• Sonuç bulunamadı

Başlık: HOMEROS DESTANLARI IŞIĞINDA ANADOLU-HELLAS ÖLÜ GÖMME ADETLERİYazar(lar):ÇAPAR, Ömer Cilt: 33 Sayı: 1.2 Sayfa: 065-075 DOI: 10.1501/Dtcfder_0000000807 Yayın Tarihi: 1990 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: HOMEROS DESTANLARI IŞIĞINDA ANADOLU-HELLAS ÖLÜ GÖMME ADETLERİYazar(lar):ÇAPAR, Ömer Cilt: 33 Sayı: 1.2 Sayfa: 065-075 DOI: 10.1501/Dtcfder_0000000807 Yayın Tarihi: 1990 PDF"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

HOMEROS DESTANLARI IŞIĞINDA ANADOLU-HELLAS ÖLÜ GÖMME ADETLERİ

Doç. D r . Ömer ÇAPAR Bugün, çağdaş Doğu ve Batı toplumlarının sahip oldukları duygu, düşünce ve kültür kalıplarını anlayabilmek ve aralarındaki bu t ü r iliş­ kilerin boyutlarını kestirebilmek, kuşkusuz, Eski Akdeniz kültür çevre­ sini -Eski Doğu ve Eski Batı'yı- her yönüyle değerlendirebilmekle müm­ kündür. Bu açıdan, Doğu ile Batı arasındaki ilişkilerin doğru bir tablosu­ nu elde etmek istersek, bu ilişkiler en azından tarihten önceki Bronz Çağı'ndan itibaren incelenmelidir. İşte bu yazımızın çerçevesi içinde söz konusu geniş ilişkiler ağının dinle ilgili bir kesiti -ölü gömme âdet­ leri- sergilenmeye çalışılacaktır. Gerçi 1870'lerde Troia'yı kazan H. Schliemann'dan bu yana bu t ü r çalışmalar süregelmektedir. Yani M.Ö. V I I I . yüzyıl ürünü Homeros destanlarında bu konuda anlatdanlar ile M.Ö . I I . binyıl Mykenai buluntuları arasındaki benzer ve farklı nokta­ ları ortaya çıkarma girişimlerinin oldukça eski bir geçmişi söz konusudur. Ne var k i , bu sorun yine de kesin olarak çözümlenmiş değildir. Çünkü, sadece aradaki farklılıklar açıklanmaya ve sorun tanımlanmaya çalışıl­ mıştır. Bu nedenle bu makalede bilinen verilerin yanısıra gözden kaç­ mış noktaların da birlikte değerlendirilmesi sonucunda bir senteze var­ maya çaba gösterilecektir. Ancak, şu nokta bilinmelidir k i , Hellen mi­ tosları Anadolu'ya yerleşen Hellen'lerin bu toprağın insanlarının dinsel yaşantısından büyük ölçüde etkilendiklerini, yani yerli halka ilişkiler sonucu onların inançlarını benimsediklerini göstermektedir. Nitekim, parçaların oluşturacağı bütün i y i anlaşılacak olursa, Eski Doğu'nun -bu arada Anadolu'nun- nasd zengin ve kültür açısından ne denli güçlü ol­ duğu ortaya çıkar. Bu bakımdan, ölü gömme âdetleri bir insan grubunun bağlı olduğu kavmi ve kültürünü işaret etmesi açısından, büyük önem taşır.

Bilindiği gibi, Homeros'a verilen İliada ve Odysseia destanları söz­ lü olarak nakledilen bir geleneğe dayanmaktadır. Üstelik bunları akta­ ran saz şairleri anlattıkları olaydan sonra yaşamışlardır. Amaçları ise

(2)

ünlü kahramanlar ile bunların etraflarında örülmüş olayları anlatmak­ tır. Bu nedenle destanlarda ölü gömme âdetlerinin objektif ve bilimsel anlatımını t ü m ayrıntılarıyla bulacağımızı ummamalıyız. Ne var k i , saz şairlerinin çoğu kez dinleyicilerinin görgü sınırları içinde kaldıkları, halkın ise atasal gömme âdetlerine İsrarla sarıldıkları akılda tutulacak olursa yaklaşımlarımızda güvence payı da artmış olacaktır. Öte yandan, elde mevcut arkeolojik malzemelerin de konu ile ilgili tam bir tablo ve­ receği düşünülmemelidir. Çünkü, arkeolojik kanıtın kendisi yapısı açı­ sından gayri şahsi bir nitelik taşır. Ancak, bu alanda gün geçtikçe bul­ guların arttığı sözönünde tutulursa yorumlarımızda kesinlik kazana­ biliriz. Yine de bu işi yaparken ihtiyatlı davranmamız gerekir.

Önceden belirtmemiz gerekir k i , arkeolojik kanıtlarımız M.Ö. I I . bin y ı l Myken dünyasının Anadolu ve Hellas kesimlerinde genellikle bir-örnek (homojen) gömme âdetinin varlığını göstermektedir. Yine, destan­ lardaki bu konuyla ilgili pasajların kimisi erken kimisi geç eklemeler ol­ sa da, anlatılanların bir bütün olarak kendi içerisinde uyumlu oldukları da bir gerçektir. Bununla birlikte, destanlarda geçen gömme örnekleri bir savaş ve macera öyküsünde beklenilenden çok değildir, ve anlatılan­ larda durumdan duruma değişkenlik gözlemlenebilmektedir.

