• Sonuç bulunamadı

Asyada Türk şehir pilânları. Mimar Şehabettin - Munch.n. Mimar Şahabettin. u/.un' seneler-denbcri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Asyada Türk şehir pilânları. Mimar Şehabettin - Munch.n. Mimar Şahabettin. u/.un' seneler-denbcri"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Şehirlerin p l â n ı n d a tetkik edilecek ilk işte

M ı n t a k a taksimatı: Şehirlerin ileride büyüme- sine ait b ü t ü n şekiller nazarı itibara alınarak ev- velâ serbest kalması icap eden sahalar ile inşaat yapılması iktiza eden kısımlar tahdit edilir. İşte kadastro haritasında olmayan bir iş; bu taksimat yapıldıktan sonradır ki mıntakalann ayrılması ge- lir. ( M i m a r mecmuası, ikinci sene, 1 ve iki numa- ralara m ü r a c a a t ) .

Bu yazıları bir çok taşra şehirlerimizin plân- larına lâzım gelen kıymet ve ehemmiyetin veril- mesi için yazıyoruz. Belediye kanununda bunun ana hatlarına temas edilmiş, kanun bunların ya- pılmasını mecburî kılmıştır. Her belediyenin şimdi İsrar edeceği bir iş: Şehrin ilerideki vaziyetini ve tatbikatını da kısmen gelecek nesillere bırakacağı, eyi ve durendişane gören imar plânına malik ol-

Asyada Türk şehir pilânları.

M i m a r Ş e h a b e t t i n - Munch.n.

Mimar Şahabettin. u/.un' seneler- denbcri Al manyada. Mimarinin şehirci- lik şubesinde, ihtisas yapmakladır.

Th. Fischer, Seifer, Oraesscl, Bcs- telnıayer gibi proferörlerin, atölyelerin-' de sclıircl'ifte ait 'muhtelif projeleri ik- mal etmiştir.

1 — A s y a ' d a Türk şehirleri.

Türkler şehir mimarisini islâmiyetten önceki yaşayışlarında öğrenerek tatbik etmişlerdir. Şehir mimarisinde ilk Türk devri 107 M . tarihinden ev- vel başlar. O vakitlerde H u n ' l a r dairevî plânlar- d a n mürekkep A s y a ' d a köy ve şehirler kurmuş- lardır. Uygur Türklerinin zamanlarına kadar dev- rin şehir plânları, dairevî olarak göze batar.

Uygur Türkleri zamanında, şehircilik kay- ğusu pek ziyade kuvvet kespeder. Şehirlerde, m u n t a z a m şekilli plânlar görülür. Bu devirde ha- kiki surette şehirleri benimsemek için fazlaca a- lâka vardır. Meselâ; ilk zamanlarda sıkça görülen dairevî şehir p l â n l a n , çok hatlardan mürekkep şekillerde dikkati çeker. Bu devrin en güzel mi- salleri, Ç i n ' d e Nankin, Turhan'da H o ç o şehirleri- dir. Bunlardan sonuncusu, murabbadan intihap edilmiş şehir plânına örnektir. Burada H o ç o şehrini gösteren bir plân görüyoruz. Şehir mu- rabbaa yaklaşan bir müstatildir. Kaideleri 450,m

uzunluğunda, yan dılı'lan bu mıkdardan pek az bir eksikliktedir. Şehrin etrafı kalın duvarlı bir

f

(Hoço) şehri

(2)

surla çevrilidir. Köşelerinde yuvarlak burçları vardır. Şimal kaidesinde burçların adedi altı ve cenupta burçların sayısı beş tanedir. Her iki tara- fın burçları bir büyüklüktedir, birbirine karşılıklı inşa olunmuştârdır. tarafında beş burç var- dır. Cenuptan şimale doğru üç burçtan sonra şeh- rin kalekapısı gelir. Kapı, kalın ve uzun bir dıva- rın arkasındadır.

Garp tarafta bulunan kapı İ3e iki burçtan sonradır. Burçların mıkdarı beş tanedir. Kapılar, tamamile birbirinin karşısında değildir, her iki Vapıdan şehire girilince, büyük sokaklar müvazi olarak başlar. Diğer ufak sokaklar ayni muvazi- likte şehrin boyunca devam eder.

Plânda garp tarafta gözüken ufak karartılar saraylar, diğerleri yapı gruplarıdır. İki ve daha fazla katlarda pek çok evler vardır. Şehir dıvar- ları, evler, saraylar güneşte pişmiş kireç malze- mesinden inşa edilmişlerdir. Dıvarların muhtelif yüzlerinde müteaddit güzel heykeller vardır. Ev- lerin iç dıvarlarında zengin süsler işlenmiştir. De- rece derece yükselen şehir evlerinin en yüksek noktasında kubbeli damlar pek çoktur.

