11.Sınıf 3.Ünite
BİLMEN GEREKEN KELİMELER
HARD TIMES
İNGİLİZCE SİL BAŞTAN Dilek Demirel ile
www.dilekdemirel.com
İNGİLİZCE SİL BAŞTAN Dilek Demirel ile
eat, sleep and breathe something: bir şey hakkında tutkulu olmak. Sürekli olarak onu düşünmek
IDIOM
enthusiastic: coşkulu/hevesli/meraklı passionate: tutkulu
thank your lucky stars: şansına dua et / şükret
IDIOM
İNGİLİZCE SİL BAŞTAN Dilek Demirel ile
STORIES
characters : karakterler plot : hikayenin konusu
setting : hikayenin geçtiği yer
climax : hikayenin zirve yaptığı kısım / dönüm noktası
www.dilekdemirel.com
İNGİLİZCE SİL BAŞTAN Dilek Demirel ile hard times : zor zamanlar
life : yaşam / hayat difficult : zor
century : yüzyıl
appliance : alet / cihaz luxurious : lüks
history : tarih farmer : çiftçi
equipment : malzeme
do everything by hand : herşeyi elle yapmak
look tired : yorgun görünmek be frustrated : hüsrana uğramak
www.dilekdemirel.com
wash clothes by hand : çamaşırları elle yıkamak
couple : çift
ride horse carriage : at arabası kullanmak children : çocuklar
feel excited : heyecenlanmak feel happy : mutlu hissetmek fix : tamir etmek
look busy : meşgul görünmek write a letter : mektup yazmak candle light : mum ışığı
look serious : ciddi görünmek Of course : Tabiki
presentation : sunum
İNGİLİZCE SİL BAŞTAN Dilek Demirel ile Let me start : Başlamama izin ver.
era : çağ
Industrial Revolution : Endüstri Devrimi factory : fabrika
everywhere : heryer
quit job : işten çıkmak / işten ayrılmak find job : iş bulmak
common : yaygın electricity : elektrik
daily chores : günlük ev işleri hurricane : kasırga
destroy : yok etmek
win Nobel Prize : Nobel ödülü kazanmak
www.dilekdemirel.com
declare war : savaş ilan etmek earthquake : deprem
explorer : kaşif
meanwhile : bu sırada / bu arada Let's take a look at : Haydi bakalım become king : kral olmak
become president : başkan olmak
Theory of Relativity : İzafiyet Teorisi construction : yapı / inşaat
decade : 10 yıl
childhood memory : çocukluk anısı holiday memory : tatil anısı
mistake : hata
İNGİLİZCE SİL BAŞTAN Dilek Demirel ile Let me start : Başlamama izin ver.
era : çağ
Industrial Revolution : Endüstri Devrimi factory : fabrika
everywhere : heryer
quit job : işten çıkmak / işten ayrılmak find job : iş bulmak
common : yaygın electricity : elektrik
daily chores : günlük ev işleri hurricane : kasırga
destroy : yok etmek
win Nobel Prize : Nobel ödülü kazanmak
www.dilekdemirel.com
vacation : tatil guilty : suçlu connected : bağlı footstep : ayak izi awfully : çok kötü put off : ertelemek terrible : berbat
brake leg : bacak kırmak ignore : gözardı etmek
immediately : derhal / hemen suddenly : aniden
guide : rehber
come together : biraraya gelmek
İNGİLİZCE SİL BAŞTAN Dilek Demirel ile via : vasıtasıyla
hometown : memleket
forgive himself : kendini affetmek to be stuck in mud : çamura saplanmak rain heavily : bardaktan boşanırcasına yağmur yağmak
face to face communication : yüzyüze iletişim
damage environment : çevreye zarar vermek
frequently : sık sık attitude : bakış açısı sincere : samimi sightseeing : gezi
www.dilekdemirel.com
embassy : büyükelçilik
unfriendly : dostça olmayan be scared : korkmak
unbelievable : inanılmaz
pass the class : sınıfı geçmek
Go ahead with your story : Hikayene devam et.
lazy : tembel ox : öküz
hardworking : çalışkan do magic : sihir yapmak intelligent : zeki
problem solver : problem çözücü
İNGİLİZCE SİL BAŞTAN Dilek Demirel ile once upon a time : bir zamanlar / evvel
zaman içinde
help each other : birbirine yardım etmek live happily in peace : huzur içinde
mutluluk ile yaşamak
cooperate : işbirliği yapmak urban populations : şehir nüfusu major problem : asıl problem availability of
accommodation :konaklamanın uygunluğu price : fiyat
corporation : şirket keep open : açık tutmak relocating : kıymetlendirmek
www.dilekdemirel.com
commuting employees : kente gelip giden çalışanlar
reduce / decrease : azalmak percentage : yüzde
obviously : kesinlikle rush hour : kalabalık saat peak hour : en yoğun saat undoubtedly :şüphesiz olarak thus : böylece
efficiently : etkili
in regards to : açısından / bakımından population : nüfus
inadvertently : yanlışlıkla
İNGİLİZCE SİL BAŞTAN Dilek Demirel ile
undeniable : inkar edilemez proportion : orantı
workforce : iş gücü
housing estate : toplu konut fall in price : fiyatı düşmesi rent : kiralamak
decent prise : iyi / düzgün fiyat welfare : refah
citizen : vatandaş
In conclusion : sonuç olarak reside :ikamet etme / oturma lack of : yokluk
enforce law : kanun uygulamak hectic : telaşlı / yoğun