• Sonuç bulunamadı

Müntehabât-ı Eş'âr ve Gazeliyât [06 Mil Yz A 799]

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Müntehabât-ı Eş'âr ve Gazeliyât [06 Mil Yz A 799]"

Copied!
326
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

NĠĞDE ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TÜRK DĠLĠ VE EDEBĠYATI ANA BĠLĠM DALI ESKĠ TÜRK EDEBĠYATI BĠLĠM DALI

MÜNTEHABÂT-I EŞ’ÂR VE GAZELİYÂT ( 06 Mil Yz A 799)

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

HAZIRLAYAN ENES YILDIZ

NĠĞDE HAZĠRAN 2014

(2)

T.C.

NĠĞDE ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ

TÜRK DĠLĠ VE EDEBĠYATI ANA BĠLĠM DALI ESKĠ TÜRK EDEBĠYATI BĠLĠM DALI

MÜNTEHABÂT-I EŞ’ÂR VE GAZELİYÂT ( 06 Mil Yz A 799)

YÜKSEK LĠSANS TEZĠ

Hazırlayan Enes Yıldız

DanıĢman Doç. Dr. Bekir Çınar

Niğde Haziran, 2014

(3)

YEMİN METNİ

Yüksek lisans tezi olarak sunduğum “MÜNTEHABÂT-I EŞ’ÂR VE GAZELİYÂT (06 Mil Yz A 799)” baĢlıklı bu çalıĢmanın, bilimsel ve akademik kurallar çerçevesinde tez yazım kılavuzuna uygun olarak tarafımdan yazıldığını, yararlandığım eserlerin tamamının kaynaklarda gösterildiğini ve çalıĢmamın içinde kullanıldıkları her yerde bunlara atıf yapıldığını belirtir ve bunu onurumla doğrularım.

29/06/2014

ENES YILDIZ

(4)
(5)

I

ÖN SÖZ

Türk tarihinin en önemli kırılma noktalarından biri de hiç Ģüphe yok Ġslamiyet‟in kabulüdür. 10. yüzyıldan itibaren Türkler Ġslamiyet‟i kabul etmiĢtir.

Ġslamiyet‟in kabulü ile Araplar ve özellikle Ġranlılar ile sıkı bir iletiĢim ve etkileĢim yaĢanmıĢ, bu iletiĢim ve etkileĢimle birlikte bir “kültür değiĢimi” meydana gelmiĢtir.

DeğiĢimin kendini gösterdiği alanlardan biri de edebiyat olmuĢtur. Ġslamiyet‟in kabulü ile meydana gelen ve çeĢitli isimlendirmesi olan (divan edebiyatı, eski Türk edebiyatı, klasik Türk edebiyatı, Ġslami Türk edebiyatı gibi.) bu edebiyat 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar varlığını sürdürmüĢtür. Divan edebiyatı hem faydalandığı kaynaklar hem de kendine özgü kuralları ile asırlarca süren bir edebî gelenektir.

Dünya tarihinin en kadim milletlerinden Arap, Ġran ve Türk toplumlarının tevarüs eden kültür ve irfanlarının estetik bir yansıması olan divan edebiyatı beslendiği kaynaklar yönünden çok zengindir. Bu çerçevede divan Ģiirine hakkı ile vakıf olmak belli bir kültür zenginliği ister.

AraĢtırmacılar ister tematik ister yapısal ister sanatçı merkezli ister okuyucu merkezli olsun birçok açıdan bu edebiyatı ve kaynakları üzerinde akademik çalıĢmalar yapmıĢlardır. Divan edebiyatında mürettep bir divan kadar düzenli ve değerli kaynak olmasalar da ikinci derece kaynaklar arasında mecmualar önemli bir yer tutar. Bu mecmuaların gelenek içerisinde divanlar gibi sınırları belli bir formu oluĢmamıĢtır.

Bu nedenle araĢtırmacılar bazı ölçütlere göre mecmuaları tasnif etmiĢtir.

Mecmualar “sanatçı-sanat” noktasından bir sanatkârın edebî zevk ve eğilimini bize sunarken “sanat-toplum” bağlamında devrin edebi, estetik meylini anlama imkanı verir. Ayrıca mecmualar sayesinde divan sahibi bir Ģair hakkında yeni bilgi ve Ģiirler gün yüzüne çıkar. Mecmualar sürprizlere açık metinler olduğu için bir Ģaire ait divan veya divanın bir parçası mecmualarda yer alabilir. Örneğin, Abdulkadir Karahan, Figânî divanını dorudan mecmualar yardımıyla hazırlamıĢtır. BehiĢtî, Hecrî, Amrî, Helâkî gibi Ģairlerin divanları hazırlanırken mecmualar mütemmim olarak rol oynarken, Bâkî ve Fuzûlî gibi Ģairlerin bazı yeni Ģiirlerinin gün yüzüne çıkmasında mecmuaların önemli katkısı vardır.

(6)

II

Bizim çalıĢma konumuz Millî Kütüphanede “06 Mil Yz A 799” numarada kayıtlı “Müntehabât-ı Eş’âr ve Gazeliyât” adlı Ģiir mecmuasıdır. 96 varaktan oluĢan eserde birçok farklı Ģaire ait, gazelden kasideye, tahmisten terci-i bende kadar çok farklı nazım Ģekillerinde Ģiirler vardır.

ÇalıĢmamız üç ana bölümden oluĢmaktadır. Birinci bölümde “Eski Türk Edebiyatında Mecmualar: Tanım, Tasnif ve Önem” baĢlığı altında mecmua konusu ele alınıp bilgi verilmiĢtir. Ġkinci bölümde ise tezin konusu olan Ģiir mecmuası tanıtılıp incelemeye alınmıĢtır. Ġncelemede Ģiirler ve Ģairler hakkında nazım Ģekilleri, Ģiir sayıları ve kalıp kullanımları gibi noktalarından istatistiki bilgiler verilmiĢtir.

Ayrıca mecmuada Ģiirler ile ilgili dikkat çeken noktalar ikinci bölümde belirtilmiĢtir.

Üçüncü bölümde ise mecmuanın transkripsiyonlu metni verilmiĢtir. Derkenar bölümünde bulunan Ģiirleri, metnin sonuna “derkenar” baĢlığı açılıp burada verilmiĢtir. Mecmuada bulunan Arapça ve Farsça Ģiirler ise orijinal halleri ile bilgisayara aktarılıp teze dahil edilmiĢtir. Çeviriyazı alfabesinde ise genel kabul görmüĢ alfabe kullanılmıĢtır. Ġmla konusunda ise Ziya AvĢar‟ın “Tenkitli Metin Neşrinde İmla Sorunu Üzerine Yeni Düşünce Ve Öneriler” adlı çalıĢmasını esas alınmıĢtır. Mecmuada okunamayan veya müstehcen kelimeler Ģiir üzerinde gösterilmiĢtir. Örneğin; 85a-89a varakları arasında Askerî‟nin “pendnâme”si bulunmaktadır. ġiirin müstehcenliği nedeni ile müstehcen kelimelerin sadece baĢ harfleri alınmıĢ ve sonrasına üç nokta konulmuĢtur.

Bu çalıĢmaya beni teĢvik eden desteklerini ve yönlendirmelerini eksik etmeyen hocam Doç. Dr. Bekir ÇINAR‟a teĢekkürü borç bilirim. Ayrıca bütün Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü hocalarıma teĢekkür ederim.

ENES YILDIZ NĠĞDE-2014

(7)

III

ÖZET

YÜKSEK LİSANS TEZİ

MÜNTEHABÂT-I EŞ’ÂR VE GAZELİYÂT ( 06 Mil Yz A 799)

YILDIZ, ENES

TÜRK DĠLĠ VE EDEBĠYATI ANA BĠLĠM DALI

Tez Danışmanı: Bekir ÇINAR Haziran 2014 , 323 sayfa

Antoloji niteliğinde eserler olan Ģiir mecmuaları hem yazarının kiĢisel zevkini yansıtır hem de dönemin edebi eğilimi ve zevki üzerine bize bilgiler verir. Ayrıca Ģiir mecmuaları eski Türk edebiyatı bilimsel araĢtırmaları için önemli kaynaklardır. Bu eserler sayesinde hem Ģairler hakkında yeni bilgilere ulaĢılmakta hem de divanlarda bulunmayan bazı Ģiirler ilim âlemine kazandırılmaktadır. Biz bu çalıĢmada Millî Kütüphanede “06 Mil Yz A 799” numarada kayıtlı “Müntehabât-ı Eş’âr ve Gazeliyât” adlı Ģiir mecmuasının metnini ortaya koyduk ve incelemesini yaptık. Ġlk önce mecmualar hakkında bilgi verdikten sonra tezimizin konusu olan mecmuanın tanıtımını yaptık. Daha sonra inceleme kısmına geçtik. Ġncelemeyi yaparken hedeflediğimiz noktalar, mecmuanın edebiyat tarihi içerisindeki yeri, mecmuaya alınan Ģiirler ve bu Ģiirlerin nazım Ģekilleri, kalıplarını incelemek oldu. Ġmkanlar nispetinde divanı çalıĢılmıĢ olan Ģairlerin divanlarına bakılmıĢ ve mecmuada bulunan Ģiirleri tespit edilerek karĢılaĢtırma yapılmıĢtır.

Anahtar Sözcükler: Klasik Türk Edebiyatı, Mecmua, ġiir Mecmusı,

(8)

IV

ABSTRACT

MASTER'S THESIS

COLLECTİON OF POEMS AND GAZALS (06 Mil Yz A 799)

YILDIZ, ENES

DEPARTMENT OF TURKISH LANGUAGE AND LITERATURE Thesis Advisor: Bekir Cinar

June 2014, 323 pages

Anthology of poetry magazines reflect both in the nature of the works and the personal taste of the author 's literary trend. In addition, the former Turkish literature poetry magazines are an important source for scientific research . Thanks to these works new information is achieved about the poet as well as some of the poems which aren‟t found in sofas knowledge is imparted to the world . In this study in the National Library, "06 Mil Yz 799 " number stored in the " Collections Of Poems And Gazals" we put forth the text of his poem and review journals have made . After giving knowledge about magazines, we promoted magazines which were the subject of our thesis. Then we got to the review . While searcing we aimed placing in literary history of magazines , periodicals received poetic forms of poetry, and this poem.

Facilities which have been studied in proportion to divan poets and look at the comparison was made by determining the poems in magazines .

