Helenistik Felsefe Dini Dönem:
Plotinus
Dönemin Genel Özellikleri
• Platon ve Aristoteles sonrası ortaya çıkan mektepler birbirine yaklaştıkça, felsefenin gerçekleştirmek zorunda olduğu ödevi yerine getirebileceğinden şüphe uyandırmıştır.
• Felsefenin gerçekten insanı erdeme, mutluluğa, dış dünyadan bağımsızlığa ve iç hürriyete ulaştırıp ulaştıramayacağı tartışılır hale gelmiştir.
• Stoalıların, septiklerin, Epikürcülerin vs. bilge kişi ve ahlâk anlayışı insanın sadece kendi gücü ile erdeme, mutluluğa, bilge kişiliğe erişemeyeceği anlaşılmaya başladı.
• Bu değerlere ulaşabilmek için üstün bir kuvvetin yardımına ihtiyaç duyulmuştur.
• Antik çağın, son devrelerindeki bütün felsefî okullar-Epikurculuk hariç-dinî güdüler taşımaya başladılar.
• Bu devrin ilgisi gelip geçici dünyaya değil, görülmeyen ve gelip geçici olmayan Tanrıca dünyaya yönelmiştir.
• Dine, Tabiatüstü bir kuvvete duyulan bir ihtiyaç dinî duyguların Yunan-Roma dünyasında yayılmasına sebep olmuş, birçok dinî kültler meydana çıkmıştır.
• Platon’un metafiziği bu son devrin metafiziği üzerinde çok etkili olmuş, bu nedenle İskenderiye’de ortaya çıkan ilk felsefe çığırı yeni Fisagorculuk olmuştur.
• Din ile felsefenin birbiri içine girdiği İlk Çağ felsefesinin bu son döneminin en büyük çığırı Yeni Platonculuktur.
Yeni Platonculuk
• Helenistik-Roma döneminde ortaya çıkan önemli felsefe akımlarından biri, Ammonius Saccas (175-242) ‘ın
kurduğu ve gelişmesini öğrencisi Plotinos (204-270) tarafından gerçekleştirilen Yeni-Platonculuktur.
• Özellikle Ortaçağ felsefesine ve İslam felsefesine tesiri önemlidir.
• Yeni Platonculuk’ta felsefe mantık, kozmoloji,, metafizik ve ahlakı içermekle birlikte bir din teorisi ve mistisizmi de içeren bir hale dönüşür.
• Plotinos, felsefesini Platon’a dayandırmaya çalıştığından
başlattığı çığıra Yeni Platonculuk ismi verilmiştir.
Yeni Platonculuk
• Yeni Platonculuk felsefeye dayanarak dinî bir dünya görüşü kurma çabalarının ilkidir,
• Batı ve doğu mistisizmlerinin önemli kaynaklarından biri olması itibariyle kendisinden sonraki gelişmeler üzerinde büyük etki bırakmıştır.
• Bu etkinlik özellikle sudur anlayışında ortaya çıkmaktadır.
• Plotinos’un öğrencisi Porphyre (Porfurios) (234-305) hocasının kitapçıklarını, her biri dokuz bölümden oluşan altı kitap halinde, 298’de, Yunanca dokuzlar anlamına gelen Enneadlar ismiyle yayınlamıştır.
• Bu eserin birinci cildinde insan ve ahlâk; ikinci ve üçüncü cildinde madde, algılanabilir dünya ve Tanrı; dördüncü cildinde ruh;
beşinci cildinde zekâ; altıncı cildinde Bir ve İyi incelenmektedir.
Yeni Platonculuk:
Tartışılabilecek Sorular
• Plotinos felsefesini ortaya koyarken ne tür sorunlara çözüm bulma arayışındaydı?
• Plotinos daha önceki hangi felsefi düşüncelerden yararlanarak düşüncesini ortaya koydu?
• Plotinos felsefesini ahlaki ve manevi açıdan önemli kılan
unsurlar nelerdir?
Plotinos’un
Felsefesi
Plotinos’un Felsefesi
• Plotinos’a göre âlemin aslı maddî değildir. Ona göre Tanrı değişmez ve mutlak bir birliktir. Her şey bu Bir’den sudur etmiştir. Değişmeyen gerçekliğin, maddi dünyadan farklı ve ayrı bir gerçeklik olarak Tanrı olması gerekir.