Şimdi de 1000 ve 900 tarihlerinde.başka bir Türk şehri plânı üzerinden sözlerime devam etmek isterim. Uygurca vesikalar bunu A v d o ğ o ' nun (Idyqutsahri) şehri diye bildiriyor. Vaktile bu şehrin Asya şehirleri içinde eşi bulunmaz bir güzellikte inşa edilmiş olduğunu yaziyor.

' Şehrin mimarı Bhadanta yon - ton - sgro adında bir Türk san'atkândır. Şehir içerisindeki yapılardan bazıları, zamanımızda olduğu gibi in- sanlar tarafından yıkılmış isede bir çokları da eski halindedir. Burada verdiğim plânın aslı profesör E. Grünvvedel tarafından Turfan araştırmasında bulunmuştur.

Şehrin plânı, uzunluğuna bir müstatil şeklinde dir. İçinde muhtelif çaplarda 25 tane yapısı vardır.

Bunların o zamanki ihtiyaçlardan hangilerini te- min ettiğini aşağıda yaziyorum.

1. Terasanın üstünde çifte kuleli bir yapı elan duruyor. Yanındaki yapılarda ayrı ayrı ki- tabeler yardır. . Onlardan birinde Aydoğot'un mukaddes evidir diye yazılıdır. Burada gece ve gündüz dans eden yedi kralın açık ve altı kemik- ten sembolleri açılmıştır. Rol-pa - mo, Srin - mo, Dred-mo, Lunma, Klu-mo, Makara-ma, Wa-mo, bunların adlarıdır. Renkleri altuni, mavi, kırmızı,

yeşil, gülrengi, koyu kırmızı, koyu külrengidir.

Diğer tarafta bir kütüphane vardır, kitabesinde Aydogot'a ait bulunduğu okunuyor. Kütüphane- nin içinde Hintçe, Türkçe, Tuharice, sertani yazı kitapları vardır. Bunun yanındaki kubbeli yapı Tuva mektebidir.

Terasanın kenarında I, 2 şeklini muhafaza etmekle beraber büyük tahribata duçar olmuşlar- dır. Bununla beraber insan bu yapıların eskil'ği hakkında kolayca bir fikir edinebilir. Bilhassa ya- pı heyetinin 3 doğru uzanmış şekilde bulundıığu- anlaşılıyor. 2. Terasa Aydugot'un saray terasası- dır. Altı kemerle kapalı olan mahaÜn solurdan itibaren büyük elçilerin, Tuhara saray adamları- nın oturma yerleridir. Diğer tarafta Aydugot'un tekrar bir evi, Çin ve Hindistan'dan gelme saray adamlarının daireleri vardır.

3. Çamurdan 5 ,6 metre yüksekliğinde bir dıvarla örülmüştür. Terasaya doğru dört bağlama

wm\m

z • SU**? .

" f •MV4+Cİ**' .

1- U -tâtC-f** • 17- . „ '.

I lunkur re l'ckin şehirleri

(3)

. hdugotıırr şehri

dıvarla büyüklü küçüklü on dört ev buluniyor- muş; kitabesinde Mani'ye ait rhahkemeler oldu- ğu yazılıdır. Lâkin evlerin hepside izleri belli ol- mıyacak derecede tahribe oğramıştır.

4. A y n i yükseklikte ve bazı kısımları duran çamur malzemesinden inşa edilmiş bir oda vardır.

O d a n ı n merdiveni pek harap bir haldedir. Yıld«z- lardan bereket anlarını haber veren mani adamla- rının terasası bunun yanındadır.

5, 6. Büyük parçası harap bulunan diğer bir yapıdır. Kitabesinden vaktile mektep olarak inşa edildiği anlaşılıyor. Y a n ı n d a olan yapılar içinde Padma-cart, Rol-pa-rno, Carlyed-mo, Midi, Makara - mad-Srin, Dorye-ma, Ser-mdog - ma evlerinde kuvvet ve büyüklüğün sembolteri var- dır.

7. dört kapılı murabba büyük holden yal- nız üstünün kubbesi ziyadece zedelîdir. Aycîugo*-

(4)

fervede kalası

tun ve vekillerinin toplandıkları salonudur Kar- şısında kalın dıvârları olan yeri 21 Aydug .'tun arabasını çeken sekiz atın muhafaza edilen veı>i ahırlardır.