Destanlarda ölü gömme âdetleriyle ilgili en i y i bilgi edinebildiğimiz örnek, Aka kahramanı Patroklos'un gömülmesi olayına ilişkin anlatı­ lanlardır (îliad. X V I I I 22 ve.; 315 vd.; X X I I 5 vd.; 130 vd.). Bu olay destanlarda geçen ölü gömme âdetlerinin araştırılmasında başlıca hare­ ket noktası olarak kullanılabilir.

Gerçekten, destanlarda cenaze ritleri önce cesedin su ile yıkanma­ s ı v e yağlanması (İliad. V I I 425.; X V I 671.; X V I I I 350—51.,; X X I V 43 vd.; 68, 583), gözlerin ve ağzın kapatılması (Odys. XI 426.; X X I V 296)1, cesedin giydirilmesi (İliad. VI 416 vd.; X V I 671.; X V I I I 350 vd.; X X I V 580, 600.; Odys. X X I V 67) ve bir sedye üzerinde teşhir edil­ mesi (İliad. X X I I I 25.; X X I V 600) ile başlamış görünüyor. B u uygu­ lamalar arasında ağzın ve gözlerin kapatdması görünüşe göre bir eşin, bir annenin ya da en yakın akrabanın görevi i d i . Nitekim, Agamemnon kendi gözlerini ve ağzını kapamadığından dolayı eşi Klytemnestra'ya serzenişte bulunmaktadır (Odys. XI 426). Hatta, bir dostun ya da bir akrabanın ölüm ilânını izleyen acı duyma hissinin saçların yolunması* başa ve yüze "toprak ya da k ü l " saçma ve k i r içinde bırakma ile açığa vurulması (İliad. X V I I I 23 vd.; X X I I 405 vd.; X X I V 164) da bu

(3)

ANADOLU—HELLAS ÖLÜ G Ö M M E ADETLERİ 67 sebetle b u r a d a z i k r e d i l e b i l i r . Öyle g ö r ü n ü y o r k i , k e n d i n i y ı k a m a d a

y a s a k t ı ( I l i a d . X X I I I 44 v d . ) . ö t e y a n d a n , cesedin b i r sedye y a da dö­ şekte t e ş h i r i ile i l g i l i olarak, H e k t o r ' u n k i 9 g ü n 9 gece ( İ l i a d . X X I V 782 v d . ) A k h i l l e u s ' u n k i ise 17 g ü n 17 gece (Odys. X X I V 62) açıkta b ı ­ r a k ı l m ı ş t ı r . B u i ş l e m i n arkasından b i r ağıt m e r a s i m i ( İ l i a d . X V I I I 355.; X X I I 1 2 v d . ; X X I V 664, 716, 721 v d . ; Odys. X X I V 4 3 vd.) v e b i r cena­ ze şöleni ile cenaze o y u n l a r ı ( İ l i a d . X X I V 802.; X X I I I 29, 255 v d . ) gelmiştir. G ö m m e şöleni r i t l e r i n vazgeçilmez b i r öğesi i d i , ç ü n k ü Orestes de annesi ve Aegisthos i ç i n ö l ü m l e r i n d e n sonra b i r cenaze şöleni düzen­ l e m i ş t i r (Odys. I I I 309). Ö l ü l e r i n b u şölenden haz d u y d u k l a r ı n ı n sanıl­ ması, destanların P a t r o k l o s ' a kesilen k u r b a n h a y v a n l a r ı n ı özenle anlat­ masından d a b e l l i d i r ( İ l i a d . X X I I I 34). A y r ı c a , destanlarda t a n r ı A p o l l o L y k i a ' l ı Sarpedon'un ( İ l i a d . X V I 671), tanrıça A p h r o d i t e ise T r o i a ' l ı H e k t o r ' u n ( İ l i a d . X X I I I 186) cesetlerini " a m b r o s i a " -bir t ü r tanrısal m e r h e m y a d a t a n r ı yiyeceği-ile o v m a k suretiyle gömülene değin sağlam k a l m a l a r ı a r z u l a n m ı ş t ı r2. B u r a d a özellikle b i r n o k t a d i k k a t çekicidir.

O da, gerek cesedin sedyede t e ş h i r i gerekse ambrosia ile o v u l m a k sure­ t i y l e sağlam k a l m a s ı a r z u s u n u n i m a e t t i ğ i b i r " m u m y a l a m a " â d e t i n i n b u l u n u p b u l u n m a d ı ğ ı sorunudur. Gerçi, cesetlerin u z u n sayılabilecek b i r süre açıkta teşhir edilmesi sağlık nedenlerinden d o l a y ı i l k e l şekilde de olsa b i r m u m y a l a m a u y g u l a m a s ı n ı işaret eder g i b i görünüyorsa da, b u n u k a n ı t l a m a k gerçekten g ü ç t ü r . Herşeyden önce b u t ü r t a n r ı s a l b i r hareket b i z i m i ç i n k a n ı t n i t e l i ğ i taşıyamaz. Sonra, cesedin destanlarda b e l i r t i l d i ğ i g i b i u z u n süre açıkta b ı r a k ı l d ı ğ ı n d a n nasıl e m i n o l a b i l i r i z ? N i h a y e t , destanlarda m u m y a l a m a a n l a m ı n a gelen " t a r k h u e i n " f i i l i n i n ( I l i a d . X V I 456, 674.; V I I 85) daha sonra y i n e m u m y a l a m a y ı ifade eden f i i l l e r l e ( H e r o d o t o s I X , 120) a y n ı a n l a m ı taşıdığı d a kesinlikle gösterile­ mez. A n c a k , t a n r ı A p o l l o ' n u n Zeus'un e m r i y l e Sarpedon'un cesedini ambrosia ile y ı k a y ı p y a ğ l a y a r a k b u şekilde hazırlanmış cesedi L y k i a ' y a göndermesi ( İ l i a d . X V I 666 v d ) , destan geleneğinin cesedi ş u y a d a b u şekilde k o r u m a â d e t i n i t a n ı d ı ğ ı n ı işaret e t m e k t e d i r .