Key words: Clasical Turkish Literature, Collection, Collection of Poetry,

(9)

V

İÇİNDEKİLER

ÖN SÖZ ... I ÖZET ... III ABSTRACT ... IV ĠÇĠNDEKĠLER ... V TRANSKRĠPSĠYON ĠġARETLERĠ ... VI

GĠRĠġ ... 1

I.ESKĠ TÜRK EDEBĠYATINDA MECMUA: TANIM, TASNĠF VE ÖNEM ... 1

II. MECMUÂ‟NIN ġEKĠL VE MUHTEVA ÖZELLĠKLERĠ ... 8

II.1. Mecmuâdaki Nazım ġekilleri ve Sayıları ... 8

II.1.1. Kasideler ... 9

II.1.2. Terkîb-i Bend ve Terci‟-i Bend ... 11

II.1.3. Musammatlar ... 14

II.1.4. Gazeller ... 15

III. TRANSKRĠPSĠYONLU METĠN ... 19

III.1. Derkenar ... 210

IV.KAYNAKÇA ... 215

VI. TIPKIBASIM ... 218

(10)

VI

TRANSKRİPSİYON İŞARETLERİ

ا ā ظ ẓ

ب b, p ع ʿ

پ p غ ġ

ت t ف f

ث ŝ ق ḳ ج c, ç ک k, g

ح ḥ گ ñ

خ ḫ ل l

د d م m

ر ẕ ن n

ر r و v, ū

ز z ه h

س s لا la, lā

ش Ģ ی y, ī

ص ṣ ء ʾ

ض ż

ط ṭ

(11)

1

GİRİŞ

I.ESKİ TÜRK EDEBİYATINDA MECMUA: TANIM, TASNİF VE ÖNEM

Arapça cem‟ kökünden gelen mecmuanın kelime manası cem‟ olunmuĢ, toplanmıĢ, bir araya getirilmiĢ Ģey, toplanıp biriktirilmiĢ, tertip ve tanzim edilmiĢ Ģeylerin hepsi (Devellioğlu, 2004:596) toplanıp, biriktirilmiĢ ve düzenlenmiĢ Ģeylerin tamamı (Parlatır, 2011:1033) toplanılıp biriktirilmiĢ ve tanzim ve tertip edilmiĢ Ģeylerin heyeti (Sami, 2009:1293); toplanmıĢ, derilmiĢ (Uzun 2003:265) anlamına gelir. Bu eserler için “mecmua”nın yanı sıra “mecâmî‟”, “mecma‟”, “câmi‟” gibi aynı kökten türemiĢ kelimelerle -yalnız Osmanlı Türkçesinde- “cüzdan”, “defter” ve

“cerîde” isimleri de aynı manada kullanılmıĢtır. (Uzun, 2003: 265) Farsçada dilenci veya dilenci torbası anlamına gelen “keĢkûl” kelimesi Arapçada mecmua anlamına gelir. Bunun yanında Arapça gemi anlamına gelen sefine kelimesi de Ģiir mecmuası yerinde kullanılır. Edebiyatımızda (sefine-cönk) sözleri Ģiir mecmuası not defteri;

keĢtî de kadeh manasına mecaz olarak kullanılmıĢtır. (Onay, 2004:429)

Mecmua edebiyatta terim olarak defter, çeĢitli konuların bir araya getirildiği yazıları ihtiva eden kitap, Ģiir defteri anlamında kullanılmıĢtır.(Kut, 1986:170) Mecmua baĢlangıçta, birçok bakımdan benzediği cönk gibi âyetler, hadisler, fetvalar, dualar, hutbeler, Ģiirler, ilâhiler, Ģarkılar, mektuplar, latifeler, lugaz ve muammalarla ilaç tariflerinin ve faydalı bilgilerin (fevâid), notların, tarihî belge ve kayıtların (tevârih) derlendiği bir not defteri halinde ortaya çıkmıĢ, zamanla geliĢip düzenli bir tertip ve Ģekle kavuĢarak türlerine göre bazı farklılıklar gösteren bir kitap veya telif çeĢidi özelliği kazanmıĢtır. Bir telif türü olarak geliĢimini tamamladıktan sonra genellikle kitap hüviyetindeki teliflerden farklı bir tarafı kalmamıĢtır (Uzun, 2003:

265).

(12)

2

Mecmuaların gelenek içerisinde bir divan gibi sınırları belli bir formu ve muhtevası oluĢmamıĢtır.

Bu nedenle karĢımıza çok farklı içerikte mecmualar çıkabilir. Mecmuaların üzerine yapılan araĢtırmaların artması ile mecmualar muhteva ve taĢıdıkları özellikler noktasından tasnif edilmiĢtir.

Mecmuaların konuları daha çok edebiyatla ilgilidir. Gazel, kaside, musammat, tarih, mektup v.s. Ģekiller ile tevhid, na‟t, mersiye v.b. türleri üzerinde oluĢturulmuĢ mecmualar bunlardandır. Ancak fıkıh, kelam gibi dini ilimler; simya, reml, sihir, falcılık gibi eski batıl ilimler; musiki, hat gibi sañat dalları vs. üzerine derlenmiĢ mecmualar da vardır. Bu tür mecmualar bir konu bütünlüğüne sahiptir. Buna karĢılık her mecmua derleyicisi aynı titizliği göstermeyebilir ve her çeĢit hoĢa giden yazıyım mecmuasına alabilir. Bir gazelden sonra mensur bir latife, bir fıkıh kaidesinden sonra bir fal usulü, bir müstehcen fıkradan sonra bir öğüt yazılabilir; hatta değiĢik dillerde pasajlara yer verilebilir. (Pala, 2003:313)

Mecmualar derleme sınıfına giren eserlerdir. Mecmualar üzerinde yapılan çalıĢmalarda henüz bir model oluĢmamıĢtır. Sürprizlere açık olan bu eserlerden ne çıkacağı ancak içine girilince görülecektir. (Kurnaz ve Aydemir, 2013:52).

“Mecmuaların içerisinde türlü alanlara ait metinler bulunsa da daha çok tertip edenin zevk ve eğilimine göre divan şiirinden seçilen metinler görürüz. Mecmualar karşımıza şekil ve muhteva yönünden çok farklı tertip edilmiş şekilde çıkar. Mecmuaların içeriğinde birçok farklı türde ve biçimde eser bulunduğu gibi, tek bir tür ve şekle münhasır mecmualar da bulunmaktadır. Yaptığımız taramalarda pek çok farklı konu etrafında teşekkül etmiş mecmualara rastladık. Örneğin, şiir mecmuaları (mecmû‟a-i eş‟âr), risale mecmuaları (mecmû‟atü‟r-resâ‟il), hadis mecmuaları (mecmû‟atü‟l-ehâdîs), fetva mecmuaları (mecmû‟a-i fetâvâ), dua mecmuaları (mecmû‟a-i ed‟iye), tarih manzumelerini içeren mecmualar (mecmû‟a-i tevârîh), fevâid mecmuaları (mecmû‟a-i fevâ‟id), hutbe mecmuaları (mecmû‟atü‟l-huteb), tıpla ilgili mecmualar (mecmû‟a-i tıb, mecmû‟a-i mücerrebât, mecmû‟a-i mu‟âlece), gizli ilimlerden bahseden mecmualar (mecmû‟atü‟l-havâss, mecmû‟a-i cifr ve reml, mecmû‟a-i ilm-i nücûm, mecmû‟a-i tılısmât, mecmû‟a-i melâhîm, mecmû‟a-i

(13)

3

vefk), letaif mecmuaları (mecmû‟atü‟l-letâ‟if), zikir ve evrâd mecmuaları (mecmû‟a-i zikr ü evrâd), hikâye mecmuaları (mecmû‟a-i hikâyât), münşe‟ât mecmuaları (mecmû‟a-i münşe‟ât), müzikle ilgili mecmualar (mecmû‟a-i beste ve semâ‟î, mecmû‟a-i mûsikî, mecmû‟a-i ilâhiyyât, mecmû‟a-i sâz u söz), mektup mecmuaları (mecmû‟a-i mekâtib), müsvedde mecmuaları (mecmû‟a-i müsevvedât), ilâm mecmuaları (mecmû‟a-i sukûk), söz, deyiş mecmuaları (mecmû‟a-i makâlât), hadis ve tefsir benzeri kaynaklardan edinilen dinî bilgilerin yer aldığı mecmualar (mecmû‟a-i menkûlât) bunlardan bazılarıdır.

Özellikle klâsik şiirimize ait türler ve nazım şekillerine mahsus manzumelerin toplandığı mecmualar da bulunmaktadır: Kaside mecmuaları (mecmû‟atü‟l- kasâ‟id), naat mecmuaları (mecmû‟atü‟n-nu‟ût), gazel mecmuaları (mecmû‟a-i gazeliyât), nazire mecmuaları (mecmû‟atü‟n-nezâ‟ir),rubai mecmuaları (mecmû‟a-i rubâ‟iyât), terkîb-i bend mecmuaları (mecmû‟a-i terkîb-i bend), tercî-i bend mecmuaları (mecmû‟a-i tercî-i bend), sadece müstakil beyitler bulunan mecmualar (mecmû‟a-i ebyât), birden çok şairin divanlarını barındıran mecmualar (mecmû‟atü‟d-devâvîn) gibi. Ayrıca bazı mecmuaların derleyicilerinin adıyla anıldığı (Münşe‟ât-ı Ferîdûn, Pervâne Bey Mecmû‟ası vb.), bazılarının özel adları olduğu (Câmi‟u‟-n-nezâ‟ir vb.) görülmektedir.”(GıynaĢ, 2011:246-247)

Agâh Sırrı Levend (2008:167), mecmuaları beĢ guruba ayırmıĢ ve her gurup için açıklamalar yapmıĢtır. Edebiyat tarihimiz bakımından çok önemli olan mecmualar Ģöyle ayrılabilir:

a) Nazire mecmuaları: Bir Ģairin Ģiirine baĢka bir Ģair tarafından aynı vezin vekafiyede söylenen benzer Ģiirleri (nazireleri) bir araya toplayan mecmualardır.

(Ömerbin Mezîd, Mecmu‟atü‟n-Nezâir; Eğirdirli Hacı Kemâl, Câmi‟ü‟n-Nezâ‟ir;

Edirneli Nazmî, Mecma‟u‟n-Nezâ‟ir) .

(14)

4

b) Meraklılarca toplanmış, birer antoloji niteliğinde seçme şiir mecmuaları:

Butür mecmualar antoloji niteliğinde olan mecmualardır. Mecmuanın mürettibininzevki ve hayat görüĢü doğrultusunda seçtiği Ģiirleri bir arada topladığı defterdir. Muhtelif Ģairleri divanlarını bir araya toplayan divan mecmuaları da bu grupta yeralmaktadır.(mecmu‟a-ı eĢ‟âr, mecmua-ı devâvîn).

c) Türlü konulardaki risalelerin bir araya getirilmesiyle meydana gelenmecmu’alar:

Bu tür mecmualarda, çok çeĢitli konularda Ģiirler bulunmaktadır. ġiirlerin yanında yararlı bilgilerin de yer aldığı görülmektedir. Bunlar, manzum vemensur olabileceği gibi farklı dillerde de olabilmektedir. Mecmuayı tertip eden kiĢimecmuaya o an önemli gördüğü, beğendiği her Ģeyi not etmektedir.

Bu, beğendiği bir hikâye, sevdiği bir Ģairin Ģiiri, kendisi için önemli olan bir olayın veya o dönemdegerçekleĢen sosyal bir olayın tarihi, bir hesap, bir mektup, bir ilaç tarifi, yemek tarifiyada dua olabilmektedir.

d) Aynı konudaki eserlerin bir araya getirilmesiyle meydana gelen mecmualar:

Mecmu‟a-ı edviyye, mecmu‟a-ı tevârih, mecmu‟a-ı mu‟ammeyât, mecmu‟a-ı münĢe‟ât, mecmu‟a-ı resâîl gibi mecmualar tek bir türü ihtivâ etmeleri bakımındanbu gruba girmektedir.

e) Tanınmış kişilerce hazırlanmış mecmualar:

Bu mecmuaların yazarları bellidir ve bunlar döneminde tanınmıĢ kiĢilerdir.