8. Holün biraz aşağısında ve sağ tarafta karşılıklı yerler şehir bekçilerinin şefinin evidir.

6 den 2 ye doğru ve 7 nin önünde Aydugo'tun gezinti bahçesi, geçeceği yollar vardı. Şehir ka- pısının yanlarında ayrıca terasa varmış fakat bura- sı sonradan dıvarla örülmüştür. Aydugo'tun, do- ğan ve şahin bekçilerinin, üçüncüsü de saray çal- gıcılarının terasası idi.

9. Ortaya doğru, ince ve uzunluğuna bir ya- pıdır. Cenubundan yarısı şeklini muhafaza ediyor.

Vaktinde saray askerleri burada ikamet edermiş.

** 10. Cenuptadır. Şehir dıvarına müvazi ve kapının sağdan pek yakınında bulunuyor. Terasa- nin acayip yazılı kitabesinde Mani'nin arz ve ada- let terasasıdır. Terasanın altı kubbe mahzeni ola- rak kullanılır, içinde Surye'den gelmiş adil erlerin ölüleri muhafaza olunur. Üstünde Horasan'dan gelen Mani'nin adaletine neşet edilen ölüler var- dır. Terasada Mani'nin kitaplarını havi bir ev, ayrıca ölülerin adaletine işaret olunur bir kısım bulunmaktadır.

1 l. Söylediğim yapının yanındadır. Sağ ta- raftan ona müvazidir. Ortasında büyük holü vardır. Üst ve alt taraflarında arasından ince bir yolla ayrılan ufak daireleri havidir. Şarkta ve ön tarafı müteaddit direkleri havi uzunluğuna bir terasadır. Burası Mani'ni;» adaleti etrafında çalı- şanların yiyeceğini veren aş evidir.

1 2. 9 numaralı yapıya aittir. Fakat çok tahrip gördüğü için aslından pek çok şeyleri kayıp ol- muştur. Yalnız burasının da yukarıda olduğu gibi

bir aş evi olduğu muhakkaktır. Fakat yukarıda- kinden farkı, sırf saray adamlarının yiyeceği bu- radan çıkarmış.

1 3. Saray kışlasının sağ tarafındadır. Küçük terasalı bir mabettir. Maymundan olmuş Mani'yi irae eden yerdir. Burası, bugünki şehrin az çok uzak bir noktasındadır. Halk tarafından eyi bir nazarla bakılmamaktadır.

14. Evelkisinden daha büyükçe bir terasadır.

Avalokitesivara'nın mabedidir. Terasada moloz halinde pek çok Türk kabirleri vardır.

1 5. Daha küçükçe bir terasadır. Fârâ'nın mu- kaddes yeridir. Fakat pek çok yerleri harap bu- lunıyor.

16. Küçük bir terasa ve ortasında dört köşe direği vardır. Kitabesinde Aydugot'un mahkeme- si olduğu söyleniyor.

1 7. Üçe ayrılmış uzunluğına bir müstatil terasadır. Orta parçada dört köşeli bir direk var- dır. Cezalıların çağırılmasına mahsus terasadır di- ye kitabesinde yazıyor.

18. Yukanki yapının altına tesadüf eder.

Dikine müstatil bir evdir. Kılmç, demir boyunluk- lar, balta, tuzak... gibi eşyaları havi bugünkü ta- birle askerî müzedir.

19. Müzenin pjjk yakınındadır. Şarktan şehir dıvarmda bağlıdır. Gav-t ince ve dar bir yapıdır.

2 O.* Küçük terasalı bir yerdir. Mahâkâla'nın mukaddes sayılan mabedidir. Yanında olan ser- best meydan büyük cezaları çektirmek içindir.

21. Mani'nin günahları çıkardıkları evdir.

22. Mani'nin sebze ve meyve için evidir.

23. Günahı olanların evidir.

24. Şehir bekleyicilerinin evidir.

25. Şimaldedir ufak bir kaç mabedi havidir.

II. Anadolu'da Türk şehir plânları.

Türklerin Asya'da geçen şehirciliği etrafın- daki faaliyetleri gayet hususî hatlarla yukarıda

. Umdohıdi} Vî/rfc şehirleri phinla

(5)

gösterdim. Asya Türk şehir mimarlığının bütün şekillerini öğrendikten sonra burada türklerin garp hayatları şehir örneklerine giriyorum.

A c a b a Türklerin garp şehirciliğinde hangi yollardan yürümüşlerdir. Umumiyet üzere şark ve garp b u iki muhitin örnekleri arasında bir rabıta var mıdır, ne derecededir? Meselâ; İran'da, Ana- d o l u ' d a , Istanbua'da türklerin tatbik ettikleri şe- hirciliğin esasları ?