Öte y a n d a n , P a t r o k l o s ' u n g ö m ü l m e s i ile i l g i l i u y g u l a m a l a r ı n anla­ t ı m ı n d a ( I l i a d . X X I I I 1-897), asıl ö n e m l i n o k t a cesedin y a k ı l m a k üzere b i r o d u n y ı ğ ı n ı üzerine k o n u l m u ş olmasıdır. B u y ı ğ ı n o n u n arkadaşları­ n ı n kesilmiş saçları ile süslenmiş v e k u r b a n h a y v a n l a r ı n ı n y a ğ l a r ı ile k a p l a n m ı ş t ı r . Cesedin y a t t ı ğ ı sedyenin (döşeğin) etrafına da h a y v a n cesetleri, y a ğ v e b a l ile d o l u i k i k u l p l u vazolar v e ö l d ü r ü l e n d ö r t a t ile P a t r o k l o s ' u n i k i k ö p e ğ i y e r l e ş t i r i l m i ş t i r . B u n a M e z o p o t a m y a ' d a U r

(4)

K r a l mezarlarında olduğu gibi, dostu Akhilleus'un bizzat öldürdüğü oniki Troia'lı tutsağın vücutları da ilave edilmiştir. Troia'lı kahraman Hektor'un ritleri de aynı uygulamayı göstermektedir (Iliad. X X I V 1-804). Onun cesedi de yakılan ağıtlar arasında ve giyimli olarak bir odun yığınının üzerinde yakılmıştır. Akhilleus'un cesedi ile ilgili olarak anlatılanlardan da onun vücudunun bol kokulu merhem ve t a t l ı bal ile yakıldığını öğreniyoruz (Odys. X X I V 59-67). Elpenor'un cesedi için de aynı uygulamalar söz konusudur (Odys. XI 50-80; X I I 10-15). Onun vücudu zırhlı olarak ve ağıtlar söylenmek suretiyle yakılmıştır. Eetion da silahları ile birlikte odun yığını, üzerinde yakılmış gösterilmektedir (İliad. VI 418).

Burada dikkati çeken nokta, Aka kahramanlarından Eetion ve Elpenor'un cenazelerinde cesetler zırhları ile birlikte yakıldığı halde, Hektor ve Patroklos'unkiler odun yığını üzerine zırhsız olarak konulup yakılmıştır. Aradaki bu farklılığın nedeni, herhalde son i k i kahramanın zırhlarını savaşta kaybetmiş olmaları ile açıklanabilir. Yoksa destan geleneği bu ayrımı niçin yapmış olsun? Öte yandan, destanlar Akhil­ leus'un Eetion'un cesedini silahları ile birlikte yaktığını (Iliad, VI 418) söylerken, nedenini de dolaylı olarak işaret etmektedir. Buna göre, Akhilleus'un bu şekilde hareket etmesi, savaşta herşeyini kaybeden ve aynı günde yedi oğlunun ölümüne tanık olan Eetion'a karşı acıma ile karışık bir saygı belirtisi i d i . (İliad. VI 421-22). Oysa, Akhilleus'un cesedi silahları ile birlikte yakılmamıştı. Çünkü, bu silahlar dostu Aias' in ölümüne neden olmuştu (Odys. XI 543—50). Öte yandan Hektor'un üzerinde yakıldığı odun yığınına vazolar ve başka sunular konulmamış­ tır. Oysa k i , eşi Andromakhe'nin söylediklerinden (tliad. X X I I 510-14) Troia'lılarm ölülerini kişisel eşyalarından bir kısmı ile yaktıkları anlaşıl­ maktadır. Burada, belki, âdetlerde az da olsa bir değişiklik gözlemlene­ bilir.

Patroklos'un cesedinin yakıldığı odun yığını üzerinde hayvanların yakılması, her ne kadar bir kurban uygulamasını düşündürebilirse de3,

bu âdetin cesedin kaplandığı yağı elde etmek ve yakma işlemini kolay­ laştırmak için de yapılmış olduğu akla gelebilir4. Atlar ve köpekler ölü­

ye ait kişisel mülkün bir parçasını oluşturuyordu ve ölüye ilişkin eşyalar gibi odun yığını üzerine konularak yakılması ruhun vücuttan ayrılıp öte dünyaya gidişi sırasında kuşkusuz ona huzur ve rahatlık sağlamak içindi. Yine bir başka örnekte (İliad. I 449 vd.; II 410 vd) hayvan

3 Rohde, E.A.g.e., s. 45., no. 12.

(5)

ANADOLU—HELLAS ÖLÜ G Ö M M E ADETLERİ 69 k u r b a n ı n d a n önce herhalde adak n i t e l i ğ i n d e o l m a k üzere arpa t a n e l e r i

saçılmaktadır. Gerçi, h a y v a n k u r b a n ı g ö m m e r i t l e r i n i n b i r parçası ise de, savaş alanında ölen T r o i a ve A k a k a h r a m a n l a r ı n ı n g ö m m e t ö r e n ­ lerinde a d ı geçmemektedir. Ö r n e ğ i n , E l p e n o r ' u n d u r u m u n d a g ö r ü l d ü ğ ü g i b i (Odys. X I 50—80). B u n u n nedeni d e kuşkusuz savaş d u r u m u n u n kendine özgü koşullarında gizli" olmalıdır.