Bu tür mecmualarda, küçük risaleler, biyografiler, fıkralar, derleyene ait özel mektuplar yer alabilmektedir. AĢçı Ġbrahim Dede Mecmuası, Fasih Dede Mecmuası gibi mecmualar bu türdendir.

Günay Kut (1986:170-174) ise, mecmuâları Ģu Ģekilde tasnifeder:

1-Nazire mecmuaları.

2-Seçme Ģiir mecmuaları.

(15)

5

3-Aynı konu ile ilgili eserlerin bir araya getirilmesiyle oluĢturulan macmualar.

4-KarıĢık, yani manzum ve mensur veya farklı dillerle yazılmıĢ parçalardan oluĢan mecmualar.

5-Derleyeni belli mecmualar.

Atabey Kılıç ve Mehmet Gürbüz de birer tasnif denemesi yapmıĢtır.

Atabey Kılıç (2012: 80-95)‟ın tasnifi Ģöyledir:

1-Cilt ve tertip hususiyetleri bakımından: Cönkler, mecmualar

2-Şekil bakımından: Manzum metin mecmualar, mensur metin mecmualar, karıĢık manzum mensur eser mecmualar

3-Dil bakımından: Arapça, Farsça, Türkçe, çok dilli mecmualar 4-Muhteva bakımından: Din, tasavvuf, ilm-i nücûm/fal….

5-Şahısların tertip ettiği veya şahıslar için tertip edilen mecmualar.

. Mehmet Gürbüz ( 2012:108-112) ise Ģu Ģekilde tasnif yapar:

1-ġiirlerin Ģekil özelliğine göre oluĢturulan Ģiir mecmuaları.

2-ġiirlerin konularına göre oluĢturulan (tematik) Ģiir mecmuaları.

3-Nazire mecmuaları.

4-ġairlerin aidiyeti / mensubiyetine esasına göre hazırlanan mecmualar.

5-Bir mensubiyet iliĢkisi gözetmeksizin belirli Ģairlerin divanlarını / Ģiirlerini bir araya getirmeyi amaçlayan mecmualar.

Tasniflerde görüldüğü gibi dört araĢtırmacı da mecmuaları beĢer kalemde tasnif etmiĢlerdir. Günay Kut ve Agâh Sırrı Levend‟in tasnifleri birbirine yakındır.

Levend‟in tasnifini Kut “KarıĢık, yani manzum ve mensur veya farklı dillerle yazılmıĢ parçalardan oluĢan mecmualar” maddesini ekleyerek geniĢletmiĢtir. Kılıç ve Gürbüz tasnife “Ģekil ve muhteve” konularından da bakmıĢlardır. Kılıç Ģekil ve muhtevanın yanında mecmuaların cilt ve tertip hususiyetlerini de tasnife ekleyerek mecmualara bütüncül bir Ģekilde ele almıĢtır.

(16)

6

Mecmualar mürettep bir divan kadar olmasa da hem edebiyat tarihi hem de divan Ģiiri için çok önemli kaynaklardır. Mecmualar, yazıldığı devrin edebi zeminini teĢkil eder ve bu zemin anlaĢılmadan devrin edebi hüviyetini layıkıyla anlamamız mümkün değildir (Tarlan, 1946:137). Mecmualar tek bir konuyu içine alan yazıları topladığı gibi değiĢik konuları da içine alabilir. Hatta değiĢik dillerde de olabilir.

Bu açıdan değerlendirilirse mecmualar yalnızedebiyat tarihi için değil, genel bir tarih için de önemi bir kaynak hüviyetindedir.

Mecmualara yalnız edebi bir eser olarak değil, aynı zamanda tarihi bir belge olarak yaklaĢmak daha doğru olacaktır.(Kut, 1986:170) ġiir mecmûaları, edebiyat tarihi açısından tezkireler ve benzeri eserler yanındaönemli kaynaklardır.

Kütüphanelerde bulunan pek çok mecmûa, eserleri günümüze gelmemiĢ veya dîvanı tertip edilmemiĢ Ģairlerin Ģiirlerini tespit etmeyi, hepsinden önemlisi Ģiirin seyrini takip edebilmeyi sağlar. Zîrâ bu mecmûalar, genellikle Ģiirden anlayan, Ģiir zevki olan kiĢiler tarafından tertip edilmiĢtir. Bu yargının doğruluğu mecmûalara alınan Ģiirlere bakıldığında daha iyi anlaĢılacaktır. Mecmûalara alınan Ģiirlerde, mürettibin eğitimi, bilgisi, zevki ve meĢrebi önemli bir kıstastır. Ancak kiĢisel zevk ve ilgi yanında toplumun beğenisi de bir Ģiirin değerini belirler. Bu bakımdan mecmûalar tertip edildiği dönemlerin Ģiir zevki ve beğenilen Ģairler ve hatta onların en beğenilen Ģiirleri hakkında bize net ipuçları verirler.(Tunç, 2007: 12)

Mecmualar, içinde barındırdığı Ģiir ve Ģairle dönemin okuyucu zevkini ve Ģairin okunurluğunu, popüleritesini verir. Ali ġîr Nevâyî‟nin Ģiirleri XV. yüzyıldan XX. yüzyıla kadar mecmualarda yer alıyorsa bu durum hem okuyucu zevkini hem de Ģairin uzun süreli etkisini gösterir.

Edebiyat tarihinin birinci dereceden kaynakları olan tezkirelere yansımamıĢ birçok Ģair, Ģiir, tür ve belgede de mecmualar edebiyat tarihinin vazgeçilmez kaynakları durumundadır. Hâdî‟nin Saray Ģehrengizi, BehiĢtî‟nin Vize ġehrengizi vs.

mecmualardan hareketle gün yüzüne çıkarılmıĢ eserlerdir (Aydemir, 2007:123).

(17)

7

ġairin edebî kiĢiliğinin tespitinde de mecmuaların önemli ölçüde katkısı vardır. Nazire mecmuaları baĢta olmak üzere, birçok mecmuada benzer Ģiirler peĢ peĢe sıralanmıĢtır. Bu Ģiirlerin nazire olup olmadığı mecmuaların bir kısmında belirtilmiĢ, bir kısmında buna gerek görülmeden benzer Ģiirler arka arkaya verilmiĢtir.

Buradaki bilgilerden hareketle bir Ģairin üslubunu oluĢtururken kimlerden etkilendiğini veya kimlerin Ģiirlerini meĢk edip egzersiz yaptığını, kimleri etkilediğini tespit mümkün hâle gelmektedir. (Aydemir, 2007:125) Anadolu sahasında ilk örneklerine XV. yüzyılın baĢlarında rastlanan Ģiir mecmuaları beğenilen, tanzîr edilen manzûmeleri, çeĢitli sebeplerle dîvânlara alınmamıĢ Ģiirleri de barındırması yönüyle son derece önemli kaynaklardır. (Tanyıldız,2012:224).

Açıklamalarda görüldüğü gibi mecmualar tahlil çalıĢmalarında, Ģairlerin birbiri ile etkileĢiminde, edebiyat tarihi noktasından bilgilerin netleĢmesi, düzeltilmesi, yeni bilgilerin ilave edilmesinde vazgeçilmez kaynaklardır.

(18)

8

II. MECMUÂ’NIN ŞEKİL VE MUHTEVA ÖZELLİKLERİ

Üzerinde çalıĢma yaptığımız mecmuanın adı ”Müntehabât-ı EĢ‟âr ve Gazeliyât”tır. Eser Ankara Milli Kütüphanede Yazmalar Koleksiyonu 926 dvd numaralı ve 06 Mil Yz A 799 arĢiv numarasında kayıtlıdır. Eserin ikinci varağında (2a) satın alma tarihi vardır:12 Nisan 1973. Ayrıca isim de yazılmıĢtır: Abdullah Öztemiz (S.N 1973/2-218).Eser koyu bordo meĢin kaplı mukavva bir cilt içindedir. 96 (1a-96a) varaktan oluĢan eserin boyutları Ģöyledir: DıĢ: 180 x 115, iç: 145 x 80 mm.

Eserin yazı türü ağırlıklı olarak talik yazı türü olup kayıt türü ise harfli filigranlı, satır sayısı yer yer değiĢmektedir. Eserin giriĢinde Ģu yazı vardır: ” Hâzâ kitâb-ı müntehabât-ı eş’ârât ve gazeliyât-ı nâdire pendnâme-i Askerî Beg”. Ayrıca mukavva cildin iç kısmında Ģu Ģairlerin adları alt alta yazılmıĢtır: “ Ulvî, Ahmed, Nev‟î, MeĢamî, Ahî, Ubeydî, Usulî, Yahya, Kabulî, BehiĢtî, Rahmî”. Mecmuadaki Ģiirler çoğunluk olarak 15 ve16. yüzyıllardan alınmıĢtır. Mecmua Ģiir türü yelpazesi olarak geniĢtir. Kaside gazel gibi nazım Ģekilleri yanında “Işıknâme-i Kabûlî Efendi” baĢlıklı Alevi-BektaĢi geleneği içerisinde söylenmiĢ bir Ģiir ve “Sebeb-i Tesvîd” baĢlıklı Kıbrıs gezisini anlatan 10 beyitlik Ģiir bulunmaktadır.

II.1. Mecmuâdaki Nazım Şekilleri ve Sayıları

Sıra Nazım Şekli Şiir Sayısı (Adet)

1 Kaside 9

2 Terkîb-i Bend 1

3 Terci‟-i Bend 9

4 Muhammes 15

5 Tahmis 11

6 Müsebba 1

7 Müsemmen 2

8 Müseddes 2

(19)

9

9 Gazel 128

II.1.1. Kasideler

BeĢi Ulvî Çelebi ikisi Makâlî ve birer tane Fuzûlî ve Âgehî ait olmak üzere toplam dokuz tane kaside vardır. Kasidede adet olarak birinciliği Ulvî almaktadır.

Ulvî kasidelerinin dördünü “Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilün” kalıbı ile sadece birini “Fâ‟ilâtün Fâ‟ilâtün Fâ‟ilâtün Fâ‟ilün” kalıbı ile yazmıĢtır.

Kasideler sırası ile “âteĢ ü âb” ,”tîg ü kemer” , “tîg ü kelem” , “tîr ü keman” konusu üzerinedir. Fuzûlî‟nin “ bahar” kasidesi, Âgehî‟nin ise “Ģütür” kasidesi mecmuaya alınmıĢtır. AĢağıda kasidelerin sırası, Ģairi, varak numarası ve aruz kalıbı ve matla‟

beyti tabloda gösterilmiĢtir.

