fachhochschule'ler ve 5 yýl süreli üniversitelerden oluþmaktadýr. Almanya'da yüksek öðretim kurumlarý Universitäten (üniversiteler), ve eþ deðerdeki yüksek öðretim kurumlarýný (Technische Hochschulen/Universitäten, Pädagogische Hochschulen, Theologische Hochschulen), Kunsthochschulen (sanat kolejleri), Musikhochschulen (müzik kolejleri) ve Fachhochschulen (uygulumalý bilim üniversiteleri) içermektedir.

Federal Almanya'da yüksek öðretim kurumlarýna girebilmek için, bilhas-sa Gymnasium Oberstufe seviyesinde bir öðrenim görmek ve sonuçta

uygu-34 Ünal, Abalý, Almanya’daki Türk Eðitimcileri Ýçin Öðretmen El Kitabý, Ýstanbul, MEB Yayýnlarý, 2000, s.29.

35 Führ, s.90. 36 Führ, s.23.

37 Kemal, Aytaç, Federal Almanya Cumhuriyetinde Okul Sistemi, 2.baský, Ankara, 1999, s.40. 38 Abalý, s.29.

(16)

lanan Abitur sýnavýný baþarmak gerekmektedir. Bu sýnavý kazanan öðrenciler herhangi bir yüksek öðretim kurumuna þartsýz devam etme hakkýna sahip olurlar. Ancak, yüksek öðretimde oluþabilecek yoðunluk sebebiyle bazý durumlarda önlem bakýmýndan öðrencilerin baþvuru zamaný ölçü olarak deðerlendirilmektedir.

Yüksek öðretimdeki yeterlilikler izlenen dersin türüne ve uzunluðuna göre çeþitlilik göstermektedir. Bir üniversitedeki ya da eþdeðer bir kurumdaki çalýþmalar bir akademik sýnav (Diplom sýnavý, Magister sýnavý), devlet sýnavý, dini sýnav (din biliminde) veya sanatsal sýnav ile son bulur. Yüksek öðretim sistemini 2 ana döneme dayalý derece sistemine uydurmak için, tüm yüksek öðretim kurumlarýnda 1998 yýlýndan bu yana Lisans ve Yüksek lisans derecelerinde yeni bir mezuniyet sistemi uygulanmaktadýr. Universitäten (üniversiteler) ve eþ deðerdeki yüksek öðretim kurumlarý doktora derecesi verme hakkýný kendilerinde bulundurmaktadýr. Yüksek lisans derecesi veya yeterli Diplom (FH) derecesi olan Fachhochschule mezunlarý doktora çalýþmalarý için bir üniversiteye belirlenen ek koþullarý da yerine getirdikleri takdirde kabul edilebilirler.40

Özel Eðitim ve Özel Öðretim Okullarý (Sonderschule und Privatschule): Almanya'da özel eðitim okullarý, herhangi bir fiziksel, zihinsel vb. engeli veya özrü bulunan çocuklarýn eðitilerek topluma kazandýrýlmasý amacýyla açýlmýþtýr. Alman eðitim sisteminde, 2004 yýlý içinde bu kurumlardan yakla-þýk 429.300 öðrenci faydalanmýþtýr.

Özel Öðretim Kurumlarýna gelince; gerçek ya da tüzel kiþiler tarafýndan açýlan genelde paralý eðitim kurumlarýdýr. Alman eðitim sistemi içerisinde, örneðin bu kurumlarda 2003 yýlýnda 590.000 öðrenci eðitim görmüþtür.41

Ýkinci Öðretim Yolu: Alman eðitim sisteminde, zamanýnda eðitim hizmetlerinden faydalanamamýþ kimseler, akþam ilkokul (Abendhauptschule), akþam ortaokulu (Abendrealschule) ve akþam lisesi (Abendgymnsium) gibi kurumlara devam ederek eðitimlerini tamamlama hakkýna sahiptirler. Bu kurumlardan mezun olanlar yüksek öðretime devam edebilirler.42

Sonuç olarak, Alman eðitim sisteminin en önemli özelliði yönlendirmeye erken baþlamasý ve yönlendirmeyi baþarýlý bir þekilde uygulamasýdýr. Dolayýsýyla öðrencileri performans seviyelerine göre ayýrmak uygulamadaki temel düþüncedir. Eðitimde genel ölçütler belirlenmekle beraber eðitim

so-39 Jorg, Hartenburg, Eðitim Reformunun Temel Ýlkeleri (Dünyada ve Türkiye’de Zorunlu Eðitim) Sempozyum Bildirileri, Ankara, 1997, s.61.