G ö m m e r i t l e r i r i d e k u l l a n ı l a n y a ğ v e b a l ı n anlamına gelince: B u n u n ö l e n i n ruhuna, u z u n y o l c u l u ğ u sırasında h u z u r v e r m e k i ç i n k u l l a m l d ı -ğ ı d ü ş ü n ü l m ü ş t ü r5. Y u k a r ı d a d a d e ğ i n i l d i ğ i g i b i , y a ğ m genellikle ateşin

ısısını a r t t ı r m a k i ç i n k u l l a n ı l d ı ğ ı i l e r i sürülmekle b i r l i k t e6, b a l ı n k o r u ­

y u c u b i r madde olarak d ü ş ü n ü l d ü ğ ü k a b u l e d i l m e k t e d i r7. Destanlar­

d a Odysseus H a d e s ' i n kenarına geldiğinde, ölülere i l k i n b a l l ı s ü t sunar (Odys. X I 27). A k h i l l e u s ' u n gömülmesinde d e b a l k u l l a n ı l m a k t a d ı r (Odys. X X I V 68). B u âdet Hellas'da Asine'de O r t a H e l l a d i k devire ( M . Ö . ca. 1900-1550) a i t ele geçen küp-mezar (pithos) gömmelerde ar­ k e o l o j i k a n l a m d a d o ğ r u l a n m ı ş t ı r8. O d u n y ı ğ ı n ı üzerine k o n u l a n y a ğ ı n

y a k m a i ş l e m i n i kolaylaştırmış o l d u ğ u düşüncesi b i r y a n a , esas olan, b u u y g u l a m a n ı n öte d ü n y a y o l u n d a r u h u n gereksinmelerini k a r ş ı l a m a k v e böylece o n u t a t m i n e t m e k amacıyla k u l l a n ı l m ı ş olması olgusunda g i z l i l i ğ i d i r . B u , herhalde g ö m m e â d e t i n i n geçerli o l d u ğ u zamanlara değin eskiye v a r a n b i r geleneğin sonucu o l a b i l i r9. Gerçekten, cesedin

y a k ı l m a s ı ile v ü c u d u n et k ı s m ı n ı n gereksinme d u y d u ğ u yiyecek, içecek, giyecek v b . k e n d i l i ğ i n d e n a n l a m ı n ı y i t i r m i ş o l a b i l i r d i . A n c a k , destanlar­ d a eski â d e t i n b i r d e n b i r e t e r k e d i l m e y e r e k o d u n y ı ğ ı n ı üzerine ö l ü n ü n gereksinme d u y d u ğ u nesnelerin b ı r a k ı l d ı ğ ı gözlemlenmektedir. Öte y a n ­ dan, T r o i a ' l ı l a r d a k a h r a m a n l a r ı n kişisel eşyaları olmaksızın y a k ı l m a s ı olgusu b u n u destekler n i t e l i k t e d i r .

B i r başka i l g i n ç n o k t a . P a t r o k l o s ' u n cenaze töreninde o n i k i T r o i a ' l ı t u t s a ğ ı n ö l d ü r ü l m e s i olayıdır. B u , i l k bakışta b i r insan k u r b a n ı ola­ r a k görünüyorsa da, aslında k a y b e d i l m i ş b i r d o s t u n ö c ü n ü a l m a k i ç i n h e r h a n g i b i r k i ş i n i n ö l d ü r ü l m e s i h a r e k e t i n i d e d ü ş ü n d ü r e b i l i r . N i t e k i m ,

5 A.g.m.

6 A.g.m. s. 69—60 da, yağ ve balın ruhun gereksinmelerini karşılamak ve ona huzur ver­ mek için kullanıldığı kabul edilmektedir.

7 Rohde, E. A.g.e., s. 45.; Helbig. A.g.e. s. 43 vd.; Seymour, T . D . The Life in the Homeric Age. 1907, s. 475. Herodotos'a göre (I 158), Babil'liler de ölülerini balla gömüyorlardı. Plinius (Nat. Hist. V I I 35; X I I 108) ise bala bir koruyucu olarak işaret etmektedir.

8 Froedin, 0-A.W. Persson. Asin;, 1938. s. 350 vd. 9 Mylonas, G.E.A.g.m. s. 60.

(6)

destanlarda bu, Akhilleus kasdedilerek "diğer Troia'lıları öldürmekten elleri yorulunca, Patroklas'a kurban edilmek için sağ olarak yakalamış­ t ı " (Iliad. X X I 28) cümlesi ile açıklanmıştır. Bunun yanısıra, destan­ ların birçok yerlerinde (İliad. XI 248 vd.; 426 vd.; X I I I 660 vd.; X I V 476 vd.; X V I I 98-99; X I X 321 vd) bir arkadaşın ya da akrabanın öl­ dürülmesinin öcünü almak öldüreni öldürmek şeklinde vurgulanmıştır. Bazen çok sevilen bir arkadaşın cesedi üzerinde kölelerin ve hatta dost­ ların öldürüldüğüne de tanık olmaktayız (Iliad. X V I I I 33). Bu öç alma

duygusu bir görev olarak düşünülmüştür. Çünkü, böyle davranmakla öç alanın ve öldürülenin akrabalarının acısı hafifletilmiş oluyordu (Iliad. X V I I 35-41.; 538-40). Savaş tutsaklarının ölü ile birlikte öldürülmesi­ n i n ve cesedin yanma odun yığını üzerine konulan hediyelerin anlamı da, ölene öte dünyada hizmet etmek değil, fakat orada ölüye eşlik etmek içindi (İliad. X I I I 414 vd).

