Yapılan incelemeler sonunda nihai ÇED raporlarının proje bazında hazırlandığı, nihai inşaat projesi hazırlanmadan raporun detaylı bir şekilde değerlendirilemeyeceğine de işaret edilen kararda, projenin çevresel etkisi
değerlendirilirken, sürecin ÇED akış protokolüne formatsal olarak uyularak tamamlandığı ve bir formalite olarak, prosedürel bir işlem şeklinde sürdürüldüğü anlatılıyor
Çevresel etkileri açısından HES inşaatlarının yol açabileceği zararlara ilişkin birçok konunun göz ardı edilerek ÇED raporları hazırlandığına vurgu yapılarak, ‘ÇED olumlu kararının’ formatsal olarak hazırlanan dosya üzerinden
verildiğinin ve bu durumun nasıl bir ÇED bakış açısını ortaya koyduğunun göstergesi olduğuna dikkat çekilen kararda, kuruluş amacının dışında ilgili yasa ve yönetmelikleri uygulamayan Çevre ve Orman Bakanlığının havza planlaması konusunda da üzerine düşen görevi yerine getirmediğine gönderme yapılıyor.
Rize İdare Mahkemesinin 2008/536 Esas ve 2010/312 sayılı iptal kararında, proje dosyasında verilen veriler ile proje sahasının gerçeklerinin örtüşmediğine, projenin yapılacağı İkizdere Vadisi’ndeki Kabahor Deresi ve su havzasının çevresel zorlama kapasitesinin gerçek anlamda hesaplanmadığı ve kabul edilebilir bir çevresel etkinin tespit
edilmediğine de işaret edildi.
KARAR ÇOK ÖNEMLİ
İkizdere Derneği Başkanı Musa Yılmaz, Rize İdare Mahkemesi’nin vermiş olduğu ‘iptal’ kararı ile bir kez daha HES’lere karşı verilen mücadelenin haklılığını onayladığına dikkat çekerek “Bu karar, İkizdere halkının HES’lere karşı gösterdiği tepkinin ne kadar doğru ve haklı olduğunu bir kez daha kanıtladı. Rize İdare Mahkemesi’nin adeta bir bilimsel rapor gibi ortaya koyduğu bu gerekçeli karar, bu ülkede hâlâ bağımsız yargının ve hukukun üstünlüğünün ne kadar güven verici olduğunun bir göstergesidir. Derelerimizi kurutan bu projelerin ne kadar gelişigüzel, yasa ve yönetmelik tanımaz olduğunu gözler önüne seren bu kararın, bölgemiz ve ülkemiz genelindeki bütün projelerin önünü açmasını diliyoruz” dedi.EVRENSEL-20/08/2010