Sıra Şair Varak

numarası

Aruz kalıbı ve matla’ beyti

1 MAKÂLÎ 17b-18a Mef„ûlü Mefâ„îlü Mefâ„îlü Fe„ûlün

Bir Ģeb ki alup destüme elmās-ı tefekkür Daldım çıḳarup baḥr-i süḫanda niçe bin dür

2 ULVÎ 18a-18b Fâ‟ilâtün Fâ‟ilâtün Fâ‟ilâtün Fâ‟ilün

ġevḳ-ı ḫaddüñle Ģu dem kim iĢüm āh u zār olur Āh dūd u dūd ebr u ebr āteĢbār olur

3 ULVÎ 20b-21b Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilün

Tīġ-ı ṣunʿıla ḳalem levḥa raḳam çekdügi dem Dest-i ḳudretle ṣunıldı elüñe tīġ u ḳalem

(20)

10

4 ULVÎ 21b-23a Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilün

Dil yanup āteĢ-i ῾aĢḳıla dökerdi gözüm āb Ġmtizāc eylemedin āteĢ ü bād āb u türāb

5 ULVÎ 23a-24b Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilün

Dest-i ḳudret ṣanemā ḳaĢlaruñ itdükde kemān Tīr-i müjgānuña ḳarĢu hedef oldı nice cān

6 ULVÎ

24b-25a Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilün

Kemerüñ tīġ-ı mücevherle olup ġarḳa-i zer Der-miyān itdi saña varın ol tīġ u kemer

7 FUZÛLÎ

29a-32a Mefâ„ilün Fe„ilâtün Mefâ„ilün Fe‟ilün Hevā ins-i gülzāre oldu çihre küĢā Bahār gülĢene giydirdi ḫilʿat-i ḫaḍrā

8 MAKÂLÎ

32a-33a Mefâ„ilün Fe„ilâtün Mefâ„ilün Fe‟ilün

Meger ki bir gice bu nüh serāçe-i muẓlem Çü çeĢm-i mür ʿaceb teng ü tār idi muḥkem

9 ÂGEHÎ

72b-73b Mefâ„ilün Fe„ilâtün Mefâ„ilün Fe‟ilün Süvār olup Ģütüre gitdi yār ḥücremden Belā Ģütürlerine menzil oldı ḥücre-i ten

(21)

11

Kasidelerdeki kalıp kullanımı Ģu Ģekildedir:

Sıra Kalıp Adet

1 Mef„ûlü Mefâ„îlü Mefâ„îlü Fe„ûlün 1 2 Fâ‟ilâtün Fâ‟ilâtün Fâ‟ilâtün Fâ‟ilün 1

3 Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilün 4

4 Mefâ„ilün Fe„ilâtün Mefâ„ilün Fe‟ilün 3

II.1.2. Terkîb-i Bend ve Terci’-i Bend

Mecmuada birisi tekîb-i bend dokuzu tercî-i bend olmak üzere on Ģiir bulunmaktadır. Tekîb-i bend Bakî‟ye ait Kanunî için yazdığı (mersiye) Ģiirdir.

Sakînâme türünde ise Fevrî‟nin Ģiiri bulunmaktadır. Mecmuada Askerî ve Ubeydî‟nin olmak üzere iki tene Pendnâme vardır. Ubeydî‟nin pendnâmesi Askerî‟nin pendnamesinin derkenar bölümünde yer alır. Askerî‟nin pendnamesinde müstehcen kelimeler bulunmaktadır. AĢağıda Ģiirlerin sırası, Ģairi, varak numarası ve aruz kalıbı ve matla‟ beyti tabloda gösterilmiĢtir.

Sıra Şair Varak

numarası

Aruz kalıbı ve matla’ beyti

1 Hamdî 1b-2a Fe‟ilâtün Mefâ‟ilün Fe‟ilün Ne içün ḫalḳ olundı ins ile cān Bulmaġıçün ḥazīne-i pinhān

2 Fevrî 2b-4b

Fe‟ilâtün Mefâ‟ilün Fe‟ilün Merḥabā ey piyāle-i ṣaḥbā Ḥabbezā ey müdāme-i ḥamrā

(22)

12

3 Yahya 5a-7a Müstef‟ilâtün Müstef‟ilâtün Ṣāfī dil olan mānend-i deryā Görür cihānı kendüde peydā

4 Bakî 33a-34a Mef‟ûlü Fâ‟ilâtü Mefâ‟îlü Fâ‟ilün

Ey pāy-bend-i dāmgeh-i ḳayd-ı nām u neng Tā key hevā-yı meĢġale-i dehr-i bī-direng

5 Leylî 35b-36b Fe‟ilâtün Fe‟ilâtün Fe‟ilün Gün yüzüñ görmeyeli ey mehrū Gözüme girmez olubdur uyḫu

6 Rahmî 39b-40a Mef„ûlü Mefâ„îlün Mef„ûlü Mefâ„îlün

Īcād idicek Vācib bu ʿālem-i imkānı Bir gevher-i pāk itdi māhiyyet-i insānı 7 Kıyâsî 64b-65b Fâ‟ilâtün Fâ‟ilâtün Fâ‟ilâtün Fâ‟ilün

Ḫ ūbdan açdım gözüm ṭurdum yerimden bir seḥer ʿAyn-i ʿibretle bu fāni „āleme ḳıldım nazar

8 Rahmî 66a-67b Mef‟ûlü Fâ‟ilâtü Mefâ‟îlü Fâ‟ilün

Gerdūn-ı dūn ki rıfʿat ile bir ḳābāyimiĢ Seyl-i fenada çarḫ urur bir ḥabābimiĢ 9 Askerî 86a-90a Fe‟ilâtün Mefâ‟ilün Fe‟ilün

Ḫūb-rūlarla ittiḥād itme Meyliñi anlara żiyād itme

(23)

13

10 Ubeydî 86a-86b Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilün Ḫīzlerde kerem ü luṭf ü „ināyet olmaz

Hem ḥayā vü edeb ü „arż ü ḥamiyyet olmaz

11 DerviĢ Ahmed

92b-93a Fâ‟ilâtün Fâ‟ilâtün Fâ‟ilâtün Fâ‟ilün

Ey diriġā nice bir nefs-i denīye imtisāl Rūḥa rāḥat nefes evcinden oldı bir ḫ ūb ḫayāl

Tekîb-i bend ve tercî-i bende kalıp kullanımı Ģu Ģekildedir:

Sıra Kalıp Adet

1 Fe‟ilâtün Mefâ‟ilün Fe‟ilün 3

2 Müstef‟ilâtün Müstef‟ilâtün 1

3 Mef‟ûlü Fâ‟ilâtü Mefâ‟îlü Fâ‟ilün 2

4 Fe‟ilâtün Fe‟ilâtün Fe‟ilün 1

5 Mef„ûlü Mefâ„îlün Mef„ûlü Mefâ„îlün 1

6 Fâ‟ilâtün Fâ‟ilâtün Fâ‟ilâtün Fâ‟ilün 2

7 Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilün 1

(24)

14

II.1.3. Musammatlar

Mecmuada; murabba, tahmis, muhammes, müseddes, müsemmen nazım Ģekillerinde toplam 33 Ģiir bulunmaktadır. AĢağıda mecmuadaki sırasına göre Ģiirlerin sıra numarası, Ģairi, varak numarası ve Ģiirin nazım Ģekli tablo halinde verilmiĢtir.

Sıra Şair Varak numarası Nazım şekli

1 Ezelî 13a Tahmis

2 BehiĢtî 13b Muhammes

3 BehiĢtî 16a Muhammes

4 Rahmî 18b-19a Tahmis

5 Cinânî 19a-19b Tahmis

6 Emrî 19b-20b Müsemmen

7 Figânî 25a Muhammes

8 MürĢidî 34b-35a Müseddes

9 Za‟fî 36b-37a Tahmis

10 Âli 37a-37b Muhammes

11 Âli 37b-38a Muhammes

12 Cinanî 38a-38b Müseddes

13 Bak‟i 39a Muhammes

14 Bakî 45b Muhammes

15 Nev‟î 46a Muhammes

16 Ubeydî 46b Muhammes

17 Peyâmî 47a Muhammes

18 Figânî 47b Muhammes

19 AĢkî 48a Tahmis

20 Zatî 48b Tahmis

21 Fehimî 49a-49b Muhammes

22 Fevrî 49b-50a Müsebba

23 Necâtî 50b Muhammes

24 Ahmed 51a Muhammes

25 Ramî 70a-70b Muhammes

26 Makâlî 72a Tahmis

(25)

15

27 Selîm 73a Tahmis

28 Bakî 90b Tahmis

29 Zeynī 91b Tahmis

30 Fevrî 92a Müsemmen

31 Bilinmiyor 96a Tahmis

II.1.4. Gazeller

Mecmuada Bakî‟ye ait olan bir gazel tekrar olmak üzere 128 gazel yer almaktadır. En fazla Ģiir yirmi dörder tane olmak üzere Hayâlî ve Bakî‟den alınmıĢtır.

Sultan Ģairlerden Muhibbî, Muradî, ġahî ve Adlî mecmuada yer almıĢtır. Adlî mahlaslı sultan ise 3. Mehmed‟dir. Mecmuada Sultan Murad‟a ait bir tane mülemma gazel bulunmaktadır. Gazelin matla beyti Arapça diğer beyitlerinin ilk mısrası Türkçe ikinci mısra ise Arapçadır.

Matla beyti:

01. لیلج كذلاُْ ة شتا یلا توصعا لیوج الله سدبل ذدا دشف

Necâtî‟nin 180 numaralı gazelinde makta beytinden sonra ikici bir makta beyti bulunmaktadır:

Matla beyti:

Kākül-i müĢgīni birdür ʿārıẓ-ı gül-fām iki Nitekim ʿādetdür olur ḳadr bir bayram iki

Makta beyitleri:

DüĢde ʿaĢḳuñ ḥāletin Mecnūna ṣordum didi kim Saña hem-demdür Necātī bāde birdür cām iki

(26)

16

Gözlerim ḳan ile dolduġun görüb düĢnām ider Bezm-i ġamda ey Necātī būse birdir cām iki

259 ve 260 numaralı gazellerde ise mahlas bulunmamaktadır. Bu iki gazelin beyitleri üzerinde karalamalar yapılıp yeniden yazılmıĢtır.

Mecmuada bulunan Hayalî‟nin 247 numarali gazeli Ali Nihat Tarlan tarafından hazırlanan Hayâlî Divânı‟nda bulunmamaktadır:

Matla beyti:

Yār cevr eylese uĢĢāḳa nola nāzı geçer Bu cihān ḫūblarınıñ serv-i ser-efrāzı geçer

Makta beyti:

Ey Ḫayālī nola dilber bize cevr eylerse Ayaġı ṭopraġıyüz bendesiyüz nāzı geçer Bakî‟nin 234 numaralı 49 numaralı gazeli aynıdır.

Matla beyti:

Sancaġın dikmezden evvel māh çarḫuñ bāmına Sikke-i Ģāhī yürürdi sulṭān-ı ʿaĢḳuñ nāmına

Ahmed‟in 257 numaralı gazelinde de iki tane makta beyti bulunmaktadır.

Makta beyitleri:

Tañ degildir gözlerimden olursa ḳan revān Çok zamāndır görmedim Aḥmed o yār-i sādeyi

Tañ degil Aḥmed aḳarsa gözlerimden ḳanlu yaĢ Çok zamāndır görmedim ey dil o yār-i sādeyi

(27)

17

AĢağıda Ģair, Ģairin mecmuada bulunan Ģiir sayısı ve çalıĢmamızdaki Ģaire ait Ģiir numaraları tablo halinde verilmiĢtir.