40 Bkz. www.eurydice.org. 41 Bkz. www.eurydice.org.

42 Herman, Horstkotte, Das Deutsche Schulsystem, Goethe-Institut Internationes, November, 2002, s.7-8.

(17)

rumluluðu eyaletler arasýnda paylaþýlmýþtýr. Mesleki yetiþtirme programla-rýnda baþarýlý olmak için okuma, Matematik ve problem çözmeyle ilgili te-mel seviyedeki bilgi gerekli ve önemlidir. Sendikalar, iþlette-meler ve iþverenler mesleki yetiþtirme programlarýnýn tasarlanmasý ve finansmaný için sanayi-nin öncülük etmesi inancýndadýrlar. Ýkili sistem Alman kültürü ve ekonomi-sinde önemli bir yere sahiptir.

Almanya eðitim alanýnda köklü bir geleneðe sahip olmakla birlikte yeni geliþmeler karýþsýnda da hazýrlýk, planlama ve uygulama aþamasýnda reformlar yapmaktadýr. Okullardaki kalite güvencesi, çocuklarý erken yaþta geliþtirme ve bireysel desteði artýrma, geleceðe yönelik öðretmen eðitim programlarýný þekillendirme, yüksek öðretim kurumlarýnýn özerkliðini deðerlendirme, yeni kuþak akademisyen ve bilim adamlarýný teþvik etme, mesleki eðitimin kalitesini artýrma bunlardan bazýlarýdýr.

Okulda/ilk-orta Din Eðitim-Öðretimi Yasal Temelleri

Almanya'da din öðretiminin özel bir anlamý vardýr. Anayasa'nýn 7. maddesinin 3. fýkrasýnda, din dersinin kamu okullarýnda okutulan düzenli bir ders olduðu hüküm altýna alýnmýþtýr. Ýlgili madde þöyledir:

"Din dersi resmi okullarda, din öðretimi yapmayan okullar hariç düzenli bir derstir. Devletin denetim hakký saklý kalmak kaydý ile din dersi, dini cemaatlerin prensipleriyle uyum içinde verilir. Hiçbir öðretmen kendi iradesi dýþýnda din dersi vermekle yükümlü tutulamaz."

Almanya'da eðitimden eyaletler sorumlu olduðundan, Eyaletler Anayasa'nýn ilgili maddesi gereðince eðitim ve öðretimi düzenleyen kanun ve nizamnameler çýkarmýþlardýr.43

43 Eyaletlerin Federal Anayasa’nýn 7/3. maddesi doðrultusunda din dersi ile ilgili eyalet anayasa-larýnda yer almasý ile ilgili bir örnek þöyledir. Mesela Hessen’de din dersleri ile ilgili düzenleme-leri, Hessen Eyaletinin Hessen Protestan Kilisesi ile yaptýðý antlaþmaya dayanan 10 Haziran 1960 tarihli kanunda bulmaktayýz. Kanunun tanýdýðý bu antlaþmanýn 15. maddesi þöyledir: Kamu okullarý Hýristiyan temelleri üzerine kurulmuþ toplum okullarýdýr. Bu okullara öðrencilere mezhep ve dünya görüþü ayrýmý yapýlmaksýzýn alýnýr. Eðitim ve öðretimde insancýllýðýn manevi ve ahlaki deðerleri de öðretilir. Baþka düþünenlerin hassasiyetleri göz önünde bulundurulur. Din dersi genel öðretim veren okullarda ve meslek okullarýnda düzenli bir ders alanýdýr. Devletin denetim hakký zedelenmeksizin, kiliseler dersin muhtevasýnýn ve düzenlenmesinin kilisenin öðreti ve düzenine uygun olmasýný saðlama hakkýna sahiptirler. Kiliseler tarafýndan din dersi vermek üzere icazet verilmiþ din adamlarý ve din dersi öðreticileri Protestan din dersini vermek üzere devlet tarafýndan da kabul edilir. Din Dersi öðretim plan ve kitaplarý kilise ile birlikte hazýrlanýr.15 Haziran 1991 de çýkarýlan bir genelge ile Hessen Eyaletinde Din Dersleri ile ilgili þu kararlar alýnmýþtýr:

(18)

Anayasanýn ilgili maddesi 3 temel noktayý içermektedir.