Genellikle yakmadan sonra kemikler odun yığınının üzerine yük­ seltilen bir tümülüsün altına konulmuştur (Odys. X X I V 32, 86; X I I 1 0 vd.; İliad. X X I V 795-800.; X X I I I 245.; V I I 327-36., 84-94.; V I 416-21). Oysa, Patroklos'un kemikleri bir çömleğe konularak Akhil-leus'un çadırında korunmaya bırakılmıştır (İliad. X X I I I 252 vd).

Yukarıdan itibaren aktarılan pasajlar ve anlatdanlardan anlaşılı­ yor k i , ölüleri yakma âdeti destan geleneğinin tanıdığı yegane gömme yöntemi i d i . Hatta bu öylesine önemlidir k i , bazan savaş sırasında bile bunu uygulayabilmek için savaşa ara verilmiştir (İliad. V I I 375-77). Ancak, burada şöyle bir soru akla gelebilir. Destanlarda cesetleri yakılan Aka kahramanları vatanlarından uzakta Troia topraklarında ölen savaş-çüar olduklarına göre, acaba vatanda ölenler de aynı şekilde mi yakdı-yordu ? Bununla ilgili destanlarda dikkate değer kayıtlar vardır. Bunlar­ dan birinde (İliad. IX 546 vd) Phoneix, Kalydonia boğasından söz eder­ ken boğanın pekçok insanı "keder verici odun yığını üzerine koyduğunu" söyler. Bir başka pasajda ise (Odys. XI 211) Odysseus'un annesi Antik-leia bir insan öldüğü zaman "ışıldayan ateşin" kasları ve etleri yok etti­ ğini işaret etmektedir. Bu alıntılar destanlara göre Hellas'da da yakma âdetinin geçerli olduğunu dolaylı olarak göstermektedir. Burada geçen ateşin manevi anlamda bir temizlenmeyi ima ettiği akla gelebilirse de, destanlarda, bunun böyle düşünülmediği, tek amacın ruhun vücuttan ayrılarak bir an önce canlılar dünyasını terk etmeyi istemiş olması (Ili­ ad. IV 19.; V I I 408-10.; Odys. XI 211) söz konusudur.

Destanlarda yakma merasimi ateşin şarapla söndürülmesi (Iliad. X X I V 791.; X X I I I 237) ve kemiklerin toplanarak bir kül kabına

(7)

ko-ANADOLU-HELLAS ÖLÜ GÖMME ADETLERİ 71 nulması (İliad. X X I I I 242.; X X I V 795.; Odys. X X I V 75) ile bitmiş

görünüyor. Daha sonra yakılan kemiklerin üzerine yığılan bir tümülüs ile dikilen mezar taşı (stel) ise ölüyü onurlandırmak ve ününü yaşat­ mak amacıyla uygulanmış olmalı idi. Örneğin, Hellespontos (Çanak­ kale Boğazı) kıyılarında Aka'ların yapacakları tümülüs mezarın, ge­ lip geçene ölenin yiğitliğini öldürenin ise ününü anımsatacağı söylen­ mektedir (İliad. V I I 86).1 0 Ancak, mezarların üstüne dikildiği söylenen

mezar taşlarının biçimi ve süslemelerine ilişkin bilgi yoktur. Belki de bunlar şekilsiz büyük taşlar i d i . Gömme ritleri ile ilgili ilginç bir uy­ gulama da, Patroklos'un gömülmesi olayını izleyen oyunlardır. Bu oyun­ larda Aka kahramanları ortaya konulan bir ödülü alabilmek için bir­ birleriyle yarışmaktadırlar (İliad. X X I I I 258 vd.; 630-31; Odys. X X I V 85-86). Bu tür oyunlar düzenlemenin amacı, genellikle ölünün ruhunu t a t m i n etme ve yaşayanları eğlendirme olarak yorumlanmışsa da1 1,

destanlarda bu amaç sadece ölüyü "onurlandırma" şeklinde vurgulan­ maktadır. Örneğin, i l i a d X X I I I 646, da bu yarışmaların ölen kişiyi ya da arkadaşını anmak için bir fırsat olduğu belirtilmektedir.

Böylece, Homeros destanlarında ölü gömme âdetleriyle ilgili olarak beliren genel bilgiler gözden geçirildikten sonra, Troia merkez olmak üzere Anadolu ve Helîas'da ortaya çıkan arkeolojik kıyas malzemesinin destan verileriyle birlikte değerlendirilmesi gerekir.