• Plotinos’un Tanrı anlayışı: Tanrı’nın ne olmadığı üzerinden hareket eder.
• O bu dünyadaki her şeyi aşmaktadır. Bunun haricinde O’nun hakkında hiçbir şey söylenemez. Yalnızca ne olmadığı söylenebilir.
• Tanrı maddi, sonlu ve bölünebilir olan bir varlık değildir.
• Tanrı ne madde, ne ruh ne de zihindir.
• Tanrı, dil yoluyla ifade edilemez.
• Tanrının bütünüyle saf ve basitdir. Onda birleşiklik söz konusu değildir.
• Tanrının Mutlak Birlik olduğuna işaret etmek için Plotinos ondan Bir diye söz eder.
• O, varlığa gelen, kendisinden çıkan her şeyin, nedeni olmayan İlk Nedenidir.
• O’na birtakım nitelikler izafe edemeyiz çünkü bu, O’nu sınırlamak ya da belirlemektedir. O’nu sınırlamaktadır.
• Plotinos’a göre, Tanrı düşünen bir Varlık olarak tanımlanamaz; çünkü düşünme
faaliyeti, düşünen ile düşünceyi gündeme getirir. Bu, O’nu düşündüğü ve istediği şeyle sınırlamak olur ve O’nun mutlak bağımsızlığına zarar verir.
Sudur Anlayışı
• Plotinos varlığın nasıl meydana geldiği sorusunda alemin Tanrı tarafından yaratılmış olamayacağını düşünür; çünkü yaratma bir eylemdir ve bir hareketi ya da değişmeyi gerektirir; oysa Tanrı değişmez. Plotinos, Platon’un İyi İdeasıyla güneş
arasında kurduğu analojiyi kullanır ve varlığı açıklamak için bir sudur anlayışı geliştirir.
• Sudur anlayışında üç dayanak önemlidir. Bunlar:
• Bir,
• Nous ya da Zihin
• Ruh’tur. Ruhtan sudur eden Madde ise son halkayı meydana
getirir.
Sudur Anlayışı
• Bütün varlıklar, varoluşlarını Bir’e borçludurlar. Cevherler, varlıktaki nitelikler de böyledir.
• Bir her formdan yoksundur. Bir, her şeyin doğurucusu olduğu için, asla doğurduğu şey değildir.
• Bir varlık olgunluk noktasına ulaşır ulaşmaz doğurur. Olgunluk noktasına
ulaşmış bir varlık kendinde kalmaya tahammül edemez, başka bir varlık üretir.
• Aslî varlık olan Bir’in olgunluğundan doğan, sudur eden ilk varlık, ikinci dayanak ilke olan Nous’tur.
• Nous, birliğin, yerini yavaş yavaş çokluğa bıraktığı sürecin ilk adımıdır. O’nda varolan her şeyin İdeaları bulunmaktadır.
• Nous, sudur sürecinin, Tanrının düşünce ve İdealar olarak ikiye ayrıldığı, düşünceleri düşündüğü, ideal evreni temaşa ettiği adımıdır. Nous, Plotinos sisteminin ilk varlığıdır.
• Onun en temel faaliyeti, şu halde saf temaşadır. O sadece İdeaları değil fakat
esas Kaynağını düşünür, temaşa eder.
Sudur Anlayışı
•
Sudurun bir sonraki adımı Nous’tan türeyen Ruhtur. Nous’tan daha az yetkindir.
•
Cisimsel olmayan ve bölünemez bir varlık olarak Ruh, manevi gerçeklikle maddi gerçeklik arasında bir köprü, duyular üstü dünya ile duyusal dünyayı birbirine bağlayan halka görevi görür.
•
Nous’un bir sureti olan Ruh, düşünce gücüne sahiptir.
•
Ruh, bir yönüyle Nous’a yönelir, saf düşünce olarak ortaya çıkıp, saf İdeaları temaşa eder.
•
Ruh duyusal dünyaya yönelir ve maddeye düzen getirmek durumunda kalır.
•
Tanrıdan başlayan sudur sürecinin üçüncü ve sonuncu evresi, madde ya da maddi dünyadır.
•
Madde, Tanrıdan en uzak noktada bulunan mutlak yoksunluktur, kötülük ilkesidir.
•