Birincisi din dersi din öðretimi yapmayan resmi okullarda düzenli bir derstir. Burada resmi okulla kastedilen yüksek okullar hariç ilk ve orta dereceli okullar; Din öðretimi yapmayan okullar ise dini deðerlere baðlý olmayan okullardýr ve uygulamada bu tür bir okul çeþidi Almanya'da bulunmamaktadýr. Bununla ifade edilmek istenilen sadece herhangi bir mezhebe ve dini cemaate baðlý olmayan okuldur.44 Düzenli ders olmasý da din dersinin diðer derslerle

eþ deðerde olmasý, okul bitirme esnasýnda mezuniyet imtihaný için seçilebilir bir ders olmasýdýr. Anayasada düzenli ifadesinin karþýlýðý olarak "Ordentlic-heslehrfach" kullanýlmaktadýr ki, müesseseleþmiþ, ihtisas ve branþ dersi, usul ve nizamlara uygun mecburi/zorunlu ders anlamýna gelir. Okulda din dersi-nin anayasa ile mecburi oluþu, devletin din öðretimini okulun asli görevle-rinden biri olarak kabul ettiðini ve ders için bütün eðitim-öðretim araç ve gereçlerini hazýrlamaktan öðretmen teminine kadar bir çok sorumluluðu da üstlendiði anlamýna gelir.

Ýkincisi, mecburi bir ders olarak din dersinin devletin gözetim ve denetiminde dini cemaatlerin prensipleriyle uygun þekilde verilmesi gerektiðidir. Din dersinin devletin gözetim ve denetiminde olmasý, onun düzenli bir ders olarak diðer derslerle eþ deðer olmasýndan kaynaklanmakta ve Anayasanýn 7. maddesinin 1. fýkrasý "Bütün eðitim ve öðretim vazifesi devletin kontrolü altýndadýr." maddesi gereðince dedin dersinin denetim ve gözetimi eyaletlerin kontrolü altýndadýr. Okullardaki din derslerinin yürü-tülmesinde devlet ve kilisenin kontrol sýnýrlarý, devlet ile kiliseler arasýnda

I

Din Dersi Anayasanýn 7. maddesi ve Hessen anayasasýnýn 57. maddesi gereði düzenli bir ders alanýdýr. Bu ders Protestan Din Dersi, Katolik Din Dersi veya baþka bir dini cemaatin din dersi olarak verilir. Din dersi, bir mezhebe veya dini cemaate mensup en az sekiz öðrencinin bulun-masý durumunda ...verilebilir. Organize ve ulaþým imkanlarý varsa, farklý okullardan öðrenciler için bir ders de açýlabilir. Eðer 2. maddedeki sayýya ulaþýlamazsa, kiliseler ve dini cemaatler her þeyleri kendilerine ait olmak üzere bir din dersi açabilirler. Bunu açmak için baþvurmalarý duru-munda okul yönetimi gerekli imkanlarý hazýrlamak duruduru-mundadýr. Böyle bir ders de din dersi olarak kabul edilebilir.... Düzenli bir ders alaný olarak din dersi ne olumsuz saatlere konulabilir ne de diðer derslerde olmayan kýsaltmalara maruz býrakýlabilir. Öðretim planlarý, Çerçeve esas-larý, ders kitaplarý ve öðrenme araç gereçleri hariç diðer öðretme ve öðrenme materyalleri kili-selerle ve dini cemaatlerle anlaþma ile belirlenir.

II

Bu dersi; Devlet sýnavýyla bu dersi verebileceklerini ispatlamýþ öðretmenler, Din adamlarý ve kilise veya dini cemaatlerin din adamý seviyesindeki görevlileri, Kilise veya dini cemaatin kendi þartlarý içinde eðitim almýþ olup ta icazet verilmiþ kiþiler verebilir.Bu genelgenin devamýnda; kilise veya dini cemaatin icazetini iptal ettiði öðretmenlerin öðretmenliðinin sona ereceði, bu dersi veren öðretmenlerin anayasanýn 7/3. maddesine uyacaðý, vb. karara baðlanmýþtýr. Tosun, a.g.r., s.51-52.

(19)

yapýlan antlaþmalarla belirlenmektedir. Ýlgili maddedeki devletin kontrolün-den maksat, dersin pedagojik yönkontrolün-den iyi hazýrlanýp hazýrlanmadýðýný ve ve-rilen dini öðretimin içeriðinin ülkenin demokratik düzenine uygun olup ol-madýðýný inceler. Öðretim programý gerek dini cemaatler gerekse devletin kültür makamlarý bu planlarý onaylamalýdýr. Yine din dersi/öðretimi ilgili madde gereðince Almanya'da cemaatlerin mutlaka temel prensipleriyle uy-gunluk içerisinde verilmektedir. Yani din dersi kilise ve dini cemaatlerin inanç esaslarýna uygun verilmek zorundadýr ve verilmektedir. Dini cemaatler, -bu-rada sözü edilenler öncelikle Roma-Katolik ve Protestan Kiliseleridir- verile-cek din dersinin içeriðinden sorumludurlar. Din dersinin kilise ve dini cema-atlerin inanç esaslarýna göre verilmesinin sebepleri þunlardýr:

a. Alman Devleti bir din devleti deðildir. Almanya seküler bir devlettir yani din ve dünya görüþleri hususunda tarafsýzdýr.