M.Ö. ca. 1800-1275 tarihleri arasında yaşadığı kabul edilen Troia VI kentinde 1934 yılında ele geçen mezarlık Tıoia'lılar arasında ortak gömme âdetinin "yakma" olduğunu açıkça ortaya koymuştur1 2. Gerçi

Troia VI kenti Homeros destanlarının Troia'sı değildir. Ancak, M.Ö. 1275lerde sona erdiğine göre, destanların Troia'sı olan Troia V I I A (M.Ö. ca. 1275-1240) kentine yakındır. Nitekim, Troia VI kültürünü izleyen Troia V I I A"da genellikle bir halk ve kültür değişmesi söz ko­ nusu olmadığına göre, aynı gömme âdetinin, mezarlığı bulunmamak­ la birlikte, Troia V I I A'da da devam ettiği düşünülebilir. Troia V l ' d a çömlekler içinde ele geçen bu yakılmış iskeletler yanında, ayrıca kömür­ leşmiş küçük nesneler de bulunmuştur. Bunlar, açıkça, ölülerin kişisel eşyaları ile birlikte yakıldıklarına işaret etmektedir. K ü l çömleklerinden bazıları toprak yüzeyinin ancak 15-20 cm. altında bulunmuştur, Ay­ rıca, bunların küçük bir yığın oluşturmuş toprakla örtülü oldukları

göz-10 Bak. İliad. V I I 336, 430, 445; X V I 457.; X X I V 8.; Odys, X I I 13.; IV 584.; XI 76. 11 Rohde, E. A.g.e., s. 15.

(8)

lenmiştir1 3. Durum böyle olunca, acaba bu gibi yığınlar destan gelene­

ğinin hayalci yönüne az da olsa bir tümülüs olarak yansımış olamaz mıydı sorusu akla geliyor. Bu açıdan arkeolojik verilerle destanlarda an­ latılanlar arasında çelişki söz konusu olamaz. Öte yandan, M.O. I V - I I I . binyıl Anadolu kültürleri "yakmadan gömme" âdetini tanımış iseler de, M.Ö. I I . binyılm i l k yarısına ait Karahöyük (Konya), Ilıca (Ayaş) ve Osmankayasında14, ayrıca Protogeometrik devirden (M.O. 1050-900)

taıihlenen Assarlık mezarlığında1 5 ve Geometrik devire (M.O. 900-700)

ait Kolophon tümülüs mezarında1 6 başka "yakma" örneklerinin bulun­

duğu akılda tutulmalıdır. Hatta, Gaziantep yöresinde M.O. X X I I - X X . yüzyıla tarihlenen Gedikli mezarlığı1 7 yakma âdetinin M.Ö. I I I . binyılda

Güneydoğu Anadolu'da bulunduğunu göstermektedir. Öte yandan, H i t i t yazdı belgelerine bakılacak olursa, Eski H i t i t Devleti zamanında (M.Ö. ca. 1650-1380) yakma âdetinin bulunmadığı, oysa arkeolojik bul­ gulara göre imparatorluk Devrinde kral ailesi ve H i t i t büyüklerinin ya­ kıldığı anlaşılmaktadır1 8. Gerçi, H i t i t kültür dünyası ile çağdaş Troia

kültür çevresi (Troia VI ve kısmen Troaia V I I A ) arasındaki ilişkilere ait yazılı ve arkeolojik kesin bir bağlantı şimdiye değin ortaya konulmuş değildir. Bununla birlikte, gerek yukarıda gösterilen" arkeolojik malzeme gerekse H i t i t dünyasının verdiği tablo, destanlardaki ölü gömme âdetlerinin tersini söylememektedir. O kadar ki bu konuda Homeros destanlarında geçenler ile H i t i t âdetlerinin bir karşılaştııması bile ya-pdmıştır.1 9 T ü m bu veriler yakma âdetinin Homeros destanlarında yan­

sıtılan dünyanın Anadolu kesimine yabancı olmadığını gösterecektir. Yani, destanlar bu konuda şu ya da bu şekilde bir gerçekten hareket etmiştir. Oysa, Hellas'da, destanlarda önemle vurgulandığı şekilde, gerek K u y u Mezarlarda gerek tholos (kubbeli) mezarlarda gerekse oda mezar­ larında yakma âdetinin uygulandığını göremiyoruz. Hellas için bu dönemle (M.Ö. I I . binyıl) ilgili olarak arkeolojinin söylediği "yakmadan gömme" âdeti i d i . Bununla birlikte, istisna olarak burada da i k i örnek karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan b i r i Leukas adasında Nidri'de

bulu-13 Mylonas, G.E. A.g.m. s. 67.

14 Alp, S. Konya-Karahöyük Hafriyatı. 1953, T.A.D. V I / I (1956), s. 35 (Karahöyük); Orthmann, W. Das Graeberfeld bei Ilıca. 1967, s. 35 (Ilıca); Bittel, K-vd. Die hethitischen Grabfunde von Osmankayası, 1958 (WVDOG 71). s. 22 vd. (Osmankayası).

15 Bak. Lorimer, H . L . Homer and the Monuments. 1950. s. 106—107. 16 A.g.e.

17 Alkım, U.B. Gedikli (Karahöyük) Kazısı I. Önrapor. Belleten X X X , 1966, s. 14—16. 18 Kınal, F. Eski Anadolu Tarihi. 1962, E. 224—25.; Gurney, O.R. The Hittites.1976, s. 166—68.