Sıra Şair Şiir sayısı Şiir numarası

1 Hâletî 1 6

2 Handî-i Bağdadî 1 7

3 Emrî 3 8-80-229

4 Zatî 6 9-117-219-226-

228-236

5 Yahya 3 10-216-220

6 Surûrî 1 15

7 BehiĢtî 4 16-20-21-46

8 Vahdetî 5 17-47-77-78-79

9 Bâkî 24 22-29-30-31-32-49-

73-74-75-76-82-83- 84-110-111-112- 113-115-116-212- 222-234-242- 3(derkenar)

10 Ulvî 3 24-25-178

11 Âlî 2 26-209

12 Hüsrev Beg 1 27

13 Makâlî 2 43-44

14 Bezmî 2 45-2(derkenar)

15 Muhibbî 2 48-50

16 Ayânî 1 51

17 Ahmed 8 52-181-213-253-

254-255-256-257

18 Hayâlî 24 65-66-67-68-70-96-

97-98-99-100-101- 102-103-104-105-

(28)

18

106-107-108-109- 182-183-184-185- 248

19 Necâtî 6 69-72-81-118-119-

180

20 Hamdî 1 71

21 Sultan Murat 1 137

22 Hayretî 1 114

23 Fuzûlî 1 176

24 Nev‟î 3 177-179-243

26 ġâhî 1 210

27 Adlî 3 211-232-233

28 MeĢâmî 2 214-238

29 Fevrî 1 215

30 Hâfız 2 217-221

31 Latîfî 1 218

32 Ömrî 1 223

33 Tali‟î 2 224-225

34 Âhî 3 227-230-231

35 Ubeydî 1 237

36 Selikî 1 241

37 Usûlî 1 5(derkenar)

38 Ahmed PaĢa 1 53

39 ġairi bilinmiyor 2 259-260

(29)

19

III. TRANSKRİPSİYONLU METİN

1

Fe‟ilâtün Mefâ‟ilün Fe‟ilün

Ne içün ḫalḳ olundı ins ile cān 1b Bulmaġıçün ḥazīne-i pinhān

Maḥzeni ol ḥazīneniñ cāndır Cānıñı bul ki bulasın cānān Dil-i yoḳluḳ geleydi varlıḳdır Aç geleydi ki ola genc-i „ayān Var didüġüñ çü maʿnīde yoḳdur Nengdür ʿārife bu nām ü niĢān Bu sözüñ maʿnasına Ģāhiddir Āyet-i külli men ʿaleyhā fān1 Heme ʿālem żiyā -yı nūrullāh Leyse fī cübbetiʿl-vücūd-ı sivāh

Tā ki itdi ṭulūʿ nūr-i ḳadem MünkeĢif oldı bu ẓalām-ı ʿadem Naẓar iden bu nūr ile gördü Ālemi ẕerre ẕerreyi ʿālem Ẕerre maʿnada nūrdur amma Ṣūretā farḳ itdi ẓıll-i ʿadem ʿAdem-i iʿtibāra vāḳıf olan Ġʿtibār-ı ʿademden urmadı dem Ġtmeyince iżāfeti isḳāṭ

(Silik) tevḥīde irmedi ādem Heme ʿālem żiyā-yı nūrallāh Leyse fī cübbetiʿl-vücūd-ı sivāh

1 Oradaki her varlık fanidir.(Rahman 55/26)

(30)

20

ʿAĢḳ Mıṣrına olmayan sālik 2a Yūsuf-ı ḳalbe ola mı mālik

Vech-i maʿĢūḳa nice vāṣıl olur ʿAĢḳıla hālık olmayan sālik ʿAĢḳdır aṣlı cümle eĢyānın Küllehā yentehī ilā ẕālik ʿAĢḳsız olsa her vücūd ʿadem ʿAĢḳsız olsa küllü Ģeyin hālık ʿAĢḳ ile zindedir ḳamu ʿālem Ḥāletüʿl-ḥabbü leyse min zālik Heme ʿālem żiyā-yı nūrullāh Leyse fī cübbetiʿl-vücūd-ı sivāh

Ḥamdī naḳḳāĢla eyle nakĢa naẓar Gerçi naḳḳāĢa naḳĢ oldu eŝer Fikri oldu figār anuñ ki kalur Eŝerinden müeŝŝirine nażar Bulmadı Ģemʿ-i dilde nūr-i yaḳīn Her ki Ģevḳ dili ile bula fer Maʿrifet sikke-i mübārekdir Lāyık olmaz o sikkeye her zer NūĢ-i cāndır mükerrer eyle buni Zevḳ-i tevḥīde irdinise eger Heme ʿālem żiyā-yı nūrullāh Leyse fī cübbetiʿl-vücūd-ı sivāh

2

TERCĪʿ-Ġ BEND FEVRĪ Fe‟ilâtün Mefâ‟ilün Fe‟ilün

Merḥabā ey piyāle-i ṣaḥbā 2b Ḥabbeẕā ey müdāme-i ḥamrā

Merḥabā merḥabā ṣafā geldiñ

(31)

21

Eylediñ mürde dilleri iḥyā Gel berü ey sürūr-ı ḳalb-i ḫazīn Gel gel ey nūr-ı dīde-i bīnā Gel ki sen sen fütūḥ-ı rūḥ-ı revān Gel ki sen sen „aṣā-yı pīr-i dütā Gel ki ayaġına niŝār itsün Cevher-i „aḳlını dil-i dānā BaĢları üzre yir iderler hep PādiĢāh ü vezīr ü bāy ü gedā Cürʿañı nūĢ idende ḳalmaz ebed Ġam-ı imrūz u ġussa ü ferdā Cāmıña virseler bedel olmaz Taḥt-ı Kāvüs ü milket-i Dārā Seniñ ile tefāḫur eylerler Cām-ı CemĢīd ü millet-i ʿĠsā Dil-i ġamgīni yine Ģād ettiñ Geldiñ ettiñ bu mürdei iḥyā Āb-ı ḥayvān mısın nesin ey mey Laʿl-i cānān mısın nesin ey mey

Cān diyen saña ḫūb edā etti 3a Rūḥ-ı ŝānī diyen ḫaṭā etti

Cürʿañı nūĢ iden göñül gözüni Cām-ı Cem-veĢ cihān-nümā etti Merḥabā ey Ģarāb-ı ġuṣṣa zidāy Gel ki ġam baña çok cefā etti Bir iki cāmıñı çeken bī-cān Ḫāne-i mülki rūĢenā etti BaĢın eġmez Ceme ṣürāḥi-veĢ Cāmıña Ģol ki ilticā etti Bir piyāleñ çeken gedā diller Kendüyi dehre pādiĢāh etti

(32)

22

Yoluña ḫarc idüp ḳamu vārın Nice Ģeh kendüyi gedā etti Derd-i laʿl-i nigāra ṣohbetiñi Belki ḳānunla Ģifā etti

Ḥıżr gibi bulur ḥayāt-ı edeb Bezmiñe Ģol ki ibtidā etti

Meclis içre seniñ yüzüñ ṣuyuna Yār bizimle merḥabā etti

Āb-ı ḥayvān mısın nesin ey mey Laʿl-i cānān mısın nesin ey mey

Mülsün amma ki gül gibi ḫandān 3b Gülsün amma güneĢ gibi raḫĢān

Günsün amma ki maṭlaʿıñ sāġar Sāġar amma ki reĢk-i cām-ı cihān Nārsın līk ābveĢ cārī

Ābsın līk nār-veĢ sūzān Nūrsun līk nāra beñzersin Nārsın līk ĢemʿveĢ tābān

Laʿl-i derdüm olaydı laʿl-i müẕāb Belki yāḳūt derdim olsa revān Renkle sen Yemen aḳīḳasın Rūmda gerçi yoḳ aḳīḳa kān Cān bulur ḳaṭreñi çeken āĢıḳ Cān ḳatar cāna içicek cānān Biñ yaĢar bir nefeste cāmıñ içen Bundan özge olur mu ṭayy-ı zamān Nefeḥātuñ dem-i mesīḥādır

Mürde-i ġuṣṣaya baġıĢlar cān Rāḥsın ve līk rūḥ bulur Nefesiñden seniñ ten-i insān Āb-ı ḥayvān mısın nesin ey mey Laʿl-i cānān mısın nesin ey mey

(33)

23

Devr idelden bu cām-ı minā fer 4a Gelmedi dehre bir saña beñzer

Saña ẓarf olmaġı ümīd ide nūr Her ḳaçan ṭoġsa Ḫüsrev-i ḫāver Gelür ayda bir iki kere hilāl Meger olmaḳ diler saña sāġar Ey celīs-i mecālis-i ʿuĢĢāḳ Ey ḥarīf-i meḥāfil-i dilber Ne ḳadar serkeĢ olsa bir dilber ġānıñ anı iken mülāyim ider Tāb-ı mihriñle „āĢıḳ-ı ġamnāk Zerre deñlü ḳomaz göñlünde keder Duḫter-i rez denilse saña ne ġam Ettüġüñ iĢi eylemez biñ er Seniñ ile cihānnüma olmuĢ Sāġar-ı Cemle cām-ı Sikender Ṣulandırdı dehānı cām gibi Diñlese vaṣf-ı ẕātını kevŝer Senden enfaʿ olur mu ʿālemde Araya yir ü gögü nevʿ-i beĢer Āb-ı ḥayvān mısın nesin ey mey Laʿl-i cānān mısın nesin ey mey

Ḳande mey olsa ʿiĢreti biledir 4b Kime yār olsa ṣoḥbeti biledir

Bir iki cāmıñı çeken bīcān Nereye varsa ḥāleti biledir Bāde-i peymāyı ṣanma bīdevlet Uñmaduḳluḳda devleti biledir Bāḳī ḳalsa Ģarābı maḫmūruñ Ṣayruluġunda ṣıḥḥati biledir Bāde-āĢām cāme ḳādir iken Ḫor baḳma ki ʿıddeti biledir Kendüyi cām-ı meyle mest ideniñ

(34)

24

Keŝret içinde vaḥdeti biledir Dürd-keĢ göñlüne keder gelmez Cām-ı meyveĢ ṣafāveti biledir Fevrī ḥaḳ söylemezse ey münkir Gör nedir ol ki ḥikmeti biledir Mey-i nābıñ ne ḥikmeti vardır Acılıġında lezzeti biledir Dirhemini biñ aḳçeye alsañ Yine içinde ḥürmeti biledi Āb-ı ḥayvān mısın nesin ey mey Laʿl-i cānān mısın nesin ey mey

3

YAḤYĀ TERCĪʿ-Ġ BEND

Müstef‟ilâtün Müstef‟ilâtün

Ṣāfī dil olan mānend-i deryā 5a Görür cihānı kendüde peydā

Gözü açıḳlar seyyāre gibi Seyrinde ʿarĢı eyler temāĢā Dünyāyı görür alçaḳdan alçaḳ ʿArĢ-ı berīni aʿlādañ aʿlā

Ḥaḳḳ cānibinden olur muḥaḳḳaḳ Aʿlām-ı ʿilm ü ṭaʿlīm-i ṭaḳvā Ṭāġa ṭaḳılır ṭāġı vü bāġī Tīġi uzanır gün gibi zīrā ʿAyn-ı maʿāṣı kör olmayınca Bunuñ gibiler olmaz hüveydā Cumhūr-ı bāṭıl varmaz namāza Dīvān-ı ḥaḳdır zīrā muṣallā Merdūd ḥaḳḳı maḳṣūd idinme Dünyāyı sevme lā-ḫayri fīhā Esṭaġfirüllāh tübtü ilallāh Enheytü ḳalbī an māsivallāh