b. Din dersi bir inanç dersidir.

c. Din ve vicdan özgürlüðü anayasanýn 4. maddesiyle garanti altýna alýnmýþtýr. Federal Anayasa negatif ve pozitif özgürlük olarak (negative und positive Religionsfreiheit) iki yolla din ve vicdan özgürlüðünü garanti altýna almaktadýr. Birinci vatandaþlarý devlete karþý korumasý, ikincisi de din özgürlüðü için devlet tarafýndan ortam saðlanmasýdýr.

d. Devletin nötr yani tarafsýz olmasý ilkesi, kilise ve cemaatler için de geçerlidir.45

Ancak Almanya'da kilise ve devlet ayrý da olsa, yukarýda ilgili kýsýmda deðinildiði üzere, kamu özel kiþiliði hakký olarak farklý alanlarda iþbirliði saðlayacak yasal antlaþmalarýn unsurlarý da bulunmaktadýr. Bu tür alanlardan biri de din eðitimi alanýndaki iþbirliðidir. Bu anlamda kilise ve devlet din derslerinin uygulanmasý hususunda anlaþýrlar ve uygulamadan yalnýz dev-let -eyadev-letler- sorumludur ve fakat devdev-let desteklemek suretiyle din eðitimi-ni kilise kanalýyla yaptýrmaktadýr.

Federal Anayasa'nýn 2. maddesiyle "kiþilik hürriyeti" 4. maddesiyle de "din ve vicdan hürriyeti" garanti altýna alýnmaktadýr. Bu maddelere göre herkes istediði yerde, istediði þekilde dinini yaþar veya yaþamaz, inanýr veya inanmaz. Anayasanýn 7. maddesiyle 2. ve 4. maddelerinin kýsýtlandýðý varsayýlmakta hatta bu çeliþkiden hareketle ve devletin din ve devlet iþlerinde tarafsýz olmasý gerektiði ve bu kanunla devletin çocuklarýn ve velilerin inisiyatiflerini ellerinden alma esasýna dayanarak Bavyera Eyaleti'nde din derslerini okul-da mecburi hale getiren okul kanununun 135. maddesinin kaldýrýlmasý için bir vatandaþ tarafýndan Federal Almanya Mahkemesi'nde dava açýlýr. Ancak

(20)

dava mahkemece yedi yýl sonra okulda sadece dini bilgiler verildiði veAl-man halkýnýn da çok dindar olmadýðý gibi gerekçelerle reddedilir. Aslýnda çeliþki gibi görünen 2, 4. madde ile 7. madde arasýnda bir çeliþki bulunma-maktadýr. Þöyle ki, devlet 4. madde ile garanti altýna aldýðý din ve vicdan hürriyetini dini deðerlere baðlý olmayan öðrencilere anayasanýn 6/2 mad-desiyle din dersine girmeme yolunu açarak saðlamaktadýr. Derslere katýlma-ma veya derslerden çýkýþ, çocuklar reþit oluncaya kadar (14 yaþ) velilere aittir.Reþit olduktan sonra bu hak anayasanýn 4. maddesi gereðince öðrenci-lere geçmektedir. Din dersinden çýkýþ din ve vicdan özgürlüðü sebebiyledir yoksa dersin yeterli olmayýþý veya önemsiz görülmesinden dolayý gerçekle-þemez. Diðer taraftan din dersinin zorunlu oluþu, çocuklarýný dini deðerlere göre yetiþtirmek isteyen velilere bu arzularýný yerine getirme imkaný ver-mektedir. Böylece hem inanma hem de inanmama hürriyeti anayasa ile ga-ranti altýna alýnmaktadýr.

Üçüncüsü ise Anayasanýn 7/3 maddenin içerdiði bir diðer temel ilke de hiçbir öðretmenin kendi iradesi dýþýnda din dersi vermeye zorlanamayacaðýdýr. Maddenin bu kýsmý yine Federal Anayasa'nýn 2 ve 4. maddeleriyle yakýndan iliþkilidir. Almanya'da genel olarak ilkokullar Hýristiyanlýk karakterine sahiptirler. Ýlkokullarda ise sýnýf öðretmenliði esas kabul edilir. Yani bir sýnýf öðretmeni din dersi de dahil ilk dört sýnýfta okutulmakta olan bütün dersleri vermektedir. Eðer öðretmen dini deðerleri kabul etmiyorsa veya müntesibi bulunduðu mezhep öðrencilerinin mezhebiyle ayný deðilse, bu durumda öðretmen istemediði halde din dersini vermeye zorlanamaz. Bu durumda kilise veya devlet din dersi öðretmeni temin etmekle görevlidir. Çünkü din bir inanç meselesidir ve kabul etmediði halde kimsenin inanmadýðý bir þeyi öðretmesi istenemez.46