(9)

ANADOLU—HELLAS ÖLÜ GÖMME ADETLERİ 73 nan mezarlardır k i ,2 0 bunlar yakma âdetinin M.O. I I . bin^ıl Hellas'ına

yabancı olduğu sonucunu değiştirecek nitelikte değildir, i k i n c i örnek, Nidri örneğinde olduğu gibi, çağın sonlarına ait Argolis'de Prosymna'da ele geçen tek bir yakmadır2 1. Bu i k i esas örneğin dışında,

Protogeo-metrik devire ait Atina'da2 2, Geometrik devire tarihlenen Phtiotis'de

Halos'da2 3 ve Atina Dipylon mezarlığında2 4, Phaleron'da2 5, Anavysos'

da2 6, Boiotia'da Vranesi'de2 7, Eretria'da2 8, Eleusis'de29 dağınık da olsa

başka yakma örnekleri vardır. Bu arkeolojik örnekler, hernekadar des­ tanların derlenme dönemine yakın iseler de, daha eski örnekler gözönün-de tutulursa, yine gözönün-destanların gömme âgözönün-detleri konusunda tutarlı oldu­ ğunu kanıtlayacaktırlar. T ü m bu örnekler yakma âdetinin Hellas'da M.Ö. I I . binyd içinde geç bir zamanda göründüğünü ortaya koydukla­ rından dolayı, bu âdetin dışarıdan -en eski örneğe sahip Anadolu'dan-getirilen yeni bir uygulama olduğunu vurgulamaları açısından30, des­

tanların Hellas'daki bu uygulamayı da gerçekçi olarak yansıttıklarını göstermektedir. Mykenai mezarlarından bazılarında mangal kömürü ve ateş izlerine de rastlanmakla birlikte, bunların yakma âdetini değil fa­ kat cenaze ritlerinin kahntdarını ya da mezarların tütsülenmesini göster­ dikleri kabul edilmektedir3 1 Burada ilgi çekici bir nokta da, destanlarda

yansıtıldığı gibi bir mezar üzerine toprak yığarak yapay bir tepecik oluş­ turma âdetinin tholos mezar geleneğini bilen Ak a la ra yabancı olmama­ sıdır. Diğer bir ilginç rastlantı da, destanlardaki gömme merasiminin bir öğesini oluşturan stellerin Mykenai K u y u Mezarları üzerindeki stel-leri çağrıştırmış olmasıdır3 2. Bu nedenle, stellerin ya da kabaca

yontul-20 Dörpfeld, W, Alt-Ithaka. 1927, s. yontul-207, vd. 21 Blegen, C. Prosymna. 1937, s. 143, 242, 250—251. 22 Lorimer, H . L . A.g.e. s. 103. 23 A.g.e., s. 108—109. 24 A.g.e. s. 103. 25 A.g.e. 25 A.g.e. 26 A.g.e. 27 A.g.e. " s. 103—104. 28 A.g.e. s. 104. 29 A.g.e. 29 A.g.e.

30 Lorimer, A.g.e. s. 104, 107; Mylonas, G.E., A.g.m. s. 81. 31 Mylonas, G.E. A.g.m. s. 68.

32 Blegen, C. Prosymna. s. 237.; Wace A.J.B. Chamber Tombs at Mycenae (1932). s. 128.; Persson. A.W. The Royal Tombs at Dendra near Midea (1931). s. 114.; Heurtley, W.A. BSA X X V (1921—23). s. 126 vd.; Karo, G. Die Schachtgraeber von Mykenai. 1930—33. s. 29 vd., 168 vd.

(10)

muş taşların Mykenai mezarları üzerine, bunların yerlerini belirtmek amacıyla konulduğunu düşünmek mümkündür. Öte yandan, gerek tho-los mezarların dromosunda gerekse birçok mezarların etrafında ele ge­ çen hayvan kemikleri de3 3, ölünün şerefine mezar çevresinde kutlanan

bir cenaze töreninin varlığını gösterebilir. Hatta, yine mezarlarda ele geçen vazolar, benzeri bir gömme seramonisinde içki kurbanı (libasyon) uygulamasının yapıldığını vurgulamış olmalıdır3 4. Bu ise Akhilleus'un

Patroklos için yaptığı içki kurbanı âdetini (Iliad. X X I I I 218—21) anımsatmaktadır.

Öte yandan, kazılarda ele geçen insan, köpek ve at kemikleri de3 5,

bunların mezar sahibi ile birlikte öldürülüp gömüldüklerini göstermiştir. Ancak, bu buluntuların Mykenai Çağı'nda bir insan kurbanı âdetini göstermiş oldukları hakkında kesin bir yargıya izin verdikleri söylene-memektedir3 6. Bununla birlikte, bu konuda destanlardaki âdetlerle bir

çelişki söz konusu değildir. Tersine paralellik gözlemlenmektedir. Yine destanlarda işaret edildiği gibi, ölülerin giyimli olarak gömüldüklerini mezarlarda ele geçen düğmeler ve altın süslemeler göstermiştir3 7. Bu­

nun yanısıra, gerek Dendra tholos mezarında3 8 gerekse Mykenai mezar­

larında3 9 yakılmış olarak bulunan nesneler, arasıra ve belki özel neden­

lerle, destanların da işaret ettiği gibi, eşyaların yakıldığını da açığa çı­ karmıştır. Ancak, destanlarda özellikle Patroklos'un gömülmesi olayın­ da göründüğü gibi, gömmeyi izleyen oyunlardaki araba yarışlarının Mykenai Çağı'ndaki arkeolojik kanıtını bulmak kolay olmamaktadır. Gerçi, mezar stelleri üzerindeki savaş arabası sahneleri bununla ilgili tutulnıuşsa da4 0, bu toplumun savaşçı görünümünü de ima edebilir.