(35)

25

Dergāh-ı ḥaḳda yerlerle gökler Deryāya düĢmüĢ bir kāhe beñzer

ʿĀli geçinme serv-i bülendi 5b Her bād-ı ṣarṣar öñürdi ṣarṣar

Alçaġı elden ḳoma ki doymaz Ṭūfān-ı Nūḥī deryāda gevher Eyvāy eger ki fülk-i vücūda Lām-ı felāket olur mu lenger Her ne sezāya alūde itmez Merd-i merīdi rāy-ı müṭahher Büyüklenendir ednādan ednā Allāhü aʿlem Allāhü ekber Ḳudret eliniñ ḫaṭṭıdır ādem Ṭoġru yola git mānend-i masṭar Cānım gözüne olmazdı ḥāyil Ne dār-ı Dārā ne ḳaṣr-ı Ḳayṣer Maḳbūl ḥażret olam deriseñ Ḳıl dil delīle bu beyti ezber Esṭaġfirüllāh tübtü ilallāh Enheytü ḳalbī an māsivallāh

Ḥalk arasında yel gibi yeldim Mevlāmı buldum kendümi bildim

Görünmeyenler baña göründü 6a Göñlüm gözünüñ pasını sildim

Ḥayrette ḳaldım lā-yaʿḳıl oldum Güyā ki öldüm geri dirildim Didim çerāġın çekdim hevādan Yārenlerimden bir bir kesildim Ṣahbā-yı dildim tesbīḥin aldım Ḥayranlıġımdan elʿan ayıldım Köhne bināyım pīr-i dütāyım Ḥaḳḳ cānibine doġru egildim Elḥamdülillāh ḳāl oldu ḳalbim

(36)

26

ʿAĢḳ āteĢinde yandım yaḳıldım Bilmezlik ettim bundan öñürdi Dīvāne gibi yolum yañıldım Ehl-i günāḥa ḳarıĢmaz oldum ġeyṭānlarımı āvāre ḳıldım Esṭaġfirüllāh tübtü ilallāh Enheytü ḳalbī an māsivallāh

Eller zebūnī manṣıb esīri Ehl-i hevānın hengāme-gīri

Maʿña yüzünde Ģāh-ı cihanıñ 6b Tābūti ile birdir serīri

DervīĢ olanıñ mülk-i beḳāda Mirḳāt-ı rıfʿat olur ḥaṣīri Ṭarīk-i ġamda ḳalır erāzil Zirā ki olmaz re‟-yi münīri Rāh-ı beḳāda yoldaĢıñ olmaz Ḳorsun gidersin māl-ı keŝīri Ḳabrinde tenhā ḳorlar giderler Cemʿiyyet issi Ģāh-ı kebīri Deryāya döndü ṣāf oldu ḳalbim Gösterdi ḫalḳa māfiʿż-żamīri Yaḥyā beru gel aç gūĢ-ı hūĢi Diñle ne söyler ḫāmem-i ḥarīri Esṭaġfirüllāh tübtü ilallāh Enheytü ḳalbī an māsivallāh

یلبث قْؾلاّ یلبد كؾعلا یلبع لاا یلعا یلبع كذلا

ʿAyn-ı ʿazīziñ ḳıble nümādır Ey ehl-i ḥāliñ ferḫunde ḫālī

Ḳıl ḳāmetiñi serv-i muṣalla 7a Ṣaña baĢ egsün sidre-i nihāli

(37)

27

Kendüñü itme Kārūna ümmet ʿAynuña alma māl ü menālī Ḳoynuña ḳoma mānend-i hāli ġems ü ḳamerden ol bāri ḫālī El ṣunma hergiz hemçün ṣuraḥi Her cām-ı Cemdir yerseñ sifāli Dil gülĢeninde ḫār-ı belādır Bir gülĢeniñ kim ola zevāli Her ḫūkḫūya pend itmek olmaz GūĢ-ı ḥımāra ṭaḳma leāli

Ehl-i sülūkuñ bāl ü peridir Bu ḳavl-i hādī bu beyt-i ʿālī Esṭaġfirüllāh tübtü ilallāh Enheytü ḳalbī an māsivallāh

4

IġIḲ NĀME-Ġ ḲABŪLĪ EFENDĠ Fâ‟ilâtün Fâ‟ilâtün Fâ‟ilâtün Fâ‟ilün

Bizi Ģey‟üllāha geldi bir güzel ṭorlaḳ dede Pā-bürehne bir ıĢıḳ ammā ʿaceb parlaḳ dede

Penbelerle dāġ-ı cismin cābecā zeyn eylemiĢ 7b Penbeye beñzer ten-i zībāsı bir ablaḳ dede

Gögsü açılmıĢ gümüĢ āyīne gibi berḳ urur Cismi aḳ bir sīnesi berrāḳ bir aḳpaḳ dede Tekye-i ʿaĢḳ içre ṣoyunmuĢ çıḳarmıĢ cāmesin Bir ṣoyulmuĢ beyżaya beñzer güzel ṣuplaḳ dede Tāb vermiĢ āfitābāsā ten-i zībāsına

Bir ḥarāret issi ṣāḥıb sūz bir ıĢlaḳ dede Ālet-i ḥüsn ü bahā ḥāżır müheyyā māḥażar Bir ḳalem ḳaĢlu ḳıvırcıḳ ṣaçlu bir ḳavlaḳ dede Bir erenlerden ṣafā himmet iriĢmiĢ sīne- ṣāf Ṣu gibi bir meĢrebi ṣāfī yüzü yumĢaḳ dede

(38)

28

Ġonca-ı bāġ-ı ṭarāvet bir güzel gökçek ıĢıḳ Bülbül-i gülzār-ı nāz ü Ģīve bir Ģaḳraḳ dede Naḫl-ı bālā-yı vücūdı bir ḳabā degmiĢ nihāl ġāḫsār-ı cismine ṣarmıĢ iki yapraḳ dede Cism-i ʿüryānı libās-ı ʿāriyetden ʿāridir Bir küdūretten muʿarrā pāk bir muṭlaḳ dede Kendüsi bir nevbahār ammā yanında sāye var Bir ḳażaḳ abdalı var alçaḳ ʿaceb ḳolaḳ dede

Bir bölük nāsāz meĢreb bir mücerred nātırāĢ 8a Bir yonılmadıḳ dıraḫt āŝār bir ṭaslaḳ dede

Bir serāpā nā-münāsib ehl-i bidʿat bed-siriĢt Ḳuṭb-ı „ālemdir aña nisbet bizim Ġsḥaḳ dede ġaḫṣ-ı ṣāḥib „arbede bir yesteh bārānzede Bir kilimi ṣuda ter dāmāni bir ıṣlaḳ dede Bir yüzü nāĢuste bergeĢte bed-ṭāliʿ bir ʿabūs Beriki yaḳası yırtıḳ dāmeni ṣakṣak dede Ḥāṣılī derviĢ aña derler ki ol bīḳayd ola Yoḫṣa dervīĢ-i ṣafākeĢ olamaz muṭlaḳ dede Vālih ü ḥayrān odur kim ʿārif ü āgāh ola Lücce-i baḥr-i Ģuhūda olsa müstaġraḳ dede Ṭınmayub ṭura dehānına ura mühr-i sükūt Ḳıṣṣa ḫ ānāsā gerekmez kim ola yañĢaḳ dede Ġonca-mānend aġzı berk olmayan olmaz ḫoĢnefes ʿAndelīb-āsā dehānıñ olmasın yapraḳ dede

Pābürehne üĢtür-i ner gibi seyr it ʿālemi Tekye-i ʿālemden erkenden götür ayaḳ dede GūĢvār it gūĢuñe dürr-i Necef gibi sözüm Pend-i ıṣġā ile benden yaña ṭut ḳulaḳ dede

Gel naṣīḥat diñle benden ögüt al Ģāyed ṣaña 8b Bir gün ola lāzım ola bu kelām-ı ḥaḳ dede

Zülfiḳār u lāfetādan urmadı saña bu dem Çāryāriñ himmeti olmaḳ gerek mülḥaḳ dede Āli ko gel yaluñuz ḥubb-ı ʿAlīden vāz gel Cümle aṣḥāb-ı resūle pes berāber baḳ dede

(39)

29

Dost diyüb kimine vü kimine düĢman geçüb Dost düĢman içre kendüñ eyleme alçaḳ dede Buġż-ı aṣḥāb iĢtiʿāl itmek derūnuñda neden Ġayr içün ṣaña düĢer mi āteĢe yanmaḳ dede Yā ʿAlī senden meded diyü dönerler rūz ü Ģeb Görmedim ben bu ıĢıḳlar gibi hiç aḥmaḳ dede Ol teberrā üzredir bunlar tevellā itmede Bir bölük mevlāsın unutmuĢ biraz nāḥaḳ dede Eylediñ inhā Ḳabūlī ṣaña lāzım olanı

Saña da lāzım deġil mi ḥaḳ sözü ṭutmaḳ dede

5

CEMĀLĪ RAḤMETULLĀH RAḤMETEN VĀSI‟AH MAṬLAʿ

Mefâ„ilün Fe„ilâtün Mefâ„ilün Fe‟ilün

Dehānıñ ile miyānıñ didim ne zībādır O yoḳ bu yoḳ baña yār incinir temāĢādır

6 ḤĀLETĪ Fe‟ilâtün Mefâ‟ilün Fe‟ilün

Genc-i ʿuzletde iʿtikāf eyle 9a Göñül āyinesini ṣāf eyle

Cümleten pāre pāre ḳıl cismüñ ʿAĢḳ ile sīneñi Ģikāf eyle

Ḥācı olmaġa varise ṣaʿyiñ Kūy-ı cānānı gel ṭavāf eyle

(40)

30

Cümle eksikliġiñ özüñden bil Cürmüñe yaʿni iʿtirāf eyle

Sür yüzüñ āsitān-ı pīre yüri Ḥāletī kendüñi muʿāf eyle

7

ḪANDĪ-Ġ BAĠDĀDĪ

Fâ‟ilâtün Fâ‟ilâtün Fâ‟ilâtün Fâ‟ilün

Ḥālime ḳan aġlayan zaḥmımdurur ancak benim Acımaz kimse benimçün dostlar illā tenim

Od bıraḳdı nāgehān cāne ʿadū-yı bedfiʿāl Ḥāṣıl olmadı dilā yandı dutuĢdu ḫarmenim

Ḳaṭre ḳaṭre ḫūn ṣanmañ zaḫm-ı sīnemden revān Rūzgār etti perīĢān ḫande iken gülĢenim

Ḥançer-i berrān ile çāk oldu cismim cāmesi Ḥayf kim alınmadı dest-i ecelden dāmenim

Ben Ģehīd-i ʿaĢḳ-ı Ḥandī defn iderse dostlar Ḳaña ġark olmuĢ müheyyā bir kefen pīrāhenim

8 EMRĪ

Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilün

Serv oḳurdum ḳaddiñe servde reftār olsa 9b Ġonca derdim femiñe ġoncada güftār olsa

(41)