Federal Anayasa'nýn 2. ve 4. maddesinin bireye verdiði kiþilik ve din hür-riyeti hakký ve 7/2. maddesi gereðince -ki din eðitimi özgürlüðü hakký öð-rencilere okulda din eðitimi dýþýnda olan konularý seçme hakký verir- 14 yaþýna kadar çocuðun din dersine katýlýp katýlmayacaðýna karar verme hakký -bu bazý eyaletlerde 18 yaþtýr- velidedir. Veli, çocuðunun din dersine katýlmasýný istemeyebilir. Bu durumda mutlaka anne.baba tarafýndan resmi yazýlý olarak isteðin deklare edilmesi gerekir. Reþit olan çocuklar bu isteklerini kendileri deklare edebilirler. Almanya'da din dersini seçmeyen öðrenciler genel olarak ilkokulda %5, orta öðretim kurumlarýnda ise %10-15

civarýn-46 Ýlgili anayasa maddesinin farklý yorumlarý ile ilgili ayrýca bkz. Harry Noormann, “Almanya’da Hýristiyan Din Dersinin Hukuksal Çerçeve Koþullarý ve Ýslam Din Dersi Ýçin Olasý Modeller”, Türkiye ve Almanya’da Ýslam Din Dersi Tartýþmalarý içinde, Konrad Adenauer Vakfý-Cumhuriyet Üniversitesi Ýlahiyat Fakültesi, Ankara, 2000, s.14-15.

(21)

dadýr. Ancak bu durumda devlet din dersine katýlmayan öðrencileri boþ bý-rakmamaktadýr. Pek çok eyalette din dersini seçmeyen öðrenciler alternatif bir konuyu seçerler. Bu tür ders eyaletlerin eðitim yasalarýnda çoðunlukla "Etik/Ahlak Dersi" olarak adlandýrýlmaktadýr. Bunun bazý örnekleri þunlar-dýr: Kuzey Ren-Westfalya'da orta öðretimin ikinci kademe için "Uygulamalý Felsefe (Praktische Philosophie)", Mecklenburg-Vorpommern'de ilkokullar için "Çocuklarla Felsefe" (Philosophieren mit Kindern), Thüringen ve diðer-lerinde "Ahlak (Ehtik)" ve Aþaðý Saksonya'da "Deðerler ve Normlar (Werte und Normen)" konularýdýr.

Almanya'da Sachsen, Thüringen ve Sachsen-Anhalt gibi eyaletlerde öðrenciler ayný anda hem din dersine hem de ahlak dersine devam edebilir ya da birini seçebilirler.

Din Dersinin Modeli/Yaklaþýmý ve Bölgesel Farklýlýklar

Almanya'daki din derslerinin anlaþýlmasý için öncelikle Anayasal temelleri olan aþaðýdaki ilkelerin dikkate alýnmasý gerekir.

1. Almanya'da var olan 16 Eyalet okul ve kültür konularýnda özerk çalýþýyor. Eyaletler eðitim harcamalarýný kendi bütçelerinden ayýrýyorlar. Eðitimin içeriði ve organizasyonu konusunda da kendileri karar veriyorlar. Tüm eyaletlerin temsil edildiði Eyaletler Arasý Kültür ve Eðitim Kurulu sadece danýþma, koordinasyon ve eþgüdüm görevini görmektedir.

2. Almanya'da din dersleri, yukarýda yasal temellerde de incelendiði üzere, Anayasanýn 7/3. maddesi gereðince, dini cemaatlerin ders programý ve organizasyona katýlýmý ile mümkündür.Din derslerinin içeriðini belirleme yetkisi dini cemaatlerindir ve içeriðinden sorumlu da o dini cemaattir.

3. Alman Anayasasý -yukarýda deðinildiði üzere- dini cemaatlerin hangi koþullarda cemaat oluþturabileceklerini ve hangi durumlarda bu cemaatle-rin anayasal statü kazanacaklarýný belirlemiþtir. Devlet dini cemaatlecemaatle-rin iþi-ne karýþmaz. Dini cemaatler de devletin þeklini, anayasasýný -kendi inanç özgürlüklerini kaybetmeksizin- kabul etmek zorundadýrlar.