Özetle, Homeros destanlarında anlatılanlarla arkeolojik kazı malze­ mesinin ortaya koyduğu tablo genelde değerlendirilecek olursa, şu so­ nuçlar ortaya çıkmaktadır:

1- Destanlar Hellas Aka'larınm ölülerini yaktıklarını söylüyorsa da, arkeolojinin bu konuda ortaya çıkardığı tablo genellikle

"yakma-33 Tsoımthas, Cn-J. I r v , Manatt. Mycenaean Age. 1897, s. İSO. 34 Biegen, C. Prosynına. s. 238 vd.; Wace A.J.B. A.g.e. s. 131.

35 Mylonas, G.E., A.g.m. s. 72., n. 63; Biegen, C. Prosymna. s. 235; Wace, A.J.B. A.g.e. s. 116, 145; Persson, A.W., Dendra, s. 68: Volgraff, W. BCH 28 (1904), s. 370.

36 Mylonas, G.E., A.g.m. s. 73.

37 Wace, A.J.B. A.g.e. s. 139.; Biegen, C. Prosymna, s. 256—57. 38 Persson, A.W., Dendra, s. 13 vd.

39 Tsounthas, Ch-J. Irv., Manatt, A.g.e., s. 147. 40 Mylonas, G.E., A.g.m. s. 77.

(11)

ANADOLU—HELLAS Ö L Ü G Ö M M E ADETLERİ 75 dan gömme" âdetidir. Bununla beraer, tek t ü k örneklerde de kalsa

"yak-m a " âdeti uygulan"yak-mıştır. Bu nedenle, destanlar öbyle bir âdeti akta­ rırlarken, t ü m M.Ö. I I . binyılın genel gömme uygulamasını değil, fakat çağm gerçeği olan bir noktayı yansıtmaktadırlar.

2- Homeros destanlarında kahramanlar, cesedin yakıldığı odun yı­ ğını üzerinde yapay tepecikler yükseltmişlerdir. A y n ı şekilde, tholos mezarları üzerine de çapı büyümüş olarak toprak yığıldığı bir gerçektir.

3- Destanlarda mezarların üstüne dikildiği söylenen stel ya da kaba taşlar, arkeolojik anlamda örneğini bulmuş olarak, Aka'lar için mezar yerlerini belirlemeye ve daha sonraki kuşaklarca anılmaya yarar işaret­ ler olmuştur.

4- Yine destanlarda ölüye ait kişisel eşyalardan bazısı cesetle bir­ likte yakılmıştır. A y n ı şekilde, M.Ö. I I . binyılda gerek Troia'da gerekse Hellas'da bu türden nesneler ölü ile birlikte gömülmüş, bazen de yakd-mıştır.

5- H e m destanlarda hem de M.Ö. I I . binyılda, arkeolojinin göster­ diği şekilde, ölünün şerefine cenaze şölenleri düzenlenmiştir. Ayrıca, gerek destanlarda gerekse söz konusu dönemde yine ölülerin onuruna, onlara öte dünyada eşlik etmek üzere insan ve hayvan kurban edilmiştir. Bunun yanısıra, her ikisine de ortak olmak üzere, ölü için libasyonlar yapılmıştır.

6- Destanların Troia'lılar için geçerli oduğunu söylediği "yakma" âdetinde ise tam bir tutarlılık vardır. Gerçekten, Anadolu kültürü bu âdeti, Gedikli örneğinde görüldüğü üzere, M.Ö. I I I . binyıldan itibaren tanımaktadır. O halde, destan geleneği " y a k m a " âdetini Hellas'daki örneğine göre değil, Anadolu'daki -Troia VI ya da Troia V I I A- örneğine göre alıp yansıtmış olabilir. Nitekim, destanlarda geçen başka kültür öğelerinin -örneğin, surlar ve megaron ev t i p i - incelenmesi de bu konuda destekleyici sonuçlar verecektir.

Referanslar

Benzer Belgeler

Patlatma kaynaklı sarsıntıların çevre yerleşim yerlerine olan etkilerinin belirlenmesi ve minimize edilmesinde alışılagelmiş yöntem, sismografla en yüksek

Düz, zikzak (B tipi) ve iç-dış zikzak (C tipi) kanatçık kullanılması durumunda kanal boyunca sıcak akışkan sıcaklık değişimleri paralel ve ters akış için

102 Tablo 4.44: “Eğitimin Başlangıcı Olarak Ebeveyn” Kategorisini Oluşturan Metaforlar ve Onları İfade Eden Öğretmen Sayısı .... 104 Tablo 4.45: “Bilgi Sağlayıcı

Adım 1) Yeniden boyutlandırma: İki görüntü aynı boyutta olmalıdır. Adım 2) Çok spektrallı görüntü, IHS bileşenlerine dönüştürülür (ileri IHS dönüşümü). Adım 3)

Bunun yanı sıra bayan öğretmenler, teknoloji kullanımının çok fazla zaman, para ve enerji gerektirmesinin matematik derslerinde bilgisayar destekli öğretim ve uygulamalarını

典禮當日,本校林建煌校長、吳介信副校長、朱娟秀副校長等北聯大近 200

Karabük Üniversitesi’nde İşletme Fakültesi’ne bağlı olduğu için İletişim Fakülteleri’nden daha farklı bir eğitim müfredatına sahip olan Halkla

Bu becerinin de diğer becerilerde olduğu gibi çocukluk döneminden başladığı anlaşılmaktadır (Berman & Slobin, 1994). Çocukluk döneminin ortalarında başlayan