31

Öykünürdü gözüñe nergis eger olsa siyāh Beñzedirdim gülü ruḫsārıña bīḫār olsa

Mihr oḳurdum yüzüñe zerre dehān olsa mihr Laʿl derdim lebiñe laʿl güherbār olsa

Beñzedirdim ḳadd bālāña nihāl-i servi Ġonca-i sürḫ dehen gül aña ruḫsār olsa

Yine naẓm itdi diĢiñ vaṣfını Emrī ṣanemā YaraĢır ʿıḳd-ı ŝüreyyā aña īŝār olsa

9 ẔĀTĪ

Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilün

Didüm ey cān lebiñüñ ḥasṭasıyam lāġ deġil Ol ṭabīb-i dil ü cān didi bu da ṣāġ değil

Bir ḳıyāmet ḳoparam āh ile raḥm itmeziseñ Āsumān yıḳıla yir yir güzelim ṭaġ değil

Kārbān-ı ġamıñ āteĢ ḳodı anuñ yiridir Menzil-i sīnede cānā görinen dāġ deġil

ĠĢigiñden beni ırmaġa ʿadū ḳaṣd iden Gözlerim yaĢı benim ṣanma ki ırmāġ deġil

Ġonca-ı ḳalbümi ol ʿārıżı gül olmayıcaḳ Ẕātiyā gülĢen-i cennet açımaz bāġ deġil

(42)

32

10 YAḤYĀ

Fâ‟ilâtün Fâ‟ilâtün Fâ‟ilâtün Fâ‟ilün

Ḫılʿat-ı zühd ile bülbüller nemedpūĢ oldular 10a Anlarıñ tesbīḥine güller ḳamu gūĢ oldular

Cūylar gibi erenler cümle baḥr-ı vaḥdete Ġrdiler ammā ki māhī gibi ḫāmūĢ oldular

Her kitābı noḳṭa-ı vāḥıdden istiḫrāc idüp

Cümle ʿālemden ṭaʿallük deryā-yı pürcūĢ oldular

Cümle ʿālemden ṭaʿallük riĢtesini ḳaṭʿ idüp Cām-ı ʿaĢḳı nūĢ idenler mest-i bī-hūĢ oldular

ʿAĢḳ ile āyine-i ġayb olmaḳ isterseñ eger Anlara var kim hidāyet ehline ṭūĢ oldular

ʿĀleme sulṭān olanlardan hezārenderhezār Gitdiler bir bir bu ʿālemden ferāmūĢ oldular

Oḳusunlar Ģiʿr-i Yaḥyāyı bülend āvāz ile Bāde-i tevḥīd ile anlar ki serḫoĢ oldular

11 یهبج

تلبد ىاسد یشصه فعْی

َک دشه

دشپع فعْی يیذثاس یثْد ّ يغد دبتف تلبد تجع اس فعْی ّدشُ

دشث کعاس يیا کشکاس یکی ىا

(43)

33

12 CEMĀLĪ

Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilün

Ḥamdülillāh ki neĢed dünyede baṭnum cīʿān 10b ʿAḳl-ı mā gerçi Ģeviyye hele Ģeklüm insān

Çūḳa-i aḥżar ile ger be-könem seyr-i çemān Ṣalınırsam çi Ģeved ʿinde miyān-ı iḫvān Ḳad cemaʿtü yine devrimde zimāl-i sulṭān

Aṣlımız ḳarrıḳı men ġāmi ber Āzer çelebī Der idi māder-i mā yā veled iḳra ʿArabī Anıñiçün defetür yazmadan oldum çelebī Göricek cāme-i fāḫirle merā ümm ü ebī Ḳāle yā leyte göreydi seni ehl-i beyān

Īn ḳader ẓabti men etdi dedemiz pīr yürek کسْی شیکّ يک ّ ظکاذثا بٌعؾل به

OlmuĢam ṭāliʿ-i meymūnila çün Ģīr yürek Geh ʿaĢīret begi būdīm ü gehī mīr yürek Ḳızıl u ṣarı ḳafātın giyicek külli zemān

Ḳara çāder gibi ger ḫāṭıra mi ayı keder Miŝl-i bazlamac aḳ aḳça göricek külli gider Bir müĢekkil ḥarīfüm yoḳ ʿaybum ḫınṭa ḳadar Selimī sārıġıla dīd merā didi pezer

Ey oġul leyse ke-miŝlik fī bilādiʿl-Ḳaramān

Mā ḳaʿadnā bezenüp ḫānede çiftem teki ben Taḥt-ı ḫaṣvīnime aṣman niçe biñ mürdeki ben Ber-ḫūrīrem ü mā be-ʿaṭıyye ki ben

Ṣāliḥam sirt-i faḳīhem yemezin zūzeki ben ىاسبی عوع اّ مذیؽ ٍضً یغهشکک شطلʿ

(44)

34

13

Fe‟ilâtün Mefâ‟ilün Fe‟ilün

Bu ne ḥüsn ü cemāl olur yā rab Baḳıcaḳ „aḳl ü fikr olur maʿdūm Bu ne ḥikmetdurur gören ānı Ola seyr-i cemāldan maḥrūm

14 CEMĀLĪ

Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilün

ĠĢ baĢar aḳçe ḳazan ṭaĢ ṭaĢı Ģehre yārān 11a Köreli gibi baḳar ṣat yüz aġarṭ aḳçe ḳarān

Sūbesū gez yüri ṣaḳḳālıḳ idib Ģehri ṭolan Ne olurṣañ yüri ol dünyede Türk olma hemān

Bir alāĢāya binüb çāb yüri ḳalṭaḳlar ile Göti baĢı açıḳ ol gez yüri ṭorlaḳlar ile Dilenüb kör gibi lenk ol yüri aḳṣaḳlar ile Ne olurṣan yüri ol dünyede Türk olma hemān

Olub esrār eĢigi ṭat gibi ḳanzil öġüd ol Ṭaġda derbend davulu çalıcı bir Arnavut ol Heybesin boynuña aṣmıĢ yüri cimri cehūd ol Ne olurṣañ yüri ol dünyede Türk olma hemān

Ḥalāyıḳ ḳadını ḥamāmı yıḳar ṭası ile Köle ṣūfīsi yaḳar mescidi ġavġası ile Türküñ ispāhisi ṣıġmaz Ģāre ṭūr vāsi ile Ne olurṣañ yüri ol dünyede Türk olma hemān

(45)

35

Gemici gibi hevāya uyuben yelḳovān ol Bir alay kāfiriñ ardıñ düĢüb vardiyān ol Daḫi nākābil isen ṭaġda ṭokuz göt çobān ol Ne olurṣañ yüri ol dünyede Türk olma hemān

Kāfir aĢı gibi ye aĢını Türk aĢı dime Çal çanagın baĢına bu gözü yaḳası dime Mollanıñ Türk ile Ģayet ḫoĢ ola baĢı dime Ne olurṣan yüri ol dünyede Türk olma hemān

15

SURŪRĪ EFENDĠ Mef‟ûlü Fâ‟ilâtü Mefâ‟îlü Fâ‟ilün

Zülfüñ düĢürdi ḥayrete müĢk ile ʿanberi 11b Ḳaddiñ bıraḳdı ḫaclete serv ü ṣanevberi

Ġoncadurur lebüñ ü yüzün gülĢen-i behiĢt Ḥaṭṭıñ benefĢedir ü yüzün nergis-i ṭarī

Ger zinde ḳılṣa mürdeyi hergiz ʿaceb degil Laʿl-i lebüñ ki soḳdu yire ʿayn-ı kevŝeri

Zülfüñ çü ṭutdu bende ḳalub bende sünbülü Ḥalḳa begūĢ ḳıldı diĢiñ „ayn-ı kevŝeri

ḪoĢ baḫtlu degil mi Surūrī Ģu kimse kim Yerde ṭutar melek gibi bir ḫūb dilberi

(46)

36

16 BEHĠġTĪ

Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilün

Çünki taḳdīr-i ezel her ne ise olsa gerek 12b Ben senüñ tīr-i belāña ṭurayın nolsa gerek

Tāzelikde beni ḥüsnüñden ıraġ eyleme kim Güli bu gülĢenüñ ey ġoncadehen ṣolsa gerek

Leb-i meygūnda görüp ḥaṭṭ-ı ġubāruñ bildüm Dīde peymānesine ḥāk-i fena ṭolsa gerek

Ġtdügüm fikr-i viṣālüñdür umarın ki erem Çünki ʿālemde kiĢi itdügini bulsa gerek

Ey BehiĢtī bu cihāndan gidicek rūz-ı bahār Lāle ḳan aġlasa sünbül ṣaçını yolsa gerek

17

DERVĠġ VAḤDETĪ

Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilün

Cānımı ḳaĢıña kurban ideyin nolsa gerek Alnıma kilk-i ḳażā çekdiġi resm olsa gerek

Āḫıret isteriseñ dünyede giryān ol kim Ḫ ābda aġlayan ey dil uyanub gülse gerek

Gülme pul çoḳluġuna gül gibi ey ṣaḥib-i zer Ṣararıb berk-i ḫazān gibi ruḫuñ ṣolsa gerek

(47)

37

Ḳaʿr-ı deryāda yeriñ ṣırça ṣarāy olsa dilā Seni ġavvāṣ-ı ecel anda daḥı bulsa gerek

Keff-i mīzānıñı ṭoldurmaz iken gün ü mekān Bir avuç ṭopraġ ile iki gözüñ ṭolsa gerek

Ebedüʿd- dehr diri ṣanma ḳalam dünyāda Çār ü nāçār dilā zinde olan ölse gerek

Dem bu demdür berü gel bezm-i ġama Vaḥdetiyā Ġçelüm bāde-i ʿaĢḳı ye vü ye nolsa gerek

18

TAḪMĪS-Ġ EZELĪ

Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilün

GülĢen-i dehrde çün ḳāmet-i bālā yıḳılur 13a Bād-ı ẓulm ile nice serv-i dilārā yıḳılur

Ṣarṣar-ı ḳahr ile çok ḳaṣr-ı muʿalla yıḳılur Turmayub pādĢehim ẓulm ile dünyā yıḳılur Dūdmān-ı fuḳarā beyt-i reʿāyā yıḳılur

Ḳalbimiz fikr-i zer ü sim ile mālī olalı Bīm-i ḥaḳdan dilimiz ḫanesi ḥālī olalı Cühelānıñ ṭamaʿ ü ḥırṣı kemālī olalı Dehre her dūn ü denī ḥākim ü vālī olalı Ḳalb-i cāhil yapılur ḫāṭır-ı dānā yıḳılur

ʿĀdet oldu bu cihān ḥalḳına dünyāyı yemek Gitti inṣāf ü kerem hiç ṣaḳın eyleme Ģekk ʿĀlemiñ ḥāli nola bilmezin ey dil giderek Böyle dönerse eger ʿaksine bu çarḫ-ı felek Nūr-ı ferĢ üstümüze ḳubbe-i mīnā yıḳılur

(48)

38

Lüṭf idüb dāire-yi ʿadl ü keremden çıḳma Dest-i cevr ile re‟āyāyı kerem ḳıl ṣıḳma Bīgüneh anları zindān-ı belāya ṭıḳma Kesr-i ʿarż itme Ģehā yoḳ yere ḫāṭır yıḳma Ḳalb-i müʿmin ki ṣana ʿarĢ-ı muallā yıḳılur