4. Velilerin çocuðun din dersine katýlmasý konusunu belirleme haklarý vardýr.

Bu ilkeler çerçevesinde Almanya'da din dersleri temelde Mezhebi (doktriner/confessional)'dir. Anayasa'nýn 7/3. maddesindeki "kiliselerin temel ilkelerde anlaþmalarý suretiyle verilir" ifadesi de buna gönderme yapar. An-cak Mezhebi Din Dersi modelinden Almanya'daki Protestan ve Roma-Kato-lik kiliselerinin ne anladýklarý birbirinden farklýdýr. Protestanlar için din der-sinin mezhebi olmasý þu anlama gelir: Din derder-sinin mezhebi olmasý dini cemaat ve devlet tarafýndan dersin bütün aþamalarýnýn paylaþýlmasý ve

(22)

ta-raflarýn kendilerine düþen görevleri yerine getirmeleridir. Mezhebi olmasý dersin ürünleri açýsýndan herhangi bir beklentiye iþaret etmez. 1971 yýlýnda Almanya'daki Protestan Kilisesi EKD (Evangelische Kirche in Deutschland) resmi olarak Almanya'daki devlet okullarýndaki din dersinin tek amacýnýn öðrencilerin dini özgürlük ve kendilerini yönlendirme haklarýný gerçekleþtirebilmeleri için fýrsat tanýyan bir ders olduðunu açýklamýþlardýr. Din dersinin mezhebi karakteri, öðretmenin dini ve öðretim içeriðinden kaynaklanmaktadýr. Bu nedenle din dersi doktirinsizleþtirme amacý olmaksýzýn (indoctrination) öðrencilerin dini yorum ve görüþle karþýlaþmalarýna fýrsat vermelidir ve 1974'den yýlýndan beri de bu anlamda din dersi bütün öðrencilere açýktýr. Roma-Katolik kilisesi ise mezhebi din dersine Protestan kilisesinin yüklediðinden farklý bir bakýþ açýsýna sahiptir. Katolik kilisesi doðrudan din dersinin, öðretmenin, öðrencilerin ve konunun mezhebi karakterine dayalý olarak verilmesi gerektiðini söyler ve o þekilde de verilmesine saðlar. Bu iki bakýþ açýsýndaki farklýlýk her iki mezhebin tarihsel süreç içerisindeki geliþimlerine ve din yorumlarýna dayanmaktadýr.

Almanya'da temelde din dersi yaklaþýmý "Mezhebe Dayalý Model" olmasý-na raðmen, son 10-15 yýldaki deðiþimler ve geliþmeler çerçevesinde okulda verilen din dersi modelinde farklý yaklaþýmlarda bulunulmaktadýr. Bunlarýn en çok benimsenen ve uygulananý ise eyaletlere göre þöyledir:

Berlin-Bremen "Mezheplerarasý Din Dersi Modeli": Berlin'de din

dersi/eði-timi okullarda "isteðe baðlý" bir derstir. Öðrenciler derse katýlýp katýlmamak-ta serbesttirler ve derse not verilmez. Kiliseler öðretimin formal þartlarýný yerine getirmek kaydýyla, öðretim programý, ders kitaplarý, din dersi öðret-menlerinin yetiþtirilmesi, sýnavlar ve denetimde tam bir yetkiye sahiptirler. Durumu daha geniþ olarak þöyle açýklayabiliriz: Berlin Eyaletinde Din Ders-leri Federal Anayasanýn 7/3. maddesine göre deðil, 141. maddesine göre düzenlenmektedir. Bu özel durum "Berliner Klausel" olarak bilinmektedir. 141. maddede þöyle denilmektedir: "1. Ocak 1949' da (din dersleri ile ilgili olarak) herhangi bir eyalet yasasýna sahip olan eyaletlerde Anayasanýn 7/3-1 maddesi uygulanmaz." Bunun için de ders diðer çoðu eyalette olduðu gibi düzenli bir ders olarak deðil, aksine dini cemaatlerin iþi olarak görülmekte-dir. Bu konuda esas düzenlemeyi ise Berlin Okul Kanunun 23. maddesinin 1. paragrafý yapmaktadýr. Berlin okullarýnda din dersinin konumu þöyledir: Ders okulun hazýrlayacaðý imkanlar kullanýlarak, okul içinde fakat program dý-þýnda cemaatler tarafýndan verilir. Dersin programýný ve kitaplarýný hazýrla-mak cemaatin sorumluðundadýr. Okul senatosu bu programý ve kitaplarý in-celer ve kabul eder. Ýnceleme sadece programda öðretilmesi öngörülenlerin yasalara, okulun ve genel kamunun düzenine aykýrý olup olmadýðý