Bu iki devir arasında işçilik noktasından bü- yük bir münasebet vardır. Asya'da Türk bilgileri- ne göre inşa edilen şehirleri, Selçukiler ve Osman- lılar ayni usuller ve esaslar dahilinde takip etmiş- lerdir. Meselâ; ortada eski Türk yaşayışına, Türk malzemesine, Türk yurduna göre bir mimarlık var- dır. O m i m a r l ı k ayni işçilikte zamana, muhite, malzemeye, uyarak muhtelif tarihlerde, muhtelif örneklerde d e v a m etmiştir. İşte onun bir benzeri d e şehircilikte olmuştur; bir ihtiyaç bir gaye etra- fında ileri yürümüştür.

Meselâ; Profesör Diez tarafından neşrolu- nan iki resim burada okuyuculara Selcukî türkle- rinin İran'da M r o adında bir şehrini hatırlatıyor.

B u n u n etrafında fazla bilmek istiyenlere m i m a r Reuter'ın makalesini okumalarını tavsiye ederim.

O n u n c u asırdan sonra Türkleri, ilk defa İran t o p r a k l a n üzerinde yerleşmiş ve kuvvetli bir h ü k ü m e t halinde görüyoruz. O r a d a bir buçuk asırlık kadar d e v a m eden varlıklannda, pek çok ölmez oğlu örnekler bıraktıkları bugün için pek kat'îdir. F a k a t bu uğurda yapılan inceleştirmeler onların İran'daki şehircilikleri hakkında pek uzun olmayarak bazı aydınlıklar yapıyor.

H a l b u k i A n a d o l u Türk devri, evelki devre

nazaran daha zengin, daha ziyade örneklere ma- liktir. Bu müteaddit devirlerin bütün şehir plânla- rı ayni fikir, ayni maksat hareketlerini verir. Yal- nız şehirlerin vaziyetlerine göre şekillerde tahav- vüller yapıldığı muhakkaktır. Bununla Sel- çukiler devrindeki A n a d o l u şehir plânlarının ne yolda tatbik edildiğini söylemek kabil olur.

A n a d o l u ' d a Selçukiler tarafından tatbik edi- len şehir plânları, tenevvu itibarile b ü y ü k bir zen- ginlik İra e eder. Şehirlerin coğrafî, tarihî, iktisadî vaziyetlerini kale alarak plânda şehirlere şekiller veriyorlardı. Bu devrin şehir plânlarından bazıla- rını burada okuyuculara zikredeceğim.

Plân nevileri başta Konya olduğu halde şun- lardan mürekkep bulunuyordu. Meselâ; Kayse- rinin plânı, tam bir müstatilden ibarettir. Erzurum dılı'larından biri müşterek büyükçe bir müstatili gösteriyordu. Erzincan, uzunluğuna intihap edilmiş yine bir müstatili veriyordı. Sivas, b ü y ü k bir müs- tatilin içinde iki murabbaı ihtiva ediyordu. Diyar- bekir, b u şekillerin gayri, daireye yaklaşan bir şekil arzediyordu.

Bu muhtelif şekillerden mürekkep plânların A n a d o l u ' d a k i hayatından bahsederken b u plânla- rın d o ğ r u d a n doğruya Asya Türk şehir mimarîsinin tesiri altında bulunduklarını bir d a h a hatırlatırım.

Gerçi Selçukî Türkleri A n a d o l u ' y a geldiklerinde sahibi oldukları yeni yurdun şehirlerinde. Y u n a n ve R o m a gibi milletlerin vucuda getirdikleri ör- neklere tesadüf ettiler. Fakat Selçukiler b u yaban- cı malzeme ve işçilik mahsullerine hakaretle bak-

t

1

• •

1

1

1

H • •

Konyalım birinci sıırıı

(6)

Akropol, Konyanm eski görünüşünü hatırlatır

ıaadılar bununla beraber onların yeniden ihya edilmesini de hiç arzu etmediler. Kendi hallerinde öyle bıraktılar. Bu sözlerimi kuvvetlendirecek ve- sikalar pek çoktuı. Meselâ; bu vesikalardan Şarl Teksiye'de Konya'nın Yunan'lılar z a m a n ı n d a ufak kalesile ticareti geri, san'atı ölgün , bir şehir oldu- ğunu okuyoruz.

Roma'Iılar vaktinde ise şehirde pek b ü y ü k değişiklikler yapılmadı. Yalnız şehrin mevcut kale- si muhafaza olunarak bir kaç noktaya bir iki abi- de ilâve etmekle iktifa ettiler. Binaenaleyh şehir mimarisi noktasından, her iki devirde de, faaliyet izleri çok zaif, hemen hiç mesabesinde diyebilirim.