Yıḳılursa bu cihān nice ola ḥālim dime sen Çekmezin bu ġamı dünya yıḳılursa hele ben Bunu bil kim Ezelī böyle bozuḳtur bu düzen Yıḳılur diyü dilā ġam yeme bu çarḫ-ı kühen Ġaṣṣi çoḳdan yıḳılubdur dime hālā yıḳılur

19

TAḪMĪS-Ġ BEHĠġTĪ

Mefâ„îlün Mefâ„îlün Mefâ„îlün Mefâ„îlün

YaĢum deryāsı mevc urdukça baḥr-ı bīgerān inler 13b Fiġānum ʿālemi ṭutdukça her kūh-ı girān iñler

Derūnum nāle peydā eyledükçe ins ü cān iñler Ḳaçan kim zār u dilḫaste olup bir nātüvān iñler Anuñ feryādına raḥm eyleyüp kevn ü mekān iñler

Olupdur nūr-ı ʿaĢḳ ile benüm göñlüm gözüm rūĢen Anuñçün nice esrār-ı nihāna vāḳıf oldum ben Bu maʿnāyı egerçi ey kemān ebru añlamazsın sen Raḳībüñ baġrına ṭokunmadı diyü teʿessüfden Ne meydānda bir oḳ atılsa ardınca kemān iñler Ruḫ-ı yāri belā deĢtinde bitmiĢ lāle mi ṣanduñ Dil-i ʿuĢĢaḳ bu ʿaĢḳ-ı mecāzı ala mı ṣanduñ Fenā bezmi bu ʿālemde müʿebbed ḳala mı ṣanduñ Ney ü çeng ü rebābuñ sen fiġānun nāle mi ṣanduñ Beni gör kim bir āh itsem zemīn ü āsmān iñler

(49)

39

Ḫarābāt ehli ol sürmek dilerseñ zevk-ı erzānī Ele al cāmı isterseñ fenā derdine dermānı ġarāb-ı nāb ile ʿömrüñ olur biñ yılca bir anı ʿAcebdür kim murādınca içerken āb-ı ḥayvānı Niçün sāḳī żaʿīf oldum diyü pīr-i muġān inler

Maḥabbet ʿāĢıḳı rūbāh olursa dönderür bebre Dem-i ġayretde ḳalmaz ḳudreti bir zerrece cebre Raḳībe merḥamet itmez ider tersāya vü gebre BehiĢtī ey güneĢ yüzli nice incinmesün ebre Ġkide bir ser-i kūyuña geldükçe hemān iñler

20 BEHĠġTĪ

Mef„ûlü Mefâ„îlün Mef„ûlü Mefâ„îlün

Biñ ṭaʿne taĢın atsañ sözüñ baña yek gelmez 14a Cāna elemüñ çekmek ʿālemde emek gelmez

Bir ejder imiĢ ʿaĢḳuñ kim aña ġıdāyiçün Biñ bencileyin bīdil sīmurġa siñek gelmez

Gördüñ ki göñül yāra varup güle baĢladı Żabṭ it anı erkenden yoḫsa giderek gelmez

Ben rūze güni görsem ebrūsı hilālini

ʿĪd olduġına ol gün bir zerrece Ģekk gelmez

Yārüñ ki yürek ḳorḳup tīrinden ide iʿrāż ʿĀlemde BehiĢtī hiç ol baña yürek gelmez

(50)

40

21 BEHĠġTĪ Fāʿilātün/ Fāʿilātün/ Fāʿilün

MüĢg būluḳ ṣaçına ḳalmıĢdur Fitnelük beñlerine ḳalmıĢdur

Ḳullaruñ içre nāmurād hemān Begüm ancaḳ kemīne ḳalmıĢdur

Tīġ-i ġamzeñ elinden a ẓālim Ne girībān ne sīne ḳalmıĢdur

Raḥm ider yoḳ baña benüm ḥālüm Erḥamüʿr-rāḥimīne ḳalmıĢdur

Gitdi dil ey BehiĢtī yāre revān Bilmezem cān nesine ḳalmıĢdur

22 BĀḲĪ

Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilün

Çıḳar eflāke derūnum Ģereri döne döne 14b Dökülür ḫāke yaĢum ḳaṭreleri döne döne

ʿĀĢıḳ-ı ḫaste dilüñ niteki fānūs-ı ḫayāl Nār-ı ʿaĢḳuñla yanupdur cigeri döne döne

Pister-i ġamda gözüm giceler uyḫu görmez Ġderin ṣubḥa degin nāleleri döne döne

(51)

41

Zevraḳ-āsā ġam-ı ʿaĢḳuñla yaĢum girdābı Ġarḳ idüpdür ṣanemā çeĢm-i teri döne döne

ʿĪdgāhuñda göreyin iñlesün ol dūlābı Ḫalḳa seyr itdürür ol sīmberi döne döne

Dīde-i encüme küḥl olmaġıçün eflāke Girdbād ile çıḳar ḫāk-i deri döne döne

ṬolaĢaldan ruḫ Ģemʿine dil-i sergeĢte Yaḳdı pervāneṣıfat bāl ü peri döne döne

Ḳarṭe-i eĢkine öykündi diyü Bāḳīnüñ Çarḫ-i ḥakkāki yonupdur güheri döne döne

23 RUBAʿĪ

KiĢi ḳādir olub bir dilrubāya Koçub anı iriĢmezse ṣafāya Muḥaḳḳaḳ bil ki ol kiĢi velīdir Yahūd zincire urmalı delidir

24

„ULVĪ

Fâ‟ilâtün Fâ‟ilâtün Fâ‟ilâtün Fâ‟ilün

Ṣubḥadeḳ aġladıḳ bu Ģeb toġmadı māhpāremiz 15a Ṭāliʿimiz açılmadı düĢkün imiĢ sitāremiz

Ḫançer-i ġam cerāḥatin bāde yuyub arıtmadı Merhemle oñulmadı ḳaldı yürekde yāremiz

(52)

42

Dīdede āb ü baĢda ḫāk elde hevā göñülde nār Derdimiziñ devāsı yoḳ görmedi kimse çaremiz

Gözlerimiz ḥabābveĢ ol boyu servi gözedir Ṣu gibi gerçi alçaġız yüksegedir naẓāremiz

Ġark-i mevc-i eĢk olub göz yumalım zamāneden Cism-i ḥasūd ʿUlviyā görmeye tā ki ḳāremiz

25 „ULVĪ

Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilâtün Fe„ilün

ʿArż -ı ḥāl itmeġe yāre dil-i ʿāĢıḳ varamaz ʿAḳlını ḥayret alur sevdiġine yalvaramaz

Nālesini idemeyen ḳāfile-i ʿaĢḳa ceres Reh-i firḳatte ḳalur kūy-ı viṣāle varamaz

Āfitābım dil olub zerre-ṣıfat pāmāliñ Dem mi vardır ki seni ḫāne-i necāta aramaz

El uzunluġun ider kākülüne Ģāne meger Nāzenīnem ne ʿaceb ṭurra-i zülfün ṭaramaz

ʿUlviyā yāre didim bunca cefālar nice bir ḪıĢmla baḳtı dedi ādeme iyilik yaramaz

(53)

43

26

„ĀLĪ EFENDĠ

Mef‟ûlü Fâ‟ilâtü Mefâ‟îlü Fâ‟ilün

Baḥr eyledüñ yaĢım nice bir seyr-i ḳalaṭa 15b Limān-ı dilde bir gececik bāri ḳalaṭa

Yāri çekib kenāra ḳayıḳ seyrin eyleseñ Olmasa bād-ı fürḳate bādī o fürḳate

Çıḳ baĢdan ey göñül saña kimdir alarġa ṭur BaĢdarda ḳıçlı bir güzele ṭoġrulup çaṭa

Ṣal rüzgāra fülk-i dili rūz ü Ģeb dime Ya Akdeñizde bite yahut ḳaraya ata

Deryā yüzünde çekdüre gör zevrāḳımı

„Ālī Ģarāba ṣandal odur cāna cān ḳaṭa

27

ḪÜSREV BEG

Fe‟ilâtün Mefâ‟ilün Fe‟ilün

Cān bir destmālimiĢ bildim NaḳĢı anıñ ḫayāl imiĢ bildim

Vāz geldim ġam-ı muḥabbetten Çünkü vuṣlat muḥāl imiĢ bildim

Ḫūbrūlarla iḫtilāṭ itmek Mūcib-i infiʿāl imiĢ bildim

(54)

44

Ben ṣanurdım cihānda lāf ü güzāf O da Ģimdi kemāl imiĢ bildim

Ḫüsrevā bizi redd iden güzeliñ ḲaĢı rā zülfü dālimiĢ bildim

28

TAḪMĪS-Ġ BEHĠġTĪ

Mefâ„îlün Mefâ„îlün Mefâ„îlün Mefâ„îlün

Ne gūĢumda ṭarabsāz u nevāsından nevīdüm var 16a Ne göñlümde ġam-ı dünyā yile fikr-i medīdüm var Ne ḥiẕmetkār-ı sulṭānem ne ġavġā-yı ʿabīdüm var Ḥarīf-i fāriġuʿl-bālem ne Ģeyḫim ne mürīdüm var Ne beg yanında maḳṣūdum ne paĢadan ümīdüm var

Gehī eyler ġam-ı ʿaĢḳı dil aña hem eglence Geh olur kūĢe-i ʿuẕletde ẕikruʿllāhum eglence Yeter baña gözüm yaĢıyla dūd-ı āhum eglence Gedā-yı lāʿubāliyem gerekmez Ģāhum eglence Ne dilde ārzū-yı cū ne meyl-i Ģāh-ı bīdüm var

Maḳām-ı ʿuzletüñ itdüm derūndan niyyet-i cürmin DegiĢdüm ṣulḥa sercümle ḥased erbābınuñ rezmin Fenā meyḫānesinüñ naḳde çekdüm ālet-i bezmin Ne ġam ʿaĢḳuñla eylersem eger rāh-ı ʿadem ʿazmin Ki ḳoynumda bütün dünyā deger dürr-i ferīdüm var

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

Amerikanın nüfus başına en çok otomobil isabet eden bir şehri olduğu için müşterilerin yarısının oto- mobille gelecekleri düşünülerek mağazanın önünde büyük

Baş Ġonce-i nevreste kim dirler dehānuñdur senüñ Ķırmızı gül yapraġı gūyā zebānuñdur senüñ. Son İnceden ince Ħayālí ģāŝ

Mecmû‘ada gazel nazım şeklinde yazılmış şiirler, bu şiirlerin şairleri, bulunduğu varak numaraları, aruz kalıpları ve matla beyitleri aşağıda tablo halinde

“Süleymaniye Kütüphanesi Fatih Kitaplığı 3849 Numarada Kayıtlı Mecmu'a-yı Eş'arın (80a-120a) Yapraklarının Tenkitli Metni”, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,

Enstitüsü, Niğde. Sayılar Ġnceleme Tahlili Fihrist SeçilmiĢ Yazılar, YayımlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Fatih Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,

Nuruosmaniye Kütüphanesi 4968 No’lu Şiir Mecmuası, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul. Sevimli

Günde bir kerre görür göñlüm seni eyler ãafÀ Çünki sevdüm baèdezìn geçmem iderseñ de cefÀ Dün buyurmuşsuñ ki sevmez hìç beni ol bìvefÀ Şöyle sevdüm ki degişmem