(23)

noktasýn-dadýr. Dersin kimin tarafýndan okutulacaðý da cemaat tarafýndan belirlenir. Üstelik, diðer çoðu eyaletten farklý olarak, Berlin'de din dersi öðretmenlerinin fakülte veya yüksek okul mezunu ve pedagojik formasyon sahibi olmalarý þartý da aranmaz. Bunun için Berlin Üniversitelerinde Din Dersi Öðretmenliði bölümü yoktur. Sadece yan branþ olarak seçilebilen bir öðretim alanýdýr ve yeni yeni bunun için bölümler açýlmaktadýr. Devletin bu dersleri denetim gö-revi yoktur. Ancak, yasalara, okul düzenine ve genel kamu düzenine aykýrý iþ hakkýnda þikayet olursa denetim söz konusu olabilir.

Bir diðer özel düzenleme ise, Bremen Eyaleti Berlin gibi, Bremer Klausel'e tabidir. Yani, Federal Anayasanýn din dersleri ile ilgili hükümlerine tabi de-ðildir. Katedral Lutheran topluluðu ile reformist geleneðe eðilimli Bremen Hanseatik þehir halký arasýnda din dersi/eðitimi konusunda meydana gelen farklýlýklarýn üstesinden gelebilmek için, 1823 gibi erken sayýlabilecek bir tarihte bu tür bir yapýlanmaya gidilmiþtir. Bu yapýlanma, 1947 yýlýnda kabul edilen bölge anayasasýna da dahil edilmiþ ve 1949 yýlýnda Anayasa kabul edildiðinde özel bir anlaþma (Bremer Klausel) ile onaylanmýþtýr.

Bu iki eyaletteki din dersleri, devlet okullarýnda mezheplerarasý niteliktedir. Dersin adý "Ýncil Tarihi (Biblische Geschichte auf allgemein christlicher Grundlage)"dir. Yani ders, mezhebe dayalý olmayan, genel Hýristiyanlýk esasýna dayanan Ýncil Tarihi baðlamýnda verilmektedir. Derse ait sorumluluk öncelikle eyalet yetkililerindedir.

Mezheplerarasý din dersi uygulamasýnýn uygulandýðý yerlerden biri de Bavyera'dýr. 1968'de kiliseler arasýnda bir antlaþma yapýlarak mezheplerarasý din dersinin yapýldýðý karma sýnýflar oluþturulmuþtur. Ders Katolik ve Protes-tan mezhebinin inanç esaslarý arasýndaki farklýlýklar ortadan kaldýrýlmadan, tenkit edilmedenve zedelenmeden ortak ilkeler etrafýnda yapýlmaktadýr. Dersin programý her iki mezhebin taraflarýyla ortak hazýrlanmaktadýr. Ders sýrasýnda herhangi bir konuda bilgi farklýlýðý sebebiyle bir tartýþma ortaya çýkarsa, sorun Hýristiyanlýðýn kardeþlik, sevgi ve anlayýþý içerisinde çözüm-lenmeye çalýþýlmaktadýr.47

Hamburg: "Protestan Temelli Herkes Ýçin Din Dersi Modeli": Hamburg son

25 yýl içinde Protestan temelli herkese yönelik bir din dersi modeli geliþtirmiþ-tir. Farklý dinlere veya dinle ilgili hiçbir geçmiþe sahip olmayan tüm öðrenciler bu derse katýlmaktadýrlar. Hamburg'ta ayný zamanda "Dinlerarasý Öðrenme Modeli'ne de özel bir vurgu yapýlmakta ve bunun denemeleri de yapýlmakta-dýr.48 Hamburg'taki özel uygulamanýn tarihsel geliþimi þöyledir:

47 Bkz. Baþkurt, s.46.

48 1995 senesinde çeþitli din ve inanç mensuplarýnýn temsilcilerinin katkýsýyla Hambur’da “dinle-rarasý din dersi müzakere grubu” bulunmaktadýr. Bu grup, din dersinin gelecekteki

(24)

düzenlenme-Hamburg'da din derslerinin temel çerçevesini Federal Anayasanýn 7-2 ve 3. maddeleri oluþturur. Ýki maddede belirtilenler okul kanunun 7. maddesi-ne alýnmýþ ve dersin diðer din ve dünya görüþlerimaddesi-ne saygý ve hoþgörü içinde verileceði tespitiyle tamamlanmýþtýr. Anayasanýn 7-3. maddesine göre din dersi veren diðer eyaletlerden farklý olarak Hamburg'da din dersi mezheplere göre ayrý ayrý deðil, bilakis bütün öðrencilere yönelik olarak verilir.

Dersin temel amacý, okulun amaç ve görevleri doðrultusunda dinler arasý diyalogu sürekli bir þekilde desteklemek ve geliþtirmektir.