H a l b u k i bunlara karşılık şehrin asıl kıymet bulması, hakikî bir şehir değerini göstermesi, Sel- çukilerin varlıklarile başlar.

111. Konva'nın Selçukiler zamanı şehir mimarisi.

Selçukiler, Konya'yı merkez yaptıktan sonra şehrin tek kaleli vaziyetine hitam verdiler. Nufus, ticaret, san'at eibi kuvvetli cereyanlardan birincisi kalenin etrafında şehri islâh ve tevsie çalıştılar.

Konya, çok geçmeden A n a d o l u ' n u n san'at ve ti- carette sayılan bir baş şehri oluverdi. Parlak ya- şadığı anlara ait şark vesikalarında pek çok kayıt- lar vardır. Bu eserler arasında ilk dikkati meşhur seyyah Evliya Çelebi'nin kitabı çekiyor. Resimli olmamasına rağmen K o n y a hakkında bir çok kıy- metli malûmat veriyor.

İbni Betut seyahatnamesinde. K â t i p Çelebi çihannümasında, Yakut, ve M e s k î . . . gibi bir çok şarklı yazıcıların bu arada adları zikrolunabilir.

Bunların yanında ecnebi seyahlardan R u s P.

Basil hatırlanabilir. Profesör ( M o r d t m a n n ) yazı- larından birinde Konya'ya ait kayıtları bildirirken bu isimden bahseder. Basil'in 1466 d a K o n y a ' d a bulunduğunu yazar.

Evliya Çelebi kitabında ilk kalenin Yunan-

lılar tarafından inşa edildiğini söyler. Roma'lıların şehirde başka bir şey yapmayıp mevcutları yalnız tamirde bulunduklarını ilâve eder. Kalenin üçün- cü tamir edicileri olarak da Selçukilcrden Alâed- dini gösterir. 569 d a Kılıç aslan tarafından dör- d ü n c ü defa olarak tamir olunmuştur. Hatta o za- manki zelzelede harap olan saray divanhanesi ve bir eyvanı tamir ettirdi.

O n b i r derinliğinde, elli genişliğinde, otuz tezamda büyük hendekler yaptırıldı. Y u k a r ı kat hisar dıvarının çevresi on bin adımdır.

İç kale on iki kapılıdır. Dört k a p ı d a n maada- sı hep kapalıdır. Suı aıvarları beyaz taşlarla ve hendesi şekillerle süslüdür. Gıyas oğlu A l â e d d i n , z a m a n ı n d a kaleyi yeniden inşa ettirmiştir. İç kale yüksekçe bir m a h a l d e bulunıyor.

Evliya Çelebi'den sonra Nasuhi adlı b 'r Türk ressamı Konyayı ziyaret ediyor. San'atkâr kitabın- d a yalnız K o n y a ' n ı n bir sulu boya manzarasını ya- pıyor. Resimde K o n y a dört köseli bir sürün için- dedir. Surun dört tarafta dört kapısı vardır. Surun dışları her bir y ü z ü n d e altı burçtan virmi dört bur- cu v e köselerinde birer tane kulübesi görülüyor.

Surun içerisinde şimalde ayrı ayrı iki tane bina grupu ve karşısında b ü y ü k bir tane bina grupu duruyor. Bunun şarktan birafe aşağisinde diğer bir bina gözüküyor. Üzerinde sa.uy diye bir işaret okunuyor bunun şarka doğru aşağısında bulunan bina camidir. 'C&ha aşağılarında adları kayt edil- memiş iki tane bina duruyor. Bu binaların sol ta- rafında dikine inşa olunmuş iki b ü y ü k bina vardır.

Bu iki binanın garba doğru yürüyen yerinde söy- lediğim binaların benzerleri iki yukarda bir aşa- ğıda üç tane bina grupu vardır.

Bu iki seyahtan başka Konya'ya d a h a bazı

(7)

Konyuda {Şarle Ibksıır)

seyyahlar uğramışlardır. M e s e l â ; K â t i p Çelebi ve Ibni B e t u t ' u n bildirdikleri, evelkilerin yazdıkla- r ı n d a n fazla değildir. K o n y a ' y ı diğer şarklı sey- y a h l a r d a n d a h a ziyaret edenler o l d u ğ u her h a l d e m u h a k k a k t ı r . F a k a t on sekizinci asrın ilklerine d o ğ r u az ç o k fasıla ile A v r u p a l ı seyyahların gel- dikleri a y d ı n d a d ı r . B u n l a r d a n ilk önce bir A l m a n K o n y a ' y ı ziyaret ediyor.

