[
K ü ç ü k s a n a t l a r s e r g i s i . - Ankara
Melek Celâl,
Tan gazetesinde neşrettiğim bir makalede bu seneye ait en dikkate değer hâdiselerden biri Ankarada elişleri ve kü- çük sanatlar sergisinin açılması olduğunu söylemiştim. Ayni mevzua bugün tekrar avdet için hususi bir arzu duyuyorum.
Zira serginin Arkitekt mecmuası gibi Türkiyede estetik zev- kin bu vasfa en lâyık bir nişanesi olan bir sanat meşheri için- de mütalea ve tetkik mevzuu olması çok lâzımdır.
Fikirlerimi şöyle hulâsa edeyim:
Elişleri sergisi onu gezen Türk temaşagerlerine başlıca aşağıdaki vasıfları göstermiş ve gelecek için gönüllerimize pek değerli müjdeler vermiştir.
1 — Türk ruh ve dehasının bugün dahi kendisine has o- lan ve mazide büyük harikalar vücude getiren ibda' kuvveti tamamiyle mevcut olduğunu,
2 — Zamanımızın en ileri ve yeni anlayışı ile gerek mi- marisi gerek dekorasyonu ve gerek gösterişi bakımından mü- kemmel bir sergi mefhumunun idrakimize girdiği,
3 — Türkiyede küçük sanatlarla elişlerinin bugün Ve ya- rın için ne kadar yüksek kıymette eserler vücude getirmeğe namzet olduğu ve ne derece şuurlu bir anlayışla muhafaza ve himaye edilmesi lâzım geldiği,
Üç esaslı noktada toplamağa çalıştığım mütaleaları bu satırlar tamamiyle izah edecektir sanırım.
Bu serginin bize öğrettiği en mühim şeylerden biri de sanat kabiliyetinde eski sanatkârlarımızdan geri oldu- ğumuzdur. Bugünde o kabiliyette işçilerimiz vardır. Yalnız zevjcimiz düşüktür. Eski sanattan kaybettiğimiz yegâne şey zevktir. Bunun da sebebi Avrupanın (camlot) zevkinin tak- litçiliği ile eski zevkimizi kaybetmiş olmamızdır.
Eskiyi beğenmemiş, Avrupa yüksek zevkini taklit edeme- miş, ve yeni bir zevk te yaratamamışız. Sanattaki inkişafımı- zı ancak yabancıyı taklit ederek değil, kendi sanatımız için- de kendimiz bir rönesans yaparak eski zevkimizi inkişaf ettir- meliyiz. Yani yalnız eskiyi kopye ederek değil, ondan ilham alarak bugünkü zevkimize uygun modern Türk eserleri ya- palım. Bu eserleri eski ve yeniyi birbirine mezcederek meyda- na getirmek kolay bir iş değildir. Fakat hükümetin yardımi- le, muhtelif bürolar teşkil ederek, sanatkârları çalıştırarak, zamanla bunu yapabiliriz.
Şurada behemehal izahını zarurî gördüğümüz bir husu- siyet vardır: Serginin gerek tezyininde gerek küçük sanat- larla elişlerini takdir ve himaye hususunda faydalı anlayış ve dürüst zevk ile meharet. Zira şimdiye kadar bizde bir çok ser- giler muhtelif faaliyet semerelerini bedii bir kavrayışla zev- kimize sunan meşherler olmıyordu. Bilâkis orada âdeta bir- birinin değerini düşürmek için yanyana gelmiş, yekdiğerine hasım bir çok unsurlar tamamiyle estetiğe mugayir bir ka- rışıklık içinde âdeta bir panayır manzarası gösteriyordu.
İşte birinci defadır ki memleketimizde bu hazin iptidailik kılığını göstermiyen ileri ve mütekâmil bir anlayışın mev- lûdu olan bediî bir sergi ile karşılaştık.
Bu sahada mes'dana getirilen bu ilk sergiyi bütün kal- bizimle alkışlamak lâzımdır. İnşallah bundan sonra yapaca- ğımız sergiler bize daha mütekâmil eserler verecektir. Millî sanayii himayeye karşı gösterilen bu teşebbüs, ilerde Avrupa- ya gönderip İftihar edebileceğimiz eserler meydana getirmek için ilk atılmış bir adım demektir. Müştereken bu gayeyi be- nimsedikten sonra, muvaffak olmamaklığımız için hiç bir se- bep yoktur.