Hamburg'da yüzden fazla dini cemaat olduðu belirtilmektedir. Sadece Hýristiyan cemaat sayýsý 79 olarak açýklanýyor. Hamburg'da sadece Katolik Kilisesinin kendi okullarýnda (21 okulu vardýr) mezhebe baðlý din dersi vardýr. Diðer bütün okullarda Hamburg Modeli uygulanmaktadýr. Hamburg'da din dersleri üçüncü sýnýftan baþlar. Bir ve ikinci sýnýflarda dini konular Hayat bilgisi dersi programýna yerleþtirilmiþtir 7. ve 8. sýnýflarda da din dersi okutulmuyor. Hamburg'da devlet okullarýnda ikinci dünya savaþýndan beri ayný türde din dersi uygulanmaktadýr. Bu dersin adý Religionsunterricht (Din Dersi) tir.

1949 Alman Anayasasý hazýrlanýrken, 137.ve 141. maddelerle kültür iþleri eyaletlere býrakýlmýþtýr. Eðitim ve din öðretimi de bu çerçevenin içindedir. Din dersi konusunda kabul edilen ve uygulanan ilke, II. Dünya savaþý öncesi, bir eyalette din dersi varsa, ayný uygulama devam etsin. Ýþte bu gerekçelerle Hamburg'ta da II. Dünya savaþýndan öncede varolan din dersi devam ettiril-miþtir. Bu ders aslýnda Protestan Luteryan içeriklidir. Çünkü, tarihten beri Hamburg'da en büyük ve en etkili kilise Protestan Luteryan Kilisesidir.

II. Dünya savaþýndan sonra yeni düzenleme yapýlýrken az sayýda müntesibi bulunan Katolik Kilisesi Hamburg resmi okullarýndaki kendi dersini verme hakkýndan vazgeçmiþtir. Sebebi ise, sayýlarýna nazaran çok sayýda kendi özel okullarýnýn bulunmasýdýr. Katolikler on yýl öncesine kadar, kendi okullarýnda her Katolik çocuða Katolik din dersi verebilmiþlerdir. Bu tarihten itibaren, Ýtalya ve Ýspanya gibi ülkelerden gelen Katolik çocuklar resmi okullara giderek, Protestan sýnýf yapýsýndaki homojenliði ortadan kaldýrmýþlardýr. Katoliklerin kendi okullarýnda verdikleri ders mezhebe baðlý ve missio özelliði var. Bu itibarla, örneðin Bavyera'daki Katolik din derslerinden farklý deðildir. Savaþ sonrasý yýllarda alýnan bir kararla resmi okullardaki din dersleri için bir komisyon oluþturulmuþtur. Bu komisyonun üyelerinin yarýsýný Protestan Luteryan Kilisesi, diðer yarýsýný ise devletin eðitimle ilgili makamlarýndan

sine iliþkin aþaðýdaki ilkelere dayanan ortak öneriler hazýrlamýþlardýr. Bu konuda geniþ bilgi için bkz. Noormann, s.25.

Referanslar

Benzer Belgeler

Örneğin, şüphelinin evinde yapılacak arama bakımından sulh ceza hâkimi kararı veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının, Cumhuriyet

Aber trotz dieser vertraglichen Vereinbarung können die Gesellschafter der GmbH ihre Informationsrechte durch Vertreter öder Beistand ausüben lassen, wenn sie ihr

İnsan yağması suçu, maddede belirtilen maksatlarla, cebir, şiddet, baskı, tehdit, kandırma, nüfuzu kötüye kullanma, kişiler üzerindeki denetim olanaklarından

Bununla birlikte cezaların en çok bilinen tasnifi, sari (kanun koyan, şeriat koyan) tarafından belirlenip belirlenmediğine göre yapılan ve suçun çeşidini de dikkate

Göçmenlerin Türkiye'ye yasal olmayan yollardan girmelerini veya ülkede kalmalarını bu kişilerin veya Türk vatandaşlarının yasal olmayan yollardan ülke dışına

Anayasa Mahkemesi, sınırsız bir tartışmanın yasama işlevini etkisiz kılacağını belirtmekte, ancak maddeler üzerinde soru sorulmasının yasaklanması yanında (aşağıda

Kaplan ve Bratman ötanazinin fiziksel ağrısı olan hastalarda olmayanlara göre daha kabul edilebilir, etik değerlere uygun ve yasal olarak değerlendirildiğini

Ölüm ve ölüm sonrası bulgularla adli tıp uygulamalarında ölüm zamanı tayininde çok çeşitli kriterler ve yöntemler kullanılmakla birlikte bu yöntemlerin hiç biri