N i h b u r , şark seyahatinden d ö n e r k e n 1763 d e K o y a ' y a uğrayor. K i t a b ı n d a A d a n a üzerinden K o n y a ' y a geldiğini y a z d ı k t a n sonra ilk işinin şeh- rin bir p l â n ı n ı y a p m a k o l d u ğ u n u söyliyor. Bu işi bitirince K o n y a ' y ı dolaşıyor. G ö r d ü k l e r i n i kay t ediyor.

N i h b u r ' u n yaptığı p l â n a göre, K o n y a , Diyar- bekire biraz benziyor. M e s e l â ; D i y a r b e k i r ' d e Ce- n u p g a r b ı n d a surlar, d a h a çok kırık h a t l a r d a n köşeler y a p t ı ğ ı h a l d e K o n y a ' d a b u n a tesadüf ede- rneyor. O r a d a hatlar m ü n h a n i d e n ziyade d ü z hat- l a r d a n m ü r e k k e p t i r . Şarka d o ğ r u eğilmiş çok dı- If lı bir şekildir.

N i h b u r , şehrin çok h a r a p bir h a l d e o l d u ğ u n u kayıt ediyor. S u r u n kapılarını şu isimlerde zikr ediyor.

I. C e n u p şarkında p a z a r kapısı.

II. Ş a r k t a yeni k a p ı . III. Ş i m a l d e ardaş kapısı.

I V . G a r p t e çeşme kapısı.

V .

V I . C e n u p t a y a p u l a k kapısı.

V I I . C e n u p t a l â r ı n d a kapısı.

Bu k a p ı l a r d a n ardaş kapısının çok süslü ol- d u ğ u n u ayrıca işaret ediyor.

Meselâ b u p l â n d a açık kapılara iç sokaklar- d a n birer k a p ı ilâve edersek Evliya Ç e l e b i ' n i n y a z d ı ğ ı gibi şehir k a p ı l a r ı n ı n a d e d i 14 d e çıkar.

1818 senelerinde K o n y a ' y ı İngiliz seyyahı Kineir, ziyaret ediyor. N i e h b u r d a n fazla bir şey kayıt etmiyor. 3 0 0 0 0 k a d a r nufuslu O s m a n l ı ida-

resine tabi bir paşalıktır diye tasvir ediyor. San - at v e ticarette ç o k o l d u ğ u n u söyliyor. Şehir dıvar- larının Selçukiler tarafından inşa o l u n d u ğ u n u , iç sûrun 8 kulesi ve her kulenin ayrı adı vardır d ' ^ o r . Kuleler, diğer A n a d o l u şehirlerinde g'irüîen kule- ler gibi d ö r t köşelidir. Şehir kalesinin temeli dı- v a r ı n d a T ü r k ç e kitabeler b u l u n d u ğ u n u yazıyor.

D ı v a r d a R o m a lılardan k a l m a bir Relief var.

A y r ı c a on tane k ü ç ü k heykel buhmtyor. H e r biri 40 c m b ü y ü k l ü ğ ü n d e d i r . A y n i d ı v a r d a R o m a Prenslerinden biri bir sandalya üzerinde otur>yor.

Y a n ı n d a biri t o p atar vaziyettedir. Bunun dünya- ya senbol o l d u ğ u n u söylerler. Diğer üc R o m a as- keri ayaktn Prensi m u h a f ^ r a eder g - r ü n ü v o r h r . H e y k e l l e r d e n bazılarının h a r a o olan ayak ve el- lerini Selçukiler t a m i r etmişlerdir.

Kaleye d o ğ r u şehrin solundan gelinirse d<*ha heykeller görülür. A y r ı c a bir çok aslan havk-".e»i vardır. Şehrin ortasındaki tenenin c e v e ' i ' ">00 m dir. Bazı yerlerin yüksekliğini sonradan i ' â v e olunmuştur. Bir tarafta s^ray bulunıyor o r a d a Seçuk Sultanı i k a m e t ederdi diyor.

K o n y a , 1837 tarihinde D e L a b o r d tarafın- d a n ziyaret olunmuştur. Bu zatın cok kuvvet1» bir ressam o ' d u ^ u n u b u r a d n okuyuculara, t a n ' t m a k is- terim. iki b ü y ü k ciltlik kitabın içleri bir çok renkli ve kara k a l e m cl yaomalarile d o l u d u r . M u h a l i f san'atkârların istirakile v u c u d e getiri'mis res-m'e- rin çoğu, k e n d i ta«-»f»nd«n tersim q'»n«w>»>«».

L a b o r d ' ı n k i t a b ı n d a K o n v a ' n ı n Dlân> v o k t u r l=kin b u n a bedel A l â e d d i n teoesi tarafından H-ri'mis gayet güzel b ü y ü k bir manzarası vardır. B u n d a n m a a d a şehrin kalesi v e k a l e kapısı iie d ' v a r ' a r d a g ö r d ü p ü heykellerden bazılarının resim'erini çiz- miştir.Mimarî tarihi n o k t a s ı n d a n pek b ü y ü k kıy- meti haizdir.

1842 tarihinde H a m i l t o n A i n w o r t h adlı di- ğer İngiliz seyahlan K o n y a ' d a b u l u n m u ş l a r d ı r . Bu iki a d a m d a k i t a p l a r ı n d a K o n y a n m Y u n a n ' l ı l a r devri h a k k ı n d a m a l û m a t veriyor. Türk z a m a n ı h a k k ı n d a pek az izahat vardır.

Bunları t a k i p edenlerden diğer birisi 1848 tarihinde Fransız seyyahlarından Ch. Fexier dir.

K i t a b ı n d a K o n y a ' n ı n en eski devrine ait b a z ı hey- kellerle, Selçukiler tarafından ilâve edilmiş köş- k ü n v e A l â e d d i n camiinin birlikte şimalden bir resmini çizmiştir.

Fexier e göre K o n y a ' y ı L i k a o n ' l a r zamanın- d a pek az g ö z d e olan ufak kaleyi havi bir şehirdir.

(8)

Bir çok abidelerin ve kalelerin Selçukiler tarafın- d a n inşa edildiklerini yazar. Uzun uzadiye şehrin inşaî güzellikleri hakkında m a l û m a t verir.

Bilhassa bu m a l û m a t arasında tepede Lika- on devrine ait bazı bilgileri burada zikretmek çok meraklıdır. Likaon Prenslerinin parlak sarayları tepe üzerindedir. Kapısı cenup tarafmdadır. Sa- ğında ve solunda 7 - 8 m yüksekliğinde bir divan- hane vardır. Bunun kavisli kemerleri, mermer di- reklerle tutturulmuştur. Girerken gözüken enkaz yığınları hiç şüphesiz kışlalar, mutbahlar ve hade- me daireleridir. Sol tarafta mahrutî şekilde küçük bir kilise binası durıyor.

Bu seyyahlardan sonra en kıymetli ve m ü h i m araştırmalar A l m a n milletlerinde bulunuyor. A- limlerden profesör P. Sarre 1895 tarihinde Ana- d o l u ' d a büyük bir araştırma yapmıştır. Mezkûr tetkiklerde en b ü y ü k hususiyeti Konya'nın Türk devri teşkil eder. Bilhassa kitabında tepenin etra- fında bulunan surların plânı görülmektedir. Bir- likte çalışan mimar Kreger tarafından kopya edil- miş olan bu plânın aslını zikre^ildiğine göre H a k k ı bey a d ı n d a bir Türk zabiti çizmiştir. Lâkin bu zatın k i m olduğunu şimdiye kadar öğrenemedim.

1 8 9 7 yılında K o n v a ' y ı tanıyan Fransız'lardan Cl. Huart olmuştur. K i t a b ı n d a en ziyade Anado- lunun eski devrinde vuku bulmuş, on binlerin d ö n ü ş noktasından m a l û m a t vermektedir. Kon- ya'nın şehir mimarisine dair bilgiler, kitapta pel az satırlar tutar. Selçuki devri abidelerinden eder bazı sahifeleri vardır. F.n fazla Hristiyi.

manına ait tarihi bilgiler ita edivor. Hinrat'ın tabında, benim burada me"ğul o l d u ğ u m sehiu etrafında kavıtlar olmadığını söylemeliyim.

Profesör Strzykovski tarafından 1907 de ya zılan bir makale burada çok zikredilmeğe lâyıktır.

Pek kıymetli Konya'nın Selçuki sarayı hakkın'*

derin bilgiler veriyor. Bilhassa köşkün tamirinden başlayarak geçirdiği tahavvüllerden bahsediyor.

Eski sarayın mevkiini vc sonradan ne suretle ha- rap olduğunu, muhtelif tarihlere ait resimlerile izah ediyor. Burada on dokuzuncu asır sonlarına kadar Konya hakkında yazılmış eser sahiplerini zikrettikten sonra, muhtelif vesikalara istinat eden buluşlarıma devam ediyorum.

Konya'nın Selçukiler z a m a n ı n d a tatbik edi- len plânı, Yunan'lılar ve R o m a ' l ı l a r vaktinde tat-

bik edilmiş şehir plânından büsbütün ayrıdır.

K o n y a şehir plânında, haricî tesirleri ortaya koy- m a k için, bu nevi plânların menşeinin şarktan gel- m e olduğunu unutmamalıyız. K o n y a plânı, Hun- lar, Uyğur g ü n ü n d e şehir plânlarının inkişaf etmiş bir şekli diye kabul edebiliriz. Esasen K o n y a ' n ı n Y u n a n ve R o m a devri diye addedebileceğimiz zamanı, şehir mimarisi noktasından pek çok ek- siklikleri havi bir misali olabilir. Selçukiler zama- nında K o n y a ' d a tamamile hususî bilgi şekillerini ihtiva eden, geniş surette bir şehir mimarisi tatbik- leri dikkate çarpar. D a h a doğrusu, Selçukiler ta- rafından Konya'ya verilen şehir plânı, tamamile iktisat, ticaret, sanayi gibi şehir mimarisinde en m ü h i m gözetmeleri temin eder.

Konya'nın şehir mimarisinde vukua gelen tahavvülleri I 192 - 1212 yıllar arasında gözükür.

Bu tarihlerde şehir iki sur içinde bulunuyor. Bun- lardan biri ilk surdur. Y u n a n ve R o m a devrinde inşa olunmuştu. Şehrin hududu yalnız bu sürün dahiline inhisar ediyordı. H a l b u k i Selçukiler şehre ait dahilî taksimleri şöyle yapmışlardı. İlk sür A- lâeddin tepesinin etrafını çevreleyordı. B u r a d a bir saray, bir cami ve köşk vardı. • A z çok daireye yaklaşan bir şekildedir.

Bu sûrun dışarısında şarkta pazar ve çarşı, şimalde muhtelif hastaneler, mektepler. garpte

e tedrisleri muhtelif meslek mektepleri, habis- ve mezkrlık. Cenupta mektepler ve bazı ir.

>ilhassa şehrin mezarlığı garpte hapishane taneler civarında bulunmakta idi. Bütün bu ,ı etrafını ikinci bir sur çevreleyordı. B u n u n .nde b ü y ü k sokaklar şehir kapıları önlerine jr geliyordı. Osmanlılar devrinde K o n y a plânı lokuzuncu aşıra kadar söylediğim surette ha- lini muhafaza eder. Fakat d a h a on sekizinci asır içlerinde şehir sürleri yavaş yavaş harabe yüz tu- tıyor. Eski şehir tertibatında büyük tebeddüller oluyordı. Meselâ; Selçukiler zamanında birinci kale içinde bulunan hükümet, belediye bina grup- ları ikinci sürün içinde mevki işgal ediyorlardı.

K o n y a ' n ı n kalesi haricine doğru inkişaf denilebi- lir ki 1886 tarihlerine tesadüf eder. Bu z a m a n d a Bağdat demiryolu şehirden geçiyor, şehir kuvvetli surette garbe doğru yürüyor...

Referanslar

Benzer Belgeler

Çatı örtüsü Atermit olup, beton döşeme üzerine ahşap çatkı ve trifonla tesbit edil- miş binanın hiç bir saçağında yağmur de- resi ve iniş borusu kullanılmamıştır.

Çubuk barajı inşa- atında kullanılmış bulunan beton yapma ve yerine naklet- me tesisatı, bu inşaatta da kullanılmış ve günde 250 - 300 metre küp beton

Servis kısmı evin arka tarafında ayrı antreli ve bodrumla doğrudan doğ- ruya alâkalı olarak tertip edilmiştir.. Bodrumun bir kısmı, az meyilli bir rampa ile girilen garaja

Elektrik Mühendisleri Odası Sırdaş Karaboğa Makina Mühendisleri Odası Yavuz Bayülgen Metalurji Mühendisleri Odası Mahmut Kiper Şehir Plancıları Odası Ü.Nevzat

[r]

Bodrum katı, zemin katı ve birin- ci kattan müteşekkildir, Bodrum katı ikinci apartımanm odunluk, kömürlük ve çamaşır- lıkları ile garaja tahsis edilmiştir.. Her apartı-

Bunu temin için, her vesilede, her ihtiyaç muvacehesinde Türk mimarının hatırlanması- nı, ona da itimatla bir kere müracaat olunması- nı, çalışma imkânı bulduğumuz

Plân, Konya belediyesinin büyük harpten sonra yaptırdığı şehir plânıdır.. Konya- nın geleceğini gösteren bir